22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
RALIK 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURtYET/7 IGİ tagünaydınlar'dan 'Şelaleler' I Kültür Servisi — Çemberlitaş'taki Basın Müzesi'nde aba-oğul Lütfı ve Kanvil özgünaydınlar'm "Şelaleler" onulu fotoğraf sergisi sürüyor. Baba Özgünaydın 1945 oğumlu. Mesleği olan ö£retmenliğin yanı sıra serbest otoğrafçılık çalışmalannı yürütüyor. Kamil Özgünaydın se 1969 Erzincan doğumlu. Halen Yüdız Üniversitesi vlYO fotoğraf bölümüne devam eden oğul Özgünaydın Ak kez katıldığı "tfsak 6. Uluslararası Fotoğraf Yanşması"nda siyah-beyaz ve renkli baskı dalmda sergiye kaldı. ODÖl Grossman'a w lNelly Sachs' ödtilü • DORTMUND (UBA) — İsrailli yazar David Grossman'a Dortmund şehri tarafmdan 20 bin mark değerindeki "Nelly Sachs Ödülü" verilecek. Dortmund kenti yöneücüerinden alınan bilgiye göre Kudüs'tc yaşayan yazar Grossman eserlerinde sürekli olarak İsraiî ik Arap komşulan arasında barışı savunduğundan dolayı ödüle layık görüldü. Grossman, Almanya'da bu yıl yayımlanan "Parola: Sevgi" adh romanıyla adını duyurmuştu. Yahudi-Alman yazar Nelly Sachs'ın admı taşıyan kültür ödülü 1961 yılından bu yana her iki yılda bir verilmekte ve statüye göre ülkeler arasmdaki banşı simgelemekte. Grossman'a ödülü 15 aralık günü Dortmund'da verilecek. MÖIAYEDE Beethoven'e 2 milyar dolar • LONDRA (AA) — Ünlü Alman klasik müzik destecisi Ludwig Van Beethoven'in bir sonatının orijinali, Jünlü Sotheby's Müzayede Salonu'nda rekor fıyata alıcı buldu. Salon yetkilileri, e minor piyano sonatmın bestecinin elinden çıkmış ve imzasını taşıdığını, 16 Ağustos 1814 urihini taşıyan 28 safyahk bu el yazmasının 1 milyon 980 bin dolara adı gizli tutulan bir alıcıya satıldığjm duyurdular. Bu fiyatm şimdiye kadar tek bir parça için ödenmiş en yüksek fıyat olduğu bildiriliyor. Daha önceki rekor, 1 milyon 420 bin dolarla Schumann'm bir piyano koçertosuna aitti. Beethoven'in sonatına ödenen fiyatın aynı zamanda, genel olarak müzik el yazmaları alanında da şimdiye dek kaydedilen en yüksek ikinci fiyat olduğu belirtiliyor. Bu alanda en yüksek fiyat, 4 milyan 150 bm dolarla 1987 yılında Mozart'a ait 9 senfoninin el yazmalanna ödenmişti. _ _ _ _ _ ~ ~ ~ " BİLSAK tiyatrocularıMoskova'da • Kültür Servisi — BÎLSAK Tiyatro Atölyesi, geçen ekim ayında Sovyetler Birliği'nin Rostov kentinde düzenlenen "Uluslararası Gençlik Tiyatroları Fesüvali"nde sahneledikleri, Sevim Burak'm "tşte Baş, îşte Gövde, tşte Kanatlar" oyununu, nisan ayında Moskova'da sergüemek üzere davet aldılar. Festivalde yer alan ülkelerden Almanya ve îngiltere'nin de davet ettigi "Îşte Baş, İşte Govde, Îşte Kanatlar", Rostov Tiyatrosu tarafından da repertuara ahnacak. BfLSAK Tiyatro Atölyesi iki yıldır sahneledikleri ve birçok ödül kazanan bu oyunun yanında, Stephen Poliakoffun "Hitting Tovm" ve Ludmilla Petruşevskaya'nın "Çinzano" adlı oyunlannı da hazırlıyorlar. BİLAR SEMİHERLERİ 'Medyaların Şahı Reklamcdık' • Kültür Servisi — BÎLAR'da bu hafta Yalçın Çetinkaya yarın 'medya'nın toplumsal hayattaki yerinin sorgulandığı "însana Karşı Medya" dizisinde "Medyalann Şahı Reklamcüık" başlıkh bir konuşma yapacak. Sah günleri süren "Postmodernizm" dizisinde Asu Aksoy kapitalizmin yeniden yapılanması \e emek sürecinin aldığı yeni biçimleri anlatacak. 12 aralık çarşamba günü ise Ahmet Soysal "İktidar ve Konum Kavramı" başlıklı konuşmasmda iktidarın öznelliğin terimleriyle değil de toplumsal konumlardan hareketle kavranabümesinin imkânlannı araştıracak. (Tel: 149 42 86) ANMA Rüştü Onur Şiir Günü • ZONGULDAK (Cumhuriyet) — Zonguldaklı şair Rüştü Onur ölümünün 50. yıldönümünde Çağdaş Hasad tarafmdan düzenlenen Şür Günü ile anılacak. 14 aralık cumartesi günü Belediye Lokaü'nde düzenlenecek olan programda şairin sanatı, yaşamı, kisüigi tanıtılacak şürlerinden ömekler sunulacak. Şiir gününe çağnlı olan, Behçet Kalaycı, Hâmit Kalyoncu, İbrahim Yıldız, îlhan Karaman, Hüseyin Avni Cinazoğlu, Tahsin Şentttrk, Doğan Şadühoglu, Ertuğrul Oğuz, Mehmet Yılmaz Karaibrahimoğlu, Güngör Gerçay, Hasan Hüseyin Yalvaç, adh şairler Rüştü Onur'un şnrierini okuyacaklar ve kendi şürlerinden örnekler sunacaklar. Rüştü Onur 1920 yıhnda Zonguldak'ın Devrek ilçesinde doğdu. 1942 yıhnda tüberküloza yakalanarak Istanbul'da öldü. MADEHCİLER GÛMÜ Madencilik • Kültür Scrrisi — Bu yıl TMMOB Maden Mühendisleri Odası öncülüğünde 19'.su kutlanacak olan Madenciler Günü Zonguldak'ta Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi tarafmdan 14 aralığa dek düzenlenecek çeşitli etkinliklerle yoğun bir şekilde kutlanacak. Etkinükler kapsamında tiyatro gösterileri, mûzik dinletileri, saydam, video gösterileri yapılacak, resim sergileri açüacak. Bu yıl ük kez "Geçmişten Günümüze Madencilik" konulu bir sergi açılacak. Sergide Zonguldak Kömür Havzasında eski maden ocaklarmda kullamlan ve güçüklerde bulunan, eski lambalar, sulu martapikörler, işaret lambaları, eski tip kazma, potkopaç kazması, suni teneffüs cihazı, maske torbası, ağız maskesi, telefon, tulumba gibi eski madencilik aletleri sergilenecek. Etkinlikler kapsamında "Teknik Elemanlar ve Sendikaşlaşma" konulu söyleşi düzenlenecek. Söyleşiye konuştnacı olarak Prof. Dr. Mesut Gülmez katüacak. Zonguldak Fotoğraf Grubu üyesi lsmail Ofluoğlu'nun "Grev ve Zonguldak" Birol Üzmez'in "Madenci", adlı saydam gösterileri oda lokalınde izlenebilecek. Tebdü gezen düşünceler Johıı Lennorîı »nma ORHAN PAMUK ~~~ Alegorilerle kurulan hikâye dünyasında Eiinde bakkaidan aid« sigara paket- kahramanlar tebdil gezen düşüncelerdir. len, yazar evine geimiştk kiteiefonu ça- Ustelik, kılık değiştırerek şehrını gezen lar. Karşı taraftaürkek bin vardır, ürkek, p a ( J i c a h g \\y\t hikâyede bir tane değil, gayretii, heyecanh bu use ögrencısı... hiinerine eöre vüzlercesi vardır Edebiyat oğretmeni ondan yazann K»- yoJLai ııı n u n c ı ıııc g,uıc y uz.icivv.3i vaıviiı n Kaie adiı romanııu okumasım ve ki- onların: Herkesin içkiden çok anlam tabm aniamı hakkmda biı-öd«'haDi- z e n ginliğinden sarhoş olduğu bir maskeli l a m a s ı r u ı s t e r a ı ş t ı r . U r k e k ö g r e n c u n ı z m , . ° , _ ° , , . , , » • » yazanmıza hiç de ürkek gözükmevenso- balo! Bu edebi baloda sımgeler yem ruian da bu aniamia uişküidir işte: Ki- anlamlar üretmek üzere birbirleriyle köşelerde buluşup tabını pek sevdigi yazar, kahramanlan- f1c1 ı,As»cırîs»r m bîr kaleye kapatmakla onlann hayat- n » » ^ ^ î " 1 <"— tan kopmuşluğAinu mu vAirgulamak is- ^ ^ ^ donmasmlar diye yanar. temıştır acaba? Rengı sıyah olduguna ^J tekek o | r e n c i ierin sorulan göre kıtaptakı kale aamn bir sımgesı mı b a s m a k a h p ^ b i l öfkeyle, ar- olmakudır? Sabahlara kadar yanan ka- d e r m o d ç n l ^ & n h i k â y ecisi, alego- ledekı ateş umudu mu sımgeler? rik ^ ^ ^ ^ gene Uemelerin yerini tu- Böyle durumlarda çogu çağdaş yaza- tacak simgelerin hikâyelerinde hiçbir yeri nn bir öfkeye kapüdığını büiyoruz. Varsa yoktur! Hikâyede anlaulan dünya, için- eğer, kitabına gösterilen ilgiden alacağı de yaşadıgımız şu sıradan ya da olağa- zevki zehir eden bir öfkeyle, günümuz nüstü dünyanm ta kendisidir... Bu dün- yazarı, simge peşindeki okurun öküzün ya hakkmdaki düşüncelerimizin hikâyesi altmda buzağı aradığını anlatmak ister. degil... Artık Hüsn ile Aşk birbirlerine Kale boş taşlarla örüldügü için karadır. çocukluk arkadaşlan, kanh canlı, istek- O ocaktaki ateş de sabaha kadar umut li birer genç olduklan için âşık olacak- tüttürsün diye degil, roman kahraman- lardır... Şeyh Galip'in dünyasında oldu- ğu gibi Güzellik Aşk'ı araan diye dep... Alegorilerle kurulan hikâye dünyasın- da kahramanlar tebdil gezen düşünceler- dir. Üstelik, kılık değiştırerek şehrini ge- zen padişah gibi hikâyede bir tane degil, yazann hünerine göre yüzîercesi vardu onların: Herkesin içkiden çok anlam zenginliğinden sarhoş olduğu bir mesleki balo! Bu edebi baloda simgeler yeni an- lamlar üretmek üzere birbirleriyle köşe- lerde buluşup fısıldaşırlar... Alegorik anlatım dediğimk bu mut- lu şenliğin modern hikâyecüerce bilinç- le terk edilmesinin nedeni bu maskeli ba- loda takılan maskelerin kullanıla kulla- nıla fazlaca eskimesiydi... Balo düşkü- nü ihtiyar kahplar artık ne yeni bir an- lam üretebiliyorlardı, ne de yeni bir şa- ka... Gerçekçilik dediğimiz edebi ütop- yarun en belirgin özelliği belki de alego- ri düşmanlığıydı. Telefonda simge soran öğrencinin so- rulanyla karşılaşuğunda, ilk anda benim ıçimi bir öfke değil, bir sucluluk duygu- su kapUyor. Yazdıklanmm böyle yorum- lanmasında acaba benim ne kadar pa- yım var kuşkusu... Elbette yanhş okuma- dan, yanlış yorumdan yazar sorumlu de- ğildir, bunu herkes bilir. Ama yazann ki- tabında bu yanlış okumaya yol açan bir yanlışhk olmasm sakın? Kalemin ucun- dan kaçıvermiş bir simge? Kahramanımn eline o gülü verirken yazar, bahceden kopanlmış bir çiçek mi veriyordu, divan şürinden ahrunış bir ka- Up mı, yoksa sözlükten çıkanlmış bir ke- üme mi? Bahçedeki çiçek, divan şürindeki ka- lıp kadar eskimişse eğer, sözlükteki gü- le yeni bir anlam vermek gerekir. Gülün yeni aniamı, yeni bir hikâye dünyası olmalı... Mustafa PUevneli'nin yeni resimleri Gartmti Sanat Galerisi'nde sergileniyor Her şeyleriylebizden resimlerBugüne kadar bir suluboya ressamı olarak tanıdığımız Pilevneli, Garanü Sanat Galerisi'ndeki yeni sergisinde bizi şaşırtan bir yenilikle karşımıza çıkıyor. Pilevneli, şimdi büyük boyutlu akrilik tablolanyla yeni bir evreye ulaşmış oluyor. Prof. DT. tSMAtL TUN ALI Bugüne kadar bir suluboya ressamı olarak tanıdığtmız Mnstafa Pikvneli, bu sergisinde bizi şaşırtan bir yenilikle karşı- mıza çıkıyor. Yıllar boyu sulu- boya ile duygulanan, suluboya ile doğayı duyumlayan Pilevne- li. şimdi büyük boyutlu akrilik tablolanyla yeni bir resimsel ev- reye ulaşmış oluyor. Genelde suluboya resmi, doğrudan duyulara seslenen ve duyular alanında etkinligini gerçeWeştiren, bu bakımdan doğa yüzeyini ifade eden, derin- hk boyutu olmayan, spontan bir çahşma tarzı ile bir ön-plan resmidir. Bu nedenle, suluboya resminde her şey optik olarak çözümlenir. Düşünce boyutu işe kanşmadığı için suluboya re- simkrde denn bir düşünce, derin bir mesaj söz konusu ola- maz. Resmin tüm orkestrasyo- nu, insanlara yalın bir DOĞA'MN ÖZİ) — Mustafa PflevneU'nin kavradıgı do|a, doğanın "özünü" arayan düşünüeu bir tavrın ulaştığı yer yer soyut bir doga. (Fotoğraf: tBRAHtM GÜNEL) hoşlanma sağlamaktır. Mustafa Pile\Tieli de sulubo- ya resimlerinde bu duyarhlık kategorisi ile çahşır. Deniz, san- dallar, kıyılar ve bu kıyılarda yaşam dolu insan kümeleri ve bunlann neşeli çığhklan, tepe- ler, ağaçla^ bu mutlu peyzajı tamamlar. Oysa şimdi, bu sergide sergi- lenen yapıtlar bir başka resım anlayışını beraberinde getiri- yor. Bu yeni anlayış. Pilevneti'- nin resmini bir yandan boyutlan, kullanılan malzeme yönünden değişürdi|i gibi onun resmine düşünsel bir nitelik de katmış oluyor. Bu büyük boyutlu akrilik re- simlerde gerçi söz konusu olan yine aynıdoğadır. aynı denizler, sandallar, ağaçlardır, ama şim- di sanatçının kavradığı doğa artık yalm duyusal doğa değil- dir, aynı zamanda düşünülen ve böylece de soyut bir karakter kazanan doğadır. Başka türlü söytersek: Sanat- çının kavradığı doğa, yalın olarak duyulanmıza çarpan bir doğa değildir, tersine uygarlık- tan soyutlanmış, bu anlamda küreleştirilmiş dağ ve tepeleri ve şamatadan uzak insanlan ile "görünöşû" degil de doğanın "özfiııû" arayan düşünücü bir tavnn ulaştığı yer yer soyut bir doğadır. Elbette böyle bir anlayışın ifa- de edeceği doga, suluboyanın resimsel kanavası içine sığa- mazdı. Buna uzun yıllar mima- ride büyük boyutlu, farklı malzemelerle yaptığı duvar re- simleri deneyimin de katıhmıy- la, Pilevneli değişen doğa kavrayışını değişen resim anla- yışı ile tamamlayacaktı. Bu yeni resim anlayışı, pentürdür. Bu nedenle, Pilevneli'nin suluboya- dan pentüre geçişi bir vesadüfün değil, tersine bir zorunluluğun ürünüdür." Pilevneli'nin bu ye- ni resimlerine baktıgımızda, özellikle iki önemli resımsel de- ğere rastlanz. Bunlar, mekân ve ışıktır. Pilevneli'de oldum olası o küçük boyutlu resimlerinde bile bir mekâna açılma çabası vardır. Ancak tablo boyutlan buna izın vermezler. Oysa şim- di, tablo boyutlanmn büyüme- siyle iç mekânın da buna koşut olarak genişlediğıni ve bu geniş- leyen mekân içinde objelerin rahat hareket etme olanağı ka- zandığını görürüz. Ancak orta- ya çıkan bu hareket mekânı, bu yapıtlan algılayan insanı da içi- ne ahr. Böylece bu mekândayer alan her şeyde insanda pay ahr. Bunun sonucu olarak geniş ha- reket mekânı zengin bir yaşantı mekânı ile bütütueşir ve bura- Jan da tablonun atmosferi dogar. Bir diğer değer ışıktır dedik. Elbette her resim beraberinde ışığı da geürir. Çünkü, nesneler ışıkla aydınlanır. Ancak Pilev- neli'nın resminde. en soyutunda bile, ışık doğal karakterinden bir şey kaybetmez. Çünkü. psi- kolojik bir yaşamla bütünleşen bu resimler doğa ile ilgısinicanlı tutabilmek için ancak canlı, do- ğal ışıkla aydınlanabiürler. Mustafa Pilevneli"nin resim- lerinin bir önemli özelliği de, bu resımlerin insanlar tarafmdan Çok beğenilmesi olayıdır. Bu- nun nedeni, Püevneli'nın kolay resim yapma tekniğinde, bildik peyzajlan dile getirmesinde ve belki de daha çok bu resımlerin Türk halkının ortak beğenisine hitap etmesinde bulunmakta- dır. Çünkü bu resimleT. her şeyleri ile bizden olan resimler- dir. Bu da sanıyoruz, ulusal sanat bakımından önemli bir ni- teliktir. Mustafa Pilevneli resim sergi- ji ' Garanti Sanat Galerisi / 24 arahğa kadar t Tel.: 151 34 34 1 BU GENÇ BESTECÎYİ TAMYOR MUSUNUZ? Müzayedenin en pahalı eserterinden tombak ibrik. Gözdeeserlere teklif fiyatKüHür Servisi — Antik A.Ş. 142. müzayedesini bugün saat 14.00'de Hüton Oteli Balo Sa- lonu'nda düzenliyor. Degişik kültür ve dönemlere ait 295 ese- rin satışa sunulacagı müzayede- de, eserler 5.5 milyar üraya si- gorta ettirildL 142. müzayedenin en pahah eseri SulUn tl. Abdülttamit'in özel siparişi üzerine yapılan, 15 dakikada bir tek çan vuruşu ve her saat başmda altı ayn ma- kamdan birinin melodisini ça- lan "sa»V Osmanlı împarator- luğu'nun annası işlenmiş saa- tin yüksekliği 48 cm. Bugünkü müzayedede tom- bak işçiliğinin üTünü gözde eserler dikkat çekiyor. Bu eser- ler içinde 17. yüzyıl işi, armudi formdaki, üst bölümü kalem ve çiçek motifleriyle süslü "tom- bak ibrik" en pahah ikinci eser. tbriğin yüksekliği 32.5 cm. Yıldız Porselen Fabrikası'run ürünlerinden, 131 cm. yuksek- üğindeki, üzeri ressam Enderu- ni Esse>id Nuri Bey imzah "\d- &a vazonun" açıhş fıyatı ise 80 milyon lira. Müzayedede en pahah iki eser olan saat ve tombak ibrik, teklif fiyatlarla satışa girecek. İbrahim Çalh'mn "MevJevi Türbeande Ne> vtn" tablosu 25 milyon lira ile "Adadan Görünüş" adlı tablo ise 20 mil- yon liralık açıhş fıyatlan ile mü- zayedede. Aynca çeşitli Osman- lı padişahlanrun tuğralannı ta- şıyan gümüş eserler, çeşitli tom- bak eserler, Edirae kavukluk- lar, Fransız ve lngiliz mobilya- lar ve takımlar, hatmar ve Ku- ran'ı Kerim'ler ve kitaplar, pişmiş toprak ve bronz heykel- ler, Galle-Daum Nacyd'Argen- tal imzau camlar, Beykozlar, Fransız gümüşleri, elmas mü- cevherler bugünkü müzayede- nin diğer eserkri arasında. ^îç dünyamda yayblar çahyor' 1966 doğumlu besteci îpek Tongur, yaylı çalgılaraözel bir yakmbk duyuyor. Yaylı çalgılann renkleri, Tongur' un iç dünyasım daha iyi yansıtıyor. Halen konservatuvarda öğretim görevlisiolan îpek Tongur'u bazen de senfoni orkestrasında arp sandalyesinde görüyoruz. EVtN tLYASOĞLU Geçenlerde Erol Erdinçyönetimindeki tDSO, tpek Tongur'un "Yayh Çalgılar tçin Prelüd'- 'ttnü seslendirdi. tpek Tongur 1966 doğumlu. "Yaylı çalgdara özel bir yakınlık duyuyoram. Bir besteci mutiaka her çalgı grubu için eser ya- zabilmdi, ama nedens* yaylt çalgılann renkleri iç dünyanu daha iyi yansıtıyor." Asbnda arpçı bunları söyleyen sanatçımız. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuva- rı'nda Sevin Berk'in arp, Ühan Usmanbaş'ın kompozisyon sıruflanndan mezun olmuş. Ce- nevre Konservatuvan'nda yüksek lisans egitimi görmüş. Halen konservatuvarda öğretim görev- lisi. Bazen de senfoni orkestrasında Sevin Berk veya Ugurtan Aksel'in yerine arp sandalyesin- de görüyoruz onu. "Orkestra içinde çalmak bir başka heyecan. Bi- Ursiniz arp partisine çok söz düşmcz. Kendi sı- ramı beklerken çalgüar arasında bir dialeyici olayorum ve bestecinin gözü ile eseri inceliyo- rum, yakından, içinden." Zaten kompozisyon egitimini de bu nedenle seçmiş: "Besteci gibi dü- şünmek, muzigin organik yapısuu ögrenmek için." Besteciligin bir disiplin, kararh bir çahşma temposu içinde yürütühnesinden yana tpek Ton- gur. Rastgele, kolaya kaçan bilinçsizce yapıhruş hiçbir şeye imzasıru atrruyor. Gend kültür ve ta- rihsel birikim çok önemli. Müzigin yalnız este- tik yönüyle degil, yazüdığı günün sosyal, eko- nomik, sanatsal koşullanyla degerlendirümesin- den yana. "Beste yaparken amactm, daha önce hiç du- yulmamışı yaratmak veya soyut bir şeyler ara- mak degil; ayakianmı tarihin somut birikinüne basarak yeni bir evrime girmek. Yarına hazır- lanan gençlige de müziği düşünmeyi öğretmeli- yiz. Tarinsel birikimden yola çıkmayı ve geniş acıdan muzige bakmayı ögütlemeliyiz." tpek Tongur, bugüne kadar yayh çalgüar için dörtlü; klarnet, saksofon ve fagot için üçlü; pi- yano için tem ve çeşitlemeler; geçende dinledi- ğimiz Yayh Çalgılar Prelüdü ve daha sese indi- rihneyen arp ve orkestra için müzik başlıklı ya- pıtlan yazmış. Eseri çahnırken, çalışüırken nasıl bir duygu 1966 doğumlu tpek Tongur, yayh çaigılara özel bir yakınlık duyuyor. içindeydin sorumuza, "Eserimin calındıgını duymak sonrakUeri yazmak için kırbaçlayıa oluyor. Kendi iç duyuşumla, kâgıt üstünde dn- şündügüm seskrte, crkestradan gelen seslerin benz«rlik veya değişikliğini kovalamanm heye- carunı yaşadım" diyoı. "Önce duygu ve düşiin- ceye önem veriyorum. Hemen ardutdan en uy- gun biçimin oluşmast geliyor. Majör ton, frig modu veya hicaz makamı kalıp olarak deffl, bende bıraktıkian renklerle kendime özgü bir mod kurgusu içinde biçimleniyor." Türk Beşleri'ni ilk kuşak çoksesü bestecileri- miz; Usmanbaş kusağııu ikinci ve Ühan Baran kusağını üçüncü kuşak olarak düşünürsek, 1940-70 arasındakileri dört ve beşinci kuşak ola- rak mı ele alacağız, henüz bilemiyoruz. "Dogal olarak Saygun ve Usmanbaş'ın etki- sini taşıyorura" diyor tpek Tongur. Bugün Türk bestecilerinin eserlerinin az ça- lmmasmdan yakınıyoruz: "Yalnız Türk degil, çagdaş eser çalma veya dinleme alışkanlıgı yok. Belki dış ulkelerdeki gibi bir konservatuvar or- kestraa kuralsa, ama oğreoci orkestrası degil de mezunlardan. öğretim üyelerinden, Ueri devre ögrencilerden oluşan bir orkestra. Ve Türk bes- tecilerini tanıtan programlar yapsalar bu top- hılukla. Bırakın gençteri, ocak 1992'de Saygun'- un ilk ölüm vıldönümü için hiçbir programda eserine yer verilmemiş." • Kültür Servisi — Emirgân'daki Can Bar'da John Lennon, ölümünün 11. yıhnda bu gece anılacak. Lennon'ı anma gecesine Mehmet Süreli, Grup Mozaik ve Nejat Yavaşoğullan yorumlanyla katılacaklar. Girişin ücretsiz olduğu gecede Lennon'ın albümleri çahnacak ve "Imagine" fümi gösterilecek. Belçîka'da Türk sanatı • BRÜKSEL (AA) — Belçika'da yaşayan Türkler ve sanatçı Belçikalılann Türk sanatı ile Türkiye'ye dönük sanat faaliyetleri, son zamanlarda yeni bir ivme kazandı. Bu çerçevede Belçikalı suluboya sanatçın Johan Cortals, Türkiye'yi konu alan yapıtlannı Anvers'te sergilemeye başladı. Sanatçmm eserleri arasında Türkiye'de günlük hayat, Türk kadınlan ve Sultanahmet Camii'nden görüntüler önemli yer tutuyor. Carroll'ın evi satışta • LONDRA (AA) — Yıllardır çocuklann severek okuduklan Alis Harikalar Diyarı'nda kitabuıın yazan matematik öğretmeni Levvis Carroll'a üham veren ve yazann 100 yü önce yasadığı ev satışa çıkanldı. Londra'nm kuzey batısında öykülerdekı resimler gibi bir mimariye sahip olan evin, öykü kahramanı Alis'in kaybolarak maceralarma başladığı orijinal kapısı ve yazanna ilham veren ufak tefek her türlü aynnüsı ile aynen korunduğu belirtiliyor. Ekonomik durgunluğun, pek çok ünlûye ait evleri ellerinde bulunduranlann bu yapılan satışa çıkartmaya zorladıgı tngiltere'de, CarroU'un evi için 640 bin dolar (yaklaşık 3 milyar 200 milyon lira) değet biçildi. bu hafta bilsak9 ARALIK PAZARTESt: 19.00 "TRTve özel Tv.Kanallan" Veysel BATMAZ Asu AKSOY tsmetBERKAN 10 ARALIK SALI: 19.00 Bilim Dizisi: "Bilim Umut Eleştiri" Ünsal OSKAY 11 ARALIK ÇARŞAMBA: 19.00 Sanat Eserinin Aniamı, Yorumu ve Değerlendirmesi: "Schapenhauer'da Aşk ve Sevgi, Picasso'da Kadın" ErolCOŞKUNER 18.00-20.00 MıksDavışArusına Trompet Öksıiz Kaldı" Düz-.Erol PEKCAN (Cafe-Foycr-Bar) 12 ARALIK PERŞEMBE: 19.00 "Fesüvallerdc Türk Şineması" Ömer KAVUR Tunç BAŞARAN 13 ARALIK CUMA: 19.00 Günlerin Götürdüğû: 20.00 Bilsak Tiyatro Atölyesi: "İşte Baş tşte Gövde tşte Kanatlar" 14 ARALIK CLMARTESt : Genç Tiyatrocular Seminerleri: "Tiyatroca Konuşmak" Yön: Haluk Şevkci ATASEVEN,Cevai ÇAPAN.StbelPEKÇE Konuk: ZehralPŞtROCLU Latince Çalışmalar Salı-Perş. 1930-21.30 Görsel SanatAlölyeleri Mehmel GÜLERYÜZ yöneıiminde(Pcr. - Cuma) Fotoğraf Çalışmaları M. Ziya ÜLKENCtLER yöneümindc Seramik Çalışmaları KadriyeEzel Ağaoğlu SaU-Perşembe-Cumanea Zerrin AKGUN (Pctş, 18.30-19.30) BtLSAK FINDIKLl Cafe-Bar-Restaurant Rezervasyon: 152 3868-152 0130 Cafe-Foyw-Bar(GJriş) 12.00-00.30 AfricanCafe-Bar(5.Kat) Pazartesüeri öğrcncigünü Çarş.Perş.-ErkinKORAY Cuma-Gımanesi Pany bilsak, sıraselviler cad., soğancı sok. 7 cihangir 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle