Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
RALIK 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURtYET/7
IGİ
tagünaydınlar'dan 'Şelaleler'
I Kültür Servisi — Çemberlitaş'taki Basın Müzesi'nde
aba-oğul Lütfı ve Kanvil özgünaydınlar'm "Şelaleler"
onulu fotoğraf sergisi sürüyor. Baba Özgünaydın 1945
oğumlu. Mesleği olan ö£retmenliğin yanı sıra serbest
otoğrafçılık çalışmalannı yürütüyor. Kamil Özgünaydın
se 1969 Erzincan doğumlu. Halen Yüdız Üniversitesi
vlYO fotoğraf bölümüne devam eden oğul Özgünaydın
Ak kez katıldığı "tfsak 6. Uluslararası Fotoğraf
Yanşması"nda siyah-beyaz ve renkli baskı dalmda sergiye
kaldı.
ODÖl
Grossman'a w
lNelly Sachs' ödtilü
• DORTMUND (UBA) — İsrailli yazar David
Grossman'a Dortmund şehri tarafmdan 20 bin mark
değerindeki "Nelly Sachs Ödülü" verilecek. Dortmund
kenti yöneücüerinden alınan bilgiye göre Kudüs'tc
yaşayan yazar Grossman eserlerinde sürekli olarak İsraiî
ik Arap komşulan arasında barışı savunduğundan dolayı
ödüle layık görüldü. Grossman, Almanya'da bu yıl
yayımlanan "Parola: Sevgi" adh romanıyla adını
duyurmuştu. Yahudi-Alman yazar Nelly Sachs'ın admı
taşıyan kültür ödülü 1961 yılından bu yana her iki yılda
bir verilmekte ve statüye göre ülkeler arasmdaki banşı
simgelemekte. Grossman'a ödülü 15 aralık günü
Dortmund'da verilecek.
MÖIAYEDE
Beethoven'e 2 milyar dolar
• LONDRA (AA) — Ünlü Alman klasik müzik
destecisi Ludwig Van Beethoven'in bir sonatının orijinali,
Jünlü Sotheby's Müzayede Salonu'nda rekor fıyata alıcı
buldu. Salon yetkilileri, e minor piyano sonatmın
bestecinin elinden çıkmış ve imzasını taşıdığını, 16
Ağustos 1814 urihini taşıyan 28 safyahk bu el
yazmasının 1 milyon 980 bin dolara adı gizli tutulan bir
alıcıya satıldığjm duyurdular. Bu fiyatm şimdiye kadar
tek bir parça için ödenmiş en yüksek fıyat olduğu
bildiriliyor. Daha önceki rekor, 1 milyon 420 bin dolarla
Schumann'm bir piyano koçertosuna aitti. Beethoven'in
sonatına ödenen fiyatın aynı zamanda, genel olarak
müzik el yazmaları alanında da şimdiye dek kaydedilen
en yüksek ikinci fiyat olduğu belirtiliyor. Bu alanda en
yüksek fiyat, 4 milyan 150 bm dolarla 1987 yılında
Mozart'a ait 9 senfoninin el yazmalanna ödenmişti.
_ _ _ _ _ ~ ~ ~ "
BİLSAK tiyatrocularıMoskova'da
• Kültür Servisi — BÎLSAK Tiyatro Atölyesi, geçen
ekim ayında Sovyetler Birliği'nin Rostov kentinde
düzenlenen "Uluslararası Gençlik Tiyatroları
Fesüvali"nde sahneledikleri, Sevim Burak'm "tşte Baş,
îşte Gövde, tşte Kanatlar" oyununu, nisan ayında
Moskova'da sergüemek üzere davet aldılar. Festivalde yer
alan ülkelerden Almanya ve îngiltere'nin de davet ettigi
"Îşte Baş, İşte Govde, Îşte Kanatlar", Rostov Tiyatrosu
tarafından da repertuara ahnacak. BfLSAK Tiyatro
Atölyesi iki yıldır sahneledikleri ve birçok ödül kazanan
bu oyunun yanında, Stephen Poliakoffun "Hitting
Tovm" ve Ludmilla Petruşevskaya'nın "Çinzano" adlı
oyunlannı da hazırlıyorlar.
BİLAR SEMİHERLERİ
'Medyaların Şahı Reklamcdık'
• Kültür Servisi — BÎLAR'da bu hafta Yalçın Çetinkaya
yarın 'medya'nın toplumsal hayattaki yerinin sorgulandığı
"însana Karşı Medya" dizisinde "Medyalann Şahı
Reklamcüık" başlıkh bir konuşma yapacak. Sah günleri
süren "Postmodernizm" dizisinde Asu Aksoy
kapitalizmin yeniden yapılanması \e emek sürecinin
aldığı yeni biçimleri anlatacak. 12 aralık çarşamba günü
ise Ahmet Soysal "İktidar ve Konum Kavramı" başlıklı
konuşmasmda iktidarın öznelliğin terimleriyle değil de
toplumsal konumlardan hareketle kavranabümesinin
imkânlannı araştıracak. (Tel: 149 42 86)
ANMA
Rüştü Onur Şiir Günü
• ZONGULDAK (Cumhuriyet) — Zonguldaklı şair
Rüştü Onur ölümünün 50. yıldönümünde Çağdaş Hasad
tarafmdan düzenlenen Şür Günü ile anılacak. 14 aralık
cumartesi günü Belediye Lokaü'nde düzenlenecek olan
programda şairin sanatı, yaşamı, kisüigi tanıtılacak
şürlerinden ömekler sunulacak. Şiir gününe çağnlı olan,
Behçet Kalaycı, Hâmit Kalyoncu, İbrahim Yıldız, îlhan
Karaman, Hüseyin Avni Cinazoğlu, Tahsin Şentttrk,
Doğan Şadühoglu, Ertuğrul Oğuz, Mehmet Yılmaz
Karaibrahimoğlu, Güngör Gerçay, Hasan Hüseyin Yalvaç,
adh şairler Rüştü Onur'un şnrierini okuyacaklar ve kendi
şürlerinden örnekler sunacaklar. Rüştü Onur 1920 yıhnda
Zonguldak'ın Devrek ilçesinde doğdu. 1942 yıhnda
tüberküloza yakalanarak Istanbul'da öldü.
MADEHCİLER GÛMÜ
Madencilik
• Kültür Scrrisi — Bu yıl TMMOB Maden
Mühendisleri Odası öncülüğünde 19'.su kutlanacak olan
Madenciler Günü Zonguldak'ta Maden Mühendisleri
Odası Zonguldak Şubesi tarafmdan 14 aralığa dek
düzenlenecek çeşitli etkinliklerle yoğun bir şekilde
kutlanacak. Etkinükler kapsamında tiyatro gösterileri,
mûzik dinletileri, saydam, video gösterileri yapılacak,
resim sergileri açüacak. Bu yıl ük kez "Geçmişten
Günümüze Madencilik" konulu bir sergi açılacak.
Sergide Zonguldak Kömür Havzasında eski maden
ocaklarmda kullamlan ve güçüklerde bulunan, eski
lambalar, sulu martapikörler, işaret lambaları, eski tip
kazma, potkopaç kazması, suni teneffüs cihazı, maske
torbası, ağız maskesi, telefon, tulumba gibi eski
madencilik aletleri sergilenecek. Etkinlikler kapsamında
"Teknik Elemanlar ve Sendikaşlaşma" konulu söyleşi
düzenlenecek. Söyleşiye konuştnacı olarak Prof. Dr.
Mesut Gülmez katüacak. Zonguldak Fotoğraf Grubu
üyesi lsmail Ofluoğlu'nun "Grev ve Zonguldak" Birol
Üzmez'in "Madenci", adlı saydam gösterileri oda
lokalınde izlenebilecek.
Tebdü gezen düşünceler
Johıı Lennorîı
»nma
ORHAN PAMUK ~~~ Alegorilerle kurulan hikâye dünyasında
Eiinde bakkaidan aid« sigara paket- kahramanlar tebdil gezen düşüncelerdir.
len, yazar evine geimiştk kiteiefonu ça- Ustelik, kılık değiştırerek şehrını gezen
lar. Karşı taraftaürkek bin vardır, ürkek, p a (
J i c a
h g
\\y\t
hikâyede bir tane değil,
gayretii, heyecanh bu use ögrencısı... hiinerine eöre vüzlercesi vardır
Edebiyat oğretmeni ondan yazann K»- yoJLai ııı n u n c ı ıııc g,uıc y uz.icivv.3i vaıviiı
n Kaie adiı romanııu okumasım ve ki- onların: Herkesin içkiden çok anlam
tabm aniamı hakkmda biı-öd«'haDi- z e n
ginliğinden sarhoş olduğu bir maskeli
l a m a s ı r u ı s t e r a ı ş t ı r . U r k e k ö g r e n c u n ı z m , . ° , _ ° , , . , , » • »
yazanmıza hiç de ürkek gözükmevenso- balo! Bu edebi baloda sımgeler yem
ruian da bu aniamia uişküidir işte: Ki- anlamlar üretmek üzere birbirleriyle köşelerde buluşup
tabını pek sevdigi yazar, kahramanlan- f1c1
ı,As»cırîs»r
m bîr kaleye kapatmakla onlann hayat- n » » ^ ^ î "
1
<"—
tan kopmuşluğAinu mu vAirgulamak is- ^ ^ ^ donmasmlar diye yanar.
temıştır acaba? Rengı sıyah olduguna ^J tekek o | r e n c i
ierin sorulan
göre kıtaptakı kale aamn bir sımgesı mı b a s m a k a h p
^ b i l
öfkeyle, ar-
olmakudır? Sabahlara kadar yanan ka- d e r m o d ç n l
^ & n h i k â y
ecisi, alego-
ledekı ateş umudu mu sımgeler? rik
^ ^ ^ ^ gene
Uemelerin yerini tu-
Böyle durumlarda çogu çağdaş yaza- tacak simgelerin hikâyelerinde hiçbir yeri
nn bir öfkeye kapüdığını büiyoruz. Varsa yoktur! Hikâyede anlaulan dünya, için-
eğer, kitabına gösterilen ilgiden alacağı de yaşadıgımız şu sıradan ya da olağa-
zevki zehir eden bir öfkeyle, günümuz nüstü dünyanm ta kendisidir... Bu dün-
yazarı, simge peşindeki okurun öküzün ya hakkmdaki düşüncelerimizin hikâyesi
altmda buzağı aradığını anlatmak ister. degil... Artık Hüsn ile Aşk birbirlerine
Kale boş taşlarla örüldügü için karadır. çocukluk arkadaşlan, kanh canlı, istek-
O ocaktaki ateş de sabaha kadar umut li birer genç olduklan için âşık olacak-
tüttürsün diye degil, roman kahraman- lardır... Şeyh Galip'in dünyasında oldu-
ğu gibi Güzellik Aşk'ı araan diye dep...
Alegorilerle kurulan hikâye dünyasın-
da kahramanlar tebdil gezen düşünceler-
dir. Üstelik, kılık değiştırerek şehrini ge-
zen padişah gibi hikâyede bir tane degil,
yazann hünerine göre yüzîercesi vardu
onların: Herkesin içkiden çok anlam
zenginliğinden sarhoş olduğu bir mesleki
balo! Bu edebi baloda simgeler yeni an-
lamlar üretmek üzere birbirleriyle köşe-
lerde buluşup fısıldaşırlar...
Alegorik anlatım dediğimk bu mut-
lu şenliğin modern hikâyecüerce bilinç-
le terk edilmesinin nedeni bu maskeli ba-
loda takılan maskelerin kullanıla kulla-
nıla fazlaca eskimesiydi... Balo düşkü-
nü ihtiyar kahplar artık ne yeni bir an-
lam üretebiliyorlardı, ne de yeni bir şa-
ka... Gerçekçilik dediğimiz edebi ütop-
yarun en belirgin özelliği belki de alego-
ri düşmanlığıydı.
Telefonda simge soran öğrencinin so-
rulanyla karşılaşuğunda, ilk anda benim
ıçimi bir öfke değil, bir sucluluk duygu-
su kapUyor. Yazdıklanmm böyle yorum-
lanmasında acaba benim ne kadar pa-
yım var kuşkusu... Elbette yanhş okuma-
dan, yanlış yorumdan yazar sorumlu de-
ğildir, bunu herkes bilir. Ama yazann ki-
tabında bu yanlış okumaya yol açan bir
yanlışhk olmasm sakın? Kalemin ucun-
dan kaçıvermiş bir simge?
Kahramanımn eline o gülü verirken
yazar, bahceden kopanlmış bir çiçek mi
veriyordu, divan şürinden ahrunış bir ka-
Up mı, yoksa sözlükten çıkanlmış bir ke-
üme mi?
Bahçedeki çiçek, divan şürindeki ka-
lıp kadar eskimişse eğer, sözlükteki gü-
le yeni bir anlam vermek gerekir. Gülün
yeni aniamı, yeni bir hikâye dünyası
olmalı...
Mustafa PUevneli'nin yeni resimleri Gartmti Sanat Galerisi'nde sergileniyor
Her şeyleriylebizden resimlerBugüne kadar bir
suluboya ressamı
olarak tanıdığımız
Pilevneli, Garanü
Sanat Galerisi'ndeki
yeni sergisinde bizi
şaşırtan bir yenilikle
karşımıza çıkıyor.
Pilevneli, şimdi
büyük boyutlu
akrilik tablolanyla
yeni bir evreye
ulaşmış oluyor.
Prof. DT. tSMAtL TUN ALI
Bugüne kadar bir suluboya
ressamı olarak tanıdığtmız
Mnstafa Pikvneli, bu sergisinde
bizi şaşırtan bir yenilikle karşı-
mıza çıkıyor. Yıllar boyu sulu-
boya ile duygulanan, suluboya
ile doğayı duyumlayan Pilevne-
li. şimdi büyük boyutlu akrilik
tablolanyla yeni bir resimsel ev-
reye ulaşmış oluyor.
Genelde suluboya resmi,
doğrudan duyulara seslenen ve
duyular alanında etkinligini
gerçeWeştiren, bu bakımdan
doğa yüzeyini ifade eden, derin-
hk boyutu olmayan, spontan
bir çahşma tarzı ile bir ön-plan
resmidir. Bu nedenle, suluboya
resminde her şey optik olarak
çözümlenir. Düşünce boyutu işe
kanşmadığı için suluboya re-
simkrde denn bir düşünce,
derin bir mesaj söz konusu ola-
maz. Resmin tüm orkestrasyo-
nu, insanlara yalın bir
DOĞA'MN ÖZİ) — Mustafa PflevneU'nin kavradıgı do|a, doğanın "özünü" arayan düşünüeu
bir tavrın ulaştığı yer yer soyut bir doga. (Fotoğraf: tBRAHtM GÜNEL)
hoşlanma sağlamaktır.
Mustafa Pile\Tieli de sulubo-
ya resimlerinde bu duyarhlık
kategorisi ile çahşır. Deniz, san-
dallar, kıyılar ve bu kıyılarda
yaşam dolu insan kümeleri ve
bunlann neşeli çığhklan, tepe-
ler, ağaçla^ bu mutlu peyzajı
tamamlar.
Oysa şimdi, bu sergide sergi-
lenen yapıtlar bir başka resım
anlayışını beraberinde getiri-
yor. Bu yeni anlayış. Pilevneti'-
nin resmini bir yandan
boyutlan, kullanılan malzeme
yönünden değişürdi|i gibi onun
resmine düşünsel bir nitelik de
katmış oluyor.
Bu büyük boyutlu akrilik re-
simlerde gerçi söz konusu olan
yine aynıdoğadır. aynı denizler,
sandallar, ağaçlardır, ama şim-
di sanatçının kavradığı doğa
artık yalm duyusal doğa değil-
dir, aynı zamanda düşünülen ve
böylece de soyut bir karakter
kazanan doğadır.
Başka türlü söytersek: Sanat-
çının kavradığı doğa, yalın
olarak duyulanmıza çarpan bir
doğa değildir, tersine uygarlık-
tan soyutlanmış, bu anlamda
küreleştirilmiş dağ ve tepeleri ve
şamatadan uzak insanlan ile
"görünöşû" degil de doğanın
"özfiııû" arayan düşünücü bir
tavnn ulaştığı yer yer soyut bir
doğadır.
Elbette böyle bir anlayışın ifa-
de edeceği doga, suluboyanın
resimsel kanavası içine sığa-
mazdı. Buna uzun yıllar mima-
ride büyük boyutlu, farklı
malzemelerle yaptığı duvar re-
simleri deneyimin de katıhmıy-
la, Pilevneli değişen doğa
kavrayışını değişen resim anla-
yışı ile tamamlayacaktı. Bu yeni
resim anlayışı, pentürdür. Bu
nedenle, Pilevneli'nin suluboya-
dan pentüre geçişi bir vesadüfün
değil, tersine bir zorunluluğun
ürünüdür." Pilevneli'nin bu ye-
ni resimlerine baktıgımızda,
özellikle iki önemli resımsel de-
ğere rastlanz. Bunlar, mekân ve
ışıktır. Pilevneli'de oldum olası
o küçük boyutlu resimlerinde
bile bir mekâna açılma çabası
vardır. Ancak tablo boyutlan
buna izın vermezler. Oysa şim-
di, tablo boyutlanmn büyüme-
siyle iç mekânın da buna koşut
olarak genişlediğıni ve bu geniş-
leyen mekân içinde objelerin
rahat hareket etme olanağı ka-
zandığını görürüz. Ancak orta-
ya çıkan bu hareket mekânı, bu
yapıtlan algılayan insanı da içi-
ne ahr. Böylece bu mekândayer
alan her şeyde insanda pay ahr.
Bunun sonucu olarak geniş ha-
reket mekânı zengin bir yaşantı
mekânı ile bütütueşir ve bura-
Jan da tablonun atmosferi
dogar.
Bir diğer değer ışıktır dedik.
Elbette her resim beraberinde
ışığı da geürir. Çünkü, nesneler
ışıkla aydınlanır. Ancak Pilev-
neli'nın resminde. en soyutunda
bile, ışık doğal karakterinden
bir şey kaybetmez. Çünkü. psi-
kolojik bir yaşamla bütünleşen
bu resimler doğa ile ilgısinicanlı
tutabilmek için ancak canlı, do-
ğal ışıkla aydınlanabiürler.
Mustafa Pilevneli"nin resim-
lerinin bir önemli özelliği de, bu
resımlerin insanlar tarafmdan
Çok beğenilmesi olayıdır. Bu-
nun nedeni, Püevneli'nın kolay
resim yapma tekniğinde, bildik
peyzajlan dile getirmesinde ve
belki de daha çok bu resımlerin
Türk halkının ortak beğenisine
hitap etmesinde bulunmakta-
dır. Çünkü bu resimleT. her
şeyleri ile bizden olan resimler-
dir. Bu da sanıyoruz, ulusal
sanat bakımından önemli bir ni-
teliktir.
Mustafa Pilevneli resim sergi-
ji ' Garanti Sanat Galerisi / 24
arahğa kadar t Tel.: 151 34 34
1
BU GENÇ BESTECÎYİ TAMYOR MUSUNUZ?
Müzayedenin en pahalı eserterinden tombak ibrik.
Gözdeeserlere
teklif fiyatKüHür Servisi — Antik A.Ş.
142. müzayedesini bugün saat
14.00'de Hüton Oteli Balo Sa-
lonu'nda düzenliyor. Degişik
kültür ve dönemlere ait 295 ese-
rin satışa sunulacagı müzayede-
de, eserler 5.5 milyar üraya si-
gorta ettirildL
142. müzayedenin en pahah
eseri SulUn tl. Abdülttamit'in
özel siparişi üzerine yapılan, 15
dakikada bir tek çan vuruşu ve
her saat başmda altı ayn ma-
kamdan birinin melodisini ça-
lan "sa»V Osmanlı împarator-
luğu'nun annası işlenmiş saa-
tin yüksekliği 48 cm.
Bugünkü müzayedede tom-
bak işçiliğinin üTünü gözde
eserler dikkat çekiyor. Bu eser-
ler içinde 17. yüzyıl işi, armudi
formdaki, üst bölümü kalem ve
çiçek motifleriyle süslü "tom-
bak ibrik" en pahah ikinci eser.
tbriğin yüksekliği 32.5 cm.
Yıldız Porselen Fabrikası'run
ürünlerinden, 131 cm. yuksek-
üğindeki, üzeri ressam Enderu-
ni Esse>id Nuri Bey imzah "\d-
&a vazonun" açıhş fıyatı ise 80
milyon lira.
Müzayedede en pahah iki
eser olan saat ve tombak ibrik,
teklif fiyatlarla satışa girecek.
İbrahim Çalh'mn "MevJevi
Türbeande Ne> vtn" tablosu 25
milyon lira ile "Adadan
Görünüş" adlı tablo ise 20 mil-
yon liralık açıhş fıyatlan ile mü-
zayedede. Aynca çeşitli Osman-
lı padişahlanrun tuğralannı ta-
şıyan gümüş eserler, çeşitli tom-
bak eserler, Edirae kavukluk-
lar, Fransız ve lngiliz mobilya-
lar ve takımlar, hatmar ve Ku-
ran'ı Kerim'ler ve kitaplar,
pişmiş toprak ve bronz heykel-
ler, Galle-Daum Nacyd'Argen-
tal imzau camlar, Beykozlar,
Fransız gümüşleri, elmas mü-
cevherler bugünkü müzayede-
nin diğer eserkri arasında.
^îç dünyamda yayblar çahyor'
1966 doğumlu besteci îpek
Tongur, yaylı çalgılaraözel bir
yakmbk duyuyor. Yaylı
çalgılann renkleri, Tongur' un
iç dünyasım daha iyi
yansıtıyor. Halen
konservatuvarda öğretim
görevlisiolan îpek Tongur'u
bazen de senfoni orkestrasında
arp sandalyesinde görüyoruz.
EVtN tLYASOĞLU
Geçenlerde Erol Erdinçyönetimindeki tDSO,
tpek Tongur'un "Yayh Çalgılar tçin Prelüd'-
'ttnü seslendirdi. tpek Tongur 1966 doğumlu.
"Yaylı çalgdara özel bir yakınlık duyuyoram.
Bir besteci mutiaka her çalgı grubu için eser ya-
zabilmdi, ama nedens* yaylt çalgılann renkleri
iç dünyanu daha iyi yansıtıyor."
Asbnda arpçı bunları söyleyen sanatçımız.
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuva-
rı'nda Sevin Berk'in arp, Ühan Usmanbaş'ın
kompozisyon sıruflanndan mezun olmuş. Ce-
nevre Konservatuvan'nda yüksek lisans egitimi
görmüş. Halen konservatuvarda öğretim görev-
lisi. Bazen de senfoni orkestrasında Sevin Berk
veya Ugurtan Aksel'in yerine arp sandalyesin-
de görüyoruz onu.
"Orkestra içinde çalmak bir başka heyecan. Bi-
Ursiniz arp partisine çok söz düşmcz. Kendi sı-
ramı beklerken çalgüar arasında bir dialeyici
olayorum ve bestecinin gözü ile eseri inceliyo-
rum, yakından, içinden." Zaten kompozisyon
egitimini de bu nedenle seçmiş: "Besteci gibi dü-
şünmek, muzigin organik yapısuu ögrenmek
için."
Besteciligin bir disiplin, kararh bir çahşma
temposu içinde yürütühnesinden yana tpek Ton-
gur. Rastgele, kolaya kaçan bilinçsizce yapıhruş
hiçbir şeye imzasıru atrruyor. Gend kültür ve ta-
rihsel birikim çok önemli. Müzigin yalnız este-
tik yönüyle degil, yazüdığı günün sosyal, eko-
nomik, sanatsal koşullanyla degerlendirümesin-
den yana.
"Beste yaparken amactm, daha önce hiç du-
yulmamışı yaratmak veya soyut bir şeyler ara-
mak degil; ayakianmı tarihin somut birikinüne
basarak yeni bir evrime girmek. Yarına hazır-
lanan gençlige de müziği düşünmeyi öğretmeli-
yiz. Tarinsel birikimden yola çıkmayı ve geniş
acıdan muzige bakmayı ögütlemeliyiz."
tpek Tongur, bugüne kadar yayh çalgüar için
dörtlü; klarnet, saksofon ve fagot için üçlü; pi-
yano için tem ve çeşitlemeler; geçende dinledi-
ğimiz Yayh Çalgılar Prelüdü ve daha sese indi-
rihneyen arp ve orkestra için müzik başlıklı ya-
pıtlan yazmış.
Eseri çahnırken, çalışüırken nasıl bir duygu
1966 doğumlu tpek Tongur, yayh çaigılara özel
bir yakınlık duyuyor.
içindeydin sorumuza, "Eserimin calındıgını
duymak sonrakUeri yazmak için kırbaçlayıa
oluyor. Kendi iç duyuşumla, kâgıt üstünde dn-
şündügüm seskrte, crkestradan gelen seslerin
benz«rlik veya değişikliğini kovalamanm heye-
carunı yaşadım" diyoı. "Önce duygu ve düşiin-
ceye önem veriyorum. Hemen ardutdan en uy-
gun biçimin oluşmast geliyor. Majör ton, frig
modu veya hicaz makamı kalıp olarak deffl,
bende bıraktıkian renklerle kendime özgü bir
mod kurgusu içinde biçimleniyor."
Türk Beşleri'ni ilk kuşak çoksesü bestecileri-
miz; Usmanbaş kusağııu ikinci ve Ühan Baran
kusağını üçüncü kuşak olarak düşünürsek,
1940-70 arasındakileri dört ve beşinci kuşak ola-
rak mı ele alacağız, henüz bilemiyoruz.
"Dogal olarak Saygun ve Usmanbaş'ın etki-
sini taşıyorura" diyor tpek Tongur.
Bugün Türk bestecilerinin eserlerinin az ça-
lmmasmdan yakınıyoruz: "Yalnız Türk degil,
çagdaş eser çalma veya dinleme alışkanlıgı yok.
Belki dış ulkelerdeki gibi bir konservatuvar or-
kestraa kuralsa, ama oğreoci orkestrası degil de
mezunlardan. öğretim üyelerinden, Ueri devre
ögrencilerden oluşan bir orkestra. Ve Türk bes-
tecilerini tanıtan programlar yapsalar bu top-
hılukla. Bırakın gençteri, ocak 1992'de Saygun'-
un ilk ölüm vıldönümü için hiçbir programda
eserine yer verilmemiş."
• Kültür Servisi —
Emirgân'daki Can Bar'da
John Lennon, ölümünün
11. yıhnda bu gece
anılacak. Lennon'ı anma
gecesine Mehmet Süreli,
Grup Mozaik ve Nejat
Yavaşoğullan yorumlanyla
katılacaklar. Girişin ücretsiz
olduğu gecede Lennon'ın
albümleri çahnacak ve
"Imagine" fümi
gösterilecek.
Belçîka'da
Türk sanatı
• BRÜKSEL (AA) —
Belçika'da yaşayan Türkler
ve sanatçı Belçikalılann
Türk sanatı ile Türkiye'ye
dönük sanat faaliyetleri,
son zamanlarda yeni bir
ivme kazandı. Bu çerçevede
Belçikalı suluboya sanatçın
Johan Cortals, Türkiye'yi
konu alan yapıtlannı
Anvers'te sergilemeye
başladı. Sanatçmm eserleri
arasında Türkiye'de günlük
hayat, Türk kadınlan ve
Sultanahmet Camii'nden
görüntüler önemli yer
tutuyor.
Carroll'ın evi
satışta
• LONDRA (AA) —
Yıllardır çocuklann severek
okuduklan Alis Harikalar
Diyarı'nda kitabuıın yazan
matematik öğretmeni Levvis
Carroll'a üham veren ve
yazann 100 yü önce
yasadığı ev satışa çıkanldı.
Londra'nm kuzey batısında
öykülerdekı resimler gibi
bir mimariye sahip olan
evin, öykü kahramanı
Alis'in kaybolarak
maceralarma başladığı
orijinal kapısı ve yazanna
ilham veren ufak tefek her
türlü aynnüsı ile aynen
korunduğu belirtiliyor.
Ekonomik durgunluğun,
pek çok ünlûye ait evleri
ellerinde bulunduranlann
bu yapılan satışa
çıkartmaya zorladıgı
tngiltere'de, CarroU'un evi
için 640 bin dolar (yaklaşık
3 milyar 200 milyon lira)
değet biçildi.
bu hafta
bilsak9 ARALIK PAZARTESt:
19.00 "TRTve özel
Tv.Kanallan"
Veysel BATMAZ
Asu AKSOY
tsmetBERKAN
10 ARALIK SALI:
19.00 Bilim Dizisi:
"Bilim Umut Eleştiri"
Ünsal OSKAY
11 ARALIK ÇARŞAMBA:
19.00 Sanat Eserinin
Aniamı, Yorumu ve
Değerlendirmesi:
"Schapenhauer'da Aşk ve
Sevgi, Picasso'da Kadın"
ErolCOŞKUNER
18.00-20.00
MıksDavışArusına
Trompet Öksıiz Kaldı"
Düz-.Erol PEKCAN
(Cafe-Foycr-Bar)
12 ARALIK PERŞEMBE:
19.00 "Fesüvallerdc Türk
Şineması"
Ömer KAVUR
Tunç BAŞARAN
13 ARALIK CUMA:
19.00 Günlerin Götürdüğû:
20.00 Bilsak Tiyatro
Atölyesi: "İşte Baş tşte
Gövde tşte Kanatlar"
14 ARALIK CLMARTESt :
Genç Tiyatrocular
Seminerleri:
"Tiyatroca Konuşmak"
Yön: Haluk Şevkci
ATASEVEN,Cevai
ÇAPAN.StbelPEKÇE
Konuk:
ZehralPŞtROCLU
Latince Çalışmalar
Salı-Perş. 1930-21.30
Görsel SanatAlölyeleri
Mehmel GÜLERYÜZ
yöneıiminde(Pcr. - Cuma)
Fotoğraf Çalışmaları
M. Ziya ÜLKENCtLER
yöneümindc
Seramik Çalışmaları
KadriyeEzel Ağaoğlu
SaU-Perşembe-Cumanea
Zerrin AKGUN
(Pctş, 18.30-19.30)
BtLSAK FINDIKLl
Cafe-Bar-Restaurant
Rezervasyon:
152 3868-152 0130
Cafe-Foyw-Bar(GJriş)
12.00-00.30
AfricanCafe-Bar(5.Kat)
Pazartesüeri öğrcncigünü
Çarş.Perş.-ErkinKORAY
Cuma-Gımanesi Pany
bilsak, sıraselviler cad.,
soğancı sok. 7 cihangir
143 28 79-99