22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 KASIM 1991 KULTÜR-SANAT CUMHURÎYET/9 ÖDÜL Haldiın Taner Oykü Odülü • tSTANBUL (UBA) — Düşün ve sanat adamı Haldun Taner'in anısına Milliyet gazetesince oluştunılan "Haldun Taner öykü Ödülu"nün altıncısı verilecek. Milliyet gazetesince düzenlenen "Haldun Taner öykü ödülü"ne katılım süresi başladı. Milliyet gazetesinden yapılan acıklamaya göre ödüle aday olmak isteyen öykücülerin 31 Aralık 1991 günü akşamına kadar yayımlanmış ya da yayımlanmamış üç kısa öykü ile başvunı yapmalan gerekiyor. Oktay Akbal, Orhan Duru, Prof. Dr. Selçuk Erez, Selim Üeri, Prof. Dr. Emre Kongar, Ahmet Oktay, Prof. Dr. Şara Sayın, Demet Taner ve Prof. Dr. Tahsin Yücel'den oluşan seçici kurul, ödül sonuçlannı 16 Mart 1991 günü açıklayacak. ödül kazanan öykücülere ödülleri aynı gün dağıtılacak. ödül tutan 3 milyon lira olarak saptanan "Haldun Taner öykü ödülü"ne başvuru adresi ise şöyle: Idare ve Organizasyon Servisi Haldun Taner Ödülü Sekreterliği, Milliyet Gazetesi Cağaloğlu- Istanbul MÜZİK Tenor Imanov Istanbul'da • Kültür Servisi — Azerbaycanlı ünlü tenor Lütnyar Muslimoğlu Imanov, bugıin 19.00'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir resital verecek. lmanov'a, piyanoda Zohrap Adıgüzelzade eşlik edecek. îmanov, "Rus Bestecileri ve Popüler Halk Dansları" başlıklı resitalinde aralarında Çaykovski ve Rahmaninov'un da bulunduğu ünlü , bestecilerin yapıtlarından f aryalar okuyacak. Halen P, Istanbul Devlet iı« Operası'nca sahnelenen Saygun'un "Kerem" operasında başrolü üstlenen Imanov, 1958'de SSCB'de Devlet Sanatçısı seçildi. SERGI • Kültür Servisi — Kaan Can Bircan'ın "Enannatum" adını verdiği heykel sergisi Töbank Sanat Galerisi'nde açıldı. Geçen yıl Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümu'nden mezun olan Bircan, bu ilk sergisinin çalışmalannı Nevşehir'de, Avanos'ta gerçekleştirdi. Malzeme olarak Kapadokya yöresinin taşını ve çanak yapımında kullanılan doğal süzgü kili kulJandı. Bircan'ın sergisinde 12 yazıt, üç kabartma ve bir yontu bulunuyor. Sergideki yapıtlar Sümer uygarlığında Tannlara adanan heykellerle ilgili. Bircan'ın yapıtları 22 kasım gününe dek görülebilir. ARMAGAN FUARI Resim en güzel hediye • Kültür Servisi — Bu yıl llîcisi düzenlenen 'Armağan Fuan'nda çağdaş Türk ressamlannın yapıtlannın sergilendiği bir stand bulunuyor; Resim En Güzel Armağandır' sloganıyla Romans Ajans Sanat Yaptınm tarafından sergilenen resimler arasında Ali Candaş, Alp Bartu, Atilla Aktürk.Bahattin Bozdoğan, Bahattin Odabaşı, Birsel Gürbuz, Ekrem Kahraman, Erol Bilgin, Gönül Şen, Ibrahim Çiftçioğlu, Mevlüt Akyıldız, Nilgün Irmikçi, Sabahattin Şen, Tülin Demiray, Vural Yıldınm, Dalya Anter ve Efsun Ergüven'in calışmalan bulunuyor. Fuarda ilgi çeken eşyalardan biri de Turel Reklamcılık Tanıtım Şirketi'nin standlannda sergilenen, Türkiye'de ilk kez yapılmış 'Piramit Saat'. Bilsak'tanîstanbul'aFındıkh'da, Fransız mutfağtnın Bilsak zarafetiyle buluştuğu öğle ve akşam saatleri lstanbul'unda... Bir tarafta Kızkulesi, bir tarafta Sarayburnu, içkinizi ya da kahvenizi yudumlayarak, bir akşamüstü lstanbul'unda... Ve şimdi de kapalı salonlarıyla... Otoparkı ve ulaşım kolaylıgıyla, hemen yanıbaşınızda... Uygun fiyatları, seçkin müziği, leziz öğle ve akşam yemekleri, temiz ve özenli servisiyle, özlediğiniz bir buluşma yeri... BİLSAK FINDIKLI Cafe-'Bar-^estaurant Mimar Sınan Üniversitesi Yaıu-Denız Tıcaret Odaa-Fındıkh Rez 152 38 6&-152 01 30 Y I L D I Z Û N İ V E R 8 İ T E 8 İ ÜNİVE.pSİTELİLER M Ü Z İ K YARIŞMASI 4a m u p L A m l K K E Z V İ T A M İ N A K B A B A _ıOUMHUR ATALAY / SELÇUK BAŞAR EROL EVGtN / MELİH KİBAR / ORHAN KAHYAOĞLU SİNA KOLOĞLU / İZ2ET ÖZ / ÖZKAN UĞUR ŞAFAK KARAMAN 4 BERRAK KUŞ F İ N A L D E Y A H I 8 A C A K O H U P L A R RED HOT / SÖZCÜKLERİN İÇİNOE BAD LUCK / NEVEB SURRENDER ALMİUA / İNANMIYORUM ŞAHMAT / MORATORIUM VVOMAN BLACK L1ON / I VVONDER IT ,. ? AYSUN TİMURCAN / MİHO DEVRİM ÖZONUR / S6N DlNLENCe / AKŞAMÜ5T0NE DOGRU Hl-CAZZ / LONELY NIGHTS HAKAN OZER VE GRUBU / HİÇ DÜŞÜNMEZSİN CASH / NO MAGIC KEY ACİL VAK-A / FIHTINA PL6XUS / NOT FOR YCXJ DOMİNANT / KNOCK KNOCK KNOCKING ON A HEAVENS AMA2ING / SOUND OF MY BROKEN HEART 2 K A S I M 1 9 9 1 CUMARTESİ SAAT 13:30 YENİKAPI HÛRRİYET GÖSTERİ MERKEZİ BLETLER1S OOOTL VIIDIZ UNlVERSITfcS! KULTUB 8ASIN VE DIŞ İLİŞKILER BA9KANUĞI Vt HUBRIVET OOSTERI MERKEZİ OİŞESINDEN Gidriz Sururi beş yıl sonrayeni oyunu Uyatrocu' üe Karaca Tıyatrv'da Tîyatro, yaşamın keııdisi'Tiyatrocunun şöhreti ilk önce kulisinden başlar. Önce teknisyenin, çaycm, kahvecin sana inanacak, saygı duyacak ki ardmdan arkadaşların duysun saygıyı, sonra da seyircin duysun. Bugün de inanırım, oyuncu kariyerini kuliste yapmaya başlar.' FATMAORAN Gözleri iri ve aynk birbirinden. 1957'den beri aynı göz makyajım kulla- nıyor, değiştirmeden. Elmacık kemikle- ri çıkık, cenesi küçük ve çukur. Aile işa- reti kemerli, minkâri bir burnu var. Saç- lan omuzlanna değiyor; ortadan ayrıl- mış, düz ve kaküllü. Boyu 1.61.5. Her- kes 1.68 sanıyor. Tiyatro çevresinin uzun boylulanndan sayüıyor, uzun topuk giy- mediği halde. Sahnede daha uzun gös- teriyor; bunu uzun bacaklanna borçlu, bir de uzun boynuna. Siyah, bej, sarı, vişne çürüğü yakışan renkleri. Kirnbilir kaç rol çalıştı, bebekliğinden beri bıkma- dan kendini seyrettiği çevresi siyah, kö- şelerinde kuş resimleri olan ailesinden kalma büyük boy Venedik aynasının kar- şısında? Türkiye'nin ilk tenorlanndan Lütfnl- lah Sururi'yle ilk Turk operet sanatçıla- nndan Suzan Liıtfullah'ın kızlan. Tiyat- ro sanatçılan yetiştirmiş bir ailenin son kuşağı. Kırk sekiz yıllık bir tiyatro geç- mişi olan bir tiyatrocu: Gülriz Surnri... Ve yirmi yedi yıl sonra yeniden Kara- ca Tıyatro'da "tiyatro mutfagmı seyirdye göstennek amaayta" yazdığı Tiyatrocu' adlı iki perdeük oyunuyla dün akşam perdesini açtı Gülriz Sururi Adından da anlaşıldığı gibi tiyatro çevresinde geçen bir oyun bu. Bir kadırun; Sevgj'nin ya- şamından üç aylık bir kesit de diyebili- riz. Bir tür tiyatronun kulisi, bir oyunun nasıl hayat bulduğu, sanatçının günlük yaşamı; gülerken ağladığı, ağlarken gül- düğü 'an'lar var bu oyunda... Yirmi yedi yıl önce, evet; 1964 yılında Gülriz Surnri'yle Engin Cezzar, Haldun Taner'in Keşanlı Ali Destanı'nı gerçek- leştirmişlerdi Karaca Tıyatro'da. Kapalı gişe oynamışlardı hep ve basınm bugü- ne kadar en çok değindiği bir tiyatro ola- yıydı, Keşanlı. Ama Keşanh'dan çok daha öncesi var, Gülriz Sururi'nin Karaca Tiyatro serü- veninin: İlk kez 1954 yılında Ednan Bey Duymasın adlı oyunda oynamış Karaca Tiyatro'da, gunde on beş liradan ayda dört yüz elli lira ayhkla. O zaman Nişan- taşı'nda bir apartman dairesinin kirası yetmiş beş liraymış. 54'ten 56'ya kadar Muammer Karaca"yla bu salonda sah- ne paylaşmış Gülriz Sururi. "Tiyatro ala- nında bir yere varabilmişsem eğer bun- da Mnammer Beyie çahşügım bu üç yı- hn ÖBemli payı vardır. Kuşkusuz safane onua yanında vardım. Kar- raflıydı, ama olsun." Sonra Dormen'li yıllar. 64'te Engin Cezzarla birlikte lcurduklan kendi tiyat- rolannda, Turk tiyatrosuna kazandıtdık- lan birbirinden değerli nice oyun: Ak- hn Yohı, Teneke, Palto, Hint Kumaşı, Karban, Ittihat ve TerakkL Sokak Kızı trma, Direkler Arasında, Zilli Zarife, Hair, Uzun tnce Bir Yol, Kaldınm Ser- çesi, Kabare, Halide. Tiyatroseverlerin beğemsıni kazanmış daha nice oyun. Ödenekli tiyatrolarm bile zor sahneleye- ceği bu ovunlan unutmak mümkiin mü? Evet, olağanüstü büyük prodüksiyon- lan biraz da Don Kişot'vari girışimleriyle sunmuş bu iki gözüpek kişiden biri; Gül- riz Sururi, özel tıyatrolara verilen 1.7 mil- yarlık devlet yardımının yirmi üçü pro- fesyonel, kırk iki topluluğa dağıtıldığı şu günlerde oyuncusu, idarecisi ve teknik ekibi yirmi beş kişiden oluşan kadrosuy- lann oynayacagı dogru düzgün bir salon diyebilecegimiz eski Ses Tıyatrosu'>ia H- hamra Tiyatrosu vardı." Yine de hazin bir şey, diyorum. Elli dörtten bu yana otuz küsur yıl geçmiş, "Aman efendim, o zantaniar Karaca'yla Elhamra vardı" derken bunun yanında otuz tane salon sayamıyomz. "Bırakın otuz taoeyi" diyor Gülriz Harunı, "hd tane bile ekJenmemiş. Çok Peki, Karaca Tiyatro'yu yeniden keş- fetmeniz naal oldu? "82 yılında Kaldınm Serçesi'ni oyna- rnaya karar verdiğimde salon aramaya çıktım ve o zaman geldim gördüm ki bu- rası Sular tdaresi'nin yemekhanesi: Sah- neye yemek masalan dizilmiş, perde kalkmış, koltukların yerinde sıralar var, fuaye mutfak olmuş. Bu çok acı bir şey dedim ve gittim bütün gerekli mercilere tiyatro' yaşadığmı söylüyor sonra ve de- vam ediyor: "Büiyorsunuz, oyunun kab- ramanı Sevgi de benim gibi bir tiyatro- cu. Oyunun bir yerinde Sevgi'ye, 'Seni seviyonım' diyor, hayatını allak bnllak eden genç yönetmen. Sevgi, 'Tıpkı tiyatro gibi' diyor. 'Hayır' diyor yönetmen, 'ger- çeğin ta kendisi! Elbette, elbette anlatıyorsunuz, diyo- rum. Gülriz Sururi'nin seyircisiyle ku- caklaştığı an geride kaldı... Oyun, selam, alkışlar ve kuliste 'naalrtım' sorusu. Aca- ba Gölriz Hanım da sorar mı dersiniz, her oyundan sonr" bu soruyu? Gülüyor, alabildiğine içten, alabildiğine duyarlı. 'Sorarun' diyor, "Babam da sorardı. 'Nasıldım' sözcüfünün albnda çok şey- ler gizüdir. Çünkü tiyatrocu gosterişci Id- şidir eninde sonunda. Meslegini 'seyredilerek' sürdüren herkes için böy- ledir bu. Cevabuu yürek carpınbsyla Gülriz Sururi, beş yıl aradan sonra Karaca Tiyatro'dan izleyicisini selamladı. (Fotoğraf: MUHARREM AYDIN) şımdaki oyuncuya saygıyı onun yanında Mnammer Beyie bu iş tek ta- la tüm ödenekli tiyatrolarm yanı sıra tek odeneksiz tiyatro olarak, 'tek başına' perdesini açmanın gururunu taşıyor. Ne- den mi, yardım alamamış? Yirmi dokuz yıllık tiyatrosu, değerlendirme kurulu ta- rafından 'aırjatör' tiyatro diye smıflan- dırılmış da ondan. Pes. Başka ne denir? "O zaman nasddı Karaca Tiyatro?" diye soruyorum Gülriz Sururi'ye. Muam- mer Karaca'nın o zaman çok önemli bir ışi gerçekleştirdiğini söylüyor: "Adnan Menderes'ten büyük yardmılar görmüş- tü, dışandan gümrüksöz birtakun tiyatro malzemeleri geürtme şansı oimnştu ama yaptıgı iş yine de fevkelade önemliydi. Çünkü tiyatrodan kazandıgıyla, hatta daha faziasım borçlanarak îstanbul'a böyle gizd bir tiyatro binası armagan et- mişti. Çıinku o güae kadar özel tiyatro- rica ettim. Hiç kimse sesimi duymadı. Günde bir saat memurlara yemek ver- mek için bir tiyatro salonu nasü harca- nabilirdi? Fakat yıllar sonra Sular 1da- resi oradan taşınınca konuyu yeniden gündeme getirdim ve devrin belediye başkam Dalan'la göruşerek kendi adıma bvrayı restore ve dekore edip kullanmak üzere bir anlaşma yaptım, ama Sayın Dalan sözünde durmadı. Benim de iki yıllık emeğim hiçe sayıldıl' Ama yine de siz kazandımz sonuçta? "Sonuç, tuhaftır. Ben sonucun böyle olması için hiçbir emek sarf etmedim. Tesadüfler böyle getirdi, böyle oldu." Beş yıl sonra yeniden tiyatro makya- jına başlayacaksımz" diyorum. "Çok •oş, ben banu seviyoram" diyor. 'Tiyatro' yapugı zaman yirmi dört saat bekiedigim bir sorudur benim de, 'Na- sıldım?' Ve son olarak üyatrocu'nun şöhreti- nin ne seyicisinden ne basının tutmasm- dan ne de iyi oynamasından başiadığını söylüyor Gülriz Sururi. "Tiyatrocunan şöhreti ilk önce kuUsinden başlar" diyor. "Önce teknteyenin, çaycm, kvhvecia sa- na inanacak, saygı duyacak ki ardından arkadaşlarm duysun saygıyı, sonra da se- yircin du^şun, Bogün de inanmm, oyun- cu, kariyerini kuliste yapmaya başlar." Evet, Karaca Tiyatro'da 'tiyatrocu'la- n alkışlarken yönetmeni, asistanı, yaza- n, müzisyeni, dekorcuyu, kostümcüyü, sahne makinistini, ışıkçıyı, suflörü, teş- rifatçıyı ve gişe görevlisini, binde bir se- yircinin akhna gelen bu 'kahraman'ları da unutmayınız lütfen... 'ösmanlılanda Ölçü ve Tartılar*sergisi 14 arulığa dek sürüyor Arpa taneciğinden dirhemeOsmanlılarda Ölçü ve Tartılar adlı sergi Türk ve Islam Eserleri Müzesi'nde 14 aralığa dek sürüyor. Ferit Edgü, "Serginin başlığı her ne kadar 'Osmanlılarda Ölçü ve Tartılar' ise de çok daha öncesinin, Selçuklu döneminin dirhemleri serginin ağırlıkh noktasını oluşturuyor" diyor. FERİT EDGÜ Bir sergi. Nedir bu sergi? Ya bize estetik bir heyecan verecek ya da bilgi. Ama öyle sergüer vardır ki bilgi ile estetiği bir ara- da sunabilir. Türk ve Islam Eserleri Müzesi'ndeki "Osman- lılarda Ölçü ve Tartılar" sergi- si işte bunlardan biri. Başlığı dolayısıyla didaktik bir sergiyi göreceğinizi düşünüyorsunuz. Dirhemler, teraziler, uzunluk ölçükri... Bu uzun ve yakın geç- mişten gelen nesnelere baktığı- nızda bunlann yalnız işlevsel ni- teliği olan birer nesne olmadığı- m aynmsıyorsunuz. Üzerlerin- de dönemlerinin tuğrasını, dam- galarıru taşıdıklan için değil. Zamanın bu nesneler üzerinde- ki derin izleri de değil. Hiç de- ğilse yalnızca bunlar değil. Sanatla zenaatın arasında he- nüz kesin aynmın var olmadığı dönemlere ait bu nesnelerin her biri dönemlerinin maden sana- tının özelliklerini taşıyor. Maden sanaü bütün dünyada talihsiz bir sanatür. Çünkü bir dönemden kalan maden işçiliği- nin ürünleri, bir sonraki dönem- de eritilerek başka amaçlarda kullanılmıştır. Böylece pişmiş toprak, seramik, çini, hatta cam sanatıyla karşılaştınldığında dşten günümüze kalan ma- den sanatı örnekleri pek azdır. Serginin başlığı, her ne kadar (Osmanlılarda ölçü ve Tartılar' ise de çok daha öncesinin, Sel- çuklu döneminin dirhemleri ser- ginin ağırlık noktasını oluşturu- yor. Zira Osmanh mülkünde yüzydlar boyunca aynı tartı ve ölçü birimlerini kuliandığı için olsa gerek Selçuklu dirhemleri kullanagelmiştir. Bunda belki Selçuklu dirhemlerinin maden sanatının olağanüstü örneklerini oluşturmasının da payı olsa ge- rek. Selçuklular yalnızca tam ayannda bronz dirhem dök- mekle yetinrniyor, bu dirhemleri kendi estetik anlayışlanna göre beziyorlardı da. Böylece sanat- la zenaat, buğdayı, pirinci, da- nyı, yağı, balı, peyniri ve zeyti- ni tartan dirhemde birleşiyordu. Yazuna başlarken bilgi veren sergiler dedim. İşte bu sergiden öğrendiklerim: "Dirhemin esa- sının arpa tanecigi olduğu ve Ortacag'da Mısu-'da 60 adet ka- buldan soyulmuş orta boy arpa tanesinin bir dirhem olarak ka- bul ediMigi..." lslam dünyasm- da kullamlan diğer ağırlık biri- mi Miskal'in karşılığmın hardal tohumu olduğu ve 6000 hardal tohumunun bir miskali oluştur- duğunu... Tarü ve ölçü, kuşkusuz birer Cüneyt Ölçer koleksiyonundan çıkma 'Bakkal Terazisi.' uygarlık birimidir aym zaman- da. Ve sürekü olarak bir kültür- den öbürüne geçmiş, küçük de- gişikliklerle ortak ağırbk ve uzunluk birimleri oluşmuştur. ölçü sisteminin dünya çaptnda standartlaşması ise 1769 Fran- sız Devrimi'nden sonra gerçek- leşme aşamasına girmiştir. Sultan II. Mehmed dönemin- den cumhuriyetin başlangıana değirj kullanılan ağırlık ve uzun- luk ölçüleri kuşkusuz yalnızca bronz dirhemlerden oluşmuyor. Hacim ölcekleri, teraziler, kan- tarlar, uzunluk birimleriyle sü- rüyor. Postane terazileri, kefe- li teraziler, kantarlar, sarraf te- razileri, bu hem bilgi veren hem de sanatsal bir heyecan yaratan sergide yerlerini almış bulunu- yor. Günlük kullamm nesnelerinin çağlar içinde geçirdiği evreleri, el işçiliginin, ahşapta, madende, seramikte, dokumada, camda, taşta yarattığı yapıtlardan değil sergi düzenlemeleri, başlı başı- na müzelerin >araûldığı bir dün- yada çok şükür bu bilince sahip koleksiyonculanmız var da he- nüz müzeler değilse de böyiesi sergüer gerçekleştirilebUiyor. Bu sergi rahmetli dostum bü- yük nümismat Cüneyt Ölçer'in koleksiyonu olmasaydı gerçek- leştiıilemezdi. Koleksiyonculu- ğun, gerçek koleksiyonculuğun anlamı burada yatar. Sıradan hiç kimsenin Uzerinde durmadı- ğı, burun kıvuıp geçtiği nesne- leri sevmek, toplamak, sonra bir dönemi, o dönemin bir ya- nını aydmlatmak için sergilerle, yayınlarla başkalanna sunmak. Bugün satın aldığı bir yapıtı ya- nn ne kadar prim yapar diye düşünmemek. Bu tür gerçek ko- leksiyonculuktur bizlere böyie- si sergileri izlemek olanağı ve- ren. Son bir söz daha: Bu tür ti- cari olmayan sergilerin gerçek- leşmesini, bir yandan koleksi- yonculara borçluysak, öte yan- dan bunlann sergüenmesi, ka- taloglarının yayımlanması için maii destek sağlayan kunıluşla- ra borçluyuz. Bugün yalnız Tür- kiye gibi bütçesinden kültüre en düşük pay aynlan ulkelerde de- ğil, bütüa dünyada, en küçü- ğünden en görkemlisine değin, hemen tüm sergiler özel kunı- luşlann desteğiyle gerçekleşebi- üyor. özel kuruluşlarda uyan- maya başlayan bu bilincin yay- gmlık kazanmaya başlaması umut verici bir durum. Osman- lılarda ölçü ve Tartılar Sergisi gerek sergileme, gerek katalog çalışmalanyla dört dörtlük bir sergi. Bu serginin gercekleşme- si için parasal desteği veren Os- manlı Bankaa'nı da gecmişe bir dirhem, bir terazi toplayarak da sahip çıkılabifcceğini bizlere öğ- reten koleksiyonculanmızm tü- münü kutlanm. İANATKULISI 45 milyon lîralık hoşaf kaşığı Hafta sonu düzenlenen müzayedeler anti- ka eser meraklılarını bir araya getiriyor. Ge- çen pazar MaçkaMezat AŞ'nin The Marma- ra Oteli Opera Salonu'nda düzenlediği müza- yedede gözler, satışa sunulan eserleri dikkatle izledi. Halil Paşa'mn "Çiçek Toplayan Kız"ı, 16 yüzyıla ait osmanh tombak miğfer, Nazmi Ziya'nın "Istanbul'dan" adh tablosu, Feyhaman Duran'ın "Bağdat Köşkü Içi" mü- zayedenin gözde eserleriydi. Müzayedenin "mütevazı" eserleri devardı. Bu eserlerden bi- ri, ahcısına 4.5 milyon liraya ulaşan "hoşaf kaşığı" oldu. Bu hoşaf kaşığı "sıradan" bir hoşaf kaşığı degildi. Saplanmercan ve savat- hydı. Osmanh işçiliginin ender örneklerin- dendi. Kaşığmaçıhş fiyaüise 1 milyon 500 bin liraydı. 'Kârsız müessesenin patronu' Tiyatro veTV Yazarlan Derneği üyeleri ge- çen pazartesi günü derneğin Yıldız Sarayı'n- daki binasında yeni yönetim kurulu üyeleri- ni belirlemek içintoplandılar. Demek Başka- nı Recep Bilginer, Genel SekreterTuncer Cü- cenoğlu, Refık Erduran, Haşmet Zeybek, Bil- gesu Erenus, Tank Buğra, Sabahattin Kudret Aksal, Lütfi Ay, Dinçer Sümer toplantıyı iz- leyenler arasındaydı. Toplanüya Aziz Nesin başkanhk etti. Yönetim kurulu cahşmarapo- ru ve denetçiler kurulu raporunun görüşül- mesinden sonra sıra sorunlann dinlenmesi- ne geldi. Dinçer Sümer, Ankara'daki bazı üyelerin, başkan Recep Bilginer'i "derneğin patronu", Genel Sekreter Tuncer Cücenoğlui nu da "tezgâhtar" olarak gördüklerini aktar- dı. Yanıt sırası kendisine gelen Bilginer, "patron-tezgâhtar" konununu şöyle yorum- ladı: "Bu derneğin beş kurucusundan biri- yim. 1966'dan beri personeli ve parası olma- yan dernegi bugüne dek getirdik. Evet, bu patronluğu kabulleniyorum. Kârsız bir mü- essesenin patronuyum ben" dedi. AJtın Kitap Ödülleri • Kültür Servisi — 'Altın Kitap ödülleri'ni alan yazarlar belü oldu. Geçen yıl verihneye başlayan ödüller bu yü üç dalda verildi. 'Altın Kitap ödülü' | ona yakın kitap yazmış bir bilim adamı olan ve 'Kişilik' adh kitabı 11. baskısına ulaşan Prof. Dr. özcan Köknal'a verildi. "Çocuk've Gençhk Kitapları" dahnda ise yazar Ipek Ongun ödüle layık gönildü. Bu yılın "Altın Kitap Şükran ödülü'nü ise eleştirmen ve gazeteci Doğan Hızlan aldı. Van Gogh hırsızları • AMSTERDAM (AA) — Hollanda'da 20 Van Gogh tablosunu çalma teşebbUsunde bulunan 4 kişi, 5 yıla kadar hapis cezasına çarptınldı. Vincent Van Gogh Ulusal Müzesi'nde, 14 nisan tarihinde girişilen soygun teşebbüsü sırasında sanıklar arasında bulunan koruma görevlisi, müzenin alarm sistemini etkisiz hale getirmiş ve soygunculann içeriye girmesini sağlarmştı. Hollanda'nın en büyük sanat eseri hırsızhğı olarak bilinen olay çok kısa surmüş ve soyguncular kaçtıktan bir saat sonra yakalanmışlardı. • Kültür Servisi — Ortaköy Kultür Merkezi'nde bugün 'Uzlaşma' filmiyle ilgili bir açıkoturum düzenleniyor. 17.30'da başlayacak olan açıkoturumda seyircilerin sorulannı filmin yönetmeni Oğuzhan Tercan, yapımcı ve senaristi Sabahattin Çetin, oyuncular Halil Ergün, Berhan Şimşek ve Reis Çelik cevaplayacaklar. Bu açıkoturumda Istanbul'da altı haftadır gösterimde olan filmin seyircileri gündemi beürleyecekler. 'Ifer Demir Gök Bakır' • tSTANBUL (tÜHA) — Yaşar Kemal'in aym adlı romanından sinemaya aktanlan "Yer Demir Gök Bakır" 7-8 kasım tarihlerinde Fransız Kültür Merkezi'nde gösterilecek. Doğu Anadolu'nun kış manzaraları içinde, ahali tarafından ermiş ohnaya zorlanan bir adamrn öyküsü olan filmin başrollerini Rutkay Aziz, Macide Tanır ve Yavuzer Çetinkaya paylaşıyor. Zülffi Livaneli'nin yönettiği fihn 1987 yıhnda Cannes Fihn Festivali'nde de gösterildi. AnatoliaVla müzik • Kültür Servisi — Anatolia Art Sanat Galerisi'nin düzenlediği 'cumartesi etkinlikleri' 14.30'da 'Gitar ve Flüt Dinletisi'yle başlayacak. Dinletiyi gitarlarda Enis Onat ve Bülent Taşören ve flütte Emrah Anıl'dan kurulu 'Gmbun Adı Yok' adh üçlü sunacak. Dinletiyi 15.30'da Melek Küçükönder'in konuşmaa olarak katılacağı "Türkiye'de Çevre Sorunlan Çözûmü ve Çağdaş Çevre Yönetimi' konulu söyleşi izleyecek. Etkinlikler Sinan öğüt'ün 17.30'da yapacağı "Türkiye Resim Tarihi II" adh saydam gösterimi ile sona erecek. Müzik yanşması • ISTANBUL (IÜHA) — Yıldız Üniversitesi "Üniversiteüler Müzik Yanşması" bugün Hürrivet Gösteri Merkezi'nde gerçekleştirilecek. "Üniversiteüler Müzik Yanşması"nın jüri üyeleri Melih Kibar, Seiçuk Başar, Izzet öz, özkan Ugur, Cumhur Atalay ve Burak Eldem'den oluşuyor. Yarışmanın konuk topluluklan ise Vitamin ve Akbaba olacak. Yanşmanuı 15 bin lira olan biletleri Yıldız Üniversitesi Kültür Basm ve Dış llişkiler Başkanhğı'ndan ve yanşma günü Yenikapı Hürriyet Gösteri Merkezi gişelerinden temin edilecek. 'Jethro TalT • Kültir Servisi — Iktisat Fakültesi Mezunlan Cemiyeti'nin 'Cumartesi Toplantıları' Orhan Kahyaoğlu ile sürüyor. Kahyaoğlu, 2 kasımda cemiyet lokahnde saat 15.00'te 'Jethro Tall' konulu bir söyleşi yapacak. (Adres: Cumhuriyet Cad. 27/6 Taksim)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle