13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ARALIK1991 HABERLER CUMHURÎYET/3 METROPOL ATİLLÂ PORSAY Kimlikleriniz Lütfen... Ankara'da izbe bir depo... İçinde kimi ıslanmış, kimi çö- rümüş, kimi yerlerde sürünen 25 bin kitap... Başta Kültür Bakanımız, bir grup insan içeri dalıyor. Ve kitaplar "ser- best bırakılıyor." Bu trajikomik sahne geçen hafta gazetelere yansıdı. Ve Kültür Bakanı, ayağının tozuyla yaptığı bu işten dolayı al- kışlandı. Ama acaba başka türlüsü olabilir miydi? Her yer- de duvarlar yıkılır, yasaklar kalkar, özgürlük rüzgârlan eser- ken, Türkiye 21. yüzyıla çeyrek kala, hâlâ bir yasaklar ül- kesi olabilir miydi? Nitekim Yılmaz Güney filmlerinin üze- rinde yıllardır süren yasak, kalkmak için bu hükümeti bi- le beklemedi. Kuşkusuz ki yapılacak daha çok iş var. Kalkması gere- ken çok yasak, delinmesi gereken çok sansürcü yapı, ka- falarımızın içine çöreklenmiş çok örümcek ağı var... Ancak yasakların kalkmasıyla sorunlar çözümlenecek mi? Fikri Sağlar'ın "serbest bıraktığı" kitapları birden alıp okumaya başlayacak mı insanlarımız? Doğan Hızlan dos- tum, geçenlerde artık piyasada bulunmayan kitaplardan, adlarını bile anmaz olduğumuz bir dönemin ünlü yazar- larından söz ediyordu. Onun sözünü ettiklerine kimbilir daha kimler eklenebilir, liste ne denli uzayabilir... Ya da Yıfmaz'ın özgürlüğe kavuşan filmlerini kaç kişi gıdip görüyor? "Umuf'u kaç kişi izledi, "Arkadaş"a me- rak edip de kaç kişi gitti? O güzelim "Arkadaş" filmini ge- çenlerde bir sinemada 10 kişiyi pek aşmayan bir seyir- ciyle birlikte izlerken boğazıma gelip düğümlenen, yüre- ğime bir sızı gibi saplanan üzüntü neyin nesiydi? Yasaklar kalkıyor, katı ideolojiler çöküyor, baskı rejim- leri yıkılıyor, sansür duvarları yıkılıyor. Evet, ama dünya- rnızda yaşanan tek önemli olay bu mu? Bir dığer geliş- me de tüm halkların inanılmaz bir "kimlik arayışı" içine girmiş olmalan. Eski büyük imparatorlukların ye- rini ulusal devletler aldıkça, farklı kültür ve kimlikteki halkları zoraki bir zamk gibi k.'reJTmierî'çöktükçî neredeyse "kültürün kadar her yerdenpıtrak gibi kOIHIŞ" SİOgaill egemeil... fışkıran yeni ulus- — — — — — — — — — ların temel sorunlarından bin kimlik oluyor. Kimlik, yani bir anlamda kültür. Onun için artık kültürel kimlik, kültû- rel üretim, sanatsal yaratış gibi kavramlar, günümüzün baş sorunları arasında. Uluslararası platformlarda artık nere- deyse "kültürün kadar konuş" sloganı egemen... Onun için Türkiye'nin de baş sorunlarından biri, ulusal kültürün şimdiye dek her vurulup harman savrulmuş olan birikimini korumak ve kurtarmak. Yalnızca geleceğe dö- nük üretim politikalan değil, geçmişe dönük kurtarma, ko- ruma, canlandırma, değerlendirme politikalan da oluştur- mak... Geçmişi olmayan bir kültürün inşa edilmesı söz konusu değil çünkü... Onun için artık kitapları tükenmiş, unutulmuş yazarla- rımız mutlaka anımsanmalı ve eserleri ulaşılır hale gel- meli. Onun için ulusal sinemamızın yok edilmiş, yakılmış, çürütülmüş ürünleri sistemli bıçimde bulunmalı, onarılma- lı. Onun için, kimbilir kaç kez yaşadık, eski taş plaklarda kalmış olan popüler kültürümüzün o paha biçilmez ses ve saz hazineleri, yalnızca "kubbede bir hoş sedâ" ol- maktan kurtarılıp plaklara dökülmeli. Ve işte hemen sinemayla ilgili somut öneriler: ABD'nin bile Hollyvvood'un tarihinden her yıl 15 film seçip restore ertiğı, İtalya'nın geçen yıllarda Pasolini'nin tüm filmlerini büyük bir bütçeyle elden geçirip onarttığı günümüz dün- yasında, 1992 yılında 100. doğum yıldönümü kutlanacak olan Muhsin Ertuğrul'un filmlerinin taranması, aranıp bu- lunması ve onarılması için bir kampanya başlatmaya ne dersiniz? Veya elinde bulunan ve çoğu ciddi bir onarım isteyen Yılmaz Güney filmlerini kurtarmak için koşuştu- rup duran Fatoş Güney'e bir Yılmaz Güney Vakfı kurul- ması için devlet eli uzatmaya? İşte depodan kitap kurtar- maktan biraz daha zor, ama yine de çok önemli ve onur- lu görevler... Kültürel kimlik, költörel üretim, sanatsal yaratış gibi kavramlar, günümüzün baş sonınlan arasında. Uluslararası platformlarda artık ARMAĞANPUARI NDA 20-31 ARALIK EN GÜZEL ARMAGAN KİTAPTIR • İMZA 6ÜNÜ BUGOH 23 Arahk P. tesi, 15.00- 18.00 AYTÜLAKA1 c ıu YARIN 24 AralıkSalı, 75.00 - 78.00 İLHAN fREM Güldürü ustalan birer ikişer TKFden özel televizyon kanallanna transfer oluyor Ozel TV komedyeni güldürdü SİNA KOLOCLU TRT, elindeki güldürü ustala- nnı birer ikişer özel televizyon- lara kaptınyor: Cenk Koray- Miijdat Gezen ikilisi bundan böyle Tele 10 için çalışacak. Enis Fosforoğlu ekibi Ferran Kutman ve İryas Salman Magic Box'ın yeni kanalı için program hazır- layacaklar. Uğur YuceJ, Ferhan Sensoy da Show-TV ile görüş- melerini sürdürüyor. özel TVler program çahşma- lannı yoğun bir şekilde surdurü- yorlar. Daha doğnısu şu anda görünurde iki özel TV kanalı bu yoğunluğu yaşıyor. Bunlardan birincisi Magic Box'ın Starl için rakip olarak çıkardığı Tek 10 di- ğeri ise Erol Aksoy'un Özel TV'si Show TV. Her iki kanal da en seyirci toplayan "verti güldü- Hangi komedyen hangi kanala eidiyor Cenk Koray-Müjdat Gezen ikilisi Magic Box'ın Starl'e rakip olarak çıkardığı Tele 10'a geçti. Tele lO'a geçen komedyenler arasmda Enıs Fosforoğlu, Perran Kutman ve İlyas Salman da var. Uğur Yücel ile Ferhan Şensoy ise ışadamı Erol Aksoy'un sahibi olduğu Show TV ile görüşmelerini sürdürüyorlar. rü dizüerf" için halen TRTye program yapan sanatçılann pe- şine düştü. Tele 10, Miijdat Gczen-Cenk Koray ikilisi ile anlaştı. "Müjdal Gezen-Ccnk Koray Şov" adlı program yılbaşından sonra çar- şamba günleri ekrana gelecek. Edinilen bilgilere göre Tele 10 için kesinleşen isimler arasında Perran Katman ve Üyas Salman ve Enis Fosforoğlu'nun adı da geçiyor. Aynı kanal ıçın Ali Poy- razoglu'nun beş proje götürdü- ğu, bunun dört tanesinin kabul edildigi, ama anlaşmanın daha imzalanmadığı öğrenildi. Poyra- zoğJu ve ekbinin Show TV ile de görüştüğü belirtüdi. Ali Poyra- zoğlu her iki özel kanaldan tek- lif geldiğini, TRT ile program- lannın şu anda devam ettiğini söyledi. Tele 10 için Müjdat Gezen'le şov programı hazırlayacak olan Cenk Koray ise "Anlaşmayı ün- zaladık. tçerik açısuıdan degi- şik, tıraşlanmamış bir şov yapacagız" dedı. Koray, 23 yıl TRT ile çalıştığını belirtirken "Biz televizyon sayesinde para kayandtk. Ama ben bugiine ka- dar bu kurnma vefa borcumu odedim" dedı. TRT'nın katı tu- tumu yüzünden yavaş vavaş tum ağır toplaruu kaybedeceğıni vur- gulayan Koray, "Yakında Sayın Genei Müdür aaberteri kendisi okumak zorunda kalabuV' vo- nımunu yaptı. Show TVnin teklif götürdü- ğtı isimler arasmda yer alan Fer- han Şensoy adına tiyatrocu eşi Derya Baykai konuştu. Baykaj, "Benim görüşJerimi Ferhan da destekler. Hayatınıızı yalnız ve yalaız tiyatrodan kazanıyoruz. TRTye yaptıfınuz son progra- mıo maliyeti korkuac. Artık kim parayı verirse onunla çalı- sacagız. Biz yaklaşık 50 kişilik bir ekibiz" dedi. Sanatçılar TRTnin artık tekel olmaktan çıktıguu ve rekabete girecek ko- şullan yaratmak zorunda oldu- ğunu belirttiler. Bu arada hem Show TV hem Tele 10, yerli dizi yanı sıra dizi ve film bağlantılannj da hızlı surdürüyor. Show TV'nin ya- bancı filmlerin yanj sıra, yeru' filmler de aldığı, bunlann ara- sında Yıloıaz Giiney'in yapıtla- nnın da olduğu öne sürülüyor. Aynca cumartesi gecesi RTL'de gösterilen ikinci sınıf Alman porno filmlerinin de Show TV'nin istekleri arasında oldu- gu öğrenildi. Tele 10'nun ise özellikle Caanes dizi pazannda unlu Amerikan dizüerinin tü- münü kapattıgı, 20 bin dolaruk dizi aldığı gelen bilgiler arasında. MiJJi Piyango takımı kampa girdi Bilet alanlar 31 aralık akşamını bekliyor, büyük ikramiye 30 milyar Istanbul Haber Servisi — Her yıl artan buyuk ikramiye ve son zamlar Milli Piyango biletlerine ilginin yoğunlaşmasına neden oldu. 40 yıl önce 500 bin lira olan büyük ikramiyenin 60 bin misli artarak 30 milyar liraya çıkması Milli Piyango bileti alanlan tatlı hayallere götürü- yor. Milli Piyango'nun "Size de çıkabflir" sloganındaki durtü ile sabit ve seyyar bayilerin önlerin- de uzun kuyruklar oluşturan, hatta çıkma şansı fazla diye sa- dece bilet almak için Anadolu'- dan İstanbul'a gelen milyarder adayları, biletlerirü güvenli bir yere koyduktan sonra umut do- lu günler yaşamaya başladılar. Milyarların cazibesi Milli Pi- yango ldaresi'nin 18 yaşından küçüklere şans oyunlannın sa- tılmasını yasaklayan genelgesi- ni bile unutturdu. Yaşı 18'den küçük olanlar Milli Piyango bi- letini satın alabiliyorlar. Milli Piyango Idaresi yetkilileri bilet satımımn 18 yaşından kuçükle- re yasak olduğuna dair genelge bulunduğunu, bu konuda tüm bayileri uyardıklann vurgulaya- rak yönetmeliğe uymayanlar hakkında zabıt tutup genel mü- dürlüğe bildirdiklerini söyledi- ler. Bu kişiler hakkında bayili- ğin iptaü yönünde işlem yapıla- biJdiği behrtiürken şans getirsin diye babalan veya anneleri ta- rafından bilet çekmeye teşvik edilen miniklerin durumunun ise bu genelge kapsamıha girip girmeyeceğı tartışma konusu. Bayilerin çoğunun ise böyle bir genelgeden haberi dahi yok. Sadece Kazı Kazan biletlerinin 18 yaşından küçüklere satışının yasak olduğunu söyleyen bayi- ler, bilet alanlara kimlik ve yaş kontrolü yapılmasının mümkün olmayacağı görüşundeler. Bir bayi "Adam 2-3 aytık bebeği gc- tirmiş. tlla 'Bebeğın elı hangi bi- lete değerse onu alacağım' diye Intturuyor. Böyle dunımlaria karşılaşıyornz" diye yakınıyor. Yıllardır insanlara umut da- ğıtmaya devam eden Milli Pi- yango, daha uzun yülar bu özel- liğini korumakta iddialı. YASAĞI OELENLER— Milli Pi>ango biletlennıu ıo vajınuan küçüklere satılması yasak olduğu halde aile büyükieri, uğur getirsin diye çocuklanna bilet aidın>orlar. (Fotoğraf: KA.OİR CAN) TIME, hakkında idamfermanı bulunan Salman Rüşdi'yle özel hayatmı konuştu Rüşdi,celladını beklerken gülümsüyorKürrör Sefrisf — "Şeytan Ayet/eri" adlı romanın yazan Saiman Rüşdi bin günden fazla bir süredir hakkında tran'ın eski dini lideri Ayetullah Humeyni tarafından verümiş bir idam hUkmüyle yaşıyor. "Şeytan Ayeüeri"nde Islamlığı aşağıla- dığı gerekçesiyle Rüşdi için "idam fennanı" çıkartan Hu- meyni artık hayatta değil. Sal- man Rüşdi ise gizlilik koşulla- nnda da olsa yaşıyor. Bu arada "Seytan Ayetleri"ni İtalyanca- ya aktaran çevirmen bıçaklan- dı, kitabı Japoncaya aktaran çe- virmen ise öldürüldu. Bütün bunlara karşın Salman Rüşdi geçenlerde ilk kez tngiltere'den ayrılarak ABD'ye gızli bir ziya- ret yaptı. Bu ziyaret sırasında Ruşdi, "Time" dergisinden Karsten Prager'ın sorulannı ya- nıtladı. — Hakkınızda idam fermanı çıkartılah 1000 gttnden fazla bir zaman geçti. Böyle yaşamak na- sıl bir şey? — Gerçi ilk birkaç gün çok ürkmüştüm, ama ne gariptir, artık o kadar sık korkuya kapı:- mıyorum. Bir noktada kendi kendime şöyle düşündüm: Eğer sürekli korku içinde yaşar, kur- şun şimdi nereden gelecek aca- ba diye düşünürsem akhmı ka- çınrım. O zaman da kendi ken- Bb* yazaruı dünyası Başından beri, benim için en tehlikeli şeyin, mahkûmluğumun kurumlaşması, yaşamımın denetimini, işleri beni korumakla olan insanlara bırakmam olacağını sezdim. Bu yüzden de, hep kafesin demirlerini ittim ve kafesi genişletmeye çabştım dime dedim ki: lngiltere hüku- metince en iyi biçimde korunu- yorum. Nasıl koruyacaklannı düşünmek onların işi, benim işim değil. Bir çeşit zihinsel oyundu bu. Benim işim bana yöneltilen tehditle zihinsel ola- rak ilgilenmek, davamı savun- mak ve kendim olmayı sürdür- mekti. — Ne kadar sık ev degiştirdi- •iz? — Tam olarak saymadım doğrusu. Birkaç günde bir, ha- bire ev değiştirdiğim yolunda soylentiler üretildi. Oysa bu ka- dar kötu olmadı hiçbir zaman. — Ama 20-25 kez ev degiştir- diniz saaınm? — Birçok yer değiştirdim. Bazen çok kısa, bazen uzun sü- reler kaldım gittiğkn yerlerde. lngiltere'nin daha önce görme- diğim birçok yerini gördüm. Geniş alanlan olan yerlerde dı- şarı çıkıp yürüyuş yapma olana- ğı da buluyordum. Ama başın- daJD beri benim icin en tehlikeli şeyin mahkûmluğumun kurum- laşması, yaşamımın denetimini, işleri beni korumak olan insan- lara bırakmam olacağını sezdim hep. Bu yuzden de hep kafesin dernirlerini ittim ve kafesi geniş- letmeye çalıştım. — Sosyal yaşamınız ne du- rumda? — Neredeyse bütünüyle tele- fona bağlı. Dostlanmı arıyo- nım. — Kitap okuyor musnnuz? — Okuyorum. Bir dereceye kadar yazar hayatımı sürdüru- yorum hâlâ. — Bu yönden yaşamınız pek degişmedi yani? — Ben zaten günde birkaç sa- at bir odada bir başıma otunna- sam rahatsız olurdum. Şimdi o birkaç saat bütün güne uzadı. tşimi bitirip sokağa çıkmayı, ar- kadaşlanmla birlikte olmayı se- verdim. Tabii şimdi bunu yapa- mıyorum. Bu gerçek bir kayıp. — Güdefik gereksmiınlermi- zi Idın karşılıyor? — Yemek yapmayı bUirim. Her gittiğkn yerde buİaşık ve ça- maşır makineleri oluyor. Tabii hep silahlı polislerin bulunduğu yerlerde sürdürüyorum hayatı- nu. — Aileniz epey genişledi an- laşılan? — Doğrusu iyi geçiniyoruz. Gizli poliste bir siirü arkadaşun olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Ama karşdıklı saygı- ya dayalı bir ilişki geliştirdik. — Oglnnuz ne yapıyor? — Kuşkusuz burnumda tütü- yor. Bu arada onun için bir ki- tap yazdım. Çünkü onun için yapabıleceğim tek şey kitap yaz- maktı. Bir çocuğun olağan ko- şullarda babasından bekleyece- ği birçok şeyi veremedim ona. Her gün telefonla konuşuyonız. Ama birlikte olamamamız yal- nız benim için değil, onun için de büyük bir eksiklik. Bana bu yapılan, aynı zamanda oğlumun haklanna da bir saldın. birü«U söy- lediniz. İçinde Mrtt&dttğunuz dorum mu yol açtı buna? — İçinde bulunduğum duru- mun evliliğime yaradığı söylene- mez, ama bdirleyici neden bu değil. Yolunda gitmeyen başka şeyler vardı. — Zaman zaman pes etmeyi düşündügüDÜz oluyor mu? — Elbette. Çok uzun süreler bir daha hiç yazmamayı düşun- düğüm oldu. — Peki poiitik baskı işe ya- ramazsa ne olacak? Hep boynu- Bozda idam fermanıyla mı ya- sayacaksınız? — Ne demek istediğinizi dü- şünmek bile istemiyorum, çün- kü durumun bu kadar kötü ol- duğuna inanmıyorum. Ama gerçek şu ki bu durumu hep böyle kabul edecek de değilim. — Düşünce özgürlügünün, hayatın ta kendisi olduğunu soylemiştiniz. Ugrunda müca- dele etmeye degdi mi? — Evet değdi. Hiç kimse gündelik yaşamının böylesine bozulmasmı istemez. Aslına ba- karsanız hayatımda bir daha bu çapta bir olay olacağını sanmı- yorum. Ama hiç değilse en de- rinden inandığım şeyle ilgili bir durum. Bu yüzden de uğrunda mücadele etmek mümkün. Hiç değilse haklı bir şey uğrunda bir mücadele. Paris Sartı Türkiye işe Çocuk Haklan'yla başlıyor Türkiye, geçen yıl imzaladığı Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne koyduğu etnik azınlıklarla ilgili çekinceleri kaldjrrnakla Paris Şartı'nın gereklerini yerine getirmek için bir adım daha atmış olacak. HAKAN AYGÜN ANKARA — Hükümet, Paris Şartı'nın gereklerini ye- rine getirmeye, Türkiye'nin ge- çen yıl imzaladığı Çocuk Hak- lan Sözleşmesi'ne koyduğu et- nik azınlıklarla ilgili çekince- leri kaldırmakla başlıyor. Bakanlar Kurulu'nun onay- layarak yasalaşmak üzere TBMM'ye sevk ettiği sözleş- meyle, "etnik azınlık veya yer- li ahaUye mensup çoculdann" kendi dilleriyle eğitım görme- lerine ve kitle iletişim araçla- nnda bu dillerin kullaaılması- na "yesil ışık" yakıbyor. Kadın ve Aıleden Sorumlu Devlet Bakanı Gıiler Üeri. "çe- kincelerin kaldırılacagını" doğrularken Başbakan Siiley* man Demirel de sözleşmenin bir ay içinde TBMM'de onay* lanacağını bildirdi. Demirel, önceki gün UNICEFin "Dnn- ya ÇocaUannın Durumu" ra- porunun sunulması nedeniyle Ankara Hilton'da düzenlediği toplantıda, hükümetin bu ko- nudaki ilk icraatırun sözleşme- nin Bakanlar Kurulu tarafın- dan kabul edilerek TBMM'ye gönderihnesi olduğunu söyle- di. Dışişleri kaynaklan, sözleş- medeki çekincelerin daha ön- ce değişik bakanlıklann göruş- leri doğnıltusunda konulduğu- na işaret ederlerken Meclis'in çekinceleri kaldırarak sözleş- meyi onaylayabileceğini vurgu- ladılar. Hükümetin Paris Şartı'nın gereği olarak Çocuk Haklan Sözleşmesi'ndeki çekincelerin kaldınlması karan bir üst dü- zey yetkili tarafından "olunüu bir geUşme" olarak nıtelendi. Hükumetteki bu üst düzey yet- kiü, çekincelerin kaldınlmasıy- la uluslararası anlaşmalar çer- çevesinde azınlık olarak tanım- lanamayan "yerii halklann" dilleriyle de televizyon ve rad- yo başta ounak üzere kitle ile- tişim araçlarında yayın yapıl- masına ve bu dillerin eğitimde kullanıhuasına yeşil ışık yakıl- mıs otdu&unun altını cizdL Heroün 11.00-20.00 FM Fuar Merkezi, Ortaklar Cad. Mecidiyskoy Tel: 167 18 14 Ya da bir silecek veya bir debriyaj balatası.. Renault'lann yedek parçalanna ulaşmak su içmek kadar kolay... Nerede ihtiyacınız olursa, ne zaman gerekirse.. Oylesine yaygın,oylesine bol...üstelik orijlnal ve sağlam... Üstelik garantili ve hesaplı... Renault'nun verdiği bu yedek parça güvencesini Türkiye'de başka hiçbir marka veremlyor...Siz siz olun, aylarca yurt dışından yedek parça bekleme riskine girmeyin ya da neredeyse takıldığı anda yeniden bozulan yedek parçalara güvenmeyin Dilediğinlz Renault modelini seçin, yıllarca, yollarca sorunsuz kullanın Ne de olsa Renault uluslararası marka, büyuk marka... RENAUV A>A\ACAK OTOMOBİLLER Renault modellerinin yedek parçalan her an, her yerde elinizin altında. RENAULT m ı ı t r t T ı i M t ı t n l ı l • A ö L A T t A » A M A • A Ğ l A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle