23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 HABERLER 19 OCAK 1991 Un:TRT, CNN gibi • ANKARA (UBA) — SHP'nin TRPden sorumlu gölge Bakanı Tayfun Ün TRT ve Magic Box'ın savaşla ilgili yayınlarına tepki göstererek, "TRT ulusal yayınalık görevini yerine getirmiyor. CNN'ye mahkûm olarak, olayı ABD gözuyle izliyor" dedi. Tayfun Ün'ün Magic Box'ın da savaşa karşı oldukları için muhalefet liderlerini karalayan yayınlar yaptığını belirtti ve "Magic Box TRT'den daha sorumsuzca davranarak ANAP'm medyası olduğunu kanıtladığını" söyledi. Ün, tam bir özgürlük içinde haber toplama, yayınlama ve yorumlama hakkına sahip olması gereken TRTnin ulusal yayıncılık görevini yerine getiremediğini öne sürdü. Mület hesap sorar • tç Politika Servisi — Mehmet Ali Aybar, anayasının TBMM'ye tanıdığı "savaş karan" yetkisinin hukümete devredilemeyeceğini söyledi. Aybar, yaptığı yazılı açıklamada, hukuktaki hak ve yetkilerin, ancak bu hakkın tanındığı kişiler ve kurumlar tarafından kullanılabileceğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Özal'ın, dış politikada hiçbir yetkiye sahip olmadığını belirten Aybar, Türkiye'nin banşçı dış politika geleneğinin çiğnenmesinin hesabını milletin soracağını ifade etti. Krizle mücadele • ANKARA (ANKA) — Ankara Üniversitesi, psikolojik sorun ve bunalımlarla karşılaşan kişılere yardımcı olmak için "krizle mücadele merkezi" açtı. Ankara Üniversitesi'nden yapılan açıklamada, psikolojik kriz dönemlerinde bireylere özel olarak yetişmiş elemanlarca yardımcı olmak, konu ile ilgili meslek elemanlanna eğitim ve uygulama alanı sağlamak amacıyla "psikiyatr.k kriz uygulama ve araştırma merkezi" açıldığı bildirildi. Irak'ı 'pes' ettinne • ANKARA (UBA) — Doğru Yol Partisi TBMM Grup Başkanvekili Vefa Tanır, Körfez savaşının Irak'ı pes ettinne savaşı olduğunu söyledi. Tanır, savaşın şu andaki görüntüsune bakıldığında Irak'ın başanlı olmadığı izleniminin ortaya çıktığını kaydederek "Irak'ın zaten başarıh olabilmesini mümkün görmüyorum. Çünkü, karşısında sadece ABD değil, dünya var. Muazzam bir guce sahip askeri kuvvet var" dedi. Türkiye'nin de bu savaşa hükümetin izlediği yanlış politikalar ve aldığı kararlarla girdiğini one süren Tanır, Türkiye'nin belki fîilen savaşa girmeyebileceğini ancak üzerine saldın çekeceğini söyledi. TBMM'den açıklama • ANKARA (AA) — TBMM sığınaklarında, "demirbaş malzeme" olarak 300 adet gaz maskesi bulunduğu, bunların milletvekillerine dağıtılmayacağı ve bu konuda milletvekillerinin de bir talebi bulunmadığı bildirildi. TBMM Genel Sekreterliği'nden dün yapılan açıklamada, daha önce ambar olarak kullanılan sığınakların, 4 Arahk 1990 tarihinde boşaltılarak yeniden düzenlendiği bildirildi. Sığınağın, milletvekilleri ve Meclis personelini barındıracak kapasitede olduğu, ancak bir tehlike sırasında dışarı çıkarak görev yapmaları gerekenler için Sivil Savunma Genel Müdürlüğü'nden 300 adet gaz maskesi alındığı kaydedildi. Profesör İnan, Büyükelçi Elekdağ veAmiral Usluer încirlik Üssü'nün kullanımını değerlendirdiler: Cenenneme giriyoruzProf. Dr. Yüksel İnan "Türk hükümetinin savaşa aktif katılımı Türk ulusunun geleceği açısmdan son derece önemli". Şükrü Elekdağ "Irak'ın, hava örtüsü olmadan ve hava kuvvetlerinin desteğini almadan direnmesi mümkün değil." V ılmaz Usluer " ABD •uçaklannın tam kullanımına izinvermek, birsaldın riskini de beraberinde getirir!' tç Politika Servisi — Gazi Üniversitesi Uluslararası Jlişki- ler Bölümu Başkanı Prof. Dr. Yüksel tnan, Körfez savaşı ve Türkiye'nin durumuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, "Türk- iye'nin bu savaşın hemen başlan- gıcında, ülkesinde bulunan ya- bancı üslerdeki silahlı guçlerin kullanılmasına musaade etmesi Ortadoğu cehennemine dogru- dan dogruya girmesine neden olacaktır" dedi. Emekli Büyü- kelçi Şiikrii Elekdağ da gelen haberlerin Irak askeri mukave- metinin çökme younda olduğu izlenimi verdiğine dikkat çeke- rek Kuveyt'teki Irak hedeflerinin havadan vurulmasıntn sureceği- ni belirtti. Emekli Amiral Yıl- maz Usluer ise değerlendirme- sinde, alınan yetkiden sonra în- cirlik Üssü'nün kullanılıp kulla- rulmayacağı ya da nasıl kullanı- lacağı sorusunun gündeme gel- diğini vurgulayarak "ABD'nin iiç gundur devam eden saldın- lan 'hedeflerde elde edilebilecek amaçlanan sonuçlar sağlanana kadar" devam edeeektir görü- şünu savundu. Yılmaz Usluer Emekli Amiral TBMM, üslerin kullanılma- sıyla ilgili yetkiyi hukümete, hü- kümet de Genelkurmay'a de\- retmiş bulunuyor. Bu karar karşısında^ bilindi- ği gibi încirlik Üssü'nün kulla- nılıp kullanılmayacağı ya da na- sıl kullanılacağı gundeme geii- yor. Intikal eden bilgilere göre Incirlik'te, iki F-16 fılosu, son- radan ilave edilen bir F-lll A fi- losu, bir de Türk hükümetinin talebi üzerine ABD'den gelen iki filoluk (F-15 ve F-lll bombardı- man uçakları) karışık bir hava gücü bulunmaktadır. Irak'a karşı uygulanan askeri stratejinin ilk safhası, hava sal- dırılanyla askeri, fiziki ve stra- tejik hedeflerin imha ve tesirsiz hale getirilmesine aynlmıştır. Bu nedenle üç gundur devam eden bu saldınlar "hedeflerde elde edilecek amaçlanan sonuçlar sağlanana kadar" devam ede- cektir. Savaşın, askeri ve politik ana hedefi ise Irak'ın güney cep- hesidir. Irak'ın hedeflerinden biri de "müttefik koalisyonu bozmanın yanı sıra" Araplarla tsrail'i karşı karşıya getirmek olarak sapta- nabilir. Bu duşünceler ışığında, üç gündür devam eden harekât ve Irak Silahlı Kuvvetleri'nde meydana gelebilen zayiatlar da göz onünde bulundurulduğun- da, Irak da bu koalisyonu boz- maya yönelik İsrail'e füze saldı- nsında bulundu. Ne var ki kullanılan silahlar- da gerekli surekUlik sağlanama- dığında -ki bu imkân kabiliyete bağlıdır- taktik bir fayda ve bu- nun üstu olan stratejik ve dola- yısıyla politik bir sonuç elde et- mek mümkün değildir. Bu ne- denle Irak'ın, İsrail'e karşı dü- zenlediği füze saldırısı, Sad- dam'ın kendi halkına ve dunya- ya "avaktayım" mesajını verme- yi amaçlamaktadır. Türkiye'nin guneyindeki üsle- rin ABD uçakJarının tam kulla- nımına (lojistk destek ve hare- kât kullanımı) izin vermek, ta- bii ki Türkiye'nin bir saldırıya maruz kama riskini de berabe- rinde getirir. Ancak savaşın bu- günku durumu ve muhtemel ge- lişmesi ışığı altında, Türkiye'nin, Irak tarafından böyle bir tehli- ke ile karşı karşıya olma riski düşük düzeydedir. Ama hiç ol- mayacak denilemez. Şükrü Elekdağ Emekli Büyükelçi Saddam'ın, bir megaloman olduğu ve son dakikalarda eli- ne geçen, "şerefli" olarak değer- lendirilebilecek barış fırsatları- nı da "basiretsizlik göstererek" değerlendiremediği savaşın baş- lamasıyla ortaya çıktı. ABD, beklendiği gibi askeri hedeflere yonelik bir stratejik hava bom- bardımanıyla harekâta başladı. Hedef seçiminde, komuta- kontrol ve komünikasyon mer- kezlerine, radar ve erken ihbar sistemlerine, hava alanlarına ve füze rampalanna öncelik veril- diği gorulüyor. Bu çerçevede, as- keri gücün "bejninin" imha edi- lerek vurucu gucu felce uğrat- mak amacını güden "decapitation" (kota koparma) stratejisinin de uygulandıgı an- laşıhyor. Irak Hava Kuvvetleri'nin kar- şılık verememesinin nedeninin, Irak radar ve erken ikaz sistem- lerinin "elektronik körletme" yoluyla işlemez hale getirilme- sinden ileri geldiği muhakkak. Seyir fuzelerinin de' bunda önemli bir rol oynadığı tahmin olunabilir. Bu bölgedeki hedeflerin "yumuşatıldıgı" kanaatine vanl- dığında, kara harekâtuıın, deniz ve hava indirimleriyle birlikte, geniş çapta başlayacağı veya başlanması beklenmelidir. Ge- len haberler. Irak askeri muka- CUMA NAMAZI SONRASI "SAVAŞA HAYIR" — Süleymaniye Camii'nde cuma namazı kılanlardan bir grup Beyazıt Meydanı'na kadar yüriimek istedi. İsrail ve ABD bayraklannı yakan grup, "Saddam bahane, hedef İslam" diye slogan attı. Cami çıkışı ABD'yi protesto İç Politika Servisi— ABD ve müttefiklerin Irak'a başlattıklan harekât Irak'ın israil ve Suudi Arabistan'ı vurmasıyla devam ederken dün Türkiye'de de lslami çevreler ABD'yi kınayan çeşitli eylem ve gösteriler yaptı. tstanbul'da Süleymaniye Camii'nde küınan cuma namazmdan sonra camiden çıkan yaklaşık 200 kişilik bir grup ABD ve İsrail aleyhine sioganlar atarak yürüyiiş yaptı. "Savaşa Hayır", "ABD ve müttefik kovvetlerin Müslüman halka saldınsına son" diye bağırarak yüruyen grup "Allahöekber" sesleri arasında israil ve ABD bayraklannı yaktı. Beyazıt meydanına doğru yürüyüşe devam etmek isteyen grubu güvenlik kuvvetleri durdurdu. Polisin uyarısına karşın "Saddam bahane, hedef İslam" diye slogan atmaya devam eden grup kendiliğinden dağıldı. Yürüyüş sırasında ve sonrasında gözaltına alınan kimse olmadığı belirtildi. İstanbul'da dün Kasımpaşa ve Sanyer'de de iki ayrı yere bombalı süsü verilmiş ABD ve İsrail aleyhtan slgganlar içeren pankartlar asıldı. Hilton Oteli girişindeki Pan Amerikan Dünya Hava Yollan'nm (Pan/Am) İstanbul bürosuna bomba ihbarı yapıldı. Adını vermeyen bir kişinin Pan Am görevlilerine "Sizi cezalandıracağız" diyerek yaptığı bomba ihban üzerine olay yerine gelen güvenlik kuvvetleri yaptıkları aramada ihbann asılsız olduğunu ortaya çıkarttılar. Cumhuriyet Adana Güney llleri Bürosu'nun haberine göre dün Şanlıurfa'da ABD'nin Irak'a saldınsmı protesto eden yaklaşık bin kişi izinsiz protesto yürüyüşü yaptı. Şanlıurfa'da değişik camilerde cuma namazından çıkan gruplar Balıklıgöl yakınlarında toplandılar. "Kahrolsun tsrail, Kahrolsun ABD" ve "Savaşı durdunın" diye slogan atan grup yol kenanndaki vatandaş ve esnaflarca da alkışlandı. Çoğu çernber sakallı ve takkeli olduğu dikkat çeken yüruyüşçüleri güvenlik kuvvetleri durdurdu. Ancak polisin engellemesine karşın "Allahıiekber" diye bağırarak yürümek isteyen göstericileri polis dağıtırken 4 kişi de gözaltına ahndı. ANAP'ta Vetki' sıkıntısı CAN'AN GEDİK ANKARA — Körfez kri- zinin başlangı- cından bu yana sıkça kullanı- lan "boş kararname" usulüne benzer yöntem, Încir- lik Üssü'nün kullandırılmasına ilişkin tezkere için de geçerli ol- du. Cumhurbaşkanı Turgut Özal başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nda huküme- te Türk Silahlı Kuvvetleri ile ya- bana askeri güçleri kullandırma yetkisi veren tezkere konusunda tartışma açılmadı. Bakanların büyük bir bölümu, Özal'ın ken- dilerini bilgilendirmesinden son- ra "sessiz kalarak" yeni yetkiyi "başlarını öne egerek" onayla- dılar. Cumhurbaşkanı özal'ın, kri- zin başından bu yana olaya ta- raf olma göruşünde en ufak bir sapma yoktu. Akbulut ile birlik- te Türkiye'nin bu savaşa karış- maması için çaba gösteren az sa- yıdaki bakan çaresizdi. Özal'a göre bu yetki "lşin ta başında" alınmaiıydı. Yusuf Özal, Incirlik'in kullan- dırılması yetkisi Meclis'ten çık- tığında 12 ağustosta direnen ba- kanların duyabileceği sesle Cumhurbaşkanı Özal'ı onaylı- yordu: "Ne gerek vardı.. 5.5 ay ada- mın avagına dolaştınız. Şimdi verdiginiz yetkiyi o zaman ver- seydiaiz ya?" Cumhujbaşkanı Özal da gö- ruştüğü ANAP yoneticilerine aynı yakınmalarda bulunuyor- du: Meclis savaş ilanı yetkisini işin başında hükümele vermeliydi. Bölgenin coğrafyası savaş son- rası degişecek, Türkive masada olmalı. Irak'ın kuzeyinde bir Kürt devleti kurulması muhte- mel. Buna seyirci kalamayız. Su- riye ile tran işin içine girmeden Türkive inisiyatifi ele almalıdır. Savaşa girebiliriz. Dunj^ının ar- tık tek lideri ABD. Türkiye, po- litikasını buna göre düzenlemeli. Saf a Bey de Ali Bey de bana çok engel oİdular." 12 ağustosta savaş ilanı içeren tezkereye direnenlerden Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler, "iizgün" ve "kaygılıydı!' O sıkın- tı icerisinde Bakanlar Kurulu1 nun geceki toplantısına gitme- meyi yeğliyordu. Başbakan Akbulut da sıkın- tılıydı. Yüzünde, verdiği "sav'a- şa girmeme" garantisinin nere- ye kadar geçerli olduğu kaygısını yansıtan izler vardı. Hasan Celal Giizel, sorunu uzun uzun duşünmüştü. Bu kez arkadaşlarına danışma gereğini bile duymamıştı. İncirlik Üssu 1 nün kullandırılması, Türkiye'yi savaşa sokmak oluyordu. Kara- rını verdi. Meclise gelecek ve ret oyu verecekti. Vicdanı rahattı. Oylama sırasında normalin üze- rinde bir ses tonuyla bağırdı: "Ret." Recep Ergun'un "çekimser" kalması ise ANAP'lılar için bir sürpriz oluşturmuyordu. Er- gun'a göre Türkiye'nin Körfez- deki sıcak çatışmanın dışında kalması gerekiyordu. Hele şim- di Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ya da ya bancı askeri güçleri kullan- dırma yetkisi istenmesinin hiç gereği yoktu paşaya göre... Hasan Celal Guzel de Recep Ergun da ANAP'tan istifayı şimdilik düşunmüyorlardı. Tıp- kı Türkiye'yi sıcak savaşa sok- maya yönelik girişimlere direnen bakanlar ve ANAP yöneticileri gibi. ANAP yetkiye "ret" ya da "çekimser" kalanlar hak- kında herhangi bir disiplin işle- mi yapmayacaktı, ama Güzel ve Ergun'un bu çıkışlarının sınırlı da olsa bir kopuş sürecini baş- latmasından da kaygı duyuyor- lardı. vemetinin çökme yolunda oldu- ğu izlenimini uyandırıyor. Batı kaynaklarından gelen bu haber- ler doğruysa, hava örtüsü olma- dan ve hava kuvvetlerinin taktik-destek almadan, Kuveyt- teki Irak Kara Kuvvetleri'nin uzunca bir sure direnmesi, özel- likle "bilardo masası gibi" düz olan bu bölge topoğrafyasında mümkün değil. Ancak Kuveyt- teki Irak kuvvetleri derin siper- lerde ve sığınaklarda bombardı- mandan korunabilmişlerse, o zaman belki uzun sürmeyecek bir süre ciddi bir direnç ortaya koyabilirler. Sayın Ozal ve TOrk hüküme- ti, Batı'nın ve ABD'nin Türki- ye hakkında şöyle bir değerlen- dirme yapmasını arzu ediyorlar: "Türkiye, konurnu ve politik egilimi ile Batı için gerçekten de- gerli olduğu kadar Batı'nın de- ger önceliklerini benimsemiş ve bu degerler uyannca sorumlu- luktan kaçınmayan ve uluslara- rası banş ve güvenlik için katkı- da ve fedakârlıkta bulunabüen bir ülkedir." Batı'nın bu yolda- ki değerlendirmesinin Türkiye1 ye önemli yarar sağlayacağı ve Türkiye'nin ekonomik ve ticari alanda Batı desteğinden yarar- lanacağı, hatta AT yolunun da- hi Turkiye'ye açılabileceği umu- dunu besledikleri tahmin oluna- bilir. Bu yaklaşımın, kanaatimce tamamen isabetsiz olduğunu id- dia etmek güçtür. Zira yeni bir jeopolitik prensip, önümüzdeki 30-40 yıl süresince, ABD'nin ve Batı Avrupalı ülkelerin politika- lanna hâkim olacaktır. Bu pren- sip, dünya petrol üretim kapa- sitesinin yuzde 50'sine ve bilinen petrol rezervlerinin yüzde 70*ine sahip olan Körfez bölgesinde bir ülkenin veya ülkeler grubunun petrol üzerinde tekel kurarak, petrolün kesintisiz akımını kont- rol etmesine imkân vermemek- tir. Zira Batılı ülkelerin refahları Körfez petrolunün kesintisiz ak- masına bağlıdır. Bu durum, Türkiye'nin Batı gözünde değe- rinin artmasına neden olmuştur. Bu açıdan, sözünü ettiğim jeo- politik prensibin, Türkiye'nin bazı beklentilerine kapıyı aca- cak bir anahtar olabileceği, Türkiye'nin kozlarım iyi oyna- ması halinde gerçeklere pek ters duşmeyecektir. Prof. Dr. Yüksel İnan Birleşraiş Milletler'in 24 Ekim 1970 tarihli devletler arasında dostane ilişkiler ve işbirliğiyle il- gili bir uluslararası hukuk pren- sipleri bildirisi bulunmaktadır. Irak'ın Kuveyt'i işgali buna ay- kırı bir tutumdu. Birleşmiş Mil- letler'in banş çabalan sonuç ver- meyince BM Anlaşması'nın 42. maddesi uyannca ABD ve müt- tefik kuvvetlerinin son girişimi yasal bir davranış. Turkiye'ye gelince; BM Gü- venlik Konseyi'nin 678 sayılı ka- ran, bağlayıcı değil tavsiye nite- liğindedir. Hükümet, anayasa- mn 92. maddesine göre Meclis'te bulunan savaş ilanı yetkisini bir ön izinle almış bulunuyor. Ben parlamento üyelerinin anayasa gereği yaptıkları yeminin bilin- cinde hukümete söz konusu iz- ni vermiş olmalannı arzu ediyo- rum. Türkiye'nin bu savaşın hemen başlangıcında ülkesinde bulu- nan yabancı üslerdeki silahlı guçlerin kullanılmasına müsaa- de etmesi Ortadoğu cehennemi- ne doğrudan doğruya girmesine neden olacaktır. Savaşın kısa sü- receği varsayılırsa bu katılım Turkiye'ye belki menfaat sağla- yabilir. Ancak tarih ve sosyal bi- lim bilinci içinde karşı kuvvet ne kadar güçlü olursa olsun silahlı çatışmalann üç dört günde so- nuçlanmadığı bir gerçek. Ayn- ca Irak'ın 18 ocaktan itibaren saldırıya cevap vermeye başla- ması, Ortadoğu cehenneminde- ki savaşın tahmin edilenden da- ha uzun olacağını ve olayın so- nuçta bir karar savaşına dönü- şeceği izlenimini ortaya koyuyor. Turkiye Cumhuriyeti hüküme- tinin savaşa aktif katılımı Türk ulusunun geleceği açısmdan son derece önemli. Ortadoğu'da bunalımın çözü- lememesi halinde yeni manzara- lar ortaya çıkacak, bu, devletler arasında yeni sürtüşmelere ne- den olabilecektir. Ortadoğu ha- ritasında özerk veya bağımsız yeni devletler veya devletçikler büyük olasılıkla ortaya çıkacak- tır. Türkiye nihai karan verirken matematiksel hesaplarla değil, tarihin, siyaset biliminin ve eko- nomi bilimlerinin gösterdiği doğrultular çerçevesinde hareket etmelidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuvvet kullanmayla ilgili uygu- lamalarına baktığımızda 1964 ve 1%7 yılında Kıbns'a kuvvet yol- lanması konusunda kararlann TBMM'de çok uzun göruşme- lerden sonra kabul edildiğini gö- rüyoruz. Oysa ki TBMM'nin 17 Ocak 1991 tarihindeki karan çok daha kısa bir göruşme so- nucunda alınmıştır. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Savaşa Girdik mi, Girmedik mi? Hükümet şimdi çok rahat olmalı. Savaş iznı yetkisi TBMM'den alınmış, İncirlik Üssü'nden önceki geceyarısından sonra Amerikan bombardıman uçak- ları havalanmıştır... Artık Türkıye'den ikinci cephe açılmıştır. Yabancı televizyonlar, haber ajansları, dün geceyarısı Türkıye'den Irak'a ikinci bir cephe açıldığını tüm dünyaya duyururlarken şöyle diyorlardı: — Türkiye Körfez savaşına giriyor... Aslında bu ikinci cephenin açılacağını CNN, bir gün ön- ce Cumhurbaşkanı özal ve Başbakan Akbulut'un ağzından tüm dünyaya yaymıştı. Özal, İncirlik Üssü'nden Amerikan bombardıman uçak- lan havalanmadan bir saat önce CNN'nin yönelttiği sorula- ra da şu yanıtları veriyordu: — Sayın Cumhurbaşkanı, kellesi koltuktaki birkaç kişi- den birisiniz. işler kötü giderse sonunuz olur mu? Yani st- kıntıya düşer misiniz? — Endişelenmeyin, endişelenmeyin. Ben Birleşmiş Mil- letler'in yanındayım. Birleşmiş Milletler'in kaybeden taraf olacağını sanmıyorum. Muhalefet bana "kumarbaz" oldu- ğumu söylüyor. Ben kumarbaz değilim. Ben hesap adamı- yım. Her şeyi hesaplarım, mühendisim, matematik ve mantık bilirim. Bu nedenle kaybedeceğimi sanmıyorum. — Öyleyse, bir mühendis olarak, matematiksel olarak Saddam'ın ayakta kalma şansı nedir? — Ben artık onun ayakta kalabileceğini sanmıyorum. Sa- vaş artık yetişir demedikçe, başı dertten kurtulmayacak. Bu- nun sona ermesi gerekir kanısındayım. özal, Magic Box muhabirinin sorularını yanıtlarken de ay- nı tümceleri sıralıyordu. Muhalefetin kendisini çekemediği- ni söylüyor, 'alınyazısı'ndan söz ediyor, hırslı, dirençli ol- duğunu vurgulayıp "beni kıskanıyoriar" diyordu açık secik... O saatlerde Ankara'da yoğun bir trafik vardı. Saat 22.00 sıralarında, Adana İncirlik Üssü'nden Amerikan F-15, F-16 ve F-111 bombardı- man uçaklannın ge- ceyarısından sonra .havalanacağı haber- leri geliyordu. Devlet Bakanı ve Hükümet sözcüsü kinin Genelkur- may'atalimat olarak gönderileceğini açıkladıktan 5-6 sa- at sonra ise çok sa- yıda bombardıman uçağı incirlik Üssü'- nden peş peşe ha- valanıyordu. Saat 02.00'de CNN muhabiri An- kara'dan izlenimleri- ni şöyle aktanyordu: — Türk hükümeti üslerin kullanılması yetkisini Genelkur- may'a verdi. Türki- ye'den ikinci bir cephe açıldı. Türkiye de müttefikler ara- sında. Bu konuda hükümet ve genelkurmay yetkililerini bu- lamıyorum. Ya toplantı halindeler ya da telefonlarının fişle- rini çektiler. Tüm bu gelişmelerden sanınz Genelkurmay'ın haberi yok- tu. Yani İncirlik Üssü'nün ABD'nin kullanımına açıldığını Ge- nelkurmay Başkanlığı bilmiyordu. Askerler, "karar, siyasi otoritenin" diyorlardı. Dün sabaha karşı bu nedenle Anka- ra'da üç ayrı toplantı yapılıyordu. Önce Genelkurmay Baş- kanlığı'nda Kuvvet Komutanları bir toplantı yapıyor, — ya da Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ile Hava Kuvvetle- ri Komutanı Siyami Taştan başbaşa görüşüyor — daha son- ra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, Başba- kanlık Konutun'a geliyordu. Konuttakı toplantının ardından Genelkurmay Başkanı ile Hava Kuvvetleri Komutanı Köşk'e çıkıyordu. Acaba neler oluyordu? SHP lideri Erdal İnönü de dün sabah şu soruyu yönelti- yordu: — İncirlik Üssü, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde mi- dir yoksa başka bir yerde midir? İnönü, Türk ulusu adına soruyordu bu soruyu. İncirlik, dik- tatör Saddam Hüseyin'in hedef noktası oluyordu artık. Irak, Dahran'ı bombalamaya başlamtş, İsrail'e Scud füzeleri at- mıştı. Hukümete üsleri kullanma yetkisi veren ANAP'lılar -H. Ce- lal Güzel dışında-, ret oyu veren SHP ve DYP milletvekille- ri, kimi bakanlar, askerler, Türk kamuoyu ne olup bittiğini bilmiyordu. Herkes birbirine şu soruyu soruyordu: — Incirlik'ten kalkan Amerikan uçakları Irak'ı bombaladı mı? Neler oluyor, Türkiye savaşa girdi mi? CNN, İncirlik'ten kalkan Amerikan uçaklannın Irak'ı bom- baladığını haber verdi. Oysa TRT suskun, ne olup bittiğini açıklamıyordu.. Bu nedenle SHP lideri İnönü şöyle diyor: — Sayın Özal'ın bir konuşmasını CNN'de dinledik. Kırık dökük bir İngilizceydi, ama maksadı anlaşılıyordu söyledi- ğinin. Sordular açıkça, 'bu kuvvetler şimdi ne zaman kulla- nılacak, kim karar verecek?' Buna 'Amerika Birleşik Dev- letleri Kumandanltğı karar verir' dedi. Gördünüz mü, TBMM'den önce hukümete verilen yetki, hükümetten Ge- nelkurmay Başkanımıza geçti, Geneikurmay Başkanlığımız- dan da Sayın Özal tarafından CNN aracılığıyla Amerikan Genelkurmay Başkanlığı'na geçti. Şimdi bulunduğumuz du- rum odur. Evet, neler oluyor? Türkiye savaşa giriyor mu, girmiyor mu? İncirlik Üssü'nden kalkan Amerikan bombardıman uçakları nereye gidip geliyor? Nedense hiçbir açıklama yapılmıyor. Belki bu gece CNN'den öğrenebiliriz... Dün sabaha karşı Ankara'da 3 ayrı toplantı yapılıyordu. Önce Genelkurmay Başkanlığı'nda Kuvvet Komutanları bir toplantı yapıyor, daha sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş Başbakanlık konutuna geliyordu. Sonra iki komutan köşke çıkıyordu. P A B T İ L E R D E N Erbakan: Özal sorumlu olacak • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, milletin büyük çoğunluğuyla Körfez'de savaşa karşı olduğunu belirterek "doğacak neticelerden özal sorumlu olacaktır" dedi. Erbakan, Irak'ın Kuveyt'ten, tsrail'in de işgal ettiği topraklardan çekilmesi için ^aba harcanmasım istedi. RP Genel Başkanı Erbakan, Körfez savaşıyla ilgili olarak dün yaptığı yazılı açıklamada, savaşın ülkemiz açısmdan en önemli yanının özal'ın tutum ve davranışlan olduğunu, özal'ın aylardır anayasa ve yasaları çiğneyerek Türkiye'yi mutlaka savaşın içine sokacak davranışlarda bulunduğu görüşünü savundu. Körfez'de savaşı ABD'nin başlattığına işaret eden Erbakan, savaşın başlamasından büyük üzüntü duyduklannı belirterek, ateşin hemen kesilmesini istedi. BM'nin, Kıbns Banş Harekâtı'mn başlangıcında ateşkes karan aldığına dikkat çeken RP lideri, "Şimdi aynı Güvenlik Konseyi toplanıp niçin karar ataııyor" diye sordu. Yeşillertlen protesto • İZMİR (ANKA) — tzmir'de Yeşiller Partisi üyeleri, Körfez savaşını protesto etmek için yüzlerini boyayacaklar. Yeşiller Partisi (YP) Izmir ll Başkanı Ayşe Tosuner, düzenlediği basın toplantısında, "Bir şeyler yapmalıyız bu savaşı durdurmalıyız üstelik ülkemizin böyle bir savaşa girmesine kesinlikle izin vermemeliyiz" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle