14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbi Cumhunyet Matbaacılık ve Gazetecılık Turk Anonım Şırketı adına Berin N»di 0 Murahhas Uye Emine Uşaklıgil 0 Genel Yayın Muduru: Hasuı Cemal, Yazı Işlerı Muduru Oka> Gonensin • Haber Merkezı Müdüru: Yalçın Bayer, Sayfa Düzenı Yönetmenr Ali Ac«r 0 Temsılcıler. ANKARA1 Ahmel T»«, İZMİR Hikmet Çetmkay», ADANA Çetin Yiğenoğlu U Poli'ika Cetal Başlasgıç. Islanbul Haberlen ŞMMJ Kalkan. Ekonomı Meml Tamer. Dış Haberler trgun Balcı, Iş Sendıka Şakran Ktlencı, Kultur Cetal li*ter, Egıtıffi OIK*> Jatlan. Yurt Haberlen Necdel Dogan. Spor Danı^manı Abdalkadır Vucelman, Dızı Vazılar kerem Ç.alışk.an, Araştırma Şakın Alpa>. Duzelıme \bdullah Vaucı 0 Koordınator Ahmel Komlsao 0 Maıı işler Erol Crkal 0 M'dhav;bc Balcnt tener 0 Butçe Planlama S*vgi Osnanbeştogln 0 Reklam A»ş« Tonın 0 Idarr Hnsrvin Curer 0 Ijlelme Ondcr Çelik • Bıigı-lşienı Naıl Inal # Persond Sog) Bostanctogla Ya\tn Kurulu Başkan tthan Selçuk. Okla; 4kbaf, Yilçın Bayer, Hasan Ceraal, Hıkmet Çe4iokajı», Okat Concnsin, L'Jur Munca, Alı Sirm», Ahmel Tan Basan \e Yayan. Cumhunyet MatbaacılıkreGazetecılık T A Ş. Turkocajı Cad 19 41 Cagaloglu 14334 Isl PK 246 - Istanbul Tel 5)2 05 05 (20 hai), Telex 22246, fax (1) 526 60 72 0 Burolar: Ankara: Zıya Gökalp Bl> İnkılap S. No 19/4, Tel- 133 II 41-47. Tel«. 42344, Fax: (4) 133 05 65 0 tımır. H 2ıya Blv 1352 S 2/3, Tel- 13 12 30, TeİCT 52359, Fax: (51) 19 53 60 0 Adaal: Inönü Cad 119 S No 1 Kaı 1, Tel. 19 37 52 (4 hal), Teleı 62155, Fax (71) 19 25 7j TAKVİM: İ6 EKİM 1991 Jmsak: 4 44 Güneş: 6.09 Oğle. 11 54 Ikındi: 14.58 Akşam: 17.31 Yatsı: 18.50 REKTÖR MİTHAT ÇORLH 'Bilkenfte prezervatif doğaidır Bilkent Rektörü Prof. Mithat Çoruh, "Bilkenfte prezervatif satılmasının tartışma konusu olması Türkiye'nin ne kadar geride olduğunu gösteriyor " dedi. HAKAN AYGUN ANKARA — BUkent Üni- versitesi Rektörü Prof. Dr. Mithat Çoruh, "Kantinde pre- zervatif satıhnası tartışma ko- nusuysa, demek ki Turkiye da- ha çok gerilerde" diye dert yandı. Prof. Çoruh, basında çıkan haberlerden şikâyetçi olduğunu belirterek örnekler verdi: "Manevi deferiere aykın öğ- renci yetiştiriyonnuşuz. Sade- ce zengin çocaklan okuyabili- yormuş. Butun bunlar yanlış. Üniversitemizde altı ogrenciden biri burslu. Fen ve mühendis- likteki ogrencilerin tamamı burslu, diğer bölümlerde 10'ar kişiye burs veriyoruz. Kantinde prezervatif satıl- masına gelince. Eğer bir îılke- de hâlâ bu konu tartışdıvorsa, çok yazık. Endonezya'da bi)e taksi şof örlerine prezervatif da- ğıtıvorlar. Mustenlerioe boznk para yerine versinler diye. AIDS'in biıtun dünyanın bas/i- na bela oldugu bir dönerade bundaj] daba dogal ne olabi- lir?" Çoruh'la söyleşimiz, son olarak YÖK'ün arazilerini dev- retmesiyle gündeme gelen Bil- kent'in beş yıllık akademik ya- samı üstüne. Bilkent'in bir 'mükemmeli- yet merkezi' olarak kurulduğu- nu anımsatan Prof. Çoruh, ka- tettikleri yolu şöyle anlatıyor: "Biikent'in farkı idari ve mali esneklige sahip olması. Beş yılda araştırmaJarda istedi- ğimiz hızı kazandık. Dunyaca tanınnnş dergüerde vayımJanan yayınJar açısından Törkiye bi- rİBdsiyiz. Bize OSYM'de en başanlı olanlar geliyor. Geçen yıl 19 firma gelerek ögrencile- rimizk iş baglantısı yaptı. Dev- let, ögreoci başına ogredm ele- manı, sıaıftaki ögrenci sayısı gjbi standartlanmız yıiksek ol- duğu için vardıra yapıyor. Beş senede ogrenci sajımız 16 kat, ögretim eiemanı sayısı da 20 kat arttı. tşte Bilkent mucize- a." —Slze tanınan ajncalıklann, deviet iiniverateteriııe de tanın- masını ister misiniz? ÇORUH—Tabii, onun için yeni yasa çıktı. özel statüJü universitelerde bizim sahip ol- duğumuz esnekliklere ve yöne- tim biçimine sahip olacaklar. Üniversitelerin bflyük kaynaga ihtiyacı var. Deviet karşılaya- mıyorsa, başka kaynaklann aranması zorunlu. —Bükent'in bir farkı da ögren- ci konseyi. Uygulama tuttu mu? ÇORUH—Evet, çok başanlı oldu. Konseye butçe veriyoruz. Geçen yıl 70 milyondu. Bu yıl 100 milyonu aşar. Harcamala- rı, istedikleri gibi yapıyorlar, ama biz de denetü'yoruz. Kon- sey baskanımız, üniversite se- natosuna sorunJan getirir. ör- neğin, son olarak yemek fiyat- lannın ucuziaülmasını istediler. Biraz zor olacak tabii. —Bilkeat gençliginin apolitik- liginden söz ediliyor. ÇORUH—öğrenci konseyi, poütık olmaktan ziyade, öğren- cilerin sosyal, psikolojik, spor- tif ihtiyaçlaruıı karşılamaya yö- nelik bir kuruluş. Doğrusu da bu, ama biz, lcimseye politikay- la uğraşmayın demiyoruz. Kent planında tarih unutulduAntalya'daki sempozyumda inşaat ruhsatları verilirken arkeolojik değerlerin yeterince gözönüne alınmadığı ve Çevre Etki Analizi yapümadığı belirtildi. BÜLENT ECEVİT ANTALYA — "Her şeyin birbirine benzcdigi, çevre uyu- mu olmayan yerlerde yaşayan- lar uyurasuz oluyorlar. Avru- pa'da 2. Dunya Savaşı sonra- sındü yapılaa sosyal konutlar- da yaşayanlann bu dorumlan ayaklanmalar şeklinde ortaya çıktı. Yapım işlerinde projete- rin içinde Çevre Etki Analizi'- nin de yapılması gerekli." ODTÜ Şehir Planlama ve Restorasyon AnabUim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gönül Tan- kut, "Çevre Etki Analizi "nin yapıünası önerisini ortaya atar- ken kentsel arkeolojik değerle- rin korunması için de şehir ta- rihini bilen arkeologların da bulunması gerektiğini söyledi. Beldibi'ndeki Salima Tatü Köyü'nde başlayan "Arkeolo- jik StT AlanJannın Korunma- sı ve Deterleodirümesi" 1. Ulusal Sempozyumu'nda ko- nuşan Prof. Tankut, kentsel arkeolojik alanlarda arkeolojik değerlerin kent hayatına katı- lımının sağlanması gerektiğini işaret etti. Turkiye'de birçok kentte ar- keolojik plaıun bulunmadığını ve yapılan insaatlann temel lca- zunı sırasında kahntıların orta- ya çıkarak büyük sorunlar oluşturduğunu söyleyen Prof. Gönül Tankut, "Arkeolojik açıdan zengin yörelerde, arke- oiog bir danısmanıa bulunma- sı gerektigi özellikle son yıllar- da ortaya çıkü. tnşaat ruhsat- lan verilirken bu arkeologun da onayı gerekmektedir. Bu- nun için beiediyeier bazmda ar- keolojik dantşmanın buhınma- sı kentsel arkeolojik degerier için olumlu olacakür" dedi. Senıpozyumun 2. gününde çalışma gruplannca arkeolojik alanlann korunmasında ortaya çıkan sorunlar, bunlann çözüm yollan tartışıldı. özellikle ören yerlerinin ziyarete açılması ile ziyaretçilerin bıraktıklan atık- lann sorun yarattığını söyleyen Truva Kazısı Başkanı Prof. Dr. Manfred Korfmann, çevre ko- rumaya önem verilmesi gerek- tiğini büdirdi. Efes kazı sorunı- lusu Doç. Dr. Friedmund Hu- eber de eski kaçınlma olaylan yüzünden arkeolojik değerlerin yok olduğunu, şimdilik ise ya- pılasma ytizünden tarihi eserle- rin zarar gördüğunü anlattı. Turizm Bakanlığı yetkiüsi Görkan Ertan ise yasal olarak ören yerlerinde yapılaşma izni- nin verilme olasüığının olduğu- nu hatırlatarak "Mevcot yasa- lann değiştirilmesi gerekir. Çıinku yasalanmızü göre ören yerlerinde yapı yapaniara gere- ken ceza urgulamnıyor. Veya bügisizlik yüzünden ören yer- lerinde yapı izni verilebilir. Kent merkezJeri dışında turis- ök tesis yapmak isteyenJerie bu konuda uyuşmazlıklara gire- biliyoruz" diye konuştu. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri 'özelstatü'den çok,yönetecekkişiye bakıyor MühimolanmütevelliFİGEN ATAJLAY Boğaziçi Üniversitesi'nin gun- deminde "özeJ statü" var. Do- kuz kişilik mütevelli heyeti tara- fından yönetilecek beş üniversi- teden biri olan Boğaziçi Üniver- sitesi'nin öğretim üyeleri, bu ko- nuda değişik görüşlere sahip. "Mevcut keyfi yönetim gitsin de hangi sistem gelirse gelsin" diyenler de var, "Universite ken- di seçmedigi ve kendisini tanı- mayan 9 ayn rektörle karşı kar- şıya kalabilir" diyenler de. Öğ- retim üyeleri arasında, yeni sis- temi, "kimlerin mütevelli olaca- gına baglı olmak kaydıyla olumlu" ya da "yabancılaşma- yı durdurup yeniden canlılık ka- zandıracak bir donemeç" olarak nıteiendırenier de bulunuyor. Boğaziçi Üniversitesi'nin de- ğişik fakultelennde görev yapan 11 öğretim üyesi ile bu konu uze- rine görüştük. Edindiğimiz izle- nim, öğretim üyelerinin çoğu- nun Rektör Prof. Ergün Toğ- rol'dan ve yönetiminden hoşnut olmadıkları, bu nedenle de mu- tevelh' heyetini "cankurtaran" olarak görmeleri oldu. Öğretim üyeleri arasında özel statulü olmaya kesinlikle karşı olanlar da bulunmakla birlikte Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri, özel statü ve mütevelli heyeti konusunda farklı yorumlarda bulunuyorlar. Bazılan bunu, mevcut yönetimden kurtarmak için bir olanak biçiminde değerlendirirken bazılan üniversiteyi tanımayan 9 ayrı üst yönetici ile yüz yüze kalmaktan çekiniyor. Öğretim üyelerinin üzerinde durduğu en Önemli konu, seçilecek mütevelli heyetinde yer alacak kişilerin niteliği. özel sektörde egemen olan verimJilik normlan ile üniversitenin bir eğitim fabrikası olarak değerlendirilmesinden ve yanlış yaklaşımlardan çekiniliyor. Mütevelli heyetinin günlük işleyişine karışması kaygısı var. genel olarak mütevelli heyetine seçilecek kişilere bağü olarak sistemin üniversiteye yarar sağ- layabileceği göruşü hâkim. Boğaziçi Üniversitesi'nin eski rektörlerinden, Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölumü Başka- nı Prof. Dr. Aptullah Kuran, "Yıpranmış YÖK'ıin yerini, üni- versiteye ve öğretim üyelerine daba vakın olacağını, özellikle mali sorunlannua çozme yolun- da çaba sarfedeceğini umduğum bir üst kurulun alması kanımca olumlu bir gejişmedir" diye ni- telendirdiği yeni sistemin, "ya- bancılasmayı durdurup, üniver- siteye yeniden canlılık kazandı- racak bir donemeç" olması di- leğinde bulunuyor. inşaat Mü- hendishği Bölümu'nde görevli Prof. Dr. Vedat Yeriici, özel sta- tülü olmanın, "kimlerin müte- velli olacağına bağlı olmak kay- dıyla saglıkb ve guzel bir sistem" olduğu göruşünde. Batı Dilleri ve Edebiyatı Bö- lümu'nden Prof. Cevza Sevgen, prensip olarak ne özel statüyu ne de YÖK'ü istiyor. Ancak özel statuyü bu yönetimden "kurtu- Ins aracı" olarak gördüğü için özel statüye de başka bir siste- me de raa. Prof. Sevgen, sorun- lannı ve görüşlerini şöyle anla- tıyor; "Özel statüyu bir kurtuluş olarak görebiiecegimi düşune- mezdim. Ama bir üniversitenin tek elden yurütülmesi, üniversi- tenin en kıdemii elemanlannın bile akademik politikaya yön vermekten uzak tntolması çok tehlikeli. Akademik standartla- nmız çok düştü. Akademik onunımazu geri istiyonız." Ingiliz Dih ve Edebiyatı Bö- lümu'nden Prof. Dr. Düek Dol- tas, Boğaziçi Üniversitesi öğre- tim üyelerinin asıl isteğinin ka- tıümcı bir yönetim biçimi oldu- ğunu vurguluyor. Mevcut düzende, rektörlerin istememeleri halinde öğretim üyelerinin sorunlannı ve görüş- lerini idareye yansıtmalarının söz konusu olmadığmı, düzenin < Haute-couture > halka indi Dış Haberler Servisi— Anavatanı Fransa olan "yüksek dikiş" (haute- couture) devrim yaparak halka indi. Artık herkes dilediği gibi giyınebılecek. Modanın o eski dar kalıpları kalnıadı. Devir değişti. Insanlann istekleri, zevkleri de değişen devre paralel olarak daha yalınlaştı, daha rahatlığa kaydı. Paris'te, büyük modaevlerinin yeni actıklan 1992 ilkbahar-yaz sezonu, kreasyonlarıyla rahatlık ve herkesin dilediği gibi giyinebümesi mesajını veriyor. Japon modacı Kimijima'nm kreasyonu da rahatlığa ve herkesin dilediği gibi giyinmesine ağırhk vermiş. Gayet şeffaf, göğusleri gösteren ince işlemeli bir bluzun altına işli bir şort, başta çok geniş kenarlı hasır şapka ve boyunda da kocaman tahta boncuklardan bir kolye 1950'lerin modacılarını dehşete düşurmeye yeter de artardı bile. 1992 ilkbahar-yaz kreasyonlarında ber se> serbest. (Fotoğraf: AP) keyfi ve baskıa bir yönetim bi- çimine çok açık olduğunu belir- ten Prof. Doltaş, "Boğaziçi Üni- versitesi'ndt böyle bir baskıa ve keyfi idareyle yönetiliyoruz. Özel statüde ise üst yönetim ku- rulu idare yetkisini rektor dısın- da sekiz kişiyle de paylasacagı için daba açık ve yapıa olabiür" diye konuşuyor. özel statûlu universite düzen- lemesini "sakıncalı" bulan Psi- koloji Bölümü'nden Prof. Dr. Hamit Fısek de "ancak" diye ekliyor: "Bofaziçi Üniversitesi mevcut sistem ve yönetinıle çok olum- suz bir duruma gelmiştir. Ogre- tim üyeleri çognnlakla iiniversi- teden yabancılaşmış, verim düş- müş ve veriien eğitimin kaiite- sinde ciddi ölçiıde düşüş olmuş- tur. Bu dnnımda, eger ögretim üyelerince kabul görecek bir üst yönetim kuruln atanırsa Bo|a- ziçi Üniversitesi'nin özel statü- ye geçmesinin mevcut durum- dan bir çıkış yolu olarak yararlı olacagını dü^unuyorum." Prof. Dr. Ustıin Ergüder, özel statüye "çok açık kafayla baktı- |ım" söylerken Prof. Dr. Beh- lül Üstdiken, "Ne bugün içinde yaşadığımız düzeni ne de özel statu adı veriien düzeni içime sindiriyorum" dıyor. Mütevelli heyetinde 'Turk yup- pie'lerinin ağırhk kazanmasın- dan korktuğunu kaydenen Prof. Üstdiken, bu sistemin yararlı olabilnıesine yönelik önerilerini şöyle sırahyor: Universite farklı "MütevelH beyetinin, univer- site yonetimine, gıiniük isleyişe kansmayı alallanndan dahi ge- çinneyecek, üniversitenin başka örgütlerden farklı bir yer oldu- ğunu, bir egitim fabrikası ol- madıgını kavrayabilen adlardan oluşması gerekir. Üniversitele- rin, özel sektörde egemen olan yönetimde verimlilik normlan- nın beklenmeyeceği yeıier oldu- ğunun bilinmesi gerekir." Ekonomi Bölümu Başkanı Prof. Cem Behar, boğaziçi Üni- versitesi'nin son dokuz yüük yö- netimi ile ilgili hoşnutsuzluğun Jıad safhaya ulaştığını, bu ne- denle özel statüyu "çıkış yolu", "kurtuluş kapısı" olarak gören- ler bulunduğunu anlatıyor. Kimler olmalı? Boğaziçi Üniversitesi'nin öğ- retim üyelerine, "Mütevelli ne- yetİDi kimler belirlemeli? Üni- versiteyi yönetecek kişUer kim- lerden oluşmalı" diye sorduk. Prof. Vedat Yerlid, mütevelli he- yetini oluşturacak kişilerin, "medeni, aklı selim sahibi, iyi niyetli, tarafsu, iyi bir üniversi- tenin nasd olması gerektiğini bi- len insanlar" olmasının önemi- ne işaret ediyor, bu kişilerin üni- versiteye çok fazla kanşmama- sı gerektiğini vurguluyor. Nejat Eczacıbflsı gibi bir ki- şinin mütevelli heyetinde olma- sımn üniversiteye katkı sağlaya- bileceğini beürten Prof. Yerlici, "Bu üniversitenin bir geçmişi var. Cem'i Demirogluna *al yap' demek dogru degil. Mezunlar Dernefi'ne, ögretim öyderüıe sonılabUir. Nejat Eczaabaşı'na da sornlabilir. MüdürlerinJ iyi seçen, mütevelliyi de iyi seçebilir" diye konuşuyor. Fabrika gibi degil Tarih Bölümü'nden Doç. Dr. Selçuk Esenbel, yeni sistemin, "19. yüzyıl fabrika modelTne benzememesi dıleğinde. Prof. Esenbel, üst yönetim knrulunun öğretim elemanlarıyla işbirliği içinde olmaması halinde üniver- sitenin 10 yıl önceki "kışla mo- deli"ne dönebileceği kuşkusunu taşıyor. Boğaziçi Üniversitesi'nin "sı- kıştığı köşeden, keyfi yönetim- den hızla kurtulmak istedigini" belirten Prof. Alpar Sevgen, mütevelli heyetinde sanatçı ve düşünurlerin de yer almalan ge- rektiği göruşünde. Shirley Bassey Ankara'ya geldi • ANKARA (AA) — "I who have nothing", "Big spender", "Dimonds are forever" gibi 1960'b yıllann unutulmaz parçalanmn ünlü solisti Shirley Bassey, Türkiye'ye geldi. Milli Piyango tdaresi tarafından Turkiye'de ilk kez gerçekleştirilecek olan 4. Avrupa ortak çekilişi için 19 ekimde Ankara'da özel bir konser verecek olan Bassey, konser için 150 bin dolar alacak. Esenboğa Havalimam'nda DYP lideri Süleyman Demirel'in Ankara'ya dönüşünü bekleyen çok sayıdaki yurttaşı hayranlan zanneden Bassey, onlarla birlikte gazetecilere poz verdi. Bassey, bu arada DYP bayrağını da eline alarak bir süre salladı. KuyııiTicıı soyuldu • lsUnbnl Haber Servisi — Kâğıthane'de bir kuyumcu, ikisi silahlı, 3 kişi tarafından soyuldu. Soyguncular, 130 milyon değerinde işlenmiş 2.5 kilo altını alarak kaçtüar. Kâğıthane Gursel Mahallesi 28 Nisan Caddesi No: 29*da bulunan Akın Kuyumcusu'na dün sabah saat 10.45'te gelen soygunculardan biri, kuyumcu dukkânının yan tarafında bulunan bakkala girerek buradakileri oyalarken diğer silahlı iki soyguncu kuyumcuya girdi. Dukkân sahipleri Necati ve Cengiz Akın kardeşlerin yuzlerine göz >aşartıcı sprey sıkan soyguncular, "Karşı koymaya çalışırsanız öldürurüz. Bütün altınları bize verin" tehdidinde bulundular. İki kardeşe, vitrinde bulunan mücevher ve bilezikleri bir çantaya doldurtan soyguncular, daha sonra olay yerinden yaya olarak kaçtılar. İETrden yeni seferler • Istanbul Haber Servisi. — İETT, kentin uzak bölgelerinde oturanJann kent merkezine rahat ulaşımım sağlamak amaayla "endüstri" seferleri başlattı. İETT tarafından yapılan acıklamada, 6 ekimde başlatılan uygulamada tek biletin geçerli olacağı beürtildi. Anadolu ve Avrupa yakasında başlanan uygulamayla 06.15 ile 07.35 saatleri arasında Kadıköy, Üsküdar, Gültepe, Seyrantepe, Avcilar, Florya, Halkah gibi merkezlerden Eminönü, Tkksim, Pendik, Ortaçeşme, Alemdağ, Dereseki ve Tokatköy'e seferler yapılacak. Geçit transferi • tstanbul Haber Servisi — Beşiktaş'taki üstgeçit, Topkapı'ya monte edildi. Beşiktaş Meydanı'ndaki metal üstgeçit kaldınlarak Anadolu Otogan'nı Topkapı Kaleiçine bağlayan noktaya monte edildi. ust- geçitin Topkapı'ya yerleştirilmesi sırasında Istanbul Buyukşehir Belediyesi Genel Sekreteri Turgut Erkin, uzun süreden beri yayalann kullanmadığı Beşiktaş'taki üstgeçitten, yapılan hesaplara göre 40 dakikada üç kişinin geçtiğini söyledi. Erkin, gerekli onanm ve bakımdan sonra Topkapı'ya taşınan, beyaz renge boyanan surlara uyumu sağlanan üstgeçitin montajının 100 milyon liraya mal olduğunu bildirdi. GuinessRekorlarKitabı'na giren George Zepmeisel ekim başından bu yana Turkiye'de Bisiklet üstünde14 yılda devrî âlem Babasına kızmış, bisikletine atlayıp Kanada'daki evini terketmiş 1977'de: Caj>etown'dan yola düsmüş, dört yıl bisiklet siirdükten sonra Norveç'in uç noktasına vannış. Sonra ABD, Alaska, Kanada, Güney Amerika, Tonga, Hawaii, Fılipinler, Japonya, Almanya ve Çekoslovakya. 14 yıllık tur, bu yıl Melbourne'de sona eriyor. YONCA ÖZKAYA "Bana gunde 2000 TL yeter." Kanada onnanlannda büyumuş, 1977 yıhndan bu yana dunyayı bisiklet üzerinde keşfeden, bu sûre içerisinde kat ettiği 43.800 km ile Gu- iness Rekorlar Kitabı'na geçen George Zep- meisel dışında herhalde kimse günumuz Türkiyesi'nde bu denli iyimser olamaz. Zepmeisel bin lira ekmeğe, 5O0'er lira da Birinci sigarasına ve çaya harcıyor. Sebze ve meyveyi bahçe sahiplerinden tane ile is- tiyor, para ödetmiyorlarmış. George Zepmeisel, ekim başından beri Turkiye'de. 39 yaşında, sanşın, mavi göz- lü. Üzerinde kendi deyişiyle "yazlık giysi- leri", açık ve koyu pembe çizgili uzun ma- yosu, siyah ve kolsuz tişörtu, boynunda ko- yu mavi eşarbı, gümüş zincir kolyesi, ba- şında kurk kuyruklu yeşil fötr şapkası ile "Ben baska dünyalann insanıyım" diyor. Kendisini "Avı George" (Grizzly George) diye çağırdıklanm ve böyle tanmdığını an- laüyor. Küçükken kulübelerine saldıran bir boz ayıyı babası vurmuş, annesi de kurkü- nü George'a manto yapmış. O gün bugün- dür asıl ismini hatırlayan yok. 11 yaşında neden kardeşi olmadığı soru- suna "Bu eve bir facia yeter" yanıtını ve- ren babası, hayvan yakalamasına ve öldür- mesine karşı çıkan "Ayı George"a "Begen- miyorsan çeker gidersin" demiş. Cebinde 10 doları ile bisikletine binen ve memleke- ti Hoosecreek'i terk eden George, hâlâ dün- yayı iki tekerliğin üzerinde keşfetmeyi sur- dürüyor. Kanada'nın doğusunda Sept Iles'te bin- diği Alman gemisi George'u, Rotterdam'a, oradaki bir denizci kahvesine sürüklemiş. Kahvedeki Amerikalı kaptanın "Guney Af- rika üzerinden Berlin'e gitme" teklifıni kı- ramamış. Ilk duraklan kıtanın batısında Se- negal'in başkenti Dakar. Ardından 1977 yı- lında Guney Afrika Cumhuriyeti ve Cape- town. Kuzeyde Norveç'in uç noktası Nord- kapp'a 1981 yılında bisikletiyle ulaştığjn- da kilometresayan 48 bin km'yi işaret edi- yormuş. Hem başka dünya vatandaşlannı ve kül- turlerini tanımak hem de kendini keşfetmek için sürdüğü bisikleti 1982-83 yıllannda ABD, Alaska ve Kanada'dan, 1984'te Gü- ney Amerika'dan, 1985'te Demokratik Al- manya ve Çekoslovakya'dan geçmiş. Bu yı- lın temmuz ayında Bratislava'da başladığı bisiklet turunu Avustralya'da Melbourne'- de tamamlayacak. Ispanyolca, Portekizce, Flamanca, Al- manca, Ingilizceyi çok iyi, Isveç, Danimar- ka ve Norveç dillerini yeterli duzeyde ko- nuşan George, bir yıl kaldığı Çekoslovak- ya'da Çekçesini gazete okuyacak kadar iler- letmiş. Günlük tuttuğu defterlerinin sayısı 3 bin, kitaplannmki ise 18. Isıtıcısı, çadın, iki tenceresi, uyku tulu- mu, tamir takımı, kış giysileri -kaJın ceket, kalın kazak ve uzun pantolon- yaz giysile- ri -üç tişört, iki mayo- sırt çantası ve tek luksu radyosu ile 70 kilo taşıyan bisikleti onun "evi." Hiç evlenmemiş. Çocuk? "Bil- diğım kadanyla yok. Yok yok, olduğunu sanmıyorum" diyor. ENFLASYON CANAVAR1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle