22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ŞUBAT 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Ankan: Hakhydım • ANKARA (Cumhariyet Bttrosa) — ANAP Edirae eski Milletvekili Doç. Dr. Türkân Ankan, Cumhurbaşkanı Türgut özal'a gönderdiği mektupta, parti içindeki kadrolaşmanın tehlikelerine daha önce dikkat çektiğini belirterek, "tkazlanm zatıaliniz, parti yöneticileri ve grubunuz tarafından dikkate alınmadı" dedi. Ankan, bu açıklamasıyla partiden 1 yıl ihraç edildiğini belirterek, "Zatıaliniz bugünkü ifadeleriyie 'kadını hor gören, gelişmesini önleyen, cemiyette layık olduğu yeri almasmı istemeyen görüşler' eğer bugün parti yönetimine, teşkilatına ve bürokraside önemli pozisyonlara hâkim olmuşsa 7 yıl önceki ikazlarımda haklı olduğum ortaya çıkmaz mı? Bunun vebali zatıalinize ait olmaz mı?" diye sordu. Aksu-Kalkan davası • ANKARA (UBA) — Içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun SHP Edirne Milletvekili Erdal Kalkan aleyhine açtığı 40 milyon liralık manevi tazminat davasına yarın Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'nde devam edilecek. Aksu, Kalkan'ın 29 arkadaşıyla birlikte TBMM Başkanlığı'na verdiği arastırma önergesinde Jçişleri Bakanlığı'yla ilgili olarak aşağılayıcı ifadeler kullandığmı, gerçek olmayan ithamlarla kişilik haklanna saldırıda bulunduğunu belirterek Kalkan'ın tazminat ödemeye mahkûm edilmesini istemişti. jSüpe* •'?"• emeklilik • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Süper emeklilik yasa önerisi, özel üniversite kurulmasına olanak veren yasa tasansı ile TCK'da değişiklik yaparak ülkücülerin affedilmesini de sağlayan yasa tasansı, TBMM Genel Kurulu'nda öncelikli olarak görüşülecek. TBMM Danışma Kurulu dün, Genel Kuml'un gündemindeki 11 yasa önerisi ve tasansı ile iki yasa gücünde kararnamenin öncelikle görüşülmesine karar verdi. Danışma Kurulu'nun karanna göre, Genel Kurul, bu yasalar ile yasa gücündeki kararnameleri görüşmek için bugün ve yarın saat 20.00'ye değin çalışacak. Genel KuruFun çalışmalarını tamamlayamaması durumunda, gelecek hafta çarşamba ve perşembe günü yapacağı toplantılar saat 15.00 yerine 14.00'te başlayacak ve yine saat 20.00'ye kadar sürecek. Danışma Kurulu'nun kararından önce süper emeklilikle ilgili yasa önerisi gündemin 54, özel Üniversite kurulmasına olanak sağlayan tasarı 52, TCK'da değişiklik yapan tasarı 55. sırasında yer alıyordu. Güzel: "Karı" demedim • lç Politika Servisi — Gaziantep Milletvekili Hasan Celal Güzel, "Hüsnü Doğan, özal'a bayrak açtı" haberinin devamında yer alan sözleri üzerine gazetemize bir açıklama yaparak, "Ben Sayın Semra Özal'a 'kan' demedim. Bu şekilde bir üslup kuDanmam" dedi. 7Sayıştay tiyesi • ANKARA (ANKA) — TBMM Plan-Bütçe Komisyonu'nda 7 boş Sayıştay üyeliği için yapılan seçim TBMM Genel Kurulu'nda onaylandı. Sayıştay üyelikleri kesinleşenler şunlar: Mustafa Hikmet Büyükbozkırh, Yavuz Büyükkara, M. Harun Erdoğan, Günaydın Ersoy, Enis Nadi Erdem, îlhan Sözgen ve Emin Kızılkaya. SHP lideri, Akbulut'un Özal'ın suçladığı bakanlannı savunmasını istedi îııöııü: Bu ııasıl başbakan?SHP lideri, partisinin grup toplantısında Cumhurbaşkanı Özal'ın eşınin il başkanlığına adayhğını desteklemesini eleştirerek TV'nin de Özal ailesinin çıkarları için kullanıldığını belirtti. ANKARA (Comhuriyet Bürosu) — SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, Cum- hurbaşkanı Turgut Özal'ın hükümette görev yapan dört ba- kanla ilgili yaptığı suçlamalara Başbakan Yüdınm Akbalut'un cevap vermesi gerektiğini söyle- di. Inönü, "Başbakan Konuf- undan çıkıp bakanlannı savun- sun, bu nasıl Başbakan böyle" dedi. Inönü, Cumhurbaşkanı Özal'ın son günlerde kendisine özgü bir tarafsızlık tanımı getir- diğıni, "özel Özal lügaü" yarat- tığını öne sürdü. Erdal tnönü, partisinin dün- kü grup toplantısında yaptığı konuşmada, ülkenin savaş ne- deniyle çok sıkıntılı günler ya- şadığını, büyük bir ekonomik bunahma girildiğini, enflasyo- nun hızla arttığını belirterek bu- na karşılık Cumhurbaşkanı özal'ın çok başka ve inanılmaz konularla uğraştığını söyledi. Cumhurbaşkanı Özal'ın taraf- sızlığı kendine göre tarif ettiği- ni ve bu konuda özel bir lügat yarattığını söyleyen Inönü, ko- nuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu liigatta 'tarafsız' demek, ANAP taraftarı demektir. Cumhurbaşkanı'nda aradığı ta- rafsızlık ise ona göre anayasa- nın, devletin aynm yapmaması- dır. Peki ben şimdi sonıyorum; cnmhurbaşkanı televizyonda bir partinin il başkanlıgı için bir adayı destekler. öbiir adaylara karşı cumhurbaşkanının verdi- ği gücu ortaya koyarak bakan- lar dahil bütün adaylan kötuler- se aynm yapmıyor mu demek- tir? Cumhurbaşkanı bunu ya- parken istifa mı elmişti? Yine cnmhurbaşkanı olarak konuştu. Devlet açıkça aynm yaptı. Dev- letin başı bir adayı destekledi, öbiir adaylan eleştirdi." Cumhurbaşkanı Özal'ın ko- numuna uygun her türlü kuralı bir yana bıraküğını, ailesinin çı- karlan için çaba harcadığını öne , süren İnönü, devletin TV'sinin f de bu amaçla kullanıldığını be- lirt Konuşmasında Başbakan Akbulut'un Cumhurbaşkanı Özal tarafından suçlanan dört bakan arkadaşım savunması ge- rektiğini de vurgulayan tnönü, bu konuda da şöyle dedi: "Başbakan Akbulut'un so>- leyeceği bir şey yok mu? Konu- tondan çıksın, televizyonda u bakanlannı savunsun. Bu nasıl başbakan? Sorumsuz bir insan. Kendi kabinesiodeki dört baka- na ağzına geleni soylüyor. Vak- tiyle yaptığı iyilikleri hatırlatı- yor. Bir insana bundan daha acı şey söylenebilir mi? Bütün bun- lar karşısında Başbakan Akbu- lut sesini çıkarmıyor. Bizim ar- kadaşlanmız TRT'ye bir uyan ziyareti yaptılar. söylemediğini bırakmadı. Nerede şimdi o tek- nik olanaklar? Bozuldu mu on- lar? Bir anza mı oldu, bir arıza oldu ama nerede oldu? Goru- yorsunuz neresine baksanı/. hiçbir şekildeşurası, burası du- zeltilerek onanlamayacak bir uçunım karşısındayız. Özal >a- vaş yavaş, kaza kaza öyle bir uçunım açtı ki devlet hayatımız- da bu nasıl lamir edilir? Ne ken- di başbakanı bunun çaresini bu- lamıyor ne de vatandaşlarımız 'Bu nasıl şeydir' demekten baş- ka bir şey yapamıyorlar." tNÖNÜ— "Devlet ayran yapü" (Fotograf: AA) Demirel, devletin bir aile, bir aşiret devleti haline sürüklendiğini söyledi Semra Özal'a 'Evita' benzetmesi Partisinin grup toplantısında "Devleti taksim etmiş bir ailenin, kendi içindeki kavgası; devletin başka yerlerine talip olma, olmama, başka yerlerini de işgal etmesiyle devletin TV'sinin ne işi var?" diye soran DYP lideri "Türkiye'de bir Eyita projesi. Evita projesi hayal olabilir. Arjantin'de de olmuş." dedi. işler yapmasına sebep oluyorsa. vebal altındadır. Bence sorum- suzluktan once geleni, sorum- suzluğa teşvik edilmedir" dedi. Demirel, Cumhurbaşkanı Özal- ın eşi Semra Özal'ın lstanbul il başkanlığına aday olmasıyla or- taya çıkan"Brülüs tartışması-' yla ilgili olarak da şunlan söyledi: "Brütüs tartışması yapılabilir. Fakat Brütüs tartışmasmın tele- ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel, partisinin TBMM grubunun dünkü top- lantısında, Cumhurbaşkanı lur- gut Özal'ın eşi Semra Özai'ın ts- tanbul il başkanlığına aday ol- masıyla gelişen olaylara geniş bi- çimde değinerek 'Türkiye'de bir Evita projesi oldugunu" söyle- di. Devleti taksim etmiş bir ai- lenin genişleme politikasının, devletin televizyonunda ne işi ol- duğunu soran Demirel, "Rahat- sız olduğumuz şey, bir hukuk devletinin; bir aşiret devleti, bir aile devleti haline süriiklenme- sidir. Bir ailenin kavgasım, dev- letin radyo ve televizyonunu kul- lanarak berkese seyrettirmek, bence arsızlığın üst sınındır. Olay, ne 'yetim' ne 'Brütüs' ola- yıdır. Olay, işgal edilen Çanka- ya'yı muhafaza olayıdır" diye konuştu. "Hayatı yaşayan" ve "pembe bulutlar içerisinde uçan" olmak üzere iki Türkiye bulunduğunu kaydeden Demirel, "Bu pembe bulutlar içerisinde uçan Türki- ye'nin başını Çankaya çekiyor. Bunun etrafında da, birtakım adamlar var. Yalnız, bu pembe bulutlar içinde, Türkiye'yi uçur- maya çalışanlan kim alkışlıyor- sa ve bunlann daha sorumsuz vizyondaki yeri ne? Devleti tak- sim etmiş bir ailenin, kendi içe- rısindeki kavgası, devletin baş- ka yerlerine talip olma, olmama, başka yerlerini de işgal etriıe, ya- ni bir genişleme politikasmın. devletin televiz> r onu ile ne ilgisi var? Türkiye'de bir 'Evita projesi' olabilir. Bir Evita pro- jesi hayali olabilir. Arjantin'de de olmuş. Evvelallah, biz Arjan- tin'den geri kalır mıyız? Kalma- yız. Öyleyse Türkiye'de bir Evi- ta projesinin devletin radyo ve televizyonlarında işi ne? Ayıp olan budur. Vöksa, o role heves edenler, gayet tabii ki olabilir. Yalnız, 'Kanun dinlemeyiz, ana- yasa, nizam, halkın sağduyusu, vicdan dinlemeyiz, biz bildiğimi- PORTRE EVA PERON Vakıfkurmuştu Arjantin Devlet Başkanı Juan Peron'un ikinci kansı olan Eva Peron (7.5.1919-26.7.1952) kocasımn birinci başkanlık döneminde (1946-51) herhangi bir resmi görevi bulunmamasına karşın yoksul tabakalann hayranlığını kazanarak, yönetimin en nüfuzlu kişilerinden biri durumuna geîmişti. Lakabı Evita olan Eva Peron kocasımn 1945'teki cumhurbaşkanbğı seçimi kampanyasma kaularak "gömleksizler" olarak hitap ettiği kitlelerin sevgisini kazandj. Hiçbir resmi görevi bulunmamasına karşın fıilen sağlık ve çalışma bakanı gibi davranan Eva, kocasuıa siyasal destek sağlamak için işçi ücretlerini arttırdı, seçkin tabakanın yardun derneğine devletin yaptığı mali katkıyı kesti ve bu derneğin yerine kendisine bağlı Eva Peron Vakfı'nı kurdu. Vakfın geliriyle hastane, okul, kimsesizler yurdu. yaşülar için bakımevi ve çeşitli yardım kurumları kurdu. Arjantin'de kadınlann seçme ve seçüme hakkjna sahip olmalarını sağlayan yasanın kabul edilmesinde önemli rol oynayan Peron, 1949'da Peronist Feminist Parti'yi kurdu. 1951'de kanserden ölmek üzere oldugunu bilmesine karşın, başkan yardımcılığma aday olduysa da ordunun baskısıyla adayhktan çekildi. zi yaparız'dan rahatsız olanlar var Türkiye'de. Bundan ben de rahatsızun. Rahatsız olduğumuz şey, bir hukuk devletinin; bir aşi- ret devleti, bir aile devleti hali- ne sürüklenmesidir. 'Ben cumhurbaşkanıyım" diyen kişi, devletin radyo ve televizyonun- da elindeki kâğıdı okuyor, bir adamı suçluyor. 'Efendim, sana ne, bir adamı suçluyor. Suçladı- ğı adam kendi adamıdır. lster sevişirler, ister dövüşürler, sana ne' diyebilirsiniz. Gerçekten bi- zim işimiz değil. \alniz bunu, 'Madem ki savaş millete açıktır, Körfez'de olan savaşı bütün dünya seyrediyor' diye, bir aile kavgasım devletin radyo ve tele- vizyonunu kullanarak herkese seyrettirmek, bence arsızlığın üst sınındır." Demirel, "Hani Türkiye Cumhuriyeti Anayasa- sı'nda siyasi parti, demokrasinin aynlmaz parçasıydı? Aynlmaz parça: istifaya, gülümsemeye, alay edilmeye, itibannın düşii- nilmesine tahamraül etmez" di- ye konuştu. İç politikadaki ra- hatsızlığın kökünde, "Körfez sa- vaşı sonrasında ülkede seçim gö- runmesinin yattığını" vurgula- yan Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu seçim iktidan süpürecek- tir. Beraberinde, Çankaya'yı da süpürecektir. 'Cumhurbaşkanı- nı halk seçsin' projeleri, yine gündeme gelecektir. Kadınlann reyini almak suretiyle ve başka numaralar yaparak, birtakım rey topluluklarına hoş görüne- rek 'Örayı muhafaza edebilir miyiz' diye hareket ediyorlar. Yani olay, ne 'yetim' ne de 'Brütüs' olayıdır. Olay, işgal el- tikleri Çankaya'yı muhafaza olayıdır." Ecevit Özal hizip başı DSP lideri, Cumhurbaşkanı'nın, eşine ve görüşlerine değer vermesinin, karı- kocanın her konuda dayanışma içinde olmalarının övülecek davranışlar oldugunu belirtti. ANKARA (ANKA) — DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Cum- hurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal'ın ANAP lstan- bul il başkanlığına adayhğını açıklamasından sonra gelişen ve Özal'la Akbulut hukümetinin bakanları arasında karşılıkh suçlamalara yol açan olayları değerlendirirken Özal'ı, "hizip başı gibi davranmakla" eleştir- di ve "Bunlar, Özal'ın cumhur- başkanlıgı anlayışından ve kişi- sel davranışlanndan kaynakla- nan bir rejim sorunudur" dedi. Bülent Ecevit, ANKA'ya yaptığı acıklamada, Türk toplu- munun kadının hiçbir makama gelmesini yadırgamadığını, bu bağlamda Semra özal'ın cum- hurbaşkanhğına adayhğını koy- ması durumunda, bunun da "kadınlık açısından yadırganmayacağım" belirtti. Ecevit, görüşlerini şöyle sürdür- dü: "Ama Sayın Seır-ra Özal cumhurbaşkanı iken eşi Sayın Turgut Özal iktidar partisinin bir il başkanlığına adayhğını koysa idi ve cumhurbaşkanı Ba- yan Özal, il başkanı adayı Bay Özal için parti kulisine girse, il- çe delegeleri avına çıksa Cum- hurbaşkanlığı Forsu'nu devlet parasuu ve devlet radyosu ile te- levizyonunu kullansa idi Bay Özal'ın il başkanlığına karşı ta- vır alan bakanları siyasal an- lamda aşıp kesse, o arada daha birkaç ay önce Milli Savunma Bakanlığı'na atanmasını zorla sağiadığı bir kimseye karşı hem de Türkiye bir savaşın eşiğin- deyken savaş açsa idi, herhalde Bayan Özal'ın o davranışlan da Bay Özal'ın bugünkü davranış- lan kadar yadırganırdı ve bun- lan yadırgayanlar erkek hakla- nna saygısıdıkla suçlanamazlar- dı." Devlet forsu Türkiye'de başkanlık sistemi olmadığı halde özal'ın "fiilen ve kıra döke başkanlık sistemi vannış gibi davrandığını" anım- satan Ecevit, Özal'ın anayasa- nın açık hükümlerine karşın, "akıl almaz bir cüretkârlıkla partisi ile ilişkisini kesmeyi reddettiğjni'" belirtti. Ecevit, gö- rüşlerini şöyle tamamladı: "Üstelik, cumhurbaşkanı ve- ya başbakan olmayan parti li- derleri bile partilerinin ilçe ve- ya il kulislerine girmekten ola- bildiğince kaçınırken Cumhur- başkanı Sayın Özal, devlet for- su ile ilçe kulisi yapmaktadır. Kısacası şimdi karşı karşıya bulunduğumuz sorun, ne kadın hakları veya kadın-erkek eşitli- ği sorunudur ne de Sayın Sem- ra Özal'ın kişiliği veya yetenek- leri ile ilgili bir sorundur. Sorun, doğnıdan doğruya Sayın Turgut Özal'ın, yani Bay Özal'ın. cum- hurbaşkanlığı anlayışından ve kişisel davratuşlanndan kaynak- lanan bir rejim sorunudur. Sa- yın Turgut Özal'ın eşine ve eşi- nin göriişleriıte değer vermesi ve kan-koca Özallann her konuda dayanışma içinde olmalan, ben- ce övülecek davranışlardır." BAYKAL VE ARKADAŞLARINEV HAZIRLADIĞI t4 YENİDEN YAPILANMA"MODELİNDEN: Pazar ekonomisini herkes kabuUenmelitç Politika Servisi— SHP eski Genel Sekreteri Deniz Baykal ve arkadaslarımn hazırladığı "Yeniden Yapılanma" modelinde ekonomiyle ilgili bölûmlerini yayınlıyoruz. — 2 — "Sosyal demokrat siyaset, demokra- tik sorunlara, siyasal ve sosyal sorunla- ra gösterdiği Ugi ve duyarhhğı ekonomik sorunlara da, taşımahdır göstermelidir. Bu bir temel perspektif farkhlaşması olacaktır. Bu farkhlaşmanın siyasetimize ve hareketimize çok önemli katkılan ola- caktır. Türkiye, siyasi platformlar ola- rak bazı insanlann demokrasi düşündü- ğü, ekonomiye ilgi duymadığı, başka ba- zı insanlann ise ekonomi düşündüğü de- mokrasiye ilgi duymadığı çarpık bir ya- pıdan kurtuhnak zorundadır. Bu çarpık- lık aşılabilirse, olayın bütünsellik için- de kavranma şansı olabilecektir. Anla- şılmaktadır ki, bu çarpıklığı aşmada görev sosyal demokrasiye düşmektedir. Çünkü Türkive'de sa8 hareketin demok- rasi karşısında tedavi edilemez bir du- yarsızlığı vardır. Sosyal demokrat hare- ketimiz ekonomik sorunlara karşı ihma- lini ortadan kaldırarak, demokrasiyi ve ekonomiyi bütünsel bir yaklaşım içinde ele almakta kararlı ohnalıdır. Dünyada yaşanan olaylar da bizleri doğrulamak- tadır. Bireysel planda da sistematik planda da demokrasiyle ekonomi arasm- da aynlmaz bir bağhlık bulunmaktadır. Doğu Bloku'nda yaşanan çözülme, tek boyutlu bir çözülme olarak yaşanmadı. Bir siyasal çözülme, bir demokratikleş- me süreci başlarken aynı zamanda eko- nomik yapının yeni bir anlayışla ele akn- ması, ekonomik yapının değişmesi biçi- minde bir gelişmede de ortaya çıkmaya başladı, bu durum gösteriyor ki, demok- rasi ve ekonomi arasındaki bağı, para- lelliği kavrayarak, bu ilişkinin gerektir- diği düzenlemeyi yeni bir anlayışla ya- şama geçirmeliyiz.- Demokrasinin öne- mini ve ekonomik süreçte biribirlerini et- kileyen özelliğini vurguladıktan sonra, nasıl ki sosyal demokrat hedeflere ulaş- mada demokrasi etkili bir mekanizma ise, ekonominin amacına ulaşmasında da sosyal duyarlılığı olan pazar ekono- misi önemli bir mekanizma olarak algı- lanmahdır." "Pazar ekonomisi önümüzdeki eko- nomik şekülenmenin temel çıkış nokta- sıdır. Bunu, hiçbir önyargı taşımadan herkes görmeli ve kabul etmelidir. Bu- rada altını çizmemiz gereken nokta bir süreden beri Türkiye'de yaşanan olayın pazar ekonomisi gerçeğine hiçbir seİril- de uymadığıdır. Geride bıraktığımız dö- nemde işletilen sistemin pazar ekonomisi modeüne dayalı olduğu söylenemez. Pa- zar ekonomisini Türkiye'nin üretmesi gerekiyor. Pazar ekonomisi Türkiye'de uygulanmamaktadır. Türkiye'de var olan ekonomik yapı serbest rekabet kis- vesi altında keyfUiğe bağh tekelci bir ya- Devleti etkisizleştirerek, tasfıye ederek ya da pazar ekonomisi tercihini deklare ederek, otomatik bir biçimde pa- zar ekonomisini yaşama geçirme imkâ- m yoktur. Pazar ekonomisi, belli bir ça- bayla, sistematik bir yönlendirmeyle, ge- rekli hukuksal ve altyapısal gerçekleşti- rilebilinir. Pazar ekonomisi karşıhklı dengeler sistemidir bu dengeler sistemi içerisinde; üretim sisteminin her aşama- sında yer alan kesimlerin özgürce örgüt- lenebildiği, haklanru tam anlamında de- mokratik bir çerçevede savunâbildiği, pazar ekonomisinin rekabet kuralının, üretkenlik ve verimlilikle bağdaşık bir dinamik anlayış içinde işteyen bir yapı- mn ortaya çıkması gereklidir. "Pazar ekonomisi kapsammda, ser- mayenin en etkin ve yaygın şekilde ör- gütlenebilmesinin yolu, her türlü kayır- maya, belirli çıkar gruplannın inisiyatif- lerine kapalı, ekonominin üretkenlik ve verimlilik kriterlerini kendisine paramet- re tayin eden ve bununla ilgili her türlü siyasal düzenlemeyle bağımsız işleyişini güvence altına almış borsa piyasasına kaçınılmaz bir ihtiyaç vardır. Mülkiye- ti tabana yaymamn, yaygınlastırmanın, sanayileşmeyi finanse etmenin, ekono- miyi şahıslar ekonomisinden, keyfilik- ten uzaklaştınp, kunımsallaştımıanın te- mel araçlanndan bırisi borsadır. Bugün- kü şekliyle, hukuksal ve altyapısal do- nanımlanyla Türkiye'de var olan borsa- nın önemli zafıyetleri bulunmaktadır. Mevcut işleyişiyle borsadaki kâğıtların önemli bir kısmının değerini belirleyen otoritenin danışmanlığında, Cumhur- başkanı eşinin borsa oynaması pazar ekonomisi mantığıyla hiçbir şekilde bağ- daşmaz. BİTTt CÜNEYTARCAYÜREK YAZIYOR Yüzsüzlüğe, Erdemsizliğe Söylenenler Halka Aktanlırsa ANKARA — Kimi zaman geliyor. Toplum bunalıyor. Yüz- süzlüğün, terbiyesizliğin, erdemsizliğin kol gezdiği bugün- lere benzer öyiesi günlerde, birey olarak elinden bir şey get- meyenler, muhalefeti hareketsizlikle suçluyor. Oysa muhalefet yasal olanakların sınınnı aşmayarak ik- tidan, özellikle Çankaya'nın hem uygulamalarını hem de ül- keyi sürüklediği alacakaranlık ortamı otanca ağıriıkta eleş- tiriyor. Maddi manevi açılardan toplumun dayanma gücü sıfıra indikçe, muhalefetin eylemleriyle, eleştirilerini bireyler ye- tersiz buluyor. İktidara karşı daha çarpıcı eylemler özlemiyle eleştirileri- ni muhalefete çeviriyor. Muhalefete karşı bir isyan başgös- teriyor. Oysa TRT, haftanın yedi gününden vazgeçtik, sadece bir gün Meclis gruplarındaki eleştirileri halka doğru dürüst ak- tarsa başta TÖ, bütünüyle bu iktidarın dün olduğu gibi her salı gerçekler dile getirilerek nasıl yerden yere vurulduğu gözlenecek ve kuşkusuz, bu iktidarı dışlayan toplumun yü- reği serinleyecek. Ornegin, dün SHP ile DYP gruplarında liderlerin yaptığı konuşmalar... Siyasette dünkü çocuğun önüne koysanız, yemezdi. Erdal inönü gibi sözcükleri terbiye ederek kullanan bir in- san, son olaylardan sonra TÖ'yü şöyle tanırnlıyordu: "Her kuralı bir yana bıraktı. Varsa yoksa kendi ve ailesinin çıkan." Karısına karşı çıkanlarla ilgili konuşmayı "ağzına geleni söylüyor" diye niteliyor. Hem saldıran hem de alaya alan üslubuyla İnönü, Adana'daki son konuşmada TÖ'nün, ba- şı üzerinden uçaklar geçen halka "Siz cesur insanlarsınız, kendinizi korursunuz" diyerek ticaret gibi, savunmayı da bi- reylere havale ettiğini söylüyordu. Tarafsızlığın zarını yırtmış, artık kendine göre yorumladı- ğı yeni icat tarafsız- lığı her kesimin ka- bul ettiğine inanan TÛ'ye veryansın ediyordu. TO sözlü- ğüne göre tarafsızlık demek, ANAP taraf- tarı olmaktı. Ya tarafsızlığın son model tarifi? Cumhurbaşkanları- nın "tarafsızlığı, devletin ayrım yap- maması" imiş! Aynı kişi, TV'de karısının adaylığını reklam eder, des- tekler. Öteki adayla- rı, bu arada kimi ba- kanları kötüler ve de ayrım yapmış ol- maz! Gözler o denli alacakaranlıkta ki siyaset dışı Harp Aka- demisi'nde askeri alandaki dehasını gösterecek büyük nu- tuklarından birini çekerken kendinden geçer ve muhalefeti nasıl aitettiğini ballandıra ballandıra anlatmayı marifet sa- yar. Tarafsız olmssı gerekenleri taraf olmaya zorlar. Bir de Demirel'i dinleyelim. Ülkenin sıkıntılarını saydık- tan sonra "Günün meselesi, Türkiye'de Cumhurbaşkanı- yım diye ortalıkta gezen adama, dün Adana'da halkın 'Açız' diye bağırmasıdır" diye başlıyor. ABD dergilerinin savaşı kazanacak ülkeler arasına bile koymadığı Türkiye'de ne açlık, ne enflasyon ne de ikiyüz- bine varan işten çıkarmalar gibi olaylar söz konusu. Tötfer ki büyük, çok böyyyüüük devlet oluyormuşuz! Demirel, yenir yutulur cinsten olmayan cümlelerle başlı- yor yeni paragrafa: "Devleti aralannda taksim eden bir ai- lenin başka yerleri paylaşmaya yönelik kendi içindeki prob- lemler niçin TV'de" diye soruyor. Soruya, bir soru ekleye- rek: "Evita probleminin TV'de işi ne?" Demirel, bir doğruyla sürdürüyor. TÖ'yü cumhurbaşka- nı kabul etmeyen muhalefet ve muhalefsi gibi TÖ'yü cum- hurbaşkanı görmeyenlerin ne denli haklı oldugunu son se- rüvenleriyle bizzat TÖ kanıtlıyor. İnsanlann insanlığa uyma- yan biçimde suçlandığı o konuşmanın TV'den verilişini De- mirel, "Arsızlığın üst sının" diye niteliyor. Lütfen söyler misiniz; daha ne söylesin muhalefet... Yüz- süzlüğe, terbiyesizliğe, erdemsizliğe!.. İnsanlann insanlığa uymayan biçimde suçlandığı o konuşmanın TV'den verilişini Demirel, "Arsızlığın üst sının" diye niteliyor. Lütfen söyler misiniz; daha ne söylesin muhalefet... Yüzsüzlüğe, terbiyesizliğe, erdemsizliğe!.. P A B T I L E R D E N Rehine sayısı kaç? • ANKARA (ANKA)— SHP Ankara Milletvekili Tevfik Koçak, Sağhk Bakanı Halil Şıvgın'dan son günlerde iyice yükselen sağlık ve tedavi giderleri sonucu hastanelerde rehin alınanların sayısım açıklamasım istedi. SHP'li Koçak, Sağhk Bakanı Şıvgın'a yönelttiği soru önergesinde küçük çocuklann hatta yeni doğmuş bebeklerin rehin tutulduğunu hatırlatarak, "Devleti yöneten kişilerin bu tür olaylar karşısmdaki vurdumduymazhklannı, çağdaş insan olmanın erdemi ve onuruyla bağdaştırabiliyor musunuz?" diye sordu. Yatırımlar durdu • İSTANBUL (ANKA)— DYP lstanbul İl Başkanı Orhan Keçeli, ülkenin ekonomik ve sosyal alanlarda bir çıkmazda oldugunu ilori sürerek "ANAP iktidan ve Çankaya'daki başının, içteki ve dıştaki yanlış, kötü politikalan Ulkeyi bugünkü çıkmaza sokmuştur. Sorumlu ve suçlu bellidir" dedi. Orhan Keçeli sanayici ve işadamlanna DYP lstanbul il yönetimi olarak gönderdikleri metinde, Türkiye"nin uzun süredir politik ve ekonomik çıkmazın içinde oldugunu dile getirdi. Gelir dağılımı bozukluğunun, fiyat artışlannın halkın başma "balyoz gibi" vurduğunu anlatan Keçeli, iş dünyasmm tedirgin hale geldiğini, sanayi ve yatınmlann durduğunu turizm, nakliye ve ihracat işlerinin bunahma girdiğini kaydetti. Destekli adaylık • İSTANBUL— Demokrat Merkez Parti (DMP) lstanbul il başkanı Doğudan Bayülgen, Semra Özal'ın ANAP lstanbul il başkanhğj için yaptıklarının "Türk kadınına örnek oluşturmadığım" söyledi. Bayülgen, Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın "aile içi sorunlan da" ön plana alarak TV'den yaptığı "Semra özal'a destek" konuşmasını da eleştirirken, "TV'de konuşan Cumhurbaşkanı Özal değil Semra hanımın kocası Turgut Özal'dı" dedi. SHP'de kongre takvimi ANKARA (AA) — SHP'de kongre takvimi bugün başlıyor. Kongre takvimine göre, ilk olarak 20 şubat-15 nisan tarihleri arasında mahalle ve köy delegelerinin seçimleri yapılacak. SHP Merkez Yürütme Kurulü'nca belirlenen ve Parti Meclisi'nce onaylanan kongre takvimi uyarınca, mahalle ve köy delegelerinin seçimlerden sonra, 1 nisan-20 mayıs tarihleri arasında da ilçe kongreleri yapılacak. Kongrelerde ilçe yönetimleri belirlenecek ve il kongre delegeleri seçilecek. 1 mayıs-15 haziran tarihlerinde de il kongreleri yapılacak. Kongrelerde il yönetim, il disiplin kurullan ile 900 kurultay delegeleri belirlenecek. SHP büyük kurultayı temmuz ayı ortalannda yapılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle