Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 DIŞ HABERLER 22NÎSAN1991
lran, topraklanna girişyapan mültecileri geçici kamplarayerleştiriyor
Sığınmacının meskeni dağlar
Kohl'ün ağır
yenilgisi
• BERLİN (AA) —
Almanya Başbakanı
Helmut Kohl'un geldiği
eyalet olan Güneybatı
Almanya'daki Rhineland-
Palatine eyaletindeki dünkü
seçimlerde, 44 yıldır
iktidarda olan Hıristiyan
Demokrat Parti'nin oy
oranının azalarak, Sosyal
Demokratlar'dan sonra
ikinci parti durumuna
düştüğü bildirildi.
Başbakan Kohl'ün "Doğu
Almanya'nın entegrasyonu"
politikası açısından bir
referandutn niteliğinde
görülen Rhineland-Palatine
eyaleti seçimlerinde, Alman
ARD ve ZDF
televizyonlannın 6500
seçmeni içeren anketlerinin
sonuçlarına göre,
muhalefetteki Sosyal
Demokratlar oylann
yaklaşık yüzde 44.4'ünü
aldılar. Kohl'ün
liderliğindeki Hıristiyan
Demokrat Parti yüzde
39'da kalırken, Yeşiller
Partisi'nin ise yüzde 6.5 oy
aldığı kaydedildi. Yeşüler,
eyalet yönetiminde Sosyal
Demokratlar'la koalisyona
gidebileceklerini açıkladılar.
Koalisyonun gerçekleşmesi
halinde, oylann yüzde
51'ine sahip olacak iki parti
yönetimi devralabilecek.
Scud saldınsı:
300 ölü
• PEŞAVAR (AA) —
Afganistan'ın doğusunda
mücahitlerin kontrolündeki
Asadabad kentine hükümet
birlikleri tarafından Scud
füzesi fırlatıldığı, ilk
belirlemelere göre 300 kişinin
öldüğü, yüz dolayında
kişinin de yaralandığı
bildirildi. Mücahitlerin
elindeki MIDIA ve ANA
ajansları, Scud füzesinin
çok sayıda mağaza ve evi
tahrip ettiğini duyurdu.
Ajanslar, yaralılann
Pakistan'a taşındığını da
bildiriyorlar. Hükümet
kuvvetlerinin bu saldırısının
Afganistan'ın doğusunda
Pakistan sınırındaki Host
kentinin mücahitlerin
kontrolüne geçmesinden üç
hafta sonrasına rastladığına
dikkat çekiliyor.
Denktaş
Londra'da
• LONDRA (AA) —
Kuzey Kıbns Türk
Cumhuriyeti
Cumhurbaşkaru Rauf
Denktaş, Kanada ve ABD
gezisinin ardından dört
günlük ziyaret için dün
Londra'ya gitti. Denktaş,
Heathrow Havaalanı'nda
Türkiye'nin Londra
Büyükelçisi Nurver Nureş,
KKTC Londra temsilcisi
Reşat Çağlar ve bazı elçilik
görevlileri tarafından
karşılandı. Denktaş'ın
Londra ziyareti sırasında
lngiltere Dışişleri
Bakanlığı'nda siyasi işler
direktörü John Weston ile
bir araya gelmesi
bekleniyor. Denktaş'ın
Londra'da yapması
beklenen diğer önemli bir
görüşme de yarın
aleyhindeki yolsuzluk
davası dolayısıyla yeniden
mahkemeye çıkacak olan
Kıbnslı Türk işadamı Asil
Nadir ile olacak. Denktaş,
bu yılın başlannda
Londra'ya göz muayenesi
için geldiği sırada da Asil
Nadir'le görüşmüştü.
Bayan
Mitterrand
İran'da
• TEBRİZ (AA) — Fransa
Cumhurbaşkanı'nın eşi ve
özgürlükler Vakfı Başkanı
Danielle Mitterrand, Iran'a
sığınan Iraklıları ziyaret
etmek üzere dün sabah
Tebriz kentine gitti. Bayan
Mitterrand, Iran'ın Batı
Azerbaycan bölgesindeki
Salmas kentinde kurulan ve
10 bin kadar mültecinin
yerleştirildiği kampı ziyaret
ettikten sonra Mahabad
kentine gidecek. Bayan
Mitterrand'ın bugün Iraklı
sığınmacıların en önemli
geçiş noktası olarak
kullandıkları Piranşehr'e
giderek Irak Kürdistan
Demokrat Partisi lideri
Mesut Barzani ile
görüşmesi bekleniyor.
İran'la Irak'ı dağlar birbirinden
ayırıyor. Dağları aşıp gelenler, dağlann
eteklerinde kamplara yerleştiriliyor.
SİNAN GÖKÇEN
BAHTARAN (tran-Irak sını-
n) — Uramanat Dağlan'nın bir
yanı Irak. öte yarunda ise bulut-
ların gölgesi; Iran topraklann-
da Hirvi mülteci kampının ca-
dırlarının üstüne düşüyor. Hir-
vi mülteci kampı, 100 bin Irak-
hnın korkulanna, umutsuzluğu-
na, beklentilerine ev sahipliği
yapıyor.
Kamplara yerleşebilen mülte-
ciler, "şaııslı" sayıhyor. Çadır-
larda yaşıyorlar. Yiyecek dağıtı-
mı belli bir düzene girmiş. Ara
sıra bir doktor yuzü görebiliyor-
lar. Kamplarda yaşayanlar,
"Saddam'ın askerierince öldü-
riılme korkusunu" üzerlerinden
atmışlar. Kötü ve yetersiz besle-
niyorlar, ama aç da değiller.
Kamplarda yasayanlann sıkıntı-
sı beklemek ve belirsizlik.
Sınır kapısında yaşanan, ya-
şamla ölüm arasında gidip gel-
meye dair bir dram. Kamplarda
yaşanan ise tekrar insanlığmı
anımsayanların, geleceklerini
kurtarma çabalan. Daha isyan- na vardıfında hemen bir grup
kârlar. Irari askerleriyle tartış- mülteci etrafunm sarıyor. Yum-
mayı büe göze alabiliyorlar. ruklar sıkılıyor. Gözler yürek
Hirvi kampındaki çadırlann buran anlamlar taşıyarak bize
hepsi Iran Kızılayı'na ait. Iranlı çevriliyor. Ve ardından Farsca,
yetkililer, büyük bir gururla bu Kürtçe bağrışmalar havaya ka-
gerçeğin altını çiziyorlar. Dağı- nşıyor. Hepsinin dediği bir:
tılan konservelerin üstünde de "Kahrolsun Saddam" ve "Kah-
Farsça yazılar görünüyor. rolsun Amerika."
Japon'undan Fransız'ına, Kampın düzenli sıralar oluş-
Ispanyolu'ndan Hindistanlısına turan çadırlan arasında dolaşı-
60 kadar yabancı gazeteciyi ta- yoruz. Mültecilerin anlattıkları
şıyan otobüsümüz Hirvi kampı- hep birbirine benziyon "Geldi-
ler, kaçtık." Çoğunluğu, Süley-
maniye'den gelen Kürtlerle, Ker-
kük'ten kaçan Türkmenler oluş-
turuyor.
Sınır kapısına yürüyerek 1-1.5
saat uzaklıktaki Hirvi kampın-
da Türkmen bir kadın, 18-19
yaşlanndaki oğlunun elinden tu-
tup bize getiriyor. Türkiye'de ak-
rabaları olduğunu anlatıyor.
"Kendimden vazgeçtim" diyor,
"Yardun edin, oğlumu Türkiye
1
ye apann." Bir kez daha acizlik,
EN ÇOK ÇOCUKLAR SEKINTI ÇEKtYOR — Türkiye ve Iran sınırlanna yıgılan yüz binlerce oranı çocuklar arasında görülttyor. Yaşamlannı snrdürmeyi başaran*çocuklardan önemli bolümiı
sığınmacı arasında en büyük sıkıntıyı çocuklar ve bebekler çekiyor. Zayıf bünyeleri, karşılaştıkla- de iklim koşullanndan ya da kötü beslenmeden dolayı hastalanıyor. Bir sığınmacı kampında yı-
n olağanüstü zor kosullara karşı çogu zaman dayanamıyor. Sıgınmacüar arasında en yüksek ölüm kanan ufak Kürt çocuklan ise şanslı. (Fotograf: Sinan Şanlıer)
bedenimizi sarsıyor.
lran hükümeti, mülteci akı-
nının başlamasının hemen ar-
dından çok sayıda mültecilere
yardım komisyonlan oluştur-
muş. Bu komisyonlar, mülteci-
lerin yoğun giriş yaptığı sınır ka-
pılannın yakınlannda merkezler
oluşturarak akışı denetim altına
almaya çalışıyor. Hirvi kampı ile
Nov Sud kapısından gelen yol-
ların birleşme noktası olan Do-
ab'da da bölgenin en büyük ko-
misyonunun merkezi var. Bu
komisyonun Sağlık Komitesi
Başkanı Dr. Recep Samedi ile
konuşuyoruz. Eğitimini Cerrah-
paşa Tıp Fakültesi'nde yapan
Samedi, bize akışı nasıl denet-
lediklerini anlatıyor:
"Sınır kapdanndan girenlere
hemen kayıt yapılıyor. Bunlar
ilk doktor muayenesinden geçi-
riliyor. Daha sonra gecki kamp-
lara naklediliyor. Hirvi, buabtf-
dan biri. Geçici kamplarda ko-
şuUar mükemmel dep. Hnkü-
met şimdi daha içierde, daha te-
şekknllii kamplar inşa ediyor.
Kısa bir zaman içinde geçici
kamplardakiler buralara götii-
riilecek."
lran hükümeti, mültecilerin
sağlık sorunlanna çözüm bul-
mak için ülkenin çeşitli üniver-
sitelerinde görev yapan çok sa-
yıda doktora sınıra gitmeleri ta-
limatı vermiş. Bunlar dönüşüm-
lü olarak görev yapıyor. Hasta
bir mülteci ilk olarak sınırda ku-
rulan cadır revirlerde muayene
ediliyor. Hasta, duruma göre
daha sonra aşama aşama büyük
hastanelere sevk ediliyor. Enağır-
lan ise Tahran'a gönderüiyor. Ay-
nca gelen mülteciler arasında
doktor ve hemşire varsa bunlar
hemen hastanelerde görevlendi-
riliyor.
lran, Iraklı mültecileri "tsla-
mi ve insani nedenlerfe" kabul
edryor. Konuştuğumuz bir Iranlı
yetkili, tran'ın kabul ettiği mül-
teciler arasında daha birkaç yıl
öncesine karşı kendisine karşı
savaşan Iraklılar da olabileceği-
ni belirtiyor. Yetkili, Iran'ın tu-
tumunda iç ve dış politik hesap-
lann da bulunabileceğini kabul
ediyor ancak şunlan ekliyor:
"Çıkarlar adına insanlan öl-
dünnek, olüme bırakmaktansa
yine çıkariar adına insanlan
ölümden knrtannak evladır".
Ingiltere'nin tanınmış Türkiye uzmanı Dr. Andrew Mango, Cumhuriyetfe demeç verdi
Talabani ve Barzani önemini yitîrdiMango PKK'nın Saddam'a ihtiyacı var. Türkiye ile
Suriye anlaştıktan sonra PKK'nın hareket imkânları
azaldı. Eğer Saddam iktidarda kalırsa, Irak üssü açık
olacaktır. Ancak Suriye, Irak ve îran sınırlan boyunca
el ele verirse PKK bitmiştir.
EDtP EMtL ÖYMEN
LONDRA — tngiltere'nin tanınmış Türki-
ye uzmanlarından Dr. Andrew Mango, Sad-
dam Hüsejin işbaşmda kaldıkça, PKK'nın
Türkiye için tehlike oluşturmaya devam ede-
ceğini söyledi. Mango, "Türkiye ile Suriye
anlaştıktan sonra PKK'nın hareket imkân-
ları azaldı. Eğer Saddam Hüseyin yönetim-
de kalırsa, Irak üssü açık olacaktır. Ancak
Suriye, Irak ve lran sınırlar boyunca el ele
verirse PKK bitmiştir" dedi.
Uzun yülar BBC'de Türkçe ve Güney Av-
nıpa Servisi yöneticüiği yapan, halen 'Tur-
key Confidential' adlı aylık bir siyasi-
ekonomik değerlendirme bülteni yayımlayan
Mango, sorularımızı şöyle yanıtİadı:
—Kuzey Irak'ta Kürt sığınmacılar için kamp-
lar kurmaya girişen Amerika'nın, her ne ka-
dar kısa bir sure için kalmak istedigini söy-
lüyorsa da bolgede etkinligini çok daba uzun
bir sureye yaymak niyetinde olduğu şeklin-
de bazı komplo teorileri var.
MANGO—Amerika, böyle bir işe girişme-
yi hiç istemedi. Kampları kısa sürede Birleş-
miş Milletler'e devretmek niyetinde, kaldı ki
bu kamplar Türkiye'nin girişimleri, hatta
baskılan sonucudur. Sorunun kökü Irak'ta-
dır, Irak'ta çözümlenmeli. Ancak sığınma-
cılann dönebilmesi için hiç olmazsa geçici ba-
zı kolaylıklar saj'anmalı.
^Sığınmacılar, Saddam Hüseyin yönetimin-
den kaçtıklanna ve bu yönetim iş başında
kaldığına göre yanmış yıkılmış evlerine, ta-
lan edilmiş işyerlerine, alt iist olmns tarlala-
nna herhalde dönmek istemeyecekterdir.
MANGO—Umulan, Saddam Hüseyin'in
şu ya da bu şekilde devrilmesi. Baskı unsu-
ru olarak da ekonomik ambargo var. Eğer
Saddam gitmezse Bagdat'ta ya da başka yer-
lerde kanşıklık olursa ona göre önlem ahn-
ması lazım gelecek. Irak ordusunun Kürtle-
ri ezmek için gereken kuvveti bulacağı ve
Kurtlerin kısa sürede dağılacaklan bir ihti-
mal olarak akla gelmcdi. 'Irak'ta direnis ola-
cak, iç savaş olabilir, bunnn sonucunda Sad-
dam Hüseyin atılacak ya da atılmazsa dahi
işler uzayacak." Düşünce buydu. Saddam'-
ın, güneyde Şiileri,kuzeyde Kürtleri kısa sü-
rede ezmesi, beklenen bir şey değildi. Bana
oyle geliyor ki, Turgut Özal Washington'-
dayken bu ihtimal hiç göze ahnmadı, üzerin-
de durulmadı. Ancak şimdi Saddam Hüse-
yin'in devrilmesi için kamplann, savaş üssü
olarak kullanılmasına izin verilmeyecck.
Kamplar, yiyeceklerini müttefiklerden alaca-
ğına göre bir kontrol imkânı olacak.
—Saddam Hüseyin yönetimine karsı en ör-
gütlü muhalefet Kurtlerdi. Şimdi bu maha-
lefet, bir anlamda Batı'ya dayanarak kendi-
sini kurtarma çabasına duşmedi mi?
MANGO—Bence 'Talabani-Barzani' ha-
reketi bitmediyse de bir faktör olmaktan çık-
tı. Talabani ve Dizai'nin Ankara'ya davet
edilmeleri, onlarda belirli bir güç olduğu dü-
şünüldüğü içindi. Tamamen bertaraf edilme-
dilerse bile kısa sürede süindiler. Kıymet-i
harbiyeleri çok azaldı. Şimdi ancak Bağdat
ve yöresindeki Sünni çoğunluk ve bunların
elindeki ordu içinde Saddam'a karşı bir ha-
reket beklenir. Harekete geçecek kişiler he-
nüz ortaya çıknuş degü. Ancak, Saddam Hü-
seyin yönetimde kaldıkça Irak hiç yardım
görmeyecek, ticaret yapamayacak, petrol sa-
tamayacaktır. Bu nedenle, en kati görüşlü
Sünniler dahi Saddam'ın gitmesi gerektiği-
ni anlayacak. Ama bu hesap tutacak mı? Şii
hesabı tutmadı, Kürt hesabı tutmadı, Sünni
hesabı da tutmazsa duruma göre bir karar
alınması gerekecek.
—Bu karan Idm alacakT
MANGO—Baü'yı kastediyonım. Eninde
sonunda tabiatta boşluk olamaz. Eğer ken-
diliğinden bu iş çözülmezse şu ya da bu şe-
kilde karışmak gerekecek. Kuzeyde de karı-
şılmayacaktı, pekala karışıldı.
—Konnnun Türkiye'yi dogrudan UgDendiren
yönüne deginirsek. PKK'nın tavn bundan
sonra ne olabiiir?
MANGO—PKK Ue Saddam Hüseyin ara-
sında zımni bir anlaşraa vardı. Bu nedenle
Barzani ve Talabani'nin gözünde PKK bir
dereceye kadar haindi. Saddam ile Ankara
arasındaki ilişki kötüleştiginde PKK bundan
yararlanmak istemiştir. Ancak PKK'nın asil
üssü Suriye ve Lübnan'daydı. Suriye, Türk-
iye ile anlaştıktan sonra PKK'nın hareket im-
kânlan azalmıştır. PKK, Türkiye için tehli-
ke oluşturmak amaayla Irak'taki üssüne muh-
tacor. Eğer Sadam Hüseyin, bir şekilde duru-
munu kurtarabilirse tabii, Türkiye'ye kin
besleyecek. O zaman PKK Irak'tan yararla-
nabilir. Eğer Saddam Hüseyin yönetimde ka-
lırsa Irak üssü açık olacaktır. PKK, dışanda
üsse muhtaçtır. Suriye, Irak ve lran bütün
sınırlar boyunca Türkiye ile el ele verirlerse
PKK bitmiştir.
DlSBASIN THEOBSERVER
Körfez krizi ve düşündürdükleri
ZBIGNIEW BREZEZ1NSKJ *
Yaptınm gücü olan
ambargonun
Amerika'nm uzun
vadeli çıkarlanna
daha iyi hizmet
edeceğini hâlâ
duşünüyorsam da
Irak'a karşı kazanılan
zaferin umulandan
da kolay olduğunu
kabul etmek
zorundayım. Ancak
savaşın jeopolitik bir
felaket ve ahlaki bir kokuşma olarak
görülmesi tehlikesi artıyor. Savaş
sonrasında görülen içinden çıkılmaz
kargaşa, iki soruyu gündeme
getiriyor:
1- Askeri zafer ne kazandırdı, ne
kaybettirdi?
2- Amerika'nın kısa ve uzun vadeli
siyasetinde etkileri neler olacaktır?
Kazancın çok etkileyici olduğu inkâr
edilemez. İlk olarak; açık seçik bir
saldırganlık geri püskürtüldü ve
cezalandınldı. Irak tehdidi ortadan
kalktı.
İkinci olarak; Amerikan askeri gücü
bundan sonra daha da ciddiye
alınacak.
Üçüncü olarak; Ortadoğu-Körfez
yöresi kesinlikle Amerikan nüfuzuna
girdi. Amerikan yanlısı yönetimler ve
lsrail şunaı Kenaııennı aana guvenli
hissedecekler.
Dördüncü olarak; yakın zamana
kadar ABD'nin Ortadoğu'daki rakibi
Sovyetler Birliği kenarda, köşede
kaldı.
Bütün bunlar önemli kazançlar.
Ancak savaşın tek sonucu da bunlar
değil. Olumsuzluklan da kefeye
koymak gerek.
tlk olarak şu denebilir. Irak'ın
zayıflaması Iran'a yaradı. lran,
Arabistan Yarımadası'nda ABD'ye ve
onun müttefiklerine açıkça düşman
bir ülke. Bu nedenle Amerika'nın
bölgede askeri varlık bulundurması
şart oluyor. Bu her ne kadar
Amerika'nın çıkarlanna ters düşen
bir durum değilse bile yeni
istikrarsızhklarm kaynağı olacaktır.
İkinci olarak; savaş sonrasında
bölgenin etnik, dinsel ve aşiret
düzeyindeki çelişkileri artmıştır.
Irak'a karşı savaş uzun bir zincirleme
gelişme ile bölgeyi yeni bir Lübnan'a
çevirebilir, Amerika'yı da beraberinde
sürükler.
Son olarak ahlaki bir nokta: Savaş
Amerikan halkına "haklı"
bir savaş olarak sunuldu. Saddam
dünyayı tehdit eden bir Hitler olarak
gösterildi. Oysa Saddam'ın daha çok
Mussolini'ye benzediği anlaşıldı. Bu
ise ona gösterilen "tepkinin oranı"
sorununu getiriyor. Amerika, amacın
Irak'ın yıkımı olmadığmı, düşman
olarak Saddam'ı görduğünü, Irak
halkı ile sorunu olmadığını söyledi.
Oysa Irak'a yönelik hava saldırılan,
elbette askeri nedenlerle, ama
modern bir toplumun işlemesini
engelleyecek nedenlerle, masum Irak
halkımn yaşamını bozacak şekilde
oldu.
tnsanlann çilesi yarıda kalan Şii ve
Kürt ayaklanmaları ile de arttı. Saf
bir şekilde Amerika'nın yardımına
güvenen ayaklanmalar, aamasız bir
sertlikle bastırıldı.
Bütün bunlar, savaşın yaran ve
zaran konusunda önemli. Savaş,
Saddam'ın saldırgan tutumuna karşı
gereğinden fazla sert bir tepki olarak
ortaya çıktı.
Bu can sıkıcı bir sorun. Çünkü
savaştan hep "haklı bir savaş" diye
söz edildi. Oysa savaş, her şeye
rağmen ve müthiş güçlü bir düşmana
karşı yıırütülmedi. Yani Churchill'in
Hitler'e karşı durması gibi değildi.
Savaş, dünyanın tek süpergücünü,
şöyle böyle etkili silahlan olan bir
Üçüncü Dünya Ulkesi ile karşı
karşıya getirdi.
Amerika'nın şimdi görevi ne olmalı?
Amerika, şimdi tüm bölgede bugüne
kadar eşine rastlanmadık ölçüde
nüfuz sahibi olmuştur. Halen acı
çekmekte olanlara karşı sorumluluğu
vardır. Ve bölgenin bütün çelişkUer
yumağına kanşmış durumdadır.
1940'larda Başkan Truman, yanıp
yıkılan Avrupa'nın geleceğinde
Amerika'nın ahlaki ve siyasi
sorumluluğunu kabul etmişti. Bu
nedenle geniş çaplı bir yardım,
dayaruşma ve inşa eylemine
girişmişti.
Kttrtlere yardım
Ortadoğu da şimdi bunlara muhtaç.
önce Kürtlere yardım çok büyük
boyutlarda yapümalı. Yardım, Şiilere
ve diğer Iraklılara da verilmeli. Kürt
sığınmacılar için kamplar kuruhnası
doğru yerde atıhnış bir adım. Ancak
Irak yönetiminin Kurtlerin siyasal
durumlan hakkında bir vaatte
bulunmadan, Amerikan kuvvetlerinin
ülkenin güneyine çekibnesini
anlamak güç.
Bu ivedi adımlardan sonra
Amerika'nın bölgede atması gereken
üç adım daha var: Bölgesel güvenlik
anlaşması, bölgesel zenginliğin
yeniden paylaşımı, (tsrail dahil bütün
ülkeler arasında ekonomik
işbirliğinin arttırılması) ve Arap-lsrail
barışı için ciddi adımlar atılması.
Ancak bu üç adımla Amerika,
kazandığı zaferin siyasal meyvelerini
toplayabilir. (21 nisan)
* Zbigniew Brzezinski, eski ABD
Başkanı Jimmy Carter'm Ulusat
Güventik Damşmanı'ydı.
BAKER, RİYAD'DA
O.Doğu konferansı
için sondajKAHtRE (AA) — Ortadoğu
sorununa çözum bulunması
amacıyla bir bölgesel konferans
düzenlenmesi konusunda Orta-
doğu ülkelerine yaptığı turu
sürdüren ABD Dışişleri Baka-
nı James Baker, dün Kahire'de
Mısır Devlet Başkanı Hüsnü
Mübarek ile görüştükten son-
ra Suudi Arabistan'a gitti.
Baker, Suudi Arabistan'a ha-
reketinden önce Mısır Dışişleri
Bakanı İsmet Abdülmecit ile
birlikte duzenlediği basın top-
lantısmda, ABD ve Mısır'ın Or-
tadoğu banş sürecinde ilerleme
kaydedilmesini sağlayacak bir
konferans düzenlenmesi için
ortak çaba harcadıklannı be-
lirtti.
Bu tür bir konferansın, lsra-
il ile Arap ülkeleri ve Filistinli-
ler arasında doğrudan görüş-
meler başlatılmasına yardımcı
olacağını kaydeden Baker, bu
konferansın türü konusundaki
tartışmalarla vakit kaybedilme-
mesi gerektiğini söyledi.
Konferansın gundemı ve ka-
tılacak taraflar konusundaki
sorular karşısında ayrıntılara
girmekten kaçınan Baker, bun-
ların daha ileride açıküğa kavu-
şabileceğini kaydetti.
Mısır Dışişleri Bakanı İsmet
Abdülmecit de Ortadoğu'da
kalıcı banş sağlanması için hâlâ
çözulmesi gereken bazı nokta-
lar bulunduğunu söyledi.
Abdülmecit, Mısır'ın bir
konferans düzenlenmesi fikri-
ni kabul ettiğini ve böyle bir
toplantıya katılabUeceklerini
vurguladı.
ABD Dışişleri Bakanı James
Baker, Suudi Arabistan'ın Or-
tadoğu'da "banş sürecinin
önemli bir aktörü" olduğunu
belirterek "SuudUerin tsrail Ue
Arap komşulan veya İsrail ile
Filistinliler arasındaki iki yanlı
siyasi gönişmelere katılmasını
beklemiyorum" dedi.
Türkiye gündemde
Bu arada Arap-lsrail anlaş-
mazlığına çözüm bulunması
amacıyla düzenlenecek bir kon-
feransa ev sahipliği yapabilecek
ülkeler arasında Türkiye'nin de
adı geçiyor.
Mısır'ın yan resmi gazetele-
rinden El Ahbar'da dün yayım-
lanan başmakalede, ABD Dı-
şişleri Bakanı James Baker'ın
Ortadoğu'daki temaslannın bu
konferansın haziran ayında Ka-
hire'de düzenlenmesi üzerinde
yoğunlaştığı belirtildi.