Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecılik Turk Anonım
Şirketi adına Berin Nadi • Murahhas Üye: Emine lş»klıgil
0 Genel Yaym Müduru: Hasan Cemal, Yazı tşleri Müduru: Ok»y
Gdnensin # Haber Merkezi Müduru: Yaiçın Bayer, Sayfa
Duzenı Yönetmeni: Ali Acar % Temsılcıler ANKARA' Ahmel
Tan, İZMİR: Hikmet Çetinkaya, ADANA: Çrtin Yigenoglıı
Iç Polıtıka: Ctlal Başlangif, htanbu! Haberlen $ e w Kalkaa, Ekonomi MenU Tamer, Dış Haberler
trf.ua Balcı. lş-Sendıka- Şukran Krtrnci. Kultur Celal Usttr, EJmm- Genca) Şaylan. Yun Haberlerı
>«cdei Uogln. Spor Daıuşmanj AMalkadir ^ucelımn, Dizı Yazılar Kerem Çabşkan, Araştırma
ŞıhİB Alpaj, Duzekme Abdailak Yaacı 0 Koordınalör. Ahnet Konılsaa % Malı Işler Erol Erknl
% Muhasebc Bttlcnl Vcner 0 Butçe-Planlama. Sevgi Osmanbofoghl 0 Reklam. A»t Tonın 0 Idare
Hıuoin Gurtr 0 Ijieirae Onder Çdik # Bılgı-lşlem Vail laal 0 Persone! Sngi Bostanctoglu
Yayın Kurulu Başkarr İlnan
Selçuk, Okla; tkbal,
Yaiçın Baver. Hasan Cemal,
Hikmel Çetinkoa. Okay
Gonensin. Lgur Mumcu.
Ali Sirmm, Ahmel Tan
Basan le Yayan. Cumhunyeı Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Turkocagı Cad.
39 41 Cagaloglu J4334 tst PK. 246 - Istanbul Tel 512 05 05 (20 hat), Telex:
22246, Fax- (I) 526 60 72 0 Burolar: Aakan: Zı>a GökaJp Blv. Inkılap S. No:
19/4. Tel: 133 11 4141, Teleı 42344, Fta. (4) 133 05 65 0 lımin H. Ziya Blv.
1352 S 2/3. Td: 13 12 30, Teta. 52359, Fax (51) 19 53 60 0 Adana: Inönu Cad.,
119 S. No- 1 Kat 1. Tel: 19 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax (71) 19 25 78
TAKVİM: 23 EKİM 1991 lmsak: 4.52 Guneş: 6.17 öğle: 11.53 tkindi: 14.50 Akşam: 17.20 Yatsı: 18.40
45 YILDIR HUKUMET 'ÇOK PARTİLT
Italya
koalisyon
cenneti2. Dünya Şavaşı'ndan bu yana koalisyonlar ile
yönetilen İtalya'da ilk yıllarda Hıristiyan
Demokratlar büyük ağırlık taşırken son
zamanlarda sosyalistler de önemli bir rol
oynamaya başladılar.
NİLGÜN CERRAHOĞLU
ROMA — Hükümet etme
sanatı üzerinde bir dünya kla-
siği sayüan "Preos"in yazan,
Rönesans düşünürü Macchia-
velü'nin Italya'dan çıkmış ol-
ması bir rastlantı değil.
Uzlaşmalann, hoşgörü ve di-
yaloğun ülkesi olan Italya;
Ikinci Dünya Şavaşı'ndan bu
yana koalisyonlaria yönetiliyor.
Bir başka deyişle, ttalya'nın sa-
vaş sonrası siyasi tarihi, birbi-
rini ızleyen koalisyonlaria eş
anlama geliyor. Italya'nın baş-
ka hiçbir Batı ülkesinde görül-
meyen bu koalisyon düşkünlü-
ğünun ardında, 1922'den 2.
Dünya Savaşı'nın sonuna dek
süren faşizm deneyimi yatıyor.
Savaştan perişan çıkan itaJ-
ya'da 1946-48 yıllan arasında
demokratik anayasayı hazıria-
mak içın kurulan geçici hükü-
met, tek bir partiye fazla güç
vermeyecek bir seçim sistemini
bilinçli olarak seçiyor. Faşizm-
den ve Mussolini'den ağzı ya-
nan Italya yoğurdu üfleyerek
yiyor ve parlamentoya irili
ufaklı geniş bir siyasi parti yel-
pazesini sokan bir nispi temsil
sistemini yeğliyor.
ttalyan koalisyonlamnn mer-
kezinde, bu ülkenin hâkim par-
tisi Hıristiyan Demokratlar bu-
hınuyor. ANAP tarzında, çeşit-
li eğilim ve akımlan bir araya
getiren Hıristiyan Demokrat-
lar'ın zaten kendisi başhbaşına
bir merkez-sağ koalisyon oluş-
turuyor.
Hıristiyan Demokratlar baş-
bca iki tip koalisyon kunıyor-
lar. Bunlardan ilki, ekonomik
"boonTun başladığı 1963 yılı-
na dek süren "merkez koalis-
yonlan" oluyor. 1948-1963 yıl-
lan arasında birbirini izleyen
"merkez koalisyonlan" siyasi
ideolojileri birbirine benzeyen
siyasi partilerle oluşturuluyor.
Bu koalisyonlara Hıristiyan
Demokratlar'dan başka, birbir-
lerinden ufak farklarla aynlan
Liberaller, Cumhuriyetçüer ve
gerçekte muhafazakâr eğilim
sergileyen Sosyal Demokratlar
katıhyor.
1963, Italya'nın yakın siyasi
tarihinde bir dönüm noktası sa-
yılıyor. Hıristiyan Demokratlar
bu tarihte "sola açılmayı" ka-
bul ediyorlar ve ilk kez o za-
manlar gerçek anlamda bir
"sol" parti olan Sosyalistleri
koaJisyona almaya karar veri-
yorlar. ltalya'da "merkez sol"
koalisyonlan olarak anılan bu
dönem, bir iki küçük parantez
dışında günümüze dek devam
ediyor.
"Merkez koalisyonlannda"
olduğu gibi "merkez sol" koa-
lisyonlannda da hâkim parti
daima Hıristiyan Demokratlar
oluyor. Halen işbaşında bulu-
nan savaş sonrası 50. koalisyon
hükümetine bugün dahi Hıris-
tiyan Demokrat Giulio Andre-
ottfnin başkanlık etmesi, Hıris-
tiyan Demokratlar'm bu koalis-
yonlarda oynadıklan rolü orta-
ya koyuyor.
1963'ten itibaren Sosyalistle-
rin koalisyon hükümellerine
girmesiyle koalisyon formülü
Hıristiyan Demokratlar, Sosya-
listler, Sosyal Demokratlar,
Cumhuriyetçiler, Liberaller ola-
rak 5 partiye çıkıyor. Şimdi ol-
duğu gibi bunlardan bazı par-
tiler -örneğin Cumhuriyetçiler-
bazı dönemlerde koalisyonlann
dışında kalabiliyorlar.
Her şeye rağmen '60'lı yıllar
ve 70*^, Italyan halkının tü-
ketim ve yaşam düzeyinin hız-
la yükseldiği "boom" yılları
oluyor. Bu yıllarda kurulan
"merkez sol koalisyonlan" dö-
neminde sosyal yaşam liberal-
leşiyor, laik topluma doğru
önemli asamalar katedüiyor, iş-
çilerin sendikalaşma ve siyasi
haklannda küçümsenmeyecek
ilerlemeler kaydedib'yor. Tüm
polemiklere rağmen boşanma
ve kurtaj yasası geçinliyor.
özerk yönetimin yasal çerçevesi
tamamlanıyor.
YUNANİSTAN 'UZLAŞMA'DA ZORLANDI
Koalisyon yeni
seçinı getiridi
STELYO BERBERAKİS
ATtNA — Türkiye'deki ge-
nel seçimlerden sonra hiçbir
partinin tek başına iktidara ge-
lememesi ve koalisyon aJterna-
tifınin ortaya çıkması, Italya ve
Yunanistan'da kurulan koalis-
yon hükümetlerinin durumlan-
nı akla getiriyor. Yıllarca koa-
lisyon hükümetleriyle yönetilen
îtalya'ya karşı, Yunanistan'da
koalisyon "deneyi" ürün vere-
medi..
Yunanistan'da 1988 yınnda
seçim sisteminin "nispi"ye çev-
rilmesinden sonra 1989'da ya-
pılan her iki genel seçimde de
hiçbir parti tek başına iktidara
gelemedi. Partiler, ülkenin gir-
diği bu siyasi krizi aşmak ama-
ayla koaüsyon hükümetlerinin
kurulmasmı denediler. İlk aşa-
mada Yunan komünist partÛe-
rinden oluşan SINASPIS-
MOS'la sa| eğilimli Yeni De-
mokrasi Partisi (YDP)
"anlaşmalı" olarak üç ay sü-
reli bir koalisyon hükümeti
kurdular. 1989 yümın haziran
ayında kurulan bu hükümet,
ülkenin sol ve sağ kesiminde
tepkiyle karşılandı. Bu koalis-
yon hükümetinin amacı, ikti-
dardan dusen sosyaüst PASOK
dönemindeki skandal olaylan-
m açıkhğa kavuştunnak ve so-
rumlulanm yüksek mahkeme
kuruluna bildirdikten sonra ye-
niden seçimlere gitmekti... Üç
yerine dört ay süren bu
"beraberiiklerinde" Komünist
Parti ile sağ eğilimli YDP,
skandal olaylan dışında "hiç-
bir konuda görüş birliği
sagbıyamayacaklan" görüşün-
de birleşerek ülkeyi Ugilendiren
en büyük sorunları
"dondnrma" kararını almış-
lardı...
1989 yılının kasım aymda yi-
nelenen seçimlerde yine hiçbir
parti tek başına iktidara gele-
meyince Ülkenin üç büyük par-
tisi "geçici" bir koalisyon hü-
kümeti kurmaya karar verdiler.
Haftalarca süren "sert" müza-
Jcerelerden sonra partiler, hü-
kümet programlannı "asgari-
ye indirgeyerek" ülkenin eko-
nomik, sosyal, iç ve dış siyase-
tinde gözlenen krizin "atlaül-
masına" kadar koalisyon hü-
kümetini kurdular ve başına
ekonomi profesörü Xenofon
Zolotas'ı getirdiler.
Ancak bu koalisyon hükü-
metinin de ömrii beş ay süre-
cekti. Bu beş ayhk süre içinde
koalisyon hükümetini oluştu-
ran YDP, PASOK ve SINAS-
PISMOS arasında doğan baş-
lıca sorunlar: Devlet dairelerin-
deki, polis ve ordu içindeki ata-
malar; grev ve teröre karşı mü-
cadele için alınacak önlemler;
dış ilişkilerde izlenecek siyaset
ve ekonomi gibi ülkenin "gi-
dişatını" saptayan konulardan
oluşuyordu.
Parti başkanlan, bu sorun-
lar karşısında bir "modiis
vivendi" sağlayabilmek ama-
cıyla bir yandan sık sık cum-
hurbaşkamnı ziyaret ediyor,
ancak diğer yandan "nzlaş-
maz" bir tavır alıyorlardı. San-
ki her bir parti seçimlerin yine-
lenmesi için gizliden bir kam
panya başlatmıştı...
Nitekim bu koalisyon hükü-
metinin ömrü beş ay sürdü ve
1990 yılının nisan ayında genel
seçimler yinelendi.
YDP, bu seçimlerde %46'yı
aşmasına karşın 300 sandalye-
lik parlamentoda ancak 150
milletveküı cıkarmış, hükümet
kurmakta zorluk çekmişti.
Ancak YDP, son anda sağ
eğlümli DİANA partisinin tek
milletvekilini bünyesine çeke-
rek milletvekili sayısım 151'e
çıkartacak ve 9 ay yaşanan bir
belirsizlik sürecinden sonra hü-
kümeti kuracaktı.
Yunanistan, koalisyon hü-
kümetleriyle yönetildiği süre
içinde siyasi, ekonomik ve sos-
yal düzeyde bir kriz süreci ya-
şadı. Grevler birbirini izliyor;
devlet memurlannm maaşlan-
nın ödenmesi için yabancı ban-
kalardan krediler alınıyordu.
Geçen yıhn nisan ayında ya-
pılan genel seçimlerde YDP tek
başına iktidara gelmesine kar-
şın dokuz ay boyunca yaşanan
krizin açmış olduğu yaralar he-
nüz kapatılamadı.
ANAP*ın kampanyasını başlatan Fransız reklamcı Seguela, genelseçimleri Cumhuriyete değerlendirdv
Yılıııaz,ÖzaFa rağmenMİNE G. SAULNDER
PARtS — Türk politika tari-
hine, Mesut Yılmaz ve ANAP-
ın seçim kampanyasını başlatan
(ve bitiremeyen) ünlü Fransız
reklamcı olarak geçen Jacques
Seguela, dün Cumhuriyet gaze-
tesi ile özel bir soyleşi yaptı. Ge-
nel seçimler öncesi, Türkiye'nin
gündeminde seçime katılan bü-
yük bir parti lideri kadar yer tu-
tan Fransız reklamcı, "İçlenlik-
le düşüniip inandıklannı dile ge-
tirdigi"ni vurguladığı soyleşide,
Cumhuriyet'in sorulannı yamt-
larken önce Türkiye'deki seçim
sonuçlarını değerlendirdi:
"Bu sonuçlar, ANAP için bir
zafer sayılabilir. Seçim öncesi
yaptığımız kamuoyu yoklanuüa-
nnda oy potansiyeli r
o 12 dolay-
lannda seyreden Anavatan, bu
potansiyeli r
»24.5 ile ikiye kat-
lamış bulunuyor. Mesut Yılmaz
seçimlerden 'büyüyerek' çıktı.
Bu skoru Mesut Yilmaz yapmış-
tır. Siyasal kapashesini, gerçek
bir devlet adamı olduğunu ka-
nıtladı. Bence Yılmaz, Turkiye^
nin gelecegini temsil eden tek
politikacı!"
— Fakat en çok oyu Demirel
ve partisi DYT aldı?
J^. — Demirel'e verilen oy
Demirerin değil ki! DYP'ye oy,
Turgut Özal'ı cezalandırmak
için verildi. Bir ceza oylaması-
dır bu!
— Bu sözleriniz Le Mondet
un diinkü başyaası.
İS. — Evet, Le Monde"un bu
konudaki görüşlerini tümüyle
paylaşıyorum. Eğer Mesut Yıl-
maz, Türgut özal'dan daha
uzaklaşabilseydi kesin olarak
aürdı bu seçimleri. Sadakat adı-
na, geçmiş adına, aynı partililik
Segaâa^a göre Mesut YHmaz Türkr^de gekcegin po Htikacısı
Jacques Seguela, seçim sonuçlarının
ANAP bakımından bir zafer
sayılabileceği kamsmda. Mesut
Yılmaz'ın, oy potansiyeli yüzde 12
civarında seyreden ANAP'ı vüzde
24'ün üstüne çıkardığını söyleyen
Seguela, 'Eğer Başbakan, Turgut
Özal'dan daha uzaklaşabilseydi, kesin
olarak bu seçimleri alırdı, sadakat
adına bunu yapamadı' diyor.
Kamuoyunun Turgut özal'a
'saldırgan bir muamele yapmasını',
'bunun mutlaka nedenleri olmalı'
şeklinde değerlendiren Seguela,
DYP'ye yerilen oyların, Demirel'e
verilmediğini, Turgut Ozal'ı
cezalandırmak için olduğunu savundu.
adına yapmak istemedi. Anlıyor
ve saygı duyuyorum. Bizim
kampanyamız amacına ulaşmış-
ür. Mesut Yılmaz'ın geleceğin li-
deri, güvenilir ve dürüst devlet
adamlığını kanıtladık. Yılmaz-
ın yükselişi durdurulamaz artık.
Demirel'e gelince: DYP dura-
ğanhğın bir simgesi, geçmişin
bir kurumu. Ne kaldı benim ak-
lımda Demirel'in seçim kam-
panyasmdan? Herkese birer ev,
herkese birer araba ile bir
"anahtarhk" vaadi. Bir ülkenin
geleceği ve büyüklüğü, herkese
ev, herkese araba gibi sığ plan-
larla hazırlanmaz.
— Mesut YUmaz'ın reklamcısı
gibi konuşuyorsunuz?
J.S. — Yılmaz kendi kampan-
yasıru kendi yaptı aslında. Kam-
panya içinde kampanya yaptı.
Çünkü verilecek mesajı, mesa-
jırun içeriği vardı. Ben, onun ka-
pasitelerini ortaya koymak üze-
re aracı oldum yalnızca. Ve
Avusturya'daki seçimlerde oldu-
ğu gibi Mitterrand'ın seçiminde
olduğu gibi Türkiye*ye layık bir
liderin, politika sahnesindeki en
önemli devlet adamının kam-
panyasını yaptığum ve ona uy-
gun olanını yaptığımı, çok da
başanlı olduğumu düşünüyo-
rum.
— Türkiye'nin geleceği üstü-
ne Demirel'in gerçek bir prog-
ramı yok divorsunuz. Peki SHP
ve lnonu'nün de mi yok?
J.S. — SHP, inişte bir parti
görünümü veriyor. Eğer progra-
mı varsa, bu program galiba
Türk halkını ikna edemedi. Li-
der ve partilerin seçmen profil-
lerine bir göz atacak olursak,
Mesut Yılmaz'a kim oy verdi?
Gençler, kadınlar kentliler ve Is-
tanbul. Demirel'e verenlere ba-
kın: Köylüler, erkekler ve yaşlı-
lar. Yarının Türkiyesi bu seç-
menler değil. Ben Türkiy^yi bü-
tün Avrupa ülkeleriyle birlikte,
çağdaş ölçülerde endüstrileşmiş,
kentleşmiş uygar ve büyük bir
ülke olarak dunüşüyorum. Ya-
nnlarım da böyle görüyorum.
Kırsal bölge karar verecekse
Türkiye'nin geleceğine, sonuç
pek parlak olmaz. SHP hakkın-
da çok konuşmak istemiyorum.
Onun profıli daha politik. Önü-
müzde bir ay daha olsaydı. Me-
sut Yılmaz kesin olarak seçim-
leri kazanırdı.
Yılmaz, hükümet sorumlulu-
ğu üstünde olduğu için seçim
kampanyasına 15 gün rötarlı
başladı, son iki günde dört pu-
an birden aldı. Fazia değil, iki
gün daha olsaydı önünde birin-
ci parti ANAP olurdu. Mesut
Yılmaz'ın acelesi yok. Geleceğe
oynadı o. Turkiye'nin yazgısını
temsil eden her insan, günün bi-
rinde mutlaka o ülkenin devlet
başkanı olur.
— Siz Turgut Özal'ı fazla sev-
miyorsunuz galiba?
I&. — Benim olmayan bir ül-
kenin cumhurbaşkanı hakkında
yargı belirtmek bana duşmez.
Ama kamuoyu Turgut Özal'a
böylesine saldırgan bir muame-
le layık göriiyorsa, bunun mut-
laka nedenleri olmalı.
— Herhalde biliyorsunuzdur.
Mesut Yılmaz ve ANAP, seçim
kampanyasının ortalanna doğ-
ru sizin sloganlannızı kullan-
maktan vazgeçtiler. Turgut
Özal'ın etkisi var mı bu karar-
da?
JjJ. — Bir reklam kampanya-
sını yarıda kesmek kadar zarar-
lı bir girişim olamaz. Zaten bir
çok kez yineledim; seçimleri rek-
lam kampanyalan ifa7anmg7İar
İnsanlar kazanır.
— Fakat sizin kampanya içe-
riginize yöneltilen eleştiriler yal-
nızca rakiplerden gelmedi. Yd-
maz yanlılan ve sizi Türkiye'ye
lanse edenler de geliştirdiginiz
sloganlann Tiırkiye ve Türk hal-
kının kültfir vapısma uygun ol-
madığınj ileri sürdüler?
J.S. — Türkiye bir değil, iki
tane. Bir "Kent Türkiyesi" var,
bir de "Kır Türkiyesi." (Segue-
la bu benzetme ile La Fontaine1
in ünlü fabulası Kent Faresi ile
Kır Faresi'ne gönderme yaptı.)
Mesut Yıhnaz'ın kırsal kesime
mesajını iletecek zamanı olma-
dı. Aynı zamanda hükümet yö-
nettiği için yeterince gidemedi
kırsal bölgeye. Ama kentlerde
başanh oldu. Gazetelere verilen
ilanlarla yapılan seçim kampan-
yası, daha çok kentlerde etkili
oluyor. Türkiye"de yalnızca 3.5
milyon kişinin gazete satın aldı-
ğun unutmayalım!
Televizyon ise biliyorsunuz
kampanya açısından özel TV
kanalı yoluyla vardı. Oysa bu
özel TV kanallan, devlet televiz-
yonu gibi ulaşamıyor Anadolu-
nun dört bir yanına. Fransa'da-
ki gibi örgütlü ve altyapüı değil-
ler henüz.
Kırsal bölgelerde yalnızca mi-
tinglerle ulaşılabiliyor halka.
Buna da Yıhnaz'ın yeterince za-
manı olmadı.
Ama Mesut Yılmaz'la yeniden
görüşeceğiz.
Türkiye'nin geleceğine bir gün
mutlaka ve belki çok vakında bu
lider sahip çıkacak.
FrmkfnrterAllgemeine magazin ekinde 'Sultan'a benzetüen Semra ÖTjaVa genişyer verildi
'Semra ağır, halk hafifDış Haberler Servisi — Al-
manya'da yayımlanan "Frank-
furter Allgemeine" gazetesinin
muhabiri Erwin Koch, "Semra
Özal"ı anlattığı yansında, Tür-
kiye'nin Fırst Lady'sinin yükseli-
şi ile Türk insamnın ekonomik
olarak çöküşünün aynı dönem-
de nasıl geliştiğini zengin öraek-
lemelerle anlatıyor.
Gazetenin geçen hafta yayun-
lanan "Magazin" ekinde, sekiz
sayfa yer alan yazıda, Koch'un
Semra özal'dan randevu alabil-
mek için altı ay kadar uğraşu-
ğı, ancak başanh olamadığı da
belirtiliyor.
Magazin ekinde yer alan fo-
toğraflarda, Semra özal'ın, Ka-
nuni'nin kansı Hürrem Sultan'ı
(Roxelana) kendisine örnek al-
dığı öne sürülüyor.
Ahnan gazeteci Envin Koch,
görüşme talebini kabul etmeyen
Semra özal'ı, 4 bin çocuğun
sünnet edileceği tnönü Stadyu-
mu önünde beklerken, First
Lady'nin nereden nereye geldi-
ğini, Türk insamnın da nereden
nereye gittiğini düşünüp
dunıyor.
Bu arada sünnet olacak ço-
cuklardan Bülent'i de izliyor.
Bülent neşeli, erkekliğe adım
atacağı için biraz da heyecanh.
Koch'un aklına "Erkek adam üç
kezdogar. Bir anasının karnii-
dan çtktıgmda, ildnd kez sünnet
oldağunda ve son olarak da og-
In oiduğunda" deyişi geliyor. Ya-
zar, izlenimlerini şöyle anlatıyor;
"Tarih, 6 Eylül 1991. Hava sı-
cak. Istanbul her zamanki gibi
tozlu. tnönü Stadyumu önünde,
söylendiği gibi 4 bin kişi değil,
500 anne-baba çocuğu ile bek-
leşiyor. "Semra Özal gelecek."
Semra Özal Ingilizce bilmi-
yor. Buna rağmen Londra'da
Muhteşem Süleyman Sergisi'-
nin açıhşında Ingiüzce metin
okumaktan geri kalmıyor. Ya-
sama orgaru anlamma gelen
"Law-maker" sözcüğünü
"Love-maker", yani "aşk yapan"
Frankfurter
Allgemeine
Magazin'de yer alan
bu fotoğrafm
yanında şöyle
deniyon Semra özal
politikaya
kanşmaktan
hoşlanmaya
başlayınca, hemen
bütün insanlann
Müslüman olduğu
bir ülkede kamuoyu
önünde ince sigaralar
tüttürüp, viski içerek,
dikkatleri üzerine
çekmehakkını
kendinde görüyor.
Kendisine çizdiği bu
iştahh senaryoda,
Kanuni Süleyman'ın
kansı Roxelana'yı
(Hürrem Sultan)
ömek ahyor.
anlamına gelecek şekilde oku- Semra özal, Başbakan Yar-
yunca Galler Prensesi Diana da dımcısı, Başbakan ve ardından
"gülümsemeden edemiyor." Cumhurbaşkanı eşi unvamna
Semra, 20 yaşına gelince kıs- kavuşurken Türkiye'de asgari
metini aramaya Ankara'ya gidi-
yor. Elektrik Idaresi'nde dakti-
lo olarak çahşmaya başladığı za-
man, kâtip ve banka görevlisi bir
babanın oğlu olan Türgut özal
ile tanışıyor. Evliliklerinin yedin-
ci ayında kızlan Zeynep doğu-
yor.
Semra özal'ın eşi Turgut
özaL 1980 darbesi ertesinde ön-
ce Başbakan Yardımcısı, ardın-
dan 7 Aralık 1983'te Başbakan
ve en nihayet 1 Kasım 1989'da
Cumhurbaşkanı olduğunda,
servetleri de yüzde 330 katlana-
rak bir milyar liraya yükseliyor.
Türkiye'de üç dil bilen bir reh-
berin yılük kazancı 8 bin Alman
Markı. Bu hesaba göre özallar-
m geliri 440 bin Aünan Markı-
na denk düşüyor.
ücret, tüm kesintiler çıktıktan
sonra 510 bin liraya denk düşü-
yor. Işsizlerin sayısı bir milyon
olarak açıklanıyor.
Koch, "süpfce" ve "utanma"
gibi yetenekleri ohnadığım söy-
lediği Semra özal'ın 1986 yüı ba-
şında "zengin" kişilerin katkı-
sıyla Türk Kadınını Koruma ve
Güçlendirme Vakfı'm kurduğu-
nu ve kuruluşun başlangıç ser-
mayesi olan 132 milyonun bir yıl
içinde on katına tırmandığına
da değiniyor. Koch, Semra
özal'ın, kuruluşun papatyalan
tarafmdan kendisine layık görü-
len "Anatürk" unvamnı redde-
decek kadar "mütevazı'' olduğu-
nu da yazıyor ve şöyle devam
ediyor:
"Inönü Stadyumu önünde
bekleşenler giderek söylenmeye
başlıyorlar. Saat 17.00'de gelece-
ği belirtilen Semra özal bir tür-
lü gözükmüyor. 'Bir dahaki se-
fere sosyal demokratlara yaptı-
ralım sünneti. En azından
dakikier' diyor bir baba. Bir di-
ğeri, 'Hanfendi kendini ne sanı-
yor? Sultan mı? İnsan bn kadar
bekletilir mi?'
Semra özal, eşi siyaset basa-
maklannı hızla tırmamrken,
'enine' genişüyor, Papatyalann
çahşmalanmn birinci yıldönü-
münde Yıldız Sarayı'nda binbir
gece masallanna taş çıkanrcası-
na kutlama düzenliyor. Tarih, 4
Ağustos 1986. Yıldız Sarayı'nda
her şey "masaUardaki gibi." Dı-
şanda ise başka bir masal yazı-
hyor. Gelirler 1983 yılından bu
yana üç kat artarken, fiyatlar
beş katına çıkıyor.
'Cıvıl cıvıl tstanbullu
Semra' giderek 'agırlaşıyor',
^üçteniyor.' Küçük oğlu Efe, ts-
tanbul'da Boğaz'a nazır evinde,
her ay 7 bin Alman Markı'na eş-
değer Türk Lirası'm kira olarak
ödüyor.
Bu arada Bulent'in babasımn
sinirleri daha da gerilirken, Bu-
lent'in gözleri kızanyor. Düğü-
ne neşe katacak olan palyacolar
bir türlü gelmiyor. Semra özal
da tabii. Hava dönüyor. Istan-
bul'un tozu, tonlarca para sayı-
lan ışıl ışıl sünnetlik giysilere ko-
nuyor.
Gazetelerde 'Semra Özal'a pa-
patyalann 40 kilo agırlıgında
pasU hediye ettikleri', 'Semra
özal'ın sofrasutda 70 çeşit pey-
nir buluadugu', 'Semra Özal'ın
Los Angeles'ta ber biri 10 bin
dolar degerinde iki altın taban-
ca satın aklıgı' yazıyor.
Bu yıl ilkbaharda ANAP Is-
tanbul ll BaşkanlığYna "seçflen"
Semra özal, oğlunu zengin işa-
damlanndan birinin kızıyla ev-
lendirirken, düğün pastasım Is-
viçre çikolatasmdan beş metre
yüksekJikte yaptınyor, konukla-
nnı Swiss Hotel'de ağırhyor.
Düğünün güvenliğini 500'den
fazla polis sağhyor.
Ahnan gazeteci "darbeden bu
yana 1 milyon 600 bin kişinin
rutuklandıgını, yüzde 801nin is-
kenceden geçtigini, 210 bininin
sıkıyönetim mahkemelerinde
vargdandıgını, 500'ünün ölüme
mahkûm edildigini, 50'stnin ce-
zasuun infaz edüdiginl" de ya-
zıyor.
Inönü Stad>
r
umu önünde bi-
riken kalabalığa polis "evkrine
gitmeleri gerektigini" söylüyor.
Semra özal gelmiyor, çünkü
"sünnet töreni zaten daha önce-
den iptal edilmiş." Polisin açık-
lamadığmı, Envin Koch yaasın-
da "Semra Özal'ın, tnönü Stad-
ynmo'ıta bin adım uzaklıktaki
Yıldız Sarayı'nda olduğunu,
ANAP milletvekfli Şadan Tuz-
cu'nun oglunun düğününü bek-
kız ledigini ve gelinin şahitligini
yanacaguu" belirtiyor.
Turk-Amerikan iliskileri
Ozal
dönemi
kapanıyor
UFUK GÜLDEMİR
WASHINGTON — 20
Ekim seçiminin sonuçları,
Cumhurbaşkanı Turgut Özal
işbaşında kalşa da kahnasa da
Türk - Amerikan ilişkilerinde
özel bir dönemin kapandığı
anlamına geliyor.
ABD Dışişleri Bakanlıgı
Sözcü Yarduncısı Richard Bo-
ucher da Türkiye'deki seçim
sonuçlarının bir koalisyon hü-
kümeti kurulacağıru gösterdi-
ğini beürterek şöyle dedi:
"Yeni hnkümete hangi parti
başkanlık ederse etsin Türki-
ye ile iliskilerimizde herhangi
bir degisiklik beklemiyoruz.
Türkiye, dünyamn o bötgesin-
deki çıkartanmızı Ugilendiren
çeşiüi ikili konularda çok ya-
kın bir isbirliği sürdürdüğii-
mnz sagJam bir dost ve müt-
tefikimiz olmaya devam edi-
yor."
Ortaya çıkacak hükümet ne
olursa olsun iki ülke ilişkilerin-
de radikal bir degisiklik bek-
lenmiyor, ama yeni dönemin
de eskisinden farkh olacağı
kaydediliyor. Washington,
Demirel'den, "kiminle koalis-
yon yapacağına bağlı olmak
kaydıyla" fazla tedirgin olmu-
yor. Ancak "ortaya koalis-
yonlar tablosu çıkmış olması-
nın iç istikran etkileyebilece-
gi" düşünülüyor. Koalisyon
hükümetlerinin "Kıbrıs sorn-
Dunun çözümünü" de güçleş-
tireceği vurgulamyor.
ABD'nin 20 Ekim seçimine
bakışında ön plana çıkan ikin-
ci nokta, halkın "merkez
sağ bir hükümet istediğini"
ortaya koymuş olması.
Washington'daki finans
çevrelerinde ise özal'a sempati
hâlâ sürmekle birlikte Demi-
rel'in şahsına dönük bir tepki
şu ana kadar görülmüyor.
Dış basında Türkiye'dekiseçimler degişik açılardan yorumlamyor
'Türk demokrasisi sınavda'ABD basınında seçim sonucu "Özal'ın yenilgisi"
olarak yorumlanıyor. İngiliz "The Times" gazetesi
Türkiye'de demokrasinin şimdi "olgunluk
sınavı"ndan geçtigini yazdı.
Haber Merkezi — Erken ge-
nel seçimin sonuçlarının dış
dünyadaki yankıları sürüyor.
Özellikle Amerikan basını Cum-
hurbaşkanı Turgut özal'ın se-
çimlerde 'esas yenilgiye uğrayan
ki^i' olduğunu savunarak
"Özal'ın egemenliği tehlikeye
girdi" diyor.
AP, dün geçtiği seçimlerle il-
gili yorum yazısında "Genel se-
çimde esas yenilgiye uğrayan ki-
şi seçime bile katılmayan Cum-
hurbaşkanı Özal'dır. ANAP'ın
seçimi kaybetmesi nedeniyle
Özai'ın da bundan sonra yetki-
leri sınırianacakür" görüşüne
yer verdi.
ABD'nin etkili gazetelerinden
New York Times da son seçimin
"Türkiye'nin Batı'ya açdarak
serbest pazar ekonomisini be-
nimsemesinin sampiyonluğunu
yapan ve ABD'nin yakın
müttefiği" olarak nitelediği
Cumhurbaşkanı özal için bir re-
ferandum olduğunu öne sürdü.
Muhalefet partilerinin, özal'ın
özellikle Kıbns ve Kürtler konu-
sundaki politikalannı eleştire-
rek, cumhurbaşkanını indirme
sözü verdiklerine işaret edilen
haberde, muhalefetin Özal'ı iç
ve dış politika uygulamalannda
anayasal yetkilerini aşmakla
suçladığı da kaydedildi.
Washington Post gazetesi de
Türkiye'de yeni parlamentonun
soğuk savaş sonrasında Türki-
ye'nin Batı ile güçlü bağlannı
sürdürmesi de dahi] bir dizi cid-
di ekonomik ve siyasal güçlük-
le karşı karşıya olduğunu bildir-
di.
Ingiltere'nin etküi gazetesi
'The Times'da şu yorumlar ya-
pıldı: "Türkiye'de demokrasi-
nin olgunluğu şimdi sınavdan
geçiyor. Yükselen tslamcı kök-
tendinciük henüz Türkiye'nin
Batı ile ilişkisini tehdit etmiyor-
sa da 1970'lerin istikrarsıziığını
geri getirebilir. Bu da yeni bir
darbeye yol açabilir. Türk seç-
meni siyasetçilerin aralanndaki
farklıhklan gommelerini istedi.
Çekişmeye devam ederlerse or-
du, bu kez siyasetçileri gömebi-
Ur."
'Guardian' gazetesindeki ha-
bere göre de özal'ın durumu,
lngiltere'nin eski Başbakanı
Margaret Thatcher'mkine ben-
zetilirken "Özal da arkadası
Thatcher gibi artık taşınması
zor bir yük oldu. Ülke, Özal'ın
görüslerine minnettardır, ancak
sürekli olarak ders dinlemekten
de bıkmıştır. Özal, aynca yol-
suzluk ve ailcsine çıkar sagla-
makla da itham edümektedir.
Ne olursa olsun Demirel, Özal'ı
yerinden indinnese bile sesini
kesmekte ısrar edecektir" den-
di.
Almanya'nın yüksek tirajh
gazetelerinden Frankfurter All-
gemeine de dünkü yorumunda
Demirel'i 'barajlar kralı' olarak
tanıtarak Demirel'in seçimler-
den çok büyük başarıyla çıkmış
sayılamayacağını, tek başına
hükümet kuramayacağuıı yazdı.