Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 OCAK 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7
ÖLÜM
'Arrivederci, Roma
• ROMA (AP) — "Arrivederci, Roma" adlı şarkıyı
söyleyerek büyük üne erişen Renato Rascel, Roma'da 78
yaşında öldü. Unlü komedyen ve şarkıcı olan Rascel için
49 yaşındaki karısı Giuditta Saltarini "Aslında o hep
sahnede ölmek istemişti" dedi. RomaJı bir ailenin çocuğu
olarak Torino'da dünyaya gelen Rascel (gerçek adı
Renato Ranuci) başlangıçta palyaçoluk yapmış, revtilerde
çalışmış ve Vatikan'm Sistine Kilisesi Korosu'nda şarkı
söylemişti. Savaştan sonra komedyenliğini sahneden
beyazperdeye taşıyan Rascel, kendi güldurü sanatını
"entelektüel komedi" olarak niteleyerek "Ben
koltukaltlannı değil, beyinleri gıdıklıyorum" demişti.
196O'ta "Romantica" adh şarkıyla San Remo Şarkı
Yanşması'nı kazanan Rascel, daha sonra "Arrivederci,
Roma"yı söyleyerek dünya çapında üne erişmişti.
Modern mimarinin babası
• ROMA (AP) — Modern Italyan mimarisinin babası
olarak kabul edilen Giovanni Michelucci, uzun süren bir
hastalıktan sonra Roma'daki evinde öldü. Geçen
pazartesi günü ölen Michelucci, iki gün sonra 100 yaşına
basacaktı. Michelucci'nin "akılcı" tasanmı 1933'te
Italyan diktatör Benito Mussolini tarafından Floransa
Gan'nın yapımı için seçilmişti. Yaşamının son gUnlerine
kadar çalışmalarını sürdüren ünlü ltalyan mimann bir
tasanmı kısa bir süre önce Floransa kentindeki Uffizi
Galerisi'nin yenilenmesi için seçilmişti.
SİNEMA
Cadillac satan adanı
• Kiiitür Servisi— "Günaydın Vietnam"da diskjokey,
"Ölü Ozanlar Derneği"nde öğretmen rolünde izlediğimiz
Robin VVilliams'ın "Cadillac Man" adü filmi bugün
Istanbul'da Kadıköy Reks, Beyoğlu Emek, Ankara'da
Akün, lzmir'de Izmir ve Adana'da Metro sinemalannda
gösterime giriyor. Yönetmenliğini geçen yıl "Çıkış Yok"
ve "Cocktail" filmlerini izlediğimiz Roger Donaldson'ın
yaptığı filmde, Robin Williams çılgın bir Cadillac
satıcısını canlandınyor. Senaryosunu Ken Friedman'ın
yazdığı filmin diğer rollerinde Tim Robbins, Pamela
Reed ve Fran Drescher rol alıyor.
Fransız Filmleri Haftası başladı
• Kiiltiir Servisi — Fransız Filmler Haftası, dün gece
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gösterilen "Dr.
Petiot" adlı filmle başladı. Fransa'nın Strasbourg kenti
belediyesi ile tstanbul Büyukşehir Belediye BaşkanlığVnm
ortaklaşa duzenlediği haftanın açıkş töreninde konuşan
Strasbourg Belediye Başkanı Ketrin Trautman, "İki ülke
arasındaki kültür ahşverişinden mutluluk duyuyorum. Bu
tur ilişkiler karşı tarafın keşfine olanak tanıyor" dedi.
Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen de
Fransız Filmleri Haftası'nın yalnızca bir kültür olayı
olarak algılanmasının yanlış olduğunu, bunun iki kent
belediyesi arasında bugün imzalanacak işbirliği anlaşması
kapsamında önemli bir olay olduğunu anlattı. Sözen,
sinemanın çok önemli bir iletişim aracı olduğunu da
vurguladı. Hafta kapsamında bugün Sinepop
Sineması'nda saat 12.00"de "Tatie Danielle", 14.15'tc
"Taxi Blues", 16.30'da "Dr. Petiot", 18.45'te
"Halfaouine", 21.00'de "Jean Galuot Aventurier"
gösterilecek.
GÖSTERİ
Jeanpico'dan "Sözsüz' gösteri
• Kültüf Servisi — 1978'de kendi yazdıgı ^Jeanpico
Lunaire" isimli müzikal oyundan sonra Jeanpico olarak
adlandınlan Jean Pierre Collard, 11 ocakta saat 19.00'da
Fransız Kiiitür Merkezi'nde bir gösteri sunacak. "Sans
Paroles - Sözsüz" adını taşıyan gösteri müzilcli kukla ve
sihirbazhk tekniklerini içeriyor. Jeanpico, 1979-1980
yıllannda Fransız TV'si için çeşitli programlar yaptı.
Çocuklar için 33'lük plaklar hazırlayan sanatçı, 1981-1982
yıllannda sahne teknikleri yardımıyla kukla gösterileri
sunmaya başladı. 20'den fazla festivale katılan Jeanpico
çeşitli ödüller de kazandı.
BALE
Çağdaş BalePnin gösterisi
• Kültür Servisi— Türkiye Yazarlar Sendikası'nın kültür
ve sanat etkinlikleri kapsamında Çağdaş Bale
Topluluğu'nun gösterisi. 7 ocak pazartesi günü saat
20.00'de Beyoğlu Karaca Tiyatrosu'nda gerçekleşecek.
Astor Piazzolla'nın muziği ile "Beş Tango"; Mikis
Theodorakis'in muziği eşliğinde çağdaş bir tragedya
"Equinoxe" sunulacak. Topluluğun sergileyeceği üçüncü
yapıt "Piaf Suite". Edith PiaFın ölümsüz şansonlan
1940'larda savaşın yaşandığı Paris'e fon ohışturmakta. Bu
balede topluluğun eski ve yeni kuşak bırçok dansçısı
birlikte, bir dans tiyatrosu stilinde dans edecek.
YARIŞMA
Altıok ve Göz'e şiir ödülü
• Kültür Servisi — Cemal Süreya Şiir ödüüeri
sahiplerini buldu. Metin Altıok "Gerçeğin öte Yakası"
adlı kitabı ile "Cemal Süreya Şiir ödülü"nü alırken
"Cemal Süreya özendirme ödülü", "Sim ve Delta"
başlıklı dosyası dolayısıyla Metin Göz'e verildi. Füsun
Akatlı, Cevat Çapan, Tuğrul Tanyol ve Can Yücel'den
oluşan seçici kurul, 2000'e Doğru dergisi tstanbul Merkez
Bürosu'nda toplanarak ödül sahiplerini belirledi. ödüller
9 Ocak 1991 günü, Gazeteciler Cemiyeti Salonu'nda
duzenlenecek kokteylde sahiplerine verilecek. "Gerçeğin
Öte Yakası", Altıok'un yayımlanan altıncı şiir kitabı.
Şairin daha önce yayımlanan kitapları şunlar: "Gezgin"
(1976), "Yerleşik Yabana" (1978), "Kendinin Avcısı"
(1979), "Kuçuk Tragedyalar" (1981), "Ipek Kılabtan"
(1987). Altıok 1941 Bergama doğumlu. AÜ Dil ve Tarih
Coğrafya Fakültesi Felsefe BöJümü mezunu. Felsefe
öğretmeni olan şair, 1990 yılında emekli oldu. Şiirleri
1975 yılından bu yana çeşitli edebiyat dergilerinde
yayımlandı. "özendirme Ödülü"nü alan Metin Göz, 1956
Konya doğumlu. AÜ Siyasal Bilgiler mezunu. Şiirleri
1986'dan bu yana çeşitli edebiyat ve sanat dergilerinde
yayımlandı. Halen bir reklam ajansında metin yazarı
olarak çalışıyor.
Strasbourg Kenti Belediye Başkanlığı
ve
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
himayelerinde
FRANSIZ FİLMLERt HAFTASI
düzenleyen
CONTREPLONGEE
4 Ocak 1991 - 10 Ocak 1991
Beyoğlu Sinepop Sineması
Docteur Petiot; Christian de Chalonge
(Türkçc alt yazılı)
Taxi Blues; Pavel Lounguine
(Türkçc ak yazılı)
Halfaouine; Ferid Boughedir
(Türkçe ah yazıb)
Tatie Danielle; Etienne Chafiliez
(Türkçe alt yazılı)
Frequence Meurtre; Elisabeth Rappeneau
(Ingilizce alt yazılı)
Tumultes; Bertrand Van Effenterre
(İngilizce alt yazılı)
Je Suis Le Seigneuer du Chateau; Regis VVargnier
(tngilizce ah yazılı)
Jean Galmot Aventurier; Alain Maline
(Alt yazısız, Fransızcadan çeviri)
SEVEMA/ATİLLÂ DORSTIY
'Sıkı Dostlar\ mafya üyesi Henry HilVin anılarından yola çıkıyor
'Babalaşmayan mafya filmiSıkı Dostlar
(Goodfellas) /
Yönetmen: Martin
Scorsese / Senaryo:
Nicholas Pileggi'nin
"Wiseguy"
romanından Pileggi ve
M. Scorsese /
Görüntü: Michael
Ballhaus / Oyuncular:
Robert de Niro, Ray
Liotta, Joe Pesci,
Lorraine Bracco, Paul
Sorvino / Bir Warner
Bros yapımı / 145
dakika (Fitaş, Nova
Baran, Kadıköy Yıldız,
Şafak, Ankara Batı.)
"Sıkı Dostlar", Martin Scor-
sese'in Mafya dunyasına bakışı-
nı simgeliyor. Italya'dan dünya-
ya yayılan ve kapitalist toplum-
İann yapısı içinde kaçınılmaz bi-
çimde var olan yasadışı eğilim ve
iştahların iktidarla göbek bağı-
nı kuran, bir diğer deyişle yasa-
dışılığı legalize eden, örgütleyen
ve toplum yapısına ayrılmaz bi-
çimde yerleştiren Mafya düşun-
cesi, kuramı ve uygulaması...
Scorsese, "Mean Streets", "Taksi
Şoförii", "Kızgın Boga" gibi
filmlerinin yapısı içinde de var
olan bu toplumsal değinmeleri,
yasal/yasadışı ikilemini ilk kez
tam bir Mafya öyküsü içinde ele
almak ve "kendi Mafya filminT
yapmak fırsatını buluyor.
Sonuç büdiğimiz, ahşageldi-
ğimiz Mafya filmlerinden ol-
dukça farklı. Fark, öncelıkle fil-
me kaynak olan kitabın özellik-
lerinden geliyor. Nicholas Pileg-
gi, örneğin bir Mario Puzo'nun
tersine Mafya olayına dışardan
bir bakışı ve bu tur bakışın ge-
tirdiği kaçınılmaz özellikleri (bir
tür pitoresk yaklaşım, hayranlık,
giderek yüceltme) bir kenara ite-
rek gerçek bir Mafya üyesinin,
Henry Hill'in anılarını kitaplaş-
tırmış.. Henry Hill'le uzun ko-
nuşmalar sonucunda. Kitap (do-
layısıyla film) Hill'in 1955'lerden
1980*lere dek olan anılannı kap-
sıyor. Gerçek bir Mafya üyesi
Hill, ama "saf kan" Italyan ol-
madığı için "auVden sayılmıyor,
aileye/örgute hizmet ediyor yal-
nızca... Bu Hill'in 25 yıl boyun-
ca Mafya'yı iyi-kötü yanlanyla
tanımasına ve de evini rahatça
geçindirmesine yetiyor. Ta ki
uyuşturucu işinden içeriye dü-
şunceye dek.
Artık polisin yakmdan tanıdı-
ğı ve izlediği bir tip Henry Hill.
.Ve örgütün ilk fırsatta kendisi-
ni temizleyeceğini biliyor. öyle
ya yıllar boyu, ailenin içinden
onca kişinin öldürülmesine az
tanık olmamış. Kimi filmlerde
görsel şölenlere dönüştürülen,
estetize edilen o cinayetlerin ne
korkunç, kıyıcı ve iğrenç işler ol-
duğunu ve ne kolaylıkla yapıla-
bildiğini çok iyi biliyor. Onun
için aynı akibete uğramadan eli-
ni çabuk futuyor. Ve kendisi ön-
ce polise, sonra mahkeme yar-
gıçlarına her şeyi anlatıyor. Son-
ra ortalardan yok olup değişik
bir kimlik (ve olasılıkla değişik
MAFYA AİLESİNİN OTLZ YILI — Bir mafya ailesinin 30 yılını ele alan "Sıkı Dosllar "da Robert De Niro ailenin "saygın"
üyelerinden Jimım Conwa>'i canlandınyor. Anılan bir kitaba ve filme konn olan Henr> Hill'i ise Ra> Liotta oynuyor.
bir yüz) altında yaşamını sür-
dürmek uzere...
Ana kaynağın bu temel ozel-
liğini Scorsese de benimsemiş.
Hiçbir anında "Baba"laşmıyor
film. Yani Mafya'ya bağışlatıcı,
yumuşatıcı, giderek yüceltici bir
anlayışla, estetiği ön plana geçi-
ren ve Mafya olayını destanlaş-
tıran bir tavırla yaklaşmıyor.
Kuru, özenli ve gerçeğe yakın bir
sinemayla Mafya olayını deşif-
re etmeyi, insan ve birey düze-
yinde ele almayı deniyor. Kuşku-
suz Mafya'nın ardındaki o "bü-
yük aile" duygusu, o bitmek tü-
kenmek bılmeyen aile yemekle-
ri, toplantılan, dinsel törenler,
mutfak sahneleri bol bol var
filmde. "İtalyan uygarhgı"nın ve
onun bir uzantısı olan Mafya-
nın aile, dostluk ve spagettiyle
olan sıkı bağları yadsınabilir
mi?Ama film,bu renkli ve duy-
gusal fasadın ardındakileri de
gösteriyor. Bu "sıkı dostlar" as-
lında ilk çıkar çatışmasında bir-
birlerini acımasızca vuracak
cinsten!.. Her şeyin ötesinde iliş-
kilere egeraen olan, hayvansı bir
kendini koruma, bir çıkar içgü-
düsü... Bu konuda aile bireyle-
rinin bile gözünun yaşına bakıl-
maz. Henry'nin eşi Karen aracı-
lığjyla, kadının Mafya'ya bakı-
şı da iyice belirleniyor: Kocala-
nnın yaptığını herhangi bir
"meskk" kabul eden, başka bir
kadın, bir "metres" dışında hiç-
bir şeye karışıp kızmayan bu ka-
dınlar, yine Karen örneğinde be-
lirdiği gibi, silahla âdeta "or-
gazm olan" ve gangsterliğe bi-
linçaltı bir hayranlık, kışkırtıcı
bir öğe gibi bakan kadınlar...
Karen'in gerçek yaşamda
Henry'yi, Mafya'dan aynlma-
sından hemen sonra terk etme-
si ilginç değil mi?
Scorsese, olayı pitoresk ve
duygusallıktan kurtarmak için
muziği de Nino Rota veya Mor-
ricone gibi bir besteciye verme-
miş. Giderek ozgün bir fon mü-
ziği de yok filmde. Sadece o yıl-
lann pop müzik parçalan var.
Böylece ltalyanlann sürekli mü-
zik dinleme alışkanlığı kadar
Mafyacıların pop-müzik düze-
yinde seyreden kültürel yapıları
da belirlenmiş oluyor.
"Sıkı Dostlar", ahşılmış ve
beklenebilecek "sıkı bir Mafya
filmi" değil. Bu açıdan örneğin
beklenen "Baba 3" kadar iş yap-
mayacak kuşkusuz, ama Scorse-
se denen çağdaş yönetmenin ku-
ralları belirlenmiş sayılan bir tü-
re getirdiği bu yeni bakış, kuş-
kusuz gerçek sinemaseverler için
oldukça heyecan verici bir dene-
yün...
Nobel ödüllü Isaac Bashevis Singer'in romanından beyazperdeye
Hizmetçisi, sevgilisi, karısı...Düşmanlar. Bir Aşk |}çgeni (Enemies-A Love
Story) / Yönetmen: Paul Mazursky / Senaryo: Roger
L.Simon / Müzik: Maurice Jarre / Oyuncular: Ron
Silver, Angelica Huston, Lena Olin, Margaret Sophie
Stein / Bir Amerikan filmi (Beyoğlu)
l C kADIN. BİR KKKKK — Paul Ma/uı>k>'nin "Duşmanlar,
Bir A>k İ ç}>eni" adlı filminde baslıca rolleri Angelica Huston,
Lena Olin. Ron Siher ve Maruarel Sophiv Stein pa>la>ı\orlar.
1949'da New York'ta, toplama
kamplanndan sağ kahnış bir Ya-
hudi, 3 kadın arasında kalır:
Birlikte yaşadığı Polonya köken-
li eski hizmetçisi, tutkuyla bağ-
landığı alabildiğine çekici ve ba-
şına buyruk bir Rus Yahudisi...
Ve öldü sandığı, ama birden çı-
kıp gelen eski karısı!..
Nobel'li yazar Isaac Bashevis
Singer'ın bir romanından yapıl-
mış bir uyarlama... "Benim in-
sanlanm sadece Nazilerin degil,
kendi kişiliklerinin ve kaderieri-
nin de kurbanıdırlar" diyen
Singer'in romanı, yine de karşı-
mıza tipik Yahudi kahramanlar
getirirken ikinci savaşın kıyımım
fonda sürekli olarak duyumsa-
tıyor. Çok değişik kişilikte 3 ka-
dın oyuncunun gerçek bir başa-
rıyla çizdikleri kadın portreleri-
nin yanı sıra tiyatrodan geüne
Ron Silver da çok inandırıcı bir
Herman olmuş.
Ancak film, amaçlarını ve
çerçevesini sınırh tutmuş. Alçak
tonlarda gezinen bu kadın/er-
kek ilişkileri ve 1940'lar ABD^
sinde Nazi'lerden kurtulmus Ya-
hudi psikolojisi üzerine fdrn, so-
nuç olarak hemen yalnızca Ya-
hudiler ve de her türden etnik
sorunlarla ilgilenenler için...
Singer'in üslubu, sinemada
tam karşılığını bulamamış ve
film, örneğin bir William
Styron'ın "Sophie'nin Seçimi"
düzeyinde bir sinemasallığa ve
evrenselliğe kavusamamış, ama
oyuncuları, özellikle de Angeli-
ca Huston ve Lena Oiin'i izle-
mek de az zevk değil...
'Şeytan 3', yazarı William Peter Blatty tarafından sinemaya aktanldı
'Şeytan'ın yazarı kamera arkasında
Şeytan 3 (Exorcist III) / Yönetim ve Senaryo: William
Peter Blatty / Görüntü: Gerry Fisher / Müzik: Barry
Devorzon / Oyuncular: George C. Scott, Ed Flanders,
Brad Dourif, Jason Miller, Nicol Williamson, Viveca
Lindfors / Bir FOX filmi (Site, Lale, Şafak, Kadıköy.)
1973 yılında \Villiam Friedkin'in yö-
nettiği, ülkemizde oldukça geç olarak es-
kimiş ve kesilmiş bir kopya ve okunmaz
altyazılarla izlediğimiz "Şeytan", ozel-
likle ABD'de nasıl bir film olmayı aşıp
bir tür toplumsal isteriye dönüşmuştü,
anımsayanlar anımsar... Friedkin'in
VVilliam Peter Blatty'nin çok satan ro-
manından uyarladığı film, klasik bir iyi
kötü (diğer bir deyimle Tann-Şeytan) ça-
lışmasını, çeşitli dinsel göndermelerle,
görsel şoklarla, iç bulandıncı bolümlerle
destekleyerek durustluğü son derece tar-
tışma konusu olan bir kitle filmi yapmış
ve sürekli "günahlarının azabıyla" ya-
şıyan bir toplum olan Amerika'yı sanki
kitlesel bir "exorcism: şeytan kovma"
eylemine çağırarak kendine özgü bir
mistiği yaşayan bu dev teknoloji ülke-
sinde, tam 12'den vurmaştu.
Filmin devamı olan ve bu kez usta yö-
netmen John Boorman'ın yönettiği
"Exorçist 2: The Heretic" filmi ise bi-
ze uğramadı ve başansız bulunan bu
ikinci "bölümü izleyemedik. (Zaten ya-
zan Blatty'nın bu 2. bölümle hiçbir iliş-
kisi olmamış).
Bu kez "bizzat" kameranın ardına ge-
çen Blatty'nin yönettiği bu üçüncu bö-
lüm ise aslında ilk.2 bölümü görmüş ol-
mayı, en azından anımsamayı gerekti-
ren kimi sahneler içeriyor: En azından
peder Damien Karras'ı... Ama bunun
dışında, ilk filmden tümüyle farklı ya-
pısı ve kendi içinde tutarhlığı olan öy-
küsüyle, kuşkusuz bağımsız olarak da iz-
lenebilecek ilginç bir filmle karşı karşı-
yayız.
Blatty, biraz haklı olarak günümüz
korku ve dehşet sinemasının kan ve şid-
dete verdiği aşırı yerden şikâyetçi. Ge-
rilimi (bir anlamda Hitchcock gibi) gös-
terdiğiyle değil, duyumsattığıyla, görsel
şoklarla değil, "bekletmek" suretiyle
sağlamayı yeğleyen bir tavrı var ya-
zar/yönetmenin... Böylece bu kez tipik
Hıristiyan bir "şejtan" yerine, ölmüş
bir "kötü" adamın ruhunun birden çok
kişiye "geçmiş" olması ve kolektif bir
kötülüğu başlatması gibi daha "çağdaş"
bir temayla karşı karşıyayız. Yönetmen,
filmde yer alan vahşi cinayetleri ve
"maktnl"leri göstermiyor, sozlerle be-
timlettiriyor. Kan ve şiddetin yerini, çok
daha incelikli biçimde sağlanmış bir ge-
rilim ve edebi tatta bir dehşet duygusu
alıyor. "Şeytan 3 " , bir diğer deyimle,
tam bir "yazar filmi".
Yazar/yönetmen, belli ki dünyamızı
(özellikle de Amerikan toplumunu) sa-
ran anlamsız ve urkunç cinayet, kıyım,
soygun olaylanndan yakınıyor. Tüm bu
çağdaş şiddet toplumları imajı nerden
geliyor? Bunları işleyenler hangi kötü
guçlerden, "ruhlardan" destek alıyor-
lar? "Cinayet mezhepleri"nin bile yer
aldığı ve "mürit" bulduğu bir toplu-
mun, yann öbür gün Hitler benzeri bir
çılgın liderin önderliğinde toplu kıyım-
lara soyunmayacağını ve tum dünyayı
kana bulamaya kalkmayacağım kim ga-
ranti edebilir?
Bu tür siyasal/toplumsal kaygılar,
Blatty'nin temelde fizik ötesi yapıtma
ustalıkla yerleştirilmiş biçimde kendile-
rini duyumsatıyorlar. "Şeytan 3", aslın-
da bir "şeytan filmi" değil. Bir "inanç
filmi" değil. Klasik bir gerilim/korku
filmi de değil. Blatty, korkuyu ve geri-
limi sanki ehlileştirmeyi, edebileştirme-
yi denemiş.
Ve finalde, kotülüğü temsil eden çifte-
kişilikli adama karşı zaferi, bu tur fijm-
lerde genelde olageldiği gibi bir "inanç
adamı"na, bir rahibe değil, inancı kuş-
kulu kahramana kazandırmakla, filmi-
nin din-karşıtı olma (en azmdarl dinci ol-
mama) yanını oldukça belirginleştirmiş.
Görüldüğü kadar da dinlenmesi gere-
ken, usul usul suren gerilimini ancak yer
yer görselleştiren farklı bir film bu... Bu
türün meraklılarının ciddiye alıp izleme-
sini gerektiren bir sinemasal tadı var...
Bu arada kısa, ama etkileyici rollerdeki
ilginç oyunculara, örneğin rahip Mor-
ning rolundeki Nicol VViltiamson'a ve fi-
naldeki "çıldıran rahibe" rolündeki Vi-
ceca Lindfors'a dikkat...
'Basında
Sanat?
paneli
• Kültür Servisi —
Kadıköy Belediyesi Kültür
ve Sanat Merkezi'nin
(Caddebostan) duzenlediği
etkinlikler kapsamında
yarın saat 15.00'te "Basında
Sanat 1990" basüklı bir
panel gerçeklestirilecek.
Panele konuşmacı olarak
Doğan Hızlan, Hami
Çağdaş, Kurşat Başar ve
Ayça Atikoğlu katılacaklar.
Şahingiray'dan
ilksergi
• Kültiir Scrrisi— Can
Şahingiray'm suluboya
resim sergisi 7 ocakta
Tanak Sanat Galerisi'nde
açüıyor. Sergi 21 ocakta
sona erecek. 1936 yılında
doğan Şahingiray, Güzel
Sanatlar Akademisi Halil
Dikmen ve AL" Çelebi
atölyelerinde eğitim gördü.
1959 yılında akademinin
dekoratif sanatlar
bölumünden mezun olan
sanatçı, çeşitli okullarda
resim öğretmenliği yaptı.
Alo Tîyatro
dönüyor
• Kültür Servisi —
Yaklaşık iki aydır ttalya ve
Malta'da gösteriler yapan
Alo Tiyatro bu ay içinde
yurda dönüyor. Malta
Drama Society ile bir
kültür anlaşması yapan Alo
Tiyatro, her yıl kasım
ayında Malta'ya gidecek.
Alo Tiyatro her yıl olduğu
gibi bu yıl da tiyatroyu
seven amatörlere kapılarını
açacak. Amatör
Tiyatrocular Alo Tiyatro
PK 138 Kavaklıdere /
Ankara adresine
özgeçmişleri ve adresleri ile
başvurabilirler.
'Sinema'
söyleşisi
• Kültür Servisi — Ajans
Film Televizyon Video, 5
ocak cumartesi günü saat
14.00'te Atatürk
Kitaplığı'nda bir "Sinema"
söyleşisi düzenliyor.
Söyleşiye yapımcı yönetmen
Tunç Başaran, senarist
Nuray Oğuz, oyuncu
Perihan Savaş, oyuncu
Yılmaz Zafer, yapım
sorumlusu Mehmet Akdil,
ışık şefi Süleyman Çekiç,
set amiri Ergun Sımsıkı ve
görüntü yönetmeni Ertunç
Şenkay katılacaklar.
Söyleşiden önce saat
13.00'te "Kobra" adü film
gösterilecek.
Caferağa
konserieri
• Költür Servisi— tstanbul
Belediyesi Konservatuvan
Türk Muziği Bölümü
Mezunlan ve Mensuplan
Dernegi ile Türk Kültürüne
Hizmet Vakfı'nın birlikte
düzenledikieri konserler
dizisi, 5 ocak cumartesi
saat 17.30'da
Sultanahmet'teki Caferağa
Medresesi salonunda
verilecek konserle
sürdürülecek. Bu haftaki
konserin soüsti Ayla
Büyükataman, sultaniyegâh
makamındaki eserleri
seslendirecek. Konsere
aynca Aziz Şenol Filiz
(ney), Murat Aydemir
(tambur) katılacak ve Refik
Fersan'ın saz eserlerini
seslendirecekler.
UGUN
m Variık' ûzerine
söyleşi "Varuk 1000
Yaşında-1, Varlık ve Yaşar
Nabi Nayır" konulu söyleşi
saat 16.00'de Atatürk
Kitaplığı Toplantı
Salonu'nda. Söyleşiye
konuşmacı olarak Cevdet
Kudret ve Prof. Dr. Tahsin
Yücel katılıyor.
bugün
bilsak
4 OCAKCUMA :
19.00 KaradenizTürkülerinde
însan İlişkileri
IsmetZeld EYÜBOĞLU
19.30 BüsakTiyairoAıölyesi:
"IşıeBaştşteGövdelşte
Kanaılar"
Yazan: Sevim BURAK
Görsel Sanat Atölyejeri
Mehmet GULERYÜZ
yöncümindc(Per. - Cum.)
Cafe-Foyer-Bar(Giriş)
1100-00.30
Rock Cafe-Bar(S.Ka)
1100-18.00 HcavyMcial
18.00-24.00 Rock
ŞİDDET YERİNE GERİLİM — George C Scott'un da oynadığı "Şeytan 3"te, kan ve şMdeJ önceki "Şeylan" filmle-
rinin tersine, yerini gerilime ve edebi tada bırakıyor.
bilsak, sırasclvilcr cad.,
soğancı sok. 7 cihangir
143 28 79-99