Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KNÎSAN1991 * * * * KENTYAŞAM HURİYET/17
'UGÜN
• Üst Bostancı'da yapılan
2500 kişilik konser salonu,
Kadıköy Belediye Başkanı
Cengiz özyalçın tarafından
saat 10.00'da törenle
açılacak.
• 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk
Bayramı gösterileri saat
10.30'da Ali Sami Yen
Stadı'nda yapılacak.
Kardeş belediyeler
Ingiliz
konuklar
İstanbuTda
tstanbul Haber Servisi —
Londra'njn Islington ve Hack-
ney belediye başkanlan ile İn-
giltere Işçi Partisi'ne mensup
sendikacılar, Kartal ve Kadı-
köy belediyelerinin davetlisi
olarak Türkiye'ye geldiler.
Londra'ıun Islington Beledi-
ye Başkanı Maureecn Leigh-
in başkanlığında bir hafta
Türkiye'de kalacak olan heyet,
tstanbul, Bursa ve Izmir'de be-
lediye hizmetleri konusunda
incelemelerde bulunacak ve tu-
ristik yerleri gezecek.
Kartal Belediye Başkanı
Mehmet Ali Biiklii, Islington
ve Hackney- belediyelerinin
kardeş belediye olduklarını,
geçen yıl da aynı amaçla ken-
dilerinin Ingiltere'ye gıttiğini
söyledi.
Çapa'da bir kişi öldürüldü
Apartmanda ceset
tstanbul Haber Servisi — Ça-
pa lbrahim Çavuş Mahallesi'n-
deki bir apartmandairesinde ba-
şından tek kurşunla vurulmuş bir
erkek cesedi bulundu. Mehmet
Kemal Tarlı adlı kişiye ait olduğu
belirlenen cesetle ilgili soruştur-
ma sürerken, dün bazı gazetele-
ri telefonla arayan yasadışı bir
örgüt üyesi olduğunu öne süren
kişi.Tarlı'yı" cezalandırdık-
İanm" söyledi.
Bir ihban değerlendiren siyasi
şubeekipleri, Çapa İbrahim Ça-
vuş Mahallesi Yayla Caddesi
Yayla Apartmanı'nın zemin ka-
tına kapıyı kırarak girdi. Polis
içeride cok az eşya bulunan ve 2
odadan oluşan daireye girdiğin-
de yerde battaniye ve kazaklara
sarılmış bir ceset gördü. Başın-
dan tek kurşunla vurulmuş cese-
din Mehmet Kemal Tarlı'ya ait
olduğu belirtiliyor.
Yerde 7.65 mm çapında boş bir
kovan bulan siyasi polis, olayla
ilgili ipuçlannı ve kanıtlan topla-
dı.
Yayla Apartmanı sakinleri,
Mehmet Kemal Tarlı'nın bir ka-
dınla birlikte yaklaşık bir buçuk
ay kadar önce daireyi 300 bin li-
raya kiraladılannı ve oturmaya
başladıklannı söylediler. Bu ki-
racılan tanımadıklarını belirten
apartman sakinleri, daireye 4-5
gündür hiç kimsenin gelip gitme-
diğini kaydettiler.
ALDOGAN OLAYI
Anne ile oğluna gözalü
Istanbul Haber Servisi — Po-
lis tarafından. gözaltındayken
Beyoğlu Emniyet Amirliği bina-
sından atlayarak intihar ettiği
açıklanan, yakınlarınca da iş-
kence sonucu öldürüldüğü öne
sürülen Ali Rıza Aldoğan'ın
kardeşi ve annesi de gözaltına
alınıp serbest bırakıldılar.
Ali Rıza Aldoğan'ın babası
Munzur ve annesi Çeşminaz
dün yaptıkları basın açıklama-
sında önceki gün Örnektepe'de
küçük oğullan Aytaç Aldoğan-
ın gözaltına almdığını söylediler.
Aldoğan Ailesi'nin avukatı
Bedi Yarayıcı da daha sonra ser-
best bırakılan anneyle oğlunun
doktor raporlan aldıklannı, ba-
banın da raporunu aldıktan
sonra polisler hakkında suç du-
yurusunda bulunacaklarını söy-
ledi.
Avukat Yaıayıcı, Ali Rıza
Aldoğan'ın işkencede öldüğünü
öne sürererek, Adli Tıp Raporu-
nun geciktirilmesi için polisin
baskı yaptığını öne sürdü.
Bayrampaşa
Kaynak tüpü
patladı:
Bir ölü
tstanbul Haber Servisi —
Bayrampaşa Kartaltepe Ma-
hallesi'ndedünsabahakarşı
bir bisiklet atölyesinde kay-
nak tüpünün patlaması, yol-
dan geçen bir vatandaşın ölü-
müne yol açtı. Binada ve çev-
rede önemli hasar meydana
gelirken, patlama mahalle
sakinleri arasında heyecan
yarattı.
Kartaltepe Mahallesi Bil-
gehan Caddesi Kardeş So-
kak'taOsman Çakır'a ait 3
katlı binanın zemin katında-
ki bisiklet atölyesinde saat
O2.3O'da büyük bir patlama
oldu. Tüm mahalle sakinleri
patlamayla birlikte sokakla-
ra döküldü. Atölye patla-
mayla birlikte önemli hasar
görürken, bina önünde park
etmiş olan 34 VS 031 plakalı
otomobil de ters döndü.
Bu arada patlamanın ol-
duğu bina çevresinde moloz-
lar arasında 25 yaşlannda bir
gençağır yaralı halde bulun-
du. İstanbulTıpFakültesi'ne
kaldınlan gencin Davut Hii-
ner olduğu anlaşıldı. Ancak
Hüner doktorlarm müdaha-
lesine karşın kurtarılamadı.
Bisiklet atölyesinde başla-
yanyangınitfaiyeekiplerin-
ce büyümeden söndürüldü.
EREKLI
TELEFONLAR
GÜLHANE ETKİNLİKLERİ
Çocuk festivali başladıtstanbul Haber Servisi — tstanbul
Biiyükşehir Belediye Başkanlığı'nca
düzenlenen çocuk festivali dün başladı.
Gülhane Etkiniikleri kapsamında
gerçekleştirilen festivale Istanbul'dan 126
ilkokul ve yaklaşık 20 bin öğrenci katılacak.
Gülhane Parkı Sultanahmet kapısında dün
11.00'de yapılan açılıştan sonra başlayan
festivalin sunuculuğunu tiyatro oyuncusu
Necati Bilgiç yaptı. Müzik bölümünde ise
Rıza Silahlıpoda çocukların şarkılanna eşlik
etti. Çeşitli okullardan öğrencilerin sunduğu
folklor, dans gösterileri ile koroların yanı
sıra tel cambazı Dr. Özdemir Turan da bir
gösteri yaptı. Çocuk festivali çeşitli
etkinliklerle 13 mayısa kadar sürecek.
-055
056
• Ittrta MMJrtiii: 527 57 00
• MnatttarMMMÜİ:
172 13 73 -74-75 ve 088
• İSICİ anza: 068
• SAĞUK:
Hızıı Aeü: 077
Sa#« MMİıitii: 511 89 18
Cınd»lM IV 588 48 00
Ç*a T * 525 92 30
M Tıp: 340 01 00
toHH İ H K 345 46 80
EMafc 131 22 09
Tatataı hkyaıMc 152 43 00
SSK Santra: 588 44 00
SSK Ckmiimı: 132 30 00
SSK Mrtıpc 358 67 60
TMffc:
Traflk Sab* Hd.: 176 24 14 (İst).
356 04 85-86 (Kadıköy)
Mift Tnflk: 377 22 07 (E-5).
356 04 86 (Şehiriçi),
314 36 (B Cekmecc)
• ODY:
Sbtod r n n a ı 527 00 50.
ILPafi tmm* 336 20 63
R.Paşa S M M 348 80 20
• V«PWb
Safek IMtoi: 526 40 20.
144 42 33.
Su kesintisi
azaltılaeak
• tstanbul Haber Servisi
— tstanbul'a su sağlayan
barajlardaki doluluk
oranının yüzde 61'e
ulaşmasından sonra İSKİ
kesinti miktannı azaltmaya
karar verdi. İSKİ
Istanbullulan sevindirecek
yeni programı yann
açıklayacak.
HABERLERİN DEVAM
SHP'nin 170 maddelik anayasa taslağı PM'ye sıınuluyor(Baftaraft 1. Sayfada)
çimde sınırlayan bütün engelle-
ri kaldırmak devletin yükümlü-
lüğüdür.
• "Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir" kuralı cumhuriye-
timizin başlangıçtan bu yana te-
mel ve vazgeçilmez ilkesidir. Bu
egemenlik anayasal kurallar
içinde yetkili organlar eliyle kul-
lanılır. Yasama, yürütme ve
yargı, dengeli bir uyum içinde
yetkilerini kullanmalı, görevle-
rini yapmalıdır. 1982 Anayasa-
sı'nın yürütmeyi pek çok konu-
da alışılagelenin ötesinde güç-
lendirme eğilimine karşılık, ye-
ni anayasada yasamaya millet-
ten kaynaklanan bir yetki işlevi
yüklenirken, yürütmenin millet
adına bir görev olduğu belirlen-
miştir.
• Çağdaş gelişmeler ile devlet-
ler ve uluslararası düzeyde işbir-
liğini aşan "biitünieşmeİer"
egemenliğin kullanımı alamnda
yeni düzenlemeleri de zorunlu
kılmıştır. Çağdaş bir anayasmın
bu gelişmeleri gözden uzak tut-
ması ya da bu alandaki düzen-
lemeleri sıradan bir yasa koyma
düzeyine indirgemesi konunun
önemi ve egemenlik kuralmın
vazgeçilmezliği ile bağdaşamaz.
• O bakımdan, bu öneride,
egemenliğin kullanımı alanında
yeni bir hüküm olarak "millet-
lerarası topluluk ve kuruluşlar-
la bütünleşme durumunda diğer
milletlerle birlikte ve onlarla eşit
şartlar altında bu topluluk ve
kuruluşların yetkili organları
eliyle kullanır" ilkesi getirilmiş-
tir; ancak, bu durumda olağan
bir yasama prosedüriinün ötesi-
ne gidilerek "halk oylamasına
başvurulması" öngörülmüştür.
• Herkes yasa önünde eşittir;
kimseye ayrıcalık tanınamaz,
devlet organları ve makamlan
bu ilkeye uymak zorundadırlar.
• Anayasa, bütün organ, ma-
kam, kuruluş ve kişileri bağla-
yan kurallar topluluğudur.
Temel hak ve ödevler
• tnsanlann, kişiliklerine bağ-
lı dokunulmaz, devredilmez,
vazgeçilmez temel hak ve özgür-
lükleri ve bunun yanında top-
lum içinde yaşamanın kuralla-
nna uygun olarak belirgin so-
rumluluklan vardır.
• Temel hak ve özgürlükler
anayasanın sözüne ve özüne uy-
gun biçimde ve ancak yasayla sı-
nırlanabilir. Bu sınırlama, de-
mokratik toplum gereklerinin
haklı kıldığı ölçüyü aşamayaca-
ğı ve öngörüldükleri amaç dışm-
da kullanılamayacağı gibi, han-
gi nedenle olursa olsun, hiçbir
hak ve özgürlüğün özüne de do-
kunulamaz.
• 1982 Anayasası'nın temel
hak ve özgürlükleri genel sınır-
lamalara bağlı tutması uygula-
mada birçok hak ve özgürlüğün
kullanılmasının -âdeta- ortadan
kalkması gibi sonuçlara yol aç-
mıştır.
• O bakımdan her hak ve öz-
gürlükle ilgili sınırlar ilgili mad-
desinde özel olarak belirtil-
miştir.
• Yasama, maddi ve manevi
varlığını koruma ve geliştirme
herkesin hakkıdır. Onun için
ölüm cezasına izin verilmez.
Kimseye işkence ve eziyet ya-
pılamaz.
• İşkence ve eziyet sadece ki-
şinin vücut tamlığına saldırı ve
fiziki etkiden ibaret değildir;
manevi de olabilir. O nedenle
"kimse insan onuru ile bağdaş-
mayan bir cezaya, işlem ve ey-
leme tabi tutulamaz."
• Hiç kimse zorla çalıştı-
rılarraz.
• Herkesin kişi özgürlüğü ve
güvealiği vardır.
• Bu özgürluk anayasa ile sa-
yılan ve biçim ve koşulları ya-
sada açıkça gösterilen dıırumla-
rın dışında kısıtlanamaz.
• Tutuklama ve yakalamanın
koşulları da anayasa ile be-
lirlidir.
• Yakalanan ve tutuklanan
kişilere, her türlü savunma hak-
kı ve en kısa zamanda hâkim
önüne çıkarılma güvencesi sağ-
lanmıştır.
• Yakalanan ve tutuklanan
kişiye avukat tutması ve görüş-
mesi için olanak sağlama ve gö-
rüşme isteği hiçbir biçimde en-
gellenemez.
• Anayasal kurallara aykırı
eylem ve işlem, ilgililerin huku-
ki ve cezai sorumluluğunu ge-
rektirir. Bu yolla yapılmış işlem-
lere geçerlik tanınmaz.
• Herkesin özel yaşamına ve
bunun gizliliğine saygı asıldır.
Adli soruşturma ve kovuştur-
manın gerektirdiği istisnalarda
arama ve el koyma anayasa ku-
rallarına bağlanmıştır.
• Konut dokunulmazlığı, ha-
berleşme özgürlüğü, yerleşme ve
seyahat özgürlüğü anayasada
belirtilen durumlarda özüne do-
kunulmaksızın yasayla sınırla-
nabilir.
• Din ve vicdan özgürlüğü
asıldır. Kimse ibadete, dini ayin
ve törenlere katılmaya, inanç ve
kanaatlerini açıklamaya zorla-
namaz; inanç ve kanaatlcrinden
dolayı kınanamaz ve suç-
lanamaz.
• Din ve ahlak eğitim ve öğ-
retimi devletin gözetim ve dene-
timi altında yapılır. Din eğitim
ve öğretimi, laik cumhuriyet
esaslanna uygun olarak kişile-
ri n kendilerinin, küçüklerin ise
yasal temsilcilerinin istemlerine
bağlıdır.
• Düşünce ve kanaat özgür-
lüğü bunlan söz, yazj, resim ve-
ya başka yollarla tek başına ya
da toplu olarak açıklama ve
yayma hakkını da kapsar.
• Bilim ve sanat, eğitim ve öğ-
renim özgürlükleri, basın özgür-
lüğü, toplantı ve gösteri hak ve
özgürlükleri (dernek kurma öz-
gürlüğü / toplantı ve gösteri
hakkı) ve hak arama özgürlüğü
anayasal güvence altına alm-
mıştır.
• Devlet bütün bu hak ve öz-
gürlüklerin çoğulcu toplum ya-
pısının gereklerine uygun biçim-
de kullanılmasmı sağlayacak
önlemleri almakla yükümlüdür.
Bütün bu alanlarda anayasada
yazılı nedenlerin dışında kısıtla-
ma ya da sınırlama getirilemez.
• Kişinin hakları ve ödevleri
yanında sosyal ve ekonomik
hak ve ödevleri de anayasada
yazılır.
• Ailenin korunması, mülki-
yet hakkı, kamulaştırma, dev-
letleştirme ve özelleştirme ana-
yasada önemli ilkeler olarak ve
objektif öngörülerle yer al-
mıştır.
• Kentsel gelişmenin ulaştığı
yeni gelişmeler ve gelecekte ya-
ratacağı sorunlar göz önünde
tutularak, "Arsa üzerinde hak-
sız kazancı önleyici önlemleri
almak" devlete bir ödev olarak
yüklenmiştir.
• Tarım alanında çalışanla-
nn, esnaf ve sanatkârların, ko-
operatifçiliğin desteklenmesi ve
tüketicilerin korunması devletin
ödevleri arasında sayılmıştır.
• Çalışma, belli koşullar için-
de herkesin hakkı ve ödevidir.
Sadece işçilerin değil bütün ça-
lısanlarııı ve işverenlerin sendi-
ka kurma ve sendikalı olma
hakkı tamnmıştır. Bu alanda iş-
çi ve memurlar arasındaki aynm
ilke olarak giderilmeye çalışıl-
mış; toplu iş sözleşmesi ve grev
hakkına ilişkin hükümler, eme-
ğin üretimdeki yerine ve uluslar-
arası değer ölçülerine göre dü-
zenlenmiştir. Yalnız menfaat
grevine değil, hak grevine de yer
vermek emeğin, toplu iş sözleş-
mesinden beklenen amacın ve
hakkaniyetin kaçınılmaz gereği
sayılmıştır.
• Siyasal haklar ve ödevler
alanında, seçme ve seçilmede
özgür bir toplumun gerekleri
gözetilmiştir.
• 18 yaşını bitiren her yurtta-
şın siyasal partilere, seçimlere ve
halk oylamasına katılma; 25 ya-
şını bitiren yurttaşlann seçilme
hakları temel olarak öngörül-
müştür.
• 1982 Anayasası'nın siyasal
partiler kurma ve üye olma ala-
nında getirdiği haksız kısıtlama-
lar kaldınlarak bu alanda çoğul-
cu demokrasi gereklerine uygun
düzenlemelerin önü açılmıştır.
Üniversite öğretim üyelerinin si-
yasal partilerde görev almalany-
la ilgili yasak kaldınlmıştır.
• Anayasalann oluşumunu
da demokratik rejimin geleceği-
rü de önemü ölçüde etkileyen ve
bir anlamda beürleyen seçim ya-
sasıyla ilgili olarak "seçimlerin
adaletli bir temsil ile istikran,
demokratik ölçülere uygun bir
denge içinde sağlayacak biçim-
de düzenlenmesi" anayasal bir
kural haline getirilmiştir.
• Bu hükümle Türkiye'de çok
partili siyasal yaşam dönemin-
de uygulanan çeşitli seçim sis-
temlerinden edinilen deneyimle-
rin ışığında, ilk kez, yasa koyu-
cuya seçim sistemi ile ilgili bir
direktif verilmektedir. Bu hü-
kümle seçim sistemlerinin iki te-
mel ilkesinin, adalet ve istikrar
ilkelerinin demokratik ölçülere
uygun bir sentez içinde birlikte
uygulaması öngörülmektedir.
Bu hükümle anayasada belirli
bir seçim sistemine yer verilme-
mekte, ancak yasa koyucunun
seçim sistemini düzenlerken göz
önünde bulunduracağı temel il-
keler belirtilmektedir.
• Yasa koyucu, seçim sistemi-
ni düzenlerken anılan iki temel
ilke arasında demokratik ölçü-
lere uygun bir denge kuracaktır.
Bu çerçeve içinde yasa koyucu-
ya iilke gerçeklerine ve gereksin-
melerine uygun bir seçim siste-
mi kabul etmek ya da değiştir--
mek olanağı verilmektedir.
Cumhuriyetin temel
organlan
YASAMA
• Türkiye Cumhuriyeti parla-
menter sistem esaslanna göre
kurulmuştur. "Egemenlik Ka-
yıtsız Şartsız Milletindir" ilke-
sine bağlı olarak yasama erki
Türkiye Büyük Millet
Meclisi'ndedir.
• Yasama, yürütme, ve yargı
erkleri arasında ayırıma dayalı
bir denge öngörulmüştür.
• Bu denge anlayışı
TBMM'den kopuk bir yürütme
oluşumuna yol açmamalıdır.
Milli mücadeleden başlayarak
cumhuriyetimizin geleneği
Türkiye Büyük Millet Meclisi'-
nin üstünlüp noktasmdadır.
Başkanlık ya da yan başkanlık
sistemlerine özenmenin ülke ya-
ranna ciddi ve inandırıcı hiçbir
gerekçesi olmadığj gibi, bu ge-
leneği de temelden sakatlayacağı
düşünülmüştür.
• Yasama ve yürütme erkleri
klasik "parlamentolu demokra-
si"nin gereği olarak Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nde top-
lanmaktadır.
• Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi'nin tek meclisten oluşması
öngörulmüştür. Nüfusun yo-
ğunlaşması ve ülkenin boyutla-
rı gözetilerek üye sayısı olarak
500 elverişli bir büyüklük sayıl-
mıştır.
• Buna karşılık TBMM'nin
üye tam sayısının en az üçte bi-
riyle toplanabileceği ilkesi kural
olarak korunmuştur. Bu hüküm
korunurken Türkiye Büyük
Millet Meclısi Üyelerinin klasik
yasama görevlerinin yanı sıra
seçim bölgelerinde ve ülke dü-
zeyinde çalışmalar yapmasına
olanak verilmesi ve bunun de-
mokrasinin yaygınlık ve gerçek-
lik kazanmasında olumlu katkı-
ları olacağı düşünülmüştür.
• Yasa gücünde kararname
yetkisinin sınırlı tutulması zo-
runludur. Bu yetki, yasama er-
kinin temel işlevi olan yasa yap-
ma ve hukuk kurallarını düzen-
leme yetkisinin yürütme erkine
devri niteliğindedir.
• Meclisin vereceği yetkiye
dayanarak Bakanlar Kurulu'-
nun bazı konulan yasa gücün-
de kararnamelerle düzenlemesi,
çağdaş devlet yaşamının gerek-
tirdiği bir uygulamadır. Bizim
anayasal düzenimizde
TBMM'ye ait olan yasama yet-
kisinin devredilmezliği ilkesi
egemen olduğundan, yasa gü-
cünde kararnamelerle yapılacak
düzenlemelere ancak zorunlu
durumlarda gidilmesi ve bunla-
nn, yasama yetkisinin Bakanlar
Kurulu'na devredildiği izlenimi-
ni bırakmayacak ölçüde tutul-
ması gerekmektedir.
• 1982 sonrası uygulama, bü-
tünüyle farklı yönde gerçekleş-
miş; kural koyma işlemlerinin
çoğunluğu, herhangi bir zorun-
luluk olmadığı halde, yasama
organı âdeta dışlanarak yasa gü-
cünde kararnamelerle yapıl-
mıştır.
• Uygulamanın getirdiği bu
sorunları ortadan kaldırmak
amacıyla, yasa gücünde karar-
name çıkarma yetkisinin Bakan-
lar Kurulu'na ancak ivedilikie
düzenleme gerektiren hallerde
verilebileceği belirtilmiş, böylece
yetki verilecek durumlar sınır-
landırılmıştır.
• "Anayasada yasayla diizen-
lenecegi bUdirilen konulann, ya-
sa gücünde kararnamelerle
düzenlenemeyeceği" ilkesine
açıkça yer verilerek bu konuda-
ki tartışma ve kuşkular sona er-
dirilmiştir. Yasa gücünde karar-
namelerle düzenlenemeyecek
konular, sıkıyönetim ve olaga-
niistii haller bakımından farklı
tutulamaz. Olağanüstü hal ve sı-
kıyönetimde hak ve özgürlük-
lerle ilgili düzenlemelere daha
fazla özen gösterilmeli ve bu
alanlarda yetki yalnız Meclis ta-
rafından kullanılmalıdır.
• 1982 Anayasası'nın konuya
ilişkin 91. maddesinin 5. fıkra-
sında yer alan "sıkıyönetim ve
olağanüstü hal kanun hükmün-
de kararnameleri" kesin olarak
kaldınlmıştır. Bu tür kararna-
melerin hukuk devleti anlayışıy-
la bağdaşma olanağı yoktur.
• Yasa gücündeki kararname-
lerin yürürlüğe girmeleri,
TBMM komisyonlarında ve ge-
nel kurulunda görüşülmeleri,
meclisce kabul, değiştirilerek
kabul veya reddin sonuçlan ko-
nularında önceki anayasalann
ilkeleri benimsenmiş; ancak, ya-
sa gücündeki karamamelerin
TBMM'de makul süre içinde
görüşülmesini sağlamak için
"Resmi Gazete'de yayımiarın-
dan başlayarak doksan gün için-
de Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi'nce görüşülüp karara
bağlanacaklan" ilkesi gerekli
görülmüştür. Bu süre içinde ka-
rara bağlanmayan yasa gücün-
de kararnameler kendiliğinden
yürürlükten kalkacaktır.
• Yasama erkinin, hükümeti
denetleme işlevini elverişli bi-
çimde işletmesini sağlayacak
düzenlemeler getirilmiştir.
• Seçimle iş başına gelmeyen
hiçbir kurum ve kişiye yasama
yetkisi ya da bu yetkiye el uzat-
ma anlamına gelebilecek bir guç
verilmemiştir.
YÜRÜTME
• 1982 Anayasası hazırlanır-
ken "güçlü yürütme" anlayışın-
dan yola çıkılmış; ayrıca yöne-
timin cumhurbaşkanı kanadını
alabildiğince güçlü kılabilmek
için yetkiler geniş tutulmuştur.
• Güçlü cumhurbaşkanı ile
güçlü yürütme farklı kavramlar-
dır. 12 Eylül yönetiminde dev-
let başkanına verilmesi öngörü-
len geniş yetkilerin -özelükle
yargı organlanna yönelik atama
ve seçme yetkilerinin- yanlışlığı
iyice anlaşılmıştır.
• Bugün ise yan başkanlık
sistemiyle yürütmeyi tek başına
sürüklemeyi amaçlayan bir an-
layış egemendir. Başkanlık sis-
teminin, yönetimine özenilen
ABD'de farklı bir tarihsel geli-
şimi vardır. Federatif sistem
başta olmak üzere önemli siya-
sal ve sosyal güvence ve karşı
ağırlıkların varlığı nedeniyle
ABD'de geçerli olan bu sistemin
ülkemizde olumlu sonuç verece-
ği söylenemez. Türkiye'de sal-
tanattan cumhuriyete geçerken
"ulusal egemenlik" ve "mecli-
sin üstünlüğü" kavram ve ku-
rumları yeni rejimin güvencele-
ri olarak kurulmuş ve cumhuri-
yetin demokratik gelenekleri bu
güvenceler üzerinde yükseltil-
miştir. Geçmişinde köklü de-
mokratik gelenekler yerine tek-
çi yönetimler taşıyan toplumlar-
da, yönetimi bir anlamda ulu-
sallıktan kişiselliğe dönüştüren
"başkan" sistemlerinin olumlu
sonuçlar vermediği bilinmekte-
dir. Nitekim Latin Amerika
devletlerinde başkanlık sistemi
olumsuz sonuçlar vermekte,
dikta rejimine dönüşmekte; de-
mokrasinin işleyişine sık sık ara
verilmesine yol açılmaktadır.
• Bu anlayışla, parlamenter
sistemde sorumluluk taşımayan
cumhurbaşkanına, yüksek öğre-
tim alanından yargının hemen
her bölümüne kadar geniş yet-
kiler tanımak uygun görülme-
miştir. Bu alanda parlamenter
sistemin gerekleri ve buna uy-
gun 1961 Anayasası'nın 97.
maddesi esas alınmıştır.
• Olağanüstü yönetim hukuk
rejimi dışında değildir. Hukuk
devleti ve hukukun üstünlüğü
kuralları bu dönemde de geçer-
liliğini korur. Keyfiliğe ve so-
rumsuzluğa kapı aralanamaz.
Bu nedenle, yetki yasası aran-
maksızın olağanüstü dönemler-
de yasa gücünde kararname çı-
karma veya bu karamamelerin
Anayasa Mahkemesi denetimi
dışında tutulması gibi hükümle-
re anayasada yer verilmemiştir.
Kurumun işleyiş biçimi ve yü-
rürlük süre.-i buna göre düzen-
lenmiştir.
• Üniversitelere bilimsel, yö-
netsel ve mali özerklik tanınmış;
YÖK sistemi kaldınlmıştır.
Yüksek Öğretim Kurumları,
kendi içlerinden seçtikleri or-
ganlar eliyle yönetileceklerdir.
Ayrıca öğretim üyeleri siyasal
partilerin genel merkez organla-
rında görev alabileceklerdir.
• Üniversitelerarası eşgüdü-
mü sağlamak, toplum gereksi-
nimlerine uygun araştırmalar
yapılması amacıyla, ülkenin in-
san gücü gereksinimini göz
önünde tutarak planlama yap-
mak ve önerilerde bulunmak,
üniversitelere aynlan kadro ve
kaynaklann dengeli dağılımı ve
verimli kullanımı için araştırma-
lar yapmak ve alınabilecek ön-
lemler konusunda hükümet ve
ilgili makamlara önerilerde bu-
lunmak, yeni kurulacak üniver-
siteler için görüş bildirmek ama-
cıyla, üniversitelerin kendi üst
kurullannca belirlenecek aday-
lar arasından seçilen Yüksek
Öğretim ve Eğitim Kurumu ön-
görulmüştür.
• Radyo ve televizyon yayın-
lan devlet tekelinden çıkanlmış;
kamusal ve özel bütün yayınlar
için tarafsızlık kuralı getiril-
miştir.
• Devletçe kurulan ve özerk-
liği sağlanan radyo ve televizyon
kamu tüzel kişiliği yanında, or-
tak kurallara bağlı olmak koşu-
luyla, günün teknik gelişmeleri
karşısında, tüzel kişilere ve ka-
mu kuruluşlanna-da radyo ve
televizyon istasyonlan kurabil-
me hakkı tamnmıştır. Ancak,
gerek kamu kuruluşu olan TRT
ve gerekse özel radyo televiz-
yonlar için kamu denetimi ya-
pacak özerk bir yüksek kurul
öngörulmüştür.
• Radyo ve televizyonun bir
kitle iletişim aracı olarak toplu-
mun yaşamındaki büyük öne-
mi, çağdaş teknolojinin de etki-
siyle giderek büyümüştür. Top-
lumsal yaşamı her bakımdan bu
denli etkileyen bir başka araç
yoktur. Bu etkileme gücü, rad-
yo ve televizyon yönetiminin ta-
rafsızlığmın da önem ve değerini
arttırmıştır.
• 1961 Anayasası ile kurmn-
laştırılması öngörülen TRT ku-
rumunun yapısı 1971 değişikli-
ği ile "tarafsız" olarak nitelenen
bir hukuksal ve yönetsel statü-
ye dönüştürülmüştür. 1982
Anayasası da aynı ilkeyi benim-
semiş; ancak, 20 yıllık uygula-
ma özerklik olmadıkça tarafsız-
lığın sağlanması olanağınm bu-
lunmadığını göstermiştir.
• Son dönemlerde dünyada-
ki gelişmeler, daha önce özgür-
lükçü demokrasiler içindeki ül-
kelerde de yürürlükte olan dev-
let tekeli anlayışı yerine ikili bir
sistemin yerleşmesine yol açmış-
tır. Bir yandan teknolojinin ola-
ğanüstü gelişmesi, öte yandan
insan hakları, anlatım ve ileti-
şim özgürlükleri ve hukuk ala-
nında ortaya çıkan çoğulcu ye-
ni bakış açıları böyle bir geliş-
meyi zorunlu kılmıştır.
• Devlet tekelinin uygulandı-
ğı dönemde radyo ve televizyon
yönetiminin siyasal iktidarların
müdahalesinden bütünüyle kur-
tulması, özerkliğe kavuşması
sağlanamamıştır.
• Ayrıca çoğulcu demokrasi,
iletişim alanında da çoğulculu-
ğun gerekliliğini ve yararlarını
gündeme getirmektedir. Özel
radyo ve televizyon yayınlanna
olanak verilmesinin temel nede-
ni budur.
Ancak, bütün bu yayınların
temel ilkelerini saptamak, de-
netlemek, kamu yararına ve in-
san kişiliğinin gelişmesine yöne-
lik bir düzen sağlamak bakımın-
dan bir otoritenin oluştunılması
da kaçımlmazdır.
• Radyo ve Televizyon Yük-
sek Kurulu adını taşıyan bu ku-
rul hem devlet adına yayın ya-
pacak özerk radyo ve televizyon
kurumunun; hem de çoğulculu-
ğun sağladığı olanaklardan ya-
rarlanarak radyo ve televizyon
yayını yapmak isteyen özel ku-
ruluşlar ile kamu kuruluşlanmn
yayınlanna izin verecek; bu ya-
yınlan izleyip gerekirse izinlerini
kaldıracaktır.
• Oluşturulan kamu otorite-
sinin tarafsızlığmın sağlanabil-
mesi için özerkliği esas alınmış-
tır. Üyelerin seçiminde ise taraf-
sızlığa, deneyim ve yeterliliğe
ağırhk veren kunımlararası den-
geli bir oluşuma özen gösteril-
miştir.
• Kamu kurumu niteliğinde-
ki meslek kuruluşlanmn organ-
larının yargı kararı olmadıkça
görevden uzaklaştınlamayacağı
hükmü getirilerek ve yürürlük-
teki anayasada mülki amire bu
konuda yetki veren düzenleme-
ler kaldınlarak demokratik ço-
ğulculuğun kurumlaştınlmasına
çalışılmıştır.
• Yürütme içinde yeni bir dü-
zenleme olarak Genelkurmay
Başkamnın görev ve yetküilerin-
den dolayı Milli Savunma Baka-
nı'na karşı sorumlu olması be-
nimsenmiştir.
Genel idare içinde yer alan
Diyanet Işleri Başkanbğı'nın ör-
gütlenme ve çahşmalarında la-
iklik ilkesinin göz önünde tutu-
lacağı, siyasal düşünce ve inanç
ayınmlan dışında kalınarak ulu-
sal dayanışma ve bütünleşmeye
katkı yapmaya özen gösterilece-
ği vurgulanmıştır.
• Yürütme içinde yerel yöne-
timlere ilişkin olarak yeni hü-
kümler öngörulmüştür.
• "11, belde ve köy halkımn
ortak yerel gereksinimlerini kar-
şılayan ve genel karar organla-
rı halk tarafından seçilen kamu
tüzel kişileri" olarak tanımla-
nan yerel yönetimler sivil top-
lumsal gelişmenin en önemli bi-
rimleridir. Bu birimlerin yetki,
işlev ve etkinliğinin ilçe yapıla-
rırîı da kapsayacak biçimde ge-
lişmesi ve başansı ülkemizin de-
mokratik gelişiminin derinlik ve
süreklilik kazanmasının güven-
cest sâyılmışur. ,—.-.--
• Yerel yönetimlerin seçilmiş
organlannm organlık sıfatını
kazanma ya da kaybetmeleri
konusunaki denetimin ancak
yargı yoluyla yapılacağı öngö-
rülmüş; 1982 Anayasası'nın bu
kuralı uygulamada işlemez ha-
le getiren düzenlemesi kaldınl-
mıştır.
• Her ay bir ya da birkaç bel-
dede yapılacak seçim havasınm
sakıncalan göz önünde tutula-
rak yerel yönetim ara seçimle-
rinin de yüda bir kez, yasada be-
lirtilen günde yapılması benim-
senmiştir.
YARGI
• 1961 ve 1982 anayasaların-
da yer alan "Yargı yetkisi Türk
milleti adına bağımsız mahke-
melerce kullamhr" ilkesine bağlı
kalınmış; yargının bağımsızlığı
ve yargıç güvencesi esas alınmış-
tır. Parlamenter demokrasinin
doğal ürünü olan parlamento-
nun üstünlüğü, hukukla sınır-
landıntmış ve yargı ile dengelen-
miş bir "demokratik hukuk
devleti" ilkesi üzerinde temel-
lendirilmiştir.
• Yargının bağımsızlığı yar-
gıçların güvencesiyle sağlanır.
Bu nedenle yargıçların atama,
yükselme ve yer değiştirme iş-
lemlerini üstlenecek Hâkim ve
Savcılar Yüksek Kurulu'nun,
yürütmenin her türlü etkisinden
uzak tutulmasını, yargınm siya-
sal otoriteden bağımsızlaştınl-
masım sağlayıcı bir düzenleme
getirilmiştir.
• Çağdaş toplumlarda hukuk
devleti ilkesinin vazgeçilmez bir
öğesi olarak kabul edilen Ana-
yasa Mahkemesi, yargı içinde
ayrı bir bölümde değil, yüksek
mahkemelerin başında düzen-
lenmiştir. Bu yüksek mahkeme-
ye yapılacak seçimlerin ağırlığı
ve önemi karşısında, mahkeme-
nin oluşumunda tek kaynakla
sonuçlanan üye seçimi yerine
dengeli bir oluşuma özen göste-
rilmiştir. Üye seçiminde Yargı-
tay, Danıştay, Askeri Yargıtay'-
ın öncelikli payı yanında Cum-
hurbaşkamna üniversitelerarası
kurul ve Türkiye Barolar Birli-
ği'nce belirlenecek iki kat aday
arasından dört üye seçme hak-
kı tanınmış; Sayıştay'a ve Ana-
yasa Mahkemesi'ne de birer
üyelik verilerek on beş üyelikle
kurul tamamlanmıştır.
• Adli, idari yargı ile askeri
yargı esasına dayalı Yargıtay,
Danıştay ve Askeri Yargıtay,
Yüksek Mahkemeler olarak ön-
görülmüş; 1961 Anayasası'na
1971 değişikliği ile eklenen As-
keri Yüksek İdare Mahkemesi'-
ne yer verilmemiştir.
• Yargının bağımsızlığı yanın-
da hızlı işlemesi ve toplumdaki
adalet beklentilerini karşılama-
sı da esastır. Bu açıdan, bu bek-
lentileri karşılayacak kural ve
kummlaşmalara özen gösteril-
miş; özelükle Anayasa Mahke-
mesi kararlannın sonuç kısmı-
nın (kısa kararın) yayımlanma-
sıyla yürürlüğe gireceği hükmü
getirilerek aynca anayasada sa-
yılan durumlarda uygulamanın
durdurulmasına, uygulamaya
başlanmışsa geçersiz sayılması-
na karar verme yetkisi tanına-
rak bu amaca ulaşılmaya çalışıl-
mıştır.
• Savunma mesleğinin de sav-
cılık ve yargıçlık tneslekleri ile
birlikte yargı bölümü içinde yer
almasının zamanının geldiği dü-
şüncesiyle. savunmaya bu bö-
lümde özel bir yer verilmiştir.
Yargı erkinin "sav-savunma-
yargı" üçlemesi ile gerçekleşece-
ği tartışmasızdır. Adaletin bu üç
öğesi birbirinden ayrı düşünüle-
mez.
• Savunma, yargının bir ta-
mamlayıası olduğu gibi, onuru-
nun da koruyucusudur. Savun-
ma eksik olursa, adalet de inan-
dırıcı olmaz.
• O nedenle çağdaş anayasa
anlayışına uygun bir kurumlaş-
ma modeli önerilmiştir.
• Aynı biçimde çağdaş hukuk
devleti anlayışmın bir UrünU
olarak "adalet kolluğu" kurul-
ması ve adli makamlara bağlı
olarak çalışması öngörulmüş-
tür. Adb' hizmetin düzenli ve iyi
çalışması, aynı zamanda bu gö-
rev i üstlenen özel ve güvenceli
bir kolluk gücünün bulunması-
nı da gerekli kılmaktadır. Adli
hatalann önlenmesi ve ülkemiz-
de hiç azalmayan işkence yakın-
malannın önüne geçilmesi dü-
şüncesi de adliyeye bağlı kolluk
oluşturma savını güçlendir-
mektedir.
KALDIRILAN
KURUMLAR
a) Devlet Denetleme Kurulu:
Kamu ve bunun dışında kalan
bir kısım kurum ve kuruluşlan
denetleme, bunun için örgütlen-
me, gereken her türlü işlemi
yapma yürütmenin görevidir.
Cumhurbaşkanının atadığı Dev-
let Denetleme Kurulu üyeleri eli
ile yaptınlacak bir denetlemenin
parlamenter şistemle bağdaşma-
dığı açıktır. Üstelik bu kurulun
var olduğu dönemde ülkeye her-
hangi bir yarar sağlamadığı da
bilinmektedir. Bu nedenlerle
Devlet Denetleme Kurulu'na
ilişkin bir anayasa hükmü dü-
zenlenmesine gerek görülme-
miştir.
b) Atatürk Kültür, Dil ve Ta-
rih Yüksek Kurumu: Hukuksal
ve sosyal açıdan dokunulmazbğı
kuşku götürmeyen "Atatürk'ün
vasiyeti"ne uygun bir yasal dü-
zenleme yapılabilmesini sağla-
mak için bu 12 Eylül Kurumu'-
nun ortadan kaldırılması zo-
runludur.
c) Devlet Güvenlik Mahke-
meleri: 1982 Anayasası'nın 143.
maddesinde yazılı Devlet Gü-
venlik Mahkemelerinin olağan
yargı düzeni içinde uyumsuzlu-
ğu ve olağanüstü mahkeme gö-
rünümü göz önünde tutularak
hukuk devleti açısından bu sa-
kıncalı yargı kurumunun kaldı-
rılması öngörülmüştür.
d) Askeri Yüksek İdare Mab-
kemesi: tdari yargıyı güçlü ve
kapsamlı biçimde gerçekleştir-
mekte olan Danıştay gibi bir ku-
ruluş karşısında Askeri Yüksek
İdare Mahkemesi yersiz ve ge-
reksiz görülerek kaldırılması
önerilmiştir.
Bütün bu kurumlann yanı sı-
ra, çeşitli haksızlıklara yol açan
ve birçok bakımdan hukuk dev-
letini işlemez kılan, giderek bir
dönemin uygulamalarını özel
biçimde yargı önünden kaçır-
maya çalışan 1982 Anayasası'-
nın geçici hükümleri de kaldınl-
mıştır.