22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 HABERLER 19 ARAL1K 1991 Ünlü Macaryönetmen Istvan Szabo Cumhuriyefe konuştu Sanatçı her düzende demokrat olmalıATÎLLÂ DORSAY tstvan Szabo'yia konuşmak... Bu hayranı olduğumuz büyük sinema ustasını, "Baba" "Gü- m f , "Albay RedT, "Mefisto", "Hanussen"in yaratıcısını Ce- nevre şenliğinde jüri üyesi ola- rak yakınımızda bulunca, bu fır- satı kaçumak istemedik. Szabo, her şenlikteki jürüer gibi son de- rcce meşguldu. Üstelik son fü- mi "VenüsTe Buluşma", tüm Av- rupa'da olduğu gibi lsviçre'de de büyük sükse yapmıştı, tüm ba- sın onun peşindeydi. Buna kar- şın görüşmemiz sonunda müm- kün oldu. Ve karşımızda son de- rece nazik, Fransızcayı yumuşak bir sesle ve kendine özgü bir ak- sanla konuşan gerçek bir sanat- çı, tam bir "centilmen" bulduk. Veişte, "Veuüs'leBuluşma" fil- mi yann tstanbul'da Beyoğlu Emek, Kadıköy Reks, Ankara Akün ve Izmir Izmir sinemala- nnda gösterime girecek olan yö- netmenle konuşmamızın bir dö- kümü. — Bay Szabo, arük uluslara- rası plaada çaltşas üalü bir yö- netmensiııiz. Bn ünlii yooetmen- kr ailesiııc dahil otonİarria, ulu- ssi sinemacı olarak neler kalı- yor? Örneğm sizde bir Macar si- aenucısı olarak neler kaldı? — Ben Budapeşte'de doğ- dum. Macanm. Ama çeşitli or- tak değerlerimiz ve deneyimle- rimiz bir Orta Avrupalılık kav- ramı veya nıhu yaratrruştır diye- biliriz. öte yandan da tipik bir Macanm ben. Ve hep öyle ka- lacağun. Hep Macar mutfağuıa bağh kalacak ve hamburgeri as- la yeğlemeyeceğim. — Birçok fDminizdc, "Baba" dan "Güven"e, "Mefisto"dan "Hamusen"e totaliter rejitnkrin baskısını, bu baskı karsısında bireyin ve de sanatçımn duru- nunu anlattuıız. Ve işte şimdi ba rcjimler birer birer çöküyor, totaliter sistemkr ber yerde if- las ediyor. Bu yeni düaya karşı- sanda sanatçı olarak, bir eski sosyalist ttlke vatandaşı olarak ve siyasal bitince sahip birisi ola- rak ne düşünüyorsunuz? — Dışanda yaşayan ve sık yolculuk eden biri olarak biliyo- nım ki demokratik rejimlerin de sorunlan var. Farkh sorunlar gerçi, en azından insan haklan denen şeylere temelde saygı du- yuluyor. Ama yine de sorunlar var. Günümüzde oluşan radikal değişimlerle birlikte şunu göz- lemliyorum: Diktatörlükler çok tahribat yapmış. tnsanların ka- rakterleri, kişilikleri erimiş, er- demleri törpülenmiş. Şimdi top- — Brandauer'le, kimi söylen- tilerin aksine, kavgalı değiliz. O çok iyi bir dostumdur ve onun- la çahşmaya hep açığun. Eğer onun yeteneğine uygun bir se- naryom orursa, ona başvurmak- tar çekinmem. Ama aym şeyi kuşkusuz ona da sormak gere- kiyor. — Bay Szabo, Dogu-Avrupa ülkeierinde sinemanın durumu pek pariak gözükntüyor. Sizce bu alanda gelecek nasıl? — Gerçekten de bilmiyorum. Durum öyle kanşık ki... Macar sinemasına bakalım örneğin. Küçücük bir ülke. Pazan da ona — Bunlar 2 ayn fümdir. "Ha- nusen"in ana teması da farklı- dır. Her ikisinde de dikta reji- minde aydının ve sanatçımn so- rumluluğu teması vardır, doğru. Ama "Mefisto"da aydının ödün vermesi ve bu dunımda olacak- lar işlenir. "Hanusen"de ise ge- leceği gören ve haber veren bir insamn bu yeteneği ile dikta re- jimine önce hizmeti, sonra ters düşmesi anlaıılır. öte yandan "Hanussen"den çok memnun olmadığımı, bu fllmde önemli yanhşlar yaptığımı da söyleme- liyim. — Bazt filmleriBİzde klasik, Ama bu yaa çıktığında fılm Türkiye'de de başlamış olacak. Bu füm üzerine Türk seyircine neler söylemek istersiniz? — Bu fUrn, önceki fılmlerimle büyük tema benzerlikleri içeri- yor. Baş kişisi, Mefısto ve Ha- nussen karakterlerini düşündü- rüyor. Yetenekli, deneyünli ve profesyonel bir sanatçı, siyasal sonunlarla karşı karşıya... Or- kestra şefı kahramanımız, artık "Albay Redl", "Mefisto" veya "Hanussen"in diktatörlük re- jirnlerinde değil. Demokratik bir rejimde yaşıyor. Ama yine bir savaşım var. öbür fılmler kadar 'Baba', 'Güven', 'Mefisto', 'Hanussen' gibi birçok fiUnde, totaliter rejimlerin baskısını, bireyin ve sanatçımn bu baskı karşısındaki tavrım anlatan Szabo, demokrasi döneminde de işlerin kolay olmadığı kanısmda. Diktatörlüklerin yaptığı tahribatın, demokrasiye geçişi zorlaştırdığını, hüküm sürmek fantezisine sahip kişilerin zamanla hükmedilmeye alışmış insan tipini yarattığını söyleyen Szabo, 'Gerçek demokrasi sabır istiyor' diyor. lum olarak demokrasiye geçmek hiç de kolay değiL Hüküm sür- mek fantezisine sahip olan kişi- lerin veya gruplann varhgı, hük- medilmeye akşmış insanlar ya- ratmış. Bu zihniyet biçimlerini yok etmek kolay değil. Gerçek demokrasi büyük sabır istiyor. — Özeüikle son filmkrinizde, sanatçımn dikta rejimleri karşı- smdaki sonımlulugu söz konu- su edüiyordn. Ba tema sizce hâ- la gecerli mi? — Evet, elbette. Ama şimdi sanatçıların Batı demokrasileri karşısındaki sorumluluğu söz- konusu. — Ünlü açlemenizde Klaus Brandauerie çahştmız. O soora- dan vapügı filmlerde aynı başa- nyı yakalayamadı. Brandauer- in sizin eserinize katkısı ne ol- muştur? göre. Bir Fılm Macaristan'da çok iyi iş yapsa bile, maliyetinin an- cak % 25-3(yunu çıkarabiliyor. Pazar, Macar sinemasını destek- lemeye yeterli değil. Macar sine- ması, bugüne dek devlet deste- ğiyle var oldu. Ünü dünyayı tu- tan filmleT devlet sayesinde ya- pıldı. Şimdi bu yok. Ancak bir vakıf kuruldu. Bakalım, bu va- kıf çeşitli güçlükleri aşıp sine- mamızın varhgım sağlayabilecek mi? — Sanınm Batı sermayesine gereksinim duyulacak. — Evet, öyle Artık ortak- yapunlar dönemi kesinlikle açıl- mış sayılabilir. — "Hanussen" sevdigim bir filminiz. Bizde TV'de de göste- rildi. Ancak bu film, "Mefısto" nun bir tekran olmakla suçlan- mtştı. Ne dersiniz? yalın, saydam bir anlatım görü- lüyor. "Mefisto" gibi diğer ba- zılannda ise daha süslü, görsel acıdan daha zengim, biraz çdgın bir anlatım var. Ne dersiniz? — Doğrudur. Bir sinemacıyı, anlatacağı öykünün içeriği, özü ve niteliği etkiler. Filmin görsel yanını, anlatımıru öykü tayin eder. Mesaj, kendi formunu arar, bulur. Mesaja aykın bir anlatımla verilmiş bir fılm, hiç bir biçim araştırması ohnayan sade ve iddiasız bir fılmden çok daha kötüdur. Ben hep önem verdiğim bir Öyküyü en iyi ve et- kili biçimde anlatmayı denerim. — Peki sid en çok dovnran filminiz? — Belki de "Baba". — Son filminiz olan "Venüs- le Buluşma"yı benuz görroedim. yaşamsal değil, bir ölüm-kahm savaşımı değil bu... Ama yine de var. — Gtenn doseia çahşmak nasıldı? — Olağanüstü... Bayüıyonım ona... Tam bir profesyonel, ku- sursuz bir oyuncu. Onunla ça- lışmak gerçek bir zevkti. — O, kimi zaman söyleodiği gibi, "nefret etmeye bayılacağı- nız kadın" degil miydi yani? — Hayır, ben onu sevmeye bayıhyorum!.. O, sevihnek için yaratılmış bir kadın. Ve bence bu fılmdeki lsveçli şarkıcı rolü, önceki filmlerinden çok daha fazla gerçek Glenn Close kişili- ğine yakın... — Onu siz bizzat mı seçtiniz, yoksa uluslararası yapımın ko- şullan mı? — Ben bizzat seçtim. Gerçi öneriyi yapımcı götürdü, ama is- teyen bendim. — Sayın Szabo, olasılıkla sev- meyecefiniz ve yanıtlamak iste- mevecegini/ bir soram var. O - nevre şenliğinde, bence sizden daha, çok daha az önemli bir si- nemacuun, Andrzej Zulawski- nin başkanı olduğu bir jüride görev almayı kabnl ettiniz. Bu bence -ve sanınm böyle diişii- nenler çok- ilginç bir alçakgö- nüttiUük davnuuşıydı. Ne dersi- niz? — Ben böyle bakmıyorum olaya... Başkammızı olağanüstü bir sanatçı ve kişi olarak görü- yonım. Ondan çok yararlandım. Ve gerçek birer dost olduk. Ku- sura bakmayın, bu sorunuzu ka- bul etmiyorum. Kim büyük si- nemaa, kim değil? Kim başan- h, kim değil? öyle zorki sapta- mak... Bakın bir örnek vereyim. Vİttorio de Sica, bence dünya- nm en güzel fümlerinden dördü- nü yaptı. "Bisiklet Hırsızlan", "Kaldınnı Çocuklan", "Milano Mucizesi", "Umberto D". On- dan sonra yaptığı şeyler olduk- ça kötüydü. Ticari ve sıkıntı ve- ren bir yönetmen oldu. Hangi De Sica'yı alacağız, hangisine göre yargı vereceğiz? Orson Wd- les, "Yurttas Kane" gibi sinema tarihini değiştiren bir fılmen sonra, asla aym düzeye erişeme- di. Onun için bir yönetmeni yar- gılamak çok zordur. — Son bir soru. Yanşmada- ki Türk rılmi "Gizli Yüz"ü sev- mediğinizi duydum? — Doğnı. Bu füm ne anlatı- yor, niye çevrümiş, anlamadım. Çok iyi çekilmiş, çok iyi oynan- mıştı gerçi. Profesyonel bir işti. Ama çölde kaybolmuş gibiyi- • dim ve yol gösteren bir ağaç ara- dım, bulamadım. Sevenler de •"ar, biliyorum. Ama ben içinde- ki olağanüstü güzel şeylere kar- şın bu fılmi disiplinsiz, gerekçe- siz buldum ve sevemedim. Bun- dan dolayı üzgünüm, rastlarsam yönetmeninden özftr dileyece- ğim... IstanbulVla 6 saatlik huzur zirvesitstanbul Haber Servisi — fçişleri Bakanı Ismet Sezgin, Jandarma Genel Komutanı Or- general Eşref Bitlis, Emniyet Genel Müdürü Ünal Erkan, ts- tanbul Valisi Hayri Kozakçıog- l«, Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Osman Çitim, ll Jandarma Alay Komutanı Al- bay Ali Jhsan Giivener, Emni- yet Müdürü Mebmet Agar, ken- tin asayiş sorunlanna çözüm bulabilmek için dtin lstanbul'- daki "rirve" toplantısında bir araya geldiler. Içişleri Bakanı tsmet Sezgin, tstanbul'un büyük sorunlan bu- lunduğunu, devlet ve hükümet olarak çözümü için ne gereki- yorsa yapmaya çahşacaklannı bildirdi. Bakan tsmet Sezgin ve bera- berindekilere tstanbul Valiliği, Emniyet Müdürlüğü ve Jandar- ma Bölge Komutanlığı olmak ûzere 3 ayn yerde toplam 6 sa- at süren brifing verildi. Güneydoğu'dan sonra ikinci ziyaretini tstanbul'a yapan tçiş- ldi Bakanı tsmet Sezgin, ken- tin uzun süredir tartışılan terör, güventik ve yerel sorunlanna bir çözüm bulabümek için dün sa- bah saat 10.00'da valiliğe geldi. Beraberinde Jandarma Genel Komutanı Eşref Bidis'le önce Vali Kozakçıoğlu'nu ziyaret eden Sezgin'e daha sonra geniş bir brifing verildi. Yaklaşık iki saat süren vila- yetteki brifınge Sezgin ve Bitlis dışında Emniyet Genel Müdürü Ünal Erkan, Vali Hayri Kozak- çıoğlu, tstanbul Jandarma Ge- nel Komutanı Tümgeneral Os- man Çitim, tl Jandarma Alay Komutaru Albay AH thsan Gü- •ener, tstanbul Emniyet Müdü- rü Mehmet Ağar da katıldı. tsmet Sezgin brifing öncesin- de gazetecilere yaptığı acıklama- da Güneydoğu Anadolu Bölge- si'nden sonra ikinci olarak ön- celik sırası verdikleri tstanbul'a geldiklerini beürtti. Sezgin, "Sa- yın başbakanımızın talimatla- nyla Tnrkiye'nin gözbcbegi, 7 milyon vatandaşı banndıran ve Türkiye'nin gerek kültürel, ge- rek sanayi, gerek sosyal, gerek ticaret yönünden toplumumuz için büyük bir yeri ve önemi olan tstanbul'u eie almayı pfam- ladık" dedi. Bugün de yerel yönetimlerle ilgili loplantılara katüacağım söyleyen Içişleri Bakam lsmet Sezgin şöyle konuştu: "Istanbul ber yıl küçük bir 0 biyüklügünde 200-250 bin kişi •ifnsu artan kent oldu. tstan- bul'un idari yapıdan konjonk- türünden, göçten, gecekondu, cevre ve altyapıdan kaynalüa- nan büyük sorunlan var. Bnn- lardan daha önemlisi, asayiş ve güvenlik sorunu var. 16-17 bin polis görev yapıyor. Bu nüfus- la karşüaşünldıguıda 500 kişiye bir poKs düşttyor. Bu da ikri İU- ke düzeylerine göre çok düşük- tttr." Bakan Sezgin, tstanbul'un polis yönünden hızla takviye edileceğini, araç, gereç ve diğer aygıtlar yönünden de emniyeti ve jandarmayı güçlendirecekle- rini söyleyerek şöyle dedi: "Kısaca tsUnbol'u nasıl hu- zurtu. yaşanır hale getireceğiz, yedi milyon sakinini işlerine da- ha rahat gidebilecek, işlerinde daha rahat, daha huzur ve gü- ven içinde yaşar ve tstanbul'da birtalum yasadışı odaklarla, mihraklarla nasıl bunlan yok et- meye ugraştnz ve bunu hangi yöntemle yapanz? Hükümeıi- miz bu konulan yeni bir devlet yapısıyla demokratik hukuk devleti içerisinde ve insan hak- lanna dayalı, hukukun üstünlü- güne saygüı saydam bir devlet anlayışıyla vatandaş devlet iliş- kilerine şefkatle, karşılıklı, inancla ve insana saygı ve insan svgistyle ele alarak çözüm yol- lannı bulmaya ve bu şekilde yaklaşmayı, programına almış bir koaUsyon hükümetidir." "Demokratik hukuk devleti içinde bu işleri çözümleyece£iz" demenin baa çevrelerce belirtil- diği gibi işi zorlaştırmayacağım söyleyen Sezgin, "Kanaatimct ba işi kolaylaştınr. Bütün gü- venlik güçlerimiz bütün arka- daşlanmız kendilerine bu yeni devlet anlaytşı, saydam devlet Içişleri Bakam Sezgin, vilayele gelişinde törenle karşılandı. (Fotograf: ERDOGAN KÖSEOĞLU) anlayışı içerisinde hem güvenük güçterimizi hem ilgili arkadaşla- nınızı egitimlerinden her türlü cihazla teçhiz edümelerine ka- dar bir hazıruk içerisindeyiz. tn- şallah tstanbul'u yaşanır bir şehre dönuştüriirüz" dedi. lsmet Sezgin, tstanbul politi- kasımn sadece kentin valisi, be- lediye başkanı ve ilgili kimsele- rin sorumluluğu altında bulun- madığıru, bir devlet politikası olduğunu vurgulayarak "Her- kesin her şeyden sonımlu obnas gerekecegini düşunerek berkesin büyük tstanbulumuz, güzel Is- tanbulumuzun mutlu, huzuriu, güvenli bir kent haüne gehnesm- de bize yardımcı olacagına ina- nıyoruz" diye konuştu. Bakan Sezgin, bir gazetecinin Vali Hayri Kozakçıoğlu'nun bir basın toplantısında kentin yöne- timi için ek yetkiler istediğini Orduya 100 bin paralı asker ammsatması üzerine de sorun- lann çözümü için gerekli yön- temlerin saptanacağını, ancak bunun yetkiden ziyade zihniyet, tutum, davranış, koordinasyon sorunu olduğunu, bunlar rayı- na oturtulabildiğinde pek çok soruna çözüm bulunabileceğini söyledi. Içişleri Bakam lsmet Sezgin ve beraberindekiler saat 12.00'ye kadar süren brifıngin ardından tstanbul'un tüm ilçe kaymakamlanyla da bir toplan- tı yaptı. Sezgin ve beraberinde- kiler öğle yemeğini Kalyon Otel'de yediler. Bakan Sezgin'- in Jandarma Bölge Komutanlı- ğı Ue Belediye Başkanı Nurettin Sözen ve yerel yönetim yetkili- leriyle de görüşeceği öğrenildi. Bu arada AA'ya bir demeç ve- ren Emniyet Genel Müdürü Ünal Erkan, polis tarafından aydınlatılmış, ancak henüz ka- muoyuna açıklanmamış bazı te- rör olayları bulunduğunu belir- terek "Bunlar hakkında yakın- da tstanbul Emniyet Müdürü- müz açıklama yapacak" dedi. Olağanüstü Hal Silahlı kuvvetler 10 gün içinde yayınlanacak ilanlardan sonra başvuruları kabul edecek. 1992'de alınacak profesyonel asker sayısı 40 bin olarak belirlendi. Aym derecedeki devlet memuru 766 bin 466 lira maaş alırken göreve yeni başlayan uzman çavuşun eline tazminatlar dahil net 1 milyon 800 bin lira geçecek. TURAN YILMAZ ANKARA — Silahlı kuvvet- lerin modemizasyonu çerçeve- sinde saflanna katacağı profes- yonel asker sayısı kesinleşti. Si- lahlı kuvvetler, 40 bini önümüz- deki yıl olmak üzere, yaklaşık 100 bin profesyonel asker ala- cak. Bu askerlere, aynı derece- deki düz devlet memuruna ve- rilen maaşın iki katı para öde- necek. Genelkurmay Başkanhğı- ndan verilen biîgiye göre önü- müzdeki yıl içinde, yaklaşık 40 bin profesyonel asker TSK'ya katüacak. "Uzman erbaş" sta- tusü ile alınacak bu askerlerin, kuvvet komutanlıklanna göre dağılımı şöyle: "Kara KuvvetJeri Komatanlı- gı'na 17 bin, Deuz Kuvvetleri Komutankgı'na 296, Hava Kuv- vetleri KomutankgYna 150, Jan- darma Gend Komutanugı'na 21 bin." Genelkunnay Başkanlığı yet- kilileri, bu sayımn, önümüzde- ki yüiarda kademeli olarak yuk- seltileceğini de bildirdiler. Yetki- liler, TSK'daki profesyonel asker sayısmm 100 bine ulaştırılması- mn hedeflendiğini de belirttiler. Yetkililer, Kara Kuvvetleri Ko- mutanlığYndaki profesyonel as- ker sayısının 60-70 bin olacağı- m söyledi!«r. Yetkililer, profesyonel asker- lik için başvurulann, yapılacak alım Uanlanmn ardından kabul edileceğini, bu ilarüann da 10 gün içinde yapılacağını belirtti- ler. Yetkililer, askerliğini halen er olarak yapanlann da uzman erbaş olmak için başvurabile- ceklerini, bunlann uzman onba- şı statüsü Ue istihdam edileceğini söylediler. Orduya alınacak bu yeni askerler, uzman onbaşı ve uzman çavuş statüleri ile görev yapacaklar. Bu askerlerin, ordu için kritik sayılan yerlerde görev yapmalan öngörüluyor. Profesyonel askerlerden uz- man çavuşlar, 10. derecenin 1. kademesinden, uzman onbaşılar ise 11. derecenin 1. kademesin- den maas alacaklar. Göreve ye- ni başlayan bir uzman çavuş, tazminatlar dahil net 1 milyon 800 bin lira, uzman onbaşı ise yine tazminatlar dahil net 1 mil- yon 7S0 bin lira maaş alacak. Olağanüstü Hal Bölgesi'nde gö- rev yapacaklarda ise maaşlar kaüanarak ödenecek. Olağanüs- tü Hal Bölgesi'nde görev yapa- cak bir uzman çavuş, lazrninat- lar dahil net 3 milyon 50 bin, uz- man onbaşı da yine tazminatlar dahil net 3 milyon maaş alacak. Böylece, orciuya alınacak pro- fesyonel askerlere, normal böl- gelerde 10. derecenin 1. kademe- sindeki düz memura verilen 766 bin 466 liralık maaşın iki katı para verilmiş olacak. Beşiktaşlı tamftann öldüriilmesispor camiasında nefretle karşılandı FutbolkulüpleriterörükınadıSpor Servisi— Galatasaray- Beşiktaş maçı sonrası bir grup fanatik taraftardan yediğı dayak sonucu beyin kanaması geçiren ve yaşamım yitiren Oktay Akde- mir'in (30) ölümü tüm spor ca- mıasında üzüntü ve nefretle kar- şılandı. Kulüp başkanlan ve yönetiti- ler olayı kınadıklarım ve taraf- tarlan centümenliğe davet ettik- lerini açıkladılar. Galatasaray Kulübü Başkanı Alp Yalman, Beşiktaş taraftan Oktay Akdemir'e saldıran taraf- lann 'Galatasaraylı' olamayaca- ğının altını çizerken bu tur olay-. ların yinelenmemesi gerektiğini savundu. Alp Yalman şöyle ko- nuştu. "Bu olay canımı sıktı. Bu ki- şikrden nefret ettim. Kabul edil- meyecek bir olay. Normal bir in- san böyle bir şey vapamaz. Bu kişileri cenlilmenliğe degil, akıl- lannı başlanna toplamaya çağı- nyorum. Galatasaray Kulübü olarak bu tür olay ların bir da- ha gerçekleşmemesini diliyo- ruz." Beşiktaş Kulübü Başkanı Sü- leyman Seba da olayı üzüntü ile karşıladığını ve Akdemir'in ölü- müne yol açan f anatik'lerin ya- kalanması gerektiğini söyledi. Seba, 'Spor- futbol, dostluk ve kardeşlik demektir. Bunlar dı- şarda kavga edip birbirierine kı- yasıya vuruyorlar. Son derece üzücü bir olay" dedi. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Metin Aşık, olayı üzüntü ile kar- şıladığını söyledi. San-Lacivertli kulübün başkanı taraftarları centilmenliğe, davet etmek için her türlü girişimde bulunacağı- m vurguladı ve şöyle konuştu, "Ezeli rekabet, mücadele saha- da oynanır biter. Tribıinde, so- kakta kimsenin kimseye sataş- maya hakkı yoktur. Fenerbahce- li olsun Beşiktaşlı olsun, Gala- tasaraylı olsun tüm taraftarlan centilmenliğe kardeşliğe davet ediyorum. Bu tür olaylann ol- maması için dimden geldiği ka- danyla çalışacağım. Fenerbah- çettleri cenülmenüğe davet edi- yorum. " Trabzonspor Başkanvekili Sadri Şener Beşiktaş taraftan Oktay Akdemir'in ölmesine ne- den olan kişilerin 'taraftar' ola- mayacağını savundu ve "Biz Irabzonspor Kulübü olarak ola- yı kınıyoruz. Buradan alınması gereken dersler var. Güvenlik önlemleri arttınlmalı. Biz ku- lüpler olarak fazla bir şey yapa- mayız. Burada iş güvenlik teşki- laona düşüyor. Statlarda toplum pakolojisinden anlayan kişiler görev yapmalı ve olayIan daha başlaunadan sona erdirmeli. Biz yöneticiler bu davranış içindeki kişileri kınıyoruz ve bunlan ta- raftar sporsever olarak kabul etmiyoruz" dedi. Bu arada Futbol Federasyonu Genel Sekreteri Adnan Sezgin de Oktay Akdemir'in ölümü ile sonuçlanan olayın yönetim ku- ruluna göiürüleceğini beürtti. Terör birinci sorunumuz BATMAN (Cumhuriyet) — Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ne- cati Çetinkaya, Doğu ve Güney- doğu'da terörün tırmandığına dikkat çekerek "Terör biiytik boyutlara ulaşmıştır ve ülkemi- zin birinci sorunu haline geuniş- tir. Bn sorunu demokratik ölçü- ler içinde çözecek bir ülkeyiz" dedi. Olağanüstü Hal Bölge Valili- ği kapsamında yer alan 13 ilin valisi, emniyet müdürleri, alay komutanlan, milli eğitim mü- dürleri ve il müftüleri Olağanüs- tü Hal Bölge Valisi Necati Çe- tinkaya başkanlığında dün top- landı. TPAO Kristal Park Salo- nu'nda dün başlayan "Asayiş ve Huzur" toplantısında konuşan Bölge Valisi Necati Çetinkaya, Doğu ve Güneydoğu'da terör ya- ratanlan hukuk içinde etkisiz hale getireceklerini belirterek şunlan söyledi: "Türkiye'uin büyümesini, ge- lişmesim istemeyen dış goçler parçalanmamız için her türlü oynna başvurmaktadır. Türkiye bu oyunlan bozacak güçtedir. Olağanüstü Hal Bölgesi'nde ya- şayan vatandaşlanmızın can, mal güvenligi ve huzurunu sağ- layarak milletin bir bütün olma- sını istiyoruz. Bu ülkede insan- lar hep birlikte yaşamış, birlik- te omuz omuza cephede savaş- nuş kişâerdir. Vatandaşlanmızın devletle devamb iç ice olmasmı sağlayacagız. Bizim yolumuz sevgi yoludur. insanumzı sevmek ve kucaklamaktır. Biz onlann huzurunu sağlamak için vanz. Terör bu bölgelerde büyük bo- yutlara ulaşmıştır ve birinci so- run haline gelmiştir. Bu sorunu demokratik ölçüler içinde çöze- cek bir ülkeyiz." ! A L E V İ L İ K KONUŞULUYOR Diyanetin bize borcu var ABİDİN ÖZGÜNAY (Cem Dergisi Sahibi ve Genel Yeym Yö- netmeni) Yönetimlerin ihanet ve ihmalleriyle, kendilerini Allah'a vekü eden din istismaralannın iftirasıyla, cehalet ehlin karalama- sıyla asırlardır sıkıntı, eza ve cefa Ue hayat ve itikadmı ayak- ta tutmaya çalışan Aleviler, Alevi dUşüncesinin ve felsefesin- deki tutarlüığın kendilerine kazandırdığı fazilet ve meziyet ile bugün ülke gündeminde hak ettiğı yeri almak asamasına ulaş- mışlardır. Diyanet, müessese olarak Alevi düşüncesine de laik devlet ilkesine de aykındır. Savunulamaz. Alevilerin sorunlanm çö- zecek bir merci de değildir. Diyanet teşkilatı, Alevilerin so- runlannın çözümünde katkıda bulunmak istiyorsa onlara sa- dece teşekkür ederiz. Bize zaten borçlan da var. Ancak, so- runlanrmzı onlarla tartışmak ve halktmek gibi bir avuntuya giremeyiz. Bu yanhştır. Çözüm, siyasi kadrolann niyet ve tav- nyla ilişkilidir. Şimdi biz, bununla ilgileniyor, iktidardan Ale- vilere çağn bekliyoruz. Alevilik, bîr mezhep değildir SELİM KAZAK (Semah Kûltür Vaktı Genel Başkanı) Vakıf olarak, Diyanet İşleri BaşkankğYnın Alevilerle ilgili ça- iışmalannıbasınayansıdığıkadarıylaizliyoruzvefevkaladeen- dişeleniyoruz. Gerek Alevilerin kendiiçinde, gerekse SünnilerleAleviler ara- sında bölünmelere yol açabilecek bu girişimlerin hemen durdu- rulması, Alevilerin sorunlanyla ilgili girişimlerin Kültür Bakan- lığı'nca açıklık içerisinde ele alınması gerekir. Ülke bütünlüğü için Alevi-Sünni aynmı yapmadan, kültür bazında ve AleviMğin bir mezhep olmadığı bilinci ile yapılması gerekir. Kültür Baka- rumız Sayın Fikri Sağlar'ın konuya acilen el atmasını ve Diya- net tşleri Başkanhğı'nın kapah kapüar ardmda yapılan gizli top- lantılara son vermesini bekliyoruz. Diyanet tşleri Başkanlığı, Aleviliği bir mezhepolarak gördüğü için yanılgı içerisinde. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlanm böl- mektedir, ki bu durum çok tehlikelidir. Nitekim kökü dışanda mihraklar Türkiye Cumhuriyeti devletini bölmek için Aleviliği bu bazda yaygınlaştırmaya çalışmaktadırlar. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, Aleviliği bir mezhepolarak gör- me yanlışlığına ortak olan Alevi olduklannı söyleyen insanlar da cami yerine "Cem Evi", imam yerine "Dede" isteriz, bu işler için para isteriz demeye baslarruşlardır, Bize göre, laik devlet örgütü içinde, Diyanet tşleri Başkanh- ğı'nın yeri yoktur. Diyanet tşleri Başkankğı'mn Alevi konusu- na el atması, sonunun gelmiş olmasındandır. Amaç, Alevileri Sünnileştirmek HIDIR ÇAM (Bodrumj Sözde, Anadolu Alevilerinin haklarını konımak için, özde ise Alevileri de dini çizgjye çekmek olan tüm çabalan şiddet- le kınıyonım. Alevilerin ne Diyanet tşleri'ne ne devlet yardunına ne de dini eğitimlere ihtiyaçlan var. Bu akımlar sonuç olarak Ale- vileri de Sünnileştirmekten başka hiçbir amaca hizmet etmez. Asırlar boyu canlanmız pahasına günümüze kadar getir- miş olduğumuz bu güzel geleneklerimizi, bu zengin kültürü- muzü, bu yaşamdan kaynaklanan, insan sevgisini kabe edin- miş mezhebimizi sözde aydınlanmız kirletmesinler yeter. Dersler, Sünniliğe göre ERASLAN KAÇAN (Tokat) Diyanet tşleri Başkanlığı salt Sünnileri temsil ediyor ve Ale- viliği belki de bir inanmışhk olarak bile görmüyor. Devletin resmi okullannda "din kültürü" ve "ahlak bilgisi" derslerinde Sünni mezhebe göre düzenlenmiş bilgiler verili- yor ve yaşatılıyor. Keza imamlar da camilerde Sünni inancmı yaşatıyor ve kabullendiriyorlar. Aleviler tüm bu uygulama- lar nedeniyle kimliklerini saklamak, gizlemek zornnda bıra- kılmışlardır. Diyanet tşleri Başkanlığı'nca Aleviliğin tanınmaması, din ve ahlak eğitiminde bu inanca yer veriunemesi, anayasanın "inanç özgürlüğü" ilkesine aykın olsa gerek. Ramazan ayında onıç tutanlara saygılı olan Alevilerin, mu- harrem ayında aynı saygıyı beklemeleri haklandır kamsında- yım. Diyanet tşleri BaşkanlığYnda oluşturulacak bir daire ile Ale- vilerin inanç dünyalan aydınlatılmalı ve inançlan duyurulma- hdır. Diyanefte temsil, sonın yaratır MERDAN tYtDOGAN (Tokat) Yirminci yüzyüda insan haklarının, din ve vicdan özgür- lüğünün ön plana çıkması ile ülkemizde yaşayan Alevilerin din ve vicdan özgürlüklerine saygı konusunu gündeme getir- miştir. Ancak bu konulann tartışümasmdan kamuoyunda var olan tabulann etkilerini koruduğu kanısındayım. Bu neden- le yazılanlann objektif değerlendirilmesi biraz zor. Din kurallanmn donmuş kurallardan oluştuğu, bunlann günün koşullanna uygun olarak değiştirilmesinin tartışılma- sı mumkün olmadığı, bu düşüncelerin dile getirilmesi halin- de de "dinsizlik" ile suçlanılabildiği bir dinsel düşünce orta- mmda yaşıyoruz. Aleviler ise Hz. Ali'nin, "çocuklannızı zamana göre yetiştirin" sözünü rehber edinmişlerdir. Bu nedenle değişime hoşgörii ile bakabilen bir toplum oluştururlar. Bu düşünce, egemen mezhep ile Aleviler arasında en büyük farklılığı gös- termektedir. Bu konunun Alevilerin, Diyanet tşlerî Başkan- lığı'nda temsil edilmesinde en büyük sorunu yaratacağı ka- nısındayım. Ülkemizde yaşayan Aleviler, insam en yüce değer olarak kabul etmekte ve insanhğa hizmet eden herkese saygı duy- maktadırlar. Ancak, Müslümanlığın şekle yönelik bazı ku- rallarım yerine getirmeyi ihmal ettikleri de bir gerçektir. Ha- nefı mezhebinin kurallanm yerine getirenlerle aynı çatı altında temsil edilmenin ne gibi sorunlar yaratacağı bilimsel olarak değerlendirilmeli ve öyle karar verilmelidir. Yobazhğa yobazlıkla çözüm aramak yanhştu". Olaylara de- mokratik çözüm bulmak zorundayız. SOSYAL DE1VIOKRATLAR TARTISIYOR Başannın 5 formülü 20 Ekim seçimlerinde SHP üçüncü parti olmuştur, ama şimdi hükümete ortaktu. SHP'nin geleceği hükümetteki başansma bağlıdır, SHP'nin başarılı olması için yapması gereken işler şunlardır: 1- SHP, yerel yönetimlere kesinlikle bir çeki düzen vermek zorunda- dır. 2- SHP, kendi tabanı, örgütü ve ku-sal kesimle bütünleş- mek zorundadır. 3- SHP'nin devlet bürokrasisinde kadrolan yoktur, ken- disine bağh bakanhklarda, önce Ankara'da sonra ülkemizin her yamndaki bakanlıklara bağh genel müdürlüklerde kad- rolannı en kısa zamanda ciddi, titiz bir biçimde kurmak zo- rundadır. 4- Ocak ayinda yapılacak olağanüstü kurultaydan sonra parti içi çekişmeye bir son verilmesi artık kaçımlmaz bir ger- çektir. 5- Sosyal demokratlann bir çatı altında toplanması büyük bir sorumluluktur inananı taşımaktayım. Kubiiay Aksay/İSKENDERUN Hangi atılımlar önde gelmeii? Dünya değişiyor, ülkemiz de tabii. DYP, sosyal demokrat ya da demokratik sol partilere taş çıkartırcasına modernle- şip sempatisini kazanmayı başardı geniş halk kitlelerinin. Pekiyi, Türk solunu oluşturan iki parti hangi atüımlan yap- malılar bu konuda? 1- Medeni Kanun'dan, boşanmayı kolaylaştıran maddele- ri çıkarmak. 2- Çalışan kadınların özel günlerinde ücretli izin vermek. 3- Trafık anarşisini, karayoUanndaki izdihamı önleyecek tedbirleri alarak önlemek. Serdar Kurt/ÎSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle