28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 OCAK 1991 TİYATRO KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/7 'Bir Oğlum Oldu' sahnede • Kiiltür Servisi— Tevfık Gelenbe Tiyatrosu, ikinci tur oyunu olarak M. Hennequin'in "Bir Oğlum Oldu" adlı güldürüsünü seçti. Yeni güldürüyiı sahneye Tevfik Gelenbe koydu. Dekor ise Yaşar Üzer-Mehmet Sallabaş ikilisine ait. Bir Bulvar oyunu özelliklerini taşıyan bu komedi pazartesi hariç haftanın her günu seyirci önüne çıkacak. Tevfik Gelenbe, görüşlerini şöyle dile getiriyor: "Son dokuz yıldır sürdüregeldiğimiz çocuk oyunlan geleneğimize bu yıl da Hilal Çelenk'in 'Mutluluk Adası' adlı müzikli çocuk oyunu ile devam ettik. Oyunu ben yönettim, müziklerini Reyman Eray yaptı. Dekor Atilla Mete'ye, kostümler Sema Gelenbe'ye ait.." SERGİ 'Her yüzey bir \ aşantı* • Küllür Servisi — Raziye Kubat'ın resim sergisi, Gorbon Sanat Galerisi'nde 3 şubat tarihine dek görülebilecek. 1985 yılında MSÜ Üniversitesi Resim Bölümü'ne giren ve Neşe Erdok atölyesine devam eden sanatçı, 1989 yılında Asım Işler atölyesinden mezun oldu. Geçen yıl Ankara Mimarlar Derneği Kültür Merkezi'nde ilk sergisini açan Raziye Kubat, görüşlerini şöyle açıkhyor: "Göreceğiniz resimler evrendeki bir noktanın algıladıklarıdır. Her yüzey bir günlük, bir yaşantı. Her yüzey, durgun bir su gibi boş olmayan duşünceler, gece ve gündüz yakamı bırakmayan 'sorulardır.!' Meksika'dan sanat • Költür Servisi — Türkpetrol Holdûıg ve Meksika Büyükelçiliği'nin ortaklaşa düzenledikleri "Meksika Huichol Sanatı" ve "Meksika'dan Yüzler" adlı fotoğraf sergisi dün Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda açıldı. Sergi kapsamında Huichol sanatı ustası Meksikah Jose Benitez Sanchez'in Meksika Kızılderililerinin özelliklerini yansıtan, renkli yün ipliklerin sıcak mumla kaplanarak tahta bir plak üzerine yapıştırılmasıyla yarattığı tablolanyla, Alberto Rios'un Meksika Kızılderililerinin günlük yaşantılarından kesitler veren 33 fotoğrafına yer veriliyor. OLÖM Heykeltıraş Giacomo Manzıı • ROMA (AP) — îtalya'nın önde gelen sanatçılanndan Giacomo Manzu, perşembe gecesi bir kalp krizi sonucu öldü. St. Peter Kilisesi'ne ve başka kiliselere yaptığı bronz kapılafla ünlenen Manzu, 82 yaşındaydı. Akademik sanat eğitimi görmemiş olan ve sanatsal içgüdusünün damarlarındaki kandan kaynaklandığını ileri süren Manzu, dini konulardaki gerçekçi heykelleriyle tanınmış ve kiliselere bronz kapı yapma gibi çok eski bir geleneği canlandırmıştı. Sonradan Papa 23. John'la yakın dostluk kuran Manzu'nun, 1930'larda ttalya 2. Dünya Savaşı'na sürüklendiği dönemde yaptığı heykeller Vatikan'ın ve faşist yöneticilerin tepkisini çekmişti. 1948'de Venedik Bienali'nde birincilik ödülunü alan ve "solda bir adam" olmak dışında politikayla hiçbir ilgisi bulunmadığını söyleyen Manzu, 1966'da da SSCB'nin Lenin Barış Ödülü'ne değer görülmuştü. SİNEMA İspanyol filıııleri • Kiiltür Servisi — Ispanyol Başkonsolosluğu'nun ocak ve şubat ayı etkinlikleri belirlendi. 21 ocakta yönetmenliğini Manuel Gutierrez Aragon'un üstlendiği "Carazon Del Bosque", 11 şubatta Luis G. Berlanga'nın yönettiği "La Escopeta Nacional" 25 şubatta da Jaime Chavari'nin "Las Bicicletas Son Para El Verano" filmler Fransız Kültür Merkezi'nde saat 19.00'da izlenebilecek. Tüm lspanyol Fümlerine giriş serbest olacak. Ispanyol Başkonsolosluğu'nun düzenlediği kültürel etkinlikler çerçevesinde iki de konser yer alıyor. 23 ocakta Jose Maria Gallardo del Rey, Sen Luis Kilisesi'nde saat 19.00'da bir gitar resitali sunacak. Resital için biletler Fransız Kültür Merkezi'nden alınabilecek. Sanatçı resitalini 24 ocakta da İTÜ Maçka Sosyal Tesisleri Konferans Salonu'nda saat 17.30'da tekrarlayacak. ESER NOYAN • ENGIN NOYAN AJLAN BUYUK6URÇ • MELTEM PARLAK NİSO KASTON • VE SÜRPRİZ SANATÇI Salı Caışamba Perşembe Cunu Cumarteı JAZZ'N BLUES HAYKO » TAVERNA COUNTRY MUSIC UNFORGETTABLES NOYAN & NOYAN SİES RESTAURANTÜSTÜ, Nispetiye Cad. 17 l.Le\ient 169 15 51 - 164 10 51 BAR PRIVATE CMJB e INDIRIM BAŞLADI %30-50 Mııılıı Collection Zafer Diper'in sahnelediği 'Suikast'adlı oyun bugün sergilenmeye başlıyor Bizim Ti yatro9 dan 'Suikast'"Suikasf'ı, Italyan gazeteci ve yazar Oriana Fallaci'nin "Bir tnsan" adlı romanından esinlenerek Halil Beytaş yazdı. Bizim Tiyatro'nun sahnelediği "Suikast", bugünden başlayarak Dostlar Tiyatrosu salonunda görülebilecek. Kültür Servisi — Bizim Tiyat- ro, Italyan yazar ve gazeteci Ori- ana Fallaci'nin "Bir Insaa" ad- lı romanından esinlenerek Ha- lil Beytaş'ın"Suikast"adlıoyunu bugünden başlayarak Tünel'deki Dostlar Tiyatrosu Salonu'nda sahneleyecek. Zafer Diper'in yö- nettiği "Suikast" cuma günleri 18.30'da, cumartesi günleri 15.30 ve 18.30'da, pazar günleri de 15.30'da görülebilecek. Sahne dUzenlemesini Selahat- tin Güney'in gerçekleştirdiği oyunun giysilerini Ali Pamuk hazırladı, yönetmen yardımcılı- ğını Mörsel Yaylalı üstlendi. Başrolü Zafer Diper'in üstlen- diği "Suikasf'ta Mehmet Tek- kanat, Kubilay Zerener, Togay Kıiıçoglu, Tufan Karabulut, Mürsel Yaylalı, Teoman Kumba- racıbaşı, Sibel Dinçer, Fikret Fırtına, Ergün Güntav. Ercü- ment Balakoglu, Nazan Diper, Ünal Gurel ve Verda Şişman oy- nuyorlar. Gerçek bir yaşamöyküsünden esinlenen oyun, 1967 darbesiy- le işbaşına geçen askeri cuntanın başkanı Papadopulos'a yapılan suikastla başlar... Panagulis, cunta geldiğinde askerdir. "Dik- tatörün ordusunda görev yap- ZAFER DİPER, PANAGULIS ROLÜNDE — "Suikast" adlı oyunda, Albay Papadopulos'a sui- kast girişiminde bulunan Panagulis'i Zafer Diper oynuyor. Zafer Diper aynı zamanda oyunun yö- netmenliğini de üstleniyor. (Fotoğraf: Yaşar Saraçoğlu) mak vatana ihanettir" diyerek firac eder. Tek amacı, silahlı bir direniş örgütü kurmaktır. Ge- rekli bağlantılan kurabilmek için birçok kez yurtdışına çıkar. 1%8 yılında Roma'da kurulan Yunan Direniş Örgutü'nün ku- ruculanndandır. Bu örgüte bağlı olarak oluşturulan Ulusal Öz- gürluk Ordusu, Ulusal Direniş ve Eylem Gruplan (LAOS), Sa- vaşçı Gençlik Örgütü ve Pan Helenik Halk Direnme Örgütle- ri'nin de kurucularındandır. Cunta lideri Albay Papadopu- los'un öldürülmesi kararını ye- rine getirmeyi kendisi ustlenmiş- tir. Başansızlıkla sonuçlanan su- ikasttan sonra yakalanan Pana- gulis, dört ay boyunca gördüğü işkenceler sırasında; suikastı kendisinin yaptığından, Papa- dopulos'u ölduremediği için üz- gün olduğundan başka bir ;ey söylemez. Hakkında verilen idam kararı, Papa'nın da arasın- da bulunduğu yoğun bir tepkiy- le karşılaşınca, karar muebbet hapse dönüştürülür. 1973 genel af fıyla cezaevinden çıktıktan sonra yeniden girişti- ği silahlı direniş örgütü çabala- rı bir sonuç vermez. Seçimlerde Merkez Birliği Partisi'nden ba- ğımsız olarak adaylığını koyar ve milletvekili seçilir. Cunta do- neminin ortük kalmış veya de- vam ettirilen uygulamalanna karşı sürekli kampanyalar açar. Tek kişilik bir muhalefet yüru- tur. Askeri Polis Örgutu'ne (ESA) ait bazı belgeler elde eder ve bunların bir bölumunü ya- yımlatır. Bazı subayların Nazi- lerle, sivil politikacıların da cun- tacılarla ve CIA ile ilişkilerini ortaya koyacak Merkezi lstihba- rat Orgütü'nün (KYP) bazı bel- gelenni bir görevliden alacağı sı- rada öldürülur. Suikastı düzen- leyen, Örümcek adlı faşist bir orgütün üyesidir. "Bir tnsan" adlı romanı, Ha- lil Beytaş'ın yazdığı "Suikast" adlı oyuna kaynaklık eden Ori- ana Fallaci, Floransalı yoksul bir marangozun 4 kızından bi- ri. Babası 2. Dünya Savaşı'nda antifaşist yerel direniş hareketi- nin başkanlığmı yapmış. Falla- ci de yaşının küçuklüğüne kar- şın, Özgürlük İçin Gönüllüler Birüği'nin çalışmalarına katıl- mış. Savaştan sonra tıp okuyan Fallaci, amcasının yerel "Epoca" dergisinde de muhabir- lik yapmaya başlamış. Bir sure sonra gazeteciliği tıp eğitimine yeğleyen Fallaci, önce Floransa'da bir gazetede polis muhabirliği yapmış, ardından aynı gazetede suca ilişkin düzen- li bir sütunda yazmaya başlamış. 1950'de haftalık "Europeo" der- gisinin özel muhabiri olan Fal- laci, bu gorevi 20 yılı aşkın bir süre sürdürmüş. Vietnam, Onadoğu, Hint- Pakistan savaşlannda, Güney Amerika'daki ayaklanmalarda savaş muhabiri olarak bulunan Oriana Fallaci, Vietnam Savaşı- nı anlatan yazı dizisiyle St. Vin- cent ödülü'ne, yine Vietnam de- neyimlerini anlattığı "Boşuna Savas" ile 1971 Bancarella Odu- lü'ne değer görülünce adını bü- yük ölçüde duyurmuş oldu. Jane Fonda, Michael Caine, Ingrid Bergman gibi unlü sine- ma oyuncularıyla Arap gerilla onderi Abu Lotuf, Suudi Ara- bistan Petrol Bakanı Zeki Ya- mani, CIA Başkanı VVilliam Colby, eski ABD Dışişleri Baka- nı Henr> Kissinger gibi siyaset adamlarıyla yankılar uyandıran röportajlar yapan Fallaci, siya- si önderlerle yaptığı söyleşilerin en unlü 14 tanesini "Tarihle Röportaj" adlı kitabında, soylu- lar, yazarlar ve eğlence dünyası- nın ünlüleriyle yaptığı röportaj- lan da "Antipatikler" adlı kita- bında topladı. ÂzizNesin'in 'Bir ZamanlarMemleketin Birinde'sini Dilek Türker oynuyor Taşlamalar dinamit lokumu gibiDilek Türker, Nesin'in politik kabaresini, geçirdiği rahatsızlık yüzünden verdiği aradan sonra yeniden sergilemeye başladı. Türker, Nesin'in dinamit lokumlarını coşkuyla patlatan bir serdengeçti. LÜTFt AY TEK OYUNCUİÇİN YAZELMIŞ— Aziz Nesin'in "Bir Zaman- lar Memleketin Birinde" adlı oyunu aslında çeşitli kişiliklcri içe- riyor, ama tek o>uncn için yazılnuş. Dilek Türker, ovundaki bütün kişilikleri tek başına üstleniyor. Küçük Sahne'de kısa bir ara- dan sonra yeniden oynanmaya başlayan Aziz Nesin'in "Bir Za- manlar Memleketin Birinde" adlı politik kabare oyunu, mev- sim ortalarında geniş ilgi uyan- dıran gösterilerden biri. Yazar, iki bölümde, onu aşkın tabloyu kapsayan bu çalgılı, şar- kılı kabare oyununda, taşlama sanatının bütün inceliklerini kullanarak —olayların ne za- man, nerede geçtiğini ve bilmez- likten gelerek— toplumsal ve politik yaşamımızuı çarpık yön- lerini sivri oklarla irdeliyor. "Bi- rim geleneksel meddah ovunla- nmıza dayalı, ondan ka>nakla- nan, ama içerigi, biçim ve biçe- miyle çağcıllaştırılmış bir med- dah oyunu" olarak nitelediği ya- pıtı, çeşitli oyun kişilerinden oluşmakla birlikte, tek oyuncu için yazılmış. Sürekli kılık değiş- tiren, "Bu oyuncu, kadın ya da erkek olabilir" diyor. Ama ka- dın olmasını yeğlemiş. Bu yeğlemenin nedenini anla- mak için Dilek Türker'i sahne- de görmek ve tanımak gerek. Evet, bir kadın oyuncu Dilek Türker, ama Muhsin ErtuğruP- dan "icazet" almış, sanat yaşa- mına Istanbul Şehir Tiyatro- su'nda (1964) başladıktan son- ra Almanya'ya gitmiş, Goethe Enstitüsü'nü bitirmiş, bilgi ve deneyimlerini orada geliştirmiş, 1978'den bu yana oyunculuğu- nu orada, Haldun Taner, GUn- gör Dilmen, Dinçer Sümer, Ne- zihe Meriç gibi Türk oyun ya- zarlarınm yapıtlarını ana dilin- de ve Almanca oynayarak sür- dürmüş, haklı bir üne kavuş- muş. Evet, bir kadın oyuncu, ama biradan bir oyuncu değil. Onu, benim gibi ılk kez, "Bir Zaman- lar Memleketin Birinde"de gö- renler, Fransızların büyük ko- medyenler için kullandıkları de- yimle, "Monstre sacre", olağa- nustü yaratıklar soyundan bir oyuncu olduğunu anlamış olma- lıdırlar. Aziz Nesin'in her tablo- ya yerleştirdiği dinamit lokum- İannı, kendisini de uçurmak pa- hasına, coşkuyla patlayan bir serdengeçti. Su serüvene atılmak için edinebildiği tek evi satmak- tan çekinmemiş bir tiyatro çılgı- nı da... Devlet yardımının pek iş- lemediği boşalım tiyatrosu için tek desteği seyircisi. Aziz Nesin, program broşü- ründeki ilginç yazısında, Dilek Türker'in cesaretine karşın, ki- mi taşlamaların metinden çıka- rıldığını belirtiyor ve acı gerçek- lere parmak basıyor: "Genel kadınların emekleri karsılıgında kazandıkları para- dan odedikleri vergi ile katkıda bulunduklan bütçeden din adamlartnın aylık aldıkları bö- lüm çıkarılmıştı... Korkmuşlar! Kimden korkuyorlar? Yasalar- dan değil, baskıcı yönetimden değil... Antidemokratik işlem- lerden değil, polisten değil... Ya kimden? Tiyatroyu basarlar, oyuncuyu, tiyalronun sahibini kurşunlayıp öldürürler diye korkmuşlar... Bunca faili meç- hul cinayet varken, bu insanlan korkuyor diye kim kınayabilir?" Bu yazıdan ancak kısa bir parça alabildiğim için üzgünüm. Ama, Yılmaz Önay'ın yöneti- minde, Saim Bugay'ın çevre du- zeni, masklan ve kuklalan, Nu- rettin Özşıca'nın da canlı mu- ziği ile modern bir biçemde su- nulan gösteriyi zevkle izleyecek- lerini umduğum kabare tiyatro- su tiryakilerinin Aziz Nesin'in broşürdeki yazısını tümüyle ve ilgiyle okuyacaklarmdan emi- nim. 'Çılgın Sonbahar'dayönetmenliği ilk kez deneyen Gencay Gürürv Klasikler çağdaş yorumla oynanmah Pierrette Bruno'nun sevimli bir bulvar komedisi niteliğindeki oyunu Dormen Tiyatrosu'nda sahneleniyor. Kostümleri Güler Yiğit çizdi, Yıldırım Mayruk dikti. DİKMEN GÜRÜN UÇARER ^ 'Çılgın Sonbahar' galiba ön- celikle orta yaş sınınnı aşanla- rın izlemesi gereken sevimli bir bulvar komedisi. Oyunun yö- netmeni Genca> Güriin, "Genç- liği >akalamak, uçup giden gençliğin peşinde koşmak... He- men hemen orta >aşa gelmiş pek çok insanın bunalımlannın kö- künde yatan neden" di- yor. "Dram olarak da işlenebi- lecek bir konu, ama Pierrette Bruno guleryüzle yaklaşmış ola- ya." Bruno'nun Fransızlara özgii zerafeti aynı incelikle yansıyor Dormen Sahnesi'ne, Gürün'ün bu ilk reji denemesinde. 'Çılgın Sonbahar', bir kaç yıl önce özel bir tiyatro için çevrilmiş, ama proje gerçekleşmemiş. Bir sure beklemiş oyun: "Sonra Haldun Dormen e verdim. O da rejiyi benim vapmamı önerdi. İlk yo- netmenlik deneyimimi davet edildiğim bir tiyatroda yasamak fikri hoşuma gitti. Ayrıca Hal- dun'la aramızda güzel bir bağ var. Bizim tiyatromuz son yıl- lardaki ilk büyük süksesini onun sahneye koyduğu Lüküs Hayat'la yapmıştı." . Gencay Gürün'ün sahnede boşluk bırakmayan mizansenle- ri, Nevra ve Metin Serezli'nin usta oyunculukları, Arif Akkaya-Hakan Ökten-Ceylan Palay genç takımının bu iki us- ta sanatçının yanında ezilmeden rollerini gotürmeleri, 'Çılgın Sonbahar'ı türünün zevkle izle- nen örneklerinden biri yapıyor. Oyun yönetmek konusunda şunları soylüyor Gencay Günin: "Çok yabancı bir konu değil bana, çünkü altı yıldır burada fiilen başrejisörlük yapıyorum. Çok uzağında değildim yaptı- ğım işin. Çok keyif verdi oyun yönetmek. Sanki teneffüse çık- mışım gibi. Okulda da imtihan- lara çalışırken dinlenmek için oyun çevirirdim. Bu da bir din- lenme oldu." Gürün, şanslı bir başlangıç yaptığı kanısında. "Metin ve Nevra Serezli gibi çok iyi iki oyuncuyla çalıştım. Metin tam benim istediğim gibi bir oyun çı- karttı. Nevra da bir star. Genç oyunculanmızla da güzel bir ekip oluşturduk. Kostümleri Güler Yiğit çizdi, Y ıldınm May- ruk dikti, dekoru Nilgün Gür- kan hazırladı. Hoş bir ekiple ça- lıştım. Bu oyunun çok şık >e dü- zeyli bir komedi olmasını iste- dim ve hep ona uğraştıra. Deko- ruyla. kostümuyle, oyunculu- ğuyla... Sanıyorum o açıdan fe- na olmadı. Tabii buna izleyici karar verecek, ama ben sonuç- tKİ USTA OYUNÇUf- Gencay Güriin'ün Dormen Tiyatrosu'nda sahneye koydugu "Çılgın Sonbahar"da başrölleri iki usta ovuncu, Nevra Serezli'yle Metin Serezli paylaşıyorlar. tan memnunum" diyor. 'Çılgın Sonbahar'ı noktalayıp Gurun'ün tiyatro olayına nasıl yaklaştığmı, genelde tiyatro üs- tüne görüşlerini soruyoruz (bir tiyatro yöneticisi olarak değil): 'Ben tiyatroda çağdaş akım- ları seviyorum. Onlarla çok da- ha çabuk ilişki kurabiliyorum. Seyirci de sanki aynı paralelde gibi geliyor bana. Ktasik yapıt- ların da yine çağdaş yorumla sahneye konmasından yanayım. Üstü tozlu tiyatronun ne kadar methiyesini yaparsanız yapın, belli bir kesimin dışında sevir- ciyi çekeceğine inanmıvorum. Shakespeare, örneğin, 50'lerde oynandığı gibi oynanmamalı bugün. Çünkü hayatın ritmi o günden bugüne çok değişti. ts- tanbul'u ele alın. Yedi milyon- luk bir şehir. Trafiğe bakın, ka- labalığa bakın, televizyon ka- nallarma bakın, kent yaşamımn getirdiği strese bakın. Bu insan- lann nabzuu tutacak oyunlar ol- ması lazım. Bir de galiba coşku çok önemli. Sanatla coşkuya çok inanıyorum. Coşku olmadı- ğı zaman hiçbir şeyin vasatın üs- tüne çıkabileceğine inanmıyo- rum. Yazarın, yönetmenin, oyuncunun coşkusu bir arada olmalı. O coşku ölürse en mtt- kemmel tiyatro yapıtını sahne- leyin, insanlar he>ecanlanma- dan izleyeceklerdir. Tiyalronun ancak seyirci-oyuncu arasında- ki heyecan alışverişiyle başarılı olacağına inanıyorum...' Festivallerde fibıı kjtlığı • ANKARA (AA) — Antalya Film Şenliği Seçici Kurulu'nun 1991 yılında yarışmalara katılacak ve ödül kazanacak yapımları izlemeyeceği yolundaki kararı, Ankara ve tstanbul Film festivallerinde uzun metrajlı film yanşmalarını tehlikeye soktu. Ankara Film Şenliği Yürütme Kurulu Başkanı Mahmut Taü Öngören, Antalya Film Şenliği Seçici Kurulu, 1991 yılında şenliklere katılan ve ödül kazanan uzun metrajlı yerli yapımları yarışmada değerlendirmeye almayacağını duyurdu. Sinemacıların ödüle aday fîlmlerini, Ankara, fstanbul veya Antalya film şenliklerinden birini tercihe zorlandığını öne süren Öngören, Ankara ve Istanbul film şenliklerine katılan filmlerin ödül kazanması durumunda filmlerin Antalya'da yarışamayacak olmasının eşitlikle bağdaşmayacağını söyledi. Bülent Arel'i anma konseri • Kültür Servisi — 24 kasımda New York'ta ölen besteci Bülent Arel'i anma konseri 20 ocak pazar günü saat 19.00'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleştirilecek. Prof. Erdal Inönü, Dr. Nezih Neyzi, Prof. Ilhan Usmanbaş'ın konuşmacı olarak katılacaklan anma gününde Uğurtan Aksel (arp), Gülay Uğurata (piyano), Nuri lyicil (viyola) ve Suna Kan (keman) sanatçının yapıtlarını seslendirecekler. Boğaziçi Oda Solistleri'nin de katılacağı anma gününde Bülent Arel'in elektronik müzik eserleri, Teoman Madra'nın muhi- media video >apımı ile sunulacak. Orhan Oğuz'la söyleşi • Kültür Servisi — Ajans FTV'nin gençleri Türk sinemasıyla kaynaştırma amacıyla, Taksim Atatürk Kitaplığı'nda düzenlediği "Sinema Söyleşileri"nin bu haftaki konugu, yönetmen Orhan Oğuz. Bugün saat 15.00'te başlayacak olan söyleşiden önce, saat 13.00'te yönetmenliğini Orhan Oğuz'un yaptığı "Herşeye Rağmen" adlı film gösterilecek. BUGÜN • İnsan Hakları Şimdil — 1988'de tüm dünyayı kapsayan "tnsan Haklan Şimdi!'' konserlerinin sinevizyondan gösterimi saat 13.00 ve 15.30'da Pendik Belediyesi Atatürk Kültürevi'nde gerçekleşecek. • Edebiyat 1990' — Oğuzhan Akay, Bülent Berkmen ve Öner Yağcı'nın konuşmacı olarak, Mario Levi'nin ise yönetici olarak katılacaklan "Edebiyat 1990" paneli saat 15.00'te Kadıköy Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde (Caddebostan) yer alacak. • Gülbeniz'in konseri — Gülbeniz Şentay'ın konseri saat 15.00'te Kadın Eserleri Kütüphanesi'nde yer alıyor. Adres: Abdulezel Paşa Cad. Bulgar Kilisesi yanı Fener - Haliç. R E S İ T A L •tstanbul MûlkiyetUer Vakfı •MüDdyelilerBirliği İstanbul Şubesi Gülşen TATU Flüt Judith ULUĞ Piyano BUGUN 19 Ocak 1991 Saat: 19.30 Cemal Reşit Rey Konser Salonu Harbiye - İstanbul Tel:157 21 81 -157 54 70
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle