Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 KASIM 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7
KONSER
'Chopin'in Dünyası'
• Kültür Serrisi — Sovyet
piyanist Lyubov Timofeva,
9 kasım cumartesi günü
saat 19.00'da Cemal Reşit
Rey Konser Salonu'nda bir
resital verecek. "Chopin'in
Dünyası" başhklı resitalde
24 etüt yorumlayacak
sanatçı daha önce 15.
Uluslararası tstanbul
Festivali'ne katılmış ve 1988
yılında Devlet Senfoni
Orkestrası eşliğinde
çalmıştı. Sanatçı, 11 kasım
pazartesi günu de yine
CRR'de saat 19.00'da
viyolonsel virtüozu Kirill
Rodin ve klamet sanatçısı
Ayşegül Kirkanoğlu'yla
birlikte bır oda muziği
konseri verecek. Kirıll Rodin 1984 Belgrad Yarışması
birincilik ödülü ve 1986 Çaykovski yarışması altın
madalya sahibi. Ayşegül Kinnanoğlu ise 1983'te Ingiliz
Kültûr Heyeti'nin verdiği bursla Aberden Müzik
Festivali'ne katıldı. 1985 yılında Fransız hükümetinden
aldığı bursla Nantes Konservatuvan'na devam ederek
Mehmet Ermakastar sınıfını birincilikle bitirdi.
Devil'in Kumkapı konseri
• Kültür Servisi — 1980 yılında kurulan rock grubu
'Devil', uzun suredir ara verdiği sahne ve muzik
çalışmalarına yeniden başlıyor. 80'li yılların ortalanna
kadar Turk rock piyasasında adından sıkça söz ettiren
grup, geri dönüşunü bugün Kumkapı Hürriyet Gösteri
Merkezi'nde saat 14.30'da verecekleri konserle
gerçekleştirmeyi planlıyor. Gitar ve vokalde Sabahattin
Taşdöğen, bas gitarda Babür Önegen, davulda Fuat
Tavukçu, klavyede Nejat Tekdal ve elektro gitarda Ercan
Birol'dan kurulu grubun vereceği konser öncesi Horror
Show Gösteri Grubu bazı yangın göruntuleri ve efektler
eşliğinde 'Dehşet Şov'u yapacak. Devil, konserinde yeni
parçalarını seslendirecek. (Fotoğraf: ENtS ONAT)
SERGİ
Bir kadın, bir yaşam
• Kültür Servisi — Kezban Arca Batıbeki'nin resim
sergisi dun Urart Sanat Galerisi'nde açıldı. 26 kasıma
dek sürecek bu dörduncu kişisel resim sergisinde sanatçı,
parcalanmışlığı işliyor. İzleyeni izlenenle özdeşleştirmeden
epik bir anlatım yakalamak, izleyeni resmin dışmda
tutmak, aynı zamanda irkiltmek istiyor. Kezban Arca
Batıbeki'nin resimlerinde, boyut ve boyutsuzluk, duygu
ve duygusuzluk, huzur ve gerilim, gerçeklik ve yapaylık,
soyut ve somut iç içe. Ve hepsinde bir kadın var, bir de
yaşam. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik
Bölumu'nden mezun olan sanatçı, 1984 yılına dek
sttrdürdüğü grafik çalışmalarını Önce karma sergilerle
böldü, sonra çalışmalannı tamamıyla resme yöneltti.
GÖZÜNÜZ BU AY DA
PERDEDEN
ÖNCE ANTRAKT'TA
OLACAK...
KASIM AYININ BÜTÜN FİUMUERİ
Genç Ötmek, Clichy'de Sessiz Gunler, Kırılma
Noktası, New Jack City, Ona Ben Olduğumu
Söyleme, Peki, ya Bob?, Alev Kapanı, Regarding
Henry, Çaylak, Tehlikeli Saatler, Yabancı,
Gizli Yüz, Oscar...
AYIN OYUNCULARI
Julia Roberts, Patrıck Swayze, Ice-T, Clint
Eastvvood, Annette Bening, Mickey Rourke...
AYIN DOSYALARI
Agah Ozgüç'ün Antalya Film Festivali üzerine
tartışmalar yaratacak tarihçe çalışmast... Ve yıl yıl
Altın Portakal kazananlar, fotoğraflanyla...
Eskı bir tartışma : Türk Sineması'nın başlangıç
tarihi 14 Kasım mı? Ve sinema tarihçısı
Mustafa Gökmen'den bir teklif...
AYIN YÖNETMENİ
Gökhan Akçura'mn kaleminden Ertem Eğilmez
ve "Senede Bir Gün"le ılgıli anıları...
FESTİVALLERDEN
Ibrahim Aktnsay, Yavuzer Çetinkaya ve
Sinan Çapa'dan festival izlenimleri...
AYIN SÖYLEŞİLERİ
Ömer Kavur, Zuhal Olcay ve Orhan Pamuk
"Gizli Yüz"ü anlattı.
Harrison Ford'la "Regarding Henry",
Mario Van Peebles'la "New Jack City" üzerine...
2. SAYISI BAYİLERDE
VE SİNEMALARDA
LeonidHeifetz'in 'Vanya Dayı'sı Şehir Tiyatroları'nda sürüyor
Sessizliğindilinde'VanyaDayı'
Şehir Tiyatroları'nın
Harbiye Muhsin Ertuğrul
Sahnesi'nde sunulan
Vanya Dayı, derinlemesine
araştınlmış, gerektiği gibi
yorumlanmış bir tiyatro
gösterisi. Sessizliğin diline
hükmeden Çehov'un
oyununda Sovyet
yönetmen Heifetz bu dili
ustaca kullamyor.
AYŞIN CANDAN
Derinlemesine araşünlmış, gerektiği
gibi yorumlanmış, ayrıntılan özenle ta-
sarlanmış bir tiyatro gösteriminden çı-
kış ne haz, ne mutluluk! Ender yaşanan
bu mutluluk Şehir Tiyatrosu Harbiye
Sahnesi'nde oynanan Vanya Dayı çıkışın-
da belli ölçüde gerçekleşiyor. Bu, Şehir
Tiyatrosu'nda son yülarda oynanan
üçüncü Çehov oyunu. Konuk Sovyet yö-
netmeni Leonid Heifctz'in Vişne Bahçesi
(1987), Üç Kn Kardeş'in (1989) ardından
bu yıl sahneye koyduğu Vanya Dayı, uç-
lemenin en başanlı olanı. Belki yönet-
men artık dilini konuşmadığı bir orta-
ma giderek uyum sağlamakta. Belki de
Vanya DayTnın ilk iki oyuna kıyasla ta-
şıdığı farklı özellikler, örneğin bu oyu-
nun ötekilere göre daha az kişili oluşu,
Çehov'a özgü trajikomiğin burada daha
belirginleşmesi, oyunu başanya götüren
nedenler. Sonuçta gözükuyor ki Heifetz
bu kez, özellikle Üç Kız Kardeş'te oldu-
ğu gibi farklı biçemlerde oynayan çok sa-
yıda oyuncuyla toplu oyunculuk gerçek-
leştirme gibi bir sorunla boğuşmak zo-
runda kalmamış. Serebriyakov'da Ka-
maran Usluer, Yelena'da NnrseU İdiz,
Oyunda Vanya Da>ı"\ı Cune>t Turel canlandımor.
Sonya'da TUbe Batam, Maria Voymits-
kaya'da Tanju TUncel, Vanya Dayı'da Cu-
neyt Türel, Doktor'da Ciaan Ünal, Tel-
yegin'de Ismet Ay ve Dadı'da Uğnr Kı-
vücun'dan oluşan seçkin bir toplulukla
fazla yenilikçi olmasa da bu büyük ya-
zara hakkıru veren saygın bir yorum ger-
çekleştirmiş.
Çehov, çağımızın en lirik yazarlann-
dan biri. Büyük devrim arifesinde Rus
toplumunun yarattığı olağanüstü kültür
birikiminin sözcüsu oîarak, insan üzeri-
ne duyarlı görüşleriyle modern tiyatro
dağannın doruğunda yer abyor. Yazdı-
ğı oyunlar yorumcu için hazine değerin-
de. Sahne yorumuna bu kadar açık
oyunlar yazan başka yazar yoktur dene-
bilir. Çehov'un yannlara umutla baktı-
ğı da söylenir, karamsar olduğu da. Ya-
pıtlan fars düzeyinde komiküklerle de
yorumlanabilir, derin bir hüzün ve tra-
jedi anlayışıyla da. Vanya Dayı'da da
gördüğümüz gibi Çehov'un oyunlannda
kişiler sürekli ellerinin altındaki mutlu-
luğa sırt çevirerek yaşarlar. özlem dolu-
durlar. Ama gerçek mutluluk, gerçek
karşılaşma önlerine geldiği an "hayır"
derler. Vanya Dayı'nın yetenekleri doğ-
rultusunda bir yaşam sürmesi, Sonya-
run Doktor'a duygularmı iletmesi, Yele-
na ile Doktor'un birbirlerine ulaşması,
hep sırt çevrilen anlardır. Kişilerin böy-
lelikle kendi kendilerinı yalnızlığa mah-
kûm edişlerinde trajedi vardır. Sürekli
geçmişi anarak ya da hiç gercekleşmeye-
cek bir yannı özleyerek var olmalann-
daki inatlanyla da komik olurlar. Bu
özelliklerinin yam sıra Çehov'un en bü-
yük erdemi diyalog düzeninde yatar. Son
derece sıradan, ama özlü sözlerinin ara-
sındaki boşluklan "konnştıınır". Çehov,
sessizliğin diline hükmeder. tşte Leonid
Heifetz'in, ilk kez gerçek anlamda kar-
şılaştığunız reji ustahğında bu dili kul-
lanısına tanık oluyoruz. özeUikle oyu-
nun dörduncu ve son sahnesinde yoğun-
laşan duygulan ölçülü ve hesaplı bir za-
manlama ile yerleştirmesi, unutulmaz bir
tiyatro yaşantısı oluyor.
Oyuna başlığını veren Vanya Dayı ro-
lü (Dadya Vanya) bu rolün yonımcusu
Cüneyt Türel'i devleştiriyor. Türel, Vanya
Dayı olarak oyunculuk yaşamımn zirve-
sinde. Sahne üzerinde kendini sürükle-
yerek hareket eden umarsız bir 47 yaş
kahramanının tum trajikomiğini hiç bir
aynntıyı kacırmaksızın yeniden yarata-
biliyor. Aynı umarsızhğm genç yansıması
Sonya'da TUbe Batum da düzeyli ve
uyumlu bir oyunculuk sergiliyor. Ancak
oyunun odak kişilerinden Doktor Ast-
rov rolünde Cihan Ünal, Sonya'nın de-
diği gibi "zarif, ince biri" değil. Onun
doğa ve insan sevgisiyle dolu bir ruhu
gizlemek için içki ve kabalığa sığınan du-
yarh yamm göremiyoruz. Unal'ın yoru-
muyla Doktor, sıradan, doğal, hayvansı
çekıciliği olan bir erkek olarak beliriyor.
Nursel Idiz'in Yelena'sı ise resimsel gü-
zelliğiyle ortada dolanan bir kişi. Oysa
bu iki oyun kişisi arasında sahici bir duy-
gu gelişimı bekleniyor, ki karşılaşmala-
nnda yalan mutluluk olasüığı gerçek gö-
rünsün. özlem ve mutluluğa sırt çevir-
melerinin ironisi belirsin. öteki oyun ki-
şilerinin varlığı, özellikle Ismet Ay'ın ya-
rattığı trajikomik kompozisyon yoruma
renk ve boyut katıyor. Yelena'nın giysi-
leri dışında dekor ve kostüm de oyunu
uygun bir görsel çerçeveye yerleştiriyor.
Şehir Tiyatrosu'nun bu üçüncü Çehov
yapırru izlenmeye ve üzerinde durmaya
değer bir yapım.
• • •
UsküdarMusahipzade'deFermanlı Deli'yi 'Cilalı Ibo' oynuyor
Cilalı îbo'dan FermanlıEngin Uludağ'ın sahneye koyduğu
Fermanlı Deli Hazretleri, Üsküdar
Musahipzade Celal Sahnesi'nde seyirci
karşısında. Oyunda, Fermanlı Deli'yi
sinemanın unutulmaz Cilalı İbo'su Feridun
Karakaya canlandırıyor.
ZEYNEP UYSAL
"Sene 1944, Gazi Osman Pa-
şa Ortaokulu 1. sınıfındayım.
Mösamere yapıyornz. Necdet
Mahfi Ayral oyundan sonra ba-
na geldi. 'Çocuk tiyatrosunda
oynar mısın' dedi. Hayatta öl
deseler akluna geür de o gelmez.
Sevinçten uçtum, inanamıyo-
rnm. Ve nibayet o sene 1943^4
sezonu Şehir Tiyatrolan Çocuk
Tiyatrosu bölümiıne gjrdim. Gi-
riş o giriş, hâlâ devam ediyoruz".
Sinemanın unutulmaz Cilalı
ibo'su oyunculuğa başlamasını
bu sözcüklerle anlatıyor. Kara-
kaya, şu sıralarda Şehir Tiyatro-
lan'nda Engin Ulndag'ın sahne-
lediği Musahipzade Celal'in
"Fermanlı Deli Hazretleri" ad-
h oyununda Fermanlı Deli'yi
canlandırıyor. Çoğumuzun Ci-
lah Ibo dizilerinden tanıdığı Ka-
rakaya'mn aslında ilk göz ağrı-
sı tryatro. Sanatçı, liseden zar
zor mezun olmuş ve okul yaşa-
mını bırakmış. Alayhlar kuşa-
ğından. Ama konservatuvann
gereksiz olduğunu savunmuyor
hiçbir zaman. Yine de yeteneğin
ve çalışmanın önemini belirtme-
den edemiyor. "Konservatuvar
hiçbir aktörii sanatçı yapmaz.
Varsa içinde olur, yoksa bu be-
nim sevgiüm. oğlum diye sahne-
ye çıkanp buna gülün diyemez-
sin. Konservatuvar bilgi verir.
Bu bilgiyl* yeteneğini birleştirir-
sen daha güzel yorumlarsın".
Feridun Karakaya çocuk ti-
yatrosunda oynarken bir yandan
da fıgüranlıkla sinemaya adım
atıyor. "Muhsin Bey, Karakoyun
diye bir film yapıyordu. Fıgüran
olarak bizi goturdöler. Çok giı-
zel anılar; o zamanlar ekmek ve-
sikayla. Ekmek \erdiler, karpu?
kavun verdiler. Konya Lezzel
Lokantası'ndan yemekler geldi.
Allah allah korkunç şeyler, ne-
redeyse 40 sene evvel." Karaka-
ya, fİguranlık yıllanndan sonra
1954'te ilk önemli Tdmi Beyju
Mendil'i çevirmiş. Liitfii Akad-
ın yönetmenliğini yaptığı bu
filmde canlandırdığı dilsiz deb'
rolu ile karakter aktörii birinci-
si secilmiş.
"Ben artık senede bin lira ka-
zanırun dedim; sen misin diyen.
Kimse çağınp bana rol verme-
di".
Feridun Karakaya bu yıllarda
Kemal Fflm'le çalışıyor. Asistan-
lık, makyörlük yapıyor. O gün-
lerde Zeki Miiren'le Berduş fil-
mi yapılacak. Fiknde bir Ibra-
him rolü var. Ama kimin oyna-
yacağı bilinmiyor. "Zeki, ben.
Nuri, Osman oturuyoruz. Kimi
o>natalım diye konuşurken Os-
man aniden Feridun oynasuı de-
di. Zeki Mıiren, önce '1yi ama
şekerim, meşhur değil ki' diyc
yamtladı. Ama sonra kabul et-
tf^ i 1
Sinemanın 'Cilalı tbo'su, bu kez 'Fermanlı Deli Hazretleri'.
ti. Onun bir 'olur' lafı hayatunın
anahtan oldu. Bugun bir Feri-
dun Karakaya isem onun olnru
sayesindedir".
Pekı Berduş'taki Ibrahim, na-
sıl Karakaya'ya boylesine şöhret
getiren bir Cilalı tbo haline dö-
nüştu?
"Ben tbrahim rolünü alınca
pantolonumun kıçına bir vama
yaptstırdun. Bir kep giydim, ke-
pin iistüne de Cilalı tbo diye
vazdım. Kızduar. usmao Cilalı
Ibo yazılır mı diye bağırdı. Sile-
riz yav dedim, tebeşirle yazmış-
üm, sflkeledim çıkmadı,filmov-
lece çekildi. Bir de konuşması-
nı peltek yaptım. 'Yavjum kız
seni çıtı> çıtı> yeyim' dedim.
Bunlar slogan haline geldi, halk
tarafmdan o kadar sevildi, be-
genildi ki beni aldı, >ediden yet-
mişe herkese tanıttı".
Karakaya'nın tiyatrodaki ilk
onemli oyunu 'Tembe Erin Ka-
deri ". "Buzdoiabı", "Şimdi Sı-
rası mı", "Sen Sen misin'', "Yan-
uşlıklar Komedyası" sadece ha-
tırına gelenler. "Yanlışlıklar Ko-
med>-ası"nda Muhsin Bey iki
uşağı da bana oynattı, sahnede
hangi uşak olduğumu şaşınr,
hangi efendi gülerse ona gider-
dim". Sanatçı aynca Mobere'in
"Scapen'in Dolaplan"nda oyna-
mış. Ve Fransız Legion dVKUenr
ödülünu ahmş Karakaya. Bugün
tiyatroda hareketin önem ka-
zandı£mı soylüyor. "Ticyatro
evvelden kulağa hitap ederdi,
bugün önce goze sonra kulaga.
Meddahhk dcvri bitti. Bir hare-
ket olmadıktan sonra öyle otu-
rup masal dinler gibi seni din-
lemiyor seyirci".
Feridun Karakaya, bu sezon
îstanbul Şehir Tiyatrolan Üskü-
dar Musahipzade Celal sahne-
sinde Musahipzade'nin "Fer-
manh Deli Hazretleri" adlı oyu-
nunda oynuyor. Karakaya sanat
yasamı süresince pek çok Musa-
hipzade oyununda rol almış.
"Balaban Ağa", "Kavuk DevrO-
di". "Musahipzade oynamak ay-
n bir zevk. Onunla bizim kanı-
mız kaynadı btrbirimize. Musa-
hipzade, tıpkı Moliere gibi, Os-
manlı hanedanımn bilgiâzligini,
okumuş adamlann bir kenara
itilip okumamış, olur olmaz
adamlann padisahlarca işbasma
getirilmesini alaylı bir şekilde
anlatıyor. Bu düzene takmış,
hep bunu işliyor. Fermanlı Deli
Hazretleri de böyle bir oyun".
Musahipzade'nin ince nükte-
lerini ve Cilalı Ibo'nun ferman-
lı bir deli oluşunu görmek iste-
yenler Engin Uludağ'ın sahneye
koyduğu bu oyunu kaçır-
mamalı.
Çimenciler'in koregrafisi,
Theodonıkis'in mimğiile 'IdaEfsanesi'
Dosüuk gölünde
Ida Efsanesi
STELYO BERBERAKİS
ATİNA — Türkiye Ue Yuna-
nistan arasındaki siyasi anlaş-
mazhklar iki ülke halkmın ya-
kınlaşması, birbirlerinin kültür-
lerini öğrenmesi ve daha geniş
anlamda dostluk kurması için
gösterilen uğraşılara engel ola-
mıyor. Bu çerçevede ünlu
koregraf Merih Çimenciler ile
ünlü Yunan besteci-bakan Mi-
kis Theodorakis arasında bir iş-
birlıği başlatıldı. 'Ida Efsanesi"
adlı eserini Theodorakis'in mü-
ziğiyle sahneye koyacak olan
Çimenciler, bu amaçla Atina-
ya gelerek Theodorakis ile bir
görüşme yaptı.
Eserin amacı, Ege denizinin
bir 'Türk-Yunan dostluk
gölüne' dönüştürülmesi... Bu
bağlamda Yunan mitolojisiyle
Türk efsanesi 'diplomatik' bir
biçimde gözler önune serilecek.
Yunan mitolojisindeki Ida, bu-
günkü Kaz dağlannda yaşa-
rmş... Bu yorede Hera, Afrodit,
Paris gibi ünlu tanrılar ve tan-
rıçalar da yaşamış. Ancak ay-
nı yörede 'san kız' efsanesi de
gelişmişti.
Mitolojideki Paris ile Türk
efsanesindeki 'san kızı' birleş-
tirmeye karar veren Çimenciler,
bu konuda Theodorakis'in de
muziği eşliğinde oluşturacağı
eserini mart ayında ilk önce Al-
manya'da sahneye getirecek. Çi-
menciler, bu eserini Venedik,
Madrid ve Atina festivallerine
dahil etmek için gerekli temas-
lan başlatmış bulunuyor. Bu
amaçla önümüzdeki şubat
ayında yine Atina'ya gelmesi
söz konusu.
Theodorakis, Ida efsanesi ile
ilgili olarak sorduğumuz soru-
ları yanıtlarken "bu ve bunun
gibi sanatsal faaüyetlerin iki ül-
ke halkının işbirtiği ve yakınlaş-
ma saglaması için yararlı
olacagım" soylüyor. Çimenciler
ile Ankara'da bir resepsiyonda
tanıştığını, Ida efsanesi ile ilgi-
li Çimenciler'in göriiş ve duşün-
celerine katıldığını belirten
Theodorakis, daha sonra
'Duvarlar' adlı eserinin beğeni
kazandığını öğrenince kendisi-
ni Atina'ya davet ettiğini ve ya-
pacağı bu işbirliğinden son de-
rece memnun olduğunu belirti-
yor.
Türk-Yunan Dostluk Der-
neği'nin aynı zamanda Yuna-
nistan kolu başkanı olan ünlü
besteci, Türk-Yunan dostluğu
çercevesinde birçok sanatsal fa-
aliyetlerde olduğu gibi Ida ef-
sanesi eserine de gerekli şefka-
ti ve önemi vereceğini vurgulu-
yor.
SANAT KULİSİ
Konuşma Yeteneği" adh romanı
Ahnanya'da uzun sûre çok satan kitaplar
listesinde kaldıktan sonra ülkemizde de
yayımlandı. Nadolny bu romanının büyük
bölümünü Istanbul'da, Cihangir'de yazmış
ve ^hmmani da bir Türk. Bu bakımdan
Sven 0 BERGKVIST
Tavandaki ayna ve
Bergkvist
Sven O.Bergkvist.. Kuzey Isveçli bu yazar
TÜYAP'm konuklanndan biriydi. Yazar 6
yıllık bir eğitim sonrasında yaşam kavgasının
içinde bulmuş kendini. Bu kavga içinde,
orman işçiliği ve seluloz fabrikası işçilıği de
yapmıştı. Öykü yazarlığı 1950'lerde başlamış
Bergkvist 'in. Bunun da yazann yaşamında
ilginç bir yönü var. O yıllarda Bergkvist pek
çok yaşıtı gibi vereme yakalanmış. Bunu
sanatoryum günleri izlemiş. Bir gün
sanatoryumda oksijen çadırında yatarken
dışarıdaki bisiklet yarışlarmı tavandaki
aynadan izlemeye koyulmuş. Bu,
öykulerinden birine konu olmuş. Sanatoryum
günlerinde Bergkvist canı sıkıldıkça aynanın
açısını değiştirmiş ve böylece yazar ünlu
Isvecli yönetmen I. Bergmann'ın "Aynadaki
Gibi" fılminde gibi hissedermiş kendini.
Kim kime "kurban?"
TÜYAP 10. Îstanbul Kitap Fuan'mn bu
yılki konuklanndan biri de Alman yazar
Sten Nadolny. Yazann "Seüm ya da
Türkler üzerine ilginç görüşleri var
Nadolny'nin. "Almanlar" diyor Nadolny,
"Konuk Türk isçilere hep kurban gözü ile
bakıyor ve hep bu konuda yazılar
yazıyorlardı. Bizim her şeyden önce kötü
yanlan gönnemiz, bir alışkanlığunız. Bence
dogru değil bu." Daha sonra sözü Türkler
üzerine getiriyor Nadolny: "Oysa Türkler,
bu kurban olma dunımunu asla
sistemleştirmediler ve kendi öykülerini
açıkça, hatta espri ile ortaya koydular. Bu
düşünce bicimini ben kitabımla ortaya
koymak istedim. Onu yüceltmekti amacım."
Nadomy'nin sözleri görünüşte Almanlara
yöneük gibi ama neredeyse dört kusaktır
Ahnanya'da yaşayan, özeUikle Turkçe yazan
şair ve yazarlanmız için de bir uyan
tasumyor mu? özellikle şu "kurban"
sorunu üzerinde...
laMan arasındakiN
'hazine1
• Ingiltere'de Hampshire'daki bir köy evinin
tavan arasında ünlü yazar T.S. Eliot'a ait bir
'hazine' bulundu. Ingiliz yazar Eliot'ın 143
mektuptan oluşan hazinesini evin bahçıvanı
ortaya çıkardı. Sözkonusu mektuplan Eliot
1930"^ ve 1940'lar arasında vaftiz evladı
Anthea Tandy ve ailesine yazmıştı. Mektuplar
Eliot'ın parlak, dahi, sevgi dolu kişiliğini
ortaya koyuyordu. Bu mektuplann bir
çoğunu yazar Anthea'nm annesine, 'TP' ya
da 'Tom Possum' imzası ile göndermişti.
Mektuplann gittiği bir diğer adres de Doğa
Tarihi Müzesi'nde görevli Geoffrey Tandy'di.
Yazar vaftiz kızı Anthea'ya gönderdiği bir
mektupta şunları yazmış, "Doğum gününde
bulunamadığım için çok üzgünüm..!'
Tîyatrolara
yardım
• ANKARA (AA) —
Kültür Bakanlığı'ndan
yardım almak isteyen özel
tiyatroların, başvurulan
sırasında oyun
yazarlanndan alman ön
izin ile diğer sanat
faaliyetlerine ilişkin
belgeleri vermeleri de
gerekecek. Kultur
BakanlığYnca özel
tiyatroFara yapılacak
yardımlara ilişkin
yönetmelikte değişiklik
yapıldı. Resmi Gazete'nin
dünku sayısında
yayımlanarak yürürlüğe
gıren değişikliğe göre
Kültür Bakanhğı'mn
yardımından yararlanmak
isteyen özel tiyatrolar
yardım istediğî yıldan bir
önceki sanat mevsiminde
planlanıp gerçekleşen
faaliyetleriyle ilgili oyun
yazarlan tarafmdan verilen
ön izin ile diğer sanat
faaliyetlerine ilişkin
belgeleri de beyan
edecekler.
Yiınııs Emre
Sempozyumn
• ANKARA (AA) —
Ankara Üniversitesi ile
Vatikan Üniversitesi'nce,
1991 Yunus Emre Yılı
dolayısıyla ortaklaşa
düzenlenen "Yunus Emre
Sempozyumu" 7-9 kasım
tarihleri arasında Roma'da
yapılacak. Ankara
Üniversitesi'nden alınan
bilgiye göre 1991 yüının,
Yunus Emre'nin 750.
doğum yıh ve bu yıhn
"Yunus Emre Sevgi ve
Hoşgörü Yılı" ohnası
dolayısıyla düzenlenen
sempozyuma A.Ü. Rektörü
Prof. Necdet Serin
başkanlığında universiteye
bağh fakültelerde görevli
bazı öğretim üyelerinden
oluşan heyet katılacak.
Sempozyumla, Yunus Emre
ilk kez bir üniversite
tarafmdan yurtdışında
tanıtılmış olacak.
Türk musikisi
• Kültür Servisi —
Îstanbul Belediye
Konservatuvan Türk
Musikisi Mezunları ve
Mensuplan Derneği
müziğin farklı boyutlarında
sunduğu konser, konferans,
panel gibi etkinliklerini bu
yıl bir toplantı ile
başlatıyor. Derneğin
mensubu olan çok sayıdaki
ünlü sanatcmın katılacağı
çaylı toplantı İTÜ Maçka
Sosyal Tesisleri'nde bugün
saat 14.00'te başlayacak.
önümüzdeki yıla ait
etkinliklerin ilan edilecegi
toplantının en önemli
özelliği derneğin 1991 yıh
onur ödüllerinin Fahire
Fersan ve Sadi Yaver
Ataman'a verilecek olması.
UGUN
• Gitar dinletisi
Basın Miizesi Sanat ve
Kültür Etkinlikleri Kudret
Kurtcebe'nin gitar
dinletisiyle sürüyor. Dinleti
saat 15.00'te başlayacak.
Tel: 513 84 57
• Sinema sohbetleri
Beyoğlu Sineması'nın
duzenlediği "Beyoğlu ve
Sinema Sohbetleri"nin bu
haftaki konuğu Onat
Kutlar. Saat 17.00'de
başlayacak dinleti öncesi
saat 14.00'te sihirbazlık
gösterisi ve Çetin'in gitar
dinletisi yapılacak. Tel: 151
32 40
• Anatolia'da cumartesi
Anatolia'da saat 15.00'te
Tiına Orhan'ın 'Bırak
Kuşlan Uçsunlar' adh
dinletisi ve Çağn Kılıççı'nm
Beyrut-Irak Fotoğraflan
konulu 17.00'de başlayacak
saydam gösterisi var. Tel:
349 99 01
bugün
bilsak
9 KASIM CUMARTESİ:
17.00 Konser: Grup lAÇ-gfç
Kcrım Çaplı-Davul, Bülcnt
Scrt-Klavyc, Ccm Akscl -Bas
Murat Ycicr-Pcrkusyon,
Vurmalı Çalgılar
20.00 Bilsak Tiyatro Aıölyesı:
"IştcBaşlştcGovdclştc
Kanallar"
Rus Dili Çalışmalan
10.00-12-00
Scramik Çaliijinalan
10.00-14.00
Kadri>c E/.cl AĞAOĞLU
Cafe-Fo)er-Bar(Gırış)
12 00-00.30
AfricanCafe-Uar(5.Kai)
Rcggac-Afrıcan-Lalm Musıc
Hcr Pa/ancsi Ögrcncı Günü
Hcr Cuma vc Cumancsı Partı
BİLSAK FINDIKLI
Cafe-Bar-Restaurant
Rezervasjon:
152 38 68-152 0130
bilsak, sırasclvılcr cad.,
soğancı sok. 7 cıhangir
143 28 79-99