15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 DIŞ HABERLER 75 OCAK 1992 DEĞİŞEN DÜNYA HÜSEYİN BAŞ Cezayir Dersleri... Cezayir'de korkulan oldu. Bincedid'in cumhurbaşkan- lığından istifasıyla başlayan süreç, ordunun yönetime el koyması ve 16 ocakta yapılması beklenen 2. tur seçimle- rini iptal ederek köktenci cephenin iktidarını önlemesiyle noktalandı. Ülkenin otuz yıllık tek parti iktidarından sonra ilk kez önüne çıkan demokratikleşme umudunun bir anda yitip gitmesi, kuşkusuz , büyük bir talihsizlik. Üstelik her şey, şu anda olup bitenlerin igreç/c/' olma- dığını gösteriyor. En azından 'makul bir süre sonra' her şeyin 'kalınan yerden' yeniden başlayacağı hakkında en ufak belirti bile yok. İktidarı elinden alınan İslamcı Cep- he direnmeleri için taraftarlarına çağn üstüne çağrı ya- parken ordu, kalıcı bir yönetimin yapısını oluşturuyor. Bu açıdan bakıldığında Cezayir'in sonunun nereye va- racağı şimdiden kestirifmeyen bir belirsizlik ve karmaşa dönemine girdiği söylenebilir. Diğer taraftan İslamcı partinin muhtemel iktidarının elin- den alınmastyla ortaya çtkan gerilimin, askerierin köktenci cephenin elindeki 8OO'ü aşan yerel yönetime müdahale olasılığının da artarak iyice çığrından çıkması, giderek si- lahlı bir çatışmaya dönüşmesi, uzak bir ihtimal olarak gö- rünmektedir. İslamcı Cephe'riın iktidara geldiğinde 'şeriatı' uygula- maya kararlı olduğu kimsenin saklısı değildi. Burada asıl sorgulanması gereken, Bincedid yönetiminin, ne kadar demokratik hak ve değer varsa ortadan kaldırmaya ye- minli bir şeriat partisini, nasıl ve hangi gerekçeyle demok- rasi icabı sayarak partiler yelpazesinde yer almasına rı- za gösterdiğidir. Kanımızca Cezayir krizini yaratan etkenler arasında bu çelişkinin payı büyüktür. Demokratikleşme, çağdaşlaşma, ekonomik kurtuluşun sancılı gelişmesi, giderek şu ya da bu biçimde engelle- nerek sürekli erte- Asıl sorgulanması gereken, Bincedid yönetiminin ne kadar demokratik hak ve değer varsa ortadan kaldırmaya yeminli bir şeriat partisini, nasıl partiler yelpazesinde gösterdiğidir. lenmesi, dahası, düpedüz anti de- mokratik rejimlere yol açması, salt Ce- zayir e özgü bir so- run değil. Bu tehlike tüm 3. Dünya Ülke- leri'nin başındadır. Suçu da salt onların değildir. 3. Dünya Ülkereri'nin içinde bocalayıp durdukları 'rejim' bunalımlarında, Batılı zengin ülkelerin payı büyük- tür. Köktencilik konusunda araştırmalarıyla ünlü RogerGra- udy, Le Figaro'da yayımlanan İslamcılık İslamın hasta- lığıdır' adlı yazısında bu konuda ilginç ipuçları veriyor. "Cezayir'de İslamcı cephenin büyük başarısı karşısın- daki korku, olayın anlaşılması yönündeki çabaları engel- lemektedir. Dinsel köktencilik, kesik eller ya da kadın ay- rımcılığı konusunda paniğe kapılınmaktadır. Bu uygula- malara haklı olarak isyan edilmektedir. Ancak bu korku ve infial tek yönlüdür. Dinsel köktencilik, kesik eller, kadın ayrımcılığı Suudi Arabistan'da en acımasız biçimiyle uygulanmaktadır. Bu ülke ayrıca bu tür uygulamaları yaymak için Cezayir kök- tencileri dahil İslam dünyasının tüm köktenci akımlarına parasal destek sağlamaktadır. Buna karşılık Batı acıma- sız emirleri baştacı yapmakta, tehlikeye düştüklerinde uçarak yardımlarına koşmaktadır. Çünkü onlar, bizim si- lahlarımızın en iyi alıcılarıdır. Gelişmemizin kaynağı pet- rolün taşınmasında ve fiyatında zorluk çtkarmayan uyumlu ortaklarımız, işbirlikçilerimizdir. Cezayir'de ise tam tersine sahra gazının sağlanmasın- da, ihracatımızda, ekonomik gelişmemizde engeller söz konusudur. Batı'nın bir başka korkusu sefaletin istilasına uğrama korkusudur. Oysa bu tür bir göçü önlemenin en gerçekçi ve insancıl yolu tüm bir ulusu iflasa, umutsuzluğa ve sür- güne itmemektir. Cezayir'de İslamcı akım korku vermek- tedir. Çünkü onlar salt tek partinin despotizmine ve yol- suzluklarına karşı çıkmamaktadır. Bir yaşam biçimini, bir uygarlığı, bizzat kendi ekonomik kurtuluşları için gerekli 'tek pazar'ı ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır." Olayın tozu dumanında bu gerçekler gözden kaç- mamalı. ETHNOSVN YORUMU Balkanlar yine barut fıçısı STELYO BERBERAKİS ATİNA - Yunanistan'ın en yiiksek tirajlı gazetelerinden biri olan ETHNOS, Balkan- lar'daki karışıklıklar ile ilgili bir araştırma yaptı. Geçen pazar yayımlanan bu araştır- mada özellikle İtalya, Al- manya ve Türkiye'nin "dağıl- mafcta" olan Yugoslavya'nın üzerinde etkin bir rol oyna- mak istedikleri öne sürüldü. Yazıda şu görüşlere yer veril- di: "Yugoslavya'nın dağılma- ya yüztutması; Hırvatistan ile Slovenya'nın bağımsızhk- ları; buna paralel olarak Tür- kiye ile Bulgaristan'ın kurdu- ğu yakın ilişkiler, 1992 yılın- dan başlamak üzere Balkan- lar'ı yeniden bir barut fıçısına döndüreceğe benziyor. Avru- pa ülkelerinin ve ABD'nin Yugoslavya cumhuriyetleri için gösterdikleri yakın ilgi, Yunanistan'ın kuzey sınırla- nnda bir huzursuzluk ve is- tikrarsızlık ortamı yaratıyor. Avrupa ülkeleri, Balkan yan- madasında kurulan yeni den- geler üzerinde etkinliklerini göstermeye çalışıyor. İtalya, Batı yardımı maske- si ardında bir yandan Arna- vutluk limanlanna asker yığarken; diğer yandan Hır- vatistan - Slovenya ve Kara- dağ'ın bulunduğu Adriyatik kıyılanna da yakın ilgi göste- riyor. Almanya ise Hırvatistan ve Slovenya'yı derhal tanımakla AT'nin gözü önünde ve hiç kimseye sormadan bu bölge- de kesin bir hâkimiyet kur- mak istediğini kanıtlamış oldu. Türkiye ise Balkan ülkele- rinde yaşayan Müslüman azınlıklara yatınm yaptığını gizlemiyor. Ankara'nın bu bağlamda Tiran, Üsküp ve Sofya ile kurduğu yakın iliş- kiler, Türkiye'nin doğusunda olduğu gibi batısında da bir 'Müslüman-Türk yayı' kur- mayı hedeflediğini gösteri- yor." ETHNOS gazetesindeki araştırma yazısına paralel olarak PASOK milletvekili Theodoros Katsanevas'ın "Müslüman - Türk yayı"nı konu alan bir teorisi yayım- landı. Bu yazıya göre de Tür- kiye, Balİcanlar'da Osmanlı Imparatorluğu'nu canlandır- maya çalışıyor. Katsanevas, bu arada Tür- kiye'nin eski SSCB'nin Türk kökenli devletleriyle kurduğu ilişkilerin de "hassas" oldu- ğuna dikkati çekiyor. Buna gerekçe olarak da Ermenis- tan'ın Türkiye ile kuracağı ilişkiler ne denli iyi olursa ol- sun bu iki millet arasındaki tarihi anlaşmazlıklann var olacağına inanan Katsane- vas, Ermeni ve Yunan halkı arasındaki "geleneksel dost- luğun" korunduğuna dikkat çekiyor. Katsanevas, bu ko- nuda, "Yunanistan, Türkiye'- nin Batı'ya doğru yayılmacüık emellerini ne denli engelliyor- sa Ermenistan da Türkiye'nin Doğu'ya -yani Azerbaycan'a- doğru yayılmasına engel oluş- turacaktır" diyor. Türki cumhuriyetlerin uluslararası kuruluşlora üyeliği için girişimde bulunuyor AııkaraVlaıı aktif diplomasi Dışişleri yetkilileri, Türkiye'nin Orta Asya curnhuriyetlerinin AGİK, İKÖ, NATO ve BM gibi uluslararası ilişkilerin temelini oluşturan örgütlere üyeliği için yoğun temaslarda bulunduğunu söylediler. ANKARA (Cnmburiyet Bö- rosn) — Türkiye, Bağımsız Dcvletler Topluluğu'na üye cumhuriyetlerin Avrupa Güven- lik ve tşbirliği Konferansı (AGİK), İslam Konferansı ör- gütü (İKÖ), NATO ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası örgüt- lere üyeliği için aktif diplomasi yürüttüyor. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Ankara'nın özellikle Türk Cumhuriyetlerinin ulusla- rarası ilişkilerin temelini oluştu- ran bu örgütlere üyelikleri için yoğun temaslarda bulunduğunu ifade ettiler. Söz konusu cum- huriyetlerin bu ilişkiler ağının içine çekilmesiyle bölgesel oldu- ğu kadar genel uluslararası istik- rara katkıda bulunulmuş olaca- ğını söylediler. Yetkililerden edinilen bilgiye göre Türkiye'nin bu çerçevede- ki etkin rolü son olarak 10 ocak- ta Brüksel'de yapılan NATO toplantısında görüldü. Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Ant- laşması'na ilişkin konulann gö- rüşüldüğü bu toplantıya katıl- maJan için Ankara doğnıdan il- gili sekiz cumhuriyet nezdinde girişimde bulundu. Bu girişim çerçevesinde söz konusu cum- huriyetlerin temsilcileri Brüksel toplantısından önce "istişareler- de bnlunmak üzere" Ankara'- OKTADOĞU Sorunlar çözüm masasında Dış Haberter Servisi — Orta- doğu banş göruşmelerinde yön- teme ilişkin sorunlar çözüme kavuşurken asıl anlaşmazlık ko- nulanndaki görüş ayrılıklan sü- riiyor. Israil ile Filistin heyeti önce- ki gün ilk kez masaya oturdu.ls- rail heyetinden Zalman Şoval, görüşmenin ardından "Kori- dordan odaya girdik" ifadesini kullandı. Görüşmelerin iki saat sürdü- ğü ve sadece giriş konuşmalan- nın yapıldığı bildirildi. Ajansla- nn haberlerine göre heyet tek- rar görüşmek üzere ayrıldı. tki heyet, daha önce yönteme iliş- kin sorunlar çözülemediğinden ABD Dışişleri Bakanlığı bina- smda koridorlannda görüşmüş- tü. Filistin heyeti sözcüsü Hanan Eşravi, işgal altındaki toprak- larda Yahudi yerleşim merkez- lerinin açılması konusunun ken- dilerini tedirgin ettiğini beürtti. tsrail, ABD'den bu uygulama- lannı sürdürebilmek için kredi talep ediyor. ya davet edildiler. Sonuçta sa- dece Azerbaycan temsilcilerinin Ankara'ya gehnelerine rağmen Kazakistan dışmda diğer cum- huriyetlerin temsilcileri Brüksel toplantısına katıldılar. Kazakis- tan'ın ise "teknik" nedenlerle Brüksel toplantısına kattlamadı- ğı büdiriliyor. Senegal'de aralık ayında ya- pılan İKÖ Dışişleri Bakanlan toplantısında Azerbaycan'ın üyeliği için etkinlik gösteren Türkiye'nin istenmesi duru- munda aynı şekilde bu örgüt nezdinde diğer Türk cumhuri- yetlerin üyelikleri için girişimler- de bulunmaya hazır olduğu be- lirtiliyor. Ankara açısından önemli bir yanının ise İKÖ için- deki "Arap" ve "Afrika" blok- larının böylece bir "Tiirk blokn" ile dengelenmiş olaca- ğından kaynaklandıgı ifade edi- liyor. öte yandan Türkiye, 30-31 ocak tarihlerinde Prag'da yapı- lacak AGİK Dışişleri Bakanla- n toplantısında Türk cumhuri- yetlerinin örgüte üyeliği konu- sunu destekleyecek. Üyelik ko- nusunun AGÎK ilkelerinin Ural- lara kadar olan alana yayılma- sı açısından önem tasıdığı ifade ediliyor. Konvansiyonel silahla- nn indirimi için saptanan "Al- iantiktefl Urallara" kavramırun Avrupa'nm sınırlannı Kazakis- tan'a kadar yaydığma işaret edi- liyor. Türkiye, AGİK toplantısın- dan hemen sonra yine Prag'da yapüacak Kuzey Atlantik Işbir- liği Konseyi toplantısında da ye- ni cumhuriyetlerin Avrupa'mn güvenlik ağına dahil edilmesi için girişimlerde bulunacak. Söz konusu konseyin NATO üyele- ri ile eski Varşova Paktı üyele- rinin bir araya geldikleri bir platform oluşturduğuna dikkati çekilerek Ankara'nın SSCB'nin ortadan kalkmasıyla bu platfor- mun Azerbaycan ve Ermenistan gibi cumhuriyetlere de açık ol- masını desteklediğj belirtiliyor. Batılı ülkelerin de bu görüşü paylaşuklan kaydediliyor. öte yandan Türkiye, Azer- baycan ile diplomatik ilişki kur- ma asamasına geldi. Dışişleri Bakanlığı Balkanlar ve Kafkas- ya'dan sorumlu Genel Müdürü Büyükelçi Bflal Şimsir bu amaç- la imzalanacak protokol için Bakü'de bulunuyor. Bakü Bas- konsolosu Altan Karamanoğ- ta'nun Türkiye'nin Azerbaycan nezdindeki ilk büyükelçisi ola- rak atanmasıyla ilgili kararna- menin ise bugünlerde Cumhur- başkanı Turgut Özal'ın onayın- dan çıkması bekJeniyor. Türkiye'ye davet Türkiye'nin, Ortadoğu Banş Konferansrran 28-29 ocak tarih- lerinde Moskova'da yapılması beklenen ve bölgesel işbirliği ko- nulannın ele ahnacağı çok taraf- lı görüşmelere katılmasım sağ- layacak resmi davetiye dün Dı- şişleri Bakanlığı'na iletildi. ABD Maslahatgüzârı Mark Gross- man ve Rusya Federasyonu Bü- yükelçisi Albert Çemisev tara- fından iletilen davetiye ile ilgili olarak Dışişleri BakanlığVndan yapılan açıklamada, "Türkiye, böigede haiz olduğu kendine öz- gü cografi konum Ue FUistin so- nınu ve Arap-tsreil ibtilafıyla doğradan doğnıya ilgili tüm ta- raflarla mevcut yapıcı diyalogu çerçevesinde bölgede kalıcı ba- nş ve istikrann kurnimasına el- idn bir çekilde katkıda bulun- m«yı arzularmaktadır" denildi. ÖLMÜŞLERİN AMSINA — Litvanyalı kadın önceki gün, yitirdiklerini mum yakarak, dua ederek andı. Başkent VUnius, bir yıl önce gergin ve kanlı gnnler yaşıyordu. Litvanyalüar, "Ya bağımsızlık ya ölüm" dediler. Moskova, Kızılordu askerleri ile tanklarını bu Baltık cumhuri- yetine göndererek yanıt verdi. Litvanyalı direndi. Parlamento binası çevresinde etten duvar oluşturdu, kan aktı. Ardından Kızılofdu çekildi. Litvanya bugün bagımsu. (Fotoğraf: AP) TTNA BM uzmanlan, ateşkesi denetlemek üzere dün Belgmd'a ulaştı Banş volııııcla ilk adımDış Haberler Servisi - BM Banş Gücii'- nün Yugoslavya'daki çatı^-ma bölgeleri- ne yerleştirilmesi planının ilk adımı dün atıldı. 18 ülkeden 50 askeri uzman, Sır- bistan ile Hırvatistan'ın başkentleri Belgrad ve Zagreb'e gittiler. AT'nin Hır- vatistan ve Slovenya cumhuriyetlerini tanımak amacıyla saptadığı süre bugün doluyor. 13 gün önce ilan edilen 15. ateşkese uyannca,dün ABD, Fransa, Kanada. İn- giltere, Rusya, Finlandiya, İrlanda, Isveç, Mısır, Brezilya, Bangladeş, Gana. Kenya, Pakistan ve Malezya'dan üçer, İsviçre ve VenezüeJa'dan iki, Norveç'ten de bir subay Yugoslavya"ya ulaştı. Su- bayların bir bölümü federal ordu yetkili- leriyle, diğer bölümü Hırvat Ulusal Muhafızlan ile görüşmelerde bulunacak. Hırvatistan'ın Krajina kentinde ba- ğımsızlığını ilan eden Sırplann lideri Milan Babiç, Sırbistan devlet başkanına gönderdiği mektupta, BM banşgücünün kendi topraklanna neden gelmesini iste- mediğını anlattı. Politika gazetesinin haberine göre, BM Banş Gücü'nün böl- geye yerleştirilmesi Sırplann silahsızlan- dınlması anlamına gelecek. Babiç Banş Gücü'nün yerleşeceği böl- genin Hırvatistan toprağı olarak görül- düğü ve buranın BM koruması altına sokulması istendiği için BM banş planı- nın kabul edilemez olduğunu savunuyor. Banş Gücü'nün altı aydan sonra çekil- mesinin ardından bir daha bir gücün gönderilmesi için BM Güvenlik Kon- seyi'nin karan gerekmesi. karar vericiler arasında Hırvatistan da bulunması Ba- biç'in ileri sürdüğü diğer nedenler. Geçen hafta federal ordu genelkurmay başkanlığına getirilcn Blagoje Adziç, Borba gazetesinin haberine göre tüm uluslararası yükümlülüklere uyacaklan- nı belirtti. Adziç, ordunun banş istediği- ni, savaştan yana olmadığını kaydetti. Mitsotakis 'Makedon' seferînde Yunanistan Başbakanı, Belgrad, Bonn ve Roma ziyaretlerinde Makedonya Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını 'bu isim altında' tanımamalan için liderleri ikna etmeye çalışıyor. ATİNA (Cumhuriyet) - Yu- nanistan Başbakanı Konstan- tin Mitsotakis, geçen hafta sonunda aldığı ani karar çer- çevesinde dün Belgrad, Bonn ve Roma ziyaretlerine başladı. Yugoslavya'nın Makedonya Cumhuriyeti'nin bağımsızlığı- nı "bu isim altında" tanıma- malan için İtalya ve Almanya liderlerini "ikna." etmeye çalı- şan Mitsotakis, aynı anda Belgrad'da, Yugoslavya'nın Sırp egemenliğindeki federal hükümeti ile de "ikili" görüş- melerde bulunuyor. Mitsotakis. Yunan diplo- masisinin gerek AT içinde gerekse komşu ülkeler arasın- da "Makedonya" cumhuriye- tinin bu isim altında tanın- maması amacıyla verdiği "dra- matik" mücadelelerin sonuç- suz kalabileceği olasılığını göz önünde bulundurarak bu üç başkenti ziyaret etmeye ka- rar verdi. Atina'nın herzaman "iyi ilişkiler" içinde bulundu- gu Belgrad'da. Slobodan Mi- loseviç'e, içine Makedonya Cum- Cumhuriyeti'nin de dahil edi- leceği "mini Yugoslavya" önerisinin Atina tarafından desteklendiğini; ama Atina'- nın Hırvatistan ve Slovenya'yı tanımaya hazırlandığını dile getirdi. Mitsotakis, Belgrad'dan sonra geçtiği Bonn'da gerek Başbakan Helmut Kohl gerek- se Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Gencher'den Al- manya'nın Makedonya konu- sunda Yunanistan'a verdiği desteği sürdürmesini istedi. Aynca bu konuda Atina'ya karşı oldukça "olumsuz bir ta- vır" içinde bulunan İtalya'nın da "fikir değiştirmesi" için Bonn'un yardımlanna gerek- sinimi olduğunu dile getirdi. Roma'da ise Başbakan Giu- lio Andreotti ile yapacağı görüşmesinde, Dışişleri Baka- nı De Michelis'in tutumunu "şikâyet" edecek. Atina hü- kümeti, De Michelis'in "Ma- kedonya" konusunda izlediği siyasetinden son derece rahat- sız oluyor. De Michelis, Makedonva Cumhuriyeti'nin isim değiştirmeksizin bağım- sızlığının tanınmasından yana olduğu için Yunan Dışişleri Bakanı Andonis Samaras iie ilişkilerini bozmuş bulunuyor. Slovenya Dışişleri Bakam Dimitrij Rupel, Türkiye'den beklentÜerini Cumhuriyefe anlattı Slovenya tanınmayı bekliyorNtLGÜN CERRAHOĞLU LUBLÜANA — "Türidye'nin de bizi tgnım«gnı beküyonız." Slovenya Dışiş- leri Bakanlığı binasında görüştüğümüz Dışişleri Bakam Dimitrij Rupel böyle di- yor. Bakanhk binasında büyük bir telaş yaşanıyor. Bu telasın iki nedeni var. Jl- ki Slovenya'nın en kısa zamanda müm- kün olan en çok sayıda ülke tarafından tanınmasını sağlamak. tkincisi de bu genç ülkenin yeni kavuştuğu bağımsız- lıgı sağlam temellere oturtmak. "Demos" koalisyonundaki "Sloven Demokrat Birlifi"nin başkanlığını da yürüten bakan, Türkiye'nin modernlik ve Batıhlaşma açısından Sırbistan gibi Yugoslavya'nm otoriter parçalarmı çok- tan geride bıraktığını belirtirken Anka- ra'mn gelişmiş ekonomisi ve gelişen de- mokrasisi ile bazı eski Yugosiav cumhu- riyetlerine baskı uygulayabileceğine ve örnek olabileceğine inamyor. Slovenya Dışişleri Bakam Rupel, Camlıııriyet'in sorulannj şöyle yanıtla- dı: Slovenya Dışişleri Bakanı Rupel, Türkiye'nin gelişmiş ekonomisi ile gelişen demokrasisinin kendileri için önemini vurgularken bu yolla Sırbistan'ın iki koldan baskı altına alınabileceğine inanıyor. Bakan, 15 ocak tarihinden sonra kendilerini tanıyan ülkeler arasında Türkiye'nin de bulunmasını umut ettiklerini belirtti. — Türkiye Balkanlar'daki istikrara nasıl katkıda bulanabilir? RUPEL — Giderek modernleşen Türkiye yalnız Balkanlar'da değil, Av- rupa'da da rol oynayabilecek bir ülke. Ekonomik bir güç olarak beliriyor ve tu- rizm ülkesi olarak isim yapıyor. Otori- ter rejimlerden kurtulmuş olması da çok olumlu bir gelişme. Türkiye bizim için çok ilginç bir ortak olabilir. Balkanlar'ın öbür ucunda sağlam, uluslararası düzeyde bir ekonomiye sa- hip bir ülkenin bulunması bizim için önemli. öte yandan Türkiye'de demok- rasi de gelişiyor. Balkanlar'ın batısında bizim gibi ortaya çıkan yeni demokra- siler ve doğu ucunda Türkiye gibi de- mokratik bir ülkeden gelen baskılarla merkezi yönetim değişime doğru yol ala- bilir. Sırbistan gibi otoriter kalmtılar böylece her iki kanattan baskı altına ah- nabilir. 15 ocak tarihinde (bugün) çeşitli Av- rupa ülkeleriyle birlikte AT'nin de bizi tanımasını beküyoruz. Türkiye'nin de bizi tanıyan ülkeler arasında yer alaca- ğını umut ediyoruz. Uluslararası tanın- ma belirsizlik ve güvensizlik ortanunı gi- derek yok edecektir. — Ne tür ekonomik sornnlaria kar- şılaşıyorsunoz? RUPEL — Şu anda eski Yugoslavya pazannı kaybetmiş dunımdayız. Ihraca- tımızın yüzde 25'i AT ülkelerine, diğer yüzde 25'i de Yugosiav cumhuriyetleri- ne yapıhyordu. Bir yandan eski Yugos- iav cumhuriyetleriyle ilişki kurmaya ça- lışırken diğer yandan da yeni pazar ara- yışı içerisİndeyiz. Eski Yugosiav cumhu- riyetleri mali ve ekonomik sıkıntı için- de olduklanndan bu çok zor oluyor. Bi- zim de onlara kredi verecek durumumuz yok. Macar bakan Ankara'da • ANKARA (Cumbnriyet Bnrosn) — Macaristan Dışişleri Bakanı Geza Jezsenszky dün resmi bir ziyaret için Ankara'ya geldi. Macar bakam Esenboğa Havaalanı'nda karşılayan Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, Jezsenszky*nin Türkiye'ye yaptığj ziyaretin Türk-Macar ilişkileri açısından çok önemli olduğunu söyledi. Macar Dışişleri Bakanı da "Tkrihsel koşullar ilişkilerimizin geliştirilmesine özel bir önem atfetmektedir" dedi. Türkiye-Macaristan heyetleri arasındaki resmi görüşmelere de dün akşam başlandı. Bu sabah Cumhurbaşkam Turgut özal ve Başbakan Süleyman Demirel tarafından da kabul edilecek olan Macar bakan, öğleden sonra Esenboğa HavaJimanı'nda bir basın toplantısı duzenleyecek, daha sonra Istanbul'a gidecek. Rumen bakan Ankara'da • ANKARA (AA) — Romanya Savunma Bakam Tümgeneral Niculae Spiroiu, Milli Savunma Bakanı Nevzat Ayaz'ın resmi davetlisi olarak Türkiye'ye geldi. Konuk Bakam Esenboğa Havaalanı'nda Milli Savunma Bakam Nevzat Ayaz karşıladı. Ayaz, burada yaptığı açıklamada, iki ülke arasında savunma sanayii alanında isbirliğine ilişkin 2 yıldır devam eden çalışmalann bu ziyaretle yeni bir anlam kazandığım belirtti. Japonya'nın itirafı • TOKYO (AA) — Japonya hükümeti, Ikinci Dünya Savaşı sırasında çoğunluğu Koreli on binlerce kadnun askerler için fahiselik yapmaya zorlandığını sonunda kabul etti. Hükümet sözcüsü Koichi Kato, bir açıklama yaparak "Eski Japon ordusunun, 'huzur kadınları' olarak anılan bu kadınların kaçınlmasında ve esir tutulmasında rol oynadığını inkâr edemeyiz. Ozürlerimizi iletmek isteriz" dedi. Arafat'ın adanu Bakü'de • MOSKOVA (AA) — Filistin Devlet Başkam Yaser Arafat'ın bir özel temsilcisinin, Ermeni teröristlerin eylem planlanna ilişkin bilgi vermek üzere Bakü'de bulunduğu bildirildi. Devletin kontrolündeki Bakü radyosunun cumhuriyette yayımlanan haftalık bir dergiye dayanarak verdiği haberdc, Arafat'ın temsilcisinin, İran'da var olduğu bildirilen Ermeni terör çetelerinin örgüt şemalarım ve eylem planlannı Azerbaycan hükümetine ileteceği belirtildi. Türkiye^KKTC görfegmeleri • GAZİ MAGOSA (AA) — Türkiye Ue KKTC arasında Gazi Magosa'da yapılan resmi görüşmeler sona erdi. Devlet Bakam Orhan Kilercioğlu ve KKTC Başbakam Derviş Eroğlu baskanlıklannda yapılan toplantı iki saat sürdü. Devlet Bakanı Kilercioğlu, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, KKTC ekonomisinin içinde bulunduğu krizin aşılması için tanm, turizm, sanayi ve diğer sahalarda alınması gereken müşterek tedbirleri ve geleceğe dönük konulan etflt ettiklerini büdirdi. Irak^ın ntikleer gticti • NEW YORK (AA) — Irak'ın nükleer programmın daha önce düşünülenden daha ileri bir safhada ve bir atom bombası yapabilecek düzeyde olduğu bildirildi. Amerikan CBS THevizyonu'nda yayımlanan bir haber programda, Irak'ın nükleer silah kapasitesini araştıran BM heyetlerinin nükleer programın büyüklüğü üzerine hayrete düştüklerini belirtti. Irak'ın Ikinci Dünya Savaşı'nda Nagazaki'ye atılan bombanın benzeri bir bombayı yapmaya çalıştığı belirtilen program, yeni bulgulann Irak'ın böyle bir bombanın yapımını gerçekten tamamlamış olabileceğini ortaya koyduğunu duyurdu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle