Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunvtt Maıbaacılık ve Gazelecılık Turk Anonım Şırketı adına
>ıdır Vadı 0 Genel >a>ın Muduru Hasan Cemal. Muessesc Müduru
EHIIK LsâUlrll. Yaz lilc-ı Muduru Ok»> Gon«s», £ Haber \itrken
Muduru Yalçııı Ba>«r, bavfa Duzenı ^oneıroenı 41ı Acar 0 Temsıicıter
ANkARA U K I T U I Z M I S Hıkmtt Çelınkay». ADAV\ Çtlın
k Pol 'ıka- CHal latlaag*. Dıs
Haberlo trj.a M o , Ekonomı Caafb Tarku. Ij Scndıka Şakn» «<«•«. Kulıur Cdıl l « Isunbul
Hâbe'len Kcaul Katak Eğıtım Oacay Şayfau, Haber Araşumıa hmti B>rkM, Yun Habcrtsî V r t a Dofalı Spor Danışmanı
AMalkaalr lnnfaua, Dızt Vaztlar KCTCBI ÇaJifkM. Arattırma ŞafcM AJpcr Du2rirm<r 4bdaJMı Itzvt 0 fcoordınalLV Afeaart Korvkaa
0 Mal lîief Enrf Erfcs* 0 Muha«;x Bvkal k w f 0 Bulçe PlanUma S««fi OsouBBe$eotta 0 Rrklam An« l o n a 0 Ek
Yavırtar Hajya Akyoi 0 Idare Haırrıa Garef 0 Islel-ne CMMM* Çriik 0 Biıgı Ulçm Stıl Iml 0 Pcrsond S**t'
Yavoı Kunıtu Bagkajı Naa% Nadı Basan ve y.jv«n Cumhur >*t Matbaacıhk ve Ga«wcılık T A.Ş Türk Ocajj Cad 39'4I Cafatoflıı
Olu» \kM. Yatpa laKr H u u W3M lıt Pk 246 is anbul Trl ':2 0< 05 {20 halı Tclcı 2224i F.ı (II 526 60 72 0
r n u L HfkaMf (.etmkKn Otc»» Burvtar- Atktn Z ra Gokıip Hı Inkıiap S No 19 4 Td 133 IJ 4M~ 7Uex 42344 F « (4) 133
Goatasıa l | a r Maıara llaaa 0* 6< 0 tıaılr H Zıya Blv 1352 S. 2 3 TcL 13 12 30. Tdex 52359 Fa» (îl) N 53 60
S * « L 4lı S n a . 4barl lıı 0 U n lnOnU Cad 119 S No 1 Kai I Td 19 3" <2 (4 hal) Tdet 621<! Fu. (71) 19 25 71
TAKVIM: 17 EYLUL 1990 lmsak: 5.12 Güneş: 6.39 Oğle: 13.03 îkındı: 16.33 Akşam: 19.18 Yatsı: 20.39
Körfez krizi
Çocuk
Zîrvesi'ndeTürkiye'yi Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın
temsil edeceği "Çocuklar îçin Dünya
Zirvesi"ne Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri
katılmayacak. Zirvede "Körfez krizinden
etkilenen çocukların durumu"dagörüşülecek.
SERPtL GÜNDÜZ
HAKAN AYGÜN
ABANT/BOLU — New
York'ta 29-30 eyiülde gerçekleşe-
cek ve Türkiye'nin, Cumhurbaş-
karu Turgut özal ile temsil edile-
ceği "Çocnklar lcin Dünya Zir-
vesf, yetişkinlerin sorunlanna da
sahne olacak. Bütün dünyaya ço-
cuklar için mama ve yiyecek yar-
dunı yapma çağrısında bulunan
Irak'ın katılmayacağı zirvede,
"Körfez krizinden etkilenen ço-
cnklann dnnıma" da görüşule-
cek. Cumhurbaşkanı Turgnt Ozal
da zirvede, altında Ataturk'ün de
imzasının bulunduğu ve "çocuk
haklanyla ilgüi ilk Bİuslararası
anltşma" nitdiği taşıyan 1924
Cenevre Beyannamesi'nin foto-
kopilerini dağıtarak Türkiye'nin
tanıtımını yapmaya çalışacak.
UN1CEF (Birleşmiş MUletrer
Çocuklara Yardını Fonu) Türki-
ye Temsilciliğı'nce Bolu Abant-
ta düzenlenen "Basuıda Kadın ve
Çocuk" konulu seminerin ikinci
gününde bu ay sonunda New
York'ta gerçekleşecek "Çocnklar
İçin Dünya Zirvesi" ele alındı.
UNICEF Turkiye temsilcüiği gö-
revlilerinden Gülgıin Müftö, zir-
ve süresince iki gün ıçinde 2 bin
800*1] bogmacadan, 8 bini kıza-
mıktan, 4 bin 300*0 tetanozdan,
S bin SOO'ü sıtmadan 22 bini is-
halden, 12 bini de zatürreden ol-
mak üzere toplam 54 bin 600 ço-
cuğun öleceğini beliıtti. Müftü,
önümüzdeki 10 yü içinde yaşamı-
nı yitirecek çocukların sayısının
da 100 milyonu aşacağıru kaydet-
ti.
Yaklaşık 80 ulkenin cumhur-
başkanı, devlet başkanı ya da
başbakan düzeyinde katılmasının
beklendiği zirveye Körfez krizi
nedeniyle Birleşik Arap Emirlik-
leri'nin katılmayacağmı bildirdi-
ğuıi kaydetti. UNICEF Cenevre
Temsilciligi'nden Tony Carvalho,
SAĞLIK
İstanbuFda
CoiBİıuriyefın "KaüUma ulkekr
araanda Irak da yer almıyor. Irak
bo konuda resmi bir bildirimde
bulnndn mu?" şeklindeki soru-
sunu da şöyle yanıtladı:
"Körfez krizi nedeniyle Orta-
doğn'da ve bütün dıinyada bir
banahm yaşanıyor, ama memnu-
niyetle göniyoruz ki kriz çocuk
zirvesüü etkilemedi. Çoğu ülke
katılıyor. Yalnız Birleşik Arap
Emirlikleri, kriz nedeniyle katı-
bunayacaguıı bidirdi. Irak ise bi-
zim çağnlanmıza benuz yanıt
vennedi. Bu kaülmavacak demek
de£U, ama kadlması oldukça
nzak bir olasıiık."
UNICEF Turkiye Temsilcisi
Dr. Claodio Sepolveda da, Cum-
huriyet'in "Irak zirveye kaülacak
olan ülkeler arasında >ok. UNI-
CEF de butun ulkelerde çocuk-
lara yapüacak her turlu yardıma
hazır. Zalen Birleşmiş MUletlerin
Irak'a uyguladıgı ambargo da gı-
da ve ilacı kapsamıyor" diye ya-
nıtladı.
Diğer yandan Sepulveda, zir-
vede Türkiye'yi temsil edecek
Cumhurbaşkanı özal'ın, 1924 yı-
lında Cenevre'de imzalanan ve
Atatürk'ün de altında imzası bu-
lunan beş maddelik "Dünyanın
ilk Uiuslararası Çocuk Haklan
Beyannamesi"nin fotokopisini
zirvede dağıtacağını söyledi.
özal'ın zirvede, "Tnrkiye'niıı ço-
cnk haklan konnsnnda ne kadar
ileri oldnğn" mesajını vermesi
bekleniyor. özal'ın, zirvede ayn-
ca Türkiye'nin "çocuklar için
bayram günü" belirleyen ilk ve
tek ülke olduğumuzu zirvede yi-
nelemesine kesin gözüyle bakıh-
yor.
topla
Necdet MahfıAyral 170 kadar tiyatro oyununda, 50 dolayındafılmde rol aldı
Bir 'heves' 44 yıl sahne"Türk tiyatrosu
1970'lere kadar
fevkaladeydi. Aktörler,
aktrisler rollerini
oynamazlar,
yaşarlardı. Şimdi
robot gibi oynuyorlar."
ALPAY KABACALI
"Sahneye çıküğımız geceler 90
kuruş gündelik veriyoriar. Evli-
vim. çocuğum var. Bununia ge-
çinmenin imkânı yok. Piyesier ak-
şam dokuzda, dokuz buçukta
başuyor; birde, bir buçukta biti-
rijor... Tramvaya binmiyorum;
Tepebaşı'ndan kallup, yangın
yerlerinden geçerek Kurtnluş'a gi-
diyonnn..."
Tiyatroyu "İki kalas, bir
beves" diye tanımlarlar ya... Iş-
te o "heves"ti, o tutkuydu onu ti-
yatroya, tiyatronun çilelerine yö-
nelten...
Bugün Paşabahçe dediğimiz
bilmem kaç bin nüfuslu semt, Sul-
tan Abdülaziz döneminde Müşir
İzzet Paşa'nın cevizliği imiş. Adı,
oradan geliyor: Paşa bahçesi...
Paşa'nın dört karısı, birçok kızı
oğlu var. Kızlanndan biri de Nec-
det Mahfi'nin -Ferik Hasan Kâ-
zım Paşa'yla evlenmiş olan- an-
neannesi... Babası, Arnavutluk'ta
fırka kumandanlığı yapan Meh-
med Mahfı Bey. 1908'de paşalı-
ğa terfı ettiriliyor; üç ay sonra ik-
tidara gelen Itilâfçüar rütbesini
yeniden miralaylığa (albay) indi-
riyorlar... Mehmed Mahfi Bey
aruzla şiirler yazarmış; kimi şiir-
leri Tamburi Cemil Bey ve Ldi
Âmâ Hadi Bey tarafından beste-
lenmiş...
Yazm Paşabahçesi'ndeki köşk-
te, kışın Ayasofya'da oturuyor-
lar. Evde bacüar, evlatlıklar,
uşaklar... Necdet Mahfi, Yereba-
tan'daki Mekteb-i Vatan'da öğre-
nime başhyor...
On yaşlanndayken sünnet dü-
ğunü hazulıklanna girişilince, ba-
bası soruyor: "Nasıl bir eglence
PORTRE NECDET MAHFİ AYRAL
170 rol, 18 yıl sahne yönetmenliği1908'de îstanbul'da doğdu. Babasının ölümu
uzerine Galatasaray Lisesi'nin onuncu
sınıfından ayrıldı; Deutsche Orientbank'ta,
Yıldız Gazinosu'nun muhasebe bölumünde,
elektrik şirketinde çalıştı. 1932'de tstanbul
Beledıyesi Şehir Tiyatroları'na girdi. 1976'da
emekliye aynlana kadar pek çok oyunda, irili
ufaklı yüz yetmiş kadar rolde oynadı. Aynca
on sekiz yıl sahne yönetmenliği yaptı.
1968'de Açıkhava Tiyatrosu'nda jübilesi
duzenlendı. Elli dolayında fılmde rol alan,
Muhsin Ertuğrul'un yönettiği fılmlerde on
beş yıl sureyle reji asistanlığı yapan Necdet
Mahfi Ayral, kimi piyes ve romanlan
sinemaya uyarladı, senaryolar yazdı. tlk
önemli rolu Yarasa'da Doktor Falke'ydi.
öteki önemli rolleri arasında Lüküs Hayat'ta
Irfan, Kral Lear'de Soytan, Kuçük Şehir'de
Karabet Gumüşyan, Bir Komiser Geldi'de
Komiser, Ahududu'da Haydar Paşa, Syrano
de Bergerac'ta Don Marzio, Tartuffe'da
Cleant, Pusu'da Ağa Yılanoğlu sayılabilir. MAHFİ AYRAL — "Türk tiyatrosu kötüye geldi
istersın?" "Tiyatro!" diyor Nec-
det Mahfi.
Birkaç yıldır Beykoz'a gelen
"Salim Baba Tiyatrosu"nu ilgiyle
izliyor; evde sık sık topluluğun
komiklerinden Imam Hakkı'nın
taklidini yapıyordur...
Köşkün yarundaki tepeye sah-
ne kuruluyor. Bir yanda Necdet
Mahfi'nin ve onunla birlikte sün-
net olan çocuklann karyolalan,
öte yandan görülmemiş bir kala-
babk... O sahneyi bozdunnuyor;
yataktan kaJkar kalkmaz arka-
daşlannj toplayıp orada temsiller
veriyor yaz sonuna kadar...
Sonra Galatasaray Sultanisi
(Lisesi)... Hayır, orada okul tem-
sillerine katılmıyor.
Lisenin beşinci sımfmda baba-
smı yitirince, okuldan aynlıp De-
utsche Orientbank'a giriyor.
M.Helen'le tanışıyor orada, evle-
niyor. Yıldız Sarayı'nda açılan
gazino ve kumarhaneye geçiyor
sorumlu muhasebeci olarak. Yıl-
dız kapanınca Elektrik tdare-
si'nde memurluğa başüyor. Der-
ken askerlik gelip çatıyor...
Askerlikten terhis edileceği sı-
ra onu pek sevmiş olan tümen k o
mutam Rüştü Paşa diyor ki:
"Herhangi bir yerde iş bulmak is-
tiyorsan tavsiye mekrubu yaza-
yım."
"Madem bana böyle bir lütuf-
U bulunacaksınız. Vali ve Bdedi-
ye Reisi Muhittin Beyefeodiye bir
mektnp yazın," diyor Necdet
Mahfi. "Tıyatroya girmek istiyo-
rnm."
Muhittin Ustündağ da Şehir Ti-
yatrolan Müdürlüğü'ne yolluyor
onu: "Tiyatroya geldim... Bir tür-
lü cesaret edip iceri giremiyorum.
Mahmut Moralı'yi gordüm kapı-
da. Onu Yıldız Gazinosa'ndan ta-
nırdım. EKmdeki mektnbu goster-
dim, beni Muhsin (Ertuğrnl) Be-
>e goturdü. O da tiyatro mudürü
Memduh Beye gönderdi. Mem-
duh Bey, 'Evladım, bu çok güç
bir iş' dedi. 'Buraya gelenin kimi-
sinin sıhhati müsait değHdir, ki-
misinin kabilryeti, kimisinin pa-
ra durumu... Fazla duımazlar, çı-
karlar. Senin para durumun na-
sıl?' Var efendim, dedim, şartla-
n kabnl ediyorum. Muhsin Bey
geldi o sıra, 'Ne oldu?' dedi.
Efendim kabul ettkn, dedim. Pe-
kaJa, öyleyse yarm yukan fuaye-
ye provaya gelin' dedi."
Bir hafta sonra 1 Ekim 1932'de
perdeler açıldığında Yedi Köyün
Zeynebi adlı oyunda küçük bir fi-
gürandır Necdet Mahfi. Cabide
Sonku, Hadi Hün, Ferih Ege-
men'le birlikte, köylü rolunde...
O yılın ikinci oyunu Mncizc'-
de birkaç cümle söyler...
Çok geçmeden de iki fılmde rol
alır. Cici Berber'de ve Yunan ar-
tistlerinin oynadığı, yönetmenli-
ğini Muhsin Ertuğrul'un yaptığı
bir fılmde.
"Alü ay kadar sonr? 'Muhsin
Bey yann lpekçilerin stttdyosun-
da seni bekliyor' dediler. Gitti-
ğimde elinde bir senaryo vardı.
'Necdet, sen dekupaj nedir bilir
O artık ıızıın yıllar öğrenci
yoğun
lantı
haftası
tstanbul Haber Servisi — tstan-
bul, konusu "saghk" olan toplan-
tılar yönünden hayli yoğun gün-
ler yaşıyor. Bunlardan biri olan
Uluslararası Periodontoloji Aka-
demisi'nin 4. Kongresi, bugün
başhyor.
30 ülkeden yaklaşık 600 dişhe-
kiminin katılacağı kongrede, 21.
yüzyıla yaklaşırken yeni teknik ve
teknolojinin dişhekimlerini nasıl
etkilediği tartışılacak.
Marmara Universitesi Uluslara-
rası Tıp Günleri ise 19-20 eylül ta-
rihlerinde Marmara Universitesi
Tıp Fakültesi'nde yapılacak.
Amerikan Bristol Hastanesi,
Methodist Hastanesi ve Baylor Tıp
Koleji'nin ortaklaşa düzenlediği
"Kardiyak Hastalarda Kalp Dışı
Cerrahi" konulu sempozyum, 20
eyiülde Sheraton Oteli'nde başla-
yacak.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deon-
toloji Anabilim Dalı ve Türk Tıp
Tarihi Kurumu tarafından düzen-
lenen 2. Türk Tıp Kongresi ise 20
eyiülde Cerrahpaşa Tıp Fakülte-
si'nnde başlayacak. Kongre, 2 gün
sürecek.
24 eyiülde Marmara Oteli, TÜ-
YAP Ticaret Merkezi'nde başlaya-
cak olan 12. Ulusal Radyoloji
Kongresi'nde bilgisayarlı tomog-
rafi, ultrasonografi, sıntigrafi ve
manyetik rezonans cihazlan hak-
kında bilgi verilecek.
lurk bncının
Brighton
çıkarması
Haber Merkezi — Bu yıl 17-24
ağustos arası Londra'dan bir sa-
atlik mesafede sahil şehri Brigh-
ton'da dünyanın dört bir yanından
gelen 576 çift briççinin katıldığı
AvTupa'nm en . kalabalık briç
kongresi gerçekleşti. Bu kongreye
Türkiye'den Sevda - Nafiz Zorlu,
Gilman - Mesut Karadeniz, Feri-
han - Osman Goksu, Nezih Kubaç
ve Suat Öroflu briç temsılcileri
olarak katıldılar ve bir hafta bo-
yunca yapılan turnuvalara değişik
kombinasyonlarda takımlar kura-
rak katıldılar. Gendde iyi derece-
ler yapan ekiplerımiz iki turnuva-
da genel birıncilik aldı.
Nezih Kubaç - Nafiz Zorlu eki-
bi Playing With the Experts (Briç
Ustalan ile Yanşalım) turnuvasın-
da birinci geldiler. İkinci büyük
başan Ferihan Göksu kaptanlığın-
daki Mesut Karadeniz, Suat Öroğ-
lu, Nezih Kubaç ve Nafiz Zorlu
ekibinin Mixed Pivot Teams (ta-
kımda en az bir kadın oyuncu de-
vamlı oynayacak) turnuvasmdaki
açık farklı birinciliklerı oldu.
Adı Türker Önder. Bugün okula
başlayanlardan. "Büyüyünce nöbetçi asker
olacağım. Yani kapı başında nöbet tutacağım,
hem de köpeğimle. Çünkü annem on altı
yaşıma geldiğimde bana bir köpek alacak. O
köpeği büyüteceğim ve onunla nöbetçi asker
olacağım" diyor Türker.
REFİK DURBAŞ
ŞttR YAZIYOR — Türker '7 yaşının içinde.' Okuma-yazmayı okula gitmeden ögrenmiş bile. Şiir de
yazıyor. Galatasaray'ı tutuyor. Ama "Babam maçlara göttirmüyor.maçlarda kavga çıkıyor" diyor.
Bugün en az on beş yıl sürecek
uzun bir yolculuğun başlangıç
noktasında... Bugün start verili-
yor ve uzun koşusu başhyor ha-
yatın... Bugünden itibaren cebin-
de nüfus kâğıdından başka bir
kimlik daha taşıyacak en az on-
beş yıl sureyle... O artık uzun yıl-
lar bir öğrenci...
Adı Türker önder. Daha önce
hiçbir tanışıklığımız yok. Çekir-
dek Çocuk Yuvası'nda buluyo-
rum onu. Türker bugun okula
başlayanlardan. Yuvanın bir oda-
sında oturup okuldan, günlük ha-
yatından, geleceğinden konuşuyo-
ruz iki eski arkadaş olarak. Ha-
yatının bu uzun yolculuğunun ön-
cesinde neler düşünüyor Türker?
Bir de bundan...
Türker evin tek çocuğu. Baba-
sı avukat, annesi bir gazetede mü-
dür. Böle tanımhyor annesiyle ba-
basını. Bu yuvaya yeni gelmiş,
ama çok seviyor burayı. Pek ay-
rümak istemiyor. Çünkü daha öz-
gür hareket edebiliyor burada. Il-
kokula başlayacağı için de aynca
çok sevinçli. tlkokul için ne gibi
hazırlık yaptığını soruyorum.
— Babam önlıik aldı, ayakka-
bı, gömlek aldı diye başhyor ko-
nuşmaya. önlüğü mavi renkh'.
Kalem, silgi, defter gibi şeyler al-
mamışlar, çünku onları önceden
tedarik etmisler. Evde varmış...
tşte şimdi esas soru geliyor.
— Türker, diyorum, büyüyün-
ce ne olrnak istiyorsun? Oyle ya
on beş yıl sıralarda dirsek çürü-
Bilgisayarh eğitim ^pilot'değil
'Ön pilot', 'asıl pilot' uygulamalarından
sonra bilgisayar destekli eğitim bu yıl 73 ilde,
454 okulda başlatılacak.
İZMİR (Cumhuri>e( Ege Buro-
su) — Tmaz Titiz'in bakanlığı do-
neminde "1 milyon bilgisayar"
sloganıyla tartışmalara yol açan
BDE (Bilgisayar Destekli Eğitim)
projesinde hedef küçultuldu. Bu
yıl 454 okulda başlatılacak proje
için onumüzdeki gunlerde 6500
bilgisayarhk bir ihale açılacağı bil-
dirildi.
Bilgisayar Destekli Eğitim Pro-
jesi ile bugune dek 4 bakan ilgı-
lendi. Vehbi Dinçerler'ın Milli
Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı ol-
duğu dönemde 1100 bilgisayar alı-
narak okullara dağıtıldı. Ancak
bu bilgisayar uzerlerine bir örtü
örtulup bekletildi ya da oyun için
kullanıldı. Tmaz Tıtız devlet ba-
kanı olduğu donemde bu konuy-
la yakından ilgilendi. Titız, "5 >ıl
içinde okullara 1 milyon bilgisa-
yar alınacağını" açıklayınca bu
rakam bilgisayar şirketlerinin
Turkiye pazarına daha yakın ilgi
göstermesine yol açtı.
Hasan Cdal Guzel'in Milli Eğj-
tim Bakanlığı döneminde de ko-
nu tartışıldı. Ancak " 1 milyon
bilgisayar" rakamı hayali bulun-
du. Daha gerçekçı arayışlara gı-
rildı. Son olarak da Milli Eğitim
Bakanı Avni Akyol konuya el at-
tı. Ancak yıllardır proje "pilofa
takılı kaldı. "Ön pilot", "asıl
pilot" uygulamalardan sonra bu
yıl projenin başlatılacağı açıklan-
dı. Milli Eğitim Bakanı Avni Ak-
yol projenin 73 ilde 454 okulda
başlatılacağını söyledi. Bu öğre-
tim yılında 13 fen, 18 Anadolu
oğretmen, 72 Anadolu, 46 genel,
72 Anadolu teknik, 62 ticaret, 40
kız meslek, 30 imam hatip lısesı
ile 10 ortaokul, 10 ilkokul, 20
yaygın eğitim kurumu ve 1 özur-
lüler okulunda BDE projesi baş-
latılacak.
BDE'nın bu yıl okullarda baş-
latılması için 650 bilgisayarhk bır
ıhale açılacak. MEB yetkilileri,
ihale ile ılgili çalışmaların surdu-
rulduğunu belirterek şu bilgileri
verdiler:
"Hazırlıklar tamamlanınca
ihale açılacak. BDE gecen yıl 58
okulda pilot proje olarak uygu-
lanmıştı. Bu yıl asıl proje başla-
tılacak. 5 bin ögretmen bu konu-
da egitildi. Şu anda mufredatta
bir değişiklik yok. Ama Talim
Terbiye Kurulu'nda sadece bu ko-
nu ile ilgilenecek ayn bir birim
oluşturulacak. Bütün illerde bil-
gisayar laboratuvan kurulması
için de çalışmalar yuriitüluyor."
Geçen yılkı "asıl pilot
uygulama" sırasında seçilen fir-
malar geliştirdikleri yazılımları 58
okulda uvgulamıştı. TÜBİTAK
da projeyle ilgilendi. TÜBİTAK
Ankara Elektronik Enstitusu Mu-
duru Prof. Hasan Guran kendi-
lerinin bir bilgisayar prototipı ge-
lıştirdiklerini ve bir özel şirketin
bu bilgişayan urettiğini belirterek
"Biz TÜBİTAK olarak bilgisayar
yapbk. Türkiye'de yapılabilecegi-
ni gösterdik. Yerli kavnaklarla
hem bilgisayar hem de jazılım ya-
pılabileceğini gösterdik. Şimdi 4
yeni model üzerinde çalışıyoruz.
Daha önce yaptıgımız bilisayann
daba üst modeikrini geliştirmeye
çalışıyoruz" dedi. Prof. Guran
aynca öğretmenlerin kolayca ya-
zılım üretmesini sağlayabilecek
bir yazarlık sistemi paketı uzerin-
de çalıştıklarını belirterek şunla-
rı söyledi:
"Türk mufredatı ile beraber ça-
lışacak yazarlık sistemi paketi ge-
liştirijoruz. Bu, ders yazılımlan-
nı kola>ca üretmeyi sağlayacak.
Bunun için bilgisayar programcısı
olmaya gerek yok. Mesela ögret-
menler tarafından bu yazılımlar
kolayca uretilebilecek. Turkiye'-
de ağır da olsa BDE projesi suriı-
yor. En azından unutulmadı, ko-
nudan kaçış yok. Firmalar ozel
>azılım merkezleri kurdu, MEB
Ue bağlantılı olarak çalışıyorlar."
tecek. ûyundan, uykusundan
harcayıp kendisini "disiplin"e
hasredecek...
Türker, elini şakağına koyup
bir süre düşünüyor. Gözlen yuva-
lannda sevinçle dönüyor ve müt-
hiş cevabını dudaklan arasından
döküyor:
— Büyüyünce nöbetçi asker ol-
mak istiyorum.
— Nöbetçi asker mi? Askeri
anladım da...
— Evet, nöbetçi asker. Yani
kapı başında nöbet tutacağım,
hem de köpegünie. Çünkü annem
on altı yaşına geldiğimde bana bir
köpek alacak. O köpegi büyıite-
cegün ve onunla nöbetçi asker
olacağım.
Peki şimdi kaç yaşında
Türker? Söz yine onun:
— Şimdi 7.5 yaşındayım. Seki-
ze girecegim. Yok 7.5 degil de ye-
dinin içindeyim.
Biraz da özel zevklerinden ko-
nuşahm Turker'le. Büyüklerle ya-
pılan röportajlarda öyle olmaz
mı? Spor, sinema, rnüzik vs... So-
ruJan arkadaşıma arka arkaya sı-
ralıyorum, o da hemen cevabını
veriyor.
— Spor...
— Futbol oynayacagım. Gala-
tasaray «Inmııu hıtuyonım. Çün-
kü babam da Galatasarayh. Ba-
bam beni bir gun Magic Box'a gö-
türdü. Fenerbahçe-Galatasaray
maçı vardı. Levent'e gitük. Ama
maçlara götünnnyor, cunkn maç-
larda kavga çıkıyor...
— Televizyon...
— Televizyon seyrediyorum.
En çok "Cumartesıden Cumarte-
siye", "Susam Sokağı" ve "Sine-
ma"yı seviyonım.
— Okuma-yazma...
— Okuma-yazmayı okula git-
meden önce ögrendim. Şiir bile
yazıyonım.
Türker, Atatürk uzerine yazdı-
ğı bir şiiri okuyor, öteki şiirlerini
okumam için akşam evine gitmem
gerek. "Konuğum olursun" diye
konuşuyor.
Ve Türker'den işte müthiş bir
cevap daha... Okula başlarken
duygularuu soruyorum:
— Okula gidecegim için çok se-
vinçtiyim.
Gözlerini kısıyor, başını hafif-
çe yukan kaldınp sırtını iyice san-
dalyeye dayıyor ve o müthiş sö-
zünü patlatıyor:
— Kazanacağımı umnyorum.
Sevgili kardeşim, arkadaşım
benim. Bu uzun yolculukta sana
başanlar dilemekten başka ne ge-
lir elimden?
Yalnız şunu unutma: On altı
yaşında köpeğinle bir nöbetçi as-
ker olduğun zaman ilk röportajı
yine benimle yapacaksın değil mi?
Çünkü bu benim bir nöbetçi as-
kerle yapacağım ilk röportaj ola-
cak ve bu da sen olduğun için ben
bugünkü kadar sevinç duyaca-
ğım...
misin' dedi. Bilmem efendim, de-
dim. AMİatn... 'Yazı raakinen var
mı' dedi. Yok efendim, dedim.
Nerden olsun... Kendisinde por-
tatif bir makine vardı. 'Bunu al,
ister burada ister evde, hazırla,
bana getir' dedi."
Böylece Muhsin Ertuğrul'un
reji asistanlıgına da alınmış olur.
Bataklı Damın Kızı Aysd'den
başlayarak, on beş yıl boyunca
bütün film çekimlerinde onun
yardımcısıdır. Aynca küçüklü bü-
yuklü roller alır, Akasya Palas'-
ta başrolü oynar...
Tiyatrodaki ilk başrolüne gelin-
ce...
Muhsin Ertuğrul her yıl Avru-
pa'ya gider; tiyatro ve operetler-
de incelemelerde bulunur. O yü
dans hocası Cdal Buikat'la gittik-
lerinde Yarasa'yı izlerler. Celal
Bulkat'a, "Tamam", der. "Biz
de bu yıl Yarasa'yı sahneye koya-
cagız. Doktor Falke'yi (başroln)
de Necdet oynayacak." Dönüşle-
rinde Celal Bulkat çıtlatu-: "Nec-
det, bu yıl bıiyuk bir hayvan rolü
oynayacaksuı." Bunu bir şaka sa-
nır Necdet Mahfi, üstünde dur-
maz.
Yarasa'run hazırlıklan başlar.
Ancak Doktor Falke (Yarasa) ro-
lü açıktadır... Tam o gunlerde, ti-
yatro festivaline katılmak üzere
Moskova'ya gitmiş olan Muhsin
ErtufruJ'dan bir telgraf gelir:
"Rolü Necdet oynayacakür, şar-
kılan ögretin."
Necdet Mahfi'nin tiyatroya ilk
adımını atışı üzerinden ancak iki
yıl geçmiştir. 10 Ekim 1934'te per-
deler acüır ve rolünü basanyla oy-
nar. Sonradan birkaç daha sah-
neye konulur Yarasa...
1933te Sahne Müdürii Sait
Köknar'ın yardımcılığıru yapan
Necdet Mahfi, ertesi yü sahne yö-
netmenliğine getirüir. Bu görevi
on sekiz yü sürdürür. Alabildiği-
ne ciddi, disiptinli, astığı astık
kestiği kestik...
Bir yandan da çeşitli oyunlar-
da rol almaktadır. Başrol, orta
rol, küçük rol... 1976'ya kadar...
1975'te çıkan bir kararname uya-
nnca, yedi arkadaşıyla birlikte
emekliye aynhr. Emeldi Sandığı
kapsamına ahnmamış, Sosyal Si-
gorta emeklisi sayümıjlardır. Bu-
na karşın belediye kıdem tazmi-
natlannı ödemez. önce Danış-
tay'da, sonra tş Mahkemesi'nde
daVa acarlar. Hayır... 44 yühk ça-
hşmanm ardından ödenmesi gere-
ken 70 bin liralık kıdem tazmina-
tına yasal dayanak bulunamamış-
tır...
Necdet Mahfi, "Törk üyatro-
sn nereden nereye geldi" sorusu-
nu yanıtlarken "Kötıiye geldi,"
diyor. "1970'lere kadar fevkala-
deydi. Çalışma ve temsil acısın-
dan... Aktörier, aktrisler roUeri-
ni oynamazlar, yaşarlardı. Bu,
yavaş yavaş kayboJdu. Robot gi-
bi oynnyorlar. Oyunlannda rah
yok, yaşama yok; tiyatro teknigi-
ni de bilmiyorlar. Sinema da öy-
le..."
Şimdi, bir altm çağ olarak gör-
düğü o yülannın acı tatlı nice anı-
sını yazıyor. ("Tiyatronun en ka-
ba yani, anüar" denebilir mi?) İş-
te küçük bir anı:
"Haftada bir oyun çtkarryoruz.
Rollere alel acek hazırlanıhyor...
Zehirli Kucak piyesinde Muh-
sin Bey rolleri değiştirdi; bana da
papaz rolunu verdi. Odalara ka-
pandık, akşama kadar okudok...
Birinci perdede genç doktoria (Sa-
mi Ayanoglu oynuyor) beş alü
dakika konnsuyonız. EUmde bir
sepet var, içinde şeytanminaresi.
Denizden çıkarmışım... Rolüm
bitiyor, doktor beni kapıya kadar
geçiriyor. Kapıya gelince, bana
yavasça 'Pıhru pırtını topla' de-
di. Ben de bunu heyecanla rolüm-
den unuttuğum bir cumle sandım,
'Püını pırünı topla oğlum!' dedim
yüksek sesle... Arkadaşlar öyle
bir gülüsriUer ki... Öteki perdeler-
de Idmse dogru dnrüst rol oyna-
yamadı. Meger sepetle kabugn
unutmusum, Sami onlan habrtat-
mak istemiş..."
Necdet Mahfi Ayral, her şeyi o
güzel diksiyonuyla, sözünü ettiği
kişUerin konuşma üslûbu ve ses
tonuyla anlattı. Bu yazı, konuş-
malannın bir özeti, bir gölgesi ol-
du...
Mehmetçik-90
tatbikatı
• ERZURUM (AA) —
Turk Silahh Kuvvetleri'nin
planlı tatbikatlarından
"Mehmetçik-90 Tatbikatı"
Ağrı'da başladı.
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Necip
Torumtay'ın da sah günü
Ağn'ya gelerek bir
bölümunü izleyeceği
tatbikat, 19 eyiülde sona
erecek. Birliklerin
muharebe yeteneklerini
arttırmak, çeşitli birlikler
arasında koordinasyon ve
işbirliğini sağlamak
amacıyla düzenlenen
tatbikatı, 3. Ordu
Komutanı Orgeneral
Hikmet Bayar sevk ve idare
ediyor.
Başarüı
gazeteciler
• DİYARBAKIR (AA) —
Guneydoğu Gazeteciler
Cemiyeti'nce düzenlenen
yılın başanlı gazetecileri
yanşmasında dereceye
girenlere odülleri, önceki
gece törenle dağıtıldı.
Haber dalında başanlı
görulen Cemal Aslan
(Tercüman), röportaj
dalında Bülent Boztepe
(Güneş), fotoğraf dalında
Ramazan Yavuz (Güneş),
Salih tlhan (Günaydın),
güncel yazı dalında Behçet
Duran (Diyarbakır
Mucadele), sayfa düzeni
dalında Osman Göğüç
(Siverek-lrfan), TV
haberciliği dalında da TRT
Diyarbakır Haber bürosu
çalışanlan adına Türker Ay
ödul aldılar.
Ahşık'a
karaciger nakli
• İSTANBUL (AA) —
Sinema ve tiyatro sanatçısı
Sadri Alışık, karaciğer
nakli yapılmak üzere dün
sabah uçakla ABD'ye gitti.
International Hospital'e ait
bir ambulansla Ataturk
Havalimanı'na getirilen
Sadrı Ahşık, hareketinden
önce ABD'de VVisconsin
Hastanesi'nde muayene
edildikten sonra kendisine
karaciğer nakli yapılacağım
söyledi. Alışık, en büyük
isteğinin, sağlığına
kavuşmuş olarak yurda
donmek olduğunu bildirdi.
Soyguna
önlem
• STOCKHOLM (ANKA)
— Banka ve benzeri
yerlerdeki paralann nakli
sırasında çalınmasını
önlemek için yeni bir
yöntem geliştirildi. Isveç'te
SPC firmasında çalışan
Gunnar O. Persson adlı bir
araştırmacı, paraları nakil
sırasında özel elektronik bir
devre içeren kutulara
koydu. Elektronik
kutulann, paranın izinsiz
olarak raflardan alınması
halinde özel bir duman
çıkartarak içindeki paraları
tahrıp ettiği kaydedildi.
Türbeler
onarılacak
• GAZtANTEP
(Cumhuriyet) — Kültür
Bakanı Namık Kemal
Zeybek, Türkiye'deki tüm
türbelerin 1991 yıh
içerisinde onanlacağını
söyledi. Kultür Bakanı
Ze>bek GAP Kultur ve
Sanat Şenligi törenlerine
katılmak üzere geldiği
Gaziantep'te, Bilgi Yüı
Kütüphanesi, Antepli
Şahinbey anıtı ve Ankaralı
Kadın Ressamlar Sergisi'nin
açılışlannı yaptı. Zeybek
Bilgi Yılı Kütüphanesi'nin
açılış töreninde, bilgi üreten
toplumların üretmeyen
toplumları her zaman
sömürecekleri görüşünü
savundu.
/
AKTIK
BİRBKÎNİZî
ASMffîTJK.