23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 OCAK 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 ÖLÜM 'Arrivederci, Roma • ROMA (AP) — "Arrivederci, Roma" adlı şarkıyı söyleyerek büyük üne erişen Renato Rascel, Roma'da 78 yaşında öldü. Unlü komedyen ve şarkıcı olan Rascel için 49 yaşındaki karısı Giuditta Saltarini "Aslında o hep sahnede ölmek istemişti" dedi. RomaJı bir ailenin çocuğu olarak Torino'da dünyaya gelen Rascel (gerçek adı Renato Ranuci) başlangıçta palyaçoluk yapmış, revtilerde çalışmış ve Vatikan'm Sistine Kilisesi Korosu'nda şarkı söylemişti. Savaştan sonra komedyenliğini sahneden beyazperdeye taşıyan Rascel, kendi güldurü sanatını "entelektüel komedi" olarak niteleyerek "Ben koltukaltlannı değil, beyinleri gıdıklıyorum" demişti. 196O'ta "Romantica" adh şarkıyla San Remo Şarkı Yanşması'nı kazanan Rascel, daha sonra "Arrivederci, Roma"yı söyleyerek dünya çapında üne erişmişti. Modern mimarinin babası • ROMA (AP) — Modern Italyan mimarisinin babası olarak kabul edilen Giovanni Michelucci, uzun süren bir hastalıktan sonra Roma'daki evinde öldü. Geçen pazartesi günü ölen Michelucci, iki gün sonra 100 yaşına basacaktı. Michelucci'nin "akılcı" tasanmı 1933'te Italyan diktatör Benito Mussolini tarafından Floransa Gan'nın yapımı için seçilmişti. Yaşamının son gUnlerine kadar çalışmalarını sürdüren ünlü ltalyan mimann bir tasanmı kısa bir süre önce Floransa kentindeki Uffizi Galerisi'nin yenilenmesi için seçilmişti. SİNEMA Cadillac satan adanı • Kiiitür Servisi— "Günaydın Vietnam"da diskjokey, "Ölü Ozanlar Derneği"nde öğretmen rolünde izlediğimiz Robin VVilliams'ın "Cadillac Man" adü filmi bugün Istanbul'da Kadıköy Reks, Beyoğlu Emek, Ankara'da Akün, lzmir'de Izmir ve Adana'da Metro sinemalannda gösterime giriyor. Yönetmenliğini geçen yıl "Çıkış Yok" ve "Cocktail" filmlerini izlediğimiz Roger Donaldson'ın yaptığı filmde, Robin Williams çılgın bir Cadillac satıcısını canlandınyor. Senaryosunu Ken Friedman'ın yazdığı filmin diğer rollerinde Tim Robbins, Pamela Reed ve Fran Drescher rol alıyor. Fransız Filmleri Haftası başladı • Kiiltiir Servisi — Fransız Filmler Haftası, dün gece Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gösterilen "Dr. Petiot" adlı filmle başladı. Fransa'nın Strasbourg kenti belediyesi ile tstanbul Büyukşehir Belediye BaşkanlığVnm ortaklaşa duzenlediği haftanın açıkş töreninde konuşan Strasbourg Belediye Başkanı Ketrin Trautman, "İki ülke arasındaki kültür ahşverişinden mutluluk duyuyorum. Bu tur ilişkiler karşı tarafın keşfine olanak tanıyor" dedi. Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen de Fransız Filmleri Haftası'nın yalnızca bir kültür olayı olarak algılanmasının yanlış olduğunu, bunun iki kent belediyesi arasında bugün imzalanacak işbirliği anlaşması kapsamında önemli bir olay olduğunu anlattı. Sözen, sinemanın çok önemli bir iletişim aracı olduğunu da vurguladı. Hafta kapsamında bugün Sinepop Sineması'nda saat 12.00"de "Tatie Danielle", 14.15'tc "Taxi Blues", 16.30'da "Dr. Petiot", 18.45'te "Halfaouine", 21.00'de "Jean Galuot Aventurier" gösterilecek. GÖSTERİ Jeanpico'dan "Sözsüz' gösteri • Kültüf Servisi — 1978'de kendi yazdıgı ^Jeanpico Lunaire" isimli müzikal oyundan sonra Jeanpico olarak adlandınlan Jean Pierre Collard, 11 ocakta saat 19.00'da Fransız Kiiitür Merkezi'nde bir gösteri sunacak. "Sans Paroles - Sözsüz" adını taşıyan gösteri müzilcli kukla ve sihirbazhk tekniklerini içeriyor. Jeanpico, 1979-1980 yıllannda Fransız TV'si için çeşitli programlar yaptı. Çocuklar için 33'lük plaklar hazırlayan sanatçı, 1981-1982 yıllannda sahne teknikleri yardımıyla kukla gösterileri sunmaya başladı. 20'den fazla festivale katılan Jeanpico çeşitli ödüller de kazandı. BALE Çağdaş BalePnin gösterisi • Kültür Servisi— Türkiye Yazarlar Sendikası'nın kültür ve sanat etkinlikleri kapsamında Çağdaş Bale Topluluğu'nun gösterisi. 7 ocak pazartesi günü saat 20.00'de Beyoğlu Karaca Tiyatrosu'nda gerçekleşecek. Astor Piazzolla'nın muziği ile "Beş Tango"; Mikis Theodorakis'in muziği eşliğinde çağdaş bir tragedya "Equinoxe" sunulacak. Topluluğun sergileyeceği üçüncü yapıt "Piaf Suite". Edith PiaFın ölümsüz şansonlan 1940'larda savaşın yaşandığı Paris'e fon ohışturmakta. Bu balede topluluğun eski ve yeni kuşak bırçok dansçısı birlikte, bir dans tiyatrosu stilinde dans edecek. YARIŞMA Altıok ve Göz'e şiir ödülü • Kültür Servisi — Cemal Süreya Şiir ödüüeri sahiplerini buldu. Metin Altıok "Gerçeğin öte Yakası" adlı kitabı ile "Cemal Süreya Şiir ödülü"nü alırken "Cemal Süreya özendirme ödülü", "Sim ve Delta" başlıklı dosyası dolayısıyla Metin Göz'e verildi. Füsun Akatlı, Cevat Çapan, Tuğrul Tanyol ve Can Yücel'den oluşan seçici kurul, 2000'e Doğru dergisi tstanbul Merkez Bürosu'nda toplanarak ödül sahiplerini belirledi. ödüller 9 Ocak 1991 günü, Gazeteciler Cemiyeti Salonu'nda duzenlenecek kokteylde sahiplerine verilecek. "Gerçeğin Öte Yakası", Altıok'un yayımlanan altıncı şiir kitabı. Şairin daha önce yayımlanan kitapları şunlar: "Gezgin" (1976), "Yerleşik Yabana" (1978), "Kendinin Avcısı" (1979), "Kuçuk Tragedyalar" (1981), "Ipek Kılabtan" (1987). Altıok 1941 Bergama doğumlu. AÜ Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe BöJümü mezunu. Felsefe öğretmeni olan şair, 1990 yılında emekli oldu. Şiirleri 1975 yılından bu yana çeşitli edebiyat dergilerinde yayımlandı. "özendirme Ödülü"nü alan Metin Göz, 1956 Konya doğumlu. AÜ Siyasal Bilgiler mezunu. Şiirleri 1986'dan bu yana çeşitli edebiyat ve sanat dergilerinde yayımlandı. Halen bir reklam ajansında metin yazarı olarak çalışıyor. Strasbourg Kenti Belediye Başkanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı himayelerinde FRANSIZ FİLMLERt HAFTASI düzenleyen CONTREPLONGEE 4 Ocak 1991 - 10 Ocak 1991 Beyoğlu Sinepop Sineması Docteur Petiot; Christian de Chalonge (Türkçc alt yazılı) Taxi Blues; Pavel Lounguine (Türkçc ak yazılı) Halfaouine; Ferid Boughedir (Türkçe ah yazıb) Tatie Danielle; Etienne Chafiliez (Türkçe alt yazılı) Frequence Meurtre; Elisabeth Rappeneau (Ingilizce alt yazılı) Tumultes; Bertrand Van Effenterre (İngilizce alt yazılı) Je Suis Le Seigneuer du Chateau; Regis VVargnier (tngilizce ah yazılı) Jean Galmot Aventurier; Alain Maline (Alt yazısız, Fransızcadan çeviri) SEVEMA/ATİLLÂ DORSTIY 'Sıkı Dostlar\ mafya üyesi Henry HilVin anılarından yola çıkıyor 'Babalaşmayan mafya filmiSıkı Dostlar (Goodfellas) / Yönetmen: Martin Scorsese / Senaryo: Nicholas Pileggi'nin "Wiseguy" romanından Pileggi ve M. Scorsese / Görüntü: Michael Ballhaus / Oyuncular: Robert de Niro, Ray Liotta, Joe Pesci, Lorraine Bracco, Paul Sorvino / Bir Warner Bros yapımı / 145 dakika (Fitaş, Nova Baran, Kadıköy Yıldız, Şafak, Ankara Batı.) "Sıkı Dostlar", Martin Scor- sese'in Mafya dunyasına bakışı- nı simgeliyor. Italya'dan dünya- ya yayılan ve kapitalist toplum- İann yapısı içinde kaçınılmaz bi- çimde var olan yasadışı eğilim ve iştahların iktidarla göbek bağı- nı kuran, bir diğer deyişle yasa- dışılığı legalize eden, örgütleyen ve toplum yapısına ayrılmaz bi- çimde yerleştiren Mafya düşun- cesi, kuramı ve uygulaması... Scorsese, "Mean Streets", "Taksi Şoförii", "Kızgın Boga" gibi filmlerinin yapısı içinde de var olan bu toplumsal değinmeleri, yasal/yasadışı ikilemini ilk kez tam bir Mafya öyküsü içinde ele almak ve "kendi Mafya filminT yapmak fırsatını buluyor. Sonuç büdiğimiz, ahşageldi- ğimiz Mafya filmlerinden ol- dukça farklı. Fark, öncelıkle fil- me kaynak olan kitabın özellik- lerinden geliyor. Nicholas Pileg- gi, örneğin bir Mario Puzo'nun tersine Mafya olayına dışardan bir bakışı ve bu tur bakışın ge- tirdiği kaçınılmaz özellikleri (bir tür pitoresk yaklaşım, hayranlık, giderek yüceltme) bir kenara ite- rek gerçek bir Mafya üyesinin, Henry Hill'in anılarını kitaplaş- tırmış.. Henry Hill'le uzun ko- nuşmalar sonucunda. Kitap (do- layısıyla film) Hill'in 1955'lerden 1980*lere dek olan anılannı kap- sıyor. Gerçek bir Mafya üyesi Hill, ama "saf kan" Italyan ol- madığı için "auVden sayılmıyor, aileye/örgute hizmet ediyor yal- nızca... Bu Hill'in 25 yıl boyun- ca Mafya'yı iyi-kötü yanlanyla tanımasına ve de evini rahatça geçindirmesine yetiyor. Ta ki uyuşturucu işinden içeriye dü- şunceye dek. Artık polisin yakmdan tanıdı- ğı ve izlediği bir tip Henry Hill. .Ve örgütün ilk fırsatta kendisi- ni temizleyeceğini biliyor. öyle ya yıllar boyu, ailenin içinden onca kişinin öldürülmesine az tanık olmamış. Kimi filmlerde görsel şölenlere dönüştürülen, estetize edilen o cinayetlerin ne korkunç, kıyıcı ve iğrenç işler ol- duğunu ve ne kolaylıkla yapıla- bildiğini çok iyi biliyor. Onun için aynı akibete uğramadan eli- ni çabuk futuyor. Ve kendisi ön- ce polise, sonra mahkeme yar- gıçlarına her şeyi anlatıyor. Son- ra ortalardan yok olup değişik bir kimlik (ve olasılıkla değişik MAFYA AİLESİNİN OTLZ YILI — Bir mafya ailesinin 30 yılını ele alan "Sıkı Dosllar "da Robert De Niro ailenin "saygın" üyelerinden Jimım Conwa>'i canlandınyor. Anılan bir kitaba ve filme konn olan Henr> Hill'i ise Ra> Liotta oynuyor. bir yüz) altında yaşamını sür- dürmek uzere... Ana kaynağın bu temel ozel- liğini Scorsese de benimsemiş. Hiçbir anında "Baba"laşmıyor film. Yani Mafya'ya bağışlatıcı, yumuşatıcı, giderek yüceltici bir anlayışla, estetiği ön plana geçi- ren ve Mafya olayını destanlaş- tıran bir tavırla yaklaşmıyor. Kuru, özenli ve gerçeğe yakın bir sinemayla Mafya olayını deşif- re etmeyi, insan ve birey düze- yinde ele almayı deniyor. Kuşku- suz Mafya'nın ardındaki o "bü- yük aile" duygusu, o bitmek tü- kenmek bılmeyen aile yemekle- ri, toplantılan, dinsel törenler, mutfak sahneleri bol bol var filmde. "İtalyan uygarhgı"nın ve onun bir uzantısı olan Mafya- nın aile, dostluk ve spagettiyle olan sıkı bağları yadsınabilir mi?Ama film,bu renkli ve duy- gusal fasadın ardındakileri de gösteriyor. Bu "sıkı dostlar" as- lında ilk çıkar çatışmasında bir- birlerini acımasızca vuracak cinsten!.. Her şeyin ötesinde iliş- kilere egeraen olan, hayvansı bir kendini koruma, bir çıkar içgü- düsü... Bu konuda aile bireyle- rinin bile gözünun yaşına bakıl- maz. Henry'nin eşi Karen aracı- lığjyla, kadının Mafya'ya bakı- şı da iyice belirleniyor: Kocala- nnın yaptığını herhangi bir "meskk" kabul eden, başka bir kadın, bir "metres" dışında hiç- bir şeye karışıp kızmayan bu ka- dınlar, yine Karen örneğinde be- lirdiği gibi, silahla âdeta "or- gazm olan" ve gangsterliğe bi- linçaltı bir hayranlık, kışkırtıcı bir öğe gibi bakan kadınlar... Karen'in gerçek yaşamda Henry'yi, Mafya'dan aynlma- sından hemen sonra terk etme- si ilginç değil mi? Scorsese, olayı pitoresk ve duygusallıktan kurtarmak için muziği de Nino Rota veya Mor- ricone gibi bir besteciye verme- miş. Giderek ozgün bir fon mü- ziği de yok filmde. Sadece o yıl- lann pop müzik parçalan var. Böylece ltalyanlann sürekli mü- zik dinleme alışkanlığı kadar Mafyacıların pop-müzik düze- yinde seyreden kültürel yapıları da belirlenmiş oluyor. "Sıkı Dostlar", ahşılmış ve beklenebilecek "sıkı bir Mafya filmi" değil. Bu açıdan örneğin beklenen "Baba 3" kadar iş yap- mayacak kuşkusuz, ama Scorse- se denen çağdaş yönetmenin ku- ralları belirlenmiş sayılan bir tü- re getirdiği bu yeni bakış, kuş- kusuz gerçek sinemaseverler için oldukça heyecan verici bir dene- yün... Nobel ödüllü Isaac Bashevis Singer'in romanından beyazperdeye Hizmetçisi, sevgilisi, karısı...Düşmanlar. Bir Aşk |}çgeni (Enemies-A Love Story) / Yönetmen: Paul Mazursky / Senaryo: Roger L.Simon / Müzik: Maurice Jarre / Oyuncular: Ron Silver, Angelica Huston, Lena Olin, Margaret Sophie Stein / Bir Amerikan filmi (Beyoğlu) l C kADIN. BİR KKKKK — Paul Ma/uı>k>'nin "Duşmanlar, Bir A>k İ ç}>eni" adlı filminde baslıca rolleri Angelica Huston, Lena Olin. Ron Siher ve Maruarel Sophiv Stein pa>la>ı\orlar. 1949'da New York'ta, toplama kamplanndan sağ kahnış bir Ya- hudi, 3 kadın arasında kalır: Birlikte yaşadığı Polonya köken- li eski hizmetçisi, tutkuyla bağ- landığı alabildiğine çekici ve ba- şına buyruk bir Rus Yahudisi... Ve öldü sandığı, ama birden çı- kıp gelen eski karısı!.. Nobel'li yazar Isaac Bashevis Singer'ın bir romanından yapıl- mış bir uyarlama... "Benim in- sanlanm sadece Nazilerin degil, kendi kişiliklerinin ve kaderieri- nin de kurbanıdırlar" diyen Singer'in romanı, yine de karşı- mıza tipik Yahudi kahramanlar getirirken ikinci savaşın kıyımım fonda sürekli olarak duyumsa- tıyor. Çok değişik kişilikte 3 ka- dın oyuncunun gerçek bir başa- rıyla çizdikleri kadın portreleri- nin yanı sıra tiyatrodan geüne Ron Silver da çok inandırıcı bir Herman olmuş. Ancak film, amaçlarını ve çerçevesini sınırh tutmuş. Alçak tonlarda gezinen bu kadın/er- kek ilişkileri ve 1940'lar ABD^ sinde Nazi'lerden kurtulmus Ya- hudi psikolojisi üzerine fdrn, so- nuç olarak hemen yalnızca Ya- hudiler ve de her türden etnik sorunlarla ilgilenenler için... Singer'in üslubu, sinemada tam karşılığını bulamamış ve film, örneğin bir William Styron'ın "Sophie'nin Seçimi" düzeyinde bir sinemasallığa ve evrenselliğe kavusamamış, ama oyuncuları, özellikle de Angeli- ca Huston ve Lena Oiin'i izle- mek de az zevk değil... 'Şeytan 3', yazarı William Peter Blatty tarafından sinemaya aktanldı 'Şeytan'ın yazarı kamera arkasında Şeytan 3 (Exorcist III) / Yönetim ve Senaryo: William Peter Blatty / Görüntü: Gerry Fisher / Müzik: Barry Devorzon / Oyuncular: George C. Scott, Ed Flanders, Brad Dourif, Jason Miller, Nicol Williamson, Viveca Lindfors / Bir FOX filmi (Site, Lale, Şafak, Kadıköy.) 1973 yılında \Villiam Friedkin'in yö- nettiği, ülkemizde oldukça geç olarak es- kimiş ve kesilmiş bir kopya ve okunmaz altyazılarla izlediğimiz "Şeytan", ozel- likle ABD'de nasıl bir film olmayı aşıp bir tür toplumsal isteriye dönüşmuştü, anımsayanlar anımsar... Friedkin'in VVilliam Peter Blatty'nin çok satan ro- manından uyarladığı film, klasik bir iyi kötü (diğer bir deyimle Tann-Şeytan) ça- lışmasını, çeşitli dinsel göndermelerle, görsel şoklarla, iç bulandıncı bolümlerle destekleyerek durustluğü son derece tar- tışma konusu olan bir kitle filmi yapmış ve sürekli "günahlarının azabıyla" ya- şıyan bir toplum olan Amerika'yı sanki kitlesel bir "exorcism: şeytan kovma" eylemine çağırarak kendine özgü bir mistiği yaşayan bu dev teknoloji ülke- sinde, tam 12'den vurmaştu. Filmin devamı olan ve bu kez usta yö- netmen John Boorman'ın yönettiği "Exorçist 2: The Heretic" filmi ise bi- ze uğramadı ve başansız bulunan bu ikinci "bölümü izleyemedik. (Zaten ya- zan Blatty'nın bu 2. bölümle hiçbir iliş- kisi olmamış). Bu kez "bizzat" kameranın ardına ge- çen Blatty'nin yönettiği bu üçüncu bö- lüm ise aslında ilk.2 bölümü görmüş ol- mayı, en azından anımsamayı gerekti- ren kimi sahneler içeriyor: En azından peder Damien Karras'ı... Ama bunun dışında, ilk filmden tümüyle farklı ya- pısı ve kendi içinde tutarhlığı olan öy- küsüyle, kuşkusuz bağımsız olarak da iz- lenebilecek ilginç bir filmle karşı karşı- yayız. Blatty, biraz haklı olarak günümüz korku ve dehşet sinemasının kan ve şid- dete verdiği aşırı yerden şikâyetçi. Ge- rilimi (bir anlamda Hitchcock gibi) gös- terdiğiyle değil, duyumsattığıyla, görsel şoklarla değil, "bekletmek" suretiyle sağlamayı yeğleyen bir tavrı var ya- zar/yönetmenin... Böylece bu kez tipik Hıristiyan bir "şejtan" yerine, ölmüş bir "kötü" adamın ruhunun birden çok kişiye "geçmiş" olması ve kolektif bir kötülüğu başlatması gibi daha "çağdaş" bir temayla karşı karşıyayız. Yönetmen, filmde yer alan vahşi cinayetleri ve "maktnl"leri göstermiyor, sozlerle be- timlettiriyor. Kan ve şiddetin yerini, çok daha incelikli biçimde sağlanmış bir ge- rilim ve edebi tatta bir dehşet duygusu alıyor. "Şeytan 3 " , bir diğer deyimle, tam bir "yazar filmi". Yazar/yönetmen, belli ki dünyamızı (özellikle de Amerikan toplumunu) sa- ran anlamsız ve urkunç cinayet, kıyım, soygun olaylanndan yakınıyor. Tüm bu çağdaş şiddet toplumları imajı nerden geliyor? Bunları işleyenler hangi kötü guçlerden, "ruhlardan" destek alıyor- lar? "Cinayet mezhepleri"nin bile yer aldığı ve "mürit" bulduğu bir toplu- mun, yann öbür gün Hitler benzeri bir çılgın liderin önderliğinde toplu kıyım- lara soyunmayacağını ve tum dünyayı kana bulamaya kalkmayacağım kim ga- ranti edebilir? Bu tür siyasal/toplumsal kaygılar, Blatty'nin temelde fizik ötesi yapıtma ustalıkla yerleştirilmiş biçimde kendile- rini duyumsatıyorlar. "Şeytan 3", aslın- da bir "şeytan filmi" değil. Bir "inanç filmi" değil. Klasik bir gerilim/korku filmi de değil. Blatty, korkuyu ve geri- limi sanki ehlileştirmeyi, edebileştirme- yi denemiş. Ve finalde, kotülüğü temsil eden çifte- kişilikli adama karşı zaferi, bu tur fijm- lerde genelde olageldiği gibi bir "inanç adamı"na, bir rahibe değil, inancı kuş- kulu kahramana kazandırmakla, filmi- nin din-karşıtı olma (en azmdarl dinci ol- mama) yanını oldukça belirginleştirmiş. Görüldüğü kadar da dinlenmesi gere- ken, usul usul suren gerilimini ancak yer yer görselleştiren farklı bir film bu... Bu türün meraklılarının ciddiye alıp izleme- sini gerektiren bir sinemasal tadı var... Bu arada kısa, ama etkileyici rollerdeki ilginç oyunculara, örneğin rahip Mor- ning rolundeki Nicol VViltiamson'a ve fi- naldeki "çıldıran rahibe" rolündeki Vi- ceca Lindfors'a dikkat... 'Basında Sanat? paneli • Kültür Servisi — Kadıköy Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nin (Caddebostan) duzenlediği etkinlikler kapsamında yarın saat 15.00'te "Basında Sanat 1990" basüklı bir panel gerçeklestirilecek. Panele konuşmacı olarak Doğan Hızlan, Hami Çağdaş, Kurşat Başar ve Ayça Atikoğlu katılacaklar. Şahingiray'dan ilksergi • Kültiir Scrrisi— Can Şahingiray'm suluboya resim sergisi 7 ocakta Tanak Sanat Galerisi'nde açüıyor. Sergi 21 ocakta sona erecek. 1936 yılında doğan Şahingiray, Güzel Sanatlar Akademisi Halil Dikmen ve AL" Çelebi atölyelerinde eğitim gördü. 1959 yılında akademinin dekoratif sanatlar bölumünden mezun olan sanatçı, çeşitli okullarda resim öğretmenliği yaptı. Alo Tîyatro dönüyor • Kültür Servisi — Yaklaşık iki aydır ttalya ve Malta'da gösteriler yapan Alo Tiyatro bu ay içinde yurda dönüyor. Malta Drama Society ile bir kültür anlaşması yapan Alo Tiyatro, her yıl kasım ayında Malta'ya gidecek. Alo Tiyatro her yıl olduğu gibi bu yıl da tiyatroyu seven amatörlere kapılarını açacak. Amatör Tiyatrocular Alo Tiyatro PK 138 Kavaklıdere / Ankara adresine özgeçmişleri ve adresleri ile başvurabilirler. 'Sinema' söyleşisi • Kültür Servisi — Ajans Film Televizyon Video, 5 ocak cumartesi günü saat 14.00'te Atatürk Kitaplığı'nda bir "Sinema" söyleşisi düzenliyor. Söyleşiye yapımcı yönetmen Tunç Başaran, senarist Nuray Oğuz, oyuncu Perihan Savaş, oyuncu Yılmaz Zafer, yapım sorumlusu Mehmet Akdil, ışık şefi Süleyman Çekiç, set amiri Ergun Sımsıkı ve görüntü yönetmeni Ertunç Şenkay katılacaklar. Söyleşiden önce saat 13.00'te "Kobra" adü film gösterilecek. Caferağa konserieri • Költür Servisi— tstanbul Belediyesi Konservatuvan Türk Muziği Bölümü Mezunlan ve Mensuplan Dernegi ile Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın birlikte düzenledikieri konserler dizisi, 5 ocak cumartesi saat 17.30'da Sultanahmet'teki Caferağa Medresesi salonunda verilecek konserle sürdürülecek. Bu haftaki konserin soüsti Ayla Büyükataman, sultaniyegâh makamındaki eserleri seslendirecek. Konsere aynca Aziz Şenol Filiz (ney), Murat Aydemir (tambur) katılacak ve Refik Fersan'ın saz eserlerini seslendirecekler. UGUN m Variık' ûzerine söyleşi "Varuk 1000 Yaşında-1, Varlık ve Yaşar Nabi Nayır" konulu söyleşi saat 16.00'de Atatürk Kitaplığı Toplantı Salonu'nda. Söyleşiye konuşmacı olarak Cevdet Kudret ve Prof. Dr. Tahsin Yücel katılıyor. bugün bilsak 4 OCAKCUMA : 19.00 KaradenizTürkülerinde însan İlişkileri IsmetZeld EYÜBOĞLU 19.30 BüsakTiyairoAıölyesi: "IşıeBaştşteGövdelşte Kanaılar" Yazan: Sevim BURAK Görsel Sanat Atölyejeri Mehmet GULERYÜZ yöncümindc(Per. - Cum.) Cafe-Foyer-Bar(Giriş) 1100-00.30 Rock Cafe-Bar(S.Ka) 1100-18.00 HcavyMcial 18.00-24.00 Rock ŞİDDET YERİNE GERİLİM — George C Scott'un da oynadığı "Şeytan 3"te, kan ve şMdeJ önceki "Şeylan" filmle- rinin tersine, yerini gerilime ve edebi tada bırakıyor. bilsak, sırasclvilcr cad., soğancı sok. 7 cihangir 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle