14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 23 AĞUSTOS 1991 Aklını Başına Toplama.. MELİH CEVDET ANDAY Klasik olmuş başyapıtlan yeniden okuma- yı severim, eskiden ayırdma varmamış oldu- ğum güzellikler, sorunlar, çelişkiler, gülen dü- şünceler bulurum onlarda, birer hazine olduk- larına inanırım. Bugünlerde William Shakespeare'in Ham- let'ini okudum yeniden; bir kitap ararken eli- me geçti kitaphğımda, Doç. Dr. Bülent R. Bozkurt'un çevirisi, 1982'de basılmış. Ünlü "Var olmak, ya da olmamak" diye başlayan tiraddaki, Ölmek, uyumak - riiya gönnek belki. dizesi durdurdu beni. Uyaıukhğı olmayarun uykusu ve elbet rüyası olamaz diye düşün- düm. Büytlk bir şairi mantıklı olmaya çağır- mak degildi niyetim, şiirde her türlü mantı- ğın geçerli olduğunu bilirim. Beni durduran, bu dize ile Hamlet'in son sözünü, ölürken söylediği sözü birarada düşünmek oldu. Ham- let, dostu Horatio'ya vasiyetini bildirdikten sonra şu sözü söyleyip ölür: "Sonrası sessizük" (The rest in silence). Demek ölüm, bir sessizliğe geçiştir, kor- kunç olan da budur. Fakat oyunun başkişisi Harnlet, bu sessizlikten değil de, rüya görmek- ten korkmaktadır, öldükten sonra rüya gör- mekten. Tiradın o dizesinden sonra dizeler ge- liyor: Evet, sonın da bu ya! Burada duraklanz Öyle niyalar çıkabilir ki karşınuza çttnkü, O öliim uykusunda, Şu ölümlıi deriyi sıyınp attıgımızda üstü- müzden! Anladığıma göre, Hamlet, karabasanla ka- nştırıyor rüyayı, ya da karabasanlı rüyalan söylemek isiiyor: "öyle rüyalar çıkabilir ki karşınuza...". Tüm rüyalar mı, yoksa rüya- lann birtakımı mı? For in that sleep of death what dreams may come Uyanması olmayan bir uykuda, ölüm uy- kusunda belki de bütün rüyalar birer karaba- sandır. Shakespeare'in, rüyaları bunca ciddiye al- masının nedeni, bir Yeniden Doğuş şairi ol- masıdır. Sigmund Freud, "Rüyalar ve Yorumları" adh yapıtında (Yılmaz Yayınla- n - Şizen Üstün ve Galip Üstün) şöyle diyor: "Bilim öncesi adını verebileceğimiz dönem- de insanhk henüz rüyalannı yorumlamak ta- sasında değildî. Uyanınca hatırda kalmış olanlarsa, Tanrılar ya da şeytanlar gibi üstün güçlerin iyi ya da kötü dilekli gösterileri sayı- lıyordu. Bilimsel anlayışm kendini ortaya koy- masıyla birlikte, bu ustaca bulunmuş mitoloji, yerini ruhbilime bıraktı. Dolayısıyla, günü- müzde artık, bilim adamlannın büyük bir ço- ğunluğu, rüyarun, uyuyan kimsenin ruhsal et- kinliğinin ürünü olduğunu kabul ediyor." Bu sözler 1900 yılında yazılmıştı. Aradan doksan yıl geçmesine karşın, bugün insanla- nn çogu rüyalardan hayırlı ya da hayu-sız an- lamlar çıkannak eğilimindedir. Rüya, yazgı- mızı haber veren gizli bir mediadır sanki. Gü- cünü nerden alıyor bu media? Belki de Tan- n'dan. Mistikliği oradan kaynaklanıyor. Uya- nık iken görmediğimiz şeyler ve biçimlerle karşüaşıyoruz rüyalannuzda. Bunu nasıl acık- lamalı? Gene Freud'a başvuracağız. Bu büyük bil- gine göre rüyalann iki içeriği vardır: Açık içe- rik ve kapalı içerik. Birinciler, doğrudan doğ- ruya büinçli ruhsal yaşamuruzdan alınmış kâ- rusını veren açık ve usa uygun rüyalardır; ikin- ci kümedeki ise bizi şaşkınlığa düşüren, çün- kü kendimizde bu çeşitten tasalar bulamadı- gımız rüyalar yer ahr. Burada Freud'culuğu açıklamak değil niye- tim. Rüya oluşumundaki anlayamadığım bir yere gelmek istiyonım. Rüyada bir "oyunlaştırma" tekniği yürür- lüktedir. Birileri bir tiyatro gösterisine giriş- mişler gibi. Bize başka yerleri gösteriyorlar, ama gizlenerek, saklanarak. Şunu da unutma- yalım: Bütün rüyalann özünde bir düşün (fi- kir) vardır, ama somut biçimlerle (imgelerle) temsil edilmektedir. Burada anılar büyük rol oynamaktadır. "Rüyalanmızın bize sunduğu hemen hemen bütün durumlar, bu etkileyici anılann bazüarırun birtakım değişiklik ve ek- lerle zengjnleştirilmiş kopyalanndan başka bir şey değildir." Evet, bir tiyatro oyununa, gerçeküstücü bir şiire, ya da kübist bir ressamın yapıüna ben- zeyen göstergeler bunlar. Şu sözleri de oku- yalım: "Bütün bunlann rüya haline gelmesi için de ilkin rüya malzemesinin bir baskı al- tında bulunması gerekir. Bunun sonucu ola- rak da önce bu malzeme yoğunlaşır; sonra da iç unsurları parçalara ayrüır. Böylece sonsuz bir biçimde parçalanmaya devam eden bu un- surlar yani zeminler üstünde tekrar meydana gelecek; sonunda da seçme etkinliği bu yeni rüya malzemesinde somut bir biçimde temsi- le elverişli bulmadığı her şeyi atacaktır." Kübist sanatın tanımı ancak bu kadar gü- zel yapüabüir. Bu konuya biraz sonra gene ge- leceğiz. Amacımı yakalamış bulunduğum için hemen söyleyeyim; tiyatro, gerçeküstücü bir şiir, kübist bir resim beni şaşırtmaz, anlanm onlan, estetik bir tat alınm onlardan, fakat... Fakat bilinçaltımın uykumda bana neden bu oyunları oynadığım anlayamıyorum. Bu sorunu nasıl çözeceğiz? Freud'un şu sözü bize bir kapı açıyor: "Bu- rada, uyanıkhk durumundaki anlatım araç- larının, rüyarun anlatım araçlanna oranla ne kadar kısıtlı olduğuna dikkat edelim." Demek bilinçaltımızın anlatım dili, uyanık iken kul- landığımız dilden çok daha zengindir. Biz o dile rüyalarımızda kavuşuyor, fakat uyanın- ca onu akhmızla saçma buluyoruz. Böyle bir akla başkaldırmak gerekmez mi? Işte modern sanatları anlamanın anahtan- m bulduk sanıyorum. Bunlar akla başkaldır- mışlar ve rüyalara sığınrruşlardır. 1924 yılın- da Andree Breton tarafından tanımlanan şi- ir, edebiyat ve sanat akımı gerçeküstücülük, bilinçdışımn boşalması tekniğini bir yöntem olarak kullandı. Gerçeküstücülük rüyanın, iç- güdünün, başkaldırmanın üstün bir güç oldu- ğunu ileri surdü. Bu akımın içinde, inançla- nna sonuna dek bağlı kalan Dali'nin resim- leri rüvalara, giderek korkulu rüyalara ben- zer; bir rastlantı değildir bu. Yukanda rüya kurucusunun, ayık iken ta- nıdığımız nesneleri bozup parçaladığından, sonra bu nesnelerle yeni bir bütün oluşturdu- ğundan sözetmiştik. Burada dile getirilen be- timleme, "Kübizm" adı verilmiş olan sana- tın yaratma yönteminden başka bir şey değil- dir. Kübist sanatçı nesneyi parçalar, sonra da o parçalan yeni bir düzende biraraya getirir. Sanat felsefecimiz sayın tsmail Tunalı, bun- lardan ilkini, doğa biçimlerinin analizine da- yandığı için analitik kübizm diye adlandırır; öbürü ise salt duşunsel elemanların sentezine dayanduğı için sentetik knbizm'dir. Sayın Tunalı, analitik kübizm için başta şunlan söylüyor: "Analitik kübizmin çıkış noktası doğadır. Ama bütünselliği içindeki doğa değil de, salt bir elemanlar varhğı olan doğa. Alışılmış deyimi ile söylersek, yaalrruş bir kitap olarak değil de, bir sözlük olarak do- ğa. Bu anlamda, kübist için doğa bütünsel- likten yoksun, bölük pörçük olan bir varhk- tır." Bu sözleri rüyalann tanımı olarak da oku- yabüirsiniz. Şimdi de sentetik kübizm konusuna bir göz atalım: "Sentetik kübizm, konstruktiv elemanlann büieştirilmesinden oluşur ve hareket olarak da 1911-14 yülannı kapsar. Bu konstruktiv elemanlar artık, doğa elemanlan değildir, ter- sine düşünsel-soyut elemanlar, geometrik ele- manlardır." Bu da öyle, bu da bir rüya tanımı. Size bir rüyamı anlatacaktım, ama yer kal- madı. İyisi mi, bir deli hikâyesi anlatayım: Delinin biri, akıl hastahanesinde, öteki de- liye demiş ki: — Dün gece seni rüyamda gördüm. öteki deli; — Ben seni görmedim, demiş. Burada bizi güldüren, ikinci delinin mekftn hakkındaki uyumsuz anlayışıdır. Rüyadaki mekânla, yeryüzündeki mekânı aynı sayıyor. Gülecek ne var bunda? Hamlet, babasırun ha- yaletini gördü.. buna şaşıyor muyuz? Akhmızı başımıza toplamayalım. PENCERE Öz ve Biçim... ARADABIR MAHMUT TOLON Doktor Güç Gösterisi.•• Türk ordusu Irak'a girdi. Demirel bu "operasyonu" küçüm- seyen bir tavır takındı. Takındı diye epeyce eleştiri aldı. DYP sözcüleri harekâtı destekleyen demeçler yayımladılar. Sınır harekâtı başarılı oldu dendi. Buna karşın örneğin Al- manya son derece olumsuz bir tavır ortaya koydu. TRT'de. Irak'ta PKK kamplarında bulunan silah ve cephanelikler gös- terildi. Yavaş yavaş duz bir vatandaş oiarak olayın bir savaş boyutuna geldiğıni algıladım. "Harekâtın sonuna geldik, is- tediğimizi elde ettik" gibi demeçler Türk basınında sıklas- mış iken.. PKK Türk erlerini Türk basınına gösterdı: "Bakm bütün bu bombalamalara rağmen bu erier bizim elimizde, uygun gordüğümüz zaman geri vereceğiz" dercesine!.. Birçok şeyi tam olarak anlamak galiba ışin içinde otunsa bile mümkün değil. Gazetelerden olayları izlerken okuyucu- nun sık sık kafası karışabilir. PKK ve sınır ötesi harekât ola>- yında da benim kafam iyice karıştı... Alman turistler kaçırılı- yor ve bir sürü harekât yapıldıktan sonra Türkiye'de salıveri- liyoıiar. Yapılan harekât dolayısıyla mı salındılar. Talabani ile temaslar sonucu mu? Talabani bu arada istanbul'da böbrek- taşı düşürüyor... Yoksa PKK bir mesaj mı veriyor bu Alman turistlerin salıverilmesıyle? "Bakın Türkiye içinde biz kaçırı- yoruz ve onlar bulamıyorlar" dercesine!.. Gazetelerden okuyoruz "Kaçırılan Alman turistler Ermeni asıllılar" diye. Acaba oyunlann içinde başka oyunlar mı var? Almanya bu turistlen almak üzere hava kuvvetlerinin bir uça- ğını gönderiyor! Niçin AJman Hava Kuvvetleri'nin uçağı? Aca- ba Almanlar da arabesk bir mesaj mı vermek istiyorlar ken- di kamuoylanna "bakın, bizim hava kuvvetlerimiz her yerde hazır ve nazır" diye? Bizden, bir Alman ordusunun uçağı- nın izin alması gerekmez mi? Niçin bir Türk uçağı bu turist- leri geri götüremiyor? Kürtler konusu Türk basınında yeterince tartışılıyor mu? Ba- tı'da Kürtlerin sesinin çok yüksek çıktığı muhakkak. Kürtler özerklik mi istiyorlar? Bu bir savaş mı? Politikacılann susa- rak bu konuyu sonuca götüremeyecekleri artık görülüyor. Her partinin de aynı ulusal görüş çevresinde birleşmeleri, daha ne kadar sürecek? PKK'nın bölücü terör uygulamaları daha ne kadar sürebi- lecek? PKK harfleri her gazetemızde... Bu harflerin hangi söz- cükterin kısaltması olduğunu Türk basınında adları geçen on dokuz gazeteci, TRT mensubu, hekim ve politikacıya sordum, hiçbiri bilmiyordu. Birisi bu sözcükleri Ahmet Altan'ın bildi- ğini söyledi. Telefon ettim: Partiya Kerkeria Kurdistan (Kür- distan Işçi Partisi) demekmiş, bu vesile ile ben de öğrendim. Cumhuriyetin kuruluşundan beri zaman zaman artan bir ra- hatsızlıktır ortada. Bu terorizm böyle devam edemez. Kaç kişi daha ölecek? Kaç kişinin anadili Kürtçe? Kaç kişi hiç Türkçe bilmiyor Türkiye'de? Kaç kişi Türkiye'den kopmak istiyor ve kaç kişi iki dilli bir toplum istiyor? Türkiye'de kaç kişi ne pahasına olur- sa olsun Kürtler ile birlikte yaşamak istemiyor? Bu soruların yanıtları araştırılsa somut sayılar ve istekler ortaya dökülse ve tartışılsa, her parti büinçli çözüm önerilerini üretse. Seç- menler de bu bilgiler ışığında seçeceği partinin tavrını bil- se... Çok hayalperest düşünceler mi bunlar acaba? Bu konuda, Batı ülkelerinde Türkiye aleyhine bir kamuo- yu oluştu. Türkiye'de aydınlar daha fazla demokrasi ile bu sorunların çözülebileceği yönünde bir bildiri hazıriadılar. Demokrasi bir ülkü (ideal) ki hiçbir zaman erişilemiyor. Yo- ğun çabalar ile bu ülküye yaklaşılabiliyor. Bu yaklaşma sıra- sında "en demokratik" diye geçinen arabesk bir caka ile Al- man Hava Kuvvetleri, uçağmı vatandaşlarını almak için gön- deriyor.. Sanki Mogadişu'dan halkını kurtarıyor. DerSpiegel dergisi geleneksel bir şekilde tarafgir yayınını sürdürüyor. In- sanın kafası iyice karışıyor. BAŞSAĞUĞI Cumhuriyet gazetesınin Başyazan, değerlı duşun, politika ve sanat adamı NADİR NADf nin ölumunden buyuk bir uzuntu duydum. Ataturk ilke ve devnmlerinin yılmaz savunucusu, demokrasi ve çağdaş uygarlık düzeyimızin ödunsuz neferi, örnek buyüğümuze Tanrı'dan rahraet, kederli ailesine, Cumhuriyet gazetesi mensuplanna, Turk basınımızın değerlı üyelerine başsağlığı diliyorum. Dr. İHSAN YALÇIN SARIYER BELEDhE BAŞKAM Ataturk devrimlerinin ve demokrasi savaşımının ödünsüz savunucusu, değerli insan NADİR NADryi yitirmenin ürûmüsdriû"yaşıyoruz; Bâşte Cumhafiyet gazetesi çalışanları olmak üzere,.aıJes^£.,ve tuıç< _ _ sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyoruz. •«'"'* ERSİIN ATLI '"'"''"*'* HÜSEYtN CAHİT EKER RECAİ ATALAY Yazar aydın düşünce adamı sanatçı insan NADİR NADfyi kaybetmenin acısı içindeyiz. BEYOĞLU SİNEMASI VEFAT Nimet Decan'm sevgili eşi, Nedret ve Nükhet'in babası, Başak ve Tunç'un dedesi, Ülkü Ötügen'in dayısı, Ümmühan Günenç'in damadı, Bayramiç eşrafından Helvacı Şenollar'ın bacanağı * -AHMET K.DECAN İİ' Ağustos 199'l ^arşamba günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. 23.8.1991 cuma günü Bayramiç'te öğle namazını müteakip toprağa verilecektir. AİLESt İki tarih var... Birisi uygarlık tarihidir.. Öteki siyasal tarih.. Hem iç içedirler... Hem dış dışa... Geçmişten geleceğe savaşlar, iç savaşlar, fetihler, göçler, işgaller direnişler, darbeler, kırımlar, soykırımlar, tehcirler, ayaklanmalar, saltanatlar, anlaşmalar; ülkelerin, devietlerin, ulusların, iktidarların, mezheplerin, partilerin çatışmaları ve çakışmalan siyasal tarih... Felsefe, bilim, sanat ve kültürün oluşumu, gelişimi, dönü- şümü, zenginleşmesi, yaygınlaşması, yükselmesi uygaıiıkta- rihi... Aklın inançtan, bilimin dinden bağımsızlaşması uygarlık tarihinde insana dönük gelişmenin son aşaması. Yeniden doğuş... Reform... Aydınlanma... Uygarlık tarihinde kerterizini bulamayan bir baktş açtsı, si- yasal tarihin sığ havuzunda kulaç atmakla yetinecektir. Siyasal tarihin S'sinde kalan, sığlaşır; uygarlık tarihinin U'su, ufuk genişliğini simgeter. Eğer siyasal tarihe yaklaşım, uygarlığın temel değer yargılarını gözardı ediyorsa gerçeği ne ölçüde dile getirebilir? ^ Bugün Cezayir'deki sorun ne? Aşağı yukarı Islam Ortaçağını yırtamamış bütün ülkelerin dün ve bugün karşısına çıkan, kiminde de yarın gündeme girmeye hazırtanan sorun şudur: Seçim sandığından çıkan şeriatçı partinin iktidara yerleşmesiyie oluşacak rejime de- mokrasi denebilir mi? Ya da bu soruyu daha somuta dönüştürmek için diyebili- riz ki: İnsan Haklari ve Temel Özgürlükler Bildirgesi'ni özümse- yebilecek bir düzeye gelmemiş toplumda, yalnız genel se- çimle demokrasi gerçekleşebilir mi? Beğenmeyenler için soruyu daha da çarpıcı bir biçime so- kabiliriz: — Kadını ikinci sınıf insan sayan bir düzende demokrasi vardır denilebilir mi? Soruları "evet" ya da "hayır" diye yanıtlamadan önce altı çizilecek gerçek şudur: 21'inci yüzyıla 9 kala İslam dünya sındaki hiçbir ülkede Batı'daki anlamında bir demokrasi iş lerlik kazanamamıştır. Demokrasi yolunda Türkiye en önde görünüyor. Neden? 1923 Devrimi demokrasinin yollarını -kimi zaman tepeden inme yöntemlerle- açmıştır. Hukuk devrimi, kadın hakları, la- iklik, öğretim biriiği devrimi, üniversite reformuyia sağlanan- ların üstünde yükselmiştir çok partili rejim.. Soru: — Antidemokratik bir yöntemin demokratik içeriği olabilir mi? Biçim ve öz bir bütün değil midir? Bugün Cezayir'deki ordu müdahalesi şeriat düzeninin ülkede egemenleşmesini engelliyor. Peki bu gerekçeyle de olsa bir askeri yönetim hoş- görülebilir mi? Türkiye için bu soru gerilerde kalmış görünüyor; Anadolu halkı demokrasiyi aşağıdan yukanya doğru kurup oluştura- cak, savunup koruyabilecek bir uygarlık düzeyine varmış sa- yılabilir. Ya Iran'da? Katar'da? Kuveyt'te? Suudi Arabistan'da veya Cezayir'de laikliği siyasette tek partili düzene dönüştürecek bir rejim, biçim bakımından an- tidemokratik olsa da öz ya da içerik bakımından demokratik sayılmaz mı? Uygarlık tarihiyle siyasal tarihin iç içe geçtıği zaman dilim- lerinde kimi sorunlar sarmallaşır. Hem günümüze hem geç- mişimize bakarken ortaya çıkan tartışmaların çoğu, bu sar- mala dolandığından kördövüşüne dönüşüyor. Gerçek şu ki toplum ve devlet yaşarrunda laikleşememtş islam ülkelerin- de salt sandığa dayanan rejimin adı demokrasi olamaz. San: dıktan Ötede koşulları da var demokrasinin. ' ^ O koşulları anlayabilmek için uygarlık tarihinin öğretme- nine kulak vermek zorundayız. A R E L İ K BULAŞIKMAKİMSİ'NDEN KAYIP ARANIYOR Oğlum Halife KUŞDOĞAN 3 aydır kayıptır. Kendisinden hiçbir haber alamıyoruz. Babra: MUSTAFA KUŞDOĞAN Bicirköyü /MALATYA NMMA Y A ZS N U U R P R İ Z İ 0*UN İSTDİ 170 BUIAŞIK MAKİHSSİ i. StÇfHtK PtŞlNAT+srAKStr nŞlNÂT Vt TAKSİT TOPIAM flYM 697.000 4.122.000 ıı.stçtNnc PtfİNAT*l0VUCSlT MflNÂJ Vt VkKSlT TOnAM FİYAT 430.000 4.730.000 Demokrasimizin ve laikliğin yılmaz savunucusu NADİR NADİ'yi kaybettik. Tüm demokrasi güçlerine başsağlığı dilerim. DR. GÜRBÜZ ÇAPAN ESENYURT BELEDİYE BAŞKAM Işte size birArçelik Bulaşık Makinesi sahibi olmak için kaçırılmayacak bir imkân daha! Şimdi Arçelik Bulaşık Makinesi tüm Arçelik Yetkili Satıcılarında taksitle... Ve hemen teslim. Ödeme için 2 seçeneğiniz var! İkisi de kesenize uygun, harika taksitlerle! BUGÜN GELİN. BUGÜN YARARLANIN. Unutmayın! Arçelik'in gerçek SOREN ERİKSEN - SAKSAFON ÖHDER FOCAN - GITAR İLKİN OENİZ - BAS SEÜM SELÇUK • DAVUL PTESI JAMSESSİON (MUZIK UCRETl AUNMAYACAKTlRı Açılıs I? 1 KaMnısOI' ARNAVUTKOY DERESİ SOKAK NO ARNAVUTKOY Rej: 163 05 78 GAZETECİ Moda, Acıbadem civarında ufak kaloriferli ev arıyor. 512 05 05 / 449 SAHIBINDEN SATILIK DAİRE Acıbadem Basın Sıtesi'nde merkezi sistem kaloriferli, hidroforlu 100 m 2 daire satılıkttr. Tel: 325 84 25 (20.00)'den sonra ve yaygın servis teşkilatı satıştan İaryıllar sonra bile hizmetinizdedir. RESİM ve HEYKEL MÜZELERİ DERNEĞI GUNÜMÜZ SANATÇILARI 12. İSTANBUL SERGİSİ 5 Temmuz-24 Ağustos Oslmjtııhct Sırıyı Hartktt Kotkğ 3 Eylül-30 Eylül Kadıkty Kııltur ve SmH Markui DERS VERİLtR Ortaokul, lise ve ÖSS-ÖYS'ye hazırlık için MATEMATtK dersi verilir. Tel: 326 18 62 Nüfus cüzdanımı, Doktorluk kimlık kanıraı, Askeri kimlik kartımı, Ehliyetimi kaybettim. Hukümsüzdür. PAKtZE KIRDEMtR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle