Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Cumhuriyet
Sahibi. Cumhuriyet Matbaacilık ve Gazetecilık Turk Anonim
Şirketı adına Berin Nadi • Murahhas Uye: Emine Uşaklıgil
# Genel Yayın Muduru Hasan Ctıul, Yazı tşlerı MüdUru Oka>
Gönensin # Haber Merkezı Muduru- Yalçın Bs)er, Sayfa
Duzenı Yönetmeni: Ali Atar * Temsilaler: ANKARA: Ahmet
Tan, IZMlR: Hikmet Çetinkaya, ADA.NA: Çetin Yigenoğlu
İç Polıtıka: Cetal Başlangıç, tstanbul Haberlerı Şenay Kalkan, Ekonomı: Meral Tamer, Dış Haberler:
ErguD Balcı, Kultur. Celal Üster, Eğitim Gcncay Şa)lan, Yurt Haberlerı: Necdet Dogan, Spor
Danışmanı: Abdulkadir Yucelmaa, Dızi Yazılar: Kertm Çalışkan, Araşurma: Şahin Alpay, Düzeltme:
Abdullab Yazıcı # Koordınatör: Ahmet Korulsan 0 Mali Işler. Erol Erkul 0 Muhasebe: Bulenl
Yfener 0 Bıitçe-Planlama: Sevei Osmaabcşeogiu £ Reklam: Ayşe Tonın O Idare: Huseyin Giirer 0
İşletme. Önder Çdik # Bilgi-Fşlem: Nail Inal # Personel: Sevgi BostancıogİD
Ba*an ve Yavarv Cumhun>« Maıbaacıhk ve Gazetecıhk T A Ş. Turkocagı Cad.
39/41 Cağaloğlu 34334 Isl PK 246 - Istanbul. Tel: 512 05 05 (20 hal), Tdex:
22246, Fax (i) 526 60 72 0 Bumlar Ankan: Zıya Gökalp BIv Inkılap S. No:
19/4, Tel: 133 II 41-47, Tel«. 42344, Fax: (4) 133 05 65 # Izmir H. Zıya BIv.
1352 S. 2'3 Tel- 13 12 30, Telec- 52359, Fax- (51) 19 53 60 # Adm: tnönO Cad.
119 S No 1 Kat I, Tel- 19 37 52 (4 hat), Telex 62155, Fax (71) 19 25 78
FRANSA
TAKVİM: 9 KASIM 1991 Irasak- 5.09 Guneş: 6.37 Ögle: 11.52 Ikindi: 14.34 Akşam: 16.59 Yatsı: 18.21
Yaşar Keıııal
onur doktoruStrasbourg însani Bilimler Üniversitesi, Yaşar
Kemal'e şeref doktoru unvanı verdi. Yaşar
Kemal, bir Fransız üniversitesinden son 30
yıldır şeref doktorluğu unvanı alan ilk Türk.
MİNE G.SAULNIER
PARİS — Strasbourg tnsani
Bilimler Üniversitesi, dün sa-
bah TSİ 1200*06 yapılan bir tö-
renle, Türk yazan Yaşar Ke-
mal'e Strasbourg Üniversitesi
Onur Doktoru (Docteur Hono-
ris Causa) unvanını verdi.
Söz konusu törende, Yaşar
Kemal'den başka Italyan yaza-
n aaudio Magris, Profesör
W Ufried Baraer ve Profesör Jo-
se Luis Messia da "evrensel kül-
türe katkılanndan" dolayı ay-
nı unvanla ödüllendirıldiler.
Strasbourg tnsani Bilimler
Üniversitesi'nde ve seçkin bir
davetli topluluğu önünde ger-
çekleşen ödül töreninde, Türki-
ye'nin Paris Bûyükelçisi Tansuğ
Bleda ve Strasbourg Başkons-
losu Özcan Davas hazır bulun-
dular. Onur doktorlanna dip-
lomaları verilirken yapılan ge-
leneksel övgü konuşmalannda,
YAŞAR KEMAL — Yapıtlan
23 dUe cevrildi.
Yaşar Kemal'in tanıtımını
Türkoloji Enstitüsü Başkam
Profesör Panl Dumont yaptı.
Yaşar Kemal, bir Fransız üni-
versitesinden son otuz yıldır
onur doktorluğu unvanını alan
ilk Türk. Profesör Paul Du-
mont, yirminci yüzyılın en
önemli Türk yazan olarak ta-
nmıladığı Yaşar Kemal'in, Türk
diline katkısı ve yerelden çıka-
rak evrenseli kucaklayan yara-
tıcılığını vurguladı.
Strasbourg, Fransa devlet
politikasında "Avrupalılıgı" sık
sık vurgulanan ve kente yerle-
şik Avrupa Konseyi dolayısıy-
la gerek bilimsel gerekse kültü-
rel etkinlikleri tüm Avrupa'ya
dönük yansımalar taşımasına
"özen" gösterilen bir merkez.
Strasbourg Üniversitesi'nin de
bu çerçeve içinde yüklendiği bir
"rnisyon" var. Doğu Avrupa-
daki son gelişmelerden sonra
genelinde güney ve özelınde
Türkiye, Avrupa kavramından
oldukça dışa ıtilmiş bulunuyor-
lar.
Yapıtlan 23 dile çevrilerek ev-
rensel ölçüde en çok tanınan
Türk yazarı olarak Yaşar Ke-
mal'in, Türkiye'nin az çok dış-
landığı böylesi bir ortamda
Strasbourg gibi "Avrupalı"bir
universite tarafmdan onur dok-
torluğuyla ödüllendirilmesi,
büyük önem taşıyor. Yaşar Ke-
mal, yabancı ülkelerle Türkiye
arasındaki kültürel ilişkilerde
geniş çoğunluğun üstünde fikir
birliğine vardığı bir "ortak de-
ğer". Bu açıdan bakıldığında,
Türkçe okutulan bazı Fransız
liselerinde Yaşar Kemal'in ya-
pıtlannın ders kitabı olarak ka-
bul edilmesi de önemli bir ge-
lişme. Bu tür gelişmeler, Avru-
pa'daki yeniden yapılanma içe-
risinde, Türkçenin ileriye dö-
nük yerini belirliyor.
Yaşar Kemal, 7 kasım per-
şembe günü Universite Sara-
yı'nda "Yöre ve Evrensellik"
konulu bir konferans verdi.
Strasbourg Üniversitesi'nin
düzenlediği onur doktorluğu
töreni, aynı kentte duzenlenen
"1991 Edebiyat Kavşağı" haf-
tası ile aynı günlere denk geti-
rildi. Uluslararası bir kültürel
etkinlik olan Strasbourg Edebi-
yat Kavşağı bu yü, Akdeniz ya-
zını teması içinde Güney ve Do-
ğu Avrupa yazarlanm bir ara-
ya getiriyor. Türkiye'den Yaşar
Kemal ve Ferit Edgü'nün çağ-
rıldığı Edebiyat Kavşağı günle-
rine Fransa'da yaşayan Türk ya-
zan Nedim Gürselve Fransa
Ulusal Araştırma Merkezi Türk
ve Balkan Antropoloji Bölümü
Müdürü Altan Gökalp de ka-
tıbyorlar.
Onur konukları Clandio
Magris, Joan Goytisolo, Yaşar
Kemal, Jose Saramango, Javi-
er Tomeo, Antonio L. Antunes,
Pierre Mertens ve Cees Noote-
boom olan Edebiyat Kavşağı
etkinliklerinde 1961 yılı Nobel
ödülü sahibi Yugoslav yazar
tvo Andriç ve Femando Pessoa
özel tartışmalarla anılıyor.
Bu çerçeve içerisinde, tvo
Andriç'in "Drina Üstünde Bir,
Köprü" adlı romanını sinema-
ya aktaran ünlü Yugoslav yö-
netmen Ernir Kusturica da
Strasbourg'da bulunuyor. Ede-
biyat Kavşağı günlerinde, Kus-
turica'nın bütün fılmlerini içe-
ren bir toplu gösteri yer ahyor.
Söz konusu etkinlikler çerçe-
vesinde, Yaşar Kemal konulu
bir forumda, Altan Gökalp, Fe-
rit Edgü ve Nedim Gürsel, ya-
zan anlattılar.
HASTANFJ.FR
Ölüm nedeninde
enfeksiyon 4. sırada
ADANA (AA) — Hastane
enfeksiyonlannın, yatarak teda-
vi gören hastalann ortalama
yüzde 10'unu tehdit ettiği ve
belli başlı ölüm nedenleri ara-
sında 4. sırada yer aldığı bil-
dirildi.
Çukurova Üniversitesi Tıp
Fakültesi Dekan Yardımcısı
Prof. Dr. tsmail Hakkı Dün-
dar, yaptığı açıklamada, hasta-
nelerde tedavi gören hastalann
bir bölümünün, yüzde 86 bak-
teri, yüzde 8 mantar, yüzde 5
viral ve parazitel, yuzde de di-
ğer nedenlerle enfekte olduğu-
nu ve bu rahatsızlıklardan ba-
zılannın ölümle sonuçlanabil-
diğini söyledi.
Hastane enfeksiyonlannın
oluşumunda, sosyal, fizik ve bi-
yolojik çevre koşullannın etki-
li olduğunu anlatan Prof. Dr.
Dündar, şu bilgileri verdi:
"ABD'de yapılan bir araştır-
mada, ber yü yatarak tedavi gö-
ren 37 milyon 700 bin hastanın,
yüzde 5.9'unun hastane enfek-
siyonuna maruz kaldıgı belir-
lendi. Yine enfeksiyona maruz
kalan hastalann 20 bininin
dogrudan, 60 bininin de dolaylı
olarak bu nedenle olduğü sap-
tandı. Bu veriler, hastane en-
feksiyonlannın, kalp-damar,
degişik kanser türleri ve beyin
kanamalanndan sonra, ölüm
nedenleri arasnda 4. sırada yer
aldığını gösteriyor."
Uygtüamalı eğitim hastanele-
rinde enfeksiyona daha sık rast-
landığmı bildiren Prof. Dr.
Dündar, "Hastane enfeksiyon-
lannın üçte biri alınacak basit
önlemlerle ortadan kaldınla-
bUir" dedi.
40'lıyıllanngözdesinemayıldızlarından Gene Tierneyöldü
lebessümü yakardı
GENE TIERNEY — Sinemanın en güzel kadınlanndan biriydi. "Laura" filmi ile sinema dönyasının ölümsüzleri
arasına katılan Gene Tierney, fırtınalı bir yaşam geçirdi. Ali Han ile ilişkisi onu çok yıprattı. 8 yıl nıhsal tedavi gördü.
ATtLLÂ DORSAY
Sinema oyuncusu Gene Tierney, ABD'nin
Huston kentinde öldü. 70 yaşında olan sanatçı-
nın ailesi, Tierney'in bir yıldır rahatsız olduğu-
nu bildirdiler.
Tiemey, sinemamn en guzel kadınlanndan bi-
riydi. Güzel çıkık elmaak kemikleri, iri yeşil göz-
leri, gizemli bir tebessümü vardı. 1920'de doğ-
muş, tiyatroda oynamış, Hollywood'un en büyük
"patron"lanndan Darryl F. Zanuck'un dikkati-
ni çekerek POX şirketiyle bir kontrat yapmıştı.
Hollywood'un en parlak yıllan olan 1940'lann
gözde yüdızlanndan biriydi. "Tütün Yolu". "Bd-
le Star", bir Joseph Von Sternberg filmi olan
"Shangai Gesture", ilk başanlı fılmleri arasınday-
dı. Doruğa çıktığı film ise Otto Prenıinger'in
"sofistike' kara-fılmi "Laura" oldu. Ve bu film-
de, çevresindeki herkesi güzelliğiyle büyüleyen,
ama sonunda öldürulen bir genç kadın rolüyle
ölmezleşti.
Tierney sonra "Kıskanç Kadın - Leave Her To
Heaven" adh renkli melodramla Oscar'a aday ol-
du. Somerset Maugbam uyarlaması "Şeytanın
Kurbanlan - The Razor's Edge", "Hayalet ve Ba-
yan Muir", "Demir Perde" gibi fılmler çevirdi.
Bu arada aynldığı kocası modacı Oleg Cassi-
ni'den sonra 1953'lerde Rita Ha>"worth'tan yeni
aynhmş olan ünlü Ali Han'la ilişkiye girdi. An-
cak ilk eşinden olan kızlarından birinin geri ze-
kâlı olması, Ali Han'ın onu birden yüzüstü bı-
rakması gibi olaylar, Gene Tierney'in duyarlı si-
nirlerini yıprattı.
Ve genç kadın, tam 8 yıl beyazperdeden uzak-
laşarak hastanelerde nıhsal tedavi gördü. O da
ünü, başanyı kolay taşıyamayan ve bunu yaşa-
mıyla değilse de sağlığıyla ödeyen Hollywood ün-
lülerinin arasına katılmıştı.
Gene Tierney, 1950'lerin ilk yansmda, hasta-
lığı henüz başlamadan önce yine birkaç ilginç
filmde rol aldı. Bunlann arasında "Korkusuz Ka-
dın" Danny Kaye'le birlikte "Yeryuzünde Cen-
net", "Kahraman KapUn - The Plymouth Ad-
venture", Clark Gabte'la birlikte "Bcni Asla Bı-
rakma", "Mısıriı Sinuhe - The Egyptian", "Dişi
Örümcek" gibi tur filmleri vardı. Ve Tierney, bu
tipik Hollywood mamullerine, gitgide olgunla-
şan güzelliği ve kişiliğiyle büyük katkıda bulun-
muştu. 8 yıllık aynlıktan sonra kameralann kar-
şısına geçtiğindeyse, yaşının ve hastalığının be-
lirtileri artık guzelliğini biraz zedelemişti.
Rol aldığı "Öneri ve Onay", "Zevk Peşinde",
"Tavanaraandaki Oyuncakbur" gibi fılmlerde ar-
tık ıkinci roller yükleniyordu. Zaman zaman
filmlerde ve TV dizilerinde küçuk roller alan sa-
natçı, 1979'da "Self Portrait" adh bir kitapta ya-
şam öyküsünü anlatmıştı. öldüğünde 70 yaşın-
daydı. Tierney,*kimi ülkelerde (örneğin Fransa-
da) güzelliği unutulmayan ve adına zaman zaman
sinemalarda veya TVde toplu gösteriler duzen-
lenen bir oyuncu olarak anıhyor.
Vîski, îskoçyada daha lezzetli
HAKAN AYGÜN
CRIEFF (İSKOÇYA) —
Long John, Black and White,
VVhite Horse, Ballantines,
Johny Walker...
Viski denildiğinde akla tskoç-
ya ve bu markalar gelir. Oysa
Birleşik Kralük'ın en önemli ih-
racat ürünü olan viskinin yüz-
lerce çeşidini bulmak olası ts-
koçya'da.
"Viskinin öyküsü"nü öğren-
mek için Edinburg ve Glas-
gow'u geride bırakıp tskoçya'-
nın kuzeyine uzanmak ge-
rekiyor.
Dağlarla çevrüi yemyeşil ova-
larda yol alarak ulaşıhyor Cri-
effe. Doğanın bir yandan vah-
şileşip, diğer yandan romantik-
leştiği bir orman kasabası Cri-
eff. Küçücük kasabanın şöhre-
ti, lskoçya'nın en eski viski im-
bikhanesi olan "dentnrret Dis-
tillery"den geliyor.
Glenturret, dünyada tanın-
mayan bir marka. özelliği, en
eski "Iskoç" olması. Çok sınırlı
miktarda üretilen Glenturret, yi-
ne çok az miktarda Fransa'ya
ihraç ediliyor. Yapımı bir sanat
olarak görülen viskinin hâlâ ge-
leneksel yöntemlerle üretildiği
imbikhanesi de "turistik mer-
kez"e dönüşmuş dunımda.
Beyaz barakaların her birin-
de, viski imal aşamalanndan bi-
ri gerçekleşiyor. Şimdiki sahibi
James FairHe, Glenturret'in yü-
da 150 bin turist çektiğini söy-
lüyor. Zaten, "Glenturret
tişörüeri" başta gelmek üzere
çeşitli turistik eşyalann satıldı-
LEZZET FARKI — Viskinin yapımında kullanılan arpa kadar
katılacak suyun özelliği, maltlaştırma, damıtma ve dinlendirme
de önemli. Viski, sanmtırak rengini hammaddesi arpadan de-
gil, tn az üç yıl bekletilmesi gereken fıçılardan ah>or. İskoç vis-
kisinin "lezzet farkı"m ise bilimsel olarak kimse açıklayamıyor.
Glenturret,
dünyada
tanınmayan bir
viski markası.
Özelliği, eneski
"İskoç" olması.
Glenturret, Fransa
dışında ihraç
edilmiyor.
Uzmanlara göre
yapımı bir sanat
olan viskinin hâlâ
geleneksel
yöntemlerle imal
edildiği
imbikhanesi de
' 'turistik merkez"e
ğ^ dükkânı ile 30 yıllık viskile-
rin bile denenebildiği bar daha
çok turistlere yönelik.
Glenturret, 1775'ten bu yana
aralıksız üretiliyor. Viskinin
bölgedeki geçmişi ise 18. yilzyıl
başlanna dayamyor. Bu tarih-
lerde Crieff'de beş imbikhane
olduğu samlryor. Ancak ayak-
ta kalabikneyi ve bir "marka
obnayı" başarabilen yalnızca
Glenturret.
Viski imalathanelerinin böl-
geyi mesken edinmesinin nede-
ni, ormanm içinden geçen Tur-
ret nehri. Viski üretimi için ge-
rekJi su, dağlardan akan kaynak
sulannın oluşturduğu bu nehir-
den sağlanıyor. Suyun özelliği,
viski için gerekli bütün özellik-
leri taşıması. Bu açıdan "Birle-
şik Kralhk'ın en iyisi" olarak ta-
mmlamyor.
Viskinin yapımında, kullanı-
lan arpa kadar, katılacak suyun
özelliği, maltlaştırma, damıtma
ve dinlendirme de önemli. Vis-
ki sanmtrak rengini hammadde-
si arpadan değil, en az üç yıl
bekletüdiği fıçılardan ahyor.
Viski yapımında ilk aşama,
arpanın "malt haline" getiril-
mesi. Arpanın iki ya da Uç gün
suda bekletilerek "çimlenmesi"
durumda.
sağlanıyor.
Çimlendirümiş arpa, "kaba"
bir şekilde öğütülüyor. Üçüncü
aşama ise öğütülmüş arpanın,
su katılarak "püre" hahne ge-
tirilmesi: Üç defa, 70 derece sı-
cakhğında degişik miktarlarda
su katıhyor. Her seferinde, ko-
nulan su bir saat kanştınldıktan
sonra geri çekiliyor. Sonuçta şe-
kerli bir sıvı elde ediliyor.
Dördüncü aşama, arpadan el-
de edilen sıvmın büyük fıçılara
aktanlarak mayalandınlması
oluyor. "Fermantasyon" ola-
rak tanımlanan bu süreç sonu-
cunda fıçıdaki sıvı iyice köpük-
leniyor. 48 saat bu dunımda
bekletilen sıvı, "alkoC'e dönü-
şüyor. Bu aşamada "bira kokn-
su"nu almak olası.
Damıtma, beşinci aşamayı
oluşturuyor. Devasa bakır im-
bikierde bir önceki aşamada el-
de edilen sıvı, buharlaşıncaya
kadar ısıtılıyor. Böylece alkol ile
suyun aynşması sağlamyor. So-
nuçta elde edilen saf alkole, çok
kuvvetü olduğu için biraz su ek-
leniyor. Elde edilen 64 derece-
lik viski, fıçılara doldunılarak
depoya kaldırüıyor. Damak
zevkini okşayacak hale gehnesi
için de bu fıçılarda üç yıl bekle-
tiliyor.
Viski, tek üründen yapıhrsa
"malt", degişik bölgelerin arpa-
ları karıştırılarak yapıhrsa
"Mended" olarak tanımlanıyor.
tskoçlann tercihi, viskinin iyi
mahsul arpadan "malt" olması.
Glenturret'de viskiyle Ugüi
tek bir sorunun yanıunı bulmak
olanaksız. tskoç viskilerini di-
ğerlerinden ayıran özellik nedir?
Bu sorunun yanıtı da, New
Scientist dergisindeki Dr. E. C.
Barton-VV'right imzalı ma-
kalede:
"Viskinin üretimi kuşkusuz
bir sanattır ve viskiyi bilimsel
yaklaşunlarla imal etmeye kal-
luşmanın başansızlıkla sonuçla-
nacağı ispatlannuştn*. tyi viski
yapımı için saptanmış bilimsel
yöntemler vardır. Ancak tskoç
viskisindeki farkh lezzet, kesin-
likle bir sırdır. Hiç kimse lskoç-
ya'nın dışında imal etmeyi ba-
şanunaz."
ÖSYS için
başvurular
• ANKARA (AA) — 1992
öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Merkezi Sınavı
için başvunılar 11 kasım
pazartesi günü başlayacak
ve 25 kasım pazartesi
akşamı saat 17.30'da sona
erecek. ÖSYM Başkam Dr.
Fethi Toker, ÖSYS'ye
başvurulann başlaması
dolayısıyla yaptığı
açıklamada, 1990 veya 1991
öğrenci seçme ve
yerleştirme sınavı birinci
basamak sınavını kazanmış
adaylardan sadece 1992
ikinci basamak sınavına
ginnek isteyenlerin de bu
süre içinde başvuruda
bulunmalan gerektiğini
bildirdi. 1992 öğrenci
Seçme ve Yerleştirme Sınavı
birinci basamağı 19 nisan
1992, ikinci basamağı ise 21
haziran 1992 tarihlerinde
yapılacak.
Piri Reis
denize açıhyor
• İZMİR (AA) — Dokuz
Eylül Üniversitesi Deniz
Bilimleri ve Teknolojisi
Enstitüsü'nün bilimsel
araştırma gemisi "Koca Piri
Reis" önümüzdeki gilnlerde
denize açılacak. Kasım ve
aralık aylannda Karadeniz,
Akdeniz, Marmara ve Ege
Denizi'nde yoğun bilimsel
ve sismik araştırmalar
yapacak olan Koca Piri
Reis'in gerçekleştireceği
araştırmalann bir
bölümüne Japon bilim
adamlannın da katılacağı
belirtildi. Deniz Bilimleri
Enstitüsü Müdürü Prof.
Dr. Orhan Uslu'dan alınan
bilgiye göre "Koca Piri
Reis" 10 kasımda,
TÜBtTAK'ın yürüttüp bir
proje çerçevesinde
Karadeniz'de 10 gün
sürecek sismik araştırma
seferine çıkacak.
Zeus Sunağı
için imza
• ANKARA (AA) —
Kültur Bakanhğı Basın ve
Halkla tlişkikr
Müşavirliği'nden yapılan
açıklamaya göre
bakanlıkça, Bergama-Zeus
Sunağı ile Troia
Hazinesi'nin iadesi
konusunda Milli Eğitim ''
Bakanhğı'mn yapdımlanyla
başlatılan imza kampanyası
sürüyor. Açıklamada, 28
ekim tarihine kadar
kampanya sonucu
öğrenciler, öğretmenler,
veülerden 218 bin 490 imza
toplandığı, kampanya ile
iade konusunda kamuoyu
ve basının bilinçlendirilerek
destek ohnalanmn
amaçlandığı kaydedildi.
Bodnını'da
batık geıııi
• BODRUM (AA) —
Bodmm-Yahkavak
açıklarında bir batık gemi
bulunduğu bildirildi.
Bodrum Sualtı Arkeoloji
Müzesi Müdürü Oğuz
Alpözen, müzenin dalgıçlan
tarafından bulunan batığın,
M.Ö. 1. yüzyıla ait büyük
bir ticaret gemisi
olduğunun sanıldığını
söyledi. Ote yandan
Türkiye'de gumşığına
çıkanlması için çauşma
yapılan tek batık olan Kaş-
Uluburun'daki geminin
1992 yılı sonunda tamamen
su yüzüne çıkanlarak
sergilenme aşamasına
geleceği belirtiliyor.
Bursa, ^Avrupa
şehrT
• BURSA (AA) — Avrupa
Konseyi Çevre Komisyonu
ve Avrupa ödülü Alt
Komisyon Başkam Fransız
Senatör Louis Jung,
'Avrupa Şehri' ödülü alan
Bursa'nın, Avrupa ile
Ortadoğu ülkeleri arasında
bir köprü olacağını beUrtti.
Osmanlı döneminde esen feminist rüzgâr1880-1920 yıllan arasında Istanbul'da
yayımlanan çeşitli kadın dergileri, bulundukları
dönemde kadınların 'hak' mücadelesini
yansıtıyor. Bu dergiler, Kadın Eserleri
Kütüphanesi'nde özgün bir yere sahip.
ZEYNEP UYSAL
"An yavrulanm, siz benüz
hayatı, erkelderi bilmiyorsunuz.
Onlann nazarında ha\al bir ke-
mandır. Daima çalınmak için
tellere muhtaçtır. O teller de ka-
dınlardır. Fakat o tellerin ber
biriyle sekiz on hava besteledik-
ten sonra değistirip yerine yenisi-
ni getirmek lazun. Zira aynı telin
nağmesi daima dinlenmez, bıkı-
lır. Yavrulanm, kocanın ne
demek olduğunu henüz anlaya-
mazsınız. Koca denilen şey insa-
nı kocatır. Eğer koca insanı
kocatmayıp inkişaf ettirseydi,
ona koca demezler, gonca derler-
di."
Ortaoyununa özgü benzet-
melerle süslü bu yakınma-öğüt,
Osmanlı dönemi kadın dergileri
içinde önemli bir yeri olan "Ka-
dınlar Dünyası" adlı derginin
"Mektubat" köşesınde yer ah-
yor.
Osmanlı döneminde. 1880'-
den 19201ı yıllara dek ardı
ardına çıkan 50"ye yakın kadın
dergisi, bugün, kadın ve kadın
araştırmalan üzerine Türkçe,
Osmanlıca ve yabana dıllerde
pek çok esen bünyesinde bann-
dıran Kadın Eserleri Kütüpha-
nesi'nde bulunuyor. Dergiler,
Osmanh'nm bitiş ve Türkiye'-
nin başlangıç devresini kapsa-
yan yüzyılın sosyal gelişimine
ışık tutması açısından önemli
birer belge nıtelığı taşıyor.
Kadın Eserleri Kütüpha-
nesi'nde gönüllü olarak çalışan
siyaset bilimci Serpil Çakır, ka-
dın dergilerinin ortaya çıkışı ile
ilgili olarak şövle dı>or:
"19. yy, toDİumun hareketlen-
meye başladığı bir yüzyıL
Osmanlı tmparatorluğu'nda
tanzimatla birlikte değişme ve
yenileşme hareketleri başlıyor.
Toplumsal yaşama da >ansıyan
bu değişimle beraber kadının ko-
numu da değişiyor. Yeni bir top-
lum yaratma düşüncesinde
kadınlar da görüşlerini anlatmak
istiyorlar. Nasıl bir toplıım ve
nasıl bir kadın istediklerini en
güzel biçimde dergilerde ifade
ediyorlar."
Çakır'ın Osmanlı Kadın Ha-
rekâtı ve Kadınlar Dünyası
konulu doktora tezınden de
dergılenn gelışimı ile ilgili çeşitli
bılgiler ediniyoruz. Toplumsal
yaşamda yer almak isteyen ka-
dınlar önce gazete ve dergilerin
kadın sayfalanna mektup yaz-
maya başlıyorlar. 1868'de
Terakki gazetesi bu tür mektup-
lar yayımlıyor. Bu yıllarda
kadınların en çok yakındıkian
konular arasmda çok kadınla
evlilik, vapurlarda kadınlara
ayrılan yerlenn kötülüğü, eği-
tımsizlik yer ahyor. 188O'de
kadına yönelik ilk yayınlar ara-
sında bulunan Aıle Dergisi,
Şemsettin Sami tarafından ya-
yımlanıyor Ancak dergi birkaç
sayı sonra kapanıyor. Hanım-
lar. tnsaniyet, Şükufezar gibi
dergıler bu dönemde ardı ardına
yayımlanıyor. 1895'te "'Hanım-
lara Mahsus Gazete" adlı bır
dergi cıkıyor. 1906'ya dek ya-
yımlanan bu derginin tüm
kadrosu kadınlardan oluşuyor.
Mehasın, ilk renkli ve resimli
dergi olarak yayımlanıyor.
1913'te yine yoğun bır artış
oluyor. 1913-21 yıllan arasında
ilk feminist dergi sayılabilecek
Kadınlar Dünyası çıkıyor. Bu anket düzenliyor.
derginin de sahıbı ve tüm yazar "Bütün >alidelere, hemşirele-
kadrosu kadın. Güzel Prenses. re, muallime ve mürebbiyelere,
Kadmlık, Siyanet. Seyyale, Ka- g
eD
Ç kızlarımıza ve hanımlanmı-
dınhk Hayatı, tnci. Sus, Hanım, za soruyoruz: Görücölükle mi,
Kadın Yazılan 19201ı yıllara görüşücülükle mi evlenmeye ta-
dek ardı ardına yayımlanan ka- rafdarsımz?"
dın dergileri. Bunlann arasında Derginin evlılikle ılgılı öğüt-
ler veren "Bir Zevce tçin En1920'lerde yayımlanan ikı tane-
si içerik açısından zengin ve
ılgınç.
Cumhuriyet dönemıne gelin-
dıkçe dergılerin gelıştiği, ciddi-
leştiği görülüyor. Pek çok
aydın kadın dergılere yazmaya
başhyor. Peki konulanna de-
ğindiğimiz bu dergilerde neler
söylüyorlar kadınlar?
Örneğin evlıhk şüphesiz bü-
yük bir yer tutuyor bu dergiler-
de. Süs dergisi Görücülük mü?
Görüşücülük mü? adıyla bır sü-
tun düzenliyor. Dergi bugün
bile geçerlıliğıni kaybetmemiş
olan göriicü usulü evliliğe alter-
natif anyor bu sütunlarda ve bır
veren
Büyük Tehlike" adlı bir başka
yazısında ise hanımlara, zevce-
lerinı ellerinden alacak tek tehli-
kenin mesud, neşeli rakibeler
olduğu soylenerek güleryüzlü
olmalan öğütleniyor.
Kadın dergilerinin dığer
önemli konulan arasında femi-
nizm ve siyaset yer ahyor.
Feminist bır dergı olarak ta-
nımlanan Kadınlar Dünyası.
feminizmin anlamını ve bekJen-
tılennı jöyle açıklıyor: "Kadın
hayata kavuşacaktır. Kadın bir
erkeğin olduğu gibi bir aile kadı-
nı olabilmekle beraber, bir işçi,
bir müheodis, bir nazır, bir dok-
tor. bir mebus olabilecektir."