11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 PAZAR YAZILARI 8 ARALIK 1991 DUŞIŞLERI BÜETENİ NAZLI ERAY "Cennetin Çayırları" Sevgili okuriarım, bu hafta sizler ıçin sütunuma gene de- ğişik konular davet ettim. Bunlardan birisi Ankara DGM Baş- savcısı Sayın Nusrel Demiral. Okurlarım anımsayacaklardır, Nusret Bey pek çok kereler sütunuma konuk oldu daha ön- ce. Burası Düş İşleri Bülteni. Her şeyin olabildiğı bir yer. Sa- yın Başsavcı beni hiç kırmadılar, her seferinde sütunuma gel- diler. İkincı konuğum toplumbılimci veyazar Sayın İsmail Be- şikçi. Biliyorsunuz İsmail "Kürtlerin Mecburi Iskânı" adlı ki- tabı yüzünden geçen pazartesi sabahı tutuklanıp içeriye alın- dı. Aslında "mevsimsiz" birtutuklama bana sorarsanız. Çünkü benim bildiğim, İsmail hep ilkbaharda, Nevruz'a yakın tutuk- lanır, yıllardır bu böyle... Bu sefer kasım sonu tutuklandı iş- te! Sekreterim: 'Nazlı Hanım, sakıncalı olmaması için konuk- ları değişik bir mekânda ağırlasanız' dedi... 'Canım, nasıl bir sakıncası olabilır? Konuklardan biri Nusret Bey.. Maamafih, çok özgür, TC yasalarının işlemediği, tam demokratik bir ortamda konuşsak, hepimiz daha rahat ede- riz. Başsavcı zor durumda kalmaz. İsmail de biraz rahat eder. Doğru senin dediğın.. Dur bakayım, cennetten bir çay bah- çesi ayarla bana. Konukları oraya ışınlarız' dedim. 'Nasıl efendim' yani "öbür dünya"da mı konuşacaksınız? 'Cennet yahu! Cennet Çayırları var ya. Özgür ortam işte! Karışan olmaz. Kürt sorunu, bölücülük, 141-142 filan pek du- yulmadı daha orada. Güzel ağaçlıklı bir bahçe otsun. Rahat iskemleli... Yukarıya telefon et. Hemen yer ayırt' dedim. On dakika sonra, Nusret Demiral, İsmail Beşikçi ve Gar- diyan Himmet, Cennet Çayırları'nda yan yana yürüyorduk. "Nusret Bey, çok heyecanlıyım! Siz bir yargı organını temsil ediyorsunuz, İsmail _ _ _ _ _ _ ^ _ ^ ^ _ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ Müthiş özgür bir ortam, benim başım döndü. Oksijen fazlalığı gibi bir şey var havada. 'Nusret Bey, başım dönüyor, şampanya içmiş gibiyim' dedim. "suçlu" konumunda, gardiyan "gözcü." Ne olur ne olmaz diye onu da yollamışlar. İşte şimdi hepimiz yasala- rın işlemediği bir me- kânda buluştuk. Yani hepimiz eşitiz. İsmail burada suçlu değıl. Siz burada yargıç değılsi- niz. Gardiyan bir va- tandaş. Ben de özgür- ~™™^^""^™"~~"^^^^~~^^^~ ce yazabilecek bir yazarım. İyı seçtim mekânı değil mi?' Nusret Bey: 'Vallahi çok iyi seçmişsiniz. Ama aşağıya inin- ce işler değişebilir ha!' dedi. Baktık gülüyor. Şaka yapıyor, şaka! Ah Nusret Bey! Döndum ismail'e: 'İsmail, sen bu kitaptan ötürü daha ön- ce yargılanmamış mıydın? Yoksa her yeni baskı için mi içe- riye giriyorsun? Yani olabilir, Ne bileyim. Gir çık, gir çık, aşın- dırdın cezaevinin eşiğini.' İsmail gülüyor. Neşeli. Temiz hava, Cennet'in çayırları iyi geldı ona. 'Yer ayırttım, gelın şurada bırer demli çay içelim' dedim. Tahta iskemleleri çekıp, bir ağacın altına oturduk. Yahu, sevgılı okurlarım, müthiş özgür bir ortam, benim ba- şım döndü. Oksijen fazlalığı gibı bir şey var havada. 'Nusret Bey, başım dönüyor, şampanya içrnış gibiyim' dedim. Sayın Demiral: 'Ben de burada kendimi daha serbest hissettim. Tahmin edersınız ki büyük yükler taşıyan bir insanım.' 'Bilmez mıyim efendim. Gardiyan Himmet Efendi, gel sen de şöyle. Nasılsın?' 'Ben de kendimi değişik hissediyorum' dedi Himmet Efen- di. 'Neredeyse ayaklarım yerden kesilecek. Uçacak gibiyim.' 'Himmet, işte bu özgürlük duygusu. Müthiş bir şey değil mi? Özgürlük duygusu bu!' 'Müthiş. Rakı gibi. Vay canına!' 'İsmail, sen nasılsın? Kürt halkıyla ilgilı yaptığın arastırma- lar, hapishane, duruşmalar, hepsi aşağıda kaldı Burada 141-142 yok. Sansür yok. Kitap toplatma yok. Cezaevi yok.' İsmail, gülmekten katılıyor. 'Desene burada yokluk var' dedi. Hepimiz gülüyoruz. Üstümüzden baskının kalkması müt- hiş bir şey hafifledık yahu! 'İşte burada güzel güzel konuşabiliriz' dedim. 'Nusret Bey, size bir çay daha söylüyorum. A, İsmail iç- memışsın çayını.' Gardiyan Himmet: 'Abla, burası Türkiye'nin bir parçası mı?' diye sordu. 'Yok anacığım. Olur mu? Burası tarafsız bölge. Aşağıda olsak hepimiz bir masa etrafında böyle oturabilir mıyiz? Ço- cuk musun sen?' _ ^ ^ ^ _ _ ^ _ ^ ^ 'Doğru, şaşırdım birden.' 'Nusret Bey, atmosfer güzel değil mi? Sıkılmıyorsunuz ya.' 'Hayır, hoşuma gitti. Çok de- ğişik bir ortam.' İsmail, sen ne çayını içiyor- sun, ne konuşuyorsun? Bura- sı hoşuna gitmedi mi yoksa? 'Bir garip oldum' dedi İsma- il. Doğru. 52 yıllık yaşamının 11 yılını Kürt halkı üzerine araştır- malar yaptığı için hapiste geçi- ren bırisıne birden Cennet Ça- yırlan'ndaki 'özgürlük' fazla ge- lebilir. Dönelim' dedim. İsmail hastalanabilir. Allah muhafaza. Alışkın değil katıksız özgürlü- ğ ' Atina'dan DirenişçiAris'inkemiklerisızhyorBaşı kesilerek öldürülen komünist direnişçi Aris Veluhiottis'in solcularca h'eykelinin dikilmek istenmesi Yunan Parlamentosu'nda ağır suçlamalann gündeme gelmesine yol açtı. STELYO BERBERAKİS ATİNA — Yunanistan, 1940*11 yıllarda tkinci Dünya Savaşı'ndan sonra üst üste iki iç savaş geçirmiş bir ülke. Halkı son derece politize olarak kabul edilen Yunanistan'da hâlâ bu iç savaşın yaraları kapanmış değil. Komünist Parti'nin (KKE) "Si- lahh Mücadele" kolu ELAS, Al- man işgaline karşı gösterdiği ba- şanlı dırenişinden sonra olduk- ça popüler olmuştu. ELAS'ın başım Aris Veluhiottis çe- kiyordu. Veluhiottis at sırtından inme- yen, uzun kara sakalb, siyah kal- paklı dev gibi bir adamdı. Al- manlardan sonra ülke içinde ilan edilen iç savaşta Yunan Millj Ordusu'na teslim olmayı redde- den Veluhiottis en sonunda Or- ta Yunanistan'ın Lamia kentin- de yakayı ele verecekti. Veluhi- ottis'in kellesi hemen aynı gün bir direğin uçunda "ibret-i âlem" için köy köy dolaştınldı. Yakalanan komünist partizanla- rın ise üzerlerine kovboy misali "katran ve tüy" yerine beyaz un döküldü ve mangalar halinde bunlar da yöre köylerde dolaş- tınldı. İç savaş "Varldza" anlaş- ması sonucu komünistlerin aley- hinde sona erecek ve Komünist Parti, anlaşma maddelennin ak- sine yasadışı ilan edilecekti. Varkiza Anlaşması böylece Yu- nan Komünist Partisi'nin tari- hinde işlenen "en büyük nata" olarak geçecekti. Ancak KKE'nin tarihi 1944 Varkiza Anlaşması'yla sona er- miyor. Daha sonraki yıllarda KKE genel sekreterliğini üstle- nen Nikos Zahariades 1962 yı- lında Sovyetler Birliği'ne süru- lecekti. Zahariades 1973 yılında Sibirya'da intihar etti. lntihar nedeni ise aradan bunca yıl geç- mesine karşın Yunanistan'a ge- ri dönmesi ile ilgili başvurulan- nın hiçbirinin kabul edilme- Neıv Ifork'tan Dünya, kola ile gençleşiyorCoca-Cola, Manhattan'ın 5. Caddesi'nde 18%'dan beri kendisini sattıran reklam ürünlerini satıyor: Kırmmh kadın takvimleri, şişeli Jean Harlow, 1940'lann teneke kutuları... Yöneticilere göre dünya gençleşiyor ve markalar önem kazanıyor. ŞEBNEM ATtYAS NEW YORK — Bonwit Tel- ler, Bijan, Saks Fifth Avenue, Rockfeler Center'ın ve daha ni- ce ünlülerin sıralandığı Manhat- tan'ın 5. Caddesi'nde Coca- Cola. Dünya çapında ünlü kır- mıa beyaz amblem, yine dünya çapında ünlü dükkânlann yer aldığı alışveriş caddesinde 18%'dan beri kendisini sattıran reklam ürünlerini satıyor. Jua- nita teneke tepsiler, kırmızılı ka- dın takvimleri, Hilda Clark kumbaraları, 1890-1914 arasın- daki cola şişeleri, kış kızı, bere- li kadtn, şişeli Jean Harlow, şi- şe radyo, 1940'lann teneke ku- tulan, 5 sente bir şişe ilanlan, dans eden şişeler ve dünyanın dört bir yanından "Hayatın ger- çek tadı" sloganlartnın yine kır- mızı beyaz her dilde afişi. Dük- kânda satılan beş ytızün üzerin- deki reklam malzemesinin çoğu ünlü sanatçılann ürünü. Coca- Cola dükkânında bütün bunla- nn yani sıra yeni dünyanın tari- hini, dükkânın reklam tarihi tre- niyle birlikte izlemek mümkün. Coca-Cola'yı sattıran reklam- ları satma fiicrinin Coca-Cola severlerden geldiğini söyleyen şirketin uluslararası reklam mü- dürü, "Coca-Cola milyonlarca tasanın günlük yaşamının bir parcası. Tüketicilerimizden ge- len talep üzerine Coca-Cola'yı dünyaya yayan bu ürünleri ço- galtük. Pek çok kişi, üzerinde Coca-Cola arması olan oyun- caklan, giysileri vb aradığını bi- ze bidlrdi. Biz de bu kırmızı be- yaz logoyu müşterilerimize SBnuyornz" sözlerıyle dükkânın Coca cola'nın beş yiizün üzerindeki reklam malzemesinin çogu ünlü sanatçılann ürünü. amacını açıkladı. Beşinci Cadde"de Coca-Cola dükkânından Amerikalılar için reklam ürünleri satılırken kola- nın satışlan için bütün dünyada aynı anda yayımlanacak altı ye- ni reklam kampamyası hazırlan- dı. "Uluslararasılaşma" sürecini büyük bir hızla yaşayan Coca- Cola'nın yurtiçi üretimi artık önemsiz hale gelmiş durumda. Şu an şirketin yüzde 80 geliri yurtdışı satışlanndan geliyor. Pek çok Coca-Cola yöneticisi yabancı. KUba doğumlu şirket yöneticilerinden birine göre "NUIie Sutton banka soyması- nın nedenini paranın genellikle bankalarda olmasına baglardı. Bizim ayımı/dan durum benzer. Giderek daha nlnslararası hale geliyoruz, çünkü dünyadaki müşterilerimizin yüzde 95'i bu ülkenin dışında." Kolanın satış ilkesi, "Her ye- re herkesten önce girebilmek." Nitekim Almanya'da duvar yıkı- lır yıkılmaz, Coca-Cola parası- nı hemen alamayacağını bile bile kamyonları yükleyip doğuya gönderdi ve 450 milyon dolarlık yatırım yaptı. Doğu Almanya'- da bu yıl 80 milyon kutu satış yapılması bekleniyor. Aynca Doğu Avrupa'da 275 milyon do- larlık yeni yatınm yapıhyor. Ko- la yöneticileri önce nabız yokla- ması yapmaya kalkışan pazarla- macılara kulak asmadan, kuru- lan fabrikalann yerlerinin kötü olduğunu söyleyen işletmecilere aldırmadan, "Kola amblemleri- ni asmaya bile vakit kalmaya- cmk" şekilde Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği'nde uretimi bü- yük hızla arttınyorlar. Kolanın bu hızlı uluslararası- laşmasının ardında "gencleşen" dünyanın yattığım söyleyen yö- neticilerine göre "Dünys genç- leştikce markalar önem kazana- cak. Gelecek Sony, Gucci ve ko- lada." Manhattan'da Beşinci Cadde- de"ki dükkân bu felsefeyi tari- hiyle temsil ediyor. Dükkânın bulunduğu 711 nolu 5. Cadde binasının tarihçesi bile bu yeni dünya felsefesini yansıtıyor. "711", New York'un tarihi bina- larından, 1927'de açılan ve Floyd Del Brovra'un inşa ettiği bina Coca-Cola'dan önce Co- lumbia film şirketine aitti. Do- layısıyla fılm endüstrisinin Dus- tin Hoffman gibi ünlü isimleri- nin ofisleri de aynı binadaydı. 1982'de Coca-Cola, Columbia'yı satın alınca bu binaya taşmdı. 1989'da Coca-Cola, Columbia fılm şirketini Sony şirketine sat- tı. Ancak binayı elinde tuttu ve Atlanta dışında ABD'de ikinci büyük ofısi haline getirdi. Bu arada binanın anistik özellikle- n yavaş yavaş çahndı. Binanın önündeki taş heykeller, bronz süsler günden güne kayboldu. Coca-Cola 1989'da binayı resto- re etmeye başladı. llk çizimlere uygun olarak bina yenilendi. Haftanın Barometresi ğ 'Hadi' dedi Nusret Bey, dün- yaya ınelim.' Işınlanıp, sütuna indik. İsma- il, gardiyanla birlikte cezaevine gittı. Nusret Bey'i kapıya kadar uğurladım. Ayaklarınıza sağlık Sayın Başsavcı' dedim. 'Benim düş- lerimi hoşgörüyle karşıladığınız için size teşekkür ediyorum.' Bir şey değil.' Ama, ama bir gün gene ora- lara gideceğiz değil mi? Cen- netin Çayırlan'na...' 'Evet' dedi Nusret Bey. Dü- şüncelenmişti. 'Beni ararsanız, telefonum: 141-142-163. Sevgili okurlarım, Cennetin Çayırlan'nın o baş döndürücü özgürlük ortamından yavaş ya- vaş kurtulup, kendi dünyaları- mıza döndük hepimiz. Cennetin Çayırları... Var mı- sınız siz gerçekten? Ne güzeldiniz... Sahi, var mı- sınız? Niçin gözlerimden yaşlar akıyor... Bu hafta BAROMETRE'de D Nadir Naıl, "Yılbaşı hedıyelen amacından sapu mı»" sorusunu sordu D Üzeyır Garih, maliyeti düşürürken kalıteyı ytlkselcme yollanru gOsterdi D Betül Mardin, davet masalannın duzenlenmesınde çıkan pOrüzlen gıderme sanatım anlattı D Hale Boysal Ebın, Amerika'da Başkan Bush'a karşı yükselen unsiyonun perde arkasını degerlendırdı. D Tlınç Tayanç, tablo izleme zevkıne devlet müzelennde memurlar tarahndan nasıl el konulduğunu yazdı D Alı Ayanlar. Cooke rasyosunun Türkıye'dekı uygulanma biçınunı değeriendırdü D Ata Köseoglu, yYabancı yatınmcılann iMKB'ye bakışını ırdeledı. D Esfender Korkmaz. ekononu kımın ıçin var, sorusunu gündeme getırdı. D Mumtaz Seçtoner, olgun erkeklertn en buyuk sorunu prostaü anlanı ve çozumleruu sıraladı. BAROMETRE "okumak işinizin parçasıdır" YENİ YILDA MAAŞINIZ KAÇ PARAOLACAK? ABONE ve ADRES -'.-,-n.^ '£ değişikliği için flKjyan Pars !SIANBUL;iı 152 72 00 IZTJIR(51|22- Bn LfrrıtGueç AMtaYaman Ş Bn Nese Gurbuz KAYSERi(35> 14 48 48 Kemaı MakiDO0: u Ç0RUM(469l263: Nebı Hançeriı yTürkiye y çapındaki büyük ücretler araştırmasının sonuçlan. • Hangi meslekte hangi seviye kaç para maaş alıyor, önümüzdeki yıl maaşı kaç para olacak? • Geleceği parlak meslekler hangileri? Meslek seçiminde nelere dikkat etmek gerek? 1 adet Ankara Gölbası arazi tapusunu kaybettim. Hükütnsüzdür. AHMET AKIN KIRŞEHİR SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DOSYA NO: 1990/807 Davacı Yeter Karacasoy vekili Av. Gazanfer Naldöken tarafmdan Mehmet Ali Yıldiz ve arkadaşlan aleyhine - açılan ortaklığın giderıl- mesi davasına Kırşehir ili merkez Aşıkpaşa mahallesi Suludere mev- kiinde bulunan imar 1946 ada 6 parselde kayıtlı taşınmazın satılarak ortakhğının giderilmesine karar verilmiş ve paydaşlardan Ahmet Eras- lan'a karar tebliğ edilemediginden iş bu ılanın neşır tarihinden itiba- ren 7 gün sonra tebliğ edılmış sayıiacağı hukum özeti yerine kaim olmak üzere ılanen tebliğ olunur. 6.11.1991 Basm: 50698 SİVAŞLI ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DOSYA ESAS NO: 1991/86 KARAR NO: 1991/219 Davacı Denizli ili, Çivril ilçesi Gurpınar kasabası 263 hanede nu- fusa kayıtü Mahmut ve Ayşe'den olma 1946 doğuralu Mustafa Ba- canak vekili Av. Orhan Bayar tarafmdan davalı Robert ve Sheila kızı 1956 doğumlu Isabel Diane Bacanak aleyhine açmiş olduğu boşan- ma kararının tenfızi davasının yapılan açık duruşmalan sonunda: Mahkememizden verilen 15/11/1991 tarih 1991/86 esas 1991/219 ka- rar sayılı ilamı ile 2675 sayılı yasa gereğince bosanma kararının ten- fizine karar verilmiş olup, adresi belli olmayan davalı Isabel Dıane Bacanak'ın adına ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olduğun- dan davalmın ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde karara karşı temyiz haklarını kullamp kullanamayacağı, bu süre içinde hakkını kullan- madığı takdirde kararın kesinleseceği hususu ilanen tebliğ olunur. 19/11/1991 Basm: 50660 VEBEKAR BU HAFTA PARA'DA • Yatırım araçlan enflasyonun karşısında yine yenik düştü. • Yöneticiler de hamburger yiyebilir. • Amerikan hayranı ve sosyal demokrat işadamı. • 92'nin otomobilleri ve fiyatları. • Cengiz Çandar, Avrupa'nın geleceğinin konuşulacağı Maastricht zirvesini yazdı. • Borsa: Banka kağrtlarının geleceği ne olacak? HER PAZAR BAYİLERDE yişidir. KKE ve genel olarak Yunanis- tan'ın tarihinde önemli rol oyna- nuş bu iki isim, yani Aris Velu- hiottis ile Nikos Zahariades, şimdi yeniden Yunan siyasetinin gündemine gelmiş bulunuyor. Nasıl mı? Veluhiottis'in at üze- rindeki bir heykelinin, kellesinin uçurulduğu Lamia kentinin meydamna dikihnesi ve Zahari- ades'in kemiklerinin Sibirya'dan Yunanistan'a getirümesiyle? Yunan sağ kesiminde "Kanh Aris" olarak adı geçen Veluhi- ottis'in heykelini, Lamia'ya dik- me karan alan Lamia Belediye Kurulu, sağ eğüimli hükümet partisi (YDP) milletvekili Frans Cangaris'in "lanetlerine" hedef oldu. Cangaris, geçen hafta par- lamentonun gündemine getirdi- ği bu konudaki duygulanm ağ- za ahnmayacak küfürlerle dile getirdi. Parlamentodaki Sosya- Ust PASOK ve KKE milletvekil- lerini "galeyana" getiren Canga- ris, keza YDP'li Meclis Başka- nı Athanasios CaJdaris'i bile çi- leden çıkardı. tç savaş ruhu ani- den hortlamıştı meclis sa- lonunda. Milletvekilleri birbirlerine "siz adi faşistler, AJman yandjşlan" ya da "siz cani komflnist- kaliler" gibi ifadder kullanıyor- du. Ancak o anda meclisi ziya- ret etmekte olan ve bu konuş- maJarı ağızlan açık bir biçimde dinleyen ilkokul öğrencilerinin varlığından haberdar değillerdi. Oysa çocuklar, meclise girme- den önce öğretmenlerinin, *içe- ride dikkatli olun ses çıkarma- yın, burası kutsal bir yerdir. Sa- iun giirüitü yapmayın" gibi öğütlerini uygulamaya çalışı- yorlardı... Ne var ki karşılaştıklan sah- ne oldukça ilginç gelmişti ken- dilerine. Daha sonra bir Yunan gazetesine meclis izlenimlerini aktanrlarken "Vallahi biz oknl- da daha usluyuz" dediler hep bir ağızdan. Gazeteler ise "eski raralan hmlkın degU, ulusal mil- letvekillerinin kendilerinİB kaştdı^ına" dem vuran yorum- lar yaptılar.. Bu arada Veluhiottis heykeli- nin açıhş töreninin önümüzde- ki haftalar içinde yapılacağı ve Zahariades'in kemiklerinin oğ- lu tarafmdan yıl başından son- ra Atina'ya getirileceği du- yuruldu. Bertiriden BMeri isteniyorsun artık Bizi yeni acılara salıyorsun, oğullanmızı öldürmekle, yaralamakla, tehditlerinle. Yıllardır iç içe yaşarken ekonomine ahnterimizi aktanrken şimdi bize düşmanca bakıyorsun. GÜLTEKİN EMRE BERLtN — Berlin, ne oldu sana? Çıldırdın mı? Bir sann'yı yaşadığını biliyorum, ama nede- nını anlayamıyonım. Utanç du- varınla utana utana bir kahp du- ruyorduk; Cengiz Bektaş da bir şiirinde bu utancını belh' ediyor- du: "Utançlanmız örtülerle yıl- lardır/Alanlanmızda duvar..." Şimdi duvar muvar kabnadı ara- mızda, birbirimize daha çok sa- nlacakken, saldınyorsun bizle- re. Bizleri istemiyorsun artık. 1915'te Mehmet Akif Ersoy, "Berlin Haürası" şiiriyle dostlu- ğumuzu ilan etmişti dünyaya bir kez daha. Sonra Sabahattin Ali, ünlü Kiirk Mantolu Madonna romanının konusunu Berlin'de geçirir. Pek çok sanatçımız, ay- dınımız Berlin'de eğitim gördü, sanatsal etkinliklerde bulundu. Sonra Hüsrev Hatemi de, 1969*da yazdığı bir şiirinde, bağ- nnda yaşayan Türkleri şöyle de- ğerlendiriyor: "...her Türk ken- di yüregine/Acılar dokuyan biı tezgâhür." Bizi yeni acılara sa- byorsun, oğullarımızı öldür- mekle, yaralamakla, tehditlerin- le. Yıllardır iç içe yaşarken, eko- nomine ahnterlerimizi akıtırken, karşüıkh kız alıp verirken birbi- rimize, şimdi bize düşmanca ba- kıyorsun. Dogu'daki işsizlerin hesabını bize soruyorsun. Duva- rın sıkıntılannı bize yüklemeye çalışıyorsun. Terer özin, bak ne güzel yazıyor: "Hiçbir kent in- sana Bertin kadar öliuniı, hiçbir kent insana Berlin kadar yaşa- mı düşnndnrıniiyor." Neden acaba? Bu kent, bizim için, "Ya- rtsı Dogu, yansı Bab, arası Türkiye"ydi hep. "Sonsazlnğa dek yorgun insanlar"ın yaşadı- gı bir yer misin, yoksa ada'lık- tan kurtuhnanın sevinciyle biraz üşüttun mü? Martıların konacak yer an- yor. Kanallann turist kaynıyor. Gece yaşamına diyecek yok. Gerçek yüzün böyle değildi. Na- ziler'e bir kez daha yenilecek mi- sin? Yabancılan hedef gösterip de dünyanın başına bir kez da- ha bela olacak mısın? Yıllardır bırlikteyiz. Dostlugu- muzu sürdürelim istiyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle