22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 HAZİRAN 1991 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 Akbulutlaşmak mı, Akbulutlaşmamak mı?.. (Baştarafı 1. Sayfada) Çünkü, politika sahnemizde dediğiyie yap- tığı arasında doğru dürüst bir bağ kurulama- yacak oyuncuların sayısı az değildir. Örne- ğin Turgut Özal da bunların başında gelir. Önce Fransızca, şimdi de İngilizce yayım- lanan "Turkey In Europe" isimli krtebını bay- ramda okurken, Sayın Özal'ın bu özelliğinı bir kez daha anımsadık. Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na yaptığı Nisan 1987 tarihli tam üyelik başvurusunun altında imzasının bu- lunduğunu belirtirken, demokrasi ve insan haklarına ilişkin inancını da özellikle vurgu- luyordu kitabında. Oysa bu tarihten altı ay bile geçmeden, 1987 Eylül ayında, bir askeri yönetimin koy- duğu siyasal yasakların kaldırılmasına kar- şı çıkabilmiş, temel hak ve özgürlüklerle il- gili böyie bir konuyu referanduma götürebil- miş ve daha önce söylediğinin tam tersini ya- parak referandumda da hayır oyu kullana- bilmişti. Tabii Özal'ın demokrasiyle taban tabana zıt bu davranışı, kendi imzasını taşıyan İn- gilizce kitapta yer almıyor. Onun için, bunca deneyimden sonra yo- ğurdu üfleyerek yemenin siyasal yaşantımız- da olağanlaştığı söylenebilir. • Başbakan Yılmaz'ın altını çizdiği hoşgö- rü, diyalog ve uzlaşma gibi kavramlar açısın- dan bugün ANAP'a bakınca, durumun pek iç açıcı olmadığı ortaya çıkıyor. Kongrede yenilgiye uğrayan "milliyetçi- muhafazakâr"\ann Akbulut'un çevresinde toplandıkları dikkati çekiyor. "977er" ya da "Birlik Grubu" adını taşıyan parti içi muha- lefet, yeni hükümete güvenoyu verip verme- meyi tartışıyor. Yıldırım Akbulut'la, hareke- tin başını çekenlerden Namık Kemal Zeybek güvenoyuna şimdiden hayır diyenler arasın- da yer alıyor. Kimi de bunun yerine Meclis grubunda bakanların sonradan tek tek dü- şürülmesini savunuyor. Hükümetin güvenoyunun tehlikede oldu- ğunu sanmıyoruz. Ancak ANAP'taki çatlağı gidermek de çok güç gözüküyor. Kongre öncesinde Hüsnü Doğan'la bir söyleşimizde, ANAP'ta sorunun asıl genel başkan seciminin ertesinde başlayacağını, bunun da ilk olarak MKYK listesinin oluştu- rulmasında ortaya çıkacağım, sonra da bir ölçüde hükümette yaşanacağını, genel baş- kanlığı kazanan tarafın karşı tarafı tasfiye yo- luna gitmesiyle işlerin iyice kanşacağını be- lirtmişti. Haklı çıktı. ANAP'ta fırtına dinmiyor. Yıldırım Akbulut dün Yılmaz hükümetine güvenoyu vermeyeceğini açıklarken gazete- cilere şöyle demiş: "Sayın Cumhurbaşkanı partinin mittiyetci- muhafazakâr kanadını sırtında bir yûk, bir kambur olarak görûyordu. Şimdi bu kanat partiden tasfiye editdi. Bundan sonra sıra teş- kilatlara gelecek." Anlaşılan, ANAP'ta sular kolay durulma- yacak. • Siyaset sahnemizde Akbulutlaşmak ne de- mektir? Mesut Yılmaz başbakan mı olacak, Akbu- lutlasacak mı? Bu sorulann yanıtları da bugünkü manşet haberimizde yer alıyor. Daha düne kadar başbakanlık koltuğun- da oturan bir siyaset adamının söyledikleri, hem kendisi hem de Cumhurbaşkanı açısın- dan ibret vericidir. İşte Akbulut'un söylediklerinden bazı bc- lümler: "0 Cumhurbaşkanı, ben Başbakan'dım. Meclise geliyor, arkadaşlarımız bölük bölük yanına g'ıdiyohar, ben de grupta konuşmak için adam bekliyordum. Ellerine kiğıdı veri- yor, önergeteriimzalatıp, 'hadi gidin oy verin' diyordu. Onlar da paşa paşa gidiyordu." "Bu arada Cumhurbaşkanı teiefon açt, 25 ilçeyi feshetmemi istedi, karşı çıktım. 'MKYK'dan çıkmaz' dedim. O, 'ben çağırır, konuşur, çıkartırım' dedi." "Sayın Cumhurbaşkanı önce 'tarafsız kalacağım' dedi. Ama kızıyla kansıyla, kom- şusuyla, doktoruyla, hemşiresiyle, hasta ba- kıcısıyla, terzisiyle onun lehine çaltşt. Yetmedi il başkanlannı, milletvekillerini Köşk'e çağır- dı. Sen Cumhurbaşkanısın, madem parti iş- lerini bu kadar çok seviyordun, niye Cumhur- başkanı oldun. Partiyibıraktın? Madem Cum- hurbaşkanısın, otur oturduğun yerde." "Şimdi kendisi ve ailesi geri planda kala- cak. Mesut Bey'i öne itecekler. Bu plan da tutmazsa, onun da tepesine vurarak indirir- ler. Mesut Bey'in de gıkı çıkmaz." Evet böyie. Akbulutlaşmak mı, Akbulutlaşmamak mı? Sorun bu değil mi, Sayın Başbakan? Memurun yüksek zaııı ıımııdu (Baştarafı 1. Sayfada) n e | maaş artışının yanı sıra askerler ve teknik personel başta olmak üzere bazı hizmet sınıflannda- ki memurlar ile üst düzey kamu yöneticilerin maaşlarına daha yüksek artış yapabilmek için de bir dizi kanun hükmünde karar- name çıkaracak. TBMM'den Akbulut hükümetinin aldığı ye- ni yetki yasası çerçevesinde ya- pılacak bu düzenlemelerle kamu personelinin özlük haklan ve ay- İıklarına ilişkin hükümlerde önemli değişiklikler yapılacağı bildiriliyor. Halen Maliye ve Devlet Per- sonel Başkanlığı'nda çalışmalan sürdüriilen kanun hükmünde kararnamelerle öncelikle ordu üst kademelerini rahatsız eden bazı sivil kademelerle general maaşları arasındaki fark asker- ler lehine düzeltilecek. Ayrıca sözleşmeli statüdeki kamu yöne- ticileri ile 657 sayıh yasaya tabi üst düzey yöneticilerin maaş dengesizlikleri de bu düzenleme ile giderilmeye calısılacak. Öte yandan kanun hükmün- de kararnamelerle öğretmenler, öğretim üye ve görevlileri, hâ- kim ve savcılar, sağhk persone- li, polisler ve teknik hizmetler sı- nıfındaki personele verilmekte olan zam ve tazminat oranları da yeniden berirleıttcek. Bu dü- zenlemelerle söz "konusu perso- nele verilecek ikinci yanyıl zam- mının yüzde 5O'yi bulabileceği kaydediliyor. Maaş düzenlemelerine ilişkin olarak halen Pakdemirli'nin ko- EVET/HAYIR OKTAYAKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) aramaksızın yeniden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına ge- çebilsinler. 2) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından bu amaçla geçi- ci olarak çıkanlann tüm vatandaşlık haklan belli bir süre saklı kalsın. 3) Çifte vatandaş olan Türkler, yaşadıkları ülkelerde asker- liklerini yaparlarsa veya yapmış sayılırlarsa Türkiye'deki as- kerlik hizmetlerinden muaf tutulsunlar. Birliğimiz ve Berlinli Türk Dernekler Topluluğu tarafından konunun uzmanı Sayın Prof. Dr. Rona Aybay'a hazırlatılan, Sayın Bülent Akarcalı, Sayın Birgen Keleş ve arkadaşları ta- rafından Büyük Mıllet Meclisi'ne sunulan yukarıdaki kanun değişiklik önerileri, ne yazık ki birinci konuda bizim sakın- calı bulduğumuz bir değişiklikle İçişleri ve Mılli Savunma ko- misyonlarından geçmiştir. 403 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun a maddesine ek- lenmesi teklif edilen ek fıkrada 'Bu kanunun 20. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu'nun izniyle Türk vatandaşlığından çıkmış olanlardan, çıkma tarihinden başlayarak 5 yıl içinde basvuranlar, başka koşul aranmaksızın Türk vatandaşlığını kazanıriar. Bu basvuruların şonucu, en geç altı ay içinde il- giliye bildirilir' denmektedir. İçişleri ve Milli Savunma Komis- yonlan'nca kabui edilen metinde ise Türk vatandışlığına tekrar geçebilme ekteki metinlerden de görüldüğü gibi 'İçişleri Ba- kanlığı'nın uygun görmesi' ya da 'Genel güvenlik ve kamu düzeni bakımından sakınca bulunmayanlar' gibi koşullara bağlanmaktadır. Gecici olarak vatandaşlık hakkından ayrılanların vatandaş- lık haklarını yeniden almaları, 'İçişleri Bakanlığı'nın uygun görmesi veya genel güvenlik ve kamu düzeni bakımından sakıncalı bulunmayanlar' koşulu gibi her türtü yoruma açık bir keyfiliğe bağlamaktadır. İçişleri Bakanlığı gelecekteki uy- gulamasında çok ender durumlarda vatandaşlık hakkının ye- niden kazanılmasını 'uygun görmese' bile, öngörülen bu ko- şul yurtdışındaki Türklerin büyük bir kesimi üzerinde caydı- rıcı oiacaktır. Sırf bu nedenle yüz binlerce kişi, 'yeniden vatandaşlığa alınmam' korkusuyla hükümetin ve tüm siyasi partilerın is- tediği çifte vatandaşlık, en geniş Türk toplumunun yararlan- mayacağı bir konum kazanacaktır. Oysa amaç, isteyen her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının sürekli 'yaşadığı ülke va- tandaşlığına geçmesini sağlamak' olmak zorundadır. Etkin bir sosyal baskı grubu (lobi) olma ancak kitlesel çifte vatan- daşlıkla mümkündür. Bu amaçla Büyük Millet Meclisi'ne sunulan teklifte 'Baş- ka koşul aranmaksızın Türk vatandaşlığını kazanırlar' denil- mekteydi. Çifte vatandaşlık için yurtdışında yaşamakta olan Türklerin, kendi vatandaşlıklarını koruyabilecekleri bir yasal güvenceye gereksinimleri vardır. Esasen mevcut yasalar, hükümetlere gerekli gördükleri ki- şileri vatandaşlıktan çıkarma yetkisi vermektedir. 0 halde ken- di isteğiyle ve Bakanlar Kurulu kararıyla çifte vatandaşlık hak- kından yarartanmak isteyenleıie ilgili bu kanunlara 'istenme- yen kişileri yeniden almama' gibi ikinci bir yasal önlem al- maya kesinlikle gerek kalmamaktadır. Bize göre doğuştan kazanılan vatandaşlık hakkı hiç kim- seden alınmamalıdır. Günümüzde bu anlayış demokratik hu- kuk devletlerinde artık yerleşmiş bir görüştür. Çifte vatandaşlığa yasal güvencelerle imkân sağlayacak bu yasa degişiklikleriyie yurtdışındaki Türk toplumu ve Türki- ye için büyük önemi olan bir hizmet verilmek istenmektedir. Biz çifte vatandaşlığın eksiksiz ve isteyen her Türkiye Cum- huriyeti vatandaşının yararlanabileceği bir hak olmasını dili- yoruz." ordinatörlüğünde yazımı sürdü- rülen hükümet programmda da bazı ipuçlannın yer alacağı bil- diriliyor. Maaş düzenlemelerinin 5 temmuzda yapılacak güvenoy- lamasına kadar büyük ölçüde tamamlanmış olacağı, açıkla- manın ise 10 temmuzda yapıla- cak Bakanlar Kurulu toplantı- sından sonraya bırakılabileceği bildirildi. "Yılmaz açıklayacak" Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ekrem Pakdemirli, memur katsayısımn yanı sıra, iyileştirme örilemlerinin, önü- müzdeki günlerde Başbakan Yılmaz tarafından açıklanacağı- nı bildirdi. Pakdemirli Manisa'- da yaptığı konuşmada, "Memur katsayısı ile ilgili çalış- malanmız sürüyor. Önümiizde- ki günlerde Sayın Başbakan memur katsayısımn yanı sıra iyileştirme ile ilgili açıklamalar yapacaktır. Toplusözleşmeleri tıkanan 600 bin işçi için de iş- veren ve işçi temsilcileriyle sıkı bir diyaloga girerek sorunu çözecefiz" şeklinde konuştu. Kürt nöbeti (Baftaraft 1. Sayfada) Ayrıca In- cirlik üssü ile Akdeniz'deki Amerikan donanmasından da destek alacak. Tugay, Kuzey Irak'taki askeri birliklerin kade- meli olarak çekilmesi sırasında kurulacak. Yani Kuzey Irak'ta- ki müttefik kuvvetlerinin sayısı azahrken Türkiye'dekilerin sa- yısı artacak. Bu işlem için beürlenen tarih, yaklaşık temmuz ortalan. ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Pe- le Wilson önceki gün düzenle- diği basın toplantısında mütte- fiklerin Kuzey Irak'tan çekiliş tarihi üzerinde de ilke anlaşma- sına vanldığını söyledi, ama ta- rihi açıklamaktan kaçındı. Dün- kü Washington Post gazetesi üst düzeyde iki yetkiliye atfen bu tarihin temmuz ortası olacağını kaydettı. Yıne Post'a göre müt- tefikler, tam olarak çekilmeden önce Irak'a gözdağı niteliğinde bir açıklama yapacak ve Kürt- lere saldırıya girişilmesi halinde bunun sonuçlarının ne olacağı- nı Bağdat'ın dikkatine ge- tirecek. Böyie bir açıklama yapılma- sının en ateşli savunucusu baş- ta Ingiltere olmak üzere Avru- palılardı. Washington'da alınan ilke kararı şimdi ABD'nin de Avrupa ile aynı çizgide buluştu- ğunu gösteriyor. Avrupa, Kör- fez savaşı ertesindeki gelişmele- rin de gösterdiği gibi, Kürt ko- nusunda Amerika'dan daha atak. ABD Savunma Bakahlığı Sözcüsü Pete Wilson onceki günkü brifınginde ilk kez Kuzey Irak'taki operasyonun "başa- rıyla tamamlandıgım" ilan etti. Bu deklarasyon ABD'nin artık tümüyle çekilmeye hazırlandığı- nı gösteriyor. Wilson'un "ABD'nin bölgedeki köklü ve tarihi sorunlan çözemeyecegi- ni" söylemesi de Amerika'nın Kürt konusunu 'siyasi' değil, in- sani boyutu ile ele almaya de- vam ettiği yönünde algılanıyor. ABD Kuzey Irak'a zaten gönül- süz olarak girmiş, bunda Avru- pa ve Türkiye'nin telkinleri de rol oynamıştı. Akbulut, Ozal'a gürlediANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Eski Başbakan Yüdı- nm Akbulut, 91 milletvekiliyle birlikte başlattıkları parti içi muhalefetin süreceğini ve Yıl- maz hükümetine güvenoyu ver- meyeceğini açıkladı. Akbulut, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ANAP kongre- sinde ailesiyle birlikte Mesut Ydmaz'ı desteklemesini, "ken- disini garantiye alma operas- yonu" olarak niteledi. Akbulut, "Sayın Cumhurbaşkanı parti- nin miUiyetçi-muhafazakâr ka- nadını sırtında bir kambur ola- rak görüyordu. Şimdi bu kanat partiden tasfiye edildi" dedi. Akbulut, başbakanlığı döne- minde Özal ile üç kez kavga et- tiğini ve istifa noktasına kadar geldiğini söyledi. Akbulut, "kongredeki usul- süzlukler ve riişvet iddiaJanm" açıklamak üzere bir basın top- lantıa yapmayı planlamıştı. An- cak Akbulut'un bu girişimi, es- ki Adalet Bakanı CNtan Sungur- lu tarafından engellenmişti. Ak- bulut, "AnavaUn'da Birlik Grubu" adı altında 91 milletve- kili ile birlikte Özal'dan, kamu- oyunda yıpranmış isimler ola- rak niteledikleri bazı kişilerin kabineye alınmamasını is- temişti. Yılmaz hükümetinin kurulu- şu sırasında bu istemin dikkate almmaması üzerine Akbulut tu- tumunu sertleştirdi. Akbulut, dun öğleden sonra bayranunı kutlamak için Başba- kanlık Konutu'na gelen bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı. Akbulut, gazetecilerin, ANAP kongresi sonrası geüşmelere iliş- kin sorularına çok sakin ve ra- hat bir üslupla karşılık verdi. Akbulut'un, özellikle Cumhur- başkanı ÖzaFa karşı yaptığı çı- kışların çok sen olması gazete- cüeri şaşuttı. Bunun üzerine ga- zeteciler, Akbulut'un sözlerinin hangi bölümunün yazılabilece- ğini sorma gereği duydular. Ak- bulut, aktardıgı tüm düşüncele- rinin serbestçe kamuoyuna ak- tanlabileceğini dile getirdi. YlLMAZ Güvenoyu tereddütüm yok Başbakan, Akbulut'un "güvenoyu vermeyeceğim" sözleri için, "Asabiyet anında söylenmiş beyanlar olarak "kabul ediyorum" yorumunu yaptı. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Başbakan Mesut Yıl- maz, Yıldınm Akbulut'un, "Hükümete güvenoyu vermeyecegim" şeklindeki de- meci için, "Asabiyet anında söylenmiş sözler" diyerek yo- rum yapmaktan kaçındı. Yıl- maz'ın yakın çevresine, "Hüki- mete güvenoyu vermekten hiç- bir ANAP'lının kaçınmaması gerektigini" belirterek "Kimse- nin böyie bir yola sapacağını sanmıyonım" dediği öğrenildi. Yılmaz, dün akşam başba- kanlık binasından çıkışında, ga- zetecilerin konuya ilişkin soru- larına şu yanıtları verdi: — Yıldınm Akbulut'un söz- lerine ilişkin bir yonımunuz ola- cak mı? YILMAZ — Benim bir yo- rum yapmama gerek yok. Ken- disinin kongrenin ilk günu yap- tığı son konuşma var. Zannedi- yoruz o konuşmamn kendisi için bağlayıcı olması gerek. — Cumhurbaşkanı Özal'a karşı sözlerini nasıl değerlendi- riyorsunuz? YILMAZ — O konuda bir yorum yapmıyorum. — Sizin de Sayın Özal'ın emirlerinde olacağınızı. bir sü- re sonra da sizi itekleyecekleri- ni belirtiyoriar... YILMAZ — Asabiyet içinde söylenmiş beyanlar olarak ka- bul ediyorum, üzerinde bir yo- rum yapmayı yanlış görüyorum. — Güvenoyu konusunda bir tereddütünüz var mı? YILMAZ — Hiçbir tereddü- tüm yok. Öte yandan Yılmaz'ın yakın çevresine "Hükümete güvenoyu vermekten hiçbir ANAP'lının kaçınmaması gerektigini" belir- terek "Bu. ANAP'ın kurduğu dördüncü hükümettir. Kişisel nedenlerle bu hükümete karşı çıkmak partiyi de etkiler. Kim- senin böyie bir yola sapacağını sanmıyonım" dediği öğrenildi. Başbakanlığı döneminde özal ile üç önemli olay yüzün- den "kavga ettiğini " belirten Akbulut, Zonguldak maden iş- Çilerinin yürüyüşü sırasında da istifa nokVasına geldiğini açıkla- dı. Akbulut, Yılmaz'ın Özal'a "hiç karşı çıkamayacağım" ifa- de etti. ANAP kongresinin Mesut Yılmaz'a "kazandınldığım" sa- vunan Akbulut kongreyi şöyle değerlendirdi: "Bu, bir yıl önce başlatılan operasyonun neticesidir. Senar- yonun hazuiayıcısı, yukansıdu*. Kendisini garantiye alma oyunudur. Sayın Cumhurbaşkanı, parti- nin muiiyelçi-muhaf azakâr ka- nadını bir yük, kambur olarak görüyordu. Şimdi bu kanat par- ti yönetiminden tasfiye edildi. Bundan sonra sıra teşkilatlara gelecek. Cumhurbaşkanı, parti- nin vitrinini degiştirmek istiyor- du. Sayın Özal, kendisini muha- lefete kabul ettiremeyince 'Ba- kın ben farklı bir Cumhurbaşkanıyım' diyerek her şeye müdahale etti. Istan- bul'un su projesini bile kendisi açıkladı. Biz bunu da mı yapa- mazdık? Ama o, her şeye hâkim olduğunu göstermek istiyordu. Bu tutmadı. Şimdi kendisi ve ai- lesi geri planda kalacak, Mesut Bey'i de one itecekler. Bu plan da tutmazsa Yılmaz'ın tepesine vurup indirecekler. Mesut Bey'- in de gıkı çıkmaz. Biz plana di- renmek istedik, ama başarama- dık. Seçilseydik durum farklı olurdu." Milletvekillerinin de kendisi- ne, Cumhurbaşkanı'yla uyum- lu çahşması nedeniyle eleştiriler yönelttiklerini ammsatan Akbu- lut, "Hadi ben hukuken uyum- lu çalışıyordum. O Cumhurbaş- kanı, ben Başbakandım; millet- vekillerine ne oluyordu? Özal Meclis'e geliyor, arkadaşlanmız bölük bölük yanına gidiyorlar. Ben de grupta konuşmak için adam bekliyordum. Ellerine ka- ğıdj veriyor, önergeler imzalatıp 'Hadi gidin, oy verin' diyordu. Onlar da paşa paşa gidiyordu" diye konuştu. "Semra Özal seçilmeseydi..." Akbulut, kendisinin Hüsnü Dogan'ın MilU Savunma Ba- kanlığı'ndan azlini istemesi ve Semra Özal'ın il başkanlığına karşı çıkmaması ile ilgili görüş- lerini de şöyle anlattı: "Semra Ozal il başkanı secil- meseydi ne olurdu? Başkalan 50-<i0 delegeyle anahtar roltt büyürdü. Ben oy alamazdım. üstlenmeye ne gerek var?" tlk turda ne Semra Hanım'ın Akbulut. Özal'ınAkbulut, Özal'ın 1983'teki duşüncelerinden aynldığını ve MSP'den geldiğini unuttuğunu da kaydederek "Saym Cumhar- başkanı yüz yıl çahşsa benim iie- riciliğim noktasına getemez. Ben turda ne Semra Hanım'ın listesinde, ne Talat Yılmaz'ın listesinde benim delegem yoktu. Semra Hanım seçilmese, Talat Yılmaz kazansaydı, Hüsnü Do- ğan o kanadın genel başkan adayı olurdu. Ben aday olamaz- ondan daha ilerdeyim" dedi. dun. Bu arada Cumhurbaşkanı Akbulut, kabinesinde yer alan teiefon açtı. 25 ilçeyi feshetme- s e k i z bakanın Yılmaz hüküme- mi istedi. Karşı çıktım. t i n d e d e ye r aldığım belirterek "Ben şimdi bunlara nasıl güve- nirim? Benim yammda çalışır- ken, ben onlann sorumluluğu- nu taşırken onlar benim aleyhi- me calıştılar. Ben şimdi nasıl Meclis'e gider de 'Size güveniyorum' diye elimi kaldı- nnm? Bunu kimse sağlayamaz. Meclis'e gitmeyecegim. Bu be- nim şabsi karanm" diye konuş- "Sayın Cumhurbaşkanılönce tu. Akbulut, yamnda yer alan 'Tarafsız kalacağım' dedi. Ama milletvekillerinin güvenoyu ve- kızıyla, kansıyla, komşusuyla. rip vermeyeceklerine, güvenoy- doktoruyla, hemşiresiyle, hasta- bakıcısı\la.terzisiyle,kürsüsüyle MKYK'dan çıkmaz' dedim. O, 'Ben çağırır, konuşur, çıkartırım' dedi. İkinci turda Semra Özal kazandı. Ama de- lege listesindeki 73 kişi bana oy verdi. Hüsnü Bey ise azlini ken- di hazırladı. Beni zor dunımda bırakmak istedi." Akbulut, Özal'ın tavrına iliş- kin ise şu değerlendirmeyi yaptı: onun lehine çalıştı. Yetmedi, il başkanlannı, milletvekillerini Köşk'e çağırdı. Sen Cumhur- başkanısın. Madem parti işleri- ni bu kadar seviyordun, niye Cumhurbaşkanı oldun, partiyi bıraktın? Madem Cumhurbaş- kanısın, otur oturduğun yerde. lamasından iki gün önce topla- narak karar vereceklerini söyledi. Akbulut, Cumhuriyet muha- birinin özal'la ilgili değerlendir- melerin oldukça sert olduğunu beliıtmesi üzerine, "Söyiedigim hususlar herkesin bildigi konu- lardır. Esasen bunları çeşitli defalar ifade ettim" dedi. 911er yol aynmında(Baftarafı 1. Sayfada) oluşturduğu grubun karşı çık- tıkları ANAP'lılardan yalnızca Cengiz Altınkaya yeni kabine- de yer almadı. Grubun bakan- lığına karşı çıktığı Cengiz Tun- cer, Ulaştırma Bakanlığı'ndan Devlet Bakanhğı'na kaydınla- rak pasif göreve alındı. Musta- fa Taşar ise hem partide, hem de kabinede sorumluluk üstlen- di. Taşar, Mesut Yılmaz, Ekrem Pakdemirli ve Fahrettin Kurt'- tan sonra hükümette dördüncü sıraya yükseldi. Özellikle Ta- şar'ın bu yükselişi Akbulut ve arkadaşlannın tutumlannı sert- leştirmelerine neden oldu. Mehmet Keçeciler, Konya'da yaptığı açıklamada, "ANAP'ı kuruluş çizgisinden ayıracak bir politika izlenmesi halinde karşı çıkar, her türlii mücadeleyi yapanm" dedi. Cumhurbaşka- nımn resmi açıklamasına rağ- men, aile efradı ve yakınlarının kongrede taraf tuttuğunu savu- nan Keçeciler, şunları söyledi: "Yeni yönetim isteklerimizi dikkate almazsa, kongrede o be- ni, bu onu destekledi havasını vermeye devam ederse, hizip politikası izlerse, bir yere var- mak mümkun değildir. O za- man, ANAP güç ve kuvvet kay- beder. Yann herhangi bir şekil- de müşkül dunımda kalınma- sın." Namık Kemal Zeybek de Cumhuriyet muhabirine, "ANAP tarihinin en zayıf döneminde" diyerek MKYK ve Bakanlar Kurulu'nun oluşturul- ma biçimini parti içinde, "tas- fiye hareketinin atılıralan" ola- rak niteledi. Bu şekilde ANAP'- ın güçlenmesinin mümkün ol- madığını savunan Zeybek, "Güvenoyu verebiliriz de ver- meyebiliriz de ama arkadaşla- nmla yapacağımız toplantıda alınacak karara uyacağım" de- di. Ancak Zeybek'in güvenoyu verilmemesinden ynna olduğu öğrenildi. Akbulut'un güvenoyu verme- me kararmın desteklenip des- teklenmeyeceğinin kendisiyle birukte hareket eden milletvekil- lerinin 3 temmuzda yapacakla- rı toplantıda kesinleşmesi bek- leniyor. Didim'de toplantı Bayram tatillerini Didim'de- ki yazlıklarında geçiren Akbu- lut yanlısı milletvekilleri, Akbu- lut'un sert çıkışından sonra bir araya gelerek durum değerlen- dirmesi yaptılar. Akbulut'un yamnda yer alan Adalet Komisyonu Başkanı Alpaslan Pehlivanlı Akbulut'- un, "güvenoyu vermeyecegim" biçimindeki sözleri üzerine, "kendisi güvenoylamasına iliş- kin görüşlerini açıklamış" de- mekle yetindi. Pehlivanlı güvenoylamasın- dan önce toplanarak tavır beür- leyeceklerini belirterek "Sayın Akbulut'un diger sözleriyle ilgili herhangi bir açıklama yapmak istemijorum" dedi. Güvenoyu alacak mı? Anayasa uyannca Yılmaz hü- kümetinin güvenoyu alabilmesi için 5 temmuzda yapılacak oy- lamaya katılanlann yarısından bir fazlasımn olumlu oy vermesi gerekiyor. Güven isteminin red- di için ise Meclis üye tam sayı- sının yansından bir fazlası olan 226 güvensizlik oyu verilmesi zorunluluğu bulunuyor. ANAP'ın halen 275 milletve- kili bulunduğundan, Akbulut'- un güvenoylamasına katılmama karanm destekleyecek milletve- kili sayısı önem taşıyor. TBMM'deki sandalye dagıhm şöyle: ANAP: 275. SHP: 82, DYP: 60, HEP: 9, SBP: 4, BAP: 2, Bagımsız: 5, Boş: 11. * Bu dağıhm uyannca Akbulut yanlısı milletvekillerinin güve- noylamasına katılmaması hükü- metin güvenoyu almasını engel- lemiyor. Hükümetin güvenoyu alamaması için, Akbulut'u des- tekleyen milletvekillerinin güve- noylamasına katılarak, muhale- fet partileriyle birlikte güvensiz- lik oyu vermeleri gerekiyor. 91 milletvekilinin tümünün güvenoylamasına gelmemesi ha- linde ANAP'ın oylanmn topla- mı 184 olacak. Muhalefet ve ba- ğımsızların toplam oyu 158'de kaldığından hükümet yine güve- noyu almış sayılacak. Akbulut ekibinden 68 milletvekili tüm muhalefetle birlikte ret oyu kul- lanırsa hükümet güvenoyu ala- mayacak. Hükümet programı 30 haziran pazar günü TBMM'de okunacak hükümet programının hazırlanması için başbakan yardımcısı Ekrem Pakdemirli başkanhğında Fah- rettin Kurt, Vehbi Dinçerler, Ali Talip özdemir, Muzaffer Ancı, Adnan Kahveci, Avni Akyol'- dan oluşan komisyon kuruldu. Komisyon, bakanların progra- ma ilişkin önerilerini inceledi. Komisyon, çalışmalannı yann tamamlayacak. Hükümet prog- ramı, Bakanlar Kurulu'nun cu- martesi günü yapılacak toplan- tısında son biçimini alacak. Ekonomi yönetiminin koor- dinasyonundan sadece Pakde- mirli sorumlu olacak. DPT'nin uygulamacı birimleri aynlarak, kurul ve "istişari" bir kunılu- şa dönüştürülecek. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı yerine "Dış Ticaret ve Uygulama Müs- teşarlığı" adıyla yeni bir müste- şarlık kurulacak. Personel rejimi ve idari sis- temde bazı değişiklikler yapıl- masının yanı sıra; eğitim, sağ- lık ve hukuk reformlan ile çev- re bakanlığı kurulması konula- rına da programda yer verilme- si bekleniyor. Atamalar on-AU Bostancı toprağa S^S^SSS^ biri Ali Bostancı (41) dün toprağa verildi. Ali Bostancı için dün Gazeteciler Cemiyeti ve Milliyet gazetesi önünde tören düzenlendi. Bostana'nm cenazesi törenden sonra Nunıosmaniye Camisi'n- de kılınan öğle namazından sonra Zinciriikuyu Mezariığı'nda toprağa verildi. Gazeteciliğe 1968 yılında Türk Haberler Ajansı'nda başlayan Bostancı 1976'da Akdeniz Haber Ajansı'na, 1977'de d« Milliyet gazetesine geçti. Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası üyesi olan Bostancı Foto Muhabirleri Derneği'nin de kunıculan arasında bulunuyordu. Bostancı evli ve üç çocuk babasıydı. (Fotoğraf: Suat Kozluklu) OZERKLIK ANLAŞMASI Talabani ile Barzani görüşbirliğine vardıLONDRA (Cumhuriyet) — Kuzey Irak'ta Kürtler ile Sad- dam Hüseyin arasında görüşü- len özerklik anlaşması hakkın- da çekinceleri olduğu söylenen Kürdistan Yurtsever Birlik lide- ri Celal Talabani ile Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesut Barzani arasındaki görüş ayrı- lıklarının giderildiği açıklandı. İki liderin dün Kuzey Irak'ta Saklava'da birlikte bir açıklama yaparak, özerk bölgeye ilişkin taslak anlaşma hakkında "fikir birligine vardıklan" BBC tara- fından duyuruldu. Saddam Hüseyin yönetimi ile Kürt liderler arasında kesinleş- tirümeye çalışılan özerklik an- laşmasını "yeterince demokratik bulmayan" Talabani'nin, anlaş- maya en kısa sürede son şeklini vermekten yana olan Mesut Barzani ile görüşmekten kaçın- dığı, bu nedenle Irak'a gidişini "makul nedenlerle" geciktirdiği öne sürülüyordu. Ancak BBC'nin haberinde, Talabani'- nin, dün Irak'a döndüğü, Mesut Barzani tarafından karşılandığı, aralarındaki uzun görüşmeden sonra ortak basın toplantısı dü- zenleyerek, özerklik anlaşması konusunda aralannda görüş bir- liği sağladıklarını söylediği, "Daha fazla savaş istemiyonız. Tasanda zor maddeler vardır, ancak bunlan göriişecegiz", de- diği aktarıldı. Talabani'nin, "Irak'taki yabancı güçlerin ta- mamen çekilmesine karşı oldu- ğunu, Turkiye'de kurulacak Çe- vik Kuvvet'in soruna yardımcı olacagım" söylediği bildiriliyor. Talabani ile Barzani arasındaki görüşmeden sonra diğer Kürdis- tan Cephesi liderlerinin de Sak- lava'da 6 saat süreyle bir araya geldikleri ve özerklik anlaşması hakkında görüştükleri kaydedi- liyor. BBC, Talabani ve Barza- ni'nin bu hafta içinde yeniden Bağdat'a gideceklerini de duyur- du. Yılmaz'ın Dışişleri Bakanlığı döneminde özel danışmanı ola- rak görev yapan M. Ali trtem- çelik, başbakanlık basdanış- manhğına atandı. Yılmaz'ın as- kerlik arkadaşı da olan trtem- çelik, Kurtcebe Alptemoçin'in bakanlığı döneminde de özel da- nışmanlık yapıyordu. Akbulut döneminde başba- kanlık başdanışmanlığını Erde- mir Karakaş ve Erdoğan Öcafam yürütmuştü. Başbakanlık Özel Kalem Mü- dürlüğü'ne de dün Akbulut'un dış politika danışmanı Şükrü Tufan getirildi. Tufan dün gö- reve başladı. IPI Teztel için devrede Haber Merkezi — Uluslarara- sı Basın Enstitüsü (IPI) Direk- törü Peter Galliner, Başbakan Mesut Yılmaz'a yazdığı açık mektupta 13 gündür gözaltında tutulan Güneş gazetesi tnsan Haklan Servisi Şefı Deniz Tez- tePin gazetecilik faaliyetleri dı- şında "agır bir suçla suçlanma- dığı takdirde derhal serbest bırakılmasım" istedi. Galliner'in Başbakan Yıl- maz'a yazdığı açık mektubun tam metni şöyle: "Bütün dünyadan ileri gelen gazeteci, editör ve gazete yaym- cılannı temsil eden Uluslarara- sı Basın Enstitüsü (IPI) Güneş gazetesi İnsan Haklan Servisi Şefi gazeteci Deniz TeztePin göz- altında tutulmasından ciddi bi- çimde kaygılanmaktadır. Deniz Teztel, Ankara'da, ikisi avukat olan 12 kişiyle birlikte Korgene- ral tsmail Selen suikasbyla bağ- lantılı olarak gözaltına alınmış- tır. Istanbul Barosu Başkanı Avukat Turgut Kazan'ın Teztel- le göriişmek için İçişleri ve Ada- let bakanlıklanna başvurduğn ve başvunınun kabul edilmesi- ne karsın Teztelie görüşmesinin engellendiğini öğrendik. Bu ara- da Teztel'in gözaltı süresinin de uzatıldıgı haberini aldık. Bütün dileğüniz Deniz Teztel'in hangi gerekçeyle gözaltına alındıgı ve kendisinin neyle suçlandıfmın aynntısıyla belirtOmesidir. De- niz Teztel uluslararası standart- lara göre ağır bir suçla suçlan- madığı takdirde kendisinin der- hal serbest bırakılmasım istiyo- ruz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle