Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 EYLÜL 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
Meteorotoji Genel MûdûriOğû'n
den alınan bilgiye göre, yurdun
kuzey kesimleri parçalı bulutlu
öleki tesimlen az bulutlu ve açık
geçecek. Hava sıcaklığı artacak.
Rûzoâr kuzey ve doju yönterden
hafif, ara sıra orta kuvvette ese-
cek. OENİZLERİMJZDE RÜZGÂR
Karadeniz ve Mamara'da öncelen
kıbte ve keşişteme, zamanla gûn-
do0usu ve poyraz, öteki denizte- 0,5-1. yer yer 1,5 m dolayında olacak. Van Gölü'nde hava
rimizde yıldız ve poyrazdan 2-4, açık geçecek, rüzgâr orta kuvvette esecek, göl kûçük daJ-
yeryer 5 kuvvetınde, saatte4-16, gaiı olup görûş uzaklıflı 10 km ü2Efinde bulımacak.
yer yer 21 deniz milj hızta esecek.
Deniz hafif çalkantıh, yer yer mu-
A 31° 16° Oyartata
A 23" 13° Edime
A 28° 13° Efancan
A 19° 6°Erarum
A 24° 7»Esioşd»r
A 22° 9°Gaaaıftp
A 30° 19° Grean
A 30° 17° Gumuşhane A
A 18° 9°Hakldri
A 23° 13° (sparla
A 24° P b M M
A 21° 8°bwr
A 28°«°Kaıs
A 27° 9°Kasömonu A
Çanakfcae
Corum
Oend
A 17° 7°Ka«sen
A 24° 10° Knttarai
A 23°14°Kony»
A 17° 5°KW»a
A 25° 12° Maiaya
31° 15° Manısa
25° 10° K Maraş
23°10°M«sn
23° 5°Mu0la
20° 6°Mu$
28°14°Hiflde
M°14°Odu
16° 8°fte
28° 14° Samsun
24° 7°Sıırt
24° 13» Smop
28»16°Sıws
21° 6°l*MaG
16° 6°*ataxi
21° 4°iıncei
25°10°Uşak
20° 7°Van
20» 7°Vtasat
26° 9°Zonguk)ak
A 24° 14°
A 31° 12
A 30° 18°
A 28° 11°
A 26° 10°
A 22° 7°
A 20° 14°
A 21° 14°
A 20° 13°
A 30° 17°
A 20° 14°
A 19° 5°
A 24° 13°
A 22° 15°
A 28° 12°
A 22° 9°
A 26° 10°
A 18° 6°
A 19° 12»
hsvfiu. IHIIII yoınaı luıı. jvı jvt ıını ,,
tedH dakjaiı, dalga yûteekiöi :
Q.-*i
" A - * * B-DUIUIIU G^ûneş» K-I»» S-SSI.
BULMACA
• A<^»»Lenıngrad A
drıd -£)c-^V<$- " Belgradj g
Kahıre •
DUNYA'DA BUGUN
Amsterdam /
Amman t
Atna t
Bajdat /
Barcekm ^
Baad ^
k W°
k 32»
k 28»
k 34°
f 27»
i 20°
Mgrad A 25»
Berin i
Bonn f
Bruksd <
Budavdae /
C m o n /
Cray»
Otfde /
Dutaı /
Frankfıırt
Sn»
Hdsnta
Kahre
Kopenhas
MUn
leftasa
V 17°
\ 18°
» 18»
i 22»
k 20°
1 22»
* 36°
k 36°
K 20°
* 29°
< 13°
* 34°
V 17°
\ 18°
» 32»
Ltmngnd
Londra
Madnd
Müano
Montreaı
Mostora
Mürah
NeoVock
Osk)
Pans
Prag
ftyad
Roma
Sofya
$am
W Avm
Tunus
V*^M
Vanedık
Vıyma
A
A
Y
Y
A
Y
A
A
Y
12»
21»
29°
23°
21°
13°
19°
21»
15°
K 24°
A
A
Y
A
A
Y
A
Y
Y
17°
36°
26°
19°
32»
19°
33»
15»
23°
A22»
VtetmgtDn A
Zûnh A
20°
20°
SOLDAN SAGA: 1 2
1/ Tüle benzer ince ve
saydam bir kuraaş. 2/
Köydeki işlerin elbir-
liğiyle bitirilmesi...
tçine sulu şeyler ko-
nulan kap. 3/ Argoda
alay... Derviş selamı.
4/ Eski dilde dui ka-
dınlar. 5/ Kalıtım...
Ucu kıvnk sopalarla
çayır ya da buz üze-
rinde oynanan top
oyunu. 6/ Eski Mı-
sır'da güneş tannsı...
Araba üzerine gerile-
rek içine saman ya da
tahıl doldurulan büyuk kü çuval. II
Tifoya neden olan ve bulucusunun adı-
nı ta^ıyan basil... Değerii bir süs taşı.
8/ Bir tür tngiliz birası... Oğuz Kağan
ile özdeşleştirilen Hun imparatoru. 9/
Verme, ödeme... Ahırdaki gübreyi dı-
şari)>
a atmak için kullanılan pencere.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Tahta uzerindeki pürüzleri gider-
mekte kullaıiılan ince çelik lama. 1/
Gözleri görmeyen... Fas'ın başkenti. 3/
Büyük ve derin karavana ... Bir göz rengi. 4/ Kuzeybatı Kafkasya-
da yaşayan Gürcü soyundan halk... Kumtaşı. 5/ Hastalık halinden
sağlık haline geçiş dönemi. 6/ Roma mitolojisinde aşk tannsı... Kuzu
sesi. 7/ Bir çalgı... İnsanı istenmeyen seçeneklerden birini izlemeye
zorlayan durum .8/ Üzerinde kitap okumaya varayan, açılıp kapa-
nabilen alçak ve küçük masa... Yunan mitolojisinde Zeus ile Eris-
in kızı olan tutku tanrıçası. 9/ Kenar süsü... Kus kanadının büyük
tüyü.
60 YILONCE Cumhuriyet
Yerinde bir karar
17 EYLÜL 1930
PHOSPIâTiat
FâLltlU
• «a FOVATM FfkUCI* «r.
Seyrisefain vapurlarının Mısır
seferleri gittikçe rağbet
bulmaktadır. Birçok kimseler,
gerek sür'at, gerek ehveniyet
ve konfor itibarile Seyrisefain
vapurlarile seyahati tercih
etmektedirler.
tlk seferini Iskenderiye'ye
yapan idarenin yeni aldığı
(Ege) vapuru, giderken 8000
lira hasılat yapmıştı. Vapurun
tskenderiye'ye gidip gelme
masrafı 10 bin liradır. Yalnız
gidişte 8000 lirasım çıkardığına göre, avdetteki hasılatile
10.000 lira masrafı ferah ferah temin ettikten başka kâr da
getireceği muhakkaktır. Esasen Scyrisefam*in Mısır
seferlerinde hedefı şimdilik masrafı korumaktır.
Ege vapuru, giderken külliyetli miktarda koyun, sığır ve
tzrnir'den de kavun götürmüştür.
Seyrisefain idaresi, tskenderiye hattında tadilât yapmaga
karar vermiştir. tktisat Vekâletine arzedilen bu karar tasvip
edilirse, önürnüzdeki haftadan itibaren vapurlar avdette
lzmir yerine Pire'ye uğrıyarak limanımıza döneceklerdir. Bu
suretle Seyrisefain vapurlan limanımızla Yunanistan
arasında da seyrüsefere başlıyacaklardjr.
Seyrisefain vapurlarının Istanbul-tzmir-tskenderiye tarild,
diğer vapurların takip ettikleri hatlardan en kısasıdır.
Cumhuriyet Kupası
Galatasarayın 25'inci yıl dönumü münasebetile bu cuma ve
pazar günleri Galatasaray, Fenerbahçe ve Vinerspor ve III
ker kulüpleri arasında yapılacak dört maçta en iyi netice
alacak takıma verilmek üzere bir kupa koyuyoruz.
En iyi neticeleyı almak şerefınin .ve kupamızı kazanmak
muvaffakiyetinin yerli kulüplerimizden birine nasip olmasını
temenni ederiz.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
Basın Kanunu
17 EYLÜL 1960
Antidemokratik kanunlan tasfıye eden komisyonun, mer'i
Basın Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında
hazırladığı bir kanun tasansı, mütalâaları alınmak üzere
ilgili daire ve müesseselere gönderilmiştir.
Kanun tasarısımn en enteresan maddelerinden biri cevap ve
düzeltme hakkı ile ilgili olan maddesidir.
Tasaruun gerekçesinde bu hakkın 6733 sayılı Kanunun
kabülünden sonra bilhassa bağımsız ve muhalif basın
aleyhinde her türlü hakkaniyet ölçüleri dışında kullanıldığı,
fıkirlerin tekzip edildiği, doğnı haberlerin yalanlandığı,
mevkutelerin kendilerine veya üçüncü şahıslara karşı açıkça
hakaret taşıyan yazıları savcüık emrile neşretmeye zorlandığj,
bu sebeple cevap ve düzeltme hakkının hem basımn
haklannı koruyan hem de basın neşriyatından zarar gören
hakiki ve tüzel kişilere haklı cevap ve duzeltmelerini
yayınlatmak imkânını veren bir ölçü dahilinde yeni bastan
tanziminin bir zaruret halini aldığına işaret edilmektedir.
Yeni teklif edilen metne göre, bir şahıs cevap hakkını ancak
kendisi üe ilgili hallerde kullanabilecek, açık veya kapalı
olsun, haysiyet ve şerefe yahut menfaate taallûk eden
neşriyat tekzip veya tavzih edilecektir.
Halen mer'i kanundaki, gazetelerin tekzibe mütalaâ
ekliyememek hususundaki tahdidat da yeni tasanda yoktur.
Bundan başka cevap gönderenin tespit edeceği başlıklann
kullanılması kaydı da kaldınlmıştır. Kezaresimde
neşredilemiyecektir.
Bundan başka en mühim değişiklik, cevabı tetkik yetkisinin
savcı yerine sulh ceza hâkimine verilmesi ve sulh hâkimi
karanna gazete tarafından itiraz edilebilmesidir. Yeni tasarı,
D.P. tarafından parti grubu müzakerelerinin neşredilmesi
için o zaman 30 uncu maddeye ilave edilen 4 üncü fıkrayı
da kaldırmaktadır.
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
Füze teknolojisi17 EYLÜL 1989
Siyasal belirsizlik, aıdından da ANAP ve hükümet içindeki
çekismeler bürokrasiyi tedirgin bir bekleyiş içine soktu.
Kabinedeki yeni bakanlar, bürokrasinin üst katlarındaki
Yusuf Özal-Hüsnü Doğan ekibini etkisizleştinneye çalışıyor.
Son dönerade bürokraside gelecek beklentilerinin yeniden
güç kazandığı, gündeu'k işler dışında bürokrasinin
çalışmaları büyük ölçüde rölantide sürdurdüğü belirtiliyor.
Bürokrasinin işleyişinin ağırlaşmasının, bir yandan ANAP
ve hükümetinin yarımnın belirsizliği, diğer yandan da bazı
bakanlann kendilerine yönelik tavır ve uygulamalanndan
kaynaklandığı belirtiliyor. ANAP içi ve bakanlar arasındaki
çekişmelerin sonucunda bazı bürokratların görevden
alınması, bazılarının da etkisizleştirilmesinin de üst düzey
bürokratların moraüni bozduğu gözleniyor.
TAKITSMA
Anayasa Mahk«nesi ve PTT
3517 sayılı yasa yerine yeni tasarı, teklif veya taslak hazırlayan
herkese anayasanın 153. maddesinin son bendini hatırlatmakta
fayda olduğu inancmdayım.
8.9.1990 tarihli Cumhuriyet gazetesinin 4.
sayfasında çıkan Ayşe Sayın imzalı yazıda,
Anayasa Mihkemesi'nce iptal edilen 3517 sa-
yılı yasanın yerine PTT'nin yeni bir taslak ha-
zırladığı belirtilmektedir.
"Hazırlanan taslakta: TRT yerine "Kamu
Radyo ve Tdevizyon Kununn" ifadesi ile 3517
sayılı yasanın iptal edilen maddelerinin yeri-
ne yeni maddeler ilave edilerek özetle,
"Radyo-TV vericilerinin planlanması, pro-
jelendirilmesi, kurulması, yenilenmesi, işlctil-
mcsi görev ve yetkisi PTT'ye aittir" denilerek
iptal edilen yasanın 1. maddesi bazı değişik-
likierle tekrar ortaya surülmektedir. Oysa Ana-
yasa Mahkemesi özellikle anılan yasanın 1.
maddesinin iptal gerekçesinde,
Anayasanın 133. raaddesindeki 'Radyo ve
Televizyon Istasyonu' kavramı içerisine veri-
ci istasyonlannın öncelikle girdigi kabul
edilmeJidir" ifadesıni kullanmış olup istasyon-
studyo birlikteliği konusunda ise
"Oiagan baglantı durumunda ana stiidyo
yarınının yapılması, berbangi bir nedenle
(stiidyo aygıtlannın bozulması, enerji ve link
kesintiltri, program kanallannın anzalanması
gibi) ana stüdyonun yayın dışında kalması du-
rumunda ise verici istasyonlarından video ve
ses bandlanyla vayının surdürülmesi vericile-
rin giincel ve zorunlu işleviyle istasyon içeri-
sindeki yerini ve studyolarla bağlanbsını
göstermektedir" demektedır. Bu birlikteliğin
ayrılmasındaki sakıncaları ise,
"Verici istasyonu teknik zorunlulnklaria da
başka bir kuruma devretmeyi uygun bulmak,
istasyon kavremını içeriğinden soyutlamak
olur" ibaresiyle "Stüdyo ile biriikte asıl amaç
olan yayın yapmanın nesnel koşulunu oluştn-
ran kunılma ve işitmenin yayını yapacak ku-
nıluştan alınması guvenceyi sarsar ve ileride
yapılacak tamamlayıcı diizenlemelerle siyasal
iktidarlann dolaylı müdahalderine ya da ana-
yasal sistemden uzaklaşılmasına neden
olabilir" diye ifade etmiştir.
Dolayısıyla hazırlanan veya hazırlanacak ye-
ni tasarı veya taslaklann Anayasa Mahkemesi'-
nin gerekçelerini görmemezlikten gelmesi dü-
şünülemez. Kaldı ki Anayasa Mahkemesi TRT
ve PTT'nin konumlannı incelerken de
"Anlaşılmalıdır ki TRT Kurumu 2954 sayı-
lı yasa geregi tarafsız bir kamu rıizel kişiliğin-
dedir ve yasası da anayasa geregi bu niteligi
eözetilerek hazırlanmıştır. Bu dunımda PTT
Işletmesi Genel Mudürlugu'nün tarafsız bir
kamu tüzel kişisi olması söz konusu degildir.
Anayasanın aradıgı koşnl, yansız nitelikü'r" so-
nucuna varmıştır.
TKTnin bugünkü konumununda yansız ol-
madığı ifade edilebilir. Ancak doğnı olan, sis-
temi bölerek kurumu daha bağımlı hale geti-
recek bir çözüm değildir. Nitekim Anayasa
Mahkemesi bu sakıncayı görerek;
"Demokratik bir toplnm düzeninde karşı-
Bodrunı tİzerine
Benim bildiğim mavi yolculuk bir kültür gezisidir. Kültürü
işinin ötesine geçmemiş, okuma düzeyi borsa heberlerinde
kalmış, gittiği yerle ilgili hiçbir bilgisi olmayanların, kısaca
kültür fıkaralarının işi değildir^
Bir süre önce bu sütunlardan adını hatırla-
yamadığım (yazıyı da bulamadım) bir Sayın
Cumhuriyet okurunun yazısı yayımlandı.
Sayın okur, "Bodnım'da büyük çogunlugun
Balıkçı'nın mezannı bilmeyişinden" yakı-
nıyordu.
Bilmezler, doğaldır.
Bodrum'un yetkilileri bile Babkçı'nm yat-
tığı yeri yıllar sonra hatırlayıp çevresini düzen-
lediler, kendilerine göre. Şöylesine bir duvar
çekildi, oldu bitti. '
Geçen yaz gittiğimde, kapısız girişin hemen
yanına konulmuş çöp konteynırı devrilmişti.
Etrafa saçümış çöpler, özellikle kavun, karpuz
kabuklan ve bunlaıı didikleyen tavuklar ara-
sından ulaşmıştım Balıkçı'ya; burnumu tıka-
yarak.
Bu yıl, böylesine çirkinlik yoktu. Çevre te-
mizlenmişti. Mezar daha bakımlı. O denli ba-
kımlıydı ki gecekondu badanacısı düzeyinde
çok ince zevkli ve sanatçı ruhlu bir yetkilinin
emriyle olsa gerek, Balıkçı'nın baş ucundaki
güzelim kayaya, yarısına kadar beyaz badana
bile vunılmuştu. Böyle ince zevkli insanlann
yaptıklan karşısında diliniz tutuluyor.
Bir soru: Balıkçı niçin burada yatıyor?
Denilmişti ki bu tepeden Balıkçı, Bodrum'a
ve özellikle Gömbel Koyu'na bakacak, koydan
esen rüzgâr, denizin kokusunu Balıkçı'va ge-
tirecekti. Ne var ki, şimdi değil yatarak, Ba-
lıkçı kalksa, Gümbet'i görmesi için en az 7 met
relik bir ağaca tırmanması gereİcir. Çevresi tü-
müyle ikişer, üçer katlı evlerle çevrildi.
Rüzgânn Balıkçı'ya ulaşması, denizin ko-
kusunu getirmesi de olanaksız. Gümbet'in bu-
günkü halini görünce, "kokular Balıkçı'ya
ulaşmasın" diye de düşünülebilir.
Aslında, Gümbet ve çevresi o denli kıymet-
lendi ki bence Balıkçı'nın mezan burada dur-
mamalı. Bodrum mezarlığında bir yere götü-
rulebilır. Nasıl olsa, kimsenin tanıdığı, bildi-
ği de yok. Boşalan yere Gümbet Ticaret ve
Knrtar Merked yaptınhr. Belediyeye de gerrr
sağlanır.
Targut Reis'te bir lokantada, son moda be-
yaz lastik papuçlu, be>"az çorap, şort ve tişörtlü
boynunda ince bir altın bulunan Yuppi'ye, çı-
kacağı mavi yolculuğun kaptanı Balıkçı'yı an-
latıyor, Yuppi de ikide bir soruyordu:
"Peki, bu adam buraya neden gelmiş?"
"Bu adam neden sonra İzmir'e gitmiş?"
"Bu adam burada kaç yıl oturmuş?"
Balıkçı'dan sürekli '"bu adam" diye bah-
seden "o adamın" çıkacağı mavi yolculuk nasü
bir şey olabilir ki? Olsa olsa, mavisi kalır,
"yolculuk" kısmı uygulamr. Diyeceğim kül-
tür ve sanat yönüne boş verilip güzel koylar-
dan denize girilir güneşte yanıhr gece içiür, çer-
çöp çevreye bırakıhp dönülür.
Benim bildiğim mavi yolculuk bir kültür
gezisidir. Kültürü işinin ötesine geçmemiş,
okuma düzeyi borsa haberlerinde kalmış, git-
tiği yerde ilgili hiçbir bilgisi olmayanların, kı-
saca kültür fukaralannın işi değildir. Onlann
çıktığı "yolculuk" tur ve de renksizdir.
lıklı etkilesitnin oluşturduğu olumlu ortamın
her türiü olumsuz etkiden korunması gerekir.
İncelenen >-asa Ue TRT Kurumu kendi sonım-
luluğu altında ve özgün anlayışı içinde yansız
çalışma olanagından yoksun bırakılraıştır.
PTT'nin katkısı ise kamuoyunun serbeslçe
oluşumunu aksatma nedeni olacak
boyuttadır" tümceleriyle ifade etmiştir.
Yeni bir düzenlemeye gidildiğinde TRTnin
saygınlığımn yeniden kazandınlması yönün-
de düzenlemelerin yapılmasında fayda vardır.
Bu düzenlemelerin kurumu parçalayacak yön-
de değil, aksine stüdyo-verici bütünlüğünü
bozmadan TKTyi özerkliğe kavuşturmak yö-
nünde olması gerekir.
Ülkemizde özel televizyon koşullannın ger-
çekleşmesi için yürürlükteki yasalan zorlama-
nın olanaksızbğı ortadadır. Bugünün şartla-
rında öncelikle Polis ve Meteoroloji Radyo-
lan'nın yaptığı yayın doğrultusunda üniversi-
teler ile belediyelerin Radyo-TV yayını yapma
olanağına kavuşturulması gerekir.
Olkemizin demokratik hukuk devleti oldu-
ğu inancında isek herkesin kurulu hukuk dü-
zenine (beğensek de beğenmesek de) uyması
gerekir. Bu çerçevede 3517 sayüı yasa yerine
yeni tasarı, teklif veya taslak hazırlayan her-
kese anayasamn 153. maddesinin son bendi-
ni hatırlatmakta fayda olduğu inancmdayım.
"Anayasa Mahkemesi kararlan Resmi Ga-
zctede hemen yayımlanır ve yasama, yüriitme
ve yargı organlannı, idare makamlannı, ger-
cek ve ruzel kisüeri bağlar."
AHMET YILMAZ
tstanbul
Artık Balıkçı'yı rahat bırakıp (umanm, bı-
rakırlar) Bodrum'a gelelim: Bodrum'un nesi
meşhurdur?
Denizi. (Bitti sayılır). Süngeri (kalmadı).
Sandaletleri: O da kalmadı. Biri dışında, çar-
şı içindeki tüm sandaletçiler kapanmış, yerle-
rine lüks deri mağazaları aplmış.
Bir, iki yıl daha: Bodrum Çarşısı ve "Cum-
huriyef'ten "Zeki Müren"e dönüştürülmüş
caddesinin Bagdat Caddesi ya da Zeytinbur-
nu sahil yolundan farkı kalmayacak. Kişilik-
siz, havasız.
Kısaca, herkesin söylediğini ben de söylü-
yorura: Bodrum her yıl, bir yıl öncesini ara-
ür dunımda, gittikçe kötülüyor, can çekişiyor.
Yalmzca, bu yıl Bodnım'da bir "Olay" var
ki değinmeden geçmek olanaksız. Bu olaydan,
samrım, rehberliği turistlere cıvıklık yapmak
şeklinde anlamayan rehberlerin de haberi var-
dır ve gruplanna (yerli, yabancı) bu olağanüs-
tü güzelliği göstermektedirler.
Dediğim Bodrum Kalesi'nin 3 no.lu pavyo-
nundaki Cam Batığı Sergisi. Marmaris Serçe
Limanj'nda bulunan tekneden çıkanlanlar ser-
gileniyor. Bu sergiyi gezince, arkeoloji ve sa-
nat tarihi denen bilimlerin nasıl bir sabır işi,
nasıl iğne ile kuyu kazmak ve ne denli saygı
duyuhnası gereken işler olduğunu anhyor, in-
san. Sergi öylesine güzel ki çıktığınızda 2 no.lu
pavyon görevlisinin az önceki nezaketsizh'ği-
ni bile unutuyorsunuz.
Burada sergiyi gerçekleştirenlerin tümüne,
batığı bulup haber veren süngerci Mehmet
Taşkın'dan olayı buraya kadar getiren isimsiz
kahramanlara sevgiler desem az; saygılar de-
sem o da az. En iyisi, tümüne Balıkçı gibi kos-
koca bir "MERHABA._"
ÜNER ARGÜDEN
tstanbul
Eyliil sayısı çıktı
Tiirk basını,
Körfeı bunalımını tartişıyor-
Cumhuriyet'ten Ergun Balcı, Hasan Cemal,
Uğur Mumcu, ilhan Selçuk, AN Sirmen,
Günaydın'dan Yazgülü Aldoğan, Nuri Eren,
Prof. Dr. Haluk Ülman, Güneş'ten Türker
Alkan, Cengiz Ça*dar, Uluç Gürkan, Metin
Münir, Yalçın Pekşen, Haluk Şahin,
Hürriyet'ten Ege Cansen, Oktay Ekşi,
Ertuğrul Özkök, Milliyet'ten Melih Aşık, M.AIi
Birand, Necati Doğru, Doğan Heper. Coşkun
Kırca, Sami Kohen, Altan Öymen, Hasan
Pulur, Mümtaz Soysal, Metin Toker, Milli
Gazete'den Abdurrahman Dilipak, Hasan
Aksay, Sabah'tan Mehmet Altan, Engin
Ardıç, Güneri Cıvaoğlu, Bekir Coşkun,
Güngör Mengi, Tercüman'dan Taha Akyol,
Zafer Atay, Yavuz Donat, Nazlı llıcak,
Altemur Kılıç, Rauf Tamer, Türkiye'den
Gürbüz Azak, Ergun Göze, Yalçın Özer, Ömer
Öztürkmen, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Yeni
Asır'dan Muammer Yaşar, Yeni Nesil'den
Sefa Mürsel, Zaman'dan Fehmi Koru, Ahmet
Şahin
Ayrıca, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Önder Sav ile
basın özgürlüğü üzerine söyleşi
Gazetecller Cemlyetl yayını
Genel Dağıtım: 6AMEDA, Istanbul
İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR
BELEDİYE BAŞKANLIGI'NDAN
1- Sağlık İşleri Müdürlüğü'nün ihtiyacı 3 kalem kimyasal mad-
de 41.250.000.-TL + KDV muhammen bedelle satın alınacaktır.
Geçici teminatı: 1.237.500.-TL'dir.
Şartnamesi: 11.000.-TL bedelle Levazım Müdürlüğü'nden sa-
tın alınabilir.
2- Sosyal ve idari İşler Müdürlûğü ihtiyacı 14 kalem fotoğraf mal-
zemesi 85.005.000.-TL. + KDV muhammen bedelle satın alınacak-
tır.
Geçici teminatı: 2.550.15O.-TL'dir.
Şartnamesi: 11.000.-TL. bedelle Levazım Müdürtüğü'rtden sa-
tın alınabilir.
3- inşaat Malzemeleri Müdürlüğü'nün ihtiyacı 16 kalem muhte-
lif inşaat demirleri 19.686.750.-TL + KDV muhammen bedelle sa-
tın alınacaktır.
Geçici teminatı: 590.602.-TL'dir.
Şartnamesi: 11 OOO.-TL'dir.
Yukanda yazılı işler 2 Ekim 1990 günû saat 11.00'de İst. Bü-
yük Şehir Belediye Encümeni'nde 2886/45. mad. göre açık arttır-
ma usulü ile şartnamesi vechile ayrı ayrı ihale olacaktır.
İhalelere katılmak isteyenlerin geçici teminat mektup veya mak-
buzları ile şartnamelerinde yazılı diğer belgelerle biriikte yukan-
da yazılı gün ve saatte istanbul Büyük Şehir Belediye
Encümeni'nde hazır bulunmaları gerekmektedir.
İlan olunur. Basın: 34242
RESİM KURSU
KAYITU\RI BAŞLAMIŞTIR.
BASIN MÜZESİ TEL:513 84 58
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ
MESLEK YÜKSEKOKULU
BİLGİSAYAR PROGRAMCILIĞI
PROGRAMI
Ünivereitemize bagb Meslek Yukşekokulu Bilgisayar Programcılığı Prog-
ramı tarafından 1 Ekim 1990 tarihinde aşağıdaki kurslar açılacaktır.
LYGULAMALI ANALİST LYGLLAMALI
PROGRAMCI OFtS OTOMASYONl
KURSf KURSU
Kurs suresi
250 saat (8 ay)
Kurs programı
Bilgisayara giriş ve DOS
COBOL
dBASE III +
İşletim sistemleri
Veri yapm ve kütük organi-
zasyonu Sistem analiz Pro)e
Kurs grupları
a) Salı-Perşembe (9.00-13.00)
Kurs süresi
150 saat (6 ay)
Kurs programı
DOS ışletım sistemı
Wordstar kelıme ışlemci
Lotus (Temel işlemler)
dBASE III + (Temel komutlar)
Proje
Kurs gruplan
a) Pazartesi-Çarşamba (9.00-12.00)
b) Cumartesi-Pazar (9.00-13.00) b) Sab-Çarşamba-Persembe (18.00-20.00)
Kurslara katılacakların en az lise ınezunu olmaları gerekmektedir.
Kursu başanyla bitirenlere "Sertifika" verilecektir. Ba^vurulann, şah-
sen kimlik, 2 resim ve diptoma aslı veya sureti ile biriikte aşağıdaki
adrese yapılması gerekmektedir.
Adres:
boğaziçi Üniversitesi Meslek Yukşekokulu Bilgisayar Programcı-
lığı Programı, Kuzey Kampus, Eğitim Teknolojisi binası B-Blok, 3. kat
Bilgi için: 163 15 00 / 306 veya 307
POLITIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Garip Çingene Kalmadı...
Moskova'da Inturist otelinin önünde bir arkadaşı beklerken (ben
de burada kalıyordum), çevremi birdenbire Çingeneler sarmaz
mı, şaşırdım kaldım. Çingeneler, hani şu her yerde, her zaman
gördüğümüz neşeli esmerler!.. Daha on altısına değmemiş bir
kız çocuğu, kucağında bir emzikli bebekle otelin taş merdiven-
lerinde dilenıyordu Allah rızası' sözünü Rusça söylüyordu ki an-
lamıyorduk. Birkaç karayağız çocuk da turistlerin paçalarına sal-
dırıyordu. Bunca insanın arasında turist olanla olmayanı ayıran
projektör gibi gözleri vardı. Birkaç ruble için paçayı bir sardılar
mı bir daha bırakmıyorlardı.
"Aman Çıngenelere dikkat edin!.." diye başkalan gibi bizi de
öğütlemişlerdi Dikkatli ve uyanık duruyorduk. Para koparamaz-
larsa bizim Hacı Hüsrevliler gibi turistleri çarpıyorlardı.
Çevresini saran turistlerden kimi kaçtyor kimi de azarı bası-
yordu. Ama nafile, ille de birkaç kapik almadan gitmiyortardı. Ben
çeremdekilerden bir ikisine sert sert baktım, önce hiç oralı ol-
madılar, sonra başkalanna saldırmaya başladılar. Ne olsa İstan-
bul'dan gelıyordum ve bu gibilere karşı şerbetliydim.
Moskova'nıngöbeğinde, Kremlin Sarayınınduvarlarıdibinde,
en ünlû turistik otelin merdivenlerinde Çingenelerin barınabil-
mesi tuhaf değil miydi? Sosyalizm, bu haytadan geçinenlerle baş
edememiş miydi? Perestroyka döneminden önce başedememiş-
lerse bundan sonra hiç edemezler. Artık Çingeneler de serbest
pıyasa ekonomısi' içinde yerlerını almışlardı.
Sıcak haziran ortasında önce bir yağmur çiseledi, ortalığı se-
rinletti. Herkes bir saçak altı aramaya başladı. Çingeneler çıse-
leyen yağmurda Maksim Gorkı caddesinden aşağı yürüdüler,
gözden yittiler. Belki de başka bir dılenme yeri arıyorlardı.
Daha önce gittiğim sosyalist ülkelerde Bulgaristan, Macaris-
tan, Romanya'da da Çıngenelere raslamıştım. Hele Bulgaristan^
da, o yıllarda, radyo ve televizyonda Çıngenelere ayrılmış saat-
ler ve yayınlar vardı. Budapeşte'de gördüğüm Çingeneler at ara-
balı değil otomobilliydi. Konakladıkları yerde çadır kurmuyorlar,
karavana benzer arabalarında konaklıyorlardı.
"Bunlar da modern Çingeneler." demiştim.
Daha sonra böyle otomobilli Çıngenelere Ramazan ayında
Akatlar'daki Emlak Bankası arsalarında da rastlamıştım
Macaristan'daki Çingeneler ızgara, maşa satmıyorlar, müzik-
le uğraşıyorlardı. Ellerinde kemanları ve öteki çalgıları öyle dile-
nıyorlardı. Zaten Macaristan'da çigan' dedikleri müzik bir Çin-
gene becerisi değil miydi?
Bizde Çingenelerin zurnası vardır. "Sen bir garip Çingenesin,
gümûşlü zurna neyine..." demezler miydi? Bir yazımda bu de-
yişi kullanmıştım da kınayan nice mektuplar almıştım.
"Vay, efendim biz gümüşlü zurna çalamaz mıyız, bizi nasıl aşa-
ğılarsınız, sizin gibi bir solcu yazara aşağılamak yaraşır mı?"
Bu sozden sonra daha ardının geleceğini anladığımdan, he-
men bir özür yazısı yazmış, kesmiştim. Elbette 'gümüşlü zurna
çalarsınız' demeye getirmiştim.
Çingene her ülkede var. Hepsı de birbirine benziyor. Çinge-
neler üstüne romanlar, öyküler yazılmış, besteler yapılmıştı. Bi-
zim edebiyatımızda Osman Cemal Kaygılı'nın Çingeneler üstü-
ne yazılmış bir romanı vardır. Çingenelerden söz eden romanın
adı da 'Çingeneler' dir. Sabahattin Ali'nin de bir öyküsünü anım-
sıyorum. Bu öykünün filmi de yapıldı sanıyorum.
Teknolojımn ılerlemesi karşısında Çingene imajı da değişmiştir.
Kap kalaylama, ızgara, maşa yerine başka çizgiler girmiştir. Şık,
fiyakalı, elinde kemanı, altında otomobilli Çingeneler ortaya çık-
mıştır Artık çağımızın Çingeneleri yoksul görünümde değiller.
Çingenelikleri ile övünürler. Izgara, maşa da yerini elektrikli ız-
garaya bıraktı Garip Çingene kalmadı.
ÇAL1ŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILIMAZŞİPAL
"Ikbancı Dil Okutmanıyım"
SORU: Ünivefsitcde, yabancı di) okutmanıyım. 26 Haziran
1990 giinltt Resmi Gazete"de yayımlanan "Kamu Per-
soneli Yabancı Dil Bilgisi Seviyesinin Tespitine Dair
Esaslar"ı düzenleyen Teblige göre yabancı dil tazmina-
tından y-araıianmamız gerekiyor mu?
Biz, şu aada yabancı dil tazminatından yararlana-
mıyoruz.
YANrr 30 Haziran 1989 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 375
sayılı Yasa Hükmünde Kararname ile "Aylıklannı 657 sayılı Dev-
let Memurlan Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu, 2914 sayüı Yük-
seköğretim Personel Kanunu ve 2802 sayıh Hâkimler ve Savcılar
Kanunu'na göre almakta olan personele" yabancı dil tazminatı
ödenmesi öngörülmüştür. 375 sayılı Kararnamede, bu tazminatın
"yabancı dil öğretmenleri ile mesleğe girmek için yabancı dil bil-
mek zorunda olanlara bir yabancı dil için" ödenmeyeceği vurgu-
lanmıştı.
Ancak 11 Nisan 1990 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 418 sa-
yılı Yasa Hükmünde Kararname'nin 38. maddesi ile yabancı dil
tazminatı ödenmesine ilişkin koşullar degjştirilmiş ve yeniden dü-
zenlenmiştir.
Yapdan düzenleme, 26 Haziran 1990 günlü Resmi Gazete'de ya-
yımlanan "Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviyesinin Tespi-
tine Dair Esaslar" içeren tebliğin 14. maddesinde konumuza iiişkin
uygulamanın nasıl yapılacağı açık olarak anlatılmaktadır.
"b) 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 2. maddesinde
418 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 38. maddesi ile deği-
şiklik yapılarak yabancı dil öğretmenleri ile mesleğe girmek için
yabancı dil bilmek zorunda olanlara bir yabancı dil için ödeme
yapılamayacağına dair hüküra kaldınlmış olduğundan söz konu-
su personelin 17.7.1990 tarihinden itibaren bu esaslarda belirtilen
çerçevede yabancı dil tazminatından yararlandınlmalan gerekmek-
tedir:'
Tebliğin açık anlatırrundan, aylıklanm 2914 sayüı Yükseköğre-
nim Personel Yasası'na göre ailan yabancı dil okutmanlannın, bir
yabancı dil için de bu tazminattan 1.7.1990 tarihinden geçerli ola-
rak yararlandınlmalan gerekir.
2 0 . YÜZYIL
BİTERKEN
SOSYALİZM
NE YAPTI?
KONUŞMACI
GORAN THERBORN
17 EYLUL 199O PAZARTESI
n 18.OO
BİLAR A.Ş. İSTANBUL ŞUBESİ
İLK BELEDİYE CAD. 5/5 TÜNEL
TEL: 149 42 86
T.C.
ÇATALCA SULH CEZA HAKtMLİĞİ
Sayı. 1986/293 Es.
1990/362 Ka
8.11.1985 tarthınde 3167 sayıh yasaya muhalefet suçundan sanık Saduüah Şahin
hakkında yapılan yargılama sonunda mahkenKmızdcn verilen 18.6.1990 tarihh ka-
rarla sanığın 3167 sayılı yasanın 13/1 nuddesı uyaıınca 60.000 — TL. ağır para
cezası ile cezalandınlmasına, TCK'nın 119. nuddesince 1/2 oramnda amınlarak
90 000 .— TL. agır para cezası ile cezalandırılmasma karar verilmiş olduğu ilan
olunur