19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10NÎSAN1991 KÜLTÜR-SANAT Cl\fHURİYET/7 DANS Brodbeck'ten 'Modern Dans' • Kültür Servisi — Isviçreli dansçı Christine Brodbeck bugün Alman Kültür Merkezi'nin Tünel'deki Teutonia binasında 'Modern Dans Tekniğine Giriş' başlıklı bir konferans verecek ve ardından bir gösteri sergileyecek. Brodbeck'in saat 18.00'de başlayacak konferansının ardından sunacağı gösteride 'Luftschletzen', 'Asabi Damlalar', 'Yağmur', 'Time-Swim 1', 'Time- Swim 2' ve 'Fratres' başlıklı 6 solo dans yer alıyor. Christine Brodbeck klasik dans eğitimini Basel'de tamamladıktan sonra Paris ve Londra'da Martha Graham, Merce Cunningham ve caz dansın özgün tekniklerini oğrendi. Daha sonra klasik dans anlayışını terk eden sanatçj kendine özgü bir stil geliştirdi. En önemli ifade aracı olarak bedenini kullanan Brodbeck, stilini 'ruh, duygu, düşünce ve vücudun organik iç oyunu' olarak özetliyor. EPEBİYAT Oktay Akbal başkan • Kültür Servisi — Türkiye Yazarlar Sendikası Yönetim Kurulu'na seçilen üyeler arasında yaptıklan görev dağılımı sonucunda Genel Başkanlığa Oktay Akbal'ı tkinci Başkanlığa Demirtaş Ceyhun'u, Genel Sekreterliğe Enver Ercan'ı ve Genel Saymanhğa Tahir Özçelik'i getirdiler. Yönetim Kurulu'nun diğer üyeleri ise Melisa * Gürpınar, Hasan Kıyafet, lsmet Kemal Karadayı, Hayati Asılyazıcı, Lütfü Kaleli'den oluşuyor. Türkiye Yazar Sendikası'nın 10. Olağan Genel Kurulu 6 nisan tarihinde gerçekleştiriimişti. MÜZİK "Hızb kemancılar'ın konseri • Kültür Servisi — Türkiye'de ilk kez uygulanan özel bir eğitim sistemi ile keman öğrenimini sürdüren beş genç sanatçı yarın saat 19.00'da tstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde bir konser verecek. İTÜ Solistleri adıyla konserler veren toplulukta Gülşah Tütüncü, Didem Savaş, Başak Erdem, Eda Dündar ve Hakan Şensoy yer alıyor. Solistlere piyanoda Mehru Ensari eşlik edecek. İTÜ Solistleri, lstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvan'nda özel Eğitim Hızlı Keman Birimi'nde Prof. Ayhan Turan'dan ders aldılar. Eğitim temeli fizyolojik, fiziksel ve müziksel olmak üzere üç esas üzerinde oluşturulan 'hızlı keman birimi', keman çalmayı yalnız kol ve parmakların bireysel hareketleri olarak değil, tüm vücudun katıldığı 'bio-mekanic' bir hareket olarak öngörüyor, keman ise Fızik biliminde tanımlandığı gibi 'fiziksel bir kutu' olarak değerlendiriliyor. Oliver Lake geliyor • Kültür Servisi — Son yılların en önemli alto saksofonculanndan Oliver Lake, 2 mayısta İstanbul'da, 5 mayısta tzmir'de dörtlüsüyle birlikte konserler verecek. Daha önce Steve Lacy, Sun Ra, Michal Urbaniak ve David Murray gibi ünlü müzisyenleri Türkiye'ye getiren Pozitif Vibrations'un düzenlediği konserlerde Oliver Lake Dörtlüsü, 2 mayısta saat 21.00'de lstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda, 5 mayısta saat 20.0O'de lzmir Atatürk Kültür Merkezi Salonu'nda çalacak. Özellikle 70'li yıllarda avant-garde caz çalışmaları yapan Oliver Lake'in dörtlüsunde davulcu Andrevv Cyrille, basçı Santi Debriano ve gitarcı Anthony Michael Peterson da yer alıyor. Flüt resitali • Kültür Servisi — lstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencilerinden olan flütist Neslihan Çiçek ve piyanist Neslihan Karamızrak, flütist Metin Yavuz ve piyanist Eser Bügeman 11 nisan perşembe günü saat 18.30'da Avusturya Kültür Ofisi'nde resital verecekler. Flüt resitalinde J.S. Bach, C.Ph.E.Bach, G. Faure, F.Poulenç G.Hüe, RGodard ve W.A. Mozart'ın eserlerini seslendirecek olan Neslihan Çiçek ve Metin "Vavuz, flüt öğrenimlerine 1984 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarları'nda başladılar. 7 .yıldır flüt çahşmalarını öğretmenleri Erkan Alpayla sürdürüyorlar. 1986'da Guy Cottin, 1987'de 1989'da Gülşen Toitu, 1990'da Marie Celine Labbe ve 1990'da Ayla Caymaz'ın flüt kurslanna katılan Çiçek ve Yavuz, Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Atatürk Kültür Merkezi, Avusturya Kültür Ofisi ve Beyaz Köşk'te birçok oda müziği konseri ve resitaller verdiler. Antik tiyatrolara 'önlem' • ANTALYA (AA) — Sık sık verilen konserler sırasında kullanılan, ışık ve ses aletlerinin yıprattığı antik tiyatroların statik yönden, güçlü ses aletlerine ve ışığa tahammülü olmadığı saptandı. Kültür Bakanlığı'nca geçen yıl oluşturulan bir uzman heyet tarafından yapılan incelemelerde, Aspendos Tiyatrosu'nun duvar kısmında da çatlaklar görüldüğü belirtildi. Konserlerde kullanılan spotlar, ses aletleri ve aşırı kalabahk, antik tiyatrolarda, yer yer çatlakların oluşmasına neden oluyor. Bu nedenle Kültür Bakanlığı, Aspendos, Side gibi antik tiyatrolan kurtarmak amacıyla "caydırıcı önlemler" aldı. Antik tiyatroların daha az kullanımını sağlamak için fiyatları yüzde 400 oranında arttırdı. Yetkililer, geçen yıllarda 3-4 milyon gibi sembolik ücretlerin ahndığı kira fiyatlanmn bu yıl 20 milyon liraya çıkarıldığını söylediler. Yetkililer konserlerde, 10-15 bin kişinin ahndığı tiyatroları korumak için kapasitelerinin Aspendos ve Side için 5 bin, Myra için de 3 bin kişi ile sınırlandırıldığını bildirdiler. S1NEMA Michael Landon kanser •.Kültür Servisi — TV izleyicilerinin 'Bonanza' ve 'Kİiçük Ev' dizilerinden tanıdıkları Amerikalı oyuncu ve yönetmen Michael Landon'ın pankreas ve karaciğer kanserine yakalandığı açıklandı. Los Angeles'taki evinde bir basın toplantısı düzenleyen Landon, bu ölümcül hastalığı yenmeye kararlı olduğunu söyledi. 55 yaşındaki ünlü TV oyuncusu, kansere yakalandığını alışılmadık bir basın toplantısıyla duyurmak istemesinin nedenini, "kendisini ve ailesini medyalann saldmsından bir an önce kurtarmak istemesi"yle açıkladı. 14 yıl boyunca 'Bonanza' dizisinde Küçük Joe Cartvvright'ı canlandıran Michael Landon, 1974'ten 1982'ye kadar da 'Küçük Ev' dizisinde 'baba'yı canlandırmıştı. MÜZİK/FİLJZVLİ Piyanist Hüseyin Sermet, Türkiye'deki müzik koşullannı değerlendirdv lfetenek var, ortam yokHüseyin Sermet'e göre Türkiye'de birçok yetenekli müzisyen yetişiyor. Ama bu yetenekleri "adam edecek" ortam yetersiz. Bu yüzden daha az yetenekli yabancılar Türkleri kariyer açısından geride bırakıyor. Hüseyin Sermet, 7 Nisan 1991 Pazar günü bir resital ver- di CRR konser salonunda. Kon- serden sonra biraz da havadan sudan ve müzik dışı konulardan konuşalım dedik. Hüseyin Ser- met, yeni baba oldu. Oğlu ile çok iftihar ediyor, ondan söz ederken gözlerinin içi parlıyor. — Madem bu kadar seviyor- sun çocuklan, neden bunca za- man bekledin baba olmayı? — Çocuk başlıbaşına ciddi bir olay. 14-15 yaşından sonra eğer bir sakatlığı yoksa herkes çocuk yapabilir. Ama işin son- rası önemli... Ben öteden beri çocuklan çok severim. öte yan- dan çocuk olması için bazı şart- ların da olması gerek. O şartla- n sağlayamıyorsan çocuk olma- sm daha iyi. Şimdi artık o şart- lann oluştuğuna inandığun için olsa gerek, çok sevdiğim oğlum şu anda mevcut. — Çok güçlü bir babanın oğ- lu olarak baba olmak konusnn- da sen neler duşünüvorsun? Ya- ni babanı örnek mi alacaksın, yoksa başka türlü bir baba mı olacaksın? — Buna cevap vennek tok zor. Çünkü ideal anne, ideal ba- ba diye bir kavram olduğuna ben inanmıyoruni. Insan ideal anne baba olduğunu zanneder, ama büyük hatalar yapar ya da yaptıkları çocukları tarafmdan büytik hata olarak görülür ve yaşarur. Ben de çok doğru ha- reket ettiğime kani olarak her- halde bir sürü hata yapacağım. Bence anne ve baba her şeyden önce çocuğu çok sevdiğini de- vamlı çocuğuna hissettirmeli... Sevgiyi hisseden çocuk, birta- kım sertliklere, icabında çok ko- FIRTINA GİBİ BİR RESİTAL — Hüseyin Sermet Fransa'dan fırtına gibi gelip İstanbul'da fırtına gibi bir resital verdi. Sanatçı, Schubert, Ravel ve Bartok'un yapıtlannı >orumladı. (Fotograf: Yıldız Üçok) lay göğüs gerebilir. Bir terbiye kavramı içinde çocuğa sertlikle bir şeyler öğretiliyorsa ve çocuk sevgiyi hissetmiyorsa o çocuğun işi zordur. — Fransa'da oturuyor ve orada çalışıyorsun. Şu günlerde bölgemizde yaşanan insanlık trajedisi Fransa'ya acaba nasıl yansıyor, Fransular, Türkler ve Kürtler konusunda yeterii bilgi- ye sahipler mi? — Diğer pek çok konuda ol- duğu gibi bu konuda da aslın- da karşıhklı birbirini tanımama- dan dolayı ortaya çıkan birta- kım sorunlar yaşanıyor. Bunlar biraz Batılılann cehaletinden, bizi hiç tanımamalarından kay- naklanıyor. Bizim de en büyük sorunlarırruzdan biri "kimse bi- zi sevmiyor" kompleksi içinde olup sorunlara devamlı duygu- sal yaklaşmanuz. Şunu belirtmekte yarar var. Türkiye kuvvetli olduğu sürece, politikalannı doğru ve zamanın- da saptayıp o politikalan kararh uyguladığı sürece baskı nereden ve ne şekilde gelirse gelsin kim- se bize irademiz dışında herhan- gi bir şey empoze edemez. Bizim Batı'ya ihtiyacımız var, ama on- ların da bize ihtiyaçları var. Kürt sorununa gelince. Türki- ye'nin bu konulardaki girişim- İeri Batı basınında gerekli yan- kıyı bulmuyor. Çünkü "Türk- ler, Kürtlere baskı ve eziyet et- mjşlerdir ve etmektedirter" yak- laşımı geçerli orada. Bu bir de- receye kadar doğru, biz oniara yıllarca yakınlaşmadık, sadece polisiye yöntemlerle üstlerine gittik. Ancak şimdi Türkiye de- ğişiyor, ekonomik kalkınma, özellikle GAP'la ben çok şeyin düzeleceğine inanıyorum. — Fransa'da da ayn diller konuşan değişik topluluklar var, degil mi? Oradaki uygula- ma ne merkezde acaba? — Tabii, Brötonlar, Basklar, Katalanlar, Korsikalılar, Alsas Loren bölgesindeki Fransız- Alman kanşımı var. — Bütün bu topluluklar ken- di dilleri ile okuyup >azıyoriar mı? — Fransızlar, krallık zama- nından beri kilisenin de baskı- sıyla ve çeşitli yöntemlerle aha- liyi iyice eğitmişler. Mesela Brö- tonlar. Benim beraber olduğum kız arkadaş Brötondur. Onun annesi ve babası Brötoncayı iyi bilmelerine rağmen Brötoncayı ayıp kabul edip kendi çocukla- nna öğretememişler. Dolayısıy- la kendi kızları sadece resmi dil olan Fransızcayı bih'yor. Bir başka topluluk da Basklar. Fransa'nın Bask bölgesinde te- rorizm var mesela. Basklar, "Bask bölgesinin bağımsızlıgı- na kavuşmasını istiyoriar." Ge- çenlerde Parıs'te bu teröristler- den bazıları yargılandı.. Mahke- mede bir tanesi şöyle dedi: "Si- zin gazetelerinizde yazdığınız gi- bi Fransa'da Bask sorunu yok- tur, Bask bölgesinde Fransız so- nınu vardır" dedi. Bu olay çok çabuk örtbas edildi. Dolayısıy- la Batı'nın hangi şekilde demok- rasi oyunu oynadığını iyi bilme- miz ve bizim de o oyunu kural- larına göre oynamamız lazım. Epeydir Fransa'da yaşayan Hüseyin Sermet, Fransız dost- larının ısrarına rağmen iki uy- ruklu olmak istemiyor ve elin- deki işçi pasaportu ile çektiği vi- ze sıkıntılarına iki uyruklu ol- madan son vermek iddiasında. "Türkiye'nin zaten çok az sa- natçısı var" diyor. "Otanlan da iki uyruklu yapmak yazık ben- ce. Dışanda Batuılann Türk sa- natçılara yaklaşımı daima biraz tavıriı. Evet, aslen Türksünüz, ama Fransa'da okuduğunuz için bu kadar iyi pivano çalıyorsu- nuz tabii ki gibi. Oysa ben 13 yaşıma kadar Türkiye'de oku- dum ve son derece iyi bir seviye Ue Paris Konservatuvan'na gir- dim. Bizim bütün Türkler kon- servatuvara girerken gerek en iyi Fransızlan gerek en iyi yaban- cılan yetenegimizle mahvettik. Bu iki kere iki dort. Amma ve- lakin, bu arkadaşlann bir kısmı kayboldu. Neden? Yetenek gır- la, ama bu yeteneği adam ede- cek ortam ve enfrastrüktür ek- sikiigi var. Dolayısıyla bir Türk müzisyenden çok daha az yete- nekli bir Alman, Fransız veya İtalyan oradaki ortam ve enf- rastrüktürden dolayı Türkleri kariyer açısından fersah fersah geçebiliyor, bunun sebepleri üzerinde düşünmemiz gerekir. O zaman Türkiye'de çck şey de- ğişecektir eminim. Meral Güneyman, Hüseyin Sermet ve Selen Bucak IstanbuVda çaldılar Nisanlagelen piyanist yağmuruMeral Güneyman, resitalinin ardından devlet senfoni eşliğinde çaldı. Selen Bucak resitali, Filarmoni Konserleri dizisinde yer aldı. Hüseyin Sermet, nisanın ilk haftasımn son piyanistiydi. Nisanın ilk haftasında İstan- bul'da yine piyanist yağmuru vardı. ilk önce Amerika'dan Meral Güneyman geldi. 1 nisan pazartesi akşamı CRR Konser Salonu'nda verdiği resitalde Haydn'ın Fa Minör .Andante ve Çeşitlemeleri dışındaki roman- tik dönemden yola çıkıp Schu- mann, Brahms ve Skriyabin ka- nalıyla Prokeflefe ulaşan bir yol Lzledi sanatçı. Meral Güneyman, piyanoyu okşayan, onunla fiziksel ilişki- sini hep yumuşak tutan, ama dizginleri hiç gevşetmeyen, tek- nik ustalık ve rahathğı ile mü- zikalitesi arasında tam uyum sağlayan bir piyanist... Güneyman, hafta sonu senfo- nik konserlerde de şef Hikmet Şimşefc yönetiminde yine Sergey Prokofiefin (1891-1953, besteci- nin doğumunun 100. yıldönümü 1991) do major op. 26, Üçüncü Piyano Konçertosu'nu yorumla- dı. Güneyman'ın Prokofief yo- rumu da gayet Urik ve yumuşak. Prokofiefin ille de "yurncu", yani "percnssive" çalınması ge- rekmediğini, vurgulan yerinde ve zamanmda belirlemenin Pro- kofiefin karakterini, zarafetini, lirizmini, uçuculuğunu, hatta PtYANOYU OKŞAYAN PİYANİST — Meral Güneyman, piyanoyu okşayan, ama dizginleri hiç gevşetmeyen bir piyanist. Teknik ustalık ve rahatlıgı ile müzikalitesi arasında tam bir uyum var. (Fotoğraf: İbrahim Günd) romantizmini daha da belirgin- leştirdiğini kanıtladı Güneyman. Şef Hikmet Şimşek yonetimin- deki tstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Prokofiefin bu ol- dukça karmaşık ve ritmik ba- kırndan alengirli konçertosunda Meral Güneyman'a sağlam ve tutarh bir şekilde destek oldu. 4 nisan perşembe akşamı AKM'de Filarmoni Derneği'nin düzenlediği konserler dizisinde bu kez Selen Bucak'ın piyano re- sitali yer alıyordu. Selen Bucak hem akademik eğitimini hem de müzik çahşmalarını bir arada sürdürebilen gayretli gençleri- mizden biri. Bucak, Avusturya Lisesi ve lstanbul Belediye Kon- servatuvan'nı birlikte yürütmüş, ikisini de bitirdikten sonra Bo- ğaziçi Üniversitesi Siyaset Bili- mi Bölümü'nü de tamamlayarak bu kez MSÜ lstanbul Devlet Konservatuvan YUksek Devre Piyano Bölümü'nü Hülya Tar- can'm öğrencisi olarak başan ile bitirmiş. Anlaşılan siyaset bili- mi yerine müziği seçmiş bile rneslek olarak. Çünkü Selen şimdi aynı kurumda öğretim gö- revlisi olarak çalışıyor ve resital- ler vererek mesleğini fiilen icra ediyor. Selen Bucak, temiz, eli yüzü düzgün, pek de iddialı olmayan yorumu Ue genç piyanistlerimiz arasında yerini alıyor. Nisanın ilk haftasımn son pi J yanisti Fransa'dan fırtına gibi gelip fırtına gibi bir piyano re- sitali veren Hüseyin Sermet. Hü- seyin Sermet son birkaç yıl için- de uluslararası kariyer doğrultu- sunda ciddi ve emin adımlar at- makta. Şimdiye kadar çıkan üç plağı kataloglarda yer alıyor Sermet, 7 nisan pazar günkü resitaline Franz Schubert'in re- sitalrepertuvarınaPaul Badura- Skoda ve Alfred Brendel saye- sinde giren sonatlanndan biri ile op. 42 la minör sonat ile başla- dı. Schubert'in piyano sonatla- rı çeşitli nedenlerle piyanistler için tehlikeli sonatlar. Uzunluk- lan dolayısıyla eğer doğru yp- rumlanmazlarsa korkunç sıkia olabilir bu eserler, ancak Hüse- yin Sermet gibi piyanistlerin yo- nımu ile Schubert'in o değişken, sürprizlerle dolu sesler dünyası- nı yeniden keşfetmek şansına sa- hip olabiliyoruz. Sermet, resita- lini Ravel'in sonatını ve Bela Bartok'un "En Plein Air" (Açık Havada) adh süiti ile tamamla- dı. Sermet'in Bartok yorumu da dinlemeye değerdi doğrusu. Hüseyin Sermet ve Meral Gü- neyman kuşkusuz iki ayn kişi- lik, ancak her iki çok değerli sa- natçımızı da artık devlet sanat- cılan arasında görmek istiyonız. Onlann ne eksiği var? Işın Çakmakçıoğlu ve Katia Burger, Genç Yetenekler dizisinde çalacaklar Dosthık, yaz iestivalînde başladıKültür Servisi — Cemal Re- >it Rey Konser Salonu'nda "Genç Yetenekler" başhğıyla düzenlenen konserler dizisinde nisan ayının konuklan Işın Çak- makçıoğlu ve Katia Burger. Keman-piyano ikilisi bugün sa- at 19.00'da verecekleri resitalde Mendelssohn'un fa majör sona- tını, Beethoven'in 2 numarab do minör sonatını, Şostakoviç'in 6 prelüdünü ve son olarak da Szymanovski'nin re minör sona- tını seslendirecekler. Işın Çakmakçıoğlu 24 yaşın- da genç bir kemancı. Müzik eği- tünini Londra'da sürdürüyor. 12 yaşındayken girdiği lstanbul Be- lediye Konservatuvan'nı 1987 yı- unda Saim Akçıl sınıfmda başa- rıyla tamamlayıp devlet bursu- Kemancı Işın Çakmakçıoğlu ve piyanist Katia Burger bugün Cemal Reşit Rey'de Mendelssohn, Beethoven, Şostakoviç ve Szymanovski'nin yapıtlarını seslendirecekler. na hak kazanarak önce Viyana- ya gitmiş. Viyana Müzik Akade- misi'nde bir yıl öğrenim gördük- ten sonra Londra'ya geçerek bu- rada Kraliyet Müzik Akademi- si'ne devam etmeye başlamış. Işın Çakmakçıoğlu bir süre sonra Türkiye'ye dönecek ve zo- runlu hizmetini bir konservatu- varda tamamlamaya çalışacak. "Müzisyen olarak profesyonel olmak çok zor" diyor Çakmak- çıoğlu. "İki tercihimiz var. Ya hocalık ya da bir orkestraya gir- mek. Ben hocalıgı tercih ediyo- nım." Müzik kariyerine Türki- ye'den başlamak istiyor genç ke- mancı. Bir hocasının bu yönde- ki uyarılannı dikkate aldığını ve bunca olanaksızlık, bu kadar yoksunluk içinde olunduğu için kendi ülkesinde bir şeyler yap- mak istediğini belirtiyor. Ancak yurtdışıyla olabildiği kadar çok bağlantı kurmaya, ilişkilerini "geniş" tutmaya çalışıyor. Bu resitalde Işın Çakmakçı- oğlu'yla birükte sahneye çıkacak olan genç piyanist ise Fransız Katia Burger. 1970 doğumlu olan Burger, piyanoya 6 yaşın- da, annesiyle birlikte başlamış. önce Metz Konservatuvan'na devam eden, iki yıldan bu yana Lyon Konservatuvan'nda öğre- nimini sürdüren Katia Burger, Prof. Alsina'nın öğrencisi. Fran- sa, lngiltere, ltalya ve Luxem- burg'da konserler veren Burger- in oda müziği yarışmalanndan aldığı ödülleri var. Katia Burger de bir "romantik dönem" tutku- nu. Işın Çakmakçıoğlu ile Katia Burger'in geçen yıl Fransa'da bir yaz festivalinde başlayan dost- İuklarının son durağı tstanbul oluyor bu konserle. Ekîevit 'Uzlaşma' filnıinde • ANKARA (ANKA) — DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Milliyet gazetesi eski başyazarlanndan Abdi tpekçi'nin öldürülmesini ve dönemin siyasal olaylarını konu alan belgesel nitelikli "Uzlaşma" adlı filmin çekiminde, dönemin başbakanı olarak yer aldı. Uzlaşma fılminin yönetmeni Sabahattin Çetin ve başrol oyuncuları Halil Ergün. Berhan Şimşek ve Nur Sürer'in de aralannda bulunduğu film ekibi, DSP Genel Merkezi'ne gelerek çekim yaptı. 'Sapho eşcinsel miydi? ? • Kültür Servisi — İstanbul Üniversitesi Öğrenci Kültür Merkezi Edebiyat Kulübü tarafından .düzenlenen 2. Edebiyat Şenliği'nde bugün üç konferans yer alıyor. Prof. Dr. Günsel tlâl 12.00'de 'Sapho Eşcinsel miydi?', Prof. Dr. Toktamış Ateş 14.00'de 'Edebiyat ve Tarih', Doç. Dr. A.Yavuz Akpınar 16.00'da 'Günümüzde Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatlan' başlıklı konferanslan Vezneciler, Bozdoğan Kemeri Caddesi'ndeki Öğrenci Kültür Merkezi Sinema Salonu'nda sunacaklar. Marceau'ya ödtil • Kültür Serrisi — Ünlö Fransız sinema oyuncusu Sophie Marceau, tiyatro sahnelerindeki ilk rolüyle ödül sahibi oldu. Fransız yazar Jean Anouilh'un 'Eurydice* adlı yapıtında başrolü üstlenen Sophie Marceau, bu yommuyla Moliere ödüllerinden birine değer görüldü. 'Patlarsam Yanarsın', 'öğrenci' ve 'Sagan Kalesi' gibi fılmlerdeki rolleriyle ünlenen Sophie Marceau'nun oynadığ 'Eurydice'i yönetmen Georges Wilson sahneye koymuştu. (Fotoğraf: Reuter) BUGÜN • Latif Demirci'yle Atatürk Kitaplığı'nda saat 16.00'de gerçekleşecek 'Bakma Günü'nde çizer Latif Demirci konuk edUiyor. (149 09 45) • Yavaşçayla sohbet Dr. Alaeddin Yavaşça saat 14.00'te Pan Yayıncılık'ta Türk müziği sohbetleri dizisinin konuğu olacak. (161 80 72) • Refik Fersan'dan Ayangil Türk Müziği Orkestra ve Korosu Atatürk Kültür Merkezi'nde 2O.3O'da, ölümünün 25. yılı dolayısıyla Refik Fersan'ın eserlerinden oluşan bir konser sunacak. (151 56 00) bugün bilsak 10 NİSAN ÇARŞAMBA : 19.00 DiaGostcri: "Çalışmalar" Ani Çeük AREVYAN 19.00 Sanatlararasıtlişkiler4: "Sinema veTiyairo" Yavuzer ÇETİNKAYA Fotoğraf ye Sinema Atölyesi M. Ziya ÜLKENCÎLER yöncıirainde (P.tcsi.-Çarş.-Clesi.) Cafe-Foyer-Bar(Giriş) 12.00-00.30 Rock Cafe-Bar(5.Kat) 15.00-18.00 HcavyMctal 18.00-24.00 Rock ' bilsak, sırasolvilcr cad., soğancı sok. 7 cihangir 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle