19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 HABERLER 9 KASIM 1991 Milletvekilinin evine saldın • VAN (AA) — DYP Van Milletvekili Mustafa Kaçmaz'ın evi, kimliği belirlenemeyen kişilerce kurşunlandı, saldında ölen ya da yaralanan olmadı. Mustafa Kacmaz'ın Şerefıye mahallesi Demirciler sokakta bulunan evine önceki gece saat 22.30 sıralannda tabancayla ateş açıldı. Olaydan sonra kaçan saldırganlann yakalanmasına çahşılıyor. öte yandan DYP Milletvekili Mustafa Kaçmaz'ın ağabeyi Mehmet Kaçmaz, saldınnın eski bir kan davasından kaynaklanmış olabileceğini söyledi. Meclis'in yönetinıi • ANKARA (ANKA) — ANAP'ta salı günü yapılacak grup başkanvekilliği, meclis başkanvekilliği ve idare amirliği seçimi için milletvekilleri kulis çalışmasına başladılar. Meclis Başkanvekilliği'ne ANAP'tan yine Adana milletvekili Yılmaz Hocaoğlu aday oldu. Meclis Başkanlık Divanı'nda ANAP'ı temsil edecek katip üyeler için de tzmir Milletvekili Işılay Saygın kulis yapmaya başladı. ANAP grup başkanvekilliği için de Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli ile Izmir milletvekili Hüsnü Doğan aday oldular. Ecevit'in zjyareti • ANKARA (AA) — TBMM Geçici Başkanı DYP Elazığ Milletvekili Ali Rıza Septioğlu, DSP Genel Başkanı ve Zonguldak Milletvekili Bülent Ecevit'i lcabul ederek bir süre görüştü. Ecevit, görüşmeden sonra basın mensuplanna, Septioğlu ile dostluklarının eskiye dayandığını, bu nedenle nezaket ziyaretinde bulunduğunu ve and içme törenindeki yönetiminden dolayı kutladığmı söyledi. SHPİ1 Danışma Kurultayı • TOKAT (Cmnhuriyet) — SHP Tokat Jl Danışma Kunıltayi'nda seçimdeki başarısızhk tartışıldı. Konuşmacılar, Genel Başkan ve genel merkezi sorumlu tuttular, değiştirilmeleri gerektiğini savundular. Koalisyona girümesi de istenilen toplantıda yemin törenindeki olaydan çok rahatsızlık duyulduğu vurgulandı ve Genel Başkan lnönü'nün tepkisi takdirle karşılandı. Katılımın az olduğu SHP Tokat tl Danışma Kurultayı soğuk bir salonda ve soğuk bir hava içinde yapıldı. tl Başkanı Ali Menekşe, "Gönül isterdi ki burası tıklım tıklım dolu olsun. Herkesi telefonla tek tek aradım. Görüyorum ki merkez ilçe başkanım bile burada yok" dedi. Yılmaz döndü • ANKARA (AA) — Roma'daki NATO doruğuna katılan Başbakan Mesut Yılmaz ve Dışişleri Bakanı Safa Giray, Türkiye'ye döndü. Başbakan Yılmaz, Esenboğa'da gazetecilere herhangi bir açıklamada bulunmadı. Yılmaz, Ankara'ya dönmeden önce Roma'da düzenlediği basm toplantısında, dorukla ilgili olarak "NATO, Avrupa güvenliğinin temel taşı olmaya devam ediyor" dedi. Başbakan Yılmaz, Yunanistan Başbakaru Konstantin Miçotakis ile de, Italya Devlet Başkam Cossiga'nın dün geceki yemeği sırasında ayaküstü konuştuğunu, görüşmede ana konuyu, Türkiye'deki iç politik gelişmelerin teşkil 1 ettiğini söyledi. İki bankaya molotof • İstanbul Haber Servisi — Kartal'da iki bankanın bankamatik bölümlerine molotof kokteyli atıldı. Kartal Atatürk Bulvan üzerinde bulunan Ziraat Bankası şubesi ve Toprakyol'da bulunan Esbank şubesinin bankamatik bölümlerine, dün akşam saat 20.45 sıralannda kimliği belirlenemeyen kişilerce molotof kokteyli atıldı. Patlamalarda iki banka şubesinin bankamatik bölümleri hasar görürken, yangın büyümeden itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü. Cumhurbaşkanı Öz#rın DYP-SHP koalisyonunun ömrü biryıl olnr' dediği öğmnildi ANAP'tahükümet senaryolarıBaşbakan Mesut Yılmaz'ın "DYP-ANAP koalisyonunun kapısı kapalı değil" sözleri geleceğe dönük bir projeksiyon olarak değerlendirildi. ANAP milletvekillerinin çoğunun da bu görüşe katıldıkları bildirildi. CANAN GEDtK/GÜNDÜZ İMŞİR ANKARA — DYP Genel Başkanı Sn- leyman Demirere hükümeti kurma go- revini veren Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, "DYP-SHP koalisyonu daha hayırlı" görüşünde olduğu öğrenildi. Özal'ın yakın çevresine, "DYP'nin SHP ile kuracağı koalisyon hükümeti en faz- la bir yıl gider" görüşünü de ileterek er- ken genel seçime yönelik koalisyon se- naryolarına hazırlıklı olunması mesajı- nı verdiği kaydedildi. Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın, De- mirel'e hükümeti kurma görevini verme- den bazı ANAP milletvekilleriyle görü- şerek koalisyon senaryolanna ilişkin gö- rüşlerini açıkladığı ifade edildi. Özal, bu görüşmelerde, "Bu tablo içerisinde ANAP koalisyon dışında kalmalıdır. En hayırhsı DVP'nin SHP fle koalisyon kurmasıdır" değerlendirmesini yaptı. Özal'ın bir ya da iki yıl icerisinde baş- ka koalisyon hükümetleri olasılığından da söz ettiği ifade edildi. ANAP kulis- lerine yansıyan senaryolar şöyle: — Demirel ilk hükümeti SHP ile kur- malıdır. Bu geçici bir koalisyon büküme- tidir. DYP-SHP'li birind koalisyon hü- kümetinin ömrü 1-2 yıldır. — Kurulacak ikinci koalisyon hükü- metinde ANAP'a da görev düşebilir. Bu- na hazırlıklı olunmalıdır. — tkinci ya da daha sonraki koalis- yonlar erken genel seçim mutabakaü ta- şıyan koalisyon olur. Bunun için ANAP olarak şartımız genel seçimlerle yerel se- çimlerin birlikte yapılmasına yönelik anayasa değişikliği ve secim yasasında- ki adaletsizliklerin düzeltilmesidir. — Demirel'in azınlık hükümeti kur- ması gündeme gelebilir. ANAP bu du- rumda da seçim ve secim yasasında de- ğişiklik koşullarıyla azınlık hükümetine dışardan destek olabilir. Yılmaz'ın sözleri Başbakan Mesut Yılmaz'ın "DYP- ANAP koalisyonunun kapısı kapalı defü" biçimindeki sözleri, ANAP'ta "geleceğe yönelik projeksiyon" olarak değerlendirildi. ANAP Teşkilat Başkanı Fahretün Kurt, Demirel'in kuracağı koalisyon hü- kümetine kaülmama yöıuınde MKYK kararı olduğunu hatırlatarak "Sayın Baş- bakan'ın sözleri herhalde geleceğe ilişkindir' dedi. ANAP Genel Sekreteri Mustafa Tasar da DYP liderinin öncelikle SHP ile ko- alisyon hükümeti kurmasını arzu ettiği- ni belirterek "Sayın Başbakan'ın sözle- ri, daha sonraki koalisyon olasılıklan içindir. Bu da bir seçim koalisyonu olur. Süleyman Bey koltuğa olurursa kendisi rahatlayacak, ama millet rahatsızlana- cak, seçim kaçınılmaz hale gelecek" de- ğerlendirmesini yaptı. Öte yandan ANAP cephesinde de MKYK'nın son toplantıda aldığı karar gereği "taktik bekleyiş" sürüyor. Başba- kan ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yıl- maz'm DYP ile koalisyona "ülke şartla- n zorunlu hale gelirse gireriz" şeklinde- ki açıklamasına, görüştüğümüz ANAP milletvekilleri de katılıyor. ANAP An- kara MilletvekUi, MKYK üyesi Halil Şıv- gın, Mesut Yılmaz'ın basına yansıyan de- meçlerini MKYK'da yapılan müzakere- ler sonucu alınmış bir kararı yeniden gündeme getirmesi olarak niteleyerek şunları söyledi: "Biz MKYK'da şu andaki şartlarda koalisyona gimıeme kararı aldık. Bugiin- kü şartların değişmesi karşısında kara- nmızı değiştirebiliriz. Ancak bu da DYP'nin SHP ve RP ile koalisyon dene- melerini yapmasından sonraki şartlardır. DYP ile SHP koalisyon yapar yüriite- mezse, daha sonra DVP-RP koalisyonu gerçekleştirilip yine yUrütülemezse biz bu iilkeyi yönetimsiz, hükümetsiz bırak- mayız. Ama önce onlarla denensin. Za- ten SHP ile koalisyonun çatısını çatma- ya basladılar bile." ANAP Istanbul Mil- letvekili Kadir Ramazan Coşkun, ANAP'ın ilk aşamada koalisyonda kal- masının büyük yaran olduğunu vurgu- layarak "Bizim partileşmemiz ve diğer partilerin verdikleri vaatler bakımından onlann yapacaklan olaylan göımek için bizim muhalefette kalmamız şart. Diğer partilerin iddia ettiği gibi işte biz batma- dık, hadi bakalım sizler de vaatlerinizi yerine getirin dememiz gerekiyor. Ama aradan geçen bir iki sene şartlar degişir, vatandaş vaatlerin ne kadannın yerine getirildiğini görür, yeniden bize ihtiyaç duyarsa o zaman durum degişir. Ama bunlar ülke bütünlügünün sarsılmama- sı halindeki düşünceler. Sayın genel baş- kanımızın koalisyonla ilgili görüşleri par- timizin bulünıi tarafından benimsenmiş görüşlerdir" dedi. ŞAHIN ALPAY Aksöz, solun kalesi Seyhan'da DYP'yi sürükleyip Meclis'e geldi 'Demokratlık solun tekelinde değil'UFUKTEKİN ADANA — "Sol'nn Kale- sl"nden milletvekili seçilebil- mek... Üstelik bunu "o kaleyi yıkarak" hatta "paramparça ederek" gerçekleştirmek... Işte avukat Uğur Aksöz'ün "SHP'nin kalesi Aksöz'ün 'SHP'nin kalesi Seyhan"dan, partisi DYP'yi de surükleyerek milletvekili seçilişinin en kısa oy- küsü, analtımı bu olsa gerek. İlk kez 1989'da yapılan yerel seçimlerde Adana Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak aldığı artı oylarla dikkati çeken ve DYP içinde sivrilen Uğur Aksöz, eski anlatımla "nevi şahsına münhasır" bir kişi. Herkes onu DYP'li bir "sağcı" zannediyor, ama o aslında "bir demokral." "Demokrat olmak sadece so- lun tekelinde değil. Müslüman olmak da sağın tekelinde değil. 1991 Turkiyesinde 'Ben sağcı- yım, yalnız ben namaz kılarım, ben solcuyum, yalnız ben de- mokratım, insan haklarını sa vunmak yalnız benim işim' di- yemeyiz. A$ıl gericilik, çağdışı- lık budur. Ben ne sağcı ne de soku sözcüğünü seviyorum. Eğer bana illa bir şey yakıştın- lacaksa 'Demokrat Uğur' den- sin." Partisinden kontenjan adayı gösterildiğinde "Başarabilir miyim" hesabına giren ve DYP'den "düşunme izni" iste- yen Uğur Aksöz, henuz propa- •ganda sürecine girilirken bir araştırma yaptırtmış "Solun ka- lesi yıkılabilir mi" diye. Oy po- tansiyeli yüksek 18 mahalleden ll'indeki eğilimin DYP'ye yö- neldiğini, kalan 7'sinde ise "ka- rarsızlığın hüküm sürdüğünü" saptamış Aksöz. "18'de ll'i gö- tlk kez 1989 yerel seçimlerinde Adana belediye başkanı adayı olarak adını duyuran Uğur Aksöz, DYP-SHP koalisyonunun 1991 Türkiyesi'nin ihtiyacı olduğunu aklı başında herkesin de kendisi gibi düşündüğüne inandığını söylüyor. riince 'tamam' dedim ve başla- dım çalışmaya" diyor. Açık sözlülüğü, hazır cevap- lılığı, herkesin bildiğinden baş- ka şeyleri söyleyip uygulamasıy- la tanınan Uğur Aksöz, SHP'nin kalesinin "nasıl yıkıl- dığını", "yıkmaya kararlüar"la "yıkılmayı hak edenler"e bağ- lıyor: "Birinci parti olmamızın sağ- ladığı hava ilk etkendir. tkinci- si insan haklarını sahiplenişi- mizdir. SHP'nin lisle yanlışı ya- parak Adanalı tek bir adayı çı- kartamaması üçuncu kazancı- mız oldu. HEP'le birleşmesi SHP'ye şahsen benim bölgem- de bir şey kazandırmadı, kay- bettirdi. Belki de bu birleşme, bölünmeyi getirdi. Son bir olay da şahsıma gosterilen teveccüh. Buna çalışkanlığımı ve kararlı- lıgımı da eklerseniz kaleyi nasıl zaptettiğimiz ortaya çıkar." Uğur Aksöz, Adana'dan se- çilen diğer 9 arkadaşının "Ha- yırlısı neyse o olur" şeklindeki "koalisyon yaklaşımt"ndan ne anladığını açıklayacak denli "açık yürekli" bir politikacı. "DYP-SHP koalisyonu 1991 Türkiyesi'nin ihtiyacıdır" diyen Aksöz, aklı başında herkesin de kendisi gibi düşündüğüne inanı- yor. İnsan Hakları Bakanlığı kurulduğunda "aktif görevler" üstleneceğini vurgulayan Ak- söz'e "Demirel'in vaatleri", Çiller'in "anahtarlan"ru anım- satıyoruz. Aksöz yine açık ko- nuşuyor ama bu kez biraz flu: "Diyelim ben müteahhidim, sizin de bir arsanız var. Size 3 milyona dubleks yapanm. Eğer arsanız yoksa 2 milyona belki balkonu da olan küçük bir ev yapabilirim. Millet, yani hakem ne yaptı; 226'yı bize vennedi. Biz 300'ü istiyorduk, Çankaya'- yı da çözecektik bununla. Bize verilen 178. Yani biz bize veril- diği kadannı yaparız. Bu tablo vaatlere engel değil, ama yapa- bileceklerimizi biraz kısıtlayabi- lir." Sabah gazetesi, mektubu vereni açıklayacak 'Şükrandavası'nda sürpriz tanık Sabah gazetesinin avukatı Ahmed Pekin, "Mektubun aslı bizde değil, ancak bir sonraki duruşmada mektubu Muammer Yaşar Bdstancı'ya verenin ismini açıklayacağız ve şahit olarak dinleteceğiz" dedi. ANKARA (AA) — Cumhur- başkanı Turgut Özal'ın, ANAP Genel Başkanı iken 1983 seçim- lerinden sonra ABD'nin Anka- ra Büyükelçisi'ne "şükran mektubu" gönderdiğı yolunda- ki iddia ve haber üzerine, Sabah gazetesi imtiyaz sahibi Dinç Bil- gin, sorumlu Yazı Işleri Müdü- rü Kemal Yıldınm ve gazete ya- zarı Muammer Yaşar Bostancı aleyhine açtığı 5 milyar liralık tazminat davası başladı. Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dünkü duruş- maya Cumhurbaşkanı özal'ın avukatı Bilgin Yazıcıoğlu ile Sa- bah gazetesi avukatlanndan Ah- med Pekin katıldılar. Özal'm avukatı Yazıaoğhı söz alarak dava dilekçelerindeki id- dialan tekrar ettiklerini söyledi. Gazete avukatı Pekin ise mah- kemeye ve özal'm avukatına, dava dilekçesine karşı cevaplan- m içeren bir dilekçe sundu. Bilgin Yazıcıoğlu, ilgili dilek- çeyi tetkik ettikten sonra ceva- ba cevap dilekçesini sunacakla- rını belirterek "Ancak davalının