Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 MART 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7
SİNEMA
Festivalde bugün ve yarın
• Kiiltiir Servisi — Istanbul Film Festivali'nde bugün
"Taşlann Neşidesi" (Türkçe altyazılı) 12.00 ve 18.30'da,
"Korku ve Aşk" ise (Elektronik Türkçe altyazıh) 15.00 ve
21.30'da Emek Sineması'nda gösterilecek. "Glissando"
saat 12.00 ve 18.30 seanslannda, "Eversmile New Jersey"
ise 15.00 ve 21.30'da Atlas'ta sunulacak. Beyoğlu
Beyoğlu'nda saat 12.00'de "Darbe", 15.00'te "Kaplan
Adam", 18.30'da "Piano Piano Bacaksız", 21.30'da ise
"Yapay Cennet" oynuyor. "Uyuşturmadan" saat 12.00 ve
18.30 seanslannda, "Halfaouine-Çatılann Çocuğu" saat
15.00, 21.30 seanslannda Türkçe altyazılı olarak Gazi
Sineması'nda izlenebilecek. "Bir Katil Kiraladım"
(Türkçe altyazılı) saat 12.00'de, "Tutsak Balon" saat
15.00'te (Türkçe altyazılı), "Oyun Vakti" 18.30'da ve "Bir
Gece Boyunca Helsinki" (Türkçe altyazılı) saat 21.30'da
Reks'te, görüfebilir. Festivalin yannki programı ise şöyle:
Emek - "llle de Iskenderiye" (12.00, 18.30), "Kımıldama,
ÖI ve Dirü" (15.00, 21.30); Atlas - "Sınır" (12.00, 18.30),
"Kimsesiz Çocuklar" (15.00, 18.30); Beyoğlu Beyoğlu
"Montalvo ve Çocuk" (12.00), "Yitik Bahar" (15.00),
"Imdat ile Zarife" (18.30), "Farendj"* (21.30); Gazi -
"Bisikletli Adam"* (12.00, 18.30), "Yılın Kahramanı"
(15.00, 21.30); Reks - "özgürlük Savaşçılan"* (12.00),
"Duvarlar" (15.00X "Sessiz Çığük"* (18.30), "26'sı Için
Üç Yer"* (21.30). (* Işaretli fılmler elektronik Türkçe
altyazılı gösterilecek.)
Yönetmenler anlatü
• Kiiltiir Servisi — Uluslararası tstanbul Film Festivali
kapsamında yer alan 'Dali', 'Xenia' ve 'Aralık Gelini'
nimlerinin yönetmenleri, dun bir araya gelerek filmleri
hakkında basına bilgi verdiler. Toplantıya 'Dali' filminin
oyunculanndan aynı zamanda filmin yönetmeni Antoni
Ribas'ın eşi olan Emma Ribas da katıldı. Festivalin
'Uluslararası Yarışma' bölümünde yer alan filmi 'Dali'yi,
1978'de, New York'ta ünlü ressam ile tanıştıktan sonra
çekmeye karar verdiğini anlatan yönetmen Antoni Ribas,
daha önce de 1%8'de uzun bir dokümanter film çektiğini
ve bu filmde yine Dali'ye yer vermiş olduğunu anlattı.
Filmde Dali'nin yaşamında önemli bir yeri olan
kızkardeşini canlandıran Emma Ribas da filmdeki
rolünün küçük, ama önemli olduğunu belirtti. 'Aralık
Gelini' filminin yönetmeni trlandalı Thaddeus
O'Sullivan, iki erkekle yaşayan bir kadını anlatan
filminin gerçek olaylara dayanan bir romandan
uyarladığını söyledi. Katolik olduğuna söyleyen
O'Sullivan, Protestan bir film çekmek istediğini ve ayrıca
lngilizlerin Amerikalıların kafasında yer eden 'Irlandalı
imajı'nı yıkmaya çalıştığını belirtti. 'Xenia' filminin genç
yönetmeni Yunan Patrice Vivancos, filminin bir yol filmi
olduğunu, Yunanistan, ltalya, Fransa, lspanya ülkelerini
kapsadığını anlattı. Yunanistan'daki sinema endüstrisi
konusunda da bilgi veren yönetmen, ülkesinin teknik
altyapı olarak zengin olduğunu, ancak bu altyapının şu
sıralar özellikle TV ve reklamcılık piyasası için
kullamldığını söyledi. Halkın sinemaya gitmemesinden
yakınan Vivancos, "Şimdilik çölü geçiyoruz, insanlann
televizyondan yorulacağı ve sinemaya dönecekleri zaman
gelecek" dedi.
TİYATRO
Yeni salonda yeni oyun
I Kiiltiir Servisi — Devekuşu Kabare Tiyatrosu
Oyuncuları, bugünden itibaren mayıs ayı sonuna dek
izleyicilerinin karşısına yeni bir tiyatro sahnesinde
çıkacak. Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun Müdürü Ali
Yalaz'ın verdiği bilgiye göre Harbiye'deki Şan
Tiyatrosu'nun arkasındaki eski Penguen Buz Pateni
sahası yeniden düzenlendi. Yalaz, binanın tiyatro salonu
ve çekim platosu olarak hizmet vereceğini aktardı.
Devekuşu Tiyatrosu'nun Anten A'dan kiraladığı 870
kişilik tiyatro salonunda mayıs ayı sonuna dek olan
dönemde Kandemir Konduk'un yazdığı "Şuna Buna
Dokunduk" adh müzikli güldürüye yer verilecek.
Konduk'un oyunu pazar ve pazartesi günleri dışında saat
21.30'da, cumartesi günü ise saat 17.00'de sahnelenecek.
Tıyatro Gtinü etkinlikleri
• Kiiltiir Servisi — 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü
çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Bugün saat 15.00'te
Istanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvan Tiyatro
Bölümü'nde düzenlenecek bir törenle tsmail
Dümbüllü'nün kavuğu Nejat Uygur'a devredilecek.
Bugün saat 11.00'de Atatürk Kültür Merkezi'nde yer
alacak bir başka tören ise Türk Kültürüne Hizmet Vakfı
tarafından düzenlendi. Törende Devlet Geleneksel Türk
Tiyatrosu Topluluğu'nun kuruluşu üzerine konuşmalar
yapılacak. Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen bir
diğer tören Ortaköy Bahriye Üçok Kütüphanesi'nde.
Füsun Erbulak, Aykut Oray ve Mehmet Akan'ın
katılacaklan söyleşi saat 14.00'te gerçekleşecek. Dünya
Tiyatrolar Günü, Avusturya Kız Lisesi'nde de saat
12.00'de özel bir programla kutlanacak. Nüvit
özdoğru'nun konuşmasının ardından öğrenciler
Çehov'un "Jübile"sini sergileyecekler. Göztepe özel
Anakent Lisesi'nde ise Macit Koper ve Seden
Kızıltunç'un yer alacaklan bir panel düzenlenecek.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
KÜLTÜR İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI
KÜLTÜR ETKİNLİKLERİ
AÇIK HAVA
KONSERLERİ
KENT ORKESTRASI
Ork. Şefi
EkremTEKEŞlN
Solist
Nurcan EREN
KLASİK BÖLÜM:
ANDREW L. VVEBBER , G. BİZET, G. ROSSİNİ,
U. CEMAL ERKİN.M. MUSSORGSKY, F. V. SUPPE,
LBERNSTEİN,J.WILLIAMS
POP-JAZZ
21.3.1991 Perşembe, 23.3.Cumartesi, 27.3. Çarşamba,
28.3.Perşembe, 30.3.Cumartesi
Saat: 16.00'da
Taksim Meydanı Sular Idaresi Önü
MÜZİK/FİLİZALİ
Soyyetkr Birliği'nden geien tophüuklar olağanüstü birsınav verdiler
Sporcuda ve müzikçide 3 KKondisyon, konsantrasyon ve kompetisyon sporcu için
de, müzisyen için de aynı ölçüde geçerli. Aksi oldu mu
sporcu gol kaçırır, müzisyen de nota.
Üç "K"lar. Türkçe sözlükte kondis-
yon karşılığı "idmanlı ohnak" (spor
için), konsantrasyonun karşılığı "zihni
bir noktaya toplama", kompetisyonun
karşılığı ise tek kelimeyle "rekabet", ya-
ni yanşma.
Üç "K"lann dilimizde tek bir sözcük-
le karşılığını bulmak görüldüğü üzere
üçe bir oranında. Yani, kısaca, bu kav-
ramlara yabana olmamalıyız ki dilimiz
kavrama göre sözcük yaratsın.
Üç "K"lar spor alanında yaygın kul-
lanılan sözcükler. Televizyonda ve ba-
sında spor, sporcu, özellikle futbolcu ve
antrenörlerimizle yapılan konuşmalan,
söyleşileri hep merakla izliyor ve oku-
yorum.
Sporcusu da, antrenörü de bir nokta-
da birleşiyor sürekli. Tek tek insanımız
çok yetenekli, teknik açıdan yabana
sporculardan daha düşük düzeyde değil.
Ancak, ne oluyorsa oluyor; müsabaka,
yani kompetisyon, yani yanşma orta-
mında performansın düştüğü, en ufak
negatif uyarı karşısında moral ibresinin
hızla aşağı kaydığı, takım oyununa bir
türlü ahşılmadığı, konsantrasyon, yani
"dikkati yapılan işe teksif etme" bece-
ri ve yeteneğinin yok denecek kadar dü-
şük düzeyde olduğu, dolayısıyla maç or-
tamında akıllara durgunluk verecek ka-
dar aptalca ve gereksiz hatalar yapıldı-
ğı konusunda herkes hemfikir.
Sporcu gibi müzisyen de "müsabaka-
performans" sırasında dikkatini
-yapmakta olduğu ise yönelik bütün dış
etkenlerden yalıtarak toplamak, yani
"konsantre" olmak zorunda. Aksi ol-
du mu sporcu gol kaçırır, müzisyen de
nota. Sporcu gibi müzisyenin de
yanşma- performans sırasında başa ge-
lebilecek aksilikler karşısında aniden
moral çöküntüsüne uğramaması, daha
açık bir deyişle "yanşma", yani
"kompetisyon" ruhunu sürekli canlı
tutması gereklidir.
Çellist Akxander Rudin ve Musica Vi-
va topluluğu, Azerbaycan Kara Karayev
Devlet Oda Orkestrası ve son olarak ün-
lü keman virtüözü Tatyana Grindenko
yönetimindeki Moskova Eski Müzik
Oda Orkesrası üç "K"lara ek olarak bir
de insanüstü dayanıklılık sınavı verdiler.
Tatyana Grindenko Topluluğu ele-
manlan Moskova'dan uçakla İstanbul'a
gelmeyi umarken, uçak rezervasyonla-
nnın bizim, yani Türkiye'nin "resmi
konuklan" tarafından iptal ettirildiği-
ni öğrenip şok geçirmişler ve görev duy-
gulan çok yüksek olduğundan tstanbul'-
daki konserlerini iptal etme yoluna gi-
deceklerine, toplam 58 saat süren
Moskova-Sofya, Sofya-lstanbul demir-
yolu ile yolculuk yapmayı göze almışlar-
dı.
Üç "K"lardan mebzul miktarda bu-
lunduran Tatyana Gridenko Toplulu-
ğu'nun özelliği de 17. ve 18. yüzyıl mü-
ziğini "otantik", yani aslına uygun stil-
de yorumlamasıydı.
Son 10 yıldır Avrupa ve Amerika'daki
pek çok topluluk "otantik" çalgılarla,
ihmal edilmiş 16., 17. ve 18. yüzyıllann
"otantik" stillerini araştınyor. Kimisi
daha da ileriye gidip "otantik" kostum-
lerle sahneye çıkıyor.
Konservatuvar ve müzik okullannda
son yüzyıl içinde uygulanan eğitim, tüm
çalgılann 19. yüzyıl tekniği, beğenisi ve
stil anlayışı çerçevesinde çahnmasına yol
açmıştı. Oysa, şimdi eski müzik toplu-
luldannın ortaya koyduklan gibi, yorum
stilleri, çalgılan çalma teknikleri çağlar
boyu epey değişime uğramıştı.
Örneğin, bugün bütün yaylı ve üfle-
me çalgılann hiç düşünmeden her nota-
ya uyguladıkları "vibrato", 17. ve 18.
yüzyıl beğeni ve stillerinde ancak müzik
cümlelerinin belirli durak yerlerinde, ga-
yet hasisçe kullanılacak bir süslemeden
ibaretti. Aynca, yaylı çalgılann yay tek-
ASLINA SADIK — Tatyana Gridenko'nun yonettigi Eski Müzik Oda Orkestra-
sı, az ya da çok tanınmış barok bestecilerin eserterini yepyeni bir tatia ve aslına
sadık kalarak seslendirdiler. (Foloğraf: Aramis Kalay)
niği bugünku yay tekniğine oranla çok
değişti o zamanlar. Notalar da kâğıt uze-
rinde yazıldığı gibi durmazdı hiç. Her bi-
rinin o zamanın geleneğine uygun ola-
rak kendine ozgü süslemesi, vurgusu,
ağırlaşıp hızlanması vardı ki, bu özellik-
ler 19. yüzyıhn sonuna doğru tümüyle
unutulmuştu.
İşte, Gridenko ve Eski Müzik Oda Or-
kestrası gibi topluluklar çok ya da az ta-
nınan (Ignaz von Biber (1644-1704), Jo-
hann Meinrich Schmelzer (1620-1680),
Antonio Vivaldi (1675-1741), Georg
Philipp Telemann (1681-1767) gibi Ba-
rok bestecilerin eserlerini yepyeni bir tat-
la, "otantik", yani aslına uygun stil ve
teknikle yorumlayarak müzikseverlere
büyük hazlar tattırdılar.
Rengim Gökmen'in yönettiği IDSO'nun solisti çellist Selma Gökçen'di
Farklı ortamlardan iki müzisyentstanbul Devlet Senfoni OTkestrası'nın
22-23 mart konserlerini şef Rengim Gök-
tnen yönetti. Solist, çellist Selma Gök-
çen'di. Genç profesyonel müzisyen ku-
şağımızın önde gelen iki temsilcisiydi
Gökmen ve Gökçen. Benzerlikleri bura-
da sona eriyordu ama.
Rengim Gökmen, Ankara Devlet Kon-
servatuvan'nın ilk mezunlanndan olan
anne ve babasının yolundan gitmiş, ay-
nı okulun piyano, bestecilik ve şeflik bö-
lümlerini bitirerek meslekte ilerlemek
amacıyla öğrenimine ftalya'da devam ef-
mişti. Rengim Gökmen, 1984-89 yıllan
arasında Ankara Devlet Opera ve Bale-
si- Müzik Direktörlüğü gibi ağır bir so-
rumluluğu üstlenerek genç yaşta Cum-
huriyet Türkiyesi'nin 60 yıllık bilimsel
müzik yaşamının yöneticileri, yönlendi-
ricileri arasında yerini almıstı.
Selma Gökçen ise çok farklı bir aile-
den geliyordu. Gökçen'in babası, Tür-
kiye"de mesleğine yönelik ilerleme ve
araştırma yapabilme yollannın kapan-
ması karşısında en verimli ve üretken ça-
ğında ABD'ye göçmek zorunda kalan
bir bilim adamı. Annesi ise piyanist ol-
ma rüyalanyla Cemal Resit Rey'den ders
alan, ama ailenin ulkeden ayrılması do-
layısıyla müzik aşkını kızına aşılayan sa-
natçı ruhlu bir insan.
Selma Gökçen, Amerika'da doğdu,
orada büyudü, eğitiminin tümünü Ame-
rika ve tsviçre'de gerçekleştirdi. Ancak
kan bağlarının gücüne bakın ki hiç
Türkçe konusamamasına karşın kalbinin
yarısı hep burada. Son yıllarda hemen
her mevsim orkestra eşliğinde ve resital
biçiminde konserler veriyor Tü-kiye'de
Gökçen. Üstelik, zaman içinde bilgi ve
deneyimini, birikimini Türkiye'ye kana-
lize etme niyetinde.
KALBİNİN YARISI BURADA — Selma Gökçen ABD'de tiogdu, orada büyü-
dn. Eğitiminin tümünü ABD ve Isviçre'de gördü. Ancak hic Türkçe konusama-
masına karşın, kalbinin yansı bep Tnrkiye'de (Foloğraf: fbrahim Günel)
Birbirinden farklı ortamlarda yetişmiş
bu iki müzisyen, müzisyenlerin ortak dili
olan "miizik"te buluştular hafta sonu
konserlerinde ve Elgar'ın mi minör çel-
lo konçertosunu birlikte yorumladılar.
Edward Hgar (1857-1934) yaşamının
34 yılını 20. yüzyıhn ilk yansında yaşa-
mış olmakla birlikte 20. yüzyıla ayak uy-
duramamış, daha başka bir deyişle ayak
uydurmak istememiş bir müzisyendi.
Onun özlem ile tutunduğu donem 19.
yüzyıhn sonu ile 20. yüzyıhn başındaki
1. Dünya Savaşı öncesi yaşanan kurun-
tusuz, kayıtsız, zevk \-e sefa agırlıklı Kral
7. Edward dönemi>'di. Sofu, kuralcı,
kayıtlı-kuyutlu yaşam felsefesiyle Ingi-
liz toplumunu yarım yüzyıldan fazla bir
süre sımsıkı korseler içinde baston yut-
muş gibi ve*duygularmı zinhar gösterme-
yen bir toplum durumuna getiren Krali-
çe Victoria'dan sonra yaşanan bu vur-
dumduymaz, keyifli ortamı seviyordu El-
gar.
Ancak Ingiltere'nin kayıtsızlık ve ke-
yjf ortamı öyle pek uzun ömürlü olma-
dı. Birinci Dünya Savaşı tüm acımasız-
lığı ve kıyımıyla kapkara bir bulut gibi
çöktü üzerlerine ve Elgar 1918'de dün-
yanın bir daha hiçbir zaman 1914 önce-
si dünyası olmayacağından kesinlikle
emindi, yeni dünyadan hiç tat almıyor-
du. Çello konçertosunu işte bu ruh du-
rumu veya depresyonu içerisinde 1919'da
inzivaya çekildiği Sussex'te besteledL Bu
konçerto, keman sonatı, yaylı çalgılar
dörtlüsü ve piyanolu beşhden sonra bes-
telediği son büyük eseriydi Elgar'ın. Üs-
telik, biçim-yapı açısından geleneksel
konçertonun sınırlan dışına çıkıyordu bu
eserde besteci.
Sözün kısası Elgar'ın çello konçerto-
su bestecinin içinde bulunduğu ruh ha-
lini, yani karamsarlığın en dip noktala-
rı ile umut ışığını görüp sanlmak arasın-
daki gel-gitleri çok duyarlı biçimde ak-
taran bir eser. Selma Gökçen, sazının
tüm zorluklannı aşmış, virtüoz nitelik-
leriyle donanmış, çok hassas, çok mü-
zikal bir sanatçı. Eserin yorumundaki
tek eleştiri, son bölümde orkestranın,
çellonun sesini bastırması idi kanımca.
Rengim Gökmen yönetimindeki ÎD-
SO, bu konserde ayrıca Kemal Sünder-
in "Yorgun Savaşçı" filmi için yazdığı
film müziğinden olusturulan üç bölüm-
lü süit (op. 24) ile Debussy'nin La Mer-
ini (Deniz) yorumladı.
Tiyatrolar Günü bildirisini buyıl tiyatroyazanmız Lûtfı Ay kaleme aldı
Dünya '
LÛTFİ AY
Bugün 27 Mart, Dünya Tiyat-
ro Günü... Birleşmiş Milletler
Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı
UNESCO, tiyatronun insanlar
gibi milletleri de birbirlerine
yaklaştırdığına inandığı için
1948 yılında bir "Uluslanırası
Tiyatro Enstitüsü"nün kurul-
masma destek sağladı. îşte, 27
Mart'ı "Dünya Tiyatrolar
Günü" olarak ilan eden, kısa za-
manda bütün sanat çevrelerin-
ce benimsenmesini de sağlayan
kısaca (Ingilizce adının baş
harfleriyle) ITI diye andığımız
bu uluslararası kuruluş ol-
muştur.
Dünya Tiyatrolar Günü, otuz
yıldan beri (bizim de aralannda
yer aldığımız) 80'i aşkın ülkede
çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.
Bu ülkelerde tiyatroya pek sık
gidemeyen on binlerce seyirci
topluluğu, birbirlerinden çok
uzak salonlarda, bu akşam ken-
dilerine sunulacak oyunları ko-
nuk olarak izleyecekler ve tiyat-
ronun büyüsünde aynı duygu ve
düşünceleri paylaştıklannı his-
sedecekler.
Kuşkusuz tiyatromuzun çeşitli
sorunları, gerekşinimleri var.
Bunlar Kültür Bakanlığımızın,
geçen haziran ayında düzenledi-
ği Tiyatro Kurultayı'nda geniş
bir yelpaze içinde ele alındı, beş
? dîyecek
PCRDELER ÜCRETSİZ AÇILIYOR — 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü'nde tüm ödenekli tiyat-
rolarda ve bazı özel tiyatrolarda bu akşam perdeler ücretsiz açılıyor. Şehir Tiyatrolan'nın Üskii-
dar Musahipzade Celal Sahnesi'nde sergile>ecegi Ibsen'in "Hortlaklar" oyunu da bunlardan biri.
Oyunun başrollerinde Nedret Güvenç ve Şükrü Türen v^r. ITI Türkiye Milli Merkezi Kurulu üye-
si, tiyatro eleştirmeni Lûtfi Ay'ın bildirisi de bugün tüm tiyalrolarda oyundan önce okunacak.
ayrı komısyonda enine boyuna
tartışıldı. İlk kez bütün aynntı-
ları saptanarak çözüm yolları
belirlendi.
Hemen hepsi devletin kültür
ve sanat politikasmın tercihleri-
ne ve bütçe olanaklarına bağlı
bu sorunlarla gereksinimlerin
bir anda çözüme kavuşması el-
bette belclenemezdi. Ama Kül-
tür Bakanlığı'nca, özellikle Ti-
yatro Kurultayı'ndan sonra bu
yolda önemli adımlar atıldığmı
söyleyebiliriz. örneğin; ödenekli
tiyatrolanmızda yerli oyunlara
öncelik tanınması, telif haklan-
nın ve özel tiyatrolara yapılan
yardımlann önemli ölçüde art-
tırılması, yeni tiyatro salonlan-
nın açılması, yurttaşlarımızın
bulunduğu ya da dilimizin ko-
nuşulduğu dost ve komşu ülke-
lere turneler düzenlenmesi sağ-
lanmış, uluslararası tiyatro ku-
rumlanyla işbirliğimiz kongre ve
sempozyumlanna temsilcileri-
mizin katılmalanyla güçlendiril-
miş, son olarak da Uluslararası
Tiyatro Enstitüsü'nün (ITI) 24.
Dünya Kongresi'ne ülkemizin e\-
sahipliği etmesi kesinleşmiş, bu
konuda aylardan beri sürdürü-
len çaüşmalar, haarlıklar en yo-
ğun aşamalara gelmiştir
Bütün bunlar, kısa zamanda
elde edilmiş, tiyatromuzun gele-
ceğine umutla, güvenle bakma-
mızı sağlayan başarılı sonuç-
lardır.
Öyle sanıyorum ki önümüz-
deki bahar günlerinde Istanbul,
yabancı merkezlerin de ilgisini
çekecek çok canlı ve önemli sa-
nat olaylarına sahne olacaktır.
Bu konuda kamuoyuna aydın-
latıa bilgiler vermek sanınm ya-
rarlı olacaktır
26 mayıs - 1 haziran tarihleri
arasında ilk kez Türkiye'de ya-
pılacak ITI 24. Dünya Kongre-
si, Cumhurbaşkanı Turgut Ozal
tarafından törenle açılacaktır.
Açılışa Çekoslovakya Cumhur-
başkanı, aynı zamanda ünlü bir
oyun yazarı olan Vaclav Havel,
Cumhurbaşkanımızın adına da-
vet edilmiştir. Vaclav Havel da-
vete katılırsa, ülkemizin değişik
topluluklan tarafından sahnele-
nen kendi oyunlanndan bölüm-
ler izleyecektir.
80 ülkeden yaklaşık 800 dele-
ge ile çok sayıda yabancı eleştir-
men, gazeteci ve foto muhabiri-
nin izleyeceği kongre çalışmalan
bir hafta surecek, a>Tica 18-31
mayıs tarihleri arasında 5 grup-
la yürütülecek doğaçlama atöl-
ye çahşmalarının ürünü 1 hazi-
randa delege ve seyircilere sunu-
lacak. Bir bölümu Batı ulkele-
rinden gelecek 50 kadar kadın-
erkek sanatçının katılacaklan
atölye çalışmalarında bir Türk
peri masalı işlenecektir.
Tiyatromuzu tanıtmak bakı-
mından her zaman ele geçmeyen
fırsat, bir bakıma da önemli bir
sınavdır bu. Tiyatromuzun bu
sınavdan yuz akıyla çıkacağına
güveniyor, sanatçılarımıza başa-
rılar dilivorum.
Kütüphane
Haftası
• Kültür Servisi —
Kütüphane Haftası
etkinlikleri kapsamında
bugün üç konferans yer
ahyor. Prof. Dr. Meral
Alpay saat 11.00'de Aziz
Berker Kütüphanesi'nde
"Kütüphanelerden
Yararlanma Hakkı", Doç.
Dr. Aysel Yontar saat
13.30'da "Bilgi Çağında
Halk Kütüphanelerinde
Enformasyon Hizmetleri",
Prof. Dr. Stanford Shaw ise
16.00'da Atatürk
Kitaplığı'nda "Yabancı
Gözüyle Türk
Kütüphaneleri" başlıklı
konferansları verecekler.
Türk
oyııncıınun
başarısı
• FRANKFURT (AA) —
Türk oyuncu Renan
Demirkan'ın adından,
Almanya'da sanat
çevrelerinde övgüyle söz
ediliyor. 7 yaşmda
Almanya'ya gelen
Demirkan'ın (34) başarıları,
bu haftaki Der Spiegef
dergisinde geniş biçimde yer
aldı. Demirkan, Batı
Alman Televizyonu (WDR)
tarafından çekilen
"Reporter" (Gazeteci)
dizisindeki kadın gazeteci
Azade Çelik rolüyle büyük
bir çıkış gerçekleştirmişti.
Demirkan, Türk kadınının
Alman kamuoyundaki
imajını iyileştirmek ve iki
kültür arasında kalmış
Türk insanını anlatmak
amacıyla "üç şekerli çay"
adh bir de kitap yazdı.
Shamvili
resitali
• Kültür Servisi — 1983
yılından bu yana ABD'de
yaşayan Rus piyanist
Regina Shamvili bugün saat
19.00'da Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda bir
konser veriyor. Sanatçı
programında Beethoven,
Mendelssohn ve Chopin'in
yani sıra Glinka'nın
"Piyano İçin Minyatürler"
adh yapıtını da
seslendirecek. Tiflis
doğumlu olan Shamvili,
Çaykovski Konservatuvan
mezunu.
İFSAK Genel
Kurulu
• Kültür Servisi — Bu yıl
32. çahşma yılına giren
Istanbul Fotoğraf ve
Sinema Amatörleri
Derneği'nin (İFSAK) 32.
Genel Kurulu 7 nisan pazar
günü saat 12.00'de
Mülkiyeliler Birliği tstanbul
Şubesi'nin Ortaköy'deki
salonunda yapılacak.
İFSAK'ın son bir yıllık
çalışmalarının
değerlendirileceği genel
kurul, önümüzdeki bir yıl
için çalışacak yönetim,
denetim ve onur kurulu
üyelerinin seçimi ile son
bulacak.
UGUN
• Scognamillo söyleşisi
Sinema yazarı Giovanni
Scognamillo'nun söyleşisi
saat 16.00'da Pan
Yayıncıhk'ta. (161 80 72)
• Anadoluyum Ben
Faruk Akbaş'ın dia
gösterisi 18.00 ve 19.00'da
Fransız Kültür Merkezi'nde
izlenebilir. (149 48 95)
bugün
bilsak
27 MART ÇARŞAMBA :
19.00 Başlangıcından Bugıine
Türk Pop Miiziği 3 :
"ÜÇ HÜREL" Düzcnlcycn:
Ccm KARACA
Fotoğraf ve Sinema Atölyesi
M. Ziya ÜLKENCİLER
yöncıiminde
(P.tcsi.-Çarş.-C.tesi.)
Cafe-Foyer-Bar(Giriş)
12.00-00.30
Rock Cafe-Bar(5.Kaı)
15.00-18.00 HcavyMcud
18.00-24.00 Rock
Erkin KORAY
bilsak, sırasclvilcr cad.,
soğancı sok. 7 cihangir
143 28 79-99
i
J