Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhurıyeı Maıbaacılık ve Gazeıecılık Turk \nomm Şırketı adına
Btrin Nadi 0 Murahhas L'\e Emine Işaklıgil 0 Genel Ya\ın Muduru
Hasan Cemal. Yazı Işlen Muduru Oka> donensin 0 \azı Işlerı Mudur
Vardımcılan Salim 4lpaslan. Kerem Çalışkan, Neıdel Dogan. Lulfu Tınç
0 Savfa Duzenı >oneımenı \U Acar # Ankara Temsılası Ahmel Tan
Iç Polıtıka. Mehmel Tezkan Ekonomı: Meral Tamer, Dış Haberler: Ergun Balcı, Kultur Celal Uster,
Istanbul Haberlen Muhi.lin Sirer, Spor. Abdulkadir Yucelman. Makaleler Şahin Alpa>, Duzeltme
Abdullah Yazıcı £ Koordıııaıor: Ahmet Korulsan % Malı lşler Erol Erkut • Muhasebe'
Bulenl Vener 0 Butçe-Planlama Sevgi Osmanbeşeoglu 0 Reklam. Ajşe Torun 9 Idare Hus«>in
Gurer 0 Ijletme: Önder Çelik £ Bılgı-Işlem Sail İnal 0 Persımcl Se>gi Bostancıoğlıı
Bosan ve iayan Cumhurı>«l Malbaacılık ve Oazelcaük U ^ lurlcocagı Cad J9/41 Cagaloglu
14114 l« PK 246 Isunbul Tcl 512 05 05 {20 hal), Telcn 22246. Fax (I) 526 60 il £ Bürolar
\ n k i n Zı>a Ooka'p Blv lnkılap S No 19/4. Tel 133 II 41-47. Telej 42344. F u (4) 133 05 65
0 Iznılr H 7r.a Blv 1352 S 2 3, Tel 13 12 30. Tclex S2359. Fax (51) 19 5İ 60 0 A * w
Inonu Cad l[y s No. 1 Kaı I. Td 19 37 52 (4 hat), Tek)i 62155. Fıx (71) 19 25 78
TAKVIM 1 OCAK 1992 Imsak- 5 50 Guneş: 7.22 Oğle: 12.12 Ikindı. 14 31 Akşam: 16.52 Yatsı: 18.18
piyasaya
çıktı
Kedi dergisinin özel
tanıtım sayjsı yayımlandı.
îlk sayısı onumüzdeki ay
çıkacak dergide kedı
sağlığı, bakımı, tarihi,
coğrafyası ile ilgili yazılar
yer alacak.
İstanbul Haber Servisi -
İstanbuldabirgrup
kedıseven n \ akîaşık 3 aydır
surdürdüğü çalışmalar
sonucunda "KEDİ"
dergisınin özel tanıtım sayısı
yayınlandı.
"Şehırİnsanlarıve
Hayvanları İçın Kedı" başlığı
ile yayınlanan dergini n bu ilk
sayısmda ""Kedı Hakları
Büdirgesı'". •"Kedı dergisınin
ıçenğı". •'Kedılı kıtaplar",
""Kedının seks hayatı"',
"Mısır'ın Kutsal Kedileri"
başlıklı yazılar yer alıyor.
İskender Savaşır'ın
yönetımindeki Herşey
Yayınları bünyesinde
hazırlanan derginin yazı
kurulunda Muslafa
Arslantunalı. Sevda Kılıç,
Mahmut Kurdoğlu.Najla O.
Kurdoğlu ve Sema Oğünlü
görevyapıyor.
Derginin öniımüzdeki ay
çıkması beklenen ilk sayısında
Yıldız Tuncer, Tan Oral.
Şahika Tekand ve Bilge
Karasu'nun yazılan ya da
röportajlan duyuruluyor.
Derginin gelecek sayılarında
kedi sağlığı. bakımı, tarihı,
coğrafyası, fıziği ve kimyası ile
ilgili telıf ve çevıri yazılar
bulunacak. Orta boy kapağı
dört renklı olarak basılan
dergı seçkın kitapevlerinın
> anısıra veterinerler aracılığı
ile kediseverlere ulaştınlacak
KEDİ'nin reklam ve halkla
ihşkıler yönetmenlığini Tansel
Emanet üstlenirken derginin
yazışma adresi "KEDİ. Posta
Kutusu652
Beyoğlu-İstanbul"'. irtibat
telefonuda İstanbul 518
8376-77 olarak belırlendi.
'Eski Türk
kadını
femînîstti'
Orhun Kitabeleri'ndeki
'Devleti bilen kraliçeler',
'Hakan ve Hatun'un
buyruğu ile' gibi sözlerin
Türk kadınının statüsü
hakkında fikir verdiği
belirtiliyor.
ERZURUM (AA) — Ata-
türk Üniversitesi Atatürk Uke
ve İnkılaplan Enstitüsü Mü-
dur Yardımcısı Doç. Dr. Gül-
den Ertugrul, Türk kadtnına
verilen hak ve özgürlüklerin,
ırkının ruhuna uygun düştüğü-
nü beürterek eski Türk kadı-
nının feminist olduğu görüşü-
nü savundu.
Ertuğrul, Türk kadınının
dunü, bugünü ve yarınını an-
lamak amacıyla bir çalışma
yaptıklarını ve eski Türk top-
lumlarında, kadınlann çok
güçlü mevkilerde yer aldığının
belgelendiğini söyledi.
Orhun Kitabeleri'ndeki
"Devleti bilen kraliçeler" ve-
ya "Hakan ve Hatun'un buy-
ruğu ile" gibi sözlerin, Türk
kadınının statüsü hakkında fi-
kir verdiğine dikkati çeken Er-
tuğrul, eski Türk kadınlannın
feminist olmalarının diğer
önemli bir nedeninin de Şama-
nizm'in kadındaki kutsal gü-
ce dayandırılmasından kay-
nakJandığını vurguladı.
Toyonizm dininin de erke-
ğin kutsal gücüne dayandınl-
dığını belirten Ertuğrul, "tki
dinin eşit olması, hukuki yön-
den kadın ve erkegin eşitligi
anlayışına uygun diışmekte-
dir" dedi.
Eski Türk toplumlarında
yasama ile ilgili bütün işlerde
kadın ve erkeğin birlikte olma
koşulunun arandığını anlatan
trtuğrul, şunları söyledi:
"Eski Türklerde kano yet-
ktteri Hakaa ve Hatunda eşit
jekikle toplandıgı için 'Ha-
kan'ın buyruğu ile' şeklinde-
ki fermanlara itibar edilme-
nekteydi. Bundan dolayı, fer-
maalara 'Hakan ve Hatun'un
buyruğu ile' şeklinde baslan-
makUydı."
Doç. Dr. Ertuğrul, eski
Türk kadınının Amazon oldu-
ğunu, binicilik ve benzer me-
ziyetlerin erkekler kadar ka-
dınlann da becerileri arasmda
yer aldığını kaydetti.
ParisModern SanatlarMüzesVnde Giacometti'nin retrospektijsergisi, sanatçının özgün dünyasında birgezinti
Varhğın çamurdan yüzüFERİTEDGÜ
PARİS — Büyuk bir sözle
başlayacağım yazuna: Giaco-
metti, yüzyüımızın en büyük,
yapıtı çok anlamlı ender sanat-
çılanndan biridir. Giacometti,
modern sanatın yaıatıcılanndan
çok farklı bir yol izlemiştir. 20.
yüzyü sanatında devrim yaratan
ressam ve yontuçlann büyük bir
çoğunluğu dış dünyaya, gerçek-
lik dediğimız realüe'ye sırtlannı
dönerek aramıslardır yeni bir so-
luğu ve sanatın değişken gerçe-
ğini. Ya da Picasso örneğinde ol-
duğu gibi gerçeklik diye bir so-
run yoktur onlar için.
Dış dünyanın öğeleri sanatsal
yaratı için birer araçtır. Bu re-
simlerde çiçekler, çocuklar, çıp-
lak kadın ve erkekler, kuşlar,
köpekler, keçiler, koyunlar gö-
rüruz. Bunlann canlı modelden
çalışılıp çalışılmadığı ilgimizi
çekmez. Çunkü ressamm, kar-
şısındaki rnodelin gerçeğine var-
mak, onu yeniden yaratmak gi-
bi bir isteği yoktur. O, her yapı-
tında, kendi sanatsal diliyle se-
rüvenini yaşar. Picasso, "Ben
aramam, bulnrum" der. Nedir
bulduğu? Hiç kuşkusuz, kendi-
si, kendi sesi.
Giacometti'nin de gerek re-
simlerinde gerek yontulannda
ilk aradığı, hiç kuşkusuz, karşı-
sındaki modelin gerçekliği değil,
kendi sesidir. Ama yalmzca bu
değil. Çünkü kendi sesini (üslu-
bunu/kişiliğini) bir kez bulan
bir sanatçı, birbirine benzeyen
ve benzemeyen yüzlerce, binler-
ce yapıt ttretebilir. Ne var ki
Uretmek, yaraLmak değildir. Her
gerçek sanatçı bunu bilir ve bun-
dan özellikle kaçınır.
Sıfırdan başlamak
Yaratıcılık bir resimden öbu-
rüne, bir yontudan öbürüne, sa-
natçının kendisini yinelemesi de-
ğil, kendi sanatsal gerçeğini sor-
gulaması ve yenilemesi demek-
tir. Bu da her yapıtında işe sıfır-
dan başlaması gibi bir şey de-
mektir. Söz konusu resim ya da
yontu olduğunda, elin kazandığı
beceri, yaratıya değil, üretime
götürür sanatçıyı. Bu nedenledir
ki kendi sanatını sorgulayan sa-
natçı, "el"inin yeteneğine yenik
duşmek istemez, giderek onu bir
rakibi olarak görür. Ne var ki
kimi büyük sanat yapıtlan da
bu çekişmeden doğmuştur. Gi-
acometti'de olduğu gibi.
Giacometti, hiçbir sanat yapı-
tımn bir başarının ürünü oldu-
ğuna inanmaz. Sanatçı, bir kez
olsun başardığına inandığında,
artık devam etmesi için bir ne-
den kalmamıştır. Çünkü başar-
mak, sona ermek demektir ve
ikinci kez başarmarun hiçbir an-
lamı yoktur. O, ölene dek çalı-
şacak, her noktaladığı yapıtın-
da gerceğe, alguadığı gerçeğe bi-
Giacometti'nin
yapıtlarında tıpkı bir
romanda olduğu gibi
öz ile biçim arasında bir
ayrım yapılamaz. Önde
gelen ne özdür ne de
biçim. İnsan varlığının
gerçeğini çamurdan
yoğurmaktadır o. Bu
anlamda Tanrının
rakibi değildir. Çünkü
gerçekliğe inanır ve o
gerçekliğe varmak ister.
Çünkü Giacometti, benim
için bu yüzyüın, kitaplardan,
sergilerden, müzelerdeki yapıtla-
rından tanıdığım, hayran oldu-
ğum sanatçılanndan biri değil-
di. Kendisini ve yaşamının son
dönemindeki modellerinin bir-
çoğunu tanımıştım. Daha lise sı-
ralannda, kimbilir nasıl bir rast-
lantıyla, bir dergide, bir kitapta
karşılaştığım yapıtlan beni ken-
dilerine çekmiş, 1950*lerin so-
nunda kendimi Paris'te buldu-
ğumda ilk tanıştığım sanatçı o
olmuştu.
Bu sergide yer alan resim ya
da yontularının modellerinden
birçoğunu tanımış olmanın, bi-
liyonım, Giacometti'nin sana-
tuıdan söz ederken hiçbir etki-
si, hiçbir anlamı olmamah.
Ama ben bir sanat eleştinne-
ni değilim. Kardeşi Diego'nun,
Carotine'in, Montparnasse'daki
Adrienne'in bannda karşılaştığı-
mız Romanyalı fotoğrafçı Elie
Lotar'ın portrelerine, yontulan-
na, bu insanlan tanımamış, her-
hangi biri olarak bakabilir mi-
yün? Herhangi biri... o insanla-
n tammamış olanlar, resme re-
sim, yontuya yontu olarak ba-
kan biri olarak? Hiç kuşkusuz
hayır.
ARABA— Giacometti'nin bronz 'Araba' heykelinin iizerindeki varlık 1950'den beri ayakta dikiliyor.
Boşlukta ansızın belirip ansızın yok oluyor.
raz daha yaklaştığını sezinleye-
cek, ama hiçbir zaman o nok-
taya ulaşamayacağı bilinci için-
de sürdürecektir sanatçı yaşamı-
nı.
Picasso'nun tersine Giaco-
metti yalnızca arayan, ve hiçbir
zaman bulamayandır. Gerçeğe,
o algıladığı, sezinlediği, varır gi-
bi olduğunda uzaklaştığı gerçe-
ğe doğru bir yolculuktur onun
yaratma süreci. Birinci elden ta-
nıklıklara bakıürsa, bir hayli yo-
rucu, sürekli sil baştan edilen,
başkalan (modelleri) için bitmiş
gibiyken yok edilip yeniden baş-
lanan bir çamur yığını ya da bo-
ya ve fırça darbelerinden yorgun
düşmüş tuvallerdir. Ama emeğin
erdemine, umutsuzluğun gücü-
ne inanıyorsanız, karşınızdaki
bu "bitmiş" resim ya da yontu
size hak verdirir.
Arthur Rimbaud, yüzyıl ön-
ce "Mutlak modern olmak
gerektir" diyordu. Eğer Picasso,
Mondrian, Klee, Kandinski
"mutlak modern" ise Giacomet-
ti modern değildir. Onun sana-
tı, çok eskilerden gelen ve ...san-
ki geleceğin de eskilerine giden
bir sanattır. Gerçekleştirdiği sa-
natsal dil, hem geçmişe hem gü-
nümüze aittir. Öz ve biçim ay-
rılıgı, sanat dallan arasında yal-
nız plastik sanatlar alanında
kullanılabilir kavramlardır. Gi-
acometti'nin yapıtlannda ise tıp-
kı bir romanda olduğu gibi öz
ile biçim arasında bir aynm ya-
pılamaz. önde gelen ne özdür
ne de biçim. İnsan varlığının
gerçeğini çamurdan yoğurmak-
tadır o.
Bu anlamda Tann'nın rakibi
değildir. Çünkü gerçekliğe ina-
nır ve o gerçekliğe varmak ister.
Sanatı, bir yanılsama, bir biçim
değiştirme değildir. Gözüyle
gördüğü, algıladığı dış dunyayı,
kendi potasında eritip, özümse-
yip, resminde ya da yontusunda
algıladığı özü yaratmaktır ama-
a. Bu nedenle bir modelden bir
portre ya da bir büst gerçekleş-
tirmekle yetinmez. Tüm model-
leri, anası, eşi, kardeşi ve yakın
dostlarıdır. Ama onları da bir-
çok kez çizer, boyar; çamurda ya
da alçıda arar yüzlerini, beden-
lerini, tek bir sözcükle gerçeklik-
lerini.
Bir gün yağmur altında sırıl-
sıklam yürürken Montparnasse
Mezarlıği'mn duvarlan dibinde,
kendisini yılgın bir köpek olarak
duymuştur. Atölyesine döndü-
ğünde gerçekleştirdiği, kulaklan
yere değen, ağar adımlarla yurü-
yen, o umarsız güzelim köpek,
sanatçının kendisidir.
Ama tüm yontuları kendisi
değil midir? Kardeşi Diego'nun,
annesinın, eşi Anette'in, Jean
Genet'nin büstleri, portreleri,
Gözüyle gördüğü
algıladığı dış dünyayı,
kendi potasında eritip
özümseyip resminde ya
da yontusunda
algıladığı özü
yaratmaktır amacı
Giacometti'nin. Bu
nedenle bir modelden
bir portre ya da bir büst
gerçekleştirmekle
yetinmez. Tüm
modelleri, anası, eşi,
kardeşi ve dostlarıdır.
hem annesinın hem Diego'nun
hem Anette'in hem Genet'nin
hem de kendi kendisinin portre
ve büstleri değil midir?
Anlamlı sergi
Hayır, bu soruyu, hiçbir za-'
man sormadım Giacometti'ye.
Belki, kendisini tanıdığım yaşa-
mının son yıllarında, bu soru
aklıma takılmadığı için. Ya da
yamnnı kestirebildiğirn için. Bil-
miyorum. Gerçekten bilmiyo-
rum. Ikisi de olabilir.
Paris Modern Sanatlar Müze-
si'ndeki retrospektıf sergisini
dolasırken bunları (ama yalnız
bunlan değil) düşündüm. Bugü-
ne değin gördüğüm yalnız en
görkemli değil, aynı zamanda en
anlamh, en zengin retrospektif
sergilerden biri olan bu sergiyi,
niçin saklayayım, düşüncelerden
çok duygulann eşüğinde dolaş-
tım.
Üç değişik ytiz
Gece arkadaşım Lotar'la, çey-
rek yüzyıl sonra yeniden karşı-
laştım. Ustelik bir değil, üç kez,
üç değişik yüzüyle. O, çok az
konuşan arkadaşımın bu üç
büstünde, bu üç yuzünde, ger-
çeği deşen ve bundan karşısın-
daki modelin, hem kendinin
hem sanatın gerçeğini çıkaran,
ortaya koyan, bununla yetinme-
yen, "Biraz daha denejeüm" de-
yip yeniden, gunlerce, haftalar-
ca, bazen aylarca sürecek bir de
serüvene atılan, ve bu atıhsı, çiz-
gilerle, spatül darbeleriyle yapı-
tında yansıtan, yaşatan Giaco-
metti'nin, hem kendisi hem ki-
mi modelleri yoldaşlık ettiler ba-
na bu sergide
Bu satırları yazarken, yasa-
mımda beni en derinden etkile-
yen iki sanatçıdan biri olan (Ote-
ki Kafka) Giacometti'nin gölge-
sini duyar gibi oluyorum om-
zum üzerinde. Gırtlaktan gelen
o kalın sesi ve kendine özgü şi-
vesiyle, "Abartma, abartma!.."
diye uyanyor beni.
Abartıyor olabilirim.
Ama sevenlerin abarttığı za-
ten bilinir.
Ben bu yüzyılın en büyük, en
önemli, en anlamlı, en gerçek
yontucusunun sergisini gördüm
Paris'te.
Yalansız dolansız, umarsız bir
yasamın ürünlerini. Hem yapıt-
lan hem onlan yaratanı sevmek,
her zaman kolay kolay karşıla-
şılacak bir durum değildir.
Bu böylesi bir "insanhk dunı-
munun" sergisiydi.
Almanya'da hazırlananyasa tasarısının amacı, evlilik içinde cinselsaldınya uğrayan kadını korumak
Eşiyle zorla yatan, lıapis yatacakAlmanya'da her yıl en az 100 bin
kadın tecavüze uğruyor. Bunun
yanı sıra evlilik içi 160 bin cinsel
şiddet olayı yaşanıyor. Ancak
tecavüze uğrayanların ancak yüzde
10'u mahkemelere başvuruyor.
Dış Haberler Servisi — Alman>a'da hazırla-
nan bir yasa tasarısıyla e\ lılik ıçındeki ırza
tecavüzlenn suç kapsamına alınması isteni-
yor
Sosyal demokrat SPD grubu tarafından
gündeme getirilen >asa tasansının amacı, evli- hürriyeti bağlayıcı cezalar getınyor.
lık içinde cinsel saldınya uğrayan kadını Almanya'da halen uygulanan Ceza Yasasf-
korumak ve saldınyı gerçekleştıren kocayı ce- nın 177. maddesine göre ırza tecavüz kapsamı
zalandırmak. içine yalnızca birleşme abnıyor. 177. madde-
"Der Spiegel" dergisinde yer alaıı habere deki suçun oluşması için yalnızca "duhul"
göre yenı yasa tasansı "ırza tecavüz" suçunu yetmiyor ve madde. cinsel birleşme yanında
da tanımlıyor. Buna göre suç, kadının isteği z o r
kullanma veya vücuda, yaşama yönelik
dışında gerçekleştinlen cinsel birleşmeyle ger- tehdidi anyor.
çekleşiyor. Şimdiki Alman yasasına göre bu durumda
Cinsel birleşme tanımı, vajinal birleşme ya- kadının "bana tecavüz edildi" demesi yeterli
nında oral ve anal bırleşmeleri de kapsamı değil; vücudundaki yara-bereyi de sergilemesi
içıne alı>or \e bu tür ılişkileri de suç sayıyor. istenıyor.
Yasa, suçun oluşması durumunda kocaya Alman Federal Kriminal Dairesi'nin tahmi-
nine göre her yıl Almanya'da en az 100 bin
kadın tecavüze uğruyor. Bunun yanı sıra evli-
lik içi 160 bin cinsel şiddet ola\ı da vaşanıyor.
Ne var ki tecavüze uğrayan kadınlann ancak
yüzde 10'unun mahkemelere başvurduğu bıl-
diriliyor.
Derginin habenne göre Almanya'da te-
cavüze uğra>an kadının erkeği tahnk ettiği
konusunda bir önyargı var \e yasa da bu ön-
yargı çerçevesınde hareket etmış. Yıne dığer
bir toplumsal yanlış da "eğer kadın hayır der-
se, bu aslında e>et anlamına gelir" şekiindeki
anlayış olarak gösteriliyor.
Şeker hastaları
gözlerine dikkat etmelî
Şeker hastalığı, göz tansiyonu ve gözün sarı
lekesindeki harabiyetin körlüğe yol açan en
önemli hastalıklar olduğu belirtildi.
43 yaşındaki Gerard Depardieu, son filminde 20 yaşındaki Guillaume ile beraber oynuyor.
Genç Depardieu babasına rakipDış Haberler Servisi— Gerard
Depardieu yalnızca Fransız sinemasının
değil, dünyanın onde gelen sinema
yıldızlarından bırı. Sert fıziği, halktan
gelen kokeni ve enerjik karakten ile
değişik rollere Depardieu ımzasını \uran
Fransız aktor, şimdi beyazperdeye veni
bir armağan sunuyor: Oğlunu. TJME
dergisinde yer alan habere gore iki
Depardıeu'nun birlikte aynı filmde rol
alması Fransız basınının zevkten başını
dondürdü. Alain Cornean'nun
"Dünyanın Her Gunu" acllı 17. yüzyıl
Fransası'nı anlatan filminde 43 yaşındaki
Gerard Depardieu ve 20 yaşındaki oğlu
Guillaume Depardieu beraber
ovnuyorlar. Ustelik oğul, filmde
babasının gençlik yıllarındaki halini
canlandırıyor.
Depardieular ateşli bir besteciyi
canlandırıyorlar. Le Monde, genç aktor
için şöyle yazdı: "Veliaht işi harika
goturuyor hem de serseri bir tazelikle..;'
Elie magazın dergisi de "Büyuk bir
aktor doğdu" mujdesini veriyordu.
Demek ki bir kez daha elma ağacın
kokune duştu. Beyazperde babasından
daha yakışıklı bir Depardieu daha
kazandı.
ANTALYA (AA) — Türk
Oftalmoloji Derneği Genel Baş-
kam Prof. Dr. Erol Turaçlı, di-
abetin körlüğe neden olan has-
tahklann başında geldiğini be-
ürterek şeker hastalannın göz-
lerini mutlaka belirli aralıklar-
la kontrol ettirmelerini önerdi.
Antalya'da yapılan Oftalmo-
loji Kongresi'nde, gazetecilerin
sorularını yanıtlayan Prof. Dr.
Erol Turaçlı, şeker hastalığı (di-
abet), göz tansiyonu ve gözun
sarı lekesindeki harabiyetin kör-
lüğe yol açan en önemli hasta-
lıkların başında geldiklerıni bil-
dirdi.
Prof. Turaçlı, şeker hastalığı
ne kadar erken tanınır ve teda-
viye alınırsa, körluk ve görme
fonksiyonunun yitirilmesi olgu-
sunun ortadan kalkacağını ya
da azaltdabileceğini ve gelişebi-
lecek yan etkilerin önlenebilece-
ğini söyledi.
Körlüğün geciktınlmesi ya da
önlenmesinde, başarının en
önemli sımnın, erken ve yerin-
de uygulanan lazer tedavisi ol-
duğuna kaydeden Prof. Turaç-
lı, gözdeki sarı lekenin hastalı-
ğa katılımı, yeni damar olduğu-
nu, göz tansiyonu, göz içi kana-
malan, ağ tabakası önünde ge-
lişecek doku gibi görmeyi
kaybettirecek en önemli yan et-
kilerin de gelişen yeni teknolo-
jilerle tedavilerinin mümkün ol-
duğunu anlattı.
Prof. Dr. Erol Turaçlı, kör-
lüğün önlenmesi ya da gecikti-
rilmesinde, yurtdışmda yapilan
bütün tedavüerin, Türkiye'de de
belirli merkezlerde başanyla
gerçekleştirildiğini ifade etti.
Şeker hastaiığının hormonal
faktörlerin etkisiyle kadınlarda
daha sık görüldüğünü kaydeden
Prof. Turaçlı, körlüğe yol açan
yan etkilerin gelişiminin sıcak
iklimlerde daha fazla olduğunu
bildirdi.
Prof. Duraçlı, diabetli her
hastanın periyodik göz muaye-
nesi yaptırmasmı ve erken tanı
görüldüğünde de tedavisi için
caba gösterilmesini istedi. Prof.
Turaçlı, körlüğün tanısında ge-
cikilmiş olsa bile çare bulunması
için gerekli çabanın yine göste-
rilmesi ve konunun üzerine gi-
dilmesi gerektiğini sözlerine ek-
ledi.
Uyıifturucıılar
cirit aüyor
• FRANKFURT (AA) —
Federal Almanya'nın en
büyük hava ulaşım merkezi
olan Frankfurt
Havaalanı'nda, 1991 yılında
uyuşturucu taşıyıcüığı
yapan 249 kişinin
yakalandığı açıklandı. Polis
ve gümrük yetkililerinin
verdiği bilgiye göre
yakalanan 'kurye* sayısmda
bir yıl öncesine göre artış
olmasına karşılık ele
geçirilen uyuşturucu
miktan, önceki yıldan daha
az oldu. Gümrük yetkilileri
tarafından 1991 yılı
uyuşturucu kacakçılığı ile
ilgili olarak yapılan
değerlendirmede ise
kaçakçılığm bu yıl sık
rastlanan yöntemleri
konusunda bilgi verildi.
Buna göre uyuşturucu
prezervatif icine konularak
yutuluyor, niahrem yerlere
gizleniyor, Isa heykellerine,
ayakkabı topuklarına, golf
sopalarına veya bowling
toplanna yerleştiriliyor ya
da içki içinde eritilerek
gümrük kontrolünden
geçirilmek isteniyor.
Konferansın
konusu, sevgi
• ANKARA (ANKA) —
Psikolog Güngör özyiğit, 5
ocak pazar günü Ankara'da
"Olaylann Dili" konusunda
bir konferans verecek.
"Sevgi" konusunda
araştırmalar yapmak ve
insanlar arasında sevgiye
dayanan bağların
geliştirilmesi amacıyla
çalışmalarda bulunmak
uzere kurulan Dostluk
Derneği'nce düzenlenen
konferans, üç büyük kentte
düzenlenen etkinliklerin bir
parçası olarak
gerçekleşecek. Gama Güriş
Konferans Saionu'nda
halka açık olarak
düzenlenecek konferans
saat 14.30'da başlayacak.
Baliııalan
koruyalım
• tZMİR (AA) —
Akdeniz ve Karadeniz'deki
küçük balina türlerinin
korunmasıyla ilgili bir
sözleşme projesinin
hazırlanarak bu denizlerde
kıyısı olan ülkelere
tanıtılacağı bildirildi.
Türkiye Tabiatım Koruma
Derneği yetkililerinden
alman bilgiye göre
Barcelona, Bern ve Bonn
sekreterlikleri, Akdeniz ve
Karadeniz'deki küçük
balinaJarın korunması için
bir sözleşme tasansı
hazırladılar. Tasanda,
özellikle yunus balıklan
olmak uzere, nesli
tükenmekte olan küçük
balina türlerinin
korunması, çoğaltılması
yönünde ülkelerin
yapabileceği katkılara yer
veriliyor.
Kaçak
avlanan keçiler
• ADANA/ORDU (AA)
— Incirlik ortak savunma
tesislerinde görevli
ABD'lilerin Demirkazık ve
Karanfil dağlannda kaçak
olarak yabankeçisi
avladıklan bildirildi. Adana
Valiliği bünyesinde kurulan
Doğa ve Çevre Koruma
Komisyonu Av Turizmi Alt
Komisyonu Başkam Ismet
Küher'den alınan bilgiye
göre ABD'lilerin standart
dışı silahlarla av yapüklan
tespit edildi. Kaçak
avlanmayı önlemek
amacıyla Adana Valiliği'ne
bir rapor sunduklannı
belirten Küher, bu konuda
yapıcı önlemlerin ahnması
gerektiğini söyledi.
Tarihi kaplıca
restore ediliyor
• KONYA (AA) —
Konya'mn Hüyük ilcesine
bağlı Köşk kasabasmda
bulunan tarihi Köşk
kaplıcalan restore edilecek.
Belediye Başkam Veysel
Şahinkaya, kaphcanm
restorasyonunun bir milyar
liraya mal olmasının ve
1993 yılında bitirilmesinin
planlandığını bildirerek
şunlan söyledi: "Köşk
kaplıcalan, Acem Nasuh
Mehmet Paşa tarafından
yaptınlmıştır. Yapıhş tarihi
kesin olarak bilinmemekle
birükte, 1100-1200 yülan
arasında yaptınldığı
kayıtlardan
anlaşılmaktadır!' Proje
bedelinin yüzde 20'sinin
belediye tarafından
sağlanacağıru da kaydeden
Başkan Şahinkaya,
kaplıcanın restorasyonunun
tamamlanmasından sonra
kasabada ekonomik açıdan
bir hareketlilik olacağını ve
kaphcanm, kasabanın
gelişmesine katkı
sağlayacağını sözlerine
ekledi.