22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 8 ARALIK 1991 UZAKİAKIN OKAY GONENSIN Zehir Eğer ortada herhangi bir kasıt yoksa, kötü ya da yabancı madde kanşmış bir kahveden kuşkulanıyorsak, başka bir toplumsal sorunumuzla karşı karşıyayız demektir. Zehir, yüzyıllar boyunca saray politikalarının etkili bir sila- hı oimuştur. Nice soylu kişınin yaşamı zehirle son bulmuş ve böylece bırinin iktidarı güçlenmiştir. Fazla zehir kullanan Roma soylularından bir hanımın insanları zehirleyip. suçu başkasının üstüne atarak oynadığı oyunlar, Osmanlı padışah- larının tadıcılarının öykülerı tarıh kitaplarının heyecanlı say- falarında duruyor. Zehir, kıskanç kadınlann öç alma aracı olarak magazin say- falarında zaman zaman boy gösterir. Ama daha da çok yan- lışlıkla içilen böcek ilaçlarıyla zehirlenen ınsanlara alışığız- dır. Ve zehir sonunda iç politikamızda tuhaf bir bıçimde yeni- den ortaya çıktı. Soru basit: Komutanlar kasıtlı olarak zehirlenmek istendi mi? Buna verilecek her iki yanrt da vahım. Eğer ortada herhangi bir kasıt yoksa, kötu ya da yabancı madde kanşmış bir kah- veden kuşkulanıyorsak başka bir toplumsal sorunumuzla kar- şı karşıyayız demektir. Bayat bırkahvenin ardından çıkan bu gürültü bırçok şeyı ye- _ ^ _ _ ^ _ ^ _ _ ^ _ _ _ ^ _ ^ nıden düşünmemızı sağlamalıdır. Ama gerçekten polı- tik bir terör eylemi var- sa... Terörü tam anlamıy- la soyutlayacak gerçek bir barışmanın ne ka- dar acil olduğu da her iki durumda çıkacak kesin sonuçtur. Barışmak eylemi her zaman belli bir işbirhğı, yakınlık, bü- tünlük kavramlarını içerır Türkıye'nın gündemını zorlayan bu barışmanın anlamı dış çevre koşullarıyla daha da buyük bo- yutlara ulaşıyor Sovyetler Bırlıği'ndeki çözülmenın Türkıye'ye taşacak so- nuçları tam olarak hesaplanamıyor. Yugoslavya'nın kanlı çözülüşü, Avrupa Topluluğu'nun iç iliş- kilerınin görünürdeki en büyük zehıri durumuna gelmıştır. Avrupa Topluluğu'nun 12 ülkesı, yarın tek para ve tek dış -politika ile savunma politikası Icın bir araya gelerek büyük bir adım atacak. Tek bir Merkez Bankası... Tek bir para bırımi... Aynı dış po- litika... Aynı savunma politikası... Bu çerçevede ilerleyen Av- rupa birliğinin karşısında bugun ılk sıkıntı ıç savaşını yaşa- yan Yugoslavya'dır, büyük sıkıntı da çozülüşünu yaşayan Sov- yetler Bırliği... Ama Avrupa kendi büyük barışmasını yaşa- maktadır Bu büyük "barışma" Türkiye'nin "zehır"den arınmış iç ba- rışmasını daha da acılleştirmektedir. Tek dış politika oluştu- racak Avrupa'nın Türkıye'ye yönelik tutumunu ya da baha- nelerinı elinden alacak bu barışmadır Her düğün davulunun sesıne, bıraz daha yıyecek bulmak hevesıyle seğırten it, hıkâyenin sonunda dili dışarıda catla- yarak ölür. iç ve dış politika becerikliliğı tutarsızlığa donüşe- rek böyle bir dili dışarıda seğirtmeyle kanşınca elde kalan bir sorunlar yumağı olur. Kaynaşan Avrupa ıle çözülen Sovyetler'e karşı yürütülecek tutarlı politikalar iç barışma ekseni üstüne oturursa yuma- ğın en önemli düğümü çözülmüş olacaktır. Zehırli kahve olayı ya da masalı bir ayna gibı kendımizi ken- dimize gösterdi. İş, zehiri tükürmekte. Ysutsyı Savuıımak Türkiye, ilkokullardan başlayarak bilgisayarlan yaygınlaştırmadan önce çocuklannave insanlarınaalfabeyi,yazıyazmayı, yazıokumayı öğretmelidir. ÖZDEMİR İNCE Şair ve Yazar Jean Cazeneuve'ün 1970 yılında yayımlanan "Les Pouvoirs de la Television" adlı kitabı şöyle başlar: "Şan ve şöhretın tam doruğunda bir intihar. Birçok olası amaç arasında ko- numlanmayı başaramazsa sosyolojinin başına gelecek olan budur." Jean Cazeneuve olası amaçlar arasında şunları yazıyor: "Betimle- mek ve açıklamak, eleştirmek ve tartışmak, önceden kestirmek ve belki de ol?cağı önceden bilmek." Kanımca bunlar yalnızca sosyoloji- nin değil, fakat kendilığinden toplumsal bir işlev yüklenmiş edebiyatın, felsefenin ve bili- mın. dahası "ınsan'"ın sorumluluk payma düşen işler. Teknoloji ve onun uygulama ve kullanımla- n karşısında insanın gözü kamaşmış durum- da. însan teknolojiye hâlâ alışamadı; sinemaya ilk giden, ilk kez tren ya da uçak gö- ren insan şaşkınhğını hâlâ uzerinden atama- dı; teknolojinin ileriye doğru attığı her adımın kendisini doğallığından, doğal çevresinden kopardığının hâlâ farkına varamadı. Bir bilim adamının, bir toplumbilimcinin, bir yazann, hatta bir gazetecının ağzından şu cümleyi duymak nasıl da şaşırtıcı: "'Bir gün gelecek gazeteler görselleşecek, edebiyat CD'- lere geçecek, romanlar kasetleşmeye başladı bile." Safyürek gelışmecılığın bir yansıması olan bu düşünce, insanın yazgısını tehdit eden toplumsal değişimlerin sanki bilincinde bile değil. Görsel-işıtsel teknık olanaklann ınsanlığın yaranna kullanılmasına hıç kuşkusuz kimse karşı çıkmak ıstemez. Ama görsel-işitsel tek- nık olanaklann "'yazı"nın yenni almaması koşuluyla. Çünkü yazı yalnızca bir iletişim aracı değıl, aynı zamanda bir düşünce olanağı, bir düşünme ortamıdır: insanın düşünme dü- zeneğine özel bir biçım verir, en azından algı- nın değerlendirilmesını olanaklı kılar. Görsel-işitsel algı eşzamanh etkisi dolayisıyla insana düşünme olanağı tanımaz neredeyse, çünkü insan zıhni bu sırada edılgendır. Edilgen zihin Edilgen zihin, algılamanın herhangi bir anı- nı durdurup degerlendirme, tartışma ve eleşti- ri olanağından yoksundur görüntü ve sesin hızı karşısında. Bu hız, mesajı degerlendirme ve eleştiri karşısında korur. Gazete ve kitabın yerini görsel-ışitsel aracının aldığını düşüne- lım: O zaman insan dili yazılı boyutlannı yitı- recek, dilin zenginliğı olan engebeler, yananlamlar, çağnşımlar, görsel-işitsel aracı Upkı bir greyder gibi yükseklikleri tıraş edip çukurlan dolduracağı için ortadan kalkacak ye dil çizgiselleşecektir. Görkemli bir şiirsel imgeyi, carpıcı bir roman cümlesini ahmlayan okurun. bir an durup bu algıyı imgeleminde mayalandırmasmın hazzı ortadan kalkacak- tır. Bu ancak bir başlangıç: Daha sonra insa- nın zihinsel yapısı da değişecektır. Oysa okuma eylemi, sevişme eylemi kadar bıreysel- dir. ıçe dönüktür. en azından onun kadar düşünsel ve duygusal yoğunlaşma ister Oku- ma eylemi ve sevışmenin zaman ölçeği saniye, dakika ve saat değüdir, görünmez çarpanlan, eksileri ve artılan vardır. Üstelık bu sonsuz za- manın efendısıdir yazıyı okuyan insan. Görsel-işitsel algılamanın yazının yenne geçmesi yeni bir insanın oluşumuna yol aça- caktır. Ama nasıl bir insan? Sözcüklerin çoğul anlamlarını tek anlama indirgemiş, dilin ya- nanlamlarmın zenginliklerinden yoksun, dilin içsel boyutlanna yabancı bir insan; yani bir in- san değıl, insanın geldiği yolun ters yönüne giden bir robot-insan Giderek uzaktan yön- îendirilmeye. yönetilmeye karşı savunmasız kalarak bireyliğıni, bıreyselliğini yıtiren. yıti- recek bir tutsak. Gelişmişiik dlçusû Bir ülkenin eriştiği gelişmişiik düzeyinin öl- çüsü, kişi başına düşen otomobil. televizyon. video, buzdolabı vb. sayısı değildir; o ülkede yayımlanan gazete ve kıtaplann sayısı ve bun- lann kişi başına düşen oranlandır. Fizik, kimya. biyoloji laboratuvarlannın sayılan ve bunlann sunduğu olanaklar: hastane sayısı kadar tıp araştırma merkezlerinin bilimsel dü- zeyleri de gelişmişliğin bir başka göstergesi sayılır. Bu nedenle yazılı basın ve edebiyatın, temel bilimlerin, görsel-işıtsel araçlar karşısında kendilerini savunmaları, gerçekte insanın yaz- gısının ve geleceğinin savunulması anlamına gelir. İnsanı insan yapan felsefi düşünce üret- me yeteneği de yazının alan yitirmesiyle birlik- te giderek gerilevecekür. Bilim. felsefe ve edebiyatın özgür ve bağımsız düşüncenin üç temel direği olduklan düşünülecek olursa "yazı"yı yitiren insanlığın geleceğini tehdit eden tehlıkenin büyüklüğünü fark etmemek mümkün müdür? Görsel işitselin erdemi Bilim adamlan, belkı görsel-işitsel aracın er- demlerini şavunabilirler. Ama yazıh basının içine düştüğü kımlik bunalımını görüyoruz. Yazılı basın, armağanlar dağılarak. televiz- yonlaşarak bu bunalımdan çıkamaz. Yazıh basının bakar a değil, okar'a gereksinimı var. O halde kendini savunmak içın, mevcut oku- runu koruyup daha fazlasını kazanmak ıçin yazıyı savunmak zorunda. Bunun için gazete- nın gazeteleşmesi . dergının dergifeşmesi zorunlu. Yazılı basın, edebiyatın yardımı ol- madan kendisini komyamaz; yazıya dönme- den ıçine düştüğü bunalımdan kurtulamaz. Edebiyatın, gazetelenn ve dergilerin yenık düştüğü toplumlann. bu toplumlann bireyle- rinin. Gutenberg toplumu niteliğini konıyan toplumlar ve bu toplumlann bireylen karşı- sında bir alt sınıfta kalacaklannı, bir alt sınıfa düşeceklerinı düşünüyorum. Türkiye böylesine yazgıdan kurtulmak ısti- yorsa, ilkokullardan başlayarak bilgisayarlan > aygınlaştırmadan önce çocuklanna ve insan- lanna alfabeyı, yazı yazmayı. yazı okumayı öğretmelidir Çünkü bilgisayar kullandığını sanarak ve "Tommiks'" okuyarak çağı yaka- lamanın olanağı yoktur. PARİSTEN SELÇUK DEMİREL OPR. DR. OSMAN OYMAK j Plastık \e Rekonstrüktıf Cerrahı j Estetık Cerrahi. Okulopbbtık Cerrahi. ! Yüz Felcı Cerrahisı i L'zmanı Abdi Ipekvi C.jddesı ""14. Arman Palas Kat S. \ı$antaşı Tcl 2*" ı>3 01. 241 "5 43 Falc; 240 S9 04 SAHİBİNDEN ÇINARCIK'TA ARSALAR Marmara sahılınde.Çınarcık.Koruköy.Esenköy'de satılık arsalarım varrf'r Parseller ifrazlı. ımarı Çınarcık Beledıyesince 2-3-5 kat olarak verılmıştır. Derhal inşaata başıanabılır. Arsa- larım müstakıl tapulu, 240-480 m2 büyüklüğunde konumuna göre 24 ıle 80 milyon lıradır. Ûdeme kolaylığı yapıyorum. Arsa- lar denız manzaralı çevre ormanla kaplı olduğundan, nefıs bir hava ve görüntu mevcuttur. 3-5 arkadaş bırlikte hareket ederek bırkaç daırelık arsa alabıleceğınız gıbı. 10-20-30 uyelık koope- ratıfler ıçın ımarlı yerlerım de vardır. " Veli G6ç«r - Kaya Gazi- notuÇarşıtı - Çınarcık" adresine yazarak tanıtıcı broşür, takvı- mımi ısteyebilırsınız. Ziyaretlerinızi bekler. saygılar sunarım. Çın«rcıM9 193)58800-56801 lst.:(1) 51373 63-51374 27 Veli Göçer KÜTAHYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİ Esas No: 989/232 Karar No- 990/123 Hırsızlığa teşebbus suçundan saruk Sıvas Gürün Fettahağa Mah. Nuf. kayıtb Mehmet Cahit ve Meryem'den olma 1974 Klu CENGİZ KARCI hakkında TCK'nun 491 ' ilk -son, 61, 65/3, 522/1, 2253 s.k. 12, 647/4, 2253 s.k. 38. maddelen gereğince 100.000 TL ağır para ce- zası ile tecziyesine karar verilmiş ve verilen ceza tecil edilmiş olmakla ve sanık yapılan bütün araştırmalara rağmen sanığın adresi meçhul kalıp karar tebliğ edilemedığınden ışbu ilanın yayımlandığı tarihte sa- nıga tebliğ edibniş sayüacağı ve temyiz edilmedigi tafcdirde 15 gün sonra kesinleşeceği ılanen tebtiğ olunur 20.11.1991 K0RUMA MERKEZI Bu binada, beş bini askın uzman, doğaya zarar vermeyen otomobillerin tasarımları uzerınde çalışıyor. Her yıl mılyonlarca mark, doğayı korumak için harcanıyor. Otomobillerde kursunsuz benzin kullanı- mını sağlayan katalizatorler burada gelişti- rıldı. Ayrıca, otomobillerin atık gaz oranı da mınımumda. Gürültüyü önleme çalışmaları sonucunda. otomobıller evdekı mikserlerden bile sessız çalışıyor: Şu anda 69 desibel ve daha da azalacak. "Air-conditionıng" sıstemlerinde ozon taba- kasına zarar vermeyen gazlar kullanılıyor. Üretim yontemleri ve kullanılan malzeme- ler de cevreyı korumaya yönelik. Örneğın frenlerde, asbest gibi insan sağlığına za- rarlı bir madde artık kullanılmıyor. Üretim- de harcanan su minımum düzeyde. Oto- mobillerin parcaları, %80 oranında yenıden değerlendirılebılıyor (Recyclıng). Bu yön- temlerle atık madde olusması önleniyor, kaynak tasarrufu sağlanıyor. Bu binada, çevre dostu BMW Otomobilleri gelıştırılıyor. Bu bına, BMW Araştırma Geliştirme Merkezi. BORUSAN OTO BMW Türkiye Genel Mumessili Meclısı Mebusan Caddesı 103, Salıpazan 80040 Istanbul Tel. (1) 152 44 05
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle