22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10NİSAN1991 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGUN Devlelet Meteoroloji Işleri Genel Mödürlûğü'nden alırtan bılgıye gö- re yurdun kmey ve öoğu kesimlen çok buluüü. Marmara'nın doğusu, Karadenız lc Anadolu'nun kuzey ve dojusu, Doflu Akdenız ile Dojju ve Güneydoflu Anadolu Mtgderi yağışlı geçecek. Yağışlar yağmur yer yer sağanak şeki.nde olacak HAVA Sl- CAKLIĞI Değışmeyecek. RÜZGÂR: Kuzey ve Ba6 yöntefden hafif ara sıra orta kuvvet esecek. Oenızterde; Do- j u Karadenız ve Akdeniz'de gûnba- Usı ve lodos. diğer denizlerde yıl- dc ve karayekJen 3-5, yer yer 6 kuv- vetinde saatte 27 deniz mili hızla esecek. Dalga yâteekfg 05 km. yer Y 20° 1P Oıyartalor Y 11° 8°BJfne Y 18° fErancan B 13° 5°Etzuf\ım Y 12° 2°£slaşehif Y 12° 5°Gazamep Y 2#> 10° Gıresun B 19° 10° Güıra#ıaıw Y 6° 9°H*tt Y yer 15-2.5 metre dolaymda olacak. Van Gölû'nde hava; Sa- ğanak, yağışlı geçecek, rûzgâr kuzey ve barj yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek. Görüş uzaklığı 5-10 km civa- nnda bulunacak. BıtSs Bokı Bursa ÇanakK* Çonım Deraz» Y 16° 9°Ha*ttn B 17°10°lspam B 13° 9°lstantHjl B 12° 8°izn*r Y 12° 3°K*S Y 11° 4"Kasamonu Y 9° 3°KJ»Mn B 13° 6° Kırtdardı B 13° 8°Kova Y 13° 9'mattn B 15° 7°Malatya 16° B°Manısa 13° T^KMaraş 15° 6°Mersın t2° 3°Mu«<a 10° 3°Muş 16° 6°Nığde 13° 7°Qn)u 14° 5»ftze 14° 3°Samsun 14° 6°Sırt 10° 8°&noç 18°10°Sr»as 14° «"TebrdaJ 10° fTrabzon 12° 3°lncal 12° 8°Uşak 12° 2°V*n 12° 4°V«gat 14° 6°2ooguW* B 16° 9° Y 14° 7° Y 19° W B 14° 7° Y 12° 3° B 13° 4° Y 12° 8° Y 12° 6° Y 10° 7° Y 16° 6° Y 10° 6° Y 12° 2» B 13° 7° Y 12" Y 13° B 12° Y 12° Y 12° 8° 4° «• 2° Y 8° 4» aç* bukıOu •yaOmıriu sısk /?*»* A-** B-bukrtu frflûnes» K-tertı S-sısa Y-^aJmunu T > L e n m 9 r a T W • S Kahıre-Vr< DÜNYA'DA BUGÜN AmsartaraY 11° Amman A 21° Atına Bajda! Barcekma Basel Belgrad Behın 8onn Brûksei Budapeş* Cenevre Cezayır Odde Outaı Frankfurt Gıme Hetemki Kalnre Kopenhac Kttı Leftoşa Y 16° A 29° B 16° Y 14° B 16° B 13° B 16° Y 15° Y 14° Y 12° B 19° A 32° A 29° 8 13° Y 21° Y 10° A 22° Y 13° B 16° Y 2CP Lenıngrad londra Madnd Mtano Montreaı MoslıiM Uur»h Oslo Paris Rıyâ) Roma Srtya Şm TeHvn Tünus Varşow Vknedk Vrfli» Y 12° Y U° Y 20° 8 M° Y 11° B 12° Y 6° Y 14° Y 12° A 33° B 18° Y 12° B W Y 15° B 17° Y 12° Vtodmgton Z ü * Y 13° BULMACA SOLDAN SAĞA: l/Tatlıdilli.2/îcra- at... Tutulan yol, davranış. 3/ Baryum elementinin simge- si... Sancı. 4/ Ku- ran'a göre Kâbe*yi yıkmak isteyen Eb- rehe"nin ordularını gökyüzünden yağ- dırdıkları taşlarla yok eden bir tiir kuş... Bir renk. 5/ Üstü toprakla örtü- lü saman yığını... Yok etme. 6/ Yol kontrol ve bakınu için demiryollannda kullanılan kii- çük araba... Bir akademik unvanın İusa yazahşı. 7/ tlkel benlik... Hhin... Olta ya da tuzağa konulan yem. 8/ Ses... Harman yerindeki tahılın taş ve toprakla karışık kalıntısı. 9/ Dü- zensiz şekilleri konu alan yeni bir ge- ometri dah. YUKARIDAN AŞAĞIYA; 1/ Bir tür pathcan püresi. 2/ Şöh- ret... Bir şeyin kenarını süsleyen, ko- ruyan ya da sınınnı belirleyen çerçeve. 3/ Bir tür kısa hırka... Sodyumun simgesi. 4/ Kuzeybatı Kafkasya'da yasayan bir halk. 5/ Bir çalgı... Ayak direme. 6/ Avrupa'da bir başkent... Bir no- ta. 7/ İskambilde koz... Tath bir besin maddesi. 8/ Açık kapı ve pencereler arasında oluşan esinti. 9/ Mimarhkta, merdiven biçiminde çıkıntıları olan kubbeye verilen ad. 60 YIL ÖNCE Cumhurjyel Şarkta sükunet Columbia GRAMOTONU IC O L U M B İ A P L < K L A > I N O A 10 NtSAN 1931 Son günlerde tran hududu dahilinde firarilerin tahrikâta devam etmeleri ve Iran'ın bu vaziyete müsamahakâr davrandığı haberleri üzerine halk arasında Ağrı'da yeni harekât olup olmadığı hakkında bir tereddilt husulüne sebebiyet vermiştir. Bu hususta tahkikat icra ettim. Firarilerin tahrikâtı tran hududu dahilinde Tebriz civannda cereyan etmekte olup hududumuz dahilinde en ufak bir hareketin derhal önüne geçilip imhası için icap eden tertibatın çoktan alındığı ve ortada mühim vaziyetüı mevcut olmadığı anlaşılmıştır. Bu tahrikât karşisında ordumuz müteyakkızdır. tran'ın dürüst hareketini beklemek hakkımız olduğundan Tebriz ve civarındaki Taşnak ve Kürtlerin ufak, tefek tahrikâtı karşısında hükümetimiz tran'ın nazari dikkatini celbetmiştir. Stok tütünler tnhisar tdaresi tarafından şehrimizdeki stok tütünlerin satın alınması için Heyeti Vekilece ittihaz olunan karar tnhisar tdaresine henüz tebliğ edümemiştir. Bu bapta aldığımız malûmata göre, tütünlerin ne suretle mubayaa edileceği hakkında bir talimatname yapılacaktır. tnhisar tdaresi eksperlerile tütün sahiplerinden mürekkep bir komisyon tütünlere kıymet takdir edecektir. Tütünlere yapılacak takdiri kıymet mes'elesinin kolayca halledileceği anlaşılmaktadır. 30 YIL ÖNCE CumhurİYeT~ Türkçe Kuran 10NİSAN1961 Diyanet tşleri Reisliğine tayin edilen Hasan Hüsnü Erden, kendisini ziyaret eden Milli Birlik Komitesi üyesi Ahmet Yıldız'a Kur'anın Türkçeye tercüme edilmesine taraftar olduğunu, yeni Teşkilat Kanununun bir an evvel hazırlanıp din adamjanna daha iyi bir hayat şartı temin edilmesine çaiışılacağinı söylemiştir. Yeni Teşkilat Kanunu ile, din adamları, devlet memurları baremine ithal edilecek. tslam Enstitüsü ve tlahiyat Fakülteleri ile, İmam-Hatip Okulları daha yeıerli hale getirilerek, bundan böyle müftülüklere yüksek tahsüli kişiler getirilecektir. Diğer taraftan Diyanet tşleri BaşkanlığVnca büyük çapta bir dini reform planlaması üzerinde de önümüzdeki günlerde çalışmalara başlanacaktır. Bu çahşmalarda ilk olarak dini kaide ve eserlerin sıkı bir tasnife tâbi tutulması ve din kaidelerimizi Kur'anda da emredildiği gibi günün şartlanna uydurulması yoluna gidilecektir. GEÇEN YBL BUGÜN Cumhuriyet Ek önlemler 10 NtSAN 1990 Cumhurbaşkanı Turgııt Özal başkanlığında dün toplanan Bakanlar Kurulu, Güneydoğu ile ilgili ek önlemleri belirledi. Olağanüstü Hal Yasası ile Sıkıyönetim Yasası birçok yönden paralel hale getirild». Ek önlemler bugün Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girecek. SHP Genel Başkanı Erdal tnonü, ek önlemleri değerlendirirken "Çok ciddi karariar, inceleyip geniş bir açıklama yapacağım" dedi. Olağanüstü Hal Yasası'nda kanun hükmünde kararname ile değişiklik yapılmasıru benimseyen Bakanlar Kunılu, yasanın uygulandığı yerlerdeki olaylara ilişkin haber ve yayınlara, "güvenlik kuvvetlerinin Lşini zorlaştıncı nitelikte olması balinde sınırlama getirilmesini" kararlaştırdı. DÜZELTME • Gazetemizin dünkü sayısının 4. sayfasındaki "İlk af arazi işgalcilerine çıkmıştı" başlıklı haberin spotu şöyle olacaktır; "Fransızlar tarafından işgal edilip 20 teşrinievvel 1337-1921 tarihli itilafnamesinin 5. madde mucibince tahliye edilen arazide ika edilmiş olan bilcümle ceraim mürtekipleri hakkında affı umumi ilan ediliyordu." Fransızların işgali altındaki topraklarda işlenen suçlar, bu yasayla affediliyordu. Yasa TBMM'de görüşülürken önergesine ret denilmesine çok öfkelenen Tunalı Hilmi Bey (Bolu) 'Ret diyen arkadaşlan hiyaneti vataniye cürümüyle itham ediyorum' sözleriyle tepki çekiyordu, genel kuruldaki işlem de, (gülüşmeler) tutanaklara geçiyordu. Ahnu TARTISMA Hakkııu Adalotîn ve V iedanın Bugüne kadar çıkarılan af yasalarında böyle bir istisna hükmü yer almamıştır. Dünyanın her yerinde çıkanlan af yasalarında siyasal suçlara öncelik verilir. Bu, af yasalarının kuralıdır. Saym parlamenterlere, Meclise getirilmek üzere olan "Tecil" yasa tasansında devlet idaresi aleyhine işlenen suçlardan hükümlü olanlar kapsam dışı bı- rakılmıştır. Ceza yasasının özellikle 125 ve 146. maddelerinde gösterilen bu suçların "Tecil" dışı bırakılması büyük bir haksız- lık olacaktır. Bugüne kadar çıkanlan af yasalarında böyle bir istisna hükmü yer almamıştır. Dünyanın her yerinde çıkanlan af yasala- rında siya>al sıiçlara öncelik verilir. Bu, af yasalarııun kuralıdır. Üniversitelere, hukuk uzmanlanna soru- nuz, yasaların başta gelen niteliği "Eşitlik, objektifiik ve genellik"tir. Böyle bir yasa anayasanın "eşitlik" ilkesine ve yasaların açıklanan niteliğine ters düşecektir. Affın ve af yerine başvunılan "Tecil"in amaa top- lumda ve kamuoyunda doğan rahatsızhk- lan, tedirginlikleri ortadan kaldırmaktır. 12 Eylül döneminde görülün siyasal davaların çoğunda ceza yasasının 125 ve 146. madde- leri uygulanmıştır. Bu açıdan bugünkü ha- liyle çıkarılacak yasa, toplumumuza huzur getirmeyecek aksine kamuoyunda ve ceza- Erteleme evlerinde huzursuzluk yaratacaktır. Mahkeme kararlarını, dava dosyalarını inceleyiniz, silahsız, adam öldürmemiş, kimseyi yaralamamış gencecik insanlann bu maddelerle ölüm ve ömürboyu ağır hapis cezalarına mahkûm edildiklerini görecek- siniz. Mektup taşıyan, ev kiralayan, birini evinde banndıran ya da bildiri dağıtan in- sanlann 168 ya da 146. maddeye göre ceza- landırıldığını göreceksiniz. Bir gasp olayın- dan ötürü TCY'nin 146/1. maddesine da- yanılarak gencecik insanlann ölüm cezası- na çarptınldıklarını göreceksiniz. tşkence altında imza ettirilen ifadelere da- yanılarak olüm cezalan ve ağır hapis ceza- ları verildiğini göreceksiniz. ttirafçı sanık- ların, kendilerini cezadan kurtarmak için ahlak kurallarını bir yana iterek suçsuz in- sanları suçlayarak tahliye edildiklerini ve suçladıklan insanlann mahkûm edildiğini göreceksiniz. Tasarlayarak adam öldürenler, kan güde- rek insanlann yaşamına son verenler, hayali ihracatçılar, devleti dolandıranlar yasadan yararlanırken bu insanlann yasa dışına itıl- mesi büyük bir adaletsizlik oluşturacaktır. Yine bilinmelidir ki affedilen suç değil ce- zadır. Tasan böylece siyasal suçlular arasın- da ayırım yapmakta sağ ve sol görüslü ki- şiler arasında çifte standart uygulamakıa- dır. Dev-Vol davası sanıklan af dışı bırakı- hrken MHP ve ülkücü kuruluşlar ve Kah- raman Maraş davası sanıklan aftan yarar- lanmaktadırlar. Prof. Ali Fuat BaşgiT'in dediği gibi unut- mamak gerekir ki "Siyasi mabkûmlanla ah- laki redaet (ahlak dışıkk) yoktur. Suç bir ka- naat uğruna işlenmiştir. Suçluyu mahkûm etmek kanaatı mahkûm etmek demektir." (Türkiye Siyasi Rejimi ve Anayasa Müesse- seleri. s: 207). Tecil yasasında haksız bir yöntem olan çifte standart uygulamasından kaçınmalı, eşitlik ilkesine saygı gösterilmelidir. Bu gençler bizim gençlerimiz, bu insan- lar, Türkü ile Kürdü ile Lazı ile Çerkezi ile bizim insanlarımız. Onlar hain değil, satıl- mış da değil. Gelin ayrıcahk yaratmayalım. Geçici politik amaçlan bir yana bırakıp hakkın, adaletin ve vicdanın sesine uyarak yasama görevini yapmak her zaman oldu- ğu gibi bugün de kutsal bir görevdir. Dos- yalan ve kararlan inceleyiniz, görünüz ona göre oy kullanınız. Bunu, politik bir amacı olmayan yansız bir hukukçu olarak sizler- den rica ediyorum. Lütfen, lütfen... HALİT ÇELENK Avukat/Ankara Taslağı ve Öneriler Hakkında hazırhk soruşturması başlamamış olanlar için, yetkili organlara teslim olma yükümü yasadan çıkarılmahdır. Kamuoyuna açıklanmış bulunan taslak- ta özellikle uygulama yönünden ve teknik hukuku ilgilendiren bazı eksiklik ve aksak- lıklar dikkati çekmektedir. Bunların orta- dan kaldınlması, bu konuda istenen sonuç- lann daha iyi biçimde elde edilmesi ve ya- sanın sonuçlannın en kısa zamanda alınma- sını sağlayacaktır. Bu amaçla aşağıda belirt- meye çalıştığım noktalann göz önünde tu- tulmasının uygun olacağı kanaatindeyim. 1- Hazırhk soruşturması başlamamış iş- lerde, fail yasanın yayımı tarihinden itiba- ren 60 gün içinde yetkili organlara (CMUK, 151) teslim olmak zorundadır. Aksi halde hakkını kaybeder. Bu hüküm sakmcalıdır. Kişinin geçmişte yaşadığı bir olayın suç teş- kil ettiğini bilmesi her zaman kolaylıkla mümkün değildir. Mala, kişiye karşı suçlar ile cinsel suçlar dışındaki suçlar yönünden ferdin sürprizle karşılaşması muhtemeldir. Sonuç çok ağırdır, çünkü ertelemeden fay- dalanamamak soz konusudur. 2- Hazırhk soruşturması başlamış işler- de fail ifade vermediğinden kendisi teslim olup 60 güniük süre içinde ifade verdiğin- de, taslağa göre ertelemeden faydalanabilir. Taslakta, kusuru olmaksızın dahi bu süre- yi geçiren kişi bu hakkını kaybeder. Yargı- lamanın gecikmesini önlemek amacı güdü- lüyo, fakat kanımca düzenleme sakıncalar taşımaktadır. önerim şudur. Hakkında hazırhk soruşturması başla- mamış olanlar için, yetkili organlara teslim olma yükümü yasadan çıkanlmalıdır. Hak- kında hazırhk soruşturması başlamış ve ifa- de vermesi için arananlar yönünden, ken- disine yapılan bildirime rağmen, ifade ver- mekten kaçanlar için 60 güniük süre uygu- lanmalıdır. Kusursuz olarak ifade vermemiş olanlar için, 60 güniük hak düşürücü süre- nin taslakta ön görülmesi sakmcalıdır. 3- Hakkında kamu davası açılmış ve du- ruşması devam eden sanıklar için, bu sanık- lar duruşmada hazır bulunmadığında, da- ha önce savcı önündeki ifadenin yeterli sa- yılması ve buna dayanılarak karar verilebil- mesi, ceza ^rgılamasının temel bir ilkesi- ne aykırıdır, çünkü duruşmada hüküm ve- rilebilmek için sanığın mutlaka bir hâkim önünde ifadesinin alınması Tiirk sistemin- de şarttı. Bu ilkenin terk edilmesi uygun ol- maz. 4- Ölüm cezalannın yerine getirilmeme- si ve 647 sayılı yasanın 19. maddesi çerçe- vesinde infazın geri bırakılmasına mahke- menin karar vereceğinin açıklanmış olma- sına rağmen, duruşma yapılıp yapılmayaca- ğının belirtilmemiş olması bir eksikiktir. Bu karar duruşmasız verilmelidir. Aynca bu ka- rarın hangi mahkeme tarafından verileceği de açıklanmahdır. Taslağın 6. maddesinde bu ihtimal düşünülmemiştir. 5- Taslakta istisna edilen adam öldürme suçlan yönünden, metinde kullanılan "ka- mu görevlileri" ibaresi yerine, TCK'nın 450/11. bendindeki "devlet memurian" iba- resi kullanılmalıdır. Bu paralellik, yasanın uygulanması sırasında kanşıkhklan önleye- cektir. 6- Erteleme yasasından faydalanan kişi- lerin yeniden suç işlemeleri ihtimali içinde bu suçun, önceki suçun dava ya da ceza za- manı aşımı süresi içinde işlenmesinin aran- ması yerindedir. Aynca yeni suçun kasıtlı suç olması ve asgari haddinin 2< yıldan çok hürriyeti bağlayıcı cezayı içermesı de uygun- dur. Taslağa göre fail yeni suçtan dolayı ya dava ya da ceza zaman aşımı süresi içinde kesin hükümle mahkûm olmalıdır. Taslak- taki düzenlemede bu noktaya kadar bir ak- saklık yoktur. Ancak taslağın 5. maddesinde, failin ye- ni suçunun cezasının asgari haddinin 2 yıl- dan çok olmasırun aranması, yasa uygulan- dığında tereddüt yaratabilir. Bu düzenleme karşısında, fail somut olayda 2 yıldaıı az ce- zaya mahkûm olsa dahi, daha önce ertelen- miş cezasını da cekmek durumunda kala- bilir. Oysa metinde yeni mahkûmiyetin 2 yıldan çok hürrryeti bağlayıcı cezayı içerme- si açıkça belirtilmelidir. 7- Taslağın 6. maddesinde tutuklu ve hü- kümlülerin tahhyesinde, 15 güniük süre ye- rine, tahliye işlemlerine derhal başlanaca- ğının ve en geç 15 gün içinde bitirileceğinin açıktanması uygun olur. Aynı maddede tahliye kararlanm verecek mahkemelerin aynı zamanda ertelemeye de karar verirken, duruşma yapmayacaklarının açıklanması uygun olur. Bu biçimde düzen- leme çabukluğu sağlayacaktır. 8- Taslakta ön ödemeye tabi işler düşü- nulmuş olmasına rağmen, sulh hâkiminin ceza kararnamesi yoluyla cezalandırılan iş- lerin düzenlenmemiş olması bir boşluktur ve doldurulmak gerekir. 9- Taslaktaki şahsi dava yoluyla görülen işlerle ilgili hiçbir açıklık olmaması da bir eksikliktir. Bu suçlann erteleme dışında tu- tulması, taslağın amacı ve mantığı karşısın- da düşünülemeyeceğinden, bu konunun da tamamlanması uygun olur. Parlamento üyelerine saygı ile sunuıur. Prof. Dr. ERDEN ER YURTCAN İstanbul Üniversitesi OKURLARDAN Dinlemek ve öğrenmek istiyonız İnsanoğlunun yüzyıllar boyunca sürdürdüğü bitip tükenmeyen çabalan sonunda bugün varabildiği bilımsel gerçeklerin, icatlann, teknolojik buluşlann, keşiflerin Kuran'da yanh olduğu söylenir. Bunları duymak, dinlemek umudu ile yıllardan beri televizyondaki İnanç Dünyası ve benzeri programlan izleriz. Ramazan aylarında her akşam iftara yakın yapılan sohbetleri elimizden geldiğince kaçırmamaya çalışırız. Bu programlarda, sohbetler dışında her seferinde Kuran'dan bir sure okunur ve Türkçe açıklaması yapılır. Ancak bütün bu surelerin içeriği üç aşağı beş yukan aynı şeylerdir. Dinsel ve ahlaksal kurallar, birbirinden biraz farklı deyişlerle sürekli tekrarlanır. Bugüne kadar bilimsel gerçekleri, teknolojik buluşlan içeren bir tek surenin okunup açıklandığına rastlayamadık. Bugünlerde yine bir ramazan ayına girmiş bulunuyoruz Bütün bir ay boyunca, . televizyonda her akşam, iftara yakın saatlerde Kuran okunacak, Türkçe açıklaması yapılacak. Bu programlan düzenleyenlerden rica ediyoruz. Dinbilimcilerle işbirliği yaparak bu ramazan bilimsel gerçekleri içeren surelere yer versinler. Açık, temiz, anlaşılabilir bir Türkçe ile açıklamalanm yapsınlar. Bunlan dinlemek ve öğrenmek istiyoruz. Bütün bir ramazan ayı boyunca bu programlan kaçırmamaya çalışacak ve dikkatle izleyeceğiz. Saygılarımızla... FATMA N. KtP HÜKUKSUZ DEMOKRASİ HalitÇetenk 3. bası 5.000 üra (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul Ödemeli gönderilmez. İLAN BİTLİS SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1990/180 Davacı Müşfik Kemal Zülfıkar tarafından, mahkememizde açılan terekeye mümessil tayini davasının yapılan açık yargılamasında; Bitlis Atatürk Mahallesi Kasundirik Caddesi pafta 10, ada 55, parsel 13'te kayıtlı arsa ve üzerindeki Turistik Otel'in ortağı bulunan bele- diye ile ilgili ihtilaflarda, Müftigil aüesini temsilen, davacı kendi&i- nın terekeye temsilci olarak atanmasını talep ettiği, Mahkememizce yapılan tüm araşürmalara rağmen Şeyh Abdulmelik Müftigil mirascılarının adresleri tespit edilemediğinden, kendilerine ilanen tebliğ yapılmasına karar verilmiştir. Şeyh Abdulmelik Müftigil'in tüm mirasçılanran (Müftigil ailesi rni- rasçılarının), davacı Müşfik Kemal Zülfikar'ın anılan terekeye tem- silci olarak atanmasını kabul edip etmedikleri hususundaki diyeceklerini bildirmek üzere, mahkememizin 1990/180 esas sayılı da- va dosyasının 29.4.1991 günü saat 9.00'daki duruşmasında hazır bu- lunmaları, belirtilen gün ve saatte mahkeraeye gelmedikleri veya herhangi bir bildirimde de bulunmadıkları takdirde, davacı Müşfik Kemal Zülfikar'ın yukarıda parsel numarası yazılı Turistik Otel'in ortağı bulunan belediye ile ilgili ihtilaflarda, Müfıigil ailesini (Şeyh Abdulmelik mirasçılannı) temsilen, terekeye mümessil olarak tayin edileceği tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 46499 Askeri kimlik karlımı kaybettim. Hukümsüzdiır. CEVHER AKYÜZ Ehliyetimi kaybettim. HukUmsüzdur. METtN YILDIZ T.C. KONYA EREĞLİSİ SULH CEZA MAHKEMESİ Say,: HÜKÜM ÖZETİ Esas No: 1989/414 Karar No: 1990/449 C.M.U. no: 1989/518 Hâkim: Nazmi Çelik 20707 Kâtip: Ali Sanıyar 109 Davacı: K.H. Sanıklar: 1- Necati Gormez, Hasan ve Saime oğlu, 1947 D.lu, Ereğli Hacı Mustafa Mah. oturur. 2- Etem İriç, Kerim ve Kezbanoğlu, 1950 D.lu, Ereğli Melicek kö- yü nüf. kayıtlı olup Ereğli Şinasi Mah. 9. Çıkmaz Sk. No: 13'te otu- rur, evli, 9 çocuklu, okuryazar, sabıkasız, T.C. Islam, tuzcu. Suç: Gıda Maddeleri Tüzuğü'ne aykırıbk SuçTarihi: 29.5.1989 Karar Tarihi: 19.7.1990 Yukarıda suçu ve açık kimlikleri yazılı sanıklann cezalandırılma- lan istemi ile mahkememize açılan işbu kamu davasının yapılan açık yargılaması sonunda verilen hüküm gereğince duzenlenen hüküm özetidir. GEREĞt DÜŞÜNÜLDÜ: 1- Sanık Necati Görmez'in sübuta er- meyen müsnel suçtan beraatine, 2- Sağlığa zararlı gıda maddesi satmak suçundan sanık Etem triç'in eylemine uyan T.C.K.nın 396, 647/4, T.C.K.nın 72. maddesi gere- ğince neticeten 470.000 lira ağır para cezasıyla cezalandınlmasına, T.C.K.nın 402. maddesi gereğince sanığın cürme vasıta kıldığı mes- lek ve sanatının ve ticaretinin üç ay süreyle tatiline, aynı madde uya- rınca takdiren yedi gün süreyle işyerinin kapatılmasına, Karar özetinin sanığın kapatılan işyerinin göze çarpan bir yerine kapatma süresi sonuna kadar kalmak Uzere asılmasına, Aynca karar özetinin C. Bassavılığı'na gönderilerek Ankara- tstanbul ve lzmir'de yayımlanan ve tirajı yüzbinin üzerinde bulunan bir veya iki gazetede ve aynca bir mahallı gazetede derhal ilanına, Yine karar özetinin bir suretinin C. Başsavcılığınca Sağlık ve Sos- yal Yardım Bakanlığı'na gonderilmesine, Dair Yargıtay yolu açık olmak uzere karar verildi. Basın: 23586 POLrnKA VE OTESI MEHMED KEMAL Eski Bir HastalıkAnkara muhabirliği yaptığımız yıllarda içimize giren MİT'çileri (O zamanlar MIT yok MAH vardı) tanırdık. Da- hası onlar da bizim kendilerini tanıdığımızı bilirdi. Karpiç'in olsun, Ankara Palas'ın olsun amerikanbarlarında diz di- ze, dirsek dirseğe otururduk. Diyebilirim ki pek zarartarı da dokunmazdı. Onlar bir şeyler öğrenmek isterterse bı- ze sorariar, biz bir şey öğrenmek istediğimizde (kulağı de- liktir diye) onlara sorardık. Kökü Teşkilat-ı Mahsusa'ya dayanan istihbaratçılar da birbirlerini bılirlerdı. Aralarında saklı, gizli bir şey kalma- mıştı. Uzun yıllar tek partinin adamları olarak çalışmış- lar, sonra 46 demokrasisine geçince bir dalgalanma ol- muştu. Gene birbirlerini izliyorlardı, ama bu kez Halkçı, Demokrat diye izliyorlardı. Çoğu da bu ayrımdan ötürü ya içeride ya dışarıda kalmışlardı. Kimi izleyeceklerdi? Bir tek geçer akçe vardı, komünistlik. Sosyal demokrat, sosya- list, demokratik sol ya da sadece sol diye bir şey yoktu; solda mısın, bal gibi komünistsin. Komünisti de tam söy- lemezler ü'nün yerini o ile doldururlar "komonist" derlerdi. Bizim kuşak gazeteciliğe girdiğinde bu numaraları bil- mezdik. Ustamız sayılan büyükler, eski gazeteciler anla- tırtardı. Falan mı, onun yanında pek açılma; feşmekan mı, iyi adamdır sır saklar, istediğini sor, istediğini anlat, zarar gelmez. Meslekte biraz palaziandık, gizli kaynaklardan haber almaya başladık, yazılara -serde edebiyatçılık var ya- bi- raz çeşni katmaya başladık, ağabeyterden kimileri kıskan- dılar. Bizi şuraya buraya "komonist" diye gammazlama- ya başladılar. Polis müdürü bilirdi, ama ne yapsın bu ih- barlar yukarıya doğru da yansırdı. Bir gün polis müdürü çağırdı. Bir sır verıyormuş gibi ku- lağıma eğilerek şunları söyledi: "Bilıyorum; mesleğını seviyorsun, iyi gazetecisin, arka- daşlarını atlatmak istiyorsun (sözün burasında bir usta- mızın adını söyleyerek), aman diyeyim (...)'y> atlatma... Hatta özel haberlerinden bazılarını ona da ver." "Neden?" "Her atlattığında durmadan seni gammazlıyor. Komo- nistler basını sardı diye olmadık yerlere yakınıyor. Ben bi- liyorum, ama yukarıdakiler benim başımı ağrıtıyorlar." Uzun bir süre meslekte MİT'çilerden çok bu gammaz- lardan çektik. Tek parti yönetimi geçinceye kadar başımız- dan da çok şeyler geçti. Basın sol, sağ diye ikiye ayrık değildi. Demokrat, Halkçı denirdi. Muhalefet yıllarında dertleştiklerımizin başında Menderes gelirdi. Bir sıkıntı- mız olsa Meclis koridorlarında ona söylerdik. Vali Nevzat döneminde bir gün evim arandı. Canım çok sıkılmıştı. İlk aramaydı. Meclis koridorunda beni sıkıntılı gören Menderes'e aramayı anlattım. "Şimdi" dedi. "Çıkar kürsüden o valiyi rezil ederim." "Siz onu rezil edersiniz, ama o da durmadan benimle uğraşır." Aradan yıllar geçti. Vali Nevzat canına kıyarak öldü. Ad- nan Menderes başbakan oldu. Nazım Hikmet'in şiirleri var diye evi bastılar. Ne var ne yok toparlayıp götürdüler. Menderes'e telefon ettim. Telefona Özel Kalem Müdürü Basri çıktı, "Beyefendiye anlatırım" dedi. Ne anlattı, ne de sordu. Mahkemede aklanana kadar süründük. O yıllardan bu yıllara köprülerin altından çok sular ak- tı. MIT mi, yoğun bir biçimde var. Senden yana görünüp seni gammazlıyor. Yöntemleri daha gelişmiştir. Hapisha- nede gençlerin yanında gazeteciler de yatıyor. Kim ondan kim bundan, birbirine karıştı. Kırk yıllık dostlar iktidardan omuz alıp en yakınını ele veriyor. Ne diyelim, değişen bir şey yok değil mi? ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI 11L31AZ ŞİPAL "Idari €K>revlere Atanma" SORU: Halen Sosyal Sigortalar Kunımu'nun bir hastanesinde teknik lise mezunu bir eleman olarak teknik hizmet- ler sınıfında çalışmaktayım. Çalışmam sürerken 4 yıllık İktisat Fakültesi'ni bi- tirdim. Halen çalıştığım teknik hizmetler sınıfı kad- rosunda kalmak koşuluyla idari görev almak istedim. Yelkililer bana diplomamı kuruma verdigimde genel idari hizmetler sınıfına geçecegimi, yani teknik hiz- metlerde kalamayacağımı ve bu nedenle maaşımda azalma olacağını soylediler. Ben de bundan vazgeç- tim. Bazı arkadaşlardan duyduğuma göre teknik hiz- metler sınıfında kalarak idari göreve atama \-apili- yonnuş. S.Y. YANU: Devlet Memurları Yasası'nm 69. maddesi "İdari Gö- revlere Atanma"ya ilişkindir. Maddede: "Kurumlar, eğitim ve öğretim, sağlık ve yardımcı sağlık ve teknik hizmetler sınıflarına dahil memurlardan, kariyerlerin- den yaraTlanmak istediklerini 2-4'üncü dereceler arasındaki idari görevlere ait olup kazanılmış hak derecelerinin iki altındaki de- recelerden tespit ve ihdas edilmiş kadrolara atayabilirler. Bu suretle atanan memurların aylıkları kazanılmış hak de- receleri üzerinden ödenir. Ancak kazanılmış aylık dereceleri ve kariyer hizmet sınıfları için tespit edilen ek gösterge, zam ve tazminatlarla atandıkları görevlerin ek gösterge, zam ve taz- minatlannın farklı olması hah'nde fazla olanı ödenir" denil- mektedir. Konu Devlet Memurian Kanunu Genel Tebliği Seri No: 91'de şöyle açıklanmaktadır: (•) "Bu şartlara uygun olarak atanan memurların aylıkları, kazanılmış hak aylık dereceleri üzerinden ödenecek, kariyerle- ri ile ilgili hizmet sınıflannda alabilecekleri ek gösterge, zam ve tazminatlarla atandıklan kadronun ek gösterge, zam ve taz- minatlarından hangisi daha yüksek ise kendilerine bunun üze- rinden ödeme yapılacaktır. Bu kıyaslamada ek göstergeyle zam ve tazminatlann her bir unsuru ayrı ayrı dikkate alınacak ve mesela gerekirse ilgililere ek göstergeyle iş güçlüğü zammı ka- riyerleri ile ilgili hizmet sınıflannda alabilecekleri miktarlar üze- rinden, temininde güçlük zammı ile özel hizmet tazminatı ise atandıklan idari kadro için öngörülen miktarlar üzerinden öde- nebilecektir:' Bu hak, I. Eğitim ve öğretim, 2. Sağhk ve yardımcı sağlık, 3. Teknik hizmetler sınıfı için tanınmıştır. Bu üç sınıfta görev >"apanların bulunduğu hizmet sınıfından, genel idare hizmet- İeri sınıfına geçmeksizin idari görevlere atanabilmeleri sağlan- mıştır. Kısaca teknik hizmetler sınıfında görev yaparken genel ida- r? hizmetleri sımfı kadrosuna atanmaksıan yine teknik hizmet- ler sınıfında ve idari görev almanıza yasal bir engel yoktur. (*) Kaynak: Ibrahim Pınar Devlet Memurlan Kanunu 1987, sayfa: 1015 ve 241 ADIYAMAN KADASTRO MAHKEMESİ ESAS NO: 1990/128 Adıyaman ili merkez Ulucami Mahallesi'nde bulunan 893 ada, 22 ve 26 parsel sayıb taşınmaz hakkında mahkememize açılan tespite itiraz davasının yapılan agk yargılaması sırasında verilen ara kararı gere- ğince; Davahlar Bahri oğlu Sırn Öztürk ve Hasan oğlu Hüseyin Demir- in tebligata yarar adresleri mahkememiz ve keza kolluk kuvvetlerin- ce dahi tespit edilemediğinden, ilanen tebligata karar verilmiş olup, yukarıda açık kimliği yazılı şahsın duruşma günü ve saati olan 21.5.1991 günu saat 09.00'da mahkememize ait duruşma salonunda yapılacak duruşmada hazır bulunması veya kendini bir vekille temsil ettirmesi, dava sebep ve delillerini bildirmeleri, duruşmaya gelmedikleri veya vekille dahi kendilerini temsil ettirmedikleri veya dava sebep ve delil- lerini bir dilekçe ile mahkememize bildirmedikleri takdirde yargıla- manın yokluğunda yapılacağı, Tebligat Yasası'nın 29 ve devamı maddelerince davetiye yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 26.3.1991
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle