22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 AĞUSTOS 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3 Doktoç avukat,mimar ve öğretmenler mesleklerineyabanalaşma sorunuyla karşı karşıyalar Beyaz yakablar dert küpüAvukatlar- Market açılır gibi hukuk fakültesinin açılması sonucu mezunlar yeterli deneyimi kazanamıyor. Staj sonrasında avukathk bürosu açmak maddi açıdan çok külfetli. Avukatlar çeşitli bürokratik sorunlarla karşı karşıya ögretmenler- Eğitim ordusunuH en büyük problemi, örgütlenme hakkının kısıtlanışı. Meslek sorunlarının uygulanmakta olan eğitim sisteminden kaynaklandığını belirten öğretmenler, ücretlerden şikâyetçi. Mimarlar- Mimarlar Odası yöneticileri en başta sorunlarının mimarlann mesleklerinin dışındaki işlerde çalışmak zorunda bırakılması olduğunu söylüyorlar. Mimarlar, yaratıcılık gücüne önem verilmemesinden yakınıyor. İDtL GÜRSEL ANKARA — Eğitim siste- mindeki yetersizlik, ücretlerin dOşüklüğü, bürokratik sorun- lar, başka işlerde çalışmaya zor- lanmak, mesleki gelişmeleri iz- leyememek, "beyaz yakalılar" olarak adlandırılan doktor, avukat, mimar ve öğretmenleri "yabancılaşına" sorunuyla kar- şı karşıya bırakıyor. Beyaz yakalılar, meslekleri- nin gerçek işlevlerini yerine ge- tirememekten yakınıyorlar. özellikle kamu kesiminde görev yapanlann temel sorunu ücret düşüklüğü, mesleki gelişmeleri yeterince izleyememek. Avukat- lar, "savunma" kavramının yargının "övey evladı" olduğu- nu söylüyorlar. öğretmenler, "ögreticilik" yerine "ögrenciJe- re bekçilik" yaptıklarını, he- kimler mesleklerinin "maddi ve manevi degerinin giderek azal- dığım" savunuyorlar. Mimarla- nn derdi de, "başka işlerde ça- ltşttnlmaya zortanmak." Berue- ri sonınlar, "beyaz yakalılann" mesleklerinden uzaklaşmasına, yaptıklan işi sevmemelerine, so- nuçta mesleklerine yabancılaş- masına yol açıyor. Avukatlar, meslek sorunları- run egitimden kaynaklandığı gö- rüşünü savunuyorlar. "Market" açılır gibi hukuk fakültesi açıldıfını belınen ba- ro yöneticileri, "Hukuk fakulte- si mezunu olmak onemli degiJ. Bu fakultelerden mezun olan stajyerler yeterli deneyimi kaza- namıyorlar. Stajyer avukatlara ne yaym konusunda, ne de maddi destek konusunda yeterli desteği saglayabiliyonız." Sta- jın tamamlanmasının ardından avukathk bürosu açmanın da maddi açıdan çok külfetli oldu- ğu belirtiliyor. Avukatlar meslek sorunlannı şöyle sırahyorlar: — tddia makamı, savunmay- la eşit statüde bulunmuyor. Avukat, yargıç, savcı üçlnsün- de, savcı avukata karşı imtiyazlı bir hakka sahip bulunuyor. — Yargıçlann en basil dava- da dahi bilirkişiye başvıırmaJa- n dava siiresinin uzamasına, avukatın ve miivekkilinin mağ- dur ediimesine neden oluyor. — Dava açma ve icra takip- lerinde karşüaşüan bürokratik engeller avukatlan çok yüdırı- yor. — Tebiigadar avnkatlara sag- lıklı bir şekilde ulaşmıyor. — Terörle Mücadele Yasası'yla savunma hakkı çok kısıtlandı. 1980 öncesindeki anti-demokratik yasalan mumla arar olduk. — Siyasi davalara bakan avu- Doktorlar- Tabip odalannın yetkilileri sorunları üç ana başlık altında topluyor: Özlük hakları, etik sorun ve sürekli eğitim. Yetkililer en önemli sorunlarımn yönetime katılamamaktan kaynaklandığını bildiriyorlar. katlann gözaltma alınmalan savunma bakkını kısıtlıyor. Öğretmenler Istaııbııl patlamaya haÜç bin tüpgaz bayiinden sonra kent içinde halen faaliyette olan 220 benzin istasyonundan 180'inin ruhsatsız olduğu belirlendi. ALİ TEVFtK BERBER lstanbul patlamaya hazır bomba gibi... tstanbul'un her semtine yayı- lan 3 bin tupgaz bayiinden son- ra, kent içinde halen faaliyette olan 220 benzin istasyonundan 180'inin ruhsatsız olduğu belir- lendi. Yönetmeliklere göre akar- yakıt satış servis istasyonlan için faaliyete başlamadan önce ruh- sat alınması gerekirken, eksik- likleri nedeniyle belediyeden ruhsat alamayan 180'i aşkın is- tasyonun çalışmasına göz yumu- luyor. Ânaicent Belediyesî yetkilile- ri, ruhsatsız akaryakıt istasyonu sorununun kendilerinden önceki yönetimden kaynaklandığını sa- vunuyor. lstanbul Anakent Belediyesi ıvontrol Daire Başkanlığı'ndan alınan bilgiye göre, lstanbul içinde 220 akaryakıt satış servis istasyonu bulunuyor. Belediye- ye 47 tane daha yeni kurulacak istasyon için başvuruda bulu- nulmuş durumda. Fakat 220 akaryakıt satış servis istasyo- nundan ancak 37 tanesı gerekli yasal prosedüru yerine getirerek belediyeden ruhsat alabilmiş. Diğerleri ise yönetmeliklere gö- re faaliyete başlamadan önce ruhsat almaiarı gerekirken, ruh- satsız olarak çalışmalarını sür- dürüyor. Belediye Kontrol Daire Baş- kanı Aziz Kurt, bu tür istasyon- lar hakkında 508 sayılı Gayri Sıhhi Muesseseler Yönetmeliği- ne göre işlem yapıldığını belir- terek "Akaryakıt satış servis is- tasyonuna ruhsat verilebilmesi için imar ve plan durumu, ilçe beiediyesinin uygunluk raporu, iskân ve işletme belgesi ile İSKI ve itfaiyenin olumlu raporu ge- rekmektedir. Bu belgeleri getirip bize uygun başvuru yapanlarla •gili bir sorunumuz yok. Ancak «eçmiş donemde o gunkii kural- lan uygulamamak suretiyle ya- pılmış ve faaliyet gosteren istas- yonlar bulunmakladır" dedi. Yönetimleri doneminde az da olsa bu şekilde faaliyet gösteren istasyonlann bulunduğuna dik- kat çeken Kurt, "Sayın Biiyuk- şehir Belediye Başkanımız, nıh- sat alabilecek durumda olan is- tasyonlann işlemlerini taroam- layabilmeleri için kendflerine za- man zaman süreler vermektedir. Benzin istasyonunun nıhsatı yok, ama berbangi bir zaran da yok. Gideriiebilecek noksanlık- lan olan istasyonlara süre veril- miştir. Bunların sonuçlan bek- lenmektedir" diye konuştu. Ruhsatsız akaryakıt istasyon- lannın yaratabileceği tehlikelerle ilgili olarak görüştüğümüz ls- tanbul Itfaiye Müdürü Abdur- rebman Kılıç, 1990 yılında 14 is- tasyonun incelendiğini, bunlar- dan 9'una olumlu, 5'ine olum- suz rapor verildiğini söyledi. 1991'in ilk 8 ayında yapılan in- celemede de 12 istasyondan 8'inin yeterli, 4'unün yetersiz gö- rüldüğünü belirten Kılıç, "Istan- bul'da son yinni yd içinde sade- • Divanyolu Caddesindeki bir akaryakıt istasyonunda yangın olmuş ve çevreye zarar vermeden sondiirulmiiştür. Fakat tanker yangını çok olmustur" dedi. Istasyonlardaki akaryakıt tanklannın, yeraltında standart- lara uygun olarak yapılması ve yeterli güvenlik önlemlerinin alınması durumunda bir tehlike oluşturmayacağmı anlatan Kılıç, üzerinde bina olmaması ve mes- kûn mahalden 10 metre uzak ol- ması durumunda akaryakıt is- tasyonlarının açılabileceğini be- lirtti. Abdurrahman Kıüç, istas- yonlardan çok tankerlerin yara- tabileceği tehlikeye dikkat çeke- rek şunları söyledi: "Akaryakıt istasyonuoda meydana gelebilecek yangınlar, tanka yakıt doldururken yeni tanker boşaltılırken veya servis yapılırken meydana gelmektedir. Gerçekte tehlikeli olan, akarya- kıt tankından daha çok akarya- kıt tankeridir. Tanker yanmaya başladıgı zaman yakıt çevreye dağılacağından kontrol altına ahnsk zordur. Tek çare, kum ha- vuzlaması ile yakıtı belli sınırlar içinde tutmak ve yayılmasını ön- kmektir." Benzin istasyonlan gibi caddelerde cuit atan yakıt tankerieri de tetolike saçıyor. 30 A Ğ U S T O S Ç E K İ L İ Ş İ N D E MİLLİ PİyANGOIAM IİUTLHE: ' Mercedes I90E • I 5MW 5 18 (MeKttı • 1riavfcIn-eya • I T oyota Zvdk Gl Ltoa • 1 >ili Mcıdo 323 »S |M] 1Um BİLETLHB . J Son* 2' GTS lOook • 6 Opel Vedro S W • 4 Nısson Sumy JX ÇtYI» ÜUTiaE : 6 Fod 'ojnus 1 0 GT • 16 Beraı*. 1 G^5 'Opol • 16 Sun* 0 Gl Öğretmenlerin en büyük prob- lemi ise "örgütlenme hakkının kısıtlanışı." Meslek sorunlannın uygulanmakta olan eğitim siste- minden kaynaklandığını belir- ten öğretmenler, başta ucretler olmak üzere her türlü sosyal haklannın yetersizliğinden şikâ- yetçi. Öğretmenler, emeklilik hak- lannın da ilkel olduğu göruşün- de birleşiyorlar. Öğretmenler, "çalışma koşuilan" ve "sosyal oianaklar" açısından sorunlannı şoyle sıra- ladılar: — Suuflar çok kalabalık. Ög- retmenlik görevini yerine getire- miyoruz. — öğretmenlerin, görev yap- tıklan okullar, oturdukları semtler dikkate ahnarak saptan- mıyor. Servis araçlarırun bulun- maması, işe gidip gelme sonınu- nu büyütüyor. — Eğitim poiitjkasını sapta- yamıyorlar. — Göreve başladıktan sonra kendilerini eğitemiyorlar. Hiz- metiçi eğitun kavramı, Türk eği- tim sistemine girmemiş. — Ögretmen okullan kapan- dıgı için, yeni yetişen öğretmen- ler, göreve başladıklannda 'suufa çok yabancı kaJıyoriar. Ders araç ve gereçlerini dahi kullanamıyorlar. — Sınav kâğıtlannı değerlcn- dirmek öğretmenin büyük za- mamnı alıyor. — Öğretmenlerin sagiık so- rnnlarını çözümJeyebilmeleri çok giiç. Dispanserler yeterli de- ğil. Bayan öğretmenlerin doğum izinleri yetersiz. Mimariar . Mimarlar Odası yöneticileri de en başat sorunlarının, mi- marlann meslekleri dışındaki iş- lerde çalışmak zorunda bırakıl- ması olduğunu kaydediyorlar. Serbest bürolann yaşama im- kârunın çok az olduğuna dikkat çeken mimarlar, "boya fırmala- rında damşmanlık yapan mi- marlar dahi bulunuyor" diye konuşuyorlar. Mimann yaratı- cılık gücüne değer verilmediği de yakınılan konuların başında geliyor. Bu sorun, "ÖzeOikle kü- eük kentlerde mimarlann göre- vini inşaat mühendisleri yapı- yor. Projelerin inşaat işinden anlayan kişüerce de çizilebüece- gıni sanıy orlar. Sonuçta, bir mi- mar, inşaat gelirinin yüzde 3-4'iinü, komisyoncn yüzde 10'unu alıyor" diye özetleniyor. Mimarlar Odası çalışanlan, mimarlar, telif haklan sorunu- na çözüm bulunmadığına da dikkati çekiyorlar. Poktorlar Tabip odalannın yetkilileri ise doktorlann sorunlannı üç aşa- mada topladıkiannı anlatıyor- lar: "Özlük haklan", "etik so- run", "sürekli eğitim". Tabip Odası yetkilileri, özluk sorunlan, "yönetime katılama- mak, bekim emeğinin değersiz- ligi, sendikalaşma" gnıplannda topluyor. Doktorlar, en önem- li meslek sorunlannın yönetime katılamamaktan kaynaklandığı göruşünde birleşiyorlar. Dok- torlar, sendikalaşamamarun da büyük bir sorun olarak karşıla- rında durduğunu, işkolu sendi- kası kurulması gerektiğine inan- dıklannı belirtiyorlar. Doktorlann özlük sorunlan arasında ücret yetersizlikleri de bulunuyor. Tabip Odası yetki- lileri, mesleğe ilk başlayan bir doktorun maaşının "2 milyon", 15 yıllık bir doktorun maaşının da 3 milyon 200 bin lira dola- yında olduğunu kaydediyorlar. Sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışma hakkının çok önemli ol- duğu ifade edilerek hekimlerin önerileri şöyle sıralanıyor: — Çalışma yaşamındaki dü- zenlemeler örnek ahnarak, he- kimler ve sağhk personeline yö- neiik koruyucu sagiık hizmeti vermek amacıyia, sağhk kurum- lannda "işyeri hekimi" iş ye- ri sağlık personeli" görevlendi- rilmelidir. — Hekim-hasta ve hekim- sağhk hizmeti arasmdaki yaban- cılaşmanın önlenebilmesi, hiz- metin etkinleştirilmesi ve heki- min sıkıntısının azaltılabilmesi için tıbbi anlamda belirli sayıda kişiye hizmet verilmesi gerekir. — Ülke çapında dengeli he- kim dağılımı "zorunlu" değil, özendirici yöntemlerle yapılma- hdır. Doktorlar, sıirekli mesleki eğitimin verilmesi gerektiğini de kaydederek, tıp fakültelerinin yetersizliğinin meslek sorunlan- nın temelini oluşturduğu görO- şunde birleşiyorlar. DUNY4DA BUGT JN AUSIRMEN Tann Korumuş Ne Çarlık Rusyası ne de Marksist-Leninist Şovyetler Birli- ği operet için elverişli çerçeve oluşturabilirler. İklimin soğuk- luğu, ülkenin devasa boyutu, kış gecelerinin hüznü Çarlık Rusyasfnın yoksulluğu ve korkunç baskısı, Sovyet sistemi- nin ceberrutluğu, her iki dönemde de var olmuş olan Sibır- ya korkusu bir araya gelince operetlerin köpük mizahıyla bağ- daşmayan bir görüntü oluşur. Fransa'da "bulvar komedileri"ne konu olan üçlü ilişki, Tols- toy'un kaleminde Anna Karenina'nın sonu intihara varan dra- mına dönüşür. Ama bütün bunlara karşın bu hatta Şovyetler Birliği'nde yaşanan olaylar yüzyılımızın en büyük operet darbelerinden biriydi. Trajik gibi başlayan olaylar öylesine komik biçimde bağlandı ki. Darbeyi yapanlar demokratik geleneği fazla da olmayan paramparça bir ülkenin kamuoyunun tepkisine iki gün da- yanamayıp çark ettiler. Şimdi kiminin intihar ettiği söyleni- yor, kiminin de kaçarken yakalandığı. Herhalde darbenin şaş- kın mimarları eninde sonunda mahkeme önünde hesap ve- recekler. Bu duruma bakarak olayı gırgıra alabilirsiniz. Times neh- rinde boğulurken "help" diye bağıran adama "İnciluzca oğ- renecegin yerde yüzme öğrenseydun ya" diyen Temel gibi "Marksizm-Leninizmi öğreneceğinız yerde Türkiye'nin yakın tarihinı öğrenseydiniz, başınıza bunlar gelmezdi" dıyebilir- siniz. Ya da darbecilerin geç kaldıklarını, hiç değilse Kenan Pa- şa başta ıken böyle bir gırişımde bulunsalardı Türkiye'ye sı- ğınabileceklerini, çünkü o dönemlerde bızde egemenlerin, hatta bir süre en ummadığımız kişilerin bile "darbeci paşaları" çok sevdiklerini düşünebılırsıniz. Ama son operet darbesi çarpıkhğındaki komikliğe gülün- meyi olanaksız bırakacak bir tehlikeyi gün yüzüne çıkarmış bulunuyor. (Jnutmayın ki Şovyetler Bırliği yıllar yılı yeryüzünün iki sü- per gücünden biriydi ve dünyanın en güçlü birinci ya da ikinci savaş aygıtının sahibiydi. Yıllar yılı Şovyetler Birliğı, dünyanın sürmesi ya da sona ermesi konusunda karar sahibi bir ülkeydi. Yaşanan bunca olaya karşın hâlâ yeryüzünün ikinci büyük savaş aygıtı Sovyetler'in elindedir ve bugünkü silah gücü ba- kımından Moskova dünyayı yok edecek olanaklara sahiptir. Tıpkı ABD gibi... Bu dehşet verici olgu karşısında uzmanların ileri sürdük- leri sav, bu iki süper gücün ellerinde bulunan silahlarla aynı düzeyde bir sorumluluk bilincine sahıp olduklan ve olacak- ları inceden inceye, aynı zamanda kesinlikle hesaplayabile- cek bir mekanizmayı oluşturduklarıydı. Sovyetler'deki operet darbesi gösterdi ki KGB'nin, ordu- nun başı partinin en yüksek düzey yöneticileri bir işe girişir- ken sonunun ne olduğunu hesap etme yeteneğinden yok- sunmuşlar. Operet darbesinin mimarları bulundukları yer dolayısıyla bir nükleer savaşm ya da şantajın önde gelen başlatıcıları da olabilirlerdi. Düşünün bu operet darbecileri eğer nükleer savaş konu- sunda da boylesine hesaplarla bir girışjm başlatsalardı aca- ba insanlığın hali nice olurdu? Olay yalnız Sovyetler'e özgü değıl. Stanley Kubrick, Dr Strangelove filminde, Amerikan cenahında meydana gelen bir yanlışın çok üs* rütbeli olmayan bir subayın dengesıni yi- tirmesinin, nasıl zincirleme budalalıklarla insanlığın sonunu hazırlayacağının öyküsünü işlemişti. 1960'h yıllarda uzman- lar bu olasılığın cıddi olduğu konusunda birleşiyorlardı. CIA'nın pariak -John F.Kennedy'yi yanlış hesaplarla nasıl Domuzlar Körfezi macerasında kepaze ettiklerini, dünyanın en büyük savaş örgütünün kırık dökûk Panama ve Noriega karşısında nasıl ecel terleri döktüğünü de anımsayınca so- rumlu süperlerin etlerindeki bu güçle şimdiye dek hepimızi yok etmemiş olmalar/na şaşırmamak ve "galiba bizi Tann korumuş" dememek efde değil. Son operet darbesi, bir kez daha barışın ve silahsızlan- manın insanlığın en büyük sorunu olduğunu ortaya koymuş- tur. KlSA KISA • Şanlıurfa-Gaziantep, Gelibolu-Kesan karayoUannda meydana gelen trafik kazalannda 11 kişi öldü, 26 kişi de yaralandı. Şanlıurfa'nın Suruç Ucesinde bir yolcu otobusünün traktöre arkadan carpması sonucu zincirleme kaza meydana geldi. Kazada Nebi Miroğlu, Aü Mangal, Mahmut Demir, Mahmut Kaya, Melek Tatar ve Şefik Ceylan hayatlannı kaybettiler. Çanakkale Keşan'daki kazada da Ragıp, Seydül, Ümmühan, Ersin ve bir yaşmdaki Ali Kır hayaûnı kaybetti. • Manisa'nın Alasehir ilçesine bağlı Çarıkkaralar koyunde oturan Hatice Uslu, içine tütün zehin döküldüğünü fark etmediği lokmalan komşulanna dağıttı. Zehirli lokmalardan yiyen Kadir Uslu (22), Halil Ibrahim Uslu (61), Hatice Uslu (60), Sunay Sezer (11) rahatsızlandılar. Alaşehir Devlet Hastanesi'ne kaldınlan 4 kişiden Sezer Sunay'ın daha sonra Izmir Çocuk Hastanesi'ne götürülduğu, diğer üç hastamn tedavilerinin ise Alaşehir Devlet Hastanesi'nde sürdürüldüğü kaydedildi. • Ordu'nun Karapınar koyunde bir erkek cesedi bulundu. Köy çıkışında vatandaşlar tarafından bulunan ve kimliği behrlenemeyen cesetten alınan parçalar, ölüm nedeninin saptanması için Adli Tıp'a gönderildi. • Samsun'un Boğazkaya köyünde kaybolan iki çocuğun cesetleri bir gölette bulundu. Mehmet Güneş (8) ile Köksal Gür (9) adlı çocuklar kaybolunca köylüler tarafından aranmaya başlandı. Kayboluşlanmn ikinci gunünde Darboğaz deresinde bir gölette cesetleri bulundu. Yapılan otopside iki çocuğun serinlemek için girdikleri derede boğulduklan saptandı. • Nevşehir'in Göreme kasabasında bir İngiliz bayan turist, konakladığı pansiyonda soyuldu. Soyguncuya karşı koymak isteyen kadın, bıçakla yaralandı. önceki gece Göreme'deki "Gümüş" pansiyonda kalan İngiliz turist Kelly Juster'in odasına giren Orhan San adlı kişi, masanın üzerindeki çantayı alıp kaçmak istedi. Bu sırada uyanan ve çantasının calınmasına engel olmak isteyen Kelly Juster, saldırgan tarafından bıçakla yaralandı. r o ü C * N R E L Y O N CERTIFIED NCH ŞİRKETLER GRUBU İstanbul Merkez Şubesi elemanlar arıyor • Muhasebe yardımcısı (Tic. Lisesi Mezunu) • Seri daktilo yazabilen büro elemanı İlgilenenlerin 153 35 58 nolu telefondan randevu almaiarıricaolunur. TEŞEKKÜR Torunum Nur'u başarıh bir ameliyat ilesağhğına kavuşturan, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi doktorlan Prof. Dr. ŞÜKRAN YALÇEVDAĞ'a Prof. Dr. NÎL ARISOY'a Doç. Dr. LALE SEVER'e Dr. BİRSEN ÖZTÜRK'e Dr. ESRA DEMİRAY'a Dr. ERCÜMENT GÜDÜCÜOĞLU'na teşekküru borç bilirim. ALt ARSLAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle