29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 EYLÜL 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN Meteorotoji Genel MûdûriOğû'n den alınan bilgiye göre, yurdun kuzey kesimleri parçalı bulutlu öleki tesimlen az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı artacak. Rûzoâr kuzey ve doju yönterden hafif, ara sıra orta kuvvette ese- cek. OENİZLERİMJZDE RÜZGÂR Karadeniz ve Mamara'da öncelen kıbte ve keşişteme, zamanla gûn- do0usu ve poyraz, öteki denizte- 0,5-1. yer yer 1,5 m dolayında olacak. Van Gölü'nde hava rimizde yıldız ve poyrazdan 2-4, açık geçecek, rüzgâr orta kuvvette esecek, göl kûçük daJ- yeryer 5 kuvvetınde, saatte4-16, gaiı olup görûş uzaklıflı 10 km ü2Efinde bulımacak. yer yer 21 deniz milj hızta esecek. Deniz hafif çalkantıh, yer yer mu- A 31° 16° Oyartata A 23" 13° Edime A 28° 13° Efancan A 19° 6°Erarum A 24° 7»Esioşd»r A 22° 9°Gaaaıftp A 30° 19° Grean A 30° 17° Gumuşhane A A 18° 9°Hakldri A 23° 13° (sparla A 24° P b M M A 21° 8°bwr A 28°«°Kaıs A 27° 9°Kasömonu A Çanakfcae Corum Oend A 17° 7°Ka«sen A 24° 10° Knttarai A 23°14°Kony» A 17° 5°KW»a A 25° 12° Maiaya 31° 15° Manısa 25° 10° K Maraş 23°10°M«sn 23° 5°Mu0la 20° 6°Mu$ 28°14°Hiflde M°14°Odu 16° 8°fte 28° 14° Samsun 24° 7°Sıırt 24° 13» Smop 28»16°Sıws 21° 6°l*MaG 16° 6°*ataxi 21° 4°iıncei 25°10°Uşak 20° 7°Van 20» 7°Vtasat 26° 9°Zonguk)ak A 24° 14° A 31° 12 A 30° 18° A 28° 11° A 26° 10° A 22° 7° A 20° 14° A 21° 14° A 20° 13° A 30° 17° A 20° 14° A 19° 5° A 24° 13° A 22° 15° A 28° 12° A 22° 9° A 26° 10° A 18° 6° A 19° 12» hsvfiu. IHIIII yoınaı luıı. jvı jvt ıını ,, tedH dakjaiı, dalga yûteekiöi : Q.-*i " A - * * B-DUIUIIU G^ûneş» K-I»» S-SSI. BULMACA • A<^»»Lenıngrad A drıd -£)c-^V<$- " Belgradj g Kahıre • DUNYA'DA BUGUN Amsterdam / Amman t Atna t Bajdat / Barcekm ^ Baad ^ k W° k 32» k 28» k 34° f 27» i 20° Mgrad A 25» Berin i Bonn f Bruksd < Budavdae / C m o n / Cray» Otfde / Dutaı / Frankfıırt Sn» Hdsnta Kahre Kopenhas MUn leftasa V 17° \ 18° » 18» i 22» k 20° 1 22» * 36° k 36° K 20° * 29° < 13° * 34° V 17° \ 18° » 32» Ltmngnd Londra Madnd Müano Montreaı Mostora Mürah NeoVock Osk) Pans Prag ftyad Roma Sofya $am W Avm Tunus V*^M Vanedık Vıyma A A Y Y A Y A A Y 12» 21» 29° 23° 21° 13° 19° 21» 15° K 24° A A Y A A Y A Y Y 17° 36° 26° 19° 32» 19° 33» 15» 23° A22» VtetmgtDn A Zûnh A 20° 20° SOLDAN SAGA: 1 2 1/ Tüle benzer ince ve saydam bir kuraaş. 2/ Köydeki işlerin elbir- liğiyle bitirilmesi... tçine sulu şeyler ko- nulan kap. 3/ Argoda alay... Derviş selamı. 4/ Eski dilde dui ka- dınlar. 5/ Kalıtım... Ucu kıvnk sopalarla çayır ya da buz üze- rinde oynanan top oyunu. 6/ Eski Mı- sır'da güneş tannsı... Araba üzerine gerile- rek içine saman ya da tahıl doldurulan büyuk kü çuval. II Tifoya neden olan ve bulucusunun adı- nı ta^ıyan basil... Değerii bir süs taşı. 8/ Bir tür tngiliz birası... Oğuz Kağan ile özdeşleştirilen Hun imparatoru. 9/ Verme, ödeme... Ahırdaki gübreyi dı- şari)> a atmak için kullanılan pencere. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tahta uzerindeki pürüzleri gider- mekte kullaıiılan ince çelik lama. 1/ Gözleri görmeyen... Fas'ın başkenti. 3/ Büyük ve derin karavana ... Bir göz rengi. 4/ Kuzeybatı Kafkasya- da yaşayan Gürcü soyundan halk... Kumtaşı. 5/ Hastalık halinden sağlık haline geçiş dönemi. 6/ Roma mitolojisinde aşk tannsı... Kuzu sesi. 7/ Bir çalgı... İnsanı istenmeyen seçeneklerden birini izlemeye zorlayan durum .8/ Üzerinde kitap okumaya varayan, açılıp kapa- nabilen alçak ve küçük masa... Yunan mitolojisinde Zeus ile Eris- in kızı olan tutku tanrıçası. 9/ Kenar süsü... Kus kanadının büyük tüyü. 60 YILONCE Cumhuriyet Yerinde bir karar 17 EYLÜL 1930 PHOSPIâTiat FâLltlU • «a FOVATM FfkUCI* «r. Seyrisefain vapurlarının Mısır seferleri gittikçe rağbet bulmaktadır. Birçok kimseler, gerek sür'at, gerek ehveniyet ve konfor itibarile Seyrisefain vapurlarile seyahati tercih etmektedirler. tlk seferini Iskenderiye'ye yapan idarenin yeni aldığı (Ege) vapuru, giderken 8000 lira hasılat yapmıştı. Vapurun tskenderiye'ye gidip gelme masrafı 10 bin liradır. Yalnız gidişte 8000 lirasım çıkardığına göre, avdetteki hasılatile 10.000 lira masrafı ferah ferah temin ettikten başka kâr da getireceği muhakkaktır. Esasen Scyrisefam*in Mısır seferlerinde hedefı şimdilik masrafı korumaktır. Ege vapuru, giderken külliyetli miktarda koyun, sığır ve tzrnir'den de kavun götürmüştür. Seyrisefain idaresi, tskenderiye hattında tadilât yapmaga karar vermiştir. tktisat Vekâletine arzedilen bu karar tasvip edilirse, önürnüzdeki haftadan itibaren vapurlar avdette lzmir yerine Pire'ye uğrıyarak limanımıza döneceklerdir. Bu suretle Seyrisefain vapurlan limanımızla Yunanistan arasında da seyrüsefere başlıyacaklardjr. Seyrisefain vapurlarının Istanbul-tzmir-tskenderiye tarild, diğer vapurların takip ettikleri hatlardan en kısasıdır. Cumhuriyet Kupası Galatasarayın 25'inci yıl dönumü münasebetile bu cuma ve pazar günleri Galatasaray, Fenerbahçe ve Vinerspor ve III ker kulüpleri arasında yapılacak dört maçta en iyi netice alacak takıma verilmek üzere bir kupa koyuyoruz. En iyi neticeleyı almak şerefınin .ve kupamızı kazanmak muvaffakiyetinin yerli kulüplerimizden birine nasip olmasını temenni ederiz. 30 YIL ONCE Cumhuriyet Basın Kanunu 17 EYLÜL 1960 Antidemokratik kanunlan tasfıye eden komisyonun, mer'i Basın Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında hazırladığı bir kanun tasansı, mütalâaları alınmak üzere ilgili daire ve müesseselere gönderilmiştir. Kanun tasarısımn en enteresan maddelerinden biri cevap ve düzeltme hakkı ile ilgili olan maddesidir. Tasaruun gerekçesinde bu hakkın 6733 sayılı Kanunun kabülünden sonra bilhassa bağımsız ve muhalif basın aleyhinde her türlü hakkaniyet ölçüleri dışında kullanıldığı, fıkirlerin tekzip edildiği, doğnı haberlerin yalanlandığı, mevkutelerin kendilerine veya üçüncü şahıslara karşı açıkça hakaret taşıyan yazıları savcüık emrile neşretmeye zorlandığj, bu sebeple cevap ve düzeltme hakkının hem basımn haklannı koruyan hem de basın neşriyatından zarar gören hakiki ve tüzel kişilere haklı cevap ve duzeltmelerini yayınlatmak imkânını veren bir ölçü dahilinde yeni bastan tanziminin bir zaruret halini aldığına işaret edilmektedir. Yeni teklif edilen metne göre, bir şahıs cevap hakkını ancak kendisi üe ilgili hallerde kullanabilecek, açık veya kapalı olsun, haysiyet ve şerefe yahut menfaate taallûk eden neşriyat tekzip veya tavzih edilecektir. Halen mer'i kanundaki, gazetelerin tekzibe mütalaâ ekliyememek hususundaki tahdidat da yeni tasanda yoktur. Bundan başka cevap gönderenin tespit edeceği başlıklann kullanılması kaydı da kaldınlmıştır. Kezaresimde neşredilemiyecektir. Bundan başka en mühim değişiklik, cevabı tetkik yetkisinin savcı yerine sulh ceza hâkimine verilmesi ve sulh hâkimi karanna gazete tarafından itiraz edilebilmesidir. Yeni tasarı, D.P. tarafından parti grubu müzakerelerinin neşredilmesi için o zaman 30 uncu maddeye ilave edilen 4 üncü fıkrayı da kaldırmaktadır. GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet Füze teknolojisi17 EYLÜL 1989 Siyasal belirsizlik, aıdından da ANAP ve hükümet içindeki çekismeler bürokrasiyi tedirgin bir bekleyiş içine soktu. Kabinedeki yeni bakanlar, bürokrasinin üst katlarındaki Yusuf Özal-Hüsnü Doğan ekibini etkisizleştinneye çalışıyor. Son dönerade bürokraside gelecek beklentilerinin yeniden güç kazandığı, gündeu'k işler dışında bürokrasinin çalışmaları büyük ölçüde rölantide sürdurdüğü belirtiliyor. Bürokrasinin işleyişinin ağırlaşmasının, bir yandan ANAP ve hükümetinin yarımnın belirsizliği, diğer yandan da bazı bakanlann kendilerine yönelik tavır ve uygulamalanndan kaynaklandığı belirtiliyor. ANAP içi ve bakanlar arasındaki çekişmelerin sonucunda bazı bürokratların görevden alınması, bazılarının da etkisizleştirilmesinin de üst düzey bürokratların moraüni bozduğu gözleniyor. TAKITSMA Anayasa Mahk«nesi ve PTT 3517 sayılı yasa yerine yeni tasarı, teklif veya taslak hazırlayan herkese anayasanın 153. maddesinin son bendini hatırlatmakta fayda olduğu inancmdayım. 8.9.1990 tarihli Cumhuriyet gazetesinin 4. sayfasında çıkan Ayşe Sayın imzalı yazıda, Anayasa Mihkemesi'nce iptal edilen 3517 sa- yılı yasanın yerine PTT'nin yeni bir taslak ha- zırladığı belirtilmektedir. "Hazırlanan taslakta: TRT yerine "Kamu Radyo ve Tdevizyon Kununn" ifadesi ile 3517 sayılı yasanın iptal edilen maddelerinin yeri- ne yeni maddeler ilave edilerek özetle, "Radyo-TV vericilerinin planlanması, pro- jelendirilmesi, kurulması, yenilenmesi, işlctil- mcsi görev ve yetkisi PTT'ye aittir" denilerek iptal edilen yasanın 1. maddesi bazı değişik- likierle tekrar ortaya surülmektedir. Oysa Ana- yasa Mahkemesi özellikle anılan yasanın 1. maddesinin iptal gerekçesinde, Anayasanın 133. raaddesindeki 'Radyo ve Televizyon Istasyonu' kavramı içerisine veri- ci istasyonlannın öncelikle girdigi kabul edilmeJidir" ifadesıni kullanmış olup istasyon- studyo birlikteliği konusunda ise "Oiagan baglantı durumunda ana stiidyo yarınının yapılması, berbangi bir nedenle (stiidyo aygıtlannın bozulması, enerji ve link kesintiltri, program kanallannın anzalanması gibi) ana stüdyonun yayın dışında kalması du- rumunda ise verici istasyonlarından video ve ses bandlanyla vayının surdürülmesi vericile- rin giincel ve zorunlu işleviyle istasyon içeri- sindeki yerini ve studyolarla bağlanbsını göstermektedir" demektedır. Bu birlikteliğin ayrılmasındaki sakıncaları ise, "Verici istasyonu teknik zorunlulnklaria da başka bir kuruma devretmeyi uygun bulmak, istasyon kavremını içeriğinden soyutlamak olur" ibaresiyle "Stüdyo ile biriikte asıl amaç olan yayın yapmanın nesnel koşulunu oluştn- ran kunılma ve işitmenin yayını yapacak ku- nıluştan alınması guvenceyi sarsar ve ileride yapılacak tamamlayıcı diizenlemelerle siyasal iktidarlann dolaylı müdahalderine ya da ana- yasal sistemden uzaklaşılmasına neden olabilir" diye ifade etmiştir. Dolayısıyla hazırlanan veya hazırlanacak ye- ni tasarı veya taslaklann Anayasa Mahkemesi'- nin gerekçelerini görmemezlikten gelmesi dü- şünülemez. Kaldı ki Anayasa Mahkemesi TRT ve PTT'nin konumlannı incelerken de "Anlaşılmalıdır ki TRT Kurumu 2954 sayı- lı yasa geregi tarafsız bir kamu rıizel kişiliğin- dedir ve yasası da anayasa geregi bu niteligi eözetilerek hazırlanmıştır. Bu dunımda PTT Işletmesi Genel Mudürlugu'nün tarafsız bir kamu tüzel kişisi olması söz konusu degildir. Anayasanın aradıgı koşnl, yansız nitelikü'r" so- nucuna varmıştır. TKTnin bugünkü konumununda yansız ol- madığı ifade edilebilir. Ancak doğnı olan, sis- temi bölerek kurumu daha bağımlı hale geti- recek bir çözüm değildir. Nitekim Anayasa Mahkemesi bu sakıncayı görerek; "Demokratik bir toplnm düzeninde karşı- Bodrunı tİzerine Benim bildiğim mavi yolculuk bir kültür gezisidir. Kültürü işinin ötesine geçmemiş, okuma düzeyi borsa heberlerinde kalmış, gittiği yerle ilgili hiçbir bilgisi olmayanların, kısaca kültür fıkaralarının işi değildir^ Bir süre önce bu sütunlardan adını hatırla- yamadığım (yazıyı da bulamadım) bir Sayın Cumhuriyet okurunun yazısı yayımlandı. Sayın okur, "Bodnım'da büyük çogunlugun Balıkçı'nın mezannı bilmeyişinden" yakı- nıyordu. Bilmezler, doğaldır. Bodrum'un yetkilileri bile Babkçı'nm yat- tığı yeri yıllar sonra hatırlayıp çevresini düzen- lediler, kendilerine göre. Şöylesine bir duvar çekildi, oldu bitti. ' Geçen yaz gittiğimde, kapısız girişin hemen yanına konulmuş çöp konteynırı devrilmişti. Etrafa saçümış çöpler, özellikle kavun, karpuz kabuklan ve bunlaıı didikleyen tavuklar ara- sından ulaşmıştım Balıkçı'ya; burnumu tıka- yarak. Bu yıl, böylesine çirkinlik yoktu. Çevre te- mizlenmişti. Mezar daha bakımlı. O denli ba- kımlıydı ki gecekondu badanacısı düzeyinde çok ince zevkli ve sanatçı ruhlu bir yetkilinin emriyle olsa gerek, Balıkçı'nın baş ucundaki güzelim kayaya, yarısına kadar beyaz badana bile vunılmuştu. Böyle ince zevkli insanlann yaptıklan karşısında diliniz tutuluyor. Bir soru: Balıkçı niçin burada yatıyor? Denilmişti ki bu tepeden Balıkçı, Bodrum'a ve özellikle Gömbel Koyu'na bakacak, koydan esen rüzgâr, denizin kokusunu Balıkçı'va ge- tirecekti. Ne var ki, şimdi değil yatarak, Ba- lıkçı kalksa, Gümbet'i görmesi için en az 7 met relik bir ağaca tırmanması gereİcir. Çevresi tü- müyle ikişer, üçer katlı evlerle çevrildi. Rüzgânn Balıkçı'ya ulaşması, denizin ko- kusunu getirmesi de olanaksız. Gümbet'in bu- günkü halini görünce, "kokular Balıkçı'ya ulaşmasın" diye de düşünülebilir. Aslında, Gümbet ve çevresi o denli kıymet- lendi ki bence Balıkçı'nın mezan burada dur- mamalı. Bodrum mezarlığında bir yere götü- rulebilır. Nasıl olsa, kimsenin tanıdığı, bildi- ği de yok. Boşalan yere Gümbet Ticaret ve Knrtar Merked yaptınhr. Belediyeye de gerrr sağlanır. Targut Reis'te bir lokantada, son moda be- yaz lastik papuçlu, be>"az çorap, şort ve tişörtlü boynunda ince bir altın bulunan Yuppi'ye, çı- kacağı mavi yolculuğun kaptanı Balıkçı'yı an- latıyor, Yuppi de ikide bir soruyordu: "Peki, bu adam buraya neden gelmiş?" "Bu adam neden sonra İzmir'e gitmiş?" "Bu adam burada kaç yıl oturmuş?" Balıkçı'dan sürekli '"bu adam" diye bah- seden "o adamın" çıkacağı mavi yolculuk nasü bir şey olabilir ki? Olsa olsa, mavisi kalır, "yolculuk" kısmı uygulamr. Diyeceğim kül- tür ve sanat yönüne boş verilip güzel koylar- dan denize girilir güneşte yanıhr gece içiür, çer- çöp çevreye bırakıhp dönülür. Benim bildiğim mavi yolculuk bir kültür gezisidir. Kültürü işinin ötesine geçmemiş, okuma düzeyi borsa haberlerinde kalmış, git- tiği yerde ilgili hiçbir bilgisi olmayanların, kı- saca kültür fukaralannın işi değildir. Onlann çıktığı "yolculuk" tur ve de renksizdir. lıklı etkilesitnin oluşturduğu olumlu ortamın her türiü olumsuz etkiden korunması gerekir. İncelenen >-asa Ue TRT Kurumu kendi sonım- luluğu altında ve özgün anlayışı içinde yansız çalışma olanagından yoksun bırakılraıştır. PTT'nin katkısı ise kamuoyunun serbeslçe oluşumunu aksatma nedeni olacak boyuttadır" tümceleriyle ifade etmiştir. Yeni bir düzenlemeye gidildiğinde TRTnin saygınlığımn yeniden kazandınlması yönün- de düzenlemelerin yapılmasında fayda vardır. Bu düzenlemelerin kurumu parçalayacak yön- de değil, aksine stüdyo-verici bütünlüğünü bozmadan TKTyi özerkliğe kavuşturmak yö- nünde olması gerekir. Ülkemizde özel televizyon koşullannın ger- çekleşmesi için yürürlükteki yasalan zorlama- nın olanaksızbğı ortadadır. Bugünün şartla- rında öncelikle Polis ve Meteoroloji Radyo- lan'nın yaptığı yayın doğrultusunda üniversi- teler ile belediyelerin Radyo-TV yayını yapma olanağına kavuşturulması gerekir. Olkemizin demokratik hukuk devleti oldu- ğu inancında isek herkesin kurulu hukuk dü- zenine (beğensek de beğenmesek de) uyması gerekir. Bu çerçevede 3517 sayüı yasa yerine yeni tasarı, teklif veya taslak hazırlayan her- kese anayasamn 153. maddesinin son bendi- ni hatırlatmakta fayda olduğu inancmdayım. "Anayasa Mahkemesi kararlan Resmi Ga- zctede hemen yayımlanır ve yasama, yüriitme ve yargı organlannı, idare makamlannı, ger- cek ve ruzel kisüeri bağlar." AHMET YILMAZ tstanbul Artık Balıkçı'yı rahat bırakıp (umanm, bı- rakırlar) Bodrum'a gelelim: Bodrum'un nesi meşhurdur? Denizi. (Bitti sayılır). Süngeri (kalmadı). Sandaletleri: O da kalmadı. Biri dışında, çar- şı içindeki tüm sandaletçiler kapanmış, yerle- rine lüks deri mağazaları aplmış. Bir, iki yıl daha: Bodrum Çarşısı ve "Cum- huriyef'ten "Zeki Müren"e dönüştürülmüş caddesinin Bagdat Caddesi ya da Zeytinbur- nu sahil yolundan farkı kalmayacak. Kişilik- siz, havasız. Kısaca, herkesin söylediğini ben de söylü- yorura: Bodrum her yıl, bir yıl öncesini ara- ür dunımda, gittikçe kötülüyor, can çekişiyor. Yalmzca, bu yıl Bodnım'da bir "Olay" var ki değinmeden geçmek olanaksız. Bu olaydan, samrım, rehberliği turistlere cıvıklık yapmak şeklinde anlamayan rehberlerin de haberi var- dır ve gruplanna (yerli, yabancı) bu olağanüs- tü güzelliği göstermektedirler. Dediğim Bodrum Kalesi'nin 3 no.lu pavyo- nundaki Cam Batığı Sergisi. Marmaris Serçe Limanj'nda bulunan tekneden çıkanlanlar ser- gileniyor. Bu sergiyi gezince, arkeoloji ve sa- nat tarihi denen bilimlerin nasıl bir sabır işi, nasıl iğne ile kuyu kazmak ve ne denli saygı duyuhnası gereken işler olduğunu anhyor, in- san. Sergi öylesine güzel ki çıktığınızda 2 no.lu pavyon görevlisinin az önceki nezaketsizh'ği- ni bile unutuyorsunuz. Burada sergiyi gerçekleştirenlerin tümüne, batığı bulup haber veren süngerci Mehmet Taşkın'dan olayı buraya kadar getiren isimsiz kahramanlara sevgiler desem az; saygılar de- sem o da az. En iyisi, tümüne Balıkçı gibi kos- koca bir "MERHABA._" ÜNER ARGÜDEN tstanbul Eyliil sayısı çıktı Tiirk basını, Körfeı bunalımını tartişıyor- Cumhuriyet'ten Ergun Balcı, Hasan Cemal, Uğur Mumcu, ilhan Selçuk, AN Sirmen, Günaydın'dan Yazgülü Aldoğan, Nuri Eren, Prof. Dr. Haluk Ülman, Güneş'ten Türker Alkan, Cengiz Ça*dar, Uluç Gürkan, Metin Münir, Yalçın Pekşen, Haluk Şahin, Hürriyet'ten Ege Cansen, Oktay Ekşi, Ertuğrul Özkök, Milliyet'ten Melih Aşık, M.AIi Birand, Necati Doğru, Doğan Heper. Coşkun Kırca, Sami Kohen, Altan Öymen, Hasan Pulur, Mümtaz Soysal, Metin Toker, Milli Gazete'den Abdurrahman Dilipak, Hasan Aksay, Sabah'tan Mehmet Altan, Engin Ardıç, Güneri Cıvaoğlu, Bekir Coşkun, Güngör Mengi, Tercüman'dan Taha Akyol, Zafer Atay, Yavuz Donat, Nazlı llıcak, Altemur Kılıç, Rauf Tamer, Türkiye'den Gürbüz Azak, Ergun Göze, Yalçın Özer, Ömer Öztürkmen, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Yeni Asır'dan Muammer Yaşar, Yeni Nesil'den Sefa Mürsel, Zaman'dan Fehmi Koru, Ahmet Şahin Ayrıca, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Önder Sav ile basın özgürlüğü üzerine söyleşi Gazetecller Cemlyetl yayını Genel Dağıtım: 6AMEDA, Istanbul İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIGI'NDAN 1- Sağlık İşleri Müdürlüğü'nün ihtiyacı 3 kalem kimyasal mad- de 41.250.000.-TL + KDV muhammen bedelle satın alınacaktır. Geçici teminatı: 1.237.500.-TL'dir. Şartnamesi: 11.000.-TL bedelle Levazım Müdürlüğü'nden sa- tın alınabilir. 2- Sosyal ve idari İşler Müdürlûğü ihtiyacı 14 kalem fotoğraf mal- zemesi 85.005.000.-TL. + KDV muhammen bedelle satın alınacak- tır. Geçici teminatı: 2.550.15O.-TL'dir. Şartnamesi: 11.000.-TL. bedelle Levazım Müdürtüğü'rtden sa- tın alınabilir. 3- inşaat Malzemeleri Müdürlüğü'nün ihtiyacı 16 kalem muhte- lif inşaat demirleri 19.686.750.-TL + KDV muhammen bedelle sa- tın alınacaktır. Geçici teminatı: 590.602.-TL'dir. Şartnamesi: 11 OOO.-TL'dir. Yukanda yazılı işler 2 Ekim 1990 günû saat 11.00'de İst. Bü- yük Şehir Belediye Encümeni'nde 2886/45. mad. göre açık arttır- ma usulü ile şartnamesi vechile ayrı ayrı ihale olacaktır. İhalelere katılmak isteyenlerin geçici teminat mektup veya mak- buzları ile şartnamelerinde yazılı diğer belgelerle biriikte yukan- da yazılı gün ve saatte istanbul Büyük Şehir Belediye Encümeni'nde hazır bulunmaları gerekmektedir. İlan olunur. Basın: 34242 RESİM KURSU KAYITU\RI BAŞLAMIŞTIR. BASIN MÜZESİ TEL:513 84 58 BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEKOKULU BİLGİSAYAR PROGRAMCILIĞI PROGRAMI Ünivereitemize bagb Meslek Yukşekokulu Bilgisayar Programcılığı Prog- ramı tarafından 1 Ekim 1990 tarihinde aşağıdaki kurslar açılacaktır. LYGULAMALI ANALİST LYGLLAMALI PROGRAMCI OFtS OTOMASYONl KURSf KURSU Kurs suresi 250 saat (8 ay) Kurs programı Bilgisayara giriş ve DOS COBOL dBASE III + İşletim sistemleri Veri yapm ve kütük organi- zasyonu Sistem analiz Pro)e Kurs grupları a) Salı-Perşembe (9.00-13.00) Kurs süresi 150 saat (6 ay) Kurs programı DOS ışletım sistemı Wordstar kelıme ışlemci Lotus (Temel işlemler) dBASE III + (Temel komutlar) Proje Kurs gruplan a) Pazartesi-Çarşamba (9.00-12.00) b) Cumartesi-Pazar (9.00-13.00) b) Sab-Çarşamba-Persembe (18.00-20.00) Kurslara katılacakların en az lise ınezunu olmaları gerekmektedir. Kursu başanyla bitirenlere "Sertifika" verilecektir. Ba^vurulann, şah- sen kimlik, 2 resim ve diptoma aslı veya sureti ile biriikte aşağıdaki adrese yapılması gerekmektedir. Adres: boğaziçi Üniversitesi Meslek Yukşekokulu Bilgisayar Programcı- lığı Programı, Kuzey Kampus, Eğitim Teknolojisi binası B-Blok, 3. kat Bilgi için: 163 15 00 / 306 veya 307 POLITIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Garip Çingene Kalmadı... Moskova'da Inturist otelinin önünde bir arkadaşı beklerken (ben de burada kalıyordum), çevremi birdenbire Çingeneler sarmaz mı, şaşırdım kaldım. Çingeneler, hani şu her yerde, her zaman gördüğümüz neşeli esmerler!.. Daha on altısına değmemiş bir kız çocuğu, kucağında bir emzikli bebekle otelin taş merdiven- lerinde dilenıyordu Allah rızası' sözünü Rusça söylüyordu ki an- lamıyorduk. Birkaç karayağız çocuk da turistlerin paçalarına sal- dırıyordu. Bunca insanın arasında turist olanla olmayanı ayıran projektör gibi gözleri vardı. Birkaç ruble için paçayı bir sardılar mı bir daha bırakmıyorlardı. "Aman Çıngenelere dikkat edin!.." diye başkalan gibi bizi de öğütlemişlerdi Dikkatli ve uyanık duruyorduk. Para koparamaz- larsa bizim Hacı Hüsrevliler gibi turistleri çarpıyorlardı. Çevresini saran turistlerden kimi kaçtyor kimi de azarı bası- yordu. Ama nafile, ille de birkaç kapik almadan gitmiyortardı. Ben çeremdekilerden bir ikisine sert sert baktım, önce hiç oralı ol- madılar, sonra başkalanna saldırmaya başladılar. Ne olsa İstan- bul'dan gelıyordum ve bu gibilere karşı şerbetliydim. Moskova'nıngöbeğinde, Kremlin Sarayınınduvarlarıdibinde, en ünlû turistik otelin merdivenlerinde Çingenelerin barınabil- mesi tuhaf değil miydi? Sosyalizm, bu haytadan geçinenlerle baş edememiş miydi? Perestroyka döneminden önce başedememiş- lerse bundan sonra hiç edemezler. Artık Çingeneler de serbest pıyasa ekonomısi' içinde yerlerını almışlardı. Sıcak haziran ortasında önce bir yağmur çiseledi, ortalığı se- rinletti. Herkes bir saçak altı aramaya başladı. Çingeneler çıse- leyen yağmurda Maksim Gorkı caddesinden aşağı yürüdüler, gözden yittiler. Belki de başka bir dılenme yeri arıyorlardı. Daha önce gittiğim sosyalist ülkelerde Bulgaristan, Macaris- tan, Romanya'da da Çıngenelere raslamıştım. Hele Bulgaristan^ da, o yıllarda, radyo ve televizyonda Çıngenelere ayrılmış saat- ler ve yayınlar vardı. Budapeşte'de gördüğüm Çingeneler at ara- balı değil otomobilliydi. Konakladıkları yerde çadır kurmuyorlar, karavana benzer arabalarında konaklıyorlardı. "Bunlar da modern Çingeneler." demiştim. Daha sonra böyle otomobilli Çıngenelere Ramazan ayında Akatlar'daki Emlak Bankası arsalarında da rastlamıştım Macaristan'daki Çingeneler ızgara, maşa satmıyorlar, müzik- le uğraşıyorlardı. Ellerinde kemanları ve öteki çalgıları öyle dile- nıyorlardı. Zaten Macaristan'da çigan' dedikleri müzik bir Çin- gene becerisi değil miydi? Bizde Çingenelerin zurnası vardır. "Sen bir garip Çingenesin, gümûşlü zurna neyine..." demezler miydi? Bir yazımda bu de- yişi kullanmıştım da kınayan nice mektuplar almıştım. "Vay, efendim biz gümüşlü zurna çalamaz mıyız, bizi nasıl aşa- ğılarsınız, sizin gibi bir solcu yazara aşağılamak yaraşır mı?" Bu sozden sonra daha ardının geleceğini anladığımdan, he- men bir özür yazısı yazmış, kesmiştim. Elbette 'gümüşlü zurna çalarsınız' demeye getirmiştim. Çingene her ülkede var. Hepsı de birbirine benziyor. Çinge- neler üstüne romanlar, öyküler yazılmış, besteler yapılmıştı. Bi- zim edebiyatımızda Osman Cemal Kaygılı'nın Çingeneler üstü- ne yazılmış bir romanı vardır. Çingenelerden söz eden romanın adı da 'Çingeneler' dir. Sabahattin Ali'nin de bir öyküsünü anım- sıyorum. Bu öykünün filmi de yapıldı sanıyorum. Teknolojımn ılerlemesi karşısında Çingene imajı da değişmiştir. Kap kalaylama, ızgara, maşa yerine başka çizgiler girmiştir. Şık, fiyakalı, elinde kemanı, altında otomobilli Çingeneler ortaya çık- mıştır Artık çağımızın Çingeneleri yoksul görünümde değiller. Çingenelikleri ile övünürler. Izgara, maşa da yerini elektrikli ız- garaya bıraktı Garip Çingene kalmadı. ÇAL1ŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILIMAZŞİPAL "Ikbancı Dil Okutmanıyım" SORU: Ünivefsitcde, yabancı di) okutmanıyım. 26 Haziran 1990 giinltt Resmi Gazete"de yayımlanan "Kamu Per- soneli Yabancı Dil Bilgisi Seviyesinin Tespitine Dair Esaslar"ı düzenleyen Teblige göre yabancı dil tazmina- tından y-araıianmamız gerekiyor mu? Biz, şu aada yabancı dil tazminatından yararlana- mıyoruz. YANrr 30 Haziran 1989 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 375 sayılı Yasa Hükmünde Kararname ile "Aylıklannı 657 sayılı Dev- let Memurlan Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu, 2914 sayüı Yük- seköğretim Personel Kanunu ve 2802 sayıh Hâkimler ve Savcılar Kanunu'na göre almakta olan personele" yabancı dil tazminatı ödenmesi öngörülmüştür. 375 sayılı Kararnamede, bu tazminatın "yabancı dil öğretmenleri ile mesleğe girmek için yabancı dil bil- mek zorunda olanlara bir yabancı dil için" ödenmeyeceği vurgu- lanmıştı. Ancak 11 Nisan 1990 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 418 sa- yılı Yasa Hükmünde Kararname'nin 38. maddesi ile yabancı dil tazminatı ödenmesine ilişkin koşullar degjştirilmiş ve yeniden dü- zenlenmiştir. Yapdan düzenleme, 26 Haziran 1990 günlü Resmi Gazete'de ya- yımlanan "Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviyesinin Tespi- tine Dair Esaslar" içeren tebliğin 14. maddesinde konumuza iiişkin uygulamanın nasıl yapılacağı açık olarak anlatılmaktadır. "b) 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 2. maddesinde 418 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 38. maddesi ile deği- şiklik yapılarak yabancı dil öğretmenleri ile mesleğe girmek için yabancı dil bilmek zorunda olanlara bir yabancı dil için ödeme yapılamayacağına dair hüküra kaldınlmış olduğundan söz konu- su personelin 17.7.1990 tarihinden itibaren bu esaslarda belirtilen çerçevede yabancı dil tazminatından yararlandınlmalan gerekmek- tedir:' Tebliğin açık anlatırrundan, aylıklanm 2914 sayüı Yükseköğre- nim Personel Yasası'na göre ailan yabancı dil okutmanlannın, bir yabancı dil için de bu tazminattan 1.7.1990 tarihinden geçerli ola- rak yararlandınlmalan gerekir. 2 0 . YÜZYIL BİTERKEN SOSYALİZM NE YAPTI? KONUŞMACI GORAN THERBORN 17 EYLUL 199O PAZARTESI n 18.OO BİLAR A.Ş. İSTANBUL ŞUBESİ İLK BELEDİYE CAD. 5/5 TÜNEL TEL: 149 42 86 T.C. ÇATALCA SULH CEZA HAKtMLİĞİ Sayı. 1986/293 Es. 1990/362 Ka 8.11.1985 tarthınde 3167 sayıh yasaya muhalefet suçundan sanık Saduüah Şahin hakkında yapılan yargılama sonunda mahkenKmızdcn verilen 18.6.1990 tarihh ka- rarla sanığın 3167 sayılı yasanın 13/1 nuddesı uyaıınca 60.000 — TL. ağır para cezası ile cezalandınlmasına, TCK'nın 119. nuddesince 1/2 oramnda amınlarak 90 000 .— TL. agır para cezası ile cezalandırılmasma karar verilmiş olduğu ilan olunur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle