22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ARALIK 1991 EKONOMİ CUMHURÎYET/J3 Başkentte suya zanı geliyor • ANKARA (AA) — Başkentte şehir suyuna zam karannın bugttn kesinleşmesi bekleniyor. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'ne sunulan zam önerisi, konutlann kullandığı suyun metreküp fiyatının yüzde 100, işyerlerinin kullandığı suyun fiyatının ise yüzde 150 oranında yükseltilmesini öngörürken, en büyük artışı ise yüzde 500 ile resmi kuruluşların park ve bahçelerde kullandığı suya getiriyor. Müzik seti tiretinıi arttı • ANKARA (AA) — Bu yılın on aylık döneminde müzik seti ve renkli TV üretiminde büyük artışlar kaydedildi. Fmn ve çamaşır makinesi üretimi artarken, video ve dikiş makinesi üretiminde ise gerileme yaşandı. Devlet Istatistik Enstitüsü (DİE) verilerine dayanarak yapılan belirlemelere göre müzik seti üretimi yüzde 78.9 artarak 161 bin 184 adede yükseldi. Muza fırtına zammı • ANTALVA (AA) — Antalya'nın Alanya ve Gazipaşa ilçelerinde iki hafta önce muz bahçelerinin bozulmasına neden olan fırtınanın fıyatlar üzerindeki etkisi görülmeye başlandı. Yörede, toptan muz fiyatlannda fırtınadan sonra yüzde 30-50 oranında artış oldu. Bankaların alacak sorunıı , 1 • ANKARA (ANKA) — Türk bankacıhk sisteminin tahsili gecikmiş alacak sorunu büyüyor, bankalann özel, idari ve yasal takibe aldıklan tahsili gecikmiş alacakları bu yılın ilk 6 ayında yüzde 35 oranında büyüdü, bankalann gecikmiş alacakları için ayırdıkları karşıhk da oransal olarak küçülünce, net tahsili gecikmiş alacaklarda önemli bir artış yaşandı. Sağlığa zararlı tiretJın • ANKARA (ANKA) — Ankara Büyükşehir Belediyesi'nce kasun ayında yapılan denetimler sonucunda sağlığa zararlı gıda maddesi ürettiği belirtilen 7 imalathanenin kapatılması istemi encümene gönderildi. Belediye aynı ay içerisinde 302 esnafın denetimini gerçekleştirirken laboratuvarlara incelenmek üzere getirilen 314 numuneden 18'inin sağlığa zararlı olduğunu saptadı. Unyite zam • KÜTAHYA (AA) — Kütahya'nın Tunçbilek kasabasındaki ocaklardan çıkartılan linyit kömurünün satış fiyatına, ton başına 25 bin lira zam yapıldı. Daha önce KDV hariç 225 bin lira olan Tunçbilek linyitinin ton fiyatı, dünden itibaren 250 bin liraya yükseltildi. Sigortasız çocuk işçiler • ADANA (AA) — Türkiye'de işyeri denetimlerinin yetersiz olduğu belirtilerek bu nedenle yaklaşık 5 milyon çocuğun yasaya aykın olarak sigortasız çalıştınldığı bildirildi. İ.Ü. Meziınlar Derneği • Ekonomi Seryiâ — Istanbul Üniversitesi Işletme Iktisadi Enstitüsü Mezunlar Derneği'nin yeni oluşturulan Yönetim Kurulu'nun Genel BaşkanlığYna EtP Eczacıbaşı llaç Pazarlama Genel Müdürü Nuri Çerigenç seçildi. BüGÜN , • Türk Ekonomik Hukuksal Araştırmalar Vakfı'nın düzenledigi '92'ye Girerken Türk Ekonomisinin Temel Sorun Alanları ve Çözüm Arayışlan' konulu toplantı saat 09.30'da Sheraton Oteli'nde başlıyor. Toplantıya Devlet Bakanı Tansu Çiller, Cem Boyner, Işın Çelebi, Prof. Akın llkin, Yavuz Canevi, Burhan Kuruçam ve llhan Kesici konuşmacı olarak katılacak. Dünya Altın Konseyiyetkilileri İstanbul'un Ortadoğu'nun yeni altın merkezi olabileceğigörüşünde Altıncılarııı Türkiye keşfi NAZİRE KALKAN En çok altın işleyen ülkeler- den biri olan ve işlenen altın miktarı bakımından yılda yak- laşık 100 tonla (1 milyar 200 milyon dolar) dünyada beşinci sırada bulunan Türkiye, yüksek potansiyeliyle bu alanda çalış- malar yapan yabancı kuruluşla- rın da dikkatini çekmeye başla- dı. Tüm dünyada altın tüketimi- ni arttırmayı amaçlayan ve Türkiye'nin de üyesi olduğu VVortd Gold Council (Dünya Altın Konseyi) bir süreden beri televizyon ekranlannda ve çeşit- li basın organlannda "Altın alın" kampanyasını yürüterek Türk tüketicisini çekmeye ça- lışıyor. Yetkilüer halkın elinde yakla- şık 3500 ton altın bulunduğunu, bunun da 70 milyar dolar de- mek olduğunu, Türkiye'nin al- tını yalnız yatırım aracı olarak değil bir fınans aracı olarak da görmesi ve bir altın rafinerisi kurması halinde yılda yaklaşık 3 milyon 200 bin dolarhk bir ta- sarruf sağJayacağını belirtiyor- lar. Yabancıların bu durumda Türkiye'ye ilgi duymasmın do- ğal olduğunu vurgulayan konu- nun uzmanlan Türkiye'de bu potansiyelin geregince değerlen- dirilebilmesi için bir altın bor- sasının, güçlü bir altın bankası- Yılda yaklaşık 1.5 milyar dolarlık altın işleyen Türkiye, yabancı kuruluşların da ilgisini çekiyor. Dünya Altın Konseyi, bir süredir 'Altın alın' kampanyasıyla Türk tüketicisini cezbetmeye çahşırken yetkilüer de Türkiye'nin gelecekte Ortadoğu'nun altın merkezi olabileceğini belirtiyorlar. nın kurulması ve altının kâğıt üzerinde de kâr getirmesi için al- tm biriktirme fonlanmn oluştu- rulması gerektiğinde de birleşi- yorlar. "O degerii dokunuş" sloga- nıyla altının reklamını yapan ve merkezi Cenevre'de bulunan ve "dünyada altmın patronu" ola- rak bilinen kuruluş üyelerinin çoğunluğunu Güney Afrika Cumhuriyeti'nden altın üretici- leri oluşturuyor. Aralannda Rusya'mn da bulunduğu 14 ayn ülkeden 70'ten fazla üyesi bulu- nan derneğin amacının altına yeni kullanım alanları bulmak ve bir yatırım aracı olarak altı- nın cazibesini arttırmak olduğu- nu belirten derneğin Türkiye Ofısi Müdürü Murat Akman Beyrut'un önemini yitirdiği bir dönemde lstanbul'un Ortado- ğu'nun yeni altın merkezi ola- bileceğini söyleyerek "Türkiye'- de altın henüz bir zanaat konu- munda. Ama çok yüksek bir ka- pasitesi olduğu için 10-15 yıl içinde gelişmiş bir sektör dııru- muna gelebiür. Türkiye'de al- tın, bir mal olarak görülüyor. Oysa bir finans aracı olarak de- gerlendirilirse Türkiye bu konu- da söz sahibi bir ülke konumu- na geJebiur ' dedi. Akman, ken- dilerinin eğitim ve yeni teknoji- ler konusunda da Türkiye'deki imalatçılara yardımcı olmayı amaçladıklannı sozlerine ekledi. Türkiye'nin 89 yılında"150 ton" altın îthal ettiğini, bu yıl da "100 tona" ulaşılmasımn beklendiğini, buna rağmen dış ülkelerde altın denilince akla bi- le gelmediğini söyleyen tanınmış altın uzmanı Ersin Pertan bir al- tın rafınerisi kurulması halinde Türkiye'nin İsviçre bankalann- dan külçe altın almak yerine doğrudan Güney Afrika'dan al- dığı altını işleyeceğini ve yılda en az 3 milyon 200 bin dolar tasar- ruf sağlayacagmı söyledi. Merkez Bankası altın rezerv- lerinin 120 ton dolayında olma- sına karşıhk halkın elinde yak- laşık 3500 ton altın bulunduğu- nu, bunun da 70 tnilyar dolar demek olduğunu beürten Per- tan, "Türkiye'nin dış borçlan- nın 49 milyar dolar olduğu dü- şünühirse bu rakanun önemi or- tadadır. Ancak Türkiye bu gü- cünün farkına vanunadı" dedi. Merkez Bankası'mn yılda yak- laşık 1 milyar 200 milyon dolar- lık altın ithaJ ettiğini ve düşük kâr marjıyla sattığı için de Yu- nanistan gibi bazı komşu ülke vatandaşlarının Türkiye'ye ge- lip ceplerini altınla doldurup ül- kelerine döndüğünü söyleyen Pertav, bunun aslında bir çeşit ihracat sayüabileceğini belirtti. Alman bankası WLB'nin yetkilisi, Türkiyepazarından umutlu 'Esnek olmadan iş yapamazsınız' WLB Europa Yönetim Kurulu üyesi Philip Boukaert, "Biz Türkiye'deki tek yüzde 100 Alman sermayeli bankayız. Ortağımız olmadığı için kararları hızla alabiliriz" diyor. Ekonomi Servisi — Alman- rine görüştük: ya'mn önde gelen bankaların- dan Westdeutsche Landesbank, 2 yıl kadar önce pek de alışüma- dık bir biçimde Türkiye'ye gel- di. Ingiliz Bankası Standart Ckartered'in Avrupa şubelerini satın ahrken Avrupa şubeleri arasında yer almadığı halde "Türkiye"yi de pazarhğın içine katan Westdeutsche Landes- bank, 2 yıllık "geçiş döncmi"- nin ardından yeni Genel Müdü- rü Gilles LeraiUe ile atağa kalkıyor. Standart Chartered dönemin- den kalma Genel Müdür Rajah Baner Jee'nin uğurlanması ve yeni genel müdürün iş dünyası- na takdimi nedeniyle düzenle- nen davet için Türkiye'ye gelen Westdeutshe Landesbank (WLB) Europa'nın Yönetim Kurulu üyesi Philippe Boucka- ert'le WLB'nin Türkiye paza- rından beklentileri ve Standart Chartered'in Avrupa şubelerini satın almalannın nedenleri üze- — Yabancı bankalar için Türkiye'deki en cazip yıllar 1980 sonrasıydı. Çogu o dö- nemde peş peşe geldiler, pasta- nın kaymağını yediler. Bu ara- da Türk bankacılan da aynı kul- varda at koştunnayı oğrendiler. Pazardaki pay daralınca da en azuıdan bir boliimü için Türki- ye cazip olmaktan çıktı. VVLB'nin tam bu dönemde Türkiye'ye gelmekteki amacı ne? — Alman bankalan genelde muhafazakârdır. Zor karar ve- rirler. Ancak karar verdikten sonra da konjonktürel nedenler- le caymazlar. Hedeflerine adım adım yürürler. WLB, Türkiye'- yi istiyor. Çünkü AJmanya, Türkiye'nin en büyük ticari or- tağı. Ayrıca yıllardan beri Türkiye'de yerleşik büyük Al- man firmalan var. İki ülke ara- sındakı ilişkiler bu kadar yoğun- ken, WLB için yeterince cazip pazar var demektir. Ayrıca WLB, Türkiye'de şubesi olan yegâne yüzde 100 sermayeli Al- man bankası. Türkiye'deki ra- kibimiz Dresdner Bank; Ak- bank ve Fransız BNP ile ortak. Yüzde 100'ünün tek bir kurulu- şa ait olması, kararlann çabuk- luğu ve uygulamadaki etkinlik açısından önemli. Biz Türkiye pazarından çok mutluyuz. — 1992 yılında Türk ekono- misinin daralacağı yönünde beklentiler var. Siz VVLB olarak bu daralan pazardan ne umu- yorsunuz? — Hizmetinizin kalitesi iyiy- se, pazar daraldığı halde siz pa- zar payının arttırabilirsiniz. Biz hizmetimizin kalitesine güveni- yoruz. Çok büyük Türk serma- ye gruplan müşterimiz olduğu gibi Mercedes, Siemens, Bayer ve Höchst gibi Türkiye'de faa- liyette olan Alman şirketleriyle çalışıyoruz. Aynca iki Alman- ya'nın birleşmesinin ardından Doğu Almanya'ya uygun şart- larla yatırım yapmak isteyen Türk müteşebbislere aracı oluyoruz. — Lafın kısası pazann daral- ması bizi etkilemeyecek diyorsu- nuz. Türkiye'de pek çok şirket. 1992'nin bu yıla oranla daha zor bir yıl olacağı kanısında. Siz ne diişünüyorsunuz? — Tahmin yapabilraek zor, elimde kristal kürem de yok. Ama zaten biz Avrupalılar için Türkiye'de çalışma koşullan her zaman çok farklı. Avrupa'da her zaman yarın ne olacağını bi- lirsiniz. Türkiye'de ise bu müm- kün değil. Türkiye'de iş yapar- ken her zaman daha esnek ol- mak ve beklenmedik gelişmele- re kısa sürede uyum gösterebi- lecek fleksibiliteye sahip olmak önemli. — Türkiye için koyduğunuz sermaye ne kadar? Kaç şubeniz var? — Sermayemiz 10 milyon mark (yaklaşık 32.5 milyar lira). tstanbul'un yanı sıra lzmir'de de bir şubemiz var. Ancak bu şubenin açılışı, tam bankanın Standart Chartered'den WLB'ye geçişi sırasına denk gel- di. Ve bu yüzden de bugünc ka- dar pek geliştirilemedi. Bundan sonra lzmir'de gelişecek. — Bize son olarak NVLSB'nin Almanya'da bankacıhk sektörü içindeki konumundan da söz eder misiniz? — WLB 1850'de Düssel- dorFta yerel banka olarak ku- rulmuş. Nordrhein-Westfalya eyaletinin Merkez Bankası ola- rak hizmet vermiş. Bugün ise Almanya'da Deutsche Bank ve Dresdner Bank'ın ardından 3. büyük banka. Uzuiı yıllar Al- manya'ya dönük olarak faaliyet gösterdikten sonra büyük müş- terileri olan Alman firmalan dış dünyaya açıldıkça, aynca Kom- merzbank ve Dresdner Bank gi- bi rakip Alman bankaları da peşpeşe Avrupa'ya yerleşince WLB oturup-düşündü ve 1992 sonundaki Avrupa Birliği'ni de dikkate alarak büyük müşteri- lerine Almanya dışında da iyi hizmet verebilmek için Avrupa'- da genişlemeye karar verdi. Bu karar, ya her şeyi yeni inşa ede- rek ya da mevcut bir bankayı satın alarak gerçekleştirilebilir- di. Tam o sırada Standart Char- tered Avrupa'daki operasyonla- nnı devretmek isteyince uygun bir alışveriş ortamı doğmuş ol- du. Sen Standart Chartered Av- rupa Bölümü Genel Müdürü'y- düm ve satışın bir parçası ola- rak WLB'ye geçerek "geçiş" operasyonunu yiırüttüm. Lego, 2. land'ini inşa ediyorEkonomi Servisi — Avrupa'nın en büyük oyuncak üreticisi Lego, Danimarka'da bulunan oyun parkı Legoland'in bir benzerini lngiltere'de inşa etmeyi düşünüyor. Danimarka'nın Bıllung kentinde bulunan park, geçen yıl bir milyonun uzerinde ziyaretçi çekmişti. The Independent gazetesinde yer alan bir habere göre firma bu ikinci Legoland projesi için tngiltere'de, ABD ve Avrupa'da adı şimdilik gizli tutulan bazı bölgeleri incelemeye almış. Kesin kararını ise ancak 92'nin ortalarında verecek gibi görünüyor. Lego grubunun röportajlardan pek hoşlanmayan başkanı Kjeld Kirk Kristiansen, böyle bir projenin gundemlerinde olduğunu onayüyor. Ancak söz konusu projenin henüz planlama aşamasında olduğunun altını çizerek "Danimarka'daki Legoland'in tıpatıp aynısını yapmayı düşünmüyoruz. Ne yapacagımız ise henüz araştırma safhasında" diyor. The Independent'a göre Lego'nun son iki yıldaki satış oranlanndaki artış gerçekten kayda değer düzeyde. Hedefleri yüzde 6 ile 8 arasında satış artışı olan Lego firmalan, yerel para birimleri ölçü alınırsa yüzde 15 oranında büyümüşler. Ahnanya Lego için en büyuk pazarı oluşturuyor. 1990'da Doğu Avrupa'daki satışlar yüzde 80'lik bir sıçrama yapmış, Kirk Kristiansen, Avrupa'yı grubun en öneml- pazarı olarak nitelendiriyor. ABD ve Uzak Doğu ise yayılmayı planladıkları alanların başında yer alıyor. Lego geleneksel olarak elinde bulunan yüzlerce patenti ve dolayısıyla pazardaki pozisyonunu hukukçulara teslim etmiş bir firma. Ancak iki yıl önce bir diğer oyuncak devi olan Tyco karşısında mahkemede aleyhlerine sonuçlanan bir "patent savaşı', Lego'nun 'aklını başına getirmiş' görünüyor. Firma yetkilileri artık daha saldırgan bir pazarlama stratejisi ve daha hızlı bir ürün geliştirme sistemi oluşturmak gerektiğini kabul ediyorlar. SALİH N.NEFTÇİ RiskTaksi şoförü karartıydı. Dayısı, Demirel'i "tanıyordu", hü- kümet kurulsun, dayısına gidip kendisine bir iş isteyecekti. "Ama, dedim, senin işin var Genç adamsın, girişken ol, memur olup ne yapacaksın?" Yanıt, insanın kafastnda çözmüş olduğunu sandığı soruları, bir anlık da olsa, ye- niden gündeme getirecek kadar basttti: "Abi, şoförlük zor, erken kalkacak geç yatacaksın, devamlı uğraşacaksın. Memur olunca emekliliğin var, getirin garanti." Belki heyecansız bir hayat, ama riski de az. • • • Adını doğru koyalım. Türkiye'de kamu istihdamının önemli bir bölümü bir çeşit işsizlik sigortasından başka bir şey değil. Nitekim kamudan iş talep edenlerden ço- ğunun kafasında bir kariyer planı yok. Ne iş verilirse yap- maya hazırlar. Amaç, işten çıkarılma. işin kapanması, grev gibi belirsizlikleri olmadığı bir hayat düzeni. Sigorta denen olgunun tarifi de zaten bu. Arabanızı si- gorta ertirince, kaza riskini sizin yerinize bir şirket üstle- niyor. KİT'lerdeki "şişkin" istihdam gibi. Kamu kuruluşla- rına ihtiyacın üstünde işçi almakla bu kişile- rin ekonomideki çal- kantılardan kaynakla- nan riskleri devlete aktanlıyor. Örneğin, bir Körîfez krizi sıra- sında, özel sektörde çalışanlar işten çıka- ralıbilirken, KİT'lere kapağı atan kişi işini kaybetmiyor. Onun ı yerine devletin bütçe' açığı büyüyor. • • • Vatandaşlarını risk almaya özendirmek, dinamik toplumların bir özelliği. Amaç, ekonominin de- vamlı atılım yapmasını sağlamak. Çünkü her yenilik be- raberinde bir belirsizlik getiriyor. Kendini sürekli yenile- me uğraşı, riski ister istemez arttırıyor. İşsizlik sigortası gibi kurumlar, kişilerin bu belirsizliklerden kaynaklanan za- rarlarını toplumun tümüne yaymakla risk almayı daha çe- kici kılıyor. Böylelikle, toplumda bir yandan risk alma özen- dirilirken diğer yandan da insanların bundan fazla zarar görmemesi sağlanıyor. • • * Kamu istihdamını bir sosyal yardım politikas* olarak kul- lanmanın Batı ekonomilerindekı yaklaşımla iki büyük farkı var. Birincisi, yardım risk alana yapılmıyor. Aksine, risk al- maktan kaçmak özendirilmiş oluyor. İkincisi, KİT kadrolarındaki "şişkinlik" belirli bir süresi olmayan bir işsizlik sigortası. Batı'da bir iki yıl içinde üret- ken bir iş bulamayanın sigortası bir süre sonra kesiliyor. Yani, başından şanssız olaylar geçen kişiye yapılan sos- yal yardımın belirli bir sınırı var. Oysa, Türkiye'de devlet bir yardım olsun diye iş verdiği kişiye "sana bir süre yar- dım edeceğiz, rma bundan sonra senin de kendi kendi- ne yardım etmen gerekir" diyemiyor. • • • Ne yazık ki riski yok etmek mümkün değil. Ancak baş- kasına aktarabiliyorsunuz. Devletin şişkin kadrolarınm ris- kini de ilk bakışta devlet üstlenmiş gibi gözüküyor. Ama bu sefer devletin bütçesi açık veriyor, enflasyonl istikrar paketle'ri derken, risk sonuçta esas kime yükfeni' yor biliyor musunuz? Özel kesim çalışanlanna. Vatandaşlarını risk almaya özendirmek dinamik toplumların bir özelliği. Amaç, ekonominin devamlı atılım yapmasını sağlamak. Çünkü her yenilik, beraberinde bir belirsizlik getiriyor. Kendini sürekli yenileme uğraşı, riski ister istemez arttırıyor. Akaryakıt zammı Hazine'ye yaradıANKARA (AA) — Akarya- kıt ürünlerinde 19 aralık per- şembe günü yapılan zamdan sonra bu ürünlerin satışından alınan Destekleme Fiyat Istikrar Fonu (DFİF) kesintileri arttınl- dı, aynca akaryakıt tüketim ver- gisi hasılatından yararianan bazı fon ve kuruluşların paylan dü- şürüldü. Sonuçta vatandaş açısından akaryakıt pompa fiyatlan değiş- mezken akaryakıt satışlarından devletin kasasına giren vergi ve fon gelirleri arttınlmış oldu. Bakanlar Kurulu'nun önceki gün Resmi Gazete'nin mükerrer sayısmda yer alan kararlan uva- nnca 19 Arahk 1991'den geçerli otmak üzere akaryakıt ürünleri satışından benzinlerden alman yüzde lO'luk Destekleme Fiyat İstikrar Fonu kesintisi süper benzinde yüzde 41.25, normal benzinde yüzde 40.25'e yüksel- tildi. Diğer ürünlerdeki yüzde 51ik DFİF kesintisi ise gazyağı ve motorinde yüzde 21, likit petrol gazı hariç kalorifer yakıtı ve fud oil çeşitleri ile diğer petrol ürün- lerinde yüzde 15'e çıkanldı. Daha önce 11 Eylül 1991 ta- rihinde yapılan bir düzenlemeyle akaryakıtta zam yerine DFİF kesintilerinde indirime gidilerek DFİF kesintisi benzinlerde yüz- de 30*dan yüzde 10'a, diğer ürünlerde de yüzde 15'ten yüz- de 5'e düşürülmüştü. Bu arada Bakanlar Kurulu- nun bir başka kararı uyannca yine akaryakıt ürünleri satışın- dan alman akaryakıt tüketim vergisi (ATV) hasılatımn dağılı- mında değişikliğe gidildi. DÖVİZ KURLARI 23 ARALIK 1991 Dövızın Cınsı 1 A60 Ootaıı 1 Alman Marto 1 Avustralya Dotefi 1 Avusturya $*ni 1 BelpkaFrangı 1 Danimaıta Kronu 1 RnMarkkası 1 Fransız Frangı 1 HoHands Horinı 1 bpanyol Pezetası 1 bveç Kronu 1 bvıçre Frangı 100 halyan Lıret 1 Japon Yeni 1 Kanada Doları 1 Norveç Kronu 1 Stertın 1 S Arabstan Rıyalı Dövız 5029 92 328109 3875 55 459 56 159.28 830 37 1203 62 959 55 2914 04 51 51 896 84 3699 29 432 31 39 45 4363 22 834 15 9360 68 134138 Salış 5040 00 3287 67 3883 32 460 48 159 59 832 03 1206 03 96147 2919 88 5161 898 64 3706 70 43318 39 53 437196 835 82 9379 44 1344 07 Efektıf Abş 5024 89 3277 81 3817 42 459 10 157 68 822 07 119158 958 59 2911 13 50 48 887 87 3696 59 427 99 38.86 4297 77 825 81 9351 32 1321.26 Efektıf Satış 5055 12 3297 53 3894 97 46187 160 07 834 53 1209 65 964 35 2928 64 5176 90134 3717.82 434.48 39 65 4385.08 838 33 9407 58 1348.10 çtfiuznm % 15330 Alman Mata i 1 2979 Avusl Dolan $ 10 9450 Avus Şılırn $ 31 5800 Bel Frangı $ 6 0675 Dan Kronu $ 4 1790 Fm Markkası % 5 2420 Fran Frangı S 1 7261 Hol Flonni $ 97 66 Isp Pezetası S 5 6085 Isveç Kronu S 1 3597 Isv Frangı S 1163 50 1ta! Lıret S 127 50 Japon Yeni $ 1 1528 Kanada Dol S 6 0300 Nor/eç Kr E 1 8610 ABD Dofarı S 3 7498 Sumf RıyaS Hükümet 100 bini belediye işçisi olmak üzere 267 bin işçi için önümüzdeki yıl toplusözleşme masasına oturacak 267 bin îşçînîn kıılağı yeni hükümette TURAN YILMAZ ANKARA — Hükümet, ayağının tozu ile zorlu bir sınava hazırlanıyor. 100 bini bele- diye işçisi olmak üzere 267 bin kamu işçisi- nin toplusözleşme görüşmeleri için önümüz- deki yıl masaya oturulacak. Türk-tş, konu- yu görüşmek üzere Başbakan Süleyman De- mirel'den randevu isterken Çalışma ve Sos- yal Güvenlik Bakanı Mehmet Mogultay da konuyu Bakanlar Kurulu'nun gündemine gö- türdü. Mogultay, sorunu, diyalog masasın- da, uzlaşma ile çözmek istediklerini söyledi. Türk-lş Genel Başkanı Şevket Yılmaz da hü- kümetin tavnna göre tutum takınacaklarını bildirdi. Türk-lş'ten verilen bilgiye göre önümüz- deki yıl yenilenecek kamu kesimi toplu iş söz- leşmeleri için 20 sendika, göriişme masası- na oturacak. Bu sözleşmelere ilişkin prose- dür çalışmalarının da sendikalar tarafından sürdürüldüğü ve tamamlanmak üzere oldu- ğu bildirildi. Toplam 267 bin 938 işçiyi kap- sayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri için masaya oturacak sendikalar şunlar: "Tanm tş (Tanm ve Köyişleri Bakanhğı'n- daki 12 bin işçi), Türkiye Maden-tş (Türki- ye Kömür tşletmeleri Genel Miidüıiüğü'nde- ki 28 bin 450 işçi), Genel Maden-tş (Türki- ye Taşkömürii Kurumu ile Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğıi'ndeki toplam 48 bin işçi), Petrol-İş (Alpet ve Yarpet işyerle- rindeki toplam 6 bin işçi), Teksif (Sümer- bank Genel Mudürluğu'ndeki 21 bin 143 iş- çi), Selüloz-İs (SEKA Gend Mudurluğü'nde- ki 9 bin 713 işçi), Çimse-ts (Çitosan'daki 7 bin 717 işçi), Tes-tş (İSKİ Genel Müdürlü- gü'ndeki 5 bin işçi), Hava-tş (Türk Hava Yollan Genel Miidürlüğü ile Havaalanian Yer Hizmetleri Genel Müdürlügü'ndeki top- lam 6 bin 393 işçi), Sağlık-tş (Sosyal Sigor- talar Kurumu Genel Miidürtüğü'ndeki 8 bin 200 işçi) ile Belediye-İş (çeşitli belediye işyer- lerindeki 98 bin 140 işçi)." Türk-lş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, ye- ni sözleşmeler ile çalışma yaşamına ilişkin ya- sal düzenlemeleri görüşmek üzere Başbakan Demirel'den 5 gün önce randevu istedikleri- ni söyledi. Randevu gününün 3 gün onceden kendilerine bildirümesini istediklerini de kay- deden Yılmaz, henüz kendilerine randevu gü- nünün bildirilmediğini de belirtti. Yılmaz, Demirel ile görüşmelerine teşkilat başkanla- rının da katılacağını, görüşmeden sonra çı- kan sonucu toplanacak Türk-lş Başkanlar Kurulu'nda değerlendireceklerini kaydetti. Yılmaz henüz müzakerelerin başlamadığını anımsatarak "Şimdiden taleplerimize ilişkin miktar baanda bir şey söylememiz bu neden- le mümkün değil" dedi. Hükümetin, calışan- lann sorunlanmn çözüleceğine ilişkin kamu- oyuna apklanmış taahhütlerinin bulunduğu- nu da anımsatan Yılmaz, "Biz bu taahhüt- lerin yasama geçirilmesini istiyoruz. Bunun için süre de tanıyabilirler. Biz şimdi Sayın Başbakan üe gonişmemizi bekliyornz. Ora- dan ne sonuç çıkarsa, ona bakacağız, Baş- kanlar Kurulu'nda değeriendirecegiz. Ona göre duruma bakacağız" diye konuştu. Konu Bakanlar Kurulu'nda Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Meh- met Mogultay da Cumhuriyet'in sorusu üze- rine, konuyu Bakanlar Kurulu'nun günde- mine götürdüğünü söyledi. Henüz, bu konu- da koordinasyonu kimin yürüteceginin de belli olmadığını kaydeden Mogultay, bunun perşembe günü belirlenebileceğini bildirdi. Hükümet programında çalışanlara gerekü tüm haklann tarunması, bu konuda ulusla- rarası standartlann getirilmesi konusunda bağlayıcı hükümlerin bulunduğunu da anım- satan Mogultay, "Biz sonınun, diyalog ma- sasında, uzlaşma ile çözüimesini istiyoraz. Kavga istemiyoruz. Kimin ne kadar özveri- de bulunması gerekiyorsa bulunmasını ve so- runun bu şekflde çözüimesini istiyoruz. Dev- letin özveride bulunması gerekiyorsa, o da bulunacaktır" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle