25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 29 HAZİRAN 1991 Rültür Bakanlıgı-na Çagrı tmparatorluktan cumhuriyete 537 yıhn Türk uygarlığının simgesi tstanbul kentinin korunmasının devlet katında sorumlusu hangi kuramumuzdur? Aynca üzerinde taşıdığı binlerce yühk uygarlık kalıntılan devlet adına kime emanet edilmiştir? Dünya kültür çevrelerinin dikkatlerinin odaklaştığı bu kentin korunması, yıkıcı becerilerden sakınılmasından ulusal prestijimiz bakımından öncelikle kim sorumludur? Prof. ORHAN ŞAHİNLER 23 Nisan 1991 günü Sayın Prof. Muhlis Türkmen'in önemli, duyarh uyan yazısı Cum- huriyet Gazetesi'nde yer aldı. Emirgân kah- veler meydanına yüzyüük (asırhk) çınarlan- oa -nasıl olmuşsa çoİc ilginç bir gelişme- sa- hiplerince el konulmak üzere olduğu açıklan- (h. Daha sonraki günlerde Cumhuriyet Gaze- tesi'nde verilen ve yalanlanmayan bir başka habee göre Burgaz Adası'nın bir bölümü, ye- şil alan, KüJtiir ve Tabiat Varhklan Kurulu tarafindan spekülatörler için yapılaşmaya açı- Iıyordu. tnanamadım, kuşkusuz çok kişi ina- namadı. Bazılarııruz ise ülkemizde benzer olaylan anımsayarak "her şeyin olabileceği" umutsuzluğu ile pasif bir öfkeyle yetinmek dunımundaydı. lstanbul kentine karşı işlenen hatalar - hatalar çok hafif bir sözcük- artan bir hızla ievam etmektedir. Taşhk sırtlanndaki ve Jbttr olumsuz örneklerden sonra eskilerimi- rin deyişiyle "canım lstanbul" kentine karşı prişilen ihanetlerin lekesi bu kez Boğaziçi'- lin ünlü Emirgân Çınaraltı'na, meydan ve kahvelerine, Marmara adalarına doğru yayı- larak uzanmaktadır. Nazik olmanın, zarif açıklamalarla olaylan dikkate sunmanın zamanı çoktan geçmiştir. Denetlenemez, sınır tarumaz, doyumsuz spe- külasyon, cüretini mevzuata uydurarak şey- tanca girişimlerle saldırı halindedir. "Yeter" demek gibi sözcükler anlamıru yi- tirmiştir. Sorulacak soru açık ve seçik olarak dünya topografyasının bu eşsiz, nadide par- çasuıın kime emanet edildiğidir. Bu kültür, ta- rih, doğa harikası kenti bu azgın, yok edici, değer tanımaz -bu sözcüğü özellikle kullaruyorum- tecavüzden kim koruyacak? Bu kentte yaşayan sade insanın -ne kadar ses- siz ve sakin de olsa- belirtemediği gizli tepki- sini kim dikkate alacak? Kim kamuoyunun reddini önemseyecektir? Bakanhğm temel işlevi Kültür Bakanlığı'mn temel işlevi, asıl gö- revi, kamu adına kültür ve doğa varlıklannı koruma, kollama, sahiplenme değil mi? Kül- tür varhklannın, beylik deyişiyle paha biçile- mez doğa değerlerinin en yoğun olduğu lstan- bul kentini özellikle becerikli, spekülatif oyun- lardan sakınmak değil midir? Imparatorluktan cumhuriyete 537 yıhn Türk uygarhğının simgesi lstanbul kentinin korunmasınm devlet katında sorumlusu hangi kurumumuzdur? Aynca üzerinde taşıdığı bin- lerce yılhk uygarhk kahntılan devlet adına ki- me emanet edilmiştir? Dünya kültür çevrele- rinin dikkatlerinin odaklaştığı bu kentin ko- runması, yıkıcı becerilerden sakınılmasından ulusal prestijimiz bakımından önceliklekim sorumludur? Tarihsel, kültürel zenginliklerin güçlü koruyucusu Kültür Bakanlığı'ndan baş- ka hangi kurumdur? Uygar ulkeler toplulu- ğunun değer yargılanmn temelinde kültürel mirasa ve doğa varhklanna karşı duyulan de- rin saygı, ilgi, sahiplenmenin kurumlaşması yok mu? Bu kurumlaşmanın olmayışma kar- şı açık ve örtülü tepkiler ülkeler arası ilişki- lerde küçümsenebilir mi? Bir tiran tavn içinde, kısa vadeli politik he- saplarla Haliç kıyılanndan Bizans'ın kazın- ması karşısında sessiz ve hareketsiz kalan Kül- tür Bakanlığı'mn konumu dünya kültür çev- relerince unutulup bağışlanabilir mi? Bu ve benzeri gelişmeleri denetim, gözetim altında tutmayış açıklanabilinir mi? Geçmişteki "oldubitti"lerde, bugün de çok taze örneklerde Kültür Bakanlığı'nm devre dı- şı bulunduğu, sorumluluğun ve işin vebalinin alt kurumlarda olduğu söylenebilir mi? Böy- le bir kabul inandırıcı mıdır? Mimarlar Odası... Mimarlar Odası -ister şube, ister merkez düzeyinde- lstanbul kentine karşı birinci de- recede sorumlu bir meslek odasıdır. Hiç kuş- kusuz geçmişi sayısız onurlu mücadelelerle do- ludur. Ancak lstanbul kenti bitmeyen, bitme- yecek olan olumsuz niyetlerin, doyumsuz spe- külatif iştahlann hedefidir. Mimarlar Odası her an bu konuda uyanık, örgütlü, tepkisel bir yapıda olmak zorundadır. Kentli, çirkinleşen çevreden, görüntüden, kemirilen kültürel de- ğerlerden birinci derecede mimarları ilgili ve sorumlu görmek eğilimindedir. Bu böyle ol- masa da söz konusu eğilimin varhğı yadsına- maz. Mimarlar Odası bütün f:rsatlan kullanarak kamuyu sürekh' aydınlatmah, etkinliği ne ka- dar olursa olsun "baskı grubu" görevini ye- rine getirmeli, her an devrede olmalıdır. Mimarlar Odası, mesleğinin temeli kültür adına kamuyu uyanık tutmah, bu konularda en duyarh kesimin temsilcileri olarak geçmi- şin başanh mücadelelerini sürekli kümahdır. Sonuç olarak lstanbul'un zengin kültür mi- rasma, kültür mozaiğine, tarihsel zenginlik- lerine, doğamn eşsiz topografik güzelliğine karşı girişilen son derece becerikli, iyi zaman- lamalı, spekülatif amaçlı mali ve politik des- tekli güçlere karşı devlet katında özellikle Kül- tür Bakanhğı ve meslek odalan, aydın çevre- ler örgütlü, dikkatli ve uyamk olmalıdır. Es- kilerin deyişiyle "canım lstanbul" sadece ulu- sal değil uluslararası düzeyde fırsatçı ve aman- sız istek ve tertiplerle karşı karşıyadır. Spe- külasyon, tarihe, kültürel mirasa, doğaya ve çevreye önem vermez. Onlar için bu tanım- lar aydın lüksüdür. Malum çevreler fırsat bulduğu an Eminö- nü Meydanı'na gökdelen, ada çamlıklanna mesken, Bebak Koyu'na yat limam, Topka- pı Sarayı'mn eteklerine, Salacak sırtlanna, Sultanahmet Meydam'na otel inşa edebilir. Bu asla unutulmamalıdır. EVET/HAYIR OKTSYAKBAL Ecevit ve Demokratik Devletçilik... 20 Aralık 1961 tarihli 'Yön' dergisinde bir 'Bildiri' yayım- lanmıştı. Bu bildiride 'Devletçilik' ilkesi şu sözlerle yorumla- nıyordu: "...Gönümüzün gerçeklerine uygun yeni bir devletçilik an- layışını Türkiye için zaruri sayıyoruz. Aynca özel teşebbüsün mutlaka verimli. devlet teşebbüsünün de mutlaka verimsiz olduğu şeklindeki yaygın düşüncenin sağlam delillere dayan- mayan ve geniş bir propaganda ile beslenen bir inanç oldu- ğunu belirtmekte fayda görüyoruz. Verimli çalışma imkânla- rına kavuşmak için mesela İngiltere ve Fransa'da bazı sana- yi kollannın devletleştirilmesine gidilmesini hatırlatmak iste- riz. Bırtakım devlet işletmelerinin verimsiz kalış sebeplerini devletçilikte değii aksine yeter derecede devletçi olmayışı- mızda ve devletçiliği sistemli bir şekilde uygulayamayışımız- da aramak gerektiğine inanıyoruz " Bildiride devletçilik konusunda şu sonuca varılıyordu: "Devletçilik aynı zamanda gelir dağılışındaki adaletsizlik- leri gidermek, sosyal güvenliği gerçekleştirmek, müstahsil ve müstehlikin mutavassıt bir zümre tarafından ezilmesini ön- lemek. bölgeler arasındaki dengesizlikleri ortadan kaldırmaya çalışmak için de en elverişli sistemdir... Devletçilik demok- ratik rejimin sadece bir şekilden ibaret kalmasını önleyip de- mokrasinın kütlelere mal olmasını sağlayacak temel müda- hale vasıtasıdır." "Yön' bildirisi yüzlerce yurttaş tarafından imzalandı. Bu ki- şiler içinde ülkenin önde gelen aydınları, yazarları, sanatçı- lan, polıtikacıları olduğu gibi işçiler, memurlar, her kesimden insanlar vardı. 0 günlerde işbaşındaki İsmet inönü hükümetinde Çalış- ma Bakanı olan Bülent Ecevit bu bikjiriyi imzalamamıştı. Belki de bir bakan olarak 'Yön' bildirisine bağlanmayı doğru gör- memişti. Ama derginin ikinci sayısına devletçilik konusun- daki görüşlerini bir yazıyla bildirdi. Sayın Ecevit 22 haziran günü bu sütunda çıkan mektubun- da "Ustelik ben 'devletçilik' konusundaki kuşkularımı daha 196O'lı yılların başında 'Yön' dergisinin ilk sayısında yer alan 'devletçilik' ağırlıklı bildirgeyi neden imzalamadığımı belirten ve bu derginin sanırım ikinci sayısında yayımlanan yazımla da bir ölçüde açığa vurmuştum. Devletçilikten uzaklaşma- nın ille sağa kaymak, hele ANAP'a yakınlaşmak anlamına geldiği yolundaki görüşlere ise hiç katılmıyorum." 'Yön' dergisinin ikinci sayısını arayıp buldum. Sayın Bü- lent Ecevit'in dergiye gönderdiği yazının önemli bölümlerini birlikte okuyalım, bakalım devletçilik konusundaki kuşkula- rını nasıl belirtmiş: "Bu bildiriyi okuyan herkes demokratik düzen içinde hızlı kalkınma çabasının yarattığı ve yaratacağı ekonomik ve top- lumsal meselelere geniş bir açıdan eğilmek, Bildiri'nin ışı- ğında kendi inanış ve düşüncelerini yeniden tartıp değerten- dirmek ihtiyacını duyacaktır. Demokratik devletçiliğe inananlardan biri olarak, ben de bu bildiriyi okuyunca toplum hayatımızın şu döneminde dev- letçilik anlayışımızın ne yönde değişmesi ve uygulanması ge- rektiğini yeniden düşünmek ihtiyacını duydum. Kendimce şu sonuca vardım: Devletçilik, yalnız devlet teşebbüsü ve devlet işletmeciliği olarak anlaşılmamalı, bütün kesimlerdeki iktisadi ve ticari fa- aliyetle hızlı kalkınma gerekliliği ve gerçek toplum ihtiyaçları arasında, sosyal adaleti, halkın refah ve mutluluğunu ön plan- da gözeten bir verimli anenk kurma mekanizması sayılmalıdır. Böyle bir devletçilik anlayışına göre önemli olan, devlet iş- letmeciliğine her türlü özel teşebbüs imkânını köstekleyici ve teşebbüs ruhunu baltalayıcı avantajlar sağlamak değildir, önemli olan devlet işletmeciliğine teşebbüs ruhunu, özel te- şebbüse de devlet ışletmeciliğinin toplumsal sorumluluğu- nu kazandırmaktır. Bu anlamda bir devletçilik, resmi ve özel kesimlerdeki bü- tün iktisadi ve ticari faaliyetin topluma en yarariı yönde, en verimli bir şekilde ve tam bir ahenk ve güvenlik içinde yürü- tülmesini sağlayabilir." Bülent Ecevit demokratik devletçilik' konusundaki görüş- lerini şu sözlerle bitiriyov "Böyjelikle devletçilik, bir devlet kapitalizmi olmaktan çık- mış, iktisadi ve ticari hayatı toplum yararına göre planlayıp yönlendiren, insan onuruna ve mutluluğuna en büyük de- ğeri veren, halkçı ve hürriyetçi bir devlet düzenleyiciliği hali- ne gelmiş olacaktır." Nereden mi çıktı bu 'devletçilik' tartışması? Sayın Ecevit1 in, Kırmızı Koltuk programındaki sözlerinden... DSP'nin do- ğal lideri orada devletçilik ve devrimciiik ilkelerinin eskidiği- ni, bunlann 6 Ok'tan çıkanlmasının gerektiğini söylemişti. Ba- na gönderdiği mektupta da devletçilik konusunda şimdi be- lirttiği düşünceleri daha 1961 yılında da açıkladığını yazmış- tı. Oysa "Yön'deki yazısını okuyunca Sayın Ecevit'in 'demok- ratik devletçilik'ten yana olduğunu anlıyoruz. Zaten benim de benim gibi devletçilik ilkesini savunanların da istediği, öz- lediği elbette ki 'demokratik bir devletçilik' anlayışıdır. Bu nok- tada arada bir aykınhk yok! Ama devletçilik ve devrimciiik itkeleri için 'bunlar çağdışı kalmıştır, kaldırıp atalım' demenin de yanlış olduğu ortada- dır. Türkiye gibi geri kalmış ya da bırakılmış bir ülkede 'De- mokratik Devletçilik'in eskidiği, gereksiz olduğu düşüncesi- nin büyük bir yanılgı olduğu ortadadır. Oyleyse devletçilik ilkesine karşı çıkmak neden? ALÜMİNYUM İşlerinizde kalite, gününde teslim ve özel fiyat 562 24 14 Galeri • 146 97 38 • 132 64 26 MARMARA ÜNİVERSİTESİ Atatürk Eğitim Fakültesı Resım Bölümü öğrencileri GENÇLER SERGİSİ 7 Haziran - 31 Temmuz DERİMOD KÜLTÜR MERKEZİ S a h ı l y o i u . B t s u r d e i i e r D u ı k K a ; ç e s m e I 5 T A N B U L ŞJ? 16 M-6 Hat OSMANU KUMAŞ VE IŞLEMELERİ SERGİSİ KATALOGU GELMİŞTİR »TİLU EKŞİMOZLUGIL KOUfKSIYONU 19 Haziran - 25 TMnmuz SAN»T GALERISİ TEL: 524 35 92 26 RÖNESANŞ SANATEVİ Öğretiriz, kazandırırız. 1990 yılı Süper eğitimle Gerçek hocalarla, 24 birincilik ikincilik ve ilk sıralar RÖNESANŞ SANAT EVİ Caddebostan Tel: 388008a SAHNE SANATLARI EĞİTİM KÜLTÜR MERKEZİ Hızlandırılmış Konservatuvar hazırlama kursları • BALE • TİYATRO • ŞAN • PİYANO Bakırköy 542 58 00-571 47 61 Erenköy 360 74 11 T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Sihlrli Pabuçlar Bale Kursu TUNCELİ KADASTRO MAHKEMESİ Esas No: 1987/28 Karar No: 1989/346 Davacı: Maliye Hazinesi Davalıiar: Davut Kuloglu, Ke- kil Kalsen, Hasan Kalsen, Hıdır Kalsen, Ibrahım Kalsen, Hasan Doğan, Kamer Şemur ve Ali Aşkın. Dava: Kadastro tesptine itiraz. Dava Tarihi: 20.5.1986 Parsel: 133 Köyü: Kopuzlar Köyü. Davacı Maliye Hazinesi tara- fından davalıiar Davut Kuloğlu ve müşterekleri aJeylıine mahke- memize ikame edilen kadastro tespitine itiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda: Mahkememizce verilen 24.11.1989 tarih 1987/28 esas, 1989/346 karar sayüı hüküm da- vacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olup dosya