Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 17 EYLÜL 1990
ME ND ES'
Adnan Menderes, CHP'deki bölünmeye kadar 15 yıl, siyaset sahnesinde sıranın kendisine gelmesini beklemişti
Uzunbekleyişin kısa öyküsü1 A * lu yıllarda
D\J Aydın'da
Serbest Fırka'nın il
başkanı olan
Adnan Menderes,
Gazi Mustafa
Kemal ve CHP'li
merkez erkânınca
'keşfedilmiş'ti.
Artık politika yolu
açılmıştı. 1932'de
adı radyodan
milletvekili adayı
olarak okunur. Ve
Aydın'ı temsilen
milletvekili seçilir.
Çok zaman sonra
Menderes hayatının
o dönemini
anlatırken 'Beni
Aıtatürk keşfetti'
diyecektir.
Adnan Menderes'in politika ha-
yatı dört evrede ıncelenebilir:
* 1930'lu yılların başından,
1945'te CHP'dcki bölünmeye ka-
dar geçen 15 yıl. Bir tür 'hazırtık'
dönemidir.
* 1946'da Demokrat Parti'nin ku-
nılması ve 1950 seçımine kadarki
inuhalefet partisi lideriigi' 5 yıl.
* 1950-60 arasında Hktidar parti-
si Uderligi'. 10 yıl.
* Ve nihayet 'Yassrtda'..
CHP'ye giriş
Bilindiği üzere Menderes'in po-
litika hayatı I93O*da Serbest Cum-
huriyet Fırkası Aydın İl Başkanı
olarak başlar. O gunlerı ve daha
sonra Cumhuriyet Halk Fırkası-
na transferini 1957 yüında başba-
kan iken kaleme aldığı bir yazıda
şöyle anlatmıştır:
"Atatürk zamanında ben, Ay-
dın'da Serbest Fırka'nın reisiydim.
Fethı Bey bizzat Aydın'a gelerek,
Serbest Firka ile meşgul oldu. Ay-
dın'daki belediye seçimlerini ka-
zandım. Gayet düriıst bir mrica-
deleye giriştim."
"Halk Partisi ileri gelenleriyle
taruşıyordum. Ama Halk Partisi-
ne, onlann rica ve ısrarlanna rag-
men girmemiştim..."
"Fetbi Bey'in partisi, malnm
sartlar alünda feshedildi. Memle-
kete dair bir teessur hâkim oldu.
Halk Partisi kendisini toplamak
istedi. Vilâyetlere beyetier gonde-
rildL Bu arada tzmir ve Aydın'a da
Celal Bayar riyasetinde bir beyet
geldi. Daha sonra da Atatürk se-
yahate çıkü. Aydın'a da ugradı.
Aydınlılarla teması zanırî gönUL."
"Ben, gelen heyetJe bir hafu te-
mas etmedim. Nihayet, Celal Ba-
yar tanıdıgım ve hurrnet ettigim
bir zarü. Vasıf Çmar, ftnhat ve Te-
rakki mektebinden hocamdı. He-
yetten HaJit Onaran da iyi tanıdı-
gım olmak itibariyle, kendileriyle
temas, çekinilmez bir hal aldı. Ve
temas temin edildi. Bu muhterem
zatlann ikram ve ısran uzerine,
Halk Partisi'ne girerek, fikirieri-
mia parti içinde mudafaa etmek
muvafık olacaktı. O zamana ka-
dar ve benimle beraber Halk Par-
tisi'ne karşı çekingen tanınan ar-
kadaşlaria, Halk Partisi'ne gir-
dik..."
Gazi MDstafa Kemal ve CHP'li
merkez erkânınca 'keşfedüen' Ad-
nan Bey için artık politika yolu
açümıştır. 1932'de adı radyodan
milletvekili adayı diye okunur. Ve
Aydın'ı temsilen Büyûk Millet
Meclisi'ne seçilir. Çok zaman son-
ra Menderes hayatının o dönemi-
ni anlatırken ^Benı Atarürk kesfet-
li!..' diyecektir.
-n
Universite öğrenciliği
Tek Adam', lkinci Adam'... gi-
bi eserleriyle cumhuriyetin politi-
ka bayatına ışık tutanlardan Şev-
ket Sarevya Aydetnir'in bazı ılginç
gözlemleri vardır. Bunlardan biri
Gazi'nin çevresi üzerinedir.
Şevket Sureyya'ya göre Gazi'nin
çevresindekiler ikiye aynlır. Onun
'bizmetinde olan mntat zevat'.
Bunlar, sevilmeseler bile, ister is-
temez sayılırlardı. Bazı nufuz ör-
gütleri de yaratmışlardır. Diğerle-
ri, Atatürk'un vakınlan, en ıtibar-
lı, en saygıdeğer olanlar: Vekiller,
Meclis vie Parti ileri gelenleri... He-
men ber akşam Gazi'nin sofrasın-
dadırlar... tşte bu kesim, ya onun
gibi konuşmaya veya onun gibi
davranışlara heves ederlerdi...
Herkesın gözü onlann üstündey-
dı. Gazi ne dedi? Gazi ne dü-
şünüyor?
Doğal olarak genç bir milletve-
kilinin bu çevrede yer alması bek-
lenemezdi. Adnan Bey, gelecek
için hazu-lanmak, kendini yetiştir-
mek durumundadır. Bir ara yerin-
de bir uygulama ile milletvekille-
rinden ihtiyaç duyanlara Ankara
Hukuk Mektebi'nde kayıtlı öğren-
ci olarak öğrenim görme imkânı
sağlanmıştır. Gerçi süre geçmiştir
ama, ona da, 'tahsil kaydı aran-
maksızın kabul' işlemi yapıhr.
Hukuk öğrencilerinin çoğu, hep
kendisi gibi yaşü-başlı görev sahtbi
kimselerdir. Savaşın eksik bırak-
tığı bir şeyleri tamaralaraa çabası
içindedirler. Zaten daha sonra
devletin ust kademelerinde görev
alacaklarını duşünmektedirler.
Menderes, 5 vd muhalefel liderliğinden sonra, tam 10 yıl iktidar partisi lideriigi ve başbakanlık yaptı. Cumhuriyet tarihinde en uzun süre görevde kalan başbakandı.
Parti, Aydın'da,AdnanMenderes tarafından örgütlenmişti
SerbestFırka'ya atış serbestYıl 1930. Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın
lideri Fethi Bey'in Izmir ziyareti sırasında
polis halka ateş açar, 12 yaşmda bir çocuk
vurularak ölür.
Mete Tuncay'ın "güdümlü bir
demokrasi deneyi" diye
tanımladığı Serbest
Cumhurıyet Fırkası (SCF),
Atatürk'un emri ile 12
Ağustos 193O'da kuruimuştur.
Fırka lideri Fethi Okyar, Rauf
Orbay'dan sonra başvekil,
1923'te cumhuriyetin ilanı ile
TBMM reisliğine seçilmiştir.
Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkası muhalefetinin
ıktidardakı Halk Fırkası'nda
çözulmelere yol açabileceği
endişesı ile yeniden
başvekilliğe getirilmişse de,
Mart 1925'teki Seyh Sait
tsyanı" uzerine yerinı Ismet
Pasa'ya ikinci kez bırakmak
zorunda kalmıştır.
Halk Fırkası içindeki
mücadelede sertlik yanlılarının
tsmet Paşa tarafından temsil
edildikleri, Fethi Bey ve .
çevresindekilerin daha üımlı
uygulamalardan yana
olduklan bilinmektedir. Bu
bakımdan 1930'daki SCF
muhalefeti, tek parti
yönetimine karşı 'güdümlu'
dahi olsa, olumlu bir
gelişmedir.
Meclis içi bir muhalefet grubu
şeklinde planlanan SCF'de
Fethı Okvar'dan başka,
Atatürk'un yakın çevresinden
Nuri Conker, Fransızca
öğretmeni Nakiyettin
Yücekök, şair Mehmet Emin
Yurdakul, Uşaklı çiftçi
tbrahirn Dalkılıç, istanbullu
işadamı Sureyja Paşa, BursaJı
avukat Senih Hızıroglu ile
tanınmış Türkçu aydınlardan
Ahmet Ağaoglu ve Dr. Reşit
Galip gibi adlar yer
almışlardır.
Dönemin gazetelen ve çeşitli
arular da kanıtlamaktadır ki,
SCF muhalefetini halk coşku
ile karşılayarak, tek parti
uygulamalarına duyduğu
tepkiyi açığa vurmuştur. 4
Eylül 1930 gunü Fethi Bey ve
arkadaşları için Izmir'de
yapılan gorkemli tören buna
örnektir. Cumhuriyet, Fethi
Bey'in karşılanmasını şöyle
yazmıştır: "SandaJla gelip
vapura atlayaniar Fethi Bey'e
sanlıyorlardı. Birçoklan
ağlıyor... Rıhtımda, uzerine
vuku bulan ılk tehaccumle
Fethi Bey'in ceketi yırtıldı. Bu
arada denize düşenler,
ezilenler ve çığnenenler oldu.
Davullar, zurnalar
çahyordu.."
O gün buyük kalabalık SCF
liderinin kaldığı otelin önünde
bekler. Ancak, Fethi Bey'in
ısran ile dağılırlar. Ertesi gun
oiaylar daha sabahın erken
saatlerinde başlar. Jzmir
Palas'ın örru doludur.
Cumhurivet: "Halk taş
atmakta devam ediyor. Bir
polisin başı yanlınca polis
muavini halka ateş açtı. On
iki yasında bir çocuk vurnldu
ve öldıi. Yedi yaralı vardır.
Bu olum halkı biraz korkuttu.
Mamanh halk mnkabeleye
başladı. Ceman on beş yaralı
vardır..."
ölen çocuğun naaşını babası
Fethi Bey'e bizzat getirecek ve
'knrtar bizi" diye
yakaracaktır!
SCF'lilerin lzmir ziyareti başta
Cumhurbaşkanı Kemal Paşa
olmak uzere iktidardaki tsmet
Paşa ve Halk Fırkası erkânını
telaşlandırmıştır.
Kasım 1930'da 'güdümhi'
muhalefet sona erdirilir.
SCF, Istanbul'da Prof.
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu,
fzmir'de Dr. Ekrem Hayri
Üsründag, Aydın'da ise
Adnan Menderes tarafından
örgutienmiştir.
Menderes, 1945'te Meclise sunulan Toprak reformu tasarısı'na karşı çıkar
Topraksahibi başkaldınyorŞükrii Saracoglu hükümetince hazırlanan Toprak
Reformu Tasarısı Ocak 1945'te TBMM'yc \
sunulmuştur. Tasarıyı hazırlayanlar, mevcut arazi
mülkiyeti yapısının değiştirilmesinden yanadırtar.
Amaçları iki başlıkta özetlenebüir:
• Büyflk toprak sahiplerimn siyasi gücünü kırthak;
• Toprak mülkiyetini. üretimi annracak şekilde
yeniden düzenlemek.
Tasannın gerekçesine göre; ellerinde büyük arazi
rnülkü buhınduranlann önemli kısmı hayatlarmı
çiftçilikten kazanmadıkları için topraklart
işletmemektedırler. Bunlardan çiftçilikle uğraşanlan
da mülkiyetlennde bulunan arazinin hepsüıden
faydalanmamaktadır. Ote yandan, geçimlerini
çiftçilikten çıkaran fakat arazi mulkü olmadığmdan
veya yetmediğinden başkalannın topraklannı
işleyenler de bu topraklara iyice sarüamamaktadır.
Oysa, Tdrkiye tanmmiD hızla geliştıriimesi, ülke
topraklarınm gerçekten benirasemp iştenraesuıe
bağbdır. Toprağı işleyenjn ona sahip oiması,
loprağa sahip olanlann onu ışlemesi gerekmektedir.
Nihayet, rejımin karakterlerinden biri olan
'halkçıuk' prensibı de arazi mülkiyetinde köylü
mûlkJerinin çoğalmasını emretrnektedir.
Topraksızîara dağıtılmak üzere önce devlet
mülklerinde veya tasarrufunda bulunan arazi, sonra
ıslah \e diğer yollarla kazanılacak arazi, en sonunda
da kamuiaştırma yoluyla elde edilecek arazi
kullanılacaktır. Kamulaştırmada da önce vakıf ve
mahalli idareler arazileri, daha sonra özel mulkler
eie aimmaktadır. özel mülkierin 5000 dönümden
bi)> ük olmamalan mutlak olarak da topraklı
bölgelerde düzenli ışlenmeyen mülkierin 2000 dönüm
üstündeki kısmı onakçı ve kiracı ehyle işletenlerde
ise daha ajağı oranlara kadar
kamulaşünlabılmektedir.
KamulaştırJan arazilere vergi esastna göre değer
biçümektedir, ödeme 20 yıl vadeli ve yüzde 4 faizli
toprak tahvilieri ile yapümakta, toprak verilenler ise
borçlanm faizsiz olarak 25 yılda ödemektedir.
Verilen arazi 25 yıl süre ile devir ediiememekte.
salılajnarnakta. aynı haklara ve mirasa konu
olmamakta, terk edilince ve ışletilmeyince geri
alinabilmekte ve kira -ve ortakçıhkla
işletilmemektedir.
Tasarı, Adalet, Anayasa, Butçe, Ekonomi, Içişlerı,
Maliyet, Tanm ve Ticaret komisyonlarmdan seçilen
4'er üyeden kuruJmuş Geçici Komısyonda
görüşülmüştür. Üç aya yakın bir zaman çalışarak 45
toplantı yapan komisyonda Adnan Menderes
(sozcu), Emin Sazak (üve) ... gibi tanınmış toprak
sahiplerinin de bulunarak bazı maddelere muhalif
kalmalan. Meclis genel kurulundaki tartışmalann
habercısıdir.
Gerçekten, Meclis görüşmeien son derece fırtınalı
olmuş; büyûk toprak sahiplerimn sözcüsu
dunımundaki mületvekiileri tasanyı şiddetli bir
şekilde eleştirmişlerdir.
Adnan Menderes, "Türkiye Bıiyuk Milkt
Medisl'nin bugüne kadar yaptığı kanonlann
derinliğine ve genişliğine testrieri bakınuodan befld
en önemlisi" diye tanımladığı tasarıya karşı oluş
gerekçelerTni zaman zaman çok uzun konuşmalar ile
açıklamak ihtiyacı duymuştur.
Cavit Oral, Emin Sazak gibi büyuk toprak sahıpleri
de Adnan Menderes ile birlikte tasarıya çeşitli
açılardan karşı çıkmışlar, fakat, 11 Haziran 1945
tarihli oturumda 345 oyla kabul edilmesini
onleyememişlerdir. Oylamaya 104 üye katılrnarnışur.
1945'teki Toprak Reformu Kanunu, Anadolu
kırlannda büyük toprak sahipleri lehine olan
dengeyj yeniden duzeniemeyi amaçlıyordu. Fakat,
ıktidar karşısmda büyük toprak sahiplerinden veya
onlann sozcuiennden oluşan şiddetli bir muhalefet"
ile karşılaşmıştır. Bu muhalefet, oy desteğini
potansıyel güç iıaline gelmiş toplumsal muhalefetten
sağlayacaktır.
Menderes ile sıra arkadaşlığı ya-
panlar arasında SeMm Sarper, Ah-
met Salih Kornr, F.them Meade-
res de vardır
Politikacı için öğütler!
Hemen bütün kavnaklarda
Menderes'ın mılletvekıllıği yılları
'ürkek', 'çekingen' gibi sıfatlarla
tanımlanmaktadır. Kendisinın de-
ğerlendirmesi de aynı doğrultuda
olmakla birlikte onun çok farklı
yanını açı|a vurujor: Hedef için
uzun bekleyişi goze alanların sab-
n... Politikada vazgeçilmez bir
özellik!
"Meclis'e geldikten sonra, bü-
yük bir dikkaOe çalışmaya basla-
dım. Kendimi memleket işlerine
verdim. Hem vazifemi gordum,
hem de hizmet için kendimi yetiş-
tirdim. Başveldl oluncaya kadar
da, kendimi yann için ilzam ede-
cek bir harekette bulunmadım.."
"Yirmi sene icinöe, berkesin pe-
şinde koşlugu Avrupa seyahatle-
rini bir dcfa bile duşunmedim.
Hiçbirisini aklımdan geçirmedim.
Halbuki lisan biliyordum. Param
vardı. Faydalı olabilirdim. Bilâkis,
Meclis encumenlerinde çalıştım.
Parti mufettişi olarak, kaza, na-
hiye, belediye odalannda sabahla-
yarak vazife gordum."
Denılebilir ki Aydınlı toprak sa-
hıbı Menderes'in Buyuk Millet
Meclisi komisyonu odalannda ge-
çirdıği uzun yıllar ve parti mufet-
tişi olarak yaptığı gezıler, 1945'teki
ani çıkış için önemli birıkim sağ-
lamıştır.
Milli Şefin dikkatini
çekiyor...
194O'h yıllar. Saracoğlu Başve-
kâlet makamındadır. Menderes,
tek partinın spor teşkılâtı mufet-
tışlıği yapmaktadır. Bazı sorunlar
nedeniyle Milh Şef i ziyarel etmesj
gerekmiştır. Aklından geçen ise
Ziraat VekıUiği'dir. Konuyu bır şe-
kilde Saracoğlu'na, o da Cumhur-
başkanına iletir. Inönü, sonradan
Mstidath bir insan' intibaı edindi-
ği görüşmeyi şöyle aktarmıştır:
"Menderes'i ciddi olarak tanı-
mam şu vesile ile oldu: Zannedi-
yonım, bir aralık Halk Partisi
spor teşkilâtında mufettişti. Bu
teşkilat bir aralık, politika adam-
lannın bazı tutku ve mucadelele-
rijle çekişiyordu."
"O zaman buna değindim.
Menderes'i so> lediler. Çagırttım.
Politikacılan, aradaki mücadele-
leri teşrih etti. Lzun dinledim.
Mülahazalannı nazara aldım.
Dikkatimi celbetti. Bunu birkaç
yerde de sovledim: tşittiklerımle
intibam, bu kanaati percinieştir-
miştir."
"Mebus olmadan evvel tanı-
mam. Aramızda raıihirn bir hadi-
se geçmedi. Muhalefet partisi için-
de kendini gosterdikten sonra onu
dikkate alırdım. Saracoğlu da onu
bir aralık, tanm bakanı olarak du-
şunmuş. 'tstıfade olunabilecek bir
adam. Bu ciddi meseleyi iyi işle-
miş. Tetkik etmış, ıslah sebeplerı-
nı ayırabıliyor' demişti."
V'arın: DP'nin temel
Ukeleri
CHP'de
çatlama ve
'dörtlü takrifCHP içindeki muhalefet 1945
yılı bütçe görüşmelennde açığa
çıkmıştır demek mümkün. Ce-
lal Bayar başta olmak üzere,
Adnan Menderes, Emin Sazak,
Hikmet Bayur göruşmeler bo-
yunca huk.ümeti ekonomi poli-
tikası dahil pek çok konuda eleş-
tirmişlerdir.
Fakat, 1945'te, meclisteki
toprak refomu tartışmalannda
parti meclis grubunda söz konu-
su milletvekillerince gösterilen
tepki daha şiddeüidir. Tasan
kanunlaşmadan 3 gün önce, Ce-
lal Bayar, Refik Koraltan, Fu-
at Köprülü ve Adnan Menderes
imzalanyla CHP Meclis grubu-
na verilen ve Turk politika tari-
hine "Ddrtla Takrir" diye ge-
çen ünlü önerge, çatlama ve ko-
puşun tescili kabul edilebilir.
"Dörtlü Takrir"in Meclis
parti gnıbundaki görüşmesi 12
Haziran 1945 salı gunu, yani,
toprak reformu kanunu oyla-
raasından bir gün sonra yapd-
mıştır.
Adnan Menderes, yedi saat
süren bu toplanüyi anlatırken,
"yedi saat blze sadece küfür
yaidırdılar" diyecektir.
"Dörtlü Takrir"in neden red-
dedildiği konusu tartışmalıdır.
Bir göriişe göre, Cumhurbaşka-
nı ve Parti Genel Başkanı tsmet
tnönü'nün mayısta verdiği yu-
muşama mesajuıa rağmen, parti
meclis grubu henüz otoriter alış-
kanlıklarmı yitırmemişlerdir.
Bir diğer görüş ise, CHP'nin
kendi içinden bir muhalefet par-
tisi çıkarabilmek için kasten sert
davrandığıdır. Kanırcca birinci
görüş daha doğru. 1990'lar
Turkiyesi'ndeki siyasi partiler-
de de otoriter eğüimkr sürdürül-
rrTektedir çünkü.
'Dörtlü Takrir'in tam metni
şöyleydi:
sinin memlekeumızi daimi bir
tehdit altında bulundurması pek
tabii olarak siyasi hürriyetleri
bir kat daha tahdide sebep ol-
muş ve bu suretle Teşküât-ı Esa-
siye Kanunu'nun demokratik
ruhundan biraz daha uzaklaşıl-
mıştı. Gerçi Cumhuriyet Halk
Partisi içinde aynca bir müsta-
kil grup teşkili. Milli murakabe
işinin daha esaslı bir şekilde sağ-
lanması ve tek parti usulünden
doğan zararlann karşılanması
yolunda bir tecrübe olmakla be-
raber kuruluşundaki gayri tabi-
ilik dolayısıyle bundan da müs-
bet bir netice ahnmadığını görü-
yoruz.
Bütün dünyada huniyet ve
demokrasi cereyanlannın tam
bir zafer kazandığı demokratik
hürriyetlere riayet prensibinin
mületlerarası teminata bağlan-
raak üzere bulunduğu şu günler-
de memleketimizde de Cumhur-
başkanından en küçüğune kadar
bütün milletin aynı demokratik
Ülkeleri taşıdığından şüphe edi-
lemez.
Uzun asırlardan beri mdsta-
kil bir devlet olarak yaşayan
Türkiye'de, hatta okuyup yaz-
ma bilmeyen vatandaşlarm bile
siyasi hürriyetlerini, şuurla kul-
lanacak bir seviyede bulunduk-
ları inkâr edilemez bir hakikat-
tir. Olcuyup yazma bilmeyen
köylüler arasından bile dünya-
nın en değerli idare ve siyaset
adamlannı yetiştirmiş olan mil-
let imizin bilhassa Cumhuriyet
idaresınin kuruluşundan beri ya-
pılan büyük hamleler neticesin-
de, bundan 20 yıl evveline nis-
betle çok yüksek bir seviyeye
erişmiş bulunduğu övünülecek
bir gerçektir.
tşte, bir taraftan iç hayatımız-
daki bu mesut tekâmulun yarat-
- tığı siyasi olgunluk, diğer taraf-
1945'te Meclisteki toprak reformu
tartışmalarında Adnan Menderes, Celal
Bayar, Emin Sazak ve Hikmet Bayur
hükümete şiddetli tepki gösterirler. Tasarı
kanunlaşmadan 3 gün önce, Celal Bayar,
Refık Koraltan, Fuat Köprülü ve Adnan
Menderes imzalarıyla CHP Meclis
Grubu'na verilen ve Türk politika tarihine
'dörtlü takrir' diye geçen ünlü önerge,
kopuşun tescili olarak kabul edilebilir.
CHP Meclis Grubu Yüksek
BaşkanlığYna
7 Haziran 1945
Daha ilk kuruluşundan beri
Turkiye Cumhuriyetinin ve
Cumhuriyet Halk Partisi'nin en
esaslı umdesinı teşkil eden de-
mokrasi prensiplerine inanmış
ve Türk Milletinin ancak bu
prensiplerin tamamiyle tatbıki
sayesinde refah ve saadete kavu-
şacağı kanaatıne bağlanmış olan
vatandaşlarm butün memleket-
te ve bilhassa partimiz mensup-
lan arasmda en buyük ekseriyeti
teşkil ettikleri şuphesizdir. tşte
bu kanaatledir ki milletçe özle-
nen bu amaan gerçekleşmesi
için lüzumlu gördüğümuz ted-
birleri partimizin Meclis Gnıbu-
na arz ve teklif vermeyi borç bil-
dik.
Ataturk'ün ölmez, adına bağ-
lı olan mukaddes kurtuluş sava-
şımızdan doğan Türkiye Cum-
huriyeti, ilk Teşkilât-ı Esasiye
Kanunu ile dünyamn belki en
demokratik anayasasını meyda-
na getirmiş ve bu sayede gerek
ferdi hürriyetleri, gerek milli
murakabeyi en geniş surette sağ-
lamak imkânlarını vermişti.
Memleketi orta çağdan kalma
birtakım zararlı müesseselerden
koruyabilmek ve irticaı kırmak
maksadiyle 1925'ten sonraki yıl-
larda siyasi hürriyetlerin bazı
takyitlere uğratıldığını biüyoruz.
Lâkin Turkiye Cumhuriyeti
Devleti, Teşkilât-ı Esasiye Ka-
nunu'nun demokratik ruhuna
daima sadık kaJmış ve Cumhu-
riyetin kurucusu Büyük Atatürk
bunu tamamiyle demokratik bir
şekle ulaştırmak idealinden
ölünceye kadar ayrılmamıştı.
Burada izahına İüzum görme-
diğimiz turlü sebeplerden dola-
yı muvaffakiyetsizlikle neticele-
nen Serbest Fıkra tecrübesi bu
maksatla yapılmış bir hareket-
ti. Bu talıhsiz tecrübenin uyaıı-
dırdığı tepkiler neticesinde siyasi
hurrıyetlenn yeni binakım tah-
ditlere uğratüdığı inkâr edile-
mez. Bununla beraber Cumhu-
riyet idaresinin her şeye rağmen
demokratik tekâmül yolunda
ilerlemek istediğini gösteren te-
şebbüsler de vardı. Büyük Mil-
let Meclisi seçimlerinde müsta-
kil milletvekillere gittikçe daha
artacak bir nisbette yer aynlma-
sı tecrubesini buna bir delil ola-
rak zikredebiliriz.
tkinci Dünya Savaşı'mn belir-
meye başlaması ve harp tehhke-
tan bugunkü medeniyet dünya-
sının umumi sartlan daha ilk
Teşkilâtı Esasiye Kanunumuzda
hâkim olan demokratik ruhu
bugünkü siyasi hayat ve teşkila-
tımızda kuvvetle tecelli ettirmek
zamanı geldi kanaatine bizi sev-
ketmiş bulunuyor. Bunun biran
evvel gerçekleşmesi yönündeki
duşuncelerimizi şöyie hüiasa
ediyoruz:
1— Milli Hâkimiyetin en ta-
bii neticesi ve aynı zamanda da-
yanağı olan Meclis Murakabe-
sinin Anayasamızın yalnız şek-
line değil ruhuna da tamamıyla
uygun olarak teceUisıni sağlaya-
cak tedbirlerin aranması,
2— Yurttaşlann siyasi hak ve
hürriyetlerini daha ilk Teşkilâtı
Esasiye Kanunumuzun gerektir-
diği genişb'kte kullanabilmeleri
imkânlannın sağlanması,
3— Butün parti çalışmalan-
run yukarıki esaslara tamamiy-
le uygun bir şekilde yeni baştan
tanzimi,
Muhterem milletvekili arka-
daşlanmızın yüksek tasviplerine
sunduğumuz bu teklifimizle da-
ha ilk kuruluşundan beri Milli
Hâkimiyet gayesine erişmeyi,
onu gerçekleştirmeyi hedef tu-
tan Cumhuriyet Halk Partisi'-
nin ve bütun Türk milletinin
yüksek arzulanna tercüman ol-
duğumuza, Atatürk'un ideaüne
sadık kaldığırruza tamamiyle
inanmış bulunuyoruz.
Cumhurbaşkanımızın 19
Mayısl945 tarihli nutuklannda:
"Siyaset ve fıkir hayatımuda,
demokrasi prensiplerinin daha
geniş bir ölçflde hüküm
süreceği" haklundaki ifadeieri,
bu teklifimizin vakitsiz ve yer-
siz olmadığı haklundaki inancı-
nuzı büsbütün kuvvetlendirmiş-
tir.
Milletimizin bütün kuvvet ve
iradesini temsil eden Büyük Mil-
let Meclisi Parti Grubu arkadaş-
lanmızın, Türkiye Cumhuriye-
tine ve Türk Milletine dunya de-
mokrasileri arasında şerefli bir
mevki sağlayacak olan bu tek-
lifi, kendi öz düşuncelerinin bir
ifadesi gibi telâkki edeceklerin-
den asla şuphe etmediğimizi bir
defa daha tekrar eder ve bu tak-
ririmizin açık oturumda müza-
keresini saygılanmızla rica eyle-
riz.
lzmir lcel
C. Bayar R.Koraltan
Kars Aydm
Fuât Köprülü A.Menderes