22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhurıvet Matbaacılık ve Gareıecıhk Turk Anonım Şırkelı adına Nadir Nıdl 0 Gend Yayın Mııduru H»s»o Cemtl. Mucssese Muduru EmıiK Ls»klıgll, Yazı Iilen Muduru Ok«j Gonens», 0 Haber Merkez; Muduru Yalçın Bayer, Sa>fa Duzenı >0tKtmenı Ah Acar 0 Temsılctler ANJtARA A6nı«T«ıı. 1ZMİR Hikmn (, tlınHy». ADA^A Iç Polılıka C«M B^lutK Dıs Habcrkr E t u ı Balcı Ekonoım Cngu Tifta». I; Sendıka Şalun b n t ı kjlljr Otol l » r Uıanbü H*b«^ı Kcmıi Kı*iık, Egıtım Gnct> Şaytaa, >ur Haberlen N«eM D o | u Spcr Dan smanı AMvlkıftr t m İ B » Dtzı Wıla< kmtn ÇıltskMU *rastıtn» Ş«km Upav. Duzettmc AbrfaNafc \azıa 0 koofdınator Akntl Kantan 0 Mi lile- trol fcrtm £ Mutasebe BakBI *•*! 0 Bi^vc Planlama Sr*«j OnaabctcotlB 0 Reklam A?* Twuıı 0 Ek >a*ınlar Hulva Kk\iU 0 Ida'e HUOTIII Guret Q lşfcrne Oafev Çrtlk 0 Bngı Jslem Nul tıri % Pe",ûnri >a.m Kuntlu Başkın Va4irN*dı Ofcla> *kb«l \riç» •«>«*. l U l u Crtnıl. HlkaM Ç«iak«< Oks> Lfur MM»c» llkıı MCt Tın &ısûn ıc >awj« Cumtııjn><M Maıbaaolık v« GazetecıUk T ^ Ş Türkocafe Cad. 59 fc S4334 Uı PK 2 « Isuuıbul Td 512 05 05 (20 naıl, Tdn 222» Fu (1) 526 «0 72 ^ Bvrolar \ r t i n . Zna Gokalp Blv Inkılap S. No 19/4, Td 13' II 41-47 Tele* 42344, Fa* (4) 133 0' 6< % laıır H Z.« Bl> 1352 S. 2.3. Td. 13 12 30 Teteı 523<9, Fat (511 19 53 «0 % U a n : lnornı C«d 119 S- No I fcıı 1. Td 19 37 52 14 b»l), Tde< «2H5, F«* (71) 19 25 78 TAKVlM: 7 MSAN 1991 Imsak: 5.02 Guneş: 6.31 Öğle: 13.11 lkındı: 16.49 Akşam: 19.41 Yatsı: 21.04 Işık ve gölge sihirbazı Horst NECL SEYHUN Eğer bir işim yoksa hava da guzelse eğer, Champs- Elysees'den Louvre'a doğru yurıimeye bayılınm pazarları Paris'te. Çe\ r resinde rengârenk çiçeklerle o havuzlan, o fıskıyeleri, o kanepelerde ağaçların altında çoluğu ile çocuğu ile köpeklerı ile pazar keyfini çıkaranları seyretmeyi severim. Kimi yurur, kimi fotoğraf çeker, kimi şekerlerne yapar kanepelerde boylu boyunca, kimi okur, kimi sohbeti koyultur, kimi öpuşur... Aralarından geçer, Concorde'un havuzlarını dolanır, Rivoli'ye vururum. Yolun bir yanında Tuilleries'nin guzelim bahçeleri, bir yanda dunyanın en şenlikli, kuçücuk butikleri. En pahalı en şık eşarplar, kravatlar, aksesuarlarla, en çeşitli, en şirın hedıyelikler buradadır. Özelhkle pazarları cıvıl cıvıldır Rivoli. Sergide Horst'un fotoğrafları önünde her yaştan ziyaretçi vardı. Hepsinde aynı hayran, aynı saygılı bakış. Chanel'in, Fath'ın, Schiaperelli'nin kıyafetleri Horst'un büyülü objektifi ile ölümsüzleşmişti. Tişört, hediyelik, kartpostal, roproduksiyon alır turistler, bir yanda butikleri seyrede seyrede bır kalabalık akar. Kuçucuk kahvelerın guneşli masalarında içkiler, kahveler yudumlanır, sandviçler, kızarmış patatesler, omletler yenir, soluklanılır. Ben Palaıs Royal'ı geçer, gezimi Louvre antikacılarına dek surdürurüm. Geçmışin o ulaşılmaz guzelliklehni seyretmek heyecan verir bana. Yıllardır bir vitrinde olağa- nustu guzellikte bir leylak dalı ile bezeli bir kuçuk vazo durur. Gönül verdiğim bu vazo yerinde mi, gelıp benim kendisini almamı hâlâ bekliyor mu diye bakanm. Son Paris seyahatimde Rivoli gezisi sona erdiğinde bir taksi araştırıyordum ki karşı tarafta, Louvre'da iki serginin afişi dikkatımi çekti. Biri seramik, biri bır fotoğraf sergisi. Tum yorgunluğuma karşın dayanamadım geçtim. Vitrinlerin bırinde stılize güzelim seramikler vardı, oburunde Marlene'ın ünlü fotoğrafçı Horst tarafından cekilmiş gızemli bir resmi. Ikısinı bırden gezmeyi göze alamadım. Marlene Dielrich'in o dillere destan soğuk guzelliğının çekicüiğine kapıldım, Horst'un sergisine girdim. Iki katta düzenlemişler unlu fotoğrafçının 60 yıllık sanat yaşamını. Işık ve golge sihırbazı Horst!.. Naturmortlardan nulere, portrelerden moda resimlere dek objektifini hep aynı şiirli, buyulu ustahkla kullanmış. Altmış yıllık bir moda dılimı Horst'suz duşunulebilir mi?.. Her resmi bir sanat eseri niteliği taşıyan buyuk usta Horst Bohrmann, 1906'da Thuringe'de doğdu. Fotoğrafçılık aklının kıyısından geçmiyordu eğitım yıllannda. Mobilyaların desen ve yapımı üzerine bir eğitim gordu. 1929'da iki bavulla kendinı Paris'te buldu. Brea sokağında bir kuçuk otele yerleşti. Paris'te mesleğı ile ilgili bir iş bulmuştu kendine. Ama Parıs kahveleri ve Parısli guzeller aklını başından aldı Kendini dağıttı. Ne parası vardı ne de bir desteği. Talih yuzune gulmeseydi eğer, Horst'tan bir çıplak: "Odalık". Yü 1943. valizlerini aldığı gibi Almanya'ya geri dönecekti. Vogue mecmuasından ünlü bir ustaya George Hoyningen- Huen'e rastlaması yaşarmnın akışını değıştırdı. Huen, onu yardımcılığına almadan önce model olarak kullandı. O vakte kadar modanın "m"sinden haberı olmayan, kırk yılın başı bir resim çeken Horst, Huen sayesinde modanın ve fotoğraf konusunun içine daldı. Dabş o dahş!.. 1932 yılında Pans'te ilk kez bir fotoğraf sergisi açtı. Bu sergi ile ilgili övucu bir yazı New York Times'ta çıkınca ona yeni dunyanın kapıları açıldı. New York'taki Vogue dergısı Horst'u 6 aylık bır çalışma için Amerika'ya çağırdı. Altı ayın sonunda Paris'e dondu gene. Ama artık yaşamını Paris'le New York arasında bölecekti. Paris'te unlu gazeteler, dergiler ıçin çalışmaya başladı. Bir süru unlu ile dostluk kurdu. Cocteau'dan Visconti'ye, Chanel'den Scbiaparelli'ye, Dali'den Leon Blum'a kadar... En unlu yazarlar, sanatçılar, modacılar, mankenler... Değişik rengârenk bir yaşam. 1939'da sava^ patlayınca soluğu New York'ta aldı. Alman soyadı onu rahatsız ediyordu. Yalnızca Horst adını kullanmaya başladı o tanhten sonra. Amerikan ordusuna katıldı, Amerikan vatandaşı oldu. Manhattan'da Amerikan gazeteleri için çalıştı. Sinema dünyasına girdi. George Cukor'un sayesinde buyuk studyoların artistik yönetmenliğini yuklendi. Bugun 85 yaşında Horst. Gene gep genç. Gene çalışıyor. Ve Long Island'da kendi çizdiği, yaptırdığı, dekore ettiği evinde yaşıyor. Sergide resimleri önünde her yaştan ziyaretçi vardı. Hepsinde aynı hayran, aynı saygılı bakış. Chanel'in, Fath'ın, Schiaparelli'nin kıyafetleri Horst'un buyulu objektifi ile ölümsüzleşmişti. Bu resmin önünde takıldım kaidım. Schiaparelli'nin bir gece elbisesiydi bu. İnanılmaz guzellikte bir manken sunuyordu. Altındaki açıklamayı okudum. Lud'muş mankenin adı. Horst onu Seine Nehri'nde bir teknede yaşadığı mütevazı hayatta bulmuş. Resimlerini çekmiş, Schiaparelli'ye tanıştırmış onu. Modacının başrnankenı olmuş Lud. Ün, servet, prensler, milyarderler ayaklannın dibinde... Birini seçip bir eli yağda bır eli balda yaşayabilirmiş pekâlâ. Ama bir aslan terbiyecisine kaptırmış gönlunu. Ünü, parayı her şeyi geride bırakıp, aslan terbiyecisinin peşine takılmış. Sonra?.. Sonrası yok... Ne buyiık bir zevk Horst'un sergisini gezmek. Onun resimlerini görmüşlüğum elbetteki vardı. Ama 60 yıllık sanat yaşamının en güzel eserlerini burada görme şansını o pazar günkü Rivoli gezisine ve Marlene'in baygın bakışlanna borçluyum!.. Serginin afişindeki Marlene fotoğrafıu Horst, 1942'de çekti. Çıplak ayağın güzelliği. Yıl 1941 OSS bugün 740 bin genç ilk engelde Eğitim Servisi — "Biıyük sınav" bugun. 738 bin 955 genç, universite yolundaki ilk engeli bugün aşmaya çalışa- cak.^Üniversitelerarası Öğren- cı Seçme ve Yerleştirme Sına- vı'mn birinci basamağı (ÖSS), bugun 73 il merkezi, 5 ilçe ve Lefkoşa'da yapılıyor. 2 bin 727 bina ve 36 bin 907 salonda gerçekleştırılecek sı- nav suresınce 81 bin 785 kişi görev yapacak. 92 gorme, 16 işıtme ve 84 de çeşitli ozurlere sahip kışi olmak uzere toplam 192 ozürlu adaym da gıreceğj ÖSS'de askerlık görevini yap- makta olan ya da tutuklu bu- lunan adaylar da kendileri için ayrılan salonlarda smava ka- tılabilecek. Sınavda adaylara dağıtıla- cak soru kitapcığı, sözel ve sa- yısal olmak uzere iki bölüm- den oluşacak. Sorulann büyuk bölumu bilgıyi değil zihin gü- cünu ölçmeye yönelik olacak. ÖSYM Başkanı Dr. Fethi Toker, saat 09.30'da başlaya- cak ve 2.5 saat surecek smava girecek olan adayların, saat 08.30'da sınav yerlerinde ol- malarını ve yanlarında 1991 ÖSYS kimlik kartı, ÖSS giriş belgesi, fotoğraflı ve onaylı özel kimlik belgelerini bulun- durmalannı istedi. Istanbul hamamları tarihe karışıyor Hamam, bir zamanlar İstanbul'un simgesi gibiydi. Başhbaşına bir kültür, bir gelenek yaşardı hamamlarda. Zamanlar değişti, banyolu küvetli evler, hamama gidenlerin sayısını parmakla sayılacak noktaya getirdi. Zaten birçok tarihi hamam kapısını kapattı artık. Geriye kalanların da "suları ısınıyor" NECATİ GÜNGÖR Yeryüzunde hamam kültürü- ne sahip iki uygarlık var: Roma ve Osmanlı uygarhkları: Dünya sinemasında, bir Ro- ma filmlerinde hamam sahneleri görulür, bir de Türk fılmlerin- de. Başka örneği yok bunun... Osmanlı uygarlığında hamam- lar aynca mimari bir değer ola- rak ortaya çıkmıştır. Ortadoğu'- dan Orta Avrupa'ya yayılan bu sanat yapıtlannın, günümüze kadar yaşayagelen tek tuk ör- nekleri de artık can çekişme noktasında! Hamam sözcüğü- nün kökeni Araplardan geçmiş dilimize: Hamm, Arapçada "sıcak" anlamına geliyor. An- cak dilimizde birer Gazi Lirası gibi ışıldayan atasözleri oluşmuş zamanla: "Hamam suyuvla ko- nuk ağırlanmaz" "İki çıplak bir hamama yakış»r" yada "tlski tas eski hamam"... Uzayıp giden bu sözler de kadim zamanlarda ya- şamış insanlarımızın hamamla ne denli iç içe olduklannı gös- teren birer kanıt değeri taşırlar. Evtiya Çelebi'nin anlattıklan- na göre Fatih, tstanbul'u alınca ilk iş, saray hademelerinin gusu- lü ve temizliği için bir hamam yaptırdı. Bu tür hamamlara "ır- gat bamamlan" deniliyordu. Çünku ayan ve eşrafın böylesi yerlere gönül indirmeleri söz ko- nusu olamazdı. Onlann ha- mamları özeldi; oralara da "ırgat" takımı giremezdi. Osmanlı, ta başından beri ha- mamda ferahhk bulmuştu; ama bu yerlerin asü sefası, Lale Dev- ri'nin çılgın eğlenceleri sırasın- da yaşandı... Ne var ki müpte- zelliğin doruğuna vanldığı bu eğlenceler döneminin sonunu hazırlayan olaylar da yine bir hamamda tezgâhlandı: Patrona Halil Hamamı'nda! Bir başka garip rastlantı ha- mam mimarisinin yine bu yüz- yılda duraklamaya başlamasıdır. Bu dönemde bir tek olsun yeni bir hamarrun yapılmadığını söy- luyor, konunun uzmanlan. Işte o gunlerden bugüne, bin- lerce hamamı yıkmış, yok etmiş, tüketmişiz! 1988'de yapılan bir saptamaya göre koca tstanbul 1 da kala kala altmış alth hamam kalmış! Oysa 1922'lerde, Balık- hane Nazın Ali Rıza Bey'in yaz- dıklanna bakıkrsa kadim îstan- bul'da on dört bin beş yüz otuz altı tane hamam vardı... Değişen toplumda geleneksel değerler, insanunızm hayatından bazen hızla, bazen de ağır bir se- yirle çıkıyor. Buna en çok yüre- ği yananiar, elbette hamamcılar! Hepsi de şimdiki acıkb duruma düşmeden önce, mesleklerinin göz kamaştırıcı günlerini yaşa- mışlar. Bir iki turistik hamam dışuıda tüm hamamlann gunleri sayıh... Bugünleri var, yarınları yok. Birçoğunun kubbesi, yaşlı sahiplerinin sırtında bir kambur gibi duruyor... ÜskUdar'm ttç yüz seksen iki yıllık "Ağa Hamamı" da o kam- burlardan biri ışte! Yaklaşık dört ytizyıldan beri suları kaynayan bu tarihi hamam, şimdilerde yir- mi müşteri bulduğu gün, bütün çalışanlanyla birlikte bayram se- vinci yaşıyor! Hilaf yok... "Ağa Hamamı"nı yaptıran Malatyalı tsmail Ağa kimdir, necidir. Orasını bilmiyoraz. Bil- diğimiz, Tunusbağı ile Üsküdar çarşısı arasında kalan yerde, 1609 yılında bir cami ile hem ka- dınlar hem de erkekler bölümü bulunan bir hamam yaptınp bı- raktığıdır. Aradan geçen dört asıruk zamana karşın, her iki yapı da dimdik ayakta! Anlası- lan o ki Ismail Ağa kendi adına oluşturduğu vakfa gelir sağlasın diye bir de çarşı hamamı yaptır- mayı tasarlamış vaktiyle... Daha soriraları el değiştire değiştire bugünkü sahiplerine ulaşmış. Şimdilerde Tokath Kadri 1ta- rnnç işletiyor Ağa Hamanu'nı. Küçük, şirin, kendine özgü iç mimarisi olan on iki kumalı bir hamam burası. Aradan geçen yıllar orasını burasını eskitmiş; ama yapılan onanmlarda eski- ye uygunluk gözetilmiş, özgün yapısı korunmaya çalışılmış. "Bugünse dunuına bir tek çrvi çakamıyornz" diyor Kadri "Tu- runç. "Birinci derecede tarihi eser sayılıyor çünkü." Dışandan bakmca hamama benzer bir yanım göremiyorsu- nuz. Yansı yolun aşağısında ka- lan ahşap bir ev görünümünde. Üsküdar'm soyu tükenrniş, ama dirliği düzeni yerinde mütevazı evlerinden biri gibi! Bu kırmı- zıya boyalı ahşap yapının ha- mam olduğunu anlamak için kapısına kadar sokulup tabela- sına bakmanız gerek... "Banyo" sözcüğünün dilimi- ze ve evlerimize Meşrutiyetle birlikte girdiği söylenir. tlk de- virlerde banyo, kum sancısına tutulanlann tedavisi ve yeni doğ- muş çocuklann yıkanması için kullanüıyordu. Zamanla yaygm- laşan alafrangalık aşkıyla tum evlerde hamamın yerini aldı. Es- ki usul konak hamamlarına bi- le şofben takılır oldu. Yine de bu geçiş döneminin pek kısa sürdüğü soylenemez. Butun ötekı çarşı hamamlan gibi Üsküdar'ın Ağa Hamamı da çok yakm yıllara kadar sal- tanatmı korumuştu. "Öyle za- manlar bilirim ki kapıda biriken kalabalığı dağıtmak için polis- ten yardım isterdik"diye anlatı- yor o görkemh gunleri, Kadri lurunç. "Kapıyı kapatır, artık müşteri almıyoruz derdik, yine de milleti dağıtamazdık!" Istanbulluların çarşı hamam- lanna ügisi altmışh yülara kadar surecek, bu dönemden sonra ço- ğalan banyolu daireler sayesin- de herkes evlerinde yıkanmayı yeğleyecekti. Bir dönem de ha- mamcüann yuzunü Anadolu- dan gelen bekâr yapı işçileri gül- durecektir: Ahşap evlerin yoğun biçimde yıkılıp yerlerine apart- manlann dikildiği yıllarda, müş- terinin niteliği değişse bile ha- mamcıların kazancında bir düş- me gorülmez. Ne var ki bu da bir geçiş dönemidir. Gün olur, yapı işçilerinin de ayağı kesilir hamam kapılarından... Ha- mamcılar, külhanı yakıp suyu ısıtıp gözleri yolda müşteri bek- lemeve koyulurlar. Bu arada oır şanslan var hamam sahiplerinin-. Evlerde su- lar kesiliyor ya, insanlar banyo- suzluktan kaşınır hallere düşü- yorlar ya; o zaman akıllanna hamam geliyor kimilerinin... 6. Gün THYgrevinde uzlaşma yok İş Sendika Servisi — THY ve HAVAŞ'ta çalışan 10 bin 500 işçinin katıldığı grevin 6. gününde de uzlaşmaya yönelik herhangi bir gelişme olmadı. THVden doğan boşluğu doldurmak üzere yoğun bir uğraş veren özel hava yolu şir- ketleri iç ve dış hat seferlerini artturarak sürdürdüler. Bu ara- da KTHY (Kıbrıs Türk Hava Yolları) THY'den kiraladığı uçaklarla, tzmir bağlantılı Ercan-Londra seferi yaptı. Hava-tş Sendikası tzmir Şube- si, KTHY'nin uçurduğu THY uçağının "teknik bakımmın yetersiz olduğu ve uluslararası uçuş güvenliğinden yoksun uçtuğu" iddiası ile Sivil Hava- cılık Genel Mudürluğu'ne şi- kâyettebulundu riuva-tşyöne- ticilen, ışverem.. ':re\i kırmak için uyelere "çahşmak istedik- lerini ve verilen ücretleri yeterli bulduklannı belirtir" başvuru- da bulunmaları yönünde bas- kı yaptığını söylediler. THY yetkilileri ise böyle bir şeyin sözkonusu olmadığını, kendilerine de aynı içerikte di- lekçeler geldiğini belirttiler. Bu arada önceki gun Atatürk Ha- valimam'nda grev gözcüsü üç işçinin, araçlannda "Özelleş- tirmeye haj'ir" pankartı bulun- duğu gerekçesiyle 24 saat goz- altında tutuldukları belirtildi. Anadolu Ajansı 71 yaşında • Haber Merkezi — Anadolu Ajansı'nın 71. kuruluş yıldönümü kutlandı. Ajansın kuruluş yıldönumüyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Turgut Özal, TBMM Başkaru Kaya Erdem, Başbakan Yıldırım Akbulut, anamuhalefet partisi SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, DYP Genel Başkanı Suleyman Demirel, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit birer mesaj yayımladılar. Yıldönumu nedeniyle Devlet Bakanı Kemal Akkaya ile Anadolu Ajansı yöneticileri Anıtkabir'i ziyaret ettiler. Çocıık Kumltavı başlıyor • İstanbul Haber Servisi — Doğan Kardeş tarafından duzenlenen "Çocuk Kurultayı" için Turkiye'nin çeşitli illerinden gelen 139 çocuk, kumltay öncesi Istanbul'u gezdi. Çocuklar dun, "kultur gezileri" programı içinde yer alan Arkeoloji ve Ayasofya müzeleri ile Sultanahmet Camii ve Dolmabahçe Sarayı'nı gezdiler. Bayramoğlu Yapı Kredi Tesisleri'nde bugün başlayacak kurultay, il temsilcilerinin konuşmalan ile açılacak. Daha sonra "Bize çocuk diyorlar" başlıklı toplantıda il temsilcisi çocuklar, çocuğu ve bireyi tanımlayan konuşmalar yapacaklar. Datça'daki gezi yolu • DATÇA (AA)— Muğla'nın turistik ilçelerinden Datça'da, Bakanlar Kurulu karanyla özel çevre konıma bölgesi ilan edilen Taşlık Plajı'nı belediyenin gezi yolu haline getirmek için başlattığı hafriyat çalışmalan tepkilere yol açtı. Datça Belediye Başkanı Mustafa Soytok'un çalışmalan hemen durdurmasını isteyen ilçe halkı, bir avukat aracılığıyla Başbakanlık özel Çevre Koruma Kurulu BaşkanlığYna başvurdu. Güvence afişi • ADANA (AA)— Çevre ve Tüketiciyi Koruma Derneği "ÇETKO" tarafından Adana'da kaliteli mal satan, tüketiciyi korumaya yönelik çalışmalar yapan fırma ve mağazalara "Güvence afışi" asılacağı bildirildi. Dernek Başkanı Hilmi Çamurdan yaptığı açıklamada, dernek olarak tüketiciyi korumaya yönelik hızlı bir çahşma başlattıklannı kaydetti. Türldye İngiliz basınında • ANKARA (UBA)— Geçen yıl Türkıye'ye en çok ilgiyi İngiliz basını gösterdi. The Financial Times ise İngiliz gazeteleri arasında en çok Turkiye haberi yayımlayan gazete oldu. Geçen yü beş Batılı ulkede yayımlanan 33 gazetede Turkiye*ye ilişkin toplam bin 447 haber-yoruma yer verildi. Başbakanlık Basın- Yayın ve Enformasyon Genel Müdurluğü'nün Belçika, ABD, Almanya, Fransa ve Ingiltere'de günlük olanak yayımlanan 33 gazeteyi tarayarak yaptığı derlemeye göre geçen yü Batılı gazetelerin Türkiye'ye ilgisi, Önceki yülara göre artış gösterdi. Sanayağı açıklaması • ANKARA (AA)— Sağhk Bakanlığı, "Sana yağı" tartışmasına açıklık getirerek Türkiye*de katkı maddelerinin kullanım miktarlarının uluslararası kunıluşlarca belirlenen standardın üzerinde olmadığını bildirdı. Yapılan açıklamada, Sana yağında sodyum benzoat adlı katkı maddesinin Ingiltere standartlanna gore fazla olduğu gerekçesiyle ulkeye sokulmadığı konusunda gazetelerde haberler yer aldığı belirtildi. Benzoik asit ve tuzların, ilgili gıda yönetmeliğine göre margarinlerde küogramda, bir gram miktannda kullanıldığı vurgulandı. Açıklamada, söz konusu maddenin iddia edildiği gibi insanda toksik bir etki meydana getirecek, 4-6 grama ulaşabilmesi ıçin günde 4-6 kilogram yağ tüketilmesi gerektiği ileri surülerek bunun da mumkün olmadığı kaydedildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle