14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 ARALIK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Dıyarbakır'da mıtın Hükümet, GüneydoğırdaANKARA (Cumhuriyet Bü- rosa) — Başbakan Süleyman Demirel ile Başbakan Yardım- cısı Erdal İnönü, Güneydoğu somnunu yerinde incelemek amacıyla bugün bölgeye gidi- yorlar. SHP'nin bölge milletve- killerinin itirazları üzerine De- mirel ve lnönü'nün gezi progra- mı son anda değiştirilerek mi- tingler eklendi. Demirel ve tnö- nü, bugün Diyarbakır'da halka hitap edecekler. Demirel ve înönü'nün, hükü- metin kurulmasından sonraki ilk Güneydoğu gezisine, Genel- kurmay Başkanı Orgeneral Do- ğan Göreş, tçişleri Bakaru tsmet Sezgin, Adalet Bakanı Seyfı Ok- Uy, Milli Savunma Bakanı Nevzat Ayaz ve insan haklanyla görevli Devlet Bakanı Mehmet Kahraman ile her iki partiden baa milletvekiUeri de katıhyor- lar. Liderlerin THY'ye ait özel bir uçakla yapacaklan Diyarba- kır gezisinde Olağanüstü Hal Bölge Valiliği de ziyaret edile- cek. Burada verilecek brifing sonrasında Jandarma Asayiş Komutanlığı ziyaret edilecek. Ardından Demirel ve İnönü hal- ka hitap edecekler. Daha sonra Siirt'e geçecek Koalisyon programında GüneydoğuHükumet, Güneydoğu'daki terörü ön- lemeye kararhdır. Bunun için de demok- ratik rejim içerisinde kalarak, Olağanüstü Hal ve Bölge Valiliği düzenlenmesi ve ko- ruculuk sistemi gözden geçirilerek, Silahh Kuvvetlerimiz ve diğer güvenlik güçleri- miz arasında komuta, karar ve uygulama birliği sağlanacak. — Sucsuz yöre halkma şefkaüe davra- nılacak, devletle halkın güven bağı yeni- den kurulacaktır. — Soruna, demokratik hukuk devleti içerisinde çözüm bulunacaktır. — Çağımızda silahla, şiddetle, terör yolayla hak eide etroe dönemi kapanmış- tır. Günümüz koşullan, haklann elde edilmesi ve yaşatılması için ortak banş- çıl kurnmlar ve kurallar oluşturmnştur. — AGİK ve Paris Şartı, ülkeler ve halklar için küresel düzenler, haklar ve özgürlükler getirmiştir. Bu kurallar, söz- leşmelerin imzacı tarafı olarak Türkiye için de uyulması gereken kurallardır. — Şiddet ve terör yolu ile devietin var- hğına ve demokratik otoritesine saldın, insan hak ve özgüriükleri çercoesine gi- remez ve kabul edilemez. — Yurttaşlarımız arasında kültür, dü- şünce, inanç, dil ve köken farkları olma- sı doğaldır. Böyle bir ceşitlilik, demok- ratik ve üniter devlet için bir zaaf değil- dir. Bir üniter yapı içinde çeşitli etnik, kültürel ve dile ilişkin kimlik özellikleri özgürce ifade edilebilecek, özenle koru- nabilecek ve rahatça geliştirilebilecektir. — Ülkemizde uloslararaa anlaşmalarla kabul edilen azınhldqr dışında hiçbir yurttaşımız aanlık degildir. Türkiye'de herkes eşittir ve birinci sınıf vurttaştır. Ancak devietin resmi dili, bayrağı, sim- geleri, sınırlan ve Türkiye CumhuriyerJ- nin bükümranlık haklan her tiirlü tarbş- manın dışındadır. — Bölgenin kalkınması, yaşam şartla- ruıın iyileştirilmesi, bozuİan dengelerin düzeltilmesi, haksızlıklann önlenmesi, politikalanmızın vazgeçilmez temelini oluşturacaktır. Doğu ve Güneydoğu için genel ve bölge kalkınma planlan çerçe- vesinde özel bölgesel kalkınma planı ha- zırlanarak uygulanacaktır. olan liderler, burada da bölge komutamjle valiyi ziyaret ede- cekler ve düzenlenen mitinge katılacaklar. Helikopterle Di- yarbakır'a dönerek Kültür Sa- rayı'nda düzenlenen toplantıya katılacak olan Demirel ve İnö- nü, ertesi gün de Mardin, Şır- nak ve Batman'da incelemeler- de bulunacaklar. Gezi programında önce mi- tinglere yer verilmemesi, SHP'nin bölge milletvekillerinin tepkisine yol açtı. HEP köken- li Mardin Milletvekili ve TBMM, İnsan Haklan Komis- yonu Başkanı Ahmet Türk, Cumhuriyet muhabirine, dün öğle saatlerinde, "Bu gezi prog- ramı halka açık degU. ValUikler ve tugay komutankklan ziyaret ediliyor. Eğer amaç yetkiülerle görüşmek ise onlar buraya da çağrdabilirdi" dedi. Türk, söz- lerini şöyle sürdürdü: "Bu program halkta şaşkın- lık yarattı. Halk lurgın. Program böyle olmasaydı, be- yecanla karşüayacaklardı. Ama şimdi bilmiyorum. Bölge millet- vekilleri de geziye katümanın anlamı olmadığına karar vcrdi- ler. Bölge halkının sorunlarını anlatabilmek için yaptıklan ha- arlıklar boşa gitti. Bu gezinin bölge halkının sorunlanna açık olması gerekliydi." SHP Meclis grup yönetiminin de liderlerden önce bölgeye gi- derek rapor hazırlamakla görev- lendirdikleri milletvekiUeri Zü- beyir Aydar (Siirt), Salman Ka- ya (Ankara) ve Mahmut Kılıç (Adıyaman) dün sabah bölgeye gitmekten vazgeçtiler. öğleden sonra bölge milletvekilleri Erdal İnönü ile görüşerek program konusundaki görüşlerini aktar- dılar. lnönü'nün Demirel ile te- lefonla görüşmesinden sonra programda düzeltmeler yapüdı ve sorun çözümlendi. Anlaşmazlığın giderilmesin- den sonra milletvekilleri, öğle- den sonra Gaziantep uçagıyla bölgeye hareket ettiler. Bu mil- letvekilleriyle birlikte, lnönü'- nün yemin törenindeki tavn ne- deniyle SHP'den istifa etmesi- ni istediği Diyarbakır Milletve- kili Hatip Dide'nin de gittiğı öğ- renildi. Demirel ve lnönü'nün iki günlük gezisinden sonra Güney- doğu sorunu TBMM gündemi- ne gelecek. Hükümetin öncelikli sorun olarak kabul ettiği Gü- neydoğu sorunu konusunda, DYP, SHP ve ANAP gruplan- nın ortak genel görüşme öner- gesi, önümüzdeki hafta TBMM BaşkanlığYna verilecek. Üç partinin grup başkanve- killerinin hazırlayacaklan genel görüşme önergesinin, önümüz- deki hafta perşembe günü genel kurulda ele alınabileceği belir- tiliyor. Meclis'te Güneydoğu konu- sunda yapılacak genel görüşme, televizyondan da naklen yayım- lanacak. Liderlere ha&rlık Diyarbakır konuşmak istiyorDİYARBAKIR (Cumhuriyet Börosa) — Güneydoğu Bölgesi, Başbakan Süleyman Demirel ile Devlet Bakanı ve Başbakan Yar- dımcısı Erdal tnönü'nün bugün başlayacak gezisine hazırlanıyor. Gezi kapsamındaki illerde, çeşit- li kitle örgütleri, Güneydoğu'- nun sorunlannı liderlere anlata- bilmek için yoğun çalışmalar ya- pıyor. Gezinin ilk durağı olan Diyar- bakır'da dün belediye araçlan, gün boyunca kent halkma ho- parlörlerle liderlerin gelişini du- yurdu. Diyarbakır Barosu, In- SHP'li Türk: Özal'ın beyanı talihsizlik ANKARA (Cumhuriyet Börosa) — Cumhurbaşkam Ttargnt Özal'ın "Eskişehir Cezaevi'nin kapatılması ka- rannın gözden gecirUmesi"ni istemesi ve terörün tımanışı- nı özendirdiği yolundaki be- yanları tepkiyle karşılandı. Devlet Bakanı ve Hükumet Sözcüsü Akın Gönen, konu- ya insan haklan açısından yaklaştıklarını söyledi. TBMM İnsan Haklan Ko- misyonu Başkanı Abmet Türk de özal'ın değerlendir- mesini "talihsizlik" olarak niteledi. SBP Genel Merke- zi'nden yapılan açıklamada ise "Özal'ın beyanlan işken- ce yapanlan cesaretlendirici ve kışkırtıcı nitelik taşımak- tadır." denildi. Devlet Bakanı Akın Gö- nen, Cumhurbaşkam özal- ın sözlerini yanıtlamak iste- mediğini belirterek "Gerek koalisyon protokolünde, ge- rekse programımızda insan haklan konnsunda pekçok söz var. Bunlan yerine getir- meye çalışıyoruz." dedi. İn- san Haklan Komisyonu Baş- kanı Ahmet Türk de terör olaylan ile Eskişehir Cezae- vi'nin kapatılması arasında bağ kurmanın doğru olmadı- ğım belirtti. san Hakları Derneği Şubesi, meslek odalan ve sendikalann oluşturduğu komisyonlar da Güneydoğu sorununu aktarabil- mek için çalışmalar yaptdar. Kitle örgütleri temsilcilerinin Demirel ve İnönü ile görüşebil- mesi için de dün yoğun bir tele- fon trafiği yaşandı. Bu konuda, özellikle SHP'li bölge milletve- killerinden aracı olmalan için yardım istendiği belirtiliyor. Bu arada, Demirel ve inönü 1 nün yapması beklenen açıkha- va toplantısı için, faili meçhül ci- nayetleri ve insan haklan ihlal- lerini kınayan pankartlar hazır- landı. Bazı yurttaşlann da bder- lere iletebilmek umuduyla dilek- çeler hazırladığı öğrenildi. Türk-lş 7. Bölge temsilcisi Fahri Altunkalem, bölge halkı- nın beklentisini şöyle dile getir- di: "tnönü ve Demirel eger Gii- neydogu'ya paşalar ve valilerie göriişmeye geleceklerse hiç gel- mesinler. Bn insanlan Aokara- ya da çagınp göriişebilirier. Hii- kftmet, hallu mutlaka dinkme- lidir. Sorunlar halkUn ayn çö- ziilemez." Sorunlar yumağı Güneydoğu'da çözüm bekle- yen sorunlann başında can gü- venliği ve insan haklan ihlalleri geliyor. S bini aşkın özel tim, 20 bine yakın geçici köy korucusu- nun görev yaptığı Güneydoğu- da, 20 ekim seçimlerinden bu yana, aralannda güvenlik güç- lerinin de bulunduğu S0 kadar yurttaş yaşamını yitirdi. llçe ve karakol baskınlan yoğunluk ka- zandı. PKK militanlan, artık bölgede 150-200 kişüik gruplar halinde eylem yapmaya başladı- lar. Son bir ay içinde, kepenk kapama gibi kitlesel eylemler sü- rerken Vedat Aydın olayında ol- duğu gibi faili meçhül cinayet- ler birbirini iziedi. Resmi plakah bir araba ile alındıktan dört gün sonra kurşunlanmış cesedi bulu- nan lsmail Hakkı Kocakaya, bu tür cinayetlerin son kurbanı ol- du. Yülarca PKK eylemleri, kontr- gerilla kaygısı ve devietin şiddet politikası üçgeninde yaşayan ve bu yüzden göç eden ya da göçe zorlanan Güneydoğu halkı, şim- di sorunlarını yeni hükümete anlatmaya hazırlanıyor. TERS SATRANÇ — Ümit Elçi'nin >önettiği Mem û Zin'de, lahlası ters konularak ovnanan bir satranç oyunu da var. 'Mem û Zin' yanıt bekliyorKültür Servisi — Türkiye'de jî^ kez bir sjnema.fılminirr' herhangi bir kesintiye uğramadan izleyici onüne çıkarılabilmesi için Kültür Bakanlığı'nın gorüş bildirmesi gerekti. Ünlü Kürt şair ve düşünürü Ehmede Xani'nin aynı adlı yapttından beyazperdeye uyarlanan "Mem û Zin" adlı film bir ay kadar Telif Haklan ve Sinema Mudürluğu bunyesindeki denetim kurullannda bekletildikten sonra, kına gecesi türküleri, ağıtlar ve ilahilerin Kürtçe olması nedeniyle Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın görüşüne başvurmaya karar verildi. Filmin Yapım Koordinatörii Aydın Sa>man, Telif Haklan ve Sinema Müdürlüğü'nün uzun süredir Kurtçe muzik kasetleri ve filmler konusunda "kendisini boşlukta hissetliğini", çareyi bu tur ürünlere izin vermemekte bulduğunu ileri surdu. Sayman,. "Müdürlük aylar önce, 12 Eylül yönetimi sırasında çıkanlan ve geçen >ıl \ururlukten kaldınlan yasadan sonra bakanlıga Kürtçe kaset konusunda nasıl tavır almaları gerektiğini sormuş. ancak o zamanki Kultur Bakanlığı vetkilileri Başbakanlık'tan ce\ap beklendiğini belirtmişlerdir" dedi. Sa\man, bakanlık \e Ba>bakanlık"tan aylardır göruş belirtilmediği için halen Kurtçe nıüzik kasetlerinin yasal olmayan yollardan ureıilip satıldığını belirtti. Ümit Elçi'nin yonettiği filmde başhca rolleri Meltem Doğana), Valçın Dümer. Halil Ergün. Füsun Demirel. Erdal Gülver, Levent Güner \e Eser Gira> paylaştılar. Filmde tanınmış kürt aydını Musa Anler de rol aldı. Senaryosunu Hamza Özbal ile Ümit Elçi'nin birlikte yazdıklan "Mem û Zin"in gorıintu yönetmenliğini Salih Dikişçi ustlendi, müziğini Mazlum Çimen hazırladı. DSP lideri fmksiyonlar ve bölücü örgütlerin SHP'yi bitirdiğini söyledi Ecevit: SHP oyları PKK'ya gittiKastamonu'da konuşan DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, SHP'yi "Kıratın kuyruğuna takılıp iktidar olmakla" suçladı. Ecevit, SHP'yi içerisindeki fraksiyonlar ile bölücü örgütler ve PKK'nın bitirdiğini öne sürdü. ERDOĞAN ER bugün TBMM'deki milletveki- dığı gibi baskılar da yapddtğını li sayunız 44) olacaktı" dedi. ileri süren Ecevit, "Bu iddialar SHP'yi "Kıratın kuyruğuna ortaya aülırken herkes şunu iyi takılıp iktidar koltuğuna otur- bilmelidir ki vatandaşın oya makla" suçlayan DSP Genel partilerin tapulu malı degildir. için "Kıratın kuyruğuna takılıp Başkam Ecevit, şöyle devam et- Bu böyle büinsin. Onlar bana iktidar koltuğuna oturdular" ti: "SHP'ye verilen oylar faşist diyerek suçlamaktadıriar. KASTAMONU — DSP lidC- biçiminde konuştu. PKK'ya gitmiştir. Ama hâlâ Ama ben öyle bir olgu içinde n Bülent Ecevit, "SHP'ye veri- Konuşması sık sık alkışlarla SHP-DSP birieşmesinden konu değilim. Üstelik beni Kürt diiş- len oylar PKK'ya gitti. Hâlâ kesilen DSP lideri Ecevit, 20 ediliyor. Bu hiçbir zaman müm- manı olarak ilan ettiler. Ben SHP-DSP birieşmesinden konu Ekim seçimlerüıde partisine ver- kün olmayacaktır. Çünkü SHP Türkiye'mdeki her vatandaşın ediliyor. Bu hiçbir zaman müm- dikleri destekten dolayı Kasta- içindeki franksiyoolar, bölücü özgürlük, demokrasi ve hürriyet monululara teşekkür etti. Ece- örgütler ve PKK, bu partiyi bi- içinde yaşayan insanlann yanın- vit, seçim sistemindeki adalet- tirmiştir. HEP, SHP'nin araba- dayım." sizlikten söz etti. Ecevit, "Biz sına, MÇP ve IDP, RP'nin ara- Ecevit, belediye başkam ada- DSP olarak bu seçimde 375 bin başına, DMP de DYP'nin ara- yı tsmail Üreten'e destek veril- oya karşılık bir milletvekili çı- bısan bindiler. Yoksa bunlar mesüıi istedi ve Üreten'i secme- kardık. Diğer partiler ise 37 bin hiçbir zaman yüzde 5 oy bile leri halinde belediyenin önder- oya karşılık bir milletvekili çı- alamazlardı." liğinde kendir ve sarmısak üre- kardılar. Şayet 1980 öncesi gibi SHP-DSP birteşmesi konu- ticiler için bir kooperatif kura- bir sistemle seçime gidilseydi sunda çeşitli iddialar ortaya aül- caklarım da sözlerine ekledi. kün olmayacakür. Çünkü SHP içindeki fraksiyonlar, bölücü örgütler ve PKK bu partiyi bi- tinniştir" dedi. Pazar günü yapılacak olan belediye başkanlığı seçimi için Kastamonu'nun Taşköprü ilçe- sinde coşkulu bir kaiabalığa hi- tap eden Bülent Ecevit, SHP PKK lideri, koalisyon hükümetinin iyi niyet gihşimleri için süre tanıyacağını söyledi Ocalan: Büyük eylemler yapmayacagız SEMÎH tDİZ BEKAA VADİSİ / KUZEY LÜBNAN — PKK bderi Abdullah Öcalan, koalisyon hükü- metine bir şans tanımak amacıyla şimdilik bü- yük eylem talimatı vermediğini söyledi. öcalan, Bekaa Vadisi'nde gizli bir mekânda bir grup Türk gazeteciyle görüştü. Abdullah öcalan'ın gazete- cilerle sorulu yamtlı konuşması şöyle: ÖCALAN — Gelişiniz vesilesiyİe duyurmak is- tediğim durumlar var. 92'de bizim açımızdan da Türkiye açısından da çok pahalı gelişmeler ola- cak. Aslında hükümete bir şans vermek, ki bu zayıflıgımızdan ötürü veya kış bastırdığı için de- ğildir, çok ciddi siyasi meseleler vardır. Bu açı- dan yeni hükumet iyi niyetle bir şeyler yapmak istiyorsa, gerekirse ateşkes durumlan değerlen- dirilebüir. Bir siyasi sorun var. Bunu tartışalım. — Bu nasıl bir zeminde gelişebilir? ÖCALAN — Yugoslavya'daki çözümün iyi ol- duğunu kimse iddia edemez. Yani Hırvat-Sırp ça- tışması. Şimdi bir Türk-Kürt çelişkisinde bunu da geride bırakacak bir gelişme Türkiye'ye ne ka- zandıracak? Kana kan, göze göz, bu yaklaşım bi- ze göre de biraz ilkel. Bunun yerine daha uygar yöntemleri denemek, cesur olmak gerekir. Katı Osmanlı merkeziyetçUiği çok şey kaybettirdi Türklere. Eğer daha yüzyılın başında bir federal yaklaşım çerçevesinde yaklaşılsaydı mevcut de- mokrasi kültürü, hatta ekonomik gelişmeler san- mıyorum mevcut durumdan daha geri olsun. — Federal bir çözüm mü öneriyorsunuz? OCALAN — Bence bu denenmeliydi. Uygun- du Türkiye'ye. Daha az şiddetle daha iyi siyasi sonuçlar almabilirdi. Şimdi bunu tekrar hatırlat- mamın nedeni şu: Günümüzün yoğun gelişme- leri biliyorsunuz adem-i merkeziyetçiliğe doğru. Türkiye de etkisi altında kalmıştır. — Kürt kökenli mfllervekUlerinin Meclis'te çı- kışlan oldu ve tepkiyle karşılandı. Bazı çevreler bunu taktik hatası olarak değerlendirdi. ÖCALAN — Haj»r, bu abartıldığı kadar önemli değil. Resmi politikanın temsilcilerine şu- nu söylüyonım. Çok ciddi bir sorunu son dere- ce basit şeylerle mahkûm etmekle neyi kazana- caksınız? Biraz demokratik olunsa güler geçer- ler. Kendine güvenen bir ulus, biraz demokrat bir ulus olmaya karar veren bir parlamento bu ba- sitliklere nasıl düşer? — Yani bir tarihsel hata vardı divorsunu/. ÖCALAN — Bu tarihsel gelişmenin köklü bir gelenek olduğunu söylüyonım. Türkiye Cumhu- riyeti'nin temel iç ve dış politikasını bağlıyor di- yorum. Hikmet Çetin de buna alet olmuştur. — PKK'nın Dev Sol'la yaptığı bir anlaşmadan söz ediliyor. Dev Sol, PKK'nın bir şehir içi uzan- tısı mı? ÖCALAN — Genelde ortaya çıkardığım or- tam türü solu biraz nefes alır duruma getinniş- tir. Ama Dev Sol'a çok bilinçli bir görev verdiği- mizi söylemek mübalağalıdır. Dev Sol'un bizden güç aldığı doğrudur. Ama bizim gidin şu şu şun- lan öldürün demek gibi bir talimatımız yoktur. Bunu çok açıkça belirtiyorum. Biz bunları iyi kullanabilirdik. Türk solu bir hayli geri. Dev Sol diyorsunuz. Çok çatapatlar, terörist mi diyelim artık. Çok ilkeller. Tipik terör kelimesinden bi- raz bu mu anlaşılmalı? Bizim durumumuz fark- lı. Bizim için şiddet, politikanın basit bir aracı. — Hükümeti şu anda zorlamayacağınızı çağ- nştıran ifadekr kullamyorsunuz. Bu eylemleri as- kıya alacağız mı demek? ÖCALAN — Aslında bu konuda henüz net- leşmiş değilim. Nasıl ki hükümetin bu konuda bazı arayışları sürüyorsa. Bir müddet d<tha so- luklu bakmak istiyorum. Büyük eylem talimat- ları, şimdi vermiyorum. Diyonım ki büyük şe- hirlerde bırakın şimdi zamanı değil. Bunu söy- lerken kötüye kullanılmaması gerekir. Ateşkes yapıyor veya eylemden vazgeçecek anlamma gel- mez. Birtakım siyasi gelişmeler oluyor. Birtakım adımlar atılmak isteniyor. Bunu ciddi olarak bo- zacak siyasi eylemden ben fazla sonuç beklemi- yorum, doğru değil diyorum. Böyle bir yaklaşım içindeyiz. Çok büyük eylemler düzenlemek, özel- likle hükümete yönelik düzenlemek bence isabetli bir tavır değil. — Peki Almanya? ÖCALAN — Almanya, PKK'yı destekliyor- muş. İnsaf sahibi olmak lazım. Almanya aslın- da Türkiye gibi bizimle uğraştı, kendine göre kü- çük hesaplan var. Bazı sorunlan var Kürt mese- lesinde. Yardun değil, kendilerine göre bir Kürt şeyi oluşturmak istiyorlar. Işbirlikçi oyun yani. Ona gelmedik. Almanya bizimle, yakında ilişki- ye geçmek isteyebilir gibi geliyor bana. — Burada Yunanistan'la ilişkileriniz de var. Gelen milletvekilleri var. ÖCALAN — Evet. Eski bir bakan da geldi, milletvekilleri geldi. Işte her partiden geldiler. BAŞKENTTEN AHMET TAN DYP'de Kavga Cindoruk arasında değil, Cindoruk ile Demirel arasında. Cindoruk, DYP'nin ilk "lideri." Demirel ile arasında tam bir"aşkvenefret"ilişkisi var. Birbirlerinden vazgeçmeleri de zor, • birbirierine tam sadakat göstermeleri de. Cindoruk, yanndan başlayarak beş gün, "Cumhurbaşka- nı vekili" sıfatı kazanıyor. Bakan Barutçu'nun, ağzını çabuk tutup, söyleyeceklerini dün söylemesi, belki de bu yüzden... Yoksa, "Cumhurbaşkanı'na hakaret suçu" işlemiş olacak- tı. Bakan Barutçu barut gibi. Ama bir yandan da çok tedbir- li. Söylediği "aşağılık kompleksli, müfteri, ikiyüzlü" gibi söz- ler, Cindoruk'u belki yeterince acrtmaz diyerek bir de 20 mil- yar lira tazminat istiyor. Dün ceza hukukçuları ile konuştuk. Barutçu'nun, "6 milyar lira kumar borcu var" sözleri ne- deniyle Cindoruk'tan bu tazminatı alabileceğini söylüyorlar. Ama, ekliyotiar: "Cindoruk da Barutçu'dan dünkü hakaretleri nedeniyle, benzer bir rakamı alabilir." O zaman, taraflar "tapi" olur. Geriye; partinin, hükümetin ve Meclis Başkanlığı maka- mının aldığı yara kalır. Demirel, bu yarayı sarabilir mi? Dün konuştuğumuz kimi DYP'li bakanlar ve milletvekille- ri, Demirel'in çok zorlanabileceğinı söylediler. Çünkü, asıl sıkıntı, Barutçu ile Cindoruk arasında değil, Cindoruk ile Demirel arasında. Cindoruk, DYP'nin ilk "lideri." Demirel ile arasında tam bir "aşk ve nefret" ilişkisı var. Birbirlerinden vazgeçmeleri de zor, birbirierine tam sadakat göstermeleri de Cindoruk, baştan beri partinin "ikinci adamı" görüntüsün- de. "İkinci adam" kurumuna aklı ve ruhu fazla yatkın olma- yan Demirel, bu yüz- ^ — ^ ^ ^ _ _ _ den cindoruk'u öte- Asıl sıkıntı, Barutçu ile den ben denetim al- tında tutmak istiyor- du. Yıllardır yazgı birli- ği etseler bile ikisinin üslupları çok farklı. Hele Demirel, kendi- sini yeniledikten son- ra bu üslup farkı daha da belırginleşti. Partide yaygın ka- naat şu: Demirel, bu üslup farkı yüzünden, parti- de ve hükümette ken- disine başağrısı vere- bileceğini düşündüğü " ^ ~ " ~ ~ " ~ " * " ~ ~ ~ ~ için Cindoruk'tan "kurtulmak" istedi. Ve onu "TBMM Başkanı" seçtirerek "nötralize" etti. Gerçekten de TBMM Başkanlığı, devietin en tepesindeki iki numaralı makam. Ama etkin bir siyaset adamı için kızak niteliği taşıyor. Çünkü, Meclis Başkanı'fiın anayasaya göre cumhurbaş- kam kadar "tarafsız" olması gerekiyor. Partisinin faaliyetlerine katılamryor. Meclis oturumlarını yö- netmediği zamanlar da oy verme hakkı bulunmuyor. İşin ilginci, "kızağa" alındığı ıddıalarının etkisinde Cindo- ruk'un kendisi de kaldı. Daha seçildiği gün, "Ben otel teşrifatçıbaşısı değilim, frak giymeyeceğim" demesi, bu yüzden. * Cindoruk, "parlamenter demokrasinin ruhani lideri" olma- yacağını, olanakları zorlayarak siyaset yapacağını açıkça ima ediyordu. Cindoruk'u buruklaştıran bir başka konu daha var. Koalisyon oluşturulurken ikinci adam gibi çalıştığı için De- mirel'in kabineyi hazırlarken kendisine danışacağını bekle- mişti. Ama lideri bunu yapmadı. Üstelik kabineye öteden beri, Cindoruk'un fazla sempati duymadığı tüm isimleri aldı. Cindoruk da bu isimlerle ilgili görüşlerini, makam odası- na girip çıkan herkese "sohbet olsun" diye anlatmaya baş- ladı. Önceki gün Cindoruk'un başına, eski selefi Akbulut'un ba- şına gelen geldi. Akbulut da böyle bir sohbette, gazetecilere, Özal için "Otur oturduğun yerde be adam" türünden, içten kanaatlerini ifa- de etmişti. Gazeteciler de bu sohbeti, gazete okurları ile paylaşma- ya yönelince, kıyamet kopmuştu. Aynı olay Cindoruk'un da başına geldi. Gazeteciler, onun "sohbeti"nı de haberleştirince, ortaya 20 milyarlık dava ile DYP'deki kavga çıktı. TBMM Başkanı'nın Barutçu'yu aleviendiren sözleri söy- leyip söylemediği, köşemizin dışında bir konu. Ama görünen iki şey var: Birincisi, Cindoruk'un aktif siyaseti, aktif biçimde sürdür- meye kararlı olduğu. İkincisi ise Demirel'in parti içi sorunlar konusunda İnönü'- den daha ferah olmayacağı... Açhk grevinde 25. gün • tç Politika Servisi — Buca Cezaevi'nde 25 gün önce açlık grevine başlayan tutuklu ve hükümlülerden 7'si, sağhk durumlan bozulduğu için hastaneye kaldırıldı. İnsan Haklan Vakfı İzmir Şubesi yetkilileri, hastaneye kaldırılanlann durumlan hakkında yeterli bilgi alamadıklanm söylediler. Vakıf yetkilileri, açhk grevinin, Buca Cezaevi'ndeki "yaşam şartlarının iyileştirilmesi" amacıyla başlatıldığını hatırlatarak "Cezaevi idaresi, taleplerle ilgili olarak Adalet BakanlığYndan talimat beklediklerini bildirdiler. Oysa, taleplerin büyük bölümü talimatı gerektirmiyor. Cezaevi idaresinin tasarnıfunda' dediler. Bu arada, Anadolu Ajansı'nın haberine göre Buca Cezaevi Savcısı, İsmet Üstel, hastaneye kaldınlan 7 kişiden üçünün doktorlann tedavisini kabul ederek açlık grevini bıraktığım söyledi. Buca Cezaevi'nde 62 tutuklu ve hükümlü açlık grevini sürdürüyor. IHD'den Cindoruk'a ziyaret • ANKARA (AA) — TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, "Yasalanmızı insan haklanna uygun hale getireceğiz" dedi. Hüsamettin Cindoruk, İnsan Haklan Derneği Başkanı Nevzat Helvacı ve yönetim kunılu üyelerini kabul ederek bir süre görüştü. TBMM Başkam Cindoruk, kabul öncesinde yaptığı konuşmada, insan haklarımn sadece yasalara geçirilmesinin yeterli olmadığını söyledi. Dünyadaki bütün anayasaların küçük aynntılar dışında insan haklanna yer verdiğini anlatan Cindoruk, sözlerini şöyle sürdürdü: "İnsan haklannı içimize sindirmemiz gerekiyor ve insan haklarım devietin eksiksiz uygulaması gerekiyor. Bunlar belki bir süreç içerisinde gelişecek. Bu Meclis'te, yasalarmuzda insan haklanna aykırı ne kadar engel varsa kaldıracağız. Yasalarımızı insan haklanna uygun hale getireceğiz." Elbistan'da 7 gözaltı • KAHRAMANMARAŞ (UBA) — Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde polis tarafından düzenlenen operasyonlar sonucunda 6'sı lise oğrencisi olan 7 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan üçunün adının Ali Türk, Halil İbrahim Yakşi ve Veysel Yakşi olduğu öğrenildi. 7 kişinin, Elbistan'daki Halil Mükremin Lisesi ile Ticaret Lisesi'nde sağ ve sol göruşlü oğrenciler arasında bir suredir devam eden gerginlik nedeniyle gözaltına alındıkları bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle