25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 OCAK 1991**** CUMHURİYET/17 m DALGALARLA BOĞUŞMAK— Rüzgfir sörfü, bir anlam- da insanın denizie savaşunıdır. Hawai'de düzenlenen sörf ya- nşlannda, Hans Hedemann adlı bir yanşçı, "düşmek" ile "kalmak" anısında gidip geldikten sonra, dengesini buluyor ve kazanan taraf oluyor. (Fotograf: AP) Trafik: Uölti, 26yaralı Haber Merkezi — Yurdun çe- şitli yerlerinde yılın ilk günün- de meydana gelen trafik kaza- larında 11 kişi öldii, 26 kişi ya- ralandı. Aşın hız, yanlış soÜa- ma ve alkoUü araç kullanma yü- zünden meydana gelen kazalar- da yaşamını yitiren yurttaşlar şunlar: Azime önel, Hüseyin Göksüz, Adem Kıüçaslan (Gire- sun), Sinan Acar, lbrahim Bi- lir (Lüleburgaz), Abdullah Kar- tal, Mehmet Kartal (Malatya), Fulya Ersanlı (Izmir), Ekrem Ünsal, Hüseyin Aslan (Ankara) ve Resul Çetin (Mersin). Yara- Ianan 26 kişi de çeşitli hastane- lerde tedavi altına alındılar. İz- mir'deki kazada yaralananlar- dan birinin durumunun ağır ol- duğu bildirildi. OLİMPİYATLARA HAZIRLIK- İsviçreli kanocular Thomas Fray ve Bruno Stadelmao, var güçleriyk 1992 yılında lspanya'da yapılacak olan yaz olimpiyatlanna hazırlanıyorlar. tsviçreii ekip, çalışmalarnu Atlanta Ulusal Parkı'ndakj 'Yıldınm Nehri'nde sürdiirttyor. (Fotograf: AP) ABD'de sigara yasa İSTANBUL (İ.Ü.H.A) — ABD'de 1990 yılında sigara içenleriri oranının yüzde 25 arttığı, bıu artış üzerine işyerlerinin yüzde 40'ında belirli bölümlerde sigara içme yasağı getirildiği öğrenildi. US Today gazetesinde yer alan bir araştırmaya göre şirketlerin yüzde 30'unda, toplantı salonlannda, koridorlarda ve resepsiyon alanlannda sigara içmek yasaklandı. Şirketlerin yüzde 27'sinde ise özellikle depolarda sigara içimine yasak getirildi. ÜÇ KUŞAK BtR ARADA— ABDnin eski başkanlanndan Dwight FJsenhower'ın kızı, torunu ve torunnnun çocuğu, New York'taki bir açılış sırasında bir araya geldiler. (Fotograf: AP) HABERLERİN DEVAMI OLAYLARIN Banş için yeni atak ABANT NOTLARI ARDINDAKI GERCEK(Baftarafi 1. Say/ada) cak bakmayı ve sesine kulak vermeyi denemesini" isteyerek bir soruya verdiği yanıtta şöyle dedi: "Ülkemizin geleceğine, ekonomik ve sosyal yapısına olumlu katkıda bulunacak, in- san hak ve ötgürlüklerinin ta- mnmasma, kısaca mutluluğuna yol açacaksa, bu eylemin so- rumluluğunu üstlenniekten onur duyacağımızın bilinmesini istiyorum." Gerçekten de 199l'e girerken Turkiye'deki işçi eylemlerinin yükselmesine dar açıdan bak- mamn bir anlamı kalmamıştır. Çözüm yalmz iş mahkemesinin bir karannda bulunamaz ve ara- namaz. Yargıçlar ellerindekiya- salara göre "ihtiyaü tedbir" ka- rarı alabilirler. Adı üstünde, bu ancak ihtiyati bir tedbir olabi- lir. Sorun çok daha büyük ve kapsamlıdır. Akbulut hüküme- tinin, bu bakımdan, Türk-lş Ge- nel Başkam Yılmaz'ın uyansına kulak vermesinde sayısız yarar- lar vardır. Bir yandan işçinin yaşamını cehenneme çevirmek, hayat da- marlarım koparmak, öte yan- dan 12 Eyltil yasalannı aba ai- tından sopa gibi göstererek emekçi kitîelerini köşeye sıkıştır- makla ANAP iktidannın birye- re ulaşabileceğini söylemek ola- naksızdır. Demokrasi bir uzlaşma reji- midir. Nitekim Batı'da, sosyal demokrasinin en yoğun biçim- de^Hftlik kazandığı atketerde, grevlerin en az sayıda yapılma- su çağdaş demokrasiyi benimse- miş toplumlarda sorunların çö- zümünün kolaylastığını vur- guluyor. ANAP iktidannın işçiyi "düşman" ya da "tehltke" gibi görmesi, çağdışı anlayışın siya- sete yansımasmdan başka şey değildir. Uygar dünyada artık bu tür bakış açıları çoktan asıldı. * • • ANAFın (Baftarafi 1. Say/ada) mesajıru "Ayaküstü gecistirikbi- lecek bir konu değil. Duşündü- rücii buldum. Okuyup üzerinde dttşünmek ve nereiere ne söyle- mek istedigine bakmak istiyo- rum" biçiminde değerlendirdi. Demirtaş, lstanbul'dan bugün Ankara'ya döndükten sonra me- saj üzerinde incelemelerde bulu- nacağını kaydederek, "Daha ön- ceki Meclis başkanlannın me- sajlan nedir? Kaya Bey'in bun- dan önceki raesajlan nasıldı? Bütfin bunları tek tek tespit et- mek istiyorum. ANAP Başkan- hk Divanı'nda da konuşabiliriz" dedi. ANAP Gnıp Başkanvekille- rinden Yasin Bozkurt ise Er- dem'in yeni yıl mesajının genel prensipleri içerdiğini söyledi. Bozkurt, mesajın, demokratik sistem ve kuruluşlara ilişkin ge- nel görüşleri içerdiğini, parla- menter demokratik sistemin üs- tünlüğüne dikkatin çekildiğini belirterek, "Mesajın Cumhur- başkanı'nı hedefleyip bedefle- mediğini kestinnek çok zor. Cumhurbaşkanı ile Kaya Erdem arasında göriiş aynlığı olup ol- madıguu mesajdan anlamak da zor. Banlan incelememiz gere- kir" dedi. Bo'zkurt, Kaya Erdem'in, Tür- kiye'nin iki numaralı adamı ol- duğunu da vurgulayarak "Hepi- miz, Meclis'teki bütiin partiler- den Erdem'e oy verenler oldu. Kendisinin iıç yıltık görev siire- si vardır. Bizlerin kaygı duyma ya da üzülmenin dışında yapa- cağımız bir şey yok" biçiminde konuştu. Grup Yönetim Kurulu'nun önümüzdeki hafta salı günü ya- pacağı toplantıda Erdem'in me- sajını da değerlendireceklerini belirten Bozkurt, TBMM Baş- kanı Kaya Erdem'in mesajında yer verdiği kaygılanrun kaynağı- m, Meclis'te grubu bulunan par- tilerin grup başkanvekilleri ile yapacağı toplantıda açıklaıtıasi- nı istedi. Bozkurt, bu öneriyi "nezaket" çerçevesinde Erdem'e iletebileceklerini de sozlerine ekledi. __ ANAP Grup Başkanvekili Yasin Bozkurt, genel görüşme- nin yapılması görüşünde oldu- ğunu, ancak imzalarda bazı ek- siklikler bulunduğunu belirtiı • (Baftarafi 1. Say/ada) Körfez'de tarafların savaşa dö- nük hazırlıkiarı bitirme aşama- sına gelmelerine karşın, Körfez krizinin barışçı yollardan çözü- müne ilişkin çabalann da hız kazandığı gözleniyor. ATnin Irak'la diyalog kurulmasıru ve krizin tüm Ortadoğu sorunları kapsamında ele alınmasım ön- gören çıkışı, Körfez'de barış umutlarını yeniden filizlen- dirmişti. CNN Televizyonu dün verdi- ği haberinde, ABD Dışişleri Ba- kanı James Baker'ın, 15 ocak ta- rihinden önce Körfez ülkelerine yeni bir geziye başlayacağmı du- yurdu. CNN, ABD yönetimine yakm kaynaklara dayanarak verdiği haberinde, Baker'ın Kör- fez gezisi sırasında Irak'a da uğ- rayabileceğini öne sürdü. Was- hington Post gazetesi de dün ay- nı doğrultuda bir haber vererek Baker'ın Körfez gezisinin, ABD- Irak diyaloğunu sağlayabileceği- ni iddia etti. AT-tsraU tsrail Başbakanı tzak Şamir 1 - in, Avrupa Topluluğu dışişleri bakanlarının Körfez kriziyle il- gili olarak cuma günü yapacak- ları görüşmelerde Arap-tsrail so- nınunun ele alınması önerisine soğuk baktığı bildirildi. Tzak Şamir, gazetecilere yap- tığı açıklamada, Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jacques Poor- un Irak Dışişleri Bakaru Tank Aziz ile görüşme yapması ile il- gili kendilerine danışılmadığını ve bir tepkisinin de olmadığını belirtti. Jacque& Poor, toplulugun cu- ma günü kendisini Tank Aziz ile görüşmekle görev lendirmesini beklediğini söylemişti. Görüş- menin Arap-tsrail anlaşmazlığı da dahil olmak üzere bütün Or- tadoğu sorulannı kapsayabilece- ğini belirtmişti. Şamir, bir gazetecinin, Avru- pa'nın Irak lideri Saddam Hü- seyin ile tsrail pahasına anlaş- maya hazırlandığı duşüncesinde olup olmadığını sorması üzeri- ne "Belki birisi boyle bir şey dii- şiinüyordur. Ancak biz asla bu- na izin vermeyiz" diye konuştu. Şamir, yeni yılda ABD Başka- m George Bush'a ne dilediği şek- lindeki soruyu, "Başan ve zafer" diye yanıtladı. Fransa Cumhurbaşkanı Fran- çois Mitterrand da yeni yıl me- sajında AT ile aynı doğrultuda bir öneride bulundu. AFP'nin haberine göre Mitterrand, Irak- ın Kuveyt'ten çekilmesi duru- munda Filistin sorunu da dahil tüm Ortadoğu sorunlannın gö- rüşüleceği bir toplantı yapılma- sını önerdi. Mitterrand, iki ay önce BM Genel Kunılu'nda yap- tığı 4 maddelik barış planını ye- ni yılda yinelemiş oldu. Filistin lideri Yaser Arafat da! "Körfez konasunda oluslarara- sı konferans" önerdi. Arafat, BBC'ye verdiği de- meçte, böyle bir konferansta, Ortadoğu'nun bütün sorunlan- nın ele alınabileceğini belirtti. ABD'nin Bağdat ile görüşme masasına oturmaması halinde Iraklılann Kuveyt'ten çekilmeye- ceklerini söyleyen Arafat, görüş- melerin hâlâ mümkün olduğu- nu kaydetti. Arafat, "Kim ki sa- vaştan yanadır, çdgının tekidir" dedi. Arafat, BM'nın Irak'a tanıdı- ğı sürenin 15 ocakta dolacağınm ammsatılması üzerine "Kuveyt- in tahliyesi için başka bir tarih olabilir, bu ertelenebilir" diye konuştu. ÂBD Başkam George Bush da Japonya Başbakanı Toshiki Kaifu ile yaptığı telefon konuş- masmda krizin 15 ocaktan ön- ce banşçı yollardan çözümü için elinden geleni yaptığını söyledi. Kaifu da Irak'ın banşçı bir çö- züme yanaşması durumunda bu ülkenin ekonomik olarak yeni- den inşaası için yardım edecek- lerini bildirdi. Quayle'tıin destek türu Bu arada Körfez gündeminde fazla dikkat çekmeyen, ancak VVashington'da geniş yankılar • bulan "Çöl Kalkanı" operasyo- nunun maliyeti konusunda ABD, Suudi Arabistan ve dev- rik Kuveyt yönetımindeıı daha fazla destek istiyor. Yeni yıla Su- udi Arabistan'daki Amerikan askerleriyle birlikte giren ABD Başkan Yardıması Dan Quayle, operasyona mali destek için dün de Kuveyt'in devrik emiri Şeyh Cabir el Ahmed el Sabah'la görüştü. Quayle, önceki gün Suudi Arabistan Kralı Fahd'dan, ope- rasyon için mali katkı sağlamış, ancak Riyad'ın Çöl Kalkanı için ne kadar yardım yapacağı açık- lanmamıştı. ABD Kongresi'nde Körfez'deki ABD askerlerinin maliyeti konusunda yoğun tar- tışmalar yapılıyor ve Suudi Ara- bistan ile Kuveyt'in daha fazla katkıda bulunmalan isteniyor- du. Sınırda 60 tümen Yeni yılı Kuveyt'teki Irak as- kerleriyle kutlayan Devlet Baş- kanı Saddam Hüseyin, Kral Fahd'ı Suudi Arabistan toprak- lanndan ülkesine yönelik bir saldınya izin vermemesi için bir kez daha uyardı. Saddam, Irak'ın Suudi Arabistan sının- na yerleştirdiği tümen sayısının 60 olduğunu açıkladı. Irak or- dusunda bir tümen 10 büı asker- den oluşuyor. Bu hesaba göre Suudi sınınndaki Irak askerle- rinin sayısı 600 bine ulaşnuş du- rumda. Irak, Cumhuriyetçi Muhafız Birlikleri'nden oluşan beş tüme- ni daha Kuveyt'e gönderdi. Bağdat'ta düzenlenen törende bizzat Saddam Hüseyin tarafm- dan uğurlanan birlikler Irak or- dusunun en iyi eğitilmiş asker- lerinden oluşuyor. Irak-tran sa- vaşı boyunca önemli görevler üstlenen Cumhuriyetçi Muhafız Birlikleri büyük bir savaş dene- yimine sahip. Bu birlikler üstün savaş teknolojisiyle donatılmış bulunuyor. Öte yandan Tahran yönetimi yaptığı açıklamada, Körfez'de 15 ocaktan sonra bir savaş çık- tığı takdirde, lran'ın tarafsız ka- lacağını ve İran topraklanmn herhangi bir savaş eylemi için kullanılmasına izin vermeyeceği- ni açıkladı. Tahran radyosunun dunkü haberinde lran'ın Irak sınınnda 10-20 ocak tarihleri arasında as- keri manevra yapacağı bildiril- di. Radyo askeri manevralann herhangi bir tehdit karşısında hazırlıklı olmak ve askeri eğitim düzeyini arttırmak amacıyla ya- püdığını belirtti. Akbulufu kiııı aldatb? Çevîk'e SOYLEV (Belgeler Bölümü: Cilt 3) Hıfzı V. Velidedeoğlu 3. bası 5.000 lira (KDV içinde) (Baftarafi 1. Say/ada) por verdiklerini duyurdu. Tele- vizyona göre uzmanlar, Türki- ye"nin bu uçaklara ihtiyacı oldu- ğu ve gönderilmeleri gerektiği yolunda görüş bildirdiler. Belçika hükümetinin bu ra- por ışığında bu sabah bir top- lantı yapacağı ve Türkiye'nin is- tediği uçaklann gönderilmesi kararını kesinleştireceği belirti- liyor. Belçika televizyonu, Al- man hükümetinin karannın da aynı doğrultuda olacağıru bildir- di. Büyükelçiler düzeyindeki NATO Savunma Planlama Ko- mitesi'nin de bugün öğleden sonra Brüksel'deki NATO karar- gâhında bir araya gelerek ayru yönde karar almay bekleniyor. Türkiye'nin uçak gönderilme- si yolundaki isteği üzerine, Bel- çika ve Almanya, durumu yerin- de incelemek amacıyla Doğu Anadolu'ya birer heyet gönder- me kararı almışlar ve bu konu- da birlikte hareket 'edeceklerini duyurmuşlardı. Bu açıklama üzerine Türki- ye'de, NATO'nun Çevik Kuvvet yollama isteğine soğuk baktığı veya mütereddit davrandığı tar- zında yorumlar yapılmıştı. NA- TO kaynakları bu tür söylenti- lerin doğru olmadığını, genel eğilimin Türkiye'ye uçak gönde- rilmesi yolunda olduğunu belirt- tiler. Karar kesinleştikten sonra Türkiye'ye Çevik Kuvvet çerçe- vesinde Belçika ve Almanya 18'er, Italya ise 6 uçak olmak üzere toplam 42 uçak yollaya- cak. Bu uçaklann pilot ve yer- bakım personeu' ise 576 kişiden oluşuyor. Uçakların, Malatya Erhaç Hava Üssü'nde konuşlandırıla- cakları ve sadece Türkiye'nin sa- vunması amacıyla kullanılabile- cekleri de NATO kaynaklarınca ifade edildi. ŞÜKRAN KETENCİ ABANT — Başbakan-Genel Maden-îş yöneticilerinin toplu pazarlık görüşmesi, mantığın, aklın, düz gücünün akla getire- meyeceği, çok renkli perde ar- kası gelişmelere sahne oldu. Haftalardır, insanlann kafa- larını karıştıran, 'Hangisi doğru' sorusuna kolay kolay ya- nıt bulunamayan birtakım ra- kamlar ortalıkta dolaşıyordu. Bakanlar Cemil Çiçek, lbrahim Özdemir ve arasıra Başbakan ile Cumhurbaşkanı televizyon haberlerinde sendikayı uzlaş- mazlıkla suçlayan demeç yağ- muru ile bombardımana geçi- yorlardı. Yer üstü işçisine 1.5 milyonun üstünde, yer altı işçi- sine de 2 milyonu aşan çıplak aylık ücret verildiği, sendikanın görüşme masasına oturmamak- ta direttiği söyleniyordu. Genel Maden-İş Başkam Şemsi Deni- zer hükümeti işçi ve kamuoyu- nu yanıltmakla suçluyor, grev- lerden aylar öncesi verilmiş ra- kamlar dışında hiçbir teklif al- madıklarını açıklıyordu. Deni- zer, 'Yalan söylüyorlar, kamu- oyunu aidatıyorlar. Ancak işçiyi kandıramazlar. Çıplak yevmiye- lere ne veriyoriar, cebimize ne giriyor. onu açıklasınlar' diyor- du. Hiç değişmeyen bir içerik- te, iktidar cephesinin televizyon aracılığı ile Türk kamuoyunu, Genel Maden-İş'in Zonguldak'- tan ağırlıklı maden işçilerini et- kileyen seslenişleri haftalarla sü- rüp gitti. 'Göriişmüyorlar' suçlamasını ortadan kaldırmak üzere en son Cemil Çiçek'in çağrısına Genel Maden-Iş'in yetkili temsilciler göndermesi, ancak hükümet adına hiçbir teklif verilmeyip "Siz ne kadar inersiniz' sorusu- na muhatap olmaları ile de iliş- kiler yeniden kopmuştu. Maden işçileri yağmur, soğuk, dolu de- meden her gün on binlerle Zon- guldak sokaklarına dökülüyor, geçen her gün, hükümetten ses çıkmaması, kamuoyunun du- yarsızlığı, direnen kitlede gide- rek 'Zonguldak'a hapsedilme' duygusunu geliştiriyordu. Hü- kümet üyelerinin yeni yıl için dağıldıkları, Başbakan'ın Abant'a tatile gittiği haberi, iş- te bu havada ve gerilimde her gün yinelenen onbinlerin mitin- ginde Genel Başkan Denizer ile işçileri, bakanları tatilde rahat bırakmama kararına itti. Abant'ta olacağı öğrenilen Baş- bakan'ın kalabalık bir grup iş- çi ile ziyaret edilmesi karan verildi. 29 aralık günlü bu karara Başbakan'dan beklenenin dışın- da yumuşak bir yarut geldi. Baş- bakan, İstanbul basınını ziyare- tinde Zonguldak uyuşmazlığı için görüşmeye açık olduklan- nı, sendika başkanının ifadesi- ni aynen kullanarak işçinin ce- bine girecek, eline gececek net ücret olarak yer üstünde çalı- şanlara 1 milyon 650 bin ve yer altında çalışanlara da 2 milyon 140 bin lira vermeye hazır ol- duklarını ilan ediyordu. Bu ra- kamlar sendikanın sözleşrae önerisinin karşılığı olmasa da anlaşmaya yaklaşım niteliğini taşıyordu. Bu arada Zonguldak Valisi'nin Başbakan'ı Abant'ta ziyaret edip işçinin tepkisi, pro- testosu niteliğinde olan Abant. çıkışını, ciddi bir toplusözleşme görüşmesine dönüştürme çaba- sı öğreniliyordu. Sendika ve is- çiler bu olumlu çabaya hemen olumlu yanıt verdiler. 30 aralık günlü foruma dönüşen miting kararlannda, Abant'a gidişi he- men başkan ve yönetim kurulu üyeleri ile şube başkanlan ve yetkili komitelerin, Başbakan'- dan gelen 'sözleşme çağrısına uymalan' gidişine dönüştürdü- ler. "tşçiler açken, hükümet üye- leri tatil yapamaz" protesto ey- lemi olarak alınan kararla yola çıkan 3 otobüs ve 5 özel araçla konvoy halinde Zonguldak'tan Abant'a kadar görevli trafik ekiplerince "Başbakan'ın özel konuğu" olarak karşılandılar. Otobüslerdeki şube başkanLan ve grev komiteleri üyeleri hemen Başbakan konuğu olarak Abant kıyısındaki lüks bir restoranda yemeğe, yönetim kurulu üyele- ri ise görüşme masasına otur- mak üzere Başbakan'ın kaldığı, "içine kuş uçurulmayan" bina- ya alındılar. Şube başkanlan ve grev ko- miteleri üyeleri, sendika başkan- lanndan anlaşmaya ilişkin olumlu bir haber ulaşıncaya ka- dar, Başbakanlık adına sunulan özel yemeği yemeyi reddettiler. Sabahtan yola çıktıklan ve ci-' varda yiyecek hiçbir şey bula- madıklan için de sadece öğlen değil, akşam yemeği de yeme- den yılbaşı akşamının saat ll'ine kadar aç kalıp sonunda olumsuz haberle aç açına Zon- guldak yolunu tuttular. Kendi deyişleri ile hükümete sendika yönetimine olan güvenleri ile kararlılıklannı kanıtladüar. Ta- ban yöneticilerini bir ara Abant'ta bulunan SHP Genel Sekreteri Hikmet Çeün, Grup Başkanvekili Onur Kumbaracı- başı, Büyükşehir Belediye Baş- kam Murat Karayalçın ve Çan- kaya Belediye Başkam Dogan Taşdelen ziyaret ettiler. Zongul- dak grevi, 3 ocak ve 4 ocak üze- rinde bol bol sohbet ettiler. Ta- ban yöneticilerinin varlığı Abant'ta yüzler zoraki ne kadar gülümserse gülümsesin ve ko- nuk sıcaklığı gösterilmeye çalı- şılsın çok büyük bir hoşnutsuz- luğu getirmişti. Otellerin giriş- lerine önlem olarak zincirler ta- kılrruş, işçiler çepeçevre polis gözetimine alınmıştı. Saatlerle aç ve epeyce üşüyerek hareket- siz beklemekten bozulan sinir- lerinin patlamaya dönüşmeme- si için birbirlerini frenliyorlardı. Ancak Cumhurbaşkanı özal'ı 20.00 haberlerinde, uzun bir ye- ni yıl mesajı ile karşüannda gö- rünce sessiz kalamadılar. Sorun yaratmamak için kendi kendile- rine verilmiş sözleri vardı. Üs- telik içeride saatler süren görüş- me olduğuna göre sonuçta iyi bir haber de gelebilirdi. Birden günlerdir özal aleyhine espriler yaratarak slogana dönüştürdük- leri türküleri okumaya, alkış tutmaya ve oynamaya başladı- lar. Polisin diyebileceği bir şey yoktu. Can sıkıntısından türkü söyleyip oyun oynuyorlardı. özal'ın mesajı bitene kadar kal- dıkları lokalden müthiş bir al- kış, türkü, kahkaha ve oyunun gürültüsü yayıldı. Meclis Baş- kam konuşmaya başladığı anda ise odada çıt çıkmıyor, maden işçilerinin yöneticileri büyük bir ciddiyetle haberleri izliyorlardı. 6.5 saatlik görüşmenin so- nunda Başbakan ve Şemsi Deni- zer'in işçi temsilcilerinin yamna gelerek yaptıklan sonuç açıkla- ma, soğuk duş etkisi yaptı. Acıklamadan çıkan sonuç, ra- kamların birbirini tutmadığı ve hükümetin uzmanlanmn katıl- dığı bir ikinci görüşmeye gerek- sinme duyulduğu idi. Otobüslere birrerken maden- ci taban yöneticilerin kulağımı- za fısıldadıklan.kendilerinin bu acıklamadan anladıklan ise çok basitti. "Hükümet, birilerini al- datmaya çalışmış, başarama- mıştı. Başbakanın matematik bilenlere damşmaya ihtiyacı var- dı." Gerçekten de Başbakan'ın basına açıkladığı yine Abant gö- rüşmesi sonrası Başbakanhğa yakm kaynaklann sızdırdıklari 'yer altı işçisine 2.5 milyon net maaş ve 5 ikramiye verildi' yo- lundaki rakamlar Genel Maden- İş Sendikası'na anlaşmaya ya- km, sıcak rakamlar olarak gö- rünüyordu. Sorun yevmiye he- sabından çıkıyordu. Yevmiye ile maaş birbirini tutmuyordu. 6.5 saat süren pazarlıkta hükümet 'verdim' dediği rakamlann yöv- miyelere dönüştürülmesinde yanlış hesap yapmıştı. Birileri, Başbakan dahil, hükümet söz- cülerini bu hesaplarda yanılt- mıştı. Hesaplann yanhşhğı apa- çık ortaya çıkınca, Başbakan ta- ban yöneticilere açıklamasında da kapalı bir biçimde itiraf et- tiği üzere uzmanlara yeni baştan hesap yaptırma gereğini duy- muştu. Haftalardır, hükümetin kamuoyuna 'verdim' diye ilan ettiği rakamlar sözleşme masa- sında verilınemiş, yanlış hesap yapıldığı gibi çok garip bir so- nuç ortaya çıkmıştı. Hükümet aldatılmış mıydı? Ya da hükü- met kimi aldatıyordu? Öğlen ve akşam yemeği ye- memiş Genel Maden-İş yöneti- cilerini sohbete ve yola çıkma- dan bir şeyler yemeye davet eden SHP'den Hikmet Çetin, Onur Kumbaracıbaşı, DYP'nin Zonguldak milletvekilleri Kök- sal Toptan, Şinasi Altınel, Gü- neş Müftüoğlu olaya çok iyim- ser bakıyorlardı. Onlara göre Başbakan'ın eline yanlış rakam- lar verilmişti. Ancak bu nokta- dan sonra hükümetin 'verdim' dediği rakamlardan geri dönüş olamazdı. MİLLİ PİYANGO Bankalar milyarın sahiplerîni arıyor Yılbaşı özel çekilişinde büyuk ikramiye kazananlar henüz ortaya çıkmadı. Bankalar milyar kazananların peşine düştü. 22 milyarlık ikramiye çıkan çeyrek biletlerden birinin Tarsus'ta değil Diyarbakır'da satıldığı anlaşıldı. Haber Merkezi — Milli Pı- yango'nun yılbaşı özel çekilişin- de büyük ikramiyeleri kazanan- lar henüz ortaya çıkmadı. Dör- de bölunen 22 milyarlık ikrami- nin ikisinin Diyarbakır ve An- kara'da satıldığı anlaşıldı. Ban- kacılar, milyarderlerin peşine düştü. 22 milyarın çıktığı 7053754 numaralı çeyrek bileti Ankara'- da satan seyyar piyango bayii Erdoğan Dogan'ın babası Ce- lihliyi Tarsus'ta değil, Diyarba- mal Doğan, "Üç oglumla bera- kır'da bulmak mümkün. Ayn- ber çalışryonım. Bileti dördü- caçok mutlu oldugumu dasöy- merak ediyorum" dedi. Tarsus'ta 15 yıllık gezici ba- yilik yapan Celal Kızmaz, 22 milyarlık çeyrek bileti Diyarba- kır'da sattığını belirtti. Kızmaz, AA muhabirine şunları söyledi: "Sümerbank Tarsus Şubesinden 7053700den 7053799'a kadar olan numaralı biktleri alarak Diyarbakır'a git- tim. 22 milyar isabet eden bile- ti de Diyarbakırda sattım. Ta- müzden biri satmç olabilir" de di. Ulus'ta bayilik yaptıklarını belirten Doğan, "22 milyar isa- bet eden bileti iki gün evvel sat- mış olabiliriz, büyük ikramiye- nin sattıgımız bilete çıkması be- ni sevindirdi. Milyarderi ben de lemek isterim. Evleıtemedim. Talihlinin bir an önce ortaya çıkmasını istiyorum. Belki ev- lenmeme yardımcı olacaktır." Celal Kızmaz, 4 kardeşi ile birlikte 50 milyon liralık bilet satışı yaptığını kaydetti. GOZLEM UGUR MUMCU (Baftarafi 1. Say/ada) O zaman düşünelim: Devleti kim kurar? İnsanlar... İnsanoğlu kendi yaptığı puta kendisi tapar. İnsan, kendi emeğine yabancılaşır; kendi yarattığı kurumlara tapacak dü- zeye iner. insan olmaktan çıkar, kendisıne yabancılaşır ve kul olur. Faşizm, devleti yüceleştirerek yönetenlerin bu güce tap- malannı sağlar Leninizm ise Marksıst ideolojiyi, tapınacak bir nesneye dönüştürerek özüne yabancılaştırır. Oysa, devleti yönetenler, etten kemikten insanlardır. Devlet fetişizmi, sağJı sollu bütün totaliter rejimlerin or- tak özelliğidir. Bu rejımlerde resmı ideolojıler, bu ideoloji- lerle birlikte bu ideolojilerte bütünleşen liderier ve lider kad- rolar önem kazanırlar. "Devlet fetişizmi" resmi ideolojilerle yaşatılır. Resmi ide- oloji, kitle iietişim araçlarındaki propagandacılar tarafından savunulur. "Bugünün resmi ideolojisi, basındaki "mabeyn katipte- /Tnin ileri sürdükleri gibi "Kemaiiznf değildir; bugün bu ide- oloji, kültürde, "Türk-İslam sentezı", devlet müdahaleciliği- nin en yoz biçimi olan "ekonomilerin militarizasyonu", dış siyasette ABD-Suudi yörüngesındeki "Beyazsaray diploma- sisi", çalışma yaşamında da "emir-kumanda ekonomisi"d'\r. ANAP, çalışma yaşamında uzlaşma yerıne mahkemeleri devreye sokuyor. Bunu yaparken de "devlet fetişizmi"ne baş- vuruyor. Siyasal yaşama, 12 Eylül'deki kışla rejiminden çıkan ANAP, isçi-işveren ilişkilerinde kışla yöntemlerine sarılıyor. Kamu işverenler sendıkaları, görüşme ve uzlaşma yeri- ne iş mahkemelerine başvurarak 3 ocak eylemini "yasadı- şı grev" saydırma yolunu seçiyor. Başvurulan Toplu iş Sözleşmesi Yasası maddesi de çok ilginç: 46. maddede, "karar verilen" veya "uygulanmakta olan" bir grevin yasadışı olup olmadığına mahkeme karar veri- yor. Bunun adı "tespit davas/"dır. Mahkeme, bu konudaki kararını bir ay içinde veriyor. Bu karar da ceza davalan için "kesin delil" oluyor. İş mahkemesi, bir greve "yasadışı" dedi mi, tamam. Ce- za mahkemesı bu kararı, ceza yargılaması için kesin kanıt sayacak ve sendika yöneticilerini bu karara dayanarak ce- zalandıracaktır! Zonguldak madenlerıyle MESS tşyerlerındeki grevter, "ya~ sal grevler"<Hr. Bu grevlerden doğan uyuşmazlıklar söz ko- nusu olsaydı, iş mahkemelen elbette bu uyuşmazlıklardan doğan konularda karar verebilirlerdi. Bu, hem 5521 sayılı İş Mahkemeleri Yasası'nın 1., hem Toplu İş Sözleşmesi Ya- sası'nın 66. maddesine uygun olurdu. Oysa durum değişik: 3 ocak eylemi, teknik anlamda, Toplu İş Sözleşmesi Ya- sası'ndan doğan bir "uyuşmazlık" değildir. Çünkü, sendi- kalar, Türk-İş ve Hak-İş Konfederasyonlan, "yasadışı grev kararı" olarak adlandınlacak kararı da almış değillerdir. Hukukta biçimsel kurallar önemlidir. Bu biçımsel kural- lar ve yöntemler. yasallığın da dayanaklarmı oluştururlar Alınmayan bir "karar" için sendikacılan ve işçileri cezalan- dırmaya da olanak yoktur. 46. madde "karar verilen" veya "uygulanmakta olan bir grev"den söz ediyor. Ne böyle bir "karar" var, ne de böyle bir "uygulama". Hükümet ve mahkemeler, Türk-İş Başkanlar Kurulu açık- lamasını "karar" olarak adlandırıyorlar. Hükümet, kamu işverenleri sendikası aracılığı ile önce 3 ocak eylemini mahkemelerden "ihtiyati tedbir karan" alıp durdurdu. Bundan sonraki adım da mahkemelerden, 3 ocak eylemini "yasadışı grev" sayan kararlar çıkartmak olacak. ilk adım atıldı, ikinci adımdan sonra sıra üçüncü adıma' gelecek. Üçüncü adımla DGM kapısı açılacak. İş mahkemelerinden "bu yasadışı grevdir" kararı alınca da DGM, bu karara dayanarak sendikacılara ve işçilere ceza verecek. Uzlaşma yollarını. DGM savcılıkları ve iş mahkemesi ka- rarları ile tıkayıp gerilimleri tırmandırmak "devlet fetişizmT'n- den kaynaklanan çok tehlikeli bir siyasettir. Savaş çığlıkları ile birlikte Türkiye böyle bir siyasetin içi- ne sürükleniyor... Görünen köy klavuz istemez: ANAP liberalizmi, bir "devlet fetişizmi" türüdür. Bu arabesk liberalizm, hayali ihracat ka- rarnameleriyle başlar, Zonguldak madenlerinde ve MESS işyerlerinde biter! ŞİRİNYER HİPODROMLPNDAN MRETIMGUOĞUJ SagıpTankut mücadelesi 1. KOŞU: tdmanlarında sü- per dereceler yapan Arım Ba- hm, yanşı kazanacak güce sa- hiptir. Formunu muhafaza eden Serap 25, yakın rakibidir. Düzelme yolunda olan Mert- kan ve Çelikoğlu'nu sürprizde tutuyoruz. 2. KOŞU: Sprintinde göz dolduran Tatlıkız'ı başta tutu- yoruz. Bu yanşa itüıa ile hazır- lanan Leyla 456 ve Kaynarba- tur da söz sahibidir. Tedavi gö- ren Nilüfer sürpriz yapabilir. 3. KOŞU: Salı sabah sprin- tinde 38.5 yapan Babakemal'e ilk şansı veriyoruz. Ciddi ga- loplarla hazırlanan Karaduman sert rakibidir. İdmanlarını ak- satmayan Tycoon 1 vehafif kn lolu Yetti yarışın sürpriz atları- dır. 4. KOŞU: İyi durumunu mu- hafaza eden Hasbey ve idman- larında göz dolduran Sedam arasmdaki mücadele yanşın bi- rincisini belirleyecektir. Akan- sel ve Buse'yi sürprizde öneri- riz. 5. KOŞU: rekor galoplarla bu yanşa hazırianan Sagıp ve Tankut arasmdaki mücadele bi- rinciyi belirleyecektir. Düzelen Commodere ile Sa-Sa, tabela- nın diğer sıraları için mücade- le vereceklerdir. 6. KOŞU: İyi durumunu ko- ruyan Karagümrüklü, bu kez kazanacaktır. Kıpırdanmalar OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ F. Dağhoğlu N. Yılmaz H. Aksoy A. Güven 1-3-8 1-B-2 8-3-9 8-9 1-6-8 1-3-6 9-1-3 3-6-8 3-7-12 7-5 7-3 7-5 L 9 9-1 1-9-5 9 6-10-3 6 6-8 6-6-13 9-5-4 10-4-3 10-4 5-9-10 gördüğümuz Selin 1 ve Seyhan III de yarışta söz sahibidir. Er- dal \e Ayşem'i dörtlü bahis için öneririz. 7. KOŞU: tyi durumuyla Gürbatur yanşın en şanslı atı- dır. Koşanyel ile Şenbatur'u ra- kip olarak görüyoruz. Düzelen Varol tzzet sürpriz yapabilir. TAHMCVLER 1. KOŞU: F: Arım Balım (1), P: Serap 25 (5), PP: Mertkan (7), S.Çelikoğlu (6). 2. KOŞU: F: Tatlıkız (8), P: Leyla 456 (9), PP: Kayhanba- tur (1), S: Nilüfer (5). 3. KOŞU: F; Babakemal (3), P: Karaduman (1), PP: Tycoon 1 (6), S: Yetti (8). 4. KOŞU: F: Hasbey (7), P: Sedam (12), PP; Akansel (5), S: Buse (10), 5. KOŞU; F: Sagıp (9), P: Tankut (1), PP: Commodort (8), S: Sa-Sa (2). 6. KOŞU: F: Karagümrüklü (6), P: Selin (13), PP: Seyhan (8), S: Erdal (4), S: Aysem (10). 7. KOŞU: F: Koşanyel (5), P: Gürbatur (10), PP: Sonbatur (4), S: varol İzzet (9).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle