Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER 19 OCAK 1991
Un:TRT,
CNN gibi
• ANKARA (UBA) —
SHP'nin TRPden sorumlu
gölge Bakanı Tayfun Ün
TRT ve Magic Box'ın
savaşla ilgili yayınlarına
tepki göstererek, "TRT
ulusal yayınalık görevini
yerine getirmiyor. CNN'ye
mahkûm olarak, olayı ABD
gözuyle izliyor" dedi.
Tayfun Ün'ün Magic Box'ın
da savaşa karşı oldukları
için muhalefet liderlerini
karalayan yayınlar yaptığını
belirtti ve "Magic Box
TRT'den daha sorumsuzca
davranarak ANAP'm
medyası olduğunu
kanıtladığını" söyledi. Ün,
tam bir özgürlük içinde
haber toplama, yayınlama
ve yorumlama hakkına
sahip olması gereken
TRTnin ulusal yayıncılık
görevini yerine
getiremediğini öne sürdü.
Mület hesap
sorar
• tç Politika Servisi —
Mehmet Ali Aybar,
anayasının TBMM'ye
tanıdığı "savaş karan"
yetkisinin hukümete
devredilemeyeceğini söyledi.
Aybar, yaptığı yazılı
açıklamada, hukuktaki hak
ve yetkilerin, ancak bu
hakkın tanındığı kişiler ve
kurumlar tarafından
kullanılabileceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Özal'ın, dış
politikada hiçbir yetkiye
sahip olmadığını belirten
Aybar, Türkiye'nin banşçı
dış politika geleneğinin
çiğnenmesinin hesabını
milletin soracağını ifade
etti.
Krizle
mücadele
• ANKARA (ANKA) —
Ankara Üniversitesi,
psikolojik sorun ve
bunalımlarla karşılaşan
kişılere yardımcı olmak için
"krizle mücadele merkezi"
açtı. Ankara
Üniversitesi'nden yapılan
açıklamada, psikolojik kriz
dönemlerinde bireylere özel
olarak yetişmiş elemanlarca
yardımcı olmak, konu ile
ilgili meslek elemanlanna
eğitim ve uygulama alanı
sağlamak amacıyla
"psikiyatr.k kriz uygulama
ve araştırma merkezi"
açıldığı bildirildi.
Irak'ı 'pes'
ettinne
• ANKARA (UBA) —
Doğru Yol Partisi TBMM
Grup Başkanvekili Vefa
Tanır, Körfez savaşının
Irak'ı pes ettinne savaşı
olduğunu söyledi. Tanır,
savaşın şu andaki
görüntüsune bakıldığında
Irak'ın başanlı olmadığı
izleniminin ortaya çıktığını
kaydederek "Irak'ın zaten
başarıh olabilmesini
mümkün görmüyorum.
Çünkü, karşısında sadece
ABD değil, dünya var.
Muazzam bir guce sahip
askeri kuvvet var" dedi.
Türkiye'nin de bu savaşa
hükümetin izlediği yanlış
politikalar ve aldığı
kararlarla girdiğini one
süren Tanır, Türkiye'nin
belki fîilen savaşa
girmeyebileceğini ancak
üzerine saldın çekeceğini
söyledi.
TBMM'den
açıklama
• ANKARA (AA) —
TBMM sığınaklarında,
"demirbaş malzeme" olarak
300 adet gaz maskesi
bulunduğu, bunların
milletvekillerine
dağıtılmayacağı ve bu
konuda milletvekillerinin de
bir talebi bulunmadığı
bildirildi. TBMM Genel
Sekreterliği'nden dün
yapılan açıklamada, daha
önce ambar olarak
kullanılan sığınakların, 4
Arahk 1990 tarihinde
boşaltılarak yeniden
düzenlendiği bildirildi.
Sığınağın, milletvekilleri ve
Meclis personelini
barındıracak kapasitede
olduğu, ancak bir tehlike
sırasında dışarı çıkarak
görev yapmaları gerekenler
için Sivil Savunma Genel
Müdürlüğü'nden 300 adet
gaz maskesi alındığı
kaydedildi.
Profesör İnan, Büyükelçi Elekdağ veAmiral Usluer încirlik Üssü'nün kullanımını değerlendirdiler:
Cenenneme giriyoruzProf. Dr. Yüksel İnan
"Türk hükümetinin savaşa aktif
katılımı Türk ulusunun geleceği
açısmdan son derece önemli".
Şükrü Elekdağ "Irak'ın, hava
örtüsü olmadan ve hava
kuvvetlerinin desteğini almadan
direnmesi mümkün değil."
V ılmaz Usluer " ABD
•uçaklannın tam kullanımına
izinvermek, birsaldın
riskini de beraberinde getirir!'
tç Politika Servisi — Gazi
Üniversitesi Uluslararası Jlişki-
ler Bölümu Başkanı Prof. Dr.
Yüksel tnan, Körfez savaşı ve
Türkiye'nin durumuyla ilgili
yaptığı değerlendirmede, "Türk-
iye'nin bu savaşın hemen başlan-
gıcında, ülkesinde bulunan ya-
bancı üslerdeki silahlı guçlerin
kullanılmasına musaade etmesi
Ortadoğu cehennemine dogru-
dan dogruya girmesine neden
olacaktır" dedi. Emekli Büyü-
kelçi Şiikrii Elekdağ da gelen
haberlerin Irak askeri mukave-
metinin çökme younda olduğu
izlenimi verdiğine dikkat çeke-
rek Kuveyt'teki Irak hedeflerinin
havadan vurulmasıntn sureceği-
ni belirtti. Emekli Amiral Yıl-
maz Usluer ise değerlendirme-
sinde, alınan yetkiden sonra în-
cirlik Üssü'nün kullanılıp kulla-
rulmayacağı ya da nasıl kullanı-
lacağı sorusunun gündeme gel-
diğini vurgulayarak "ABD'nin
iiç gundur devam eden saldın-
lan 'hedeflerde elde edilebilecek
amaçlanan sonuçlar sağlanana
kadar" devam edeeektir görü-
şünu savundu.
Yılmaz Usluer
Emekli Amiral
TBMM, üslerin kullanılma-
sıyla ilgili yetkiyi hukümete, hü-
kümet de Genelkurmay'a de\-
retmiş bulunuyor.
Bu karar karşısında^ bilindi-
ği gibi încirlik Üssü'nün kulla-
nılıp kullanılmayacağı ya da na-
sıl kullanılacağı gundeme geii-
yor. Intikal eden bilgilere göre
Incirlik'te, iki F-16 fılosu, son-
radan ilave edilen bir F-lll A fi-
losu, bir de Türk hükümetinin
talebi üzerine ABD'den gelen iki
filoluk (F-15 ve F-lll bombardı-
man uçakları) karışık bir hava
gücü bulunmaktadır.
Irak'a karşı uygulanan askeri
stratejinin ilk safhası, hava sal-
dırılanyla askeri, fiziki ve stra-
tejik hedeflerin imha ve tesirsiz
hale getirilmesine aynlmıştır. Bu
nedenle üç gundur devam eden
bu saldınlar "hedeflerde elde
edilecek amaçlanan sonuçlar
sağlanana kadar" devam ede-
cektir. Savaşın, askeri ve politik
ana hedefi ise Irak'ın güney cep-
hesidir.
Irak'ın hedeflerinden biri de
"müttefik koalisyonu bozmanın
yanı sıra" Araplarla tsrail'i karşı
karşıya getirmek olarak sapta-
nabilir. Bu duşünceler ışığında,
üç gündür devam eden harekât
ve Irak Silahlı Kuvvetleri'nde
meydana gelebilen zayiatlar da
göz onünde bulundurulduğun-
da, Irak da bu koalisyonu boz-
maya yönelik İsrail'e füze saldı-
nsında bulundu.
Ne var ki kullanılan silahlar-
da gerekli surekUlik sağlanama-
dığında -ki bu imkân kabiliyete
bağlıdır- taktik bir fayda ve bu-
nun üstu olan stratejik ve dola-
yısıyla politik bir sonuç elde et-
mek mümkün değildir. Bu ne-
denle Irak'ın, İsrail'e karşı dü-
zenlediği füze saldırısı, Sad-
dam'ın kendi halkına ve dunya-
ya "avaktayım" mesajını verme-
yi amaçlamaktadır.
Türkiye'nin guneyindeki üsle-
rin ABD uçakJarının tam kulla-
nımına (lojistk destek ve hare-
kât kullanımı) izin vermek, ta-
bii ki Türkiye'nin bir saldırıya
maruz kama riskini de berabe-
rinde getirir. Ancak savaşın bu-
günku durumu ve muhtemel ge-
lişmesi ışığı altında, Türkiye'nin,
Irak tarafından böyle bir tehli-
ke ile karşı karşıya olma riski
düşük düzeydedir. Ama hiç ol-
mayacak denilemez.
Şükrü Elekdağ
Emekli Büyükelçi
Saddam'ın, bir megaloman
olduğu ve son dakikalarda eli-
ne geçen, "şerefli" olarak değer-
lendirilebilecek barış fırsatları-
nı da "basiretsizlik göstererek"
değerlendiremediği savaşın baş-
lamasıyla ortaya çıktı. ABD,
beklendiği gibi askeri hedeflere
yonelik bir stratejik hava bom-
bardımanıyla harekâta başladı.
Hedef seçiminde, komuta-
kontrol ve komünikasyon mer-
kezlerine, radar ve erken ihbar
sistemlerine, hava alanlarına ve
füze rampalanna öncelik veril-
diği gorulüyor. Bu çerçevede, as-
keri gücün "bejninin" imha edi-
lerek vurucu gucu felce uğrat-
mak amacını güden
"decapitation" (kota koparma)
stratejisinin de uygulandıgı an-
laşıhyor.
Irak Hava Kuvvetleri'nin kar-
şılık verememesinin nedeninin,
Irak radar ve erken ikaz sistem-
lerinin "elektronik körletme"
yoluyla işlemez hale getirilme-
sinden ileri geldiği muhakkak.
Seyir fuzelerinin de' bunda
önemli bir rol oynadığı tahmin
olunabilir.
Bu bölgedeki hedeflerin
"yumuşatıldıgı" kanaatine vanl-
dığında, kara harekâtuıın, deniz
ve hava indirimleriyle birlikte,
geniş çapta başlayacağı veya
başlanması beklenmelidir. Ge-
len haberler. Irak askeri muka-
CUMA NAMAZI SONRASI "SAVAŞA HAYIR" — Süleymaniye Camii'nde cuma namazı kılanlardan bir grup Beyazıt
Meydanı'na kadar yüriimek istedi. İsrail ve ABD bayraklannı yakan grup, "Saddam bahane, hedef İslam" diye slogan attı.
Cami çıkışı ABD'yi protesto
İç Politika Servisi— ABD ve müttefiklerin Irak'a başlattıklan
harekât Irak'ın israil ve Suudi Arabistan'ı vurmasıyla devam
ederken dün Türkiye'de de lslami çevreler ABD'yi kınayan
çeşitli eylem ve gösteriler yaptı.
tstanbul'da Süleymaniye Camii'nde küınan cuma namazmdan
sonra camiden çıkan yaklaşık 200 kişilik bir grup ABD ve
İsrail aleyhine sioganlar atarak yürüyiiş yaptı. "Savaşa
Hayır", "ABD ve müttefik kovvetlerin Müslüman halka
saldınsına son" diye bağırarak yüruyen grup "Allahöekber"
sesleri arasında israil ve ABD bayraklannı yaktı. Beyazıt
meydanına doğru yürüyüşe devam etmek isteyen grubu
güvenlik kuvvetleri durdurdu. Polisin uyarısına karşın
"Saddam bahane, hedef İslam" diye slogan atmaya devam
eden grup kendiliğinden dağıldı. Yürüyüş sırasında ve
sonrasında gözaltına alınan kimse olmadığı belirtildi.
İstanbul'da dün Kasımpaşa ve Sanyer'de de iki ayrı yere
bombalı süsü verilmiş ABD ve İsrail aleyhtan slgganlar
içeren pankartlar asıldı. Hilton Oteli girişindeki Pan
Amerikan Dünya Hava Yollan'nm (Pan/Am) İstanbul
bürosuna bomba ihbarı yapıldı. Adını vermeyen bir kişinin
Pan Am görevlilerine "Sizi cezalandıracağız" diyerek yaptığı
bomba ihban üzerine olay yerine gelen güvenlik kuvvetleri
yaptıkları aramada ihbann asılsız olduğunu ortaya çıkarttılar.
Cumhuriyet Adana Güney llleri Bürosu'nun haberine göre
dün Şanlıurfa'da ABD'nin Irak'a saldınsmı protesto eden
yaklaşık bin kişi izinsiz protesto yürüyüşü yaptı. Şanlıurfa'da
değişik camilerde cuma namazından çıkan gruplar Balıklıgöl
yakınlarında toplandılar. "Kahrolsun tsrail, Kahrolsun ABD"
ve "Savaşı durdunın" diye slogan atan grup yol kenanndaki
vatandaş ve esnaflarca da alkışlandı. Çoğu çernber sakallı ve
takkeli olduğu dikkat çeken yüruyüşçüleri güvenlik kuvvetleri
durdurdu. Ancak polisin engellemesine karşın "Allahıiekber"
diye bağırarak yürümek isteyen göstericileri polis dağıtırken 4
kişi de gözaltına ahndı.
ANAP'ta Vetki' sıkıntısı
CAN'AN GEDİK
ANKARA
— Körfez kri-
zinin başlangı-
cından bu yana
sıkça kullanı-
lan "boş
kararname"
usulüne benzer yöntem, Încir-
lik Üssü'nün kullandırılmasına
ilişkin tezkere için de geçerli ol-
du. Cumhurbaşkanı Turgut
Özal başkanlığında toplanan
Bakanlar Kurulu'nda huküme-
te Türk Silahlı Kuvvetleri ile ya-
bana askeri güçleri kullandırma
yetkisi veren tezkere konusunda
tartışma açılmadı. Bakanların
büyük bir bölümu, Özal'ın ken-
dilerini bilgilendirmesinden son-
ra "sessiz kalarak" yeni yetkiyi
"başlarını öne egerek" onayla-
dılar.
Cumhurbaşkanı özal'ın, kri-
zin başından bu yana olaya ta-
raf olma göruşünde en ufak bir
sapma yoktu. Akbulut ile birlik-
te Türkiye'nin bu savaşa karış-
maması için çaba gösteren az sa-
yıdaki bakan çaresizdi. Özal'a
göre bu yetki "lşin ta başında"
alınmaiıydı.
Yusuf Özal, Incirlik'in kullan-
dırılması yetkisi Meclis'ten çık-
tığında 12 ağustosta direnen ba-
kanların duyabileceği sesle
Cumhurbaşkanı Özal'ı onaylı-
yordu:
"Ne gerek vardı.. 5.5 ay ada-
mın avagına dolaştınız. Şimdi
verdiginiz yetkiyi o zaman ver-
seydiaiz ya?"
Cumhujbaşkanı Özal da gö-
ruştüğü ANAP yoneticilerine
aynı yakınmalarda bulunuyor-
du:
Meclis savaş ilanı yetkisini işin
başında hükümele vermeliydi.
Bölgenin coğrafyası savaş son-
rası degişecek, Türkive masada
olmalı. Irak'ın kuzeyinde bir
Kürt devleti kurulması muhte-
mel. Buna seyirci kalamayız. Su-
riye ile tran işin içine girmeden
Türkive inisiyatifi ele almalıdır.
Savaşa girebiliriz. Dunj^ının ar-
tık tek lideri ABD. Türkiye, po-
litikasını buna göre düzenlemeli.
Saf a Bey de Ali Bey de bana çok
engel oİdular."
12 ağustosta savaş ilanı içeren
tezkereye direnenlerden Devlet
Bakanı Vehbi Dinçerler,
"iizgün" ve "kaygılıydı!' O sıkın-
tı icerisinde Bakanlar Kurulu1
nun geceki toplantısına gitme-
meyi yeğliyordu.
Başbakan Akbulut da sıkın-
tılıydı. Yüzünde, verdiği "sav'a-
şa girmeme" garantisinin nere-
ye kadar geçerli olduğu kaygısını
yansıtan izler vardı.
Hasan Celal Giizel, sorunu
uzun uzun duşünmüştü. Bu kez
arkadaşlarına danışma gereğini
bile duymamıştı. İncirlik Üssu
1
nün kullandırılması, Türkiye'yi
savaşa sokmak oluyordu. Kara-
rını verdi. Meclise gelecek ve ret
oyu verecekti. Vicdanı rahattı.
Oylama sırasında normalin üze-
rinde bir ses tonuyla bağırdı:
"Ret."
Recep Ergun'un "çekimser"
kalması ise ANAP'lılar için bir
sürpriz oluşturmuyordu. Er-
gun'a göre Türkiye'nin Körfez-
deki sıcak çatışmanın dışında
kalması gerekiyordu. Hele şim-
di Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ya
da ya bancı askeri güçleri kullan-
dırma yetkisi istenmesinin hiç
gereği yoktu paşaya göre...
Hasan Celal Guzel de Recep
Ergun da ANAP'tan istifayı
şimdilik düşunmüyorlardı. Tıp-
kı Türkiye'yi sıcak savaşa sok-
maya yönelik girişimlere direnen
bakanlar ve ANAP yöneticileri
gibi. ANAP yetkiye "ret"
ya da "çekimser" kalanlar hak-
kında herhangi bir disiplin işle-
mi yapmayacaktı, ama Güzel ve
Ergun'un bu çıkışlarının sınırlı
da olsa bir kopuş sürecini baş-
latmasından da kaygı duyuyor-
lardı.
vemetinin çökme yolunda oldu-
ğu izlenimini uyandırıyor. Batı
kaynaklarından gelen bu haber-
ler doğruysa, hava örtüsü olma-
dan ve hava kuvvetlerinin
taktik-destek almadan, Kuveyt-
teki Irak Kara Kuvvetleri'nin
uzunca bir sure direnmesi, özel-
likle "bilardo masası gibi" düz
olan bu bölge topoğrafyasında
mümkün değil. Ancak Kuveyt-
teki Irak kuvvetleri derin siper-
lerde ve sığınaklarda bombardı-
mandan korunabilmişlerse, o
zaman belki uzun sürmeyecek
bir süre ciddi bir direnç ortaya
koyabilirler.
Sayın Ozal ve TOrk hüküme-
ti, Batı'nın ve ABD'nin Türki-
ye hakkında şöyle bir değerlen-
dirme yapmasını arzu ediyorlar:
"Türkiye, konurnu ve politik
egilimi ile Batı için gerçekten de-
gerli olduğu kadar Batı'nın de-
ger önceliklerini benimsemiş ve
bu degerler uyannca sorumlu-
luktan kaçınmayan ve uluslara-
rası banş ve güvenlik için katkı-
da ve fedakârlıkta bulunabüen
bir ülkedir." Batı'nın bu yolda-
ki değerlendirmesinin Türkiye1
ye önemli yarar sağlayacağı ve
Türkiye'nin ekonomik ve ticari
alanda Batı desteğinden yarar-
lanacağı, hatta AT yolunun da-
hi Turkiye'ye açılabileceği umu-
dunu besledikleri tahmin oluna-
bilir.
Bu yaklaşımın, kanaatimce
tamamen isabetsiz olduğunu id-
dia etmek güçtür. Zira yeni bir
jeopolitik prensip, önümüzdeki
30-40 yıl süresince, ABD'nin ve
Batı Avrupalı ülkelerin politika-
lanna hâkim olacaktır. Bu pren-
sip, dünya petrol üretim kapa-
sitesinin yuzde 50'sine ve bilinen
petrol rezervlerinin yüzde 70*ine
sahip olan Körfez bölgesinde bir
ülkenin veya ülkeler grubunun
petrol üzerinde tekel kurarak,
petrolün kesintisiz akımını kont-
rol etmesine imkân vermemek-
tir.
Zira Batılı ülkelerin refahları
Körfez petrolunün kesintisiz ak-
masına bağlıdır. Bu durum,
Türkiye'nin Batı gözünde değe-
rinin artmasına neden olmuştur.
Bu açıdan, sözünü ettiğim jeo-
politik prensibin, Türkiye'nin
bazı beklentilerine kapıyı aca-
cak bir anahtar olabileceği,
Türkiye'nin kozlarım iyi oyna-
ması halinde gerçeklere pek ters
duşmeyecektir.
Prof. Dr. Yüksel İnan
Birleşraiş Milletler'in 24 Ekim
1970 tarihli devletler arasında
dostane ilişkiler ve işbirliğiyle il-
gili bir uluslararası hukuk pren-
sipleri bildirisi bulunmaktadır.
Irak'ın Kuveyt'i işgali buna ay-
kırı bir tutumdu. Birleşmiş Mil-
letler'in banş çabalan sonuç ver-
meyince BM Anlaşması'nın 42.
maddesi uyannca ABD ve müt-
tefik kuvvetlerinin son girişimi
yasal bir davranış.
Turkiye'ye gelince; BM Gü-
venlik Konseyi'nin 678 sayılı ka-
ran, bağlayıcı değil tavsiye nite-
liğindedir. Hükümet, anayasa-
mn 92. maddesine göre Meclis'te
bulunan savaş ilanı yetkisini bir
ön izinle almış bulunuyor. Ben
parlamento üyelerinin anayasa
gereği yaptıkları yeminin bilin-
cinde hukümete söz konusu iz-
ni vermiş olmalannı arzu ediyo-
rum.
Türkiye'nin bu savaşın hemen
başlangıcında ülkesinde bulu-
nan yabancı üslerdeki silahlı
guçlerin kullanılmasına müsaa-
de etmesi Ortadoğu cehennemi-
ne doğrudan doğruya girmesine
neden olacaktır. Savaşın kısa sü-
receği varsayılırsa bu katılım
Turkiye'ye belki menfaat sağla-
yabilir. Ancak tarih ve sosyal bi-
lim bilinci içinde karşı kuvvet ne
kadar güçlü olursa olsun silahlı
çatışmalann üç dört günde so-
nuçlanmadığı bir gerçek. Ayn-
ca Irak'ın 18 ocaktan itibaren
saldırıya cevap vermeye başla-
ması, Ortadoğu cehenneminde-
ki savaşın tahmin edilenden da-
ha uzun olacağını ve olayın so-
nuçta bir karar savaşına dönü-
şeceği izlenimini ortaya koyuyor.
Turkiye Cumhuriyeti hüküme-
tinin savaşa aktif katılımı Türk
ulusunun geleceği açısmdan son
derece önemli.
Ortadoğu'da bunalımın çözü-
lememesi halinde yeni manzara-
lar ortaya çıkacak, bu, devletler
arasında yeni sürtüşmelere ne-
den olabilecektir. Ortadoğu ha-
ritasında özerk veya bağımsız
yeni devletler veya devletçikler
büyük olasılıkla ortaya çıkacak-
tır. Türkiye nihai karan verirken
matematiksel hesaplarla değil,
tarihin, siyaset biliminin ve eko-
nomi bilimlerinin gösterdiği
doğrultular çerçevesinde hareket
etmelidir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin
kuvvet kullanmayla ilgili uygu-
lamalarına baktığımızda 1964 ve
1%7 yılında Kıbns'a kuvvet yol-
lanması konusunda kararlann
TBMM'de çok uzun göruşme-
lerden sonra kabul edildiğini gö-
rüyoruz. Oysa ki TBMM'nin 17
Ocak 1991 tarihindeki karan
çok daha kısa bir göruşme so-
nucunda alınmıştır.
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Savaşa Girdik mi,
Girmedik mi?
Hükümet şimdi çok rahat olmalı.
Savaş iznı yetkisi TBMM'den alınmış, İncirlik Üssü'nden
önceki geceyarısından sonra Amerikan bombardıman uçak-
ları havalanmıştır...
Artık Türkıye'den ikinci cephe açılmıştır.
Yabancı televizyonlar, haber ajansları, dün geceyarısı
Türkıye'den Irak'a ikinci bir cephe açıldığını tüm dünyaya
duyururlarken şöyle diyorlardı:
— Türkiye Körfez savaşına giriyor...
Aslında bu ikinci cephenin açılacağını CNN, bir gün ön-
ce Cumhurbaşkanı özal ve Başbakan Akbulut'un ağzından
tüm dünyaya yaymıştı.
Özal, İncirlik Üssü'nden Amerikan bombardıman uçak-
lan havalanmadan bir saat önce CNN'nin yönelttiği sorula-
ra da şu yanıtları veriyordu:
— Sayın Cumhurbaşkanı, kellesi koltuktaki birkaç kişi-
den birisiniz. işler kötü giderse sonunuz olur mu? Yani st-
kıntıya düşer misiniz?
— Endişelenmeyin, endişelenmeyin. Ben Birleşmiş Mil-
letler'in yanındayım. Birleşmiş Milletler'in kaybeden taraf
olacağını sanmıyorum. Muhalefet bana "kumarbaz" oldu-
ğumu söylüyor. Ben kumarbaz değilim. Ben hesap adamı-
yım. Her şeyi hesaplarım, mühendisim, matematik ve mantık
bilirim. Bu nedenle kaybedeceğimi sanmıyorum.
— Öyleyse, bir mühendis olarak, matematiksel olarak
Saddam'ın ayakta kalma şansı nedir?
— Ben artık onun ayakta kalabileceğini sanmıyorum. Sa-
vaş artık yetişir demedikçe, başı dertten kurtulmayacak. Bu-
nun sona ermesi gerekir kanısındayım.
özal, Magic Box muhabirinin sorularını yanıtlarken de ay-
nı tümceleri sıralıyordu. Muhalefetin kendisini çekemediği-
ni söylüyor, 'alınyazısı'ndan söz ediyor, hırslı, dirençli ol-
duğunu vurgulayıp "beni kıskanıyoriar" diyordu açık secik...
O saatlerde Ankara'da yoğun bir trafik vardı. Saat 22.00
sıralarında, Adana İncirlik Üssü'nden Amerikan F-15, F-16
ve F-111 bombardı-
man uçaklannın ge-
ceyarısından sonra
.havalanacağı haber-
leri geliyordu.
Devlet Bakanı ve
Hükümet sözcüsü
kinin Genelkur-
may'atalimat olarak
gönderileceğini
açıkladıktan 5-6 sa-
at sonra ise çok sa-
yıda bombardıman
uçağı incirlik Üssü'-
nden peş peşe ha-
valanıyordu.
Saat 02.00'de
CNN muhabiri An-
kara'dan izlenimleri-
ni şöyle aktanyordu:
— Türk hükümeti
üslerin kullanılması
yetkisini Genelkur-
may'a verdi. Türki-
ye'den ikinci bir cephe açıldı. Türkiye de müttefikler ara-
sında. Bu konuda hükümet ve genelkurmay yetkililerini bu-
lamıyorum. Ya toplantı halindeler ya da telefonlarının fişle-
rini çektiler.
Tüm bu gelişmelerden sanınz Genelkurmay'ın haberi yok-
tu. Yani İncirlik Üssü'nün ABD'nin kullanımına açıldığını Ge-
nelkurmay Başkanlığı bilmiyordu. Askerler, "karar, siyasi
otoritenin" diyorlardı. Dün sabaha karşı bu nedenle Anka-
ra'da üç ayrı toplantı yapılıyordu. Önce Genelkurmay Baş-
kanlığı'nda Kuvvet Komutanları bir toplantı yapıyor, — ya
da Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ile Hava Kuvvetle-
ri Komutanı Siyami Taştan başbaşa görüşüyor — daha son-
ra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, Başba-
kanlık Konutun'a geliyordu. Konuttakı toplantının ardından
Genelkurmay Başkanı ile Hava Kuvvetleri Komutanı Köşk'e
çıkıyordu.
Acaba neler oluyordu?
SHP lideri Erdal İnönü de dün sabah şu soruyu yönelti-
yordu:
— İncirlik Üssü, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde mi-
dir yoksa başka bir yerde midir?
İnönü, Türk ulusu adına soruyordu bu soruyu. İncirlik, dik-
tatör Saddam Hüseyin'in hedef noktası oluyordu artık. Irak,
Dahran'ı bombalamaya başlamtş, İsrail'e Scud füzeleri at-
mıştı.
Hukümete üsleri kullanma yetkisi veren ANAP'lılar -H. Ce-
lal Güzel dışında-, ret oyu veren SHP ve DYP milletvekille-
ri, kimi bakanlar, askerler, Türk kamuoyu ne olup bittiğini
bilmiyordu. Herkes birbirine şu soruyu soruyordu:
— Incirlik'ten kalkan Amerikan uçakları Irak'ı bombaladı
mı? Neler oluyor, Türkiye savaşa girdi mi?
CNN, İncirlik'ten kalkan Amerikan uçaklannın Irak'ı bom-
baladığını haber verdi. Oysa TRT suskun, ne olup bittiğini
açıklamıyordu..
Bu nedenle SHP lideri İnönü şöyle diyor:
— Sayın Özal'ın bir konuşmasını CNN'de dinledik. Kırık
dökük bir İngilizceydi, ama maksadı anlaşılıyordu söyledi-
ğinin. Sordular açıkça, 'bu kuvvetler şimdi ne zaman kulla-
nılacak, kim karar verecek?' Buna 'Amerika Birleşik Dev-
letleri Kumandanltğı karar verir' dedi. Gördünüz mü,
TBMM'den önce hukümete verilen yetki, hükümetten Ge-
nelkurmay Başkanımıza geçti, Geneikurmay Başkanlığımız-
dan da Sayın Özal tarafından CNN aracılığıyla Amerikan
Genelkurmay Başkanlığı'na geçti. Şimdi bulunduğumuz du-
rum odur.
Evet, neler oluyor? Türkiye savaşa giriyor mu, girmiyor
mu? İncirlik Üssü'nden kalkan Amerikan bombardıman
uçakları nereye gidip geliyor?
Nedense hiçbir açıklama yapılmıyor. Belki bu gece
CNN'den öğrenebiliriz...
Dün sabaha karşı
Ankara'da 3 ayrı
toplantı yapılıyordu.
Önce Genelkurmay
Başkanlığı'nda Kuvvet
Komutanları bir
toplantı yapıyor, daha
sonra Genelkurmay
Başkanı Orgeneral
Doğan Güreş
Başbakanlık konutuna
geliyordu. Sonra iki
komutan köşke
çıkıyordu.
P A B T İ L E R D E N
Erbakan: Özal sorumlu olacak
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — RP
Genel Başkanı Necmettin Erbakan, milletin
büyük çoğunluğuyla Körfez'de savaşa karşı
olduğunu belirterek "doğacak neticelerden
özal sorumlu olacaktır" dedi. Erbakan,
Irak'ın Kuveyt'ten, tsrail'in de işgal ettiği
topraklardan çekilmesi için ^aba
harcanmasım istedi. RP Genel Başkanı Erbakan, Körfez
savaşıyla ilgili olarak dün yaptığı yazılı açıklamada,
savaşın ülkemiz açısmdan en önemli yanının özal'ın tutum
ve davranışlan olduğunu, özal'ın aylardır anayasa ve
yasaları çiğneyerek Türkiye'yi mutlaka savaşın içine
sokacak davranışlarda bulunduğu görüşünü savundu.
Körfez'de savaşı ABD'nin başlattığına işaret eden
Erbakan, savaşın başlamasından büyük üzüntü
duyduklannı belirterek, ateşin hemen kesilmesini istedi.
BM'nin, Kıbns Banş Harekâtı'mn başlangıcında ateşkes
karan aldığına dikkat çeken RP lideri, "Şimdi aynı
Güvenlik Konseyi toplanıp niçin karar ataııyor" diye
sordu.
Yeşillertlen protesto
• İZMİR (ANKA) — tzmir'de Yeşiller Partisi üyeleri,
Körfez savaşını protesto etmek için yüzlerini boyayacaklar.
Yeşiller Partisi (YP) Izmir ll Başkanı Ayşe Tosuner,
düzenlediği basın toplantısında, "Bir şeyler yapmalıyız bu
savaşı durdurmalıyız üstelik ülkemizin böyle bir savaşa
girmesine kesinlikle izin vermemeliyiz" dedi.