Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 PAZAR YAZILARI 7NİSAN1991
Turkıi'dan
Festivaller ve
müzeler kenti1812 yıhna kadar Finlandiya'ya başkentlik
yapan bu kent, bir açık hava müzesi
görünümünde. 800 yıllık Turku Şatosu ile 690
yıllık katedralin yanı sıra, ünlü kompozitör
Sibelius'un anısma yaptırılan Sibelius Müzesi
de ayrı bir renk katıyor kente.
OSMAN NURİ MERCAN
TURKU — Iki buçuk saatlik
Helsinki - Turku tren yolculu-
ğundan sonra vardık bu eski
başkente. 1812 yıhna kadar Fin-
landiya'ya başkentlik yapan bu
kent, tsveç - Rus savaşından
sonra yerini Helsinki'ye bırak-
mış. O zamanki Rus imparato-
ru Birinci Alexander, yine o za-
manki Rusya'nın başkenti Pe-
tersburg'a (şimdiki Leningrad)
yakın olsun diye başkenti Hel-
sinki'ye taşımış. Bu, Turku ken-
tini o kadar çok uzmüş olmalı
ki 15 yıl »onra kentin simgesi
olan 2500 adet tahta ev Iskan-
dınavya tarihindeki en büyük
yangında yok olup gitmiş.
Turku, 150.000 civanndaki
nüfusuna karşın iki universite ve
çok sayıda öbiir yükseköğrenim
kurumlarının bulunduğu bir öğ-
renci kenti. Üniversitelerden biri
tamamen lsveç dili ile eğitim ya-
pıyor. Finlandiya'da % 7 ora-
nında İsveç dilini konuşan halk
olmasına karşın Fince ve İsveç-
ce iki resmi dil olarak kullanıl-
makta, sokak adları ve tum res-
Budapeşte'den
lCazı-
Kazan'lı
yaşam
MEHMET MESTCİ
Macarlar bir sabah uyandılar,
şehrin çeşitli yerlerinde "kazı-
kazan" satan gençlerin etrafın-
da toplandılar. Ne boyle bir şey
duymuş ne de görmuşlerdi.
Gençlerin çığırtkan sesleriyle
gittikçe buyüyen çemberde
Bond çantalı, hafiye şapkalı isa-
damlanndan yaşlı kadınlara,
öğrencilerden tezgâhtar kızlara
dek çeşitli yasta ve iş grubunda
insanlar yeni tanıştıklan gri
renkli kazı-kazan kartlanna me-
rakla baktılar. Birçoğu heyecan-
lıydı. Nasıl oynayacağını soran-
lara "kazıyacaksınız" cevabı
veren çığırtkan satıcıların başla-
rını kaşımaya vakitleri olmadı.
Evet, şiddetle esen dzgürluk
ruzgârlan ve dışa açılma birçok
yenilik yanında talih oyunlan-
nın en "masumu" kazı-kazana
da şans tanıdı. Boyle bir yenili-
ği beklemeyen Macarlar hem
kartların ucuz olması hem de
eninde sonunda para vaat etme-
si nedeniyle kazı kazana ilk za-
manlar anormal bir ilgi ve sev-
gi gosterdiler. Macar parasıyla
20 forint (yaklaşık 700 TL) eden
kartların buradaki ismi "Ame-
rikan Talih Oyunu". Üzerlerın-
de Cadillac marka bir araba ve
Amerikan bayraklı Sam Amca
şapkası bulunan kartların vaat
ettıği oduller bizdeki gibi kuçük
rakamlardan milyonlara çıkı-
yor. Zengin olmaktan çok yeni-
İiği tatma amacı besleyen Ma-
carlar kazı kazan satıcılanna ka-
zandırdıkları göz ardı edileme-
yecek paralar yüzunden "satış
elemanlarının" bir anda çoğal-
masma sebep oldular. Daha çok
müşterı çekmek için "Sam
Amca" şapkalarıyla istasyon-
larda, meydanlarda boy göste-
ren satıcıların oniuklerinden içe-
ri duşen her demir yirmilik bun-
ların keyfine keyif kattı.
Çok geçmeden Macarlar du-
ruldu. Kazı kazana ilgi bitti.
Sağda solda alanlar yok değil
ama nercdc o ilk günlerin patır-
tısı. kartların üzerini hızla kazı-
yan heyecanlı ellerin göruntusu.
Şimdi şehrin çeşitli yerlerine
asılmış posterlerde patlamış
şampanyanın Amerikan bayraklı
mantarı bulutlara yükselirken
gosterilen ılginın "çok büyük"
olduğu büyük harflerle belir-
tiliyor.
Kazı-kazanla aynı gunlerde
çıkan diğer bir meşhur oyun alt
geçıtleri ve metro girişlerini yi-
ne heyecana boğdu: "Bul karayı
al para>ı". Oyun üstu başı pa-
saklı çok genç çocuklann yone-
timi \e üç kâğıdı altında birçok
insanaepey paralar kaybettirdı.
mi yazışmalar iki dilde yapıl-
makta. Televizyonda yabancı
dilde fümlerin alt yazısı bile iki
dilde yazılmaktadır. Hatta
Aland adasında resmi dil yalnız-
ca Isveçce. Turku'da da Isveç-
ce konuşma oranı Helsinki'ye
gore daha yuksek. Bu da her-
halde Turku'nun lsveç dönemi
sırasında Finlandiya'ya baş-
kentlik yapmasından kaynak-
lanıyor.
1827 yangınından kurtulan
Luostarinmaki meydanı sanki
açık hava müzesi görünümün-
de. Ayrıca 800 yıllık Turku Şa-
tosu ile 1300 yılında yapılan ka-
tedral yabancılara en çok uğrak
yeri olmuş. Turku, kentin ufak-
hğına karşın büyuk muzelerin
bulunduğu ve festivallerin yapıl-
dığı bir yer. Ünlü Fin kompo-
zitörü Sibelius anısına yaptırılan
Sibelius müzesi ayrı bir renk ka-
tıyor bu kente.
Bazı Avrupa kentlerinde ol-
duğu gibi Turku da deniz kıyı-
smda gelişmiş ve ortasından
akan Aura nehrı ayrı bir güzel-
lik vermiş bu kente. Kentin do-
ğu tarafında 13'üncu yuzyılda
Alman tuccarlarından kalma
yapılar göze çarpmakta. Finlan-
diya'da ilk matbaa 1642 yılında
Fince, lsveçce ve Latınte basım
yapmak üzere Turku'da ku-
rulmuş.
Şimdiki Cumhurbaşkanı Ma-
uno Henrik Koivisto Turku do-
ğumlu ve seçildikten sonra ilk
resmi ziyaretini Turku'ya yap-
mıştır. Turku'dan her zaman en
az üç bakan kabinede yer al-
mıştır.
Turku'nun en buyük kilise-
sinde bir çocuğun Hıristiyanlı-
ğı seçme törenini izliyoruz. Ço-
cuk 15 yaşına gelince Hıristiyan
olup olmayacağına kendisi ka-
rar veriyor.
Turku'yu kalbime gömup a>-
rılırken lapa lapa kar yağışor-
du. Uluslararası lokantaların
bol olduğu caddeden tren ıstas-
yonuna giderken "Madımak"
turkusunün muziği kulaklanma
gelmeye başladı. Müzığe iyice
yaklaştığımda karşımda "Ana-
dolu Kebap Evi" duruyordu.
Turk sahibi tarafından bir Fin-
liye satılan bu lokanta Turkulu-
lara hâlâ turkü dinletiyordu.
New York'tan
Kennedylerin
seks skandalıYıllardır çeşit çeşit skandal yaratan ve her
defasında işin içinden sıyrılıveren
Kennedylerin adı, son olarak bir ırza geçme
olayına karıştı.
KENNEDY AfLESf — Kraliyel geleneği olmayan Amerikanın kraliyel ailesine özentisi Ue yarattığı ailc.
Stuttgartftan
Sen yaşamahsın SalomonSalomon Perel, Polanyalı bir Yahudi idi. Nazi
zulmünden ailesi ile birlikte kaçtı. Annesi,
"sen yaşamahsın" diyordu. Nazilere
yakalandı, Yahudi olduğunu reddetti, bir
Alman gibi yaşadı.
AHMET ARPAD
STLTTGART — Hıtler or-
duları 1939 yılında Polonya'ya
gırdiğinde Peineli avakkabı us-
tası Yahudi Kzriel Perel tum ai-
lesıni yanına alıp. Lodz kentine
kaçmıştı. Burada guven içinde
yaşayacağını ummuştu. Ancak
evdeki hesap çarşıya uymamış,
Nazıler Lodz'a da girmişti.
"Sen yaşamalısın!" demiştı an-
ne Rebecca 14 yaşındaki en ku-
çük oğlu Salomon'a. Sally ba-
vulunu almış, Doğu'ya doğru
yola koyulmuştu. Hitler ordu-
İarı 1941 yılında oraya da gele-
ne kadar bir Rus "Kimsesiz Ço-
cuklar Yurdu"nda yaşamıştı.
Naziler çocukları ırklanna go-
re ayırırken siyah saçlı, kahve-
rengi gozlu Sally, Alman asıllı
ve adının Jupp olduğuna inan-
dırmıştı onları!
Şu gunlerde Stuttgart'ta gezi-
len "1940-1944 »ılları arasında
Lodz toplama kampı" adlı ser-
gıde küçuk Sally'nın vaşamın-
dan söz eden kitabı da gormek
mumkun Genç. yaşlı \e hasta
Yahudilerin zorla çalıştırıldığı
bu kampta 4 yıl ıçınde lanı
200.000 insan yaşamını yitirmış-
u... Once çocuklarla yaşlılar,
sonra da hastalar oldürulmüştu.
Savaş ılerledikçe 80 bıne yakın
Yahudi en zor olanaklar altın-
da ağır islere koşturulnıuştu.
Açlık \e hastalık, ozellikle ve-
rem, on binlertn yaşamına son
vermişti. 1944'te Nasyonal Sos.-
yalistler kampta geri kalan 50
bin kadar Yahudi'yi deAuschw ıtz
gaz fmnlanna yollamıştı. Sözün
kısası 4 yıl içinde 200.000 insan-
dan 870'i olmekten kunula-
bilmışti!
Kuçük Sally'nin şansı yaver
gıtnıışti. Birlik komutanı onu
1942 yılında Braunschweig'de-
ki Hitler gençliği yurduna gon-
dermış ve Yahudi Salomon bu-
rada tam bir Nazi gibi yetiştiril-
ınıştı. Anası Rebecca'nın "Sen
j a*.amalısın!" sözunu hiç aklın-
dan çıkarmayan çocuk, hayat-
ta kalabilmek için her isteneni
yapmış, her öğretilenı kavramış-
tı. Yeri gelmiş ötekilerle birlik-
te "Kahrolsun Yahudiler!" di-
ye haykırmıştı. Kuçuk Sally'e
dus gibi gelen, o yıllarda yaşa-
dığı en dehşetli olay, Lodz ken-
tinde anne ve babasının kaldığı
Yahudi mahallesinden tramvay-
la geçmesiydı. Sırtında Hitler
gençliği unıforması vardı. Ogü-
ne değin Yahudilerin tümünün
Madagaskar adasına süruldüğu-
ne ınanmışiı hep. Birden, uzak-
ta annesine benzeyen yaşlı bir
kadını gormüş: "Anne!" diye
haşkırmak istemişti. Fakat son
anda kendini tutmuştu.
Salomon Perel zamanla kişi-
liğini ve kimliğini yitirdi. Yahu-
di olduğunu, ana-babasına ve
ırkına olan bağlılığını unutmak
zorunda kaldı. Kitabın bir ye-
rinde: "Yahudi olmak zor" dı-
yor. "Fakat Yahudi olmamak
daha da zor". Yıllar sonra tek-
rar bulduğu ağabeyi
!
zak: "Ba-
şından geçenler senin gizin
kalmalı" demişti. "Çünku an-
latacaklanna hiç kimse inanma-
yacakür." Bilinçaltına iyice yer-
leşen \e kişiliğini taşıdığı Nazi
genci Jupp, ona yıllar boyu çe-
lişkilerle dolu bir yaşam sür-
dürtmuştu. Kaleme aldığı anıla-
rı ıse Salomon Perel için bir kur-
tuluş olmuştur. Bu anıları geçen
yıl Polonyalı kadın rejısör Ag-
nieszka Holland filme çekti. Yi-
ne bir başka Polonvalı, Andrej
Koscyk da şu sıralar Sally'nin
yaşamını televizyona uygu-
İamakta.
Stuttgart'taki sergi, insanla-
rın birbirini daha iyi anlaması
için atılmış adımlardan. Geçmişi
anımsamak, geçmişten oğren-
mek demek. Barış için.
Islamabad'dan
Pazar ekonomisi ve kimlik sorunuBütün aydınlann kafasını kurcalayan 'kimlik'
sorununu, serbest pazar ekonomisi kısa
yoldan çözeceğe benziyor. Sokaklarda
Amerikan ve Japon mallarının boy boy
afişleri; diğer yanda ise 'Pakabesk' değerler.
DENİZ GEMİCİ
İSLAMABAD — Tac Ma-
hal'i yaptırtan Şah Cihan'ın oğ-
lu Evrengzeb, babasını savaşta
yener ve Şah Cihan'ı Agra Ka-
lesi'ne hapseder. Öldurmeye eli
varmaz. Başka bir intikam dü-
şünur. tnce damak zevkini bii-
diği babasına, tek bir besin seç-
mesini ve omrunun sonuna dek
yalnızca bu besinle hazırlanan
yemekleri yiyeceğüıi biidirir.
Şah Cihan bu gaddarlığı ahçısı-
na anlatınca, adam hiç istifini
bozmaz: "Efendim, lütfedip
mercimegi seçin" der. "Bu id-
diasız bilki kuvvet doludur ve
ben onu ö\le değişik şekillerde
pişirebilirim ki a>nı yemeği as-
la iki kez yemezsiniz."
Bugün Pakistan'da içki ya-
sak; at yarışları yasak; gece ku-
lupleri, genelevler kapalı. So-
nuç? Devletin geliri ozel
ceplerde.
Gazetelerde Başbakan Nawaz
Şerif i, orduyu yerin dibine ba-
tıran yazılar... Basın özgürluğü-
nün koruması altında. Körfez
savaşı politikasını, Keşmir olay-
(arını protesto eden nümayişçi
gruplar... Polisin koruması al-
tında. Cehalet dizboyu; ama bir
tezgâhtar, Turkiye'nin Incirlik'i
kullandırtmasının hesabını vora-
bıliyor.
Anayasa, "devlelin dini
tslam" diyor; ama toplumda
Hindu kast sistemı ahşkanlıkları
egemen. Evdeki Musluman
uşak yeri supurmüyor, çunku o
işi paryalar (dokunulmazlar) ya-
par. Yeri supurmeye başka bir
uşak geliyor. Paryalıktan kur-
tulmak için Hıristiyan olmuş.
Nafile! Belki çocukları kurtu.
lur... Eğer okutabılirse.
Bunca çelişkı arasında, her
aydının kafasını kurcalayan
"kimlik" sorunu. Çok sayıda
uygarlığı (Iran, Grek, Hint,
Türk, Moğol, İngiliz) barındır-
mış bir ulkede hangi birleştirıci
öğelerı vurgulamalı? Kimileri,
Atatürk'e hayranhklarına kar-
şın, kıyafet, dil ve \azı devrim-
lerini "genç kuşağı gecmişinden
koparttı" diyerek eleştıriyor
Zengin klasik muzik gelene-
ğini canlı tutma çabaları da \ar.
Sitar dinletileri daha incelmış
beğeniye hitap ediyor. Mevsi-
me, ha\a durumuna, gunun sa-
atine göre çahnan 50-400 kadar
"raga" (kabaca, beste) var. Ef-
sanelerle bağlantılı. Işıklan son-
duren, yağmur yağdıran ragalar
varmış. Ama bir raga hiç çalın-
mıyor: Çalanın bedeni tutu-
şurmuş!
"Ka*\ali" ıse bir tasa\\uf
nıu>iki'-i luıu. Bugun >a>gın
olarak ınaulanan bir çeşit "se-
ma". Her perşembe akşamı, bir
evliyanın turbesınde, ozel evler-
de veya umuma açık mekânlar-
da mutlaka Kavvaü var. Tele-
vizyondan da verıliyor. Me\lit
gibi. Bir "üslad"ın önderliğin-
de ve muzik eşliğinde, koro ha-
lınde söylenen şiirler. Amaç, ki-
şinin kendini Kavvali'nin ruhsal
masajına aşarak mistık aşkını
korüklemesi ve bir \ecd haline
girip Tanrı'yla / sonsuzla bir-
leşmesi. Kavvali, "Hamd"la
(Tanrı'ya ovgu) başlıyor; "Na-
al"la (Hz. Muhammed'e o\gü)
suruyor ve bir Sufî ermişın onu-
runa "Menkıbe'"yle son bulu-
yor. Her kesimden dinleyici -iş-
çisi, aydını, dinsizi, dindarı- ay-
nı coşkuyla katılıyor gösteriye:
El çırpıyor, sallanıyor, sarsıu-
yor, " \ a h vah!" (çok guzel) di-
ye haykırıyor, icracıların önüne
banknotlar atıyor.
Şabid Seccad bugun Pakis-
tan'ın en unlu yontucusu. Kore
Olimpıyatları sırasında Park'a
koymak için bir yapıtını istiyor-
lar. Ama Arkeoloji Dairesı
"pul" çağrışımından oturu, tı-
guratıf heykel göndermesini en-
gelliyor. Iş gazetelere duşuyor,
sonunda gidiyor heykel. Şahid,
Pakistan sanat çevrelerinde tar-
tışılan "kökenlerimize donuş"
akımına karşı: "Coğrafyada be-
lirtilenin dışında, Pakistan sana-
tı diye bir şey joklur. Umutla-
rın. o/lemlerin, korkulann ulu-
sal sınırlan olamaz. Sorun, ole-
de olanı, gizli olanı yakalamak.
Pakistan bağlamında değil, >a-
şam bağlamında". ^ agunumıı/
sanatının ozgunlıık arayışı, Ba-
ŞAHİD SECCAD — Bugünkü Pakistan'ın en unlü yontucusu.
tı sanat pazarı ile bağlantılar?
"Bu beni pek ilgilendirmbor.
Benim için yontma eylemi. ya-
pılın kendisinden daha onem-
II". Ama sanatçıdan çok, zena-
atçınin yaklaşımı olmuyor mu
bu? "Kafası kanşık bir sanatçı
olmaktansa, duru kafalı bir
kunduracı olmayı yeglerim."
Pakistan I947'de kuruldu;
45. vılını kutlayacak yakında.
Türkiye Cumhuriyeti'nin o ya-
şıyla benzerliği var mı? Evet.
Kendini adamış yonetici tipi,
idealist aydın sahneden çıkıyor.
Yeni dekor: Amerikan ve Japon
urünlerınin boy afişleri. Serbest
pazar ekonomisi, galiba
"kimlik" sorununu kestirme-
den çozecek. "Pakabesk" de-
ğerler şimdiden ufku sarmış du-
rumda.
ŞEBNEM ATİYAS
\EW YORK — ABD'de bu
yılın gözde konusu ırza geçme.
Kadınlar Günu'nden kısa bir sü-
re önce New York'ta elektrik di-
reklerinin üzerinde pembe bir
tabela belirdi. "Çöp atmayınız",
"Kopeğinizin pisligini lemizleyi-
niz" şeklındeki uyarı tabelaları-
na benzeyen pembe tabelanın
üzerinde bir adam, yoldan geçen
kadma, çılgına dönmüş bir şe-
kilde saldırmaya çabalayan bir
başka adamı zaptetmeye çalışır-
ken görünüyordu. Tabelada "Iç-
güdüierinizi dizginley iniz" yazı-
lıydı. Bir sure sonra belediye, ta-
belaların dıreklere asılı olduğu
semt sakinlerinin "Gelen giden
turiste rezil oluyomz" şeklındeki
şikâyetleri nedeniyle tabelaları
toplayıp kaldırdı. Tabelalar
kalktı, ama her uç kadından bi-
rinin her on dakikada bir ırzı-
na geçildiği yolundaki istatistik-
ler ırza geçme gündemini değiş-
tirmedi.
Geçen haftanın ırza geçme
konusundaki piyangosu, krali-
yet geleneği olmayan Amerika1
nın, kraliyet ailesine özentisi ile
yarattığı Kennedy ailesine rast-
ladı. 30 yaşlarında bir hanım
bulunduğu zengin, şık gece ku-
lübunden Kennedylerce alınarak
Kennedy şatosuna götürüldüğü-
nu ve orada iğfal edildtğini or-
taya atınca bütun tabloidler
dunya meselelerini bir kenara
bırakıp Kennedy skandalına sa-
rıldı.
New York Post gazetesinde
seri halınde dört gun birinci say-
fadan devam eden skandal şoy-
le anlatıldı: "Ve onlar eğlenme-
ye çıktılar. Gece Ted Kennedy-
nin gecesi, adalet timsali sena-
tör oglu Patrick, kuzeni \Villi-
am ile Au Bar'da bir bekâr ge-
cesi yaşayacak. Au Bar, kentin
en ateşli, en şık ve lüks gece ku-
lübü, seks, para ve iktidar bu
kulüpte yaşıyor. Zengin ve yaş-
lılar. zengin ve çok zenginler et-
rafta oynaşıyor. Mermer barın
ed koşesinde iki genç hanım.
Belli ki bu kalabaltğın bir par-
çası değiller. biraz dışarıda ka-
lıyorlar. İkisi de çekici, şık ve
seksi. ama bu barı dolduran ka-
labalık kadar modayı jakından
takip eder bir halleri yok.. Et-
raflarındaki sosyete fınldağını
seyrederken birden bire Ted
Kennedy "nin geldiği fısılıısı ya-
yılıyor salona. Hanımlardan
kahverengi saçlan omuzlanna
döküleni heyecanla titriyor,
'Onunla tanışmak istiyorum' de-
digini duyuyor etraftaki görgu
tanıklan. Birazdan üç Ken-
nedy'} e barda kendileriyle tanış-
mak isteyen hanımlar olduğu
duyuruluyor. Ted Kennedy de-
neyimli ve kibar bir jestle ha-
nımiarı yanına çagırıyor. Önce
ulangaç birkaç sozcıik ve gu-
lumseme ile başlayan dostluk,
bir sure sonra dans pistinde beşli
ekip halinde dansa donüşuyor."
Hikâyenin geri kalan bolu-
munde Kennedylerle kadınların
Palm Beach'deki Kennedy şato-
suna gittikleri, partiye orada de-
varn ettikleri, saat dört civarın-
da kahverengi saçları omuzlan-
na dokulen hanımın hangisi ol-
duğu bilinmeyen bir Kennedy
tarafından ırzına geçildiği, po-
lısın olayı kapatmaya çalıştığı,
ancak hastane ve doktor rapo-
runun iddiayı doğruladığı anla-
tılıyor.
İsmi sakh tutulan kurban, ga-
zetelerin 50.000 dolarlık görüş-
me onerilerini reddedıyor. Ertesi
gün Post'un manşeti, "Benim
için para değil, adalet önemli...
Kennedy şatosunda iğfal edildi-
gini söyleyen kadın kapıyı gaze-
tecilerin suratına kapadı. Bir gö-
ruşme için onerilen 50.000 do-
ları reddetti, paranın değil ada-
letin önemli olduğunu soyledi."
Senator Ted Kennedy, basına
yaptığı açıklamada bu kahveren-
gi saçlı güzeli hiç görmediğini
söylüyor. Oğlu Patrick Kennedy
ise babası ile biraz çdışen bir
açıklama yaparak bu hanımın
kendi misafiri olmadığını öne
suruyor. Bu durumda suç kuzen
William Kennedy Smith'in üze-
rine kalıyor, ama VVilliam'a
ulaşmak mümkün olmuyor.
Gazeteler VVilliam'a ulaşama-
dılar, ama kurbanı ismi hariçen
ince detavlarına kadar tanımla-
dılar. Yaklaşık 1.69boyunda,30
yaşlarında, bir kuçük kız çocu-
ğu olan 169.000 dolarlık pembe
bir bermuda evinde oturan, ba-
bası bölgesel sigorta şirketi sa-
hibi bir zengin olduğunu orta-
ya çıkardılar. George Bush'un
annesi ve aktör Burt Reynolds'a
komşu olan kurbanın bir adet
toz mavi Mercedes'i, bir adet si-
yah ustu açık spor arabası oldu-
ğu haberlerde yer aldı.
Tesadufen Kennedylerin kur-
banları hep kadınlar. 1969 hazi-
ranında Ted Kennedy'nin kul-
landığı arabada bulunan sanşın
Mary Jakopechne arabanın bir
koprüyu geçerken burnu üstü
uçup sulara gömülmesi sırasın-
da boğutarak öldü. Aynı kaza-
dan Kennedy bir şey olmadan
kurtuldu. Daha sonra olay ye-
rinden Mary'yi çıkaran dalgıç-
lar, Ted Kennedy'nin kadını kur-
tarabilecekken kurtarmadığını
iddia ettiler. Ancak Kennedy bu
olaydan bir ceza almadan kur-
tulmayı başardı.
Palm Beach'te Kennedy aile-
sının başına gelen bir başka
olay, Robert Kennedy'nin oğlu
Dsvid Kennedy'nin aşın uyuştu-
rucudan 1984'teki ölümüydu.
1983'te David'in kardeşi Bobby
Jr aynı şekilde aşın uyuşturucu-
dan koma halinde havaalanı tu-
valetinde bulundu.
Londm'dan
Komünisüer
kabuk
değiştiriyor
EDİP EMİL ÖYMEN ~
LONDRA — ingiliz Komü-
nist Partisi de modaya uydu,
adım attı. "Demokratik Sol
Parti" oldu. Sadece adım değil,
ruhunu da değiştirdi. 70 yıllık
partiyi eski Marksist-Leninist
ıdeolojiye bağlayan tüm cumle
ve fikirler tüzüğunden atıldı.
Geçmişle tüm bağlar koptu. öy-
le bir temizlik ki yapılan, parti
kasvetli genel merkez binasını
bıle terk etti, daha modern ay-
dınlık bir adrese taşındı. Eski
genel merkezde parti başkanının
odasındaki Marks, Engels, Le-
nin ve Stalin büstleri de yeni bi-
naya gitti mi? Büstler nerede
duruyor, hatta "dunıyor mu"
belli defil. Yeni binada kırmızı
tek renk, yangın söndürme alet-
lerinde, duvarlar gri-mavi. Mo-
dern bir ofis. Işçi Partisi mer-
kezi bile bu kadar sükûnet ver-
miyor insana. Ad değiştirme
"kutlaması" kokteylinde şarap
şişelerınin üzerinde "reform"
etiketi vardı.
Adlanndan "komünisi" soz-
cuğunu çıkartmaya en son cesa-
ret edenler, İngiliz' komunistle-
ri oldu. Doğu Avrupa'dan, Ital-
ya'dan, Ispanya'dan, Kanada
ve Avustralya'dan sonra baktı-
lar ki modaya uymazlarsa, so-
na kalan 6.300 uyeyi de kaybe-
decekler, gayrete gelip bağırla-
rına taş bastılar. Paninin bayan
genel sekreteri Nina Temple,
kokteyldeaçıkça "Bolşevizmin
anlamsız ve gereksiz ayak bag-
lanndan, kapanlanndan kurtul-
madıkça partinin gelecegi ola-
maz. Parti kapitaUzmi kabul et-
meli, denetlemeli ve bu sistem
içinde çalışmalı" diyordu. Nina
Temple, lspanya'da 1950'lerde
Komunist Parti'rün başmda fır-
tına gibi esen "La Passionara".
dan sonra Batı'da ilk kadın ko-
munist genel sekreter olmuştu.
Maden mühendisi, iki çocuk
anasıydı. Evlilik dışı yaşıyordu.
Lider seçilince muhafazakârlı-
ğın şampiyonu "Daily Teleg-
raph" gazetesi "33 yaşında çag-
daş bir kadın ideolojik bir me-
zarlığa bekçi oldu" diye yazdı.
İngiliz Komunist Partisi, ar-
tık Demokratik Sol. "Yani?"
dendiği zaman sabırla "Artık
Stalinci değiliz, Yeşillerden ya-
nayız, ortanın solundayız, ço-
gulcuyuz. feministiz, sosyai vic-
danımız var, kelle vergisine kar-
şıyız" diyorlar. 1945-51 done-
minde Avam Kamarası'na ilk ve
son olarak iki milletvekili soka-
bilen partinin seçim şansı yok.
HAYı ANGELES'A!Şimdi bir L.A. Gear alın. Bir adım atın... Los Angeles'dasınız! 31 Mayıs'a kadar L.A. Gear alanlardan 10 talihliyi, bir hafta L.A. Gear'in
anayurdunda ağırlıyoruz: Rüyalar kenti Los Angeles'da! Hollyvvood... Disneyland... Beverly Hills... Bir hafta büyülü bir dünyada muhteşem
bir tatil! L.A. Gear'inizi hemen bugünlerde alın, çekilişe katılın! Unutmayın! Los Angeles sadece bir adım. Tabii L.A. Gear adımıyla!
Bu moâazolann kapısı Los Angelvs'a açıtıyor. -- L.A. G»ar'W!I ADANA Ender A.S • Gsan A.Ş • Cet-^tcjya • Gıv.mscın A 5 A M M Z A M Kabctaş Eşoi-^cm Sen AFVON Goten Ar^o ANKARA Porcjrojü Spor • lendl Spor • DdkJıc Spct • Necor Spof • Buhk J ,M. • ^ete Scor ANTAltA Mo-Se BAHKEShl A^çtıy Spcf • Vbilar Spof
Bambrma'« T« Aka3gT
BOlU/Oüıc \ j Küodj-3 UiRSA Ftot.n. Kovol G«n4ik Bonso-ılor Spof ÇAMAKKAU Kae SporOCNİZÜ Pom.^e Spcr EDİINE Gab«, Spof E$Kİ>SHİ« '.teraton Spot HATAY Bılgı Spc< tSTANBUUAlaUy Sei3Y Spor • A,txjn ICoco • Pnntemps B^ûi Majjzoalık Bolurf*r Ccmet Soo- • Çetınkava • rnaet A Ş
•*filrto»Spo>if3n»ldeo Sccr B«yotl«ı Sc -•e' Cen • Cetıttoyj A j, CaMtbotlmt 5e mda Spy Çaryhopı Zebo Botı. hvMy CjDr Vtaaccaa * Alaar 5pcy Foiitı ttoyrı Spc • • Scnçıypr Spg Fıımtafc;» üombw >pc Oâıtap* Fme Spo" Ko*k*y C"w Spof • Reior Spo" Sw» Spo> • Aceka • H.ru«Gv'inlto™fcSy fodonKjr-dmcHjVal Ad<wsSpor
KSfvfcyalı K-j X- • Lınrıl Spon SM«Modo Ccnio Spar Nlşoataşı C.-v= Ge-<.. Onnaaky S»K«S Ce^Kı SmM&y C-<s: Spcr S M M I Er Spor • Turar Sppf • Ender Spor Svadiy* Ce->« Spor • St...- yc ÜskiMar Al j ~pc< • Yj._; Spoı İZMİR/Alıanıalı Maralor Spc' Bomovo lıbos 3>,m Karpyoka Also SDO- • M tndo Spor IUıı>.ıullı %OK~ Spc<
ı 2000 5 w
n IZMİT t . ı i fnr^.'a KAYSBd Posabohce Kıyote' KHtkLAREÜ Goien Spor KONYA O,^ Spcı MERSİN Poıo-Spor • rVfol TK . Endef A S MUftLA/Bedtvm B.rol Socy RİZE Cery,<babo SAMSUN Gaten Emel TEK1MM6 Asi Spoı • Üfmt Spor Çorfu Falcor Spo. ÜJAIC De-va Spor ZONCUIOAK <oksa Spo-
r 8 O » 99' '
TCrldya t»k yvthiti mûm*ttli
Kefs Spcr Malzemelen S^n ve Tıc A S
Vdüccnağı Cad. 74/3 Nısantası-IST
Te): 132 96 3! - 130 84 60 fbks- 130 76 72