Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 27 HAZÎRAN 1991
Media'lara Gü\ ensizlik».»
Neden bazı olaylar ne TV'de yer alır ne radyolarda ne de magazin
basınında? Kimler saptar Türkiye'nin gündemini? Dikkatlerin hep
bilinçli olarak başka yerlere, ikincil konulara çekildiğini görürsünüz.
öyle olunca da bir güven bunalımı doğar. Insanlar iktidarın
dümensuyunda giden media'lara ne kadar inanırlarsa iktidara da o
kadar inanırlar.
HIFZI TOPUZ
Media'lara güven sorunu son aylarda bütün
ülkeleıde geniş bir tartışma konusu oldu. özel-
likle televizyonlan izleyenler ve magazin türü ga-
zete okuyanlar iletişim araçlarına olan güvenle-
rini yitirdiler. Hele Körfez savaşından sonra bu
güvensizlik hiç görulmemiş boyutlara ulaştı.
Bu güvensizlik iki dunımdan kaynaklanıyor.
Birincisi yeni değil; media'ların buyuk işletme-
lere dönüşmeleri. Gazeteler ve dergiler artık 19.
yüzyıldaki ve 20. yüzyılın ilk yarısmdaki gibi si-
yasal savaşım aracı değiller. Gazete ve magazin
türü dergi çıkartmak çok büyük yatınmlan ge-
rektiriyor. Bu yatınmlan yapanlar da basını eko-
nomik yatınm alanı olarak görüyor ve basın or-
ganlannı bol reklam ve çok kazanç ilkeleriyle yö-
netiyorlar. Bazen de büyük bir işadamı ya da bir
ortaklık bir gazeteyi kendi işlerini daha iyi yü-
rütebilmek amaayla satın alıyor. Son yıllarda
bunun birçok örneğini görduk.
tkincisi, gazetecilerin durumlanndaki değişik-
lik... Gazetecilerin tutum ve davranışlan son yıl-
larda çeşitli araştırmalara konu oldu. Bazı ileti-
sim uzmanJan, gazetecilerin gerçekJeri gizledik-
lerini, olaylan saptırdıklannı, toplumdan uzak-
İaştıklannı ve birtakım çıkarlar elde ederek ku-
rulu düzenin hizmetine girdiklerini beürten sa-
yısız örnekler verdiler.(n
. Michd Castex adında
bir AFP muhabiri de birkaç ay önce yazdığı
"Yüz Yıl Kadar Büyük Bir Yalan" adlı kitapla
bu diziye yeni bir yapıt ekledı. Romanya olay-
lannın televizyonla bütun dünyaya nasıl yanbş
yansıtıldığım, bir darbe olayının nasıl bir dev-
rim olarak gösterildiğini, morgdan mezarhğa
kaldınlan cesetlerin bir kıyımda öldürülmüş in-
sanlann cesetleriymiş gibi nasıl filme alındıkla-
nnı, olaylarda 689 kişinin ölmesine karşılık ilk
gün bu sayının nasıl 64 bine yukseltildiğir.i an-
latan bu kitap Fransa'da geniş yankılar uyan-
dırdı.
Gazetecinin etkilenişi, tutumu
Körfez savaşından önce yapılan araştırmala-
nn en önemJisi Remy Rieffel'in "Seçkin
Gazeteciler" adlı kitabıydı. Yazar bu araştırma-
sında şu konulan ele almış:
— Gazeteci nereden geliyor? Ailesinin sımfı
ve mesleği? Toplumdaki yeri? Eğitim düzeyi?
— Gazetecinin çevresi? Ilişkide bulunduğu in-
sanlar? Katıldığı toplantılar? Siyasal görüşleri?
Merakları? lş çevreleriyle ve siyasal çevrelerle
ilişkileri?
Rieffel, adlanıu açıklamadan, üst düzeyde iki
yuze yakın gazeteciyle göruşmüş, kendilerine bir
yığın soru sormuş, sonra onlan derleyip topla-
yarak bazı sonuçlara varmış. Başka araştırma-
cılar da değişik dönemlerde aynı konulann üze-
rine eğilmişler.(2)
. Ortaya şu sonuçlar çıkıyor:
— Gazeteciler genelde varhklı ailelerden gel-
me kişilerdir. Ailesel dummlan, soylan, köken-
leri ço|u zaman media'ların kapılannı açar, iş
bulmalannı kolaylaştınr.
— Gazeteciler mesleğe başladıktan bir süre
sonra 'establishment' denen üst düzeydeki kişi-
lerle kayr.aşır, onlann geleneklerini ve görüşle-
rini benimserler. Onlara karşı bir hayranlık du-
yar ve onlara özenirler.
— Gazeteciler hükümetin ve partilerin üst dü-
zey yöneticilerinden büyük ilgi görilr ve aynca-
lıklar elde ederler. örneğin hükümet başkam bir
geziye çıkarken yamna seçtiği kişileri ahr ve on-
lann her türlü olanaklardan yararlanmasını sağ-
layabilir. Çok sık rastlanan bir örnek de şudur:
Elektronik araç üreten bir fabrika, yeni bir mo-
deli piyasaya çıkarmadan önce onu gazetecilere
tanıtır, gizli reklam yapacak kişilere bunlan ar-
mağan olarak verir.
— Le Moade'da çalışan Yves Manou "Kaba-
hat Media'ların" adlı kitabında şöyle diyor:
"Hükümetler artık basını sansür etmiyor, gaze-
tecileri satın aüyorlar. Sansür, çağını yitirmiş,
yetersiz bir yöntemdir. Politikacılar ve işletme
yöneticileri gazetecilerin kendi çıkarlanna hiz-
met etmeleri için başka yollar buluyorlar. Halkla
ilişkiler ve iletişim danışma büroları yöneticile-
re projeler hazırlatıyorlar. Media'lar bu mesaj-
lan kullanıyor. Gazeteciler supermarketlerin yö-
neticisi durumuna geliyorlar. Süpermarket yö-
neticisi bir deterjanın daha iyi satılması için o
malı nasıl gösterişli bir yere yerleştirirse gazete-
ciler de öyle yapıyor, siyasal ya da ekonomik
gruplann hazırladığı mesajı ön plana çıkartıyor-
lar."
New York Times 30 Temmuz 1990'da yayım-
ladığı bir yazıda Israil Dışişleri Bakaniığı'nın Av-
rupa ve Amerikan radyolarında çalışan 12 ga-
zeteciye tam dört yıl her ay 500 dolar ödediğini
yazmıştı.
Yine Le Monde yazarlanndan Alain Wood-
row da geçen ay yayımlanan "Information
Manipulation" adlı kitabında gazetecilerin na-
sıl oyuna geldiklerini gösteren sayısız örnekler
veriyor ve TV'de başrolleri oynayanlann yüzde
90'ının oyuna geldiklerini anlatıyor. Bir TV ga-
zetecisi, "Eğer biz örtulü reklam almazsak ay-
lıklanmızı 6-8 katma çıkartmak gerekir" diyor.
Dominique Woltoıı adlı bir iletişimci geçen ay
yayımlanan "War Game" adlı kitabının başına
Abraham Iincoln'ün şu sözünü almış: "Halkın
bir bölümünü her zaman, bir halkı bir zaman
aldatabilirsiniz, ama bütün halkı her zaman al-
datamazsınız." VVolton kitabında gazetecilerin
hiç kimseden ders almaya ve öğüt dinlemeye ni-
yetli olmadıklarını belirttikten sonra "Hiçbir po-
litikaa basınla anlaşmazhğa düsmek istemez"
diyor, ama buna karşılık gazeteci baskı grupla-
nna ödünler veriyor, 'manipüle' ediliyor, oyna-
tılıyor, bazen de bile bile oyuna geliyor, buna
da 'auto manipulation' deniyor.
Körfez savaşı
Dominique Wolton Körfez savaşı konusunda
da şöyle diyor: "Hiçbir savaşta olaylara bu ka-
dar çok media bulaşmadı, kamuoyu da hiçbir
zaman bu kadar bilgisiz kalmadı. Hiçbir zaman
bu kadar çok gazeteci savaş alamnda bulunma-
dı, hiçbir zaman da bu kadar çok söylenti ve yan-
lış haber yayıbnadı. Hiçbir zaman bu kadar
"doğrudan yayın" yapılmadı, ama hiçbir zaman
da aynı görüntüler bu kadar çok gösterilmedi.
Hiçbir zaman bu kadar bol haber verilmedi, ama
hiçbir zaman da bu kadar bıkkınlık gelmedi. tlk
başlarda herkes bunu haberciliğin zaferi sanmış-
tı, oys>a bu olaylar insanlann media'lara olan gü-
venini yok etti.
Express dergisi birkaç ay önce Fransa'da 300
gazeteciye basının inandırıcılığı konusunda so-
rular sormuştu. Ankete yanıt verenlerin yüzde
84'ü oyuna geldiklerini anlatmışlar. Yani, gaze-
teciler bile bile oyuna geliyor ve bunu önleye-
miyorlar.
Yine Fransa'da Mediaspouvoirs dergisiyle La
Croix gazetesi SOFRES kamuoyu araştırma ens-
titüsü ile birlikte bu yılın başlannda bir anket
düzenlemişlerdi. Yayımlanan sonuçlara göre an-
kete katılanların yüzde 50'si gazetelerin doğru-
lan yansıtmadığı kanısmdalar. Televizyona inan-
mayanlann oram yüzde 45, radyolara güvenme-
yenlerin oram da yüzde 60.
Izleyicilerin yaklaşık yansı televizyona inan-
mıyor ama, yine de televizyonu izliyor. Çünkü
TV'de eğlence ve müzik programlan, diziler,
dramalar, oyunlar, yarışmalar var. Halk haber-
leri doyurucu bulsun bulmasın ekranuı başından
ayrılmıyor.
Magazin türu gazeteleri okuyanlann da tutu-
mu aynı. Okuyucu gazeteyi eğlendirici ve heye-
canü yazılar ve röportajlar için ahyor, yoksa ay-
nntılı haber ve yorum için değil. Magazin türü
gazeteler inandırıcı değil, ama eğlendirici, oya-
layıcı. Okuyucu habere inanmıyor, ama yine de
gazeteyi alıyor. Tabii Le Monde gibi düşünce ga-
zeteleri bu kategorinin içine girmiyor.
Okuyucu gazetelerin bağımsızlığına da inan-
mıyor. Inananlann oram yüzde 29. Media'lann
önemsiz konulan abarttığına ınananlann oram
da yüzde 56.
Olaylann abartümasmda TV başı çekiyor. Ka-
nallar heyecanlı haber verebilmek için hiçbir şey-
den çekinmiyorlar. Ahlak kuralları çoğu zaman
akla bile gebniyor. Her şey olup bittikten sonra
olay yerine gelen TV ekipleri olayı yeni baştan
canlandırmak için senaryolar düzenliyorlar. Pro-
düktörler tanıklara ve olayın kahramanlanna ne-
ler söyleyeceklerini anlatıycr ve ısmarlama çe-
kimler yapıyorlar. Sonra da bunlar mesleksel ba-
şan imiş gibi anlatüıyor.
Ekranlarda bu çeşit montaj programlan izli-
yorsunuz. Canlı görüntüler, şiddete, savasa, dö-
vüşe, cinayetlere, işkencelere, sekse dayanan se-
anslar büyük ilgi görüyor. Ama gerçek işkence-
leri TV'de göremiyorsunuz. Izleyici çoğaldıkça
reklam geUrleri de arüyor. Halk görduğüne inan-
masa bile film gibi bunlan izliyor. Gördukleri-
mizin kaçı gerçek, kaçı değil?
Umberto Eco bir süre önce şöyle demişti:
"Bütün gördüklerimden şüphe ediyorum. Ame-
rikalılar acaba gerçekten aya ayak bastılar rm,
yoksa bu da bir TV oyunu mu idi?"
Bizdeki inandırıcılık oranlan nedir acaba?
Sonuç
Sayın Tanca Toskay geçen hafta Gaiatasaray
Lisesi'nde düzenlenen bir panelde TV'nin yalan
haber yayımlamadığını, ancak bazen eksik ha-
ber verdiğini söyledi. İyi ama, eksik haber ver-
mek de meslek kurallanna ters düsmez mi? Ek-
sik haber vennek bir çeşit sansür olmuyor mu?
Işin bir teknik yanı var, bütün haberleri vere-
mezsiniz; o tamam, ama bir de siyasal neden-
lerle, iktidara yaranmak için haber programla-
nnı makaslamak var. Olaylann bilerek atlanma-
sına 'omission' deniyor. Bu da yalan haber ka-
dar kötü ve sakıncalı. Bu yöntem de geri teper.
Halk kendi çevresinde geçen çok önemli olayla-
n akşam ekranda göremezse, ertesi gun gazete-
sinde bulamazsa media'lara olan güvenini yiti-
rir.
Neden bazı olaylar ne TV'de yer alır ne rad-
yolarda ne de magazin basınında? Kimler sap-
tar Türkiye'nin gündemini? Dikkatlerin hep bi-
linçli olarak başka yerlere, ikincil konulara çe-
kildiğini görürsünüz. öyle olunca da bir güven
bunalımı doğar. Insanlar iktidann dümen suyun-
da giden media'lara ne kadar inanırlarsa iktidara
da o kadar inanırlar.
(1) Fransa'da yayunJanan kitaplardan ban örndder: Remy Rı-
effel, L'EUte des Joornalistts; Roland Jacquard, La Gıem
des Mensonges; M-0 Delacours-Y Wanenberg, Les Moenn
Joarn*listlqıı«; Patrick Boyer, Les JoormaUates sool-lb dcs
•Maniıu? Guy Rossi-Landi, Le Proces des jages...
(2) Bu konnda çıluu kiUpUrdan bazı örnekjer: Doraink)H
Wolton W«r Game: Yves Manou, C'tst 1* fır.te >DI meVUat;
Alaın Woodrow, Iafonnatioıı ManipnlMJon; Yves Roucau-
le. Spfendenn el mlstres des journalistes; Andreas Freund,
Joanulisme el mesiuformalioo...
EVET/HAYIR
OKT4YAKBAL
Çifte Yurttaşhk
Gerçekleşiyor mu?
Türkiye Göçmenler Bırliğı Başkanı Prof. Dr. Hakkı Keskin
1
den bir yazı aldım. Almanya'da yaşayan bir milyon Türkün
yıtlardır beklediği bir yasanın TBMM komisyonlannda kabul
edilmesi yurtdışındaki ışçılerirnizde umut uyandırmıştır. Hakkı
Keskin, yasa önerisini veren milletvekillerine, grup başkan-
vekillerine, parti genel başkanlarına gönderdiği bir yazıda bu
konudaki düşüncelerini ayrıntılanyla açıklıyor.
Prof. Dr. Hakkı Keskin'in yazısını biraz kısaltarak okurları-
ma, dolayısıyla kamuoyuna duyurmakta yarar görüyorum:
'Türkiye Büyük Millet Meclisı İçişleri ve Milli Savunma ko-
misyonlarının değişiklik yaparak kabul ettıği, İstanbul Millet-
vekili Sayın Bülent Akarcaiı, izmir Milletvekili Sayın Birgen
Keleş ve arkadaşlarının 403 sayılı Türk Vatandaşlığı ve As-
kerlik Kanunu'ndakı bazı maddelerin değışiırılmesini öngö-
ren kanun tekliflerinı tıtıziikle ınceledık.
Böylece özellıkle Federal Almanya ve diğer Batı Avrupa ül-
kelerinde yaşamakta olan Türkler bulundukları ülke vatan-
daşlığını sağlayarak bu ülkelerde etkin bir sosyal baskı gru-
bu oluşturacaklardır. Kendi haklarını aramalannın yanı sıra
Türkiye de, Türk toplumunun bu artan etkinliğinden kuşku-
suz ki büyük yararlar görecektir. Vatandaşlık haklarına sa-
hip bir milyon altı yüz bin kışilik Türkiye kökenli Almanya va-
tandaşı Türk toplumunu Federal Almanya'da artık hükümet-
ler ve siyasi partiler dikkate almak gereğini duyacaklardır.
Bundan kuşkumuz olmamalıdır.
Türkiye Göçmenler Birliği-Hamburg ve Berlinli Türk Der-
nekler Topluluğu'ndan bir heyet olarak geçen yılın ağustos
ayında İstanbul ve Ankara'da yapılan görüşmelerde, yukarı-
da sozü edilen kanun değişikliklenni hükümet, siyasi parti
ve basın-yayına önerirken değişikliklerin üç soruna çözüm
getirmesi gerektiğinı belirtmiştik:
1) Yaşadığı ülke vatandaşlığına geçmek isteyen Türkler, bu-
nun için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkmak zo-
runda kalıriarsa (çünkü genelde bu isteniyor!), hiçbir koşul
(Arkası i . Sayfada)
GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA
İLANI
DİYARBAKIR 1. İCRA
MEMURLUĞU'NDAN
Dosya No: 1990/2729
Satılmasına karar verilen gayriraenkulün cınsi, kıymeti, adedi, ev-
safı: Borçluya ait gayrimenkul Kayapınar köyunde kayıtlı 3345 par-
sel numaralı taşınmaz olduğu, söz konusu taşınmaz üzerinde 615.00
m
1
inşaat alanlı zemin üstü 1. kat konumunda betonarme fabrika bi-
nasının karkasının ve tuğla duvarlannm yapıldığı taşınmaz üzerinde
1.037 mPl.lik beton kaide ve beton kaidenin üzerinde çevresi 16J) m.
yttkselcliği 3.50 m. olan 2 adet çelik yakıt deposunun yapıldığı fabri-
ka çevresinin biriket duvarlarla çevrili olduğu, yaklaşık 2000 kg. ağır-
bgında derair girişi kapısı yapıldığı, üzerindeki ınşa bedçli ile arsa payı
ceman 590.375.409 TL. değerindedir.
Gayrimenkulün imar durumu: Gayrimenkulün Hava Alanı Uçuş
konusu içinde kaldığı.
Satış şartlui:
1- Satış: 20.8.1991 günü saat 10.00'dan 10.20"ye kadar Diyarbakır
1. lcra Müdürlüğü'nde açıkarttınna suretiyle yapılacaktır. Bu arttır-
mada tahmin edilen kıymetin %75'ini ve rüçhanlı alacakhlar varsa
alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olu-
nur. Böyle bir bedelle alıa çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki
kaimak şartiyle 30.8.1991 günü 10.10'da saat 10.20'de ikınci arttırraa-
ya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacakhların aJacağını
ve satış masraflannı geçmesi şartiyle S40 arturana ihale olunur.
2- Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20'si
nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın temi-
nat mektubunu venneleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı iste-
diğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Dellaliye resmi,
ihale pulu, tapu haıç ve masrafları alıcıya ailtir. Birikmiş vergjler sa-
tış bedelinden ödcnir. KDV alıcıya aittir.
3- lpotek sahibi alacakhlarla diğer ilgüilerin ( + ) bu gayrimenkul
üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı
dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lanm-
dır; aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan
hariç bırakılacaklardır.
4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse lcra
ve tflas Kanunu'nun 133. maddesi gereğıncc ihale feshedilir. İki ihale
arasmdaki farktan ve V«30 faizden alıcı ve kefılleri mesul tutulacak
ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir.
5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dai-
rede acık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir ömeği gön-
derilebilir.
6- Satışa iştirak edenlerin şa.-!nameyi görmuş ve münderecannı kabul
etmij sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1990/2729 sayılı
dosya numarasiyle memurluğumuza başvurmalan ilan olunur.
28.5.1991
tlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir.
Polise sağ verip 2 gün sonra ölüsünü
aldığımız, Sevgili
MUS1AFA
GÜLMEZ'imiz
(1963-1988)
Sen tüm sıcakkğm, güzelliğin ve
devrimciliğinle yüreğimizde,
beynimizde, yaşamımızdasın. Seo
bizmüesin...
Ailesi adına
KEMALGÜLMEZ
İLAN
ANKARA 24. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ HAKİMLİĞİN'DEN
Dosya No: 1990/498
Karar No: 1991/218
Davacı Avni Aksu vekili tarafından davalı tbrahim Zeren aleyhine
açılıp bitirüen ipoteğin fekki davasında,
Keçiören 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü'nün 4144 ada 7 parselde-
ki 1 nolu mesken üzerinde Ibrahim Zeren lehine konulmuş bulunan
3.500.000 TL. kıymetindeki ipoteğin kaldınlmasuıa 27.3.1991 günlü
karar ile karar verilmiş olduğundan, işbu kararm gazetede ılanından
itibaren yasal süresi içerisinde davalı îbrahim Zeren tarafından tem-
yiz ediltnediği takdirde kesinleşeceği hususu ilanen tebliğ olunur.
Basın: 29352
KIRIKKALE 1. SULH HUKUK
HAKİMLİĞİNDEN
Esas No: 1990/189
Davacı Türkiye Elektrik Kurumu tarafından davahlar Semra Şa-
hiner ve Hasan Demir aleyhine mahkememize açılan alacak davası-
run yapılan açık duruşmasında;
Davahlardan Semra Şahiner'in adresi zabıta marifeti ile tesbıt edi-
lemediğinden adına duruşma günü ve dava dilekçesinin ilanen tebli-
gat yapılmasına karar verilmekle, duruşma günü olan 10.7.1991 günu
saat 09.00'da bizzat kendisi veya tutacağı bir vekille davasını takip
ettirmesi yerine kaim olmak üzere dava dilekçesi ve duruşma günü
ilanen tebliğ olunur. 11.6.1991
Basın: 29252
PENCERE
Hükümet?..
Bayramla birlikte Türkiye hükümet değişikliğini yaşadı. "12
Eytül'ün son partisi ANAP"\n ömrünü uzatmak için yogun ça-
ba harcanıyor.
Ancak bu çabanın dışa ve içe dönük örgüsü çok kaba!..
"Miadını doldurmuş" bir partinin "uzatmaJı iktidar"ın\ zorla-
mak ülkeye yarar sağlar mı? Halk tabanı erimiş ANAP ikti-
darı ABD payandasına dayanıyor; dış desteğini güçlendinmek
için Güneydoğu Anadolu'da ve Kıbrıs'ta "Bûyük Patron"a ne-
ler verecek?..
Sorunlar büyük..
Zaman dar..
ANAP, 12 Eylül faşizminin yörüngesinde kuruldu. "Dört
eğilimi" birlestirdiği öne sürülüyordu. AP+CHP+MSP+MHP,
askeri darbenin zoru ve şemsiyesi attında bir "merkez parti-
si"nde birleşmişlerdi. Türkiye 2000 yılınatoltematifsaiktidar'-
la yönelmişti; ama, bütün zorlamalara karşın tasarım ger-
çekleşemedi. Bugün kurulan "Yılmaz hükümeti" partide ge-
riye kalan son iki eğilimin de hesaplaşmasını sergilemiştir.
ANAP'ın geleceği, bugün dünden daha çok soru işaretini ta-
şıyor.
Ne var ki bu hesaplaşmada son kararı veren yine "a//e"
dir. Tarihte çoğu örnekte görüldüğü gibi zayıflayan "aile bo-
yu yönetim"de "kadın" artık ön plana çıkmakta ve ağır bas-
maktadır. "Koca" geriye itilmiş; Sayın Özal'ın başlangıçta yeğ-
lediği ')AÂöü/uf/t/program"çökmüştür. Partinin iki kanadı ara-
sında "ikircikli" kalan sorumsuz Cumhurbaşkanı'nın yerine
kararı veren eşıdir. Semra Özal, kocasını geri rterek tırman-
masını sürdürüyor; Mesut Yılmaz'ın yeğlenmesiyte birlikte
partideki "dördüncü eğilim", "muhafazakâr kanadı" dışlaya-
rak hükümetini kuruyor. Ancak yeni hükümet "a/7e"nin "ira-
de"s\n\ ve "g6rüntü"sünü aşabilecek midir? Bu soru bir iki-
lemi yapısında taşıyor. Halk tabanı erimiş partinin yeni hü-
kümeti, (parti içindeki iki kanattan birini temsil ettiğine göre)
ya "a//e"ye muhtaç otacak ya da parti dışında uzlaşmalar için
aranışa geçmek zorunda kalacaktır.
•
ANAP iktidannın yeni hükümeti halk tabanında ve parti ya-
pısında dar ve sınırlı bir desteğe sahiptir; ama, gözlerimizi
partinin, halkın ve Türkiye'nin dışına çevirdiğımiz zaman iş
değişiyor.
1990'larda ABD'nin Türkiye'den beklentileri büyüktür; Va-
şington istediklerini elde etmek için içerde zayıf bir iktidarı
neden yeğlemesin? Bush, Özal'a güveniyor; dünyanın en sı-
cak bölgesine dönüşen Ortadoğu'da elinin altında bulunan
bir Türkiye'nin önemini elbette biliyor; Anadolu'da ve Kıbns'ta
istediğini gerçekleştirmenin tam zamanıdır; kurt politikacı, bir
kez ele geçirilen ödünün, iktidar değişse bile dönüşü olma-
dığını hesaplayacak kadar deneyimlidir; Ankara'yı istediği gibi
çekip çevirmek ve kullanmak için eşref saatidir; çünkü ANAP
iktidan iki ayağının üzerinde durmak için Vaşington'a muh-
taçtır; Türkiye'deki devlet yönetimi ne idüğü belirsiz bir boş-
luk içindedir.
Doğaldır ki Bush'un yerinde kim olsa, özal yönetimini yeğ-
lerdi.
İstanbul'un dışa bağımlı iş çevreleri, laik sosyete, ekono-
miyi Yılmaz hükümetiyle "disıplin" altına alacaklarını sanan
büyük sermaye patronları ve holding basını da, hükümet de-
ğişikliğinden medet umuyorlar.
Umduklarını bulabilecekler mi?
Çok güç...
•
Miadı dolmuş" ANAP'ın "uzatmalı iktidar"\ için yapılacak
her tür zorlamanın Türkiye'de büyük siyasal bunalımları pom-
palayacağını görmek için falcı olmaya gerek yok!.. Sayın Yıl-
maz'ın "demokratik görevi" Türkiye'de "adaleth bir seçimle
yönetimi normalleştirme" biçiminde somutlaşıyor; ama "12 Ey-
lül'ün son partisi"nde "aileye karşı" böyle bir şeyi gerçekleş-
tirmenin olanağı var mı? •• 1.- ......H,yı
Göreceğiz. • -> • -ı-)lv,< r
tLAN
BUCAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Esas No: 1968/133
Davacı Bucak Orman Işletme müd. tarafından davahlar Mehmet
Tbkin vb. aleyhine mahkememize açılan Menı Müdahale, tazminat ve
tapu iptah' davasırun yapılan açık duruşmasında verilen ara karar ge-
reğince;
Aşağıda açık kimlikleri yazıh davahlar bütün aramalara rağmen
bugüne kadar bulunamadığından tebligat yapılmamış olup adı geçen-
lerin mahkememizde duruşmanın bırakıldûğı 10.9.1991 günü saat
10.45'de mahkememizde hazır olmalan, duruşmaya gelmedikleri ve-
ya kendilerini vekille temsil ettinnedikleri takdirde HUMK.nun 3156
sayılı yasa ile değişik 213. maddesi gereğince yokiuklannda duruşmaya
devam olunarak karar verileceği ilanen tebliğ olunur.
Davahlar: 1— Veü Tekin Belor oğlu Kepezalü Mah. 3215 Sk. No: 14
2— Zeynep Tekin Bekir kızı 1971 D.lu Dofu Garajı Dönmez Apt.
Kat 4.
3— Nermin Tekin Kepezaltı Mah. Bekir kızı 1%5 D.lu
4— Dursun Tekin Bekir oğlu 1964 D.lu Kepezaltı Mah.
ANTALYA
Rasın: 47716
SATILIK
1988 model 37.000 km.
Ford 2000 GLS
42.000.000 TL.
Tel.: 512 05 05 / 485 - 486
1986 YILI VE 86 5AYILI BAKANLAR KURULU KARARINA GORE SIGARA SAĞUGA ZARARL DİR