17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
— : 2£ 16 EKİM 1991 HABERLER CUMHüRJYET/5 SEÇIM '91 Özal IstanbuTda • İSTANBUL (AA) — Cumhurbaşkanı Turgut özal, bugün tstanbul'da şehir turu atü. özal, makam otomobiliyle gittiği bazı semtlerde vatandaşlarla sohbet ederken "gülmelerini, gülümsemelerini" istedi. Cumhurbaşkanı özal, YeşUköy Askeri Havalimanı'ndan önce Edirnekapı'ya, daha sonra Fevzipaşa Caddesi'ni izleyerek Fatih'e geldi. Oradan Şehzadebaşı yoluyla Laleli'ye geçen özal'a yurttaşlar sevgi gösterisinde bulundular. özal, Laleli'de işyeri bulunan esnafa "Hayırh işler" dileğinde bulundu. Konseyden 3 şikayete kısnıi kabul • BRÜKSEL (AA) — Avrupa Konseyi Insan Hakları Komisyonu, yasadışı Türkiye Komünist Partisi mensubu N. Hazar, G. Hazar ve R. Açık adlı kişilerin, Türk hükümeti aleyhinde komisyona yapmış oldukları şikâyeti inceleyerek karara bağladı. Komisyon, şikâyetleri kısmen kabul edilebilir nitelikte buldu. Yasadışı TKP'ye üye olduklan ve bu parti bünyesinde faaliyette bulundukları gerekçesiyle tutuklanan ve tzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılandıktan sonra 29 Kasım 1988'de mahkûm edilen bu kişiler, kendilerine polis karakolunda işkence yapıldığını, ayrıca çok uzun süre gözalunda tutulduklannı ileri sürdüler. İnsan Hakları Komisyonu bu aşamada, taraflar arasında dostane bir çözüme ulaşılmasım sağlamaya çalışacak. Oğretmenlerin siyasi görüşü • ANKARA (Cnmhnriyet Bfirosu) — öğretmen Dünyası dergisinin araştırmasmda, oğretmenlerin yüzde ^47'sinin sosyal demokrat, ''yüzde 17*sinin merkez sağ, yüzde 12'sinin sosyalist, yüzde 7'sinin dinci, yüzde 7'sinin eski MHP eğüimli olduğu belirlendi. Derginin, 20 ilde 3 bin 412 öğretmen arasında yaptığı araştırmada, öğretmenlerden yüzde 5'i siyasal eğilimlerini belirtmezken, yüzde 5'i de sorulan yanıtsız bıraktı. Sol tandanslı oğretmenlerin basını yüzde 90'la felsefe, sağ tandanslı oğretmenlerin ise yüzde 92 ile din branşı öğretmenleri çekiyor. 'Demokrasi Kanalı' • ANKARA (AA) — 'Demokrasi Kanalı' Mega- lO'un 20 U, 2 ilçede, 20 milyon kişi tarafından izlendiği, önümüzdeki günlerde yapüacak yeni düzenlemelerle daha geniş izleyici kitlesine ulaşılacağı bildirildi. Mega-10'dan yapılan yazılı açıklamada, Istanbul ve Ankara'da yayuıa başlanılan ilk < haftalarda görülen bazı aksamalann hızla giderildiği belirtilerek îstanbul'da her gün yeni uyarlamalar yapıldığı için Mega-lO'un, yayın yaptığı 20.00-22.00 saatleri arasında, Starl, TV2, TV3 ve TV4 kanallarına yakın yerlerde arama yapılması gerektiği kaydedildi. Stilker SP'de • tSTANBUL (UBA) — Devrimci Işçi Sendikalan Konfederasyonu (DÎSK) kunıcusu eski genel sekreteri, Türkiye Işçi Partisi (TİP) eski genel sekreteri, Yazarlar Sendikası (TYS) eski yöneticilerinden yazar Kemal Sülker yakın çevresiyle birlikte Sosyalist Parti'ye katıldı. Yeşillere ihtar • ANKARA (AA) — Anayasa Mahkemesi, uyanya rağmen parti hesaplannı incelenmek üzere göndermediği gerekçesiyle Yeşiller Partisi'ne ihtar verdi. Yargıtay Cumhuriyet BaşsavcüığYrun başvurusunu dün görüşen Anayasa Mahkemesi Kurulu, Yeşiller Partisi'ne ihtar verilmesini oybirliğiyle kararlaştırdı. Başsavcüık, başvurusunda, partiyi, bu eksikliği gidermesi için uyardığını, buna rağmen giderilmediğini belirtmisti. Başbakan Yılmaz, Kamdeniz'de silah sesleri arasında hemşerüerine seslendv Beııi kavağa çıkarınCANAN GEDtK RtZE — Mesut Yıtanaz, hem- şerilerine soruyor: "Bana güveniyor musnnuz?" Petek'in önünü kesen kalaba- bk, hep bir ağızdan bağırıyor: "Evet, evet." Mesut Ydmaz devam ediyor: "20 Ekim'de beni kavağa çı- karabikcek misiniz?" Karşılık yine aynı: "Evet." Mesut Ydmaz, sabah Artvin'- de miting düzenledikten sonra Borçka, Hopa, Arhavi, Fındık- lı, Ardeşen, Pazar, Çayeh'nden Rize'ye kadar coşkulu kalaba- hklar tarafından karşüandı. Yıl- maz için doğum yeri Çayeli'nde silahlar atıldı. Rize'de de Yıl- maz için havaya silah sıkıldı. Yoğun ilgi nedeniyle Yümaz, Artvin'den Rize'ye ancak 6 sa- atte gelebildi. Artvin'den sonra Borçka'da yolu kesilen Yümaz için horon- lar oynandı. Zenger'in, "Hamsi kavağa çıkn, şeref tnrn atıyor" anonslan, Yılmaz'ın her gittiği yerde ügisini esirgemeyen hem- şerilerini daha da coşturdu. Fmdıklı'da tulum eşliğinde horon tepen Karadenizliler, da- ha sonra "3,3" diye tempo tu- tarak, Rize'den üç milletvekili çıkaracaklarını dile getirdiler. DYP Lideri Süleyman Demi- rel'in Rize konuşmasında "Hamsi kavağa çıkar mı" sonı- su, Yıhnaz tarafmdan Artvin- Rize arasındaki yol boyunca kullanıldı. Yıhnaz, uğradığı her ilçede "Hamsiyi kavağa çıkara- cak mısuuz" sorusunu sordu ve "Evet" karşılığını alarak moral buldu. Sahil boyunca Karadenizliler, Yümaz'ı "Hamsi çıkü kavağa, esldler sğmaga", "Seni sevme- yen ölsün, Mesut Yılmaz Lazoğlu" pankartları ile karşı- ladılar. Ardeşen'e "Hadi Bakalım" müzigine uyarlanan "Mesut Yılmaz'ın sesi, gençliğin nefesi, yesin onu nenesi" sözleri eşli- ğinde giren Yümaz, Rize'de ala- cağı oyların Türkiye için ölçü olacağım söyledi. Ardeşen'de CÜNEYT ARCAYÜREK MZ1Y0R 0YNATMAYACA6ÎZ Samsun'un en işlek caddesi olan Çiftlik'te ANAP il orgütü tarafından asılan ve üzerinde "Hamsinin şerefiyle kimseyi oynatmayacagız" yazılı bez pankart büyük ilgi çekiyor. DYP lideri Demirel'in "Hamsi kavağa çıkar mı?" şeklindeki sözleri üzerine öfkelenen Karadenizli ANAP- lüar, tepkilerini böyle dile getirdiklerini belirterek "Hamsi Karadeniz'in simgesidir. Hamsi sofrada aş, denizde Iştir. Hamsimize laf söyletmeyiz" diye konuşrular. (Fotograf: AA) "Vur vur inlesin, Ispartalı dinlesin" sloganı atüınca, Baş- bakan Yıhnaz, "Ben bu işi kim- seyi vunnak için yapmıyorum, size hizmct için yapıyorum" di- ye konuştu. Yılmaz, RP'lilerin bölgede kendisi için "kâfir" dediklerini öğrenince, "Buraya geiip ber şe- yi söyleyecekler, beni kâfır ilan edecekier. Ama unutmayın, en biiyük kâfirtik, dini si>asete alet etmektir. Turkiye'de İıiç kimse- nin benden daha aleşli milliyet- çi ve daha inançlı Muslüman ol- dnğunu kabul etmiyorum" di- ye konuştu ve Rize'ye tlahiyat Fakültesi vaat etti. Yılmaz, otobüsün üzerinde konuşurken eşi Berna Yılmaz, Karadenizli kadınlarla kucak- laştı. Ardeşen'de otobüse binen Mehmet Bostan adındaki bir vatandaş, Bema Yılmaz'ı kutla- yarak "Seni Cumhurbaşkanı eşi göreyim, inşaUah" dileğinde bu- lundu. Berna Yılmaz ise, "Ha- yırlısı olsun" demekle yetindi. Karadenizli kadınlar, Berna Yümaz'a Türk olup otmadığını da sordular. Ardeşen'de Nurcan Cihan, Berna Yılmaz'ın yanına gelerek "Burada sizin Türk ol- madığınız soyleniyor, nereüsin" diye sordu. Berna Yılmaz, bu soru üzerine, "Nereden çıkan- yorsunuz, ben İstanbulluyum" dedi, sonra da Petek'te bulunan Mesut Yümaz'ın kardeşi Turgut Yünuz'a dönerek "Beni senin esinle kanştınyorlar" diye ya- kındı. Mesut Yılmaz, Çayeli'nde de buyuk coşkuyla karşüandı. Baş- bakan Yılmaz otobüsün üzeri- ne çıkarken silahlar atüınca, Ca- vit Kavak heyecanlanarak "Onu yapmayın, liitfen, eğer KENTLİ VE EĞJTtMLÎSEÇMENŞAŞKIN Demîrel doğru yolda ? içinizden birine bir şey olursa Başbakan çok üzülür" dedi. Ancak silahların patlamasını önleyemedi. Yümaz, Rize'de kendisine gü- venümesini isteyerek şöyle ko- nuştu: "Bana destek olup kavağa cı- kanrsanız, kimsenin degil, sade- ce sizin başbakanınız olurum. Pazar günu yeniden liçuncü kez iktidar nasip olursa, bütün Türkiye'ye hizmet getirece- gim." Bu arada Karadenizli kadın- lar, Berna Yümaz'a sürekli ola- rak "Üç, üç yapın" dedüer. Bu- nu, önce "üç milletvekili çıkanlması" olarak anlayan Berna Yılmaz, kadınların daha sonra "Ama bu kez kız olsun" sözleri üzerine gülümsedi. Yılmaz, daha sonra helikop- terle Rize'den Akçaabat'a geç- mı?—2— ŞAHİN ALPAY Laik ve demokratik deferfer- de bbieşen, kentli ve egitimli Utk 20 Ekim seçimlerinde han- gi partiye oy verecegi konusun- da biiyük bir şaşkınlık yaşıyor. Dün bu kitlenin gözünde ANAP'ı tasvir etmeye çalısüm. Bugün de kentli ve eğitimliler gözüyle DYP ve SHP'yi anlatı- vonım. 1960'lann başlanndan bu ya- na Süleyman Demirel ile bera- beriz. 1960'lar ve 1970"lerde Türkiye, siyasi açıdan o güne ka- dar ülke tarihinde görülmemiş ölçüde liberal bir dönemi yaşa- vunma hakkı verümeksizin çe- şitli suçlamalara maruz kalma- sı, siyasetten yasaklanması, haklannı geri almak için verdi- ği mücadele yavaş yavaş Demi- rel'in imajıru değiştirdi. Demi- rel giderek bir "demokrasi şampiyonu" kimliği kazandığı gibi, DP-AP geleneğindeki eski politik kadrolar yanı sıra, sagın ANAP'tan umudu kesen politik kadrolarım, ANAP'tan soğu- yan seçmenleri, öncelikle de ANAP iktidarı altında görece yoksullaşan köylüleri önderliği altında toplamayı başardı. Ama Demirel'in iki özeüiği doğrusu ürkütüyor: Siyasete "rövanş" tutkusuyladı. Fazla özgürlükçü bulduğu 1%1 Anayasası'nı her fırsatta sanlması, Turkiye'de demokra- eleştirmesine ve değjştirilmesini sinin sağlamlasabilmesi için si- yasi kadrolar arasında egemcn olması gereken karşılıkh saygı ve gerektiğinde uzlaşma anlayı- şından hâlâ uzak olduğunu dü- şündüriiyor. Giderek bütünle- şen bir dünya ve giderek dünya- istemesine karşın bu dönemin büyük bölümünde Demirel baş- bakaolık yaptı. "Yollar yürü- mekle aşınmaz" diyen o oldu. O yülarda ülke yine tarihinde o gü- ne değin görülmemiş bir geliş- meye sahne oldu. Bu dönemin sonunda "70 sente muhtaç hale geldi" ama o zamanlar montaj sanayii olarak nitelenipbeğenil- meyen sanayilerimizin büyük bölümü de o yıllarda kuruldu. Türkiye, esas olarak Demirel'in yönetiminde sanayileşmeye baş- ladı; tarımsal üretim alanında- ki aühmlan onun başbakanh- ğında gerçekleştirdi. Türkiye*de işçilertn reel ücretleri onun dö- neminde sürekli olarak yüksel- di. Çeşitli sübvansiyonlarla des- teklenen çiftcüerin cebi esas ola- rak onun döneminde para gör- dü.Dcmirel,12 Mart'ta "Şapka- sını ahp gittiğinde", ne siyasi açıdan ne de ekonomik açıdan iktidardan devrilmesini hakh gösterebüecek dişe dokunur bir neden, doğrusu yoktu. Esas ola- rak askerler arasındaki itişme- nin kurbanı oldu. Ama 1970' le- rin ikinci yarısında "Milliyetçi Cephe" hükümetlerini kurarak, faşizan milliyetçi ve şeriat dev- leti kurma peşinde olan küçük partilerin oyuncağı oldu. Sağda- ki demokrasi düşmanlarımn devlet içinde yuvalanmalanna kapıyı aralayan oydu. "Bana milliyetçiler cinayet işliyoı dedirtemezsiniz" dedi. Komü- nist olmayan solu, komünistlik- le suçladı. Uzlaşmaz tutumuy- la ülkeyi 12 Eylül'e getiren siya- sal kutuplaşmanın baş sorumlu- lanndan biri oldu. 12 Eylül'den sonra da "Arkamda bir damla kan, bir damla gözyaşı yoktur" demek cesaretini de gösterdi. 12 Eylül'den sonra maruz kaldığı muamele, kendini sa- ya açılan bir Türkiye'de, siyasi ufku Türkiye sınırlan dışuıa ta- şamayan, fazlasıyla yerel düşu- nen ve fikirleri itibanyla biraz "esküerde kalmış" bir politika- cı izlenimi veriyor. Türkiye si- Başından geçen zengin deneyimlerin Demirel için çok öğretici olduğu, Demirel'in Türk demokrasisinin en tecrübeli lideri haüne geldiği düşünülebilir. _ yasetine hâkim olabilmek için bu son şansını, en iyi bir şekil- de değerlendirebilmek için her türlü ittifaktan medet umuyor, herkese çok vaatte bulunuyor; "kim ne veriyorsa ben beş faz- lasını vereceğim" sözleriyle inandırıcıhğını sarsıyor. Herşe- ye rağmen Demirel'e oy verile- biür mi? Acaba Demirel doğru yolda mı? Acaba? SHP, cumhuriyetirnizi ve de- mokrasimizi kuran, reformcu, yenilikçi gelenegimLzin temsilcisi olan, sosyal demokrasi fikrini ülkemize getiren Cumhuriyet Halk Partisi'nin devamı olan si- yasi kuruluş. Türkiye'nin Batı- h değerlerin egemen olduğu, ço- ğunhıkça yönetilen ama azınlık- lann haklanna saygüı çağdaş bir demokrasi niteliğine kavuşma- sını, kalkınmanın sosyal adalet içinde gerçekleştirilmesini, re- formlar yoluyla giderek daha özgür ve daha eşit bir toplumun ü. Yıhnaz, dün Artvin, Hopa ve Ardeşen'de de halka hitap etti. Başbakan Mesut Yılmaz, Or- du'da büyuk bir kalabalık tara- fından karşılandı. Alam hınça- hınç dolduran Ordulular, "Me- sut başbakan olacak, hamsi ka- vağa çıkacak" diye bağırdılar. Milletvekili adayları Ordulula- ra takdim edüirken, 1. sıradaki ANAP milletvekili adayı Şükrii Yürür ıslıklanarak yuhalandı. Mesut Yıhnaz, alkijlarla "Baş- bakan Yılmaz" sloganlarıyla kesilen konuşmasında, Demi- rel'in "hesap soracağız" sözle- rini anımsatarak, "Eğer yolsuz- luk, usulsuzlük yaptlmışsa bu- nun hesabını sormayan namert- tir. Kimsenin hesap soracağım diye tafra atmasına gerek yok. Sormayan namerttir" diye ko- nuştu. Çarpık Yasanın Sonucundan OnurDuymak!.. ANKARA — İnönü TV'de, "ANAP iki yüzlü bir parti. Bir yû- zünde TÖ, ötekinde Mesut Yılmaz var" derken gerçeği söy- lüyordu. Kamuoyuna karşılaşmak, konuşmak, bir arada görünmek istemiyorlarmış gibi bir izlenim vermek istiyorlar. Oysa ya doğrudan ya da doğrudan olmayan yollardan ilişki sürüyor. Mesut Bey'in başka çaresi de yok. TÖ'yü idare etmek zo- runda. Meclis Başkanı Erdem, baklayı ağzından çıkarmış İzmir'de, "Mesut, hele seçimi kazansın, kadroyu kurdu, da- vul da tokmak da eline geçecek" demiş. Yukarı katlardaki oJuşmaları pek ç»k kişiden daha aynntılı bilen Erdem'in söz- lerindeki anlam açık degil mi? Çankaya'nın tokmağı arada bir davula vurduğunu kanıt- layan son örneği yine oğlumuz Ahmet'in ekranları veriyor. 1980 öncesi terör olaylanyla üç muhalefet liderini karalamaya çalışan ANAP reklam filmlerıni gerçek patron sanılan Me- sut Bey yayından kaldınyor Çankaya'dan gelen buyrukla. ANAP'a, lidere karşın bu filmler tekrar gösterime giriyor. Ge- nel merkezin eli kolu bağlı, gık diyemiyor. TÛ'nün, dilediği zaman genel merkezi, yeni lideri takma- dığı bir kez daha ortaya çıkıyor. Günümüzde terör almış ba- şını giderken geçmiştekı olaylan anımsatarak halkı ANAP'a çekemeyeceğine inanan Mesut Bey'e karşı; TÛ, "1987 se- çimlerinde faydasını gördük" diyor, 80 öncesini yine ekran- iara sürüyor. Bir hafta içinde beş polis, bir orgeneral, Güneydoğu'da ve Doğu'da son dokuz ayda 304 kişi öldürüldü. Mesut Bey'e göre seçime bir hafta kala işlenen son cina- yetler "maksatlı". ANAP'ın sömürdüğü terörün ANAP ikti- darında yeniden canlandığını itiraf edemiyor. Gerekçe ola- rak bula bula "seçim öncesi 'huzuru' bozmaya ve milleti- mizde güvenlik duygusunu yok etmeye yönelik bir hareket" diye bir mazeret buluyor. Seçime üç gün kala, hem terörü saptınyor hem de sorum- luluğu üzerinden attığını sanıyor. Zaten taze başbakanımızın günü birlik derdi, terör, paha- lılık gibi önemli olaylar değil. İstanbul'da DSP'nin, SHP oy- larını emerek ANAP'ın 50-0 kazanması olasıhğına bel bağ- lamış, başka bir şeycik düşünemıyor. Yurt çapında öteki par- tilerden daha az oy alacakmış, umurunda bile değil. Seçim sistemindekı düzensizlikten yararlanarak beklenenden çok milletvekili çıkarmayı, böylece "seçimleri yarı yarıya kazan- mış olmayı" istiyor. Anlaşılan çarpık yasanın çarpık sonu- cundan onur duyacak! Mesut Bey'in beklediği bu sonuç, 20 Ekim'in adil, dürüst, eşit koşullarda yapıldığını kanıtlayacak mı yoksa 20 Ekim'in halkı bütûnüyle ve gerçek anlamda temsil etmediği tartış- malarını mı açacak? ANAP'ın el çabukluğuyla seçim yasasına getirdiği mari- fetler daha baştan 20 Ekim Meclisinin uzun ömürlü olma- yacağını gösteriyordu. Kimi liderlerin iki yıl sonra "demok- ratik bir yasayla" seçime gidileceğinden özenle söz etme- leri bir bakıma bu nedenlerden. Tek parti ya da koalisyon, yeni iktidann ivedi görevi TÖ 1 yü indirip yeni cumhurbaşkanını seçmek, propaganda övü- nülerinde ANAP'ın olumlu icraatı üstüne oturan Mesut Bey'in bir türlü savunamadığı parasal ve rejimsel yolsuzluklann he- sabını sormak. Seçim ya zay.f iktkJartar getirirse... İvedi görevlerden sonra 20 Ekim Meclisinin tarihi davranışı seçim kararı olacak. Olmaz mı olur mu bekleyelim. g YENI BIR TÜRKIYE kurulmasmı isteyenler, ülkenin görece daha egitimli ve kültür- İU insanlan genelllikle bugun SHP'de temsil edüen siyasi ge- leneğe bağlılar. SHP, geleneği itibanyla Türkiye'nin ilk ve en eski siyasi partisi; parti adına la- yık olan belki tek siyasi örgütü. Bugünkü yönetimiyle SHP, acaba üyelerinin, yandaşlannın ve seçmenlerinin özlemlerine ce- vap verebüecek durumda mı? Çok kuşkulu. SHP'nin politika- ya soyadı nedeniyle itilen lideri Erdal İnönü, efendüiği ve dü- riıstlüğüyle saygı uyandıran bir kişiliğe sahip. Belki mükemmel bir cumhurbaşkanı adayı. Ama sosyal demokratlan iktidara gö- türebüecek, ülkeyi yönetebüe- cek bir lider mi? Çok şüpheli. SHP yönetimi dünyaya ve Türkiye'ye nasü bakmak gerek- tiği konusunda henüz net bir görüş ve anlayışa kavuşmuş gi- bi görünmüyor. Bir yandan sos- yal piyasa ekonomisi diyor, öte yandan A takımında en koyu- sundan eski kafalı devletçiler var. inönü bir yandan meydan- larda "Çağdaş, Batılı anlamda sosyal demokrat partiyiz" di- yor, öte yandan milletvekili adayları arasında, daha düne kadar "sosyal demokratlıgı zül addeden devrimcfler" ve "sos- yal demokrasiyi Türkiye için ye- tersiz bulan" demokratik yol- dan Yöncülük yapmak isteyen- ler boy gösteriyor. SBP temsilcilerine SHP liste- sinden adaylık teklif edilmesinin gerekçelerini anlayabilmek mümkün değil. SHP, Türkiye'- nin AT'ye üye olmasını savunu- yor; ama dışişleri bakanı adayı Türkiye'nin AT'ye üye olması- mû en az Erbakan kadar koyu bir muhalifi. SHP Kürt Rapo- nı ile, Kürt sonımma çok olum- lu bir yaklaşım getirdi. Ama sonradan HEP'i kuranlar neden partiden ihraç edildiler ve şim- di neden HEP'le seçim ittifakı yapıldı? Anlamak ne kadar güç.. SHP bu kafa kanşıkhğından kurtuhnadıkça; lâfta değil ger- çekte Batı'da gördüğümüz tür- den bir çağdaş sosyal demokrat parti haline gelmedikçe; toplu- mun karşısına güven veren, bil- güi, dinamik bir siyasi kadro ve kendisini iktidara götürebüecek nitelikte yeni bir lider ile çıkma- dıkca bu partiye gönül rahatlı- ğıyla oy verilemez. Ancak "İcerhen" verilebilir. Biraz da iktidar olma ihtimali bulunma- dığı için. YARK\:DSP TEK KONUT SAHİPLERÎNDEN EMLÂK VERGİSİ ALINMIYOR. DYP yeniden kalkmmak için, demokratik, sosyal adaletçi, çağdaş reformlar getiriyor. Ekonomide demokrasi rnodeliyle, adil bir gelir dağılımı gerçekleştiriyor. Ulusal gelirden, daha çok insanm daha çok pay almasını sağlıyor. İnsanca yaşamak için, DEMOKRAT BÜYÜK TÜRKİYE için, hepimiz DYP'de bütünleşelim. Kararlı kararsız herkes DYP'ye! DOGRU YOL P A R T İ S İ TEK BASINA İKTİDAR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle