Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 ŞUBAT 1991 HABERLER CUMHURİYET/5
Ankan:
Hakhydım
• ANKARA (Cumhariyet
Bttrosa) — ANAP Edirae
eski Milletvekili Doç. Dr.
Türkân Ankan,
Cumhurbaşkanı Türgut
özal'a gönderdiği
mektupta, parti içindeki
kadrolaşmanın tehlikelerine
daha önce dikkat çektiğini
belirterek, "tkazlanm
zatıaliniz, parti yöneticileri
ve grubunuz tarafından
dikkate alınmadı" dedi.
Ankan, bu açıklamasıyla
partiden 1 yıl ihraç
edildiğini belirterek,
"Zatıaliniz bugünkü
ifadeleriyie 'kadını hor
gören, gelişmesini önleyen,
cemiyette layık olduğu yeri
almasmı istemeyen görüşler'
eğer bugün parti
yönetimine, teşkilatına ve
bürokraside önemli
pozisyonlara hâkim
olmuşsa 7 yıl önceki
ikazlarımda haklı olduğum
ortaya çıkmaz mı? Bunun
vebali zatıalinize ait olmaz
mı?" diye sordu.
Aksu-Kalkan
davası
• ANKARA (UBA) —
Içişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu'nun SHP Edirne
Milletvekili Erdal Kalkan
aleyhine açtığı 40 milyon
liralık manevi tazminat
davasına yarın Ankara
Asliye Hukuk
Mahkemesi'nde devam
edilecek. Aksu, Kalkan'ın
29 arkadaşıyla birlikte
TBMM Başkanlığı'na
verdiği arastırma
önergesinde Jçişleri
Bakanlığı'yla ilgili olarak
aşağılayıcı ifadeler
kullandığmı, gerçek
olmayan ithamlarla kişilik
haklanna saldırıda
bulunduğunu belirterek
Kalkan'ın tazminat ödemeye
mahkûm edilmesini
istemişti.
jSüpe* •'?"•
emeklilik
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — Süper emeklilik
yasa önerisi, özel üniversite
kurulmasına olanak veren
yasa tasansı ile TCK'da
değişiklik yaparak
ülkücülerin affedilmesini de
sağlayan yasa tasansı,
TBMM Genel Kurulu'nda
öncelikli olarak
görüşülecek. TBMM
Danışma Kurulu dün,
Genel Kuml'un
gündemindeki 11 yasa
önerisi ve tasansı ile iki
yasa gücünde kararnamenin
öncelikle görüşülmesine
karar verdi. Danışma
Kurulu'nun karanna göre,
Genel Kurul, bu yasalar ile
yasa gücündeki
kararnameleri görüşmek
için bugün ve yarın saat
20.00'ye değin çalışacak.
Genel KuruFun
çalışmalarını
tamamlayamaması
durumunda, gelecek hafta
çarşamba ve perşembe günü
yapacağı toplantılar saat
15.00 yerine 14.00'te
başlayacak ve yine saat
20.00'ye kadar sürecek.
Danışma Kurulu'nun
kararından önce süper
emeklilikle ilgili yasa
önerisi gündemin 54, özel
Üniversite kurulmasına
olanak sağlayan tasarı 52,
TCK'da değişiklik yapan
tasarı 55. sırasında yer
alıyordu.
Güzel: "Karı"
demedim
• lç Politika Servisi —
Gaziantep Milletvekili
Hasan Celal Güzel,
"Hüsnü Doğan, özal'a
bayrak açtı" haberinin
devamında yer alan sözleri
üzerine gazetemize bir
açıklama yaparak, "Ben
Sayın Semra Özal'a 'kan'
demedim. Bu şekilde bir
üslup kuDanmam" dedi.
7Sayıştay
tiyesi
• ANKARA (ANKA) —
TBMM Plan-Bütçe
Komisyonu'nda 7 boş
Sayıştay üyeliği için yapılan
seçim TBMM Genel
Kurulu'nda onaylandı.
Sayıştay üyelikleri
kesinleşenler şunlar:
Mustafa Hikmet
Büyükbozkırh, Yavuz
Büyükkara, M. Harun
Erdoğan, Günaydın Ersoy,
Enis Nadi Erdem, îlhan
Sözgen ve Emin Kızılkaya.
SHP lideri, Akbulut'un Özal'ın suçladığı bakanlannı savunmasını istedi
îııöııü: Bu ııasıl başbakan?SHP lideri, partisinin grup
toplantısında Cumhurbaşkanı Özal'ın
eşınin il başkanlığına adayhğını
desteklemesini eleştirerek TV'nin de
Özal ailesinin çıkarları için
kullanıldığını belirtti.
ANKARA
(Comhuriyet
Bürosu) —
SHP Genel
Başkanı Erdal
tnönü, Cum-
hurbaşkanı
Turgut Özal'ın
hükümette görev yapan dört ba-
kanla ilgili yaptığı suçlamalara
Başbakan Yüdınm Akbalut'un
cevap vermesi gerektiğini söyle-
di. Inönü, "Başbakan Konuf-
undan çıkıp bakanlannı savun-
sun, bu nasıl Başbakan böyle"
dedi. Inönü, Cumhurbaşkanı
Özal'ın son günlerde kendisine
özgü bir tarafsızlık tanımı getir-
diğıni, "özel Özal lügaü" yarat-
tığını öne sürdü.
Erdal tnönü, partisinin dün-
kü grup toplantısında yaptığı
konuşmada, ülkenin savaş ne-
deniyle çok sıkıntılı günler ya-
şadığını, büyük bir ekonomik
bunahma girildiğini, enflasyo-
nun hızla arttığını belirterek bu-
na karşılık Cumhurbaşkanı
özal'ın çok başka ve inanılmaz
konularla uğraştığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Özal'ın taraf-
sızlığı kendine göre tarif ettiği-
ni ve bu konuda özel bir lügat
yarattığını söyleyen Inönü, ko-
nuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu liigatta 'tarafsız' demek,
ANAP taraftarı demektir.
Cumhurbaşkanı'nda aradığı ta-
rafsızlık ise ona göre anayasa-
nın, devletin aynm yapmaması-
dır. Peki ben şimdi sonıyorum;
cnmhurbaşkanı televizyonda bir
partinin il başkanlıgı için bir
adayı destekler. öbiir adaylara
karşı cumhurbaşkanının verdi-
ği gücu ortaya koyarak bakan-
lar dahil bütün adaylan kötuler-
se aynm yapmıyor mu demek-
tir? Cumhurbaşkanı bunu ya-
parken istifa mı elmişti? Yine
cnmhurbaşkanı olarak konuştu.
Devlet açıkça aynm yaptı. Dev-
letin başı bir adayı destekledi,
öbiir adaylan eleştirdi."
Cumhurbaşkanı Özal'ın ko-
numuna uygun her türlü kuralı
bir yana bıraküğını, ailesinin çı-
karlan için çaba harcadığını öne ,
süren İnönü, devletin TV'sinin f
de bu amaçla kullanıldığını be-
lirt
Konuşmasında Başbakan
Akbulut'un Cumhurbaşkanı
Özal tarafından suçlanan dört
bakan arkadaşım savunması ge-
rektiğini de vurgulayan tnönü,
bu konuda da şöyle dedi:
"Başbakan Akbulut'un so>-
leyeceği bir şey yok mu? Konu-
tondan çıksın, televizyonda u
bakanlannı savunsun. Bu nasıl
başbakan? Sorumsuz bir insan.
Kendi kabinesiodeki dört baka-
na ağzına geleni soylüyor. Vak-
tiyle yaptığı iyilikleri hatırlatı-
yor. Bir insana bundan daha acı
şey söylenebilir mi? Bütün bun-
lar karşısında Başbakan Akbu-
lut sesini çıkarmıyor. Bizim ar-
kadaşlanmız TRT'ye bir uyan
ziyareti yaptılar. söylemediğini
bırakmadı. Nerede şimdi o tek-
nik olanaklar? Bozuldu mu on-
lar? Bir anza mı oldu, bir arıza
oldu ama nerede oldu? Goru-
yorsunuz neresine baksanı/.
hiçbir şekildeşurası, burası du-
zeltilerek onanlamayacak bir
uçunım karşısındayız. Özal >a-
vaş yavaş, kaza kaza öyle bir
uçunım açtı ki devlet hayatımız-
da bu nasıl lamir edilir? Ne ken-
di başbakanı bunun çaresini bu-
lamıyor ne de vatandaşlarımız
'Bu nasıl şeydir' demekten baş-
ka bir şey yapamıyorlar."
tNÖNÜ— "Devlet ayran yapü" (Fotograf: AA)
Demirel, devletin bir aile, bir aşiret devleti haline sürüklendiğini söyledi
Semra Özal'a 'Evita' benzetmesi
Partisinin grup toplantısında "Devleti taksim
etmiş bir ailenin, kendi içindeki kavgası;
devletin başka yerlerine talip olma, olmama,
başka yerlerini de işgal etmesiyle devletin
TV'sinin ne işi var?" diye soran DYP lideri
"Türkiye'de bir Eyita projesi. Evita projesi
hayal olabilir. Arjantin'de de olmuş." dedi.
işler yapmasına sebep oluyorsa.
vebal altındadır. Bence sorum-
suzluktan once geleni, sorum-
suzluğa teşvik edilmedir" dedi.
Demirel, Cumhurbaşkanı Özal-
ın eşi Semra Özal'ın lstanbul il
başkanlığına aday olmasıyla or-
taya çıkan"Brülüs tartışması-'
yla ilgili olarak da şunlan
söyledi:
"Brütüs tartışması yapılabilir.
Fakat Brütüs tartışmasmın tele-
ANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu) —
DYP Genel
Başkanı Süley-
man Demirel,
partisinin
TBMM grubunun dünkü top-
lantısında, Cumhurbaşkanı lur-
gut Özal'ın eşi Semra Özai'ın ts-
tanbul il başkanlığına aday ol-
masıyla gelişen olaylara geniş bi-
çimde değinerek 'Türkiye'de bir
Evita projesi oldugunu" söyle-
di. Devleti taksim etmiş bir ai-
lenin genişleme politikasının,
devletin televizyonunda ne işi ol-
duğunu soran Demirel, "Rahat-
sız olduğumuz şey, bir hukuk
devletinin; bir aşiret devleti, bir
aile devleti haline süriiklenme-
sidir. Bir ailenin kavgasım, dev-
letin radyo ve televizyonunu kul-
lanarak berkese seyrettirmek,
bence arsızlığın üst sınındır.
Olay, ne 'yetim' ne 'Brütüs' ola-
yıdır. Olay, işgal edilen Çanka-
ya'yı muhafaza olayıdır" diye
konuştu.
"Hayatı yaşayan" ve "pembe
bulutlar içerisinde uçan" olmak
üzere iki Türkiye bulunduğunu
kaydeden Demirel, "Bu pembe
bulutlar içerisinde uçan Türki-
ye'nin başını Çankaya çekiyor.
Bunun etrafında da, birtakım
adamlar var. Yalnız, bu pembe
bulutlar içinde, Türkiye'yi uçur-
maya çalışanlan kim alkışlıyor-
sa ve bunlann daha sorumsuz
vizyondaki yeri ne? Devleti tak-
sim etmiş bir ailenin, kendi içe-
rısindeki kavgası, devletin baş-
ka yerlerine talip olma, olmama,
başka yerlerini de işgal etriıe, ya-
ni bir genişleme politikasmın.
devletin televiz>
r
onu ile ne ilgisi
var? Türkiye'de bir 'Evita
projesi' olabilir. Bir Evita pro-
jesi hayali olabilir. Arjantin'de
de olmuş. Evvelallah, biz Arjan-
tin'den geri kalır mıyız? Kalma-
yız. Öyleyse Türkiye'de bir Evi-
ta projesinin devletin radyo ve
televizyonlarında işi ne? Ayıp
olan budur. Vöksa, o role heves
edenler, gayet tabii ki olabilir.
Yalnız, 'Kanun dinlemeyiz, ana-
yasa, nizam, halkın sağduyusu,
vicdan dinlemeyiz, biz bildiğimi-
PORTRE EVA PERON
Vakıfkurmuştu
Arjantin Devlet Başkanı
Juan Peron'un ikinci kansı
olan Eva Peron
(7.5.1919-26.7.1952) kocasımn
birinci başkanlık döneminde
(1946-51) herhangi bir resmi
görevi bulunmamasına karşın
yoksul tabakalann
hayranlığını kazanarak,
yönetimin en nüfuzlu
kişilerinden biri durumuna
geîmişti. Lakabı Evita olan
Eva Peron kocasımn
1945'teki cumhurbaşkanbğı
seçimi kampanyasma
kaularak "gömleksizler"
olarak hitap ettiği kitlelerin
sevgisini kazandj. Hiçbir
resmi görevi bulunmamasına
karşın fıilen sağlık ve çalışma
bakanı gibi davranan Eva,
kocasuıa siyasal destek
sağlamak için işçi ücretlerini
arttırdı, seçkin tabakanın
yardun derneğine devletin
yaptığı mali katkıyı kesti ve
bu derneğin yerine kendisine
bağlı Eva Peron Vakfı'nı
kurdu. Vakfın geliriyle
hastane, okul, kimsesizler
yurdu. yaşülar için bakımevi
ve çeşitli yardım kurumları
kurdu. Arjantin'de kadınlann
seçme ve seçüme hakkjna
sahip olmalarını sağlayan
yasanın kabul edilmesinde
önemli rol oynayan Peron,
1949'da Peronist Feminist
Parti'yi kurdu. 1951'de
kanserden ölmek üzere
oldugunu bilmesine karşın,
başkan yardımcılığma aday
olduysa da ordunun
baskısıyla adayhktan çekildi.
zi yaparız'dan rahatsız olanlar
var Türkiye'de. Bundan ben de
rahatsızun. Rahatsız olduğumuz
şey, bir hukuk devletinin; bir aşi-
ret devleti, bir aile devleti hali-
ne sürüklenmesidir. 'Ben
cumhurbaşkanıyım" diyen kişi,
devletin radyo ve televizyonun-
da elindeki kâğıdı okuyor, bir
adamı suçluyor. 'Efendim, sana
ne, bir adamı suçluyor. Suçladı-
ğı adam kendi adamıdır. lster
sevişirler, ister dövüşürler, sana
ne' diyebilirsiniz. Gerçekten bi-
zim işimiz değil. \alniz bunu,
'Madem ki savaş millete açıktır,
Körfez'de olan savaşı bütün
dünya seyrediyor' diye, bir aile
kavgasım devletin radyo ve tele-
vizyonunu kullanarak herkese
seyrettirmek, bence arsızlığın üst
sınındır." Demirel, "Hani
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa-
sı'nda siyasi parti, demokrasinin
aynlmaz parçasıydı? Aynlmaz
parça: istifaya, gülümsemeye,
alay edilmeye, itibannın düşii-
nilmesine tahamraül etmez" di-
ye konuştu. İç politikadaki ra-
hatsızlığın kökünde, "Körfez sa-
vaşı sonrasında ülkede seçim gö-
runmesinin yattığını" vurgula-
yan Demirel, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Bu seçim iktidan süpürecek-
tir. Beraberinde, Çankaya'yı da
süpürecektir. 'Cumhurbaşkanı-
nı halk seçsin' projeleri, yine
gündeme gelecektir. Kadınlann
reyini almak suretiyle ve başka
numaralar yaparak, birtakım
rey topluluklarına hoş görüne-
rek 'Örayı muhafaza edebilir
miyiz' diye hareket ediyorlar.
Yani olay, ne 'yetim' ne de
'Brütüs' olayıdır. Olay, işgal el-
tikleri Çankaya'yı muhafaza
olayıdır."
Ecevit
Özal
hizip
başı
DSP lideri,
Cumhurbaşkanı'nın,
eşine ve görüşlerine
değer vermesinin, karı-
kocanın her konuda
dayanışma içinde
olmalarının övülecek
davranışlar oldugunu
belirtti.
ANKARA
(ANKA) —
DSP Genel
Başkanı Bülent
Ecevit, Cum-
hurbaşkanı
Turgut Özal'ın
eşi Semra Özal'ın ANAP lstan-
bul il başkanlığına adayhğını
açıklamasından sonra gelişen ve
Özal'la Akbulut hukümetinin
bakanları arasında karşılıkh
suçlamalara yol açan olayları
değerlendirirken Özal'ı, "hizip
başı gibi davranmakla" eleştir-
di ve "Bunlar, Özal'ın cumhur-
başkanlıgı anlayışından ve kişi-
sel davranışlanndan kaynakla-
nan bir rejim sorunudur" dedi.
Bülent Ecevit, ANKA'ya
yaptığı acıklamada, Türk toplu-
munun kadının hiçbir makama
gelmesini yadırgamadığını, bu
bağlamda Semra özal'ın cum-
hurbaşkanhğına adayhğını koy-
ması durumunda, bunun da
"kadınlık açısından
yadırganmayacağım" belirtti.
Ecevit, görüşlerini şöyle sürdür-
dü:
"Ama Sayın Seır-ra Özal
cumhurbaşkanı iken eşi Sayın
Turgut Özal iktidar partisinin
bir il başkanlığına adayhğını
koysa idi ve cumhurbaşkanı Ba-
yan Özal, il başkanı adayı Bay
Özal için parti kulisine girse, il-
çe delegeleri avına çıksa Cum-
hurbaşkanlığı Forsu'nu devlet
parasuu ve devlet radyosu ile te-
levizyonunu kullansa idi Bay
Özal'ın il başkanlığına karşı ta-
vır alan bakanları siyasal an-
lamda aşıp kesse, o arada daha
birkaç ay önce Milli Savunma
Bakanlığı'na atanmasını zorla
sağiadığı bir kimseye karşı hem
de Türkiye bir savaşın eşiğin-
deyken savaş açsa idi, herhalde
Bayan Özal'ın o davranışlan da
Bay Özal'ın bugünkü davranış-
lan kadar yadırganırdı ve bun-
lan yadırgayanlar erkek hakla-
nna saygısıdıkla suçlanamazlar-
dı."
Devlet forsu
Türkiye'de başkanlık sistemi
olmadığı halde özal'ın "fiilen
ve kıra döke başkanlık sistemi
vannış gibi davrandığını" anım-
satan Ecevit, Özal'ın anayasa-
nın açık hükümlerine karşın,
"akıl almaz bir cüretkârlıkla
partisi ile ilişkisini kesmeyi
reddettiğjni'" belirtti. Ecevit, gö-
rüşlerini şöyle tamamladı:
"Üstelik, cumhurbaşkanı ve-
ya başbakan olmayan parti li-
derleri bile partilerinin ilçe ve-
ya il kulislerine girmekten ola-
bildiğince kaçınırken Cumhur-
başkanı Sayın Özal, devlet for-
su ile ilçe kulisi yapmaktadır.
Kısacası şimdi karşı karşıya
bulunduğumuz sorun, ne kadın
hakları veya kadın-erkek eşitli-
ği sorunudur ne de Sayın Sem-
ra Özal'ın kişiliği veya yetenek-
leri ile ilgili bir sorundur. Sorun,
doğnıdan doğruya Sayın Turgut
Özal'ın, yani Bay Özal'ın. cum-
hurbaşkanlığı anlayışından ve
kişisel davratuşlanndan kaynak-
lanan bir rejim sorunudur. Sa-
yın Turgut Özal'ın eşine ve eşi-
nin göriişleriıte değer vermesi ve
kan-koca Özallann her konuda
dayanışma içinde olmalan, ben-
ce övülecek davranışlardır."
BAYKAL VE ARKADAŞLARINEV HAZIRLADIĞI t4
YENİDEN YAPILANMA"MODELİNDEN:
Pazar ekonomisini herkes kabuUenmelitç Politika Servisi— SHP eski Genel
Sekreteri Deniz Baykal ve
arkadaslarımn hazırladığı "Yeniden
Yapılanma" modelinde ekonomiyle
ilgili bölûmlerini yayınlıyoruz.
— 2 —
"Sosyal demokrat siyaset, demokra-
tik sorunlara, siyasal ve sosyal sorunla-
ra gösterdiği Ugi ve duyarhhğı ekonomik
sorunlara da, taşımahdır göstermelidir.
Bu bir temel perspektif farkhlaşması
olacaktır. Bu farkhlaşmanın siyasetimize
ve hareketimize çok önemli katkılan ola-
caktır. Türkiye, siyasi platformlar ola-
rak bazı insanlann demokrasi düşündü-
ğü, ekonomiye ilgi duymadığı, başka ba-
zı insanlann ise ekonomi düşündüğü de-
mokrasiye ilgi duymadığı çarpık bir ya-
pıdan kurtuhnak zorundadır. Bu çarpık-
lık aşılabilirse, olayın bütünsellik için-
de kavranma şansı olabilecektir. Anla-
şılmaktadır ki, bu çarpıklığı aşmada
görev sosyal demokrasiye düşmektedir.
Çünkü Türkive'de sa8 hareketin demok-
rasi karşısında tedavi edilemez bir du-
yarsızlığı vardır. Sosyal demokrat hare-
ketimiz ekonomik sorunlara karşı ihma-
lini ortadan kaldırarak, demokrasiyi ve
ekonomiyi bütünsel bir yaklaşım içinde
ele almakta kararlı ohnalıdır. Dünyada
yaşanan olaylar da bizleri doğrulamak-
tadır. Bireysel planda da sistematik
planda da demokrasiyle ekonomi arasm-
da aynlmaz bir bağhlık bulunmaktadır.
Doğu Bloku'nda yaşanan çözülme, tek
boyutlu bir çözülme olarak yaşanmadı.
Bir siyasal çözülme, bir demokratikleş-
me süreci başlarken aynı zamanda eko-
nomik yapının yeni bir anlayışla ele akn-
ması, ekonomik yapının değişmesi biçi-
minde bir gelişmede de ortaya çıkmaya
başladı, bu durum gösteriyor ki, demok-
rasi ve ekonomi arasındaki bağı, para-
lelliği kavrayarak, bu ilişkinin gerektir-
diği düzenlemeyi yeni bir anlayışla ya-
şama geçirmeliyiz.- Demokrasinin öne-
mini ve ekonomik süreçte biribirlerini et-
kileyen özelliğini vurguladıktan sonra,
nasıl ki sosyal demokrat hedeflere ulaş-
mada demokrasi etkili bir mekanizma
ise, ekonominin amacına ulaşmasında
da sosyal duyarlılığı olan pazar ekono-
misi önemli bir mekanizma olarak algı-
lanmahdır."
"Pazar ekonomisi önümüzdeki eko-
nomik şekülenmenin temel çıkış nokta-
sıdır. Bunu, hiçbir önyargı taşımadan
herkes görmeli ve kabul etmelidir. Bu-
rada altını çizmemiz gereken nokta bir
süreden beri Türkiye'de yaşanan olayın
pazar ekonomisi gerçeğine hiçbir seİril-
de uymadığıdır. Geride bıraktığımız dö-
nemde işletilen sistemin pazar ekonomisi
modeüne dayalı olduğu söylenemez. Pa-
zar ekonomisini Türkiye'nin üretmesi
gerekiyor. Pazar ekonomisi Türkiye'de
uygulanmamaktadır. Türkiye'de var
olan ekonomik yapı serbest rekabet kis-
vesi altında keyfUiğe bağh tekelci bir ya-
Devleti etkisizleştirerek, tasfıye
ederek ya da pazar ekonomisi tercihini
deklare ederek, otomatik bir biçimde pa-
zar ekonomisini yaşama geçirme imkâ-
m yoktur. Pazar ekonomisi, belli bir ça-
bayla, sistematik bir yönlendirmeyle, ge-
rekli hukuksal ve altyapısal gerçekleşti-
rilebilinir. Pazar ekonomisi karşıhklı
dengeler sistemidir bu dengeler sistemi
içerisinde; üretim sisteminin her aşama-
sında yer alan kesimlerin özgürce örgüt-
lenebildiği, haklanru tam anlamında de-
mokratik bir çerçevede savunâbildiği,
pazar ekonomisinin rekabet kuralının,
üretkenlik ve verimlilikle bağdaşık bir
dinamik anlayış içinde işteyen bir yapı-
mn ortaya çıkması gereklidir.
"Pazar ekonomisi kapsammda, ser-
mayenin en etkin ve yaygın şekilde ör-
gütlenebilmesinin yolu, her türlü kayır-
maya, belirli çıkar gruplannın inisiyatif-
lerine kapalı, ekonominin üretkenlik ve
verimlilik kriterlerini kendisine paramet-
re tayin eden ve bununla ilgili her türlü
siyasal düzenlemeyle bağımsız işleyişini
güvence altına almış borsa piyasasına
kaçınılmaz bir ihtiyaç vardır. Mülkiye-
ti tabana yaymamn, yaygınlastırmanın,
sanayileşmeyi finanse etmenin, ekono-
miyi şahıslar ekonomisinden, keyfilik-
ten uzaklaştınp, kunımsallaştımıanın te-
mel araçlanndan bırisi borsadır. Bugün-
kü şekliyle, hukuksal ve altyapısal do-
nanımlanyla Türkiye'de var olan borsa-
nın önemli zafıyetleri bulunmaktadır.
Mevcut işleyişiyle borsadaki kâğıtların
önemli bir kısmının değerini belirleyen
otoritenin danışmanlığında, Cumhur-
başkanı eşinin borsa oynaması pazar
ekonomisi mantığıyla hiçbir şekilde bağ-
daşmaz.
BİTTt
CÜNEYTARCAYÜREK
YAZIYOR
Yüzsüzlüğe, Erdemsizliğe
Söylenenler Halka Aktanlırsa
ANKARA — Kimi zaman geliyor. Toplum bunalıyor. Yüz-
süzlüğün, terbiyesizliğin, erdemsizliğin kol gezdiği bugün-
lere benzer öyiesi günlerde, birey olarak elinden bir şey get-
meyenler, muhalefeti hareketsizlikle suçluyor.
Oysa muhalefet yasal olanakların sınınnı aşmayarak ik-
tidan, özellikle Çankaya'nın hem uygulamalarını hem de ül-
keyi sürüklediği alacakaranlık ortamı otanca ağıriıkta eleş-
tiriyor.
Maddi manevi açılardan toplumun dayanma gücü sıfıra
indikçe, muhalefetin eylemleriyle, eleştirilerini bireyler ye-
tersiz buluyor.
İktidara karşı daha çarpıcı eylemler özlemiyle eleştirileri-
ni muhalefete çeviriyor. Muhalefete karşı bir isyan başgös-
teriyor.
Oysa TRT, haftanın yedi gününden vazgeçtik, sadece bir
gün Meclis gruplarındaki eleştirileri halka doğru dürüst ak-
tarsa başta TÖ, bütünüyle bu iktidarın dün olduğu gibi her
salı gerçekler dile getirilerek nasıl yerden yere vurulduğu
gözlenecek ve kuşkusuz, bu iktidarı dışlayan toplumun yü-
reği serinleyecek.
Ornegin, dün SHP ile DYP gruplarında liderlerin yaptığı
konuşmalar... Siyasette dünkü çocuğun önüne koysanız,
yemezdi.
Erdal inönü gibi sözcükleri terbiye ederek kullanan bir in-
san, son olaylardan sonra TÖ'yü şöyle tanırnlıyordu: "Her
kuralı bir yana bıraktı. Varsa yoksa kendi ve ailesinin çıkan."
Karısına karşı çıkanlarla ilgili konuşmayı "ağzına geleni
söylüyor" diye niteliyor. Hem saldıran hem de alaya alan
üslubuyla İnönü, Adana'daki son konuşmada TÖ'nün, ba-
şı üzerinden uçaklar geçen halka "Siz cesur insanlarsınız,
kendinizi korursunuz" diyerek ticaret gibi, savunmayı da bi-
reylere havale ettiğini söylüyordu.
Tarafsızlığın zarını yırtmış, artık kendine göre yorumladı-
ğı yeni icat tarafsız-
lığı her kesimin ka-
bul ettiğine inanan
TÛ'ye veryansın
ediyordu. TO sözlü-
ğüne göre tarafsızlık
demek, ANAP taraf-
tarı olmaktı.
Ya tarafsızlığın
son model tarifi?
Cumhurbaşkanları-
nın "tarafsızlığı,
devletin ayrım yap-
maması" imiş!
Aynı kişi, TV'de
karısının adaylığını
reklam eder, des-
tekler. Öteki adayla-
rı, bu arada kimi ba-
kanları kötüler ve de
ayrım yapmış ol-
maz!
Gözler o denli alacakaranlıkta ki siyaset dışı Harp Aka-
demisi'nde askeri alandaki dehasını gösterecek büyük nu-
tuklarından birini çekerken kendinden geçer ve muhalefeti
nasıl aitettiğini ballandıra ballandıra anlatmayı marifet sa-
yar. Tarafsız olmssı gerekenleri taraf olmaya zorlar.
Bir de Demirel'i dinleyelim. Ülkenin sıkıntılarını saydık-
tan sonra "Günün meselesi, Türkiye'de Cumhurbaşkanı-
yım diye ortalıkta gezen adama, dün Adana'da halkın 'Açız'
diye bağırmasıdır" diye başlıyor.
ABD dergilerinin savaşı kazanacak ülkeler arasına bile
koymadığı Türkiye'de ne açlık, ne enflasyon ne de ikiyüz-
bine varan işten çıkarmalar gibi olaylar söz konusu. Tötfer
ki büyük, çok böyyyüüük devlet oluyormuşuz!
Demirel, yenir yutulur cinsten olmayan cümlelerle başlı-
yor yeni paragrafa: "Devleti aralannda taksim eden bir ai-
lenin başka yerleri paylaşmaya yönelik kendi içindeki prob-
lemler niçin TV'de" diye soruyor. Soruya, bir soru ekleye-
rek: "Evita probleminin TV'de işi ne?"
Demirel, bir doğruyla sürdürüyor. TÖ'yü cumhurbaşka-
nı kabul etmeyen muhalefet ve muhalefsi gibi TÖ'yü cum-
hurbaşkanı görmeyenlerin ne denli haklı oldugunu son se-
rüvenleriyle bizzat TÖ kanıtlıyor. İnsanlann insanlığa uyma-
yan biçimde suçlandığı o konuşmanın TV'den verilişini De-
mirel, "Arsızlığın üst sının" diye niteliyor.
Lütfen söyler misiniz; daha ne söylesin muhalefet... Yüz-
süzlüğe, terbiyesizliğe, erdemsizliğe!..
İnsanlann insanlığa
uymayan biçimde
suçlandığı o
konuşmanın TV'den
verilişini Demirel,
"Arsızlığın üst sının"
diye niteliyor. Lütfen
söyler misiniz; daha
ne söylesin
muhalefet...
Yüzsüzlüğe,
terbiyesizliğe,
erdemsizliğe!..
P A B T I L E R D E N
Rehine sayısı kaç?
• ANKARA (ANKA)— SHP Ankara
Milletvekili Tevfik Koçak, Sağhk Bakanı
Halil Şıvgın'dan son günlerde iyice yükselen
sağlık ve tedavi giderleri sonucu
hastanelerde rehin alınanların sayısım
açıklamasım istedi.
SHP'li Koçak, Sağhk Bakanı Şıvgın'a
yönelttiği soru önergesinde küçük çocuklann hatta yeni
doğmuş bebeklerin rehin tutulduğunu hatırlatarak,
"Devleti yöneten kişilerin bu tür olaylar karşısmdaki
vurdumduymazhklannı, çağdaş insan olmanın erdemi ve
onuruyla bağdaştırabiliyor musunuz?" diye sordu.
Yatırımlar durdu
• İSTANBUL (ANKA)— DYP lstanbul İl
Başkanı Orhan Keçeli, ülkenin ekonomik ve
sosyal alanlarda bir çıkmazda oldugunu ilori
sürerek "ANAP iktidan ve Çankaya'daki
başının, içteki ve dıştaki yanlış, kötü
politikalan Ulkeyi bugünkü çıkmaza
sokmuştur. Sorumlu ve suçlu bellidir" dedi.
Orhan Keçeli sanayici ve işadamlanna DYP lstanbul il
yönetimi olarak gönderdikleri metinde, Türkiye"nin uzun
süredir politik ve ekonomik çıkmazın içinde oldugunu dile
getirdi. Gelir dağılımı bozukluğunun, fiyat artışlannın
halkın başma "balyoz gibi" vurduğunu anlatan Keçeli, iş
dünyasmm tedirgin hale geldiğini, sanayi ve yatınmlann
durduğunu turizm, nakliye ve ihracat işlerinin bunahma
girdiğini kaydetti.
Destekli adaylık
• İSTANBUL— Demokrat Merkez Parti
(DMP) lstanbul il başkanı Doğudan
Bayülgen, Semra Özal'ın ANAP lstanbul il
başkanhğj için yaptıklarının "Türk kadınına
örnek oluşturmadığım" söyledi. Bayülgen,
Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın "aile içi
sorunlan da" ön plana alarak TV'den
yaptığı "Semra özal'a destek" konuşmasını da eleştirirken,
"TV'de konuşan Cumhurbaşkanı Özal değil Semra
hanımın kocası Turgut Özal'dı" dedi.
SHP'de kongre takvimi
ANKARA (AA) — SHP'de kongre takvimi bugün başlıyor.
Kongre takvimine göre, ilk olarak 20 şubat-15 nisan tarihleri
arasında mahalle ve köy delegelerinin seçimleri yapılacak.
SHP Merkez Yürütme Kurulü'nca belirlenen ve Parti
Meclisi'nce onaylanan kongre takvimi uyarınca, mahalle ve
köy delegelerinin seçimlerden sonra, 1 nisan-20 mayıs
tarihleri arasında da ilçe kongreleri yapılacak. Kongrelerde
ilçe yönetimleri belirlenecek ve il kongre delegeleri seçilecek. 1
mayıs-15 haziran tarihlerinde de il kongreleri yapılacak.
Kongrelerde il yönetim, il disiplin kurullan ile 900 kurultay
delegeleri belirlenecek. SHP büyük kurultayı temmuz ayı
ortalannda yapılacak.