Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 KASIM 1991 KULTÜR-SANAT CUMHURÎYET/9
ÖDÜL
Haldiın Taner Oykü Odülü
• tSTANBUL (UBA) — Düşün ve sanat adamı Haldun
Taner'in anısına Milliyet gazetesince oluştunılan "Haldun
Taner öykü Ödülu"nün altıncısı verilecek. Milliyet
gazetesince düzenlenen "Haldun Taner öykü ödülü"ne
katılım süresi başladı. Milliyet gazetesinden yapılan
acıklamaya göre ödüle aday olmak isteyen öykücülerin 31
Aralık 1991 günü akşamına kadar yayımlanmış ya da
yayımlanmamış üç kısa öykü ile başvunı yapmalan
gerekiyor. Oktay Akbal, Orhan Duru, Prof. Dr. Selçuk
Erez, Selim Üeri, Prof. Dr. Emre Kongar, Ahmet Oktay,
Prof. Dr. Şara Sayın, Demet Taner ve Prof. Dr. Tahsin
Yücel'den oluşan seçici kurul, ödül sonuçlannı 16 Mart
1991 günü açıklayacak. ödül kazanan öykücülere
ödülleri aynı gün dağıtılacak. ödül tutan 3 milyon lira
olarak saptanan "Haldun Taner öykü ödülü"ne başvuru
adresi ise şöyle: Idare ve Organizasyon Servisi Haldun
Taner Ödülü Sekreterliği, Milliyet Gazetesi Cağaloğlu-
Istanbul
MÜZİK
Tenor Imanov Istanbul'da
• Kültür Servisi —
Azerbaycanlı ünlü tenor
Lütnyar Muslimoğlu
Imanov,
bugıin 19.00'da
Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nda bir resital
verecek. lmanov'a,
piyanoda Zohrap
Adıgüzelzade eşlik
edecek. îmanov, "Rus
Bestecileri ve Popüler
Halk Dansları" başlıklı
resitalinde aralarında
Çaykovski ve
Rahmaninov'un da
bulunduğu ünlü ,
bestecilerin yapıtlarından f
aryalar okuyacak. Halen P,
Istanbul Devlet iı«
Operası'nca sahnelenen Saygun'un "Kerem" operasında
başrolü üstlenen Imanov, 1958'de SSCB'de Devlet
Sanatçısı seçildi.
SERGI
• Kültür Servisi — Kaan Can Bircan'ın "Enannatum"
adını verdiği heykel sergisi Töbank Sanat Galerisi'nde açıldı.
Geçen yıl Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
Heykel Bölümu'nden mezun olan Bircan, bu ilk sergisinin
çalışmalannı Nevşehir'de, Avanos'ta gerçekleştirdi.
Malzeme olarak Kapadokya yöresinin taşını ve çanak
yapımında kullanılan doğal süzgü kili kulJandı. Bircan'ın
sergisinde 12 yazıt, üç kabartma ve bir yontu bulunuyor.
Sergideki yapıtlar Sümer uygarlığında Tannlara adanan
heykellerle ilgili. Bircan'ın yapıtları 22 kasım gününe dek
görülebilir.
ARMAGAN FUARI
Resim en güzel hediye
• Kültür Servisi — Bu yıl llîcisi düzenlenen 'Armağan
Fuan'nda çağdaş Türk ressamlannın yapıtlannın
sergilendiği bir stand bulunuyor; Resim En Güzel
Armağandır' sloganıyla Romans Ajans Sanat Yaptınm
tarafından sergilenen resimler arasında Ali Candaş, Alp
Bartu, Atilla Aktürk.Bahattin Bozdoğan, Bahattin
Odabaşı, Birsel Gürbuz, Ekrem Kahraman, Erol Bilgin,
Gönül Şen, Ibrahim Çiftçioğlu, Mevlüt Akyıldız, Nilgün
Irmikçi, Sabahattin Şen, Tülin Demiray, Vural Yıldınm,
Dalya Anter ve Efsun Ergüven'in calışmalan bulunuyor.
Fuarda ilgi çeken eşyalardan biri de Turel Reklamcılık
Tanıtım Şirketi'nin standlannda sergilenen, Türkiye'de ilk
kez yapılmış 'Piramit Saat'.
Bilsak'tanîstanbul'aFındıkh'da, Fransız mutfağtnın
Bilsak zarafetiyle buluştuğu
öğle ve akşam saatleri lstanbul'unda...
Bir tarafta Kızkulesi,
bir tarafta Sarayburnu,
içkinizi ya da kahvenizi yudumlayarak,
bir akşamüstü lstanbul'unda...
Ve şimdi de
kapalı salonlarıyla...
Otoparkı ve ulaşım kolaylıgıyla,
hemen yanıbaşınızda...
Uygun fiyatları, seçkin müziği,
leziz öğle ve akşam yemekleri,
temiz ve özenli servisiyle,
özlediğiniz bir buluşma yeri...
BİLSAK FINDIKLI
Cafe-'Bar-^estaurant
Mimar Sınan Üniversitesi Yaıu-Denız Tıcaret Odaa-Fındıkh
Rez 152 38 6&-152 01 30
Y I L D I Z Û N İ V E R 8 İ T E 8 İ
ÜNİVE.pSİTELİLER
M Ü Z İ K
YARIŞMASI
4a m u p L A m
l K K E Z
V İ T A M İ N
A K B A B A
_ıOUMHUR ATALAY / SELÇUK BAŞAR
EROL EVGtN / MELİH KİBAR / ORHAN KAHYAOĞLU
SİNA KOLOĞLU / İZ2ET ÖZ / ÖZKAN UĞUR
ŞAFAK KARAMAN 4 BERRAK KUŞ
F İ N A L D E Y A H I 8 A C A K O H U P L A R
RED HOT / SÖZCÜKLERİN İÇİNOE
BAD LUCK / NEVEB SURRENDER
ALMİUA / İNANMIYORUM
ŞAHMAT / MORATORIUM VVOMAN
BLACK L1ON / I VVONDER IT ,. ?
AYSUN TİMURCAN / MİHO
DEVRİM ÖZONUR / S6N
DlNLENCe / AKŞAMÜ5T0NE DOGRU
Hl-CAZZ / LONELY NIGHTS
HAKAN OZER VE GRUBU / HİÇ DÜŞÜNMEZSİN
CASH / NO MAGIC KEY
ACİL VAK-A / FIHTINA
PL6XUS / NOT FOR YCXJ
DOMİNANT / KNOCK KNOCK KNOCKING ON A HEAVENS
AMA2ING / SOUND OF MY BROKEN HEART
2 K A S I M 1 9 9 1
CUMARTESİ SAAT 13:30
YENİKAPI HÛRRİYET GÖSTERİ MERKEZİ
BLETLER1S OOOTL
VIIDIZ UNlVERSITfcS! KULTUB 8ASIN VE DIŞ İLİŞKILER BA9KANUĞI Vt
HUBRIVET OOSTERI MERKEZİ OİŞESINDEN
Gidriz Sururi beş yıl sonrayeni oyunu Uyatrocu' üe Karaca Tıyatrv'da
Tîyatro, yaşamın keııdisi'Tiyatrocunun şöhreti ilk
önce kulisinden başlar. Önce
teknisyenin, çaycm, kahvecin
sana inanacak, saygı duyacak
ki ardmdan arkadaşların
duysun saygıyı, sonra da
seyircin duysun. Bugün de
inanırım, oyuncu kariyerini
kuliste yapmaya başlar.'
FATMAORAN
Gözleri iri ve aynk birbirinden.
1957'den beri aynı göz makyajım kulla-
nıyor, değiştirmeden. Elmacık kemikle-
ri çıkık, cenesi küçük ve çukur. Aile işa-
reti kemerli, minkâri bir burnu var. Saç-
lan omuzlanna değiyor; ortadan ayrıl-
mış, düz ve kaküllü. Boyu 1.61.5. Her-
kes 1.68 sanıyor. Tiyatro çevresinin uzun
boylulanndan sayüıyor, uzun topuk giy-
mediği halde. Sahnede daha uzun gös-
teriyor; bunu uzun bacaklanna borçlu,
bir de uzun boynuna. Siyah, bej, sarı,
vişne çürüğü yakışan renkleri. Kirnbilir
kaç rol çalıştı, bebekliğinden beri bıkma-
dan kendini seyrettiği çevresi siyah, kö-
şelerinde kuş resimleri olan ailesinden
kalma büyük boy Venedik aynasının kar-
şısında?
Türkiye'nin ilk tenorlanndan Lütfnl-
lah Sururi'yle ilk Turk operet sanatçıla-
nndan Suzan Liıtfullah'ın kızlan. Tiyat-
ro sanatçılan yetiştirmiş bir ailenin son
kuşağı. Kırk sekiz yıllık bir tiyatro geç-
mişi olan bir tiyatrocu: Gülriz Surnri...
Ve yirmi yedi yıl sonra yeniden Kara-
ca Tıyatro'da "tiyatro mutfagmı seyirdye
göstennek amaayta" yazdığı Tiyatrocu'
adlı iki perdeük oyunuyla dün akşam
perdesini açtı Gülriz Sururi Adından da
anlaşıldığı gibi tiyatro çevresinde geçen
bir oyun bu. Bir kadırun; Sevgj'nin ya-
şamından üç aylık bir kesit de diyebili-
riz. Bir tür tiyatronun kulisi, bir oyunun
nasıl hayat bulduğu, sanatçının günlük
yaşamı; gülerken ağladığı, ağlarken gül-
düğü 'an'lar var bu oyunda...
Yirmi yedi yıl önce, evet; 1964 yılında
Gülriz Surnri'yle Engin Cezzar, Haldun
Taner'in Keşanlı Ali Destanı'nı gerçek-
leştirmişlerdi Karaca Tıyatro'da. Kapalı
gişe oynamışlardı hep ve basınm bugü-
ne kadar en çok değindiği bir tiyatro ola-
yıydı, Keşanlı.
Ama Keşanh'dan çok daha öncesi var,
Gülriz Sururi'nin Karaca Tiyatro serü-
veninin: İlk kez 1954 yılında Ednan Bey
Duymasın adlı oyunda oynamış Karaca
Tiyatro'da, gunde on beş liradan ayda
dört yüz elli lira ayhkla. O zaman Nişan-
taşı'nda bir apartman dairesinin kirası
yetmiş beş liraymış. 54'ten 56'ya kadar
Muammer Karaca"yla bu salonda sah-
ne paylaşmış Gülriz Sururi. "Tiyatro ala-
nında bir yere varabilmişsem eğer bun-
da Mnammer Beyie çahşügım bu üç yı-
hn ÖBemli payı vardır. Kuşkusuz safane
onua yanında vardım. Kar-
raflıydı, ama olsun."
Sonra Dormen'li yıllar. 64'te Engin
Cezzarla birlikte lcurduklan kendi tiyat-
rolannda, Turk tiyatrosuna kazandıtdık-
lan birbirinden değerli nice oyun: Ak-
hn Yohı, Teneke, Palto, Hint Kumaşı,
Karban, Ittihat ve TerakkL Sokak Kızı
trma, Direkler Arasında, Zilli Zarife,
Hair, Uzun tnce Bir Yol, Kaldınm Ser-
çesi, Kabare, Halide. Tiyatroseverlerin
beğemsıni kazanmış daha nice oyun.
Ödenekli tiyatrolarm bile zor sahneleye-
ceği bu ovunlan unutmak mümkiin mü?
Evet, olağanüstü büyük prodüksiyon-
lan biraz da Don Kişot'vari girışimleriyle
sunmuş bu iki gözüpek kişiden biri; Gül-
riz Sururi, özel tıyatrolara verilen 1.7 mil-
yarlık devlet yardımının yirmi üçü pro-
fesyonel, kırk iki topluluğa dağıtıldığı şu
günlerde oyuncusu, idarecisi ve teknik
ekibi yirmi beş kişiden oluşan kadrosuy-
lann oynayacagı dogru düzgün bir salon
diyebilecegimiz eski Ses Tıyatrosu'>ia H-
hamra Tiyatrosu vardı."
Yine de hazin bir şey, diyorum. Elli
dörtten bu yana otuz küsur yıl geçmiş,
"Aman efendim, o zantaniar Karaca'yla
Elhamra vardı" derken bunun yanında
otuz tane salon sayamıyomz.
"Bırakın otuz taoeyi" diyor Gülriz
Harunı, "hd tane bile ekJenmemiş. Çok
Peki, Karaca Tiyatro'yu yeniden keş-
fetmeniz naal oldu?
"82 yılında Kaldınm Serçesi'ni oyna-
rnaya karar verdiğimde salon aramaya
çıktım ve o zaman geldim gördüm ki bu-
rası Sular tdaresi'nin yemekhanesi: Sah-
neye yemek masalan dizilmiş, perde
kalkmış, koltukların yerinde sıralar var,
fuaye mutfak olmuş. Bu çok acı bir şey
dedim ve gittim bütün gerekli mercilere
tiyatro' yaşadığmı söylüyor sonra ve de-
vam ediyor: "Büiyorsunuz, oyunun kab-
ramanı Sevgi de benim gibi bir tiyatro-
cu. Oyunun bir yerinde Sevgi'ye, 'Seni
seviyonım' diyor, hayatını allak bnllak
eden genç yönetmen. Sevgi, 'Tıpkı tiyatro
gibi' diyor. 'Hayır' diyor yönetmen, 'ger-
çeğin ta kendisi!
Elbette, elbette anlatıyorsunuz, diyo-
rum. Gülriz Sururi'nin seyircisiyle ku-
caklaştığı an geride kaldı... Oyun, selam,
alkışlar ve kuliste 'naalrtım' sorusu. Aca-
ba Gölriz Hanım da sorar mı dersiniz,
her oyundan sonr" bu soruyu? Gülüyor,
alabildiğine içten, alabildiğine duyarlı.
'Sorarun' diyor, "Babam da sorardı.
'Nasıldım' sözcüfünün albnda çok şey-
ler gizüdir. Çünkü tiyatrocu gosterişci Id-
şidir eninde sonunda. Meslegini
'seyredilerek' sürdüren herkes için böy-
ledir bu. Cevabuu yürek carpınbsyla
Gülriz Sururi, beş yıl aradan sonra Karaca Tiyatro'dan izleyicisini selamladı. (Fotoğraf: MUHARREM AYDIN)
şımdaki oyuncuya saygıyı onun yanında
Mnammer Beyie bu iş tek ta-
la tüm ödenekli tiyatrolarm yanı sıra tek
odeneksiz tiyatro olarak, 'tek başına'
perdesini açmanın gururunu taşıyor. Ne-
den mi, yardım alamamış? Yirmi dokuz
yıllık tiyatrosu, değerlendirme kurulu ta-
rafından 'aırjatör' tiyatro diye smıflan-
dırılmış da ondan. Pes. Başka ne denir?
"O zaman nasddı Karaca Tiyatro?"
diye soruyorum Gülriz Sururi'ye. Muam-
mer Karaca'nın o zaman çok önemli bir
ışi gerçekleştirdiğini söylüyor: "Adnan
Menderes'ten büyük yardmılar görmüş-
tü, dışandan gümrüksöz birtakun tiyatro
malzemeleri geürtme şansı oimnştu ama
yaptıgı iş yine de fevkelade önemliydi.
Çünkü tiyatrodan kazandıgıyla, hatta
daha faziasım borçlanarak îstanbul'a
böyle gizd bir tiyatro binası armagan et-
mişti. Çıinku o güae kadar özel tiyatro-
rica ettim. Hiç kimse sesimi duymadı.
Günde bir saat memurlara yemek ver-
mek için bir tiyatro salonu nasü harca-
nabilirdi? Fakat yıllar sonra Sular 1da-
resi oradan taşınınca konuyu yeniden
gündeme getirdim ve devrin belediye
başkam Dalan'la göruşerek kendi adıma
bvrayı restore ve dekore edip kullanmak
üzere bir anlaşma yaptım, ama Sayın
Dalan sözünde durmadı. Benim de iki
yıllık emeğim hiçe sayıldıl'
Ama yine de siz kazandımz sonuçta?
"Sonuç, tuhaftır. Ben sonucun böyle
olması için hiçbir emek sarf etmedim.
Tesadüfler böyle getirdi, böyle oldu."
Beş yıl sonra yeniden tiyatro makya-
jına başlayacaksımz" diyorum. "Çok
•oş, ben banu seviyoram" diyor.
'Tiyatro' yapugı zaman yirmi dört saat
bekiedigim bir sorudur benim de, 'Na-
sıldım?'
Ve son olarak üyatrocu'nun şöhreti-
nin ne seyicisinden ne basının tutmasm-
dan ne de iyi oynamasından başiadığını
söylüyor Gülriz Sururi. "Tiyatrocunan
şöhreti ilk önce kuUsinden başlar" diyor.
"Önce teknteyenin, çaycm, kvhvecia sa-
na inanacak, saygı duyacak ki ardından
arkadaşlarm duysun saygıyı, sonra da se-
yircin du^şun, Bogün de inanmm, oyun-
cu, kariyerini kuliste yapmaya başlar."
Evet, Karaca Tiyatro'da 'tiyatrocu'la-
n alkışlarken yönetmeni, asistanı, yaza-
n, müzisyeni, dekorcuyu, kostümcüyü,
sahne makinistini, ışıkçıyı, suflörü, teş-
rifatçıyı ve gişe görevlisini, binde bir se-
yircinin akhna gelen bu 'kahraman'ları
da unutmayınız lütfen...
'ösmanlılanda Ölçü ve Tartılar*sergisi 14 arulığa dek sürüyor
Arpa taneciğinden dirhemeOsmanlılarda Ölçü ve Tartılar adlı sergi
Türk ve Islam Eserleri Müzesi'nde 14 aralığa
dek sürüyor. Ferit Edgü, "Serginin başlığı
her ne kadar 'Osmanlılarda Ölçü ve Tartılar'
ise de çok daha öncesinin, Selçuklu
döneminin dirhemleri serginin ağırlıkh
noktasını oluşturuyor" diyor.
FERİT EDGÜ
Bir sergi. Nedir bu sergi? Ya
bize estetik bir heyecan verecek
ya da bilgi. Ama öyle sergüer
vardır ki bilgi ile estetiği bir ara-
da sunabilir. Türk ve Islam
Eserleri Müzesi'ndeki "Osman-
lılarda Ölçü ve Tartılar" sergi-
si işte bunlardan biri. Başlığı
dolayısıyla didaktik bir sergiyi
göreceğinizi düşünüyorsunuz.
Dirhemler, teraziler, uzunluk
ölçükri... Bu uzun ve yakın geç-
mişten gelen nesnelere baktığı-
nızda bunlann yalnız işlevsel ni-
teliği olan birer nesne olmadığı-
m aynmsıyorsunuz. Üzerlerin-
de dönemlerinin tuğrasını, dam-
galarıru taşıdıklan için değil.
Zamanın bu nesneler üzerinde-
ki derin izleri de değil. Hiç de-
ğilse yalnızca bunlar değil.
Sanatla zenaatın arasında he-
nüz kesin aynmın var olmadığı
dönemlere ait bu nesnelerin her
biri dönemlerinin maden sana-
tının özelliklerini taşıyor.
Maden sanaü bütün dünyada
talihsiz bir sanatür. Çünkü bir
dönemden kalan maden işçiliği-
nin ürünleri, bir sonraki dönem-
de eritilerek başka amaçlarda
kullanılmıştır. Böylece pişmiş
toprak, seramik, çini, hatta cam
sanatıyla karşılaştınldığında
dşten günümüze kalan ma-
den sanatı örnekleri pek azdır.
Serginin başlığı, her ne kadar
(Osmanlılarda ölçü ve Tartılar'
ise de çok daha öncesinin, Sel-
çuklu döneminin dirhemleri ser-
ginin ağırlık noktasını oluşturu-
yor. Zira Osmanh mülkünde
yüzydlar boyunca aynı tartı ve
ölçü birimlerini kuliandığı için
olsa gerek Selçuklu dirhemleri
kullanagelmiştir. Bunda belki
Selçuklu dirhemlerinin maden
sanatının olağanüstü örneklerini
oluşturmasının da payı olsa ge-
rek. Selçuklular yalnızca tam
ayannda bronz dirhem dök-
mekle yetinrniyor, bu dirhemleri
kendi estetik anlayışlanna göre
beziyorlardı da. Böylece sanat-
la zenaat, buğdayı, pirinci, da-
nyı, yağı, balı, peyniri ve zeyti-
ni tartan dirhemde birleşiyordu.
Yazuna başlarken bilgi veren
sergiler dedim. İşte bu sergiden
öğrendiklerim: "Dirhemin esa-
sının arpa tanecigi olduğu ve
Ortacag'da Mısu-'da 60 adet ka-
buldan soyulmuş orta boy arpa
tanesinin bir dirhem olarak ka-
bul ediMigi..." lslam dünyasm-
da kullamlan diğer ağırlık biri-
mi Miskal'in karşılığmın hardal
tohumu olduğu ve 6000 hardal
tohumunun bir miskali oluştur-
duğunu...
Tarü ve ölçü, kuşkusuz birer
Cüneyt Ölçer koleksiyonundan çıkma 'Bakkal Terazisi.'
uygarlık birimidir aym zaman-
da. Ve sürekü olarak bir kültür-
den öbürüne geçmiş, küçük de-
gişikliklerle ortak ağırbk ve
uzunluk birimleri oluşmuştur.
ölçü sisteminin dünya çaptnda
standartlaşması ise 1769 Fran-
sız Devrimi'nden sonra gerçek-
leşme aşamasına girmiştir.
Sultan II. Mehmed dönemin-
den cumhuriyetin başlangıana
değirj kullanılan ağırlık ve uzun-
luk ölçüleri kuşkusuz yalnızca
bronz dirhemlerden oluşmuyor.
Hacim ölcekleri, teraziler, kan-
tarlar, uzunluk birimleriyle sü-
rüyor. Postane terazileri, kefe-
li teraziler, kantarlar, sarraf te-
razileri, bu hem bilgi veren hem
de sanatsal bir heyecan yaratan
sergide yerlerini almış bulunu-
yor.
Günlük kullamm nesnelerinin
çağlar içinde geçirdiği evreleri,
el işçiliginin, ahşapta, madende,
seramikte, dokumada, camda,
taşta yarattığı yapıtlardan değil
sergi düzenlemeleri, başlı başı-
na müzelerin >araûldığı bir dün-
yada çok şükür bu bilince sahip
koleksiyonculanmız var da he-
nüz müzeler değilse de böyiesi
sergüer gerçekleştirilebUiyor.
Bu sergi rahmetli dostum bü-
yük nümismat Cüneyt Ölçer'in
koleksiyonu olmasaydı gerçek-
leştiıilemezdi. Koleksiyonculu-
ğun, gerçek koleksiyonculuğun
anlamı burada yatar. Sıradan
hiç kimsenin Uzerinde durmadı-
ğı, burun kıvuıp geçtiği nesne-
leri sevmek, toplamak, sonra
bir dönemi, o dönemin bir ya-
nını aydmlatmak için sergilerle,
yayınlarla başkalanna sunmak.
Bugün satın aldığı bir yapıtı ya-
nn ne kadar prim yapar diye
düşünmemek. Bu tür gerçek ko-
leksiyonculuktur bizlere böyie-
si sergileri izlemek olanağı ve-
ren.
Son bir söz daha: Bu tür ti-
cari olmayan sergilerin gerçek-
leşmesini, bir yandan koleksi-
yonculara borçluysak, öte yan-
dan bunlann sergüenmesi, ka-
taloglarının yayımlanması için
maii destek sağlayan kunıluşla-
ra borçluyuz. Bugün yalnız Tür-
kiye gibi bütçesinden kültüre en
düşük pay aynlan ulkelerde de-
ğil, bütüa dünyada, en küçü-
ğünden en görkemlisine değin,
hemen tüm sergiler özel kunı-
luşlann desteğiyle gerçekleşebi-
üyor. özel kuruluşlarda uyan-
maya başlayan bu bilincin yay-
gmlık kazanmaya başlaması
umut verici bir durum. Osman-
lılarda ölçü ve Tartılar Sergisi
gerek sergileme, gerek katalog
çalışmalanyla dört dörtlük bir
sergi. Bu serginin gercekleşme-
si için parasal desteği veren Os-
manlı Bankaa'nı da gecmişe bir
dirhem, bir terazi toplayarak da
sahip çıkılabifcceğini bizlere öğ-
reten koleksiyonculanmızm tü-
münü kutlanm.
İANATKULISI
45 milyon lîralık
hoşaf kaşığı
Hafta sonu düzenlenen müzayedeler anti-
ka eser meraklılarını bir araya getiriyor. Ge-
çen pazar MaçkaMezat AŞ'nin The Marma-
ra Oteli Opera Salonu'nda düzenlediği müza-
yedede gözler, satışa sunulan eserleri dikkatle
izledi.
Halil Paşa'mn "Çiçek Toplayan Kız"ı,
16 yüzyıla ait osmanh tombak miğfer,
Nazmi Ziya'nın "Istanbul'dan" adh tablosu,
Feyhaman Duran'ın "Bağdat Köşkü Içi" mü-
zayedenin gözde eserleriydi. Müzayedenin
"mütevazı" eserleri devardı. Bu eserlerden bi-
ri, ahcısına 4.5 milyon liraya ulaşan "hoşaf
kaşığı" oldu. Bu hoşaf kaşığı "sıradan" bir
hoşaf kaşığı degildi. Saplanmercan ve savat-
hydı. Osmanh işçiliginin ender örneklerin-
dendi. Kaşığmaçıhş fiyaüise 1 milyon 500 bin
liraydı.
'Kârsız müessesenin
patronu'
Tiyatro veTV Yazarlan Derneği üyeleri ge-
çen pazartesi günü derneğin Yıldız Sarayı'n-
daki binasında yeni yönetim kurulu üyeleri-
ni belirlemek içintoplandılar. Demek Başka-
nı Recep Bilginer, Genel SekreterTuncer Cü-
cenoğlu, Refık Erduran, Haşmet Zeybek, Bil-
gesu Erenus, Tank Buğra, Sabahattin Kudret
Aksal, Lütfi Ay, Dinçer Sümer toplantıyı iz-
leyenler arasındaydı. Toplanüya Aziz Nesin
başkanhk etti. Yönetim kurulu cahşmarapo-
ru ve denetçiler kurulu raporunun görüşül-
mesinden sonra sıra sorunlann dinlenmesi-
ne geldi. Dinçer Sümer, Ankara'daki bazı
üyelerin, başkan Recep Bilginer'i "derneğin
patronu", Genel Sekreter Tuncer Cücenoğlui
nu da "tezgâhtar" olarak gördüklerini aktar-
dı. Yanıt sırası kendisine gelen Bilginer,
"patron-tezgâhtar" konununu şöyle yorum-
ladı: "Bu derneğin beş kurucusundan biri-
yim. 1966'dan beri personeli ve parası olma-
yan dernegi bugüne dek getirdik. Evet, bu
patronluğu kabulleniyorum. Kârsız bir mü-
essesenin patronuyum ben" dedi.
AJtın Kitap
Ödülleri
• Kültür Servisi — 'Altın
Kitap ödülleri'ni alan
yazarlar belü oldu. Geçen
yıl verihneye başlayan
ödüller bu yü üç dalda
verildi. 'Altın Kitap ödülü'
| ona yakın kitap yazmış bir
bilim adamı olan ve
'Kişilik' adh kitabı 11.
baskısına ulaşan Prof. Dr.
özcan Köknal'a verildi.
"Çocuk've Gençhk
Kitapları" dahnda ise yazar
Ipek Ongun ödüle layık
gönildü. Bu yılın "Altın
Kitap Şükran ödülü'nü ise
eleştirmen ve gazeteci
Doğan Hızlan aldı.
Van Gogh
hırsızları
• AMSTERDAM (AA) —
Hollanda'da 20 Van Gogh
tablosunu çalma
teşebbUsunde bulunan 4
kişi, 5 yıla kadar hapis
cezasına çarptınldı. Vincent
Van Gogh Ulusal
Müzesi'nde, 14 nisan
tarihinde girişilen soygun
teşebbüsü sırasında sanıklar
arasında bulunan koruma
görevlisi, müzenin alarm
sistemini etkisiz hale
getirmiş ve soygunculann
içeriye girmesini sağlarmştı.
Hollanda'nın en büyük
sanat eseri hırsızhğı olarak
bilinen olay çok kısa
surmüş ve soyguncular
kaçtıktan bir saat sonra
yakalanmışlardı.
• Kültür Servisi —
Ortaköy Kultür
Merkezi'nde bugün
'Uzlaşma' filmiyle ilgili bir
açıkoturum düzenleniyor.
17.30'da başlayacak olan
açıkoturumda seyircilerin
sorulannı filmin yönetmeni
Oğuzhan Tercan, yapımcı
ve senaristi Sabahattin
Çetin, oyuncular Halil
Ergün, Berhan Şimşek ve
Reis Çelik cevaplayacaklar.
Bu açıkoturumda
Istanbul'da altı haftadır
gösterimde olan filmin
seyircileri gündemi
beürleyecekler.
'Ifer Demir
Gök Bakır'
• tSTANBUL (tÜHA) —
Yaşar Kemal'in aym adlı
romanından sinemaya
aktanlan "Yer Demir Gök
Bakır" 7-8 kasım
tarihlerinde Fransız Kültür
Merkezi'nde gösterilecek.
Doğu Anadolu'nun kış
manzaraları içinde, ahali
tarafından ermiş ohnaya
zorlanan bir adamrn
öyküsü olan filmin
başrollerini Rutkay Aziz,
Macide Tanır ve Yavuzer
Çetinkaya paylaşıyor. Zülffi
Livaneli'nin yönettiği fihn
1987 yıhnda Cannes Fihn
Festivali'nde de gösterildi.
AnatoliaVla
müzik
• Kültür Servisi —
Anatolia Art Sanat
Galerisi'nin düzenlediği
'cumartesi etkinlikleri'
14.30'da 'Gitar ve Flüt
Dinletisi'yle başlayacak.
Dinletiyi gitarlarda Enis
Onat ve Bülent Taşören ve
flütte Emrah Anıl'dan
kurulu 'Gmbun Adı Yok'
adh üçlü sunacak. Dinletiyi
15.30'da Melek
Küçükönder'in konuşmaa
olarak katılacağı
"Türkiye'de Çevre Sorunlan
Çözûmü ve Çağdaş Çevre
Yönetimi' konulu söyleşi
izleyecek. Etkinlikler Sinan
öğüt'ün 17.30'da yapacağı
"Türkiye Resim Tarihi II"
adh saydam gösterimi ile
sona erecek.
Müzik
yanşması
• ISTANBUL (IÜHA) —
Yıldız Üniversitesi
"Üniversiteüler Müzik
Yanşması" bugün Hürrivet
Gösteri Merkezi'nde
gerçekleştirilecek.
"Üniversiteüler Müzik
Yanşması"nın jüri üyeleri
Melih Kibar, Seiçuk Başar,
Izzet öz, özkan Ugur,
Cumhur Atalay ve Burak
Eldem'den oluşuyor.
Yarışmanın konuk
topluluklan ise Vitamin ve
Akbaba olacak. Yanşmanuı
15 bin lira olan biletleri
Yıldız Üniversitesi Kültür
Basm ve Dış llişkiler
Başkanhğı'ndan ve yanşma
günü Yenikapı Hürriyet
Gösteri Merkezi
gişelerinden temin edilecek.
'Jethro TalT
• Kültir Servisi — Iktisat
Fakültesi Mezunlan
Cemiyeti'nin 'Cumartesi
Toplantıları' Orhan
Kahyaoğlu ile sürüyor.
Kahyaoğlu, 2 kasımda
cemiyet lokahnde saat
15.00'te 'Jethro Tall' konulu
bir söyleşi yapacak. (Adres:
Cumhuriyet Cad. 27/6
Taksim)