24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 HABERLER 27 MART 1991 Efe için suç dnyunısu • ANKARA (ANKA) — DYP Zonguldak Milletvekili Tevfîk Ertüzün, Efe özal ile nişanlısı Zeynep Beşikçioğlu'nun borsada oynamasının önJenmesi için bugün cumhuriyet savcıhğına suç duyurusunda bulunacak. Tevfik Ertüzün savcılığa yapacağı başvuruda, Efe Özal'ın Cumhurbaşkanı'nın oğlu olması nedeniyle şirketlerle ilgili bilgileri öncelikle öğrenebileceğinin, böylece de bu bilgileri borsada kendi hesabına yaptığı alım satımlarda kullanmasının haksız rekabet ve haksız kazanca neden olabileceğinin vurgulanacağını söyledi. AA'nın fotoğraf satışı • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Devlet Bakaıu Kemal Akkaya, Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın Camp David'de ABD Başkanı George Bush ile görüşmesine ilişkin fotoğrafların AA aracılığıyla sadece bir gazeteye satılmasının "yanlış olduğunu" söyledi. Akkaya, fotoğraflann bütün gazetelere verilmesi gerektiğini savunarak olayda kusuru görülenlerin "pasif göreve alınabileceklerini" kaydetti. Öğrenciye af • ANKARA (AA) — Üniversitelerden başansız oldukları gerekçesi ile ilişkileri kesilen öğrencilere yeni sınav hakkı tanınacak. TBMM Genel Kurulu'nda bugün vakıflann üniversite kurmalarına ilişkin yasa tasarısı ele alınacak. ANAP örup Başkanvekili Onural ' Şeref Bozkurt ve arkadaşlan, üniversitelerden ilişiği kesilen öğrencilere yeni bir sınav hakkı tanınması için hazırladıklan önergeyi dün TBMM Başkanhğı'na verdiler. önerge bugün vakıfların üniversite kurmalanna ilişkin tasan görüşülürken ele alınacak. Önerge aynen benimsenirse, derslere ait devam yükümlülüklerini yerine getirdikleri halde, yıl içi ve yıl sonu sınavlarında basanlı olamayan ve öğretim kurumlarından ilişiği kesilenlere yeni sınav hakkı verilecek. Birinci sınıftan en fazla bir dersten, diğer sınıflarda ise en fazla 3 dersten sorumlu olan öğrencilere 5 yıl içinde kullanacaklan 3, son sınıfta en fazla 1 dersten sorumlu olanlara ise sonsuz sınav hakkı tanınacak. Türkeş'in eşinin adı • ANKARA (AA) — SHP Hatay Milletvekili Mehmet Dönen, son yapılan ilköğretim müfettişliği sınavında, "Alpaslan Türkeş'in hanımının adının" sorulup sorulmadığının açıklanmasını istedi. Dönem, son yapılan ilköğretim müfettişliği sınavıyla ilgili olarak, Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol'un yamtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na bir soru önergesi verdi. Mehmet Dönen, önergesinde, şöyle dedi: "Peygamberimiz ilk namazı hangi camide kıldı, Istanbul'un ahnması ile hangi söz gerçekleşti, Mekke'nin diğer adı nedir, Alpaslan Türkeş'in hanımının adı nedir, sonıları sorulmuş mudur? Okul müdürlerine, sınava girenlerin kimin nesi olduğu, dünya görüşlerinin ve inançlarının sorulduğu savları doğru mudur?" Son Baskı bııgün çıkıyor • Haber Merkezi — Akşam gazetesi Son Baskı'nın ilk sayısı bugün çıkıyor. 196O'lı yıllardaki "akşam gazetesi" geleneğini sürdürecek olan Son Baskı Istanbul'daki 138 merkezi noktada satışa sunulacak. tmtiyaz sahipliğini ve Genel Müdürlüğünü Arda Gedik'in, şef redaktörlüğünü de Fikret Ercan'ın yaptığı Son Baskı 1000 liradan satılacak. Türkiye'de herkesin kardeş olduğunu söyleyen Süleyman Demirek Birliğiıııizi bozmayalıın— 2 — ÜMİT ASLANBAY ANKARA — DYP lideri Süleyman De- mirel, Turki- ye'nin bunca sorunu varken "Kürt kozu- nun ortaya konmasının anlaşı- lır bir şey olmadığım" belirte- rek "Tiirkiye, bundan küçük olamaz. Bu topraklar üzerinde başka devlet kurdunnayız. Za- ten 2932'yi kaldırdım dese me- sele bitiyor, anıa onu demiyor" dedi. Demirel hareket noktası- nın Türkiye'nin birliğini, bütün- lüğünü korumak olduğunu vur- gulayarak "Bu ülkenin insanlan bepsi bizim kardeşimizdir. Gur- cü, Kürt kökenlisi, Alevisi... Bu çok güzel bir beraberliktir, bin yıllık bir beraberliktir. Bunu bozmayalım. Gelin, bu ülkenin nimellerini de külfetlerini de birtikte paylaşalım" diye konuş- tu. DYP Genel Başkanı Süley- man DemirePle dün ilk bölümü- nü yayımladığımız söyleşinin bugün ikinci ve son bötümünü yayımlıyoruz. DEMİREL — 2932 sayıh ka- nun kalksın diye Meclis'e kanun teklifi getirdi. 2 sene evvel. Ora- da reddettiler. Bu kadar lazım ise bu kadar insanlan konuş- maktan men ediyorsa, niye red- dettiler? Sonra kanun hükmün- de kararnameler çıkardılar. Bu yöredeki halkı sürgüne göndere- bilirler münhasıran. Münhası- ran olup bitenlerden haberdar olmasını engelleyebiürler, sansur kararnamesiyle, bu bölgede olanlann Turkiye'nin başka böl- gelerinde duyulmasını engelleye- bilirler. Türkiye'nin pek çok so- runu var. Sağlık, ekonomi, eği- tim... Bunlar dururken, ortaya niye bir Kürt kozu koyduğu an- laşılır iş değildir. Türkiye'de 35 il göç veriyor. tnsanlar doğdu- DEMtREL — "İstismar ediliyor.' DEMİREL'DEN Tiirkiye bundan küçük olmaz. Bu topraklar üzerinde başka devlet kurdurtmayız. Halkın birtakım hislerini okşayıp yararlanmaya kalkmak istismardır. Benim hareket noktam Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü muhafaza etmektir. Bu beraberliği ve birliği bozacak hiçbir şeye taraftar değilim. 26 etnik grubun hepsi otonom idare isterse iç kavga olur. Bu olay tartışılırken ikiyüzlülüğe, hilekârhğa lüzum yok. Türkiye'de Türk ve Kürt ayrımı yapmak talihsİzliktir. Onları hoşnut ederek reyini almaya kalkmak... ğu yerde bannacak durumda değil. Bunları bırakın da bu so- runları halledin. Şunu da söyle- yeyim. Türkiye bundan küçuk olmaz. Yani, birisi devlet falan kuracaksa toprak lazım. Bu top- raklar üzerinde de başka devlet kurdurtmayız. Zaten 2932'yi kaldırdım dese mesele bitiyor. Onu demiyor, 'Kürtcenin yasak- lanmasını kaldırdım, yazıktır bu insanlann koouşamaması' der gibi ortaya çıkıyor. Pekiyi 2 se- ne evvel neredeydin? Bu teklif geldiği zaman neredeydin? Ve hakkaten bu kadar çok seviyor- san, bu insanlan açbktan, yok- sulluktan kurtar. Bölgede GAP dışında bir şey yoktur. Onun da ne zaman biteceği ve kime ne ya- rar sağlayacağı henüz meçhül- dur. Ekmek götür, su götür, lire- tim yapacak imkân gotür. Öy- lece halkın gözüne girmeye ça- lış. Halkın birtakım hislerini ok- şayıp, yararlanmaya kalkmak is- tismardır. Bunu yapmışlardır. Bu olay hassastır dedik. Dikkat- le üzerine gitmezseniz sorun çı- kar dedik. Nitekim aradan 3-5 gün geçti. Bu 3-5 gün zarfında ne oldu? Türkiye'de 'Biji Kürdistan' diye pankartlar çık- tı. Demek ki istismar tahrike dö- nüştü. Yani hemen arkasından "Yaşasın Kürdistan" geliyor. Mesele Talabani meselesi değil- dir. Birtakım insanlann kafasın- da Kürdistan kurmak vardır. Oraya kadar varmadıkça bu ka- fada olan insanlan tatmin ede- mezsiniz. Be>az Saray'dan soru- yor "Kürt devletioe karşı mısı- nız?"... "Karşıyız" diyor, ama o adamlarla ne konuşuyor bir ta- raftan? Ne konuşuyorsunuz o adamlarla? Yasak olan Kürtçe- nin konuşulmasını sağlıyoruz diye ortaya çıktınız; TV'de rad- yoda, devlet dairelerinde, okul- larda Türkçe konuşulacak. Sen böyle deyince, her yerde konu- şulabilecek gibi bir intiba ver- din. Yapmadın... Yapılacak bir şey vardı. 2932 sayıh kanunu kaldırmaktı. Gerek olsaydı bu- nu biz korduk. Eğer bunu kal- dırsaydık, 1983 öncesi duruma gelirdiniz. O zaman halkın za- ten bir şikâyeti de voktu. — İnsanlar, kökenlerini me- rak ediyorlarsa; 'Ben nereden geldim? Annem babam nereden gelmiş?' gibi. Türkiye'de köken- leri farklı insanlar var. Paris'te de bir enstitü kurulmuş, Kürt Enstitüsü. Türkiye'de insanlar böyle bir araştırma yapacak ise oradan bilgi alıyoriar, çünkü on- lar yayın yapıyorlar. Bu Türki- ye'de sağlansa. Buna nasıl bakı- yorsunuz? DEMİREL — Niyete bağlı. Benim hareket noktam, Türki- ye'nin birliğini bütünlüğünü muhafaza etmektir. Bu beraber- liği ve birliği bozacak hiçbir şe- ye taraftar değilim. Bu beraber- lik ve birliği insan haklan paha- sına devam ettirebilir miyiz di- ye sorarsanız, hayır ettiremeyiz. İnsan haklan pahasına olmaz. Temel insan haklan neyi gerek- tiriyorsa onu yapalım. Ama te- mel insan haklan, bir ülkede birden fazla etnik grup varsa, onlann devlet olarak ortaya çık- masını öngörmez. O insan hak- larının istisman olur. Şimdi 26 etnik grup var. Bazılan da ka- labalık. Hepsi otonom idare is- terse, ne yapacaksınız? İç kav- gaya götürur. tnsan haklan de- APO'DAN IZLENIMLER BEKAA'DAKİ KÜRT KAMPI — Suriye sınınna yakın Bekaa Vadisi'ndeki PKK askeri kampından çekilen bu fotofraf, dün AFP tarafından servise kondu. Jdanov,Tatlıses ve partiyle evlilikHaber Merkezi — Son 10 yıllık hayatı- nı çok yoğun bir çalışma içinde, ama sa- dece kendi militanlannm eğitildiği bir as- keri kampla Suriye başkentindeki bir dai- re arasında geçiren Öcalan, içinde bulun- duğu koşullann izlerini taşıyor. Mesela za- man zaman gazetecilere yönelik söylemiyle militanlanna yönelik söylemi arasındaki farkı seçmek güçleşiyor. • Aktüaliteyi yurtdışı baskısı gazeteler, Türkiye'nin Sesi ve Türkçe yayın yapan radyolarla gerilla raporlanndan izleyen ve değerlendiren Öcallan, her olgu ve olayı hemen belirli bir teori ve tahlil içine yer- leştiriyor. "Anadolu Ajansı bana sorular yöneltti. Bu, Özalcı politikanın bir parça- sı mı? Nabız yoklamak istiyorlar. Basın- daki röportajlar üzerimizdski ambargoyu deldi. Soru sonıyorlar, ama belki de ce- yapları yayımlamazlar, Bush'la görüşen Özal'ın çantasına koyarlar." • "Halklann, uluslann bir araya gelmesi, birleşmesi, aynlması, kadın erkek ilişkile- rine benzetilir. Bu Türk devieti, pek akıllı davranmıyor. Kendine karşı olarak Kürt- leri alacağım derken çirkin, zayıf, fakir, garip, yatalak bir kanyı seçiyor. 'Kürt'e yapmadığını bırakmamış, şimdi de kalkıp onu kan diye alacağım diyor. Olmaz boyle şey. Akıllı adam, degil mi, kendine genç, güzel bir kan almak ister. Üstelik biz, Türk devletinin almak istediği yatalak karı ol- mak istemiyoruz, olmayacağız. Biz hiç karı olmak da istemiyoruz." • Apo'nun sanat ve edebiyat konusunda- ki görüşleri Jdanov'unkini çok andırıyor: "Yılmaz Güney'i biliriz. Onun yaşam tar- zını da biliriz. Hayatının son yıllannda Kürt gerceğini, Kürt insanını anlamaya başladı, sinemaya yansıtmaya çalıstı, ama olmadı, yetersiz kaldı, yeteneksiz çıktı" şeklindeki değerlendirmesi dikkat çekti. Yaşar Kemal ve Ahmed Arif ise "Kürt oigusunu, Kürt orijinalitesini bozup, Türk- leştirdikleri ve Türkçeleştirdikleri için genç kuşağın son derece olumsuz değer yargı- lanyla yetişmelerine sebep verdikJeri" id- diasıyla eleştiriliyor. tbrahim Tatlıses ve bazı başka Kürt şarkıcı-türkücüler ise Öca- lan'a göre 'MİT'in kanatlan altında.' • Apo'nun düşüncesine göre en iyi edebi- yat kaynağı, 'ÇözümtemeJer', "Okumanızı Öcalan,"Kürt oigusunu, Kürt gerceğini saptamak için inzivaya çekildim. Kendimi başka kültürlere kapattım" diyor. tavsiye ederim. Orada bütün Kürt insanı- nın gerçeği yaşıyor. Romanlaştırtlmalı- dır". 'Çözümlemeler', PKK'nın düzenli aralıklarla parti içindeki eğitim semineri konusu yaptığı genel ve özel tahlil yazıla- nndan oluşuyor. • Öcalan: "Kürt olgusunun Kürt gerceği- ni saptamak için inzivaya çekildim. Ken- dimi başka kültürlere kapattıra, böylece Kürt'ü daha iyi anlamaya ve özümseme- ye çalıştım." • Apo'nun ve genel olarak PKK'nın (iki- sini birbirinden ayırt etmek zor) önemli ni- teliklerinden biri de 'samimi özeleştiriler' ve parti kadrolarına karşı tutumu. Kör Ce- mal ve Hogir kod adlı militanlannm Gü- neydoğu Anadolu'daki 'hatalı çizgisi' par- tinin yayın organlannda ve 4. Ulusal Kongre belgelerinde çok sert bir dille kı- nanıyor. Apo, parti kadrolanndan da za- man zaman şikâyetçi: "Bizim kadrolar tembel. İnsanlar bize gelmek, bizle bütünleşmek istiyor. Bizim kadrolar bu insanların önüne duvar çeki- yor. Çok çalışıyorum. Çok çaba sarf edi- yorum, bunu önlemeye ama..." • Marksizm kitaplannda, adına ezilen ulus şovenizmi denilen olguya zaman zaman Apo'da da rastlamak olası. Kapitalist ya- şam tarzı olarak nitelediği bu tür hayatı acımasızca eleştirirken mızrağın sivri ucu- nu 'genel olarak Türkler', 'Türk halkı' gibi mecralara kaçırdığı da oluyor. Türk dev- letinden, Kemalizmden, baskı ve işkence- lerden öylesine nefret ediyor ki kantann topuzu kimi zaman olmayacak alanlara kaçıyor. En çok güvendiği niteliklerinden biri, önderlik: "Ben 'Kürt'ü öyle can alıcı bir yerinden yakalamışım ki kim gelse kopa- ramaz onu benden. Düşurülmüş, ezilmiş kimliğini yıkıyor, devrimci bir kişilik ka- zandırıyoruz 'Kürt'e." Kamptaki ideolo- jik çalışmalardan söz ederken militanlann dini ya da aile hayatıyla ilgili başından ge- çen anektodları da anlatıyor. "Eşine faz- la bağlanmıştı. Zaten daha önce de o ar- kadaşta bir Tanrı tutkusu vardı. Üzerin- de biraz çalıştık. Tann meselesini hallet- tik. Sonra da bu eş durumu ortaya çıkın- ca, bana kızıyorlar bazen bu kadar fazla ve derin tahlil yaptığım için, ama dedim ki, 'siz esas olarak partiyle, Kürdistan'la evlenmelisiniz." yince hepsinin olmasını istiyo- ruz. Yani şimdi kişiler "Bu Kürt olayı nedir" diye öğrenmek is- tiyorsa, Paris'e gideceğine tabii Türkiye'de öğrensin. — Yani sizce bir sının olma- ü?.. DEMİREL — Bence bu ola- yı tartışırken herkesin eteğindeki taşı dökmesi gerekir. Ikiyüzlü- lüğe, hilekârhğa lüzum yok. Bu- gün ülkeyi yönetenlere diyorum; "Ne diyorsunuz siz?", "Siz in- sanlann ana - babalanndan ög- rendikleri dili konuşmaya taraf- tar mısınız?" Tamam. Sonra? İşte bu kadar. Açıkça söyleyeyim bu kadar. Yok bunun ötesinde masum insanlann zihnine bir şeyler koymaya değmez. Birta- kım insanlann kafasına federas- yon fikrini ima edecek, böyle gevşek laflar söyleyerek o ima- lara vardıracak işler yapmayın. Ben açıkça söylüyonım Türki- ye'de Kürt ve Türk aynmı yapıl- ması talihsİzliktir. "Efendim gerçektir, vardır!" Doğru ama her gün birbirimize Kürt, Türk diye mi hitap ediyoruz? — Federatif çözümler öteden beri önerilmiş. Türkiye tarihin- de benzer olaylar yaşanmış. Hatta son gelişmeler için Sevr Antlaşması ile benzerlikler da- hi kuruldu. Ama bunun başka bir sunuş biçimi var. Atılan son adımlar, muhafazakâr kökenli bir politikacı olan Sayın Özal- ın 'demokrasi, liberalizm yolun- daki adımlan' olarak degerlen- diriliyor. 'Çağa ayak uydurmaktan' söz ediliyor... Demirel — Çağa ayak uydur- sun. Yalnız "Çağı yakaladık" demekle çağ yakalanmaz. 2 bin dolar gelir seviyesi, 11 milyon in- sanın bin 144 dolar ancak sene- de gelir sağlayabildiği, 10 sene- dir yükselen bir enflasyon, ge- lir dağılımı en kötü 7 memleket- ten birisi olan Türkiye .çağın ne- resini atlamış? Halkın yüzde 80'inin reddettiği bir idare ile yö- netilen Türkiye çağın nesini at- lamış? Bunlar slogandır. Çağa ayak uyduracaksınız, Kürt - Türk aynmından önce herkesin gönül rızası ile "Ben bu adamı istiyorum" diyeceği bir seçim ya- pın. Çağa uymak odur. Bu ül- kede KUrtçe konuşanlar azınlık değil ki... Çoğunluğun içindedir- ler. — ABD'nin dünya politika- sında tek başına kaldığı, diğer ülkelerin politikalannı buna gö- re gözden geçirmeleri gerektigi görüşü var. Bu sağdan sola ber kesimde yüksek sesle dile geti- riliyor. Siz bunu nasıl değerlen- diriyorsunuz? DEMİREL — Şimdi bakımz ABD ne kadar güçlenirse güç- lensin. Türkiye Curnhuriyeti'nin ya da bir başka bir devletin ba- ğımsızhğını eünden alamaz. Ba- ğımsızlığa yönelecek herhangi bir baskı o ülkenin insanlarının manevi isyanlanna yol açar. Ve o baskılara boyun eğenler de o ülkede banndınlmazlar. Şimdi, işbirliği başka şeydir, baskı al- tında kalarak, kendi hükümran- hğını yitirmek başka şeydir. Bu- na hiçbir şekilde razı olmayız. ABD ile iyi geçiniriz. Dostluk da yapalım. Ama ABD ile iyi geçi- nirken, başkaları ile düşmanuk yapacaksak, böyle dostluk ol- maz. Herkesle iyi geçinelim. ABD ile de iyi geçinelim. Biri- siyle iyi geçinelim derken, bir başkasına düşmanlık yapmaya- hm. ABD'nin içerisinde 20 mil- yondan fazla zenci var, Irlanda, İspanyol aslından gelenler var. Bunlann hepsi ırk esasına dayalı devlet kurmaya kalkarsa ne olur? Eyalet kurmuş, coğrafya- sını parçalamış ama birleştirmiş- tir. O coğrafya içinde kalan her- kes ABD vatandaşıdır. En kü- çük kasabasında üç ayrı kilise var. "Niye bir tanesine gitmiyor- sunuz?" dedim. "Bizim kilisele- rimiz ayrı ayrı" dediler. Benim ülkemde bir camiye, Kürt, Çer- kes kökenli hepsi aynı camide namaz kılar. — Bush-ÖzaJ göröşmesinden de yansıdı: "Türkiye ABD'nin önemli bir müttefikidir. Türki- ye ve ABD'nin savaş sonrası bü- yük yakınlaşması ortaya çıkmış- tır. Türkiye savaş öncesi ve sıra- sında izlediği politikalar 0e ABD'ye yakınlaştı, böyle yap- makla kendisine karşı, sınırian- na karşı yönelebilecek tehlikeler de baştan bertaraf etti. Söz sa- hibi oldu. Bize sonılmadan bir şey yapılamaz artık" yolundaki göriişler var... DEMİREL — Bu ABD'ye yamanmadır. Siz ABD'ye ya- manmışsmız, onun dümen su- yuna girmişsiniz, ona gerekçe arıyorsunuz. Böyle diyenlere böyle derim. Biz bu ülkede ba- ğımsızlığı savunuyoruz, onuru savunuyoruz, ayıu zamanda iş- birliğini savunuyoruz. Onlar onurlu bağımsızlığı düşünmü- yorlardır. Bu himayedir. Bir te- rim var: "Kurtla aynı sofraya oturan, misafir değil, kurdun yemidir" diye. Şunu tekrarlaya- yım. Bu ülkenin insanlan hepsi bizim kardeşimizdir. Gürcü, Kürt kökenlisi, Alevisi... Bu çok güzel bir beraberliktir, bin yıl- lık bir beraberliktir. Bunu boz- mayalım. Bu ülkenin bir tane devleti vardır, bir tane bayrağı vardır. Devlet de bayrak da he- pimizindir. BtTTt POÜTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMETÇETİNKAYA Delege Seçimleri, Kamuoyu Anketleri... SHP'de delege seçimleri yapılıyor. Zaman zaman kav- gaya tutuşan sosyal demokratlar taş ve sopalarla birbirleri- ni yaralıyor. Bu tür olay salt İzmir'de yaşandı. istanbul'da seçimler sırasında tartışma çıksa da birbiıierine taş ve so- payla saldıran sosyal demokrat yok. Delege seçimleri, SHP içindeki çalkantıyı önce ilçe, ar- dından il kongrelerine taşıyacak. Haziran kurultayından son- ra hiç kimsenin kuşkusu olmasın, içerideki kavga bitecek. Parti içinde bir başka parti görüntüsü tarihin derinliklerine gömülecek. Hizipler olmayacak mı? Elbet olacak. Çünkü bir siyasal partide hizipçilik olmaz- sa bu işin heyecanı kalmaz. Hizipçilik, politikanın tadı tu- zudur. Onsuz politıka yapılmaz. Hizipçilik bir siyasal parti- ye devinim getirir. İstanbul'da delege seçimlerini Genel Merkez ve Yenilik- çi Grup önde götürüyor. Deniz Baykal ve arkadaşları bu kez de zayıf İstanbul'da. Örnegin Kartal'da SHP Genel Sekre- ter Yardımcısı Mehmet Moğultay'ın desteklediği liste dele- ge seçimlerini kazanırken, Bayrampaşa, Eyüp, Kâğıthane, Beykoz ve Pendik Mçelerinde de Baykalcılar yenilgiye uğ- radılar. Baykal ekibi, Kartal, Ümraniye, Kadıköy ve Baktrkoy'de delege seçimlerini 'çantada keklik' görüyordu. Çünkü Bay- kal daha önce hem Gaziosmanpasa'da hem de Kartai'da delegelerle toplantı yapmıştı. Gazetecilerin aiınmadtgı gizli toplantılarda Baykal şöyle demişti: — Siz delege seçimlerini ne yapıp yapıp kazanın, gerisi- ni merak etmeyin... Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Kartal ve Gaziosman- paşa'daki yenilgiye bir de Bakırköy ve Kadıköy bozgunu ek- lendi. Bakırköy'de Baykatcılar, "İlerici Demokrat Grup" adıy- la seçimlere girdiler, ancak beklediklerı sonucu alamadılar Kadıköy'de de durum aynıydı. Kadıköy'de 12, Bakırköy'de 16büyükmahailede Ozal ve ANAP'tan daha çağdaş, daha Batılı giyinmeleri gerekmiyor sosyal demokratların. Sadece Özal'ın ve ANAP'ın oyununa gelmemek yetip artıyor sosyal demokratlarm iktidara gelmeleri için. delege seçimleri önümüzdeki pazar günü yapılacak, ama artık Baykalcı- lar pek umutlu değil- ler. En güçlü olduk- ları Beşiktaş ilçesin- de bile. Yenilikçi Grup Baykalcıları zorluyor. İstanbul, İzmir, Denizli ve diğer iller- de itirazlar var. De- nizli'de Dokuzkavaklar'da yapılan itiraz, SHP MYK'da ön- ce kabul edildi. Milletvekili Adnan Keskin'in başvurusuyla iptal edilen seçim, Genel Sekreter Hikmet Çetin'in girişimiy- le geçerli sayıldı. Evet, delege seçimlerinde iki taraf kıyasıya bir savaşım veriyor. Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Günay, SHP'de parti içi demokrasinin işlediğini belirtiyor. Kimi aksamalar olduğunu, ama bunu da düzeltmek için çaba harcadıklan- nı vurguluyor. SHP, mahalle mahalle delege seçimleri ya- parak kongrelere hazjrlanıyor. Bunun yani sıra Türkiye'nin siyasal gundemıni yakaJamaya çabalıyor. SHP'de bir hoşgörü ortamı var. Bunun en somut örneği Fuat Atalay'ın Magic Box'ta söyledikleri. SHP MYK'da bu konu tartışıldı. Baykal'ın Atalay'ın konuşmasından rahatsız olduğu öğrenildi. Bir Baykalcı milletvekiline dün, "Delege seçimleri nasıl gidiyor" diye sorduk. Aldığımız yanıt şu oldu: )h — Çok iyi gidiyor... Hem kazanıyoruz hem de kaybedir yoruz... Ardından bir soru daha: — Fuat Atalay'ın konuşmasına ne diyorsunuz? Şöyle bir yutkundu. Ardından da ekledi: — Atalay kişisel görüşlerini aktardı. Deniz Bey'i hiç bağ- lamaz. Üstelik Fuat Atalay, Baykal'ın ne sağ koludur ne de teorisyenidir... Bakın son kamuoyu araştırmalanna... Özal'ın ve ANAP'ın demokratikleşme adına çıkışlannın ne denli etkili (!) olduğu anlaşılıyor. İstanbul'da sosyal demok- rat oylar SHP + DSP olarak toplandığında yüzde 50'yi aşı- yor. Demek ki halkın özlemi, iki televizyon, üç beş gazete- ye karşın ANAP'ın değil, sosyal demokratların ilk seçimde iktidar olması yolunda. O nedenle SHP'yi ANAP'laştırarak iktidara götürmenın düşten başka bir şey olmadığı ortaya çık^or. Ozal ve ANAP'tan daha çağdaş, daha Batılı giyinmeleri gerekmiyor sosyal demokratlann. Sadece Özal'ın ve ANAP'- ın oyununa gelmemek yetip artıyor sosyal demokratlann ik- tidara gelmeleri için. Her şey gün gibi ortada... Güvenlik güçleri havaya ateş açtı Ceyhaırda 102 gözaltı ADANA (Cumhuriyet Gü- ney îlleri Biirosu) — Ceyhan'- da Nevruz dolayısıyla gösteri yürüyüşü düzenleyen 300 kişi- lik grup, güvenlik güçlerince havaya ateş açılarak dağıtıldı. Polis baskısını protesto ama- cıyla Ceyhan adliye binası önünde oturma eylemi yapan Ceyhan Meslek Yüksekokulu öğrencilerine jandarma tarafın- dan müdahale edildi. Her iki olayla ilgili olarak 102 kişi göz- altına alindı. Halkın Emek Partisi Diyar- bakır Milletvekili Salih Sümer, Adana'daki gözaltılarla ilgili olarak "Valilik, parti yönetici- lerimizi kamuoyunda suçlu ola- rak göstermiştir. İdarenin ta- rafsızlığından kuşku duyuyo- ru.z'.'dedi. Ceyhan ilçesinde Kürtlerin yoğun olarak bulunduğu Kü- çükkınm mahallesinde önceki gece 22.30 sıralannda toplanan 300 kişilik grup, Nevruz'u kut- lamak için ateş yakarak halay çekti. Daha sonra topluca yü- riimeye başlayan göstericiler "Biji Kürdistan" diye slogan attılar. Uyanlara karşın yürü- meyi sürdüren grup, üç polis otosunun camını kırdıktan son- ra güvenlik güçlerinin havaya ateş açması sonucu dağıtıldı. Adana'dan panzer ve çevik kuvvet takviyesi yapılan Kü- çükkjrım mahallesindeki ope- rasyonlarda 85 kişinin gözaltı- na alındığı bildirildi. Adana'- dan dün de takviye güç gönde- rilen Ceyhan'da, özellikle Kü- çükkınm mahallesinde geniş güvenlik önlemleri alindı. Ceyhan Meslek Yüksekoku- lu öğrencilerinden oluşan 30 ki- şilik bir grup da "okulda polis baskısını" protesto etmek ama- cıyla dün adliye binası önünde oturma eylemi yaptı. 11.00'den 12.00'ye kadar eylemi sürdüren öğrencilere jandarma tarafın- dan müdahale edildi. Olay sı- rasında 27 öğrenci gözaltına alindı. önceki gün de aynı okulda öğrenim gören Hasan Oğuz Veoice, "polis basktsmı" protesto etmek için 4. kattan atlamış ve ağır yaralanmıştı. Adana Emniyet Müdür-, lüğü'nce Dağlıoğlu, Bahçe- lievler ve Barbaros mahal- lelerinde Nevruz gösterile- riyle ilgili olarak gözaltına ahnanlann sayısınm 200 dolayuı- da olduğu öne sürüldü. HEP il örgütünde dün basın toplantı- sı yapan Diyarbakır Milletveki- li Salih Sümer, halen gözaltm- da tutulanlar arasında İl Baş- kanı Kemal Okutan ile Yüreğir İlçe Başkanı Nihat Türkme- noglu'nun da bulunduğunu be- lirterek "Adana Valiligi, olay- lann başlamasından sonra hiç de ilgisi olmadığı halde yöne- ticilerimizi peşinen kamuoyun- da suçlu olarak göstenniş, ar- dından da bunnn maddi zemi- nini oluşturmak için arkadaş- lanmızı rehin tutma y oluna gjt- miştir. İdarenin Adana'da par- timize karşı davranışını hukuk dışı uygulamalar olarak bulu- yor, protesto ediyoruz. Taraf- ; sızlığından kuşku duydufnmnz ' idarenin halkın üzerindeki bu • baskısının bir an önce kaldınl- masını istiyoruz. Bize gelen du- yumlar. gözaltında bulunan sa- yının 200 olduğu yolundadır" dedi. HEP Genel Sekreter Yar- dımcısı Ahmet Karataş da Bar- baros mahallesindeki Kenan Evren Ilkokulu'nun olaylar sı- rasında kırılan camlanmn par- çasının "Kürt öğrencilerden tahsil edUdiğini" öne sürdü. Karataş, 70 bin lira aknan Kürt öğrencilere, okul yönetimi ta- rafından "Olaylann sorumlu- su sizsiniz" denildiğini de savladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle