Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 HABERLER 19 ARAL1K 1991
Ünlü Macaryönetmen Istvan Szabo Cumhuriyefe konuştu
Sanatçı her düzende demokrat olmalıATÎLLÂ DORSAY
tstvan Szabo'yia konuşmak...
Bu hayranı olduğumuz büyük
sinema ustasını, "Baba" "Gü-
m f , "Albay RedT, "Mefisto",
"Hanussen"in yaratıcısını Ce-
nevre şenliğinde jüri üyesi ola-
rak yakınımızda bulunca, bu fır-
satı kaçumak istemedik. Szabo,
her şenlikteki jürüer gibi son de-
rcce meşguldu. Üstelik son fü-
mi "VenüsTe Buluşma", tüm Av-
rupa'da olduğu gibi lsviçre'de de
büyük sükse yapmıştı, tüm ba-
sın onun peşindeydi. Buna kar-
şın görüşmemiz sonunda müm-
kün oldu. Ve karşımızda son de-
rece nazik, Fransızcayı yumuşak
bir sesle ve kendine özgü bir ak-
sanla konuşan gerçek bir sanat-
çı, tam bir "centilmen" bulduk.
Veişte, "Veuüs'leBuluşma" fil-
mi yann tstanbul'da Beyoğlu
Emek, Kadıköy Reks, Ankara
Akün ve Izmir Izmir sinemala-
nnda gösterime girecek olan yö-
netmenle konuşmamızın bir dö-
kümü.
— Bay Szabo, arük uluslara-
rası plaada çaltşas üalü bir yö-
netmensiııiz. Bn ünlii yooetmen-
kr ailesiııc dahil otonİarria, ulu-
ssi sinemacı olarak neler kalı-
yor? Örneğm sizde bir Macar si-
aenucısı olarak neler kaldı?
— Ben Budapeşte'de doğ-
dum. Macanm. Ama çeşitli or-
tak değerlerimiz ve deneyimle-
rimiz bir Orta Avrupalılık kav-
ramı veya nıhu yaratrruştır diye-
biliriz. öte yandan da tipik bir
Macanm ben. Ve hep öyle ka-
lacağun. Hep Macar mutfağuıa
bağh kalacak ve hamburgeri as-
la yeğlemeyeceğim.
— Birçok fDminizdc, "Baba"
dan "Güven"e, "Mefisto"dan
"Hamusen"e totaliter rejitnkrin
baskısını, bu baskı karsısında
bireyin ve de sanatçımn duru-
nunu anlattuıız. Ve işte şimdi
ba rcjimler birer birer çöküyor,
totaliter sistemkr ber yerde if-
las ediyor. Bu yeni düaya karşı-
sanda sanatçı olarak, bir eski
sosyalist ttlke vatandaşı olarak
ve siyasal bitince sahip birisi ola-
rak ne düşünüyorsunuz?
— Dışanda yaşayan ve sık
yolculuk eden biri olarak biliyo-
nım ki demokratik rejimlerin de
sorunlan var. Farkh sorunlar
gerçi, en azından insan haklan
denen şeylere temelde saygı du-
yuluyor. Ama yine de sorunlar
var. Günümüzde oluşan radikal
değişimlerle birlikte şunu göz-
lemliyorum: Diktatörlükler çok
tahribat yapmış. tnsanların ka-
rakterleri, kişilikleri erimiş, er-
demleri törpülenmiş. Şimdi top-
— Brandauer'le, kimi söylen-
tilerin aksine, kavgalı değiliz. O
çok iyi bir dostumdur ve onun-
la çahşmaya hep açığun. Eğer
onun yeteneğine uygun bir se-
naryom orursa, ona başvurmak-
tar çekinmem. Ama aym şeyi
kuşkusuz ona da sormak gere-
kiyor.
— Bay Szabo, Dogu-Avrupa
ülkeierinde sinemanın durumu
pek pariak gözükntüyor. Sizce
bu alanda gelecek nasıl?
— Gerçekten de bilmiyorum.
Durum öyle kanşık ki... Macar
sinemasına bakalım örneğin.
Küçücük bir ülke. Pazan da ona
— Bunlar 2 ayn fümdir. "Ha-
nusen"in ana teması da farklı-
dır. Her ikisinde de dikta reji-
minde aydının ve sanatçımn so-
rumluluğu teması vardır, doğru.
Ama "Mefisto"da aydının ödün
vermesi ve bu dunımda olacak-
lar işlenir. "Hanusen"de ise ge-
leceği gören ve haber veren bir
insamn bu yeteneği ile dikta re-
jimine önce hizmeti, sonra ters
düşmesi anlaıılır. öte yandan
"Hanussen"den çok memnun
olmadığımı, bu fllmde önemli
yanhşlar yaptığımı da söyleme-
liyim.
— Bazt filmleriBİzde klasik,
Ama bu yaa çıktığında fılm
Türkiye'de de başlamış olacak.
Bu füm üzerine Türk seyircine
neler söylemek istersiniz?
— Bu fUrn, önceki fılmlerimle
büyük tema benzerlikleri içeri-
yor. Baş kişisi, Mefısto ve Ha-
nussen karakterlerini düşündü-
rüyor. Yetenekli, deneyünli ve
profesyonel bir sanatçı, siyasal
sonunlarla karşı karşıya... Or-
kestra şefı kahramanımız, artık
"Albay Redl", "Mefisto" veya
"Hanussen"in diktatörlük re-
jirnlerinde değil. Demokratik bir
rejimde yaşıyor. Ama yine bir
savaşım var. öbür fılmler kadar
'Baba', 'Güven', 'Mefisto', 'Hanussen' gibi
birçok fiUnde, totaliter rejimlerin baskısını,
bireyin ve sanatçımn bu baskı karşısındaki
tavrım anlatan Szabo, demokrasi döneminde
de işlerin kolay olmadığı kanısmda.
Diktatörlüklerin yaptığı tahribatın,
demokrasiye geçişi zorlaştırdığını, hüküm
sürmek fantezisine sahip kişilerin zamanla
hükmedilmeye alışmış insan tipini yarattığını
söyleyen Szabo, 'Gerçek demokrasi sabır
istiyor' diyor.
lum olarak demokrasiye geçmek
hiç de kolay değiL Hüküm sür-
mek fantezisine sahip olan kişi-
lerin veya gruplann varhgı, hük-
medilmeye akşmış insanlar ya-
ratmış. Bu zihniyet biçimlerini
yok etmek kolay değil. Gerçek
demokrasi büyük sabır istiyor.
— Özeüikle son filmkrinizde,
sanatçımn dikta rejimleri karşı-
smdaki sonımlulugu söz konu-
su edüiyordn. Ba tema sizce hâ-
la gecerli mi?
— Evet, elbette. Ama şimdi
sanatçıların Batı demokrasileri
karşısındaki sorumluluğu söz-
konusu.
— Ünlü açlemenizde Klaus
Brandauerie çahştmız. O soora-
dan vapügı filmlerde aynı başa-
nyı yakalayamadı. Brandauer-
in sizin eserinize katkısı ne ol-
muştur?
göre. Bir Fılm Macaristan'da çok
iyi iş yapsa bile, maliyetinin an-
cak % 25-3(yunu çıkarabiliyor.
Pazar, Macar sinemasını destek-
lemeye yeterli değil. Macar sine-
ması, bugüne dek devlet deste-
ğiyle var oldu. Ünü dünyayı tu-
tan filmleT devlet sayesinde ya-
pıldı. Şimdi bu yok. Ancak bir
vakıf kuruldu. Bakalım, bu va-
kıf çeşitli güçlükleri aşıp sine-
mamızın varhgım sağlayabilecek
mi?
— Sanınm Batı sermayesine
gereksinim duyulacak.
— Evet, öyle Artık ortak-
yapunlar dönemi kesinlikle açıl-
mış sayılabilir.
— "Hanussen" sevdigim bir
filminiz. Bizde TV'de de göste-
rildi. Ancak bu film, "Mefısto"
nun bir tekran olmakla suçlan-
mtştı. Ne dersiniz?
yalın, saydam bir anlatım görü-
lüyor. "Mefisto" gibi diğer ba-
zılannda ise daha süslü, görsel
acıdan daha zengim, biraz çdgın
bir anlatım var. Ne dersiniz?
— Doğrudur. Bir sinemacıyı,
anlatacağı öykünün içeriği, özü
ve niteliği etkiler. Filmin görsel
yanını, anlatımıru öykü tayin
eder. Mesaj, kendi formunu
arar, bulur. Mesaja aykın bir
anlatımla verilmiş bir fılm, hiç
bir biçim araştırması ohnayan
sade ve iddiasız bir fılmden çok
daha kötüdur. Ben hep önem
verdiğim bir Öyküyü en iyi ve et-
kili biçimde anlatmayı denerim.
— Peki sid en çok dovnran
filminiz?
— Belki de "Baba".
— Son filminiz olan "Venüs-
le Buluşma"yı benuz görroedim.
yaşamsal değil, bir ölüm-kahm
savaşımı değil bu... Ama yine de
var.
— Gtenn doseia çahşmak
nasıldı?
— Olağanüstü... Bayüıyonım
ona... Tam bir profesyonel, ku-
sursuz bir oyuncu. Onunla ça-
lışmak gerçek bir zevkti.
— O, kimi zaman söyleodiği
gibi, "nefret etmeye bayılacağı-
nız kadın" degil miydi yani?
— Hayır, ben onu sevmeye
bayıhyorum!.. O, sevihnek için
yaratılmış bir kadın. Ve bence
bu fılmdeki lsveçli şarkıcı rolü,
önceki filmlerinden çok daha
fazla gerçek Glenn Close kişili-
ğine yakın...
— Onu siz bizzat mı seçtiniz,
yoksa uluslararası yapımın ko-
şullan mı?
— Ben bizzat seçtim. Gerçi
öneriyi yapımcı götürdü, ama is-
teyen bendim.
— Sayın Szabo, olasılıkla sev-
meyecefiniz ve yanıtlamak iste-
mevecegini/ bir soram var. O -
nevre şenliğinde, bence sizden
daha, çok daha az önemli bir si-
nemacuun, Andrzej Zulawski-
nin başkanı olduğu bir jüride
görev almayı kabnl ettiniz. Bu
bence -ve sanınm böyle diişii-
nenler çok- ilginç bir alçakgö-
nüttiUük davnuuşıydı. Ne dersi-
niz?
— Ben böyle bakmıyorum
olaya... Başkammızı olağanüstü
bir sanatçı ve kişi olarak görü-
yonım. Ondan çok yararlandım.
Ve gerçek birer dost olduk. Ku-
sura bakmayın, bu sorunuzu ka-
bul etmiyorum. Kim büyük si-
nemaa, kim değil? Kim başan-
h, kim değil? öyle zorki sapta-
mak... Bakın bir örnek vereyim.
Vİttorio de Sica, bence dünya-
nm en güzel fümlerinden dördü-
nü yaptı. "Bisiklet Hırsızlan",
"Kaldınnı Çocuklan", "Milano
Mucizesi", "Umberto D". On-
dan sonra yaptığı şeyler olduk-
ça kötüydü. Ticari ve sıkıntı ve-
ren bir yönetmen oldu. Hangi
De Sica'yı alacağız, hangisine
göre yargı vereceğiz? Orson Wd-
les, "Yurttas Kane" gibi sinema
tarihini değiştiren bir fılmen
sonra, asla aym düzeye erişeme-
di. Onun için bir yönetmeni yar-
gılamak çok zordur.
— Son bir soru. Yanşmada-
ki Türk rılmi "Gizli Yüz"ü sev-
mediğinizi duydum?
— Doğnı. Bu füm ne anlatı-
yor, niye çevrümiş, anlamadım.
Çok iyi çekilmiş, çok iyi oynan-
mıştı gerçi. Profesyonel bir işti.
Ama çölde kaybolmuş gibiyi- •
dim ve yol gösteren bir ağaç ara-
dım, bulamadım. Sevenler de
•"ar, biliyorum. Ama ben içinde-
ki olağanüstü güzel şeylere kar-
şın bu fılmi disiplinsiz, gerekçe-
siz buldum ve sevemedim. Bun-
dan dolayı üzgünüm, rastlarsam
yönetmeninden özftr dileyece-
ğim...
IstanbulVla 6 saatlik huzur zirvesitstanbul Haber Servisi —
fçişleri Bakanı Ismet Sezgin,
Jandarma Genel Komutanı Or-
general Eşref Bitlis, Emniyet
Genel Müdürü Ünal Erkan, ts-
tanbul Valisi Hayri Kozakçıog-
l«, Jandarma Bölge Komutanı
Tümgeneral Osman Çitim, ll
Jandarma Alay Komutanı Al-
bay Ali Jhsan Giivener, Emni-
yet Müdürü Mebmet Agar, ken-
tin asayiş sorunlanna çözüm
bulabilmek için dtin lstanbul'-
daki "rirve" toplantısında bir
araya geldiler.
Içişleri Bakanı tsmet Sezgin,
tstanbul'un büyük sorunlan bu-
lunduğunu, devlet ve hükümet
olarak çözümü için ne gereki-
yorsa yapmaya çahşacaklannı
bildirdi.
Bakan tsmet Sezgin ve bera-
berindekilere tstanbul Valiliği,
Emniyet Müdürlüğü ve Jandar-
ma Bölge Komutanlığı olmak
ûzere 3 ayn yerde toplam 6 sa-
at süren brifing verildi.
Güneydoğu'dan sonra ikinci
ziyaretini tstanbul'a yapan tçiş-
ldi Bakanı tsmet Sezgin, ken-
tin uzun süredir tartışılan terör,
güventik ve yerel sorunlanna bir
çözüm bulabümek için dün sa-
bah saat 10.00'da valiliğe geldi.
Beraberinde Jandarma Genel
Komutanı Eşref Bidis'le önce
Vali Kozakçıoğlu'nu ziyaret
eden Sezgin'e daha sonra geniş
bir brifing verildi.
Yaklaşık iki saat süren vila-
yetteki brifınge Sezgin ve Bitlis
dışında Emniyet Genel Müdürü
Ünal Erkan, Vali Hayri Kozak-
çıoğlu, tstanbul Jandarma Ge-
nel Komutanı Tümgeneral Os-
man Çitim, tl Jandarma Alay
Komutaru Albay AH thsan Gü-
•ener, tstanbul Emniyet Müdü-
rü Mehmet Ağar da katıldı.
tsmet Sezgin brifing öncesin-
de gazetecilere yaptığı acıklama-
da Güneydoğu Anadolu Bölge-
si'nden sonra ikinci olarak ön-
celik sırası verdikleri tstanbul'a
geldiklerini beürtti. Sezgin, "Sa-
yın başbakanımızın talimatla-
nyla Tnrkiye'nin gözbcbegi, 7
milyon vatandaşı banndıran ve
Türkiye'nin gerek kültürel, ge-
rek sanayi, gerek sosyal, gerek
ticaret yönünden toplumumuz
için büyük bir yeri ve önemi
olan tstanbul'u eie almayı pfam-
ladık" dedi.
Bugün de yerel yönetimlerle
ilgili loplantılara katüacağım
söyleyen Içişleri Bakam lsmet
Sezgin şöyle konuştu:
"Istanbul ber yıl küçük bir 0
biyüklügünde 200-250 bin kişi
•ifnsu artan kent oldu. tstan-
bul'un idari yapıdan konjonk-
türünden, göçten, gecekondu,
cevre ve altyapıdan kaynalüa-
nan büyük sorunlan var. Bnn-
lardan daha önemlisi, asayiş ve
güvenlik sorunu var. 16-17 bin
polis görev yapıyor. Bu nüfus-
la karşüaşünldıguıda 500 kişiye
bir poKs düşttyor. Bu da ikri İU-
ke düzeylerine göre çok düşük-
tttr."
Bakan Sezgin, tstanbul'un
polis yönünden hızla takviye
edileceğini, araç, gereç ve diğer
aygıtlar yönünden de emniyeti
ve jandarmayı güçlendirecekle-
rini söyleyerek şöyle dedi:
"Kısaca tsUnbol'u nasıl hu-
zurtu. yaşanır hale getireceğiz,
yedi milyon sakinini işlerine da-
ha rahat gidebilecek, işlerinde
daha rahat, daha huzur ve gü-
ven içinde yaşar ve tstanbul'da
birtalum yasadışı odaklarla,
mihraklarla nasıl bunlan yok et-
meye ugraştnz ve bunu hangi
yöntemle yapanz? Hükümeıi-
miz bu konulan yeni bir devlet
yapısıyla demokratik hukuk
devleti içerisinde ve insan hak-
lanna dayalı, hukukun üstünlü-
güne saygüı saydam bir devlet
anlayışıyla vatandaş devlet iliş-
kilerine şefkatle, karşılıklı,
inancla ve insana saygı ve insan
svgistyle ele alarak çözüm yol-
lannı bulmaya ve bu şekilde
yaklaşmayı, programına almış
bir koaUsyon hükümetidir."
"Demokratik hukuk devleti
içinde bu işleri çözümleyece£iz"
demenin baa çevrelerce belirtil-
diği gibi işi zorlaştırmayacağım
söyleyen Sezgin, "Kanaatimct
ba işi kolaylaştınr. Bütün gü-
venlik güçlerimiz bütün arka-
daşlanmız kendilerine bu yeni
devlet anlaytşı, saydam devlet
Içişleri Bakam Sezgin, vilayele gelişinde törenle karşılandı. (Fotograf: ERDOGAN KÖSEOĞLU)
anlayışı içerisinde hem güvenük
güçterimizi hem ilgili arkadaşla-
nınızı egitimlerinden her türlü
cihazla teçhiz edümelerine ka-
dar bir hazıruk içerisindeyiz. tn-
şallah tstanbul'u yaşanır bir
şehre dönuştüriirüz" dedi.
lsmet Sezgin, tstanbul politi-
kasımn sadece kentin valisi, be-
lediye başkanı ve ilgili kimsele-
rin sorumluluğu altında bulun-
madığıru, bir devlet politikası
olduğunu vurgulayarak "Her-
kesin her şeyden sonımlu obnas
gerekecegini düşunerek berkesin
büyük tstanbulumuz, güzel Is-
tanbulumuzun mutlu, huzuriu,
güvenli bir kent haüne gehnesm-
de bize yardımcı olacagına ina-
nıyoruz" diye konuştu.
Bakan Sezgin, bir gazetecinin
Vali Hayri Kozakçıoğlu'nun bir
basın toplantısında kentin yöne-
timi için ek yetkiler istediğini
Orduya 100 bin paralı asker
ammsatması üzerine de sorun-
lann çözümü için gerekli yön-
temlerin saptanacağını, ancak
bunun yetkiden ziyade zihniyet,
tutum, davranış, koordinasyon
sorunu olduğunu, bunlar rayı-
na oturtulabildiğinde pek çok
soruna çözüm bulunabileceğini
söyledi.
Içişleri Bakam lsmet Sezgin
ve beraberindekiler saat
12.00'ye kadar süren brifıngin
ardından tstanbul'un tüm ilçe
kaymakamlanyla da bir toplan-
tı yaptı. Sezgin ve beraberinde-
kiler öğle yemeğini Kalyon
Otel'de yediler. Bakan Sezgin'-
in Jandarma Bölge Komutanlı-
ğı Ue Belediye Başkanı Nurettin
Sözen ve yerel yönetim yetkili-
leriyle de görüşeceği öğrenildi.
Bu arada AA'ya bir demeç ve-
ren Emniyet Genel Müdürü
Ünal Erkan, polis tarafından
aydınlatılmış, ancak henüz ka-
muoyuna açıklanmamış bazı te-
rör olayları bulunduğunu belir-
terek "Bunlar hakkında yakın-
da tstanbul Emniyet Müdürü-
müz açıklama yapacak" dedi.
Olağanüstü Hal
Silahlı kuvvetler 10 gün içinde yayınlanacak
ilanlardan sonra başvuruları kabul edecek.
1992'de alınacak profesyonel asker sayısı 40 bin
olarak belirlendi. Aym derecedeki devlet
memuru 766 bin 466 lira maaş alırken göreve
yeni başlayan uzman çavuşun eline tazminatlar
dahil net 1 milyon 800 bin lira geçecek.
TURAN YILMAZ
ANKARA — Silahlı kuvvet-
lerin modemizasyonu çerçeve-
sinde saflanna katacağı profes-
yonel asker sayısı kesinleşti. Si-
lahlı kuvvetler, 40 bini önümüz-
deki yıl olmak üzere, yaklaşık
100 bin profesyonel asker ala-
cak. Bu askerlere, aynı derece-
deki düz devlet memuruna ve-
rilen maaşın iki katı para öde-
necek.
Genelkurmay Başkanhğı-
ndan verilen biîgiye göre önü-
müzdeki yıl içinde, yaklaşık 40
bin profesyonel asker TSK'ya
katüacak. "Uzman erbaş" sta-
tusü ile alınacak bu askerlerin,
kuvvet komutanlıklanna göre
dağılımı şöyle:
"Kara KuvvetJeri Komatanlı-
gı'na 17 bin, Deuz Kuvvetleri
Komutankgı'na 296, Hava Kuv-
vetleri KomutankgYna 150, Jan-
darma Gend Komutanugı'na 21
bin."
Genelkunnay Başkanlığı yet-
kilileri, bu sayımn, önümüzde-
ki yüiarda kademeli olarak yuk-
seltileceğini de bildirdiler. Yetki-
liler, TSK'daki profesyonel asker
sayısmm 100 bine ulaştırılması-
mn hedeflendiğini de belirttiler.
Yetkililer, Kara Kuvvetleri Ko-
mutanlığYndaki profesyonel as-
ker sayısının 60-70 bin olacağı-
m söyledi!«r.
Yetkililer, profesyonel asker-
lik için başvurulann, yapılacak
alım Uanlanmn ardından kabul
edileceğini, bu ilarüann da 10
gün içinde yapılacağını belirtti-
ler. Yetkililer, askerliğini halen
er olarak yapanlann da uzman
erbaş olmak için başvurabile-
ceklerini, bunlann uzman onba-
şı statüsü Ue istihdam edileceğini
söylediler. Orduya alınacak bu
yeni askerler, uzman onbaşı ve
uzman çavuş statüleri ile görev
yapacaklar. Bu askerlerin, ordu
için kritik sayılan yerlerde görev
yapmalan öngörüluyor.
Profesyonel askerlerden uz-
man çavuşlar, 10. derecenin 1.
kademesinden, uzman onbaşılar
ise 11. derecenin 1. kademesin-
den maas alacaklar. Göreve ye-
ni başlayan bir uzman çavuş,
tazminatlar dahil net 1 milyon
800 bin lira, uzman onbaşı ise
yine tazminatlar dahil net 1 mil-
yon 7S0 bin lira maaş alacak.
Olağanüstü Hal Bölgesi'nde gö-
rev yapacaklarda ise maaşlar
kaüanarak ödenecek. Olağanüs-
tü Hal Bölgesi'nde görev yapa-
cak bir uzman çavuş, lazrninat-
lar dahil net 3 milyon 50 bin, uz-
man onbaşı da yine tazminatlar
dahil net 3 milyon maaş alacak.
Böylece, orciuya alınacak pro-
fesyonel askerlere, normal böl-
gelerde 10. derecenin 1. kademe-
sindeki düz memura verilen 766
bin 466 liralık maaşın iki katı
para verilmiş olacak.
Beşiktaşlı tamftann öldüriilmesispor camiasında nefretle karşılandı
FutbolkulüpleriterörükınadıSpor Servisi— Galatasaray-
Beşiktaş maçı sonrası bir grup
fanatik taraftardan yediğı dayak
sonucu beyin kanaması geçiren
ve yaşamım yitiren Oktay Akde-
mir'in (30) ölümü tüm spor ca-
mıasında üzüntü ve nefretle kar-
şılandı.
Kulüp başkanlan ve yönetiti-
ler olayı kınadıklarım ve taraf-
tarlan centümenliğe davet ettik-
lerini açıkladılar.
Galatasaray Kulübü Başkanı
Alp Yalman, Beşiktaş taraftan
Oktay Akdemir'e saldıran taraf-
lann 'Galatasaraylı' olamayaca-
ğının altını çizerken bu tur olay-.
ların yinelenmemesi gerektiğini
savundu. Alp Yalman şöyle ko-
nuştu.
"Bu olay canımı sıktı. Bu ki-
şikrden nefret ettim. Kabul edil-
meyecek bir olay. Normal bir in-
san böyle bir şey vapamaz. Bu
kişileri cenlilmenliğe degil, akıl-
lannı başlanna toplamaya çağı-
nyorum. Galatasaray Kulübü
olarak bu tür olay ların bir da-
ha gerçekleşmemesini diliyo-
ruz."
Beşiktaş Kulübü Başkanı Sü-
leyman Seba da olayı üzüntü ile
karşıladığını ve Akdemir'in ölü-
müne yol açan f anatik'lerin ya-
kalanması gerektiğini söyledi.
Seba, 'Spor- futbol, dostluk ve
kardeşlik demektir. Bunlar dı-
şarda kavga edip birbirierine kı-
yasıya vuruyorlar. Son derece
üzücü bir olay" dedi.
Fenerbahçe Kulübü Başkanı
Metin Aşık, olayı üzüntü ile kar-
şıladığını söyledi. San-Lacivertli
kulübün başkanı taraftarları
centilmenliğe, davet etmek için
her türlü girişimde bulunacağı-
m vurguladı ve şöyle konuştu,
"Ezeli rekabet, mücadele saha-
da oynanır biter. Tribıinde, so-
kakta kimsenin kimseye sataş-
maya hakkı yoktur. Fenerbahce-
li olsun Beşiktaşlı olsun, Gala-
tasaraylı olsun tüm taraftarlan
centilmenliğe kardeşliğe davet
ediyorum. Bu tür olaylann ol-
maması için dimden geldiği ka-
danyla çalışacağım. Fenerbah-
çettleri cenülmenüğe davet edi-
yorum. "
Trabzonspor Başkanvekili
Sadri Şener Beşiktaş taraftan
Oktay Akdemir'in ölmesine ne-
den olan kişilerin 'taraftar' ola-
mayacağını savundu ve "Biz
Irabzonspor Kulübü olarak ola-
yı kınıyoruz. Buradan alınması
gereken dersler var. Güvenlik
önlemleri arttınlmalı. Biz ku-
lüpler olarak fazla bir şey yapa-
mayız. Burada iş güvenlik teşki-
laona düşüyor. Statlarda toplum
pakolojisinden anlayan kişiler
görev yapmalı ve olayIan daha
başlaunadan sona erdirmeli. Biz
yöneticiler bu davranış içindeki
kişileri kınıyoruz ve bunlan ta-
raftar sporsever olarak kabul
etmiyoruz" dedi.
Bu arada Futbol Federasyonu
Genel Sekreteri Adnan Sezgin
de Oktay Akdemir'in ölümü ile
sonuçlanan olayın yönetim ku-
ruluna göiürüleceğini beürtti.
Terör birinci
sorunumuz
BATMAN (Cumhuriyet) —
Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ne-
cati Çetinkaya, Doğu ve Güney-
doğu'da terörün tırmandığına
dikkat çekerek "Terör biiytik
boyutlara ulaşmıştır ve ülkemi-
zin birinci sorunu haline geuniş-
tir. Bn sorunu demokratik ölçü-
ler içinde çözecek bir ülkeyiz"
dedi.
Olağanüstü Hal Bölge Valili-
ği kapsamında yer alan 13 ilin
valisi, emniyet müdürleri, alay
komutanlan, milli eğitim mü-
dürleri ve il müftüleri Olağanüs-
tü Hal Bölge Valisi Necati Çe-
tinkaya başkanlığında dün top-
landı. TPAO Kristal Park Salo-
nu'nda dün başlayan "Asayiş ve
Huzur" toplantısında konuşan
Bölge Valisi Necati Çetinkaya,
Doğu ve Güneydoğu'da terör ya-
ratanlan hukuk içinde etkisiz
hale getireceklerini belirterek
şunlan söyledi:
"Türkiye'uin büyümesini, ge-
lişmesim istemeyen dış goçler
parçalanmamız için her türlü
oynna başvurmaktadır. Türkiye
bu oyunlan bozacak güçtedir.
Olağanüstü Hal Bölgesi'nde ya-
şayan vatandaşlanmızın can,
mal güvenligi ve huzurunu sağ-
layarak milletin bir bütün olma-
sını istiyoruz. Bu ülkede insan-
lar hep birlikte yaşamış, birlik-
te omuz omuza cephede savaş-
nuş kişâerdir. Vatandaşlanmızın
devletle devamb iç ice olmasmı
sağlayacagız. Bizim yolumuz
sevgi yoludur. insanumzı sevmek
ve kucaklamaktır. Biz onlann
huzurunu sağlamak için vanz.
Terör bu bölgelerde büyük bo-
yutlara ulaşmıştır ve birinci so-
run haline gelmiştir. Bu sorunu
demokratik ölçüler içinde çöze-
cek bir ülkeyiz."
! A L E V İ L İ K KONUŞULUYOR
Diyanetin bize borcu var
ABİDİN ÖZGÜNAY (Cem Dergisi Sahibi ve Genel Yeym Yö-
netmeni)
Yönetimlerin ihanet ve ihmalleriyle, kendilerini Allah'a vekü
eden din istismaralannın iftirasıyla, cehalet ehlin karalama-
sıyla asırlardır sıkıntı, eza ve cefa Ue hayat ve itikadmı ayak-
ta tutmaya çalışan Aleviler, Alevi dUşüncesinin ve felsefesin-
deki tutarlüığın kendilerine kazandırdığı fazilet ve meziyet ile
bugün ülke gündeminde hak ettiğı yeri almak asamasına ulaş-
mışlardır.
Diyanet, müessese olarak Alevi düşüncesine de laik devlet
ilkesine de aykındır. Savunulamaz. Alevilerin sorunlanm çö-
zecek bir merci de değildir. Diyanet teşkilatı, Alevilerin so-
runlannın çözümünde katkıda bulunmak istiyorsa onlara sa-
dece teşekkür ederiz. Bize zaten borçlan da var. Ancak, so-
runlanrmzı onlarla tartışmak ve halktmek gibi bir avuntuya
giremeyiz. Bu yanhştır. Çözüm, siyasi kadrolann niyet ve tav-
nyla ilişkilidir. Şimdi biz, bununla ilgileniyor, iktidardan Ale-
vilere çağn bekliyoruz.
Alevilik, bîr mezhep değildir
SELİM KAZAK (Semah Kûltür Vaktı Genel Başkanı)
Vakıf olarak, Diyanet İşleri BaşkankğYnın Alevilerle ilgili ça-
iışmalannıbasınayansıdığıkadarıylaizliyoruzvefevkaladeen-
dişeleniyoruz.
Gerek Alevilerin kendiiçinde, gerekse SünnilerleAleviler ara-
sında bölünmelere yol açabilecek bu girişimlerin hemen durdu-
rulması, Alevilerin sorunlanyla ilgili girişimlerin Kültür Bakan-
lığı'nca açıklık içerisinde ele alınması gerekir. Ülke bütünlüğü
için Alevi-Sünni aynmı yapmadan, kültür bazında ve AleviMğin
bir mezhep olmadığı bilinci ile yapılması gerekir. Kültür Baka-
rumız Sayın Fikri Sağlar'ın konuya acilen el atmasını ve Diya-
net tşleri Başkanhğı'nın kapah kapüar ardmda yapılan gizli top-
lantılara son vermesini bekliyoruz.
Diyanet tşleri Başkanlığı, Aleviliği bir mezhepolarak gördüğü
için yanılgı içerisinde. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlanm böl-
mektedir, ki bu durum çok tehlikelidir. Nitekim kökü dışanda
mihraklar Türkiye Cumhuriyeti devletini bölmek için Aleviliği
bu bazda yaygınlaştırmaya çalışmaktadırlar.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, Aleviliği bir mezhepolarak gör-
me yanlışlığına ortak olan Alevi olduklannı söyleyen insanlar
da cami yerine "Cem Evi", imam yerine "Dede" isteriz, bu işler
için para isteriz demeye baslarruşlardır,
Bize göre, laik devlet örgütü içinde, Diyanet tşleri Başkanh-
ğı'nın yeri yoktur. Diyanet tşleri Başkankğı'mn Alevi konusu-
na el atması, sonunun gelmiş olmasındandır.
Amaç, Alevileri Sünnileştirmek
HIDIR ÇAM (Bodrumj
Sözde, Anadolu Alevilerinin haklarını konımak için, özde
ise Alevileri de dini çizgjye çekmek olan tüm çabalan şiddet-
le kınıyonım.
Alevilerin ne Diyanet tşleri'ne ne devlet yardunına ne de
dini eğitimlere ihtiyaçlan var. Bu akımlar sonuç olarak Ale-
vileri de Sünnileştirmekten başka hiçbir amaca hizmet etmez.
Asırlar boyu canlanmız pahasına günümüze kadar getir-
miş olduğumuz bu güzel geleneklerimizi, bu zengin kültürü-
muzü, bu yaşamdan kaynaklanan, insan sevgisini kabe edin-
miş mezhebimizi sözde aydınlanmız kirletmesinler yeter.
Dersler, Sünniliğe göre
ERASLAN KAÇAN (Tokat)
Diyanet tşleri Başkanlığı salt Sünnileri temsil ediyor ve Ale-
viliği belki de bir inanmışhk olarak bile görmüyor.
Devletin resmi okullannda "din kültürü" ve "ahlak bilgisi"
derslerinde Sünni mezhebe göre düzenlenmiş bilgiler verili-
yor ve yaşatılıyor. Keza imamlar da camilerde Sünni inancmı
yaşatıyor ve kabullendiriyorlar. Aleviler tüm bu uygulama-
lar nedeniyle kimliklerini saklamak, gizlemek zornnda bıra-
kılmışlardır.
Diyanet tşleri Başkanlığı'nca Aleviliğin tanınmaması, din
ve ahlak eğitiminde bu inanca yer veriunemesi, anayasanın
"inanç özgürlüğü" ilkesine aykın olsa gerek.
Ramazan ayında onıç tutanlara saygılı olan Alevilerin, mu-
harrem ayında aynı saygıyı beklemeleri haklandır kamsında-
yım.
Diyanet tşleri BaşkanlığYnda oluşturulacak bir daire ile Ale-
vilerin inanç dünyalan aydınlatılmalı ve inançlan duyurulma-
hdır.
Diyanefte temsil, sonın yaratır
MERDAN tYtDOGAN (Tokat)
Yirminci yüzyüda insan haklarının, din ve vicdan özgür-
lüğünün ön plana çıkması ile ülkemizde yaşayan Alevilerin
din ve vicdan özgürlüklerine saygı konusunu gündeme getir-
miştir. Ancak bu konulann tartışümasmdan kamuoyunda var
olan tabulann etkilerini koruduğu kanısındayım. Bu neden-
le yazılanlann objektif değerlendirilmesi biraz zor.
Din kurallanmn donmuş kurallardan oluştuğu, bunlann
günün koşullanna uygun olarak değiştirilmesinin tartışılma-
sı mumkün olmadığı, bu düşüncelerin dile getirilmesi halin-
de de "dinsizlik" ile suçlanılabildiği bir dinsel düşünce orta-
mmda yaşıyoruz.
Aleviler ise Hz. Ali'nin, "çocuklannızı zamana göre
yetiştirin" sözünü rehber edinmişlerdir. Bu nedenle değişime
hoşgörii ile bakabilen bir toplum oluştururlar. Bu düşünce,
egemen mezhep ile Aleviler arasında en büyük farklılığı gös-
termektedir. Bu konunun Alevilerin, Diyanet tşlerî Başkan-
lığı'nda temsil edilmesinde en büyük sorunu yaratacağı ka-
nısındayım.
Ülkemizde yaşayan Aleviler, insam en yüce değer olarak
kabul etmekte ve insanhğa hizmet eden herkese saygı duy-
maktadırlar. Ancak, Müslümanlığın şekle yönelik bazı ku-
rallarım yerine getirmeyi ihmal ettikleri de bir gerçektir. Ha-
nefı mezhebinin kurallanm yerine getirenlerle aynı çatı altında
temsil edilmenin ne gibi sorunlar yaratacağı bilimsel olarak
değerlendirilmeli ve öyle karar verilmelidir.
Yobazhğa yobazlıkla çözüm aramak yanhştu". Olaylara de-
mokratik çözüm bulmak zorundayız.
SOSYAL DE1VIOKRATLAR TARTISIYOR
Başannın 5 formülü
20 Ekim seçimlerinde SHP üçüncü parti olmuştur, ama
şimdi hükümete ortaktu.
SHP'nin geleceği hükümetteki başansma bağlıdır, SHP'nin
başarılı olması için yapması gereken işler şunlardır: 1- SHP,
yerel yönetimlere kesinlikle bir çeki düzen vermek zorunda-
dır.
2- SHP, kendi tabanı, örgütü ve ku-sal kesimle bütünleş-
mek zorundadır.
3- SHP'nin devlet bürokrasisinde kadrolan yoktur, ken-
disine bağh bakanhklarda, önce Ankara'da sonra ülkemizin
her yamndaki bakanlıklara bağh genel müdürlüklerde kad-
rolannı en kısa zamanda ciddi, titiz bir biçimde kurmak zo-
rundadır.
4- Ocak ayinda yapılacak olağanüstü kurultaydan sonra
parti içi çekişmeye bir son verilmesi artık kaçımlmaz bir ger-
çektir.
5- Sosyal demokratlann bir çatı altında toplanması büyük
bir sorumluluktur inananı taşımaktayım.
Kubiiay Aksay/İSKENDERUN
Hangi atılımlar önde gelmeii?
Dünya değişiyor, ülkemiz de tabii. DYP, sosyal demokrat
ya da demokratik sol partilere taş çıkartırcasına modernle-
şip sempatisini kazanmayı başardı geniş halk kitlelerinin.
Pekiyi, Türk solunu oluşturan iki parti hangi atüımlan yap-
malılar bu konuda?
1- Medeni Kanun'dan, boşanmayı kolaylaştıran maddele-
ri çıkarmak.
2- Çalışan kadınların özel günlerinde ücretli izin vermek.
3- Trafık anarşisini, karayoUanndaki izdihamı önleyecek
tedbirleri alarak önlemek.
Serdar Kurt/ÎSTANBUL