Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 HAZİRAN 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7
Çağdaş bale gösterisi
• Kültür Servisi — Jlki geçen yıl düzenlenen 'Türk
Koregraflan Çağdaş Bale Gösterisi' gelenekselleşiyor.
Çağdaş Bale Topluluğu'nun Sanai Yönetmeni Cem
Ertekin'in organize ettiği etkinlikte deneyimli
koregraflann yanı stra yapıtlannı ilk kez sergileyecek
olan genç koregraflar da bulunuyor. Figen Yücel'in
'Ocaridas', Ipek Dursun Kellenberger'in 'Özlem-Onur ve
Duyumsallık - Hüzün', Sibel Kasapoğlu'nun 'lkisi', Cem
Ertekin'in 'Bir Pan'ın Öğleden SonrasıO ve 'Operadaki
Hayalet' adb yapıtlarının da yer aldığı gösteri 30 Haziran
1991 günu saat 18.00'de Beşiktaş, Devlet Resim ve Heykel
Müzesi'nde izlenebilir.
MÜZİK
Bilkent'te nıüzik yaz okulıı
• ANKARA (AA) — Bilkent Üniversitesi Müzik Yaz
Okulu'nun dördüncüsü, bu yıl değişik ülkelerden 100
kadar genç sanatçının katüımı ile 1-31 temmuz tarihleri
arasında Ankara'da düzenlenecek. Bilkent Üniversitesi
Müzik Fakultesi Dekanı Prof. Ersin Onay'dan edinilen
bilgiye göre bu yıl Mozart'ın ölümünûn 200. yıldönumü
dolayısıyla özel program hazırlanan yaz okulunda devlet
sanatçılan Prof. Gurer Aykal, Prof. Suna Kan,
viyolonselde Ruşen Güneş ve genç piyanist Emre Şen de
görev alacaklar. Müzik eğitimi veren kuruluşlardan mezun
olan genç sanatçılara yüksek duzeyde ek muzik
olanaklan sunmayı amaçladıklannı belirten Ersin Onay,
çalışmada şan, yaylı çalgüar ve piyano için özel master
çalışmalan da yapılacağını söyledi. öğrencilerden oluşan
Bilkent Uluslararası Gençlik Senfoni Orkestrası, Şef
Gûrer Aykal yönetiminde Ankara, Istanbul ve tzmir'de
bu yıl da çeşitli konserler verecek. Konserde Ferit
Tuzün'ün "Çeşmebaşı" suiti, Lizst'in orkestra ve piyano
için Macar Halk dansları ve Mozart'ın keman viyola ve
orkestra için KV 364 "Konçertant Senfoni*si
seslendirilecek.
lirışkadan Nağmeler'
• Kiütür Servisi — 1986 yılında tıp öğrenimlerini
sürdüren beş öğrenci tarafından kurulan Seyir Defteri
müzik topluluğunun geçen yıl gerçekleştirdiği "Uzun
Yağmurlardan Sonra" başlıkh kasetinden sonra topluluk
ikinci kaset çalışmalan "Tırışkadan Nağmeler"i piyasaya
çıkardı. Albüme adını veren parçanın sözleri dışında söz
ve müzikJeri topluluk elemanlanna ait olan "Tlnşkadan
Nağmeler"de Uk kasetleri "Uzun Yagmurlardan Sonra"ya
göre değişik bir yaklaşım benimsemiş topluluk.
"Tlnşkadan Nağmeler"de yalnızca îstanbul anlatüıyor,
kimi şarkılarda yaşayan, kimi şarkılarda ise "kaybolan
Îstanbul"... Seyir Defteri, vokalde Ceren Soylu ve
Ataman Oğuz, gitarda Macit Çetin ve bas gitarda Tayfun
Hancılar ve bateride Tacihan Uygur'dan oluşuyor.
DERGİ
Varlık'ta Yunus Emre
• Kttltür Servisi —
Varhk'ın yeni
sayısında Konur Ertop,
Adnan özyalçıner,
Sennur Sezer, Erdoğan
Alkan, D. Halbout
lanney, Yves Regnier ve
Ahmet Emre'nin Yunus
Emre'yi farklı açılardan
ele alan yanlanna yer
veriliyor. Dergide aynca
1991 Sait Faik öykü
ödulü'nü "Sen de Gitme
Triyandafilis" adlı kitabı
ile kazanan Ayla Kutlu
ile yapılan söyleşi de
okunabilir. Soruşturma
bölumünde 'Edebiyatta
Aşka Ne Oldu?'
sorusunu Necati Cumalı, Tomris Uyar, Nazlı Eray,
Ahmet Altan, Ataol Behramoğlu, Atilla Birkiye
yanıtlıyor. Varlık'ta Nazlı Eray, Erdal Ataberk, Sulhi
Dölek, Mazhar Candan, Füsun Erbulak, Gürsel Aytaç,
Barlas özankça, Sibel Türkmenoğlu, Süreyya Evren, H.
Bülent Kahraman, Veysel öngören, Cahit Tanyol, Nurer
Uğurlu, Safa Kaplan, Yusuf Çotuksözen, Nihat Ziyalan,
Atilla Birkiye yazılan yer alan diğer yazarlar. Bu ayın
konuk çizeri ise Behiç Ak.
Kahramanmaraş özel sayısı
• Kültür Servisi — Türkiye tş Bankası Kültür Yayınları
tarafından yayımlanan ve kültür, sanat değerlerimizin
tanıtümasını hedefleyen Kültür ve Sanat Dergisi'nin
Kahramanmaraş özel sayısı saüşa sunuldu. Uç ayda bir
yayımlanan Kültür ve Sanat Dergisi'nin bu sayısında;
Kahramanmaraş geleneksel kadın giysileri, Elbistan Ulu
Cami, Afşin Eshab-ı Kehf Külliyesi Hanı, Destanlar
Şehri Kahramanmaraş, Kahramanmaraş Altın-Gümüş
Sırmalar tçinde, Anlamadım (şiir), Kahramanmaraş Ağaç
Oyma Sanatı, Kahramanmaraş'ta Bakırahk, 12 Şubat
Düşü (şiir), Kahramanmaraş'ta "Maraş tşi" tşlemeler,
Kahramanmaraş'ta bulunan Geç Hitit ÇağVna Ait Eserler
Dûnyayı Dolaşıyor, Kahramanmaraş Müzesi,
Kahramanmaraş'ta Bir Türkmen Oymağı: Mahkenliler,
Evrensel Yunus Emre, Fotoğraf ve Sanat -II-, Avrupa'da
Türk Sanatçıları/Azade Köker ve Sanatı, Çelik Dantelden
Giyim Eşyalan: Zırhlar, Ender özellikte tki Türk Hahsı
adlı makaleler ile Türkiye Iş Bankası'ndan haberler yer
ahyor. Derginin son bölumünde ise konulann Ingiüzce
özetleri buiunuyor.
SİNEMA
'Haydi Reyoğhı'na Çıkahırf
• Kültür Servisi — Îstanbul Film Ajansı, Beyoğlu
Sineması ve Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün işbirliği ile
düzenlenen 'Beyoğlu ve Sinema Şöleni' yarın başlıyor.
Beyoğlu Sineması'nda izlenebilecek gösterüer 4 temmuz
gününe dek sürecek. Hafta boyunca uluslararası alanda
odüller kazanmış çağdaş filmler sunulurken fuayede
sinema kitaplan sergilenecek, afış ve kartpostallar
satüacak. Aynca 1991 yıh Yunus Nadi Kısa Film
Odülü'nün birinciliğini paylasan Hakkı Mısırlıoğlu ve
Yeşim Ustaoğlu'nun kısa fılmleri de ilk kez gösterilecek.
Kitap sergisinde Atilla Dorsay'ın yeni yayınlanan
'Beyoğlu' albumünün tanıtım ve satışı yapılacak. 'Haydi
Beyoğlu'na Çıkahm' sloganı ile özetlenen etkinlikler
kapsamında yann F.E.Solanas'ın 'Tangolar' (yukanda),
29 haziran cumartesi günü D. Dörtte'nin 'Erkekler', 30
haziran pazar günü S.Frears'ın 'Benim Güzel
Çamaşırhanem', 1 temmuz pazartesi günü F.E. Solanas'm
'Güney', 2 temmuz salı gunü Z.Fabri'nin 'Ağıt', 3
temmuz çarşamba günü P.Loungine"in 'Taxi Blues' ve 4
temmuz perşembe gunü P.Almadovar'm 'Bağla Beni' adlı
filmleri gösterilecek.
Mehmet Sander çalışmalannı kendi dans grubuylaABD'de sürdürüyor
Tutkusu,dans ve güreşMehmet Sander'in dans
grubunda dansçılann yanı
sıra birer de güreşçi, halterci
ve cimnastikçi var. Sander,
ABD'de AIDS'in genç
dansçılar arasındaki
yaygınlığının bu ülkedeki
dans sanatını etkilediğini
belirtiyor.
Kültür Servisi — Dans uğraşına lstan-
bul'da Geyvan McMillen ve Dansçıları
ile başlayan Mehmet Sander, şimdı ça-
lışmalannı Mehmet Memo Sander Dans
Topjulugıı'yla ABD'de surduruyor. Dans
eğitimini Londra Çağdaş Dans Okulu'n-
da ve CSULB'de 1987'de BFA progra-
mıyla gerçekleştiren Sander, CSULB
Dans Fakultesi'nde Gus Solomons Jr.,
Rachel Rosenthal, Elizabeth Streb ve
Margaret Jenkins ile eğitim gördu.
1989'da American College Dans Şenlı-
ği'nde Cunningham Studio ödülu ve
CSULB Fine Arts Affüiates bursu alan
Sander, 1990'da da Harvard Üniversite-
si bursu kazandı. Sander, havatına "dans
ve güreş"in yön verdiğini söyluyor. Sa-
natçı, "Belki bir gun lstanbul'a gelip gü-
reş milli takımıraızla dans grubumu ku-
rannı. Böylece Kafakoi Dans Grubu ku-
rnlmuş olur" diyor.
—Dans ederken istediğinizi yaratabi-
liyor musunuz?
—Yeni bir eseri bitirdiğim zaman iste-
diğimi yarattığıma inanıyorum. Dans, sı-
nırlarımı zorlamam için kullandığım bir
araçür. Hayatı önce fiziksel, sonra da
duşünce ve duygularla yaşıyorum. Bu
yüzden dans ve güreş hayatımda bana
yön veriyor. Danslanmda, ayakta kala-
bilme ve yaşama savaşı var. Her dansı-
mı depreme hazırhk provası gibi görii-
yorum. Dansçılanm sahnede dramatik
değil, gerçek ölüm kalım savaşı veriyor
ve şu ana kadar da sağ kalabildik.
—KoregrafUerinizde enerjinin yanı
sıra zalim bir güç gösterisi var. Neyi
amaçuyorsunuz?
—Bence bu saf bir güç gösterisi, za-
lim bir tarafımı gönnüyorum, ama bü-
tün eleştirmenler bugüne kadar "Volvo
Test Arabası", "Cebennem Rüzgân",
"Şeytankovan" gibi yakıştırmalarda bu-
lundular. Bunun nedeni, kullandığım
aşın hız ve sahnede gerçek risklerle kar-
şılaşmamız. tlk amacım, bu hız ve heye-
can kullammı ile seyirciyi ilgili tutmak
ve analiz etme süresini sıfıra indirmek.
Böylece seyirci analize girişmeden, sah-
nedeki eseri merak (ve kaygıyla) izliyor;
ve dansı izlerken eve gidince ne pişire-
ceğini düşünmeye vakti kalmıyor. (Ara-
KAFAKOL DANS GRUBU — Mehmet Sander, grubuyla Türkiye'ye gelmek de isti-
>or. Sander, "Belki bir günlstaabul'da güreş milli takınumızla dans grubu kuranm"
diyor. "Böylece Kafakoi Dans Grabu kurulmuş olur." (Fotoğraf: Paul Mc Millen)
da öyle olur ya!..)
—Türkiye'den çıkmış bir dansçı ola-
rak Amerikan dansı sizi etkiliyor mu?
Yoksa kendi dans dilinizin peşinde
misiniz?
—Dans bir yerde bilimdir (hareket bi-
limi). Her koregraf, laboratuvanna gi-
rip bilim adamı düzeyinde araştırmah-
dır. Ben de yoğun bir çalışmayla yerçe-
kimi kaygısı olmayan bir dans dili pe-
şindeyim. Yalnız matematik, geometri ve
kinetik fizik kurallannın yoğunlaştığı bir
anlatım için çahşıyorum. Merce Cun-
ningham hep çok yakından takip ettiğim
bir sanatçı oldu. Cunningham'uı alan
kullammı ve dansçı hareketiyle zaman
ilişkisi her zaman ilgimi çekti. Kendi
dans dilimi yaratırken gureş, boks ve mi-
mari çok yardımcı oluyor. Sahne al?nı-
nın mümkün olduğu kadar ekonomik ve
kısıtlı kullanıldığı eserler üzerinde çah-
şıyorum.
—Mehmet Memo Sander Dans Top-
luluğu'nun tarihçesinden söz eder misi-
niz? Amerika'da dansçı olarak yaşamak
gün gectikçe zorlaşıyor. Bir Türk olarak
nasıl başanyorsunuz?
—Son dort yılda çeşitli dansçılar kul-
lanarak, bu dansçılara bir güreşçi, bir
halterci ve cimnastikçi katıp grubu kur-
dum. Sanatla ilgili bütün dallarda yaşam
sürmek zor. Bir yandan tutucu, dinci sağ
gruplann sansür baskılan, bir yandan
para, merak ve ilgi gelmemesi, bir yan-
dan artan AIDS krizleri ve okuma ora-
nının duşmesi, her şeyi zorlaştınyor. Ben
öğretmenlik yaparak ve yardım fonu ara-
yarak ayakta kahyorum. Hayatımı, son
günume kadar dansa adadım, o yüzden
şartlar zor da olsa bir şey değiştirmeye-
cek; yolumda ilerliyorum.
—Modern dansta şu günlerde Ame-
rika'da neler yapdıyor?
—Amerika'da 80'li yülarda post-
modernizm akımı gelişti. Bill T. Jones,
Mark Morris bu akıma yenilik getirdi-
ler. 1990'da hukumetin sansür kısıtlama-
lan sanatçılan daha da kızdırarak cin-
sellik ve şok etkisi yaratan eserler yap-
maya itti. En son gördüğüm gösteri Bill
T. Jones'un Tom Amca'nın Kulubesi ve
52 Çıplak Adam'dı. Bu dans ırk ayrım-
cıhğının yanı sıra eşcinselhğe olan aleyhte
tutumu da eleştiriyordu.
Amerika'da dans durakladı. Sanatçı-
lar stüdyoda terlemek ve aylarca iyi bir
eser çıkartmak için çabalamak yerine,
kestirme yoldan pek de iyi olmayan
'•perfonnance art" eserleri yaratıyor. Fi-
ziksel yorgunluğu ve maddi tatminsizli-
ği yüzünden dansçılar yılıyor. Bence baş-
ka bir neden de koregraflann hareket
üzerine araştırma yapamayıp dünku çor-
banın çorbasını yapmalan. Dansın du-
raklamasımn nedenlerinden bir diğeri de
pek çok önemli gencin erken yaşta
AIDS'den ölmesidir. Televizyonun oku-
mayı ve kültürü yendiği bir toplumda se-
viyeli bir seyirci ve dans izleyicisi bulmak
zor. Bu yüzden ise çeşni katıp "yeni
dans"ı geliştirmek yeni koregraflann
elinde.
—Türkiye'ye dönmeyi düşünüyor mu-
sunuz? Donerseniz ne tur calışmalar ya-
pacaksınız?
—Yakın gelecekte gnıbum ile Istan-
bul'da bir iki gösteri yapmayı düşünü-
yorum. Gelecek üç yü şimdiden dolu.
Kaliforniya ve New York'da gösterilere
devam edeceğiz. Ayakta kalırsak yılda
bir lstanbul'a gelip kısa sureli çahşma-
lar yapacağim. Bir yerde temelli yerleş-
meyi düşünmüyorum. özgür ve konsant-
re çahşabileceğim her yerde yaşaya-
bilirim.
Grubumla birlikte buraya gelmeyi çok
isterim. öğretmenlik yapmayı ve yeni in-
sanlarla tanışmayı her zaman seviyorum.
Kimbilir, belki bir gün tstanbul'a gelip
milli güreş takımımızla dans grubumu
kuranm. O zaman temelli buraya yerle-
şebilirim. Böylece "Kafakoi Dans
Gnıbu" kuruhnuş olur.
Chefin oynadığı
f
Denidazlan
i
üç sinemada binden gösteriliyor
Aşk, ozgürlugü oldurur mu?Kiiltur Servisi — Aşık olmak-
tan korkan iki kadın... Bir an-
ne ve kın. Aşk, özgürlüğün yit-
mesi anlamına mı geliyor ve
eğer öyleyse buna değer mi? tki
denizkızı gibi denize atladığın-
da boğulmaktan korkan iki ka-
dın.
"Denizkızları-Mermaids",
Istanbul'da Beyoğlu Emek,
Çemberlitaş Şafak, Izmir'de Iz-
mir sinemalannda gösterime
girdi. FUm, çocukluktan bir tür-
lü kurtulamayan bir anne ile ar-
tık büyüdüğunün farkma varan
kızı arasındaki fırtınalı ilişkile-
ri konu ahyor. Ünlü şarkıcı-
oyunu Cher'in canlandırdıgı bu
anne, Bayan Flax, biUnen anne-
lerden değil. özgür, çılgın, kav-
gacı, çekici, zaman zaman da
tam anlamıyla bir deli... Kendi-
sinin zıt yaradıhşındaki kızı ise
rahibe olma tutkusuyla yanıp
tutuşan küçük bir "hanımefen-
di!"
Amerikalı yazar Patty Danı/-
ın aynı adlı romanından June
Roberts'in senaryolaştırdığı fil-
min yönetmenliğini Richard
Benjamin üstlenmiş. tlk filmi
"My Favorite Year'M 1982'de
çeken Benjamin, bu filmle Os-
car'a aday gösterüdi. 1984'te
"Racing With the Moon",
"City Heat", Tom Hanks ile
birlikte "1116 Money Pit", Sid-
tÇILGIN BtR KADIN — "Maske" adh fümde de aradışı bir anneyi canlandıran Cber, "Denizkulan^
ndabilinenannelerdenfarkh/'çdgın'birkadm. BobHoskinsde "Denizluzlan"nın başroDerinde
ney Poitier'li "Little Nikita",
Kim Basinger'h "My Stepmot-
her is an Alien-Üveyannem Bir
Uzaylı" ve son olarak da
"Downtown" Fılmlerine imza-
sını attı.
"Denizkızlan"nın zengin bir
teknik kadrosu var. Filmin gö-
nıntu yönetmeni, "Öldüren Ca-
zibe" fihnınden anımsayacağı-
nız Howard Atherton, yapım
tasanmcısı "Hannah ve Kızkar-
deşleri"ne imzasını atan Stuart
Wnrtzel, kostüm tasarımcısr ise
"Küçük Korku Dükkânı"nda-
ki ilginçlikleriyle tanınan Marit
Allen.
Film, 1960'h ydlarda geçiyor
ve yansıttığı çevre ile izleyicide
bir nostalji de yaratıyor. Kos-
tüm tasanmcısı Marit Allen, o
yülann "dar ve üste oturan" kı-
yafetlerinin Bayan Flax'e çok
uygun olduğunu söylüyor ve
"Flax bir kadın olarak kendin-
den çok emin. Bunu kıyafetle-
riyle vurgulamaktan çok hoşnut
oluyor" diyor.
Filmin oyuncu kadrosu, son
yıllann önde gelen Amerikan
oyunculanndan Cher'in yanı sı-
ra Bob Hoskins, VVinona
Ryder, Michael Schoeffling ve
Christina Rkci'den oluşuyor.
Cher, 1985 yıhnda gerçek bir
yaşamöyküsunden yola çıkıla-
rak çekilen "Mask-Maske" fıl-
minde de "sıra dışı" bir anneyi
canlandırmıştı.
"fw»ni7ifiTfan"nrta canlandırdı-
ğı anne için ise şunlan söyluyor:
"O herfcesin Doris Day'e
benzemeye calıştığı bir dönem-
de kendine özgu ve kararlı bir
insan olmaya çalışıyor. Çok
güçlü, çok esprili ve hiçbir za-
man sıkıcı olmavan bir kadın.
6O'lı yıllarda auşümışın çok ote-
sinde modern, kendi kurallan-
nı koyabUen biri."
Yönetmen Richard Benja-
min, fümdeki iki temel kişiliğin
hiçbir kategoriye giremeyeceği-
ni vurguluyor ve "Anne yan kız
yan kadın, km yan kız - yan
balık. Her ikiside aynı deniz-
kızlan gibi suyun hem içinde
bem dışında kendilerine bir yer
arayışı içinde" diyor.
Spike Lee'nin Uungle Fever1
'fîlmi de ABD'de tartışmalamyol açtı
Irk, seks, sınıf ve uyuşturucuSon Cannes Şenliği'nde ilk gösterimi yapılan
"Jungle Fever", ABD'de gösterilmeye başlar
başlamaz pek çok yeni tartışma yarattı.
ŞEBNEM ATİYAS
NEW YORK — "Vazgeçtfam,
degmez, seni sevmiyonun ve se-
nin de beni sevmiş oldağnndan
ciddi olarak şüpheliyim. Aşkın
her şeyin üstesinden gelebilece-
gi sadece Walt Disney fUmlerin-
de geçerbdir ve ben Disney fflm-
lerinden nefret ederim." Cannes
Festivali'nde ilk gösterimi yapı-
lan "Jnngle Fever" fılminde,
Amerikan sinemasını ciddiyetle
sorgulayan Spike Lee'nin ırkçı-
hk ve sinemayla ilgili mesajı bu
sözlerde saklıydı. Füm ABD'de
geçen hafta gösterilmeye baş-
landı. Spike Lee'nin diğer film-
leri gibi, gösterime girmesiyle
birlikte pek çok yeni tartışma
getirdi, toplumu kendine açtı.
Geçen yıl Yusuf Hawkins adlı
bir siyahın linç edildiği Nevv
York'un Howard Beach adlı
Italyan mahallesinden bir ka-
dınla, Harlem'den evli bir adam
arasındaki "yasadışı" ilişkiyi
konu aldığı "Jungle Fever"
hakkında Spike Lee şunlan söy-
lüyor: "Jungle Fever'i Mo Bet-
ter Blues filmini yaparken du-
şünmeye başladım. Tam o sıra-
da ABD'nin bir numaralı soru-
nu olan ırkçüığı çok yanlı isle-
mek gerekrigini düşündüm. Do
The Right Thing ırkçıhk hak-
kındaydı. Ancak sadece ırkçıhk
kakkındaydı. Bu film ırk, seks,
sınıf ve uyuşturucu hakkında.
Bu daha çabuk parlayabilecek
bir kanşım."
Filmin Hariem'deki "uynştu-
rucu evlerinde" çekilen sahne-
lerinin yanı sıra hem sinematog-
rafı, hem de metin açısından en
etkileyici sahnelerinden biri, ko-
casının bir beyaz kadınla kendi-
sini aldattığını öğrendikten son-
ra arkadaşlanna dert yanan si-
yah kadının evindeki toplantı.
Lee 'Jungle Fever' filmi için 'çabuk parlayacak bir kanşım' diyor.
Sahne üç gün boyunca iki ka-
meranın sürekli çahşmasıyla çe-
kildi. Kadmlar topiantısında si-
yah erkekler ve beyaz kadmlar
çekiştirilirken "Siyah erkeklerin
çogunlugu ya homoseksüel, ya
uyuşturucu müptelası ya da ha-
piste. İyi olanlan bunun farkın-
da olduğu için en az 10 kadınla
birden birlikte oluyorlar, sağa
sola bir yığın bebek bırakıp çe-
kip gidiyorlar" şeklindeki bir
saptamaya, aldatılan kadın
"Gerçi benim erkegim beni bı-
rakıp gitti. Ama siyahlar arasın-
da halen iyileri olduğu inancın-
dayım, mesela işci sınıfına ba-
kalım, bir otobüs şoföriı, çöp-
çü ya da onun gibi bir şey onla-
nn nesi \armış, onlar gayet nor-
mal insanlar" diye cevap veri-
yor.
Konuşma, "Hele beyaz ka-
dınlar, onlara hayret ediyorum.
Siyah erkekleri, ekmekten son-
ra kat edüea ikinci harika ola-
rak göriiyorlar. Babalannın ha-
yat boyu kendilerinden sakla-
dıklan o üahi şeyi alabilmek için
herşeyi feda edebflirler" gibi il-
ginç ifadelerle çoğunlukla emp-
rovize olarak devam ediyor.
Brooklyn'in Cobble Hül ke-
siminde büyüyen ve en-yakın ar-
kadaşı bir ttalyan olan Spike
Lee'nin siyahlara yönelik eleş-
tirileri Afrikalı siyahlar arasın-
da büyük tepki topluyor. Bu-
na karşılık beyazlar arasında
Lee'ye karşı bir sempati yaratı-
yor. Hollywood'da beyaz sine-
macılann ırkçıhk hakkındaki
filmlerinde çoğunlukla filmin
ırkçılığa karşı kahramanı bir be-
yaz olur, siyahlann yamnda sa-
vaşır.
Böylece beyaz seyirci si-
nemadan, "kötü beyazlann ya-
nı sıra ırkçdıf a karşı savaşan iyi
beyazlar" olduğuna sevinerek
çıkar. Spike Lee'nin Hollywo-
od'a karşı savaşının önemi de
burada.
Umuda
\blculuk
• FRANKFURT (AA) —
En iyi yabancı film dahnda
Oscar ödülünu alan
tsviçreli yönetmen Xavier
KoUer'in 'Umuda Yolculuk'
filmi, Almanya'da
gösterime girdikten sonra
son derece olumlu eleştiriler
alıyor. İnsan tacirlerinin
oyununa gelerek tsviçre'yc
kaçak girmeye çalışırken
oğullan donarak ölen Türk
ailesinin aa öyküsünü
anlatan Koller, 'Rüyalar ve
gerçekler' arasındaki
çelişkiyi beyazperdeye
mükemmel bir biçimde
yansıüşıyla ovgü topluyor.
Koller, gerçekçi eseriyle
övülürken Fıhnin Türk
oyunculan da Alman
basınında olumlu eleştiri
alıyorlar. Eleştirmenler,
hayalleri yıkılan, hapse
duşen ve çocuğunu yitiren
Turk ailesine gösterilen tek
tük insancıl yaklaşımlann,
bu insanlara yapılan
acımasız uygulamalan telafı
edemediği mesajının filmde
iyi bir biçimde verildiğini
söylüyorlar.
Kasedere zam
• ANKARA (AA) —
Sinema ve Müzik Eserleri
Destekleme Fonu için
uretilen her kaset ve plak
kopyasından alınan kayıt
tescil ücretlerine yüzde 100
zam yapıldı. Resmi
Gazete'nin önceki günkü
sayısında yayımlanan
Bakanlar Kurulu kararına
göre sinema sanayii ve
müzik sanatının gelişimine
katkıda bulunmak amaayla
kurulan fonun gelirleri
arasında yer alan sinema,
video eseri, plak ve
kasetlerden alman paylar
yükseltildi. Karara göre
daha önce her yerli film
kopyası için alınan bin lira
2 bin liraya, yabancı film
için alınan her S bin lira da
10 bin liraya yükseltildi.
Yerli video kaset
kopyasından bandrol başına
alınan 300 lira 600 liraya,
yabancı video kasetten
alınan ücret de 1200 liraya,
plaklardan alınan 50 lira da
100 liraya çıkanldı.
Colombat'tan
Robinson
Crusoe
• Kültür Servisi — Daniel
Defoe'nun 'Robinson
Crusoe' adh romammn son
• adaptasyonunu ftansız
sanatçı Jacques Colombat
gerçekleştirdi. Gerçekçi bir
bakış açısı ve boyah
dekorlarla örülü fılm,
Colombat'nın ilk uzun
metrajlı çizgi filmi. Üç
boyutlu Colombat imialı
'Robinson Crusoe" daha
önce Fransa, Danimarka,
Çekoslovakya, Romanya,
SSCB ve Meksika'da
ekranlara gelmışti.
Doğa
görüntüleri
• Kültür Servisi—
Ferdane Tutkaç"ın resim
sergisi 1 temmuz günü
Uran Kultür ve Sanat
Merkezi'nde açüacak. 1951
doğumlu Tutkaç
çalışmalannda doğadan
gerçek görüntüler ve
kesitlere yer veriyor. Sanatçı
resim çalışmalannı
Balıkesir'deki atölyesinde
yürütüyor. Şimdiye dek iki
kişisel sergi açan Tütkaç,
dört de karma sergiye
katıldı. Tutkac'ın resimleri
31 temmuz gününe dek
görttlebilir.
ATÇ, Norve<fte
• Kültür Servisi —
Amatör Tiyatrolar Çevresi,
Uluslararası Amatör
Tiyatrolar Birliği'nin
(IATA) daveti üzerine,
Norveç'in Halden kentinde
düzenlenecek olan 20.
Uluslararası Amatör
Tiyatrolar Kongresi'ne
temsilci gönderme karan
aldı. Kongreye katılacak
olan Amatör Tiyatrolar
Çevresi temsilcisi,
ülkemizdeki amatör tiyatro
hareketini tanıtan ve
sorunlannı dile getiren bir
rapor sunmayı planhyor.
Uluslararası Amatör
Tiyatrolar Birliği'nin 20.
Kongresi dünyanın çeşitli
ülkelerinden amatörlerin bir
araya gelerek birbirlerini
tanımalarını ve yeni
yönetimin belirlenmesini
hedefliyor. Şenlik ve wor-
shop'lann da yer alacağı
kongre 29 haziran-6
temmuz tarihlerinde
gerçekleştirilecek.
Yuniıs'u
anlamak
• Kültür Servisi — Atilla
Damar ve Yuksel Yaacı'nın
'Sevgi Yıh ve Yunus'u
Anlamak' konulu söyleşisi
1 temmuz pazartesi günü,
Uran Kültür ve Sanat
Merkezi'nde izlenebilir.
Söyleşi saat 16.00'da
başlayacak.