Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 AĞUSTOS 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3
Doktoç avukat,mimar ve öğretmenler mesleklerineyabanalaşma sorunuyla karşı karşıyalar
Beyaz yakablar dert küpüAvukatlar- Market açılır gibi
hukuk fakültesinin açılması
sonucu mezunlar yeterli deneyimi
kazanamıyor. Staj sonrasında
avukathk bürosu açmak maddi
açıdan çok külfetli. Avukatlar
çeşitli bürokratik sorunlarla karşı
karşıya
ögretmenler- Eğitim
ordusunuH en büyük problemi,
örgütlenme hakkının kısıtlanışı.
Meslek sorunlarının
uygulanmakta olan eğitim
sisteminden kaynaklandığını
belirten öğretmenler, ücretlerden
şikâyetçi.
Mimarlar- Mimarlar Odası
yöneticileri en başta sorunlarının
mimarlann mesleklerinin
dışındaki işlerde çalışmak zorunda
bırakılması olduğunu söylüyorlar.
Mimarlar, yaratıcılık
gücüne önem verilmemesinden
yakınıyor.
İDtL GÜRSEL
ANKARA — Eğitim siste-
mindeki yetersizlik, ücretlerin
dOşüklüğü, bürokratik sorun-
lar, başka işlerde çalışmaya zor-
lanmak, mesleki gelişmeleri iz-
leyememek, "beyaz yakalılar"
olarak adlandırılan doktor,
avukat, mimar ve öğretmenleri
"yabancılaşına" sorunuyla kar-
şı karşıya bırakıyor.
Beyaz yakalılar, meslekleri-
nin gerçek işlevlerini yerine ge-
tirememekten yakınıyorlar.
özellikle kamu kesiminde görev
yapanlann temel sorunu ücret
düşüklüğü, mesleki gelişmeleri
yeterince izleyememek. Avukat-
lar, "savunma" kavramının
yargının "övey evladı" olduğu-
nu söylüyorlar. öğretmenler,
"ögreticilik" yerine "ögrenciJe-
re bekçilik" yaptıklarını, he-
kimler mesleklerinin "maddi ve
manevi degerinin giderek azal-
dığım" savunuyorlar. Mimarla-
nn derdi de, "başka işlerde ça-
ltşttnlmaya zortanmak." Berue-
ri sonınlar, "beyaz yakalılann"
mesleklerinden uzaklaşmasına,
yaptıklan işi sevmemelerine, so-
nuçta mesleklerine yabancılaş-
masına yol açıyor.
Avukatlar, meslek sorunları-
run egitimden kaynaklandığı gö-
rüşünü savunuyorlar.
"Market" açılır gibi hukuk
fakültesi açıldıfını belınen ba-
ro yöneticileri, "Hukuk fakulte-
si mezunu olmak onemli degiJ.
Bu fakultelerden mezun olan
stajyerler yeterli deneyimi kaza-
namıyorlar. Stajyer avukatlara
ne yaym konusunda, ne de
maddi destek konusunda yeterli
desteği saglayabiliyonız." Sta-
jın tamamlanmasının ardından
avukathk bürosu açmanın da
maddi açıdan çok külfetli oldu-
ğu belirtiliyor.
Avukatlar meslek sorunlannı
şöyle sırahyorlar:
— tddia makamı, savunmay-
la eşit statüde bulunmuyor.
Avukat, yargıç, savcı üçlnsün-
de, savcı avukata karşı imtiyazlı
bir hakka sahip bulunuyor.
— Yargıçlann en basil dava-
da dahi bilirkişiye başvıırmaJa-
n dava siiresinin uzamasına,
avukatın ve miivekkilinin mağ-
dur ediimesine neden oluyor.
— Dava açma ve icra takip-
lerinde karşüaşüan bürokratik
engeller avukatlan çok yüdırı-
yor.
— Tebiigadar avnkatlara sag-
lıklı bir şekilde ulaşmıyor.
— Terörle Mücadele
Yasası'yla savunma hakkı çok
kısıtlandı. 1980 öncesindeki
anti-demokratik yasalan mumla
arar olduk.
— Siyasi davalara bakan avu-
Doktorlar- Tabip odalannın
yetkilileri sorunları üç ana başlık
altında topluyor: Özlük hakları,
etik sorun ve sürekli eğitim.
Yetkililer en önemli
sorunlarımn yönetime
katılamamaktan kaynaklandığını
bildiriyorlar.
katlann gözaltma alınmalan
savunma bakkını kısıtlıyor.
Öğretmenler
Istaııbııl
patlamaya
haÜç bin tüpgaz bayiinden sonra kent içinde
halen faaliyette olan 220 benzin
istasyonundan 180'inin ruhsatsız olduğu
belirlendi.
ALİ TEVFtK BERBER
lstanbul patlamaya hazır
bomba gibi...
tstanbul'un her semtine yayı-
lan 3 bin tupgaz bayiinden son-
ra, kent içinde halen faaliyette
olan 220 benzin istasyonundan
180'inin ruhsatsız olduğu belir-
lendi. Yönetmeliklere göre akar-
yakıt satış servis istasyonlan için
faaliyete başlamadan önce ruh-
sat alınması gerekirken, eksik-
likleri nedeniyle belediyeden
ruhsat alamayan 180'i aşkın is-
tasyonun çalışmasına göz yumu-
luyor.
Ânaicent Belediyesî yetkilile-
ri, ruhsatsız akaryakıt istasyonu
sorununun kendilerinden önceki
yönetimden kaynaklandığını sa-
vunuyor.
lstanbul Anakent Belediyesi
ıvontrol Daire Başkanlığı'ndan
alınan bilgiye göre, lstanbul
içinde 220 akaryakıt satış servis
istasyonu bulunuyor. Belediye-
ye 47 tane daha yeni kurulacak
istasyon için başvuruda bulu-
nulmuş durumda. Fakat 220
akaryakıt satış servis istasyo-
nundan ancak 37 tanesı gerekli
yasal prosedüru yerine getirerek
belediyeden ruhsat alabilmiş.
Diğerleri ise yönetmeliklere gö-
re faaliyete başlamadan önce
ruhsat almaiarı gerekirken, ruh-
satsız olarak çalışmalarını sür-
dürüyor.
Belediye Kontrol Daire Baş-
kanı Aziz Kurt, bu tür istasyon-
lar hakkında 508 sayılı Gayri
Sıhhi Muesseseler Yönetmeliği-
ne göre işlem yapıldığını belir-
terek "Akaryakıt satış servis is-
tasyonuna ruhsat verilebilmesi
için imar ve plan durumu, ilçe
beiediyesinin uygunluk raporu,
iskân ve işletme belgesi ile İSKI
ve itfaiyenin olumlu raporu ge-
rekmektedir. Bu belgeleri getirip
bize uygun başvuru yapanlarla
•gili bir sorunumuz yok. Ancak
«eçmiş donemde o gunkii kural-
lan uygulamamak suretiyle ya-
pılmış ve faaliyet gosteren istas-
yonlar bulunmakladır" dedi.
Yönetimleri doneminde az da
olsa bu şekilde faaliyet gösteren
istasyonlann bulunduğuna dik-
kat çeken Kurt, "Sayın Biiyuk-
şehir Belediye Başkanımız, nıh-
sat alabilecek durumda olan is-
tasyonlann işlemlerini taroam-
layabilmeleri için kendflerine za-
man zaman süreler vermektedir.
Benzin istasyonunun nıhsatı
yok, ama berbangi bir zaran da
yok. Gideriiebilecek noksanlık-
lan olan istasyonlara süre veril-
miştir. Bunların sonuçlan bek-
lenmektedir" diye konuştu.
Ruhsatsız akaryakıt istasyon-
lannın yaratabileceği tehlikelerle
ilgili olarak görüştüğümüz ls-
tanbul Itfaiye Müdürü Abdur-
rebman Kılıç, 1990 yılında 14 is-
tasyonun incelendiğini, bunlar-
dan 9'una olumlu, 5'ine olum-
suz rapor verildiğini söyledi.
1991'in ilk 8 ayında yapılan in-
celemede de 12 istasyondan
8'inin yeterli, 4'unün yetersiz gö-
rüldüğünü belirten Kılıç, "Istan-
bul'da son yinni yd içinde sade-
• Divanyolu Caddesindeki bir
akaryakıt istasyonunda yangın
olmuş ve çevreye zarar vermeden
sondiirulmiiştür. Fakat tanker
yangını çok olmustur" dedi.
Istasyonlardaki akaryakıt
tanklannın, yeraltında standart-
lara uygun olarak yapılması ve
yeterli güvenlik önlemlerinin
alınması durumunda bir tehlike
oluşturmayacağmı anlatan Kılıç,
üzerinde bina olmaması ve mes-
kûn mahalden 10 metre uzak ol-
ması durumunda akaryakıt is-
tasyonlarının açılabileceğini be-
lirtti. Abdurrahman Kıüç, istas-
yonlardan çok tankerlerin yara-
tabileceği tehlikeye dikkat çeke-
rek şunları söyledi:
"Akaryakıt istasyonuoda
meydana gelebilecek yangınlar,
tanka yakıt doldururken yeni
tanker boşaltılırken veya servis
yapılırken meydana gelmektedir.
Gerçekte tehlikeli olan, akarya-
kıt tankından daha çok akarya-
kıt tankeridir. Tanker yanmaya
başladıgı zaman yakıt çevreye
dağılacağından kontrol altına
ahnsk zordur. Tek çare, kum ha-
vuzlaması ile yakıtı belli sınırlar
içinde tutmak ve yayılmasını ön-
kmektir." Benzin istasyonlan gibi caddelerde cuit atan yakıt tankerieri de tetolike saçıyor.
30 A Ğ U S T O S Ç E K İ L İ Ş İ N D E
MİLLİ PİyANGOIAM IİUTLHE: ' Mercedes I90E • I 5MW 5 18 (MeKttı • 1riavfcIn-eya • I
T
oyota Zvdk Gl Ltoa • 1 >ili Mcıdo 323 »S |M]
1Um BİLETLHB . J Son* 2' GTS lOook • 6 Opel Vedro S W • 4 Nısson Sumy JX ÇtYI» ÜUTiaE : 6 Fod 'ojnus 1 0 GT • 16 Beraı*. 1 G^5 'Opol • 16 Sun* 0 Gl
Öğretmenlerin en büyük prob-
lemi ise "örgütlenme hakkının
kısıtlanışı." Meslek sorunlannın
uygulanmakta olan eğitim siste-
minden kaynaklandığını belir-
ten öğretmenler, başta ucretler
olmak üzere her türlü sosyal
haklannın yetersizliğinden şikâ-
yetçi.
Öğretmenler, emeklilik hak-
lannın da ilkel olduğu göruşün-
de birleşiyorlar.
Öğretmenler, "çalışma
koşuilan" ve "sosyal oianaklar"
açısından sorunlannı şoyle sıra-
ladılar:
— Suuflar çok kalabalık. Ög-
retmenlik görevini yerine getire-
miyoruz.
— öğretmenlerin, görev yap-
tıklan okullar, oturdukları
semtler dikkate ahnarak saptan-
mıyor. Servis araçlarırun bulun-
maması, işe gidip gelme sonınu-
nu büyütüyor.
— Eğitim poiitjkasını sapta-
yamıyorlar.
— Göreve başladıktan sonra
kendilerini eğitemiyorlar. Hiz-
metiçi eğitun kavramı, Türk eği-
tim sistemine girmemiş.
— Ögretmen okullan kapan-
dıgı için, yeni yetişen öğretmen-
ler, göreve başladıklannda
'suufa çok yabancı kaJıyoriar.
Ders araç ve gereçlerini dahi
kullanamıyorlar.
— Sınav kâğıtlannı değerlcn-
dirmek öğretmenin büyük za-
mamnı alıyor.
— Öğretmenlerin sagiık so-
rnnlarını çözümJeyebilmeleri
çok giiç. Dispanserler yeterli de-
ğil. Bayan öğretmenlerin doğum
izinleri yetersiz.
Mimariar .
Mimarlar Odası yöneticileri
de en başat sorunlarının, mi-
marlann meslekleri dışındaki iş-
lerde çalışmak zorunda bırakıl-
ması olduğunu kaydediyorlar.
Serbest bürolann yaşama im-
kârunın çok az olduğuna dikkat
çeken mimarlar, "boya fırmala-
rında damşmanlık yapan mi-
marlar dahi bulunuyor" diye
konuşuyorlar. Mimann yaratı-
cılık gücüne değer verilmediği
de yakınılan konuların başında
geliyor. Bu sorun, "ÖzeOikle kü-
eük kentlerde mimarlann göre-
vini inşaat mühendisleri yapı-
yor. Projelerin inşaat işinden
anlayan kişüerce de çizilebüece-
gıni sanıy orlar. Sonuçta, bir mi-
mar, inşaat gelirinin yüzde
3-4'iinü, komisyoncn yüzde
10'unu alıyor" diye özetleniyor.
Mimarlar Odası çalışanlan,
mimarlar, telif haklan sorunu-
na çözüm bulunmadığına da
dikkati çekiyorlar.
Poktorlar
Tabip odalannın yetkilileri ise
doktorlann sorunlannı üç aşa-
mada topladıkiannı anlatıyor-
lar:
"Özlük haklan", "etik so-
run", "sürekli eğitim".
Tabip Odası yetkilileri, özluk
sorunlan, "yönetime katılama-
mak, bekim emeğinin değersiz-
ligi, sendikalaşma" gnıplannda
topluyor. Doktorlar, en önem-
li meslek sorunlannın yönetime
katılamamaktan kaynaklandığı
göruşünde birleşiyorlar. Dok-
torlar, sendikalaşamamarun da
büyük bir sorun olarak karşıla-
rında durduğunu, işkolu sendi-
kası kurulması gerektiğine inan-
dıklannı belirtiyorlar.
Doktorlann özlük sorunlan
arasında ücret yetersizlikleri de
bulunuyor. Tabip Odası yetki-
lileri, mesleğe ilk başlayan bir
doktorun maaşının "2 milyon",
15 yıllık bir doktorun maaşının
da 3 milyon 200 bin lira dola-
yında olduğunu kaydediyorlar.
Sağlıklı ve güvenli koşullarda
çalışma hakkının çok önemli ol-
duğu ifade edilerek hekimlerin
önerileri şöyle sıralanıyor:
— Çalışma yaşamındaki dü-
zenlemeler örnek ahnarak, he-
kimler ve sağhk personeline yö-
neiik koruyucu sagiık hizmeti
vermek amacıyia, sağhk kurum-
lannda "işyeri hekimi" iş ye-
ri sağlık personeli" görevlendi-
rilmelidir.
— Hekim-hasta ve hekim-
sağhk hizmeti arasmdaki yaban-
cılaşmanın önlenebilmesi, hiz-
metin etkinleştirilmesi ve heki-
min sıkıntısının azaltılabilmesi
için tıbbi anlamda belirli sayıda
kişiye hizmet verilmesi gerekir.
— Ülke çapında dengeli he-
kim dağılımı "zorunlu" değil,
özendirici yöntemlerle yapılma-
hdır.
Doktorlar, sıirekli mesleki
eğitimin verilmesi gerektiğini de
kaydederek, tıp fakültelerinin
yetersizliğinin meslek sorunlan-
nın temelini oluşturduğu görO-
şunde birleşiyorlar.
DUNY4DA BUGT JN
AUSIRMEN
Tann Korumuş
Ne Çarlık Rusyası ne de Marksist-Leninist Şovyetler Birli-
ği operet için elverişli çerçeve oluşturabilirler. İklimin soğuk-
luğu, ülkenin devasa boyutu, kış gecelerinin hüznü Çarlık
Rusyasfnın yoksulluğu ve korkunç baskısı, Sovyet sistemi-
nin ceberrutluğu, her iki dönemde de var olmuş olan Sibır-
ya korkusu bir araya gelince operetlerin köpük mizahıyla bağ-
daşmayan bir görüntü oluşur.
Fransa'da "bulvar komedileri"ne konu olan üçlü ilişki, Tols-
toy'un kaleminde Anna Karenina'nın sonu intihara varan dra-
mına dönüşür.
Ama bütün bunlara karşın bu hatta Şovyetler Birliği'nde
yaşanan olaylar yüzyılımızın en büyük operet darbelerinden
biriydi. Trajik gibi başlayan olaylar öylesine komik biçimde
bağlandı ki.
Darbeyi yapanlar demokratik geleneği fazla da olmayan
paramparça bir ülkenin kamuoyunun tepkisine iki gün da-
yanamayıp çark ettiler. Şimdi kiminin intihar ettiği söyleni-
yor, kiminin de kaçarken yakalandığı. Herhalde darbenin şaş-
kın mimarları eninde sonunda mahkeme önünde hesap ve-
recekler.
Bu duruma bakarak olayı gırgıra alabilirsiniz. Times neh-
rinde boğulurken "help" diye bağıran adama "İnciluzca oğ-
renecegin yerde yüzme öğrenseydun ya" diyen Temel gibi
"Marksizm-Leninizmi öğreneceğinız yerde Türkiye'nin yakın
tarihinı öğrenseydiniz, başınıza bunlar gelmezdi" dıyebilir-
siniz.
Ya da darbecilerin geç kaldıklarını, hiç değilse Kenan Pa-
şa başta ıken böyle bir gırişımde bulunsalardı Türkiye'ye sı-
ğınabileceklerini, çünkü o dönemlerde bızde egemenlerin,
hatta bir süre en ummadığımız kişilerin bile "darbeci
paşaları" çok sevdiklerini düşünebılırsıniz.
Ama son operet darbesi çarpıkhğındaki komikliğe gülün-
meyi olanaksız bırakacak bir tehlikeyi gün yüzüne çıkarmış
bulunuyor.
(Jnutmayın ki Şovyetler Bırliği yıllar yılı yeryüzünün iki sü-
per gücünden biriydi ve dünyanın en güçlü birinci ya da ikinci
savaş aygıtının sahibiydi.
Yıllar yılı Şovyetler Birliğı, dünyanın sürmesi ya da sona
ermesi konusunda karar sahibi bir ülkeydi.
Yaşanan bunca olaya karşın hâlâ yeryüzünün ikinci büyük
savaş aygıtı Sovyetler'in elindedir ve bugünkü silah gücü ba-
kımından Moskova dünyayı yok edecek olanaklara sahiptir.
Tıpkı ABD gibi...
Bu dehşet verici olgu karşısında uzmanların ileri sürdük-
leri sav, bu iki süper gücün ellerinde bulunan silahlarla aynı
düzeyde bir sorumluluk bilincine sahıp olduklan ve olacak-
ları inceden inceye, aynı zamanda kesinlikle hesaplayabile-
cek bir mekanizmayı oluşturduklarıydı.
Sovyetler'deki operet darbesi gösterdi ki KGB'nin, ordu-
nun başı partinin en yüksek düzey yöneticileri bir işe girişir-
ken sonunun ne olduğunu hesap etme yeteneğinden yok-
sunmuşlar.
Operet darbesinin mimarları bulundukları yer dolayısıyla
bir nükleer savaşm ya da şantajın önde gelen başlatıcıları
da olabilirlerdi.
Düşünün bu operet darbecileri eğer nükleer savaş konu-
sunda da boylesine hesaplarla bir girışjm başlatsalardı aca-
ba insanlığın hali nice olurdu?
Olay yalnız Sovyetler'e özgü değıl. Stanley Kubrick, Dr
Strangelove filminde, Amerikan cenahında meydana gelen
bir yanlışın çok üs* rütbeli olmayan bir subayın dengesıni yi-
tirmesinin, nasıl zincirleme budalalıklarla insanlığın sonunu
hazırlayacağının öyküsünü işlemişti. 1960'h yıllarda uzman-
lar bu olasılığın cıddi olduğu konusunda birleşiyorlardı.
CIA'nın pariak -John F.Kennedy'yi yanlış hesaplarla nasıl
Domuzlar Körfezi macerasında kepaze ettiklerini, dünyanın
en büyük savaş örgütünün kırık dökûk Panama ve Noriega
karşısında nasıl ecel terleri döktüğünü de anımsayınca so-
rumlu süperlerin etlerindeki bu güçle şimdiye dek hepimızi
yok etmemiş olmalar/na şaşırmamak ve "galiba bizi Tann
korumuş" dememek efde değil.
Son operet darbesi, bir kez daha barışın ve silahsızlan-
manın insanlığın en büyük sorunu olduğunu ortaya koymuş-
tur.
KlSA KISA
• Şanlıurfa-Gaziantep, Gelibolu-Kesan karayoUannda
meydana gelen trafik kazalannda 11 kişi öldü, 26 kişi de
yaralandı. Şanlıurfa'nın Suruç Ucesinde bir yolcu otobusünün
traktöre arkadan carpması sonucu zincirleme kaza meydana
geldi. Kazada Nebi Miroğlu, Aü Mangal, Mahmut Demir,
Mahmut Kaya, Melek Tatar ve Şefik Ceylan hayatlannı
kaybettiler. Çanakkale Keşan'daki kazada da Ragıp, Seydül,
Ümmühan, Ersin ve bir yaşmdaki Ali Kır hayaûnı kaybetti.
• Manisa'nın Alasehir ilçesine bağlı Çarıkkaralar koyunde
oturan Hatice Uslu, içine tütün zehin döküldüğünü fark
etmediği lokmalan komşulanna dağıttı. Zehirli lokmalardan
yiyen Kadir Uslu (22), Halil Ibrahim Uslu (61), Hatice Uslu (60),
Sunay Sezer (11) rahatsızlandılar.
Alaşehir Devlet Hastanesi'ne kaldınlan 4 kişiden Sezer Sunay'ın
daha sonra Izmir Çocuk Hastanesi'ne götürülduğu, diğer üç
hastamn tedavilerinin ise Alaşehir Devlet Hastanesi'nde
sürdürüldüğü kaydedildi.
• Ordu'nun Karapınar koyunde bir erkek cesedi bulundu. Köy
çıkışında vatandaşlar tarafından bulunan ve kimliği
behrlenemeyen cesetten alınan parçalar, ölüm nedeninin
saptanması için Adli Tıp'a gönderildi.
• Samsun'un Boğazkaya köyünde kaybolan iki çocuğun
cesetleri bir gölette bulundu. Mehmet Güneş (8) ile Köksal Gür
(9) adlı çocuklar kaybolunca köylüler tarafından aranmaya
başlandı. Kayboluşlanmn ikinci gunünde Darboğaz deresinde
bir gölette cesetleri bulundu. Yapılan otopside iki çocuğun
serinlemek için girdikleri derede boğulduklan saptandı.
• Nevşehir'in Göreme kasabasında bir İngiliz bayan turist,
konakladığı pansiyonda soyuldu. Soyguncuya karşı koymak
isteyen kadın, bıçakla yaralandı. önceki gece Göreme'deki
"Gümüş" pansiyonda kalan İngiliz turist Kelly Juster'in
odasına giren Orhan San adlı kişi, masanın üzerindeki çantayı
alıp kaçmak istedi. Bu sırada uyanan ve çantasının calınmasına
engel olmak isteyen Kelly Juster, saldırgan tarafından bıçakla
yaralandı.
r o ü C * N R E L Y O N
CERTIFIED NCH ŞİRKETLER GRUBU
İstanbul Merkez Şubesi
elemanlar arıyor
• Muhasebe yardımcısı
(Tic. Lisesi Mezunu)
• Seri daktilo yazabilen büro
elemanı
İlgilenenlerin 153 35 58 nolu telefondan
randevu almaiarıricaolunur.
TEŞEKKÜR
Torunum Nur'u başarıh bir ameliyat ilesağhğına kavuşturan,
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi doktorlan
Prof. Dr. ŞÜKRAN YALÇEVDAĞ'a
Prof. Dr. NÎL ARISOY'a
Doç. Dr. LALE SEVER'e
Dr. BİRSEN ÖZTÜRK'e
Dr. ESRA DEMİRAY'a
Dr. ERCÜMENT GÜDÜCÜOĞLU'na
teşekküru borç bilirim.
ALt ARSLAN