Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhurıvet Matbaacılık ve Gareıecıhk Turk Anonım Şırkelı adına
Nadir Nıdl 0 Gend Yayın Mııduru H»s»o Cemtl. Mucssese Muduru
EmıiK Ls»klıgll, Yazı Iilen Muduru Ok«j Gonens», 0 Haber Merkez;
Muduru Yalçın Bayer, Sa>fa Duzenı >0tKtmenı Ah Acar 0 Temsılctler
ANJtARA A6nı«T«ıı. 1ZMİR Hikmn (, tlınHy». ADA^A
Iç Polılıka C«M B^lutK Dıs Habcrkr E t u ı Balcı Ekonoım Cngu Tifta». I; Sendıka Şalun b n t ı kjlljr Otol l » r
Uıanbü H*b«^ı Kcmıi Kı*iık, Egıtım Gnct> Şaytaa, >ur Haberlen N«eM D o | u Spcr Dan smanı AMvlkıftr t m İ B »
Dtzı Wıla< kmtn ÇıltskMU *rastıtn» Ş«km Upav. Duzettmc AbrfaNafc \azıa 0 koofdınator Akntl Kantan 0 Mi
lile- trol fcrtm £ Mutasebe BakBI *•*! 0 Bi^vc Planlama Sr*«j OnaabctcotlB 0 Reklam A?* Twuıı 0 Ek >a*ınlar
Hulva Kk\iU 0 Ida'e HUOTIII Guret Q lşfcrne Oafev Çrtlk 0 Bngı Jslem Nul tıri % Pe",ûnri
>a.m Kuntlu Başkın Va4irN*dı
Ofcla> *kb«l \riç» •«>«*. l U l u
Crtnıl. HlkaM Ç«iak«< Oks>
Lfur MM»c» llkıı
MCt Tın
&ısûn ıc >awj« Cumtııjn><M Maıbaaolık v« GazetecıUk T ^ Ş Türkocafe Cad. 59 fc
S4334 Uı PK 2 « Isuuıbul Td 512 05 05 (20 naıl, Tdn 222» Fu (1) 526 «0 72 ^
Bvrolar \ r t i n . Zna Gokalp Blv Inkılap S. No 19/4, Td 13' II 41-47 Tele* 42344, Fa* (4) 133
0' 6< % laıır H Z.« Bl> 1352 S. 2.3. Td. 13 12 30 Teteı 523<9, Fat (511 19 53 «0
% U a n : lnornı C«d 119 S- No I fcıı 1. Td 19 37 52 14 b»l), Tde< «2H5, F«* (71) 19 25 78
TAKVlM: 7 MSAN 1991 Imsak: 5.02 Guneş: 6.31 Öğle: 13.11 lkındı: 16.49 Akşam: 19.41 Yatsı: 21.04
Işık ve gölge sihirbazı Horst
NECLÂ SEYHUN
Eğer bir işim yoksa hava da
guzelse eğer, Champs-
Elysees'den Louvre'a doğru
yurıimeye bayılınm pazarları
Paris'te. Çe\
r
resinde rengârenk
çiçeklerle o havuzlan, o
fıskıyeleri, o kanepelerde
ağaçların altında çoluğu ile
çocuğu ile köpeklerı ile pazar
keyfini çıkaranları seyretmeyi
severim. Kimi yurur, kimi
fotoğraf çeker, kimi şekerlerne
yapar kanepelerde boylu
boyunca, kimi okur, kimi
sohbeti koyultur, kimi
öpuşur...
Aralarından geçer,
Concorde'un havuzlarını
dolanır, Rivoli'ye vururum.
Yolun bir yanında
Tuilleries'nin guzelim
bahçeleri, bir yanda dunyanın
en şenlikli, kuçücuk butikleri.
En pahalı en şık eşarplar,
kravatlar, aksesuarlarla, en
çeşitli, en şirın hedıyelikler
buradadır. Özelhkle pazarları
cıvıl cıvıldır Rivoli.
Sergide Horst'un fotoğrafları önünde her yaştan ziyaretçi
vardı. Hepsinde aynı hayran, aynı saygılı bakış. Chanel'in,
Fath'ın, Schiaperelli'nin kıyafetleri Horst'un büyülü
objektifi ile ölümsüzleşmişti.
Tişört, hediyelik, kartpostal,
roproduksiyon alır turistler,
bir yanda butikleri seyrede
seyrede bır kalabalık akar.
Kuçucuk kahvelerın guneşli
masalarında içkiler, kahveler
yudumlanır, sandviçler,
kızarmış patatesler, omletler
yenir, soluklanılır.
Ben Palaıs Royal'ı geçer,
gezimi Louvre antikacılarına
dek surdürurüm. Geçmışin o
ulaşılmaz guzelliklehni
seyretmek heyecan verir bana.
Yıllardır bir vitrinde olağa-
nustu guzellikte bir leylak
dalı ile bezeli bir kuçuk vazo
durur. Gönül verdiğim bu
vazo yerinde mi, gelıp benim
kendisini almamı hâlâ
bekliyor mu diye bakanm.
Son Paris seyahatimde Rivoli
gezisi sona erdiğinde bir taksi
araştırıyordum ki karşı
tarafta, Louvre'da iki serginin
afişi dikkatımi çekti. Biri
seramik, biri bır fotoğraf
sergisi. Tum yorgunluğuma
karşın dayanamadım geçtim.
Vitrinlerin bırinde stılize
güzelim seramikler vardı,
oburunde Marlene'ın ünlü
fotoğrafçı Horst tarafından
cekilmiş gızemli bir resmi.
Ikısinı bırden gezmeyi göze
alamadım. Marlene
Dielrich'in o dillere destan
soğuk guzelliğının çekicüiğine
kapıldım, Horst'un sergisine
girdim.
Iki katta düzenlemişler unlu
fotoğrafçının 60 yıllık sanat
yaşamını. Işık ve golge
sihırbazı Horst!..
Naturmortlardan nulere,
portrelerden moda resimlere
dek objektifini hep aynı şiirli,
buyulu ustahkla kullanmış.
Altmış yıllık bir moda dılimı
Horst'suz duşunulebilir mi?..
Her resmi bir sanat eseri
niteliği taşıyan buyuk usta
Horst Bohrmann, 1906'da
Thuringe'de doğdu.
Fotoğrafçılık aklının
kıyısından geçmiyordu eğitım
yıllannda. Mobilyaların desen
ve yapımı üzerine bir eğitim
gordu.
1929'da iki bavulla kendinı
Paris'te buldu. Brea
sokağında bir kuçuk otele
yerleşti. Paris'te mesleğı ile
ilgili bir iş bulmuştu kendine.
Ama Parıs kahveleri ve Parısli
guzeller aklını başından aldı
Kendini dağıttı. Ne parası
vardı ne de bir desteği. Talih
yuzune gulmeseydi eğer,
Horst'tan bir çıplak: "Odalık". Yü 1943.
valizlerini aldığı gibi
Almanya'ya geri dönecekti.
Vogue mecmuasından ünlü
bir ustaya George Hoyningen-
Huen'e rastlaması yaşarmnın
akışını değıştırdı.
Huen, onu yardımcılığına
almadan önce model olarak
kullandı. O vakte kadar
modanın "m"sinden haberı
olmayan, kırk yılın başı bir
resim çeken Horst, Huen
sayesinde modanın ve
fotoğraf konusunun içine
daldı. Dabş o dahş!..
1932 yılında Pans'te ilk kez
bir fotoğraf sergisi açtı. Bu
sergi ile ilgili övucu bir yazı
New York Times'ta çıkınca
ona yeni dunyanın kapıları
açıldı. New York'taki Vogue
dergısı Horst'u 6 aylık bır
çalışma için Amerika'ya
çağırdı.
Altı ayın sonunda Paris'e
dondu gene. Ama artık
yaşamını Paris'le New York
arasında bölecekti. Paris'te
unlu gazeteler, dergiler ıçin
çalışmaya başladı. Bir süru
unlu ile dostluk kurdu.
Cocteau'dan Visconti'ye,
Chanel'den Scbiaparelli'ye,
Dali'den Leon Blum'a kadar...
En unlu yazarlar, sanatçılar,
modacılar, mankenler...
Değişik rengârenk bir yaşam.
1939'da sava^ patlayınca
soluğu New York'ta aldı.
Alman soyadı onu rahatsız
ediyordu. Yalnızca Horst
adını kullanmaya başladı o
tanhten sonra. Amerikan
ordusuna katıldı, Amerikan
vatandaşı oldu. Manhattan'da
Amerikan gazeteleri için
çalıştı. Sinema dünyasına
girdi. George Cukor'un
sayesinde buyuk studyoların
artistik yönetmenliğini
yuklendi.
Bugun 85 yaşında Horst.
Gene gep genç. Gene
çalışıyor. Ve Long Island'da
kendi çizdiği, yaptırdığı,
dekore ettiği evinde yaşıyor.
Sergide resimleri önünde her
yaştan ziyaretçi vardı.
Hepsinde aynı hayran, aynı
saygılı bakış. Chanel'in,
Fath'ın, Schiaparelli'nin
kıyafetleri Horst'un buyulu
objektifi ile ölümsüzleşmişti.
Bu resmin önünde takıldım
kaidım. Schiaparelli'nin bir
gece elbisesiydi bu. İnanılmaz
guzellikte bir manken
sunuyordu. Altındaki
açıklamayı okudum. Lud'muş
mankenin adı. Horst onu
Seine Nehri'nde bir teknede
yaşadığı mütevazı hayatta
bulmuş. Resimlerini çekmiş,
Schiaparelli'ye tanıştırmış
onu. Modacının başrnankenı
olmuş Lud. Ün, servet,
prensler, milyarderler
ayaklannın dibinde...
Birini seçip bir eli yağda bır
eli balda yaşayabilirmiş
pekâlâ. Ama bir aslan
terbiyecisine kaptırmış
gönlunu. Ünü, parayı her şeyi
geride bırakıp, aslan
terbiyecisinin peşine takılmış.
Sonra?.. Sonrası yok...
Ne buyiık bir zevk Horst'un
sergisini gezmek. Onun
resimlerini görmüşlüğum
elbetteki vardı. Ama 60 yıllık
sanat yaşamının en güzel
eserlerini burada görme
şansını o pazar günkü Rivoli
gezisine ve Marlene'in baygın
bakışlanna borçluyum!..
Serginin afişindeki Marlene fotoğrafıu Horst, 1942'de çekti.
Çıplak ayağın güzelliği. Yıl 1941
OSS bugün
740 bin genç
ilk engelde
Eğitim Servisi — "Biıyük
sınav" bugun. 738 bin 955
genç, universite yolundaki ilk
engeli bugün aşmaya çalışa-
cak.^Üniversitelerarası Öğren-
cı Seçme ve Yerleştirme Sına-
vı'mn birinci basamağı (ÖSS),
bugun 73 il merkezi, 5 ilçe ve
Lefkoşa'da yapılıyor.
2 bin 727 bina ve 36 bin 907
salonda gerçekleştırılecek sı-
nav suresınce 81 bin 785 kişi
görev yapacak. 92 gorme, 16
işıtme ve 84 de çeşitli ozurlere
sahip kışi olmak uzere toplam
192 ozürlu adaym da gıreceğj
ÖSS'de askerlık görevini yap-
makta olan ya da tutuklu bu-
lunan adaylar da kendileri için
ayrılan salonlarda smava ka-
tılabilecek.
Sınavda adaylara dağıtıla-
cak soru kitapcığı, sözel ve sa-
yısal olmak uzere iki bölüm-
den oluşacak. Sorulann büyuk
bölumu bilgıyi değil zihin gü-
cünu ölçmeye yönelik olacak.
ÖSYM Başkanı Dr. Fethi
Toker, saat 09.30'da başlaya-
cak ve 2.5 saat surecek smava
girecek olan adayların, saat
08.30'da sınav yerlerinde ol-
malarını ve yanlarında 1991
ÖSYS kimlik kartı, ÖSS giriş
belgesi, fotoğraflı ve onaylı
özel kimlik belgelerini bulun-
durmalannı istedi.
Istanbul hamamları tarihe karışıyor
Hamam, bir zamanlar İstanbul'un simgesi
gibiydi. Başhbaşına bir kültür, bir gelenek
yaşardı hamamlarda. Zamanlar değişti,
banyolu küvetli evler, hamama gidenlerin
sayısını parmakla sayılacak noktaya getirdi.
Zaten birçok tarihi hamam kapısını kapattı
artık. Geriye kalanların da "suları ısınıyor"
NECATİ GÜNGÖR
Yeryüzunde hamam kültürü-
ne sahip iki uygarlık var: Roma
ve Osmanlı uygarhkları:
Dünya sinemasında, bir Ro-
ma filmlerinde hamam sahneleri
görulür, bir de Türk fılmlerin-
de. Başka örneği yok bunun...
Osmanlı uygarlığında hamam-
lar aynca mimari bir değer ola-
rak ortaya çıkmıştır. Ortadoğu'-
dan Orta Avrupa'ya yayılan bu
sanat yapıtlannın, günümüze
kadar yaşayagelen tek tuk ör-
nekleri de artık can çekişme
noktasında! Hamam sözcüğü-
nün kökeni Araplardan geçmiş
dilimize: Hamm, Arapçada
"sıcak" anlamına geliyor. An-
cak dilimizde birer Gazi Lirası
gibi ışıldayan atasözleri oluşmuş
zamanla: "Hamam suyuvla ko-
nuk ağırlanmaz" "İki çıplak bir
hamama yakış»r" yada "tlski tas
eski hamam"... Uzayıp giden bu
sözler de kadim zamanlarda ya-
şamış insanlarımızın hamamla
ne denli iç içe olduklannı gös-
teren birer kanıt değeri taşırlar.
Evtiya Çelebi'nin anlattıklan-
na göre Fatih, tstanbul'u alınca
ilk iş, saray hademelerinin gusu-
lü ve temizliği için bir hamam
yaptırdı. Bu tür hamamlara "ır-
gat bamamlan" deniliyordu.
Çünku ayan ve eşrafın böylesi
yerlere gönül indirmeleri söz ko-
nusu olamazdı. Onlann ha-
mamları özeldi; oralara da
"ırgat" takımı giremezdi.
Osmanlı, ta başından beri ha-
mamda ferahhk bulmuştu; ama
bu yerlerin asü sefası, Lale Dev-
ri'nin çılgın eğlenceleri sırasın-
da yaşandı... Ne var ki müpte-
zelliğin doruğuna vanldığı bu
eğlenceler döneminin sonunu
hazırlayan olaylar da yine bir
hamamda tezgâhlandı: Patrona
Halil Hamamı'nda!
Bir başka garip rastlantı ha-
mam mimarisinin yine bu yüz-
yılda duraklamaya başlamasıdır.
Bu dönemde bir tek olsun yeni
bir hamarrun yapılmadığını söy-
luyor, konunun uzmanlan.
Işte o gunlerden bugüne, bin-
lerce hamamı yıkmış, yok etmiş,
tüketmişiz! 1988'de yapılan bir
saptamaya göre koca tstanbul
1
da kala kala altmış alth hamam
kalmış! Oysa 1922'lerde, Balık-
hane Nazın Ali Rıza Bey'in yaz-
dıklanna bakıkrsa kadim îstan-
bul'da on dört bin beş yüz otuz
altı tane hamam vardı...
Değişen toplumda geleneksel
değerler, insanunızm hayatından
bazen hızla, bazen de ağır bir se-
yirle çıkıyor. Buna en çok yüre-
ği yananiar, elbette hamamcılar!
Hepsi de şimdiki acıkb duruma
düşmeden önce, mesleklerinin
göz kamaştırıcı günlerini yaşa-
mışlar. Bir iki turistik hamam
dışuıda tüm hamamlann gunleri
sayıh... Bugünleri var, yarınları
yok. Birçoğunun kubbesi, yaşlı
sahiplerinin sırtında bir kambur
gibi duruyor...
ÜskUdar'm ttç yüz seksen iki
yıllık "Ağa Hamamı" da o kam-
burlardan biri ışte! Yaklaşık dört
ytizyıldan beri suları kaynayan
bu tarihi hamam, şimdilerde yir-
mi müşteri bulduğu gün, bütün
çalışanlanyla birlikte bayram se-
vinci yaşıyor! Hilaf yok...
"Ağa Hamamı"nı yaptıran
Malatyalı tsmail Ağa kimdir,
necidir. Orasını bilmiyoraz. Bil-
diğimiz, Tunusbağı ile Üsküdar
çarşısı arasında kalan yerde,
1609 yılında bir cami ile hem ka-
dınlar hem de erkekler bölümü
bulunan bir hamam yaptınp bı-
raktığıdır. Aradan geçen dört
asıruk zamana karşın, her iki
yapı da dimdik ayakta! Anlası-
lan o ki Ismail Ağa kendi adına
oluşturduğu vakfa gelir sağlasın
diye bir de çarşı hamamı yaptır-
mayı tasarlamış vaktiyle... Daha
soriraları el değiştire değiştire
bugünkü sahiplerine ulaşmış.
Şimdilerde Tokath Kadri 1ta-
rnnç işletiyor Ağa Hamanu'nı.
Küçük, şirin, kendine özgü iç
mimarisi olan on iki kumalı bir
hamam burası. Aradan geçen
yıllar orasını burasını eskitmiş;
ama yapılan onanmlarda eski-
ye uygunluk gözetilmiş, özgün
yapısı korunmaya çalışılmış.
"Bugünse dunuına bir tek çrvi
çakamıyornz" diyor Kadri "Tu-
runç. "Birinci derecede tarihi
eser sayılıyor çünkü."
Dışandan bakmca hamama
benzer bir yanım göremiyorsu-
nuz. Yansı yolun aşağısında ka-
lan ahşap bir ev görünümünde.
Üsküdar'm soyu tükenrniş, ama
dirliği düzeni yerinde mütevazı
evlerinden biri gibi! Bu kırmı-
zıya boyalı ahşap yapının ha-
mam olduğunu anlamak için
kapısına kadar sokulup tabela-
sına bakmanız gerek...
"Banyo" sözcüğünün dilimi-
ze ve evlerimize Meşrutiyetle
birlikte girdiği söylenir. tlk de-
virlerde banyo, kum sancısına
tutulanlann tedavisi ve yeni doğ-
muş çocuklann yıkanması için
kullanüıyordu. Zamanla yaygm-
laşan alafrangalık aşkıyla tum
evlerde hamamın yerini aldı. Es-
ki usul konak hamamlarına bi-
le şofben takılır oldu. Yine de
bu geçiş döneminin pek kısa
sürdüğü soylenemez.
Butun ötekı çarşı hamamlan
gibi Üsküdar'ın Ağa Hamamı
da çok yakm yıllara kadar sal-
tanatmı korumuştu. "Öyle za-
manlar bilirim ki kapıda biriken
kalabalığı dağıtmak için polis-
ten yardım isterdik"diye anlatı-
yor o görkemh gunleri, Kadri
lurunç. "Kapıyı kapatır, artık
müşteri almıyoruz derdik, yine
de milleti dağıtamazdık!"
Istanbulluların çarşı hamam-
lanna ügisi altmışh yülara kadar
surecek, bu dönemden sonra ço-
ğalan banyolu daireler sayesin-
de herkes evlerinde yıkanmayı
yeğleyecekti. Bir dönem de ha-
mamcüann yuzunü Anadolu-
dan gelen bekâr yapı işçileri gül-
durecektir: Ahşap evlerin yoğun
biçimde yıkılıp yerlerine apart-
manlann dikildiği yıllarda, müş-
terinin niteliği değişse bile ha-
mamcıların kazancında bir düş-
me gorülmez. Ne var ki bu da
bir geçiş dönemidir. Gün olur,
yapı işçilerinin de ayağı kesilir
hamam kapılarından... Ha-
mamcılar, külhanı yakıp suyu
ısıtıp gözleri yolda müşteri bek-
lemeve koyulurlar.
Bu arada oır şanslan var
hamam sahiplerinin-. Evlerde su-
lar kesiliyor ya, insanlar banyo-
suzluktan kaşınır hallere düşü-
yorlar ya; o zaman akıllanna
hamam geliyor kimilerinin...
6. Gün
THYgrevinde
uzlaşma yok
İş Sendika Servisi — THY
ve HAVAŞ'ta çalışan 10 bin
500 işçinin katıldığı grevin 6.
gününde de uzlaşmaya yönelik
herhangi bir gelişme olmadı.
THVden doğan boşluğu
doldurmak üzere yoğun bir
uğraş veren özel hava yolu şir-
ketleri iç ve dış hat seferlerini
artturarak sürdürdüler. Bu ara-
da KTHY (Kıbrıs Türk Hava
Yolları) THY'den kiraladığı
uçaklarla, tzmir bağlantılı
Ercan-Londra seferi yaptı.
Hava-tş Sendikası tzmir Şube-
si, KTHY'nin uçurduğu THY
uçağının "teknik bakımmın
yetersiz olduğu ve uluslararası
uçuş güvenliğinden yoksun
uçtuğu" iddiası ile Sivil Hava-
cılık Genel Mudürluğu'ne şi-
kâyettebulundu riuva-tşyöne-
ticilen, ışverem.. ':re\i kırmak
için uyelere "çahşmak istedik-
lerini ve verilen ücretleri yeterli
bulduklannı belirtir" başvuru-
da bulunmaları yönünde bas-
kı yaptığını söylediler.
THY yetkilileri ise böyle bir
şeyin sözkonusu olmadığını,
kendilerine de aynı içerikte di-
lekçeler geldiğini belirttiler. Bu
arada önceki gun Atatürk Ha-
valimam'nda grev gözcüsü üç
işçinin, araçlannda "Özelleş-
tirmeye haj'ir" pankartı bulun-
duğu gerekçesiyle 24 saat goz-
altında tutuldukları belirtildi.
Anadolu Ajansı
71 yaşında
• Haber Merkezi —
Anadolu Ajansı'nın 71.
kuruluş yıldönümü
kutlandı. Ajansın kuruluş
yıldönumüyle ilgili olarak
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal, TBMM Başkaru Kaya
Erdem, Başbakan Yıldırım
Akbulut, anamuhalefet
partisi SHP Genel Başkanı
Erdal İnönü, DYP Genel
Başkanı Suleyman Demirel,
DSP Genel Başkanı Bülent
Ecevit birer mesaj
yayımladılar. Yıldönumu
nedeniyle Devlet Bakanı
Kemal Akkaya ile Anadolu
Ajansı yöneticileri
Anıtkabir'i ziyaret ettiler.
Çocıık
Kumltavı
başlıyor
• İstanbul Haber Servisi
— Doğan Kardeş
tarafından duzenlenen
"Çocuk Kurultayı" için
Turkiye'nin çeşitli
illerinden gelen 139 çocuk,
kumltay öncesi Istanbul'u
gezdi. Çocuklar dun,
"kultur gezileri" programı
içinde yer alan Arkeoloji
ve Ayasofya müzeleri ile
Sultanahmet Camii ve
Dolmabahçe Sarayı'nı
gezdiler. Bayramoğlu Yapı
Kredi Tesisleri'nde bugün
başlayacak kurultay, il
temsilcilerinin konuşmalan
ile açılacak. Daha sonra
"Bize çocuk diyorlar"
başlıklı toplantıda il
temsilcisi çocuklar, çocuğu
ve bireyi tanımlayan
konuşmalar yapacaklar.
Datça'daki gezi
yolu
• DATÇA (AA)—
Muğla'nın turistik
ilçelerinden Datça'da,
Bakanlar Kurulu karanyla
özel çevre konıma bölgesi
ilan edilen Taşlık Plajı'nı
belediyenin gezi yolu haline
getirmek için başlattığı
hafriyat çalışmalan
tepkilere yol açtı. Datça
Belediye Başkanı Mustafa
Soytok'un çalışmalan
hemen durdurmasını isteyen
ilçe halkı, bir avukat
aracılığıyla Başbakanlık
özel Çevre Koruma Kurulu
BaşkanlığYna başvurdu.
Güvence afişi
• ADANA (AA)— Çevre
ve Tüketiciyi Koruma
Derneği "ÇETKO"
tarafından Adana'da kaliteli
mal satan, tüketiciyi
korumaya yönelik
çalışmalar yapan fırma ve
mağazalara "Güvence afışi"
asılacağı bildirildi. Dernek
Başkanı Hilmi Çamurdan
yaptığı açıklamada, dernek
olarak tüketiciyi korumaya
yönelik hızlı bir çahşma
başlattıklannı kaydetti.
Türldye İngiliz
basınında
• ANKARA (UBA)—
Geçen yıl Türkıye'ye en çok
ilgiyi İngiliz basını gösterdi.
The Financial Times ise
İngiliz gazeteleri arasında
en çok Turkiye haberi
yayımlayan gazete oldu.
Geçen yü beş Batılı ulkede
yayımlanan 33 gazetede
Turkiye*ye ilişkin toplam
bin 447 haber-yoruma yer
verildi. Başbakanlık Basın-
Yayın ve Enformasyon
Genel Müdurluğü'nün
Belçika, ABD, Almanya,
Fransa ve Ingiltere'de
günlük olanak yayımlanan
33 gazeteyi tarayarak
yaptığı derlemeye göre
geçen yü Batılı gazetelerin
Türkiye'ye ilgisi, Önceki
yülara göre artış gösterdi.
Sanayağı
açıklaması
• ANKARA (AA)—
Sağhk Bakanlığı, "Sana
yağı" tartışmasına açıklık
getirerek Türkiye*de katkı
maddelerinin kullanım
miktarlarının uluslararası
kunıluşlarca belirlenen
standardın üzerinde
olmadığını bildirdı. Yapılan
açıklamada, Sana yağında
sodyum benzoat adlı katkı
maddesinin Ingiltere
standartlanna gore fazla
olduğu gerekçesiyle ulkeye
sokulmadığı konusunda
gazetelerde haberler yer
aldığı belirtildi. Benzoik
asit ve tuzların, ilgili gıda
yönetmeliğine göre
margarinlerde küogramda,
bir gram miktannda
kullanıldığı vurgulandı.
Açıklamada, söz konusu
maddenin iddia edildiği gibi
insanda toksik bir etki
meydana getirecek, 4-6
grama ulaşabilmesi ıçin
günde 4-6 kilogram yağ
tüketilmesi gerektiği ileri
surülerek bunun da
mumkün olmadığı
kaydedildi.