Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26NİSAN1991 DIŞHABERLER CUMHURİYET/11
Walesa yatırını
istedi
• LONDRA (AA) —
Resmi bir ziyaret için
İngiltere'ye gelen Polonya
Cumhurbaşkaru Lech
Walesa, Başbakan John
Major'la yaptığı görüşmede,
ingiltere'nin ülkesine daha
fazla yatırım yapmasını
istedi. öğleden sonra
Başbakanlık konutunda bir
araya gelen Major Ue
Walesa arasındaki
diyaloğun 'sıcak ve dostça'
gectiği bildirildi.
Denktaş kaygılı
• LEFKOŞA (AA) —
KKTC Cumhurbaşkanı
Rauf Denktaş, Turkiye'nin
garantisinin pazarlık
konusu yapıldığını
belirterek "Kimsenin Kıbns
Türkünden, Türkiye'nin
etkin garantisinden
vazgeçmesini, güvencesini
feda ederek anlaşma
imzalamasını isteme hakkı
yoktur" dedi. Kanada,
ABD ve lngiltere ziyaretinı
tamamlayarak önceki gece
adaya dönen Denktaş,
Ercan HTavaalanı'nda
yaptığı açıklamada,
temasları sırasında garanti
anlaşmasının 'geçici' bir
hale getirilmek istendiğinı
öğrendiğini bildirdi. Rum
yönetimi lideri Yorgo
Vasiliu'nun geçici bir süre
için garanti anlaşması
altmda Türk askerinin
adada kalmasını ve
Türkiye'nin garantisinin de
Güvenlik Konseyi'ne
bağımlı bir şekilde ele
ahnmasını savunduğunun
anlaşıldığmı kaydeden
Denktaş "gelişmelerden
kuşku duyduğunu, memnun
olmadığını" söyledi.
Deprem denizd
yedi
• SAN JOSE (AA) —
Orta Amerika ülkelerinden
Kosta Rika'yı üç gün önce
etkileyen şiddetli depremin,
hiç umulmadık bir şekilde
ülke topraklannı
'genişlettiği' biIdirildL
Deprembilim uzmanlanna
göre ülkenin Karayipler
kıyısı boyunca uzanan fay
hattında meydana gelen
deprem, kıyı boyunca yer
kabuğunun 'kabannasına'
yol açtı ve bazı yerlerde 15
metre genişlikte yeni bir
kıyı şeridi oluştu. llk
belirlemelere göre kıyı
şeridi 1.30 metre kadar
'yükseldi. Kıyı boyunca
denizin çekildiği ve halkın
sulann tekrar gelerck
kıyılan basmasından
korktuğu bildirildi.
ABD ve SSCB dışişleri bakanları James Baker ve AlexanderBesmertnih, Ortadoğu'yu görüştü
'Banş'taSSCB-ABDortaklığıBarış Konferansı'na ABD'nin birlikte öncülük etme teklifini
kabul ettiklerini bildiren Besmertnih, gelecek ay içinde İsrail'i
resmen ziyaret edeceğini de açıkladı.
Dış Haberier Senisi — Soyyet Dışişleri
Bakanı Aleksander Besmertnih, Ortadoğu
Uluslararası Barış Konferansı'na ABD ile
birlikte önayak olma yolundaki ABD tekli-
fini kabul ettiklerini bildirdi. Besmertnih ge-
lecek ay içinde İsrail'i resmen ziyaret edece-
ğini de açıkladı.
ABD Dışişleri Bakanı James Baker Ue Sov-
yet meslektaşı Alexander Besmertnih Kafkas-
ya'nın kaplıcalar kenti Kislovodsk kentinde
bir araya gelerek Ortadoğu banşını ele aldı-
lar. İki bakarun buluşmada, yakında yapıl-
ması planlanan Gorbaçov-Bush zirvesinin
hazırlıklan ve Iraklı Kürt sığınmacılar üze-
rinde durdukları da bildirildi. Baker, Bes-
mertnih ile görüştükten sonra SSCB'den ay-
rılarak tsrail'e gitti.
Besmertnih, Baker'le görüşmeye başlama-
dan önce gazetecilere "ABD ve Sovyetler
Biıiiği Ortadoğu'da bir barış konferansının
toplanması için birlikte çalrşıyorlar. Ortak
çabalanmızm konf eransın başan ile toplan-
ması ve başanya ulaşmasını sağlayacağına
inanıyorum." dedi.
Ajanslar, Besmertnih'in Ortadoğu barış
gönişmelerinin önce bölgesel bir konferansla
başlaması, bunu Filistinlilerle göruşmelerin
izlemesi ve en sonunda da uluslararası bir
konferans toplanması gerektiği görüşünde
olduğunu belirtiyorlar. TASS, iki baka-
run önce baş başa gorüştüklerini, uzmanla-
rın daha sonra görüşmelere katıldığım açık-
ladı. Besmertnih, Baker'la bir araya gelme-
den önce gazetecilere Sovyetler Birliği'nin
Uluslararası Barış Konferansı'nda ABD ile
birlikte önayak olmak istediğini bildirdi.
Baker, Sovyetler Birliği'ne gelmeden önce
gazetecilere yaptığİ açıklamada "Sovyet mes-
lektaşunla sürekli haberleşiyorduk. Şimdi sıra
yüzyüze görüşmeye geldi" dedi. Baker, Arap
ve tsrail liderlerinin anlaşmazlıklara son ver-
mek için göruşmelere başlamaya henüz ha-
zır olmadığını söyledi. TASS, Aleksander Bes-
mertnih'in "ABD ve Sovyetler Biıiiği, uzun
süreden beri sıiren Ortadoğu anlaşmaziıgına
bir çözüm bulmak için fırsat çıktığına
inanıyorlar" dediğini bildirdi. Besmertnih,
"Acil görrv bu fırsatı heba etmek değil, bu
fırsattan azami ölçüde yararlanmaktır" de-
di. Sovyet Dışişleri Bakanı, soruna bir çözüm
bulmak için belli başlı Arap ulkeleri Ue sü-
rekli temas halinde olduklarını açıkladı.
Sovyet Dışişleri Bakanı Besmertnih, Ba-
ker'la buluşmadan önce ani bir ziyaret için
Moskova'ya gelen üst düzeydeki FKÖ tem-
silcileriyle de görüştüğunü hatırlattı.
Sovyetler Birliği'ne gelmeden önce Suriye
Devlet Başkanı Hafız Esad'la 9.5 saatlik bir
görüşme yapan Baker, Israil'in "işgal altın-
daki tcpraklarda yeni yerleşim birimleri kur-
mayı sürdiırmesine" tepki göstermiş ve "Ba-
nşı engellemek, banşı sağlamaktan daha
kolay" demışti.
Baker'ın çözüm önerileri
ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın, Or-
tadoğu'da banş sürecinin başlaması için dik-
kate alınması gereken 9 maddeyi belirlediği
bildirildi. Mısır haber ajansı MENA'nın
verdigi habere göre Baker'ın önerdiği 9 mad-
de şöyle:
— İsrail-Arap çatışmasının özünü oluştu-
ran Filistin sorununun çözülmesinin gerek-
liliği.
— İşgal altmdaki topraklarda yaşayan Fi-
listinliîere, bu toprakların geleceği konusun-
da gorüşmelere başlamadan önce "daha çok
özgürlük" verilmesi.
— Filistin sorununa bir Ürdün - Filistin
Konfederasyonu çerçevesinde çözüm
aranması.
— Bir banş konferansının iki aşamada
topianması: Sadece İsrail Ue komşulanrun bir
araya geleceği birinci aşama ile aralannda
Suudi Arabistan'ın da bulunacağı daha çok
sayıda Arap ülkesi ve Körfez ülkelerinin ka-
tılacağı, ekonomik işbirliği, çevre ve bölge-
de silahlann sınırlandınlmasımn tariışılacağı
ikinci aşama.
— Banş konferansının başlaması ile bera-
ber, işgal altmdaki topraklarda yerleşimin
durdurulması ve daha önce insan yerleştiri-
len kolonilerle ilgili görüşme açılması.
— 1948 yılında Filistin'i terk eden Filis-
tinli sığınmacılara tazminat ödenmesine yö-
nelik uluslararası bir fon kurulması.
— Bölgenin gelişimini güvence altına ala-
cak bir ekonomik düzenin kurulması.
— tsrail ile Arap ulkeleri arasında su ile
ilgili mevcut problemlerin çözumu.
— Göruşmeler sırasında Kudüs sorununun
çözümü için bir yol arayışı.
MOSKOVA f
Gorbaçoy'dan
istifa restiKomünist Parti Merkez Komitesi'nin
toplantısında muhafazakârların yoğun
saldınsına hedef olan Gorbaçov istifa
edebileceğini söyledi, ancak komite bu fikri
ezici çoğunlukla reddetti.
mımYUNANİSTAN
Dış Haberier Servisi — Sov-
yetler Birliği Komünist Parti
Merkez Komitesi'nin önceki gün
başlayan toplantısında ülkenin
en üst düzeydeki komünist yö-
neticileri gorüşmeleri sürdurür-
ken De\'let Başkanı Mihail Gor-
baçov'un muhafazakârlann sal-
dırılan karşısında tepki göstere-
rek "kendisine guven duyulmu-
yorsa istifa edebileceğini" söy-
lediği, ancak Merkez Komite'nin
ezici bir çoğunlukla bu fikri red-
dettiği bildirildi.
Ajanslar, dün yapılan toplan-
tılar sırasında kendisine yönel-
tilen bitmek tükenmek bilmeyen
eleştirilerden sıkılan Başkan
Gorbaçov'un ilk kez istifa teh-
didinde bulunduğunu belirttüer.
AFP'nin haberine gore konuy-
la ilgili bilgi veren Alexander
Buegalin adb delege, Gorba-
çov'un yaptığı konuşmada, ken-
disi için partinin geleceğinin Ge-
nel Sekreter olarak kalmasından
daha önemli olduğunu söyledi-
ğini bildirdi. Bir başka delege
Stapanas Stalaulas ise Gorba-
çov'un Parti Genel Sekreterliği
pozisyonunu guven oyuna sun-
mayı düşündüğünü ancak 'bu-
nun tümiiyle daygnsal' bir yak-
laşım olduğunu söyledi.
Gorbaçov genişletilmiş Mer-
kez Komitesi toplantısında yap-
tığı konuşmada komünistleri,
bir "hukuk devleti ve serbest
piyasayı oluşturmaya" çağırdı.
Gorbaçov, ıktıdar boşluğu-
nun yanlızca patlamaya açık bir
boşluk yaratacağını söyledi.
Gorbaçov konuşmasında "ln-
sanlar ya aşın devrimci macera-
lan ya da kısmen kamufle edil-
miş totaliter rejimleri savunarak
ülkeyi reform sıirecinden uzak-
laştırmava çalışıyoriar" dedi ve
"Tehlike her iki kesimden de
geliyor" şeklinde konuştu. Gor-
baçov bu iki akımın fırsat bul-
duğu takdirde birbiriyle çatış-
maya girerek ülkeyi felakete sü-
rükleyeceklerini, bu durumda
ise "ülkeyi reformlar yoluyla ba-
nşcıl yöntemle modernize etme
tarihi şansını yitireceklerini"
söyledi.
Türk azınlığa
'yakın ilgi'
v i i m ' i r l i i Çekoslovakya'nın Slovakya Federasyonu'nun başkenti Bratisla-
y l i r U U U ^ kentinde, görevden alınan eski Slovakya Başbakanı Vladimir
Meciar'ı desteklemek amacıyla düzenlenen gösteriye en az 50 bin kişinin kaüldıgı bildirildi. Çe-
koslovakya Resmi Haber Ajansı CTK. Slovakya'da erken pariamento seçimlerinin yapılmasını da
isteyen göstericilerin Vladimir Medar lehinde sloganlar attıgını ve mitinglerinin naklen yayımlan-
ması için Slovakya televizyon binasına yüriidüklerini belirtti. CTK, Bratislava'da 450 kadar oto-
büs ile 60 kadar tramvay ve troteybüsün de 10 Hairiimlık uyan gre>i yaptddannı kaydettL Slovakya'nın
diger kentlerinde de Meciar'ı desteklemek amacıyla gösteriler düzenlendiği bildiriliyor. (AP)
STELYO BERBERAKİS
ATİNA — Yunanistan hükü-
meti, Batı Trakya'da yaşayan
Müsluman Türk azınlığının kar-
şılaştığı sorunlara "yakın ilgi"
göstermeye karar verdi. Hukü-
met sözcüsü Virou Polidoras,
dün gazetecilerin sorulannı ya-
nıtlarken Yunan hükümetinin
Trakya'daki azınlık ileri gelen-
leriyle "açık bir diyalog"a gire-
ceğini ve görüşmelere başlaya-
cağını duyurdu.
Polidoras, bu göruşmelerin,
azınlığın şikâyetçi olduğu konu-
ların nereden kaynaklandığmı;
bu şikâyetlere 'gebe' olan ne-
denlerin ortaya çıkarılmasını ve
bir çözüm bulunmasını öngör-
düğünu sözlerine ekledi. Ancak
bu göruşmelerin ne zaman baş-
layacağı ya da kimler tarafından
yönetileceği sorulannı yanıtsız
bırakan Polidoras, "Hüküme-
tin aldığı bu karar en kısa za-
manda uygulanmaya
baslayacaktır" şeklinde konuş-
tu.
Yunanistan böylece, Batı
Trakya'daki Türk azınlığının
bir dizi sorunlarla karşılaştığım
ilk kez ve resmi düzeyde kabul
etmiş bulunuyor.
Bu arada Yunanistan'ın,
azınlık üyelerine ayrımcı bir si-
yaset uyguladığı ve bazı durum-
larda baskı yaptığı yolandaki şi-
kâyetler aynen sürüyor. Bu şi-'
kâyetlerin arasında, Batı Trak-
ya'dan, Türkiye'ye giden ve bu-
rada belirli bir sure kalan azın-
lık üyelerinin Yunan vatandaş-
hk haklanndan men edilmesi gi-
bi işlemler yer alıyor.
Yunan hükümetinin Trakya'-
daki Türk azınlığın sorunlarına
eğilim göstermeye niyeti oldu-
ğunu açıklamasma kuşkusuz in-
san haklanyla ilgili bir dizi ra-
porun yayımlanması neden ol-
du. Helsinki VVateh dergisinin
son sayısında, Trakya'daki
Müsluman Türk azınlığının kar-
şılaştığı sorunlardan söz etme-
si, aynı anda ABD Dışişleri Ba-
kanlığı'nın insan haklanyla ilgili
yıllık raporunda da aynı konu-
ya geniş yer verilmesi, Yunanis-
tan siyasi partilerini, Cumhur-
başkanı Konstantin Karamanlis
ve Başbakan Konstantin Mitso-
takis'i rahatsız etti.
Başbakan Mitsotakis hafta
başında Avrupa Konseyi'nde
yaptığı konuşması süresinde
Avrupa parlamenterlerinin
azınlıkla ilgili sorularına yanıt
verirken "hükümetinin bu ko-
nuda gerekli hassasiyeti
göstereceğinden" söz etmişti.
KONUK YAZAR
Avrupa düşüncesi ve Türkiye
Mıllı Pıyango Idaresı'nin
BO06-1991/406-2842
uyılı ıznı ile düzenlenmştır
AHMET CEMAL
Avrupa Parlamentosu'nun
Türkiye'ye yönelik son kararla-
n ve genel olarak Ortak Pazar'a
girme konusunda Avrupa'nın
tutumu, hiç kuşkusuz yeni de-
ğerlendirmeleri zorunlu kdıyor.
Ancak bu değerlendirmelerin yi-
ne eski doğrultularda yapılma-
sı, Türkiye'yi ve Türk dış politi-
kasını yeni yanılgı ve yarulsama-
lara sürüklemekten başka bir
sonuç doğurmayacaktır.
Kanımızca, yukandaki bağ-
lamda eski değerlendirmelerin
çoğunu bir yana atıp -ki bu, ke-
sinlikle gereklidir; yenUerine gi-
rişirken bazı saptamalan hiç çe-
kinmeden yapmakta büyük ya-
rar bulunmaktadır. İlk anda İcu-
lağa acı gelebilecek bu saptama-
lar, uzun vadede Türkiye'yi bek-
lemesi gerektiği halde- bekleme-
diği acı reçetelerle karşılaşmak-
tan kurtarabilir.
önce şunu bilmemiz gerekir
ki, bugünkü Avrupa, bugünkü
konumuyla TOrkiye'yi Ortak
Pazar'a 1992'den sonra da daha
uzun süre almayacaktır. Ortak
Pazar, Avrupa Birliği duşünce-
sinin somut sonuçlarından biri-
dir ve Türkiye esasında ekono-
mik düşüncelerle değil, fakat
Avrupa Birliği'ne dahil edilmek
istenmediği için bu pazara ahn-
mayacaktır. Burada önemli
olan, bu saptamayı yapmak ka-
dar, böyle bir tutumun nedenle-
rine de doğru inebilmektir. Ka-
nımızca bugüne kadar asıl yan-
hşlık, burada yapılmıştır. Çün-
kü "ekonomik nedenlerden
farklı nedenlerle de" Avrupa
Birliği'nde istenmememiz, akla
doğru olarak kültürel farkhhk
kavramını getirmekte, buna kar-
şıhk bu farkhhk, yanlış yorum-
lanmaktadır.
Doğru olan, kültürel farklıh-
ğın varlığıdır ve kültürel bakım-
dan Türkiye'nin, Avrupa'nın
şöyle böyle değil, fakat epey ge-
risinde olduğu tartışüamayacak
bir gerçektir. Okuma oranımn
hızla düştüğü, okur sayısınm her
yıl azaldığı, artan üniversite sa-
yısına karşın bu üniversitelerin
başta kitaplıkları olmak uzere,
temel gereçlerden yana yoksul-
lukları nedeniyle kayda değer
bir bilimsel üretimin gerçekleş-
tirilemediği, kısacası bilginin
kaynaklarının önemsenmediği
bir Türkiye'nin kültürel bakım-
dan Avrupa karşısında tutuna-
bilmesi elbet olası değildir.
öte yandan, sorulması çok
önemli bir soru da vardır: Türki-
ye, hangi Avrupa karşısında ge-
ri bir görünümdedir? Bu soru
sorulmahdır, çünkü çeşitli ba-
kımlardan Avrupa'yı çok iyi de-
ğerlendirmesi gereken Türkiye^
nin, Avrupa gerçeğiyle nerede
buluşabileceğini iyi saptayabU-
mesi için önce karşısında nasıl
bir Avrupa'nın bulunduğunu iyi
bilmesi gerekmektedir. Kaldı ki
günumüzde Avrupa'mn -sayüan
hiç de kabank oûnayan- gerçek
aydınları da Avrupa'mn olan ve
olması gereken kirrdiklerini sap-
tamak amacıyla bu soruyu, hem
de en acımasız biçimde sormak-
tadırlar. Türkiye'nin karşısında,
Tanzimat'dan bu yana süregelen
neredeyse geleneksel çizgide bir
Avrupa'mn varlığım kabul et-
mek, başka deyişle "her bakım-
en soylu görünumünü kazandır-
mıştır. Burada dikkat edilmesi
gereken nokta, Erasmus'un düş-
lediği ve bayraktarbğını yaptığı
"dünya vatandaşlığı"nı temel
alan Avrupa'nın, gerek haçlı se-
ferlerini düzenleyen Avrupa'yla
gerekse yüzyıllar sonrasının
emperyalist Avrupa'sıyla hiçbir
ilintisinin bulunmadığıdır. Böyle
bir Avrupa düşüncesi, ilk büyük
savaşın yıkımlannın ardından,
başta Romain Rolland olmak
uzere bir avuç aydın tarafından
bir kez daha savunulacak, ama
sonradan bu soylu düşünce ye-
rini artık hiç de soylu sayılama-
yacak somutlaşma biçimlerine
bırakacak, bu da Avrupa'nın ge-
rilemesi, kendi hümanist kökle-
rini yadsıması olacaktır.
Bazı aynntüar ve farklı görüş-
te olan bir azınlık bir yana bı-
Bugünkü Avrupa, bugünkü konumuyla
Türkiye'yi Ortak Pazar'a 1992'den sonra da
daha uzun süre almayacaktır. Türkiye,
ekonomik düşüncelerle değil, fakat Avrupa
birliğine dahil edilmek istenmediği için
alınmayacaktır.
Türkiye'de gerek resmi politikanın gerekse
aydınların büyük çoğunluğunun temel yanlışı,
Avrupa'mn ulaştığ^ dorukların yam sıra
Avrupa'daki gerilemeyi görmemekte direnmek
olmuştur.
dan ileri" bir Avrupa'yı çıkış
notkası almak, sözü edilen so-
ruya verilebilecek en yanlış ya-
mt olur.
Avrupa Birliği, düşünce ve ol-
gu olarak ilk kez yüzyılımızda
ortaya çıkrmş değildir. Bir olgu
niteliğiyle ilk kez Roma tmpa-
ratorluğu'nun egemenlik alanı-
nın genişlemesiyle tarih sahne-
sinde beUren Avrupa Birliği, da-
ha sonra Hıristiyanlığın güçlen-
mesiyle kendine tinsel bir temel
bulur; bu tinsel temel, rönesans
ve hümanizm akunının ortaya
çıkrıasıyla birlikte gücünün do-
ruğuna vanr. Batı hümanizmi-
nin kurucusu saydan Erasmus'-
un Avrupa'yı bir "aydınlar
imparatorluğu", yalnızca "bili-
min, edebiyatın ve güzel sanat-
lann köprüleriyle birleşmiş",
"ırk, ulus ve devlet sınırlan
tanımayan" bir dünya olarak
görmek istemesi, Avrupa Birli-
ği düşüncesine belki de tarihinin
rakılacak olursa, günümüzdeki
Avrupa Birhği bütün kurumla-
nyla ve işleyişiyle ulusal bağnaz-
bkların bu kez Avrupa çapında
bir bağnazlık potasma döküldü-
ğü, birliği kuran belgelerde on-
ca şatafatlı sözlerle dile getirilen
insan haklanna belli smırlann
ötesinde geçerlik tamnmayan,
sömürge imparatorluklanrun yı-
küışıyla havada kalan sömürü
düzenlerinin -her anlamda- baş-
kaca temeUere dayandınlarak
sürdüriildüğü, bir yandan bütün
özgürlükler savunulurken öte
yandan havaalanlanna "Ortak
Pazar Ülkelerinden Gelenler" ve
"öteki Ülkelerden Gelenler" di-
ye tabelalann asılmasından çe-
kinümediği bir uygar (!) birlik-
tir. Ve aynı Avrupa'dan Shake-
speare'in, Montaigne'in, Bacon
1
ın, Petrarca'nın, Dante'nin,
Erasmus'un, Goethe'nin, Beet-
hoven'in, Rolland'ın ve Zweig'-
in yetişmiş olduklan düşttnülür-
se eğer, günümüze kalanın pek
yoksul bir Avrupa olduğu ken-
diliğinden anlaşıhr.
Türkiye'de gerek resmi politi-
kanın gerekse aydınların büyük
çoğunluğunun temel yanlışı, Av-
rupa'nın ulaştığı doruklann ya-
nı sıra bu gerileme noktasını da
görememek ya da görmemekte
direnmek olmuştur. Türkiye'de
Tanzünat'la birlikte katmerleşen
bu yanılgılar zincirini, cumhu-
riyetin ilk yülan kopartmıştı.
Atatürk'ün "muasır medeniyet
seviyesine erişme" politikası, bü-
tünüyle herhangi bir yaranma
politikasından uzak ve bilimiy-
le, sanatıyla, genel kültürüyle,
kendisini önce kendisine karşı
kamtlayacak bir Türkiye kurma-
yı öngören bir eylemdi. Atatürk,
büimlerde ve sanatlarda çağdaş-
lığı yakalayabilmiş bir ülkeye,
hümanist özunü geniş ölçüde yi-
tirmiş bir Avrupa'nın bile kayıt-
sız kalamayacağım çok iyi bili-
yordu. Ne var ki sonraki onyıl-
larda Türkiye Cumhuriyeti'nin
bu eylemci politikası bir eylem
olmaktan çıkıp "ithal" ve tak-
litçilik yanı ağır basan,
"işleme"yi önemsemeyen, düşü-
nenler yetiştinnek yerine düşün-
ceyi boğmayı yeğleyen bir poli-
tikaya dönüştüğünde, düşünce
üretebUme olanağmdan yoksun
kalan Türkiye, gerilemiş Avru-
pa karşısında da bütün şansla-
nnı yitirmiştir.
Siyasal gelişiminde ise halkın
oyuyla iktidara gelenleri düzenli
arahklarla asker eliyle iktidar-
dan uzaklaştu-mayı "demokrasi-
yi rayına oturtmak" diye adlan-
dırmak, Türkiye'nin kendi de-
rr-na atlığı konusunda Batı'yı al-
databilmesi için yeterli olama-
mıştır.
Kısaca belirtmek gerekirse,
Türkiye tinsel düzeydeki üreti-
miyle, düşünce alamndaki üre-
timiyle, bugünün kendi köken-
lerine karşı ihanet içersindeki
Avrupasına "Avrupaulık" dersi
verebüecek konuma geldiği gün,
Avrupa'mn da Türkiye'yi umur-
samama şansı kalmayacaktır.
Bunun yolu ise bir an önce -ve
bu an'm uzun olacağı şimdiden
kabul edilmelidir- hayatında
okumanın, düşünce üretmenin,
en az "menkul değerler piyasa-
sı"yla uğraşmak kadar önemli
bir yerinin bulunacağı Türk in-
sanını yetiştirmenin hem devlet
hem de aydın politikası olarak
benimsenmesinden geçer.