Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbi Cumhunyet Matbaacılık ve Gazetecılık Turk Anonım
Şırketı adına Berin N»di 0 Murahhas Uye Emine Uşaklıgil
0 Genel Yayın Muduru: Hasuı Cemal, Yazı Işlerı Muduru Oka>
Gonensin • Haber Merkezı Müdüru: Yalçın Bayer, Sayfa
Düzenı Yönetmenr Ali Ac«r 0 Temsılcıler. ANKARA1
Ahmel
T»«, İZMİR Hikmet Çetmkay», ADANA Çetin Yiğenoğlu
U Poli'ika Cetal Başlasgıç. Islanbul Haberlen ŞMMJ Kalkan. Ekonomı Meml Tamer. Dış Haberler
trgun Balcı, Iş Sendıka Şakran Ktlencı, Kultur Cetal li*ter, Egıtıffi OIK*> Jatlan. Yurt Haberlen
Necdel Dogan. Spor Danı^manı Abdalkadır Vucelman, Dızı Vazılar kerem Ç.alışk.an, Araştırma
Şakın Alpa>. Duzelıme \bdullah Vaucı 0 Koordınator Ahmel Komlsao 0 Maıı işler Erol Crkal
0 M'dhav;bc Balcnt tener 0 Butçe Planlama S*vgi Osnanbeştogln 0 Reklam A»ş« Tonın 0 Idarr
Hnsrvin Curer 0 Ijlelme Ondcr Çelik • Bıigı-lşienı Naıl Inal # Persond Sog) Bostanctogla
Ya\tn Kurulu Başkan tthan
Selçuk. Okla; 4kbaf,
Yilçın Bayer, Hasan Ceraal,
Hıkmet Çe4iokajı», Okat
Concnsin, L'Jur Munca,
Alı Sirm», Ahmel Tan
Basan \e Yayan. Cumhunyet MatbaacılıkreGazetecılık T A Ş. Turkocajı Cad
19 41 Cagaloglu 14334 Isl PK 246 - Istanbul Tel 5)2 05 05 (20 hai), Telex
22246, fax (1) 526 60 72 0 Burolar: Ankara: Zıya Gökalp Bl> İnkılap S. No
19/4, Tel- 133 II 41-47. Tel«. 42344, Fax: (4) 133 05 65 0 tımır. H 2ıya Blv
1352 S 2/3, Tel- 13 12 30, TeİCT 52359, Fax: (51) 19 53 60 0 Adaal: Inönü Cad
119 S No 1 Kaı 1, Tel. 19 37 52 (4 hal), Teleı 62155, Fax (71) 19 25 7j
TAKVİM: İ6 EKİM 1991 Jmsak: 4 44 Güneş: 6.09 Oğle. 11 54 Ikındi: 14.58 Akşam: 17.31 Yatsı: 18.50
REKTÖR MİTHAT ÇORLH
'Bilkenfte
prezervatif
doğaidır
Bilkent Rektörü Prof. Mithat Çoruh,
"Bilkenfte prezervatif satılmasının tartışma
konusu olması Türkiye'nin ne kadar geride
olduğunu gösteriyor " dedi.
HAKAN AYGUN
ANKARA — BUkent Üni-
versitesi Rektörü Prof. Dr.
Mithat Çoruh, "Kantinde pre-
zervatif satıhnası tartışma ko-
nusuysa, demek ki Turkiye da-
ha çok gerilerde" diye dert
yandı.
Prof. Çoruh, basında çıkan
haberlerden şikâyetçi olduğunu
belirterek örnekler verdi:
"Manevi deferiere aykın öğ-
renci yetiştiriyonnuşuz. Sade-
ce zengin çocaklan okuyabili-
yormuş. Butun bunlar yanlış.
Üniversitemizde altı ogrenciden
biri burslu. Fen ve mühendis-
likteki ogrencilerin tamamı
burslu, diğer bölümlerde 10'ar
kişiye burs veriyoruz.
Kantinde prezervatif satıl-
masına gelince. Eğer bir îılke-
de hâlâ bu konu tartışdıvorsa,
çok yazık. Endonezya'da bi)e
taksi şof örlerine prezervatif da-
ğıtıvorlar. Mustenlerioe boznk
para yerine versinler diye.
AIDS'in biıtun dünyanın bas/i-
na bela oldugu bir dönerade
bundaj] daba dogal ne olabi-
lir?"
Çoruh'la söyleşimiz, son
olarak YÖK'ün arazilerini dev-
retmesiyle gündeme gelen Bil-
kent'in beş yıllık akademik ya-
samı üstüne.
Bilkent'in bir 'mükemmeli-
yet merkezi' olarak kurulduğu-
nu anımsatan Prof. Çoruh, ka-
tettikleri yolu şöyle anlatıyor:
"Biikent'in farkı idari ve
mali esneklige sahip olması.
Beş yılda araştırmaJarda istedi-
ğimiz hızı kazandık. Dunyaca
tanınnnş dergüerde vayımJanan
yayınJar açısından Törkiye bi-
rİBdsiyiz. Bize OSYM'de en
başanlı olanlar geliyor. Geçen
yıl 19 firma gelerek ögrencile-
rimizk iş baglantısı yaptı. Dev-
let, ögreoci başına ogredm ele-
manı, sıaıftaki ögrenci sayısı
gjbi standartlanmız yıiksek ol-
duğu için vardıra yapıyor. Beş
senede ogrenci sajımız 16 kat,
ögretim eiemanı sayısı da 20
kat arttı. tşte Bilkent mucize-
a."
—Slze tanınan ajncalıklann,
deviet iiniverateteriııe de tanın-
masını ister misiniz?
ÇORUH—Tabii, onun için
yeni yasa çıktı. özel statüJü
universitelerde bizim sahip ol-
duğumuz esnekliklere ve yöne-
tim biçimine sahip olacaklar.
Üniversitelerin bflyük kaynaga
ihtiyacı var. Deviet karşılaya-
mıyorsa, başka kaynaklann
aranması zorunlu.
—Bükent'in bir farkı da ögren-
ci konseyi. Uygulama tuttu
mu?
ÇORUH—Evet, çok başanlı
oldu. Konseye butçe veriyoruz.
Geçen yıl 70 milyondu. Bu yıl
100 milyonu aşar. Harcamala-
rı, istedikleri gibi yapıyorlar,
ama biz de denetü'yoruz. Kon-
sey baskanımız, üniversite se-
natosuna sorunJan getirir. ör-
neğin, son olarak yemek fiyat-
lannın ucuziaülmasını istediler.
Biraz zor olacak tabii.
—Bilkeat gençliginin apolitik-
liginden söz ediliyor.
ÇORUH—öğrenci konseyi,
poütık olmaktan ziyade, öğren-
cilerin sosyal, psikolojik, spor-
tif ihtiyaçlaruıı karşılamaya yö-
nelik bir kuruluş. Doğrusu da
bu, ama biz, lcimseye politikay-
la uğraşmayın demiyoruz.
Kent planında
tarih unutulduAntalya'daki sempozyumda inşaat ruhsatları verilirken
arkeolojik değerlerin yeterince gözönüne alınmadığı ve
Çevre Etki Analizi yapümadığı belirtildi.
BÜLENT ECEVİT
ANTALYA — "Her şeyin
birbirine benzcdigi, çevre uyu-
mu olmayan yerlerde yaşayan-
lar uyurasuz oluyorlar. Avru-
pa'da 2. Dunya Savaşı sonra-
sındü yapılaa sosyal konutlar-
da yaşayanlann bu dorumlan
ayaklanmalar şeklinde ortaya
çıktı. Yapım işlerinde projete-
rin içinde Çevre Etki Analizi'-
nin de yapılması gerekli."
ODTÜ Şehir Planlama ve
Restorasyon AnabUim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Gönül Tan-
kut, "Çevre Etki Analizi "nin
yapıünası önerisini ortaya atar-
ken kentsel arkeolojik değerle-
rin korunması için de şehir ta-
rihini bilen arkeologların da
bulunması gerektiğini söyledi.
Beldibi'ndeki Salima Tatü
Köyü'nde başlayan "Arkeolo-
jik StT AlanJannın Korunma-
sı ve Deterleodirümesi" 1.
Ulusal Sempozyumu'nda ko-
nuşan Prof. Tankut, kentsel
arkeolojik alanlarda arkeolojik
değerlerin kent hayatına katı-
lımının sağlanması gerektiğini
işaret etti.
Turkiye'de birçok kentte ar-
keolojik plaıun bulunmadığını
ve yapılan insaatlann temel lca-
zunı sırasında kahntıların orta-
ya çıkarak büyük sorunlar
oluşturduğunu söyleyen Prof.
Gönül Tankut, "Arkeolojik
açıdan zengin yörelerde, arke-
oiog bir danısmanıa bulunma-
sı gerektigi özellikle son yıllar-
da ortaya çıkü. tnşaat ruhsat-
lan verilirken bu arkeologun
da onayı gerekmektedir. Bu-
nun için beiediyeier bazmda ar-
keolojik dantşmanın buhınma-
sı kentsel arkeolojik degerier
için olumlu olacakür" dedi.
Senıpozyumun 2. gününde
çalışma gruplannca arkeolojik
alanlann korunmasında ortaya
çıkan sorunlar, bunlann çözüm
yollan tartışıldı. özellikle ören
yerlerinin ziyarete açılması ile
ziyaretçilerin bıraktıklan atık-
lann sorun yarattığını söyleyen
Truva Kazısı Başkanı Prof. Dr.
Manfred Korfmann, çevre ko-
rumaya önem verilmesi gerek-
tiğini büdirdi. Efes kazı sorunı-
lusu Doç. Dr. Friedmund Hu-
eber de eski kaçınlma olaylan
yüzünden arkeolojik değerlerin
yok olduğunu, şimdilik ise ya-
pılasma ytizünden tarihi eserle-
rin zarar gördüğunü anlattı.
Turizm Bakanlığı yetkiüsi
Görkan Ertan ise yasal olarak
ören yerlerinde yapılaşma izni-
nin verilme olasüığının olduğu-
nu hatırlatarak "Mevcot yasa-
lann değiştirilmesi gerekir.
Çıinku yasalanmızü göre ören
yerlerinde yapı yapaniara gere-
ken ceza urgulamnıyor. Veya
bügisizlik yüzünden ören yer-
lerinde yapı izni verilebilir.
Kent merkezJeri dışında turis-
ök tesis yapmak isteyenJerie bu
konuda uyuşmazlıklara gire-
biliyoruz" diye konuştu.
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri 'özelstatü'den çok,yönetecekkişiye bakıyor
MühimolanmütevelliFİGEN ATAJLAY
Boğaziçi Üniversitesi'nin gun-
deminde "özeJ statü" var. Do-
kuz kişilik mütevelli heyeti tara-
fından yönetilecek beş üniversi-
teden biri olan Boğaziçi Üniver-
sitesi'nin öğretim üyeleri, bu ko-
nuda değişik görüşlere sahip.
"Mevcut keyfi yönetim gitsin
de hangi sistem gelirse gelsin"
diyenler de var, "Universite ken-
di seçmedigi ve kendisini tanı-
mayan 9 ayn rektörle karşı kar-
şıya kalabilir" diyenler de. Öğ-
retim üyeleri arasında, yeni sis-
temi, "kimlerin mütevelli olaca-
gına baglı olmak kaydıyla
olumlu" ya da "yabancılaşma-
yı durdurup yeniden canlılık ka-
zandıracak bir donemeç" olarak
nıteiendırenier de bulunuyor.
Boğaziçi Üniversitesi'nin de-
ğişik fakultelennde görev yapan
11 öğretim üyesi ile bu konu uze-
rine görüştük. Edindiğimiz izle-
nim, öğretim üyelerinin çoğu-
nun Rektör Prof. Ergün Toğ-
rol'dan ve yönetiminden hoşnut
olmadıkları, bu nedenle de mu-
tevelh' heyetini "cankurtaran"
olarak görmeleri oldu.
Öğretim üyeleri arasında özel
statulü olmaya kesinlikle karşı
olanlar da bulunmakla birlikte
Boğaziçi Üniversitesi öğretim
üyeleri, özel statü ve mütevelli
heyeti konusunda farklı
yorumlarda bulunuyorlar.
Bazılan bunu, mevcut
yönetimden kurtarmak için bir
olanak biçiminde
değerlendirirken bazılan
üniversiteyi tanımayan 9 ayrı üst
yönetici ile yüz yüze kalmaktan
çekiniyor.
Öğretim üyelerinin üzerinde
durduğu en Önemli konu,
seçilecek mütevelli heyetinde yer
alacak kişilerin niteliği. özel
sektörde egemen olan verimJilik
normlan ile üniversitenin bir
eğitim fabrikası olarak
değerlendirilmesinden ve yanlış
yaklaşımlardan çekiniliyor.
Mütevelli heyetinin günlük
işleyişine karışması kaygısı var.
genel olarak mütevelli heyetine
seçilecek kişilere bağü olarak
sistemin üniversiteye yarar sağ-
layabileceği göruşü hâkim.
Boğaziçi Üniversitesi'nin eski
rektörlerinden, Fen-Edebiyat
Fakültesi Tarih Bölumü Başka-
nı Prof. Dr. Aptullah Kuran,
"Yıpranmış YÖK'ıin yerini, üni-
versiteye ve öğretim üyelerine
daba vakın olacağını, özellikle
mali sorunlannua çozme yolun-
da çaba sarfedeceğini umduğum
bir üst kurulun alması kanımca
olumlu bir gejişmedir" diye ni-
telendirdiği yeni sistemin, "ya-
bancılasmayı durdurup, üniver-
siteye yeniden canlılık kazandı-
racak bir donemeç" olması di-
leğinde bulunuyor. inşaat Mü-
hendishği Bölümu'nde görevli
Prof. Dr. Vedat Yeriici, özel sta-
tülü olmanın, "kimlerin müte-
velli olacağına bağlı olmak kay-
dıyla saglıkb ve guzel bir sistem"
olduğu göruşünde.
Batı Dilleri ve Edebiyatı Bö-
lümu'nden Prof. Cevza Sevgen,
prensip olarak ne özel statüyu
ne de YÖK'ü istiyor. Ancak özel
statuyü bu yönetimden "kurtu-
Ins aracı" olarak gördüğü için
özel statüye de başka bir siste-
me de raa. Prof. Sevgen, sorun-
lannı ve görüşlerini şöyle anla-
tıyor;
"Özel statüyu bir kurtuluş
olarak görebiiecegimi düşune-
mezdim. Ama bir üniversitenin
tek elden yurütülmesi, üniversi-
tenin en kıdemii elemanlannın
bile akademik politikaya yön
vermekten uzak tntolması çok
tehlikeli. Akademik standartla-
nmız çok düştü. Akademik
onunımazu geri istiyonız."
Ingiliz Dih ve Edebiyatı Bö-
lümu'nden Prof. Dr. Düek Dol-
tas, Boğaziçi Üniversitesi öğre-
tim üyelerinin asıl isteğinin ka-
tıümcı bir yönetim biçimi oldu-
ğunu vurguluyor.
Mevcut düzende, rektörlerin
istememeleri halinde öğretim
üyelerinin sorunlannı ve görüş-
lerini idareye yansıtmalarının
söz konusu olmadığmı, düzenin
<
Haute-couture
>
halka indi
Dış Haberler
Servisi— Anavatanı
Fransa olan "yüksek
dikiş" (haute-
couture) devrim
yaparak halka indi.
Artık herkes dilediği
gibi giyınebılecek.
Modanın o eski dar
kalıpları kalnıadı.
Devir değişti.
Insanlann istekleri,
zevkleri de değişen
devre paralel olarak
daha yalınlaştı, daha
rahatlığa kaydı.
Paris'te, büyük
modaevlerinin yeni
actıklan 1992
ilkbahar-yaz sezonu,
kreasyonlarıyla
rahatlık ve herkesin
dilediği gibi
giyinebümesi
mesajını veriyor.
Japon modacı
Kimijima'nm
kreasyonu da
rahatlığa ve herkesin
dilediği gibi
giyinmesine ağırhk
vermiş. Gayet şeffaf,
göğusleri gösteren
ince işlemeli bir
bluzun altına işli bir
şort, başta çok geniş
kenarlı hasır şapka
ve boyunda da
kocaman tahta
boncuklardan bir
kolye 1950'lerin
modacılarını dehşete
düşurmeye yeter de
artardı bile.
1992 ilkbahar-yaz kreasyonlarında ber se> serbest. (Fotoğraf: AP)
keyfi ve baskıa bir yönetim bi-
çimine çok açık olduğunu belir-
ten Prof. Doltaş, "Boğaziçi Üni-
versitesi'ndt böyle bir baskıa ve
keyfi idareyle yönetiliyoruz.
Özel statüde ise üst yönetim ku-
rulu idare yetkisini rektor dısın-
da sekiz kişiyle de paylasacagı
için daba açık ve yapıa olabiür"
diye konuşuyor.
özel statûlu universite düzen-
lemesini "sakıncalı" bulan Psi-
koloji Bölümü'nden Prof. Dr.
Hamit Fısek de "ancak" diye
ekliyor:
"Bofaziçi Üniversitesi mevcut
sistem ve yönetinıle çok olum-
suz bir duruma gelmiştir. Ogre-
tim üyeleri çognnlakla iiniversi-
teden yabancılaşmış, verim düş-
müş ve veriien eğitimin kaiite-
sinde ciddi ölçiıde düşüş olmuş-
tur. Bu dnnımda, eger ögretim
üyelerince kabul görecek bir üst
yönetim kuruln atanırsa Bo|a-
ziçi Üniversitesi'nin özel statü-
ye geçmesinin mevcut durum-
dan bir çıkış yolu olarak yararlı
olacagını dü^unuyorum."
Prof. Dr. Ustıin Ergüder, özel
statüye "çok açık kafayla baktı-
|ım" söylerken Prof. Dr. Beh-
lül Üstdiken, "Ne bugün içinde
yaşadığımız düzeni ne de özel
statu adı veriien düzeni içime
sindiriyorum" dıyor.
Mütevelli heyetinde 'Turk yup-
pie'lerinin ağırhk kazanmasın-
dan korktuğunu kaydenen Prof.
Üstdiken, bu sistemin yararlı
olabilnıesine yönelik önerilerini
şöyle sırahyor:
Universite farklı
"MütevelH beyetinin, univer-
site yonetimine, gıiniük isleyişe
kansmayı alallanndan dahi ge-
çinneyecek, üniversitenin başka
örgütlerden farklı bir yer oldu-
ğunu, bir egitim fabrikası ol-
madıgını kavrayabilen adlardan
oluşması gerekir. Üniversitele-
rin, özel sektörde egemen olan
yönetimde verimlilik normlan-
nın beklenmeyeceği yeıier oldu-
ğunun bilinmesi gerekir."
Ekonomi Bölümu Başkanı
Prof. Cem Behar, boğaziçi Üni-
versitesi'nin son dokuz yüük yö-
netimi ile ilgili hoşnutsuzluğun
Jıad safhaya ulaştığını, bu ne-
denle özel statüyu "çıkış yolu",
"kurtuluş kapısı" olarak gören-
ler bulunduğunu anlatıyor.
Kimler olmalı?
Boğaziçi Üniversitesi'nin öğ-
retim üyelerine, "Mütevelli ne-
yetİDi kimler belirlemeli? Üni-
versiteyi yönetecek kişUer kim-
lerden oluşmalı" diye sorduk.
Prof. Vedat Yerlid, mütevelli he-
yetini oluşturacak kişilerin,
"medeni, aklı selim sahibi, iyi
niyetli, tarafsu, iyi bir üniversi-
tenin nasd olması gerektiğini bi-
len insanlar" olmasının önemi-
ne işaret ediyor, bu kişilerin üni-
versiteye çok fazla kanşmama-
sı gerektiğini vurguluyor.
Nejat Eczacıbflsı gibi bir ki-
şinin mütevelli heyetinde olma-
sımn üniversiteye katkı sağlaya-
bileceğini beürten Prof. Yerlici,
"Bu üniversitenin bir geçmişi
var. Cem'i Demirogluna *al yap'
demek dogru degil. Mezunlar
Dernefi'ne, ögretim öyderüıe
sonılabUir. Nejat Eczaabaşı'na
da sornlabilir. MüdürlerinJ iyi
seçen, mütevelliyi de iyi
seçebilir" diye konuşuyor.
Fabrika gibi degil
Tarih Bölümü'nden Doç. Dr.
Selçuk Esenbel, yeni sistemin,
"19. yüzyıl fabrika modelTne
benzememesi dıleğinde. Prof.
Esenbel, üst yönetim knrulunun
öğretim elemanlarıyla işbirliği
içinde olmaması halinde üniver-
sitenin 10 yıl önceki "kışla mo-
deli"ne dönebileceği kuşkusunu
taşıyor.
Boğaziçi Üniversitesi'nin "sı-
kıştığı köşeden, keyfi yönetim-
den hızla kurtulmak istedigini"
belirten Prof. Alpar Sevgen,
mütevelli heyetinde sanatçı ve
düşünurlerin de yer almalan ge-
rektiği göruşünde.
Shirley Bassey
Ankara'ya
geldi
• ANKARA (AA) — "I
who have nothing", "Big
spender", "Dimonds are
forever" gibi 1960'b yıllann
unutulmaz parçalanmn
ünlü solisti Shirley Bassey,
Türkiye'ye geldi. Milli
Piyango tdaresi tarafından
Turkiye'de ilk kez
gerçekleştirilecek olan 4.
Avrupa ortak çekilişi için
19 ekimde Ankara'da özel
bir konser verecek olan
Bassey, konser için 150 bin
dolar alacak. Esenboğa
Havalimam'nda DYP lideri
Süleyman Demirel'in
Ankara'ya dönüşünü
bekleyen çok sayıdaki
yurttaşı hayranlan
zanneden Bassey, onlarla
birlikte gazetecilere poz
verdi. Bassey, bu arada
DYP bayrağını da eline
alarak bir süre salladı.
KuyııiTicıı
soyuldu
• lsUnbnl Haber Servisi
— Kâğıthane'de bir
kuyumcu, ikisi silahlı, 3
kişi tarafından soyuldu.
Soyguncular, 130 milyon
değerinde işlenmiş 2.5 kilo
altını alarak kaçtüar.
Kâğıthane Gursel Mahallesi
28 Nisan Caddesi No: 29*da
bulunan Akın
Kuyumcusu'na dün sabah
saat 10.45'te gelen
soygunculardan biri,
kuyumcu dukkânının yan
tarafında bulunan bakkala
girerek buradakileri
oyalarken diğer silahlı iki
soyguncu kuyumcuya girdi.
Dukkân sahipleri Necati ve
Cengiz Akın kardeşlerin
yuzlerine göz >aşartıcı sprey
sıkan soyguncular, "Karşı
koymaya çalışırsanız
öldürurüz. Bütün altınları
bize verin" tehdidinde
bulundular. İki kardeşe,
vitrinde bulunan mücevher
ve bilezikleri bir çantaya
doldurtan soyguncular,
daha sonra olay yerinden
yaya olarak kaçtılar.
İETrden yeni
seferler
• Istanbul Haber Servisi.
— İETT, kentin uzak
bölgelerinde oturanJann
kent merkezine rahat
ulaşımım sağlamak
amaayla "endüstri"
seferleri başlattı. İETT
tarafından yapılan
acıklamada, 6 ekimde
başlatılan uygulamada tek
biletin geçerli olacağı
beürtildi. Anadolu ve
Avrupa yakasında başlanan
uygulamayla 06.15 ile 07.35
saatleri arasında Kadıköy,
Üsküdar, Gültepe,
Seyrantepe, Avcilar, Florya,
Halkah gibi merkezlerden
Eminönü, Tkksim, Pendik,
Ortaçeşme, Alemdağ,
Dereseki ve Tokatköy'e
seferler yapılacak.
Geçit transferi
• tstanbul Haber Servisi
— Beşiktaş'taki üstgeçit,
Topkapı'ya monte edildi.
Beşiktaş Meydanı'ndaki
metal üstgeçit kaldınlarak
Anadolu Otogan'nı
Topkapı Kaleiçine bağlayan
noktaya monte edildi. ust-
geçitin Topkapı'ya
yerleştirilmesi sırasında
Istanbul Buyukşehir
Belediyesi Genel Sekreteri
Turgut Erkin, uzun süreden
beri yayalann kullanmadığı
Beşiktaş'taki üstgeçitten,
yapılan hesaplara göre 40
dakikada üç kişinin
geçtiğini söyledi. Erkin,
gerekli onanm ve bakımdan
sonra Topkapı'ya taşınan,
beyaz renge boyanan
surlara uyumu sağlanan
üstgeçitin montajının 100
milyon liraya mal olduğunu
bildirdi.
GuinessRekorlarKitabı'na giren George Zepmeisel ekim başından bu yana Turkiye'de
Bisiklet üstünde14 yılda devrî âlem
Babasına kızmış,
bisikletine atlayıp
Kanada'daki evini
terketmiş
1977'de:
Caj>etown'dan
yola düsmüş, dört
yıl bisiklet
siirdükten sonra
Norveç'in uç
noktasına vannış.
Sonra ABD,
Alaska, Kanada,
Güney Amerika,
Tonga, Hawaii,
Fılipinler,
Japonya, Almanya
ve Çekoslovakya.
14 yıllık tur, bu yıl
Melbourne'de
sona eriyor.
YONCA ÖZKAYA
"Bana gunde 2000 TL yeter." Kanada
onnanlannda büyumuş, 1977 yıhndan bu
yana dunyayı bisiklet üzerinde keşfeden, bu
sûre içerisinde kat ettiği 43.800 km ile Gu-
iness Rekorlar Kitabı'na geçen George Zep-
meisel dışında herhalde kimse günumuz
Türkiyesi'nde bu denli iyimser olamaz.
Zepmeisel bin lira ekmeğe, 5O0'er lira da
Birinci sigarasına ve çaya harcıyor. Sebze
ve meyveyi bahçe sahiplerinden tane ile is-
tiyor, para ödetmiyorlarmış.
George Zepmeisel, ekim başından beri
Turkiye'de. 39 yaşında, sanşın, mavi göz-
lü. Üzerinde kendi deyişiyle "yazlık giysi-
leri", açık ve koyu pembe çizgili uzun ma-
yosu, siyah ve kolsuz tişörtu, boynunda ko-
yu mavi eşarbı, gümüş zincir kolyesi, ba-
şında kurk kuyruklu yeşil fötr şapkası ile
"Ben baska dünyalann insanıyım" diyor.
Kendisini "Avı George" (Grizzly George)
diye çağırdıklanm ve böyle tanmdığını an-
laüyor. Küçükken kulübelerine saldıran bir
boz ayıyı babası vurmuş, annesi de kurkü-
nü George'a manto yapmış. O gün bugün-
dür asıl ismini hatırlayan yok.
11 yaşında neden kardeşi olmadığı soru-
suna "Bu eve bir facia yeter" yanıtını ve-
ren babası, hayvan yakalamasına ve öldür-
mesine karşı çıkan "Ayı George"a "Begen-
miyorsan çeker gidersin" demiş. Cebinde
10 doları ile bisikletine binen ve memleke-
ti Hoosecreek'i terk eden George, hâlâ dün-
yayı iki tekerliğin üzerinde keşfetmeyi sur-
dürüyor.
Kanada'nın doğusunda Sept Iles'te bin-
diği Alman gemisi George'u, Rotterdam'a,
oradaki bir denizci kahvesine sürüklemiş.
Kahvedeki Amerikalı kaptanın "Guney Af-
rika üzerinden Berlin'e gitme" teklifıni kı-
ramamış. Ilk duraklan kıtanın batısında Se-
negal'in başkenti Dakar. Ardından 1977 yı-
lında Guney Afrika Cumhuriyeti ve Cape-
town. Kuzeyde Norveç'in uç noktası Nord-
kapp'a 1981 yılında bisikletiyle ulaştığjn-
da kilometresayan 48 bin km'yi işaret edi-
yormuş.
Hem başka dünya vatandaşlannı ve kül-
turlerini tanımak hem de kendini keşfetmek
için sürdüğü bisikleti 1982-83 yıllannda
ABD, Alaska ve Kanada'dan, 1984'te Gü-
ney Amerika'dan, 1985'te Demokratik Al-
manya ve Çekoslovakya'dan geçmiş. Bu yı-
lın temmuz ayında Bratislava'da başladığı
bisiklet turunu Avustralya'da Melbourne'-
de tamamlayacak.
Ispanyolca, Portekizce, Flamanca, Al-
manca, Ingilizceyi çok iyi, Isveç, Danimar-
ka ve Norveç dillerini yeterli duzeyde ko-
nuşan George, bir yıl kaldığı Çekoslovak-
ya'da Çekçesini gazete okuyacak kadar iler-
letmiş. Günlük tuttuğu defterlerinin sayısı
3 bin, kitaplannmki ise 18.
Isıtıcısı, çadın, iki tenceresi, uyku tulu-
mu, tamir takımı, kış giysileri -kaJın ceket,
kalın kazak ve uzun pantolon- yaz giysile-
ri -üç tişört, iki mayo- sırt çantası ve tek
luksu radyosu ile 70 kilo taşıyan bisikleti
onun "evi." Hiç evlenmemiş. Çocuk? "Bil-
diğım kadanyla yok. Yok yok, olduğunu
sanmıyorum" diyor.
ENFLASYON CANAVAR1