Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ARALIK 1991 KULTUR-SANAT CUMHURİYET/7
MÜZİK
Sümeyra'dan 'Gülün Elinden'
• Kiütür Servisi — Geçen yıl genç yaşta yaşamını yitiren
sanatçı Süraeyra Çakır'ın ölümünden kısa bir süre önce
Almanya'da WDR Köln stüdyolannda kaydettiği "Gülün
Elinden" adh kasedi Tüıkiye'de piyasaya çıktı. Pir Sultan
Abdal, Hatayi, Âşık Veli, Kul Hüseyin, Kul Ahmet, Âşık
Seyit Seyfullah'ın deyişlerinden oluşan bu kaset,
Sümeyra'nın halk türkülerini yorumlayış tarzııun yeni bir
örneğini oluşturuyor. Almanya, Fransa, Ingiltere, Isviçre,
Hollanda gibi birçok ülkede konserler veren ve
festivallere katılan Sümeyra, Avrupalı sanatçılarla ortak
çalışmalar da yaptı. Sümeyra, 1981 yılında Alman
sanatçılarla birlikte Almanya'da "Memleketimi
Seviyorum-Nâzım Hikmet" turnesine katılmıştı. 1984
yılında piyanist Pegy Lucacs ile birlikte "Kadınlarımızın
Yüzleri-Şürler, Türküler" programını hazırlayan Sümeyra,
daha sonraki yıllarda Alman tiyatro sanatçısı Erich
Schaffner ile birlikte "Pir Sultan'dan Nâzım'a Şiirler,
Türküler" adlı gösteriyi hazırlamıştı. Sanatçının "Gülün
Elinden" kasedini yayımlayan Yeni Dünya Plak, daha
"önce de "Kadınlarımızın Yüzleri" ve "Allı 1Urnam"ı
piyasaya çıkarmıştı.
MÜZAYEDE
Leo Putz'a rekor fiyat
• MÜNİH (LBA) — Öldükten sonra değeri anlasılan
ressamlar arasına Leo Putz da katıldı. 1869-1940 yıllan
arasmda yaşayan Alman ressam Putz'un yeşil divan
üzerindeki "nü" tablosu 400 bin marka (yaklaşık olarak
bir milyar 250 milyon liraya) satıldı. Sanatçının bu
resmine verilen para beklenenin çok üzerinde oldu. •
Münih Ketterer Müzayede Evi'nde yapılan satışla ilgili
açıklamada da bu fiyatın sanatçının eserlerıne şimdiye
kadar verilen en yüksek değer olduğu belirtildi.
Müzayedeyi yönetenler ilk fiyatlandırmayı yaparken,
ressam Leo Putz'un tablosuna 160 bin mark değer
biçmişlerdi. Ancak, müzayede sırasında tabloya verilen
değer beklenenin çok üzerinde arttı ve 400 bin marka
kadar yükseldi.
SERGİ
Sanatçı gözüyle Rıfat Egaz
• Kıiltür Servisi — PEN Yazarlar Derneği ve Turkiye
Yazarlar Sendikası'nın birlikte düzenlediği "Rıtat llgaz
80 Yaşında" etkinlikleri kapsamında Istanbul'da
Karikatürcüler Derneği'nin de katkılarıyla "Sanatçı
Gozuyle Rıfat llgaz" karikatür, resim ve kitap sergisi
The Marmara'da açıldı. Sergi, Isa Çelik'in hazırladığı
Rıfat llgaz fotoğraf sergisi ve dia gösterileriyle pazar
akşamına dek The Marmara TÜYAP Ticaret
Merkezi'nde süruyor. 12.00-20.00 arasmda gezilebilecek
sergide Necati Abacı, Nezih Danyal, Ferruh Doğan,
Sunder Erdoğan, Kemal Gökhan, İsmail Gülgeç, Turgut
Keskin, Bedri Koraman, Muhittm Köroğlu, Ümiı Oğmen,
Semih Poroy, Turhan Selçuk, Mehmet Ali Türkmen ve
Emre Ulaş'ın karikatür ve resimleri yer alıyor. (Fotoğraf:
İBRAHİM GÜNEL)
TEŞEKKUR
Babamız tskender Karaman'ın nııde rahatsızlığı nedenıyle yattığ
SSK Eyup Hastanesi'nde yakın ilgisıni gördüğümüz
Başhekim Dr. GÜNKUT BULUT
ile
ameliyatını başan ile gerçekleştiren
Prof. Dr. Muzaffer SARIYAR
Op. Dr. Mehmet ÇİME>CİOĞLL
Op. Dr. Rafet YİĞİTBAŞ
ve
Dr. Ali Rıza KÜÇÜKYILMAZ'a
teşekkürü borç biliriz.
İbrahim KARAMAN ve kardeşleri
SEVtMA/ArİLLÂ DORSAY
Istvan Szabo'nun "Venüs'le Buluşma"sı üç büyük kentte gösterimde
Müzik başlar, herkes susarVenüs'le Buluşma (Meeting Venus)
Senaryo: Istvan Szabo. Michael Hirst
Görüntü: Lajos Koltai Müzik: Richard
Wagner Oyuncular: Glenn Close, Niels
Arestrup. Moscu Alcalay. Macha Meril.
Erland Josephsonn. JohannaTerTeege,
Maria da Mederios Bir NVarner Brps fılmi
(Emek. Reks. Ankara Akün. İzmır İzmir)
Istvan. Szaboyla buluşma ne keyifli bir
olay!.. Ünlü Macar sinemacısı. tüm "Doğu
Bloku" ülkeleri gibi sistemin çöküşünün ve
devlet desteğinin ayaklarının altından tümiiv-
le çekilişinin dramını yaşarken uluslararası
muazzam saygınlığıyla yine de yabancı serma-
ye bulmayı ve tam anlamıyla Avrupa ışi olan
bir film kotarmayı başarmış.
"Venüs'le Buluşma" Szabo'nun bir süre ön-
ce Pariste VVagner'ın Tannhanser operasını
yönetirken edindiği kışısel dencyimlerden
kaynaklanı>ormuş. Film bize gerçekten de bir
anlaşma sonucu. uydu aracıhğıyla "'27 ülkeye
birden'" vayımlanacak bir Tannhauser sahne-
lemek için Macanstan'dançağrılan bir orkest-
ra şefınin serüvenini anlatıyor. Szabo önce
ince bir gözlemle Doğu ülkeleri vatandaşları-
nın (tıpkı bizde Türkler gibi) Batı gümrükle-
rinde ve pasaport kontrollerinde başlanna
gelenleri taşlıyor.
Ve sonra Paris... Burada gerçek bir Babil
Kulesi oluşturan her ülkeden sanatçılar. Wag-
ner'in görkemli müziğini hayata geçirmek ıçin
çalışmaya başlıyorlar. Ancak Macar şef. kısa
zamanda acı gerçeklerle yüz yüze geliyor. Her-
kesin ve her meslek grubunun kendi dertleri.
sorunlan vardır. Provalar süreklı çelişkiler,
çatışmalar. grevler ve sabotaj tehditleri ile kör
topal yürür. Operanın başansı kimsenin umu-
runda bile değil gibidir...
Bu arada provalara iyıce geç kalan ünlü ve o
oranda da şımarık ve kaprisli gözüken sopra-
no Anderson. işe tuz biber eker. Ancak birden
gelişen bir aşk ilişkisi. şefe hem ek sorunlar
hem de belki de böylesine bir iş için gerekli
olan iç dınamizmi ve mutluluğu getirir...
Venüs'le Buluşma, Szabo'nun önce Macar.
sonra Avrupalı. daha sonra evrensel bir sıne-
macı olarak edindiği tüm deneyımlerin kusur-
suz bir bileşkesi, görkemli bir ürünü. Szabo.
bu filrnde birçok şeyı birden başanyor. Önce-
likle bizleri müzik dünyasının perde arkasına
götürüyor. Ve opera sahnelemek denen şeyin
ne menem bir iş olduğunu anlatırken hepjmizi
yeniden Wagner müziğine âşık. ediyor. İsrail
Filarmoni Orkestrası ne düşünür bilmem,
ama benim filmden sonraki ilk arzum, ne ya-
pıp edip bir "Tannhauser diski" edinmek ol-
du...
Asıl önemlisi, Szabo'nun Opera Europa'da
sahnelenen bu opera temsilini. günümüz Av-
rupası'nın usta işi bir siyasal metaforuna dö-
nüştürrnesi. Herkesin ayrı bir dil konuştuğu.
herkesin kendi çıkarlannı koruduğu, kimse-
nin özveri kavramını aklına bile getirmediğı.
"soğuk İngiİizler", "katil Almanlar", "pis Is-
panyollar", "tembel Yunanhlar" vb. niteleme-
lerin yalnızca bizi çok satan gazetelerimizin
manşetlerınde değil. Avrupa topluluklarının
birbirleri üzerine düşüncelerinde de sık sık
kullanılan deyimler olduğu bu "yaşlı kıta",
nasıl olacak da ekonomik veya kültürel dü-
zeyde işbirliğine gidecek; giderek bir "tek Av-
rupa" düşü gerçek leşecek?
Szabo. belki biraz fazla "aşikâr" olan sim-
geciliğini bu kötümserlikle bırakmıyor... Son
dakikada çıkan ve perdenin açılamamasını ge-
tiren engelle karşın. sonuç bir "zafer"dir
Çünkü her türlü olumsuzluğa karşın ve tüm
kavgacı ve çıkarcı görünümleri ardında. bu in-
sanlar elbette aynı zamanda birer müzik âşığı,
birer Wagner tutkunu, birer sanat eridirler.
Ve sonunda müzik başlayınca herkes, her
şey susar... Szabo. böylece insanlan birleştirici
olan ve aynhkları. çelişkileri, çatışmalan tör-
püleyen tek şeyin uzun vadede sanat olduğunu
mu belirtmek istiyor? Belki de.
Ne olursa olsun. bir maestro ustalığıyla çe-
kilmiş bu filmden geride kalan. kargaşadan
çok uyum ve umutsuzluktan çok umut oluyor.
Venüs'le Buluşma bu yılın ve uzunyıîların en
zarif, en kişilikli fılmlerinden biri.. Mutlaka iz-
lemeyeçahşın..
GLENN CLOSE BAŞROLDE — Son olarak "Tehlikeli hişkiler"
ve "Öldüren Cazibe" gibi filmlerde ilginç kişilikler canlandıran
Amerikalı oyuncu Glenn Close, Szabo'nun "Venüs'le Buluşma"
sında başrollerden birini üstleniyor.
"Thelma ve Louise" maço dünyasında 2 kadının başına gelenlerin öyküsü
'Kaduı sineması'nda kilometretaşıThelmave Louise
Thelma and Louise)
Yönetmen: Ridley Scott,
Senaryo: Callie Khouri /
Görüntü: Adrian Biddle/
Müzik: HansZimmer
Oyuncular: Susan
Sarandon. Geena Davis,
Harvey Keitel. Michael
Madsen, Christopher
McDonald. Brad Pitt, Bir
JJIP(M.GM)yapırnı 128
âaleika (Btyd|ı* Ailas, Şlşl
Kent. Kadıköy Süreyya,
Bakırköy 74, Çemberlitaş
Şafak. Ankara Metropol).
Thelma ve Louise hemen
söylemeli, eğer varsa bir "ka-
dın sineması"nın vc hâlâ ge-
çerliyse "feminist söylem"in
tarihinde bir kilometre taşı
oluşturacak bir film...
İkisi de farklı biçimlerde de
olsa erkeklerce sömürüldükle-
ri ve "derin Amerika"da an-
lamsız bir yaşamın kıyısına
takılmış sürüklendikleri için
bir hafta sonu tatiline çıkma-
ya ve orada "erkekler gibi"
balık avını. dağda gecelemeyı
ve kafalarına göre takılmayı
kararlaştıran 2 kadının başına
gelenlerin öyküsü bu...
Önce "derin Amerika"da da
gece hayatınin varolduğunu
ve kıyıda kalmış bir barda bile
oldukça eğlenceli anlar yaşa-
nabileceğini düşündüren bir
başlangıç.
Ortak bıçimde katılınan ve
usta bir dansa dönüşen "co-
untry" müziği eşliğinde kov-
boy şapkalarıyla dolaşan sı-
rım gibi erkekler. bırbiri ardı-
na yığılan ıçki bardakları,
birazcık "flört." Ama sonra
en çirkin yüzüyle ortaya çıkan
"maçoluk", elde olmayan bir
cınayet... Ve birden >asadışılı-
ğa. bir polis ordusundan kaç-
maya dönüşen, eğlenceden
OLAY BÖYLE BAŞLIYOR — Thelma ve Louise (Susan Sarandon), kafalarına göre takılmak
iizere arabayla yola çıkarlar. Ama bir erkeğin tecavüze yeltenmesi onlan cinayete sünıkle>ecek,
masum bir tatil giderek büyük bir draraa dönüşecekür.
drama kayan bir "tatil."
Thelma ve Louise, bir kadın
yazarın elinden çıkma ve kuş-
kusuz her anında kadın du-
yarlığıyla. kadın bakışıyla
oluşturulmuş bir senaryonun,
bir kerclik "erkek yönetmen"
etiketinı bir yana koymuş ve
kendisi de "zayıf cins"in ya-
nında açıkça yer almış bir yö-
netmence sinemalaştınlması.
Amerikan sinemasına özaü
tipik bir "yol filmi" bu... Wes-
ternlerde de gördüğümüz vah-
şi doğa görüntülerinin görke-
mini ve bu doğada yıtip giden
insanın yalnızlığınıduyuran...
Yeterince sürüklevici. yeterin-
cehüzünlü...
Ama bu "country music" ve
"road movie" tipik Amerikan
karışımı, asıl ılginçlığını kah-
ramanlarının kadın olmasın-
dan alıyor. İzlediğimiz tüm
olaylar. temelinde tipik "er-
kek filmleri"nin. tüm o vves-
ternlerin. tüm o "yol filmleri"-
nin. tüm o "Butch Cassid) ve
Sundance Kid"lerin. o Billj -
the - Kid'lerin. Doc Holliday
YILBAŞINDA "MUHTEŞEM KISMET"
MİLYAR•Bir kişrye 30 milyar»30 kişiye yanmşar mılyar'Ataköy'de anahtar teslimı 7 lüks konut
•Arahta
r
tesiimi 210 notoflu araç • i50 kişiye 200'er mılyon» 175 kişiye 100er milyon
2.5OO.OOO kişiye toplam 4 8 2 milyar!..
MİLLİ PİyAMGO
Alan Parker'dan 'soul' müziginin perde arkası
'Dublin rüyası' başkaGençHk Ateşi (The Commitments) /
Yönetmen: Alan Parker /Senaryo: Dick
Clement, Ian La Frenais, Roddy Doyle /
Görüntü: Gale Tatterstall / Oyuncular:
Robert Arkins, Michael Aherne, Angeline
Ball, Maria Doyle, Dave Finnegan,
Bronagh Gallagher, Felim Gormley, Andrew
Strong, Johnny Murphy, Dick Massey / Bir
İrlanda-İngiliz filmi/ I23dakika (Nova
Baran, As, Kadıköy Ocak)
Oliver Stone'un Doors'a eğilmesinden son-
ra. bu kez Alan Parker, The Commitments'a
eğiliyor. Ancak Stone, gerçekten var olmuş bir
grubu ve bir şarkıcıyı canlandırmaya çalışmış-
tı. Alan Parker ise ilginç bir romandan yola çı-
karak düşsel bir grubu anlatırken, 1960'lann
unutulmaz "soul" müziğinin 1980'lerde Dub-
lin'de yeniden ortaya çıkmasını. bir diğer de-
yişle "Dublin soul" unu anlatmayı deniyor.
Bir milyon nüfuslu İrlanda başkenti Dub-
lin'de 200 amatör orkestra varmış!... U2,Sine-
ad O'Connor, Van Morrison ve Bob Geldofu
çıkarmış olan Dublin, bir sanayi, dolayısıyla
bir emek ve emekçi kenti. Roman/fılm, bu
gruplardan birinin kuruluşunu, sıfırdan baş-
layıp başanya yükselmesini ve tam gerçekten
üne kavuşurken yeniden sıfıra inmesini anlatı-
yor. "Dublin rüyası", anlaşılan kesinlikle ba-
şarıyla sonuçlanmaya mahkûm olan Ameri-
kan rüyasT'ndan farklı bir şey!...
Grup, kendisine "soul" müziği örnek alıyor.
Ve bu müziğin 1960'lardan başlayarak ortaya
çıkan Ray Charles, Otis Redding, Aretha
Franklin, Smokey Robinson gibi sanatçılann
ünlü şarkılarını... Alan Parker'a düşense, yal-
nızca çağdaş pop müzikte belli bir yer tutan il-
ginç bir kenti ve çevreyi tanımlamaya çalış-
mak değil. Bir gençlik "grubu"nun, bir müzik
topluluğunun oluşmasını anlatmak da değil.
Parker, bunlann da ötesine geçip "soul" u ya-
kalamayı ve perdede bir şarkı, bir konser bo-
yunca somutlaştırmayı deniyor.
Ve bunu en azından yer yer başanyor. Ger-
çekten ilginç bir sesi ve yorumu olan Andrew
Strong'un oynadığı Deco (tüm oyuncular.
gerçek müzikçilerden seçilmiş), güçlü veya et-
kili sesiyle "Try a Little Tenderness" şarkısına
ne denli yumuşak şekilde başlasa da, şarkı so-
nunda tüm dinleyicilerin de katıldığı gerçek
bir "soul" gösterisine dönüşüyor. Bu ve bunun
gibi kimi sahnelerin yanı sıra, Parkerın çevre-
yi, kişileri ve özellikle perde arkasını. "kulisi"
verişi başanlı. Aralarda sürekli kavga eden,
nerdeyse birbirinin gözünü oyan grup. bizlere
arkasında hep aşırılıklar, uyuşturucu ve seks
olduğu ımajını veren (veya imajı verilmiş)
pop-müziğin ve sahne etkinliklerinin gerçek
yüzünün oldukça farklı olduğunu anlatıyor.
"Gençlik Ateşi", sevdiğimiz bir müziğin
perde arkasını gösteren, beklenmedik kapılar
açan bir film. Bu açıdan (her yaştan) genclere
sesleniyor özellikle...
ve V\>att Earp'ların, tüm
"Easv Rider"ların."Kovboy"-
lann. CHnt Eastwood, Charles
Bronson, Burt Reynolds vb.'-
nın filmlerinin tipik izlekleri-
nın ve temalannın yolundan
gıdiyor.
Tüm o "geçmişi olmayan"
Jcovboylar. yavaş yavaş yasa-
nın öbür yanına kayan yeni
yetme silahşörler. kaba güçle
herkesi selam durduran "hızlı
silahlar". Yüzlerce. binlerce,
onbinlerce "erkek ftmıi"nin
ışlediği, maçoluğu ayrılmaz
bir damga gibi yalnız filmlere
değil, milyonlarca seyircınin
(kadın erkek fark etmez) ko-
lektif bilincine yayan. yerleşti-
ren bir sinema anlayışı, şimdi
tersınedönüyor.
Ve Thelma ve Louise. bu işi
iyi kıvınyorlar... Görmüş ge-
çirmiş Louise, gençliğini mah-
vetmiş olan bir "tecavüz"ün
en yakın arkadaşının başına
gelmemesi için silaha davran-
maktan çekınmiyor. "Kimse-
leri inandıramayacaklan" için
polisten kaçmayı öneren de
o... Genç ve deneyimsiz Thel-
ma da fena çıkmıyor ama.
JCısa zamanda "hocasını",
Louise'i bile geçiyor!.. Yalnız-
ca "kalçalartnı beğendiği" için
(tipik erkek söylemi!) genç bir
delikanlıyla ilk kez gerçek cin-
selliği tatmaktan çekinmediği
gibi öykü ilerledikçe yeni ka-
zandığı kişiliğini, özgürlüğü-
nü Louise'ten bile daha kıs-
kançlıkla korumaya gidiyor.
Ellerinde silahları. "Vahşi
Batı" dekoru önündeki bu iki
kadın. yıllanmış erkek söy-
lemlerini kendilerine mal edi-
yor, erkekleri korkutuyor,
aşağılıyor. diz çöktürüyor.
tüm bir polis ordusunu peşle-
rine takıyorlar. Özgürlüğü geç,
ama tam yakalıyorlar!..
Thelma ve Louise, özellikle
ABD'de kopardığı fırtınayı
pek hak etmeyen. oldukça se-
vimli, albenıli ve keyifli bir
"yol filmi." Kadınlann bu fıl-
me özel bir ilgi ve sevgi duy-
ması ise çok doğal. giderek
kaçınılmaz... Bız "maço" er-
kekler. yüzyıllardır ezdiğimiz
ikinci cinsin yalnızca bizim
alanımız saydığımız kimi
alanlara girmesine niye böyle-
sine bozuluyoruz kı? Thelma
ve Louise'e göstereceği tepki
veya hoşgöru günumüzde çağ-
daş bir erkeğin kadın hareket-
leri karşısındakı ıçtenliğinın
ölçüsü olarak bilealınabilir.
Ama bir temel soru kalıyor:
Ya kadınlar bu filmden pek
hoşlandıklan ıçin ortalığı yeni
Thelma ve Louiseler kaplar-
su? Ya sinema bize artık kah-
ramanlarının kadınlar olduğu
vvesternler. soygun fılmlerı.
kaçıp kovalamaca öykülen
sunmaya gırişirse? \ a ortalığı
dışı Easlvvoodlar. Bronsonlar,
intikam peşıııde gözünü kırp-
madan adam \uran kadın si-
lahşörler kaplarsa? Pek mi hoş
olacak? Bu "erkek alanlan"na
gırmck. bu erkek jargonlarını
ve yömomlerını kullanmak.
kadınlara pek mi >avgınlık ge-
tirccck veva kadın soruıılarını
pek mi iyi çö/ümlevecek? Dü-
dcğmez nıı.'
'VanGogh'
operası
Bakü
?
de
• ANKARA(AA)-
Hacettepe Üniversitesi
Devlet Konservatuvan
Öğretim Üyesi Prof. Nevit
Kodalh'nın "Van Gogh"
operası Azerbaycan'da
sahnelenecek. 29arajıkta
Bakü'de gerçekleştirilecek
prömiyer için Azerbaycan
Kültür Bakanı Polat
Bülbüloğlu tarafından
davetedilenProf. Kodalh,
Bakü'yegitti.
Bedia Taran'ın
çiçekleri
• Kültür Servisi— 1943
yılında Gazi Eğitim
Enstitüsü Resim
Bölumü'nden mezun olan
ressarr. Bedia Taran'ın
resimleri Maçka'daki
Destek Reasurans Sanat
Galerisi'nde sergileniyor.
Çeşitli okullardaki resim
oğretmenliği sırasında resim
çalışmalarını sürdüren
Bedia Taran, sergisinde ver
alan suluboya resimler
hakkında şunları söylüyor:
"Önemli olan sanatçının
yapıtını oluşturmada
başvuracağı yöntem, kendi
tutkusu ve yorumuna uygun
gelen tekniği yoğurmaktır.
Bu tutku doğadır ya da
doğayı anımsatır. Gerçekse
sanatçının kendi yarattıft
doğadır!'
Beyoğlu'nda
sinemave müzik
• Kültür Servisi —
Beyoğlu Sinema
Sohbetleri'nin 28 arahk
cumartesi günkü konuğu
yönetmen Ali özgentürk
olacak. Yönetmenliğini
Antrakt dergisi yazı işleri
müdürtl Turgut Yasalar'ın
yaptığı sohbet saat 17.00"de
başlayacak. Beyoğlu Cafe
Dinletileri'nin bu haftaki
konuklan olan Paylaşım
Tiyatrosu Müzik Grubu da '
aynı gün saat 15.00'te
müzikseverlerle birlikte
olacak.
Tiyatrocudan
tiyatro dersi
• SAMSUN (Cumhuriyet
Bürosu) - Tiyatrocu Cihat
Tamer, Samsun Belediye
Konservatuvan Çocuk
Bölümü öğrencileriyle
tiyatro konulu bir ders
işledi. Türk Tiyatrosu'nun
yeni yeteneklere ihtiyacı,,,
olduğunu belirten Tamer,
"Bizim kuşağımızdan sonra
doğru düzgün bir oyuncu
yetışmedi, umudumuz
şizlersiniz"dedi.
Öğrencilerin tiyatro ve
kendi özel yaşamıyla ilgili
sorulara yanıt veren Tamer,
"Bizimkiler dizisınden
neden aynldınız?" sorusuna
yanıt verirken, nedenin
ekonomik olmadığını,
sadece haksızlıklara
tahammül edemedıği için
aynldığınısöyledi.
kııkla
gösterileri
• İSTANBUL (AA) —
Türk Kültürüne Hizmet
Vakfı'mn geleneksel Türk
tiyatrosunu ve seyirlik
oyunlannı yasatma ve
canlandırma çalışmalan
kapsamında başlattığı
Karagöz - Hacivat ve kukla
gösterileri devam ediyor.
Hayali Ihsan Dizdar ve
Yardımcısı Rıfat Gürkaş'ın
Karagöz, kukla ve
hokkabaz gösterileri Yalçın
Akay yönetiminde, 5 ocak
tarihine kadar cumartesi ve
pazar günleri AKM Sinema
Salonu'nda izlenebilir.
Ali HakanVlan
Alo-Sinema
• Kültür Servisi —
Oldukça büyük bir ilgi
gören Alo-Bilgi servislerine
yeni bir hat daha eklendi:
Alo-Sinema. Sabah gazetesi
sinema yazan Ali Hakan'ın
hazırlayıp sunduğu hatta,
sinemalarda gösterilmekte
olan filmlerle ilgili bilgiler,
tavsiyeler, sinema salonlan
ve telefon numaralan
belirtiliyor. 22 aralıkta
hizmete giren ve her pazar
günü yenilenen Alo-Sinema
hattı "pratik bir sinema
rehberi" olmayı amaçbyor.
Alo-Sinema'nın numarası:
900-900 829
bugün
bilsak
2().(M> Bilsak Tiyatro
Atolyesi: ' I^ıc Baş Işic
Gövdc lştc Kanatlar"
Ya/an: Scvım BURAK
bilsak, sırasclvılcr c.ad.,
5oğ<inrı sok. 7 cıhangir
14.İ 28 79-S9