Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 HAZİRAN 1991 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
Akbulutlaşmak mı, Akbulutlaşmamak mı?..
(Baştarafı 1. Sayfada)
Çünkü, politika sahnemizde dediğiyie yap-
tığı arasında doğru dürüst bir bağ kurulama-
yacak oyuncuların sayısı az değildir. Örne-
ğin Turgut Özal da bunların başında gelir.
Önce Fransızca, şimdi de İngilizce yayım-
lanan "Turkey In Europe" isimli krtebını bay-
ramda okurken, Sayın Özal'ın bu özelliğinı
bir kez daha anımsadık. Türkiye'nin Avrupa
Topluluğu'na yaptığı Nisan 1987 tarihli tam
üyelik başvurusunun altında imzasının bu-
lunduğunu belirtirken, demokrasi ve insan
haklarına ilişkin inancını da özellikle vurgu-
luyordu kitabında.
Oysa bu tarihten altı ay bile geçmeden,
1987 Eylül ayında, bir askeri yönetimin koy-
duğu siyasal yasakların kaldırılmasına kar-
şı çıkabilmiş, temel hak ve özgürlüklerle il-
gili böyie bir konuyu referanduma götürebil-
miş ve daha önce söylediğinin tam tersini ya-
parak referandumda da hayır oyu kullana-
bilmişti.
Tabii Özal'ın demokrasiyle taban tabana
zıt bu davranışı, kendi imzasını taşıyan İn-
gilizce kitapta yer almıyor.
Onun için, bunca deneyimden sonra yo-
ğurdu üfleyerek yemenin siyasal yaşantımız-
da olağanlaştığı söylenebilir.
•
Başbakan Yılmaz'ın altını çizdiği hoşgö-
rü, diyalog ve uzlaşma gibi kavramlar açısın-
dan bugün ANAP'a bakınca, durumun pek
iç açıcı olmadığı ortaya çıkıyor.
Kongrede yenilgiye uğrayan "milliyetçi-
muhafazakâr"\ann Akbulut'un çevresinde
toplandıkları dikkati çekiyor. "977er" ya da
"Birlik Grubu" adını taşıyan parti içi muha-
lefet, yeni hükümete güvenoyu verip verme-
meyi tartışıyor. Yıldırım Akbulut'la, hareke-
tin başını çekenlerden Namık Kemal Zeybek
güvenoyuna şimdiden hayır diyenler arasın-
da yer alıyor. Kimi de bunun yerine Meclis
grubunda bakanların sonradan tek tek dü-
şürülmesini savunuyor.
Hükümetin güvenoyunun tehlikede oldu-
ğunu sanmıyoruz. Ancak ANAP'taki çatlağı
gidermek de çok güç gözüküyor.
Kongre öncesinde Hüsnü Doğan'la bir
söyleşimizde, ANAP'ta sorunun asıl genel
başkan seciminin ertesinde başlayacağını,
bunun da ilk olarak MKYK listesinin oluştu-
rulmasında ortaya çıkacağım, sonra da bir
ölçüde hükümette yaşanacağını, genel baş-
kanlığı kazanan tarafın karşı tarafı tasfiye yo-
luna gitmesiyle işlerin iyice kanşacağını be-
lirtmişti.
Haklı çıktı.
ANAP'ta fırtına dinmiyor.
Yıldırım Akbulut dün Yılmaz hükümetine
güvenoyu vermeyeceğini açıklarken gazete-
cilere şöyle demiş:
"Sayın Cumhurbaşkanı partinin mittiyetci-
muhafazakâr kanadını sırtında bir yûk, bir
kambur olarak görûyordu. Şimdi bu kanat
partiden tasfiye editdi. Bundan sonra sıra teş-
kilatlara gelecek."
Anlaşılan, ANAP'ta sular kolay durulma-
yacak.
•
Siyaset sahnemizde Akbulutlaşmak ne de-
mektir?
Mesut Yılmaz başbakan mı olacak, Akbu-
lutlasacak mı?
Bu sorulann yanıtları da bugünkü manşet
haberimizde yer alıyor.
Daha düne kadar başbakanlık koltuğun-
da oturan bir siyaset adamının söyledikleri,
hem kendisi hem de Cumhurbaşkanı açısın-
dan ibret vericidir.
İşte Akbulut'un söylediklerinden bazı bc-
lümler:
"0 Cumhurbaşkanı, ben Başbakan'dım.
Meclise geliyor, arkadaşlarımız bölük bölük
yanına g'ıdiyohar, ben de grupta konuşmak
için adam bekliyordum. Ellerine kiğıdı veri-
yor, önergeteriimzalatıp, 'hadi gidin oy verin'
diyordu. Onlar da paşa paşa gidiyordu."
"Bu arada Cumhurbaşkanı teiefon açt, 25
ilçeyi feshetmemi istedi, karşı çıktım.
'MKYK'dan çıkmaz' dedim. O, 'ben çağırır,
konuşur, çıkartırım' dedi."
"Sayın Cumhurbaşkanı önce 'tarafsız
kalacağım' dedi. Ama kızıyla kansıyla, kom-
şusuyla, doktoruyla, hemşiresiyle, hasta ba-
kıcısıyla, terzisiyle onun lehine çaltşt. Yetmedi
il başkanlannı, milletvekillerini Köşk'e çağır-
dı. Sen Cumhurbaşkanısın, madem parti iş-
lerini bu kadar çok seviyordun, niye Cumhur-
başkanı oldun. Partiyibıraktın? Madem Cum-
hurbaşkanısın, otur oturduğun yerde."
"Şimdi kendisi ve ailesi geri planda kala-
cak. Mesut Bey'i öne itecekler. Bu plan da
tutmazsa, onun da tepesine vurarak indirir-
ler. Mesut Bey'in de gıkı çıkmaz."
Evet böyie.
Akbulutlaşmak mı, Akbulutlaşmamak mı?
Sorun bu değil mi, Sayın Başbakan?
Memurun yüksek zaııı ıımııdu
(Baştarafı 1. Sayfada) n e |
maaş artışının yanı sıra askerler
ve teknik personel başta olmak
üzere bazı hizmet sınıflannda-
ki memurlar ile üst düzey kamu
yöneticilerin maaşlarına daha
yüksek artış yapabilmek için de
bir dizi kanun hükmünde karar-
name çıkaracak. TBMM'den
Akbulut hükümetinin aldığı ye-
ni yetki yasası çerçevesinde ya-
pılacak bu düzenlemelerle kamu
personelinin özlük haklan ve ay-
İıklarına ilişkin hükümlerde
önemli değişiklikler yapılacağı
bildiriliyor.
Halen Maliye ve Devlet Per-
sonel Başkanlığı'nda çalışmalan
sürdüriilen kanun hükmünde
kararnamelerle öncelikle ordu
üst kademelerini rahatsız eden
bazı sivil kademelerle general
maaşları arasındaki fark asker-
ler lehine düzeltilecek. Ayrıca
sözleşmeli statüdeki kamu yöne-
ticileri ile 657 sayıh yasaya tabi
üst düzey yöneticilerin maaş
dengesizlikleri de bu düzenleme
ile giderilmeye calısılacak.
Öte yandan kanun hükmün-
de kararnamelerle öğretmenler,
öğretim üye ve görevlileri, hâ-
kim ve savcılar, sağhk persone-
li, polisler ve teknik hizmetler sı-
nıfındaki personele verilmekte
olan zam ve tazminat oranları
da yeniden berirleıttcek. Bu dü-
zenlemelerle söz "konusu perso-
nele verilecek ikinci yanyıl zam-
mının yüzde 5O'yi bulabileceği
kaydediliyor.
Maaş düzenlemelerine ilişkin
olarak halen Pakdemirli'nin ko-
EVET/HAYIR
OKTAYAKBAL
(Baştarafı 2. Sayfada)
aramaksızın yeniden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına ge-
çebilsinler.
2) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından bu amaçla geçi-
ci olarak çıkanlann tüm vatandaşlık haklan belli bir süre saklı
kalsın.
3) Çifte vatandaş olan Türkler, yaşadıkları ülkelerde asker-
liklerini yaparlarsa veya yapmış sayılırlarsa Türkiye'deki as-
kerlik hizmetlerinden muaf tutulsunlar.
Birliğimiz ve Berlinli Türk Dernekler Topluluğu tarafından
konunun uzmanı Sayın Prof. Dr. Rona Aybay'a hazırlatılan,
Sayın Bülent Akarcalı, Sayın Birgen Keleş ve arkadaşları ta-
rafından Büyük Mıllet Meclisi'ne sunulan yukarıdaki kanun
değişiklik önerileri, ne yazık ki birinci konuda bizim sakın-
calı bulduğumuz bir değişiklikle İçişleri ve Mılli Savunma ko-
misyonlarından geçmiştir.
403 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun a maddesine ek-
lenmesi teklif edilen ek fıkrada 'Bu kanunun 20. maddesi
uyarınca Bakanlar Kurulu'nun izniyle Türk vatandaşlığından
çıkmış olanlardan, çıkma tarihinden başlayarak 5 yıl içinde
basvuranlar, başka koşul aranmaksızın Türk vatandaşlığını
kazanıriar. Bu basvuruların şonucu, en geç altı ay içinde il-
giliye bildirilir' denmektedir. İçişleri ve Milli Savunma Komis-
yonlan'nca kabui edilen metinde ise Türk vatandışlığına tekrar
geçebilme ekteki metinlerden de görüldüğü gibi 'İçişleri Ba-
kanlığı'nın uygun görmesi' ya da 'Genel güvenlik ve kamu
düzeni bakımından sakınca bulunmayanlar' gibi koşullara
bağlanmaktadır.
Gecici olarak vatandaşlık hakkından ayrılanların vatandaş-
lık haklarını yeniden almaları, 'İçişleri Bakanlığı'nın uygun
görmesi veya genel güvenlik ve kamu düzeni bakımından
sakıncalı bulunmayanlar' koşulu gibi her türtü yoruma açık
bir keyfiliğe bağlamaktadır. İçişleri Bakanlığı gelecekteki uy-
gulamasında çok ender durumlarda vatandaşlık hakkının ye-
niden kazanılmasını 'uygun görmese' bile, öngörülen bu ko-
şul yurtdışındaki Türklerin büyük bir kesimi üzerinde caydı-
rıcı oiacaktır.
Sırf bu nedenle yüz binlerce kişi, 'yeniden vatandaşlığa
alınmam' korkusuyla hükümetin ve tüm siyasi partilerın is-
tediği çifte vatandaşlık, en geniş Türk toplumunun yararlan-
mayacağı bir konum kazanacaktır. Oysa amaç, isteyen her
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının sürekli 'yaşadığı ülke va-
tandaşlığına geçmesini sağlamak' olmak zorundadır. Etkin
bir sosyal baskı grubu (lobi) olma ancak kitlesel çifte vatan-
daşlıkla mümkündür.
Bu amaçla Büyük Millet Meclisi'ne sunulan teklifte 'Baş-
ka koşul aranmaksızın Türk vatandaşlığını kazanırlar' denil-
mekteydi. Çifte vatandaşlık için yurtdışında yaşamakta olan
Türklerin, kendi vatandaşlıklarını koruyabilecekleri bir yasal
güvenceye gereksinimleri vardır.
Esasen mevcut yasalar, hükümetlere gerekli gördükleri ki-
şileri vatandaşlıktan çıkarma yetkisi vermektedir. 0 halde ken-
di isteğiyle ve Bakanlar Kurulu kararıyla çifte vatandaşlık hak-
kından yarartanmak isteyenleıie ilgili bu kanunlara 'istenme-
yen kişileri yeniden almama' gibi ikinci bir yasal önlem al-
maya kesinlikle gerek kalmamaktadır.
Bize göre doğuştan kazanılan vatandaşlık hakkı hiç kim-
seden alınmamalıdır. Günümüzde bu anlayış demokratik hu-
kuk devletlerinde artık yerleşmiş bir görüştür.
Çifte vatandaşlığa yasal güvencelerle imkân sağlayacak
bu yasa degişiklikleriyie yurtdışındaki Türk toplumu ve Türki-
ye için büyük önemi olan bir hizmet verilmek istenmektedir.
Biz çifte vatandaşlığın eksiksiz ve isteyen her Türkiye Cum-
huriyeti vatandaşının yararlanabileceği bir hak olmasını dili-
yoruz."
ordinatörlüğünde yazımı sürdü-
rülen hükümet programmda da
bazı ipuçlannın yer alacağı bil-
diriliyor. Maaş düzenlemelerinin
5 temmuzda yapılacak güvenoy-
lamasına kadar büyük ölçüde
tamamlanmış olacağı, açıkla-
manın ise 10 temmuzda yapıla-
cak Bakanlar Kurulu toplantı-
sından sonraya bırakılabileceği
bildirildi.
"Yılmaz açıklayacak"
Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ekrem Pakdemirli,
memur katsayısımn yanı sıra,
iyileştirme örilemlerinin, önü-
müzdeki günlerde Başbakan
Yılmaz tarafından açıklanacağı-
nı bildirdi. Pakdemirli Manisa'-
da yaptığı konuşmada,
"Memur katsayısı ile ilgili çalış-
malanmız sürüyor. Önümiizde-
ki günlerde Sayın Başbakan
memur katsayısımn yanı sıra
iyileştirme ile ilgili açıklamalar
yapacaktır. Toplusözleşmeleri
tıkanan 600 bin işçi için de iş-
veren ve işçi temsilcileriyle sıkı
bir diyaloga girerek sorunu
çözecefiz" şeklinde konuştu.
Kürt nöbeti
(Baftaraft 1. Sayfada)
Ayrıca In-
cirlik üssü ile Akdeniz'deki
Amerikan donanmasından da
destek alacak. Tugay, Kuzey
Irak'taki askeri birliklerin kade-
meli olarak çekilmesi sırasında
kurulacak. Yani Kuzey Irak'ta-
ki müttefik kuvvetlerinin sayısı
azahrken Türkiye'dekilerin sa-
yısı artacak.
Bu işlem için beürlenen tarih,
yaklaşık temmuz ortalan. ABD
Savunma Bakanlığı Sözcüsü Pe-
le Wilson önceki gün düzenle-
diği basın toplantısında mütte-
fiklerin Kuzey Irak'tan çekiliş
tarihi üzerinde de ilke anlaşma-
sına vanldığını söyledi, ama ta-
rihi açıklamaktan kaçındı. Dün-
kü Washington Post gazetesi üst
düzeyde iki yetkiliye atfen bu
tarihin temmuz ortası olacağını
kaydettı. Yıne Post'a göre müt-
tefikler, tam olarak çekilmeden
önce Irak'a gözdağı niteliğinde
bir açıklama yapacak ve Kürt-
lere saldırıya girişilmesi halinde
bunun sonuçlarının ne olacağı-
nı Bağdat'ın dikkatine ge-
tirecek.
Böyie bir açıklama yapılma-
sının en ateşli savunucusu baş-
ta Ingiltere olmak üzere Avru-
palılardı. Washington'da alınan
ilke kararı şimdi ABD'nin de
Avrupa ile aynı çizgide buluştu-
ğunu gösteriyor. Avrupa, Kör-
fez savaşı ertesindeki gelişmele-
rin de gösterdiği gibi, Kürt ko-
nusunda Amerika'dan daha
atak. ABD Savunma Bakahlığı
Sözcüsü Pete Wilson onceki
günkü brifınginde ilk kez Kuzey
Irak'taki operasyonun "başa-
rıyla tamamlandıgım" ilan etti.
Bu deklarasyon ABD'nin artık
tümüyle çekilmeye hazırlandığı-
nı gösteriyor. Wilson'un
"ABD'nin bölgedeki köklü ve
tarihi sorunlan çözemeyecegi-
ni" söylemesi de Amerika'nın
Kürt konusunu 'siyasi' değil, in-
sani boyutu ile ele almaya de-
vam ettiği yönünde algılanıyor.
ABD Kuzey Irak'a zaten gönül-
süz olarak girmiş, bunda Avru-
pa ve Türkiye'nin telkinleri de
rol oynamıştı.
Akbulut, Ozal'a gürlediANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Eski Başbakan Yüdı-
nm Akbulut, 91 milletvekiliyle
birlikte başlattıkları parti içi
muhalefetin süreceğini ve Yıl-
maz hükümetine güvenoyu ver-
meyeceğini açıkladı.
Akbulut, Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ın ANAP kongre-
sinde ailesiyle birlikte Mesut
Ydmaz'ı desteklemesini, "ken-
disini garantiye alma operas-
yonu" olarak niteledi. Akbulut,
"Sayın Cumhurbaşkanı parti-
nin miUiyetçi-muhafazakâr ka-
nadını sırtında bir kambur ola-
rak görüyordu. Şimdi bu kanat
partiden tasfiye edildi" dedi.
Akbulut, başbakanlığı döne-
minde Özal ile üç kez kavga et-
tiğini ve istifa noktasına kadar
geldiğini söyledi.
Akbulut, "kongredeki usul-
süzlukler ve riişvet iddiaJanm"
açıklamak üzere bir basın top-
lantıa yapmayı planlamıştı. An-
cak Akbulut'un bu girişimi, es-
ki Adalet Bakanı CNtan Sungur-
lu tarafından engellenmişti. Ak-
bulut, "AnavaUn'da Birlik
Grubu" adı altında 91 milletve-
kili ile birlikte Özal'dan, kamu-
oyunda yıpranmış isimler ola-
rak niteledikleri bazı kişilerin
kabineye alınmamasını is-
temişti.
Yılmaz hükümetinin kurulu-
şu sırasında bu istemin dikkate
almmaması üzerine Akbulut tu-
tumunu sertleştirdi.
Akbulut, dun öğleden sonra
bayranunı kutlamak için Başba-
kanlık Konutu'na gelen bir grup
gazetecinin sorularını yanıtladı.
Akbulut, gazetecilerin, ANAP
kongresi sonrası geüşmelere iliş-
kin sorularına çok sakin ve ra-
hat bir üslupla karşılık verdi.
Akbulut'un, özellikle Cumhur-
başkanı ÖzaFa karşı yaptığı çı-
kışların çok sen olması gazete-
cüeri şaşuttı. Bunun üzerine ga-
zeteciler, Akbulut'un sözlerinin
hangi bölümunün yazılabilece-
ğini sorma gereği duydular. Ak-
bulut, aktardıgı tüm düşüncele-
rinin serbestçe kamuoyuna ak-
tanlabileceğini dile getirdi.
YlLMAZ
Güvenoyu
tereddütüm
yok
Başbakan, Akbulut'un
"güvenoyu vermeyeceğim"
sözleri için, "Asabiyet
anında söylenmiş beyanlar
olarak "kabul ediyorum"
yorumunu yaptı.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Başbakan Mesut Yıl-
maz, Yıldınm Akbulut'un,
"Hükümete güvenoyu
vermeyecegim" şeklindeki de-
meci için, "Asabiyet anında
söylenmiş sözler" diyerek yo-
rum yapmaktan kaçındı. Yıl-
maz'ın yakın çevresine, "Hüki-
mete güvenoyu vermekten hiç-
bir ANAP'lının kaçınmaması
gerektigini" belirterek "Kimse-
nin böyie bir yola sapacağını
sanmıyonım" dediği öğrenildi.
Yılmaz, dün akşam başba-
kanlık binasından çıkışında, ga-
zetecilerin konuya ilişkin soru-
larına şu yanıtları verdi:
— Yıldınm Akbulut'un söz-
lerine ilişkin bir yonımunuz ola-
cak mı?
YILMAZ — Benim bir yo-
rum yapmama gerek yok. Ken-
disinin kongrenin ilk günu yap-
tığı son konuşma var. Zannedi-
yoruz o konuşmamn kendisi
için bağlayıcı olması gerek.
— Cumhurbaşkanı Özal'a
karşı sözlerini nasıl değerlendi-
riyorsunuz?
YILMAZ — O konuda bir
yorum yapmıyorum.
— Sizin de Sayın Özal'ın
emirlerinde olacağınızı. bir sü-
re sonra da sizi itekleyecekleri-
ni belirtiyoriar...
YILMAZ — Asabiyet içinde
söylenmiş beyanlar olarak ka-
bul ediyorum, üzerinde bir yo-
rum yapmayı yanlış görüyorum.
— Güvenoyu konusunda bir
tereddütünüz var mı?
YILMAZ — Hiçbir tereddü-
tüm yok.
Öte yandan Yılmaz'ın yakın
çevresine "Hükümete güvenoyu
vermekten hiçbir ANAP'lının
kaçınmaması gerektigini" belir-
terek "Bu. ANAP'ın kurduğu
dördüncü hükümettir. Kişisel
nedenlerle bu hükümete karşı
çıkmak partiyi de etkiler. Kim-
senin böyie bir yola sapacağını
sanmıyonım" dediği öğrenildi.
Başbakanlığı döneminde
özal ile üç önemli olay yüzün-
den "kavga ettiğini " belirten
Akbulut, Zonguldak maden iş-
Çilerinin yürüyüşü sırasında da
istifa nokVasına geldiğini açıkla-
dı. Akbulut, Yılmaz'ın Özal'a
"hiç karşı çıkamayacağım" ifa-
de etti.
ANAP kongresinin Mesut
Yılmaz'a "kazandınldığım" sa-
vunan Akbulut kongreyi şöyle
değerlendirdi:
"Bu, bir yıl önce başlatılan
operasyonun neticesidir. Senar-
yonun hazuiayıcısı, yukansıdu*.
Kendisini garantiye alma
oyunudur.
Sayın Cumhurbaşkanı, parti-
nin muiiyelçi-muhaf azakâr ka-
nadını bir yük, kambur olarak
görüyordu. Şimdi bu kanat par-
ti yönetiminden tasfiye edildi.
Bundan sonra sıra teşkilatlara
gelecek. Cumhurbaşkanı, parti-
nin vitrinini degiştirmek istiyor-
du. Sayın Özal, kendisini muha-
lefete kabul ettiremeyince 'Ba-
kın ben farklı bir
Cumhurbaşkanıyım' diyerek
her şeye müdahale etti. Istan-
bul'un su projesini bile kendisi
açıkladı. Biz bunu da mı yapa-
mazdık? Ama o, her şeye hâkim
olduğunu göstermek istiyordu.
Bu tutmadı. Şimdi kendisi ve ai-
lesi geri planda kalacak, Mesut
Bey'i de one itecekler. Bu plan
da tutmazsa Yılmaz'ın tepesine
vurup indirecekler. Mesut Bey'-
in de gıkı çıkmaz. Biz plana di-
renmek istedik, ama başarama-
dık. Seçilseydik durum farklı
olurdu."
Milletvekillerinin de kendisi-
ne, Cumhurbaşkanı'yla uyum-
lu çahşması nedeniyle eleştiriler
yönelttiklerini ammsatan Akbu-
lut, "Hadi ben hukuken uyum-
lu çalışıyordum. O Cumhurbaş-
kanı, ben Başbakandım; millet-
vekillerine ne oluyordu? Özal
Meclis'e geliyor, arkadaşlanmız
bölük bölük yanına gidiyorlar.
Ben de grupta konuşmak için
adam bekliyordum. Ellerine ka-
ğıdj veriyor, önergeler imzalatıp
'Hadi gidin, oy verin' diyordu.
Onlar da paşa paşa gidiyordu"
diye konuştu.
"Semra Özal
seçilmeseydi..."
Akbulut, kendisinin Hüsnü
Dogan'ın MilU Savunma Ba-
kanlığı'ndan azlini istemesi ve
Semra Özal'ın il başkanlığına
karşı çıkmaması ile ilgili görüş-
lerini de şöyle anlattı:
"Semra Ozal il başkanı secil-
meseydi ne olurdu? Başkalan 50-<i0 delegeyle anahtar roltt
büyürdü. Ben oy alamazdım. üstlenmeye ne gerek var?"
tlk turda ne Semra Hanım'ın Akbulut. Özal'ınAkbulut, Özal'ın 1983'teki
duşüncelerinden aynldığını ve
MSP'den geldiğini unuttuğunu
da kaydederek "Saym Cumhar-
başkanı yüz yıl çahşsa benim iie-
riciliğim noktasına getemez. Ben
turda ne Semra Hanım'ın
listesinde, ne Talat Yılmaz'ın
listesinde benim delegem yoktu.
Semra Hanım seçilmese, Talat
Yılmaz kazansaydı, Hüsnü Do-
ğan o kanadın genel başkan
adayı olurdu. Ben aday olamaz- ondan daha ilerdeyim" dedi.
dun. Bu arada Cumhurbaşkanı Akbulut, kabinesinde yer alan
teiefon açtı. 25 ilçeyi feshetme- s e k i z
bakanın Yılmaz hüküme-
mi istedi. Karşı çıktım. t i n d e d e
ye r
aldığım belirterek
"Ben şimdi bunlara nasıl güve-
nirim? Benim yammda çalışır-
ken, ben onlann sorumluluğu-
nu taşırken onlar benim aleyhi-
me calıştılar. Ben şimdi nasıl
Meclis'e gider de 'Size
güveniyorum' diye elimi kaldı-
nnm? Bunu kimse sağlayamaz.
Meclis'e gitmeyecegim. Bu be-
nim şabsi karanm" diye konuş-
"Sayın Cumhurbaşkanılönce tu. Akbulut, yamnda yer alan
'Tarafsız kalacağım' dedi. Ama milletvekillerinin güvenoyu ve-
kızıyla, kansıyla, komşusuyla. rip vermeyeceklerine, güvenoy-
doktoruyla, hemşiresiyle, hasta-
bakıcısı\la.terzisiyle,kürsüsüyle
MKYK'dan çıkmaz' dedim. O,
'Ben çağırır, konuşur,
çıkartırım' dedi. İkinci turda
Semra Özal kazandı. Ama de-
lege listesindeki 73 kişi bana oy
verdi. Hüsnü Bey ise azlini ken-
di hazırladı. Beni zor dunımda
bırakmak istedi."
Akbulut, Özal'ın tavrına iliş-
kin ise şu değerlendirmeyi yaptı:
onun lehine çalıştı. Yetmedi, il
başkanlannı, milletvekillerini
Köşk'e çağırdı. Sen Cumhur-
başkanısın. Madem parti işleri-
ni bu kadar seviyordun, niye
Cumhurbaşkanı oldun, partiyi
bıraktın? Madem Cumhurbaş-
kanısın, otur oturduğun yerde.
lamasından iki gün önce topla-
narak karar vereceklerini
söyledi.
Akbulut, Cumhuriyet muha-
birinin özal'la ilgili değerlendir-
melerin oldukça sert olduğunu
beliıtmesi üzerine, "Söyiedigim
hususlar herkesin bildigi konu-
lardır. Esasen bunları çeşitli
defalar ifade ettim" dedi.
911er yol aynmında(Baftarafı 1. Sayfada)
oluşturduğu grubun karşı çık-
tıkları ANAP'lılardan yalnızca
Cengiz Altınkaya yeni kabine-
de yer almadı. Grubun bakan-
lığına karşı çıktığı Cengiz Tun-
cer, Ulaştırma Bakanlığı'ndan
Devlet Bakanhğı'na kaydınla-
rak pasif göreve alındı. Musta-
fa Taşar ise hem partide, hem
de kabinede sorumluluk üstlen-
di. Taşar, Mesut Yılmaz, Ekrem
Pakdemirli ve Fahrettin Kurt'-
tan sonra hükümette dördüncü
sıraya yükseldi. Özellikle Ta-
şar'ın bu yükselişi Akbulut ve
arkadaşlannın tutumlannı sert-
leştirmelerine neden oldu.
Mehmet Keçeciler, Konya'da
yaptığı açıklamada, "ANAP'ı
kuruluş çizgisinden ayıracak bir
politika izlenmesi halinde karşı
çıkar, her türlii mücadeleyi
yapanm" dedi. Cumhurbaşka-
nımn resmi açıklamasına rağ-
men, aile efradı ve yakınlarının
kongrede taraf tuttuğunu savu-
nan Keçeciler, şunları söyledi:
"Yeni yönetim isteklerimizi
dikkate almazsa, kongrede o be-
ni, bu onu destekledi havasını
vermeye devam ederse, hizip
politikası izlerse, bir yere var-
mak mümkun değildir. O za-
man, ANAP güç ve kuvvet kay-
beder. Yann herhangi bir şekil-
de müşkül dunımda kalınma-
sın."
Namık Kemal Zeybek de
Cumhuriyet muhabirine,
"ANAP tarihinin en zayıf
döneminde" diyerek MKYK ve
Bakanlar Kurulu'nun oluşturul-
ma biçimini parti içinde, "tas-
fiye hareketinin atılıralan" ola-
rak niteledi. Bu şekilde ANAP'-
ın güçlenmesinin mümkün ol-
madığını savunan Zeybek,
"Güvenoyu verebiliriz de ver-
meyebiliriz de ama arkadaşla-
nmla yapacağımız toplantıda
alınacak karara uyacağım" de-
di. Ancak Zeybek'in güvenoyu
verilmemesinden ynna olduğu
öğrenildi.
Akbulut'un güvenoyu verme-
me kararmın desteklenip des-
teklenmeyeceğinin kendisiyle
birukte hareket eden milletvekil-
lerinin 3 temmuzda yapacakla-
rı toplantıda kesinleşmesi bek-
leniyor.
Didim'de toplantı
Bayram tatillerini Didim'de-
ki yazlıklarında geçiren Akbu-
lut yanlısı milletvekilleri, Akbu-
lut'un sert çıkışından sonra bir
araya gelerek durum değerlen-
dirmesi yaptılar.
Akbulut'un yamnda yer alan
Adalet Komisyonu Başkanı
Alpaslan Pehlivanlı Akbulut'-
un, "güvenoyu vermeyecegim"
biçimindeki sözleri üzerine,
"kendisi güvenoylamasına iliş-
kin görüşlerini açıklamış" de-
mekle yetindi.
Pehlivanlı güvenoylamasın-
dan önce toplanarak tavır beür-
leyeceklerini belirterek "Sayın
Akbulut'un diger sözleriyle ilgili
herhangi bir açıklama yapmak
istemijorum" dedi.
Güvenoyu alacak mı?
Anayasa uyannca Yılmaz hü-
kümetinin güvenoyu alabilmesi
için 5 temmuzda yapılacak oy-
lamaya katılanlann yarısından
bir fazlasımn olumlu oy vermesi
gerekiyor. Güven isteminin red-
di için ise Meclis üye tam sayı-
sının yansından bir fazlası olan
226 güvensizlik oyu verilmesi
zorunluluğu bulunuyor.
ANAP'ın halen 275 milletve-
kili bulunduğundan, Akbulut'-
un güvenoylamasına katılmama
karanm destekleyecek milletve-
kili sayısı önem taşıyor.
TBMM'deki sandalye dagıhm
şöyle:
ANAP: 275. SHP: 82, DYP:
60, HEP: 9, SBP: 4, BAP: 2,
Bagımsız: 5, Boş: 11.
* Bu dağıhm uyannca Akbulut
yanlısı milletvekillerinin güve-
noylamasına katılmaması hükü-
metin güvenoyu almasını engel-
lemiyor. Hükümetin güvenoyu
alamaması için, Akbulut'u des-
tekleyen milletvekillerinin güve-
noylamasına katılarak, muhale-
fet partileriyle birlikte güvensiz-
lik oyu vermeleri gerekiyor.
91 milletvekilinin tümünün
güvenoylamasına gelmemesi ha-
linde ANAP'ın oylanmn topla-
mı 184 olacak. Muhalefet ve ba-
ğımsızların toplam oyu 158'de
kaldığından hükümet yine güve-
noyu almış sayılacak. Akbulut
ekibinden 68 milletvekili tüm
muhalefetle birlikte ret oyu kul-
lanırsa hükümet güvenoyu ala-
mayacak.
Hükümet programı
30 haziran pazar günü
TBMM'de okunacak hükümet
programının hazırlanması için
başbakan yardımcısı Ekrem
Pakdemirli başkanhğında Fah-
rettin Kurt, Vehbi Dinçerler, Ali
Talip özdemir, Muzaffer Ancı,
Adnan Kahveci, Avni Akyol'-
dan oluşan komisyon kuruldu.
Komisyon, bakanların progra-
ma ilişkin önerilerini inceledi.
Komisyon, çalışmalannı yann
tamamlayacak. Hükümet prog-
ramı, Bakanlar Kurulu'nun cu-
martesi günü yapılacak toplan-
tısında son biçimini alacak.
Ekonomi yönetiminin koor-
dinasyonundan sadece Pakde-
mirli sorumlu olacak. DPT'nin
uygulamacı birimleri aynlarak,
kurul ve "istişari" bir kunılu-
şa dönüştürülecek. Hazine ve
Dış Ticaret Müsteşarlığı yerine
"Dış Ticaret ve Uygulama Müs-
teşarlığı" adıyla yeni bir müste-
şarlık kurulacak.
Personel rejimi ve idari sis-
temde bazı değişiklikler yapıl-
masının yanı sıra; eğitim, sağ-
lık ve hukuk reformlan ile çev-
re bakanlığı kurulması konula-
rına da programda yer verilme-
si bekleniyor.
Atamalar
on-AU Bostancı toprağa S^S^SSS^
biri Ali Bostancı (41) dün toprağa verildi. Ali Bostancı için dün Gazeteciler Cemiyeti ve Milliyet
gazetesi önünde tören düzenlendi. Bostana'nm cenazesi törenden sonra Nunıosmaniye Camisi'n-
de kılınan öğle namazından sonra Zinciriikuyu Mezariığı'nda toprağa verildi. Gazeteciliğe 1968
yılında Türk Haberler Ajansı'nda başlayan Bostancı 1976'da Akdeniz Haber Ajansı'na, 1977'de
d« Milliyet gazetesine geçti. Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası üyesi olan
Bostancı Foto Muhabirleri Derneği'nin de kunıculan arasında bulunuyordu. Bostancı evli ve
üç çocuk babasıydı. (Fotoğraf: Suat Kozluklu)
OZERKLIK ANLAŞMASI
Talabani ile Barzani görüşbirliğine vardıLONDRA (Cumhuriyet) —
Kuzey Irak'ta Kürtler ile Sad-
dam Hüseyin arasında görüşü-
len özerklik anlaşması hakkın-
da çekinceleri olduğu söylenen
Kürdistan Yurtsever Birlik lide-
ri Celal Talabani ile Kürdistan
Demokrat Partisi lideri Mesut
Barzani arasındaki görüş ayrı-
lıklarının giderildiği açıklandı.
İki liderin dün Kuzey Irak'ta
Saklava'da birlikte bir açıklama
yaparak, özerk bölgeye ilişkin
taslak anlaşma hakkında "fikir
birligine vardıklan" BBC tara-
fından duyuruldu.
Saddam Hüseyin yönetimi ile
Kürt liderler arasında kesinleş-
tirümeye çalışılan özerklik an-
laşmasını "yeterince demokratik
bulmayan" Talabani'nin, anlaş-
maya en kısa sürede son şeklini
vermekten yana olan Mesut
Barzani ile görüşmekten kaçın-
dığı, bu nedenle Irak'a gidişini
"makul nedenlerle" geciktirdiği
öne sürülüyordu. Ancak
BBC'nin haberinde, Talabani'-
nin, dün Irak'a döndüğü, Mesut
Barzani tarafından karşılandığı,
aralarındaki uzun görüşmeden
sonra ortak basın toplantısı dü-
zenleyerek, özerklik anlaşması
konusunda aralannda görüş bir-
liği sağladıklarını söylediği,
"Daha fazla savaş istemiyonız.
Tasanda zor maddeler vardır,
ancak bunlan göriişecegiz", de-
diği aktarıldı. Talabani'nin,
"Irak'taki yabancı güçlerin ta-
mamen çekilmesine karşı oldu-
ğunu, Turkiye'de kurulacak Çe-
vik Kuvvet'in soruna yardımcı
olacagım" söylediği bildiriliyor.
Talabani ile Barzani arasındaki
görüşmeden sonra diğer Kürdis-
tan Cephesi liderlerinin de Sak-
lava'da 6 saat süreyle bir araya
geldikleri ve özerklik anlaşması
hakkında görüştükleri kaydedi-
liyor. BBC, Talabani ve Barza-
ni'nin bu hafta içinde yeniden
Bağdat'a gideceklerini de duyur-
du.
Yılmaz'ın Dışişleri Bakanlığı
döneminde özel danışmanı ola-
rak görev yapan M. Ali trtem-
çelik, başbakanlık basdanış-
manhğına atandı. Yılmaz'ın as-
kerlik arkadaşı da olan trtem-
çelik, Kurtcebe Alptemoçin'in
bakanlığı döneminde de özel da-
nışmanlık yapıyordu.
Akbulut döneminde başba-
kanlık başdanışmanlığını Erde-
mir Karakaş ve Erdoğan Öcafam
yürütmuştü.
Başbakanlık Özel Kalem Mü-
dürlüğü'ne de dün Akbulut'un
dış politika danışmanı Şükrü
Tufan getirildi. Tufan dün gö-
reve başladı.
IPI Teztel
için devrede
Haber Merkezi — Uluslarara-
sı Basın Enstitüsü (IPI) Direk-
törü Peter Galliner, Başbakan
Mesut Yılmaz'a yazdığı açık
mektupta 13 gündür gözaltında
tutulan Güneş gazetesi tnsan
Haklan Servisi Şefı Deniz Tez-
tePin gazetecilik faaliyetleri dı-
şında "agır bir suçla suçlanma-
dığı takdirde derhal serbest
bırakılmasım" istedi.
Galliner'in Başbakan Yıl-
maz'a yazdığı açık mektubun
tam metni şöyle:
"Bütün dünyadan ileri gelen
gazeteci, editör ve gazete yaym-
cılannı temsil eden Uluslarara-
sı Basın Enstitüsü (IPI) Güneş
gazetesi İnsan Haklan Servisi
Şefi gazeteci Deniz TeztePin göz-
altında tutulmasından ciddi bi-
çimde kaygılanmaktadır. Deniz
Teztel, Ankara'da, ikisi avukat
olan 12 kişiyle birlikte Korgene-
ral tsmail Selen suikasbyla bağ-
lantılı olarak gözaltına alınmış-
tır. Istanbul Barosu Başkanı
Avukat Turgut Kazan'ın Teztel-
le göriişmek için İçişleri ve Ada-
let bakanlıklanna başvurduğn
ve başvunınun kabul edilmesi-
ne karsın Teztelie görüşmesinin
engellendiğini öğrendik. Bu ara-
da Teztel'in gözaltı süresinin de
uzatıldıgı haberini aldık. Bütün
dileğüniz Deniz Teztel'in hangi
gerekçeyle gözaltına alındıgı ve
kendisinin neyle suçlandıfmın
aynntısıyla belirtOmesidir. De-
niz Teztel uluslararası standart-
lara göre ağır bir suçla suçlan-
madığı takdirde kendisinin der-
hal serbest bırakılmasım istiyo-
ruz."