Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 23 AĞUSTOS 1991
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGUN
Devlet Meteorolojı Işleri Genel
Müdürtûğû'nden alınan bılgiye
göre: Marmara'nın doğusu. Iç
Ege, İç AnadoJu'nun kuzeyi ile
Karadeniz yer yer sağanak ya-
ğışlı. Öteki yerler açık geçecek.
HAVA SICAKLIĞI: Yağış alan
yerterde biraz azalacak. öteki
yerîerde önerpli bir değişMik cA-
mayacak. RÛZGÂR: Kuzey ke-
simlennde kuzey, öteki yerter-
de güney ve batı yönlerden ha-
frf ara sıra orta kuvvette esecek.
Denizlerde Rûzgâr: Karadeniz
Adapazarı
Mıyaman
Atyon
Aflrı
Ankara
AnMcya
Antalya
Artvifl
de yıldız ve poyraz, Marmara ve Ege'de yıldız ve ka-
rayel, Akdeniz'de günbatısı ve lodostan, 3-5 saatte
10-21 deniz mili, yer yer 27 deniz mili hızla esecek.
Van Gölü. açık geçecek.
Bıleok
Sıngöl
BrtSs
Bolu
Bursa
ÇaraUak
Çorum
Oenıztı
A 35°25°Dıyart>ak-
Y 28°20°Edıne
A 40° 25° Erzmcan
A 28° 14° Erzururr
A 28° 14° Estaşeh»
A 28° 17° GaztanttD
A 31° 25° Gıresun
A 32°22°Gumû^an(
Y 25° 16° Haklıân
A 36° 21° Isparta
6 29° 19° Isönbul
Y 28°15°lznw
A 36°27°Kars
A 32° 17° Kasomonü
Y 26° <5° Kaysefi
Y 30° 19° Ktrtdareıı
A 30°21°Konya
Y 28° 12° Küttfya
A 34° 21° Malatya
A 39° 22= Manısa
B 28° 16° K Maraş
A 30° 16° M«sr>
A 26° 13° Mujla
A 27° 15° Muş
A 37°25°NOde
Y 26°19°0rtu
A 25° 19° Samsun
Y 31° 16° Snrt
A 27° 19° Sınop
A 34°22°Sıvas
Y 25° 12° lekmJaO
A 26° 14° üata»
B 29= 13° lünceü
A 30° 16° Uşa«
A 30° 18° Van
A 29° 15° Vbzgat
A 35° 22° Zonguktak
A 34° 23°
A 37° 23°
A 30° 26°
A 36° 21°
A 28° 17°
A 30° 15°
Y 26° 19°
Y 26° 15°
Y 26° 18°
A 37° 24°
Y 25° 15°
Y 28° 13°
B 23° 19°
Y 26°20°
A 3«°22°
A 30° 18°
A 28° 17°
Y 27° 13°
Y 25C
16°
, tHikldU isıst A-açık B-buk/Ou G^uneşlı K r t S-sısıı — \
Kahıre»
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5
1/ Gemilerde deniz-
cilik kurallarına ay-
kın durum. 2/ Pay...
Islam dinine göre
haram sayılan faiz.
3/ Kimi iskambil
oyunlarında, bir
oyuncunun o oyuna
katılmayacağını be-
lirtmek için kullan-
dığı sözcük... Deniz-
kazı da denilen göç-
men bir kuş. 4/ "Fe-
na değil" Tffneğinde
olduğu gibi bilinçli
hafifsemeye daya-
nan söz sanatı... Uğraş. 5/ llac...
Oyunda kâğıt dağıtırken yapılan
yanlış. 6/ Ingiliz birahanesi. 7/ özür
dileme... Rütbesiz asker. 8/ Hayvan-
lara vurulan damga... Ana motifin
yinelenmesinden ibaret canlı ve ha-
reketli bestelere verilen ad. 9/ Çalı
çırpıdan yapdmış kulübe... Yabanıl
hayvan bannağı.
YUKARIDAN AŞAGlYA;
1/ Balta, keser, kazma gibi araçla-
nn sap deliği. 2/ AJametler, belirtiler... "Şahinim var bazlanm
var / — alışkın sazlarım var / Yâre gizli sözlerim var / Diyemi-
yom ile karşı" (Karacaoğlan). 3/ Pokerde bir oyuncunun önûn-
deki paranın tümü... Denizlerde yaşayan iki çenetli ve iri bedenli
yumuşakça cinsi. 4/ Yemek... Kolların gövdeye bağlandığı bö-
lüm. 5/ Artvin yöresine özgü bir halk oyunu. 6/ Bir işi yaptıra-
bilme gücü... Satrançta özel bir hareket. 7/ Cinsel içgüdünün
belirtilerini gösteren yaşama gücünttn tümü. 8/ Denizcilikte "alt,
aşağı" anlamında kullanılan sözcük... tcraat. 9/ "— taşınca kep-
çeye paha olmaz" (Atasözü)... Sinir hücresi.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Trikotajcılığımız
23 AĞUSTOS 1931
Uçüncü yerlı mallar
sergisinin kapanma zamanı
yaklaştıkça halkın rağbeti
daha ziyade artmaktadır.
Halk seyretmeğe doyamıyor.
tstanbul'da bulunup ta
ziyarete gelen ecnebiler ve
bu meyanda Mısır'hlar,
sergiden hayret ve takdir
hislerile ve bir çok eşya
alarak ayrıhyorlar.
Açıldığı günden düne kadar tesbit edilen
rakamlara göre ziyaretçilerin adedi dün" 9Ϋ"T'
akşam 199.000 gibi mühim bir yekûna baliğ olmuştur.
30 YIL ÖNCE CumhuriYet
Meşhurlar yalanladı
23 AĞUSTOS 1961
r ügflHH Adalet Partisi basın sözcüsü
^ J İ ^ ^ ^ H Cevdet Perin'in A.P. îhtisas
rfdHn^^^H Komisyonlarıyla ilgili beyanatı
k ^ ^ j ^ ^ ^ H uzerine kendileriyle konuştuğumuz
• Mm^^^^M ^ ' "
j r n t a z
Tarhan ve Suat Hayri
• jEjjj^^^^l Ürguplu, bahse konu olan
W * j ^ ^ ^ ^ ^ H komisyonlarda çalışmadıklarını
* ^ ^ ^ ^ ^ H bıldirmişlerdir.
.. * * ^ ^ ^ ^ M Eski Çalışma Bakanı Mümtaz
S.H. Urgüplü Tarhan, A.P. milli eğitim
komisyonunda çalışmadığını ve bugüne kadar da böyle
bir şeyin kendisinden istenmemiş olduğunu ifade ettikten
sonra, "A.P.'ye şimdilik girmeyi de düşünmüyorum"
demiştir.
Aynı şekilde, A.P.'nin ihtisas komisyonlannda
çalışmadığını bildiren eski Büyükelçilerden Suat Hayri
Urgüplü ise "Bana gelip rica ettiler. Partilerinin dış
politikası nasıl olmalıdır, diye fikir vermemi istediler.
Ben de evde, bilgi ve tecrübelerime dayanarak bir yazı
yazdım, kendilerine gönderdim. A.P. ile hiçbir ilgim
yoktur" demiştir.
öte yandan Ord. Prof. Dr. Ekrem Şerif Egeli de
kendisine hiçbir teklifin yapılmamış olduğunu
söylemiştir. Devamla, "Teklif edilse dahi kabul etmeme
imkân yok" demiştir.
OUNYA'DA BUGUN
M H
Otmm
Ctap
Duda
F n M ı f .
Srae
Y 24°
A 35°
A 23°
A 39°
A 30°
A 27°
A 29°
A 19°
A 26»
Y 25°
A 25°
A 28°
A 33°
A 41°
A 41°
A 27°
B 32°
A 2T°
B 35"
A 22°
A 28»
A 34»
Lemngrad
Londra
Madnd
MıUnc
Montrtal
MostDW
Mfintı
Osk)
Pans
Prau
Kyad
noma
Sotn
Ş«m
HslAm
iaus
Vfcyra
B 23°
Y 25°
A 39°
A 28°
B 21°
A 25°
B 23°
B 29°
A 22°
A 42°
A 30°
A 27°
A 38°
A 20"
A 28°
Viyana
A 27°Zürih
TEŞEKKÜR
Annemiz Nurhayat Yasaer'in hastalığında kesin teşhis
koyup ameliyat olmasını sağlayan
FLORANCE NIGHTINGALE HASTANESİ
değerli doktorlanndan Sayın
p^f. Dr. NURAN lAZiaOĞLU'na
By-pass ameliyatını başarıyla gerçekleştirip eski sağlığına
kavuşturan
p«,f. Dr. İSMAİL YÜKSELIAN'a
Doç. Dr. ERHAN KANSITa
Anast. Dr. OSMAIV BAniNDIR'a
Anast. Dr. DEMET AŞKEVa
Uzm Dr. MEFKURE PLATİN'e
L zm Dr. AFİFE BERKYÜREK'e
tIzm Dr. SAİDE AYTEKİVe
aynca yakın ilgilerini gördüğümüz 3. yoğun bakım
hemşirelerine, tum hastane personeline ve sayın basın müşaviri
DOCAN KATIROOCLL'na sonsuz teşekkttrierimizi sunanz.
FA2İLET-LE\
r
E\D YASAER
İBR AHİM BALTACI
1.3.1956 23.8.1985
SeniUnutmadık.
Unutmayacağız.
Arkadaşları adına
BEŞİR ALBAL-AHMET ALBAL
TAKTISMA
IJberalizmin Doğrusu Yoktnr
Amerikalı beyazlar Amerika yerlilerini ve siyahlan
yüzyıllardır eziyor, hatta yerlileri soykınma uğratmış.
Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nda îngilizlerin karşısında,
Amerikalıların yanında yer almak hata mıydı?
Cezayir Bagnnsuhk Savaşı (1956-62), Frmnaz
aydınlannın alnında hâlâ kara bir lekedir. Fransız
sömürgecüiğinin 130 yülık sultasından kurtulmak
için ayağa kalkan bir halkın mücadelesine, Fran-
sıı Komunist Partisi'nın aydınlan dahi "Fraa-
9z ve Cczajir emekçücriniıı biriikte kurtulaca$)"
türünden soyut bir vaatle karşı çıkmıstu. Aydın-
lar sömürgeciliğin sesi olmuştur.
Bugün Türk aydınlan da tahhsel bir sınavdan
geçiyor. 8 Agustos 1991'de Cumhuriyrt gazete-
sinde, "MüliyHçiligin Dogrnsa Yoktur" başlı-
ğı altında yayımlanan 95 imzalı deklarasyon,
Türk aydınlannın bir bölümünün bu sınavdan
geçmesınin çok güç olduğunu gösterdi. Cumhu-
riyet'in 9 ağustos tarihli imza&u başyazısı, dek-
larasyonda ortaya konulan tavn, "•yduüann bc-
lirii bir bakış açısmdaki biriikteligi" olarak ni-
tdeyince sorun iyice ciddiyet kazandı. Bu nite-
lemeyle biriikte deklarasyondaki görüşler (söz-
gelişi 1984 "Aydınlar Dilekçesi"nde olduğu^i-
bi) sanki Türk aydınlannın hepsini temsil ediyor
gjbi görünebilir. öyleyse Cumhuriyet'in açüma-
sını dilediği tartısmaya, başka turlu düşünen ay-
dınlann sesıni de katmak gerekiyor.
Daha baştan belirtümeli: Deklarasyon sadece
ve esas olarak ezilen Kürt halkının kendi talep-
lerini demokratik bir ortamda dile getirme hak-
kını savunmuyor. Bu elbette var; ama Oiaganös-
tü Hal Bölge Valisi'nin dahi "Kürt partisi
kuruiabilmeU" demek zorunda kaldığı bir ortam-
da, salt bunu söylernek de yeterli değil zaten.
Deklarasyonun çok daha önemli yönü, ezilen
ulus milliyetçüiğine karşı çıkması ve aynlma ta-
lebinin "geri", "çajdışı" bir yaklaşım olduğu-
nu ileri sürmesi. Diyarbakır olayiannın aydın-
lanmıza düşündürduğü bunlar! Hem de bütiln
bunları, eleştirdikleri fîkirleri savunacak insan-
lann "Terörie Mücadele Yasası"mn giyotini ile
tehdit edildiği bir durumda, bu fikirlerin günlük
basında yayımlanamadığı anti-demokraük bir or-
tamda söylüyorlar. Metnin kendısi, "Ancak bas-
kı tedbirierini ortadan kaldınnca bir çözümü ko-
nuşmaya başlayabUirtz" demiyor mu? öyleyse,
"konu^ulamayan" bir çözümü karalama telaşı
neden? Okuyucuyu uyarmak gerekiyor: Ben bu
yazıda sorunun yalnızca günlük basında yayun-
lanabilecek yönlerine değineceğim.
Herkes Mersin'e,
Kürtler tersine mi?
Aydınlarunız Türitrje'ye ve Kürt sorununa üiş-
küı görüşlerini açıklamadan önce bir dünya de-
ğerlendirmesi yapıyorlar. Buna göre "dunya yir-
mi birind yüzyıla şimdiye kadar oldugundan da-
ha giizei bir çehreylt" girmeye hanrlanıyor. Ge-
nellikle Bush-Gorbaçov ıkılisinin ağzından duy-
maya ahştığımız bu fantastik, hayali, safdil dün-
ya tasvirinin somut gerçekle zerrece ilişkisi yok.
Dünya, ezilenlerin bugün genellikle durgun olan
mücadelesi yeniden yükselmezse savaşlara, "iç"
savaşlara, karşı-devrimlere, barbarlığa, hatta yok
olmaya hazırlanıyor. Ama bizi bu bağlamda ii-
gilendiren, "Kürt sorunu"nu konu alan bir rae-
tinde bu dünya değerlendirmesinin varlık nede-
ni. Amaç saydam: Milliyetçiligin modasj geçmiş,
çagdçı bir ideoioji olduğunu kanıtlamak. Baş ka-
nıt ise uluslar ustü bir siyasal birim olarak Av-
rnpa Toploluju (AT). Deklarasyon, AT içinde
ulusal sorun olarak bula bula Valon-Flaman çe-
lişkisinı buluyor! lrlanda, Bask ülkesi, Korsika.
tskoçya, GaUer gibi adlar metnin imzaalanna ya-
bancı! Ustelik deklarasyon bir de dünyanın özd-
likle "Batı boJgesinde" toplumsal sorunlann as-
keri yöntemlerle çözülemeyeceğini söyleyerek şa-
şırtıcı bir Batı hayranlığı sergiliyor. Imzacuar,
başka her şeyi bırakalırn, tngiliz hâküniyetinde-
ki Kuzey trianda'da ulusal mücaddenin 1968'den
bu yana, yani 23 yıldır, Ingiliz ordusunun işgali
yoluyla bastınlmaya çahşıldıgmı hiç mi duyma-
mışlar? Askeri yöntemlere taraftar ya da karsı
olmak başka şey, Baö'yı gerçeklere aykın biçam-
de yüceltmek başka...
Kürt mUliyetçUiği
ilerici mi, degil mi?
Deklarasyon, sosyalistlerin geçmişten beri ya-
pageldiği, ezen ulus miluyetçüiği/ezilen ulus mil-
liyetçiliği aynmına karşı çıkarak ikisıni birden
mahkûm etmeye çalışıyor. Bu tavnn birkaç ge-
rekçesi var. Birincisi; ezilen ulusun "gerejjade
kendine, 'ezecek' daha 'güçsöz' bir mület" bu-
lacağı. Burada muhafazakârlıgın temel özellik-
lerinden biriyle karşı karşıyayız: Bugün ilerici
olan bir hareket yann gericileşebilir, öyleyse de-
ğişime karşı olmalıyız! Oysa yapüması gereken,
bugün ezilenlerin kurtuluşuna destek olmak, ya-
nn onlar başkalannı ezmeye yöneldikleri an ye-
ni ezilenlerin yanında saf tutmaktır. Cezayirli
Araplar, bugün Berberi kültürünü baskı altın-
da tutuyor. Dün Cezayir'in Fransa'ya karşı kuf-
tuluş savaşını ve bağımsızlık mücadelesini des-
teklemek hata mıydı? Amerikah beyazlar, Ame-
rika yerlilerini ve siyahlan yüzyıllardır eziyor,
hatta yerlileri soykınma uğratmış. Amerikan Ba-
ğıma/Jık Savaşı'nda tngilizlerin karşısmda. Ame-
rikalıların yanında yer almak hata mıydı?
Ikinci gerekçe, "nlunl Idmlikler arasnda
iyi/kötü', üstün/aşagı' gibi aynınlar"ın yapı-
lamayacağı. Milliyetçilikle ulusal kimliği özdeş-
leştiren mükemmel bir mantık kayması. Ezilen
ulus milliyetçiliği, kendi ulusunun üstun olduğu-
nu değil "aşafı" olmadığını savunmakla tanım-
lamr. Yani tam da "ustan/asagı" aynmını red-
detmek için yola çıkmıştır! Imzacılar, keadile-
rinin doğnı buldagn bir amacı gerçekleştirmek
için mücadale eden bir milliyetçuiğin ilerici ol-
madığını söylüyorlar. lşte "milİiyetçiligin do|-
nısn!"
Uçüncü gerekçe çok aşağılarda geliyor. Dek-
larasyona göre "her millete bir milli devlet an-
Ityısı gelecek acısından çıkar yol degüdir." Bu
alıntıdaki kilit sözcükler "gelecek açıaDdao."
Deklarasyon insanlığuı ulusal bağnazlık ve düş-
manlıktan, sımrlardan, marjlardan, baynüdar-
dan kurtulmuş bir gelecek özlemini ortaya ata-
rak bogünHn yakıcı bir sorununa çözüm olarak
sunuyor. O gelecek, aydınlanmız hiç umutlan-
masın, emperyalut AT bünyesinde çiçeklenme-
yecek. AT, SdMogea anüasmalanyla kendi içinde
bütünleşirken, kendi etrafında ezilen uJuslara
karşı koskoca bir duvar ördu. "ltalyaa, Fran-
stı, Alman kardeftir, ama SeoegaBi, Pakistan-
h, Arap, Törk, Kirt Uzdea azak obon" dedi.
O gelecek, kapitalizmin otetüıde, başkalanm ez-
mekten çıkan oimayan birleşmiş üretidlerin ik-
tidarda olduğu bir dünyada, isçilerin enternas-
yonalizmi temelinde kurulacak. Ama oraya gi-
debilmek için uluslann arasındaki düşmanlığın
ortadan kaldınlması gerek, ezilen uluslann kur-
tuluşunu saglamak gerek. "MuV aynm çizgfleri"
ancak her ulusun eşit olduğu bir dünyada asıla-
biür. Eatermasyoaalizmiıı yola ezilen nlaslann
kartnlacaadan geçer.
Liberalizmin acı meyveleri
Deklarasyonun bu yanlıs yaklasımırun politik
felsefe açısından açık bir temeli var: Deklaras-
yon klasik burjuva liberalizminin fıkirlenni sol
bir söylemle savunan bir perspektiften yazümıj.
Deklarasyonun bizatihi devlet kavramıyla ahp ve-
remedigi bir şey yok. Bütün istedigi "kötu" dev-
letin kendini reformlar yoluyla "lyi" devlet kü-
ması. "Devlet keadi diızeyindc egemen olacak-
ör." Bütün hedeflenen, devletin sınırlannın iyi
cizümesi, topiumun ve bireyin devlet karşısmdaki
konumunun sağlamlaştınlması. Bunu sağlayan
devlet, imzacılann gözünde "m«şnı"dur. Yani,
bireye dokunmayan devlet bin yıl yaşasın!
LJbenlizm, var olaa devlete nzadır. Metnin
"Ktrt torm«"na bakışını tam da bu belirliyor.
Metin "Ktrt sorunu"nu şöyle tanımlıyor:
"Türkiye CnmbııriyeU'Ddc Kürtlerin variıgıınıı
bir a o m hahw gelmesi..." Bu tanım soruna, var
olan TC devletinin gözlüklcnnden bakıyor.
"Kört sonmn" bu degüdir. "Küri sorunu",
Kürtlerüı yaşadıklan topraklarda Törkiye Cwn-
buriyetl'nin varhğının bir sorun haline gelmesi-
dir. Ancak soruna bu açıdan, var ohuı devleön
degil ezflenkrin açıandan bakanlar, "Kürt so-
runu"nun gerçek doğasım kavTayabilirler. Libe-
ralizm için bu mümkün değildir. Metnin sürekli
olarak devlete akıl ögretmesi de tam bu yuz-
dendir.
Var olana rua öylesine ileri gitmiştir ki imza-
cüar Kürt halkına bula bula "Törkiyeü" olma-
yı öneriyorlar. Madem "iatanlar gibi •hutar da
eait oimabdır", öyleyse neden Türkiyeli? Türk
ile Kürdun eşitliği bir takıyla mı sağlanacak?
Türk aydınnun bugünkü görevi, Kürt halkı-
nın kendi kaderini tayin hakkını kuUanmasına
destek olmaktır. Onlara, tam da ulusal sorun ko-
nusunda neyın "Beri", neyin "çagdısı" olduğunu
ögretmek degil. Hele hele, ortalığın kanşacağı,
altüst oluşlann yasanacagı korkusuyla, bir "or-
ta yol" bulma, "hangi taraftan olursa o l a u "
edebiyatıyla şiddet eleştirisi yapma yöntemi, an-
cak özgürlük mücadelesinin Onünde bir engel ol-
maya adaylıjını koymak anlamına gelir.
tşte o zaman insan, gelecek ve demokrasi adına
konuşurken geçmiş ve baskı adına konusanlann
silik bir gölgesi haline geliverir. Kendini, "Tttrki-
yeU objumın İBsaaiara sevinç ve hozur Terea bir
özeflik halme gdecegi bir ortama" geçişin mimar-
lan arasında buluverir. Böyle mimarlann ise bü-
tün kamu binalannın uzerine şu ibarenin koca-
man harflerle yazümasına itiraza hiç hakkı yok-
tur: "Ne mutlu TürkiyeUyim diyene!"
SUNGUR SAVKAN
isUabul
ŞENER
ŞAHİN
Sevgımıze katık ettığimiz, savaşımızda onun
devrimci bilincinin yaratmak istediklerınden
hiçbir şey eksılmedı,
duşuncelenni hayaıa geçiren
devrimci mücadele onu değerlerimizde ve
inançlanmızda yaşatacaktır
EŞİ VE AİLESİ
ŞENER ŞAHİN
"Özledik
Göziedik
Hoşgeldin
Dınleyip diyecek çok
Fakal uzun söze vaktimiz yok
YÜRÜYELİM..."
YENİ BOSNA-DAN DEVRİMCİLER
VE ARKADAŞLARI ADIISA
SÜLEYMAN ŞENDAĞ
YENt
UFUKLAR
İLKOKULU
NORMAL ÛSTÜ
ZEKA ve YETENEKTEKİ
ÇOCUKLAR KABUL EDİÜR.
• Bu okul dahiler okulu degil, NORMAL ÜSTÜ ZEKA VE
YETENEKTEKİ her öğrencinin kabul edildigi bfr okuldur.
• ZEKA TESTLERİNİ Ünrvcrslte öğretim göTeviacri yapmakta,
eğitim 10 kişilik bir bilim kurulu tarafından yönlcndirilmektedir.
• Sınıflar 4 - 1 5 kişiliktir.
• Resim, Bedcn, Müzik, Tiyatro ögretmenkri bıgyizdir.
• Ana sınıhndan başlayarak, tlkokul bitimine kadar 2000 saat
Ingilizce eğitim tamamen tngiliz öğretmenlerce verilecektir.
• Okulumuz normal üstü zekadaki çocuklara eğitim veren
Entcmasyonal okullar zmcirindedir.
• Uluslararası standarttaki yenilik ue programlar yabancı uzmanlar
tarafından aynen aktanlacaktır.
YENİ UFUKLAR İLKOKULU bir
ENGLISH FASTKURULUŞUDUR
Adres Spor Cad No:2 Yakacık KARTAL
TEL 309 04 36 veya 309 00 45 309 00 46
ROMANVE
YAZARULK
ONURU
Samim Kocagöz
8.000 üra (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Tttrkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğtu-lstanbul
Ödemeli göaderflnez.
ALOTJRKTEN
DÜŞÜNCELER
Yayına bazıriayan
Enver Ziya Kand
6. bası 15.000 Ura (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı
Cad S9-4J Cağahğbt-tstanbul
ötfendigöaderiraKZ.
DEVRİMŞEHİDİ
ÖĞRETMEN
KUBİLAY
Kenıal Üstön
4. bası 8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Ğitmtü göaderilmez.
KEMALtZMtN
DRAMI
Vedat Nedim Tör
2. bası 8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı
Cad 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
ÖdeaeU göaderilmez.
AINKARA...ANKA
MUŞERREF HEKİMOĞLU
Nadir BeySevdiklerimiz ölmez, Nadir Bey hiç ölmez, siz de onun için
yaşayacaksınız, diye seslendim telefonda. İçimden öyle gel-
di. Berin Nadi'nin gülümseyen yüzünü de gördüm telin ucun-
da. Elbet tarifsiz kederler içinde, ama her zamanki yürekli
direnişiyle dikiliyor. Nadir Bey'in çevresinde kelebekler tü-
rü kanat çırpışı geliyor gözümün önüne. Onu yaşatmak için
insanüstü çabası. Sevginin gücü ne güzel boyutlara uzanı-
yor kimi zaman! Şimdi kanatları kırılmış olabilir mi? Bence
bu kez başka bir sevgiyle çırpınacak, Nadir Bey'e ulaşmak,
onun özlemini dindinmek, umudunu yeşertmek için direne-
cek.
Yaşam da ölüm de çok saydamlaşıyor kimi zaman. Kim
ölüyor, kim yaşıyor belli değii. Toprak soluyor birden, zamanı
aşıyor, yitik sevgililerle sarmaş dolaş oluyoruz, gücleniyor,
yürekleniyoruz. Nadir Bey'i de böyte hissediyorum ben. Çün-
kü o ortak sevgilimiz. Cumhuriyetimizin anıtlaşan kişilerin-
den biri, karanlığı delen bir aydın, cumhuriyet ile bütünle-
şen, cumhuriyetimizin ilkeleri doğrultusunda onurlu savaş-
lar veren, o savaşlarla toplumumuzu onurlandıran, yüreği,
içtenllği, ödün vermeyen yaşamı, özü sözü birfiğiyle yüce bir
dağ gibi doruğunu ışıtıyor! Ses veriyor, ışık veriyor, bugün-
den yarına. gelecek kuşaklara...
Güvendiğimiz dağlara kar yağıyor durmadan, sıradağlar,
sıradan dağlar da boyut yitiriyor, yüceliğini koruyan, çevre
kirlenmesine, değişik esintılere. baskılara karşın doğasım yi-
tirmeyen dağlar da başka bir güven, bir umut veriyor elbet.
Görkemle dikiliyor, yüceliğini hissettiriyor.
Nadir Bey bu tür bir dağ bence. Sadeliğin görkemini ser-
giliyor yaşamıyla. Yaşamı inançlarıyla biçimleniyor. Dostu
Mozart'ın müziği gibi, tanıdıkça güzel boyutlarına ulaşıyor
insan.
Bugün anılardan söz etmek istemiyorum. Çünkü Nadir
Bey'i yitirdiğimize inanamıyorum. Ardından bir yazı ters ge-
liyor bana. Ama Nadir Bey'i tanımamn, sevgisini, dostluğu-
nu hissetmenin güzelliğıni belirtmek istiyorum okurlarıma.
Nadir Bey'i tanımak mutlu bir olay gerçekten, yaşamıma gü-
zel boyutlar katan bir olay her zaman. İnsan olarak da, ya-
zar oiarak da. Cumhuriyet'te yazmayı mesleğimde onurlu
bir aşama olarak düşünürüm her zaman. Çok şey oğrendim
Nadir Bey'den. Çocuksu bir gülüşü, bir sorusu, bir şaşkınlı-
ğı, o şaşkınlığın gerisindekı erdemllği, bir sözü, kimi zaman
da susuşuyla çok şey öğretti bana.
Galiba hepimize.
Kocaman bir dağa yaslanır gibi güvendik ona Ondan güç
aldık, ondan esinlendik, kalemimiz, düşüncemiz onunla bi-
linçlendi. Özgürlüğümüz onun saygısı, hoşgörüsüyte boyut-
landı. Mesleğimizin mutluluğuna da vardık o boyutlarda. Çev-
resinde bütünleşerek yol aldık yokuşumuzda.
Ölüm yolumuzu ayırabilir mi hiç! Tersine ölümün de bir
mesajı, uyansı var her zaman...
Nadir Bey'in uyarısı da yaşamı geride kalanlara. Onun öl-
mezliğini, ölümsüzlüğünü kanıtlayan güzel savaşını sürdü-
rerek soluk vermek ona. Cumhuriyetin ilkelerini, laikliği. çağ-
daşlığı, gazetemizde, yokuşumuzda, mesleğimizde yaşat-
mak için var gücümüzle çalışmalı, savaşmalıyız. Sevdikleri-
miz ölmez, diye hissederim ben. Çünkü biriikte yaşarız, anı-
larını soldurmayız. sarkılarını yarıda bırakmayız, eylemleri-
ni sürdürürüz, düşlerini gerçekfeştirmeye çalışırız, umutla-
rını yeşertmeye. Yaşam durmaz o zaman. Bugünden yarına
uzanır gider. Biz gideriz, gelenler devam eder..
Nadir Bey de böyle yaşayacak bence. Başfa sevgili eşi
Berin Nadi, Cumhuriyet ailesiyle, çalışanlaria, okurlarla yan-
yana, can cana!.. Yıllar boyunca onun yazılarıyla, düşünce-
lerini, ilkelerini, doğrultusunu yansıtan, yaşamıyla özleşen
jgazetemizle aydınlananlaria bütünlenecek, anıtsal kişiliğine
yeni taşlar eklenecek ve ölümsüzlüğü kanıttaşacak Nadir
Bey'in. Başka bir deyişle kurumlaşacak.
Kaç kuşakta onun soluğu var bugün, kaç kuşakta onun
aydınltğı, nice kalpte onun çarpıntısı... O kalpler yanyana çar-
persa, o aydınlar yanyana gelirse, Nadir Bey'in soluğu ke-
silir mi hiç! Tersine gazetemizin sayfalarında gülümseyecek
her gün!
Dilerim kahkahasını da hak ederiz bir gün! Daha güzel ve
daha özgür bir dünyada barış haberleri vererek..
Nadir Bey'i bu umut ve özlemle selamlıyorum ben. Se*'
diklerimiz ölmez, umudumuz ve özlemimiz de solmaz.
ÇALIŞANLARE1
SORULARl/SORUNLARI
YILMAZŞtPAL
Nadir Nadi Adında Bir Dev
37 yıl öncesinde bir ahşap konakta bir dev gördüm.
Çocukluğumun masallarından çıkmış bu dev, ahşap kona-
ğın gıcırdayan tahta merdivenlerinden yukarı çıkıyordu.
Arkasından baktım ki ne göreyim, Nadir Nadi adında bu
dev masaJımızdan çıkmış. Cumhuriyet'e başyaa yazmak için
çalışma odasına gidiyordu.
Devin merdivenlerinde yürüdüğü, o ahşap konağa girdiği-
nizde, başınızı kaldırıp yukanya baktıysanız, tavanda küçük-
ltt büyüklü yıldızlardan oluşan bir gökyüzü de görmüşsünüz-
dür.
Bu yıldızlar, size onurlu bir tarihi anlatmaya hazırdır.
Siz onlarla konuşmasını bilirşeniz, onlar da size önce, o ye-
nilmez Büyiik Dev'den, ATATÜRK'ten soz edecek, sonra sö-
zü ülkesine sırt çevinniş, düşmanla işbirliği yapmış, ülke yö-
netenlere getirecektir. En doğru bilgileri size onlar aktaracak-
tır. Onlar çok şey görmüştür. Onlar, tarihe tamktır. Yeter ki,
onlarla insan diliyle konuşmasını ve onlan insan kulağıyla din-
lemesini bilin. Onlara bu dili Nadir Nadi adına bu dev öğret-
miştir. Ben de ne öğrendiysem o devden ve onun yıldızlarm-
dan oğrendim.
37 yıldır o kadar çok şey değişti ki. Hemen her şey degiş»'.
Ama ne dev ne yıldızlar ve ne devin ayak sesleri değişmecff.
Tavanı tarih yüklü yıldızlarla dolu o ahşap binada, devin
ayak sesleri en büyük güvenceydi. O ses önünüze düştüğün-
de, büyük görünümlü cücelerin görkemli giysileri de düşer, cü-
celikleriyle çınl çıplak kalırlardı.
Devin ayak seslerinin duyulduğu her yerde ATATÜRK'ü ar-
kadan vuranlar yargılandı ve tarihin karanlık yüzünde yer al-
dı.
37 yıldan bu yana çok şey değişti. Ahşap konaktan devin
kucağında yeni binamıza taşmalı 20 yıl geçti. Sırtında tarihi
taşıyan ahşap konağın yıldızları, yalnız mı kaldılar? Hayır. De-
vin ayak sesleriyle ve devin kucağında onlar da yeni evlerine
bizimle taşındılar...
Kimi zaman çok yakın bir geçmişteki bir yıl bile size çok
uzaktır. Bu geçirdiğüiiz yıllann dolu mu, boş mu olduğuna bağ-
üdır.
Ne zaman gökyüzüne baksam, tarihe tanık o yüdızlan gö-
rürüm. Ne zaman merdivenleri dinlesem, devin ayak seslerini
duyarım.
Düne kadar zamanın bu denli çabuk geçtiğini bilemezdim.
Şimdi zamanın geçmediğini ve durduğunu gördüm.
Nadir Nadi adındaki devle birükte yaşadığun 37 yıl, göz açıp
kapayıncaya kadar geçmiş.
Masalımızm kapılanndan biri açüdı ve o kapıdan Nadir Nadi
adındaki dev girdi.
Masalımızuı kapısından girerken, tavanında onurlu ve yor-
gun bir tarihi taşımış yıldızlarını ve merdivenlerinde geleceğe
seslenen ayak seslerini bizlere bıraktı.
O yıldızlara iyi bakahm, o ayak seslerini iyi dinleyelim.
Bu yıldızlar, bu ayak sesleri masallar gibidir. Geçmişten ge-
leceğe, dilden dile anlatüır.
Masalımızdaki kapıları hep açık tutacağız. Nasıl mı?
DEV'in bize bıraktıgı onur kaplı sihirli anahtarla.
56. oönem fotoğraf
seminerleri 28 Ağustos 1991
Çarşamba günü başlayacaktır
Toplam 6 hafta sürecek olan dersler.
Çarşamba gunleri saat 19.00-21.00
arası yapılacaktır
Kumbaracı Yokuşu Kumbaracı Han 115/2-3
Tünal (ABC Kltabevl yan Boka&)
M
İ