cevap dilekçesi içinde bulunan söz konusu mektubun delil ola- rak değerlendirilmesi için ya as- lının ibraz edilmesi yn da aslı gi- bidir onayının bulunması gere- kir. Ancak bize verilen, mektu- bun sadece fotokopisidir" dedi. Mahkeme başkanmın, "Bu mektubu müvekkiliniz nereden temin etti, mektubun aslı sizde var mı" sonısuna gazete avukatı Ahmed Pekin, "Hayır, mektu- bun aslı bizde değil, ancak bu mektubu Bostancı'ya veren ki- şinin ismini bir sonraki duruş- mada açıklayacağız ve o kişiyi şahit olarak dinleteceğiz" diye cevaplandırdı. Mahkeme başkanı, davacı ta- rafa, cevaba cevap dilekçesini sunması için süre verilmesini ka- rarlaştırarak duruşmayı başka bir güne bıraktı. Cevap dilekçesi öte yandan gazete avukatı Ahmed Pekin tarafından mah- kemeye sunulan cevap dilekçe- sinde, "Verilen haber, yapılan eleştiri, kişiük hakkını ihlal et- miş olsa bile bu ihlal hukuka uy- gun olduğu için davanın reddi gerekir" denildi. Düekçede, haberin hukuka uygun ohnadığı yolundaki dava- cı tarafın öne sürdüğü görüşle- rin doğru olmadığı da savunu- larak "Dava konusu haoerde ve özellikle mektubun yayımlan- masında gerçeklik, kamu yara- n, güncellik ve konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık un- surlannm fazlası ile mevcut ol- duğu tartışmayı gerektirmeyecek ölçüde açık ve sabitür" görüş- lerine yer verildi. Düekçede aynca gazete yazan Muammer Yaşar Bostana'nm, Cumhurbaşkanı özal'm, ABD Büyükelçisi Hupe'ye mektup gönderdiğini 1987 yılmda öğren- diği de ileri sürülerek şöyle de- nildi: "Muammer Yaşar Bostancı, haberin verildig] tarihten üç- dört ay önce ABD Büyükelçili- ği'nde görevli Amerikalı bir dip- lomaün bu mektubun bir foto- kopisini, şu anda siyasi bir kim- liği bulunmayan, ancak önemli makamlarda bulunmuş bir kişi- ye (haber kaynağına) gönderdi- ğini oğrenmiş ve onunla bağlantı kurmuştur." GALATASARAY L İ Ş E S İ ORTAKOY BOLUMU ANADOLU LİSELERİ VE KOLEJLERE HAZIRLtK KURSLARI (KayıttarBHmekÛzere) BASKETBOL-SATRANÇ MASA TENİSİ-RESİM MÜZİK KURSLARI (7-12YaşArası) Cumartesi - Pazar 10.00-14.30 Hazıriayan: Yüksel SÖKMEN 3.4.5. Sınıflar İçin Adres : Çırağan Caddesi No.102 Ortaköy / Beşiktaş Tel: 158 50 40 İLAN SİVEREK SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1990/138 Duruşma Günü: 24.10.1991 Davacılar Ramazan Halisçakı, Mustafa Halisçakı, Yaşar Alan, Meh- met Halisçakı, Saadet Tuverekli, Sıdıka Akaray, Mehmet Ali Yenı- köy ve Emine Yenikoy vekilleri Av. Ömer Faruk Göllu tarafından da- valılar Sabri Gultekin, Rabia Gultekin, Mustafa Gultekin, Mustafa Gültekin ve Veysi Gultekin aleyhine açtıklan Siverek Uçesi Tilakın köyü nüfusuna kayıtlı, Kök Müris Ismail oğlu, Hasan ile ilgili Siverek As- liye Hukuk Mahkemesi'nin 2.4.1969 gün ve 1969/41 esas 1969/129 ka- rar sayılı veraset ilamının iptali davasının yapılan açık duruşmasında verilen ara kararı gereğince; Davaya Kök Münsin mirasçılanndan Mehmet oğlu Ali Gültekin- in davaya dahil edildiği, adı geçenin adına Izmir ili Karşıyaka Şemik- ler Sokak no:16 nolu adresine dahili dava dilekçesi tebliğe çıkarılmış adı geçenin tanınmadığı bildirilmiş olmakla; dahili dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. 7201 Sayılı Tebligat Yasası'nın 28 ve 29. maddeleri uyarınca ilanen tebliğine, aynı yasanın 31. maddesi gereğince üanın yapıldığı tarihten itibaren adı geçen dahili davalının duruşmanın atılı bulunduğu 21.11.1991 gunü saat 9.00'da kendisi bizzat ya da vekil marifetiyle du- ruşmaya katılması ve hazır bulunması, aksi takdirde duruşmanın yok- luğunda yapılıp, yokluğunda karar verileceği dahili dava dilekçesi ye- nne kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 3.10.1991 Rasın- Parlamentoda Deprem Geçen gün televizyondan TBMM'deki yemin törenini göz- ucuyla izliyordum. Bu arada Leyla Zana olayını hemen tü- müyle ızledım. Bana parlamentoda bir deprem yaşanıyor gibi geldi. Sankı eskimiş yapılar çatırdıyor, yeni olan uç veriyor gibiydi. Sanıyorum parlamentoda yaşanan, "Ne Mutlu Türküm Diyene" sloganıyla ifade edilen politikanın geçirdiği deprem. Türkiye Cumhuriyeti bugüne değin bu slogan ile çoğul etnik yapısını bir potada eritme politikası izledi. Rumeli'den, Kaf- kasya'dan, başka yerlerden gelen ve Anadolu'da mevcut irili ufaklı etnik grupların büyük çoğunluğunu bu potada eritme- yi de büyük ölçüde başardı. Etnik kimliğinde ısrar etmediği sürece herhangi bir etnik gruba haklar alanında aleyhte ve- ya lehte ayrım, prensipte uygulanmadı. Tek parti dönemin- de ve demokrasiye geçildikten sonra ana etnik gruplar mec- liste temsii edildiler. TC parlamentosu ve siyasi partileri hiç- bir etnik grubu dışında bırakmadı. "Ne Mutlu Türküm Diyene" diyen herkese masada yer verildi. Şimdi, bu masa'da yeni bir talep var. Sayıca en kalabalık olan ve başka nedenlerle de potada erimeye en büyük di- renci gösteren etnik grup, yani Kürtler yeni talebi ilk kez bu denli açık ve güçlü bir şekilde dile getiriyor. TC parlamento- sunda etnik kimliklerini özgürce dile getirerek yer almak is- tiyor. Siyasi liderlerimiz ve parlamento bu talebe, bir kısım ba- sın gibi 'rezalet', 'kepazelik' hainler' bakışıyla yaklaşmayı sür- dürürse gerçek bölücülük bu olacak. "Türk ve Kürt kardeşli- ğinı savunuyorum" diyerek pariamentoya gelenlerin etnik kimliklerini dile getirmeleri bastırılırsa onlar da siyasi siste- min dışına; halkın bir- liğine düşman olan şoven Kürt milliyetçile- rinin kollarına ıtılecek. Parlamento halkı tem- sil etme yeteneğini önemli ölçüde yitire- cek. Oysa Türk ve Kürt kardeşliğini savu- Sanıyorum parlamentoda yaşanan, 'Ne Mutlu Türküm Diyene' sloganıyla ifade edilen politikanın geçirdiği deprem. Türkiye Cumhuriyeti bugüne değin nanlareziciçoğunluk- Du slogan İle ÇOğul etnik İ£$X£SIZ£< y*P!S>"' *>ir potada eritme 'cinayef olacak. politikası İZİedİ. Siyasetçilerimizin ve kalem erbabının artık şunu görmeleri gerekiyor: 1990'larda dünya ve Türkiye, 1960'lar ve 1970'lerin dünya- sına ve Türkiyesi'ne hiç benzemıyor; 2000'lerde çok daha az benzeyecek. 19. yüzyılın gerek sosyalist gerekse liberal düşünürleri milli (ve dini) duyguların 20. yüzyılda ortadan kal- kacağına inanıyorlardı. Böyle oimadı. Milli (ve dini) duygular canlıltğını koruyor. Dünyada son yıllarda yaşanan deprem ni- teliğindeki değişikliklerin ortaya koyduğu bir gerçek de bu. Bu gerçekle yaşamayı öğrenmeliyiz. Bunlann demokratik yol- dan ifade edilebilmeleri, istikrarın önemli bir şartı. Sanıyorum, Kürt sorununda da bir yol ayrımına geldik. Bun- dan sonra Türkiye Cumhuriyeti ya özgürlükçü ve çoğulcu dü- zenin doğal bir gereği olarak Kürtlere etnik kimliklerini ser- bestçe ifade etme özgürlüğünü tanıyarak Kürt sorununu de- mokrasi içinde çözecek ya da çözemeyecek. Geleceği seç- mek elimızde. Bugün dünyada ve toplumumuzda yaygın bir demokrasi, özgürlük ve barış talebi var. Sorunlanmızı demokrasi içinde çözmek için koşullar her zamandan daha elverişli. Bütün top- lumlar kendilerini yeni koşullara uydurma; yenileme uğraşı içinde. Ülkemizde halkın çoğunluğu kimliklerin, fikirlerin bas- tırılması; farklılığa tahammülsüzlük bitsin istiyor. Parlamen- to bu talebe cevap vermek zorunda. Böylelikle yıpranmış olan saygınlığını onarma olanağını da bulacak. Burada en büyük görev pariamentoya ve topluma yol gösteren siyasi liderlere düşüyor. Siyasi lider ve partilerimiz bu görevi yüklenmeye hazır mı? O başka bir soru. PİKTEN TİK DOĞDU Ifeni bîr Lslaıııcı Kürt örgütü kuruldu RUŞEN ÇAKIR Kısa adı PİK olan Partiya ts- lamiya Kürdistan (Kürdistan Islam Partisi) adlı yasadışı ör- gütten aynlan bir grup Tevge- ra Islamiya Kürdistan (TİK, Kürdistan tslam Birliği) adın- da yeni bir örgüt kurdu. 20 Ekim 1991 genel seçimleri ön- cesi başta Van olmak üzere Gü- neydoğu'nun çeşitli bölgeleri ve büyük şehirlerde dağıtılan, TlK'in "öze Dönüş" başüklı iki sayfabk kuruluş bildirisin- de PİK "gayri Islami sapmalar içinde olmak, pasiflik, aşın gız- lilik, tran karşıtlığı, ABD ve yandaşlarıyla dostluk kurmak"la suçlanıyor. "Geliştirdiği teorisiyle Islami anlayışımıza mutabık bularak birlikte çalışmaya uygun bul- duğumuz PİK hareketi bu ka- tılımla güçlenmiş ve hareket- lenmişti. Bizlerin PtK'e yaptı- ğı bu katkıya değer verilmedi- ği gibi üstelik bizleri pasifıze et- meye çalışmışlardır" denilen bildiride TlK'in temel hedefî- nin "tslami değerleri hâkim olacağı evrensel ıslam devleti- nin çekirdeğini oluşturacak ts- lami Kürdistan devleti" oldu- ğu belirtiliyor. PKK ile ilgili hiçbir yorum ve eleştirinin yer almadığı bildiri şu sözlerle bitiyor: "Bizler, TlK'i kuran Müslümanlar, he- defimizi Allah'a kulluk olarak ilan etmekte ve Kur'an-ı Ke- rim'i hayatımızın temel düstu- ru kabul etmekte ve şerefli ön- derimiz Hz. Muhammed'i adım adım takip edeceğimizi ve bu uğurda her türlü çileyi, iş- kenceyi ve ölümü cana minnet sayacağımızı da iftiharla ilan etmekteyiz. Şerefli Müslüman Kürt halkımızla birlikte bu de- ğer lerle beraber bağımsız, öz- gür ve onurlu bir tslami Kür- distan devletinin oluşması için var gücümüzle çabalayacağımı- zı da iftiharla ilan etmekteyiz." 6 Kasım Çarşamba'dan rtibaren 15 gün DOGAU Ambiance TUYAP KİTAP FUARINDA CAHİT UÇUK Roman,hikave ve son yazdığı çocuk masallarını imzalıyor 9-K) Kasım 1991 cumartesi-pazar günlcri saaı: 16"°" 19 00 arasında LÇUK YAYINLARI standında sizlerle olacak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle