Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER 10 ARALIK 1991
OZGURCE
TURKER ALKAIS
Kapımıza Dayanan
Şovenlik
Önce hafıften bir fısıltı gıbi başladı. Utangaç ve çekingen
sester, "Sosyalizm ölüyor" diyofdu, "ulusçuluk güçleniyor, din-
cilik şahlanıyor". Zamanla ses alabildiğine yükseldi. Şimdi çıl-
gınca bağırıyorlar: "Heeeyt, öldü sosyalizm işte. Varmıulus-
çuluğa yan bakan!"
Sosyalizm gerçekten öldü mü9
İnsanların ve toplumların
doğasına aykırı totaliter sistemlerin gerçekten sosyalist ol-
duğunu düşündüyseniz, elbette sosyalizm ölmüştür. Ama
sosyalizmi insan özgürlüğünün ve eşitliğlnin sağlanacağı ide-
al bir yönetim ve toplum biçimi olarak anladıysanız, Staliniz-
min en şaha kalktığı ve düşünce terörü estirdiği günlerde bile
bu görüşünüzü savunduysanız, o zaman sosyalizm ölmemiş-
tir ve ölmeyecektir.
Ulusçu ve dınci akımlar güçleniyor mu? Elbette öyle. Ba-
kın dünyamıza, açın gazeteleri, çevirin televizyonun düğme-
sini, esen bağnazlık ve hoşgörüsüzlük rüzgârlarında hemen
görürsünüz bunu.
Ama bunda sevinecek ne var, işte bunu anlamak güç. Ulus-
çuluğun yükselişini, birbirini boğazlayan Yugoslavlar hergün
kanıtlıyorlar. Daha düne kadar etnik köken ve din farklarına
bakmadan yanyana yaşayan komşular şimdi acımasızca bir-
birini katlediyor. Küçücük çocuklar koyun gibi doğranıyor.
Evet, hiç kuşkuya yer yok! Belli ki ulusçuluk yükseliyor!
Bu yükselişi, Türk ve Müslüman olmaktan başka bir suçu
olmayan gencecik insanlarımıza saldırı üstüne saldırı düzen-
leyen Alman dazlakları da kanıtlıyor.
Belçika'da, Fransa'da gittikçe güçlenen aşın sağcı akım-
ları onaylıyor muyuz?
Tabii ki ulusların
bağımsızlık kazanmasını
desteklemeliyiz. Ama bir
yönü şovenizme dayanan
ulusçuluk akımlanna alkış
tutmanın gerekçesini
anlayamadığımı itiraf
etmek isterim.
Yanıbaşımızda birbir-
lerini kesmeye hazırla-
nan Ermenilerin ve
Azerilerin varlığı bize
güven mi veriyor? İşimı-
ze mi geliyor?
Yoksa, Saddam'ın ve
Kaddafi'nın kişiliğinde
kendisini dışa vuran
Arap ulusçuluğuna mı
hayranız?
Ya Kürt ulusçuluğu-
na ne demeli? ^^^__^^^_^^^_^^____
Ulusçuluğun ve dın-
ciltğin yükselmesini ıdeolojık bir mesaj olarak yorumlayıp de-
ğeriendırenlerin konuyu bir kez daha düşünmelerinde yarar
var.
Bu akımlardaki aşın güçlenmenin ne anlama geldiğini Batı
Avrupa elli yıl önce yaşadı. Sonucun bir felaket olduğunu çok
iyi gördüğü içın Avrupa Topluluğu fikrini ortaya attı. Batı Av-
rupa'da son yarım yüzyılda yaşanan barış, huzur ve geliş-
me ortamı. fanatık ulusçuluğa karşı uyanan bu güvensizlik
sayesinde gerçekleşmiştir.
Şimdi, fanatık ulusçular, içine hapsedildikleri kafesten çık-
maya hazırlanıyorlar.
Elbette dünya artık çok değişti. 1930'ların Avrupası'na geri
dönülmesi ve faşist yönetımlerin tekrar ışbaşına gelmesi pek
olası gözükmüyor. Fakat hızla güçlenmekte olan ulusçuluk
akımlarının şu haliyle biie ne büyük yıkıcı potansiyeller taşı-
dığını hemen her gün görüyoruz.
Scyet imparatorluğunun çöküşü ile birlikte bu sürecin çok
daha büyük bir ivme kazanacağı ortada.
Genç ulusçuluk, delikanlı ulusçuluk, en tehlikeli hastalık
türlerinden birisidir. Almanya ve İtalya'da faşizmin kolayca yer-
leşmesinde, bu ülkelerde ulusal birliğin nıspeten geç bir ta-
rihte sağlanmış olması önemli rol oynamıştır.
. .Türk ulusçuluğunun eleştiriye dayanamayan aşın duyarlı
yapısı da büyük ölçüde "delikanlı" karakterinden kaynaklan-
maktadır.
Şimdi çevremizde patlamış mısır gibı fırlayıp ortaya çıkmaya
başlayan yeni ulusçuklara şöyle bir bakın: Bunların bize sı-
kıntıdan başka bir şey getirmesi mümkün gözükmüyor.
Tabii ki ulusların bağımsızlık kazanmasını desteklemeliyiz.
Ama bir yönü şovenizme dayanan ulusçuluk akımlarına al-
kış tutmanın gerekçesini anlayamadığımı itiraf etmek isterim.
SHP'DE MYK TOPLANTISI
Genel sekreter
yardımcıları belli oldu
ANKARA (Cumhuriyet Bü
rosu) — SHP MYK toplantı-
sında, 6 genel sekreter yardım-
cısı belirlendi. Genel sekreter
yardımcılıklanna Sedat Doğan,
Vamık Tekin, Etem Cankurta-
ran, Üstün Küsefoğlu, Rıza Yü-
maz ve Nilgün Siier getirildiler.
Ertuğrul Günay ve Ercan Ka-
rakaş, Genel Sekreter Cevdet
Selvi'nin genel sekreter yardım-
cılığı önerisini kabul etmediler.
SHP Genel Başkam Erdal
İnönü başkanlığmda dün ak-
şam yapılan MYK toplantısın-
da, Genel Sekreter Cevdet Sel-
vi 6 yardımcısını belirledi. Be-
lirlenen genel sekreter yardım-
cılan Genel Başkan İnönü ta-
rafından da onaylandı.
MYK'da genel sekreter yar-
dımcısı olarak çalışanların bir
bölümünün bakan olmaJarı ne-
deniyle bu görevlerinden ayrıl-
dıklarını hatırlatan inonu, ge-
nel sekreter yardımcılığı göre-
Yeniden yapıfanma
vinden ayrılanlara bugüne ka-
dar yaptıkJan hizmetlerinden
dolayı teşekkür etti ve yeni gö-
revlerinde başan diledi.
MYK topLantısında Genel
Sekreter Cevdet Selvi'nin ken-
disiyle görüştükten sonra 6 ge-
nel sekreter yardımcısını atadı-
ğını belirten tnönü, genel sek-
reter yardımcılan ve görev alan-
lannı şöyle açıkladı:
Sedat Doğan: Siyasi planla-
ma, basm - yaym ve propagan-
da işlerinden sorumlu.
Vamık Tekin: Örgüt ve üye
yazım işlerinden sorumlu.
Etem Cankurtaraıı: Sendika-
lar, meslek kuruluşlan, demok-
ratik kitle örgütleriyle ilişkiler-
den sorumlu.
Üstün Küsefoğlu: Parti mec-
lisi ve MYK'nın sekreterlik iş-
leri, sosyal işler, kadın ve aile
sorunlanndan sorumlu.
Nilgün Siier Seçim işleri,
halkla ilışkiler ve gençlik sorun-
larından sorumlu.
ANAP'ta üyeler
silbaştan
tç Politika Servisi — Muha-
lefete ısınmaya başlayan
ANAP'ta önümüzdeki dönem
için hedef, üye kayıtlannın ye-
nilenerek il ve ilçe teşkilatları-
na dinamizm kazandırmak ola-
rak belirlendi. ANAP Genel
Başkanı Mesut Yıimaz, erken
secımlerde milletvekili adayla-
nnı merkez yoklamasıyla belir-
lemelerinin nedenini "üye ka-
yıdanaa güvensizlik" olarak
açıkladı. Yıimaz, "1 milyon 800
MnUk üye sayunız, iyi bir araş-
tunuı yapılabüirse üçte bire dıi-
şebflir. Bize kayıdı ohıp da baş-
ka partilerin kampanyalarma
çalışan çok sayıda arkadışımız
otdagunu hepimiz biliyoruz.
Üye kayıtlannı yeniden gözden
gecirdikten sonra bundan son-
raki seçimlerde tüm ada>lanmı-
zı belirleyeceğiz" dedi.
Yeni saptanan hedefler para-
lelinde ANAP, sağlıksız oldu-
ğu gerekçesiyle üye kayıtlanm
yenilemek için gazetelere ilan
vermeyi kararlaştırdı. Türkiye
çapında yayımlanacak gazete
ilanlannda ve örgüt aracılığıy-
la yapılacak duyurularda üye-
liklerin yenilenmesi istenecek.
Verilecek sürede başvurmayan-
lann üye kayıtlannın ise düşü-
rüleceği belirtilecek. Toplana-
cak ilk MKYK'da gereken ka-
rarlar alındıktan sonra sistem
yıirürlüğe konulacak. ANAP
Genel Merkezi'nden verileo bil-
giye göre üye yenileme işlemi-
nin sonunda hazırlanan yeni
kayıtlar örgutler aracılığıyla
formlar halinde genel merkeze
gönderilecek, genel merkez
Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi
Partiler Sicil Bürosu'ndan ala-
cağı eski kayıtlara göre ayıkla-
ma yapacak. Yeni sisteme göre
kaydı yapılan ve ya da yenile-
nen uyelere kart verilecek.
AnayasaMahkemesiBaşkanı Özden, hükümetprogrumınıCumhuriyetfc değerlendindt
6
Umut rüzgârı esiyor'TURAN YILMAZ
ANKARA — Anayasa Mah-
kemesi Başkanı Yekta Gingör
özden, "Hüküınetiıı demokra-
tUdeşme prognunı, tophunun
vüzyıDardan beri özlemini çek-
tiği sonaçlara ulaşılması açısın-
dan büyük bir anlam taşıyor"
dedi. Anayasanm değiştirilme-
sine ilişkin vaatleri bir ulusal
müjde olarak nitelediğini de
kaydeden özden, anayasa deği-
şildiginin siyasal partiler arasın-
da bir ulusal uzlaşma ile gerçek-
kştirilmesinin ülke yaranna ta-
rihsel bir görev olacağını da söy-
ledi. özden, altına imza konu-
lan uluslararası anlaşmaların
gereklerinin yerine getirilmesi-
nin zonınlu olduğunu da belir-
terek "Bu anlaşmaUnn, ulusla-
rarası knrum ve kuruluşlann
yetldJerini kabul etmeyi, ulusal
egemealifimizden bir özveri
olarak saymak dogrn değildir"
dedi.
Cumhuriyet'in sorulannı ya-
nıtlayan özden, Türkiye'de de-
mokratikleşme çabalarımn çok
uzun bir süredir devam ettiğini
anımsattı. Bu konudaki en
önemli adımın cumhuriyetin ila-
nı olduğunu belirten özden, an-
cak o tarihteki ve sonrasındaki
ekonomik, toplumsal ve ulusla-
rarası sorunlann bu yöndeki ca-
balan zaman zaman yavaşlatıp
gerilettiğini kaydetti. Özden,
"1923 öncesinde başlayan de-
mokrasi özlemleri, camhuriye-
tinflanıDe temelini ve kaynagı-
nı bulmuş, büyük ölçüde çö-
zömlenmişse de, tam bir hukuk
devleti nitelemesi gercek anlam-
da 1961 Anayasası ile yaşantı-
nııza girmiştir" dedi.
1961 Anayasası ile kunılan
Anayasa Mahkemesi'nin çalış-
malannın da, Türkiye'nin hu-
kuk devleti yolunda, uluslarara-
sı düzende yerini almasını sağ-
Anayasa Mahkemesi
Başkanı'ndan: '
Hükümetin demokratikleşme
programı, toplumun
yüzyıllardan beri özlemini
çektiği sonuçlara ulaşılması
açısından büyük bir anlam
taşıyor.
Bu Anayasa'yı beğenmiyorum,
ama ona uyuyorum.
Anayasa'ya özenle uyalım, ama
onu çağdaş biçimde değiştirmek
için çaba harcayaüm.
Yama maddelerle değişiklik
doğru olmaz. Kökten
değişiklik, huzuru daha yaygın
ve genel kılacaktır. Kökten
değişiklikten yanayım.
layan önemli etkenlerden oldu-
ğunu kaydeden özden, "Hu-
kok devleti, hukukçulann önde
oidufu devlet demek değildir.
Hakuk devleti, huknkçular ar-
kada da olsa hukukun ulusal bir
güvence olarak bepimizin üs-
tüade olduğu bir devlettir. Dev-
letin, her eylem ve işleminde
gözetecegi, koşul sayacagı bir
disipündir" dedi.
Hukuk devletinin oluşmasın-
da en önemli görevin devlete
düştüğünü de ammsatan öz-
den, bunun da devletin her tür-
lü işlem, eylem ve karannın yar-
gı denetimine açık olmasıyla
sağlanabileceğini belirterek, an-
cak böyle bir devletin saygın,
çağdaş, uygar, onurlu, inanılır
ve güveniür bir devlet olacağını
söyledi.
özden, hükümetin demokra-
tikleşme programırun, toplu-
mun yüzyıllardan beri özlemini
çektiği sonuçlara ulaşılması açı-
sından büyük bir anlam taşıdı-
ğını belirtti. Özden, programla,
demokratikleşme sürecinin ulu-
sal yaşamın her alanına yayıl-
mak istendiğini de kaydederek
şöyle konuştu:
"Protokolde ve programda yer
alan açıklamalar, demokratik-
leşme yönunden gerekli çaltşma-
larm yapılacağı izlenimini ver-
mektedir. Toplumda bu alanda
bir umut rüzgân esmekte oldu-
ğunu da gözlemliyonun. Halk-
ta taaklı bir beklenti vardır ve
hukumeün de bunlan gerçekleş-
tirme yolunda atılımlarda bulu-
•acagı kanısı yaygınlaşınakta-
dır. Yapılan konuşmafatr, «hnan
sözler bunu göstermektedir."
Programdaki anayasamn de-
ğiştirilmesi görüşune katıldığını
belirten Özden şunları söyledi:
"Kimi zaman kimilerinin çok
kısa anayasa istemeleri yerinde
olmadıgı gibi, çok uzun anaya-
sa istemek de yerinde değildir.
Anayasalar genelde bilindiği gi-
bi, haikın görev ve yükümlülük-
lerini belirten ve devletin hak ve
ödevlerini gösteren metinJer de-
ğildir. Anayasalar gerçekte, si-
yasal iktkbuiann yapamayacak-
lan konulan, yasaklandıgı ko-
nulan belirten, bunlann gücü-
nü haikın hak ve özgürlükleri
yaranna kısitlayan belgeierdir.
Yani kişinin ve toplumun öne
alındığj, devletin kişi ve (oplu-
mu daha güçlendirmek, daha
mutlu, daha başanlı, sağlıklı ve
banş içinde yaşatmak içü ödev-
lerini belirten raetinlerdir. Bu
yönuyle anayasalan geniş tnt-
mak gereksiz olduğu gibi dar
tutmak da her zaman doğru de-
ğildir."
Türkiye'de sık sık Amerikan
Anayasası'ndan söz edildiğini
de ammsatan özden, "Ameri-
SCfdenfazla heyet kabıd etti. Günde ortalama 4 bin kişinin elini sıktı
DemirePi kutlama kuynığuANKARA (Cumburiyet Bü-
rosn) — Başbakan Söleyman
Demirel ile bakanları kutlama-
ya gelen heyetlerin ardı arkası
kesilmiyor. BugUne kadar
50*den fazla heyeti kabul eden
Başbakan Demirel, günde orta-
lama 4 bin kişinin elini sıkıyor.
Başbakanhk'taki yoğun trafık
nedeniyle birçok üst düzey bü-
rokrat Demirel ile görüşmek için
sıra bekliyor. Merkez Bankası
Başkanı, Karmı Ortakhğı Idaresi
Başkanı ile TİSK gibi kuruluş-
lar, Başbakan ile rahat bir or-
tamda görüşebilmenin fırsatını
yakalamaya çalışıyor.
Demirel Başbakan olduktan
sonra kendisini kutlamaya gelen
taraftarları âdeta birbiriyle ya-
nşıyor. Bu yarışta ölçü hangi il-
den kaç heyet geldiği ve heyet-
lerde kaç kişinin yer aldığı olu-
yor. Şu ana değin yapılan heyet
ziyaretlerinde Demirel'in doğum
yeri ve seçim bölgesi olan Ispar-
ta ilk sırada yer alıyor. Başba-
kanlık görevlileri, Ankara'ya ge-
len üç Isparta heyetinde kaç ki-
şinin yer aldığını, "binlerce" söz-
cüğüyle ifade ediyorlar. Isparta-
yı, Ankara'ya birden fazla heyet
gönderen Bursa, Konya, Şanlı-
urfa, Kahramanmaraş, Antalya,
Elazığ izliyor.
Demirel, bugüne değin 50'den
fazla heyetin ziyaret ettiği bildi-
rildi. Demirel'i Başbakanlık'ta
ziyaret eden heyetlerden bazıla-
n şunlar:
"Isparta köy muhtarları, Ke-
çiören, tçel, Hatay. Antalya. Po-
latlı, Sıvas, Bursa, Kabraman-
maraş, Balıkesir, Bursa, Tiirke-
li, Gebze, Isparta, tçel, Erzıı-
rmm, Bursa-Orhangazi, Eskişe-
hir, Ağn, Konya, Gümiişhane,
Konya-Emirgazi, Konya-Çertik,
Elazığ, Ağn, İstanbul-Tuzla, Sı-
vas, Şanhurfa, Antalya, Doma-
niç, Kahramanmaraş, Sinop,
Van, Aydın, Isparta, Yozgat, Kı-
nkkale, Side, Şanlıurfa, Amas-
ya, Bartın, Elazığ, Kınkkale,
Konya-Dgın, Konya-Kadıhanı,
Rize-Çayeli, Bayburt, Boyabat"
GÖCÜS TEŞKİLATI ZAYIF— Kutlama için gelen heyetleri, kalabalık olmalan nedeniyle Başba-
kanlık binası önünde kabul eden, hafta sonunu da mitinglerle geçiren Başbakan Süleyman Demi-
rel, soğuk algınhğından şikâyetçi. Gazetecilere, "Goğüs teşkilalım çok kötü" diyen Demirel, gelen
ziyaretçileri de "öpüşmeyin" diye uyanyor. (Fotoğraf: RIZA EZER)
Demirel, ülkefethetmede yeni silahı açüdadu
'Made in Turkey' imzası
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Başbakan
Süleyman Demirel, Türkiye'de bir demokratik
sanayi toplumu oluşturmayı amaçladıklarını
belirterek kalkınmanın "sıçrama" şeklinde
değil, "merdiven çıkma" niteliğinde olduğunu
söyledi.
TMMOB Makine Mühendisleri Odasfnca
düzenlenen "sanayi kongresi"nde konuşan
Başbakan Süleyman Demirel, sanayileşmenin
temelinde, hak, hukuk, adalet, demokrasi ve
korkusuzluktan oluşan "moral" değerler
bulunduğunu ifade etti. Sanayileşme
açısından gelişmiş ülkelerle Türkiye arasmda
önemli farklar bulunduğunu hatırlatan
Demirel, "Ancak, arkamıza ve komşBİanmıza
bakarsanu rahatlareınız" dedi. İnsan akhnın
sımn olmadığını belirten Başbakan Demirel,
daha sonra, "Dış ülkeleri, silab gücüyle
fethedip, bayrak dikmek çok gerilerde kaldı.
Şimdi bayrak, 'Made in Turkey' imzasıyla
dikiiiyor. Bir dış ulkede bn imzayı görürseniz,
işte gurur odur" diye konuştu.
Ulkenin yüzde SO'sinin tanmla geçindiğini
hatırlatan Demirel, uzun süre Türkiye'ye
"tanm toplumu" olmanın empoze edildiğini
beürterek artık bu politikanın sona erdiğini
söyledi ve "Hayır, biz endüstrileşmeyi milli
bir olay olarak önümuze koyduk" dedi.
kan Anayasası, 30'u geçen de-
ğişikliklerle, eklerie genişlemiş-
Ür" diyerek sözlerini şöyle sür-
dürdü:
"Türkiye'de, 1961 Anayasa-
sı ile huknk devletine geçiş sü-
rednde çok iyi çizilen yollar,
1971 ve 1982'de yürütmeyi güç-
lendinne adı altmda, yargının
kollannı, yollaruu kesmek gibi
oimuştur. Hak arama özgürli-
güDü, yargı çalısmalaruu kısıt-
layıa ve sınırlayıa bir biçimde
daraltmanm anlanu yoktur. Bn
bakımdan 1982 Anayasası'nın
ruhundan başfaunak üzere ana-
yasaya aykın birçok kuralınıa
gklerinBesini ben bir ulusal müj-
de olarak niteüyonım."
Özden, sucun her zaman ana-
yasalarda olmadığım, uygulayı-
cılann da çok önemli olduğunu
vurgulayarak şöyle dedi:
"Biz 1961 Anayasasımn de-
ğerini bilemedik. Dünyanın çok
iyi anayasalanndan biriydi.
Kültürel ve siyasal düzeyimiz bu
anayasanın çok gerisinde oldu-
ğu İçin bu anayasayı kornyama-
dık. 1959 tarihli Fransız Anaya-
sası bizim bugünkü anayasa-
nuzdan da geridir. Ancak Fran-
sa'da toplumsal, siyasal ve kül-
türel düzey bu anayasanın üze-
rinde olduğu için anayasa ne
olursa toplumun malı sayılmış-
ür. Uygıılamalar, aşamalar top-
lum tarafından korunduğu için
daha gerideki anayasaya karşın
Fransız halkı demokrasiyi biz-
den çok daha iyi yaşamaktadu-.
Niye biz onlardan daha geride
olalnn."
özden, milletin temsilcilerin-
den oluşan Mecüs'in en faal or-
gam olan hükümetlere, demok-
ratikleşme sürecinin gerçekleş-
tirilmesinde çok büyük sorum-
luluklar ve görevler düştüğünü
de söyledi. özden, "Herkes hu-
kuk devletini geçerli kılarsa,
devletin çatısı alundaki ulkede
aydmlık çok olur. Bu ulkede ya-
şayan ulusun mutlulugu fazla
olur" dedi.
özden, bir sonı üzerine de
şöyle dedi:
"Bazen duyuyorsunuz, ana-
yasa değişsin, anayasa bir kez
çiğnenmekk ne olur? Bunun
tartışmalan oldu. Biz önce ya-
palım da, anayasayı sonra de-
ğiştiririz dendi. Ben buna katü-
ışıyorum. Anayasa çiğnenme-
mesi gerekenler tarafından bir
ikl kez çiğnenirse, o zaman hiç
Idmsenin çiğnemediği bir şey
itniımiT Ben bu anayasayı be-
ğenmiyorum. Ama bir anayasa
yarjpcı olarak, uyuyorum. Be-
genmediğim anayasayı yasa de-
netiminde vazgeçflmez bir ölçüt,
kural olarak auyorum. Yani yü-
rüriükteki anayasaya özenle
uyalım, ama onu en çağdaş bi-
çimde değiştirmek için de eli-
mizden gelen çabayı da esirge-
meyelim."
özden, anayasanın 300 oya
gerek olmadan 270 oyla da de-
ğiştirilebileeğini anımsatarak,
ancak her ikisinin de farklı yön-
temler gerektirdiğıni kaydetti.
özden, "Asd olan, anayasa ve
yasa degişikliklerini birlikte
yüriitmektir" dedi.
özden, bir başka soru üzeri-
ne de, "zamanın koşullan göz-
etilerek düzenlenmiş, daha çok
tepki kurallan biçiminde ger-
cekleşmiş anayasalar, bir gün
geiip zonınlu olarak değistirile-
cekierdir. Bunun giinü gelmiş
görünüyor, hatta geçmiş görü-
nüyor. tyiye dogru gitmek içia
de bir ulusal uzlaşma ile siyasal
partilerin bann gerçekleştirme-
leri ülke yaranna tanhsel bir gö-
rev olur" diye konuştu.
özden, "Ben zamanın iki
başbakanma da söyledim; 'tk-
tidar mukadder, muhalefet
mutlaktır. Bir gün mutlaka mu-
halefet olacaksınız. İktidarda
iken zaten güçlüsünüz, ama mu-
halefetteyken de sizi güvence al-
tmda tutacak bir anayasa hazır-
layınız'. O bakımdan, yama
maddelerle, bir iki madde Ue
şöyle yapakm, böyle yapaum
demenin dogru olduğu kanısın-
da değilim. Kökten değişiklik
huzuru daha yaygm ve genel kı-
lacaktır. O bakımdan kökten
değişiklikten yanayım" dedi.
TÜSES'in Demokratikleşme ve SosyalDemokrasi3
semineri
Avrupa, etnîk sonmlarmı taröştı
RUŞEx\ ÇAKIR
Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal
Araştırmalan Vakfı (TÜSES)'in düzen-
lediği 'Türkiye ve Güney Avrupa, De-
mokratikleşme ve Sosyal Demokrasi"
başlıklı uluslararası konferans, tstanbul
The Marmara Oteli'nde Turizra Bakanı
Abdülkadir Ateş'in açış konuşmasıyla
dün başladı.
İlk konuşmacı Portekiz Sosyaüst Par-
tisi Milletvekili Dr. Fernando Pereira
Marques, ulkesinin Salazar diktatörlü-
ğünden kurtulduğu 1974 yılından bu ya-
na yaşadığı demokratikleşme sürecini ve
bu süreç içinde sosyal demokratların ro-
lünü anlattı.
Marques'in ardından konuşan Prof.
Joaquin Arango Vila-Belda ise diktatör
Franco'nun 1975'te ölmesiyle Ispanya-
nın yaşamaya başladığı demokratikleş-
me süreci hakkında bilgi verdi. Prof.
Arango, Ispanya'da demokrasinin radi-
kal bir dönüşümle gerçekleşebilmesinin
mümkün olmadığını, bu nedenle ağır
ama önemli adımlar atıldığını belirtti.
1981'de parlamento baskınıyla kendini
gösteren darbe girişiminin başarısız ol-
masıyla diktatörlüğe geri dönüş özlem-
lerinin mutlak olarak son bulduğunu
vurgulayan Prof. Arango, Avrupa Top-
luluğu'na tam üye olmakla "mutlu sona"
eriştiklerini söyledi.
Deraokrasinin yerleşmesinde İspanya
Sosyalist Işçi Partisi'nin beürleyici rol oy-
nandığını söyleyen Prof. Arango, ayrı-
ca üç hususun altını çizdi: Sendikaların
demokrasi mücadelesi; farklı ulusların
varlığı nedeniyle yaşanan bölgesel sorun-
ların yan federal bir yapıda çözüme ka-
vuşturulması ve sosyal demokrat hükü-
met aracılığıyla işçi ve işveren kesimi ara-
smda bir konsensüsün sağlanmış olma-
sı.
Prof. Arango'nun konuşması, dinle-
yiciler arasındaki bazı sosyal demokrat
aydınlann özellikle "etnik sorunu" na-
sıl çözdükleri konusunda daha ayrıntılı
bilgi talep etmelerine yol açtı. Bölgesel
sorunlan "etnik" yerine "ulusal" sıfatıy-
la tanımlamayı yeğlediklerini belinen
Prof. Arango, şöyle dedi:
"Her şeyden önce dil ve kültür farklı-
bklan var. Bölgesel sorunlann yoğun ol-
duğu en önemli iki bölge olan Katalon-
ya ve Bask'ta hera sanayileşme hem de
ulusalcılık çok güçlüdür. Bu bölgelerin
sınırlan tarihseldir. tlk olarak bu bölge-
lerde kendi kendilerini yonetebilecek par-
lamentolar ve hükiımetler oluşmalıydı.
Ardından merkezi yönetimle bu bölge-
sel yönetimlerin uyum içinde olmaları-
nı sağlayacak diyalog mekanizmalan
sağlanmalıydı. Biz bunlan yaptık."
Prof. Arango, Prof. Emre Kongar'ın
bir sorusu üzerine, Ispanyol kamuoyu-
nun "aynmcı gruplann yasal platform-
da varlıgım" tam olarak kabullendiğini
"kimsenin fazla soru sorup işi kanştır-
mak istemediğini" belirtip şunları ekle-
di:
"Aşın sağcı istisnalar sayümazsa,
tspanyada herkes milli birliğin konın-
ması yolunda çok dikkatli davranır."
Konferansın öğleden sonraki bölü-
münde PASOK Uluslararası llişkiler Ko-
misyonu üyesi Vassilis Tsilikas, uzun
uzun Yunanistan'da Andreas Papandreu
iktidarının eğitim, sağlık, sosyal güven-
lik alanlannda yaptıklarını anlattı.
Daha sonra konuşan İtaryan Sosyalist
Partisi üyesi sendikacı VValter Cerfeda,
İtalya'nın bugün büyük bir toplumsal
kriz yaşadığını, bu krizden solun da pa-
yını aldığını söyledi.
Konferansın son konuşmasını, SHP
Ankara Milletvekili Prof. Mümtaz Soy-
sal yaptı. Atatürk'ü "demokratik
diktatör'" olarak tanımlayan Prof. Soy-
sal, "Bizde once demokrasinin kurum-
lan gelmiş, sonra bunlar aracılığıyla bir
çeşit demokrasi kültürü varatılmak
istenmiştir" dedi.
İnönü'yü
anma
etkinlikleri
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — Türkiye'nin
ikinci Cumhurbaşkanı
Ismet İnönü, ölümünün 18.
yıldönümünde çeşitli
etkinliklerle anılacak.
İnönü Vakfı'nın düzenlediği
anma programı çerçevesinde
Türkiye'nin ilk ve son
koalisyonlan tartışılacak.
23 aralıkta Pembe Köşk'te
yapılacak toplantıda, İnönü
döneminde 1961 yılında
kurulan ilk koalisyon
hükümeti ile son
koalisyonun koşullan,
nitelikleri, benzerükleri ve
farklıhkları irdelenecek. İlk
koalisyon konusunda,
koalisyon görüşmelerini
yürüten AP heyetini
temsilen Ihsan Sabri
Çağlayangil, CHP heyetini
temsilen de Orhan öztrak
konuşacak. Son koalisyonu
ise Başbakan ve DYP Genel
Başkanı Süleyman Demirel
ile Başbakan Yardımcısı ve
SHP Genel Başkanı Erdal
İnönü anlatacak.
DYP örgütü
istifa etti
• AFYON (Cumhuriyet)
— DYP Afyon İl Yönetim
Kurulu istifa etti. 20 Ekim
milletvekili seçimlerinden
sonra, il teşkilatında
başlayan huzursuzluk
yönetim kurulundan 16
üyenin istifasıyla
sonuçlandı. DYP tl Başkanı
Nuri Yabuz'un milletvekili
adayı olup kazanamaması
üzerine genel merkeze tepki
amacıyla il yönetimindeki
Yabuz yanlılannm başlattığı
istifa kampanyasına İl
Başkanı Ali Baki Şensoy ve
15 yönetim kurulu üyesi
uydu. Yönetim kurulundan
üç üye istifa etmedi.
"Duble maaş'
D\Tgnıbunda
• ANKARA (Cumhariyet
Bürosu) — DYP Zonguldak
Milletvekili Şinasi Altıner'in
hazırladığı ve yeniden
seçilen milletvekillerinin çift
maaş almalarının
engellenmesine ilişkin yasa
önerisi bugün DYP
Grubu'nda görUşülecek.
Alüner, grupta, SHP'den
de bu konuda görüş
alınmasını isteyecek.
Altıner'in yasa önerisinde,
"Müteakip devrede tekrar'
TBMM uyeliği sıfatı ^ .' .
kazanan miüetvekillerine,
bir önceki dönemde son
olarak ahnış olduklan
ödenek ve yolluklann
kapsadığı aylar için
mükerrer ödeme yapıünaz"
deniliyor. Altmer,
kamuoyunda "duble maaş"
olarak bilinen konunun
polemik konusu olmaktan
çıkarılması için öneriyi
hazırladığım bildirdi.
Ekîevit, Basın
Konseyi
yemegjnde
• tSTANBUL (AA) —
Basın Konseyi Yüksek
Kurulu üyeleri, DSP Genel
Başkanı Bülent Ecevit'e dün
akşam Divan Oteli'nde bir
yemek verdi. Yemekten
önce kurul üyeleri Ue bir
süre sohbet eden Bülent
Ecevit, toplantıyı izleyen
basın mensuplanna
herhangi bir açıklaması
olmayacağını, ancak soru
varsa yanıtlayabileceğini
söyledi. Ecevit, basın
mensuplarının soru
sormaması üzerine yemeğe
geçti. Yemek sırasında bazı
kurul üyelerinin basındaki
ceza yasalannı gündeme
getirmesi üzerine Bülent
Ecevit, Basın Konseyi'nin
kendilerine bu konuda ışık
tutacağını belirterek konsey
çalışmalarından partisinin
bilgilendirilmesini istedi.
'Yeni Ülke'ye'
beraat
• tç Politika Servisi —
PKK üderi Abdullah
öcalan'la 8-14 eylül 1991
tarihli 46. sayısında
gerçekleştirdikleri röportajla
ilgili olarak Istanbul
DGM'de haklannda dava
açılan "Yeni Ülke" gazetesi
beraat etti. tstanbul
DGM'de görülmekte olan
dava 9 Aralık 1991 gunü
yapılan duruşmada
sonuçlanırken söz konusu
röportajın 3713 sayüı Anti
Terör Yasası'mn 6/3
maddesine uymadığı ve
haber niteliği taşıdığına
karar verildi. Yeni Ülke
gazetesi Genel Yaym
Yönetmeni Hüseyin Aykol,
beraat karan ile ilgili
olarak yaptığı açıklamada,
"Biz de başından beri bunu
savunuyoruz. Yeni Ülke
sadece habercilik yapıyor"
dedi.
Marmara Üniversitesi'nden
aldığım ögrenci kiraliğimi
yitirdim. Geçersizdir.
tNCl GÜREL