Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 _ _ HABERLER
AKBULUT, ÖZAL'Ll GÜNLERÎNİANLATIYOR-1
29 HAZİRAN 1991
İHD'ye bomba
kınandı
• DtYARBAKIR
(Cnmhnriyet) — İHD
Diyarbakır Şubesi, özgür
Halk ve Medya Güneşi
dergi bürolannın
bombalanması olayı dün
demokratik kitle kuruluşlan
ve siyasi parti il
örgütlerinin ortaklaşa
düzenledikleri bir basın
toplantısıyla kınandı. Ortak
açıklamada, "Halkırruz
devrimci, demokrat, ilerici
ve yurtseverlerini bu
baskılara karşı durmaya ve
kontrgerillanın halkımıza
karşı yürüttüğü bombalı
terörün bugünden boşa
çıkanlması için aktif
mücadeleye çajınyoruz"
denüdi. İHD Ozgür Halk
ve Medya Güneşi dergi
bürolannın bulunduğu
Temiz İşhanı önündeki
kaldınmda basın toplantısı
düzenleyen HEP tl Başkanı
Vedat Aydın, SP tl Başkanı
C. Kenan Arkış, çeşitli sol
dergi temsilcileri, sendika
yöneticileri ve İHD yönetim
kurulu üyesi Nazdar
. Kahramaner, anti terör
yasasıyla devlet terörünün
meşrulaştınüp her gün
değişik şekillerde
uygulamaya geçirildiğini
savladılar.
Memur
konutları
• ANKARA (AA)—
Namık KemaJ
Mahallesi'ndeki memur
konutlarının tahsisindeki
özel uygulama sistemi
kaldınldı. Bu semtteki
kamu konutlarının
tahsLSİni, bundan böyle,
ilgili kamu kunım ve
kuruluşlannda
oluşturulacak komisyon
yapacak. 24 yıl önce,
dönemin başbakanı
Süleyman Demirel imzasıyla
yürürlüğe konulan
yönetmelikte, Namık Keraal
Mahallesi memur konutları,
Başbakanlık Müsteşan
başkanlığında, ilgili
bakanlık müsteşan ile
maliye müsteşarından
oluşan üçlü komisyonun '
onayıyla tahsis ediliyordu.
13 haziranda Başbakan
Yıldınm Akbulut'un
genelgesiyle getirilen yeni
uygulamada, aradan geçen
süre içinde devlet mahallesi
sayısının artması nedeniyle
bu konutlann tahsis
yönteminde değişilik
yapıldığı bildirildi.
Şenlikli kongre
• tç Politika Scrvisi—
Sosyalist Parti'nin 2. Büyük
Kongresi, 6-7 temmuz
günleri Ankara'da
yapılacak. SP Genel
Merkezi'nden yapılan
açıklamada, Selim Sun
Tarcan Spor Salonu'nda
toplanacak büyük kongreye,
Kore Emekçiler Partisi,
Küba Komünist Partisi,
Fransız Komünist Partisi
temsilcileri de davet edildi.
Kongrenin ikinci günü ise
Enternasyonal Şenlik'le
sürdüriilecek. Şenliğe,
Senegal Ulusal Balesi'nden
Modou Seck ve arkadaşlan
ile Yunanistan'dan Grup
Anatoli'nin yanı sıra llhan
Irem, Musa Eroğlu,
Hüseyin Demirel de
katılarak konserler
verecekler.
Akbuhıt'ıın
iddialan
• ANKARA (UBA)—
Milliyetçi Çalışma Partisi
(MÇP) Genel Başkan
Yardımcısı Şevket Bülent
Yahnici, eski başbakan
Yılduım Akbulut'un
iddialannın Cumhurbaşkanı
Özal'ı yüce divana
götürecek iddialar
olduğunu ileri sürdü.
Yahnici, "İlgili makamlar,
Akbulut'un basında yer
alan açıklamalannı
Cumhurbaşkanı'nın
aleyhinde açık ihbar kabul
ederek yüce divan yolunu
açacak soruştunnaya
başlamak zorundadırlar"
dedi.
Türkeş: \ılnıaz
üyemız
olmadı"
• Izmir (AA) — MÇP
Genel Başkan; Alpaslan
Türkeş, bazı
milletvekillerinin ettikleri
yemine ihanet ettiklerini
öne sürerek "Türk
devletinin aleyhine çalışan
bölücü milletvekilleri,
Hazine yardımlarıyla
destekleniyor" dedi.
Alpaslan Türkeş, Izmir'de
düzenlediği basm
toplantısında, "Başbakan
Mesut Yılmaz'ın bir
dönemler partinize üye
olduğu söyleniyor"
şeklindeki bir sonıya ise şu
karşüığı verdi: "Hayır,
Mesut Bey partimizin üyesi
olmadı. Ancak kabinede
olan arkadaşlanmızın
bazıları eski
ttyelerimizdendir. Ancak
isim vermek istemiyorum!'
Madenciyi Ozal cezalandırdı
AHMET TAN
ANKARA — Masasında ga-
zeteler var. Cumhuriyet'in
"Akbulut gürledi" başhğmı
gösteriyor:
— Kardeşim, ne gürlemesi?
Bu söytedilderim herkesin bikü-
ği, konuştugu şeyler...
— Ama efendim, üslup biraz
bilinen ölçülerin dışında değil
mi?
— Üsiup sohbet üslubu.. O
arkadaşlanmz bayramın son gü-
nü 'Sizinle bayramlaşacağız' di-
ye Konut'a geldiler. Oturduk,
çay içerken konuştuk. Tutanak
tutar gibi her ifadeyi, kendile-
rine göre kayda almışlar. Bazı
ifadeler de kâgıda yanlış geçmiş
galiba...
— Teybe alınmış bütün ko-
nuşmamz. Yanhşlık olasılığı za-
yıf. Her gazetecinin yazdığı bir-
birinin aynı...
— Onu bilmem, teybe aldılar
mı, onu da bilmiyorum. Söyle-
dikJerimde ölçü dışı bir şey yok.
Sohbet havası içinde, deyiş ola-
rak, lafın gelişi olarak bazı ifa-
deler söz arasında geçmiş olabi-
lir. Bu bir basın toplantısı değil-
diki.
— Yani gazetelere yansıyan
sözlerinizden bazılanm düzelt-
mek gerekir mi?
— Yoo, gerek yok. Söyledik-
lerime kimsenin itiraz etmesi
miimkün değil. Her şey miliedn
gözii önünde oldu. Bunlar be-
nim görüşlerim. Karşı düşüncesi
olan varsa söyler...
— Sayın Cumhurbaşkanı'-
ndan bir tepki ulaştı mı?
— Nasıl?
— 'Karısıyla, kızıyla, ogluy-
la, doktonıyla, terzisiyle, Yıl-
maz lehine çalıştı' turünden ifa-
deleriniz için...
— Eee, yaian mı?
— Sayın özal'ın bir tepkisi
oldu mu?
— Hayır. Tepki mepki >ok.
Hem artık ben milletvekilivim.
Cumhurbaşkanltğı da dahil, her
konuda görüş bildirmem ta-
büdir.
Eski Başbakan Akbulut'la ar-
tık "emaneten" oturduğu Baş-
bakanlık Konutu'nun çalışma
odasında konuşuyoruz.
Çevrede boş karton kutular
var. özel eşyalar, kitaplar bu
kutulara yerleştiriliyor. Dosya-
lar, belgeler paketlenmiş, bir ke-
narda bekliyor. Konut'un alışü-
mış hareketliliği, alışılmamış bir
sessizliğe bırakmış yerini.
Ortalıkta; imza kartonu ile
bekleşen yüksek bürokratiar-
dan, peşinde il örgütünün kilit
adamlan ile bahçede elde tesbih
volta atan milletvekilleri ya da
kapıda bakanlannı bekleyen ba-
kanlık koruma polislerinden bir
iz yok.
Akbulut'u "teknik
danışman" Erkal Zenger'le ko-
nuşurken buluyoruz. Zenger,
kendisini "çok sesli Türk de-
moknısisiııin ses düzencisi" ola-
rak tanıtan bir "yetkili."
Yetkisinin sırurlannı daha ön-
ce hiztnet ettıği Turgut Özal da-
hil, bilen kimse yok. Zenger,
gücünü kendi mülkiyetindeki
amplifikatorlerinden alıyor.
Mikrofonu kapıyor, onbin
watt'hk hoparlörlerden "devlet
bakanlannı" kastederek sesle-
nebiliyor:
"Sayın delegeler, dublöıünü
değil, ayının aslını getirdik...
Sevgili ANAP'hlar, ANAP'ta
No No'Iarın, noooşların boru-
sıı değil, halkın borusu ötecek-
tir... Vs.."
Zenger, "ANAP'taki haöra-
lannı yazıyormuş. Çok tirajlı
bir gazetemizle anlaşmış. Kita-
bı ile birlikte dizi olarak yakın-
da yayımlanacakmış."
Akbulut'a soruyoruz:
— Siz de anılannızı yazacak
mısınız? Açıklamalannız tarihe
ışık lutabilir. Bakın, Sayın Ev-
ren de yazdı.
— Yok kardeşim. Ben hatıra-
matıra yazmam.
— Ama bazı gerceklerin ka-
muoyuna inükalinde sizin deyi-
minizle, memleketin âli menfa-
atleri bakımından yarar yok
mudur?
— Sen onu bırak şimdi. Ne
soracaksan sor. Konuşalım.
— Başbakanlık günlerinizi
anlatsanız. Teybi açsak...
— Daha erken. Kaldı ki, ba-
'Hayır' dedi, "Başka para veril-
meyecek. Madenlerin zararlan-
nı çekemeyiz'. Çok tartıştık. İlk
defa istifa noktasına o sırada
geldim.
— Başka?
— Başkasını ne yapacaksın?
İki defa daha oldu.
— Onlar hangi konuda?
— Söyleyemem, söylemem...
Yıldınm Bey'i Içişleri Bakan-
lığı günlerinden bu yana, gezi-
lerde, pani toplantılannda izle-
miştik. Ondan ilk Başbakanlık
demecini alan, kendisiyle çok
sayıda "yazma ha"lı söyleşiler
yapmış bir gazeteci olarak, üs-
tüne ne kadar gidilebıleceğini bi-
liyorduk.
bakan Yardımcısı veya genel
başkan yardımcısı olarak kabul
eder miydi?
— Bilemem onu. Ama, Sayın
Cumhurbaşkanı kendiliğinden,
Mesut Bey'in havasını almadan,
öyle bir öneri getirmezdi
herhalde.
— 91 arkadaşınızın istifa
mektuplan bu masanın cekme-
cesinde mi?
— İstifa mektuplan bende.
Bunlar illa da kullanılmak kay-
dıyla değil.
— Milletvekflleri istifa mek-
tuplarını kullanmanızı is-
terterse?
— 'KuUan' derlerse demek ki
istiyorlardır. Zaten istifa
AKBULUT VE YILMAZ HÜKÜMETİ — Yümaz'ın Akbulut kabinesinden 11 bakana yeni hü-
kümette yer vermesine eski başbakan, "Hükümetiınin Yılmaz tarafından başanlı bulunduğunan
göstergesidir" diyor. (Fotofraf: Banş BU)
zı şeyler anlatılamaz. Tarihe Susup, konuyu değiştirdik:
kalır. — Sayın Özal, Mesut Bey'in
— Tarihe bazı şeyleri şimdi-
den maletsek... Orneğin, 'Üç
defa istifa noktasına geldim' de-
diniz. Neydi bunlar?
— Canım, geçti gitti onlar...
— Daha iyi ya.. Orneğin, ma-
den işçilerinin yüriiyüşii sırasın-
da istifa etmeyi düşündünüz.
Neden?
— İşçiler sokağa dökülmüş-
tü. Bu konuda hukümet olarak,
'tscüere ne kadar bir meUağ da-
ha dağıtabiliriz?' diye çalışma-
lar yaptık. Sonunda 300 milyar
ile 500 milyar lira arasında bir
ek kaynak daha verebileceğimiz
anlaşıldı. Fakat Sayın Özal
kabinesinde iş teklif etmiş. Bas
bakan birinci yardımcılıgı gjbi...
Dogru mu?
— (Susuyor, ısrar ediyoruz)
— Kulislerde bu açıkça konu-
şuluyor. Nasıl olsa başkası ya-
zacaktır. Buraya no( etmiş
olalım.
— Evet. Sayın Cumhurbaş-
kanı'nın öyle bir teklifi oldu.
Kabul etmedik.
— Bir de, partinin teşkilat lan ikna edip, yönlendirme yo-
başkanlığını önermiş. Yani ge- luna gitmiyorsunuz?
nel başkan yardımcılıgı? — Ben de konuşurum da ba-
— Evet, öyle. kın şimdi, güvenoyu meselesi
— Siz Sayın Özal'a 'evet' de- öyle içtenlikle yapılacak bir iş
seydiıüz, Saym Yılmaz, sizi Baş- değil. Yani partimizin insanla-
ederler.
— Siz giivenoyunda serbest
bırakıyorsunuz onları?
— Şimdi onlar bana istifa di-
lekçesini vermiş. Ben nasıl kal-
kar, Güvenoyu
vermeyeceksiniz' derim. Böyle
bir şey şantaj olur. 'Güvenoyu
vermezsen istifa dilekçeni
gonderirim' diyemem. Ben bu-
nu yapamam. Mümkün değil.
— Ama bir loplu hareket ola-
rak başladınız. Şimdi neden on-
Eski Başbakan'ın suçlamalarına Kurt'tan sertyanıt
Akbulut, içkiüyken konuşmuşANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Eski Başbakan Yıldı-
nm Akbulut'un suçlamalarına
Mesut Yılmazcılar'dan sert ya-
nıtlar geldi. Devlet Bakanı ve
ANAP Teşkilat Başkanı Fahret-
tin Kurt, Akbulut'un
"ickiliyken" konuşmuş olabile-
ceğini savunurken "Bn tavrın
memlekete de, kendisine de par-
tiye de hayn yoktur" dedi. Bu
arada Yılmaz hükümetinin
program taslağı üzerindeki ça-
lışmaJar tamamlandı. Progra-
mın siyasi mesajlar bölümü biz-
zat Başbakan Mesut Yılmaz ta-
rafından hazırlandı. Akbulut ve
ekibinin programla ilgili ANAP
grup toplantısma katılmayaca-
ğı öğrenildi.
Akbulut'un sert suçlamaları
ve güvenoylamasma katümaya-
cağı yolundaki açıklamaları,
ANAP Genel Merkezi'ni huzur-
suz etti. ANAP yöneticileri, hü-
kümete destek vermemesi söz
konusu olan milletvekillerini
saptamaya çalıştılar. Genel mer-
kezin belirlemelerine göre güve-
noylamasma katılmayacak ya
da ret oyu verecek milletvekil-
lerinin sayısı 10-11 dolaymda
kalacak. Bu sayı, en fazla
17-20'ye yükselebilecek. Başba-
kan Mesut Yılmaz'ın kabine ya
da ANAP Başkanlık Divam'n-
da görev alma önerisini redde-
den Hüsnü Doğan'ın güvenoy-
lamasma katümama karan ver-
diği ileri sürülüyor.
Akbulut'un "En delikanlısı
oymoş" dediği Fahrettin Kurt,
Cumhuriyet'in sorulanru yarut-
larken Yıldınm Akbulut'un tav-
nnı doğru bulmadığını ve söy-
lediklerini kendisine yakıştıra-
madığını bildirdi. Kurt, şöyle
konuştu:
'Bu tavnn memlekete de
kendisine de partive de hayn
yoktur. Düşüniilerek yapılmış
bir iş de değildir. Beyanatlan,
hırslara kapılarak verilmLş beya-
natlar olarak değerlendiriyo-
rum. Belki içkiliydi, belki si
nirliydi. Bir şeyler söylemiş."
Akbulut'un, "Bakanlık tek-
lifi üzerine Urfa delegelerinin
oylannı Yılmaz'a kaydırdığım"
öne sürdüğü Devlet Bakanı Ce-
nap Gttlpınar, "Polemiğe gir-
mek istemiyorum" dedi. Gülpı-
nar, "Kendisinin, partisi hak-
kındaki gerçek niyeti ortaya çık-
tıktan sonra 6 temmuzda, şahit-
li, ıspatlı, zaman ve yer belirte-
rek cevap vereceğim" diye ko-
nuştu.
Eski Içişleri Bakam Abdülka-
dir Aksu, dün Diyarbakır'da
yaptığı açıklamada, "Akbulut'a
ihanet eden bakanlara kabine-
de yer verilmemesi isteklerinin
yerine getirilmediğini" kaydet-
ti. Aksu, 4 temmuz perşembe
günü 100 dolayında milletveki-
li olarak toplanacaklanm ve gü-
venoylamasında ret oyu veril-
mesi konusunu görüşeceklerini
söyledi.
Bu arada Başbakan Yardım-
cısı Ekrem Pakdemirli başkan-
lığında oluşturulan komisyon
Mesut Yılmaz hükümetinin
program taslağı üzerindeki ça-
lışmaları tamamladı. 1983'te
kurulan Özal başkanlığındaki
ilk ANAP hükümeti programı-
nı esas alan Yılmaz hükümeti-
nin programı, bugün Bakanlar
Kurulu'nda lartışılacak. Prog-
ram, yann toplanacak olan
ANAP grubunda görüşüldük-
ten ve onaylandıktan sonra
TBMM Genel Kurulu'nda oku-
nacak.
Zeybek'ten Menderes'e parti teklifiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Yıl-
dınm Akbulut'un yanında yer alan ve Yıl-
maz hükümetine güvenoyu vermeme eğili-
minde olan eski Kültür Bakanı Namık Ke-
mal Zeybek, önceki gün Adnan Menderes'-
in oğlu Aydın Menderes ile göruştü. Zey-
bek'in, "birlikte yeni bir siyasi oluşum"
önerisi, Ayduı Menderes tarafından geri
çevrildi.
Zeybek, önceki gün Aydın Menderes'i
arayarak kendisiyle görüşmek istediğini bil-
dirdi. Ayduı Menderes'in Gaziosmanpaşa'-
daki bürosunda gerçekleşen ve yaklaşık bir
saat süren görüşmede Zeybek, Menderes'e
'yeni bir siyasi oluşum' önerisinde bulun-
du. Zeybek'in, bunun için kamuoyu ve
TBMM'de büyük potansiyel olduğunu an-
lattığı ve "Eğer siz kabul ederseniz bu po-
tansiyel kendiliğinden biiyiir. Parlamento
içinden de destek bulur. Yeni bir siyasi ha-
reketlilik için yeterli kamuoyu da var' bi-
çiminde konuştuğu öğrenildi.
Menderes, Zeybek'in bu önerisi karşısın-
da önce şaşırdı, sonra geri çevirdi. Mende-
res'in, Zevbek'e, "Ben siyasete şimdilik
dönmeyi düşünmiiyorum. En azından er-
ken ya da zamamnda vapılacak genel se-
çim sonuçlannı görmeden aktif siyasette yer
almak düşüncesinde degilim" dediği bildi-
rildi.
ANAP 3. olağan kongresi öncesinde
Cumhurbaşkanı Turgut özal da Aydın
Menderes ile görüşerek aktif politikaya atıl-
masını önermiş, ancak özal'ın bu önerisi
de Aydın Menderes tarafından geri çevril-
nıişti.
n. Gelip bu partiye çahşnuşlar.
Rahathkla, 'Vermeyin onlara
giivenoyu' diye söyleyemem. Bu
kolay iş değil. Kolay olmayan
bir işte çok kararlı olmak lazım.
O da serbest irade bana göre.
Emrivakiyle değil. Düşünür de
'Güvenoyu vermiyorum' derse
tamam ya da 'Ben
onaylıyorum' derse yine
tamam.
— Siz zor olanı yapbnız
galiba?
— Evet, ben 'Vermeyeceğim
güvenoyu' diyorum.
— Ama siyasel topluca hare-
ket demek değil midir?
— Toplu hareket ama, bak
adam der ki, 'Ben istifa dilek-
çesini verdim ama, istifa başka,
güvenoyu vermek başka'. Son-
ra istifa dilekçeleri o gün veril-
miş. Yann adam diyebilir ki,
'DUekce verdim ama, o günün
şartlanna göre verdim'. Sonra
istifa dilekçesinin grupta kabul
edilmesi lazım. Adam zaten vaz-
geçmişse, benim dilekçeyi gön-
dermem de bir işe yaramaz. Sa-
dece onu müşkül duruma sokar.
Yani seninle beraber olma arzu-
sunda olan adamı sen müşkül
duruma sokmuş olursun.
— Peki, milletvekillerini bel-
li bir fikir çevresinde toplamak
yükümlülüğü duymuyor musu-
nuz? Yüzde 49 oy almış bir es-
ki lider olarak...
— Belli bir nokta güvenoyu
var işte önümüzde. Ama o da
anlattığım gibi.
— Bagüne kadar mektuplan-
nın akıbeti konusunda, güveno-
yu konnsunda temaslan olma-
dı mı?
— Mektuplar konusunda ol-
madı. Güvenoyu kimi 'Vere-
lim', kimi 'Vermeyelim' diyor.
— Bunlar 91 millervekili mi
sayısal olarak?
— Yok, sayı söylemek istemi-
yorum. Ben onlara şunu söyle-
dim, 'Benden ne istiyorsunuz,
ne yapmak istiyorsunuz, onu bir
ortaya koyun. Ben kendi şahsım
adına konuşacak degilim". Ki-
misi, 'tstedigin gibi konuş', ki-
misi de 'Yahu, bir karar alma-
dan niye konuşuyorsun?' diyor.
Eğer ben çoğunluğa tabi olacak-
sam, kendi irüsiyatifimi de kul-
lanınm.
— 'Kongrede kaybedersem
nefer gibi çalışacağım' dediniz.
Şimdi de, 'Güvenoyu vermeye
gitmeyeceğim' diyorsunuz. Bu,
ANAP'ın dördüncü hükümeti.
Azalan halk desteğine rağmen
bu ANAP için bir zafer. Zafer
günü bir nefer evde oturnr mu?
— 'Nefer olacağım' dedim.
Doğru. Ama böyle bir hüküme-
te güvenoyu vermek, partiye
hizmet falan değil ki.
— Neden değii?
— Çünkü, partinin yüzde
49'u dışlanmış durumda. Bu
hükümet partiyi kapsamıyor.
Haydi o da bir yana, bir başka
husus daha var.
— Nedir o?
— Benim kabinemin üçte bi-
rinden fazlası şimdi bu kabine-
ye kaydınldı. Hani, Akbulut
hükümeti başarısızdı? Madem
başarısızdı, üçte birisinden faz-
lasına niye 'Göreve devam'
dendi?
— Niye dendi?
— Niye dendiğini millet gör-
dü. Ortak sorumluluk, ahde ve-
fa prensipleriyle birlikte çalıştı-
ğımız bakanlardan bir ikisi dı-
şında, neredeyse yansı benim
aleyhime çalıştı. Şimdi de mü-
kafat olarak göreve devam edi-
yorlar. Kalkıp benim onlara,
'Size güvenim var' diye oy ver-
raem mantığa sığar mı? Bunun
istenmesi makul bir şey midir?
Neferlik, bu değil ki...
Akbulut'la konuşmamızı ara-
da bir çalan telefon kesintiye
uğratıyor. Arayanlar, gazeteci-
ler ve Erzincan'dan hemşerile-
ri. Yüzündeki dinlenmişlik ve
rahatlık sesine de yansıyor. On-
larla da sükûnet içinde ve
"Gürledi" başlığını yalanlayan
bir yumuşaklıkta konuşuyor.
"Yumuşakiık"tan "serüiğe"
yönelmenin sırası diyerek so-
ruyoruz:
— Sayın Cumhurbaşkanı ile
aranızda sertlikler cereyan etti
mi?
— Çok seyrek. Bir iki tartış-
mamız olmuştur. Telefonda
karşılıklı seslerimizi yükselttik.
— Hangi konudaydı?
— Şimdi bunu boşver...
— Cumhurbaşkanı'nm yetki-
leri konusunda herhalde...
— Bak, şunun altım çizmek
lazım. Bizim anayasamıza göre
Cumhurbaşkanı'run yetkisi sı-
nırlı demek zor. Anayasa dü-
şün ki Cumhurbaşkanı'na Ba-
kanlar Kurulu'nu toplama yet-
kisi veriyor. Ona başkanlık et-
me yetkisi veriyor. Anlaşmala-
n onaylama yetkisi veriyor. O
zaman 'Cumhurbaşkanı'nın
yetkisi yok' denebilir mi?
— O halde, niein sıkıntüar
yaşadınız?
— Sıkıntı işin prensibinde,
yaşamadım. Cumhurbaşkanı'-
nın bazı açıklamalannın kendi-
ne has üslubunun ^rattığı müş-
kilatlar oldu. Ama bunlar aşıl-
dı. Sıkıntı, pani işlerinde, mil-
letvekilleri ile ilişkiler konusun-
da oldu. Ama, bunda bazı mil-
letvekili arkadaşlarımızm Cum-
hurbaşkanı'na aşın uyum gös-
termelerinin de çok payı var...
Yann: 'özal
AGtK'e niçin fiiUir
POÜTİKA GÜNLÜĞÖ
HİKIIETÇETİNKAYA
SHP'de Pazariık
ve )rapay Cephe...
ŞHP'de tüm gözler İstanbul İl Kongresi'nde...
istanbul'da alınacak sonuç bir bakıma kurultayın genel ha-
vasını yansıtacak. Deniz Baykal ve arkadaşlan bu yüzden
her türiü pazaıiığa açık. Kongreyi üretkenliğin, demokratlı-
ğın ve dürüstlüğün simgesi olan Ercan Karakaş ve ekibinin
kazanmaması için kurultay deiegeleri üzerinde oynamayı
yeğliyorlar.
Aynı durum İzmir'de de yaşandı...
Kemal Karataş aday oldu. Hem il yönetim kurulu hem de
kurultay delegeleri lisiesini inönücü + yenilikçi -1
- yeni sol
ekibinden oluşturdu. Ama sonuç bekleneni vermedi. San-
dıktan Turan Karakaş ekibi büyük oy çoğunluğuyiaçıktı. De-
mek ki SHP'de pazarlıklar ve yapay cepheler 'ilkelere' ye-
nik düsüyor.
CHP eski milletvekili ve TBMM Grup Başkanvekili Metin
Tüzün'ün SHP İstanbul İl Kongresi öncesi bir açıklamasını
okuduk. Deneyimli politikacı Metin Tüzün, kendi deyimiyle
'bir politika emeklisi ve emekçisi olarak' bir uyanda bulu-
nuyor sosyal demokratlara...
— ANAP'a yakışan pazarlıklar ve görev baskısı ile oluşa-
cak kurallarla SHP seçime gidecek parti olamaz, olmama-
lıdır...
Doğru söze ne denir?
Tüzün, İstanbul'da kimi sosyal demokratlann bireysel çı-
karlan için pazariık yaptığım ince bir dille söylemek istryor.
Politika bir pazariık sanatı değil, uzlaşma sanatıdır. Uz-
laşma da kişisel çıkarların ötesinde düşünülmelidir. Yoksa,
gece yatağa girdiğinizde, "İnönü... İnönü..." diye sayıklar,
sabah uyandığınızda "Deniz... Deniz..." diye çığlık atarsa-
nız, ANAP'tan bir farkınız kalmaz. Bunun için de ne emek-
çi yığınları, ne geleceğin çağdaş Türkiyesi'ni ne de eşrt ge-
lir dağılımını düşünürsünüz, öyle görünseniz bile size kim-
se inanmaz, oy vermez...
İstanbul'da Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen,
Baykal ve Ali Topuz ekibiyle birlikte hareket edip Ercan Ka-
rakaş'ı politika minderinden uzaklaştırmak istiyor. Kara-
kaş'ın karşısında yeni .
soi + inönücü + To- İstanbul'da Büyükşehir
puzcu desteği çıkara- Do/^n-, Daskanı Numttin
k lğ l oeieaiye DaŞKam NUrBTUn
ğ ç
rak pazarlığa dayalı Ş
bir il yönetim ve kurul- oOZen, Baykal VB All
tay deiegeiiği oiustur- Topuz ekibiyle birlikte
mak için günlerdir yo- hamket eriin Frran
ğun bir çalışma yapı-
n
f
reı
<
eı
f
aı
P *!?
an
lıyor. Ercan Karakaş^ Karakaş I polltlka
ın çizgisine karşı ya- minderinden
pay bir cephenin ha- U7fi
l(lfi'itırmtik ittivnr
zırlığının pazar günü uZaKiaşiirmaK ISüyOT.
seçimierde ne denii Karakaş ın karşısında yeni
etkili olduğu elbet gö- sol + InÖnÜCÜ +
2SZSS&İ *P«»* desteği ç^ramk
dara yürüdüğü savia- pazarlığa dayalı bir ıl
nan SHP'de pazariık- yönetim Ve kurultay
^ n ^ S S T delegeliği oluşturmak için
Ercan Karakaş ve günlerdir yoğun bir
ekibi istanbul'da çağ- çalışma yapılıyor.
daş sosyal demokrat '
çizginin savaşırnını verdiler bugüne dek. Belediye Başkanı
Nurettin Sözen'le belki kimi konularda - orneğin belediyeci-
lik - ayn çizgiye düştüler. Eğer sosyal demokrat düşüncede
aralannda bir fark yoksa. Sözen'in Karakaş'a destek vermesi
'başarmın sürekliliği ilkesinden' dolayı doğaldır. Ancak işin
içinde pazarlıklar varsa, bunun için Karakaş'a karşı yapay
cepheler oluşturuluyorsa, bu SHP için çok tehlikelidir.
ANAP'm pazariık sonucu geldiği durumu ve halkın pazar-
lıklara tepkisini İstanbul, Ankara ve izmir dışına çıkıp Ana-
dolu'da görebilir, halkın nabzını tutabilirsiniz.
SHP eksileri ve artılanyia halâ bir umut. Ama kimileri, haJ-
kın bu umudunu kırmak, çağdaş ve üretken SHP kadrolan-
nı yıkmak için çaba harcıyor durmadan.
Kongrelerde her üyenin aday olması demokratik haktr. An-
cak bir ekip çalışmasıyia SHP'nin bugünkü liderine karşı du-
rarak onu indirmek isteyenler, kendi adaylannı bulup çıkar-
malıdırlar. Bunun tam tersi, kongreyi yitireceklerini anlayıp,
yatay cepheler kurup, belirli hesaplar ve pazarlıklarla aynı
düşüncedeki insanlan karşı karşrya getirmek ise yenilgiyi ön-
ceden kabul etmektir.
Bu yöntem ANAP'a başarılı sonuçlar getiriyor. Ama SHP,
ANAP değildir, olmamalıdır.
— Biz bu ülkeyi ANAP'tan daha iyi yönetiriz...
Bu sloganla yola çıkanlar yerel yönetim olanaklanyla iş-
siz delegelere iş olanağı sağlayarak belki arpa boyu yol ala-
bilirler Ama sonuçta değişen bir şey olmaz. Her şey yerli
yerinde kalır. Soldan 'veba' gibi korkanlarla, kendini 'solcu'
sayanlara delege gereken dersi verir, geçer.
Onun için, deneyimli politikacı Metin Tüzün'ün sesine ku-
lak vermekte yarar var:
— ANAP'a yakışan pazarlıklar ve görev baskısı ile oluşa-
cak kurallarla SHP seçime gidecek parti olamaz, olmama-
lıdır...
Bilmem Baykal ve Topuz ekibiyle pazarlığa giren Nuret-
tin Sözen ne diyor bu uyanya. Sayın Sözen de Tüzün kadar
deneyimli bir poljtikacıdır...
Yarın İstanbul İl Kongresi'ni izlerken göreceğiz...
Umutsuzluk Çemberinı
Kırmak İcin
Parola: ANKARA
İşareti: ÇANKAYA
HİKMETÇETİNKAYA
Kitapta yer alan yazıiarın tûmü artık gidici olan
ANAP iktidarının ve yazgısı ANAP'ın vartığıyla
bütünleşmiş Çankayalı'nın gerçek kimliğini
yansıtan olayların mozaiğini oluşturuyor.
YAYINCILIK
Narhbahçe Sk. No: 8 K. 4-46 Cağaloölu-İST. Tel: 511 10 05
SÖYLEV
(Cilt 1-2)
Hıfa V. VeUdedeogln
20. bası 15.000 Lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu-lsUmbul
Ödeıadi ö l i t a