Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER 26 ARALIK 1991
OZGÜRCE
TURKER ALKAN
Yerden Göğe Küp Dizseler
En Alttakini Çekseler
Dünya tarihinde böyle bir olay yaşanmış mıdır, bilmiyo-
rum. İnsanlığın gördüğü en büyük imparatoriuk, durup du-
rurken dağılıp gitti. Oysa nasıl da sert ve katı gözüküyor-
du. Roma Imparatorluğu'nu bile yaşça geçecekmiş gibiy-
di.
Şimdi anlaşılıyor ki, içte çürüme ve bozulma eğilimleri
ileıiedikçe, dış görünüşü sertleştırilmiş. içeride düşen her
taşa karşılık, dış dünyaya yeni bir nükleer füze yerleştiril-
miş. imparatorluğun gerçek gücü azaldıkça, dışarıya yö-
nelttiği heybeti artmış.
Sonunda, en güçlü ve aşılmaz gözüktüğü bir zaman-
da büyük bir gürültüyle gümledi gitti.
Geride bir yığın bilinmezlik, soru işareti ve şaşkınlık bı-
rakarak.
Roma İmparatorluğu'nun hiç çökmeyeceğine inanılır-
dı. Eski zaman insanında bu kanı öylesıne yerleşmişti ki,
imparatorluk çöktükten sonra uzun süre 'Roma Neden
Çöktü?' başlıklı kitaplar yazıldı durdu. Tarihçilerin kafası-
nı en fazla meşgul eden konulardan birisi, Roma'nın çö-
küş nedeni oldu.
Şimdi hem tarihçilere hem de siyasal bilimcilere yaman
bir tartışma ve araştırma alanı çıktı. Roma'dan daha da
büyük ve güçlü gozüken Sovyet imparatorluğu neden çök-
tü?
Bilim adamları bunları tartışadursunlar, öğrencilerin ve
günlük olayları izle- — — _ _ _ _ _ — — ^ — — — _ _
arkasından uzun ve kanlı
savaşlar yaşanmıştır.
o . . . . . .T.
Bozulan bir sıyası duzenın
yerine yenisinin konmasım
$
fle K O I a
Y "*
Çabuk
zonaştı
ni üikeier ye
nı tarıhsel gelısme-
ier, insamn diiinin
dönmedigi yeni lider
vebaşkentadları...
Bir kargaşahk ki,
evlere şenlik.
İşin asıl kötüsü,
bundan sonra nelerolabileceği. Hemen hiç kimsenin bu
konuda net bir öngörüsü yok.
Havada gergin bir bekleyiş, sinirlilik. Bir taraftan, "Oh
iyi oldu, şeytanın imparatorluğu çöktü, bundan sonra ev-
rensel barışı daha kolay, daha rahat kurabiliriz, demokra-
siyi tüm dünyaya yayabiliriz" iyimserliği, öte yandan, "Ya-
hu şimdi ne olacak" endişesi.
Aslında her iki tavır da belirli bir haklılık taşıyor.
Doğu Bloku'nun ve Sovyetler'in böyle paldır küldür çö-
küşü, dünyada kutuplaşmaya son vermesi, silahlanma ya-
rışını ortadan kaldırması, nükieer savaş riskini azaltma-
sı, demokrasinin bu ülkelere de yaygınlaşması açısından
olumlu olmuştur denebılır.
Öte yandan dünyanın tek kutuplu bir güç merkezine tabi
olmasının ıleride yeni sorunlara yol açabileceğı endişe,si
bir hayli yaygın. Roma zamanında da barış ortamı vardı
ama, 'Roma Barışı' (Pax Romana), bir bakıma Roma'nın
zulmüne ve diktatörlüğüne verilen ıkinci bir addan başka
bir şey değildi. "Şimdi de bir Pax Americana dönemine
mi giriyoruz" sorusunu bırçok kişi ciddi olarak görüyor.
Nihayet unutmamak gerekir ki, çöken her imparatorlu-
ğun arkasından uzun ve kanlı savaşlar yaşanmıştır. Bo-
zulan bir siyasi düzenin yerine yenisinin konması hiç de
kolay ve çabuk olmuyor. Roma, İngiliz, Fransız, Osmanlı
imparatorlukları hep bir kan gölü bırakarak göçüp gitti-
ler. Ortadoğu'da hâlâ birbirini boğazlayan insanlar Os-
manlı'nın miras kavgasını yapmıyor mu?
Şimdi, nefesimizi kesip kuzeydeki komşumuza bakar-
ken ellerimizi kavuşturup, gözlerimizi kapayarak mırıldan-
makta haklıyız: "İnşallah kazasız belasız..."
Aktuna'dan tayin iptali
• ANKARA (AA) — Tüm Sağlık Çalışanları Sendikası
Ankara İl Başkaru Mahmut Konuk ve üç sağlık personeli,
sürgün edildikleri'gerekçesiyle Sağlık Bakanı Yıldırım
Aktuna'yı ziyaret ederek, tayinlerinin geri alınmasını istediler.
Aktuna da sürgün olayına karşı olduğunu belirterek, dört
tayin kararını iptal ettirdiğini bildirdi. Tüm Sağlık-Sen
Ankara İl Başkam Konuk, kendisinin Çankın'ya, il
temsilciliği yönetim kurulu üyesi Birsen Budak Okut ile Sevgi
Sekman ve Şeyda öçakal'ın Ankara Hastanesi'nden
Sanatoryum Hastanesi'ne sürüldüklerini, bunun sendikalı
sağlık çahsanlanna yönelik bir olay olduğunu ileri sürdü.
Kitaba toplatma, yazara gözaltı
• ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Metin Çiyayi'nin
"Sonsuzluk Ülkesinde Masallar" adlı kitabı için, Ankara
DGM ve Ankara Basın Savcılığı iki ayn soruşturrna başlattı.
Kitap toplatıhrken, yazar Çiyayi de gözaltına ahndı. Yurt
Kitap-Yayın tarafından ocak aymda basılan kitap için,
Ankara DGM, TCK'nın 312. maddesinden, Ankara Basın
Savcılığı da 311. maddeden soruşturma açtı. Soruşturma
çerçevesinde, Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi, kitap için dün
toplatma karan verirken, yazar Çiyayi de İzmir'de polis
tarafından gözaltına alındı.
HEP yöneticisi Okutan'a baskı
• ANKARA (UBA) — Halkın Emek Partisi Kongresi'nde
yaptığı konuşma nedeniyle Ankara Devlet Guvenlik
Mahkemesi tarafından tutuklanan ve Merkez Kapalı
Cezaevi'nde tecrite konulan Kemal Okutan'ın saçları kesildi.
HEP Merkez Yürütme Kurulu'na seçilen Okutan'ın
cezaevindeki uygulamalardan yakınan dilekçesinin de savcılık
ile Adalet Bakanlığı'na ulaştırılmasma izin verilmedi.
Egeli belediye başkanları
• tZMİR (AA) — Ege Belediyeler Birliği'ne üye belediye
başkanlarının, kentlerini ziyaret etmesi durumunda,
Cumhurbaşkanı'nın karşılanması konusunda temenni kararı
aldığı bildirildi. Ege Belediyeler Birliği'nden yapılan
açıklamaya göre, birlik uyesi belediye başkanlarının
toplantısında, çeşitli konularda yeni kararlar alındı. Alınan
temenni kararı uyarınca, şimdiye kadar Ege Belediyeler
Birliği Yönetim Kurulu'nca alınan bazı kararlar, zaman
içinde geçerliliklerini yitirdikleri de göz önune alınarak
kaldırıldı.
DYP'deıı araştırma önergesi
• ANKARA (AA) — DYP, "hayaJi ihracat" iddiaları
konusunda Meclis araştırması açılmasını istedi. DYP Grup
Başkanvekili Güneş Müftüoğlu ve arkadaşlarının TBMM
Başkanlığı'na sundukları araştırma önergesinde, 1980'Ii
yıllarda ülkeyi yönetenlerin ihracat politikalarından doğan
yanlışlıkların ve ortaya atılan suiistimal iddialarının
tartışılması gerektiği kaydedildi.
Polise hakaret davası
• ANKARA (AA) — Avukat Emin Değer'in, bir
dilekçesinde "guvenlik güçlerine hakaret" ettiği gerekçesiyle,
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 10 ay hapis cezasına
çarptırılması kararı Yargıtay'ca bozuldu. Değer'in, tutuklu
yakmlannın 1987 yıhnda İstanbul'dan Ankara'ya yaptıkları
yürüyüş sırasında, müvekkili gazeteci Ali Tevfik Berber'in
dövülmesi olayına kanşan polisler hakkında adli soruşturma
yapılması için, Adalet ve İçişleri bakanlıklarına yazdığı
dilekçedeki ifadeleri hakaret sayılarak 10 ay hapis cezasına
çarptırılmışü.
Korkut Özal, içpolitik gelişmeleri Cumhuriyety
e değerlendirdi:
Demirel, hükümeti iyî götürüyor
Tiırgut Bey hiçbir şeyi
kategorik düşünmez. Çok
pragmatiktir. Fakat bilhassa
bürokraside bir kadro
oluşturdu. İyi bildiği bir
kimsenin yerinden
alınmasında biraz zorlanabilir.
Ama ben bunun da aşılacağına
kaniyim. Süleyman Bey de
bildiğim kadarıyla
pragmatiktir.
RUŞEN ÇAKIR
Eski bakanlardan ve Cumhurbaşkanı Turgut
Özmi'ın kardeşi Korkut Özal, DYP-SHP koaüs-
yonunun Türkiye için bir şans olduğunu, başa-
nsızlığı durumunda geriye DYP-ANAP koalis-
yonu dışında seçenek kalmadığını söyledi. Kor-
kut özal her ikisini de yakından tamdığını, Cum-
hurbaşkanı ile Başbakan Süleyman Demirel'in
"nzUsabileceklerine inandıgını" belirtti. Korkut
özal, Cumhuriyet'in sorulannı şöyle yanıtladı:
— Günümüzde Türkiye'nin stratejik açı-
dan tarihi fırsatlar yakaladığı iddıa edi-
liyor. Eğer bu görüşe katılıyorsamz, siz-
ce Türkiye bu fırsatlan en iyi nasıl değer-
lendirebilir?
OZALZ Bu konuda iç ve dış dinamikleri birlik-
te duşünmek lazım. Bugün Türkiye, geçmişin-
de çok nadir olarak karşılaştığı güzel bir imkân-
lar dizisi ile karşı karşıyadır. Eğer bunlann de-
ğerlendirümesinde problemler çıkar veya geçmis-
te olduğu gibi birtakım kısır politika didişme ve
kavgalann içine girilirse yazık olur. Son yıllar
gösterdi ki Türkiye, kamu kesiminin dışındaki
özel kesiminin dinamiklerini harekete geçirdiği
zaman çok güzel sonuçlar alıyor. Bence Türk
özel kesiminin dinamizmi daha yeni harekete
geçmişür. Japonya ve Kore'deki gibi bu kesimi
organize olarak güçlü ve etkin bir şekilde hare-
kete geçirmenin yolu bulunursa, Türkiye çok
uzak olmayan bir gelecekte dünya capında bir
ekonomik güç olmayı gerçekleştirebilir. Buna
karşılık Türk politikasuun birtakım kısır döngü
şeklindeki sorunları olduğu görülüyor. Kötüle-
yerek, kendisinin en iyi şeyleri yapabileceğini
söyleyerek, devlette devamlıuk ilkesini zedeleye-
rek politika yapmayı bırakmak lazım.
— tç politikadaki rahatsızlıklardan biri-
nin, yüzde 70 civannda oy alan sağın tek
başına hükümet kuramaması olduğu söy-
lenebilir mi?
OZALl Vaktiyle Türk politikasına temel teşkil
etmiş olan bu sağ ve sol tanımlannın, bir ölçü-
de geçmişte kaldığmı zannediyorum. Bakın, ül-
kemizde uzun ydlar birbirleriyle neredeyse savaş
yapmış sağ ve sol diye bilinen iki büyük parti,
bugün birlikte hükümet kurmuşlardır. Bu gibi
şeylerin olabümesi Türkiye'nin geleceği için çok
hayırlıdır. Düne kadar meselelerimizi tartışma-
dık. Daha çok sen-ben kavgası yaptık. Partile-
rin muhalefet olarak tenkit ettikleri bazı husus-
ları iktidar olduklaruıda aynen yapmak zorun-
da kalmaları ise çok ibret verici bir husus. Bu-
gün demokrasimiz hâlâ fıldrlerin ve icraatm, ger-
çekler çerçevesinde esas alındıgı bir temele otu-
ramamıştır.
PORTRE / KORKUT ÖZAL
Korkut Özal uzun yıllar bürokrasinin üst
kademelerinde çalıştı. Uç koalisyon
hükümetinde bakanlık yaptı. Ağabeyi Turgut
özal'a ANAP'ı kurmasında yardımcı olduğu
iddia edildi. Daha sonra parti içindeki
kanatlar mücadelesinde muhafazakârların
"gizli lideri" ve "yol göstericisi" olduğu
söylentileri çıktı. Türkiye'nin tslam
ülkeleriyle ekonomik iliskilerinde kilit
konumlarcia bulundu. Mal varhğını vakıflar
aracılığıyla "hayır işlerine" kanalize ettiği,
tasavvufi bağlantılannı hiçbir zaman
reddetmediği için Islami cemaatler nezdindeki
imajı giderek güçlendi. Korkut özal
kamuoyunun karşısına sık çıkmayı sevmiyor.
Ender olarak konuştuğunda ise Türkiye'nin
muhafazakâr kamuoyunun görüş ve
beklentilerine tercüman oluyor.
ÖZAL:
— Fransa'da Mitterrand ile Chirac ara-
sında olduğu gibi bir "cohabitation"
(birlikte yaşama) Türkiye'de mümkün
mü?
.1 Bugünkü politik liderlerin hepsini ya-
kından tanıdığımı zannediyorum. Necmettin
Bey'le uzun süre beraberliğmıiz oldu. Erdal Bey'i
üniversite hayatımızda oldukça yakından tanı-
ma imkânım oldu. Süleyman Bey'le 15 senelik
bir beraberliğüniz oldu. Bu, Süleyman Bey'in ye-
dinci hükümeti. tnanıyorum ki Sükyman Bey de
bunun, ömrünün belki de en son şansı olduğu-
nu biliyor. Başanh obnasmı gönülden istiyorum,
çünkü bu, bir yerde milletin başansı olacaktır.
Bütün insanlann alkışlayabileceği bir başanyı
kastediyorum. Demokrasi de budur zaten. Şu
anda baska alternatif yok. Bugün bir şans ya-
kalanmıştır. Uzun yıllar mücadele etmiş iki ayn
kamp bugün Türkiye'yi dar bir yerden geçirmek-
te birleşmişlerdir. Ben bunu millet iradesüıin bir
tercihi olarak görüyorum. Bunun başanh olma-
sma çahşmak bence çok önem taşıyor. Hüküme-
tin kuruluşundan bu yana Süleyman Bey konu-
yu iyi götünnektedir. Takdir ediyorum. Çankaya
ile olan ilişkikrine yeni bir perspektif getirdi. Ya-
pıcı bir perspektif. Aynı şeyi Erdal Bey de yapı-
yor. Şimdi herkesin, doğru olan yönlerinde bu
hükümete yardımcı ohnası bir memleket vazife-
sidir. Turgut Bey, "cohabitiation"a yatkın bir
insandır. Hiçbir meseleyi kategorik düşünmez.
Çok pragmatiktir. Turgut Bey'in zorlanâcağı bir
tek şey şudur, şimdiden işaretleri çıkü: Uzun dö-
nem başbakanhk yaptı. Bilhassa bürokraside bir
kadro oluşturdu. İyi bildiği bir kimsenin yerin-
den ahnmasında biraz zorlanabilir. Ama ben bu-
nun da aşılacağına kaniyim. Farklı olduğunuz
durumlarda bir sentez yapmaruz, uzlaşmanız la-
zım. Süleyman Bey de bildiğim kadanyla prag-
matiktir. Şartlar neyi istiyorsa ona yatkın bir in-
sandır. Türkiye'nin başka alternatifı yok. Me-
sela Süleyman Bey'in güzel beyanlan var; "Dev-
letin tepesinde kavga olmaz" diyor. İkisini de
tarudığım için uzlaşabileceklerine inanıyorum.
Endisem, bu uzlaşmayı dinamitleyebilecek çok
mihrak ohnasıdır.
— DYP-SHP koalisyonu uzun ömürlii
olabilir mi?
ÖZAL:
Koalisyon hükümetinin Türkiye için bir şans olduğunu söyleyenCumhurbaşkam Ozal'ın kardeşi Korkut
Özal, Cumhurbaskanı ile Başbakan Süleyman Demirel'in uzlaşabileceklerine inand^ğını belirtti.
— Ancak koalisyon yalnızca uzlasma ol-
du diye olumlanamaz herhalde. Bu hü-
* _ -.kümetin programı var, politikalan var.
UZALî tkijıartinin uzlaşarak kaleme al(ükları
hükümet programı sentezde çok büyük mesafe
alındığını gösteriyor. Ortamn sağı ve solu diye
bilinen iki parti şimdi ortaya doğru bir uzlaşma
yapmışlardır. Bunun ne netice vereceğini tabii za-
man gösterecek. Bence Türkiye'de hükümet ol-
mak nispeten kolay bir şey. iktidar olmak ise bi-
raz daha zor. Şimdi DYP-SHP koalisyonu hü-
kümet olmuştur, iktidar olabilme yolundadır.
Hükümet programında yapılabilecek güzel icra-
atlar var. Mesela anayasa bakımından Türkiye'-
ye çok rahat bir sistem getirmeyi amaçhyorlar.
Hatırhyorum, biz İ974 yıhnda fıkir suçlannın af-
fım öngören bir kanun çıkartmıştık; neredeyse
vatan haini ilan edilecektik. Şimdi sosyal uzlaş-
mada bundan çok daha ileri gidiliyor. Bu fikir-
Ier, bizi o zaman şiddetle tenkit edenlerden gel-
diği için Türkiye insan haklan bakımından çok
iyi bir yere gidiyor.
LîGönül bu koalisyonun temel meselele-
re cesaretle hücum etmesini istiyor ve bekliyor.
Şu ana kadar hükümetin bu istikamette ne ka-
dar güçlü hareket edeceğini gösterecek uygula-
malar daha olmadı. Bazı konularda, hükümet
kısa vadede milleti hoşlandıracak şeyler yapıyor
izlenimi doğuyor. Ekonomi, dış politika ve asa-
yiş konulannda hükümetin çok net stratejiler be-
lirlemesi ve süratle bunlan uygulamaya koyma-
sı bekleniyor. Bunlan yaparak en azından 1994
belediye seçimlerine kadar gidebümeli. Endişem, •
makro değil de mikro meselelerden dolayı bu ka-
d?r uzun sürmemesi ihtımali. Yani ana mesele-
leri gayet iyi götüren hükümet küçük meseleler-
den dolayı engelenebilir diye endişeleniyorum.
Eğer bu koalisyon başansız olursa bundan son-
ra kurulabilecek tek hükümet -Süleyman Bey,
bunu hep ana stratejisi içinde koruyarak gidiyor-
ANAP-DYP koahsyonu olarak görünüyor. Bu,
ANAP için bir nevi emrivaki olabilir. Bu hükü-
met başansız olursa böyle bir koalisyona doğru
gidilebilir ve ANAP da bundan kacamaz. Çün-
kü bu durumda kalan tek alternatif oldukça er-
ken bir seçim olabiür. Bu seçimin galibi de, sec-
mene yapıcı hareket ettiği görünümünü verebi-
len olacaktır.
Özal olumlu bakıyor
Doğramacı
yenidenYÖK
Başkam
oiuyor
ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) — Cumhurbaskanı
Turgut Özal'ın, görev süresi
dolan YOK Başkam Prof.
thsan Doğramacı'yı yeniden
bu göreve atama eğiliminde
olduğu ve bu konuda hükü-
mete de "sinyal" verdiği öğ-
renildi. Hükümet, boşalan
YÖK üyelikleri için ismi
Köşk'e iletilen adaylardan
Prof. Dr. Türkân Akyol'ulı
YÖK başkanhğı için ısrarını
sürdürürken, Ozal'ın kararı-
nı bugün ya da yarın verme-
si bekleniyor.
Hükümet, istifa ve görev
suresinin sona ermesi neden-
leriyle boşalan beş YÖK üye-
liği için belirlediği adayları
Özal'a iletti. Milli Eğitim Ba-
kanhğı'nın adayı Yüksek Öğ-
renim Genel Müdürü Aydo-
ğan Ünül olurken, Bakanlar
Kurulu'nun belirlediği aday-
lar da DPT Müsteşan İlhan
Kesici, Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşan Tevfik Altınok.
Bütçe ve Mali Kontrolörler
Genel Müdürü Erdoğan
Öner ile SHP eski milletve-
kili Prof. Dr. Türkân Akyol
oldu. Belirlenen beş adaydan
4'ü gelenek uzere bürokrasi-
den seçilirken, bunun dışın-
da kalan Prof. Akyol'un,
Cumhurbaskanı tarafından
YÖK Başkam olarak atan-
masının hükümetçe arzu
edildiği öğrenildi.
Cumhurbaskanı Özal'ın
hükümetin adayları belirle-
mesinin ardından, kenaisinin
belirleyeceği YÖK üyeleri ile
birlikte atamaları bugün ya
da yarın imzalaması bekleni-
yor.
Cumhurbaşkanlığı Sozcü-
sü Kaya Toperi, dün Cumhu-
riyet'e yaptığı acıklamada
YÖK ile ilgli atamaların he-
nuz Cumhurbaskanı tarafın-
dan yapılmadığını söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Köksal
Toptan da Cumhurbaskanı
1
nın Prof. Doğramacı'yı tek-
rar YÖK Başkanlığı'na ataya-
cağını sandığını açıkladı.
SCRECEK
OLÜMÜNÜN 18. YILDÖNÜMÜNDE
Iııöııü anıldı
Erdal tnönii ve Özden Toker babalannın kabrine çelenk koydu. (Fotoğraf: AA)
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Atatürkün yakın silah arkadaşı,
Türkiye' nin ikinci Cumhurbaskanı
İsmetînönü, ölümünün 18.
yıldönümünde Anıtkabir'deki
mezan başında anıldı.
Anıtkabir'deki törene
Cumhurbaskanı Turgut Özal adına
Genel Sckreter Yardımcısı
Muzaffer Başkaynak katıldı.
Törene. Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Erdal İnönü, Anayasa
Mahkemesi Başkam Yekta Güngör
özden, Danıştay Başkam Erkem
İspir, Genelkurmay İkinci Başkam
Orgeneral Fikret Küpeli, Devlet
Bakanlan Erman Şahin, Güler İleri,
ömer Barutçu katıldı. Törende SHP
Grup Başkanvekilleri Aydın Gûven
Gürkan >e Mahmut Alınak ile
TBMM Başkanvekili ANAP
Adana Milletvekili Yılmaz
Hocaoğlu da bulundu.
Resmi törenden sonra Erdal İnönü
ve kızkardeşi Özden Toker,
üzerinde "İnönü ailesi" yazan bir
çelengi mezara birlikte bıraktılar.
Çok sayıda yurttaşın da katıldığı
törende. İnönü'nün kızı özden
Toker ve eşi Metin Toker ile Erdal
İnönü'nün eşi Sevinç İnönü, İsmet
İnönü'nün torunları ve öteki
yakınlan da bulundu. İsmet
inönü'nün eşi. Mevhibe İnönü ise
bu yıl sağlık durumu nedeniyle
törene katılamadı.
Bu arada, Cumhurbaşkanı Turgut
özal, İsmet İnönü'nün ölüm
yıldönümü dolayısıyla bir mesaj
yayımladı.
"Milli mücadelemizin başarılan
yanında Türkiye'nin çok partili
havata gecmesindeki olumlu
katkıları dolayısıyla da İsmet İnönü,
kıymetli asker ve devlet adamı
olarak takdir ve saygı ile
anılacaktır"dedi. TBMM Başkam
Hüsamettin Cindoruk da
yayımladığı mesajda, İsmet
İnönü'nün daima takdirle
anılacağını söyledi.
PKK terörünün tırmanması ve çıkışyolunun bulunamaması, hükümeti kaygılandınyor
KoalLsyoııda HEP sıkıntLsı
CANAN GEDtK
laşbakan Demirel, dün DHP Başkanı Türkeş ile görüştü.
15 MÇP kökenlinin hükümete güvenoyu vertnelerinden
sonra ilişkileri devam etmişti. Demirel, DHP'ye yaklaşık 2
milyar Hazine yardımı ve TV ekranlanmn açılması sözünü
verdi. Görüşme siyasi kulislerde bomba gibi patladı.
DHP'liler Demirel ile görüşen liderlerini gelecekteki iktidar
ortağı gibi karşüadılar.
Cavit Çağlar'a bir ölçüde içini
döktü:
"Kötüye gidiyor bu iş."
"İyi niyetine rağmen", PKK
terörünün •tırmanması ve çıkış
yolu henüz bulamaması, Demi-
rel'i kaygılandırıyordu. Her şe-
ye rağmen, "deraokratikleşrae
planından" taviz vermeye niyetli
değildi. İçişleri Bakanı İsmet
Sezgin ile olayı ilk kez TBMM
Genel Kurulu'nda değerlendire-
bildi.
tsmet Sezgin önceki gün HEP
kökenli SHP milletvekilleri ile
kulisin bir köşesinde oturmuş,
uzun bir süre tartışmışlardı.
HEP kökenliler, PKK terörün-
deki tırmanışı, "devlet terörü-
ANKARA — Demirel sıkın-
tüıydı. Kendisini özal'la karar-
name sorununu çözmeye hazır-
lamışken, sabah Şırnak'ta 9 as-
kerin PKK tarafından öldürül-
düğü haberini aldı. özal'la gö-
rüşürken de Çankaya'da takılan
kararnameler geri planda kaldı.
Demirel, özal'la görüşürken
Istanbul'da Olağanüstü Hal
Bölge Valisi Necati Çetinkaya1
nın Jcardeşlerine ait Çetinkaya
mağazalanna bombah saldınmn
notu ulaştı. Sıkıntısı daha da
arttı.
TBMM'ye gelirken makam
otosunda Erman Yerdelen ve
nün artmasına" bağlıyorlardı.
Sezgin, onlan bir türlü ikna ede-
miyordu.
Erdal İnönü, kaygılıydı, üz-
gündü. Bakanlar Kurulu sırasın-
daki yerini ahrken, ağzını bıçak
açmadı. HEP kökenliler, gün
boyu TBMM'de gözükmediler,
ancak Leyla Zana'nın Diyarba-
kır'dan "askeri otorite demok-
ratikleşme çabalannı boş çıkar-
maya çalışıyor" biçimindeki
açıklamalan, kulaktan kulağa
yayüdı.
DYP'liler, HEP ve tırmanan
PKK terörü karşısmdaki öfkele-
rini, henüz dışa vurmamaya
özen gösteriyorlard». Ancak bir
bakan, kuliste yanındaki millet-
vekillerine bulduğu çıkış yolunu
yüksek sesle söyleyiverdi:
"Ya HEP çekip gitsin ya da
SHP HEP olsun. Biz, HEP dı-
şındaki SHP'lilerie hükümeti
götürüriiz."
Aynı saatlerde Demirel, genel
kurul salonundan ayrıldı. Bir
kat yukandaki odasına çıktı.
Bazı büyükelcileri kabul ettikten
sonra Milli Savunma Bakanı
Nevzat Ayaz ile görüştü. İstan-
bul'da olağanüstü yönetim bi-
çimlerine veya "sınır ötesi
operasyona" gerek yoktu.
Sonra DHP Genel Başkam
Alpaslan Türkeş'i çağırdı. Tür-
keş ile görüşmesi fezla uzun sür-
medi. DemireFin DHP'nin
TBMM'deki temsilcilerine yak-
laşraıı sıcaktı. 15 MÇP köken-
linin hükümete güvenoyu ver-
melerinden sonra zaten Türkeş
ile birçok kez telefon görüşme-
ICTİ yaparak diyaloğunu sürdü-
rüyordu. Demirel, bu kez,
DHP'ye yaklaşık 2 milyar hazi-
ne yardımı ve TV ekranlanmn
açümasında yardımcı olacağı sö-
zünü vererek bu sıcak ilişkiyi bir
adım daha ileriye götürüyordu.
Türkeş'e "itidal" tavsiye etmek-
ten de geri kamadı. Türkeş, De-
mirel'in mesajını almıştı.
Demirel-Türkeş görüşmesi,
kulislerde bomba gibi patladı;
DHP'liler, Demirel ile görüşen
liderlerini adeta gelecekteki ik-
tidar ortağı gibi karşüadılar. .
DYP kulislerinde yankılanan
yorumkr da Türkeş ve arkadaş*
larının bu beklentilerini adeta
doğruluyordu.
DYP'lilere göre, Demirel
25-26 ocaktaki SHP kurultayı
sonrasının siyasi hazırhklannı
yapıyor olabilirdi. DYP'lilere
göre, "HEP'âı bir koalisyon
ortağı" isteklerini karşılamak
üzere Demirel, Türkeş'le yakın-
laşma çabasındaydı. ANAP
içindeki "milliyetçi" unsurlann
DYP'ye geçişleri sağlanabilirse,
Demirel "HEP'i içinde banndı-
ran SHP'yi taşunak" yükunden
daha kolay kurtulabiUrdi. Hele
hele bir ay sonraki kurultayda
SHP bütünlüğünü konıyamaz-
sa, hükümetin kahcılığının gü-
vencesi, DYPTilere göre, ANAP
takviyeli Türkeş ve arkadaşlan
olabilirdi.