Yar- gıtay 16. Hukuk Dairesi'nin 8.2.1991 tarih 1990/9840 esas, 1991/2862 karar sayılı ilamı ile onanarak gelmiş olmakla bütün aramalara rağmen adresleri te- spit edilemeyen davalıiar Güla- bi oglu Kamer Şemur, Sadık oğ- lu Ali Aşkın, tsrnail oğlu Hasan Doğan'a Yargıtay ilamının ilanen tebliğine karar verilmiş olduğun- dan Yargıtay ilamının ilanen teb- liğine. llan tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 15 gün içerisinde tashihi temyiz yoluna başvurul- madjğı takdirde karann kesinleş- miş sayılacağı hususu ilan olu- nur. 6.6.1991 Basın: 29164 T.C. BILECIK SULH CEZA MAHKEMESİ Esas No: 1991/71, C.Sav. No: 68-36, Karar No: 1991/96 Hâkim: Hüseyin Özlük 24609 Kâtip: Neşe Gür 152 Davacı: K.H. Sanık: Hasan Bozkaya. Ahmet ve Aysa oğ. 1934 d.lu Bilecik Küplü köy nüf. kay. oturur, okuryazar, sabıkalı, evli, 5 çocuklu. Suç: Gıda maddeleri tuzuğüne muhalefel. Suç tarihi: 3 Ocak 1991. KARAR ÖZETt Sanığın taklit ve tağyir ve tağşiş edilmiş, umumun sıhhaıi için teh- likeli yenilecek ve içilecek sirke imal edip sattığı anlaşıldığından; Sanık Hasan Bozkayanın, TCK'nın 396, 647/4, 72. maddeleri ge- reğince 510.000.- TL. ağır para cezası ile cezalandırılmasına; TCK'nın 402. mad. gereğince sanığın 3 ay müddetle failin cürme vasıta kıldığı meslek sanalın ve licaretinin lanlıne, fiilin işleniş şekli ve niteliğine göre takdiren 7 gün işyerinin kapatılmasına, kesinleşen karar özetinin büyük harflerle yazılmak suretiyle kapatılma süresi ka- dar kalmak üzere kapatılan işyerinin göze çarpan bir yerine yapıştı- nlmasına, aynca karar özetinin mahkemece C. Başsavcılığına bildirilmesine, bilahare masraf: hükümlüden alınmak üzere İstanbul, İzmir'de yayımlanan ve lirajı 100 binin üzerinde bulunah bir gazete- de ve aynca Bilecik'te yayımlanan mahalli bir gazetede ilan edilme- sine, Sanık Bilecik Sulh Ceza Mahkemesi'nin 989/138 Esas, 989/165 ka- rarı ile aynı mahiyette hüküm verildiği ve cezası tecil edildiği yasal süre içerisinde aynı mahiyette tekrar suç işlediği anlaşıldığından TCK'nın 95/2. maddesi gereğince "ertelemenin kaldırılmasına, ce- zasının aynen çektirilmesine" karar verildi. 7.5.1991. tşbu bir sahifeden ibaret karar özeti muddeti içerisinde temyiz edil- memiş olup 7.6.1991 tarihinde kesinleşmiştir. 7.6.1991 İLAN ABANA KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1990/188 Davacı Bozkurt Orman İşletme Mudürlüğü vekili Av. Hakkı Ge- dikoğlu tarafından davalılar Ismail Acar, Musıafa İsmail, Ahmet İs- mail, Emine İsmail, dahili davalıiar Vleliha Karabay, Hasan Acar, Muammer Acar, Salih Acar, Idris Acar. Sadye Acar, Fatma Acar aleyhine mahkememizde açtığı 40 ada 27 parsele itiraz davasının ya- pılan duruşması sırasında verilen ara karan gereğ'nce: Dahili davalıiar İsmail oğlu, 1942 doğumlu Abana ilçesi Çayırcık mahallesinden Muammer Acar ile İsmail kızı 1930 doğumlu. Abana ilçesi Çayırcık mahallesinden Safiye Acar'a, 13.3.1991 tarihli dahili dava dilekçesi ve duruşma günü bilinen adreslerinde tebliğ edileme- miş olup, yaptırılan zabıta araştırmasında da adresleri tespit edile- memiş olup, yaptırılan zabıta araştırmasında da adresleri tespit edilemediğinden, 13.3.1991 tarihli dahili dava dilekçesi ile duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla: Dahili davalıiar Abana ilçesi Çayırcık Mahallesi'nden İsmail oğlu 1942 doğumlu Muammer Acar ile yine Abana ilçesi Çayırcık mahal- lesinden İsmail kızı. 1930 doğumlu, Safiye Acar'ın duruşma gün ve saati olan 8.7.1991 günü saat 09.00'da Abana Kadastro Mahkamesi duruşma salonunda bu dosyaya ait delilleri ile birlikte hazır bulun- maları veya kendilerini bir vekil ile temsil ettirmeleri, aksi takdirde dava basit usule tabii olduğundan HUMK.'nun 509-510 maddaleri gereğince yokluklarında karar verileceği hususu, 13.3.1991 tarihli da- hili dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 14.6.1991. Basın: 47930 GAYRİ MENKULÜN AÇIKARTTIRMA İLANI ANTALYA 3. İCRA MEMURLUĞU'NDAN Dosya No: 1990/789 Satılmasına karar verilen gayri menkulün cinsi, kıymeti, adedi, ev- safı: Bir borçtan dolayı hacizli bulunan Antalya ili Hacısekililer köyü Gölyeri mevkiinde kain 34 parsel sayılı 2292 m ! kâgir ev ve tarla nite- liğindeki gayıeminkul açıkarturma suretiyle satılacakür. Taşınmaz içerisinde 8 x 11.50 m. ebadında iş ve dış duvarlan sıvalı ve badanalı, üzeri ahşap çatı ve Marsilya kiremiti ile örtülü ev ile yi- ne 9 x 10.50 m. ebadmda iç ve dış duvarlan sıvalı karkas yapı tarzın- da üç oda, mutfak, WC'si mevcut, yeni yapılmış ev mevcuttur. Aynca 12x40 m. ebadında iki adet cam sera, 18 adet narenciye fıdanı, 4adet zeytin ve 3 adet dut ağacı bulunmaktadır. Kıymeti: Bilirkişilerce taşınmaz üzerinde bulunan iki adet ev, iki adet cam sera ve agaçlar ile birlikte 99.240.000 TL kıymet takdir edil- miştir. Saûş şartlan: 1- Satış: 22.7.1991 günü saat 14.15'ten 14.25'e kadar Antalya 3. lcra Mudürlüğü önünde açıkarttırma suretiyle yapüacaktır. Bu antırma- da tahmin edilen kıymetin %75'ini ve rüçharîlı alacaklılar varsa ala- cakları mecmuunu ve satış masraflanm geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kal- mak şartıyla 1.8.1991 günü aynı yer ve aynı saatte ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacakhlann alacağinı ve satış masraflannı geçmesi şartıyla en çok arttırana ihale olunur. 2- Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın temi- nat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı iste- diğüıde 20 günü geçmemek üzere mehil verüebilir. Dellaliye, resmi ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıeıya aittir. Birikmiş vergiler saüş be- delinden ödenir ve KDVsi alıeıya aittir. 3- Ipotek sahibi alacakhlarla diğer Ugililerin ( + ) bu gayri menkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayanağ] belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazım- dır; aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse lcra ve lflas Kanunu'nun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve VtîO faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebümesi için dai- rede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıeıya bir örneği gön- derilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 990/785 sayüı dos- ya numarasıyla memurluğumuza başvurmalan ilan olunur. 27.5.1991 ( + ) llgüiler tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 47630 SATILIK 1988 model 37.000 km. Ford 2000 GLS 42.000.000 TL. Tel.: 512 05 05 / 485 - 486 T.C. OF KADASTRO MAHKEMESİ Sayı No: 990/27 Davacı Orman Idaresi tarafından davalı Nezahat Sandıkçı ve ar- kadaşlan aleyhine Of Bölümlü Köyü 1253 Parsel Nolu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla açılan kadastro tespitine itiraz davasının yapılan yargılaması sırasında davalı Ahmet kızı Ne- zahat Sandıkçı'nın adresi saptanamadığrndan dava dilekçesi özeti ile duruşma günü ve saatinin ilanen tebliğine karar verilmistir. Davanın yargılaması 5.7.1991 gününe ertelenmiş olduğundan da- vaJının anılan günde duruşmada hazır bulunması ya da kendisini ve- lcille temsil etürmesi aksi takdirde kendisine tebliğin ilan tarihinden 15 gün sonra yapılmış sayılacağı ve yokluğunda yargılanmasının ya- pılıp karar verileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 47829 PENCERE Halksız Iktidar Frenk soruyor: — Yumurtasız omlet yapılır mı? Türkçesi: — Etsiz şişkebabı olur mu? Kıymasız karnryarık, lahanasız kapuska, patlıcansız beğen- di, pirinçsiz pilav olur mu? Olur mu olur... Ya sömürüsüz uygarlık? Tarih babanın anlattıklarına bakılırsa şimdiye dek sömü- rüsüz uygarlık olmamış; nerede sömürü yoğunlaşıp odaklaş- mışsa, uygarlık orada uç vermiş; Mısır, Çin, Yunan, Roma bir yana; Batı uygarlığının temelinde öylesine rezilâne bir sö- mürü süreci yatıyor ki aman Allah!.. 20'nci yüzyılda insanlık 'sömürüsüz uygarlık' denemesine girişeyim dedi; ama ağzına yüzüne bulaştırdı... Peki, sömürüsüz uygarlık olamayacak mı? Olacak... olacak... insanoğlu kafasına bir fikri takmaya görsün, ille de gerçek- leştirir, iki ayaklının elinden uçan kuş kurtulmaz. Dünya sö- mürüsüz uygarlığa gebe kaldı; ağrıları, acıları, sancıları do- ğumun güç olacağını gösteriyor. Peki, halksız iktidar?.. Sürgünde yaşayan krallar, suttanlar, şahlar, diktalörler var; tacını, tahtını, kottuğunu yitirip de gurbet elde boş gezenler, halksız iktidar olamayacağını vurguluyortar. Krala, sultana, şaha, padişaha bite bir halk lazım ki tepe- sine binebilsin... Önce alışveriş... Sonra fiş... Önce halk... Sonra iktidar... Ancak çağdaş uygartıkta işler değişti; adına demokrasi de- diğimiz bir garip yönetim biçimi ortaya çıktı; halkın yönetime katılmadığı, dışlandığı, devreden çıkarıldığı süreclerdeki ik- tidara kem gözle bakılıyor. Halktan kopuk iktidar; yumurta- sız omlet, etsiz şişkebabı, patlıcansız beğendi, pirinçsiz pi- lav gibi yadırganıyor; demokraside halksız iktidar olamıyor... * 1990'lar Türkiyesi'nde sokağa çık, önüne gelen yurttaşa selam verdikten sonra sor: — İktidardan yana mısın? — Hayır... , Bir daha sonra gelene sor: — İktidardan yana mısın? — Hayır... 1987'de yapılan genel seçimde her 100 yurttaştan 36'sı ik- tidardan yana, 64'ü iktidara karşıydı. Parlamentoda tersine bir oran kuruldu; yüzde 64 iktidardan yana milletvekili, yüz- de 36 muhalefet oldu. 1989'da yapılan yerel seçimde her 100 yurttaştan 80'i iktidara karşı çıktı: — Hayır!.. Geldik 1991'e... 1992'nin eli kulağında; ama kamuoyu yoklamalanna göre her 100 yurttaştan 85'i iktidara 'hayır' diyor... Halksız iktidar işte buna derter!.. Ne var ki halksız iktidarın halk umurunda değil!.. Halksız iktidar hem başbakanlığa sahip, hem cumhurbaşkanhğına; hem 'konut'a yayılmış, hem 'Köşk'e oturmuş; Türkfye'nin yaz- gısının üstüne oynuyor. • Bir ülkede halksız iktidar egemenliği kurulmuşsa ilk gö- revonu koltuktan indirmektir. Hele halksız iktidar "aileboyun- da', 'hanedan'a dönüşmüsse aman Allah... Türkiye çağı geriye doğru atlayıp 19. yüzyıla, hanedan yö- netimine geri mi döndü? DÜZELTME KIRKLARELİ CAM SANAYİİ A.Ş.'nin 28.6.1991 günü yayımlanan "Tasarruf Sahiplerine Duyuru"*ilanının 4. maddesindeki satış fiyatı değeri yanlış çıkmıştır. Aşağıdaki şekilde düzeltir, özür dileriz. 4. Satış Süresinin Birinci Günündeki Satış Fiyatı: Kupür Değeri (TL). İlk Gün Satış Fiyatı LOOO.OOOr 592.014r Beşiktaş Atatürk Lisesi mezunu (1982-1983) can arkadaşımız ESRA GENÇAL'ı (ENGİNOĞLU) yitirdik. Tann geride kalanlara sabır versin. "Doğum günlerinin ötesine sonsuzluğun ilerisine özgürce ve mutlulukla uç. Ara sıra istediğimiz zaman sonu gelmeyen bir kutlamanın içinde buluşuruz." SCVIF ARKADAŞLARI İLAN PİRAZİZ KADASTRO MAHKEMESİ Esas No: 1989/4 Davacı: Mehmet Terzioğlu, (ölü mirasçısı) a) Sevim Terzioğlu, b) Günay Terzioğlu, c) Emine Terzioğlu, d) Sevgi Terzioğlu, e) Sevil Terzioğlu, f) Suzan Terzioğlu, g) Ömral Terzioğlu, h) Nevil Terzi- oğlu, ı) Neriman Terzioğlu, i) Aynur Terzioğlu, N.Piraziz K.'den. Davalı: "burmuş (Mehmet) Demirali, Nuri oğlu, Nefsipiraziz K. ' d e n . Davacı mirasçıları Günay ve Sevgi Terzioğlu'nun adresleri tespit edilemediğinden duruşma günü tebliğ edilememiştir. Tebligat Kanunu'nun 28. vedevamı maddeleri gereğince ilanen teb- ligat yapılmasına karar verildiğinden duruşma günü olan 26.9.1991 tarihinde saat 09.05'te mahkemede hazır bulunmaları veya kendile- rini bir vekille temsil ettirmeleri ve KK.nun 28/2. md.'si gereğini ye- rine getirmeleri, aksi halde yargılamanın yokluklarında devam olunacağı ve hüküm verileceği ilanın tebligat yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur. Basın: 29339 T.C. KASTAMONU SULH CEZA MAHKEMESİ Esas No: 990/360 Esas Karar No: 990/882 Karar Hâkim: tbrahim Erdemir 22085 Kâtip: Halime Küçükaslan Kastamonu Sulh Ceza Mahkemesi'nin 7.11.1990 tarih ve 990/360-882 sayılı karan ile; Alaaddin ve Nezahatten olma, 1965 doğ. Kastamo- nu merkez Hepkebirler Mah. nf. kayıtlı ve Beyçelebi Mah. Atatürk Cad. No: 65'de oturan sanık Ali İhsan Yüceilyas hakkında; Gıda maddeleri tuzuğüne muhalefet suçundan dolayı eylemine uyan TCK 398, 402, 647 sa. ya. 4, TCK 72 maddeleri gereğince neticeden dön yüz doksan bin lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, Üç ay süre ile meslek. sanat ve ticaretin tatiline, Bir ay süre ile işyerinin kapatılmasına, Yine mahkememize ait 1.8.989 tarihinde kesinleşen 30.6.989 tarih, 989/171-533 sayılı ertelenmiş cezaya ilişkin ilamında aynen infazına ve cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, buna dair ilandır. 28.5.1991 Basın: 29167 SATILIK Halı saha, lokal ve çay bahçesi Tel: 323 11 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle