Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 7NİSAN1991
Yine 141,142 ve 163
HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU
Türk Ceza Yasası'nın başlıkta anılan mad-
delerini, gazete okuyan herkes bilir; bilir ama
sayüarını bilir, içeriklerini ise yalnızca hukuk-
çular ve bu maddeler yüzünden başı derde gi-
renler bilir. Öteki yurttaşlann madde metin-
lerinden pek haberleri yoktur. Ancak gazete-
lerden, 141 ve 142. maddenin komünizme,
163. maddenin ise şeriatçılığa ve gericiliğe (ir-
ticaa) karşı olduğunu yüzeysel olarak öğren-
mişlerdir. Burada her üç maddenin metinle-
rini vermek isterdim, ama bir köşe yazısı
uzunluğunda olan metinler bu sütunlann çok
büyük bölümünü kaplayacağı için, yalnız 141
ve 142. maddeleri Cumhuriyet okurlarının
gözleri önüne sermek istiyorum. Amacım, dü-
şünce özgürlüğünü kısıtlayan ve her türlü yo-
ruma elverişli olan bu metinlerin hukukçu ol-
mayanlarca da öğrenilip bilinmesidir. Çünkü
son haftalarda TBMM'de bu maddelerin kal-
dırıhp kaldınlmaması söz konusudur.
Şimdi metinleri görelim, daha sonra bun-
lar üzerindeki kimi düşiincelerimi belirteyim.
Madde 141 - (Değişik: 5844 - 3.12.1951)
1- Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sımflar üze-
rinde tahakkümünü tesis etmeye veya sosyal
bir sınıfı ortadan kaldırmaya veya memleket
içinde müesses iktisadi veya sosyal temel ni-
zamlardan herhangi birini devirmeye matuf
(yönelik) cemiyetleri her ne suret ve nam al-
tında olursa olsun kurmaya tevessül edenler
(girişenler) veya kuranlar veya bunların faa-
liyetlerini tanzitn veya sevk ve idare edenler
veya bu hususlarda yol gösterenler sekiz yıl-
dan on beş yıla kadar ağır hapis cezası ile ce-
zalandırılırlar.
Bu kabil cemiyetlerin birkaçını veya hepsi-
ni sevk ve idare edenler hakkında ölüm ceza-
sı hükmolunur.
2- Devlet siyasi ve hukuki nizamlannı top-
yekûn yok etmek gayesini güden cemiyetleri
her ne surette ve nam altında olursa olsun kur-
maya tevessül edenler veya kuranlar veya bun-
ların faaliyetlerini tanzim veya sevk ve idare
edenler veya bu hususlarda yol gösterenler se-
kiz ytldan on beş yıla kadar ağır hapis cezası
ile cezalandırılırlar.
3- Amacı cumhuriyetçiliğe aykırı olan ve-
ya demokrasi prensiplerine aykırı olan dev-
letin tek bir fert veya bir*zümre tarafından
idare edilmesini hedef tutan cemiyetleri kur-
maya tevessül edenler veya kuranlar veya bun-
ların faaliyetlerini tanzim veya sevk ve idare
edenler veya bu hususlarda yol gösterenler se-
kiz yıldan on beş yıla kadar ağır hapis cezası
ile cezalandırılırlar.
4- (Değişik: 2787 - 21.1.1983) Anayasanın
tamdığı kamu haklarmı ırk mülahazası ile kıs-
men veya tamamen kaldırmayı hedef tutan
veya milli duyguları yok etmeye veya zayıf-
latmaya matuf bulunan cemiyetleri kurmaya
tevessül edenler veya kuranlar veya bunların
faaliyetlerini tanzim veya sevk ve idare eden-
ler veyahut bu hususlarda yol gösterenler se-
kiz yıldan on beş yıla kadar ağır hapis cezası
ile cezalandırılırlar.
5- (Değişik: 2787-21.1.1983J Yukandaki
fıkralarda yazılı cemiyetlere girenlere beş yıl-
dan on iki yıla kadar ağır hapis cezası verilir.
6- Yukandaki fıkralarda yazılı fıilleri dev-
let daireleri, belediyeler veya sermayesi kıs-
men veya tamamen devlete ait olan iktisadi
teşekküller, sendikalar, işçi teşekkülleri, okul-
lar, yüksek tahsil müesseseleri veya bunların
memur, müstahdem ve mensupları arasında
işleyenler hakkında verilecek ağır hapis ve ha-
pis cezaları üçte bir nispetinde arttmlır.
7- Bu maddede yazılı suçlan işleyenlerden
biri suçu ve diğer failleri son tahkikat açılın-
caya kadar yetkîli makamlara ihbar ettiği ve
bu ihbarın doğruluğu anlaşıldığı takdirde hal
ve şartlara ve hadisenin hususiyetlerine göre
ölüm cezası yerine on yıldan aşağı olmamak
üzere ağır hapis cezası ve ağır hapis ve hapis
cezaları da dörtte bire kadar indirilerek hük-
molunabilir.
8- Bu maddede yazılı olan cemiyet iki veya
daha ziyade kimselerin aynı amaç etrafmda
birleşmeleriyle vücut bulur.
Madde 142 - (Değişik: 5844 - 3.12.1951)
1- Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sımflar üze-
rine tahakkümünü tesis etmek veya sosyal bir
sınıfı ortadan kaldırmak yahut memleket için-
de müesses iktisadi veya sosyal temel nizam-
lardan herhangi birini devirmek veya devlet
siyasi ve hukuki nizamlannı topyekûn yok et-
mek için her ne suretle olursa olsun propagan-
da yapan kimse beş yıldan on yıla kadar ağır
hapis cezası ile cezalandmlır.
2- Cumhuriyetçiliğe aykırı veya demokrasi
prensiplerine aykırı olarak devletin tek bir fert
veyahut bir zümre tarafından idare edilmesi
için her ne suretle olursa olsun propaganda
yapan kimse aynı ceza ile cezalandmlır.
3- (Değişik: 2787 - 23.1.1983) Anayasanın
tamdığı kamu haklannı ırk mülahazasıyla kıs-
men veya tamamen kaldırmayı hedef tutan
veya milli duyguları yok etmek veya zayıflat-
mak için her ne surette olursa olsun propa-
ganda yapan kimse beş yıldan on yıla kadar
ağır hapis cezasıyla cezalandmlır.
4- (Değişik: 2878 - 23.1.1983) Yukandaki
fıkralarda yazılı fiüleri övenler iki yıldan beş
yıla kadar ağır hapis cezasıyla cezalandırılır-
lar.
5- Yukandaki fıkralarda yazılı fıilleri 141.
maddenin 6. fıkrasında yazılı kimseler arasın-
da veya aynı fıkrada tasrih edilen yerler için-
de ışleyenlere verilecek ceza üçte bir nispetinde
arttmlır.
6- Yukandaki fıkralarda yazılı fiiüer neşir
vasıtası ile işlendiği takdirde verilecek ceza ya-
n nispetinde arttınkr.
7- Bu maddede yazılı suçlan işleyenlerden
biri suçu ve diğer failleri son tahkikat açılın-
caya kadar yetkili makamlara ihbar ettiği ve
bu ihbann doğruluğu anlaşıldığı takdirde hal
ve şartlara ve hadisenin hususiyetlerine göre
ağır hapis ve hapis cezaları dörtte bire kadar
indirilerek hükmolunabilir.
Görüyorsunuz, bu maddelerden her birinin
bir köşe yazısı uzunluğunda olduğunu söyler-
ken abartı yapmamışım. Maddeleri içerik ba-
kımından yorumlamaya ne niyetim ne de yet-
kim var; ancak şunu belirtmek isterim ki her
türlü yoruma elverişli olan bu maddeler yü-
zünden nice zekâlar söndürülmüş, nice aydın
kişi yaşamını yitirmiş, nicesi yurdundan so-
ğumuş, umutsuzluğa kapılmış, nice aile de
sönmüştür.
Hukukçular arasında da maddenin uygu-
lanması için sanığın tutumunda "cebir unsu-
ru olmalı mı, olmamah mı" gibi taruşmalar
yapılmıştır.
Yukarki metinde görüyorsunuz ki bu iki
maddeden her biri türlü zamanlarda yapılan
ekler ve değişikliklerle sanki yamru yumru ol-
muş yazılı bir ur görünümü vermektedir. 1926
tarihli Ceza Yasamızda bu biçimde maddeler
yoktu. Çünkü bu yasa, eski ttalyan Ceza Ya-
sası'ndan, kimi değişikliklerle alınmıştı. Bu iJci
madde Mussolini Jtalyası'nın faşist ceza ya-
sasından alırup bizim ceza yasamıza konul-
muş, o zamandan beri de yukanda belirttiğim
gibi, türlü ek ve değişikliklerle genişletilip şid-
detlendirilerek bugünkü duruma getirümiştir.
; Bunlarda "bir sınıfın diğer bir sınıfın üze-
rinde hâkimiyet kurma girişiminde bulunma-
sı" söz konusu edilmektedir.
Hangi sınıftır bu? Eğer kapitalist sınıf ise
o sınıf ülkede zaten egemenliğini kurmuştur.
O halde geriye emekçi sımf ve zümreler kalı-
yor. Demek bu maddelerle amaçlanan sınıf ve
zümreler bunlardır. Durum bu olunca, eme-
ğin hakkını savunan, sosyal düşünceli herke-
si, bu maddelerin geniş yorumu ile komünist
olarak suçlama olanağı vardır; nitekim olmuş-
tur da. Işte bu durum düşünce özgürlüğünü
kıyasıya sınırlamaktadır. Bu özgürlükten ya-
na olan her aydın kişi, böyle geniş ve haksız
yorum ve suçlamalara çok elverişli olan bu
maddelerin elbette karşısında olacaktır. 13 Şu-
bat 1946'da iki bölüm olarak bu sütunlarda
yayımlanmış olan "İktidar ve Tefekkür" baş-
lıklı yazımız, "Tefekkürün hududu yine
tefekkürdür" tümcesiyle noktalanmıştı; ara-
dan 45 yıl gecti, elbet şimdi yine aynı görüşü
taşıyoruz.
Ne yazık ki bazı ANAP milletvekilleri büs-
bütün ters görüşteler, kimisi bu maddelerin
"yabancı devletlerin tazyiki ile" gündeme ge-
tirilip değiştirilmek istendiğini, kendi grupla-
rının gizli toplantısında söylemiş. Kimileri de
demokrasi ve insan haklan maskesi altında
Türkiye'nin doğusunda belki bir Kürt ve bir
Ermeni devleti kurmak için tezgâh hazırlan-
dığını ileri sürmüş. Sorarım, yukarıya aktar-
dığım maddelerle Kürt ya da Ermeni devleti
kurma girişimi arasında nasıl bir ilişki olabi-
lir? Dışarda ve içerde böyle tezgâhlar kurul-
muş olabilir. Ama bunlarla savaşmanın yolu
da düşünce özgürlüğü ve demokrasidir; mas-
ke ancak böyle düşürülüp vatan haini kara su-
ratlar ortaya çıkarılabilir. O zaman kimin ne
olduğu anlaşılır; ister sağcı ister solcu olsun,
hainlerle yurtseverler ayırt edilir. Çok yazdık,
vatan hainliği, silahb eylem ve siyasal cina-
yetler ile düşünce özgürlüğünü ve 141 ve 142.
maddelerin kaldınlması gerektiğinin savunul-
masını birbirine kanştırmamak gerekir. Işte
bu maddelerin kaldınlması, parlamentoda sol
kanadın en uç noktaya kadar doldurulması bu
yüzden gereklidir. O zaman bütün siyasal fa-
aliyetler herkesin gözü önünde açık açık sür-
dürülür. Gizli terör örgütlerine, ülke bütün-
lüğüne karşı olan aynmcı davranışlara ise
Türk Ceza Yasası'nda bulunan öteki madde-
lerdeki yaptmmlar, eksiklikleri varsa tamam-
lanarak uygulanır; hainlik yoluna sapanlar,
gerekçe olarak düşünce özgürlüğünü ileri sü-
remezler.
Şunu da eklemek istiyorum, 141 ve 142.
maddeler komünizme karşı bir savunma ama-
cıyla konulmuş, 1951 yılından beri değişim ve
eklerle bugünkü biçime getirümiştir; ama ar-
tık yöremizde bize''komünizm ihraç edebi-
lecek" durumda ülke kalmadı. Onlar kendi
iç sorunlarıyla halleşmektedirler. Şimdi biz
onlara "ekonomik liberaJizm ihracatına (!)"
hazırlanıyoruz. Bu durumu görmemek için
dünya olaylanndan büsbütun habersiz olmak
gerekir.
Sevgili okurlarımın yukanki maddeleri iş-
te bu görüşlerin ışığı altında okuyup kendile-
rine göre değerlendirmelerini dilerim.
PENCERE
EVET/HAYIR
OKT4YAKBAL
Atatürk Çağın Önündedir
Dünya değişiyormuş. Nice "büyük" insanın heykeli yerle
bir o»muş. Yanm yüzyıldır yığınları yöhlendiren düşünce akım-
ları ortadan kalkmıs. Yirmi birinci yüzyılda her şey bambaş-
ka nitelik kazanacakrnış.
Almanya'daki kısa gezim sırasında birkaç yerde konuşma-
lar yaptım. Sözde yazınsal toplanttlar olacaktı bunlar. Ama
hep siyasa konuştuk. Toplantıyı izlemeye gelenler öyle iste-
diler. Yirmi yıldır Türkiye'den kopmuş olanlar var. Alman uy-
ruğuna geçmek isteyenler de çok. Ama Türkiye'yi merak et-
mekten, Türkiye'nin somnlarının nasıl çözümleneceğine kafa
yormaktan vazgeçmiyorlar yine de...
İlginç sorularla karşılaştım. Bir yerde şöyle bir soru, daha
doğrusu yerleşmiş bir kanı gündeme geldi. Bir yurttaşımız,.
en az on beş yıldır Almanya'da çalışan, Türk gazetelerini sü-
rekli izleyen bir kişi şöyle bir soru sordu, daha doğrusu ken-
di inanışını belirleyen bir konuya değindi.
Dedi ki: "Dünya değişiyor, kırk elli yıl öncenin doğru bulu-
nan düşünüşleri, kararlan, niyetleri ortadan kalkıyor; bütün
duvarlar yıkılmakta. Bir yenileşme var; toplumlar, insanlar
kendilerini bağlayan birtakım engellerden kurtulmak istiyor-
lar. İşte son örnek: Sovyetler'de bir zamanların önderi Stalin
yerle bir edildi, heykelleri kınlıyor, gerçek yüzüyle tarihin önü-
ne çıkıyor. Hatta Lenin bile suçlanıyor; yanlışları, yanılgıları
kanıtlanıyor. Ama biz hâlâ 1920'lerdeyiz. Atatürk ilke ve dev-
rimleri deyip duruyoruz. Bunlar aşılmadı mı? Hâlâ Atatürk-
ün 1920'lerde, 30'larda bize çizdiği yolda mı yürüyeceğiz?
Ne Mao ne Lenin ne Tito ne Troçki kaldı. Son yarım yüzyılın
bütün önde gelen liderleri. yığınları sürükleyen düşünce
akımları ortadan kalkıyor. Ama biz, Atatürk ilke ve devrimle-
rine takılmış kalmışız. Artık bir yenileşmeye, bir çağdaşlığa
açılmayacak mıyız?"
Bir süredir gönderilen kimi mektuplarda ileri sürülen gö-
rüşlere benzeyen bir soruydu bu. Soran kişi iyi niyetliydi. Ama
kafasına takılan ya da birtakım savların, söylentilerin etkisin-
deydi. Bir yazardan bu konudaki düşüncesini öğrenmekte ya-
rar görüyordu.
Bir yanlış anlama var. Önce bunu düzeltmeli. Mustafa Ke-
mal Atatürk düşünceyi dondurmuş değildir. Onun ileri sür-
düğü "ilkeler" buzlaşmış kalıplar değildir. Bu yüzden bu il-
kelerin eskimesi, çağdışı kalması söz konusu olamaz. Ata-
türk ilkeleri bize bir yön gösterir. O yön çağdaşlıktır, çağdaş
uygarlıktır. Bu amaca varılması için çaba harcamaktır; Türk
halkını eğitmek, aydınlatmaktır. Her bireyi, kendi başına dü-
şünen, iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı ayırt edebilecek bilince
kavuşturmaktır.
Ne diye eskisin Atatürk devrirni ve ona bağlı ilkeler? Ne
diyordu: "Yaptıklarımızı asla yeterli bulamayız." Türk halkı-
nın uygarlık yplunda yürümesi, hiçbir zaman gerilere düş-
meden sürekli çaba göstermesi gerekmektedir. "Eldeki me-
şale müspet ilimdir". Bilim, durağan bir şey midir? Bilim, ye-
ni atılımlara, buluşlara, çözümlemelere açık birçabanın adı
sayılmaz mı? Atatürk de bize bunu öğütlemişse, bunu çağ-
dışı bir görüş saymak olası mı?
Halkçılık... Halktan yana olmak, her şeyi halkın yararı açı-
sından ele almak. Halkçılık, gerçek demokrasi anlamına gel-
miyor mu? Halkın kendini yönetmesi; kendi yararını gözete-
rek. Laiklik... Dinle devlet işlerinin birbirinden ayrılması. Din-
sel inançlara bağlı olanlara tam bir inanç özgürlüğü tanımak.
Ama yobaz görüşlülerın baskısından uzak tutmak yaşamı.
Cumhuriyetçilik, tek adamın ya da belli bir kesimin yöneti-
mini benimsememektir. Cumhuriyetçi olmak düşüncesinde
eskimiş bir yan olabilir mi? Devrimcilik ise bütün bu ilkele-
rin belki en etkiiisi. Yığınları sürekli atılımcı kılmak, daha iyi,
daha güzel ne varsa onun yandaşı olmak...
Biri kalkıp da Atatürk eskidi, Atatürk yanıldf demiyor mu,
"Bu insan bilgisizin biridir" diyorum. Kimileri "Atatürk de ya-
nılgılara düştü" gibilerden sözler geveliyorlar zaman zaman.
Hangi noktada, hangi konuda yanıldı diye sorsanız söyleye-
mezler! Çünkü Atatürk'ün 1920'lerde, 30'larda söyledikleri,
gerçekleştirdikleri, yarartıkları yirmi birinci yüzyılın eşiğinde
bile yararlıdır, vazgeçilmez değerlerdir.
Düşünceyi donduranlar, düşünceyi kendi buyruklarına ala-
caklarını sananlar yanılırlar. Böyieleri tarihin çöplüğüne atı-
lır. Varsa heykelleri devrilir, adları lânetlenir. Ama Atatürk gi-
bi ufku geniş olanlar; sürekli değişme, yenileşmeye inanan-
lar ölümsüzlük çizgisine ulaşmışiardır.
Beymen ve B&M Club• * • •
*.*, MİJtL*
bayram alışverişiniz için
her gece saat 22.00'ye
Ortadpğu'daTarihBaba'nın
Açık Ogretimi.
Eski zaman bilgesi, öğrencilerine açık havada ders verir-
miş. Yeşil bahçe. Taş sıra. Zeytin ağacı. Öğretmen harmani-
yesini savurarak beyaz sakalını sıvaziıyor, diyalog' yöntemiyle
ders bir tür imeceye dönüşüyor.
Ortadoğu, bir süreden beri tümüyle bir 'açık öğretim' ala-
nına dönüştü.
Öğretmen: Tarih Baba!..
Tarih Baba, elindeki asasını kıtaplı dinlerın kutsal toprak-
larına vura vura yürüyor; Körfez savaşının önünü ardını, her
bir aşamasını, durağını, dönemecini, gözler önüne seriyor,
anlatıyor, ders almasını bilene sorulu-yanıtlı yöntemle eksik-
gedik bırakmadan öğretiyor.
Tarih Baba diyor ki:
— işte emperyalizm!..
Öğrenci:
— Nedir o?
Tarih Baba:
— Emperyalizm, dünya çapında tekeld kapitalizmin kurduğu
siyasal-ekonomik-askeri düzendir.
— Peki, kim emperyalist?
— Corc ibni Buş!..
— Ya Saddam?
— Saddam, emperyalizmin ekonomik düzeni içinde yaşa-
yan bir Üçüncü Dünya ülkesinde türemiş, gözü kanlı, aklı kıt,
yeteneği sınırlı bir diktatördür.
— Peki savaşı o çıkarmadı mı? Önce iran'a saldırdı, ardın-
dan Kuveyt'i yutmak istedi; devletler hukukunu çiğnedi; bu-
na karşı Bush da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin ka*
rarını yerine getirmek için zora başvurdu.
Tarih Baba gülüyor:
— Evet, söylediklerin doğrudur; yine de Bush'un emperya-
list kimliğini değiştirmez. Önce devletler hukukunu ele alalım:
Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları, devletler hukukunun güven-
cesi altındadır, emperyalizme karşı savaşla ve Lozan Antlaş-
masryla bu sonuç sağlandı; ama Sevr gerçekleşseydi, dev-
letler hukuku Sevv'e dayanak sayılacaktı. Kuveyt'in sınırlannı
kum üzerine çizerek petrol vahasını elinin altında tutan emper-
yalizm değil mi?
— Evet..
— Demek ki emperyalizm önce hukukunu yapıyor, kuralını
saptıyor, sonra bunu bozanı cezalandırıyor.
— Hem de nasıl?
— Anlat bakalım nasıl?
— Hocam, emperyalizmin, Ortadoğu'da bir taşla kaç kuş
vurduğunu düşünüyorum: Amerikan silah tekelleri bayram
yapıyorlar, şimdiden taze siparişlerle canlandılar; Amerika
stoklarını harcadı, Mezopotamya'yı yeni silahların deneme
tahtası gibi kullandı; savaş harcamalannı Suudi Arabıstan ve
Kuveyt'le birlikte tekelci düzenin ortaklarına yüklemek açık-
gözlüğünü gösterdi; Saddam'ın silahlı gücünü sünnet etti,
ama, Irak diktatörünün elinde kendi haikına karşı kullanabi-
leceği silahları bıraktı; Araplar arası çatışmalardan yararla-
nıp Mısır'ı, Suriye'yi kendisine bağladı; Saddam'a dönük du-
ran Filistin KurtuluşÖrgütü'ne darbe vurdu;yakıp yıktığı Irak'ı
ve Kuveyt'i onarmak için kapi-
talizmin ünlü firmalarına iş
alanlan açtı; Irak ve Kuveyt
mezbahaya dönerken emper-
yalizm adına savaş bile dene-
meyecek olan koskoca operas-
yonu gerçekleştirirken yuvarlak
sayıyla ancak 100 ölü verdi.
Tarih Baba:
— Üstüne 'Vietnam Sendro-
mu'nu da aşO; yeryüzünûn tek
egemeni simgesini güçlendirdi;
Bush, gelecek başkanlık seçi-
mini şimdiden kazandı.
— Doğru söytüyorsun ho-
cam, emperyalizm 21'inci yüz-
yıla girerken dünyanın düzeni-
dir, halklarla, yönetimlerle,
mezheplerle, milliyetlerle oynu-
yor; Irak'taki Kürtleri Saddam'a
karşı önce kışkırtıp sonra nasıl
açıkta bıraktı? Sanki tuzağa
düşürdü. Çok acımasız bir
oyun bu...
kadar açık. Bir akşam kahvesi
eşliğinde seçiminizi rahat
yapabilmeniz için...
Üstelik bu hafta sizi çok özel
sürprizler bekliyor.
Beymen Gec
Tarih Baba, yanmış, yıkılmış,
insan kanıyla sulanmış Mezo-
potamya toprağına asasını
vurdu:
— Yalnız, dedi, olan bitenle-
re bakarak emperyalizmin her
istediğinde mazlumlarla istedi-
ği gibi oynayabileceğini yazgı
sanmayın; insanlığın geleceğin-
den umudu kesmiş olursunuz.
Bu dediğimi en iyi anlayacak
olan, Anadolu'da emperyaliz-
min haritasını 1923'te yırtıp çöp
tenekesine atmasını bilen
halkbr.
K A D I K
LISKUR
SÜRÜCÜ
KURSU
*Yart snav dstemin* göre'
Devreler:
Hafta Sonu: 6 N G »
Hafta Içi: 8Nisan
KADIKÛY
(Söğütlüçeşme Camii yanı)
349 18 24-349 18 25
336 02 06-336 02 79
18-23 Nisan
PRAG Bahannı
»ile Yaşayın
• 5 gece yanm pansiyon
a Direkt uçuş 3 Şehir Turu
a Transferler DAHİL
595 USD
Yalnız ucak: 300 - USD
Tel:130 46 73|3Hat)147 8318
Fax:134 05 65 Tlx: 39412
SATILIK EV
Ayvalık, Arkent, Martı
koyunda 65 m2
ev
Tel.: 334 43 29
9 67 31 12 08
ACELE SATILIK
DAİRE
Istinye de sahibinden deniz
manzaralı 2 oda 1 salon.
177 97 57