Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 DIŞ HABERLER 26NİSAN1991
Irak silah
üretmeyecek
• BAGDAT (AA) —
Irak'ın bundan böyle silah
üretmemeye karar verdiği
bildirildi. Irak'ta
yayımlanan ve yönetim
kurulu başkanhğmı lrak
Devlet Başkanı Saddam
Hüseyin'in büyük oğlunun
yürüttüğü Babil gazetesinde
dün çıkan bir haberde,
Irak'm "Bugunden (dün)
itibaren silah üretmeyi
resmen durdurmaya karar
verdiği" belirtildi. Gazete,
karar konusunda aynntı
vermedi.
Mısır'a 46 adet
Türk F-16'sı
• ANKARA (AA) —
Mısır'ın, ABD kredisiyle
Türk yapısı 46 adet F-16
uçağı satın almaya karar
verdiği bildirildi. Mısır'ın
Ankara BüyUkelçisi
Muhammed Eissa, Reuter
Ajansı'na verdiği demeçte,
"46 Türk yapımı F-16 uçağı
almayı kararlaştırdık ve bu
karanmm ABD'ye ilettik"
dedi. Mısır, Türkiye'den
F-16 uçakları satın
alacağını, böylece ilk kez
resmen doğrulamış oldu.
Bu konu ilk kez, Savunma
Sanayii Müsteşarı Vahit
Erdem'in sonbaharda
Mısır'ı ziyareti sırasında
aynntılı olarak ele
alınmıştı. Daha sonra,
Dışişleri Bakanı Ahmet
Kurtcebe Alptemoçin, şubat
ayında Kahire'yi ziyareti
sırasında, Mısır'ın Türk
F-16'lannı alma konusunda
istekli olduğunu söylemişti.
Daha sonra bir Mısır
heyeti, Türkiye'ye gelerek
F-16'Iarın üretildiği
tesislerde incelemelerde
bulunmuştu. Büyükelçi
Eissa, ilk kez olarak, ABD
Dışında üretilmiş F-16
uçaklarının üçüncü bir
ülkeye satılraış olacağını
belirtti.
Iitvanya'da
gerginlik
• MOSKOVA (AA) —
SSCB'den bağımsızlığını
kazanmaya çalışan Litvanya
Cumhuriyeti'ndeki Sovyet
birliklerinin, dün sabaha
karşı cumhuriyetin 4 ayrı
yerleşim merkezindeki 9
binayı işgal ettikleri
bildirildi. Litvanya
Parlamento Sözcüsü, işgal
edilen binalar arasında
teknik okullarla havacılık
kulüpleri, havacılık
gereçlerinin üretildiği
fabrikalar, bir paraşüt
kulübü ve bir otel
bulunduğunu söyledi.
Sözcü, hiçbir gerekçe
gösterilmeden işgal edilen
bu binalann bazılannın,
geçen yılki bağımsızlık
ilanına kadar sivil savunma
örgütü "DOSAAF'a ait
olduğunu, ancak yine de
Sovyet askerlerinin
giriştikleri bu eylemlerin
hiçbir şekilde haklı
gösterilemeyeceğini belirtti.
SSCB'de grev
dalgası
• MOSKOVA (AA) —
SSCB Başkanı Mihail
Gorbaçov'un geçen salı 9
birlik cumhuriyetinin
lideriyle, ülkeyi istikrara
kavuşturmayı amaçlayan
önlemler üzerinde vardığı
anlaşmaya karşın,
ekonomiyi olumsuz yönde
etkileyen grevler devam
ediyor. înterfaks Ajansı,
gösteri ve grevlerin, daha
önce bu eylemlerden
etkilenmeyen Rusya
Federasyonu'ndaki bazı
yerleşim merkezlerine de
yayıldığını, Komi özerk
Cumhuriyeti'nde Unmsk,
Rusya Federasyonu'nda da
Kurgan kentinde işçilerin
greve gittiğini duyurdu.
TASS Ajansı, Beyaz
Rusya'daki genel grevin
devam ettiğini, Orşa
kentindeki büyük bir
demiryolu istasyonunda
çalışan işçilerin de
cumhuriyetin en önemli
demiryolu bağlantısını
kestiklerini kaydetti.
Anzaklar
anıldı
• MELBOURNE (AA) —
76 yü önce Çanakkale'de
savaşırken ölen Avustralyah
ve Yeni Zelandalı askerler,
Avustralya'da Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Doğan
Güreş'in de katıldığı bir
törenle anıldı. Başkent
Canberra'da yapılan ve
'şafak töreni' adı verilen ilk
törenden sonra Anzaklar
için bir kilisede ayin
yapıldı. Orgeneral Güres,
Canberra Club'da verilen
geleneksel öğle yemeğinde
yaptığı konuşmada,
Anzaklann Çanakkale'ye
geliş nedenlerine
değindikten sonra "Bu
askerlerin bugttnkü
torunlanyla iyi bir dostluk
Uişkisi içinde olmaktan
mutluluk duyuyoruz" dedi.
Washington şu ana kadar Bağdafla ilgüi istikmrlı bir tutum geliştiremedi
ABD'nin lrak politikası çıkmazdaAmerikan yönetiminin çıkmazı iki noktada uç veriyor: 1- Irak'ı
yeniden ekonomik yaptınmlarla hizaya getirmek, 2- Bağdat'ta
merkezi bir diktatörlüğün yararlı olduğunu düşünmek. ABD'de
şimdi, yönetimin bu nedenlerle yeni sorunların tohumunu attığı
yaygm olarak konuşuluyor.
UFUK GÜLDEMtR
WASHINGTON — Körfez savaşına Sad-
dam Hüseyin'in işbaşmdan uzaklaştınlma-
sını isteyerek giren, ancak savaştan Irak'ın
LObnanlaşmasını önlemek için Bağdat'ta
"merkezi ve giiçüi bir hükiımet" bulunma-
sının daha çok çıkarlanna olduğunu düşü-
nerek çıkan, bu politikası sonucunda da bol-
gede insan trajedilerine yol açan ve Batj'ya
dostane bölge ülkelerini yeni istikrarsızhklar-
la karşı karşıya getiren VV'ashington'un lrak
politikalan, Körfez krizinin 1. yıldönümü
yaklaşırken tam bir çıkmaza girmiş bu-
lunuyor.
Geleneksel olarak Bush'un politikalannı
desteklemiş olan muhafazakâr eğilimli Wall
Street Journal gazetesi, bu çıkmazı "Başla-
dıgrauz noktaya döndük" diye özetliyor.
Strateji dünyasının ünlü ismi ve çevik kuv-
vet fıkrinin babası Emeritus Prof. Albcrt
Wohlstetter ise "Osmanlı tmparatorlugu'-
•an üç Tİlayetini zorla ayuı bayrak altında
birieştiren Irsk'ta istikrann ancak merkezi
bir dflttatörtükçç sagUnabilecegi faatezisi 70
yıldır tutmadı. Önce İngilizler denedi. Şim-
di de biz deniyoraz." diyerek ABD'nin şu
anda ızlediği lrak politikalannı eleştiriyor.
Washington'un lrak poUtikalannda için-
de bulıuıduğu çıkmaz iki noktada uç veriyor:
1) Ekonomik ambargo politikalanna dö-
•üş - Sekiz ay süren gerginlik ve kısa bir sa-
vaşın ardından VVashington'un lrak politi-
kası yeniden başladığı yere gelmiş bulunuyor:
"Ekonomik yapürunlaria Irak'ı hizaya ge-
tinnek". Krizin ilk günlerinde ekonomik
yaptınmlara alternatif olarak önerilen savaş,
Saddam Hüseyin'in işbaşmdan uzaklaştınl-
masını sağlayamadı. Aksine, ABD Irak'ın
parçalanmasını istemediği için Hüseyin'in
lrak taki ayaklanmayı bastırmasını engelle-
medi, bu da onun yeniden güç kazanmasına
yol açtı. Askeri harekât seçeneği artık orta-
dan kalktığı için de ABD'nin "Bağdat'ı yo-
la getirmek" için tek seçeneği, bir kez daha
ekonomik yaptınmlardan ibaret kaldı. Bu,
tıpkı krizin başındaki durumu andınyor.
Şimdi Bush yönetimi, ekonomik yaptınmlar-
la Saddam Hüseyin'i işbaşmdan uzaklaştır-
mak istiyor. Irak'a verilen mesaj şu: "Sad-
dam'ı devirin, ambargodan kurtulun". An-
cak bu, "ekonomik yaptınmlar Saddam'ı
Kuveyt'ten çıkaramadıysa Irak'tan nasü
çıkaracak" sorusunun gündeme gelmesine
yol açıyor. Amerikan yönetimi bu soruya ya-
mt verirken ekonomik yapünmlann, Sad-
dam Hüseyin'i çekilmeye razı olması için de-
ğil, çevresini Saddam Hüseyin gitmeden ül-
kenin ayağa kalkamayacağına ikna etmek
için kullanılacağını söylüyor. ABD bunlan
tartışırken Irak halkı ekonomik sıkmtılar
içinde kıvranıyor, Saddam Hüseyin de işba-
şında kalmaya devam ediyor, yönetimin lrak
politikasının çıkmazianndan birisini bu çe-
lişki oluşturuyor.
2) "Az demekratik lrak" - Bush yöneti-
mi lrak politikaİannda uzun vadeli hedefi-
nin, tüm Iraklı mültecilerin evlerine dönerek
"baskıdan uzak, bans içinde yasamasını
saglamak" olduğunu söylüyor. Ancak diğer
yandan da Bağdat'ta merkezi bir diktatör-
lüğün devamını arzuluyor. Siyaset bilimciler
bu ikisioin bir arada milmkün olamayacağını
savunuyor. Bunlann başında Prof. Wohl-
stetter geliyor. Unlü stratejist, önceki gün
Washington Post gazetesine yazdığı maka-
lede "Beyaz Saray Saddam gitân, ama azın-
l«a dayalı BAAS diktatöriügn kalsu istiyor.
BAAS dikutöriügü altında baskıdan uzak
banş içinde yaşamak mümkünjlegD" diyor.
VVohlstetter bu çelişkinin ashnda Washinğr
ton'un, akılcı bir lrak politikası olmadığuıı
gösterdiğini, uzun vadede nasıl bir lrak is-
tendıği konusunda Amerikan yönetiminin şu
anda kararsızlık içinde bulunmasının nede-
nini de bunun oluşturduğunu kaydediyor.
Wohlstetter, Irak'ın Lübnanlaşmamasımn
çaresinin merkezi bir diktatörlükte göruldü-
ğü için Saddam Hüseyin'in ayaklanmayı bas-
tırmasına göz yumulduğunu, bu süreç sıra-
sında da farkında olmadan Irak'ın Lübnan-
laştırıldığını ve Türkiye ile lran'ın istikrarı-
nm tehlikeye atıkhğuıa dikkat çekiyor. Wohl-
stetter, aynca ABD'nin Saddam Hüseyin ile
Irak'ın iç güvenliğmi temin için işbirliği ya-
pabileceğini, bunun ise Iraklı Kürtlerin so-
nu olabilecegini ifade ediyor. Wohlstetter,
merkezi bir lrak diktatörlüğünün, "Ameri-
kan yönetiminin düsündagüııiin akdac
Türkiye'nin de çıkanna ohnadıguu" ifade
ediyor ve "gerçekçilik gerçekJerie bagdaşraa-
hdır" diye ekliyor. VVohlstetter, bölgede istik-
ran, üç otonom bölgeye aynlmış olan Irak'-
ın değil, Pan Arap bir merkezi diktatörlukle
yönetilecek Irak'ın tehdit edeceğini ileri sü-
rüyor. Wohlstetter, makalesinde Osmanlı
tmparatorluğu'nun birbirine özel bağı ve sev-
gisi olmayan etnik nüfuslardan oluşan üç vi-
layetini Arap bir merkezi diktatörlük altın-
da bir araya getirmek hatasmı önce tngiliz-
lerin yaptığını, şimdi de aynı hatayı ABD'-
nin tekrarladığmı kaydediyor ve "Osmanlı
yönetimi orayı boşuna üç vilayete
ayırmamıştı" diye ekliyor. Kurtleri uçaklar-
la bombalayarak Irak'ı bir işgal hükümeti gi-
bi yönettiğini gösteren Saddam Hüseyin'in ise
bunu, 1930'larda Ingilizlerden öğrenmiş ola-
bilecegini vurguluyor.
özetle, ABD'nin Irak politikalan yukan-
da anlatılan nedenlerle uzun vadede bölge
için istikrar vaat etmiyor. Aksine, Wohlstet-
ter'in da işaret ettiği gibi "Diktatör degişik-
liginden çare umnlan kozmetik çözöaderie
yeni sorunlann lobumu atılıyor".
Kürtlere özerklik veren anlaşma "kuşkuyla" karşılandı
Dünyada temkînli bekleyişIrak lideri Saddam
Hüseyin ile Kürdistan
Yurtsever Birliği
lideri Celal Talabani
arasında önceki gün
Kürtlere özerklik
tanınması için varılan
anlaşma, Saddam'ın
İcişüiği nedeniyle
güven uyandırmıyor.
Dış Haberier Servisi — Irak
Devlet Başkanı Saddam Hüse-
yin ile Kürdistan Yurtsever Bir-
liği lideri Celal Talabani arasın-
da önceki gün Kürtlere özerklik
tanınması ile ilgili vanlan anlaş-
ma bu iki lider dışında kimsenin
yüzünü güldürmedi. Gerek di-
ğer Kürt liderler gerekse Batılı
ve bölge ülkeleri yetkilileri duy-
gularını ve düşüncelerini
'kuşkuln' diye tanımladılar.
Londra'dan Edip Emil Öy-
men'in bildirdiğine göre Sad-
dam ile Talabani arasında van-
lan ilkesel anlaşma, Saddam'ın
kişih'ği nedeni ile Kürtler tara-
fından sıcak karşüanmadı. Kür-
distan Yurtsever Birliği lideri-
nin, Kuzey Irak'ta özerk bir
Kürt bölgesi kurulması konu-
sunda Saddam Hüseyin ile ilke
anlaşmasına varması Londra'-
daki Kürt muhalefet kaynakla-
rı ve Iraklı laik, liberal-
demokrat çevrelerde kuşku ile
karşılandı. Kürt partilerinin ge-
çen aralık ayında 'Kürdistan
Cephesi'ni kurmalan nedeniyle
Kürt muhalefet kaynaklan, kuş-
kularını 'birliği bozmamak
amacıyla' ancak özel görüşier
olarak ifade ettiler. Bir sözcü,
"Saddam'ın sözü, üzerinde ya-
zılı olduğu kâğıt kadar bile de-
gerli degildir" dedi. Cephede
yer alan, 'Kürdistan Demokra-
tik Partisi' lideri Mesut Barza-
ni'nin ilke anlaşmasım henüz
kabul etmediğine dikkat çekili-
yor.
ABD yönetimi, Kürt liderle-
rin Saddam ile anlaşması konu-
sunda "temkinli" bir tutum ta-
kınarak nihai karann Kürt hal-
kına ait olduğunu belirtti. Beyaz
Saray Sözcüsü Marlin Fitzwa-
ter, dun bir açıklama yaparak
"Bu anlaşmanın anlamlı olma-
sını umarız, ancak daba önceki
vaatleri göz önune alarak kuş-
kularımız olduğunu ifade
ediyonız " dedi. Fitzwater, "El-
bette iki taraf arasında sığınma-
cılann güven içinde evlerine
dönmelerini ve kendi toprakla-
PEŞMERGELER - Iraklı Kürt Peşmergeler haJen Gttney Irak'ta dağlarda yaşıyoriar. (Rcnter)
1970 Anlaşması
Arap-Kürt
kardeşliği
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)— Irak Devlet Başkanı
Saddam Hüseyin ile Iraklı Kürt
muhaliflerin sürdürdükleri gö-
rüşmelerde, anlaşma koşulları
için atıf yapılan 11 Mart 1970
deklarasyonuna 1958 tarihli Ge-
çici Irak Anayasası kaynaklık
ediyor.
Irak'ta Kürt varhğının ilk res-
mi belgesi sayılan geçici anaya-
sanın 2. maddesinde "Irak top-
lumunun, vatandaşlannın tam
hak, özgüriük, eşitlik ve karşı-
lıklı sevgi esasına dayanan işbir-
liginden oluştuğu" belirtilerek
"Irak ulusunun Araplardan ve
Kürtlerden oluştuğu" vurgulan-
mış ve "her iki ulusun Irak için-
de eşit haklarının anayasa gü-
vencesinde olduğu" belirtilmişti.
Anayasanın tanıdığı bu gii-
venceye karşın 12 yıllık bir mü-
cadeleden sonra hayata geçirilen
11 Mart 1970 Anlaşması, söz ko-
nusu bu maddeye dayanılarak
hazırlanmış, "İsiamiyetin dogu-
şundan günümuze kadar Arap
ve Kürt halklan arasındaki kar-
şılıklı ilişkilerin günden güne
güçlenerek bu iki ulusun kardeş
bağlaria birbirine bağiandıkla-
n" belirtilmişti.
Üç bölümden oluşan 1970
Anlaşması'nı BAAS Partisi adı-
na Saddam Hüseyin El Tikriti,
Kürdistan Demokrat Partisi adı-
na ise Molla Mustafa Barzani
imzalamışlardı.
Irak Kürdistan Demokrat
Partisi'nin hazırladığı anlaşma
metninin giriş bölümünde BA-
AS iktidanna önerilen planın
kabul edilmesinin "Arap ve KSrt
kardeşliginin doğnılanması an-
lamına gelecegi" vurgulanıyor.
nnda huzur içinde yaşamalan-
nı sağlayacak her türlü görüşme
ve anlaşmayı destekleriz" diye
konuştu.
Ingiltere Dışişleri Bakanlığı
yetkilileri ise Irak'ın Kürtlere
daha geniş özerklik tanıma yo--
lundaki her hareketini iyi kar-
şıladıklannı, ancak bir yonım
yapmadan önce anlaşma hak-
kında daha fazla bilgi edinme-
leri gerektiğini belirttiler.
Dışişleri Sözcüsü, "Öncelik-
li amacımız, Kürtlerin evlerine
giivenlik içinde dönmelerini sağ-
layacak koşulları yaratmaktır.
Bunu kolaylaştıracak her onle-
mi destekleriz. Irak'taki Kürt
halkının özerkliği, insani ve si-
yasal haklanna saygı gösteril-
mesini her zaman açıkça destek-
ledik" dedi.
Dilek Zaptçıoglu'nun Bertin'-
den bildirdiğine göre Kürt lider-
lerle Saddam Hüseyin arasında
sağlanan mutabakat, Federal
Almanya'da da kuşkuyla karşı-
lanıyor. Dün hükümet çevrele-
rinde 'Saddam Hüseyin'in sözü-
ne güven olmaz' yorumu ağır
basıyordu.
Basın-yaym yorumlannda ise
yalnız Saddam'ın sözüne değil,
Talabani gibi Kürt liderlere de
guvenilmemesi gerektiği görüşü
ağır basıyor.
Siyasi gözlemciler, Bağdat'ta-
ki mutabakatın, Kürtlerin haya-
tını güvenceye almadığı konu-
sunda hemfikir. Bu anlaşmanın
Türkiye tarafından kabul edil-
mesi olasılığ] yüksek olarak de-
ğerlendiriliyor.
lran Dışişleri Bakanı Ali Ek-
ber Velayeti, Irak hükümeti ve
Kürt liderler ile özerklik konu-
sunda varılan anlaşmayı mem-
nunlukla karşüadıklanm bildir-
di. lran resmi haber ajansı İR-
NA'mn bildirdiğine göre Velayeti
dün yaptığı açıklamada, "Irak'-
taki Kürt ve Şiiler de dahil ol-
mak üzere azınlıklann haklan-
nın ve insan haklannın korun-
masını memnunlukla karşıhyo-
nız" dedi.
Avrupa Konseyi,f
Kürt kimliğinin korunması'ru öngören tutumunu değiştirdi
Kürtlere 'güvenceli özerklik'Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi, Iraklı Kürtler
konusunda bir gün arayla birbiriyle çelişen iki karar aldı.
İlk kararda 'Kürt kimliğinin korunması ve savunulması
için uygun garantüerden' söz edilirken dünkü kararda
'uluslararası garantilerle desteklenen bölgesel özerklik
formülü'ne yer verildi.
SABETAY VAROL
ması için uygun garantiler altında çeşit-
li forüllerin" aranmasında söz ediliyor.
STRASBOURG - Avrupa Konseyi, *. . . . .
bir gün arayla, Kürtlerle ilgili birbiriyle İ K l n c l D e l
8 e
çelişen iki farklı karar kabul etti. önce-
ki gün kabul edilen ve Kürtler için
"özerklik" hakkı tanınmasını isteyen
herhangi bir ifadeye yer vermeyen kara-
nndan sonra Avrupa Konseyi Parlamen-
terler Asamblesi, konuyu dün bir kez da-
ha gündeme getirdi. Bu kez bölgesel
özerklik yönünde bir karar aldı. Böyle-
ce Avrupa Konseyi Meclisi, bir gün aray-
la, biçimsel olarak birbirine çok benze-
yen, ama anlam bakımından tamamen
farklı iki karan birden benimsemiş ol-
du.
Ayn ayn oylanarak kabul edilen bu iki
tasanda benimsenen aynı maddenin
ikinci versiyonunda, Kürtlere "uygun
uluslararası garantilerle desteklenen böl-
gesel özerklik fonnulü üzeriade düşünül-
mesi gerektiği" belirtilirken ilkinde,
"Kürt kimliğinin korunması ve savunul-
Avrupa Parlamentosu'nun geçen haf-
ta içinde aldığı ve Kürtlere özerklik hakkı
tanıyan karanndan sonra, önceki gün
Türİciye'nin de üye olduğu Avrupa Kon-
seyi Asamblesi, aynı konudaki bir "tav-
siye tasansı"nı oylayarak kabul etmişti.
Türk parlamenterlerin de olumlu oy ver-
diği bu belgede "bölgesel özerklik" ifa-
desi metnin hiçbir yerinde bulunmuyor-
du. Bu metinde, sadece "uygun garanti-
lerle desteklenen Kurt kimliğinin korun-
ması ve savunulması fonniilleri" ifade-
si yer alıyordu. Nitekim bu biçimde çık-
ması, Türk parlamenterlerce "olumlu bir
geligme" olarak değerlendirilmişti.
Ne var ki dün göruşmeye açılarak
onaylanan ikinci belgede, bu kez "ulus-
lararası garantilerle desteklenen bölgesel
özerklik formıilleri" aranması gerektiği
kaydedildi. Söz konusu ifade, "Körfez
krizi sonrası Avrupa'nın yeni dünya dü-
zenindeki rolü" başlığı altında asamb-
leye getirüen ve haariıklan uzun zaman-
dan beri devam eden belgede yer aldı.
Gercekte, önceki gün "ivedilikle" göruş-
meye açılan ve Siyasi İşler Komitesi Ra-
portörü Portekizli Parlamenter Soares
Costa'nın hazırladığı Iraklı Kürtlerle il-
gili "tavsiye karan" büyük ölçüde "Av-
rupa'nın Yeni Düzendeki Rolü" adlı me-
tinden esinlenmiş, birçok cümle aynen
"tavsiye karan"na aktarılmıştı.
Ancak Siyasi Işler Komitesi'nde "tav-
siye karan" adı altında ivedilikli göruş-
meye getirilen kısa belge, ana belgede ba-
zı değişiklikler yapılarak benimsenmiş-
ti. Bu değişiklikler arasında "bölgesel
özerklik" ifadesinin çıkanlması da bu-
lunuyordu. Nitekim önceki gün genel
kurulda, Siyasi İşler Komitesi'nin onay-
ladığı belge olduğu gibi kabul edildi.
Bölgesel özerklik
Avrupa Konseyi Asamblesi'nin dünkü
oturumunda gündeme "Avrupa'nın Ye-
ni Düzendeki Rolü" adlı belgenin, da-
ha önce soylendığinin tersine, Irak Kürt-
leri ile ilgili bölümleri çıkanlmadan gün-
deme geldiği görüldü. Bu belgede, Kürt
sorununun çözümü için "uygun ulusla-
rarası garantilerle destekli bölgesel
özerklik formülleri" aranması isteniyor.
Avrupa Konseyi'nden verilen önceki
bilgiler, her iki metinde yer alan ifade-
lerin, çarşarnba günü görüşülerek kabul
edildikleri için, dün tekrar gündeme ge-
tirilmeyeceği şeklinde idi. Ancak her iki
metni de kaleme alan Siyasi İşler Komi-
tesi Raportörü Portekizli Soares Costa
ise 15 nisan da Siyasi Işler Komitesi'nde
benimsenen bu "genel poütika" belge-
sinin "olduğu gibi" korunacağım açık-
ladı. Bölgesel özerkliğin "uluslararası
garanti" koşuluna bağlanması, uzman-
larca "ülketerin iç işlerineraüdahale"içe-
riği taşıyan bir karar olarak nitelendi. Bir
ülkenin nüfusunun, belli bir kesimine
"bölgesel özerklik" hakkını tanımasını
istemenin, o ülkenin yonetim tarzuıın se-
çiminde etki yapma anlamına gelecegi
söylendi.
Kıbns
Kabul edilen karar tasansında, ayn-
ca, Kıbns sorununun BM Güvenlik
Konseyi'nin 649 sayılı karan çerçevesin-
de çözülmesi gerektiği beirtildi.
Tasannm Kıbns ile ilgili bütün parag-
raflannda, Güvenlik Konseyi'nin 649 sa-
yılı karanna atıfta bulunulması, Türk
tarafında memnunluk yarattı. 649 sayı-
lı karar, adada iki toplumlu ve iki böl-
geli bir federasyon kurulmasından söz
ediyor.
DlŞBASINDAN
Fransa için Arafat'ın önemi
Arafat'ın, en güç anlarda yardınuna koşan ve kendisini
genellikle aldatmayan Fransa'yı sevmek için pek çok
nedeni var. Bugün kendisini Körfez buhranı sırasında
Saddam'a verdiği kör destekten dolayı içine düştüğü kötü
durumdan yine Fransa kurtarmaya çalışıyor. Dışişleri
Bakanı Dumas, Arafat'la Trablus'ta buluştu. Fransız
bakan, Kuveyt savaşından beri FKÖ'nün patronu ile
diyaloğa giren ilk Batılı yetkili oldu.
Fransa, Arafat'ı "vazgeçilmez" bir muhatap olarak
görüyor. Paris'e göre Filistinli liderin Saddam yanlısı
hatası, onun halkı adına konuşmasını engellemiyor.
Dumas, beğenilsin ya da beğenilmesin Arafat'ın Filistin
halkının, özellikle işgal altmdaki topraklann tek meşru
temsilcisi olduğunu vurguladı. (24 nisan)
Avrupa, Türkiye'nin etkisinde
"Avrupa Konseyi'nde yaptığı konuşmasından sonra
Başbakan Konstantin Mitsotakis, birçok Avrupa
parlamenterinin sorularını yanıtladı. ıngiliz, Belçikah ve
Danimarkalı parlamenterler, Yunanistan'da yasayan
Müslüman azınlığF karşı ayrımcı bir siyaset
izlendiğinden, Türkiye ile Yunanistan arasında sürekli bir
'düşmanlık' bulunduğundan ve Lozan Antlaşması'nın
aşılması gerektiğinden söz ettiler. Bu sorulara karşı
gerekli yanıtlar Mitsotakis tarafından başarüı bir şekilde
verilmiştir. Ancak Avrupa parlamenterlerinin Türk-Yunan
ilişkileri hakkında ne denli bilgisiz olduklan ve özellikle
Türk propagandasının etkisi altında bulunduklan ortaya '
çıkü.
Avrupahlann bu bilgisizüği ve tutumlannda kuşkusuz
Yunan tarafırun da katkısı vardır. Avrupalılar,
Yunanistan'daki Müslüman azınlıktan söz ederken
fstanbul'daki Rum azınlığının halinden, Türkiye'nin
Kıbns'ın yarısım işgal ettiğinden, çözüme
yanaşmadığından ve Ege hava sahamızı sürekli ihlal
ederek tahrik olaylanna yol açtıklarmdan habersizler.
Bunun nedeni de Yunan tarafının bu konularda
gerçekleri dile getirememesinden kaynaklanıyor.
Sistematik, sorumlu ve metotlu yollarla Türk
propagandasma karşı mücadele verilmesi gerekir. Bu
nedenle hükümet tüm siyasi partilerle oturup milli bir
siyaset çizmelidir. Türkler bu konuda 'exper' haline
gelmiştir. Biz niçin olmayalım?"
(24oisan)
New»week'ten
Yeltsin ve Gorbaçov gözaltında
Siyasal panorama eski dinginliğine kesinlikle kavuşmadı.
Gorbaçov-Yeltsin anlaşması refonncularla Sovyet devlet
başkanı arasında ayiardır süregelen hakaret ve
mücadeleyi silemez. Gorbaçov'a bu yeni virajı
dönebilmesi için ilk el uzatanlar, Rusya'daki
pferlerinden emin olan Yeltsin ve demokratlar. Fakat
iki rakip arasındaki güvensizlik, önümüzdeki günlerde
Yeltsin ile Gorbaçov'un birlikte çalıştıklan oranda
birbirlerini gözaltında tutacaklannı gösteriyor.
tkinci önemli nokta, Sovyet toplumunu pençesine alan
çürümenin çok derine ve çok genişe işlediği. Sah gecesi
imzalanan anlaşmalann, yalnız bu belgede adı geçen 6
cumhuriyetin değil, bölgelerin ve kentlerin bile kendi iç
merkezlerine dönük eğilim ve hareketlerini sihirli bir
değnek dokunmuşçasına gidermesi düşünülemez.
(25 nisan)
İNSAN HAKLARIDERNEĞİ
İSTANBUL ŞUBESİ
1) PANEL:
KÖRFEZ KRİZİ VE KÜRT SOYKIRIMI
Yöneten Eren KESKİN
Kablanlar: Nevzat Helvaci - Hatp Dtcte - Muzaffer llhan Erdost -
Ertuğrul Kûrkçû - Ahmet Zakı Okçuoğlu - Kamber Soypak - Bagıp
Zarakolu - Nadıre Mater - Celal Başlangtç - Rafel Ballı.
Tarih: 274 1991 Cumartesı gunû saat 12.00-1700
Yer: Kristal Düğûn Sarayı (Aksaray-UFİ'nin arkası)
2) GECE:
EMEĞE SAYGI
Katılanlar- Bilgesu Erenus - Grup Kızılırmak - Koma - Denge Azadi -
Haydar Bayar - Kazım Bakış.
Tanh. 27.4.1991 Cumartesı günü saat 19.00-24.00
Yer ZAFER SINEMASI (Bahçelıevler)
Tel 149 51 43