Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER 27 MART 1991
Efe için suç
dnyunısu
• ANKARA (ANKA) —
DYP Zonguldak
Milletvekili Tevfîk Ertüzün,
Efe özal ile nişanlısı
Zeynep Beşikçioğlu'nun
borsada oynamasının
önJenmesi için bugün
cumhuriyet savcıhğına suç
duyurusunda bulunacak.
Tevfik Ertüzün savcılığa
yapacağı başvuruda, Efe
Özal'ın Cumhurbaşkanı'nın
oğlu olması nedeniyle
şirketlerle ilgili bilgileri
öncelikle öğrenebileceğinin,
böylece de bu bilgileri
borsada kendi hesabına
yaptığı alım satımlarda
kullanmasının haksız
rekabet ve haksız kazanca
neden olabileceğinin
vurgulanacağını söyledi.
AA'nın
fotoğraf satışı
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) — Devlet Bakaıu
Kemal Akkaya,
Cumhurbaşkanı Turgut
özal'ın Camp David'de
ABD Başkanı George Bush
ile görüşmesine ilişkin
fotoğrafların AA
aracılığıyla sadece bir
gazeteye satılmasının
"yanlış olduğunu" söyledi.
Akkaya, fotoğraflann
bütün gazetelere verilmesi
gerektiğini savunarak
olayda kusuru görülenlerin
"pasif göreve
alınabileceklerini" kaydetti.
Öğrenciye af
• ANKARA (AA) —
Üniversitelerden başansız
oldukları gerekçesi ile
ilişkileri kesilen öğrencilere
yeni sınav hakkı tanınacak.
TBMM Genel Kurulu'nda
bugün vakıflann üniversite
kurmalarına ilişkin yasa
tasarısı ele alınacak. ANAP
örup Başkanvekili Onural '
Şeref Bozkurt ve
arkadaşlan, üniversitelerden
ilişiği kesilen öğrencilere
yeni bir sınav hakkı
tanınması için hazırladıklan
önergeyi dün TBMM
Başkanhğı'na verdiler.
önerge bugün vakıfların
üniversite kurmalanna
ilişkin tasan görüşülürken
ele alınacak. Önerge aynen
benimsenirse, derslere ait
devam yükümlülüklerini
yerine getirdikleri halde, yıl
içi ve yıl sonu sınavlarında
basanlı olamayan ve
öğretim kurumlarından
ilişiği kesilenlere yeni sınav
hakkı verilecek. Birinci
sınıftan en fazla bir
dersten, diğer sınıflarda ise
en fazla 3 dersten sorumlu
olan öğrencilere 5 yıl içinde
kullanacaklan 3, son sınıfta
en fazla 1 dersten sorumlu
olanlara ise sonsuz sınav
hakkı tanınacak.
Türkeş'in
eşinin adı
• ANKARA (AA) — SHP
Hatay Milletvekili Mehmet
Dönen, son yapılan
ilköğretim müfettişliği
sınavında, "Alpaslan
Türkeş'in hanımının
adının" sorulup
sorulmadığının
açıklanmasını istedi.
Dönem, son yapılan
ilköğretim müfettişliği
sınavıyla ilgili olarak, Milli
Eğitim Bakanı Avni
Akyol'un yamtlaması
istemiyle TBMM
Başkanlığı'na bir soru
önergesi verdi. Mehmet
Dönen, önergesinde, şöyle
dedi: "Peygamberimiz ilk
namazı hangi camide kıldı,
Istanbul'un ahnması ile
hangi söz gerçekleşti,
Mekke'nin diğer adı nedir,
Alpaslan Türkeş'in
hanımının adı nedir,
sonıları sorulmuş mudur?
Okul müdürlerine, sınava
girenlerin kimin nesi
olduğu, dünya görüşlerinin
ve inançlarının sorulduğu
savları doğru mudur?"
Son Baskı
bııgün çıkıyor
• Haber Merkezi —
Akşam gazetesi Son
Baskı'nın ilk sayısı bugün
çıkıyor. 196O'lı yıllardaki
"akşam gazetesi" geleneğini
sürdürecek olan Son Baskı
Istanbul'daki 138 merkezi
noktada satışa sunulacak.
tmtiyaz sahipliğini ve Genel
Müdürlüğünü Arda
Gedik'in, şef
redaktörlüğünü de Fikret
Ercan'ın yaptığı Son Baskı
1000 liradan satılacak.
Türkiye'de herkesin kardeş olduğunu söyleyen Süleyman Demirek
Birliğiıııizi bozmayalıın— 2 —
ÜMİT ASLANBAY
ANKARA
— DYP lideri
Süleyman De-
mirel, Turki-
ye'nin bunca
sorunu varken
"Kürt kozu-
nun ortaya konmasının anlaşı-
lır bir şey olmadığım" belirte-
rek "Tiirkiye, bundan küçük
olamaz. Bu topraklar üzerinde
başka devlet kurdunnayız. Za-
ten 2932'yi kaldırdım dese me-
sele bitiyor, anıa onu demiyor"
dedi. Demirel hareket noktası-
nın Türkiye'nin birliğini, bütün-
lüğünü korumak olduğunu vur-
gulayarak "Bu ülkenin insanlan
bepsi bizim kardeşimizdir. Gur-
cü, Kürt kökenlisi, Alevisi... Bu
çok güzel bir beraberliktir, bin
yıllık bir beraberliktir. Bunu
bozmayalım. Gelin, bu ülkenin
nimellerini de külfetlerini de
birtikte paylaşalım" diye konuş-
tu.
DYP Genel Başkanı Süley-
man DemirePle dün ilk bölümü-
nü yayımladığımız söyleşinin
bugün ikinci ve son bötümünü
yayımlıyoruz.
DEMİREL — 2932 sayıh ka-
nun kalksın diye Meclis'e kanun
teklifi getirdi. 2 sene evvel. Ora-
da reddettiler. Bu kadar lazım
ise bu kadar insanlan konuş-
maktan men ediyorsa, niye red-
dettiler? Sonra kanun hükmün-
de kararnameler çıkardılar. Bu
yöredeki halkı sürgüne göndere-
bilirler münhasıran. Münhası-
ran olup bitenlerden haberdar
olmasını engelleyebiürler, sansur
kararnamesiyle, bu bölgede
olanlann Turkiye'nin başka böl-
gelerinde duyulmasını engelleye-
bilirler. Türkiye'nin pek çok so-
runu var. Sağlık, ekonomi, eği-
tim... Bunlar dururken, ortaya
niye bir Kürt kozu koyduğu an-
laşılır iş değildir. Türkiye'de 35
il göç veriyor. tnsanlar doğdu-
DEMtREL — "İstismar ediliyor.'
DEMİREL'DEN
Tiirkiye bundan küçük olmaz. Bu
topraklar üzerinde başka devlet
kurdurtmayız. Halkın birtakım hislerini
okşayıp yararlanmaya kalkmak
istismardır.
Benim hareket noktam Türkiye'nin
birliğini, bütünlüğünü muhafaza
etmektir. Bu beraberliği ve birliği
bozacak hiçbir şeye taraftar değilim.
26 etnik grubun hepsi otonom idare
isterse iç kavga olur. Bu olay
tartışılırken ikiyüzlülüğe, hilekârhğa
lüzum yok.
Türkiye'de Türk ve Kürt ayrımı yapmak
talihsİzliktir. Onları hoşnut ederek reyini
almaya kalkmak...
ğu yerde bannacak durumda
değil. Bunları bırakın da bu so-
runları halledin. Şunu da söyle-
yeyim. Türkiye bundan küçuk
olmaz. Yani, birisi devlet falan
kuracaksa toprak lazım. Bu top-
raklar üzerinde de başka devlet
kurdurtmayız. Zaten 2932'yi
kaldırdım dese mesele bitiyor.
Onu demiyor, 'Kürtcenin yasak-
lanmasını kaldırdım, yazıktır bu
insanlann koouşamaması' der
gibi ortaya çıkıyor. Pekiyi 2 se-
ne evvel neredeydin? Bu teklif
geldiği zaman neredeydin? Ve
hakkaten bu kadar çok seviyor-
san, bu insanlan açbktan, yok-
sulluktan kurtar. Bölgede GAP
dışında bir şey yoktur. Onun da
ne zaman biteceği ve kime ne ya-
rar sağlayacağı henüz meçhül-
dur. Ekmek götür, su götür, lire-
tim yapacak imkân gotür. Öy-
lece halkın gözüne girmeye ça-
lış. Halkın birtakım hislerini ok-
şayıp, yararlanmaya kalkmak is-
tismardır. Bunu yapmışlardır.
Bu olay hassastır dedik. Dikkat-
le üzerine gitmezseniz sorun çı-
kar dedik. Nitekim aradan 3-5
gün geçti. Bu 3-5 gün zarfında
ne oldu? Türkiye'de 'Biji
Kürdistan' diye pankartlar çık-
tı. Demek ki istismar tahrike dö-
nüştü. Yani hemen arkasından
"Yaşasın Kürdistan" geliyor.
Mesele Talabani meselesi değil-
dir. Birtakım insanlann kafasın-
da Kürdistan kurmak vardır.
Oraya kadar varmadıkça bu ka-
fada olan insanlan tatmin ede-
mezsiniz. Be>az Saray'dan soru-
yor "Kürt devletioe karşı mısı-
nız?"... "Karşıyız" diyor, ama o
adamlarla ne konuşuyor bir ta-
raftan? Ne konuşuyorsunuz o
adamlarla? Yasak olan Kürtçe-
nin konuşulmasını sağlıyoruz
diye ortaya çıktınız; TV'de rad-
yoda, devlet dairelerinde, okul-
larda Türkçe konuşulacak. Sen
böyle deyince, her yerde konu-
şulabilecek gibi bir intiba ver-
din. Yapmadın... Yapılacak bir
şey vardı. 2932 sayıh kanunu
kaldırmaktı. Gerek olsaydı bu-
nu biz korduk. Eğer bunu kal-
dırsaydık, 1983 öncesi duruma
gelirdiniz. O zaman halkın za-
ten bir şikâyeti de voktu.
— İnsanlar, kökenlerini me-
rak ediyorlarsa; 'Ben nereden
geldim? Annem babam nereden
gelmiş?' gibi. Türkiye'de köken-
leri farklı insanlar var. Paris'te
de bir enstitü kurulmuş, Kürt
Enstitüsü. Türkiye'de insanlar
böyle bir araştırma yapacak ise
oradan bilgi alıyoriar, çünkü on-
lar yayın yapıyorlar. Bu Türki-
ye'de sağlansa. Buna nasıl bakı-
yorsunuz?
DEMİREL — Niyete bağlı.
Benim hareket noktam, Türki-
ye'nin birliğini bütünlüğünü
muhafaza etmektir. Bu beraber-
liği ve birliği bozacak hiçbir şe-
ye taraftar değilim. Bu beraber-
lik ve birliği insan haklan paha-
sına devam ettirebilir miyiz di-
ye sorarsanız, hayır ettiremeyiz.
İnsan haklan pahasına olmaz.
Temel insan haklan neyi gerek-
tiriyorsa onu yapalım. Ama te-
mel insan haklan, bir ülkede
birden fazla etnik grup varsa,
onlann devlet olarak ortaya çık-
masını öngörmez. O insan hak-
larının istisman olur. Şimdi 26
etnik grup var. Bazılan da ka-
labalık. Hepsi otonom idare is-
terse, ne yapacaksınız? İç kav-
gaya götürur. tnsan haklan de-
APO'DAN IZLENIMLER
BEKAA'DAKİ KÜRT KAMPI — Suriye sınınna yakın Bekaa Vadisi'ndeki PKK askeri kampından çekilen bu fotofraf, dün
AFP tarafından servise kondu.
Jdanov,Tatlıses ve partiyle evlilikHaber Merkezi — Son 10 yıllık hayatı-
nı çok yoğun bir çalışma içinde, ama sa-
dece kendi militanlannm eğitildiği bir as-
keri kampla Suriye başkentindeki bir dai-
re arasında geçiren Öcalan, içinde bulun-
duğu koşullann izlerini taşıyor. Mesela za-
man zaman gazetecilere yönelik söylemiyle
militanlanna yönelik söylemi arasındaki
farkı seçmek güçleşiyor.
• Aktüaliteyi yurtdışı baskısı gazeteler,
Türkiye'nin Sesi ve Türkçe yayın yapan
radyolarla gerilla raporlanndan izleyen ve
değerlendiren Öcallan, her olgu ve olayı
hemen belirli bir teori ve tahlil içine yer-
leştiriyor. "Anadolu Ajansı bana sorular
yöneltti. Bu, Özalcı politikanın bir parça-
sı mı? Nabız yoklamak istiyorlar. Basın-
daki röportajlar üzerimizdski ambargoyu
deldi. Soru sonıyorlar, ama belki de ce-
yapları yayımlamazlar, Bush'la görüşen
Özal'ın çantasına koyarlar."
• "Halklann, uluslann bir araya gelmesi,
birleşmesi, aynlması, kadın erkek ilişkile-
rine benzetilir. Bu Türk devieti, pek akıllı
davranmıyor. Kendine karşı olarak Kürt-
leri alacağım derken çirkin, zayıf, fakir,
garip, yatalak bir kanyı seçiyor. 'Kürt'e
yapmadığını bırakmamış, şimdi de kalkıp
onu kan diye alacağım diyor. Olmaz boyle
şey. Akıllı adam, degil mi, kendine genç,
güzel bir kan almak ister. Üstelik biz, Türk
devletinin almak istediği yatalak karı ol-
mak istemiyoruz, olmayacağız. Biz hiç karı
olmak da istemiyoruz."
• Apo'nun sanat ve edebiyat konusunda-
ki görüşleri Jdanov'unkini çok andırıyor:
"Yılmaz Güney'i biliriz. Onun yaşam tar-
zını da biliriz. Hayatının son yıllannda
Kürt gerceğini, Kürt insanını anlamaya
başladı, sinemaya yansıtmaya çalıstı, ama
olmadı, yetersiz kaldı, yeteneksiz çıktı"
şeklindeki değerlendirmesi dikkat çekti.
Yaşar Kemal ve Ahmed Arif ise "Kürt
oigusunu, Kürt orijinalitesini bozup, Türk-
leştirdikleri ve Türkçeleştirdikleri için genç
kuşağın son derece olumsuz değer yargı-
lanyla yetişmelerine sebep verdikJeri" id-
diasıyla eleştiriliyor. tbrahim Tatlıses ve
bazı başka Kürt şarkıcı-türkücüler ise Öca-
lan'a göre 'MİT'in kanatlan altında.'
• Apo'nun düşüncesine göre en iyi edebi-
yat kaynağı, 'ÇözümtemeJer', "Okumanızı
Öcalan,"Kürt oigusunu, Kürt
gerceğini saptamak için
inzivaya çekildim. Kendimi
başka kültürlere kapattım"
diyor.
tavsiye ederim. Orada bütün Kürt insanı-
nın gerçeği yaşıyor. Romanlaştırtlmalı-
dır". 'Çözümlemeler', PKK'nın düzenli
aralıklarla parti içindeki eğitim semineri
konusu yaptığı genel ve özel tahlil yazıla-
nndan oluşuyor.
• Öcalan: "Kürt olgusunun Kürt gerceği-
ni saptamak için inzivaya çekildim. Ken-
dimi başka kültürlere kapattıra, böylece
Kürt'ü daha iyi anlamaya ve özümseme-
ye çalıştım."
• Apo'nun ve genel olarak PKK'nın (iki-
sini birbirinden ayırt etmek zor) önemli ni-
teliklerinden biri de 'samimi özeleştiriler'
ve parti kadrolarına karşı tutumu. Kör Ce-
mal ve Hogir kod adlı militanlannm Gü-
neydoğu Anadolu'daki 'hatalı çizgisi' par-
tinin yayın organlannda ve 4. Ulusal
Kongre belgelerinde çok sert bir dille kı-
nanıyor. Apo, parti kadrolanndan da za-
man zaman şikâyetçi:
"Bizim kadrolar tembel. İnsanlar bize
gelmek, bizle bütünleşmek istiyor. Bizim
kadrolar bu insanların önüne duvar çeki-
yor. Çok çalışıyorum. Çok çaba sarf edi-
yorum, bunu önlemeye ama..."
• Marksizm kitaplannda, adına ezilen ulus
şovenizmi denilen olguya zaman zaman
Apo'da da rastlamak olası. Kapitalist ya-
şam tarzı olarak nitelediği bu tür hayatı
acımasızca eleştirirken mızrağın sivri ucu-
nu 'genel olarak Türkler', 'Türk halkı' gibi
mecralara kaçırdığı da oluyor. Türk dev-
letinden, Kemalizmden, baskı ve işkence-
lerden öylesine nefret ediyor ki kantann
topuzu kimi zaman olmayacak alanlara
kaçıyor.
En çok güvendiği niteliklerinden biri,
önderlik: "Ben 'Kürt'ü öyle can alıcı bir
yerinden yakalamışım ki kim gelse kopa-
ramaz onu benden. Düşurülmüş, ezilmiş
kimliğini yıkıyor, devrimci bir kişilik ka-
zandırıyoruz 'Kürt'e." Kamptaki ideolo-
jik çalışmalardan söz ederken militanlann
dini ya da aile hayatıyla ilgili başından ge-
çen anektodları da anlatıyor. "Eşine faz-
la bağlanmıştı. Zaten daha önce de o ar-
kadaşta bir Tanrı tutkusu vardı. Üzerin-
de biraz çalıştık. Tann meselesini hallet-
tik. Sonra da bu eş durumu ortaya çıkın-
ca, bana kızıyorlar bazen bu kadar fazla
ve derin tahlil yaptığım için, ama dedim
ki, 'siz esas olarak partiyle, Kürdistan'la
evlenmelisiniz."
yince hepsinin olmasını istiyo-
ruz. Yani şimdi kişiler "Bu Kürt
olayı nedir" diye öğrenmek is-
tiyorsa, Paris'e gideceğine tabii
Türkiye'de öğrensin.
— Yani sizce bir sının olma-
ü?..
DEMİREL — Bence bu ola-
yı tartışırken herkesin eteğindeki
taşı dökmesi gerekir. Ikiyüzlü-
lüğe, hilekârhğa lüzum yok. Bu-
gün ülkeyi yönetenlere diyorum;
"Ne diyorsunuz siz?", "Siz in-
sanlann ana - babalanndan ög-
rendikleri dili konuşmaya taraf-
tar mısınız?" Tamam. Sonra?
İşte bu kadar. Açıkça söyleyeyim
bu kadar. Yok bunun ötesinde
masum insanlann zihnine bir
şeyler koymaya değmez. Birta-
kım insanlann kafasına federas-
yon fikrini ima edecek, böyle
gevşek laflar söyleyerek o ima-
lara vardıracak işler yapmayın.
Ben açıkça söylüyonım Türki-
ye'de Kürt ve Türk aynmı yapıl-
ması talihsİzliktir. "Efendim
gerçektir, vardır!" Doğru ama
her gün birbirimize Kürt, Türk
diye mi hitap ediyoruz?
— Federatif çözümler öteden
beri önerilmiş. Türkiye tarihin-
de benzer olaylar yaşanmış.
Hatta son gelişmeler için Sevr
Antlaşması ile benzerlikler da-
hi kuruldu. Ama bunun başka
bir sunuş biçimi var. Atılan son
adımlar, muhafazakâr kökenli
bir politikacı olan Sayın Özal-
ın 'demokrasi, liberalizm yolun-
daki adımlan' olarak degerlen-
diriliyor. 'Çağa ayak
uydurmaktan' söz ediliyor...
Demirel — Çağa ayak uydur-
sun. Yalnız "Çağı yakaladık"
demekle çağ yakalanmaz. 2 bin
dolar gelir seviyesi, 11 milyon in-
sanın bin 144 dolar ancak sene-
de gelir sağlayabildiği, 10 sene-
dir yükselen bir enflasyon, ge-
lir dağılımı en kötü 7 memleket-
ten birisi olan Türkiye .çağın ne-
resini atlamış? Halkın yüzde
80'inin reddettiği bir idare ile yö-
netilen Türkiye çağın nesini at-
lamış? Bunlar slogandır. Çağa
ayak uyduracaksınız, Kürt -
Türk aynmından önce herkesin
gönül rızası ile "Ben bu adamı
istiyorum" diyeceği bir seçim ya-
pın. Çağa uymak odur. Bu ül-
kede KUrtçe konuşanlar azınlık
değil ki... Çoğunluğun içindedir-
ler.
— ABD'nin dünya politika-
sında tek başına kaldığı, diğer
ülkelerin politikalannı buna gö-
re gözden geçirmeleri gerektigi
görüşü var. Bu sağdan sola ber
kesimde yüksek sesle dile geti-
riliyor. Siz bunu nasıl değerlen-
diriyorsunuz?
DEMİREL — Şimdi bakımz
ABD ne kadar güçlenirse güç-
lensin. Türkiye Curnhuriyeti'nin
ya da bir başka bir devletin ba-
ğımsızhğını eünden alamaz. Ba-
ğımsızlığa yönelecek herhangi
bir baskı o ülkenin insanlarının
manevi isyanlanna yol açar. Ve
o baskılara boyun eğenler de o
ülkede banndınlmazlar. Şimdi,
işbirliği başka şeydir, baskı al-
tında kalarak, kendi hükümran-
hğını yitirmek başka şeydir. Bu-
na hiçbir şekilde razı olmayız.
ABD ile iyi geçiniriz. Dostluk da
yapalım. Ama ABD ile iyi geçi-
nirken, başkaları ile düşmanuk
yapacaksak, böyle dostluk ol-
maz. Herkesle iyi geçinelim.
ABD ile de iyi geçinelim. Biri-
siyle iyi geçinelim derken, bir
başkasına düşmanlık yapmaya-
hm. ABD'nin içerisinde 20 mil-
yondan fazla zenci var, Irlanda,
İspanyol aslından gelenler var.
Bunlann hepsi ırk esasına dayalı
devlet kurmaya kalkarsa ne
olur? Eyalet kurmuş, coğrafya-
sını parçalamış ama birleştirmiş-
tir. O coğrafya içinde kalan her-
kes ABD vatandaşıdır. En kü-
çük kasabasında üç ayrı kilise
var. "Niye bir tanesine gitmiyor-
sunuz?" dedim. "Bizim kilisele-
rimiz ayrı ayrı" dediler. Benim
ülkemde bir camiye, Kürt, Çer-
kes kökenli hepsi aynı camide
namaz kılar.
— Bush-ÖzaJ göröşmesinden
de yansıdı: "Türkiye ABD'nin
önemli bir müttefikidir. Türki-
ye ve ABD'nin savaş sonrası bü-
yük yakınlaşması ortaya çıkmış-
tır. Türkiye savaş öncesi ve sıra-
sında izlediği politikalar 0e
ABD'ye yakınlaştı, böyle yap-
makla kendisine karşı, sınırian-
na karşı yönelebilecek tehlikeler
de baştan bertaraf etti. Söz sa-
hibi oldu. Bize sonılmadan bir
şey yapılamaz artık" yolundaki
göriişler var...
DEMİREL — Bu ABD'ye
yamanmadır. Siz ABD'ye ya-
manmışsmız, onun dümen su-
yuna girmişsiniz, ona gerekçe
arıyorsunuz. Böyle diyenlere
böyle derim. Biz bu ülkede ba-
ğımsızlığı savunuyoruz, onuru
savunuyoruz, ayıu zamanda iş-
birliğini savunuyoruz. Onlar
onurlu bağımsızlığı düşünmü-
yorlardır. Bu himayedir. Bir te-
rim var: "Kurtla aynı sofraya
oturan, misafir değil, kurdun
yemidir" diye. Şunu tekrarlaya-
yım. Bu ülkenin insanlan hepsi
bizim kardeşimizdir. Gürcü,
Kürt kökenlisi, Alevisi... Bu çok
güzel bir beraberliktir, bin yıl-
lık bir beraberliktir. Bunu boz-
mayalım. Bu ülkenin bir tane
devleti vardır, bir tane bayrağı
vardır. Devlet de bayrak da he-
pimizindir.
BtTTt
POÜTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMETÇETİNKAYA
Delege Seçimleri,
Kamuoyu Anketleri...
SHP'de delege seçimleri yapılıyor. Zaman zaman kav-
gaya tutuşan sosyal demokratlar taş ve sopalarla birbirleri-
ni yaralıyor. Bu tür olay salt İzmir'de yaşandı. istanbul'da
seçimler sırasında tartışma çıksa da birbiıierine taş ve so-
payla saldıran sosyal demokrat yok.
Delege seçimleri, SHP içindeki çalkantıyı önce ilçe, ar-
dından il kongrelerine taşıyacak. Haziran kurultayından son-
ra hiç kimsenin kuşkusu olmasın, içerideki kavga bitecek.
Parti içinde bir başka parti görüntüsü tarihin derinliklerine
gömülecek.
Hizipler olmayacak mı?
Elbet olacak. Çünkü bir siyasal partide hizipçilik olmaz-
sa bu işin heyecanı kalmaz. Hizipçilik, politikanın tadı tu-
zudur. Onsuz politıka yapılmaz. Hizipçilik bir siyasal parti-
ye devinim getirir.
İstanbul'da delege seçimlerini Genel Merkez ve Yenilik-
çi Grup önde götürüyor. Deniz Baykal ve arkadaşları bu kez
de zayıf İstanbul'da. Örnegin Kartal'da SHP Genel Sekre-
ter Yardımcısı Mehmet Moğultay'ın desteklediği liste dele-
ge seçimlerini kazanırken, Bayrampaşa, Eyüp, Kâğıthane,
Beykoz ve Pendik Mçelerinde de Baykalcılar yenilgiye uğ-
radılar.
Baykal ekibi, Kartal, Ümraniye, Kadıköy ve Baktrkoy'de
delege seçimlerini 'çantada keklik' görüyordu. Çünkü Bay-
kal daha önce hem Gaziosmanpasa'da hem de Kartai'da
delegelerle toplantı yapmıştı. Gazetecilerin aiınmadtgı gizli
toplantılarda Baykal şöyle demişti:
— Siz delege seçimlerini ne yapıp yapıp kazanın, gerisi-
ni merak etmeyin...
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Kartal ve Gaziosman-
paşa'daki yenilgiye bir de Bakırköy ve Kadıköy bozgunu ek-
lendi. Bakırköy'de Baykatcılar, "İlerici Demokrat Grup" adıy-
la seçimlere girdiler, ancak beklediklerı sonucu alamadılar
Kadıköy'de de durum aynıydı. Kadıköy'de 12, Bakırköy'de
16büyükmahailede
Ozal ve ANAP'tan daha
çağdaş, daha Batılı
giyinmeleri gerekmiyor
sosyal demokratların.
Sadece Özal'ın ve
ANAP'ın oyununa
gelmemek yetip artıyor
sosyal demokratlarm
iktidara gelmeleri için.
delege seçimleri
önümüzdeki pazar
günü yapılacak,
ama artık Baykalcı-
lar pek umutlu değil-
ler. En güçlü olduk-
ları Beşiktaş ilçesin-
de bile. Yenilikçi
Grup Baykalcıları
zorluyor.
İstanbul, İzmir,
Denizli ve diğer iller-
de itirazlar var. De-
nizli'de Dokuzkavaklar'da yapılan itiraz, SHP MYK'da ön-
ce kabul edildi. Milletvekili Adnan Keskin'in başvurusuyla
iptal edilen seçim, Genel Sekreter Hikmet Çetin'in girişimiy-
le geçerli sayıldı.
Evet, delege seçimlerinde iki taraf kıyasıya bir savaşım
veriyor. Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Günay, SHP'de
parti içi demokrasinin işlediğini belirtiyor. Kimi aksamalar
olduğunu, ama bunu da düzeltmek için çaba harcadıklan-
nı vurguluyor. SHP, mahalle mahalle delege seçimleri ya-
parak kongrelere hazjrlanıyor. Bunun yani sıra Türkiye'nin
siyasal gundemıni yakaJamaya çabalıyor.
SHP'de bir hoşgörü ortamı var. Bunun en somut örneği
Fuat Atalay'ın Magic Box'ta söyledikleri. SHP MYK'da bu
konu tartışıldı. Baykal'ın Atalay'ın konuşmasından rahatsız
olduğu öğrenildi.
Bir Baykalcı milletvekiline dün, "Delege seçimleri nasıl
gidiyor" diye sorduk. Aldığımız yanıt şu oldu: )h
— Çok iyi gidiyor... Hem kazanıyoruz hem de kaybedir
yoruz...
Ardından bir soru daha:
— Fuat Atalay'ın konuşmasına ne diyorsunuz?
Şöyle bir yutkundu. Ardından da ekledi:
— Atalay kişisel görüşlerini aktardı. Deniz Bey'i hiç bağ-
lamaz. Üstelik Fuat Atalay, Baykal'ın ne sağ koludur ne de
teorisyenidir...
Bakın son kamuoyu araştırmalanna...
Özal'ın ve ANAP'ın demokratikleşme adına çıkışlannın
ne denli etkili (!) olduğu anlaşılıyor. İstanbul'da sosyal demok-
rat oylar SHP + DSP olarak toplandığında yüzde 50'yi aşı-
yor. Demek ki halkın özlemi, iki televizyon, üç beş gazete-
ye karşın ANAP'ın değil, sosyal demokratların ilk seçimde
iktidar olması yolunda. O nedenle SHP'yi ANAP'laştırarak
iktidara götürmenın düşten başka bir şey olmadığı ortaya
çık^or.
Ozal ve ANAP'tan daha çağdaş, daha Batılı giyinmeleri
gerekmiyor sosyal demokratlann. Sadece Özal'ın ve ANAP'-
ın oyununa gelmemek yetip artıyor sosyal demokratlann ik-
tidara gelmeleri için.
Her şey gün gibi ortada...
Güvenlik güçleri havaya ateş açtı
Ceyhaırda 102 gözaltı
ADANA (Cumhuriyet Gü-
ney îlleri Biirosu) — Ceyhan'-
da Nevruz dolayısıyla gösteri
yürüyüşü düzenleyen 300 kişi-
lik grup, güvenlik güçlerince
havaya ateş açılarak dağıtıldı.
Polis baskısını protesto ama-
cıyla Ceyhan adliye binası
önünde oturma eylemi yapan
Ceyhan Meslek Yüksekokulu
öğrencilerine jandarma tarafın-
dan müdahale edildi. Her iki
olayla ilgili olarak 102 kişi göz-
altına alindı.
Halkın Emek Partisi Diyar-
bakır Milletvekili Salih Sümer,
Adana'daki gözaltılarla ilgili
olarak "Valilik, parti yönetici-
lerimizi kamuoyunda suçlu ola-
rak göstermiştir. İdarenin ta-
rafsızlığından kuşku duyuyo-
ru.z'.'dedi.
Ceyhan ilçesinde Kürtlerin
yoğun olarak bulunduğu Kü-
çükkınm mahallesinde önceki
gece 22.30 sıralannda toplanan
300 kişilik grup, Nevruz'u kut-
lamak için ateş yakarak halay
çekti. Daha sonra topluca yü-
riimeye başlayan göstericiler
"Biji Kürdistan" diye slogan
attılar. Uyanlara karşın yürü-
meyi sürdüren grup, üç polis
otosunun camını kırdıktan son-
ra güvenlik güçlerinin havaya
ateş açması sonucu dağıtıldı.
Adana'dan panzer ve çevik
kuvvet takviyesi yapılan Kü-
çükkjrım mahallesindeki ope-
rasyonlarda 85 kişinin gözaltı-
na alındığı bildirildi. Adana'-
dan dün de takviye güç gönde-
rilen Ceyhan'da, özellikle Kü-
çükkınm mahallesinde geniş
güvenlik önlemleri alindı.
Ceyhan Meslek Yüksekoku-
lu öğrencilerinden oluşan 30 ki-
şilik bir grup da "okulda polis
baskısını" protesto etmek ama-
cıyla dün adliye binası önünde
oturma eylemi yaptı. 11.00'den
12.00'ye kadar eylemi sürdüren
öğrencilere jandarma tarafın-
dan müdahale edildi. Olay sı-
rasında 27 öğrenci gözaltına
alindı. önceki gün de aynı
okulda öğrenim gören Hasan
Oğuz Veoice, "polis basktsmı"
protesto etmek için 4. kattan
atlamış ve ağır yaralanmıştı.
Adana Emniyet Müdür-,
lüğü'nce Dağlıoğlu, Bahçe-
lievler ve Barbaros mahal-
lelerinde Nevruz gösterile-
riyle ilgili olarak gözaltına
ahnanlann sayısınm 200 dolayuı-
da olduğu öne sürüldü. HEP il
örgütünde dün basın toplantı-
sı yapan Diyarbakır Milletveki-
li Salih Sümer, halen gözaltm-
da tutulanlar arasında İl Baş-
kanı Kemal Okutan ile Yüreğir
İlçe Başkanı Nihat Türkme-
noglu'nun da bulunduğunu be-
lirterek "Adana Valiligi, olay-
lann başlamasından sonra hiç
de ilgisi olmadığı halde yöne-
ticilerimizi peşinen kamuoyun-
da suçlu olarak göstenniş, ar-
dından da bunnn maddi zemi-
nini oluşturmak için arkadaş-
lanmızı rehin tutma y oluna gjt-
miştir. İdarenin Adana'da par-
timize karşı davranışını hukuk
dışı uygulamalar olarak bulu-
yor, protesto ediyoruz. Taraf- ;
sızlığından kuşku duydufnmnz '
idarenin halkın üzerindeki bu •
baskısının bir an önce kaldınl-
masını istiyoruz. Bize gelen du-
yumlar. gözaltında bulunan sa-
yının 200 olduğu yolundadır"
dedi.
HEP Genel Sekreter Yar-
dımcısı Ahmet Karataş da Bar-
baros mahallesindeki Kenan
Evren Ilkokulu'nun olaylar sı-
rasında kırılan camlanmn par-
çasının "Kürt öğrencilerden
tahsil edUdiğini" öne sürdü.
Karataş, 70 bin lira aknan Kürt
öğrencilere, okul yönetimi ta-
rafından "Olaylann sorumlu-
su sizsiniz" denildiğini de
savladı.