17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 HAZİRAN 1991 EKONOMİ CUMHURİYET/13 SERBESTPİYASADADÖVİZ ABOOoian MmanMarkı isvtçre Frangı HoHaidâ Florini ingilU SterM fransa Frangı 100 l.üreö S.A.Riyali Avus. Şiini Alış 4315 2385 2766 2110 6950 700 318 1130 336 Satış 4325 2395 2775 2120 7000 705 323 1150 340 M.BANKAS1 PİYASAIJUU TL Piyasisı Ddvu Pryasası Alon Pryasası On.Fau (%) İşi.Hac. (tHyar TL) Dolaf kapanış (TL) Işl H»c (Müyon $) Kapanış (ons/î) iştem Hacmi (kg) 70.87 3.170.6 4342 146.75 367 65 545 ALTINGÜMÜŞ Cumhunyet Reşat 24 ayar alön 22 ayar bilezik 900 ayar gOmûş Alış 338 000 345.000 51200 45 900 657 Satış 343.000 360 000 51.400 50.300 685 Alman İlanın yatırımı • Ekonomi Servisi — Birleşik Alman tlaç Fabrikaları'nın Topkapı'daki üretim tesislerine ek olarak yapımına 1989 yıhnda başladığ) yeni fabrika binası tamamlanarak hizmete girdi. Toplam 25 tnilyon mark (yaklaşık 60 milyar lira) tutanndaki ek tesiste Dünya Sağlık örgütü kurallarına uygun olarak granül, tablet, draje, kapsül gibi katı ilaç şekillerinin üretimi gerçekleştirilecek. Sermaye piyasası • ANKARA (AA) — Sermaye piyasalannda yıbn ilk aylarında yaşanan durgunluk, yerini yavaş yavaş canlılığa bırakıyor. SPK'nin mayıs ayı bulteninde yer alan verilere göre Sermaye Piyasası Kurulu tarafından verilen menkul kıymet ihraç izinleri tutan ilk beş ayda, geçen yılın aynı dönemine göre yiizde 35.5 oranında artarak 2 trilyon 594.5 milyar lira olarak gerçekleşti. Mayıs aymda IMKB'de günlük ortalama işlem hacmi 127 milyar lirayı bulurken, ilk beş ayda yapılan sözleşme sayısı geçen yıla göre yüzde 126.5 oranında artarak 594 bin 700 adete ulaştı. lMKB'de ilk beş ayda işlem gören hisse senedi tutarı da 12 trilyon 830.9 milyar lirayı buldu. Söz konusu rakamla İMKB'de ilk beş ayda, geçen yılın toplam işlem hacminin yaklaşık yüzde 83.8'ine ulaşıldı. Şekerbank kredileri • Ekonomi Servisi — Şekerbank pancar temliki mukabili kredi limitini geçen yıla göre yllzde 80 oranında arttırarak 45 milyar liraya çıkardı. Söz konusu kredi limitleri 1985 yılında 4 milyar lira iken 1986'da 10 milyar liraya, 1989'da 15 milyar liraya geçen yıl da yüzde 66.6'hk artışla 25 milyar liraya yükseltilmişti. Pancar temliki mukabili kredi limitlerindeki artışın çiftçilerden gelen talep üzerine ytlksek tutulduğu bildirildi. TMO buğday alımları • ANTALYA (AA) — Toprak Mahsulleri Ofîsi (TMO) tarafından Antalya Ue Manavgat ve Serik ilçelerinde çiftçilerden şimdiye kadar 10 bin ton buğday satın alındığı öğrenildi. TMO Antalya Şubesi yetkililerinden edinilen bilgiye göre, buğday alımların ağustos ayının ortalanna kadar devam edecek. Yetkililer, çiftçilerden üretici belgesi istenmesinin de yararına değinerek, "Geçen yıllarda ofise kim buğday getirirse, satın alıyorduk. Bu sene ise sadece müstahsilden gelen buğdayları alacağız" diye konuştular. Antalya'da geçen yıl 60 bin ton buğday satın alındığını bildiren TMO yetkilileri, bu yıl da aynı seviyede bir buğday alımının gerçekleşmesini tahmin ettikJerini söylediler. PTTposta çekleri • ANKARA (Cmnburiyet Börosu) — PTT, posta çekleı merkezindeki bilgjsayar anzası nedeniyle, tüm Türkiye*de posta çeki ödemelerini durdurdu. Kurban Bayramı öncesi meydana gelen anza, vatandaşlan sıkınuya soktu. Ankara'daki bilgisayar merkezinde iki gündür süren anzanın nedeni henüz belirlenemedi. Yerli üretici veyabancı yatınmcılar isteklerine kavuşuyor Otoda vergî yiikü düşecekEStN SUNGUR Yerli otomobil üreticilerinin özellikle ithalat furyasından sonra ısrarla istemeye başladık- ları otomobil üzerindeki vergi yükünün azaltılması konusunda ilk umut ışığı doğdu. DPT Yabancı Sermaye Baş- kanlığı yetkililerinden alman bilgiye göre yerli otomobil üre- ticilerinin taleplerini yerine ge- tirmenin yanı sıra Türkiye'de yatınm yapmak isteyen büyük üreticilere de teşvik sağlamak amacıyla otomobil üzerindeki vergi yükünün yüzde 10 Ua 15 arasında indirilmesi düşünülü- yor. Türkiye'ye ilgi duyan ya- bana otomobil üreticilerinin ya- tınm kararı verirken yurtiçi sa- tış olanaklarını araştırdıklannı haurlatan DPT yetkilileri, yapı- lan görüşmeler sırasında yatı- rımcılann Türkiye'deki vergi yükünün yüksekliğinden yakm- dıklannı belirttiler. "Gerek ya- bancı yatırırncıiann gerekse de Türkiye'de 20 yıldır faaliyet gösteren yerli ürelicilerin ısrar- la uyguladıkları vergi yükünün yükseliği konusu Cumhurbaş- kanı Turgut ÖzaJ'a da iletildi" diyen DPT yetkilileri, Özal'ın Yerli otomobıllerde vergi yükü Serçe Şahin (5 V) Kartal (5 V) KartalL Ooğan L . Toros (5 V) Toros SV (5 V) Renault 9 GTE Renalut 11 TXE FortGT Ford GTS OtobaM 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 1) Taşıt Um V. 12.62 9.6 13.26 11.2 11.15 8.38 7.57 6.86 8.22 9.73 12.19 BcTaf.A.¥ 12 12 12 12 12 12.26 12.23 12.21 12.17 12 12 ÇmFn 1.97 1.36 2.07 1.75 1.74 1.31 1.18 1.07 1.29 1.52 1.91 • Tt». v.rıu 146.59 142.05 147.32 144.95 144.89 141.95 140.98 140.14 141.68 143.25 146.1 bu yakmmaları haklı görerek "vergi yükünde indirim yapıla- bilir" dediğini söylediler. Vergi yükünün azaltılması konusunda ilke olarak karar ve- rilmesine karşılık hangi vergi kalemlerinin daraltılacağının kesinlik kazanmadığını anlatan DPT yetkilileri şöyle konuştu- lar: "Türkiye otomobil üzerinde- ki vergi yükü agır olan ülkeler arasında baş sıralarda yer alı- >or. Buraya gelmeyi düşünen büyük otomobil üreticileri satış imkânlarını arastırırken vergi yükünün fazlalığına işaret edi- yorlar. Bizde otomobil üzerin- de çok çeşitli vergi bulunurken, toplam oran da Avrupa'ya gö- re ikiye katlanıyor. Vergi yükü- nün azaltılmasının hangi katem- lerde yapılacağı henüz net degil, ancak vergi yükünün bugünkü düzeyine göre en az 10-15 puan azaltılması düşünülebilir.1 ' Vergi yükünün azaltılması ça- Iışmalannın tüketicinin korun- ması açısından da önemli oldu- ğunu anlatan DPT Yabancı Ser- maye yetkilileri, Avrupa'da yüzde 20'ler düzeyindeyken Türkiye'de yüzde 46-47'lerde gezinen vergi yükünün otomo- bil fiyatlannı olumsuz etkiledi- ğini hatırlattılar. Yetkililer, "Eger uygun fiyatlarla satış im- kânı doğarsa Türkiye'deki oto- mobil pazarının çok daha hızlı buyümesi mümkün olur. Bu da hem bu sektore yabancı serma- ye girişini hızlandınr bem de yerli sanayinin güçienmesine yardım eder" şeklinde konuştu- lar. Otomobil üzerindeki vergi yükünün düşürülmesi konusun- da görüşlerini açıklayan Tofaş Oto Genel Müdürü Uğurman Yelkencioglu, yerli otomobil üreticilerinin uzun bir süredir vergilerin çokluğundan şikâyetçi olduğunu i.atırlatarak indirimin yararlı olacağını söyledi. "Ver- gi yükünün düşürülmesi tüketi- cinin de lehine olacaktır" diyen Yelkencioğlu, bu sayede otomo- bil alımının lüks olmaktan çıkıp her gelir grubunun ulaşabilece- ği bir hedef olacağını vurgula- dı Tofaş Oto Genel Müdürü Türkiye'nin Avrupa Toplulu- ğu'na girme hazırlığı yaptığına da işaret ederek "Eger bir he- def seçnüşsek bu bedefe yüzde 100 uyum sağlamamız lazım. Gümriik duvarları bu hedef doğrultusunda indirilirken iç pi- yasa satışlannın ağır koşullarda yapıiması uygun değildir" diye konuştu. Uğurman Yelkencioğlu, ver- gi yükü azaürken verginin öden- mesinin de basitleştirilmesi ge- rektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'de otomobil üze- rinden 5-6 kalem vergi ödeni- yor. Otomobil alan vatandaş bu vergilerin nasıl ödenecegi konu- «ıınria hilgisiz." Davos raporuna göre iyî yoldayız World Link'in ülke ekonomilerini rekabet gücüne göre değerlendirdiği raporda Türkiye, 34 ülke arasında 20. sırada yer alıyor. Raporun, "hükümetin rekabet ortamını nasıl etkilediğini" irdeleyen bölümünde ise Türkiye şaşırtıcı bir biçimde ABD, Japonya, Isviçre ve Almanya'nın ardından beşinci sırada yer alıyor. Ekonomi Servisi — Davos toplantıla- nyla ünlü Dünya Ekonomik Fornmu'- nun (WEF) yayın organı World Link'te Türkiye sıra atladı. 1991 yılı için yayım- lanan ve ülke ekonomilerini rekabet gü- cüne göre değerlendiren rapora göre Türkiye 20. sırada yer alırken Japonya birind, ABD ikinci, AJmanya üçüncü sı- rayı aldı. Raporda Türkiye'nin de içinde bulun- duğu toplam 34 ülke, yatınm ve rekabet gücünü belirleyen 8 değişik faktöre gö- re karşılaştırmaü olarak değerlendirili- yor. Ekonomik gilçlülük, dışa açılma, bükümet, fınans, altyapı, iş idaresi, bilim-teknoloji ve işgılcü bu 8 faktörü oluşturuyor. Raporun, OECD ülkelerinin değerlen- dirildiği birinci bölümünde, Türkiye ge- nel sıralamada geçen yıla göre 34 ülke arasında 21. sıradan 20. sıraya yükselmiş bulunuyor. Türkiye'nin geçen yıl Yuna- nistan ve Macaristan'ı geride bırakırken, bu yıl Portekiz'i de geçtiği görülüyor. Teknolojide sonuncu Türkiye 5 faktörde genellikle 18-19*ncu sıralarda bulunmasına rağmen bilimsel ve teknolojik kapasite açısından OECD ülkeleri arasında Yunanistan'ın da geri- sinde sonuncu sırada yer alıyor. Ancak raporun Türkiye açısından en dikkat çe- kici yönlerinden biri de Türkiye'nin Dünya rekabet gücü sıralaması H| i i-? ı— *r o cc c! İ C/3 QC O — — ^ * 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 "hükümet" faktöründe pek çok gelişmiş ülkenin önünde yer alarak rekabet gü- cünü arttırmış olması. Raporda bu fak- tör, devletin ekonomiye etkisini ölçmek ve mali politikalannrekabetortamını ne şekilde etkilediğini değerlendirmek ama- cıyla kullanılıyor. Türkiye ise sıralama- da ABD, Japonya, tsviçre ve Almanya- nın ardından 5'inci sırada yer alırken, şa- şırtıcı bir biçimde Kanada, Avusturya, Ingfltere ve Frans» gibi ülkeleri geride bı- raknuş oluyor. Türkiye aynca, yine genel sıralamada- ki yeriyle orantısız olarak fınans faktö- ründe de sekizinci sırada yer alıyor. Bu şekilde Türkiye fınansal alternatifler ve bankalann büyüme hızlan itibanyla da Kanada, Fransa ve Avusturya'nın önü- ne geçmiş gözüküyor. Ticari güvenirUk Türkiye ticari güvenilirlilik açısından 12. sırada yer abyor. Rapora göre vasıflı işgücü, ticari serbestlik ve ekonomik bü- yüme açısından Türkiye yabancı serma- yeye Ingiltere, Fransa ve Avusturya'dan daha güvenilir geliyor. Üç büyük ekono- miye baktığunızda ise Japon ekonomisi sıralamada 8 faktörün altısında ilk sıra- yı teşkil ederek genel sıralamada da bi- rinciliği elde ediyor. Japonya özellikle sa- nayide otomaşyona geçişte gösterdiği ba- şanyla dikkati çekiyor. Japon ekonomisi bilim ve teknolojide de öncü durumda bulunuyor. Amerika, hem bütçesi hem de dış ti- careti açık verdiği halde altyapıda birinci, bilim ve teknolojide ise Japonya'nın he- men arkasından ikinci sırada yer alıyor. AJmanya ise ekonomisinin tüm gücüne rağmen birleşmenin yüksek faturasını odemenin sıkıntısını yasıyor. Bununla birlikte iş çevrelerinin Alman ekonomi- sine olan gOveni hâlâ çok yüksek. Genel sıralamada dördüncü olan ls- viçre ekonomisi, bu yıl alışılmışın dışın- daki yüksek enflasyon oranı ile dikkati çekiyor. Aynca yabancı sermayenin ül- keye akışında da düşüş gözleniyor. Isviç- re yine de "yöoetim" ve "finans" kate- gorilerinde dünya sıralamasında ikinci- liği alıyor. Kim demiş "bayramda bütün bankalar kapalı" diye!.. Telebanka, Otobanka, AloBanka açık! Telecard'la . „,,, yerinae a a t P a ara%at.r^. YAPI^KREDi "hizmette sınır yoktur" M Herald Tribune'de Türkiye ilanı 850 milyon lira dolaylarındaki ilanın ağırlıklı olarak kamu kuruluşları tarafından finanse edildiği dikkati çekiyor. Ekonomi Servisi — tnternational Herald Tribune gazetesinin 18 haziran tarihli sayısında Türkiye'yi çeşitli yön- leriyle tanıtan 9 tam sayfalık geniş bir ilan yer aldı. TURJCEY yerine TURKI- YE adıyla yer alan ilanlar için toplam 850 milyon lira ödendiği belirtiliyor. Gazetenin 15. sayfasından 24. sayfa- sına kadar yer alan ilanların ağırlıklı olarak kamu kuruluşlan tarafından fi- nanse edildiği dikkati çekiyor. Ziraat Bankası, Enmbank, THY, Türkiye De- mir Çelik lşletmekri, Kamu Ortaklığı Fona, Halk Bankası, Denizbank, TP- AO, Deniz Yollan gibi kamu kuruluş- larının yanı sıra İş Bankası, Pamuk- bank, Beko, Ekonomi Bankası, Profl- lo, Gama ve TYT Bank gibi özel sek- tör firma ve bankalan yer alıyor. tlanlar sayfalann alt yansmı tümüyle kaplarken sayfalann üst yansında Türkiye'yi bankacılık, borsa ve demir- çelik, otomobil, tekstil gibi çeşitli sek- törlerin yanı sua siyasal ve turistik yön- de tanıtan yanlar da yw alıyor. Gazeteye verilen 1 günlük bu ilan için yaklaşık 850 milyon lira odennüş bu- lunuyor. Herald Tribune Türkiye ofi- sinden öğrendiğimize göre Türkiye'ye geçen yılın ilan fıyatlan uygulanmış. Buna göre dörtte bir sayfa ilanın bedeli 12 bin dolarmış. Sayfalann üst bölüm- lerinde Türkiye Ue ilgili olarak yer alan yazılar içinse herhangi bir ücret öden- memiş. SAVUNMA SANAYt MÜSTEŞARIERDEM Savunma sanayiînde yapısal değişikıik Türkiye'nin 2000'li yıllara. doğnı önemli bir üretici ülke olacağını söyleyen Savunma Sanayi Müsteşarı Vahit Erdem, kontrata bağlanmış proje bedelinin 3.5 milyar dolar olduğunu belirtti. İZMtR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) — Savunma Sanayii Müs- teşarı Vahit Erdem, Silahlı Kuv- vetler'in modernizasyonuyla il- gili büyük bir yapısal değişikli- ğin gerçekleştirümeye çalışıldığı- nı belirterek "7-8 milyar dolar- lık bir proje paketi üzerinde ça- Iışıyoruz. 2000'li yıllara doğru Türkiye önemli bir üretici ülke durumuna gelecek" dedi. Savunma Sanayii Müsteşarı Vahit Erdem, dün EBSO'da Egeli sanayicilere savunma sa- nayii projeleri hakkında bilgi verdi. Erdem, bu toplantıdan önce gazetecilerle bir sohbet toplantısı yaptı. Savunma Sanayii Müsteşarı Vahit Erdem bugün 8 proje için kontrat imzalandığını, 6 proje- nin de çalışmasının yürütüldü- ğünü vurgulayarak bu projeler hakkında şu bilgileri verdi: "Kontrata bağlanmış projele- rin bedeli 3.5 milyar dolar. Üze- rinde çalışılan projeler de eklen- Au PairAcentaa Fransa Kanada 9.1-15153 42-161 «387 Alibeyköy Lisesi'ne ait 28.1.1974 tarihli ve 719 nolu tasJiknamemi kaybettim, hükürasüzdür. ŞEMSETTÎN CİHAN diğinde 7-8 milyar dolarlık bir proje paketi üzerinde çalışılıyor. Bunların dışında İstanbul'da ile- ri teknoloji parkı projesi var. Bu, uzun vadeli bir proje, şimdi master plan çalışması yapılıyor, önümüzdeki yıl altyapısı yapıla- cak. Eğer biz sadece ihtiyaçları tedarik etmeye dönük bir poli- tika izleseydik, para da var, Türkiye'yi silah yığıruna çevire- bilirdik. Biz sanayileşme deyip, bazı şeyleri kendimiz yapmaya kalkıştığımız zaman zorluklar oluyor, her proje 3-4 yıl alıyor". Erdem, zırhlı araçlarla ilgih' söylentiler üzerine de şunlan söyledi: "Secimler değişik aşamalar- dan geçilerek yapılmaktadır. Hatır, gönül için seçim yapıl- maz. Bugün seçim yapılsa yine aynı seçim yapdır. Seçim dognı- dur. Ama bazı hatalar, hatalar derken şartnamedeki bazı özel- likleri taşımayan hususlar tespit edildi. Olabilir. Veni araba aldı- gınızda problemlerle karşılaşı- yorsunuz. Firma, ABD'nin en ünlü zırhlı araçlar üreten finna- sı. Bu hatalar gayet tabii düzel- tilecek. Silahlı Kuvvetler'in iste- diği bazı değişiklikler var. bun- lar üzerinde çalışılıyor, araçları daha da gelişlirmek için çalısma başlatılmış durumda. Savunma sanayiinde bu normaldir. Bizira için kötü bir araç üretmeleri için yeni bir dizayn, yeni bir motor üretmeleri lazım. Bu mümkün degil." IŞÇENIN EVREMNDEN ŞUKRAN KETENCİ Her Yer Zonguldak Yine TV, hatta yazılı basın olayın boyutuna göre çok ciddi sansür uyguluyor. Yolunuzun önünden geçenler olmadıysa gazetelerde yayimlanan fotoğraflara lütfen biraz dikkatle ba- kın. Yüzlerdeki ifadeyi, kimlikleri ve de özellikle kadınları in- celeyin. Sokaklara dökülmüş bu öfkeli insanlar, işçiler, aile- leri, memurlar. Türkiye'de belki de ilk kez bu boyutta, doğrudan çaresizli- ğin yarattığı, dipten gelen, politikacının, sendikacının katkı- sı, yönlendirmesi olmaksızın bir sosyal patlama yaşanıyor. 50 gün boyunca Zonguldak'ta yaşadıklarımız, sloganlan, mesajları ile birlikte istanbul, İzmir, Adana, Diyarbakır, Eski- şehir, Ankara, Gölcük sokaklarında. Her gün, üstelik hare- kete geçen işçiierin işkolları ve işyerleri değişik olmak üzsre yaşanıyor. Başları siyarı bantlı nineler "Padişah istifa", "Ha- nedan istifa", "Çankaya'nın ştşmanı işçi düşmanı" diye slo- ganlar atıyor. Evet resimlerdeki yüzlere, öfkeye dikkatle ba- kın. Politize olmuş, kışkırtılmış insanlar değerlendirmesini ya- pabilir misiniz? Çaresizliğin birikimi, öfkesini görememek ne büyük bir yanılgı. Genel Maden-İş Sendikası Başkanı Şemsi Denizer, Türki- ye çapındaki işçi direnişleri ile ilgili yaptığı açıklamasında, "Maden işçileri olarak Zonguldak halkı ile bütünleşerek ser- gilediğimiz Türkiye gerçeğini bugün yüz binlerce işçi arka- daşımız gözler önüne seriyor. Biz 'Her yer Zonguldak ojacak" derken fala bakarak konuşmadık. Bu, izledikleri politikanın kaçınılmaz sonucudur. Toplum kendi haklanna sahip çıkmaya devam edecek. Türkiye gerçeğini sergileyen sloganlarımız her zaman, her yerde atılacak. Ve dün bizim yaptıklanmızı yarın da diğer arkadaşlanız yapacaktır" diyor. Türk-İş önceki gün işçiierin pasif direnişlerine ara verildi- ğini, anlaşma olmazsa bayram ertesi grevierin gündeme ge- leceğini açıklıyor. Gazete haberierinde, TV'de bayram ertesi 600 bin işçinin grevlerinin gündemde olduğu soyleniyor. Kim kimi kandırıyor? Lütfen, böylesine önemli bir sosyal olayda dahi işin doğ- rusunu öğrenmek zahmetine katlanmayan, "Bayram ertesi 600 bin kamu işçisi greve gidiyor" diye başlık atan basınımı- za, TV haberlerine inanmayın. 2822 sayılı toplu pazarlık ve grev hakkı ile ilgili yasanın 29-30. maddelerini, grev yasak- lan ite ilgili düzenlemeleri okumak zahmetine katlanın. Enerji işlerinde, TEK'te, petrol rafinerilerinde, her tür ilgili işte çalı- şanlar için sehir içi deniz, kara ve demiryolu hatlarında, yap- tıkları iş elbise dikmek bile olsa bütün askeri işyerlerinde.. doğrudan grev yasağı vardır. Yani toplusözleşme uyuşmaz- lığı için sokaklara dökülen 600 bine varan işçinin yansını aşan bir grubu için yasa doğrudan grev hakkını yasaklamıştır. Ma- sada anlaşma olmazsa, toplusözleşme uyuşmazlıkları hükü- metin direktifindeki zorunlu tahkim sistemine, YHK'ya gider. Evet, işçi keyfinden, sendikal örgütlüğü olduğu halde, greve çıkarak, daha doğrusu çoğunlukla grev hakkının caydıncı gü- cüne, varlığına dayanarak hak almak varken dünya işçi sını- fının aklına gelmeyen pasif eyiemler, direnişlerle hak aramaya kalkışmıyor. Askeri tersane, TEK, şehir hatları işçisi evine çe- kilirse, Türk-İş ile hükümet görüşmelerine umut bağlarsa, YHK'dan çıkacak sözleşmenin içinde neler olacağını bildi- ği, bunlardan korktuğu, canı çok yandığı için sokaklarda ba- ğırıyor. Grev hakları yasada olan Tekel, şeker, Çay-Kur işçileri için durum çok mu farklı? Geçen dönem aylarca yaptMarı grev- den canı yanmış çelik işçileri de greve çıkmak zorunda kal- madan önce iyi bir anlaşma için diğer kamu işçileri parale- linde pasif direnışte, eylemde, yürüyüşte. ANAP hükümetle- ri, özal'da sembolleşen A^4AP'ın iktidar anlayışında, bir yan- dan hep kamu kuruluşlannın zaranndan yakınılıp, işçiler, hak isterierse iş yerlerinin kapatılması ile tehdit ediliyor. Diğer yan- dan işçinin istediğinin pek çok katı zarar seçılerek, işçiyi ez- me, yıldırma adına, ayiar süren grevlere seyirci kal/narak, grevdeki ürünün ithaline gidiliyor. Çelikte, kağıtta, kömürde aylar süren grevlerle birlikte hep aynı olaylar yaşandı. '• İşte "Zonguldak gerçeği" denilen sosyal patlama da bun- dan doğdu. İşçi, Özal'ın madenleri kapatma tehdidi, kömür ithalini seçmesi karşısında, aylarca grev yapsa da bir hak alamayacağını gördügü, içinden bilincine vardığı içindir ki, önü- ne kadınını, Zonguldak halkını katarak sokaklara döküldü. Dünya işçi sınıfı tarihinde yerini yapan 50 günlük büyük di- renişi yarattı. Ve 600 bin kamu işçisi, bunun içgüdüsünde, bilincinde olarak geçen dönem "bahar eylemleri" diye ad- landırılan, örgütlü işçiler için dünyada örneği olmayan, pa- sif direnişler, eylem çeşitleriile hak aramanın yolunu seçti. İlk kez 12 Eylül düzeninde, Özal'da simgeleşmiş ANAP ikti- darının dikte ertırmek istediği rakamlar üzerinde hak almayı başardı. Aynı işçiler, bu sözleşme döneminde, aslında geçen dö- nem de pek yanlarmda olmayan sendika lider kadrolannın, daha da pasif, engelleyici polrtikalanna muhatap otdular. Da- hası iktidar-sermaye cephesi, işçileri bu kez eyiemden, zor- lamadan alıkoyma, korkutmak, caydırmak üzere kitlesel işçi çıkarması silahını kullandılar. Pazarlık masasındaki oyalama daha etkili, daha başanlı sürdü. Bahar bitti yaz geldi. Ancak toplu pazarlık masalannda dile getirilen rakamlar, işçinin eline geçen para, geçebilecekle ilgili en iyimser hesaplar ve her gün can yakan yeni zamlar. Bütün baskılar, işten atma teh- ditleri, yıldırma, caydırma, engellemelerin üstüne çıktı. İnsan- lar canlan acımış olarak, bu kez kendilerinden belki de da- ha kötü durumda olan, çaresizlikten çok daha da ağır be- delleri göze almaya başlayan memurları da yanlarına kata- rak kadınları, aileleri ile sokaklara döküldüler. Dün yine Türkiye'nin her yanında yapılan protesto eylem- lerini izleyebilmekten aciz, eylemleri, yerlerini haber veren telefonlara yetişemez durumdaydık. "Açız", "İşçi-memur el ele genel greve", "Vur vur inlesin Çankaya dinlesin" slogan- lan ile Türkiye'nin her yeri Zonguldak olmuştu. Sanayicüerin isteği' Ücret verîmlîliğe bağlansın Ekonomi Servisi — Sanayi- ciler, işçi ücretlerinin belirlen- mesinde verimliliğin esas alın- masını istiyorlar. İTÜ'de düzenlenen Verimli- lik Paneli'nde konuşan Santral Holding sahiplerinden Halil Bezmen, Türkiye'de kişi başına emek verimliliğinin Avrupa ile karşılaştırıldığında dörtte bir oranında olduğunu, bu neden- le de ücretlerin Avnjpa'ya kı- yasla düşük kaldığını belirterek, ücret artışının ancak verimlili- ğe baglı olarak gerçekleşebile- ceğini söyledi. Bezmen, ulusal verimliliğin arttırılması için ise KİT sorununun çözülmesi ve Türk kadınının ekonomiye ka- zandınlması gerektiğini savun- du. Panele katılan Kordsa Genel Müdürü Giiler Sabancı ise glo- bal bir ekonomiye geçildiğini ve rekabetçi dünya pazannda üre- timin öiesinde verimliüğe önem verilmesinin gerektiğini belirte- rek, rekabetçi pazar çkonomi- sinde otomasyon ve yeni tekno- loji kullanımının yeni istihdam olanakları yaratarağım vurgu- ladı. Emek verimljliğinin işsiz- lik ve cıii'lasyon oranlarının düşmesinde temel etmen oldu- ğunu belirten Sabancı, sendika- lann seyyanen ücret politikalan yerine verimüliğe dayalı ücret politikalan uygulamalan gerek- tiğini savundu. Bezmen gibi Sa- bancı da KlTlerin ulusal dü- zeyde bir verimsizliğe yol açtı- ğını ve devletin ekonomiye faz- la karışmasının ekonomide ve- rimliliği azalttığıru öne sürdü. Ooç. Dr. Haiuk Erkut da ve- rimsizliğe karşı ahnabilecek sert ve yumuşak tedbirleri General Motors, Buick ve Boing gibi ünlü Amerikan firmalanndan örnekler vererek açıkladı. Er- kut, insan faktörüne yönelik politikalar uygulayan işletmele- rin, işe yönelik politikalan be- nimseyen fırmalarla karşılaştı- rıidıklarında verimlilik açısın- dan çok daha başanlı oldukla- rını, istatiksel verilere dayana- rak açıkladı. Erkut'un sundu- ğu bir araştırmaya göre verim- liliği yüksek olan firmaların yüzde 8Tsinde yöneticiler insa- na yönelik politikalan benim- serken, verimliliği düşük firma- lann sadece yüzde 30'unda benzer politikalar izleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle