Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
V * •
2 KASIM 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3
'llkler'le andan adamYILMAZ GÜMÜŞBAŞ
ANKARA — Kentin bir
ucundan kalkıp çoğu kere
kışta kıyamette küometre-
lerce yürudükten sonra Yıl-
dınm Beyazıt'taki okuluna
giden genç, Altındağ'dan da geçmek zo-
rundaydı. Sabahın alaca karanlığında, el-
lerinde içinde ne olduğu bilinmeyen çıkın-
lanyla Siteler'deki atölyelere çalışmaya gi-
den küçük çocuklar görürdü. Ne üstlerin-
de vardı ne başlannda... Çoğunun patla-
nu$ ayakkabüanndan çorapsız ayaklan gö-
rülürdü. Utanırdı. Kendisinin yamalı da
olsa bir elbibesi, üst üste pençeler vunıl-
muş olsa bile ayaklannı soğuktan konıyan
bir ayakkabısı vardı. Gençliğe adımını yeni
atmış çocuk kafasında sorular, sorular var-
dı. Neden acaba?
Seçimlerde Ankara Milletvekili seçilen,
daha önce kent halkının kendisini beledi-
ye başkanı olarak tanıdığı AH Dinçer'in bu
"neden" sorulanna yanıt verebilmesi için
aradan yılların geçmesi gerekecek, kendi
deyişiyle "daha kısa pantolon giyerken"
politikaya girmesine sebep olacaktı. 1960
öncesi CHP gençlik koUannda başlayan
bu dönem, Dinçer için yeni aşamalarla ge-
çecek, ilçe başkanlıklan, il başkanhğı, par-
ti Yüksek Danışma Kurulu üyeligi, 1980
sonrası SHP'de Merkez Yürütme Kurulu
üyeligi, genel sekreter yardımcılığı basa-
maklannı hızla tınnanacaktı. 1977 yüın-
da secildiği Ankara Anakent Belediye Baş-
kanlığı"nda geçirdiği yülar ise onun için ya-
şamının en mutlu dönemi olacaktı.
"Çünkn" diyor Dinçer, "Ben poHtikayı iş
yapmak ve taş iutiıne taş koymak olarak
anlryorum."
Gençliğine karşın böylesine birikimleri
olan bir politikacıyla söylesi yaparken es-
ki günlcre dönmek kaçınılmaz oluyor.
Gençler eskiden politikaya neden daha çok
hevesliydiler? Yine eskiden neden ortakkta
erkek kadar kadın politikacı vardı? Genç-
ler şimdi de var, kadınlar da. Peki nerede
bunlar?
Anhyonız ki, bunlan sormakla Dinçer'-
in nasınna basmışız. Heyecanlanıp ayağa
fırlıyor ve anlatıyor:
"1960 soDrası Tnrldye'yi yönetenler
partilerİH ocmk ve bocak teşkilatlannı,
1980'den sonraküer ise genciik ve kadın
koBanaı yasaklayarak Tfirk demokrasisi-
ne en biyik kötülügü yapnuşlar, siyasi bir
dnayet işlemişierdir. Çitnkü buralar birer
potitik 9eraydı. Buratardan geiecek knşak-
laru kadınlı-erkekli poiitikacüan yetişir,
sonra buıbu- ara kademelerde deneyim
edinerek çok partfli hayatın birer saglıklı
unsuru olarak ortaya çtkaıiardı. Bonlan
kapatfılar, yasakladdar, şimdi de yeni po-
Htikaa, genç potitikacı, kadın politikacı
yetişmiyor diye dert yanıyortar. Eger Turki-
' t l k ' I e r e i n z a Ali Dinçer'in, 12
Eylül 1980'e dek belediye
başkanbğı yaptığı Ankara'ya
kazandırdıklarının pekçoğu sadece
Ankara'nın değil, Türkiye'nin
'ilk'leriydi: Otobüs özel yollan,
körüklü otobüsler, yaya bölgeleri,
Batıkent, belediye kreşleri, yeşil
alanlar ve metro projesi.
ye'de bundan sonra katılımcı demokrasi-
nin yaşama geçirümesi isteoiyorsa, siyasi
partikrin ocak ve bncak örgötleri ile ka-
dm ve gençlik kollan mntlaka yeniden ku-
rulmalı, yasalar bnna göre yeniden düzen-
tenmeUdir."
CHP'nin gençlik kollanndan yetisme
Dinçer'in anlatüğı bir başka önemli şey da-
ha var: 1960 öncesinin köklü partileri,
özellikle de CHP ve DP, aynı zamanda
genç kuşaklar için birer "oknl" görevi ya-
pıyordu. Ali Dinçer de bu okullardan ye-
tişmiş, 1970 yüında ODTÜ'yü bitirip en-
düstri mühendisi olmadan çok önce, po-
litikada nice deneyimli politikacının rahle-i
tedrisinden geçmişti.
1977'den 12 Eylül 198O'e kadar Anka-
ra Anakent Belediye Başkanı olarak gör-
düğümüz Dinçer, geçmişte edindiği dene-
yimlerden yararlanarak bir dönem de ba-
şanlı bir belediye başkanı oldu. Ankara'-
ya kazandırdıklarırun pek çoğu sadece An-
kara'nın değil, Türkiye'nin de "Uk"leriy-
di. Otobüs özel yollan, körüklü otobüs-
ler, yaya bölgeleri, Batıkent, çocuklann
sokaklardan topladığı kağıtlarla bastınlıp
dağıtılan 1 milyon kitap, belediye kreşle-
ri, yeni yeşil aİanlar ve nihayet ilk metro
projesi «ribi.
"BenpoUtikada da betediyecilikte de
hep ekip çabşması yapom. Dünkii çalışma
arkadaşlanın da bugünkü calışma arka-
daşlanm da bepsi çocukluk, gençiik arka-
daşlanm. CHP'de kazanmgim, ODTÜ-
de zenginleştirdiğim ekip çabsması ahşkan-
lığı başanmızın sundır diyebilirim" diyen
Dinçer, bugun SHP'de politika yapan ku-
şağın da çoğunun "68'uTer" olarak tanım-
lanan kuşaktan olduğunu, bunların çoğu-
nun CHP'nin eski gençlik kollanndan ye-
tiştiğini söylüyor.
Ali Dinçer, 20 ekim seçimlerine de eski
ekibiyle katılmış ve Çankaya listesinin
ikinci sırasında olmasına, hiç istememesi-
ne karşın 16 binin üstünde tercih oyu da
almış. Ama Dinçer "tercih"e karşı. "Bu
yöntemle adaylar partiyi onntnyor, birey-
sel çalışmaya giriyoriar. Bandan da parti
kaybediyor" diyor.
Ankara gfbi çok sorunlu ve baskent olan
bir yerde belediye başkanlığı sınavını ver-
dikten sonra şimdi de bu kentin milletve-
kili olan ve "daba çok yapacak i$i
olduğunu" söyleyen Dinçer'e, arkadaşla-
nnın ve dostlannm kendisine takılmadan
edemedikleri bir başka konuyu da sorduk:
"Neden hâlâ bekârsınız?"
Gülerek yanıtladı:
"Hele şu işler bir bitsin..."
Anlattıklarına bakılırsa "şu işler"in hiç
biteceği de yok...
*ŞU tŞLER' — Dinçer'e göre basannın s m , ekip calışması ahş-
kanlıgı. Dinçer'e, arkadaşlannın lakıldığı konulardan birini sor-
duk: "Neden hâlâ bekârsınız?" Yanıü, "Hele şu işler bir bitsin"
oldu. Ama arkadaşlanna göre "şu işler'Mn hiç biteceği yok.
BüM'Başkapartiayıpolurdu'Cemal Tercan, 1973 yıhnda AP'den milletvekili seçilmiş ve iki dönem bu görevi
yapmış. "AP'de GİK üyesiyken Süleyman Bey'le anlaşamazdık. Ben MC
hükümetlerine karşı çıkmıştım" diyen Tercan, bugün ANAP milletvekili.
TÜREY KÖSE
AYIP OLMASIN DtYE — Halen ANAP'a kaydı bik olmadıgını söyleyen Cemal Tercan, "Ne-
den ANAP'tan milletvekili oldunuz?" sorusnnu, "Esnaf ve sanatkârlaıia ilgili her talebime des-
tek oldular, esnafı teşvik ettiler. Başka parti ayıp olurdu" diye yanıtlıyor.
İZMİR — 1973 yüında AP'-
den milletvekili seçilen ve iki dö-
nem, 12 Eylül 1980'e dek millet-
vekillıği yapan Türkiye Esnaf ve
Sanatkârlar Konfederasyonu eski
Başkanı Cemal Tercan bu seçimlerde yeniden
milletvekili secıldi. Ancak bu kez, ANAP mil-
letvekili. Tercan "Hükumet konfederasyona çok
yardım etmişti, baska partiye gitsek ayıp olur-
du. Zaten AP'de GK azaayken Süeyman BeyTe
pekflnl«yı»niHİılt,ben MC bökiimetJeriae karşı
çıkmıştım" diyor.
Cemal Tercan, Istanbul özel Gazetecilik Yük-
sekokulu mezunu. Daha sonra Makine Tekni-
ker Okulu'nda okumuş. Makine Tekniker Okulu
Talebe Cemiyeti Başkanlığı yapmış. O yülarda
"Nazım Hikmet'i, Sabahaıtin Ali'yi, yasak ol-
duklan için gizli gizli daglarda okuaugunu" an-
latıyor. Kendisi de "Bizim Oda" diye bir piyes
yazmış, şiirler yazmış. Tercan şimdi 58 yaşında,
evli, iki çocuğu, üç de torunu var. Cemal Ter-
can 34 yildır "esnaf içinde, bu kesimin çıkar-
lan için mücadele ettigini söylüyor. Esnaf kesi-
mi için yaptığı bazı çahşmaları da şöyle
özethyon
"1957de Demir Sanayii Dernegi başkanı ol-
dum. Sonra tzmtr Esnaf ve Sanatkflrlar Dernek-
leri Birtigi'ni kordnm. 507 sayüı Esnaf ve Sa-
natkarlar Kanunu'nun çıkmasına katkılanmız
oldu. Sonra bu kanunda degişiklikler oldu, on-
da da bizim katkılanmız var. Deraekler oda ha-
Une geldi."
Cemal Tercan 1973 yüında AP'den milletve-
kili seçilmiş ve iki dönem bu partinin milletve-
killiğini yapmış. Bugün ise ANAP milletvekili.
Birinci bölgede kendisine TBMM Başkanı Ka-
ya Erdem'in söz verdiği gibi, Erdem'in altında
ikinci sırada değil de, kontenjan adayı gösteri-
lince önce çekilmevi düşunmuş. Ancak daha
sonra esnafın "biz seni sectirecegiz, çeldlme"
basküan üzerioe çekilmekten vazgeçmiş. Tercan
"Bu başan partinin değil, esnafm başansıdır.
Zoru başardım. Esnaf, parti rozetlerinden sı>-
rüıp beni destekledi. Benim 1980'den sonra hiç-
bir partiyle ilişkim ounadı. Halen ANAP'a kay-
dım bile yok" diyor. Tercan "Niçin ANAP'tan
aday oidnnnz" sonısuna da, "Konfederasyon bi-
nasını ANAP hükümetinden aldım. Esnaf ve
Sanatkirlar Kanunu'ndaki değişiklerie Ugüi yar-
dım gördüm. Her talebime destek oldular. Es-
nafı çok teşvik ettiler. Başka partiye girseydim
ayıp olurdu" yanıtını veriyor.
Tercan "AP'de GİK azasryken Süleyman De-
mirel fle arasnun pek iyi olmadıgını, 1. ve 2. MC
hükümetlerine karşı çıktığını" da sözlerine
ekhyor.
12 Eylül aldı,iki kez geldiÖZCAN ÖZGÜR
MUĞLA —
Üç dönem
Muğla Beledi-
ye Başkanlığı
yapan Erman
Şahin, 12 Eylül askeri darbesi
ile görevinden ahnırken, 1984
yerel seçimlerinde yeniden be-
lediye başkanlığına seçün ile
geldiğinde partisi SODEP'in
tek ü belediye başkanıydı.
Sosyal demokratlann kalele-
rinden olarak tanımlanan Muğ-
la'da daha önce beş mületvekü-
liğinden ikisine sahip olan
SHP, bu seçimde bir milletve-
killiğinde kaldı. Muğla bu sürp-
rizin yanında şimdilerde bir
baska sürprizi yaşıyor. O da
1989 yerel seçiminde daha ön-
seçimde belediye başkanlığıni
yitiren Erman Şahin'in kendi-
sini belediye başkanlığından
eden delege yapısına rağmen
önce parti içi önseçimi farklı
bir biçimde aşıp tercihli oya da
takılmadan Muğla milletvekili
secilmesi.
Evinde sohbet ederken Er-
man Şahin'e "Bu iş nasıl oldu"
diye sonıyoruz. "Evet, hem üç
dönem sonunda belediye baş-
kanı seçilemedim hem de ma-
naOemden delege olmam engel-
lendi. Ama ben Muğlalıya bep
giivendim" diye karşılık verdi.
Şahin, "Peki, Muğlalı iki mil-
letvekilliğini üçe çıkartacağına
bire düşürda" sorumuza ise şu
yanıtı verdi:
"Hem kendim hem de par-
tim için amuuuyaum. Ancak
halkımın bu kadar dfirüst, ama
f
şim. Bize parti olarak tüm yan-
lışlıgımızı vc ekdklerunizi bek-
ledigim ölcüniin çok ötesinde
katı biçimde gösterdi."
Bu defa Erman Şahin'e aylar
önceki bir söyleşimizi anımsa-
tıp "O zaman ınilktvekilligini
düşünüyor musunnz diye sor-
ığomozda, 'Parti ilctidar ola-
caksa olabilir, degilse parmak
kaldınp indirrnek için oraya git-
menin ne âlemi var' demiştiniz.
tiffiriflf ofaunadınız, ama millet-
vekili oldunuz. Şimdi oraya
parmak kaldınp indinneye mi
gideceksiniz'7
diye soru yönel-
tiyoruz.
Politik yasamı aile geleneğin-
den kaynaklanan ve kökü
1940larda parlamenterlik ya-
pan büyük teyzesinin oğlu Ce-
mal Karamuğîa'ya dayanan, ay-
nca 1964'te Tanm Bakanhğı
yapmış bulunan Toran Şahin-
in de kardeşi olan Erman Şa-
hin, "bu gelenegin aflenin ge-
lecek kusaklarına Aa
yansıyacağııır beürtirken soru-
muza şu yanıtı veriyor:
"Haklısınız, ama şimdi par-
ti içi çalışma öncelik kazandı.
Buna genel merkez düzeyinde
katkıda bnlunmak ve partiyi
halkımızın önüne çıkarabüecek
hale getirmek, iktidar olmak-
tan çok daha önemli. Şimdi bir
yandan parlamentoda 12 Ey-
lül'ün tasfiyesine yönelik cauş-
malara katkıda bolunacağım,
bir yandan da partimin yeniden
yapılanmasına ve yanlışlann
tasfiyesine katkıda bulnnaca-
gun." Şahin'e son bir soru
sonıyoruz: "Peki ya parmak in-
dirip, kaldırmak zorunda kalır-
sanız?" Şahin'in bu soruya ya-
mtı şöyle oluyor:
"Ben orada oturmam, çeker
gettrim. Arkadaşlanm ve gaze-
tem burada çalışmaya devam
edecek. Kuvayı Milüye ruhlu
çabşmamız o zaman Mugla'dan
siirer."
KUVAYI MİLLtYE RUHU — Daha önce, "Parmak kaldınp ındirmek için Meclis'e gitmem"
diyen Şahin'e bu sozü hatırlatınca. "Ben orada oturmam, çeker gelirim. Arkadaşlanm ve gaze-
tem burada çalışmaja devam edecek. Kuvajı Millive ruhlu çalışmamız o zaman Mugla'dan siirer"
yanıtını veriyor. (Fotograf: CUMHURİYET)
BİR KAYBEDEN Ut çalıpkitap yazacakFARUK BtLDtRİCİ
ANKARA — TBMM'nin
r . 1983 sonrası renkJi simalanndan
J biri olan Mnstafa Taşar, yeni dö-
nemde Meclis'te olmayacak. lk-
şar, şimdi ANAP tarihinin kita-
bını yazmaya hazırlanıyor. Poli-
tikaya Meclis dışından devam et-
me karan veren Tasar'ın gecim sı-
kıntısı da olmayacak. Çünkü Taşar'm emekli
milletvekili maaşı 8.5 milyon Iira.
Taşar, 20 Ekim secimlerinden bu yana "Aca-
ba nerede baU yaptım da kaybettim" diye dü-
şünüyor. Bulduğu hatalan arasında "insanlara
fazia güvenmek", "vaUndaşın hizmet edenle et-
meyeni ayırmaması", "kampanya boyunca Ga-
ziantep'te kalamaması" yer alıyor.
Tasar'ın tek tesellisi, Gaziantep'ten ziyaretine
gelenlerin, "Saym bakanım, biz seçflemeyecegini
bimlyorduk. Üzöldük" demeleri. ANAP kong-
resi öncesinde "24 saatimin 8 saatini Turgut
Bey'e, 8 saatini Mesut Bey'e, 8 saatini de Yıldı-
nm Bey'e ayınyorum" diyen Taşar, artık 24 sa-
atini de ANAP'a ayırmaya kararlı.
Taşar, önümüzdeki dönemde neler yapacağı-
na ilişkin sorulanmızı şöyle yanıtlıyor:
"— önümüzdeki dönemde bedefleriniz neler?
TAŞAR — Siyasete devam edeceğim. Millet
hem partimizi, hem de beni nadasa bıraktı. Bi-
raz bekleyip, daha kuvvetli, daha bilinçli ken-
dini yenilemiş olarak gelebilmevi ümit ediyorum.
Kitap okumayı seven bir adamım. Şûndi kitap
okumaya, sinema ve tiyatroya gitmek için vak-
tim olacak.
— Son okoduğunuz kitap hangisi?
TAŞAR — Megatrends... Tabii bu, o kitabı
çok beğendiğim anlamına gelmiyor.
— Kitap yazmayı düşünüyor musunuz?
TAŞAR — Biliyorsunuz, bir iki kitap yazdım.
'20001i Yıllarda ANAP' ve 'Tasar'dan Siyasi
Nükteler' adlı iki kitabım var. ANAP'ın 83'ten
bugüne gelişini anlatan bir kitap için elimde ye-
terince dokuman var. Zaten çahşmaya başlamış-
tım, onu tamamlayabüirim. Nüktelerin de ikinci
ve üçuncü bölümleri gelebüir. O konuda da
elimde malzeme bol.
— Baska hobileriniz var mı?
TAŞAR — Evet. Ut çalmayı öğreniyordum.
İlk iki dersi aldım, üçüncu ders, bakan olunca
yanda kalmıştı. Şimdi ut öğrenimine devam ede-
bilirim.
— Nasıl geçineceksiniz?
TAŞAR — Kendi evimde oturuyorum. Içkim
yok, kumanm yok, gece hayatım yok. Fazla bir
masrafım olacağmı zannetmiyorum. Emekli ma-
aşım, Meclis'in vereceği tazminat 8.5 milyon Ii-
ra civannda. Allaha şükür, bu çoluk çocuğu ge-
çindirecek bir rakam, zaten aşın masrafı olan
biri değüim."
Tasar'ın çocuklan, "Babamu eve dönüyor"
diye çok sevinmişler. Hatta büyük kızı, seçim
sonuçlanmn belli olduğu gün, sevincinden ka-
pının önüne çıkıp bir güzel oynamış...
DUNW)A BUGUN
ALİSİRMEN
Gericilik-İlericilik
20 Ekim seçimlerinde, Türkiye düzeyinde oy yitirdi sosyal
demokrat partiler. Üstelik büyük kentlerde de sosyal demok-
ratlann gerilemesine tanık olduk. Bütün bunlann sonucu ola-
rak da biri tek adam partisi, öbürü kaos kuruluşu haline ge-
len, iki sosyal demokrat kuruluş Türkiye'nin "2000"li yıllara
doğru yönelmekte ve yapısal sorunlarmın çözümünü sağla-
yacak bir ortamı oluşturma arayışı içinde olduğu bir dönem-
de, çözüm üretemez duruma düştüler. Ayrıca seçim sonuç-
ları kentlilerie emekçiler ağırlıklı olması gereken sosyal de-
mokrat partileri yapısal olarak kırsal kökenli hale soktu.
Sözü edilen gehşmelerin tümü, dünyada bk)Waşmanın so-
na erdıği (bu açıdan hayırlı bir gelişme), ideoJojilerden biri-
nm bugüne dek süren uygulamasının iflas ettiği (bizce bu
da hayırlı bir sonuç), öbür ideolojinin ise doğan boşlukta ya-
banıl bir hızla büyuyüp, Uğur Mumcu'nun deyişiyle entelek-
tüel yeni "McCartızm" ile sosyal demokrat ya da bütün sol
kavramları geriletmeye çalıştığı bir döneme rastlıyor.
Türkıye'de cumhuriyet devriminin kazanımlan olan, laik-
lik, ulusçuluk, devrimcilik gibi kavramlar, şimdi sol gosterip
sağ vuranların da katılmasıyla, teker teker ortadan kaldınt-
maya çalıştlıyor.
Doç. Dr. Seyfettin Gürset ile birtikte, bu görûşün savunu-
cularından olan Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, SHP'nin reddi mi-
rasa yönelmesini sağlamak için bir de kitap yazdı.
Hemen belirtelim ki sosyal demokratlann sorunlarını aş-
maları, ancak geniş çaplı bir tartışma ile mümkün olur. Bu
arada en aykın görünen dûşüncelerin de bu forumda ileri
sürülmesi, karşıt görüşlerin soğukkanlılıkla karşılıklı saygıy-
la tartışılması zorunludur.
Bu açıdan görüşlerini açık biçimde yansrtan Sayın Akat'ı
hiç de katılmadığımız düşüncelerini kitap haline getirdiği için
kutlarız.
Ancak kanımızca SHP'nin cumhuriyet devriminin kazanım-
lannı bir kalemde silerek laiklik, devrimcilik, ulusçuluk kav-
ramlannı rafa kaldırarak bir yere varacağını sanmak yanfıştır.
Laiklik ilkesinin bugüne dek gelen ve artık geride kalmış
olan kimi uygulama yanlışlarına bakarak bu ilkeyi parti prog-
ramından ve ambleminden silmeye kalkmak, "cumhuriyet
devrimi"nin en büyük kazanımını ve demokrasinin "onsuz
olmaz"ını siyasal savaşım alanı dışına atarak demokrasiyi,
çoğulculuğu ve ülkeyi tehlikeye düşürmek büyük bir yanlış
olur.
Laiklik Türkiye'de tutmustur. Bunun en parlak kanrtı ise Er-
bakan'ın RP'sinin, TV'deki seçim reklamfannda başı açık
genç kızlarımızı göstererek "takiye" yapmak zorunluluğunu
duymasıdır. Laikliği devlet zoruyla ve baskıyla ayakta tutma-
ya çalışan çözümlerin karşısındayız, bunun içindir ki 163.
maddenin kaldınlması için savaşım verdik. Ama laiktiği ya-
şatmak için siyasal savaşımın kaçınılmaz olduğu da yadsı-
namaz bir gerçektir.
Şimdi söyler misiniz lütfen, SHP de laiklik savaşımından
vazgeçerse, onun öncülüğünü kim yapacak ve onu kim ko-
ruyacaktır?
Gelelim, ulusçuluk kavramına: Ulusçuluk adına zaman za-
man şovenizme düsenler olduğu, hatta kimi partiterde ve kimi
askeri dönem uygulamalarında bu görüşün egemen olduğu
bir gerçektir.
Ama cumhuriyet devriminin ulusculuğu, özde ırk esasına
dayanmayan, sübjektıvist "Renan"cı, tüm etnık kökenleri ku-
caklayan, etnik ayrılıkların şovenizme varmasını önleyebile-
cek ve ümmet düşüncesine karşı getirilmiş olan ve bugün-
kü cumhuriyet rejimınm de çoğulculuğun da temelini oJuş-
turan bir kavramdır.
Şovenizmin karşıtı olan "Renan"cı çağdaş ulusculuğu or-
tadan kaldınp, yerine ümmetçiliği mi getirecegiz?
Ümmetten ulusa geçiş olan cumhuriyet devriminin bu te-
mel ilkesini savunmayıp da neyi savunacak sosyal demok-
ratlar?
Devrimcilik kavramımn, çoğu karşı devrim olan askeri dar-
belere zemin hazırladığını ileri sürmek (Sayın Akat sürüyor)
bilimsel nitelikle bağdaşmaz bir hafifliktir. Melih Cevdet An-
day'ın da belirttiğı gibi devrimcilik ilerieme (progres) düşün-
cesini dile getiren bir ilkedır. Çağdaşlık ise aydınlanmanın
temelini oiuşturan ilerieme düşüncesine bağlıdır.
Bütün bu gerçekleri görmeden sosyal demokratlann ye-
niden yapılanmalarını sağlamak mümkün değildir.
Cumhuriyet devriminin kazanımlarını, laikliği, gelişme ve
ilerieme demek olan devrimciliği, bugünkü varhğımızın te-
meli olan, şovenizme ve ümmetçiliğe karşı ulusculuğu sa-
vunmanın onları, katılımcı çoğulculukla guçlendirmenin ge-
ricilik, sosyal demokrasiyi bütün bunlardan soyutlayarak, sa-
dece liberal piyasa ekonomisi bezirganlığı yapan bir kuru-
luş haline getirerek ANAP'lastırmanın ise ilericilik sayılması
ancak ve ancak entelektüel -yeni McCartizm- ile mümkündür.
Her yerde kök salma eğilimi gösteren yeni "McCartizm"e
karşı uyanık olmalıyız.
KlSA KISA
• İstanbul Devlet Guvenlik Mahkemesi karanyla geçici
olarak seferden men edilen Rum bandıralı silah yuklü
geminin kaptanı F. Dimos'un avukatı Hüsamettin Nişancı,
dün karara itiraz etti. İstanbul Devlet Guvenlik
Mahkemesi'ne itiraz eden avukat Hüsamettin Nişancı,
DGM Genel Kurulu karanyla geminin transit geçişinin
engellendiğıni öne sürerek "Montreux Antlaşması'nın 2, 3,
4, 5, 6. maddeleri son derece açıktır. Bu maddeler
uyannca geminin yüküne el konulamaz. Bu maddelere
göre gemiyi tutma yetkiniz yoktur" dedi. tDGM Başsavası
Mustafa Emre de itirazın mahkemeye sunulduğunu
belirterek "ttiraz mahkeme tarafından incelenecektir.
Sanıyorum bir ikî gün içinde karar verilir. Bu verilecek
karar kesin olacaktır. İtiraz edilmiş olması kaptanın ve
mürettebatın ifadelerini almamızı engellemez, muhtemelen
yarın (bugün) ifadeleri alınmak üzere buraya
getirilecekler" dedi. (Istanbuİ-AA)
• Silivrikapı llkokulu öğrencileri, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Genel Sekreteri Tuğrul Erkin'e okuUanna
yaptırdan oyun bahçesi için teşekkür ettiler ve bir plaket
verdiler. SilivTİkapı llkokulu Müdürü Elif Taşar, Okul
Aile Bırliği Başkanı Ali Rıza Malkoç, öğretmen Cahit
Çakar ve okul öğrencilerinden oluşan 6 kişilik grup
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Tuğrul
Erkin'i ziyaret ettiler. (İstanbul-ANKA)
• Izmir Cennetçeşme'de Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na
ait servis otobüsünün silahla taranması olayıyla ilgili olarak
şüpheli görülen 30'un üzerinde kişinin gözaltına alındığı,
ancak bunlardan bir kısmının salıverildiği bildirildi.
Soruşturmanın sürdürülduğünü söyleyen Terörle Mücadele
Şube Müdürlüğü yetkilileri, olayla ilgili bazı ipuçlannın
olduğunu vurgularken DGM Savcıhğı yetkilileri
soruşturmanın derinleştirildiğini, Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğü'nün olayla ilgili çalışmalarını izlediklerini,
ancak kesin bir açıklamanın şu aşamada yapılamayacağını
belirttiler.
• Milli Eğitim Bakam Avni Akyol, DYP Milletvekili
Bedrettin Dalan'ın, bir gazetede yer alan Milli Eğitim'deki
imam hatipli yöneticiler konusundaki iddialan ile ilgiü
yazılı açıklama yaptı. Akyol, Talim ve Terbiye Kurulu
Başkanı'mn, imam hatip lisesi mezunu değil, Tokat Gazi
Osman Paşa Lisesi ve Ankara Üniversitesi Ilahiyat
Fakültesi mezunu olduğunu belirtti. Akyol, Istanbul'daki
140 genel liseden 120'sinde genel lise çıkışlı ve kültür dersi
branşında yüksek öğrenimli, 20'sinde ise imam hatip lisesi
kökenli müdürun görev yaptığım, bunlardan 16'sımn aynı
zamanda llahiyat Fakültesi mezunu olduklannı bildirdi.
• Bursa'da yayımlanan "Bursa Hâkimiyet" gazetesinin
kurucusu ve eski sahibi Armağan Gerçeksi, önceki akşam
geçirdiği kalp krizi sonucu öldü. 1936 yüında Bursa'da
doğan Gerçeksi, uzun yıllar Bursa gazeteler başbayiliği
yaptıktan sonra, 1974 yıhnda "Bursa Hâkimiyet" gazetesini
kurdu. Bursaspor Yönetim Kurulu üyesi olarak da hizmet
veren Gerçeksi, evli ve 3 çocuk babası idi. Çocuklanndan
Mehmet Gerçeksi de halen Hâkimiyet gazetesinde spor
yazan olarak çalışıyor. Gerçeksi'nin cenazesi, bugün
toprağa verilecek.