22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 KASIM 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 KONSER 'Chopin'in Dünyası' • Kültür Serrisi — Sovyet piyanist Lyubov Timofeva, 9 kasım cumartesi günü saat 19.00'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir resital verecek. "Chopin'in Dünyası" başhklı resitalde 24 etüt yorumlayacak sanatçı daha önce 15. Uluslararası tstanbul Festivali'ne katılmış ve 1988 yılında Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde çalmıştı. Sanatçı, 11 kasım pazartesi günu de yine CRR'de saat 19.00'da viyolonsel virtüozu Kirill Rodin ve klamet sanatçısı Ayşegül Kirkanoğlu'yla birlikte bır oda muziği konseri verecek. Kirıll Rodin 1984 Belgrad Yarışması birincilik ödülü ve 1986 Çaykovski yarışması altın madalya sahibi. Ayşegül Kinnanoğlu ise 1983'te Ingiliz Kültûr Heyeti'nin verdiği bursla Aberden Müzik Festivali'ne katıldı. 1985 yılında Fransız hükümetinden aldığı bursla Nantes Konservatuvan'na devam ederek Mehmet Ermakastar sınıfını birincilikle bitirdi. Devil'in Kumkapı konseri • Kültür Servisi — 1980 yılında kurulan rock grubu 'Devil', uzun suredir ara verdiği sahne ve muzik çalışmalarına yeniden başlıyor. 80'li yılların ortalanna kadar Turk rock piyasasında adından sıkça söz ettiren grup, geri dönüşunü bugün Kumkapı Hürriyet Gösteri Merkezi'nde saat 14.30'da verecekleri konserle gerçekleştirmeyi planlıyor. Gitar ve vokalde Sabahattin Taşdöğen, bas gitarda Babür Önegen, davulda Fuat Tavukçu, klavyede Nejat Tekdal ve elektro gitarda Ercan Birol'dan kurulu grubun vereceği konser öncesi Horror Show Gösteri Grubu bazı yangın göruntuleri ve efektler eşliğinde 'Dehşet Şov'u yapacak. Devil, konserinde yeni parçalarını seslendirecek. (Fotoğraf: ENtS ONAT) SERGİ Bir kadın, bir yaşam • Kültür Servisi — Kezban Arca Batıbeki'nin resim sergisi dun Urart Sanat Galerisi'nde açıldı. 26 kasıma dek sürecek bu dörduncu kişisel resim sergisinde sanatçı, parcalanmışlığı işliyor. İzleyeni izlenenle özdeşleştirmeden epik bir anlatım yakalamak, izleyeni resmin dışmda tutmak, aynı zamanda irkiltmek istiyor. Kezban Arca Batıbeki'nin resimlerinde, boyut ve boyutsuzluk, duygu ve duygusuzluk, huzur ve gerilim, gerçeklik ve yapaylık, soyut ve somut iç içe. Ve hepsinde bir kadın var, bir de yaşam. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Bölumu'nden mezun olan sanatçı, 1984 yılına dek sttrdürdüğü grafik çalışmalarını Önce karma sergilerle böldü, sonra çalışmalannı tamamıyla resme yöneltti. GÖZÜNÜZ BU AY DA PERDEDEN ÖNCE ANTRAKT'TA OLACAK... KASIM AYININ BÜTÜN FİUMUERİ Genç Ötmek, Clichy'de Sessiz Gunler, Kırılma Noktası, New Jack City, Ona Ben Olduğumu Söyleme, Peki, ya Bob?, Alev Kapanı, Regarding Henry, Çaylak, Tehlikeli Saatler, Yabancı, Gizli Yüz, Oscar... AYIN OYUNCULARI Julia Roberts, Patrıck Swayze, Ice-T, Clint Eastvvood, Annette Bening, Mickey Rourke... AYIN DOSYALARI Agah Ozgüç'ün Antalya Film Festivali üzerine tartışmalar yaratacak tarihçe çalışmast... Ve yıl yıl Altın Portakal kazananlar, fotoğraflanyla... Eskı bir tartışma : Türk Sineması'nın başlangıç tarihi 14 Kasım mı? Ve sinema tarihçısı Mustafa Gökmen'den bir teklif... AYIN YÖNETMENİ Gökhan Akçura'mn kaleminden Ertem Eğilmez ve "Senede Bir Gün"le ılgıli anıları... FESTİVALLERDEN Ibrahim Aktnsay, Yavuzer Çetinkaya ve Sinan Çapa'dan festival izlenimleri... AYIN SÖYLEŞİLERİ Ömer Kavur, Zuhal Olcay ve Orhan Pamuk "Gizli Yüz"ü anlattı. Harrison Ford'la "Regarding Henry", Mario Van Peebles'la "New Jack City" üzerine... 2. SAYISI BAYİLERDE VE SİNEMALARDA LeonidHeifetz'in 'Vanya Dayı'sı Şehir Tiyatroları'nda sürüyor Sessizliğindilinde'VanyaDayı' Şehir Tiyatroları'nın Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde sunulan Vanya Dayı, derinlemesine araştınlmış, gerektiği gibi yorumlanmış bir tiyatro gösterisi. Sessizliğin diline hükmeden Çehov'un oyununda Sovyet yönetmen Heifetz bu dili ustaca kullamyor. AYŞIN CANDAN Derinlemesine araşünlmış, gerektiği gibi yorumlanmış, ayrıntılan özenle ta- sarlanmış bir tiyatro gösteriminden çı- kış ne haz, ne mutluluk! Ender yaşanan bu mutluluk Şehir Tiyatrosu Harbiye Sahnesi'nde oynanan Vanya Dayı çıkışın- da belli ölçüde gerçekleşiyor. Bu, Şehir Tiyatrosu'nda son yülarda oynanan üçüncü Çehov oyunu. Konuk Sovyet yö- netmeni Leonid Heifctz'in Vişne Bahçesi (1987), Üç Kn Kardeş'in (1989) ardından bu yıl sahneye koyduğu Vanya Dayı, uç- lemenin en başanlı olanı. Belki yönet- men artık dilini konuşmadığı bir orta- ma giderek uyum sağlamakta. Belki de Vanya DayTnın ilk iki oyuna kıyasla ta- şıdığı farklı özellikler, örneğin bu oyu- nun ötekilere göre daha az kişili oluşu, Çehov'a özgü trajikomiğin burada daha belirginleşmesi, oyunu başanya götüren nedenler. Sonuçta gözükuyor ki Heifetz bu kez, özellikle Üç Kız Kardeş'te oldu- ğu gibi farklı biçemlerde oynayan çok sa- yıda oyuncuyla toplu oyunculuk gerçek- leştirme gibi bir sorunla boğuşmak zo- runda kalmamış. Serebriyakov'da Ka- maran Usluer, Yelena'da NnrseU İdiz, Oyunda Vanya Da>ı"\ı Cune>t Turel canlandımor. Sonya'da TUbe Batam, Maria Voymits- kaya'da Tanju TUncel, Vanya Dayı'da Cu- neyt Türel, Doktor'da Ciaan Ünal, Tel- yegin'de Ismet Ay ve Dadı'da Uğnr Kı- vücun'dan oluşan seçkin bir toplulukla fazla yenilikçi olmasa da bu büyük ya- zara hakkıru veren saygın bir yorum ger- çekleştirmiş. Çehov, çağımızın en lirik yazarlann- dan biri. Büyük devrim arifesinde Rus toplumunun yarattığı olağanüstü kültür birikiminin sözcüsu oîarak, insan üzeri- ne duyarlı görüşleriyle modern tiyatro dağannın doruğunda yer abyor. Yazdı- ğı oyunlar yorumcu için hazine değerin- de. Sahne yorumuna bu kadar açık oyunlar yazan başka yazar yoktur dene- bilir. Çehov'un yannlara umutla baktı- ğı da söylenir, karamsar olduğu da. Ya- pıtlan fars düzeyinde komiküklerle de yorumlanabilir, derin bir hüzün ve tra- jedi anlayışıyla da. Vanya Dayı'da da gördüğümüz gibi Çehov'un oyunlannda kişiler sürekli ellerinin altındaki mutlu- luğa sırt çevirerek yaşarlar. özlem dolu- durlar. Ama gerçek mutluluk, gerçek karşılaşma önlerine geldiği an "hayır" derler. Vanya Dayı'nın yetenekleri doğ- rultusunda bir yaşam sürmesi, Sonya- run Doktor'a duygularmı iletmesi, Yele- na ile Doktor'un birbirlerine ulaşması, hep sırt çevrilen anlardır. Kişilerin böy- lelikle kendi kendilerinı yalnızlığa mah- kûm edişlerinde trajedi vardır. Sürekli geçmişi anarak ya da hiç gercekleşmeye- cek bir yannı özleyerek var olmalann- daki inatlanyla da komik olurlar. Bu özelliklerinin yam sıra Çehov'un en bü- yük erdemi diyalog düzeninde yatar. Son derece sıradan, ama özlü sözlerinin ara- sındaki boşluklan "konnştıınır". Çehov, sessizliğin diline hükmeder. tşte Leonid Heifetz'in, ilk kez gerçek anlamda kar- şılaştığunız reji ustahğında bu dili kul- lanısına tanık oluyoruz. özeUikle oyu- nun dörduncu ve son sahnesinde yoğun- laşan duygulan ölçülü ve hesaplı bir za- manlama ile yerleştirmesi, unutulmaz bir tiyatro yaşantısı oluyor. Oyuna başlığını veren Vanya Dayı ro- lü (Dadya Vanya) bu rolün yonımcusu Cüneyt Türel'i devleştiriyor. Türel, Vanya Dayı olarak oyunculuk yaşamımn zirve- sinde. Sahne üzerinde kendini sürükle- yerek hareket eden umarsız bir 47 yaş kahramanının tum trajikomiğini hiç bir aynntıyı kacırmaksızın yeniden yarata- biliyor. Aynı umarsızhğm genç yansıması Sonya'da TUbe Batum da düzeyli ve uyumlu bir oyunculuk sergiliyor. Ancak oyunun odak kişilerinden Doktor Ast- rov rolünde Cihan Ünal, Sonya'nın de- diği gibi "zarif, ince biri" değil. Onun doğa ve insan sevgisiyle dolu bir ruhu gizlemek için içki ve kabalığa sığınan du- yarh yamm göremiyoruz. Unal'ın yoru- muyla Doktor, sıradan, doğal, hayvansı çekıciliği olan bir erkek olarak beliriyor. Nursel Idiz'in Yelena'sı ise resimsel gü- zelliğiyle ortada dolanan bir kişi. Oysa bu iki oyun kişisi arasında sahici bir duy- gu gelişimı bekleniyor, ki karşılaşmala- nnda yalan mutluluk olasüığı gerçek gö- rünsün. özlem ve mutluluğa sırt çevir- melerinin ironisi belirsin. öteki oyun ki- şilerinin varlığı, özellikle Ismet Ay'ın ya- rattığı trajikomik kompozisyon yoruma renk ve boyut katıyor. Yelena'nın giysi- leri dışında dekor ve kostüm de oyunu uygun bir görsel çerçeveye yerleştiriyor. Şehir Tiyatrosu'nun bu üçüncü Çehov yapırru izlenmeye ve üzerinde durmaya değer bir yapım. • • • UsküdarMusahipzade'deFermanlı Deli'yi 'Cilalı Ibo' oynuyor Cilalı îbo'dan FermanlıEngin Uludağ'ın sahneye koyduğu Fermanlı Deli Hazretleri, Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi'nde seyirci karşısında. Oyunda, Fermanlı Deli'yi sinemanın unutulmaz Cilalı İbo'su Feridun Karakaya canlandırıyor. ZEYNEP UYSAL "Sene 1944, Gazi Osman Pa- şa Ortaokulu 1. sınıfındayım. Mösamere yapıyornz. Necdet Mahfi Ayral oyundan sonra ba- na geldi. 'Çocuk tiyatrosunda oynar mısın' dedi. Hayatta öl deseler akluna geür de o gelmez. Sevinçten uçtum, inanamıyo- rnm. Ve nibayet o sene 1943^4 sezonu Şehir Tiyatrolan Çocuk Tiyatrosu bölümiıne gjrdim. Gi- riş o giriş, hâlâ devam ediyoruz". Sinemanın unutulmaz Cilalı ibo'su oyunculuğa başlamasını bu sözcüklerle anlatıyor. Kara- kaya, şu sıralarda Şehir Tiyatro- lan'nda Engin Ulndag'ın sahne- lediği Musahipzade Celal'in "Fermanlı Deli Hazretleri" ad- h oyununda Fermanlı Deli'yi canlandırıyor. Çoğumuzun Ci- lah Ibo dizilerinden tanıdığı Ka- rakaya'mn aslında ilk göz ağrı- sı tryatro. Sanatçı, liseden zar zor mezun olmuş ve okul yaşa- mını bırakmış. Alayhlar kuşa- ğından. Ama konservatuvann gereksiz olduğunu savunmuyor hiçbir zaman. Yine de yeteneğin ve çalışmanın önemini belirtme- den edemiyor. "Konservatuvar hiçbir aktörii sanatçı yapmaz. Varsa içinde olur, yoksa bu be- nim sevgiüm. oğlum diye sahne- ye çıkanp buna gülün diyemez- sin. Konservatuvar bilgi verir. Bu bilgiyl* yeteneğini birleştirir- sen daha güzel yorumlarsın". Feridun Karakaya çocuk ti- yatrosunda oynarken bir yandan da fıgüranlıkla sinemaya adım atıyor. "Muhsin Bey, Karakoyun diye bir film yapıyordu. Fıgüran olarak bizi goturdöler. Çok giı- zel anılar; o zamanlar ekmek ve- sikayla. Ekmek \erdiler, karpu? kavun verdiler. Konya Lezzel Lokantası'ndan yemekler geldi. Allah allah korkunç şeyler, ne- redeyse 40 sene evvel." Karaka- ya, fİguranlık yıllanndan sonra 1954'te ilk önemli Tdmi Beyju Mendil'i çevirmiş. Liitfii Akad- ın yönetmenliğini yaptığı bu filmde canlandırdığı dilsiz deb' rolu ile karakter aktörii birinci- si secilmiş. "Ben artık senede bin lira ka- zanırun dedim; sen misin diyen. Kimse çağınp bana rol verme- di". Feridun Karakaya bu yıllarda Kemal Fflm'le çalışıyor. Asistan- lık, makyörlük yapıyor. O gün- lerde Zeki Miiren'le Berduş fil- mi yapılacak. Fiknde bir Ibra- him rolü var. Ama kimin oyna- yacağı bilinmiyor. "Zeki, ben. Nuri, Osman oturuyoruz. Kimi o>natalım diye konuşurken Os- man aniden Feridun oynasuı de- di. Zeki Mıiren, önce '1yi ama şekerim, meşhur değil ki' diyc yamtladı. Ama sonra kabul et- tf^ i 1 Sinemanın 'Cilalı tbo'su, bu kez 'Fermanlı Deli Hazretleri'. ti. Onun bir 'olur' lafı hayatunın anahtan oldu. Bugun bir Feri- dun Karakaya isem onun olnru sayesindedir". Pekı Berduş'taki Ibrahim, na- sıl Karakaya'ya boylesine şöhret getiren bir Cilalı tbo haline dö- nüştu? "Ben tbrahim rolünü alınca pantolonumun kıçına bir vama yaptstırdun. Bir kep giydim, ke- pin iistüne de Cilalı tbo diye vazdım. Kızduar. usmao Cilalı Ibo yazılır mı diye bağırdı. Sile- riz yav dedim, tebeşirle yazmış- üm, sflkeledim çıkmadı,filmov- lece çekildi. Bir de konuşması- nı peltek yaptım. 'Yavjum kız seni çıtı> çıtı> yeyim' dedim. Bunlar slogan haline geldi, halk tarafmdan o kadar sevildi, be- genildi ki beni aldı, >ediden yet- mişe herkese tanıttı". Karakaya'nın tiyatrodaki ilk onemli oyunu 'Tembe Erin Ka- deri ". "Buzdoiabı", "Şimdi Sı- rası mı", "Sen Sen misin'', "Yan- uşlıklar Komedyası" sadece ha- tırına gelenler. "Yanlışlıklar Ko- med>-ası"nda Muhsin Bey iki uşağı da bana oynattı, sahnede hangi uşak olduğumu şaşınr, hangi efendi gülerse ona gider- dim". Sanatçı aynca Mobere'in "Scapen'in Dolaplan"nda oyna- mış. Ve Fransız Legion dVKUenr ödülünu ahmş Karakaya. Bugün tiyatroda hareketin önem ka- zandı£mı soylüyor. "Ticyatro evvelden kulağa hitap ederdi, bugün önce goze sonra kulaga. Meddahhk dcvri bitti. Bir hare- ket olmadıktan sonra öyle otu- rup masal dinler gibi seni din- lemiyor seyirci". Feridun Karakaya, bu sezon îstanbul Şehir Tiyatrolan Üskü- dar Musahipzade Celal sahne- sinde Musahipzade'nin "Fer- manh Deli Hazretleri" adlı oyu- nunda oynuyor. Karakaya sanat yasamı süresince pek çok Musa- hipzade oyununda rol almış. "Balaban Ağa", "Kavuk DevrO- di". "Musahipzade oynamak ay- n bir zevk. Onunla bizim kanı- mız kaynadı btrbirimize. Musa- hipzade, tıpkı Moliere gibi, Os- manlı hanedanımn bilgiâzligini, okumuş adamlann bir kenara itilip okumamış, olur olmaz adamlann padisahlarca işbasma getirilmesini alaylı bir şekilde anlatıyor. Bu düzene takmış, hep bunu işliyor. Fermanlı Deli Hazretleri de böyle bir oyun". Musahipzade'nin ince nükte- lerini ve Cilalı Ibo'nun ferman- lı bir deli oluşunu görmek iste- yenler Engin Uludağ'ın sahneye koyduğu bu oyunu kaçır- mamalı. Çimenciler'in koregrafisi, Theodonıkis'in mimğiile 'IdaEfsanesi' Dosüuk gölünde Ida Efsanesi STELYO BERBERAKİS ATİNA — Türkiye Ue Yuna- nistan arasındaki siyasi anlaş- mazhklar iki ülke halkmın ya- kınlaşması, birbirlerinin kültür- lerini öğrenmesi ve daha geniş anlamda dostluk kurması için gösterilen uğraşılara engel ola- mıyor. Bu çerçevede ünlu koregraf Merih Çimenciler ile ünlü Yunan besteci-bakan Mi- kis Theodorakis arasında bir iş- birlıği başlatıldı. 'Ida Efsanesi" adlı eserini Theodorakis'in mü- ziğiyle sahneye koyacak olan Çimenciler, bu amaçla Atina- ya gelerek Theodorakis ile bir görüşme yaptı. Eserin amacı, Ege denizinin bir 'Türk-Yunan dostluk gölüne' dönüştürülmesi... Bu bağlamda Yunan mitolojisiyle Türk efsanesi 'diplomatik' bir biçimde gözler önune serilecek. Yunan mitolojisindeki Ida, bu- günkü Kaz dağlannda yaşa- rmş... Bu yorede Hera, Afrodit, Paris gibi ünlu tanrılar ve tan- rıçalar da yaşamış. Ancak ay- nı yörede 'san kız' efsanesi de gelişmişti. Mitolojideki Paris ile Türk efsanesindeki 'san kızı' birleş- tirmeye karar veren Çimenciler, bu konuda Theodorakis'in de muziği eşliğinde oluşturacağı eserini mart ayında ilk önce Al- manya'da sahneye getirecek. Çi- menciler, bu eserini Venedik, Madrid ve Atina festivallerine dahil etmek için gerekli temas- lan başlatmış bulunuyor. Bu amaçla önümüzdeki şubat ayında yine Atina'ya gelmesi söz konusu. Theodorakis, Ida efsanesi ile ilgili olarak sorduğumuz soru- ları yanıtlarken "bu ve bunun gibi sanatsal faaüyetlerin iki ül- ke halkının işbirtiği ve yakınlaş- ma saglaması için yararlı olacagım" soylüyor. Çimenciler ile Ankara'da bir resepsiyonda tanıştığını, Ida efsanesi ile ilgi- li Çimenciler'in göriiş ve duşün- celerine katıldığını belirten Theodorakis, daha sonra 'Duvarlar' adlı eserinin beğeni kazandığını öğrenince kendisi- ni Atina'ya davet ettiğini ve ya- pacağı bu işbirliğinden son de- rece memnun olduğunu belirti- yor. Türk-Yunan Dostluk Der- neği'nin aynı zamanda Yuna- nistan kolu başkanı olan ünlü besteci, Türk-Yunan dostluğu çercevesinde birçok sanatsal fa- aliyetlerde olduğu gibi Ida ef- sanesi eserine de gerekli şefka- ti ve önemi vereceğini vurgulu- yor. SANAT KULİSİ Konuşma Yeteneği" adh romanı Ahnanya'da uzun sûre çok satan kitaplar listesinde kaldıktan sonra ülkemizde de yayımlandı. Nadolny bu romanının büyük bölümünü Istanbul'da, Cihangir'de yazmış ve ^hmmani da bir Türk. Bu bakımdan Sven 0 BERGKVIST Tavandaki ayna ve Bergkvist Sven O.Bergkvist.. Kuzey Isveçli bu yazar TÜYAP'm konuklanndan biriydi. Yazar 6 yıllık bir eğitim sonrasında yaşam kavgasının içinde bulmuş kendini. Bu kavga içinde, orman işçiliği ve seluloz fabrikası işçilıği de yapmıştı. Öykü yazarlığı 1950'lerde başlamış Bergkvist 'in. Bunun da yazann yaşamında ilginç bir yönü var. O yıllarda Bergkvist pek çok yaşıtı gibi vereme yakalanmış. Bunu sanatoryum günleri izlemiş. Bir gün sanatoryumda oksijen çadırında yatarken dışarıdaki bisiklet yarışlarmı tavandaki aynadan izlemeye koyulmuş. Bu, öykulerinden birine konu olmuş. Sanatoryum günlerinde Bergkvist canı sıkıldıkça aynanın açısını değiştirmiş ve böylece yazar ünlu Isvecli yönetmen I. Bergmann'ın "Aynadaki Gibi" fılminde gibi hissedermiş kendini. Kim kime "kurban?" TÜYAP 10. Îstanbul Kitap Fuan'mn bu yılki konuklanndan biri de Alman yazar Sten Nadolny. Yazann "Seüm ya da Türkler üzerine ilginç görüşleri var Nadolny'nin. "Almanlar" diyor Nadolny, "Konuk Türk isçilere hep kurban gözü ile bakıyor ve hep bu konuda yazılar yazıyorlardı. Bizim her şeyden önce kötü yanlan gönnemiz, bir alışkanlığunız. Bence dogru değil bu." Daha sonra sözü Türkler üzerine getiriyor Nadolny: "Oysa Türkler, bu kurban olma dunımunu asla sistemleştirmediler ve kendi öykülerini açıkça, hatta espri ile ortaya koydular. Bu düşünce bicimini ben kitabımla ortaya koymak istedim. Onu yüceltmekti amacım." Nadomy'nin sözleri görünüşte Almanlara yöneük gibi ama neredeyse dört kusaktır Ahnanya'da yaşayan, özeUikle Turkçe yazan şair ve yazarlanmız için de bir uyan tasumyor mu? özellikle şu "kurban" sorunu üzerinde... laMan arasındakiN 'hazine1 • Ingiltere'de Hampshire'daki bir köy evinin tavan arasında ünlü yazar T.S. Eliot'a ait bir 'hazine' bulundu. Ingiliz yazar Eliot'ın 143 mektuptan oluşan hazinesini evin bahçıvanı ortaya çıkardı. Sözkonusu mektuplan Eliot 1930"^ ve 1940'lar arasında vaftiz evladı Anthea Tandy ve ailesine yazmıştı. Mektuplar Eliot'ın parlak, dahi, sevgi dolu kişiliğini ortaya koyuyordu. Bu mektuplann bir çoğunu yazar Anthea'nm annesine, 'TP' ya da 'Tom Possum' imzası ile göndermişti. Mektuplann gittiği bir diğer adres de Doğa Tarihi Müzesi'nde görevli Geoffrey Tandy'di. Yazar vaftiz kızı Anthea'ya gönderdiği bir mektupta şunları yazmış, "Doğum gününde bulunamadığım için çok üzgünüm..!' Tîyatrolara yardım • ANKARA (AA) — Kültür Bakanlığı'ndan yardım almak isteyen özel tiyatroların, başvurulan sırasında oyun yazarlanndan alman ön izin ile diğer sanat faaliyetlerine ilişkin belgeleri vermeleri de gerekecek. Kultur BakanlığYnca özel tiyatroFara yapılacak yardımlara ilişkin yönetmelikte değişiklik yapıldı. Resmi Gazete'nin dünku sayısında yayımlanarak yürürlüğe gıren değişikliğe göre Kültür Bakanhğı'mn yardımından yararlanmak isteyen özel tiyatrolar yardım istediğî yıldan bir önceki sanat mevsiminde planlanıp gerçekleşen faaliyetleriyle ilgili oyun yazarlan tarafmdan verilen ön izin ile diğer sanat faaliyetlerine ilişkin belgeleri de beyan edecekler. Yiınııs Emre Sempozyumn • ANKARA (AA) — Ankara Üniversitesi ile Vatikan Üniversitesi'nce, 1991 Yunus Emre Yılı dolayısıyla ortaklaşa düzenlenen "Yunus Emre Sempozyumu" 7-9 kasım tarihleri arasında Roma'da yapılacak. Ankara Üniversitesi'nden alınan bilgiye göre 1991 yüının, Yunus Emre'nin 750. doğum yıh ve bu yıhn "Yunus Emre Sevgi ve Hoşgörü Yılı" ohnası dolayısıyla düzenlenen sempozyuma A.Ü. Rektörü Prof. Necdet Serin başkanlığında universiteye bağh fakültelerde görevli bazı öğretim üyelerinden oluşan heyet katılacak. Sempozyumla, Yunus Emre ilk kez bir üniversite tarafmdan yurtdışında tanıtılmış olacak. Türk musikisi • Kültür Servisi — Îstanbul Belediye Konservatuvan Türk Musikisi Mezunları ve Mensuplan Derneği müziğin farklı boyutlarında sunduğu konser, konferans, panel gibi etkinliklerini bu yıl bir toplantı ile başlatıyor. Derneğin mensubu olan çok sayıdaki ünlü sanatcmın katılacağı çaylı toplantı İTÜ Maçka Sosyal Tesisleri'nde bugün saat 14.00'te başlayacak. önümüzdeki yıla ait etkinliklerin ilan edilecegi toplantının en önemli özelliği derneğin 1991 yıh onur ödüllerinin Fahire Fersan ve Sadi Yaver Ataman'a verilecek olması. UGUN • Gitar dinletisi Basın Miizesi Sanat ve Kültür Etkinlikleri Kudret Kurtcebe'nin gitar dinletisiyle sürüyor. Dinleti saat 15.00'te başlayacak. Tel: 513 84 57 • Sinema sohbetleri Beyoğlu Sineması'nın duzenlediği "Beyoğlu ve Sinema Sohbetleri"nin bu haftaki konuğu Onat Kutlar. Saat 17.00'de başlayacak dinleti öncesi saat 14.00'te sihirbazlık gösterisi ve Çetin'in gitar dinletisi yapılacak. Tel: 151 32 40 • Anatolia'da cumartesi Anatolia'da saat 15.00'te Tiına Orhan'ın 'Bırak Kuşlan Uçsunlar' adh dinletisi ve Çağn Kılıççı'nm Beyrut-Irak Fotoğraflan konulu 17.00'de başlayacak saydam gösterisi var. Tel: 349 99 01 bugün bilsak 9 KASIM CUMARTESİ: 17.00 Konser: Grup lAÇ-gfç Kcrım Çaplı-Davul, Bülcnt Scrt-Klavyc, Ccm Akscl -Bas Murat Ycicr-Pcrkusyon, Vurmalı Çalgılar 20.00 Bilsak Tiyatro Aıölyesı: "IştcBaşlştcGovdclştc Kanallar" Rus Dili Çalışmalan 10.00-12-00 Scramik Çaliijinalan 10.00-14.00 Kadri>c E/.cl AĞAOĞLU Cafe-Fo)er-Bar(Gırış) 12 00-00.30 AfricanCafe-Uar(5.Kai) Rcggac-Afrıcan-Lalm Musıc Hcr Pa/ancsi Ögrcncı Günü Hcr Cuma vc Cumancsı Partı BİLSAK FINDIKLI Cafe-Bar-Restaurant Rezervasjon: 152 38 68-152 0130 bilsak, sırasclvılcr cad., soğancı sok. 7 cıhangir 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle