22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23NİSAN1991 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TURKİYE'DE BUGÜN Devtet Meteoroloji Işlen Genel Mûdürtüğû'nden alınan bilgiye göre yurûun batı kesimleri çok bulutiu, Marmara, Ege, içAna- dolu'nun batsı, Akdenız ıle Bat Karademz'in iç kesımlen yağ- murkı, ötekı yerler açık geçe- cek. HAVA SICAKLIĞI. Ûnemlı bir değişıklik olmayacak. RÛZ- GÂR: Kuzey ve doğu yönlerden orta kuvvette, yagış alan yerier- de yağış anında kuvvetli olarak esecek. Deniztefde: Akdeniz gündoğusu ve keşjşJeme, diğer denizlerde yıldız ve poyrazdan Adana Adapazan Adıyaman Alyofl Ajn Ankara B 26° U» ftyarüalm B 20° 9°E*fT« A 22° 8° £rzmcan Y 21° 9°Erzurum A 20° 4»Esloşehr V 20° 8"Gaaantep B 2S> 16° firesun 24° 8°Mansa 18° 8°K.Maras 21° 7°Mefsm 17° 2°Mu0a 21° 7°Mu$ 23° 9»Hfl<te 20°r > (W Vıolya Anvm aalıtes» Y 25°12°GûmûşianeB 6 kuvvetınde saatte 27 denız mılı hızla esecek. Dalga yüksektığı 1.5, yer yer 2-3 m dolayında bulunacak. Van Gölûnde hava- Açık geçecek, rûzgâr kuzey ve doğu yönlerden orta kuvvettB esecek. Göl kûçük datgalı olup, görijş uzaklığı 10 km. dolayında olacak. Bınga 81*5 Boiu Bursa ÇanairtaJe Çonun OenOi B 19° 11° HaMdn Y 26° 11» Isparta B V 7°istwbul B 20° e°lzmır A 21° 7°Kare A 22° 8°Kastamomı Y 20° 8°Kays«cı B 22° 10° Kjrfctara» B 19° 11° tonya Y 19° 10° KıOltfl Y 25° 12° Malatya 20° 6°ta 20° 4°Saman 24° 7°Sı»t 19° 8°Smop 23°ir > Snas 13° 2"TekrtaO 19° 7°*ataxı 21° 7°Tüncdi 18° 8°Uş* 21° 7°V» 21° 7°VtaBat 22° 7°Zongul(iak B 21» 8° B 24» 12° B 25° 16° B 25° 10° A 22» 8° Y 23» 8° B 20°12° B 21° 11» B 20° 4° A 25° 13° Y 18° S° B 17° 9° 8 21° 11° A 21° 6° Y 21° 8° A 20° 4° Y 18° 4° Y 19° 11° * * * B-buluflu frgune* K-tart S-so4 Y-*a4murtu BULMACA 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Piyasayı dolaşa- rak bağlı bulunduğu şirket adına sipariş alan ya da müşteri bularak ticari mal satan kimse. 2/ Ça- maşırcı ayı da deni- len ve Kuzey Ameri- ka'da yaşayan bir ' kürk hayvanı... Ser- gen. 3/ Halk şairi... Her yiyecegi canı çe- ken. 4/ Toy kuşunun ' iri bir türii... Aracı. 5/ Bir gıda raadde- si... Osmanhlar dö- neminde Romanya'nın yerli halkına verilen ad. 6/ Süs. 7/ Metal sapla- ma... Yapım. 8/ Şeker üretiminde bil- lurlaşan şeker abndıktan sonra ka- lan posa... Anadolu'da kuralnıuş es- ki bir uygarhk. 9/ Sahip... Kimi fel- sefe ve din kuramlannın dayandığı temellerden her biri... ' YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Organ yerine takılan parça ya da aygıt... Bir nota. 2/ Mısır... Onceden verilen güvence parası. 3/ Eskiden Istanbul'da Köprü ile Ada- lar arasında deniz taşımacılığını Ustlenen işletme... En küçük sosyolojik birim. 4/ Yağmur ya da güneşten korunmak için ya- pılan ve arkası bir duvara verilen çatı. 5/ Yabanıl hayvan ban- nağı... Karışık renkli... Kenar süsü. 6/ Fazla bön, avanak. 7/ Bir işi yaptırabilme gücü... Kızlık zan. 8/ Türlü nedenlerle ba- şanlı olamayan kimse... Düz dam, taraça. 9/ Uluslararası Gti- reş Federasyonu'nun simgesi... Misket limonu da denilen küçük bir Iimon cinsi. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Çocuk Haftası başlıyor 23 NİSAN 1931 Bugün Çocuk Haftası başbyor. Millî hükûmet tarihinin başladığı günde Cumhuriyet neslinin küçük halefleri bir haftahk bayramlannın ilkini tes'it ediyorlar. Çocuk Haftası yavrulann millî bünyede bir kıymet, bir kuvvet olduğunu ifade eder. Bu yedi günlük müddet onların eğlence, zevk ve hâkimiyet devresidir. 30 YIL ONCE Cumhuriyet Bu Günü Sevmek Nadir 23 NİSAN 1961 Bugün Ulusal Egemenlik bayramını kutluyoruz. Aynı bayramı geçen yıl ttzüntü içinde geçirdiğimizi umanm ki hiçbirimiz unutmamışızdır. Sonradan olağanüstü yetkilerle bezenen meşhur 'Soruşturma Komisyonu' geçen yıl bu zamanlar henüz yeni kurulmuştu. Basın, rgençlik, halk ve muhalefet bu hale ı karşı şiddetle direnme yolunda idi. ! Milletin güvenini yitiren bir iktidar millete rağmen lyerinde tutunabilmek için her seyi göze almış ', görünüyordu. Yurt ufuklannda karanhk bulutlar ; dolaşıyordu. Anayasa dışı hareketleriyle duruma hâkim ' olacaklarıru sanan iş başındakiler, işi gittikçe azıtıyorlar, memleketi koşar adım bir çıkmaza doğru itiyorlardı. Böylesine karmakarışık bir halin uzun zaman sürüp gitmesine imkân yoktu. Ya o zamanki iktidar içine , saplandığı korkutmaca ve baskı sistemini millete zorla ; kabul ettirecek ya da millet hak, hukuk tanımıyan bu ' iktidan^düşürecekti. Bu başan, her şeyden önce Atatürk sevgisi ile yetişen, Ataturk devrimlerinin ışığından aydmlanan genç kuşakların eseridir. Böylece, 23 Nisan'da Ankara'da yeşeren egemenlik tohumu, kırk yıl içinde tüm yurdumuzu kaplıyan gürbüz ve verimli bir ağaç haline yiıkseldiğini ispat ediyor. Bununla beraber, bu bayram gününde gençlerimize hatırlatmayı yararlı bulduğum birkaç nokta var. Ulusal Egemenliği verimli ve gürbüz bir ağaca benzetirsek, o ağacın her gün bakım istediğini unutmamalıyız. Her yaşıyan varlık gibi Ulusal Egemenlik de mütemadiyen gelişmek zorundadır. Gelişme durursa ağaç kurumaya yüz tutar. Kuruyan varlıklar ise biliriz ki canlıhklanm yitirirler, şekilden ibaret kalırlar. Ulusal Egemenlik sayesinde biz yurdumuzun bütünlüğünü kurtardık. Padişahhğı kaldırdık. Vatandaşlar arasmdaki ağahk, beylik, paşalık gibi sınıf aynmlannı yok ettik. Kadm-erkek bütün vatandaşları hukukça eş hale getirdik. Yurdumuzu, eski geleneklerin geriye bağlayıcı etkilerinden kurtarıp Batı uygarlığına yönelttik. Yurdumuzun üretim gücünü artırmak, halkımızm hayat seviyesini yükseltmek uğruna birtakım çabalar gösterdik. Bu çabalann bizi özlediğimiz uygarhk düzeyine ulaştırdığını söylemek bugün güçtür. Atatürk'ün işaret ettiği yönde durmadan çalışmak, kırk yılda elde ettiğimiz sonucun ileride on katını, yüz katını başarmak zorundayız. Ulusal Egemenliğin bugünkü anlamı, kaynağını yurt ve insan sevgisinden alıyor. Türk ulusunun egemen olması demek, her Türk vatandaşının bu topraklar üzerinde eşit imkânlardan faydalanarak özgür yaşaması demektir. Seçim yolu ile iş başına getireceğimiz yöneticileri "Bir kere seçmişiz, varsın dört yıl otursunlar" diye kendi hallerine bırakmaktan sakınmalıyız. Insanlar, özellikle iktidara, yani buyurma yerine geçen insanlar belli olmuyor. Her türlü araçlardan faydalanarak onlan sürekli bir kontrol altında tutmazsak ileride hem memlekete, hem de onlara kötülük etmiş sayıhnz. Ulusal Egemenlik bayramını her yıl sevinç içinde kutlayabilmemizin başlıca şartı, teker teker hepimizin o egemenlik üzerine titrememizdir. Bayrammız kutlu olsun çocuklar! GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet Ölüm orucunda 18. gün 23 NtSAN 1990 TBKP hderleri Haydar Kutlu ile Nihat Sargın'ın, tutuklu bulundukları Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde başlattıklan 'ölüm orucu' 18. gününe girdi. 'ölum orucu'nun uzaması nedeniyle Kutlu ve Sargın'ın sağhk dunımları giderek kötüleşti. Her iki liderde de hızlı kilo kaybının sürdüğü bildirildi. Başbakan Yıldınm Akbulut, konuyla ilgili çeşitli girişimlerini sürduren "Kutlu ve Sargın'la Dayanışma Komitesi"nin randevu isteğini kabul etmedi. r »» DÜNYADA BUGÜN Bonn BrtHaal Budaocşte Cenavn Ctoytr Ctööt Dubai FmMurt âme B 8° TARTISMA Maçka Taşlık Teras'ından Eknirgân'a Emirgân çay bahçesi mekârunda tad, güzellik, temaşa, gölge, yapı ve insan ölçüsü, asırhk ağaçlar, saadet, sevgi, anılar, aşk, resim, şiir ve müzik vardır. Kısacası her köşe tarih ile doludur. Cumhuriyet gazetesinin 7 Nisan 1991 ta- rihli sayısında "Çınar katliamını protesto" başlıkh yazıda "Tarihi Emirgân çay bahçe- sine izin çıkarsa üzerine bina yapüacak" ha- beri ile bir sarsıntı geçirdim. Tahmın ediyo- rum, bu yazıyı okuyan her tstanbullu aynı sarsıntı ve irkintiyi duymuş olacaktır. Aynı yazıda "İçinde dokuz tane yüzyıllık çınar agaa bulunan çay babçesine bina vapüma girişimi tepkiye yol açü. Yore sakinleri in- şaat izni verilmesini engellemek amacıyla imza kampanyası başlattı" denilmektedir. Şimdiye kadar tstanbul'a yapılanları bi- lenler için Emirgân'da olanlan anlamamak ve bu konuda şüphelenmemek elde değil. Bu hususta bağlantılar kurmak istiyorum. Sırasıyla, Maçka'da Taşlık terasını ve şark kahvesinin ortadan kaldınlarak manzara ve silueti bozan Boosphorus oteli, Yıldız Sa- rayı çevresinde yer alan ve Zafirler Külliye- si karşısındaki yamaca Serencebe> me\ki- inde dikilen otel, Tepebaşı'ndaki tesisler, Kadıköy iskelesinden başlayıp Bostancı'ya ve ilerisine kadar deniz doldurularak yapı- lan manasız yollar ve dolayısıyla doğanın zamanla oluşan nefis sahil çizgisinin yok oluşu, bir surü mimari kultur mirasının or- tadan silinmesi pahasına Haliç'te açılan yol ve meydanlar, yeni icat edilen restorasyon, restitüsyon usulleri, eski eserlerin yer değiş- tirmesi ve hemen yanlarına verilen izinlerle yirmi ve daha fazla katlı blokların dikile- rek mimari kültür mirasımızın ölçü ve oran- tı gibi değerlerini tumden hiçe indirmek, ağaç katliamı, her geçen gün artarak ilerle- yen kat musaadeleri, yoğunluk hesaplann- da dehşet verici artmalar, Boğaz'da yalılar önünden geçirilen yollar ve gene Bogaziçi- nin her yerde olduğu gibi yeşilden betonlaş- tırmaya dönüştürulmesi. Evet, görüyorsunuz ki hataiar bitmiyor. Ben sizlere bunlardan çok az bir miktannı naklettim. Yukarki satırlarda yalnızca birkaç tanesini vermiş olduğum örnekler de aynen böyle başlamıştı. Çıkan duman ve koku aynı. Bu mekânda tad, özellikle, temaşa, göl- ge, yapı ve insan ölçüsü, asırhk ağaçlar, sa- adet, sevgi, anılar, aşk, resim, şiir ve müzik vardır. Kısacası mekânın her noktası tarih- le doludur. Mimari ve şehircilik vardır. Böy- lesine bir bahçe mekânına verilecek rütbe ancak "Mimari Kültür Mirası" olabilir. Tekrar ediyorum, düşünmesi bile ınsam titretebilen bu konu üzerine belediyenin, Boğaziçi tmar Mudürlugu'nün, yetkili ku- rulların, Mimariar Odası'nın, ilgili üniver- sitelerin eğileceklerine ve feda edilen Maç- ka Taşlık terası ve diğerleri yarunda Emir- gân çay bahçesini kurtaracaklanna inanı- yorum. Daha doğrusu ümitliyim. Olay şu anda proje safhasında olup karar noktası- na gelmiş ya da yaklaşmış denilmektedir. Yukanki satırlarda tüm Istanbul'un bu- günkü durumunun aahğını, her gün biraz daha bozulmakta olan doğasını, siluetini ve yapılan mimari ve şehircilik hatalannı nak- letmek ve hissettirmek istedim. Dileğim, Emirgân Çınaraltı ve çay bah- çesi hakkındaki haberlerin hakikate dönüş- memesidir. Prof. Mimar MUHLJS TÜRKMEN Mimar Sinan Üniversitesi E.Öğretim Üyesi "Tartışma"ya çağrı Eğitim, çevre, kültür, sanat, politika, sağlık gibi çeşitli alanları ilgilendiren görüşlerinizi, bir okur forumu niteliğindeki "Tartışma" sayfamıza yazabilirsiniz. Yazılarınızın uzunluğunun çift aralıİclı 1.5 daktilo sayfasını geçmemesini rica ediyoruz. Yazışma adresimiz: "Tartışma", Cumhuriyet Gazetesi, Cağaloğlu 34334 îstanbul RIFATILGAZ HABABAM 8UİIFI 80YASINDA RUŞVtTİN lAMANt AS Rıfat llgaz YINE OKURLARIYLA BJRLİKTE! İMZA GÜNÜ 27 NİSAN 1991 CUMARTESİ 14.00-19.00 Cumhuriyet Kitap Kulübü Merkez Sergi Salonu, Türk Ocağı Cad. 39-41, Cağaloğlu-İstanbul 43.1ı - ErMn I TURK KALP VAKFI Muayene, Laboratuvar, Röntgen~ Tcl: 175 12 44/45 148 5866-141 1049 Fax: 166 47 12 Bağışlannız için: T.C. Ziraat liankası Nişantaşı Şb. No: 7245 Emlak Bankası Gayrcttcpe şb. No: 1562 SAVAŞ YILIARINDA BtR SÜRGÜN Kemal Sülker 5.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Tıirkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbul Ödemeü gönderilmez. Nüfus cilzdanımı kaybettim, hükümsüzdür. UTKU YA VUZ T.C. BAŞBAKANLIK AİLE ARAŞTIRMA KURUMU BAŞKANLIĞI'NDAN YÜKSEK LİSANS (MASTER) VE DOXTORA BURSLARI 1991-1992 ve devam eden öğretim yıllarmda çeşitli bilim dallannda yüksek lisans ve doktora programına başlamvş ve başlayacak, ıez ko- nuları "AİLE ÎLE tLGtLl" olan öğrencilerden başvuru şartlan ye- terli görülenler karşılıksız burs ve kitap yardım ile teşvik edilecekler- dir. Müracaat süresi 10 Mayıs 1991 tarihine kadar uzatılmıştır. Posta- da gecikme mazeret kabul edilmez. Ayrıntılı bilgj için; Fakulte ve enstituler ile kurumumuzun "Neca- tibey Cad. No: 11 Oel: 231 83 60/259-321 Sıhhiye/ANKARA adresi- ne müracaat edilebiür. Basın: 24118 İMZA GÜNÜ GÜLTEN DAYIOĞLU 23 Nisan Çocuk Bayramında küçük okuyucuları için Printemps Kitap Reyonunda son kitabı MİDOS KARTALI'NIN GÖZLERİ ve diğer yapıtlannı imzalayarak çocuklarunızla söyleşecektir. Saat: 14.00-17.00 arası PARLAMENTONUN BOYUTLARI Rahmi Kumaş 5.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu-tstanbul ödemeii gönderilmez. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ ik Köylünündüri.. Köy Enstitülü Ali Yılmaz, Ankara'da Eğitim-İş salonurvda, açıkoturumda konuşurken özetle şöyle dedi: -Türkiye, tarihinde çağı bir kez yakaladı, Köy Enstitüle- riyle. Çünkü Köy Enstitüleri okul değildi, cumhuriyetti. Köy Ertstitüleri eğer bir okul olsaydı, kalıbının içerisinde kalırdı. Cumhuriyet olduğu için cumhuriyetin bütün ilkeleri Köy Ens- titüleri'nde vardı. O arada, bir öğrencinin yetkisi neyse, öğ- retmenin yetkisi, müdürün yetkisi aynıydı. Toplantılarımızda biz, aksak bulduğumuz yönleriyle, müdürü ortaya getirir, ra- hat rahat eleştiririz. Öğrenciyi de aynı biçimde eleştiririz. Bu, bir cumhuriyetin, demokrasınin oluşumlarının bütünüyle var olduğunun kanıtıdır. Demokrası, en geniş anlamıyla Köy Ens- titüleri'nde uygulanmıştır. Ne yazık, bugün hiçbir okulumuz- da, ilkokulumuzdan üniversiteye değin, o günü bir daha görmemiz olanağı bulunmadı... Ali Yılmaz, burada bir Örnek verdi, şöyle sürdürdü konuş- masını: —Bir iki ay önceydi, Ümitköy'den Ankara'ya geliyordum; akşamın alacakaranlığı basmıştı, günlerden cuma ya da cu- martesi olabilir. Dört öğrenci el kaldırdı, ben arabamla geli- yordum. Durdum, aldım. Yolda, konuşurken öğrencilere sordum: —Nereden geliyorsunuz? —Okuldan geliyoruz. —Ne yaptınız? —Ders çalıştık. —Nerede? —Kütüphanede. —Peki, sizi taşıyacak araçlarınız yok muydu? Böyle yaya indiniz Beytepe kavşağına dek? Beytepe'yle asfaltın arası, epeyi uzak. Bir de ondan sonrası var; araç bulamasaydımz ne yapacaktınız, yaya gidecektiniz Ankara'ya dek. Gidilecek gibi bir yol değil, yirmi kilometreden çok. Niye dekantnıza soy- lemiyorsunuz ki, "Madem bu dağın başında, bu fakütte açıl- mıştır; hani bizi götürüp getirecek araçlar" demiyorsunuz? —Amcabey diye karşılık verdi bir öğrenci, "biz polis kara- koluna gidip ifade veririz; bu kolaydır. Ama dekanın kapısı- na gidip, 'Derdimiz budur' dememiz daha zordur". Bir öğrenci sordu —Siz neredesiniz? Ali Yılmaz karşılık verdi: —Ben sizin yaşınızdayken Ankara Vali yardımcısının ko- lundan tırtup, "Bu masadan sen kalkarsın, ben oturur bu işi yapanm! Bu millet, buraya layık olanı getirir, oturtur, çalıştınr" demistim. Siz niye bunu diyemiyorsunuz? —Biz bunu diyemeyiz dedi öğrenciler, "Biz kapılarımızın önündeki hizmetlilerden bile korkuyoruz. Çünkü hepsi po- lis!" —İşte demokrasi, diye sürdürdü konuşmasını Ali Yılmaz, Köy Enstitüsü öyteydi.! Müdür ortaya gelir hesap verirdi; ama dekan, öğrenciye araç sağlamadığı halde, gelip hesap ver- miyor. Öğrenci bundan yılmıştır. Tarihimiz boyunca bize, "Sen çocuksun sus, sen küçüksün sus, sen çocuksun baka baka dur" demişiz. Ama Köy Enstitüleri'nde biz bunu yıkmıştık. Bize bu öyle aşılanmıstı. Biz konuşmaya başlamıştık. Ama bugünkü okullar, bugünkü üniversite suskunlaştırılmıştır. Ali Yılmazlar, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstıtüsu'nde okur- larken DTCF'de, Ziraat Fakültesi'nde kuramsal dersler gö- rürlermiş, alanlarına göre. Orada, tümü boz urbalı olan kızlı erkekli enstitülere kentli öğrenciler "Seksenler" deriermiş uzaktan. "Seksen" dendi mi, Köy Enstitülülerin tümü oraya bakarlarmış. Adlarmı bilmedikleri kişiler için öyle deriermiş. "seksen", yüzde seksen anlamına, yani "köylü!" Ali Yılmaz Şöyle dedi: —O zaman köylerde yüzde 80'den 13-14 milyon köylü nü- fus vardı. Bugün köyde yine, 16-18-20 milyon nüfus var. Köy- deki nüfus yüzde 60'a düştü, ama kalan yüzde 20 kentlere taşındı. Onlar kentli oldu mu? Yoo... Onlaryine köylü. Gece- kondularının önünde tavukları var, inekleri var! Köylü bir ye- re gitmedi, duruyor. Demek ki Köy Enstitüsü bugün de uygulanabilir; sistem olarak Ankara'nın ortasında da Köy Ens- titülerini ilkeleri ile kurma olanağı vardı, bu gereklidir, zorun- ludur... Açıkoturumda, Mahmut Makal, Talip Apaydın, Niyazi Al- tunya da konuştular. Açıkoturumu Mehmet Kartal yönetti. Bugün yöneticiler içinde Köy Enstitülerini ilkeleriyle yeni- den kurmayı düşünecek yoktur. Olsa, onlar bir daha yöneti- me gelemezler ki. Köy Enstitülerini kapatanların başında gelen Adnan Menderes: —Odunu koysam, seçtiririm! dermiş. Hacı JÖ ne diyor? "Bugün" gazetesine geçen Teoman Erel'in 14.4.1991 günlü yazısında okudum. Şoyte yazmış Teoman: "O gün Hasan Celal Güzel'ın anlattığı ilginç anıyı da unut- madım. Güzel, bir seçim öncesinde Turgut Bey'e milletvekili ada- yı gösterilsinler diye bazı profesör ve aydınlan önermiş. —Bırak bunları Hasan, bana parmak lazım demiş Özal.bu söylediklerini milletvekili sectirirsek, her biri bir Hasan Celal olur!.." Nâzım Hikmet, 'Türk Kpylüsü" şiirinde, "O, topraktan öğ- renip/kitapsız bilendir"der. Köy Enstitülerini kuranlar Tonguç- lar, Yüceller, köylüye kitap da vermek istediler. "Topraktan öğrenip kitapla bilsin" diye. Bunu ona çok gördüler. Egemen- lik köylünün elinden alındı! Türlü oyunlarla seçımden kaça- rak ülke yonetilmek isteniyor 12 Eylülcüler, başlarda bir ara 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı bile kaldır- mak istemediler mi? Danışma Meclisı'nde Abdülbaki Cebe- ci'nin çabaları, Hıfzı Veldet Velidedeoğlunun yazıları, eleştirileri sonucu, yeniden bayram ilan ettiler, yanlışlanndan döndüler. Ali Hüsrevoğlu anımsıyor, Mümtaz Soysal da eleş- tirmiş bayramın kaldırılmasını o dönem. Abdülbaki Cebeci sayn şimdi, Numune'de yatıyor. Bir böbreği, safra kesesi, apandisrti alınmış. Durumu çok iyi. Telefon edip 23 Nisan bay- ramını kutladım! Çağdaş Yayınlan Atatürk'ten Düşünceler Derleyip Yayına Hazırlayan: ENVER ZİYA KARAL 6. BASI 15.000 lira (KDV içinde) ödemeii gönderümez. ÇAĞDAŞ YAYINLARI TUrk Ocağj Cad. 39-41, Cağaloğlu-tstanbul TÜRKİYE YÖNETİMİNDE KARMAŞA Prof. Dr. Lütfii Duran 5.000 üra (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbul Ödemdi gönderilmcx.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle