Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 ARALIK 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3
tçişleri Bakaru tstanbul'un sorurüanna çözüm bulmayayönelik toplantılam devam etti
Polise insan hakkı dersitstanbul Haber Servisi —
tçişleri Bakanı tsmet Sezgin,
devletin bölünmez bütünlüğü-
nün iç ve dış güçleı tarafmdan
ciddi bir saldınya maruz kaldı-
ğını belirterek "Bn dunım bii-
kömet değU, devlct mesetesidir.
Türkiye'yi botmeye yönelik gay-
retler mutlaka boşa
çıkanlacakür" dedi.
Kamuoyunda uzun süredir
gündemde olan Hiiseyin Tora-
nun'ın halen kayıp olduğunu
soyleyen tçişleri Bakanı Sezgin,
"Gözalünda olduğuna ve sor-
gulandığına Uişkin hiçbir hnsns
yoktnr. Eger arkadaşlanm be-
Toraman'dan haber yok: Hüseyin Toraman'ın hâlâ kayıp olduğunu söyleyen
İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, "Gözaltmda olduğuna ve sorgulandığına ilişkin hiçbir
husus yok. Arkadaşlarım beni yanıltmışlarsa onlarla çalışmam mümküırdeğiT
J
-
J
*
ni yanıltmışlarsa, onlarta birtik-
te çaltşmam mümkün olmaz"
diye konuştu.
İçişleri Bakanı tsmet Sezgin,
Jandarma Genel Komutanı Or-
general Eşref Bitlis ve Emniyet
Genel Müdürü Ünal Erkan ile
beraberindeki yetkililerin Istan-
bul'un sorunlanna çözüm bul-
maya yönelik brifing ve toplan-
tılan dün de sürdü.
öğleye doğru Bakan Sezgin
ve beraberindekiler îstanbul Bü-
yükşehir Belediyesi'ni ziyaret
ederek Başkan Nurettin Sözen
ve ilçe belediye başkanlarından
bilgi aldılar.
öğle saatlerinde beraberinde-
kilerle birlikte Gazeteciler Cemi-
yeti'ni ziyaret eden tçişleri Ba-
kanı İsmet Sezgin, burada gaze-
tecilerin sorularını yamtladı.
Sezgin şöyle konuştu:
"Istanbul'da 16 bin polis, 3
bin jandarma görev yapıyor. Bu
sayı ile tstanbul'un giivenliğini
saglamak mümkiin degildir. tlk
anda bu sayıyı 25 bine çıkarma-
yı düşünüyoruz. Yeni diinya dü-
zeninin Türkiye yansımalanna
ayak uydurabümek için eğitime
efilmek gerekir. Polis ve jan-
darma oknilannda insan haklan
dersinin okutulmasına başlana-
cak."
Sezgin, tstanbul'un sorunla-
dedi.
rını çözebilmek için uğraştıkla-
ruıı belirterek sözlerine şeyle de-
vam etti: "lucelemeler yapıyo-
ruz. tstanbul için yeniden bir
devlet politikası gerekiyor. Bu-
gttnkfi yasalar ve yönetmelikler
sorunlann çözümüne pek ola-
nak venniyor. Nasl yeni onJem-
ler ve yönetmelikler haarlama-
mız gerektigini araştınyoruz.
Yönetiın bakımından Istanbııl'u
bölmeye kimsenin hakkı yok.
Bu güzeJ kenthnizi, incimizi, iki-
ye, üçe bölmeye gerek yok."
tstanbul'da büyük bir trafık
sorunu yaşandığına ve bunun
bir ölçüde otorite boşluğundan
kaynaklandığına işaret eden
Sezgin, gecekondu, göç ve çev-
re sonınuna da değinerek şöyle
konuştu:
"tsUBbul'a 100 bin konnt ge-
rekiyor. Vatandaş konut edin-
me olanagmdan yoksun. Devle-
tin yeni birtakım olanaklar ya-
ratması gerekir. Arsa üretimine
agııiık verilmeii ve gecekondu-
lar gündüzkondu haline döniiş-
türölmelidir."
Olağanüstü
hal gözden
geçinlecek
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — tçişleri Bakanı ts-
met Sezgin, hükümetin "teror-
le mücadele paketi"nin ana-
hatlarını açıkladı. Sezgin, Gü-
neydoğu'daki olağanüstü hal
ile sürgün ve sansür uygulama-
larının gözden geçirileceğini,
gerekiyorsa kaldınlacağını soy-
ledi. Koruculuk sisteminin de
ıslah edileceğini belirten Sez-
gin, terörle demokratik hukuk
devleti ilkesi içinde mücadele
edileceğini de bildirdi.
TBMM'de grubu bulunan
siyasi partilerin ortak önerge-
leriyle gerçekleştirilecek olan
güvenlik ve terör konulu genel
görüşmenin öngorüşmesi dün
yapıldı.
Hükümetin konuyla ilgili
görüşünü açıklayan Sezgin,
üzerinde durdukları önlemle-
re ilişkin şu bilgileri verdi:
"• Olağanüstü hal ile sansür
ve sürgün uygulamalan göz-
den geçinlecek, gerekiyorsa
kaldmlacaktır.
• Bölgede uygulanan köy
koruculuğu sistemi gözden ge-
çirilip ıslah edilecektir.
• ışkence bir insanlık suçu-
dur. Bu konudaki iddialar ra-
hatsızlık yaratmaktadır. Poli-
se görev ve yetki veren yasalar
yeniden gözden geçirilecektir.
Polis, korkulan değil, saygı du-
yulan, sığınılan bir kunım ha-
line getirilecektir.
• Gerekli hukuk reformu
yapılıyor. Toplantı ve gösteri
yürüvüşleri, sendikaiar, der-
nekler, grev ve lokavt, YÖK,
siyasi parli^er, seçim, mahalli
idareler, belediye yasaları de-
mokratik hale getirilecektir."
Nusaybin
Cenaze
töreninde
protestoDİYARBAKIR (Cumhuri-
yet) — Güneydoğu'daki faili
meçhul cinayetlere bir yenisi
daha eklendi. Nusaybin'de
kimliği belirsiz kişiler tarafın-
dan öldürülen Hayrettin Çe-
tin'in cenaze töreni, binlerce
kişinin protesto gösterisine
dönüştü.
Mardin'in Nusaybin ilçesin-
de belediye işçisi olarak çalışan
Hayrettin Çetin adlı işçi, önce-
ki akşam evine giderken kim-
liği belirsiz kişilerin açtığı ateş
sonucu öldürüldü. İşçi Çetin
için dün ilçede düzenlenen ce-
naze törenine yaklaşık 15 bin
kişinin katıldığı görüldü.
"Kahrolsun kontrgerilla" diye
bağıran protestocular, yurüyüş
sırasında "Şehitler ölmez",
"Serok Apo" ve "Kontradan
hesap sorulacaktır" diye slo-
ganlar haykıtdılar.
Bir anne soruyor:
Oğlum intihar
etmek için
karakohı mu
buldu?
tstanbul Haber Servisi —
Gözaltında bulunan Ali Rıza
Ağdoğan'ı Beyoğlu Emniyet
Amirliği'nin 8. katından ata-
rak öldürdukleri öne sürülen
beş polisin yargılanmasına dün
devam edildi.
Sanık Komiser Seydi Yapı-
cı, Beyoğlu Emniyet Amirliği-
ndeki odasının kapısının sü-
rekli açık olduğunu, olay gü-
nü kapısının önünden hızla bi-
risinin geçtiğini gördüğünü, bu
kişinin aniden pencereden at-
layarak intihar ettiğini öne sür-
dü.
Duruşmaya müdahil olarak
katılan Ali Rıza Ağdoğan'ın
annesi Cesminaz Ağdogan,
oğlunun intihar ettiğine inan-
madığını belirterek »'İşkence
görmeyen birisi niye pencere-
den aüama gereği duysun? Oğ-
lum intihar edecek yer olarak
karakolu mu buldu?" dedi.
Cesminaz Agdoğan, Komiser
Seydi Yapıcı'ya dönerek "Sen
intihar edebilir misin? Bu iş bu
kadar kolaysa, gel seninle bir-
likte intihar edelim. İkimiz de
8. kattan atlavalım" diye ko-
nuştu.
Yıldız Üniversitesi'nde çatışan solcularla Müslümanlar baltalannı toprağa gömdüler
Kavga bittL, suçlama sürüyorHem Müslüman gençler ve hem de solcular taşh-sopah, molotof kokteylli
çatışmaya dönüşen olaylan karşı tarafın çıkardığını ileri sürüyor.
Müslüman gençler, Müslüman değerlerin zedelenmediği, solcu gençler ise
devrimci değerlere zarar verilmediği sürece çatışmaya girmeyeceklerini
söylüyorlar.
ledik. Kargaşa çıktı. İndirme-
diler, ama yazıyı karaladılar.
Liderleri "İslami değerlere za-
vermediğiniz sürece biz
VEDAT YENERER
Yıldız Üniversitesi'nde baş-
layan ve Îstanbul Üniversitesi
ile diğer üniversitelere de sıç-
rayan taşlı sopalı, molotof
kokteylli çatışmalar nedeniyle
kamuoyu tarafından ortaya
atılan sağ-sol çatışmalannın
tekrar başladığı yolundaki id-
dialar sol görüşlü öğrenciler
ile kendilerini 'Müslüman Genç-
lik' olarak tanıtan öğrenci
grubu tarafından yalanlandı.
Gruplar gazetelerde çıkan ta-
raflı haberleri de protesto etti-
ler.
Kendilerini devrimci olarak
tanıtan öğrenci grubu, Müslü-
man olarak nitelediklerı
öğrenci grubunun tavırlanna
ilişkin şu suçlamalan dile ge-
tirdiler:
"Yıldız'daki olayların ardın-
dan, sabah taş, sopa ve molotof
kokteyllerini bize göstererek
provokasyon yaratmaya çalış-
tılar. Zincirli sopalarını arka-
daşların öniinde sallamaya
başladılar. Aralarında bir fo-
rum düzenlediler ve bize haka-
ret anlamına gelen bir afiş
astılar. Afişte aslında halkı
simgeleyen orak-cekiç, emper-
yalizmle özdeşleştirmişlerdi.
Aynca bir de 'Sozde devrimci-
ler, oportünistler' yazıyordu.
Onlara afişi indirmelerini söy-
rar
saldırmayız" dedi. Biz de
"Devrimci değerlere zarar
vermezseniz saldırmayız" de-
dik."
Sol görüşlü öğrenciler, tar-
tışmalar sırasında Çevik
Kuvvet'in okul bahçesine gel-
diğini ve bu sırada "Müslü-
man Gençlik"e bağlı öğrenci-
lerin sessiz bir şekilde kenarda
oturduklarını belirterek şun-
lan söylediler:
"Biz polisi alkış ve sloganla
protesto ederken onlar sessiz
kaldılar. Polis burayı terke-
din° diye seslendi. biz de onlara
okulumuzun bahçesinde oldu-
ğumuzu ve hiçbir yere gitmeye-
cegimizi söyledik. Biz bunları
sö>lerken Müslümanlar sadece
seyrediyortardı. Sa>ıca onlar-
dan o sırada az olmuş olabili-
riz, ama kendimizi ezdirme-
yîz»
Sabırlannın taştığını fakül-
te duvarlanna yazdıklan
"Sabrediyoruz. Müslüman
Gençlik"* sloganlarıyla ifade
eden diğer grubun ileri gelen-
lerinden birkaç kişi önce.
basının kendileriyle ilgili ha-
berleri devamlı çarpıttığını
savundular. Müslüman Genç-
lik'e mensup bazı öğrenciler
görüşlerini şöyle ifade ettiler:
"Yıldız'da sol görüşlü arka-
daşlar bizimle olan ilke anlaş-
malarına karşı gelerek
sa>unmasız Müslüman Genç-
lik'e molotof ve sopayla saldı-
rıp kaçtılar. Bu saldırıda
Müslüman Genç dergisi muha-
biri Cihangir Yıldız. başından
ağır yaralandı. Bir arkadaşı-
mız molotoftan kısmen yana-
rak hastaneye kaldırıldı. Biz
bunlara karşılık saldırmadık,
sabrettik."
İslami değerlere bir zarâr
verilmediği sürece saldırma-
yacaklannı belirten öğrenciler
daha sonra şöyle devam etti-
ler:
"Değerlerimize zarar venne-
dikleri sürece, ne sağ ne de sol
gnıplara saldıracağız. taraf ol-
mayacağız. Olay, sağ-sol ça-
tışması kesinlikle degildir.
Basını, haberleri çarpıttığı için
protesto ediyoruz. Onlarla ilke
anlaşmalan > apmamıza karşın
her seferinde anlaşmayı bozu-
yorlar. Artık sabrımız tasıyor.
tslamcı bir grup, Fen-Edebiyat ile Güzel Sanatlar fakültelerini bastı: 2 yaralı
GüzelSanatLar'a çirkin saldırıtlk saldırı Mimar Sinan
Üniversitesi Fen-Edebiyat
Fakültesi'ne yapıldı.
Sakallı gençler ve türbanlı
kızların oluşturduğu grup,
yemekhanedekilere
saldırdı. Birinci olaydan
yanm saat sonra yedi
kişilik bir grup, Güzel
Sanatlar Fakültesi'nin
kantinini basıp duvardaki
insan haklan afişlerini
yırttı. 'Allahuekber'
nidaları atan gruba karşı
çıkan iki öğrenci yaralandı.
Haber Merkezi — Mimar Si-
nan Üniversitesi'nin Fen-
Edebiyat ile Güzel Sanatlar fa-
kültelerine baskın düzenleyen ve
kendilerinin "tslamcı" olduğu-
nu ileri süren bir grup, öğrenci-
lere sopalarla saldırdı. Güzel Sa-
natlar Fakültesi'nde meydana
gelen saldırıda iki öğrenci ağır
yaralandı.
tlk saldırı Beşiktaş'daki Fen-
Edebiyat Fakültesi'nde meyda-
na geldi. Çember sakallı genç-
ler ve türbanlı kızların oluştur-
duğu bir grup, yemekhanedeki
öğrencilere saldırdı. Aynı kişi-
lerden oiuştuğu sanılan gnıptan
yedi kişi birinci olaydan yarım
saat sonra Fındıklı'daki Güzel
Sanatlar Fakültesi'nin kantinin-
de oturan öğrencüere saldırdı.
Sopalarla yapdar saldırı sonu-
cu Mimarlık 3'üncü sınıf öğren-
cisi Hüseyin Aliyazıcıoglu ile
Resim Bölümü 3'üncü sınıf öğ-
rencisi Cengiz Özdemir yaralan-
dılar. Taksim Hastanesi'ne kal-
dırılan Hüseyin Aliyazıcıoğlu*-
nun durumunun ağır olduğu be-
lirtildi. Cengiz Özdemir'in ise
tedavisi okul revirinde yapıldık-
tan sonra ifadesi alınmak Uzere
karakola götürüldü.
Güzel Sanatlar Fakültesi öğ-
rencilcri saldırıdan sonra kan-
tinde yaptıkları toplantıda,
okullannm böyle bir saldınya
ilk kez hedef olduğunu söyleye-
'SANATA SALDIRI — Baskın olayından sonra fakülte kantininde bir toplantı yapan Güzel Sanaüar Fakültesi ögrencileri, saldı-
nnın sanaU karşı yapddığını söyledüer. (Fotograf: MEHMET DEMtRKAYA)
rek "Biz burada sanat yapıyo-
ruz. Bu saldın da sanata yapıl-
mış bir saldındır. Bu nedenle
saldınya bütün öğrencilerin ?k-
tif tepki göstermesi gerekir" de-
diler.
Politik hiçbir görüşü olmadı-
ğı halde saldunya uğradığını söy-
leyen bir öğrenci, olayın gelişi-
mi ile ilgili şunları anlattı:
"Saat 14.00'e geliyordu. Al-
tı ya da yedi kişiden oluşan çem-
ber sakallı bir grup kantine gir-
di. Kantinde insan haklan ile il-
gili bir afişi yırtmaya başladılar.
Afişin vırtılmasına karşı çıkan
iki öğrenciyi sopalarla dövme-
ye başladılar. 'Durun ne yapı-
yorsunuz, oturun konuşalım'
demem üzerine bana da sandal-
yeyle vurmaya başladılar. Alla-
huekber diye bir süre bağırdılar,
daha sonra da çıkıp gittiler."
Sol görüşlü bir öğrenci, ken-
dilerini "tslamcı" olarak tanı-
tan grubun daha önce de Yıldız
Üniversitesi, tstanbul Üniversi-
lesi Avcıiar Kampusu'nda ve
Marmara Üniversitesi Göztepe
Kampusu'nda öğrencilere sal-
dırdığını iddia ederek saldırıla-
nn çeşitli kisveler altında belli
bir merkezden yönlendirildiğini
söyledi. Kantindeki toplantıda
konuşan bir öğrenci, siyasi ola-
rak bir görüşü savunmadığını,
ancak yapılan saldınnın insan-
lık dışı bir saldın olduğunu, yi-
ne insanlık adına bir şeylerin ya-
pılması gerektigini belirtti.
Öğrenciler, olaydan sonra ge-
len polisin, İnsan Haklan Haf-
tası nedeniyle hazırlanarak kan-
tine asılmış olan afişleri ahp git-
mekle yetindiğini söylediler.
Ankara'da eylem
Ankara Üniversitesi'nde öğ-
renim gören bir grup öğrenci,
ders geçme barajının kaldınl-
ması için dün protesto gösterisi
yaptı.
Üniversite Rektörlüğü önün-
de dün öğleden sonra toplanan
öğrenciler, ders geçmede uygu-
lanan baraj sisteminin kaldınl-
ması için toplanan beş bin im-
zalı dilekçeyi Rektör Prof. Nec-
det Serin'e iletmek istediler. Se-
rin'in görüşmeyi kabul etmesi
üzerine, her fakülteden bir tem-
silciden oluşan grup içeri gire-
rek rektörle görüstü.
Prof. Necdet Serin ile yakla-
şık yanm saat görüşen temsilci-
ler, rektörün konunun en yakın
zamanda üniversite senatosun-
da görüşüleceği sozü verdiğini
beh'rttiler. Öğrenciler, daha son-
ra gruplar halinde olaysız dağıl-
dılar.
820 kişilik kadrosundan 576'sını kapı önüne koyunca Fransa ayağa kalktı
Fransız 5. Kanaiı ölümünüyayımlıyorFransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın çocuğu
sayılan 5. Kanal'ın sahibi Hachette grubunun işten çıkardığı
576 gazeteci ve teknisyenin televizyon ekranlarına yansıyan
acılı yüzleri Fransız kamuoyunu derinden yaraladı.
Cfaıq" çahsanlan, dün 24 saatlik bir gre-
w
g ^ v e h ü k u m e t e
^^ Audiovisuel
Denetim Kurulu'nun olaya el koyması-
m, bir gazeteci kıyunı anlamına gelen iş-
ten çıkarılmaların durdurulmasını
PARİS— Fransız televizyonlannın 5.
kanah "La Cinq" sahibi ve işletmecisi
Hachette grubunun aldığı işten çıkarma
karan gereğince, 820 kişilik personelin-
den 576'smn kapı önüne koyuyor. 112
muhabirinden 85'ini devre dışı bırakan
kanal, ücretlilerin üçte ikisi ile gazeteci-
lerin dörtte uçünün işten çıkanlmasını
öngören bu kararla haber televizyoncu-
luğundan vazgeçmiş bulunuyor.
özellikle haber dalında son bir yıldır
büyük atıhm yapan S. Kanal, kaliteli
programlanyla beğeniliyordu. Ancak
1986 yılından bu yana olanaklanmn çok
ötesinde hırslann peşinde koşan yöne-
tim, 3 trilyon liraya varan bir zarann
oluşmasını önleyemedi. Kanalın ölümü
demek olan son önlemler paketi Fran-
sa'da bir devlet sorunu haline geldi. "La
is-
tediler.
"La Cinq"in ölümü, Fransız yaalı ve
görsel basımnda bir trajedi olarak yaşa-
nıyor. Dün Le Monde gazetesi, kanalla
ilgili habere birinci sayfadan yer verir-
ken dört ayn yorum yazısı kullandı.
5. Kanal'ın, Fransız medya dünyasm-
da özgün bir tarihi var. Fransa Cumhur-
başkanı François Mitterrand'ın
"çocuğu" sayılan kanal, ülkede sosyalîst-
lerin özel sektöre açtıklan ilk televizyon-
du. 20 Şubat 1986'da ilk büyük hisseda-
n ttalyan Beriusconi, kanala Fransız se-
yircisine kendisini sevdiremeyen bir var-
yete kişiliği verdikten sonra başansızlı-
ğıa uğrayınca kanal, Le Figaro gazetesi-
nin sahibi Hersant grubu tarafından sa-
tın alındı. 1987 yılında Hersant yöneti-
mi büyük vaatlerle iş başına geldiğinde,
"La Cinq", diğer yerleşik ve büyük tele-
vizyonlann starlannı transfer ederek ka-
nalı, spagetti kültüründen Coca Cola
kültürüne geçirdi ve ucuz Amerikan
fdmlerinin gosterildiği, Fransız varyete
ağirlıklı bir medya haline geldi. Hersant
grubunun, seyircilerin bir türlü ısınama-
dığı yayını, ancak 1989 yılına dek sür-
dü.
Bir yıl süreyle Romanya olaylarında
yaptığı habercüik ve ölen bir gazetecisi-
nin reklamı üstüne dayanan "prestij'Me
ayakta kalan televizyon, 1990 yılında
Fransa'nın bir numaralı yazıh yaym hol-
dingi ve Europe 1 adlı radyonun sahibi
Hachette tarafından satın alındı.
Hachette'in, geniş habercilik, belli
oranlarda Fransız yapımlan konusunda
taahütlere girerek devletle imzaladığı
sağlam bir anlaşma, "La Qnq"i gerçek-
ten kaliteli bir televizyon yayını haline ge-
tirmeyi başardı. Ancak bu son patron da
zarar edince işten çıkarmalarla ayakta
kalmaya çalıştı.
Şimdi bu televizyon kanaumn uğradığı
başansızlığa suçlu aramyor. Hachette
grubu, zarardan devletin yayınlar konu-
sunda koşul koyduğu sert yönetmeliği
sorumlu tutuyor ve büna bağh olarak
reklam gelirlerinden yeterince kazanç
sağlanamadığuıı öne sürüyor. Gerçekten
de, Fransız televizyon yayın yönetmeli-
ği, örneğin filmlerin yalnız bir kez rek-
lam spotlanyla kesilmesi gibi kurallar
içermekte. Fakat bu suçlamalara karşı
hükümet, Hachette grubunun S. kanaiı
satın alırken kurallann bilincinde oldu-
ğunu ve kabul ettiğini belirtiyor.
Audiovisuel Denetim Kurulu, Hachet-
te yönetiminin kanalın zararım durdur-
mak için zamanında önlem almadığmı
ve tablo iyice kararıncaya kadar bekle-
yerek "beceriksiz" bir yönetim izlediği-
ni ileri sürüyor.
Sonuç olarak "La Cinq", basının de-
yişiyle *in Bve" bir yayınla ölüyor. Ka-
nalın son günlerde yaşadığı kriz ekran-
larına doğrudan yansıdı.
GUNUN
NOTLARI
OSMAN ULAGAY
Dünya Bankası ve KIT'ler
Dünya Bankası hükumete ikinci bir yeşil kaplı rapor da-
ha sunmuş bu hafta başında. Geçenlerde sözünü ettiğim
"Ülke Memorandumu" başlıklı raporda genel ekonomik
tablo inceleniyor, enflasyonsuz büyüme için senaryolar
geliştiriliyordu. Görmek olanağını bulamadığım ikinci ra-
por KİT'lerle ilgiliymiş.
Dünya Bankası'nın KİT'lerle ilgili raporunu göremedim,
ama raporda geliştirilen yaklaşımlar hakkında bir miktar
fikir sahibi oidum.
Dünya Bankası'nın değerlendirmesine göre KİT'lerin
üçte biri ümitsiz durumda. Artık tüm değerini yitirmiş gö-
rünen bu KİT'lerin rehabilite edilmesi ya da satılması ola-
naksız. Tek çare "zarann neresinden dönsek kârdır" de-
yip bunları kapatmak,
İkinci grupta yer alan KİT'lerin verimli çalışır hale geti-
rilmesi mümkün görülüyor ve bunların çeşitli yöntemler-
le özelleştirilmesi öneriliyor. Düşünülen yöntemler ara-
sında halkın malını halka mal etmeyi amaçlayan ilginç for-
müller de var anladığım kadarıyla.
Üçüncü grupta ise çoğu tekel konumunda olan ve
önemli kamu hizmeti ifa eden KİT'ler toplanmış. Bunla-
rın ilke olarak kamunun elinde kalması, ancak daha re-
kabetçi bir ortamda çalışmaya yönlendirilmeleri önerilmiş.
Aslında her üç grupta yer alan KİT'ler için önerilen çö-
zümler, KİT'lerdeki fazla istihdamın azaltılmasını, perso-
nel sayısının değişik ölçülerde düşürülmesini gerektiriyor.
Peki bu çözüm önerilerine göre KİT'lerdeki işlerini kay-
betmesi öngörülen binlerce insan ne olacak?
Dünya Bankası bu insanların işsiz ve gelirsiz kalma-
ması için bir "güvenlik ağı" oluşturulmasını, bu insanla-
rın başka alanlarda verimli istihdamını sağlayacak eği-
tim programları uygulanmasını ya da kendi işlerini kur-
malarını sağlayacak koşuHarın yaratılmasını öneriyormuş,
KİT raporunda.
Zoriuk politik tercihte
KİT'lerle ilgili çalışmaların çoğu bu kuruluşların kamu
açıklarına katkısını azaltmak amacını güdüyor. Ancak sa-
nıyorum Dünya Bankası'nın çalışması da kısa vadede bu
amaca varmanın, KİT'leri rehabilite ederek ya da sata-
rak kamuya gelir sağlamanın kolay olmayacağını ortaya
koyuyor.
En büyük açık veren, kamu açıklarına en fazla katkıda
bulunan KİT'ler TMO gibı, TEK gibi özel işlevleri olan ve
hükümetleriabazı politikaları için araç olarak kullandık-
ları kuruluşlar. Dolayısıyla örneğin hükümetin çittçiyi des-
tekleme politikası sürecekse bunun TMO'nun sırtından
ya da doğrudan sübvansiyon verilerek yapılmasında ka-
mu açığı açısından önemli fark yok. Yani burada sorun
TMO değil, hükümetin politikası. Kamu açığının kapatıl-
ması isteniyorsa değiştirilmesi gereken de o politika. Yani
işin temeline inmek gerekiyor.
Burada iç içe geçmiş iki dev sorun var. Her ikisi de po-
litik bakımdan zor kararları gerektiriyor. Birisi KİT'lerden
kaynaklanan açıkları zaman içinde azaltacak düzenleme-
leri başlatmak. Ikincisi devletin kime ne kadar destek sağ-
layacağını, sübvansiyon vereceğini belirlemek. Enflasyon
ve kamu açıkları sorununa ciddi çözüm arayan bir ikti-
darın her ikisini de gündemine alması zorunlu.
Özal devri kapandı mı?
Yakın zamana kadar Özal'a yakın destek veren VVall
Street Journal gazetesi 17 aralık sayısında Türkiye'de
Özal devrinin bittiğini yazdı. SHP Milletvekili Prof. Müm-
taz Soysal'ın Özal için "Türkiye'de ender bulunan viz-
yon sahibi insanlardan biri" dediğini belirten Wall Street
Journal muhabiri, vizyon sahibi olmasının Özal'ın siyasi
geleceğini kurtarmaya yetmeyeceğini, Türk toplumunda
hiç kimsenin Özal'ı yeniden iktidarda görmek istemedi-
ğini belirtiyor.
VVall Street Journal muhabirinin seçim sonrası Türki-
ye'de oluşan havaya bakarak bu sonuca varması ve
"özal dönemi bitti" demesi belki normal, ama son ge-
lişmeler vardığı sonucun ne denli doğru olduğunu sor-
gulamamızı gerektiriyor galiba. Yalnızca Yerel Seçim Ya-
sası'nı veto etme olayı değil çeşitli çevrelerden kulağı-
ma gelenler Sayın Özal'ın sahneden çekilmiş gibi görün-
mesine fazla aldanmamak gerektigini düşündürüyor.
OECD'den Dünyaya Bakış
OECD'nın dün açıklanan ve dünya ekonomisinin son
durumunu değerlendiren raporu, dünya ekonomisi için
1992'nin 1991'den daha iyi geçeceğini tahmin ediyor. Ra-
pora göre 1991'de yüzde 1.1 olarak gerçekleşmesi bek-
lenen OECD ülkeleri ortalama GSMH büyüme hızının
1992'de yüzde 2.2'ye yükselmesi, söz konusu ülkelerde
ortalama enflasyonun da yüzde 4.5'ten yüzde 3.8'e geri-
lemesi öngörülüyor. Bu arada 1991 yılında milli gelirleri
(GSMH'leri) gerileyen ABD, ingiltere ve Kanada'nın
1992'de yeniden büyümeye geçecekleri tahmin ediliyor.
Eski Doğu Bloku'nu oluşturan ülkelerde ise 1991 yılın-
da yüzde 9.3 gibi çarpıcı boyutlara varan GSMH düşüşü-
nün 1992'de yavaşlaması ve yüzde 2 dolayında kalması
bekleniyor. 1991 yılında bir kez daha yüzde 7-8 dolayında
yüksek GSMH büyüme hızları yakalayan altı Güneydoğu
Asya ülkesinin büyüme temposunda 1992'de hafif bir ge-
rileme bekleniyor.
Özetle, OECD'ye göre 1992'de dünya ekonomisinin du-
rumu 1991'den biraz daha iyi olacak ama kara bulutlar
henüz tamamen dağılmış değil. OECD'nin yukanda özet-
lediğim aralık ayı tahminlerinin bu yılın temmuz ayında
yaptığı tahminlerden daha kötümser olması da bunu gös-
teriyor.
KARTALKAYA
Zirvede 5 yıldız k&.'fi
liftkr ücretsiz.
U L U D A Ğ
Genç Yaztci
TUROTEL
(Tek Yet. AcenU)
POLONEZKOY
COUNTHY CLUB
BOLU
BohıKoru
BoluTermal
Bolu Yurdaer
Esentepe Gerede
VADE FARKSIZ TAKSITLE
• BURSA-ANTALYA-SIDE-BODRUM-GONEN
PAMUKKALE ve KIBR1S
Tarfanmırın fivattanm :f Mtmc durumnu lütfen bürmuzû krabera
^^- ieptayhn.')&otıUınnt hafta mu turlonmz iıvm ıtmetyıdır.
GRüPURA ÖZEL İNDİRÎM - PAZAR GÜNLERİAÇIĞ1Z
v'alikonağı Caddesi Basaran Apartmam 33 1 Harbiıe İST.
TEL.: 131 50 18-131 50 19-147 98 11-134 28 88